#açıklamasında
Explore tagged Tumblr posts
etkinkullan · 2 years ago
Text
İlanbayim - Mega+ (2)
Firma bir sosyal medya hesap satın alma ve satma sitesidir. Tiktok hesabı satın al hizmeti ile dilediğiniz hesabı satın alabilirsiniz. Ayrıca tiktok hesabı sat seçeneği de sahip olduğunuz hesabınızı satmanıza yarar.
Twitter hesabı satın al seçeneği ile fenomen olma yolunda adım atacağınız gibi twitter hesabı sat gibi hizmetlere erişmenizi de sağlar. Satın alınan hizmetin açıklamasında garanti yazılı bir ibare ise alınan hizmette herhangi bir düşüş yaşanmaz. Olası düşmelere karşı tazminat garantisi vardır. Hizmetlerin çoğu garantilidir. İlanbayim.com'a ödeme yaptığınızda otomatik olarak açılan sayfada "Sipariş Numarası" verilmektedir. Bu numara, siparişin ilerlemesini takip etmemizi sağlar.
Web sitesinin "Sipariş" bölümüne numarayı girdiğimizde önümüze siparişin güncel durumu çıkıyor. İnstagram, youtube, facebook, twitter ve tiktok gibi sosyal medya hesaplarının arabuluculuk yoluyla aktarıldığı, hem alıcıların hem de satıcıların korunduğu güvenilir bir pazar yeridir. Satın almak istediğiniz hesaba giriş yapabilir ve onaylamadan önce tüm hesap kontrollerini gerçekleştirebilirsiniz. Şirket ayrıca, hesap sahibi veya alıcı ile anlık mesajlar yoluyla hızlı bir şekilde iletişim kurma olanağı da sunuyor.
1K notes · View notes
nebez · 3 days ago
Note
itrail Filistinde soykırım yapıyor Filistin hakkında tek bir post attığını görmedim nedenini sorabilir miyim
1984 1988 yıllarında Saddam yönetimindeki Irak Kürtlere enfal operasyonu adı altında saldırdı. Filistinliler Irak ordusuna yardım ediyordu. O operasyonlarda Filistinliler Kürt kızlarını kendilerine ganimet olarak götürmüştü.
Hatta o yıllarda Yaser Arafat bir açıklamasında Kürtler için şeytanın çocukları demişti.
2000'li yılların başlarında İsrail devleti o Kürt kızlarını Filistinlilerin elinden alıp Kürdistan bölgesel yönetimine iade etmişti.
Kürt milletine yardım eden tarih boyunca Kürtlere zararı olmayan Yahudilere ve İsrail'e ben neden düşman olayım?
15 notes · View notes
baybaykus · 8 days ago
Text
"HIRSIZ BABANIN
HIRSIZ OĞLU"
Bu açıklamalara Osman Gökçek'in ağzı açık kalacak. Ankara Kent Konseyi Başkanı Yılmaz, açtı ağzını, yumdu gözünü.
Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, Ebru Gündeş konseri ile açıklamalar yapan AK Parti Ankara Milletvekili Osman Gökçek’e sert ifadelerle yüklendi.
Osman Gökçek'in iftira attığını kaydeden Yılmaz;
“Kendi partisi tarafından bir günah poşeti gibi sokağa bırakılan bir canlı türünün arsız bebesi bana ahlak dersi veremez...”
“Herkes biliyor ki Ankara’da icat ettiğiniz ‘rant dinine’ her kesimden irili ufaklı alçağı kul ettiniz!”dedi.
Gece geç saatlerde açıklamada bulunan Yılmaz; açıklamasında şunları söyledi; "Bir günah poşeti gibi görevden alınarak kapı önüne konan; Milli Mücadele’nin karargâhı, demokrasi çığlığının Başkenti Ankara’yı ‘arsa deposu’ olarak gören gözleriyle, hücre duvarlarına astıkları ‘nefret’ objesini izlemekle meşgul olan baba ile bebesi, güneşi balçıkla sıvamaya kalkışıyor.
‘PARSEL-PARSEL RANT’ diye atan betonlaşmış kalpleri olan bu kenara itilmiş ve ilk sütü dahil helal lokma yememiş ufak hırsız bebesinden, 6 milyon Ankaralının ‘ortak aklı’ Ankara Kent Konseyi’nin, ‘Ankara’ diye atan yüreklerini anlamasını beklemiyoruz!
İyilikten, gönüllülükten, Ankara’dan ve Ankara Kent Konseyi’nden nefret eden bu arsızlar; hiçbir ‘hesap kitap’ yapmadan, kendini kentine adayanları elbette anlayamaz.
Herkes biliyor ki Ankara’da icat ettiğiniz ‘rant dinine’ her kesimden irili ufaklı alçağı kul ettiniz!
Helal lokma konusunda fikri olmayan günahkâr bebe, bana ve bizlere dürüstlük adına soru soramaz.
Kuyruk acısı bir türlü dinmeyen ‘günah poşeti’ ile arsız bebesinin, adı beyaz geçmişi kara tv’sinin bir günlük parasını Ankara Kent Konseyi, son 5 yılda gerçekleştirdiği 6 bini aşkın etkinlikte harcamadı. Elbette ki bu durumu tescilli bir hırsıza da, bebesine de anlatmak, eşeğe kitap okutmaktan zordur.
Bu arlanmaz güruhun ‘fır’ıldak düşüncelerle dolu ‘al-sat’öncelikli beyinleri, sadece ‘fırsat’ kovalar... Ankara Kent Konseyi’nin birleştirici gücüne güç katan binlerce gönüllüsü ise ‘ortak akılla’ yaşar, yaşatır.
İFTİRACI HARAMZADE
Kağıttan uçak yaparak gökyüzüne bakan çocukların geleceğini ve 85 milyonun ikametgâhı Ankara’yı aynı kağıtlar üzerinden parsel-parsel satan ‘günah poşeti’ haramzadenin iftiracı bebesi de, kızarmaz yüzüyle konuşmuş, yalanlar düzmüş.
Bu iftiralardan anlıyoruz ki meğer, ‘günah poşeti’ gibi kapı önüne konulan hırsız babanın arsız oğlu, şahsıma atılan iftiraların esas merkeziymiş!..
Sizin bu aslı astarı olmayan iftiralarınızdan ancak, çaldığınız paralarla kurduğunuz rant dinine iman edenler, paraya, güce, arsıza kul olanlar korkar.
ÖRGÜTLÜ KÖTÜLÜK
Tüm memleketin izlediği ‘Baba-Oğul İftira’ filminin başrollerindeki insansı türler… Sözde siyaset yaptığınız siyasi parti de, sözde yaşadığınız Ankara da, sözde sevdiğiniz bu ülke de sizden ‘illallah’ etti!..
Bu arsız baba ve yüzsüz bebesinin, hırsına münhasır Boğaz’dan şer ‘oda’klarla bağlantılı işbirliği ve aynı kuyruk acısıyla, irili ufaklı Ankara çetelelerinde örgütlediği kötülükle, babasının öcünü almak için her fırsatta partisine de gol atmaktadır.
Başkent Ankara’daki bu zerzevatın bütün günahkârları aynı türdendir, aynı dindendir ve hesap günleri çok yakındır.
Bekleyin; 2025 yılı ‘Kötü İnsanları Tanıma Senesi’ olacak. Örgütlenmiş iftiracı vasat diz çökecek! Haram-i yapılarıyla, Anadolu insanının tertemiz kalplerinde bir figüran olarak kalacaklar...
Ancak yine iyi biliyoruz ki, bütün bu anlatımlar ve ortaya konulmuşluklara karşı utanıp tövbe etmesi gerektiği halde, 24 saat meczup bir trol gibi sabahlara kadar nefret ettiği herkese iftira atan bir canlı türünün hala konuşuluyor olması TIP ilminin sorunu olmalıdır aslında...
BENİMLE İLGİLİ KUYRUK ACISI GEÇMEYENLERE!
Biz, bütün düsturumuzu Anadolu toprağından, kireç tutmaz TV'si olmaz odalarından, mert ve yiğit insanlarından almışız; hayatlarımızda yalan ve iftira, yüreklerimizde alçaklık olmaz!
Biliriz ki kumpasçıların puştlukları da düzen tutmaz, kuyruk acıları dinmez...
Benimle ilgili yayılmaya çalışılan aslı astarı olmayan, mesnetsiz ve asılsız iddia, söylem ve yalanları ispat etmeyen, edemeyen alçağın önde gidenidir!
Yalan ve iftira üzerine kurgulanmış alçakça ifadeleri, bunlara dayalı haberi/haberleri yayıp bizi hedefe koyanlardan, alçakça saldıranlar ve onlarla bir olan, sizlere/kamuoyuna bu yalan ve iftiraları servis eden namussuzlarla davam, nefes aldığım müddetçe devam edecek.
Başımız dik, alnımız açıktır!
Kamuoyunda yayılmaya çalışılan bu haberlerin gerçekliğini kanıtlayamayan, adı geçen şahıs ve şahıslar, organizasyon şirketleri, firmalar ve anlatılan olaylarla benim en ufak dahi bağlantılarımı/ilişkimi ortaya koymayan, dün olduğu gibi bugün ve yarın da müfteridir, müfteri kalacaktır.
Bu alçaklıklar ki, alçaklık bu ifade ve iddialara karşı hafif kalır, hiç bir zaman önümüzde duramayacak...
Her fırsatta bana, şahsıma saldırmayı, adımı kendi yaptıkları kirli işlere alet edip, kuyruk acıları bir türlü geçmeyen alçak ve onursuz parselci alçaklar, örgütlenmiş vasatın baş aktörleri, alayınızdan, topunuzdan hesap sormayan namert olsun!
Kuyruk acıları geçmeyenlerin o acıları kuyruklarından hiç dinmeyecek, akıllarından silinmeyecek!
Herkes de bunu böyle bilsin!
6 notes · View notes
etaali · 3 months ago
Text
Tumblr media
Cumhurbaşkanı: Kimseyle kavga etmiyoruz, dünyayla barışın peşindeyiz
İran Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanının devir teslim töreninde "Dünyayla barış ararız, kimseyle kavga etmeyiz ama her noktada her zulme karşı dururuz, zalime düşman olacağız."açıklamasında bulundu.
İranpress haber ajansının bildirdiğine göre Salı akşamı, 14. H��kümetin Dışişleri Bakanı Seyid Abbas Irakçi'nin görevi devr alma töreninde Mesud Pezeşkiyan, "içeride ve dışarıda aramamız gerektiğine inandığım şeyin "iki cihanın huzuru bu iki sözde saklı, dostlarla iyi geçinmek düşmana sabırlı olmak" sözünün özündeki anlamdır."ifadesini kullandı.
İran Cumhurbaşkanı, diğer ülkelerle iletişim konusunda bir planımızın olması gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi:
"Başarısız olan deneyimlerin tekrar uygulanmaması, iyi deneyimlerin hayata geçirilmesi tavsiye edilir. Bu bizim elçiliklerimizin işidir."
2 notes · View notes
judasizm1 · 1 year ago
Text
Hiç "Opera"ya gittiniz mi?
Çok şey kaçırıyorsunuz.. İzlemeye başlayın ve çok büyük keyifle izleyeceğinizden eminim. Bu gösterinin açıklamasında şöyle deniliyor; "Royal Albert Hall'daki Operadaki Hayalet'ten (2011): Andrew Lloyd Webber'in Operadaki Hayalet eserinin 25. Yıldönümünü kutlamak için Cameron Mackintosh, müzikalin daha önce hiç görülmemiş bir ölçekte benzersiz, muhteşem bir gösterisini gerçekleştirdi.. Hal Prince ve Gillian Lynne'in orijinal sahnelemesinden ilham alan, Londra'nın efsanevi Royal Albert Hall'unun görkemli Viktorya dönemi ihtişamında geçen bu gösterişli, tamsahneli (eksiksiz) prodüksiyon, 200'den fazla oyuncu ve orkestranın yanı sıra bazı çok özel konukları da içeriyor."
Sanatçıları ayırmak istemem ama opera sanatçıları çok özel insanlar..
İzlemek isterseniz diye değil, izleyin diye bu ünlü yapıtın tam versiyonunu buraya bırakıyorum (Türkçe altyazılı izleyebilirsiniz).
The Phantom of The Opera
youtube
"Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.".
Mustafa Kemal ATATÜRK
13 notes · View notes
shipperisi · 3 months ago
Note
Elifi tanımıyorum ama seviyorum açıklamasını okudum şimdi haklı olabilir kendince ama Ege uzun süre ortalıktan kaybolmamıştı kendisi Ahmetle sevgili olduğunda bilen bilir Ege buralardayken Elifin sevgilisi ortaya çıktı ve ne Egeyle olan samimiyetini bozabildi ne Ahmetten ayrılabildi (ayrılmak istediğini sanmıyorum zaten sadece Egeyle arasına sevgilisi olduktan sonra koyması gereken mesafeyi koymadığını söylüyorum) Egeyi simdi çok özlediğini söylüyor ama Egenin bu platformdan gitmesinin en büyük sebebi Eliftir arka planını bilmeyiz tabi ama Elif şimdi bu açıklamayı yapman beni üzdü Egenin en azından bunu hak etmediğini düşünüyorum
Kendin de demişsin zaten arka planını bilemeyiz diye, elifin açıklamasında egeyi üzecek bir şey göremedim ben kız kendisini açıklamış ve ben egeyle gitmeden önce de konuşmuştum hiç elife kızgın veya kırgın gibi değildi
4 notes · View notes
seslimeram · 10 months ago
Text
Yarın İhtimali Kalır Mı?
Tumblr media
Zembereğinden boşalırcasına – kötülük temsili ile kuşatılıyor ülke. Erk, muktedir, iktidar siyasal istemi, figürünün tamamlayıcısı olagelen şiddet dozu günbegün arttırılırken nefret edimine kol kanat geren, ırkçı kümelenmesiyle birlikte bir kötülük temsili farazi değil ol marazi ülke gerçekliğini imliyor artık. Ekonomik, sosyal politik, güncel hayata doğrudan ve kesintisiz bir çökertme haline denek edilmiş insanların, o yoksunluk hallerinde bir de bütünüyle kimlikleri / inançlarına yönelik ayrımcılık ile kuşatılıyor olmasıdır meselesidir bu kötülük temsili. Genel geçer değil basbayağı tertipli bir düzen / nizam halinin içinde ol muktedirin aştık dediği ayrım, bir iktidar pratiğini somutlaştıran diğer kliklerin katkısıyla birlikte süreğen bir gerçekliğe / hakikate dönüştürülür. Cerahat nüfusu arttırıldıkça yıkımı peyderpey var edildikçe kötülük bir normatif kılınır. Tüm bu memleket profili yeniden ve yılmadan biçimlendirilirken kötülük bir sabit, nefret bir olgu, ayrımcılık merkez sağcılık için elzem bir tavra dönüştürülür. Geçtiğimiz yıllarda yaşadığımız salgın güncesinden bu yana sürgit yeniden denenen bir pratik toplamında bu ülkenin ötekileri için hayat zindan kılınmaya çalışılır. Biyopolitik bir mezbaha haline dönüştürülen yerde öteki değil ol halk toplamının sahibi / vatanın gerçek sahibi olduğu söylenen kesimler de dahil hedefe açık bir halde konulur. Ne ki kimseler farkına varmaz.
Tümüyle kötülük sahiplenilirken ayrımcılığın kimleri nasıl kapsayacağından bahis hiç açılmaz. Lakin günbegün yaratılan iklimde bir gün o Türk, ertesi gün Suriyeli mülteci, bir başka gün Ermeni, beri gün Yahudi muhakkak ki o yıkıcı / kör karanlığı sabitleyici olan o nefrete yem edilir. Bunu iktidar söylemlerinin cafcaflı hallerindeki aştık / bitti bahsinin de tam da kıyısında biriken, faşist partinin pratikleriyle görebilmek zaten mümkündür. Hepsi bir, hep birden var edilen nefret söylemi o kötülük halini duraksamadan bir başkasına açık ve aleni ayrımcılığı imgeler. Aralıksız bir biçimde süre giden o hedefleme halinin başta ve kalıcı bir yıkıma önayak olmasının içler acısı pratikleriyle yaşam kuşatılır. Duraksama nedir bilinmeden imal edilen ayrımcılık hallerinin takvim yaprakları acıya çıkan bir ülke sınırlarında her günü nasıl da mahvettiği artık az çok belirginken halen bu inat, bu kör kör karanlıklara devam diyebilme cüretinin sorgulanması ne zamandır hangi zaman? Bitimsiz olagelen ayrıştırma, mamafih yenilenen ve sürgit devamlılığına çabalanan ötekileştirme hal ve istikametinde kime nasıl bir yer, nasıl bir yurt vaat edilebilir. Böyle bir sahnenin ol yurt olma ihtimali hala var mıdır?
Agos Gazetesinden aktaralım: “İstanbul Sarıyer Büyükdere'deki Santa Maria Kilisesi'ne pazar ayinine maskeli 2 saldırgan tarafından silahlı saldırı düzenlendi.
Saldırıdan hemen sonra ajanslara yansıyan bilgilere göre maskeli iki kişi ayin sırasında kiliseye girerek ateş açtı. Kilisede bulunanlar, kendilerini korumak içini kendini yere attı.
Saldırıda ayine katılanlar arasında bulunan C.T. adlı kişi hayatını kaybetti.
Bölgeye çok sayıda polis ve sağlık ekibi sevk edildi.
Emniyet güçleri, saldırganları yakalamak için çalışma başlattı.
Saldırı anına ilişkin görüntüler medyaya yansıdı.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya şu açıklamayı yaptı:
"Bugün Saat 11.40 sıralarında Sarıyer Büyükdere Mahallesinde bulunan Santa Maria Kilisesindeki ayin sırasında, ayine katılanlar içinde bulunan C.T. maskeli 2 kişi tarafından silahlı saldırıya uğramış ve maalesef hayatını kaybetmiştir.
Konuyla ilgi geniş çaplı soruşturma ve saldırganları yakalamak için çalışmalar başlatılmıştır.
Bu alçak saldırıyı şiddetle kınıyoruz."
Saldırıyı gerçekleştirdiği düşünülen kişilerin kameri görüntüler de basınla paylaşıldı.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, saldırıyla ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldığını belirterek "Olayın aydınlatılması için bir başsavcı vekili ve iki cumhuriyet savcısı görevlendirilmiştir" açıklamasında bulundu.
AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, sosyal medya hesabından "Ayin sırasında bir vatandaşımıza yönelik silahlı saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Güvenlik güçlerimiz konuyla ilgili geniş çaplı bir soruşturma yürütmektedir. Vatandaşlarımızın huzur ve güvenliğine kast edenler, asla emellerine ulaşamayacaktır. " açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "İstanbul Sarıyer’de Santa Maria Kilisesinde ayin sırasında bir şahsa yapılan silahlı saldırıyı en güçlü şekilde kınıyor, hayatını kaybeden şahsın ailesine başsağlığı diliyoruz. Güvenlik güçlerimiz olayın aydınlatılması ve faillerin adalet önünde hesap vermesi için geniş çaplı bir soruşturma yürütmektedir." dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu "Sarıyer’deki Santa Maria Kilisesi'nde yapılan pazar ayinine yönelik silahlı saldırıyı kınıyorum. Şehrimizin inanç mekanlarına saldırarak birliğimizi ve huzurumuzu bozmaya çalışanlara asla izin vermeyeceğiz" dedi.
İstanbul Valisi Davut Gül ise "Saldırı tek kişiye oldu, yaralanan yok" açıklamasında bulundu.
Davut Gül, "Hepimizin başı sağ olsun. 52 yaşında bir vatandaşımız hayatını kaybetti. Polisimizin savcılığımızın araştırması devam ediyor. Yaralı yok, tek bir kişiye saldırı olmuş. İçeri girilmiş ve vefat eden kişiye saldırıda bulunulmuş. İçişleri Bakanlığımızın açıklaması olayın çerçevesini çiziyor. Paylaşılan diğer bilgilere itibar etmeyelim. Olay çok yeni. Herkes görevini yapıyor. Failler yakalanıp yargılanacak. Cumhurbaşkanımız olayı takip ediyor." açıklamasında bulundu.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, saldırıyla ilgili Sarıyer Kaymakamı Ömer Kalaylı, Santa Maria İtalyan Kilisesi Rahibi Anton Bulai ve Polonya’nın İstanbul Başkonsolosu Witold Lesniak ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
Tüm cemaate başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerini ileten Erdoğan, faillerin en kısa sürede yakalanması için gereken adımların atılmakta olduğunu ifade etti.
İstanbul Valisi Davut Gül "Saldırı tek kişiye oldu, yaralanan yok" dedi.
Saldırı anına ilişkin görüntüler medyaya yansıdı.
Ölen Tuncer Murat Cihan’in yeğeni Çağın Cihan, Gazete Duvar'dan Ferhat Yaşar'a konuştu. Cihan “Kendisi amcam olur. Sadece oraya ziyarete geldi ve tesadüfen ona denk geldi. Sade masum biriydi ve kesinlikle masum bir kurbandı. Emekliydi, hafif zihinsel engelliydi. Son iki aydır da pazarları kiliseye gidip geliyordu" dedi.
Saldırıda ölen Cihan’ın dayısı Kazım Aydemir ise “Benimle birlikte kiliseye geliyordu. Cemaat tarafından çok sevilen biriydi. Boşu boşuna öldürdüler. Çok fazla üzgünüz” dedi”
Daha önce Bakırköy, Kuzguncuk Ermeni Kiliseleri’nde yaşatılanlarda olduğu gibi daha önce Gevriye Eğo’nun Merdin’de, Şimuni ve Hürmüz Diril’in kayıp / eksikli kılınan ol cinayetleri ve sonrasındaki muğlaklıktan haberdar olduğumuz bir tedirginlik haline yine esir edilir ülkedeki bir avuç Hristiyan yurttaş. Kötülüğü bir normatif kılanların aralıksız olarak nefreti yaygınlaştırma gayretine düşen, yazsak en az on parti, söylesek en azından milyonlarca insan tarafından desteklenen / yönlendirilen ocaklar, dernekler, siyasi denile gelirken bildiğiniz çeteleşmiş ari ırk sevdalısı zümreler vesaireler vesaireler etraflıca bu karanlığı yenilerken kim Tuncer Murat Cihan’ın hesabını verecektir sahi ama sahiden de! Düzeni var eden temsilin, bir yandan olayı gizlilik örtüsü ile kapatmaya teşne olması bir yandan da o salyalar saçarak nefretini kusmaya devam diyen yapıların üstün körü olayı, cinayeti (adı üstünde) geçiştirmeye çalıştığı zeminde kim güvende olabilir sahi ama sahi. Kolay lokma olarak tanımlanan, nasılsa kuşatıldıkları vakit teslim olacaklarına dair bir algı / olgu ekseninde hayatları gözetim ve denetime tabi kılınan insanların hakikatleri her ne olacaktır? İki zanlının kamu önüne alelacele çıkartılması sonrasında birliğimiz asla ve kata bozamayacaklar şablonu yeniden sakız edilirken o cinayetin faillerinin sırtları sahi ama sahiden de sıvazlanıp durulmamıştır diyebilir miyiz? Kolluk kuvvetinin bir var hep yok addedildiği bir sahneleme sonrasında kim nasıl güvende hissedebilir ki? Soruların ardılı sıra geldiği bir cinayet / tahakküm / yıkım girdabının ardından geriye kocaman bir boşluk kalıyor. İnsanların kimliklerinin, aidiyet ve inançlarının halen mesel teşkil edildiği bir yerde, hayatların biricikliği söz konusu edilmesin isteniyor. Kötülük temsili her yanı, her günü kuşatırken bunlar dert edilmesin isteniyor. Lafta değil doğrudan / sahiden bir yerin yaşamla bağları kopartılırken yarın her neyi getirecektir. Tümüyle bu girdap halinin içerisinde bir yarın ihtimali kalır mı? Bırakılmış mıdır.... Bir avuç kalakalan azınlıkların bu günlerdeki en büyük meselesi budur, bu kadardır. Bir yarın ihtimali söz konusu mudur.
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: Santa Maria Latin Katolik Kilisesi’nden – Dilara ŞENKAYA – Reuters
2 notes · View notes
okumaodasi · 1 year ago
Text
BOĞA BAŞLI LİR
Tumblr media
Boğa başlı lir 1926-27 yıllarında, Irak'taki antik Sümer kenti Ur'un kraliyet mezarlığında bulundu.
M.Ö. 2500 yılına tarihlenen bu çalgı, şimdiye kadar bulunan çok eski telli çalgılardan biridir.
Boğanın başı 40 cm uzunluğunda ve 25 cm genişliğindedir; altın, deniz kabuğu, lapis, lazuli, bitüm ve gümüşten yapılmıştır.
Penn Museum'un konuya ilişkin açıklamasında şunlar ifade edilmiştir:
"Ur kraliyet Mezarlığı 789 numaralı parselinde bulunan altın levhadan, lacivert sakallı boğa başı. Boğanın gözlerinde, burnunda ve sakalının kıvrımlarında da kralın gücünü temsil eden çok fazla ayrıntı var. Tanrı Şamaş olarak.
Başlangıçta ahşap bir lirin ön kısmına yapıştırılmıştı, kazı sırasında çürümüş kalıntıları toprakta bir şekilde belli oluyordu."
2 notes · View notes
gundemsivas · 2 years ago
Text
Celal Dağgez: “Sivaslı Çocukların Ahı Ak Parti’nin Üzerinde!” | Gündem Sivas
Celal Dağgez: “Sivaslı Çocukların Ahı Ak Parti’nin Üzerinde!” | Gündem Sivas
Tumblr media
Celal Dağgez açıklamasında: “Maalesef yirmi yıldır ülkemizi yöneten Ak Parti’ye Sivaslı hemşehrilerim her seçimde destek vermişlerdir. Bu desteğe rağmen Ak Parti eliyle hızla büyük bir köye dönüşen Sivas’ta şimdi de tüm ülkede olduğu gibi doktor yokluğu yaşanmaktadır.
Şehrin merkezi noktasındaki Numune Hastanesini acımasızca yıkarak mağduriyet oluşturan Ak Parti, yeni Numune Hastanesinde de hemşehrilerimizi mağdur etmeye devam etmiştir.
Ak Parti tarafından birçoğu yetersiz beslenmeye mahkum edilen çocuklarımıza, Sivas Numune Hastanesinde sağlık hizmeti verecek bölüm yetersizliği yaşanmaktadır. Çocuk nöroloji, çocuk nefroloji, çocuk gastroenteroloji gibi bölümler kapalıdır. Ailelerimiz çocuklarının ilaç seviyelerini ölçtürmek için bile Kayseri’ye gitmek durumunda kalmaktadır. Aileler zaten ekonomik olarak zor durumdadır, çocuklarımız hasta hasta yollara düşmektedir. Sivaslı çocukların ahı Ak Parti’nin üzerindedir. Devrim diye yutturulmayan çalışılan sağlık politikası çökmüştür.
İYİ Parti ve şahsım, Sivaslıların her zaman yanındadır. Kıymetli hemşerilerim yaşadıkları her sorun için teşkilatlarımızla iletişime geçerek sorunların çözümünde bize katkıda bulunabilirler. Sivas’ımızın sorunlarını Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’e aktardım Sivas bizimdir! Sivas sahipsiz değildir!” ifadelerini kullandı.
2 notes · View notes
birfinansci · 4 hours ago
Text
Trump, Adalet Bakanlığı İçin Adayını Açıkladı!
ABD’nin seçilmiş başkanı  Donald Trump‘ın ekibi, Truth Social adlı platform üzerinden yaptığı açıklamada, Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi üyesi Matt Gaetz‘in, Senato’dan onay alması durumunda yeni kabinede Adalet Bakanlığı görevine getirileceğini duyurdu. Trump, açıklamasında, “Florida’dan Kongre Üyesi Matt Gaetz’in ABD Başsavcısı olarak aday gösterildiğini belirtmekten büyük bir memnuniyet…
0 notes
cengish05 · 5 hours ago
Text
Trump, Adalet Bakanlığına Cumhuriyetçi Kongre üyesi Matt Gaetz'i aday gösterdi
Washington ABD’nin seçilmiş başkanı Trump’ın ekibi tarafınca Truth Social adlı platforma meydana getirilen resmi açıklamaya bakılırsa, Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi üyesi Gaetz, Senato’dan onay alması durumunda, yeni kabinede Hakkaniyet Bakanlığı koltuğuna oturacak. Trump, açıklamasında, “Florida’dan Kurultay Üyesi Matt Gaetz’in ABD Başsavcısı olarak aday gösterildiğini duyurmaktan büyük onur…
0 notes
tarimormanhaber · 13 hours ago
Text
Kuraklık Hububatta Ekim Takvimini Değiştirdi
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, buğday ve arpada ekim döneminin yağışların etkisiyle ileriye kaydığını belirterek, kuraklık nedeniyle birçok çiftçinin hububat ekimi yapamadığını bildirdi. Bayraktar, yazılı açıklamasında, iklim değişikliğinin tarımsal üretime etkilerine ilişkin değerlendirmede bulundu. İklim değişikliğinin, yağış rejiminde değişikliğe, doğal…
0 notes
etaali · 8 months ago
Text
Tumblr media
Yemen direniş lideri: Siyonizm tüm insanlık için tehlikedir
Yemen Ensarullah Hareketi Genel Sekreteri, Gazze'de Filistinlilere yönelik toplu katliam politikasının önceden planlandığını belirtti.
Perşembe gecesi Yemen Ensarullah Hareketi Genel Sekreteri, Gazze'de Filistinlilere yönelik toplu katliam politikasının önceden planlandığını belirterek “Bu katliam Siyonistlerin barbarlığını göstermektedir.” açıklamasında bulundu.
Abdülmelik Bedreddin El Husi, Amerika'yı Siyonist suçların ilk destekçisi olarak nitelendirerek, İsrail'in Gazze'de işlediği suçların Amerika'nın ahlaki ve insani çöküşünü ortaya çıkardığını sözlerine ekledi.
Yemen Ensarullah Hareketi Genel Sekreteri, Siyonistlerin tüm insanlık için tehlike oluşturduğunu vurgulayarak “Siyonistler çocukluklarından itibaren Müslümanları öldürmeyi sevdirecek düşünce ve yöntemlerle eğitilirler.” ifadesinde bulundu.
4 notes · View notes
pazaryerigundem · 3 days ago
Text
Sıfır Clio fiyatına, ikinci el 2019 BMW 118i!
https://pazaryerigundem.com/haber/193201/sifir-clio-fiyatina-ikinci-el-2019-bmw-118i/
Sıfır Clio fiyatına, ikinci el 2019 BMW 118i!
Ülkemiz otomotiv sektörünün gelişimine katkılar sağlayan LenaCars, tüketicileri ilgilendiren dikkat çekici tespitlerde bulundu.
İSTANBUL (İGFA) – Sadece iki yıl önce düşük faiz politikası ve sıfır araçta yaşanan tedarik problemleri nedeniyle ikinci el araç fiyatları, sıfır kilometre araç fiyatlarını geçerken, bugün marka-modele bağlı olarak sıfır araca “plaka takılınca” fiyatları gerileyerek yüzde 15-20 seviyesinde değer kaybı yaşanır hale geldi. Son 1 yılda tedarik probleminin aşılması, GSR2 paketinin getirdiği ek maliyet ve yüksek vergi yükü nedeniyle sıfır araçlarda fiyatlar sınırları zorlarken, ikinci elle aradaki makas günden güne açılıyor. Diğer taraftan ikinci el fiyatlarında yaşanan düşüş dolayısıyla artık sıfır kilometre araç fiyatına, ikinci elde lüks araç almak mümkün hale geldi. Örneğin sıfır kilometre Renault Clio 1.0 TCe X-Tronic fiyatına 2019 model BMW 118i, Fiat Egea 1.6 MultiJetFiyatına 2018 model Mercedes CLA 180d, Hyundai Bayon fiyatına 2013 model Range Rover Evoquesatın alınabiliyor. Son yılların en popüler SUV’uCheryTiggo 8 Pro Maxikinci elde yüzde 15 değer kaybı yaşarken,doğuştan elektrikli Tesla, Togg gibi otomobillerde değer kaybı ortalama yüzde 8-10 ile düşük seyrediyor.
Opel Corsa-e, Peugeot 308-e, Opel Astra-e gibi içten yanmalı alternatifi olan elektriklilerde ise değer kaybı yüzde 20 gibi yüksek seviyelere ulaşıyor.Sıfır km elektrikli araçlardaki düşük ÖTV avantajı ise en dikkat çekici biçimde Mercedes EQS-Mercedes S Serisi arasında 10 milyon TL’ye yakın farkla kendini belli ediyor.
Sıfır kilometre araç pazarı bu yıl da rekora koşarken, her geçen gün yükselen fiyatlarına karşın stabil seyreden ikinci el araç fiyatları, uygun ve ilgi çekici alternatifler sunmaya başladı. Aradaki fiyat makasının açılmasındaki temel nedene ışık tutanLenaCars Genel Müdürü Selçuk Nazik, düşük faiz politikası döneminde oluşan “Talep enflasyonuyla ihtiyacı olmayanlar dahi 2020-2023 yılları arasında otomobil satın aldı, çip, tedarik krizleri, stokçuluk derken ikinci eli sıfırdan pahalı otomobiller gördük, sıkı para politikasına geçilmesi ile birlikte faizler artınca da oluşan bu “balon patladı”.GSR2 regülasyonu doğrultusunda oluşan ek maliyetler ile sıfır araçların fiyatları; donanım, teknoloji maliyeti, üstüne döviz ve ÖTV yükü de eklenince çok yüksek seviyelere geldi. Bugün geldiğimiz noktada Hyundai Bayon fiyatına Range Rover Evoque ya da Clio fiyatına BMW 118i, Egea fiyatına Mercedes CLA, Toyota Corolla fiyatına Audi A5 satın alınabiliyor.” açıklamasında bulundu.
  *Sıfır Kilometre araçlar resmî web sitelerinden alınmış kampanyalı liste satış fiyatlarıdır. *İkinci el araçlar 80.000 kilometre ve maksimum 1- 2 parça boyalı olarak analize dahil edilmiştir.  
DEĞER KAYBINI BELİRLEYEN İLK UNSUR VERGİ DİLİMİ Nazik devamında “Günümüzün çok satılan otomobillerinde değer kaybına baktığımızda, Tesla Model Y’de ve Togg’da, yani doğuştan elektriklilerde değer kaybı yüzde 8-10 civarında seyrediyor. İçten yanmalı alternatifi olan elektrikli otomobillerde ise değer kaybı yüzde 20’ye kadar yükseliyor. Burada değer kaybını asıl belirleyen unsur aslında vergi dilimi ve fiyat. Düşük vergi diliminde yer alan aracın sıfır kilometre fiyatı daha uygun olduğu için ikinci el olarak satarken çok fazla değer kaybetmiyor ve bu araçlara doğal olarak talep daha yüksek oluyor. Yani biz otomobili ikinci el satarken, sıfır alırken ödediğimiz vergiyle satmış oluyoruz, vergi yükselip fiyat arttıkça talep düşüyor, sıfır ve ikinci el arasındaki fiyat farkı açılıyor. İçten yanmalı alternatifi olmayan, yüzde yüz elektrikliler, düşük vergi diliminde satın alındığından, yine düşük değer kaybına uğruyor.
Örneğin, yüzde 10’luk dilime giren Tesla Model Y Standart Rangeikinci elde değer kaybı yaşamamış aksine yüzde 3 değer kazanmış.Yüzde 50’lik ÖTV dilimindeolan Tesla Model Y LongRange ise yüzde 14 değer kaybetmiş.
  Genel olarak baktığımızda parası olan tüketici için ikinci elde ciddi alım fırsatları bulunuyor. İkinci El fiyatları en düşük seviyesine indiği için bundan sonra fiyat artışları olacaktır ve son 1 ayda yüzde 3’e yakın artış olmuştur. Tabi bu artışlar enflasyonist dönemdeki kadar olmayacaktır.  Sıfır kilometre araç elbette tercih sebebi ancak artık daha konforlu ve kaliteli ikinci el alternatifleri var. Bu analizimiz aslında sıfır kilometre araç fiyatlarının ne denli yükseldiğini ortaya koyuyor.” dedi. İkinci elde fiyat düşüşü durdu, agresif sıfır kampanyaları beklemiyoruz İkinci el otomobil fiyatlarının 1,5 yıl içinde ortalama yüzde 20 düştüğünü ve artık dengelendiğini ifade eden Nazik, düşüşün durduğunu ve faizlerdeki düşüşle küçük yükselişler yaşanabileceğini söyledi. Sıfır kilometre araç tarafındaysan GSR’ye geçişte stok eritildiği içinagresif aralık ayı kampanyaları beklemediklerini ve maliyetlere bağlı fiyat artışlarının görülebileceğini aktardı.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
hacialikara · 4 days ago
Text
Bugüne kadar toplam kaç Togg T10X teslim edildi? Açıklama geldi!
Otomotiv pazarındaki faaliyetlerini günden güne artıran Togg, T10X siparişlerini sahiplerine ulaştırmaya devam ediyor. Peki, bugüne dek kaç adet Togg T10X sahiplerine teslim edildi. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır son açıklamasında bu konuya değindi. Bugüne kadar toplam kaç Togg T10X teslim edildi? Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, bugüne kadar 40 binden fazla Togg…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
seslimeram · 1 year ago
Text
Hep Eksik Kılınıyor Hayat!
Tumblr media
Didaktik, belirgin bir biçimde saplantılarla donatılmış, duraksamadan yok etmenin yolunu arşınlayan bir biçimde hayata kastın devam olunduğu bir zemindeyiz. İnsanlık mefhumu, insana ait olan hakkaniyet / hak ve hürriyet tanımlamalarının topyekun zehirlendiği, afaki bir biçimde görmezden gelindiği bir zeminin ortasındayız. Her yanımız simsiyah. Hemen her günümüz kapkaranlık. Dünden ağır bir şimdi, şimdiden teyakkuz halinde yıkımlar bir biçimde sınırlandırmalar üstünden ilerleyen, yok etmenin eşiklerini araya duran bir yerin hazin öyküsüdür mesele. Her şekilde hemen her anlamda, sıradanın hakkının, hukukunun alelade değil doğrudan milimetrik yıkıma terk edildiği zeminde mübalağa değil doğrudan yaşadığımız yerin halidir mesele, meselemiz.
Madun siyaset aktörlerinin hepsinin, hep birlikte ama en çok da baş efendi ve şürekasının suna geldiği yenilenmiş ülke şablonunda bu mesel olunan yıkımın / yok etme / çürütmeye dair pek çok örnek birlikte var edilir. Gündelik yaşam tahayyülünün açmazlara rehineliği bir yanda, toptancı bir zihniyetin artık vahamet sınırlarını da aşan sınırlama çabaları diğer yanda, her durumda o yok etme istemi sürekli güncel bir mesele kılınır. Belirsiz değil her anlamda doğrudan yinelenen haller / tahayyül ve pratiklerle birlikte o cürüm sahasına bir adım daha yaklaşılır. Yazılı, verili hakların ters yüz edildiği, ya hiç, ya yok sayıldığı kala kala bir avuç insani mefhumun savunusunun avuntu kabilinden bildirildiği yerde yıkımın her nereyi, her neyi kapsadığı zaten afakidir. Cürümlere tutunarak ilerleyen bir menzilde, salt rakamlardan ibaret görülen asgari ücretin güncellenmesi, memur, emekli maaşlarına doğrudan yapılmış müdahaleler bir iyileştirmeyi değil tam aksine, güncellendikçe daha da dipsiz bir karanlığı arşınlamayı mümkün kılar. Cerahat elinin, eline kan bulaşıp oturmuş o sermaye ile kotardığı vizyonsuz ülke pratikte zorun / ceberut olagelen bir sarmalın kendisi olarak güncellenendir. Budur artık yeni ülke, her dem daha ağır yıkımların sahnelendiği bir cerahat sarmalı.
Evrensel Gazetesinden aktaralım: “ENAG'ın yüzde 108,58 olarak açıkladığı yıllık enflasyonu TÜİK'in yüzde 38,21 olarak açıklaması üzerine KESK İstanbul Şubeler Platformu Cevahir AVM önünde "İnsanca yaşanacak ücret istiyoruz" şiarıyla basın açıklaması gerçekleştirdi. Tüm illerde ortak gerçekleştirilen basın açıklamasını İstanbul'da KESK İstanbul Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Ayfer Koçak okudu.
"İyileştirme Gerçek Enflasyon Üzerinden Yapılsın"
Basın açıklamasında esnasında "TÜİK şaşırma, maaşımı aşırma", "Rakamlar sahte, yoksulluk gerçek", "Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz" sloganları atıldı. Basın açıklaması öncesinde konuşan Eğitim Sen İstanbul 1 Nolu Şube Başkanı Mesut Mike, "Maaşlarımızın yoksulluk sınırı üzerinde olmasını istiyoruz, bugün yoksulluk sınırı yapılan pek çok araştırmaya göre 34 bin ile 35 bin civarında. TÜİK'in açıkladığı enflasyon rakamlarının doğru olmadığını, bugün bize yansıyan yakıcı enflasyonun ise kesinlikle 100'ün üzerinde olduğunu görüyoruz, biliyoruz ve yaşıyoruz. O nedenle yapılan iyileştirmeler enflasyona ezdirilmeyecek deniyorsa zamların gerçek rakamlar üzerinden yapılması gerektiğini bir kez daha kamuoyuyla paylaşıyoruz" dedi.
"Büyümeyle Övünenler Refah Payını Emekçilerle Paylaşmıyor"
Koçak basın açıklamasına “Alanlardayız. Çünkü güvenli bir gelecek, güvenceli bir iş istiyoruz. Alanlardayız çünkü büyükşehirlerde 12 bin TL’yi aşan ev kiralarını karşılayacak gücümüz kalmadı” diye başladı. TÜİK’in hayat pahalılığını en az yarı yarıya düşük göstererek maaş artışlarımızı bir kara delik gibi yutmaya devam ettiğini ifade eden Koçak, “Yaşadığımız gerçek hayat pahalılığı ile ilgisi olmayan bu sanal rakamlar özellikle maaş zammı alacağımız dönemlerde daha da aşağı çekiliyor. Seyyanen yapılması zorunlu hale gelen artışlar bunun en büyük itirafıdır” dedi.
"22 Bin TL 55 Günde Bile Eridi"
Ülkeyi yönetenler tarafından yıllardır “işçiyi, memuru, emekliyi, asgari ücrete ezdirmedik” nutukları atıldığını vurgulayan Koçak, “Yandaş Memur-Sen yöneticilerinin her toplu sözleşmede iktidarın belirlediği hedef enflasyon rakamlarına imza atmasından bıktık. Türkiye tüm çalışanlar için bir asgari ücretliler ülkesine çevrilmiş bulunuyor. En yüksek ücreti alan kamu emekçisi maaşı dahi yoksulluk sınırı altında kalıyor” ifadelerini kullandı.
Koçak iktidarın seçimlerden önce verdiği “en düşük memur maaşı 22 bin TL olacak” sözünü hatırlatarak Türk lirasının sadece son 55 günde dolar karşısında %25 değer kaybettiğini ifade etti. AKP’nin her fırsatta büyüme rakamları ile övündüğünü vurgulayan Koçak, o büyüme rakamlarını emeği, alın teri ile yaratanlara, bizlere refah payı vermeye yanaşmadığını söyledi.
"Ağustos Ayında Ankara’da Olacağız"
Kamu emekçilerine seslenen Koçak, “Gelin yıllardır tekrarlanan bizi her geçen gün daha sefalete iten bu oyuna artık dur diyelim. Ne TÜİK’in sahte enflasyon rakamlarına ne iktidarın refah payı aldatmacasına kanmayalım. Yandaş basının müjde haberlerine itibar etmeyelim. Bugün sunulan 17.55 + 8077 seyyanen zam ile kamu emekçilerinin eline geçek olan gelir bugünkü yoksulluk sınırının dahil çok altında kalmaktadır” dedi. Toplu iş sözleşmesi süreci için bilerek kamu emekçilerinin tatilde olduğu ağustos ayının tercih edildiğinin altını çizen Koçak, tüm kamu emekçilerini Ankara’ya davet etti.
"İnsanca Yaşanacak Ücret İçin Mücadele Etmek Zorundayız"
Kamu emekçilerini, emeklileri yıllardır kaybettiren bu yoksulluk ve sefalet düzenine karşı insanca yaşayacak ücret, güvenceli iş, güvenli gelecek mücadelesinde omuz omuza vermeye çağıran Koçak, KESK adına talepleri yineledi:
* Bunun için en düşük kamu emekçisi maaşı temmuz ayı itibari ile eş ve çocuk yardımı, yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır.
* Her üç ayda bir yoksulluk sınırında yaşanan artışa göre güncellenmeli, üzerine her çeyrekte yaşanan büyüme rakamları refah payı olarak eklenmelidir.
* Gelir vergisi birinci dilim oranı %15 ten %10’a düşürülmeli, yoksulluk sınırına kadar olan maaşlar-ücretler birinci vergi diliminde sabitlenmelidir.
* Seçim öncesi verilen kira yardımı, mülakatın kaldırılması sözlerinin gereği zamana yayılmadan hemen yerine getirilmelidir.”
Daimi bir biçimde kendi kötülük eşiğini durmadan güncelleyen bir zemindeyiz vesselam. Hiç kimseyi ezdirmedik lafzı döndürülüp, ısıtılıp aralıksız servis edilirken oluşturulan tüm o cerahatin her neye tekabül ettiği zaten başlı başına dile getirilenler ile anlatılmıştır. Bugünün ülkesinin dününden de ağır bir sınamayı, iyileştirme diyerek kaktırma çabasının vardığı düzlemin ne kadar hazin bir sonucu beraberinde getirdiği o eylemlerle çıka geleni, itirazı dikkatle baktığımızda gözler önüne serer. İktidarın yalan / riyayla birlikte kurduğu ve var ettiği ülke tiradının nasıl da boşa düştüğü gözler önündedir. Büyüme rakamları, bir biçimde var edilen muktedir ülke olma halleri, hiçbir surette yaşamda imkanları, olasılık, ihtimalleri bırakılmamış bir kesimi / büyük çoğunluğu sessizlikle kuşatır. Geçinmenin bir biçimde tamama erdirilip, lütfen var edilen iyileştirmeler karşısında anında gerisin geriye iptal olunmasının / heder edilmesinin mesel edilmediği bir yerde emekçilerin sesini kim, nasıl, nerede duyacaktır? Sahiden bunca bodoslamadan ilerlenen bir yok etme kültürünün, ekonomik çökertme halinin ortasında, bütünüyle var edilen imdat çığlıklarını kim nerede, ne zaman duyacaktır?
Düzenleme diye düzensizliğin, iyileştirme diye yoksunlaştırma hallerinin, gelir artırımı ve refah derken yerinde sayan bir eksiltmeyi reva gören, bunu sadece asgari ücretliye değil aynı zamanda kendisinin de oy deposu kıldığı / bildiği emeklilere de var eden bir düzlemde kim neyin hakkını, nerede ne zaman duyacaktır? “Önergelere göre yüzde 25'lik zam, daha önce 5 bin 500 liradan 7 bin 500 liraya yükseltilen en düşük emekli aylığına uygulanmayacak. Emekli zamları sadece kök aylıklara yapılacak. Buna göre örneğin kök aylığı 6 bin lira olup Hazine desteğiyle 7.500 lira aylık alan emeklinin 6 bin liralık kök aylığına yüzde 25 zam yapılacak.” Sonucunda dönüp dolaşıp, batmaya son sürat devam denilen bir menzilde iki gıdım hayat hakkını da çok görmeye devam diyenlerin elinde kalakalır ülke? Misal, hiçbir biçimde görünür kılınmayan, artık mevzu dahi edilemeyen o asgari ücretle / devlet memurunun asgarisi arasındaki uçurum bahsi ne açılır / ne söz hakkı ne de tek bir itiraza yer bıraktırılır. Ülke nüfusunun ekseriyetle ezici çoğunluğuna takdim edilen / eline kan oturmuş sermayenin vermemek için kırk takla atıp, vergisinden düşmeye gayret ettiği asgari ücretin kuş kadar kılınması mesel olunmaz, bu açık imdatları kim ne zaman duyacaktır ki sahiden?
BirGün Gazetesinden iliştirelim: “Temmuz ayı memur maaş katsayısındaki yeni düzenleme kapsamında artırılan sosyal yardım ödemeleri artırıldı.
Düzenlemeye göre, yaşlı aylığı 2 bin 348, yüzde 40-69 engelli aylığı 1874, yüzde 70 ve üzeri engelli aylığı ise 2 bin 811 liraya yükseltildi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, artışa ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
Göktaş, açıklamasında, "Yapılan yeni düzenleme sonrasında sosyal yardım programlarımızın aylık ödemelerini artışlı bir şekilde hak sahiplerimizin hesaplarına yatıracağız" dedi.
Dezavantajlı durumdaki bireylerin çeşitli hizmet ve sosyal yardım modelleriyle desteklendiğini ifade eden Göktaş, memur maaş katsayısında yapılan düzenleme sonrası sosyal yardım programlarının aylık ödemelerini artırdıklarını belirtti.
Bakan Göktaş, şunları kaydetti:
"Temmuz ayı memur maaş katsayısında yapılan yeni düzenleme sonrasında sosyal hizmet modelleri kapsamındaki yaşlı aylığı 1997 liradan 2 bin 348 liraya, yüzde 40-69 arası engelli oranına sahip vatandaşların aylığı 1594 liradan 1874 liraya, yüzde 70 ve üzeri engelli raporu bulunan vatandaşların aylığı da 2 bin 392 liradan 2 bin 811 liraya yükseldi. Diğer yandan 18 yaş altı engelli yakını olan vatandaşlara ödenen engelli yakını aylığı 1594 liradan 1874 liraya, hafif silikozis aylığı 3 bin 445 liradan 4 bin 50 liraya, orta silikozis aylığı 3 bin 938 liradan 4 bin 629 liraya, ağır silikozis aylığı ise 4 bin 388 liradan 5 bin 158 liraya çıktı."
Her şey ortadayken hangisini neresinden yazarsınız sahiden? Bütünüyle kafasını kuma gömülü tutmaya devam diyen hazirunun varlığı söz konusuyken şu yukarıdaki haberlerin hiçbir anlamı yok mudur? Sokağa çıktığınızda düşünmekten heder olup, dalgın dalgın bir yerlere yetişme telaşında olan insanlara bir tek olumlanabilir bahis açılabilir mi? Yok o iş sandığınız gibi değil denilebilir mi? Marketlerde, öyle on yıldız, beş yıldız, kocaman mega bilmem ne marketlerde değil, un ufak edilmiş hayatlarında hayatta kalmak için bir mücadeleye tutunanların ucuz ürünlerden hangisi daha ucuz bunu alabilmek için bile kırk kez düşünmesinin hesabını mesela kim fark edecektir? Bıraktık, içkiyi, sigarayı, bıraktık o dışarıda yemeği içmeyi, bir yerlerde bir konsere / tiyatroya / sinemaya gidebilmeyi bir tek kitap alabilmenin bile imkansız kılındığı yerde cehaletin yükseltilen duvarlarını bütün bu yoksunluğa dair kime neyi anlatabiliriz sahiden? Bir biçimde sınırlanan, daha da eksik kılınan, her defasında hizaya geçip emir erliğine devam etmesi beklenen, duraksamadan da oyuna talip olunup, yaşam sürmesi beklenen insanların hayatına tek bir iyileştirme sahi ama sahiden de söz konusu edilebilir mi? Markette parası kalmadığı için ketçap çalmaya çalışanı, bir biçimde ekmeğe katık edip onunla yaşayabilmeyi aklında gerekçelendirebilir mi yaygın medya soytarıları, sarayın palyaçoları, üç kuruşa onurlarını satanlar, şunlar ve dahi bunlar! Sahiden!
Didaktik, saplantılarla donatılmış, duraksamadan yok etmenin yolunu arşınlayan bir biçimde hayata kastın devam olunduğu bir zemindeyiz. Ezdirmedik halkımızı derken baş efendi bizatihi nereye yollandığımızı da göstere gelen günlerden geçmekteyiz. Kemerdeki sıkılacak deliğin kalmadığı, katığın ekmekten mülhem ağırlıkta olduğu bir ülkede fikriyat hep geri plana aksettirilirken çığ gibi yükselen faturalar mesela ezdirilmeyen yurttaşları hiç bildirmemektedir. Bütünüyle vergilendirme dilimlerinin tarumar edildiği bir yerde her harcamasını mahsup ettirip, vergi kaçıran mümtaz, müesses nizam asalaklarını mesela kim ne zaman görecektir? Beşli çete nam bir kolektifin memleketin her gününde ol yerli ve milliyi sömüre geldiği bir düzlemde, milletin a. koyacağız buyuranların var ettiği tüm o çürümenin hesabını kim verecektir mesela, sahiden? Devlete ödenen harçların en asgari yüzde elli küsur arttırıldığı, artık bir hayal kılınmış ülke içindeki takoz hiçbir işlemi tek bir kerede var edemeyen dandik telefonların yanında sahiden bir şeye benzeyen, hayır illa ayfon değil, x, y, z marka bir telefonun kayıt ücreti yüzde üç yüz otuz neye dayanarak arttılılır, kaçak şebekesinin başı zaten ak partili bir temsil iken misal! Sahiden yol nereyedir, her neresidir gidilen! Kesintisiz bir girdap halini alıyor koca memleket. Düşman addettiği kesimlerin var edemeyeceği bir ekonomik buhranı memleketin sahici, öz, yerli ve milli denilen evlatları var ediyor. Kış çok daha ağır şartlara gebe kılınırken bir mübalağaya gerek kalmazdan yaşam yağmalanırken, şimşek efendi, hafize hanım, bilmiyoruz kimler kimler için devletin kasası sonuna kadar açılırken, onca yağma var edilip durulurken yıkıma karşı el aman feryadını ne zaman ortaklaştırabileceğiz mesele budur. Tümüyle gemi su aldı, batmaya devam ediyor. Sahiden bunca badirenin ortasında bir imdat çığlığını ortaklaştırmak ne zamandır, iş işten geçmeden...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Nicole TUNG – Bloomberg
2 notes · View notes