#bırakıt
Explore tagged Tumblr posts
Text
"Ortak Türk alfabesi kabul edildi."
Bakü, Azerbaycan Türk Dünyası Ortak Alfabe Alt Kurulu, Türk Akademisi ve Türk Dil Kurumu tarafından düzenlenen üçüncü toplantısını 9-11 Eylül 2024 tarihleri arasında Bakü’de başarıyla gerçekleştirdi. Bu önemli toplantıda, Türk devletlerinden resmî olarak atanmış Alt Kurul Üyeleri bir araya geldi. Toplantının temel amacı, iki yıllık ortak çalışma sonucunda elde edilen bilgi ve deneyimlerden…
#Azerbaycan Türk Dünyası Ortak Alfabe Alt Kurulu#Azerbaycan Türk Dünyası Ortak Alfabe Komisyonu#bırakıt#Nahçıvan Anlaşması#Ortak Türk Alfabesi#tamga#Türk Devletleri Örgütü; Türk Devletleri Teşkilatı#Türk Dil Kurumu#Türk Dünyası 2040 Ülküsü#Türk Dünyası 2040 Vizyonu
0 notes
Text
Miras
(mi:ra:sı), Arapça mīrās̱
1. isim, hukuk Birine, ölen bir yakınından kalan mal mülk, para veya servet; kalıt, bırakıt, tereke.
2. isim, mecaz Kalıtım yoluyla gelen herhangi bir özellik.
3. isim, mecaz Bir neslin kendinden sonra gelen nesle bıraktığı şey.
Allen tarafından mirasını tam potansiyeline ulaştırmakla görevlendirildik.
0 notes
Text
Tarihlerin kaçı gösterdiğini ve ismi geçenlerin kimler olduğunu bilmemekle birlikte mitsel olarak kabul görülüp günümüze kadar gelen Olimpos'un o meşhur yönetici tanrısı Zeus ve kimi sözde, kimi güçte üstün diye atfedilen diğer tanrı ve tanrıçaları arasında bir tanesi var ki, her ne kadar bazı yoldan sapmaları olsa da, yinede cezalandırılmayı göze alarak tanrıların sahip olduğu ateşi 🔥 insanlığa karşılıksız hediye etmiştir. O kim mi? 《Prometheus》 Her ne kadar sonucunda Zeus tarafından yaptığı şey unutulmasın diye döngüsel bir cezaya çarptırılsa da, sonucunun iyi olacağı bilinen bir gerçeğin cezasına katlanmakta bu iyiliğe dahil olmalı🤔 Tarihte yüceler diye anılan kişi ve kişilerin elinde tuttuğu bazı imtiyazları (gerçekte bir çoğunun sahiplerinin insanlık olduğu bilinmeli) insanlığa geri vermek için çabalayan ve bu uğurda tıpkı Promethus gibi cezalandırılan kişiler olmuştur. İşin İlginci bunun olması daha sonra olacağının da göstergesidir. İnsanlığa dönemsel olarak bakacak olursak; yaşayan her birey bir sonraki dönemin yaşayanına, gerçekleştirme potansiyeline sahip bir fikir bırakır. Diyebiliriz ki, her doğan kendi sandukasını bir sonrakine bırakıt olarak bırakır. O sandık içindekilerle birlikte anlam kazanır ve bir sonrakine ışık tutar. Önceki Prometheus elinde tuttuğu ateşle bir sonrakine ışık olur. içaforiz
1 note
·
View note
Text
bırakıt
bırakıt ne demek!
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/f1fbc6f1e4810a2c20f4ce3854d30564/e1db5d43fcc32afe-80/s540x810/8d4f7b25f91d4088037f72544cdad7c78aa6ed10.jpg)
⏬ ⏬ ⏬ ⏬ ⏬ ⏬
bırakıt ne demek!
bırakıt anlamı nedir? Kelime Bulmaca
0 notes
Text
Veraset İlamı Nedir
Veraset İlamı
Bir kişinin ölümü halinde, mirasçılarının kim olduğu belirlenmesinde, mirasçıları okunuşu hak sahiplerini gösteren belgelere kalıtım ilamı denilir. Veraset ilamı, Sulh Hukuk Mahkemesi\'nden ya da Noterliklerden alınan tüzel bir belgedir. Bu belge sayesinde mirasçıların ki olduğu belirlenir. Bu belgede ismi geçen kişiler, bırakıt bırakanın mirasından marj alabilirler. Ayr��ca, veraset ilamında mirasçıların hangi oranda hisse alacakları belirtilir. Veraset ilamındaki hisse oranına bakılırsa taşınmaz veya bankadaki kazanç paylaştırılır. Veraset ilamını noterde alabilmek için, ölen kişiyle çeşit bağının olması gerekmektedir. Soy bağının bulunmadığı durumlarda veraset ilamı maksadıyla Sulh Hukuk Mahkemelerine referans yapılması gerekmektedir.
Veraset İlamı Alımı
Noterden kalıtım ilamı örtmek hakkında kimi belgeler hazırlanmalıdır. Noterden veraset ilamı kendince T.C nüfus cüzdanı okunuşu noterde bulunan referans formunu doldurarak kalıtım ilamını alabilirsiniz. ancak veraset ilamı avukat aracılığı ile yapılıyorsa, vekâletname ö
eği ilave olarak bulundurulması gereken belgeler arasındadır. Noterden veraset ilamı özgü referans yapılırken uyanıklık edilmesi gereken en ehemmiyetli noktalar ölen koca ile sülale bağının bulunması yahut yasanın olarak mirasçı olunması gerekmektedir. Aksi takdirde veraset ilamı alınamaz.
Veraset İlamı Ne İşe Yarar?
Veraset ilamı, ölen kişinin mirasçılarının kimler olduğu okunuşu mirasçıların mirastan alacağı payın belirtildiği bir belgedir. Veraset ilamına müracaat yapılırken miras malların varidat artışının vergilendirilmesi okunuşu intikal vergisi başvurusunun da eklenmesi gerekmektedir. Mirasçılar, veraset ilanını istedikleri mevsim çıkarabilirler. Yani, kalıtım ilamı uğruna belirlenen bir devir sınırı bulunmaz. ancak kalıtım okunuşu intikal vergisi dâhilinde edinilen mallar özgü belirli süreler içerisinde veraset ilamı alınması gereklidir.
Veraset İlamı Dilekçesi
Veraset ilamı bazen durumlarda çıkarılamaz. Bu durumlar şunlardır:
Ölen kişinin vasiyetinin olmaması,
Ölen dinleyen ile çeşit bağının bulunmaması,
Ölen eş ile mirasçılık büyü olmaması,
Ölen kişinin eşinin hayatta Veraset İlamı olması,
Ölen kişinin mirasçılarından birinin evlatlık olması, birden ziyade vatandaşlığının olması, vatandaşlıktan çıkarılması gibi durumlarda,
Miras bırakan ile mirasçıların aynı devir ölmesi durumunda,
Bu gibi durumların bulunması halinde referans sahibinin Sulh Hukuk Mahkemesine arzuhâl ile veraset ilamı ayrılmış referans yapması gerekmektedir.
Veraset İlamı Alınmaması Durumunda Ne Olur?
Mirasta hakkı bulunan kişinin, mirastan haberi olmadığı durumlarda veraset ilamını almazsa mirası kabul etmiş sayılmaktadır. Mirasçı, kendisine bırakılan mirastan otomatik olarak ağaç sahibi olmaktadır. Veraset ilamının alınmasında herhangi bir ceza uygulaması bulunmamaktadır.
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/2e310052282fc97d8e58ecaf435e187c/372505c5baaf9564-73/s540x810/e2e01cc5a9e5ff471cff96813f866ca672b97823.jpg)
Miras Reddi Nasıl Yapılır?
Miras reddi hakkında Sulh Mahkemesine ülkü açılması gerekmektedir. Miras reddi davası için, bırakıt bırakanın genişlik uç eğleşme ettiği Sulh Mahkemesine başvurulması gerekmektedir. Belirlenen müddet içerisinde yapılmış olan ret beyanı mirasın açıldığı yerin barış mahkemesinin spesiyal kütüğüne yazılmaktadır. Mirası reddeden kişiye, isteğine sınırlanmış olarak reddi gösteren bir doküman verilmektedir.
E- Devlet Üzerinden Veraset İlamı Sorgulama
E-devlet üzerinden müteaddit işlem yapıldığı gibi kalıtım ilamı sorgulama işlemi okunuşu yapılmaktadır. Veraset ilamı sorgulama işlemlerini e-devlet resmi inte
et sitesi üzerinden gerçekleştirebilirsiniz. E-devlet üzerinden veraset ilamı sorgulamak düşüncesince e-devlet şifrenizin olması gerekmektedir.
0 notes
Text
Veraset İlamı Hakkında Bilgi
Veraset İlamı
Bir kişinin ölümü halinde, mirasçılarının ki olduğu belirlenmesinde, mirasçıları okunuşu tanrı sahiplerini gösteren belgelere kalıtım ilamı denilir. Veraset ilamı, Sulh Hukuk Mahkemesi\'nden evet da Noterliklerden alınan hukuki bir belgedir. Bu vesika sayesinde mirasçıların ki olduğu belirlenir. Bu belgede ismi geçen kişiler, tereke bırakanın mirasından pay alabilirler. Ayrıca, veraset ilamında mirasçıların hangi oranda pay alacakları belirtilir. Veraset ilamındaki hisse oranına bakılırsa gayrimenkul veya bankadaki kazanç paylaştırılır. Veraset ilamını noterde alabilmek için, ölen kişiyle soy bağının olması gerekmektedir. Soy bağının bulunmadığı durumlarda kalıtım ilamı özgü Sulh Hukuk Mahkemelerine müracaat yapılması gerekmektedir.
Veraset İlamı Alımı
Noterden veraset ilamı çekmek amacıyla birtakım belgeler hazırlanmalıdır. Noterden veraset ilamı için T.C kişi cüzdanı ve noterde bulunan referans formunu doldurarak veraset ilamını alabilirsiniz. lakin veraset ilamı avukat aracılığı ile yapılıyorsa, vekâletname ö
eği katılmış olarak bulundurulması gereken belgeler arasındadır. Noterden veraset ilamı yoluna müracaat yapılırken dikkat edilmesi Veraset İlamı gereken en önemli noktalar ölen zat ile soy bağının bulunması yahut legal olarak mirasçı olunması gerekmektedir. Aksi takdirde kalıtım ilamı alınamaz.
Veraset İlamı Ne İşe Yarar?
Veraset ilamı, ölen kişinin mirasçılarının kimler olduğu ve mirasçıların mirastan alacağı payın belirtildiği bir belgedir. Veraset ilamına başvuru yapılırken tereke malların irat artışının vergilendirilmesi okunuşu intikal vergisi başvurusunun da eklenmesi gerekmektedir. Mirasçılar, veraset ilanını istedikleri devir çıkarabilirler. Yani, kalıtım ilamı uğruna belirlenen bir mevsim sınırı bulunmaz. ancak kalıtım ve intikal vergisi dâhilinde edinilen mallar hakkında belirli süreler içerisinde veraset ilamı alınması gereklidir.
Veraset İlamı Dilekçesi
Veraset ilamı bazen durumlarda çıkarılamaz. Bu durumlar şunlardır:
Ölen kişinin vasiyetinin olmaması,
Ölen kişi ile cins bağının bulunmaması,
Ölen dinleyen ile mirasçılık büyü olmaması,
Ölen kişinin eşinin hayatta olması,
Ölen kişinin mirasçılarından birinin evlatlık olması, birden gereğinden vatandaşlığının olması, vatandaşlıktan çıkarılması gibi durumlarda,
Miras bırakan ile mirasçıların aynı tarih ölmesi durumunda,
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/2e310052282fc97d8e58ecaf435e187c/05ad29218e5bca88-ad/s540x810/5f03840a583f7c711c021c4f4078c3fb366a9c53.jpg)
Bu gibi durumların bulunması halinde başvuru sahibinin Sulh Hukuk Mahkemesine istida ile veraset ilamı hakkında başvuru yapması gerekmektedir.
Veraset İlamı Alınmaması Durumunda Ne Olur?
Mirasta hakkı bulunan kişinin, mirastan haberi olmadığı durumlarda veraset ilamını almazsa mirası onaylama etmiş sayılmaktadır. Mirasçı, kendisine bırakılan mirastan kendiliğinden olarak adalet sahibi olmaktadır. Veraset ilamının alınmasında rastgele bir ceza uygulaması bulunmamaktadır.
Miras Reddi Nasıl Yapılır?
Miras reddi uğruna Sulh Mahkemesine dava açılması gerekmektedir. Miras reddi davası için, bırakıt bırakanın en ölüm eğleşme ettiği Sulh Mahkemesine başvurulması gerekmektedir. Belirlenen müddet içerisinde yapılmış olan ret beyanı mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesinin özel kütüğüne yazılmaktadır. Mirası reddeden kişiye, isteğine sınırlanmış olarak reddi gösteren bir doküman verilmektedir.
E- Devlet Üzerinden Veraset İlamı Sorgulama
E-devlet üzerinden müteaddit işlem yapıldığı gibi kalıtım ilamı sorgulama işlemi okunuşu yapılmaktadır. Veraset ilamı sorgulama işlemlerini e-devlet resmi inte
et sitesi üzerinden gerçekleştirebilirsiniz. E-devlet üzerinden kalıtım ilamı sorgulamak maksadıyla e-devlet şifrenizin olması gerekmektedir.
0 notes
Text
Veraset İlamı Hakkında Merek Ettikleriniz
Veraset İlamı
Bir kişinin ölümü halinde, mirasçılarının kim olduğu belirlenmesinde, mirasçıları okunuşu gerçek sahiplerini gösteren belgelere veraset ilamı denilir. Veraset ilamı, Sulh Hukuk Mahkemesi\'nden ya da Noterliklerden alınan tüzel bir belgedir. Bu belge sayesinde mirasçıların ki olduğu belirlenir. Bu belgede ismi geçen kişiler, bırakıt bırakanın mirasından hisse alabilirler. Ayrıca, kalıtım ilamında mirasçıların hangi oranda pay alacakları belirtilir. Veraset ilamındaki pay oranına bakarak taşınmaz yahut bankadaki nakit paylaştırılır. Veraset ilamını noterde alabilmek için, ölen kişiyle soy bağının olması gerekmektedir. Soy bağının bulunmadığı durumlarda veraset ilamı düşüncesince Sulh Hukuk Mahkemelerine referans yapılması gerekmektedir.
Veraset İlamı Alımı
Noterden kalıtım ilamı çalmak için birtakım belgeler hazırlanmalıdır. Noterden kalıtım ilamı için T.C popülasyon cüzdanı okunuşu noterde bulunan referans formunu doldurarak veraset ilamını alabilirsiniz. lakin kalıtım ilamı avukat aracılığı ile yapılıyorsa, vekâletname ö
eği ilave olarak bulundurulması gereken belgeler arasındadır. Noterden veraset ilamı yoluna müracaat yapılırken ilgi edilmesi gereken genişlik stratejik noktalar ölen koca ile tür bağının bulunması yahut meşru olarak mirasçı olunması gerekmektedir. Aksi takdirde kalıtım ilamı alınamaz.
Veraset İlamı Ne İşe Yarar?
Veraset ilamı, ölen kişinin mirasçılarının kimler olduğu okunuşu mirasçıların mirastan alacağı payın belirtildiği bir belgedir. Veraset ilamına referans yapılırken kalıt malların gelir artışının vergilendirilmesi okunuşu intikal vergisi başvurusunun da eklenmesi gerekmektedir. Mirasçılar, veraset ilanını istedikleri dönem çıkarabilirler. Yani, veraset ilamı göre belirlenen bir zaman sınırı bulunmaz. ancak veraset okunuşu intikal vergisi dâhilinde edinilen mallar maksadıyla muayyen süreler içerisinde veraset ilamı alınması gereklidir.
Veraset İlamı Dilekçesi
Veraset ilamı bazen durumlarda çıkarılamaz. Bu durumlar şunlardır:
Ölen kişinin vasiyetinin olmaması,
Ölen koca ile soy bağının bulunmaması,
Ölen insan ile mirasçılık büyü olmaması,
Ölen kişinin eşinin hayatta olması,
Ölen kişinin mirasçılarından birinin evlatlık olması, ansızın gereğinden vatandaşlığının olması, vatandaşlıktan çıkarılması gibi durumlarda,
Miras bırakan ile mirasçıların aynı çağ ölmesi durumunda,
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/031531d2d50eee19b56377610f346a3c/f195580ed151b3bd-8d/s400x600/1627c383d134efded75d8cc5a9d9e527a994dcfe.jpg)
Bu gibi durumların bulunması halinde başvuru sahibinin Sulh Hukuk Mahkemesine dilekçe ile kalıtım ilamı ayrılmış referans yapması gerekmektedir.
Veraset İlamı Alınmaması Durumunda Ne Olur?
Mirasta hakkı bulunan kişinin, mirastan haberi olmadığı durumlarda veraset ilamını almazsa mirası akseptans etmiş sayılmaktadır. Mirasçı, kendisine bırakılan mirastan otomatik olarak tanrı sahibi olmaktadır. Veraset ilamının alınmasında rastgele Veraset bir ceza uygulaması bulunmamaktadır.
Miras Reddi Nasıl Yapılır?
Miras reddi maksadıyla Sulh Mahkemesine sav açılması gerekmektedir. Miras reddi davası için, tereke bırakanın işaret olanca ikamet ettiği Sulh Mahkemesine başvurulması gerekmektedir. Belirlenen süre içerisinde yapılmış olan ret beyanı mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesinin spesiyal kütüğüne yazılmaktadır. Mirası reddeden kişiye, isteğine bağlı olarak reddi gösteren bir belge verilmektedir.
E- Devlet Üzerinden Veraset İlamı Sorgulama
E-devlet üzerinden müteaddit işlem yapıldığı gibi kalıtım ilamı sorgulama işlemi de yapılmaktadır. Veraset ilamı sorgulama işlemlerini e-devlet resmi inte
et sitesi üzerinden gerçekleştirebilirsiniz. E-devlet üzerinden veraset ilamı sorgulamak amacıyla e-devlet şifrenizin olması gerekmektedir.
0 notes
Text
Toplum Biçimleri ile Tarihsel-Artık-Değer Türleri Üzerine
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/aa703c61ad7a2b40df19444f52f41244/tumblr_inline_oyjh1zAwbA1s8xvum_540.jpg)
Birçok eserinde “yarar herşeyin temelidir” diyen İngiliz felsefeci ve ekonomist John Stuart Mill bu tespiti ile insan ve doğa arasındaki ilişkinin bir neticesi olan değerin kaynağının rant (fayda) olduğunu vurgulamak istemişti. Bu bakış açısını emekolojik açıdan ele alır ve emek-rant ilişkiselliğini bugüne kadar ortaya çıkmış olan tarihsel sistemlerin akışına uygularsak, ortaya şöylesi bir genel tablo (sıralama) çıkar:
A- İlkel komünal sistem: toplayıcı-emek-doğa-rant-değer (sınıfsız toplum)
B- Köleci sistem: avcı-emek-doğa-rant-değer (sınıflı toplum)
C- Feodal sistem: tarım-emek-doğa-rant-değer (sınıflı toplum)
D- Kapitalist sistem: sanayi-emek-doğa-rant-değer (sınıflı toplum)
E- Sosyalist sistem: teknik-emek-doğa-rant-değer (sınıflı toplum)
F- Komünist sistem: bilim-emek-doğa-rant-değer (sınıfsız toplum)
Şayet bütün bu tarihsel akışı teorik bir çerçevenin içine “sıkıştırmak” gerekirse, ortaya Marx’ın artık-değer teorisi ile ilgili olarak da şöylesi bir durum çıkmaktadır: Ödenmemiş-emek ve ödenmiş-emek arasındaki rant-değer fark (fayda) sınıflı köleci, feodal ve kapitalist sistemlerin hepsini tümel düzlemde ve belirlenimlilikte kapsarken; Marx’ın değer teorisi kapitalist sistemi ancak ödenmiş-emek ve ödenmemiş-emek arasındaki artık-değer fark (fayda) temelinde tikel belirlenimlilikte ve düzlemde kapsamaktadır. Sonuç olarak, Marx’ın kapitalist toplumun ekonomik hareket yasaları ile “sınırlı kalan” artık-değer teorisi, kapitalizm ve daha önceki sınıflı toplum biçimlerinin değer yasalarını bütünsel manada açıklayabilmek için eksik ve yetersiz bir yöntemdir.
Bugün asıl üzerinden kafa yorulması gereken şey; -Marx’ın teorik katkılarını (bilimsel-emeğini) yok saymayacak bir şekilde- artık-değer teorisinin tüm sınıflı toplum sistemlerinin değer yasalarını açıklayacak bir biçimde yeniden nasıl genelleştirilip, soyutlanabileceğidir. Son tahlilde, rant yoksa fayda, fayda yoksa artık, artık yoksa değer yoktur. Başka bir deyişle, değer yokluğundan kastedilen şey; artık ansal ise ve bırakıt değilse, değer yoktur ama fayda vardır. Bırakıt olmayan şey fayda olsa da artık değildir. Örneğin, ilkel komünal dönemde bir insan ağaçtan kopardığı meyveyi yiyip karnını doyuruyorsa, bu (toplayıcı-doğa-rant) bir ansal faydadır; yalnız bırakıt ve artık değildir. Lakin aynı insan doyduktan sonra ikinci bir elmayı yarına veya beş saat sonrasına bırakıyorsa/saklıyorsa (toplayıcı-artık-doğa-rant), bu ise bırakıt artık-değerdir. Başka bir örnek daha vermek gerekirse; köleci sistemde bir insan avladığı bir tavşanı çiğ ya da pişirerek karnını doyuruyorsa, bu ansal bir faydadır; yani av-doğa-rant’dır. Lakin Karnını doyurduktan sonra başka bir tavşan avlayıp bunu akşama ya da yarına bırakıyorsa, bu da av-artık-doğa-rant’dır. Bütün bu süreçler tümel ve tikel düzlemlerde yeniden soyutlanarak artık-değer konusunda tarihsel bir teorik çerçeve olarak ortaya konulabilir.
Artık-değerin yalnızca kapitalizme özgü bir durum olduğu tezi proletaryan-Marksizm içinde görülen en yaygın yanılsamalarından biridir. Halbuki Marx ve Engels haklı olarak sermayenin tarihsel gelişimini ve artık-değer kuramını (bu tespit teorik bir yapıya dönüşmemiş olsa da) köleci sisteme kadar götürmüştü. Ancak yanıldıkları temel nokta; burjuvazinin ön biçimi olarak yalnızca serbest rekabetçi ticaret burjuvazisi (nicel-D3-burjuvazisi) üzerinde yoğunlaşmış olmalarıydı. Onlara göre, burjuvaziye (sanayiburglara) giden süreçte köleci sistemin alt evresinde para-sermaye ile başlayan serüven (ilkel av sermayesinin oluşumu) kapitalist döneme gelindiğinde ücretli köleye (proletere) dönüşerek artık-değerin tarihsel anlamını ortaya çıkarmıştı.
İşte Marx ve Engels’in asıl yanılgısı da burada başlamaktaydı: örneğin, köleci sistemde ticaret yapan para-sermaye sahibi köle sahipleri bu edindikleri köleci ticari sermayeyi köle pazarları ve av ürünü pazarların da kullanmıştı. Zira köleci pazara endeksli av ürünleri mübadelesi ve köle mücadelesi ile oluşan köleci/ticaret sermayesi; feodal pazar ve tarım ürünlerinin mücadelesine endeksli feodal/ticaret sermayesi; kapitalist pazara ve sanayi ürün-meta mübadelesine endeksli kapitalist/ticaret sermayesi; gerçekte bütün bunlar ödenmemiş/gasp edilmiş emeğin (artık-değerin toplumsal sistemlere göre farklı tarihsel-türlerinin) köleci, feodal ve kapitalist sistemlerin ortak-tümel bir özelliği olduğunu göstermektedir.
Gerçekte sermayenin tüm biçimleri toplumsal olarak ödenmemiş-emekten beslenmektedir. Nasıl ki antik sistemde köle emeğinin efendi tarafından sömürüsünden kaynaklı bir ödenmemiş-emek varsa, feodal sistemde de köylü emeğinin aristokrat tarafından sömürüsünden kaynaklı bir ödenmemiş-emek vardı; aynı şekilde kapitalist sistemde de proleter emeğinin burjuva tarafından sömürüsünden kaynak bir ödenememiş-emek vardı. Ödenmemiş-emeğin olduğu her yerde artık-değer sömürüsünden kaynaklı olarak servet/para/sermaye birikimi daima var olmuştur. Bu ister kendisini köleci servet/para/sermaye, ister feodal servet/para/sermaye, ister kapitalist servet/para/sermaye biçiminde ortaya koysun; hepsinin ortak-tümel noktası artık-değer sömürüsü ve bu sömürü türlerinin ve ilişkilerinin tarihsel gelişimidir.
Köleci, feodal, kapitalist, şimdiye kadar ki tüm sınıflı toplum biçimleri belirli bir emek-türü ve sömürü-türü tarafından şekillendirilmiştir. Av emek türü köle emeğinin sömürüsü, tarım emek türü köylü emeğinin sömürüsü, sanayi emek türü proleter emeğinin sömürüsü üzerinde yükselmiş olup, sınıflı toplum yapıları da emeğin bu sömürülme türlerine göre yeni görüngüler kazanmıştır. Öte yandan, emek türlerinin doğa (doğalojik-nesneler) ve alet türleri (emekolojik-nesneler) karşısındaki konumlanışına bağlı olarak, toplumun icatçı (yöneten/sömüren) ve kullanıcı (yönetilen/sömürülen) şeklinde sınıfsal olarak bölünmesi de artık-değer sömürüsüne dayalı toplum biçimlerinin (öznel-emeksel/üst-yapısal ve nesnel-emeksel/alt-yapısal alanlarda) kurumsallaşmasını sağlayan bir başka önemli etken olmuştur.
Meseleye daha önceki toplumsal ve tarihsel sistemleri de kapsayan bütünsel bir emek kuramı temelinde yaklaşılmadığı müddetçe, artık-değerin sadece kapitalizme ve sanayi emeğine ait “özel bir yasa” olarak yorumlanması da kaçınılmaz bir hale gelmektedir. Bu nedenledir ki “Emek sömürüsünün olduğu her yerde artık-değer sömürüsü yoktur.” diyenlerin en büyük açmazlarından biri de bu noktada düğümlenmektedir. Ödenmemiş-emeğin ve artık-değerin tarihine bütünsel bir emek kuramı temelinde bakılmadıkça, ne emeğin tarihi ne de insanın tarihi tam manası ile anlaşılamaz. Bu yüzdendir ki tüm insanlık tarihi emek-türlerinin ve bu türlere bağlı olarak ortaya çıkan sömürü-türlerinin biri biri üzerine geçen biçimlerinin ortak-tümel tarihi olma özelliğine de sahiptir.
Klasik İngiliz Ekonomi Politiği’nin en büyük hastalıklarından biri kapitalizmin genelleşmiş meta ekonomisine indirgenmesidir. Ne yazık ki aynı ekolun “eleştirmeni” olarak ünlenmiş olan Marx’ta bu hastalıktan tam manası ile kurtulabilmiş değildi. Marx sonrası proletaryan-Marksizm üzerine yapılmış hangi iktisadi çalışmaya bakarsanız bakın (bir kaç istisna dışında) mutlaka meta ekonomisinin ve buna bağlı pazar ilişkilerinin analizini temel alan bir bakış açısının hakim olduğunu görebilirsiniz. Peki, gerçekte meta nedir? En basit tanımı ile meta; pazar değeri olan ve mübadele özelliği kazanmış emek ürünlerine verilen en genel addır. İster köleci av-pazar-ürün, ister feodal tarım-pazar-ürün, ister kapitalist sanayi-pazar-ürün olsun, tüm ürünler pazar ilişkilerinden dolayı zorunlu olarak mübadele değerlerine sahiptir. Bu yüzden sanayi emeğinin bir sonucu olarak ortaya çıkmış olan kapitalizmi genelleşmiş meta ekonomisine indirgemeye çalışmak büyük bir yanılgıdır. Hiç kuşkusuz burada farkında olmaksızın “genelleştiği” varsayılan “metalar dünyası” sanayi pazarlarının zorunlu bir sonucu olan sanayi-metalarından başka da bir şey değildir. Başka bir deyişle, global feodalizme hakim olan tarım-metaları karşısındaki minimal sanayi-metalarının ve pazarlarının üretim fetişizmi genelleşmiş meta ekonomisi fetişizmine neden olmaktadır!
Köleci sistemdeki av emeği ürün-metası, feodal sistemdeki tarım emeği ürün-metası, kapitalist sistemdeki sanayi emeği ürün-metası, bütün bu ürünlerin-metaların asıl kaynağı ise emek türlerine bağlı artık-değer türleridir. Emek türlerine göre biçim alan ürün/meta türleri arasındaki artık-değer farklarını/oranlarını yaratan “öz” ise, emeğin nesnel ve özel hareketinden kaynaklı olarak ortaya çıkan farklı alet türleri ve icatçı/kullanıcı üretim, dolaşım ve tüketim teknikleridir. Nasıl ki bir tarım emeği (aleti) ürün-biçimi kendisinden önce gelen av emeği (aleti) ürün-biçiminden üstün ise, sanayi emeği (aleti) ürün-biçimi de kendisinden önce gelen tarım emeği (aleti) ürün-biçiminden üstün olmak zorundadır. Aynı zamanda feodal pazarlardaki tarım-ürünleri köleci pazarlardaki av-ürünlerinden üstün iken, kapitalist pazarlardaki sanayi-ürünleri de feodal pazarlardaki tarım-ürünlerinden (emek-verim-kalite yoğunlukları açısından da) üstün olmak zorundadır. Av emek-ürünleri ile rekabete giren tarım emek-ürünleri, tarım emek-ürünleri ile rekabete giren sanayi emek-ürünleri ve bunların bütünsel ve tarihsel meta-hareketi/iradesi, farklı emek/alet türlerinin ve ürün/meta/pazar türlerinin biri birinin üzerine geçen biçimlerinin tarihini meydana getirmektedir. Her emek-üretim tarzı kendi ürün, meta ve pazar biçimini ortaya çıkarmaktadır ve her koşulda bu ürünlere, metalara ve pazarlara biçimini veren ise emek türlerinin birleşik-çatışkı diyalektiğidir.
Köleci sistemde emeğin üretkenliğindeki gelişmenin amacı, kölenin kendi geçim araçları için çalışmak zorunda olduğu kısmı kısaltmaktır ki, böylece kölenin efendi için karşılıksız olarak çalışacağı ödenmemiş-emek (köleci-sermaye) kısmı uzatılabilsin. Feodal sistemde emeğin üretkenliğindeki gelişmenin amacı, köylünün kendi geçim araçları için çalışmak zorunda olduğu kısmı kısaltmaktır ki, böylece köylünün efendi için karşılıksız olarak çalışacağı ödenmemiş-emek (feodal-sermaye) kısmı uzatılabilsin. Kapitalist sistemde emeğin üretkenliğindeki gelişmenin amacı, işçinin kendi geçim araçları için çalışmak zorunda olduğu kısmı kısaltmaktır ki, böylece proleterin efendi için karşılıksız olarak çalışacağı ödenmemiş-emek (kapitalist-sermaye) kısmı uzatılabilsin. Marx’ın Kapital’de belirttiği gibi, “...emek gücünün yeniden üretimi için gereken emek-zamanı kısaltan herşey artık emeğin alanını genişletir.” Buradan da anlaşılabileceği gibi, ister köleci, ister feodal, ister kapitalist olsun, bütün bu sistemlerde efendiler-sınıfını (köle sahiplerini, aristokratları, burjuvaları vs.) ilgilendiren asıl şey ödenmemiş (artık) emeğin (değerin) ne şekilde gasp edileceği sorunsalıdır.
Emekçinin geçim araçları için çalışmak zorunda olduğu emek-zamanın kısaltılması yoluyla karşılıksız olarak gasp edilen ödenmemiş-emek (sermaye) kısmı, yani artık-değer sömürüsü, köleci, feodal, kapitalist toplum biçimlerinin ortak-tümel bir özelliğidir. Bu yüzdendir ki artık-değeri yalnızca sanayi emeğinin bir sonucu olan kapitalizm, burjuvazi ve proletarya ilişkisine özgü bir sömürü biçimi olarak görmek abesle iştigaldir. Bu öznel idealist bakış açısı; bugün de “emek gücünü sermayeye satan her özgür ve ücretli çalışanı” proleter (sanayi işçisi) olarak algılamaya devam etmektedir. Emek türü ve alet türü karşısındaki konumlanıştan bağımsız olarak yapılan her türden (nesnesi olmayan öznel) sınıfsal soyutlamalar; emeğin her biçimini sanayi emeğinin içinindeki bir alt-görüngü ve alt-tabaka olarak ele almakta, sanayi emeğinin alet türleri dışında kalan yeni emek türünün alet biçimlerini de eski emek türünün ve alet biçiminin içine yerleştirmekte ve burjuvazi dışında kalan tüm emekçi sınıfları “proletarya” kavramının içine sokmaya/sıkıştırmaya çalışmaktadır.
Bu durum her türlü kavramın birbirinin içine geçirilerek karıştırılmasına neden olmaktadır. Sonuç olarak, bu da kafa karışıklığından başka da bir şey oluşturmamaktadır. Örnek vermek gerekirse; istisnasız bütün sınıflar emekçidir. Lakin icatçı-sınıflar emekçi de olsa sömürücü sınıftır. Bu da istisnasız bir olgudur. Başka bir deyişle, emekçi olan içatcı-sınıflar zorunlu olarak sömürücüdür. Tersinden söyleyecek olursak; kullanıcı sınıflar emekçi de olsa sömürülen sınıftır. Keza istisnasız tüm kullanıcı sınıflar sömürülen sınıftır. Lakin icatçı olup da ya da kullanıcı olup da, sömürücü olup da ya da sömürülen olup da, farklı icatçı ve kullanıcı konumlanışlarda olan emekçi sınıflarda mevcuttur. Örnek verecek olursak; burjuvazi sanayi emek araçlarının icatçı sınıfıdır. Aristokratlar ise tarım emek araçlarının icatçı sınıfıdır. Lakin her ikisi de birbirinden farklıdır; ve dahası aristokratlar burjuvazinin güçlü olmadığı dönemlerde (örneğin, nicel-D1 döneminde) burjuvaziyi sömürmüşken, burjuvazi güçlenmeye başlayınca bu defa da minimal-burjuvazi (nitel-D4-sanayiburgları) aristokratik sermayeye el koyarak feodalizmi tasfiye etmiştir. Benzer bir durum proletarya içinde geçerlidir. Keza köylü sınıfının güçlü olduğu dönemde proletarya sömürülen sınıfın (köylülüğün) sömürüleni iken, proletaryanın güçlendiği dönemde ise proletarya bu defa köylülüğü sömürerek tasviye etmiştir. Emile Zola “Germinal” isimli romanında proletaryanın köylülülük karşısındaki bu durumunu tasvir etmiştir.
Bu öznel idealizmi besleyen nedenlerden biri de; Marx’ın proletarya tanımını yaparken bunu sanayi emeği ve aletleri karşısındaki sınıfsal konumlanış ile değil, kapitalist “üretim ilişkilerini” baz alan ücretli emek alıcılığı ve satıcılığı üzerinden yapmış olmasıdır. Bu da kaçınılmaz olarak (günümüz proletaryan-Marksistleri açısından) kapitalist toplumdaki yeni nicel emek görüngülerinin eski nitel emek görüngülerinin basit bir eklentisi gibi algılanmasına, yeni emeğe içkin olan sapkın ve ayrıksı görüngülerin (örneğin, nitel gelişmiş sanayi emeğinin (D5) içindeki nicel gelişmiş teknik emeğin (E2) varlığının) eski emek biçiminden soyutlanamamasına ve ayrıştırılamamasına neden olmaktadır. [1]. Halbuki yalnızca insanlık tarihinin başından beri ortaya çıkmış olan emek araçlarının (ilk organik-emek-aracı olan insan elinden başlanarak) dizgisel sıralaması incelense, kapitalist sistemde elektiriksel sanayi aletlerinden her geçen gün daha da farklılaşan teknik-elektronik emek araçlarının, gerçekte eski nitel emek biçiminin içinden çıkan yeni nicel emek biçiminin somut, sapkın ve ayrıksı görüngüleri olduğu kolaylıkla anlaşılabilir. Bu durum aynı zamanda; yeni bir emek biçiminin, teknik-elektronik emeğin yeni sınıf ilişkilerinin, protekyanın, tüketim-değeri ve tekno-kar yasalarının da açık bir kanıtı olarak dışavurumudur.
Glokal kapitalist dönemde sanayi-kar oranlarından daha büyük olan tekno-kar oranları beraberinde daha yoğun bir tekno-sömürü oranı da ortaya çıkartmaktadır. Bu durum kaçınılmaz olarak proletaryanın sanayi sömürüsüne kıyasla protekyanın teknik sömürüsünün daha da yoğunlaşmasına neden olmaktadır ki, şayet proletaryanın sömürü-karı olan sanayi-kar oranı ile ücret oranının reel farkını, protekyanın sömürü-karı olan tekno-kar oranı ile ücret oranının reel farkı ile karşılaştırırsak; sanayi-kardan kat ve kat (yüz bin kat) daha büyük bir tekno-karın mevcut olduğunu görebiliriz. Şu anda E2’i protekyasının zayıf olduğu bir dönemde hem sanayiburglar hem de proletarya protekyanın tekno-artık-değerinden nemalanmaktadır.
Daha da açıklayıcı olması açısından bir örnek vermek gerekirse; varsayalım ki bir D5/E2-buzdolabının ana gövdesi, elektrik-motoru vs. 150 ytl ye mal olurken, bu buzdolabının teknik-elektronik aksamları da 200 ytl ye mal olmakta iken, 150 ytl in içinde 50 ytl lik sanayi-kar varken, 200 ytl nin içinde ise 150 ytl lik tekno-kar vardır. Başka bir deyişle, bu buzdolabında sanayi-kar 50 ytl iken; 150/50=3 yani 2/1 oranını verirken, tekno-kar ise; 200/150=50 yani 1/3 oranını vermektedir. Sonuç olarak, buzdolabındaki sanayi-kar (50 ytl) 2/1 şeklindeyken, tekno-kar ise (150 ytl) 1/3 şeklindedir. Bu noktada nominal ücret orantılaması da yapmak gerekirse; maliyetler ile birlikte 100 ytl alan proleter x 20 insan, maliyetlerle birlikte 50 ytl alan protek x 5 insana denk düşmektedir. Diğer bir deyişle, 100x20=2000 ytl ederken, 50x5=250 ytl etmektedir. D5/E2 buzdolabının nominal (ortalama) fabrika çıkış değerinin-fiyatının 500 ytl olduğunu varsayarsak ve bunun sömürü oranlamasını yaparsak; misal protek 3000 ytl maaş alıyor olsa da, o 4 kat daha fazla sömürü-değeri yaratıyorken, proleter ise bunun yarım katı %50 sömürü oranı yaratmaktadır. Şayet Proleter 2000 ytl maaş almış olsaydı da bu sömürü oranı değişmeyecektir.
Bu durumda şu soruyu sormak gerekiyor: Proleter mi? Yoksa protek mi? Daha çok sömürülüyor? Proleterin sanayi emeğinin sömürüsünden elde edilen sanayi-karla kıyaslandığı zaman protekin teknik emeğinin sömürüsünden elde edilen tekno-kar elbette ki çok daha büyüktür. Keza sanayi-kar ile tekno-kar arasındaki nominal kar marjı 1/8’dir. Başka bir deyişle, bir proleterin sanayi-kar katkısı 1 iken, bir protekin tekno-kar katkısı 8’dir. Lakin bir proleterin aldığı maaş ile bir protekin aldığı maaş arasında 2 ya da 3 kat fark vardır. Salt buna bakarak protekyayı en çok sömürülen emek sınıfı olarak görmekten kaçınanlar tarihsel bir hata yapmaktadır. Yalnızca bu somut gerçekler bile, yeni emek biçimini ve sınıfını, yani protekyanın nesnel varlığını kabul etmek istemeyen bağnazlara verilebilecek en güzel cevap olma özelliğine sahiptir.
Dipnot:
[1] Genel olarak kabul edilen bilimsel yöntem; “yadsıma”, “yadsımanın-yadsıması”, “ayrıştırılma” ve “yeniden kapsama” olarak görülmektedir. Bu bağlamda toplumsal sınıfların emek araçları ile kurduğu ilişkiyi ayrıştırmaksızın icatçı ve kullanıcı sınıfsal kompozisyonlar ortaya çıkarılamayacağı gibi, emek araçlarının emek türleri ile olan ilişkisi de ortaya çıkarılamaz. Bir emek türünden diğer bir emek türüne geçiş süreci her emek türünün kendi içinde aldığı “nicel”, “nitelleşmiş-nicel”, “nitel”, “nicelleşmiş-nitel” formların ayrıştırılması ile anlaşılabilir. Hangi emek türünün hangi emek türünün içinde çıktığı ve hangi nicel biçimin hangi nitel yeni emek biçimine yöneldiğini belirleyen şey; ancak emek türlerinin iş bölümü mekaniği ile anlaşılabilir ki bu da bilimsel metodolojinin yeniden yapılandırılması ihtiyacını, başka bir deyişle Emekoloji’nin ortaya çıkmasını/doğumunu zorunlu hale getirmiştir. Bugün her hangi bir insan elektrik devresini bilmeden elektronik devreyi öğrenemez. Ve hatta bir elektrik devresini bilmek için buharlı sistemi, dahası geriye gidip mekanik tarım emeğini bilmek gerekir. Bugün her hangi bir insan Emekoloji’yi tam manası ile anlamadan emeğin biri biri üzerine geçen biçimlerinin tarihi olan insanlık tarihini de anlayamaz.
Serhat Nigiz
28.10.2017
#emek#marksizm#emekoloji#kapitalizm#sosyalizm#komünizm#proletarya#burjuvazi#protekya#sanayiburg#teknoburg#bilim#sanayi#teknik#teknoloji#iktisat#ekonomi#sosyoloji#sosyalbilim#sanayikar#teknokar#artıkdeger
2 notes
·
View notes
Text
Miras Nedir? – Sözlük Anlamı
Miras Nedir? – Sözlük Anlamı
Miras 1. Birine, ölen bir yakınından kalan mal mülk, para veya servet, kalıt, bırakıt, tereke 2. Kalıtım yoluyla gelen herhangi bir özellik 3. Bir neslin kendinden sonra gelen nesle bıraktığı şey “Hatta bazıları mesleğin püf noktalarını anlatan kitaplar yazıp tecrübelerini gelecek nesillere miras bırakmışlardı.” – İ. O. Anar miras helal, hele al demişler “miras, alabildiği takdirde mirasçının…
View On WordPress
0 notes