#Sevdiğimiz şeyler
Explore tagged Tumblr posts
Text
Siz insanların size koyduğu etiketlerde ki gibi değilsiniz. Siz dinlediğiniz müzik, izlediğiniz dizi, sevdiğiniz çiçek veya en sevdiğiniz kitapsınız. Siz yüzünüzdeki yaralar, sivilceler ya da karnınızda ki yağlar değilsiniz. Siz en sevdiğiniz kazaksınız. En sevdiğiniz renksiniz, siz gözlerinizin rengisiniz. Siz insanların size taktığı etiketler veya içinde bulunduğunuz beden değilsiniz. Siz ne severseniz o'sunuz
#Kendimiz#anlamlı sözler#kendimce#kendime düşünceler#Kimiz#Biz ne seversek oyuz#Kendimizizdir#Kendi olmak#En sevdiklerimiz#Sevdiğimiz şeyler#kitap alintilari#gökyüzü#gece#güneş#kitap#geceyedair#geceye bir söz bırak#geceye not
14 notes
·
View notes
Text
Söyle biri yokmu en sevdiği Türküyü paylaşın bizde en sevdiğimiz türkü ile reblok yapalım miss gibi bir Türkü zincisi oluşsa.
Az Türkü dinliyerek güzel şeyler hatırlasak olmaz mı ?
93 notes
·
View notes
Text
“Çok sevdiğimiz birinin hayatta söylediği ve yaptığı şeyler belki çok saçma gelebilir fakat, hayatımızdan bir anda çıkıp gittiğinde ona dair ne varsa hatırlamak, o ne yapıyorsa yapmak, kaybettiğimiz kişiyi yanımızda yaşatmak isteriz.”
56 notes
·
View notes
Text
Hayatın İki Yüzü
Hayat, bazen bir akıntıya karşı yüzmeye çalışmak gibi gelir. Ne kadar çabalarsan çabala, seni hep biraz daha derinlere çeker. Güçlü, hızlı ve acımasız bir akıntı. İnsan, başlangıçta direnmeye çalışır, sanki her şeyin kontrolü elindeymiş gibi. Ama bir süre sonra fark eder ki, her çaba daha da yorar, daha da uzaklaştırır onu asıl hedefinden. Ve sonra… bir anda kendini bırakır. Akıntıya teslim olur. Çünkü başka bir seçenek kalmamıştır.
Son dört yıl… İçimizde büyüttüğümüz hayallerin, umutların ve planların nasıl birer birer savrulduğunu izlemek, içimizi bir boşlukla doldurdu. Bir sabah uyandığında, dünya değişmiş olur. Her şey bir anda sanki daha acımasız, daha sert, daha kayıtsız olmuştur. Yaşamın ne kadar kırılgan ve geçici olduğunu bir daha hatırladık. Sevdiğimiz insanlar, kaybettiklerimiz, hüsrana uğrattığımız hayaller… Hepsi birer hayalet gibi, hatırladıkça ağırlaşan, bir türlü arkamızda bırakamadığımız yükler.
Ve işte o an, birdenbire, bütün bu kargaşanın içinde bir sessizlik. Bir an var ki, ne savaşmaya gücün kalır, ne de yeni bir şeyler kurmaya. Bir tek şunu hissedersin: Akışa bırakmak, sadece kaybolmak değil, bazen hayatta kalan tek şeydir. Bazen direnmeyi bırakmak, belki de seni özgür kılar. Kendini o akıntıya teslim etmek, bütün bu karmaşanın içinde bir tür huzura ermek gibi.
Keşke hayat daha adil olsaydı, değil mi? Keşke bazı insanlar, hak ettiklerini almış olsaydı, bazıları ise biraz daha düşünebilseydi… Ama hayatta bu yok. Birçok şeyin, biz istemesek de, biz çabalamazsak da kendi yolunu bulduğunu kabul etmek, belki de en zorudur. Kötülerin dünyasında yaşarken, iyiliğin, doğruluğun ne kadar zor bulunduğunu görmek, insanı bir başka kırar. Ve bir de bakarsın, en karanlık zamanlarda, en iyimser olduğun anlarda bile bir boşlukta kaybolursun. Her şeyin zorlaştığı, daha soğuk, daha adaletsiz olduğu bir dünyada, hayatta kalabilmek için belki de her şeyden önce biraz teslim olmayı öğrenmek gerekir.
Ama kabul etmek gerek ki, bu kabulleniş, bir tür zaferdir. Çünkü gerçekten direnmeye gücün kalmadığında, geriye sadece kendini sevmek, biraz umut bırakmak ve yaşamak kalır. Belki de yaşamak, bir mücadele değil, bazen sadece bir anı hissedebilmektir.
Ve işte o an, akıntıya bırakırken kendini, hayat sana “İyi ki varsın” der gibi gelir. Ne kadar kaybolmuş gibi hissetsen de, seni bulur. Belki de hayatın gerçek anlamı, sadece akışta kalabilmekte ve o akışın içinde senin kim olduğunu keşfetmektedir.
#istanbul#iyiniyet#istanbuldayasam#türkiye#kıbrıs#insan#artists on tumblr#hayat#iş#writers on tumblr#hayatdevamediyor#instagram#içerik üretimi#içerik stratejisi#medya#sosyal medya#social media#tumblr yazarları#blog yazarı#blog yazısı#blog#kahve#kahvekeyfi#günün notu#halklailişkiler#event#newyear#happynewyear#mutluyıllar#halimecan
18 notes
·
View notes
Text
sevdiğimiz şeyler hakkında konuşmayı her zaman başaramayız.
roland barthes - bir aşk söyleminden parçalar
#edebiyat#blogger#kitap#kitaplar#felsefe#kitap kurdu#şiir#charles bukowski#blog#roland barthes#yas günlüğü#bir aşk söyleminden parçalar#bertolt brecht#selçuk baran#selim ileri#ingeborg bachmann#malina#lale müldür#murathan mungan#orhan pamuk#mikhail lermontov#beyaz geceler#anton çehov#vişne bahçesi#hamlet#william shakespeare#ophelia#othello#milan kundera#küçük prens
14 notes
·
View notes
Text
24.08.2023
temizlik yapmayı çok sevmesem de evin temizlendikten sonraki hissini çok seviyorum hep düzenli olması beni çok mutlu ediyor ve buna gayret ediyorum. eşim evdeyken çok iş yapmamaya birlikte zaman geçirmeye çalışıyorum ama eşim gittikten sonra içimden süper ultra bir şey çıkıyor ve ben bu saate temizlik ve yemek işini halletmiş dinleniyor oluyorum en sevdiğim zaman dilimi de bu. kendimle kaldığım kafamın çok rahat olduğu zaman dilimi. müthiş bir boğaz yanması ve öksürüğüm var ama ben buzlu şeyler içmeye devam ediyorum. bu arada yarın çok sevdiğimiz misafirlerimiz varrrr.
75 notes
·
View notes
Text
İnsanoğlu,
Her sabah yeni bir günü sunuyor hayat bize,ve alıyor elimizden sevdiğimiz şeyleri her gün biraz daha eksiliyoruz yani
O zaman yeni şeyler bulup yapmak istediklerimizi yapalım hayatı yaşayalım ...
Faydalı olalım insana ve insan için var olan herşeye,
faydasız insan gereksiz insandır.
VE/FA
Günaydın
123 notes
·
View notes
Text
Geçen gün yaşanan talihsiz olaydan sonra bir hayal kurdum istemsizce. Belki asla gerçekleşmez ama kendimi alıkoyamadım. Ben çok hayal kurarım. Bunları da hep paylaşmak isterim. Eğer sizde benimle hayal etmek istiyorsanız arkanıza yaslanın, kulaklığınızı takın, gözlerinizi kapatın ve düşünün...
20 yaşına gelmişim, hayatın tam başladığı noktadayım. Üniversite 2. sınıf öğrencisiyim. Öyle çok şatafatlı bir bölüm okumuyorum. Tıbbi sekreterlik yani, çok da büyük bir şey değil. Ama sorun değil. Bu bile bana yeter diye düşünüyorum. Bir yandan da okurken çalışıyorum. Böyle bir düzen kurmuşum. Ailemden pek uzak bir yerde okumuyorum, ama yine de onlarla kalmayı kabul etmiyorum. Ne uzak ne de yakın, her şeyin fazlası zarar.
Bir adamla tanışıyorum. Benden 3-4 yaş büyük. İlk başta sosyal medya üzerinden konuşuyoruz. Birbirimizi tanıyıp alışmaya çalışıyoruz. Git gide de alışıyoruz. Bir gün bana bir buluşma teklif ediyor. Bende kabul ediyorum. Cumartesi günü, saat 14.00'da buluşacağız. Bunu ayarladıktan sonra o güne kadar ne o, ne de ben yazmıyoruz nedensizce. Ama buluşacağımız kesin.
Buluşma günü uyanıyorum. Önce kahvaltımı yapıyorum. Sonra hazırlanmaya başlıyorum. Güzelce duş alıyorum ilk başta. Ardından dolabımı açıyorum. Ne giyebileceğimi düşünüyorum. Bordo straplez bir bluz ve siyah pantolona karar veriyorum. Bordo ojelerimi sürüyorum, saçımı kurutup dalgalarımı hafif belirginleştirip bırakıyorum, hafif bir makyaj yapıyorum, giyinip takıalrımı takıyorum, siyah çantamı ve topuklularımı da giyip çıkıyorum. Otobüse binip buluşacağımız kafeye gidiyorum.
Otobüsten inip kafeye yürüyorum. Giderken bir heyecan basıyor. Ya kötü geçerse diye düşünüyorum. Olumlu düşünmeye yönlendiriyorum kendimi. Kafenin yanına gelince onu görüyorum. Kafenin önünde, gayet karizmatik bir şekilde hazırlanmış beni bekliyor. Elinde çiçekler, ağır bir duruşla beni bekliyor. Onu görünce içimi bir heyecan kaplıyor. Telefonumun kamerasından kendime bakıyorum. Ardından kendimden emin bir şekilde yanına gidiyorum.
Yanına gidince ona sesleniyorum. Bana dönüp gülümsüyor. Elindeki çiçekleri uzatıyor tatlı tatlı. Utanıp gülümseyerek alıyorum çiçekleri. Teşekkür ediyorum. Beraber kafeye giriyoruz. Bir masaya geçiyoruz. Ben oturmadan sandalyemi çekiyor oturmam için. Teşekkür edip oturuyorum. O da karşıma oturuyor. Ortamda biraz garip bir hava var. İkimizde heyecanlıyız ve utanıyoruz.
Kahvelerimizi söyleyip konuşmaya başlıyoruz. İkimizde yavaş yavaş açılıyoruz. Sohbet çok iyi ilerliyor. Sevdiğimiz şeyler ve günlük yaşantımız hakkında konuşuyoruz. Beni ilgiyle dinliyor, gözlerimin içine bakıyor. Ağırbaşlı biri olmasına ve dışarıdan çok sert görünmesine rağmen aslında çok komik ve eğlenceli biri. Beni çok güldürüyor. Nazik ve centilmen bir adam. Hiç sıkılmadan konuşuyoruz saatlerce.
Hava kararmış ve akşam olmuş. O kadar derin bir sohbete dalmışız ki farkında bile değiliz. Eve gitmeden önce beni akşam yemeğine davet ediyor. Seve seve kabul ediyorum. Beraber çıkıyoruz o kafeden. Başka bir restorana gidiyoruz. Geldiğimizde oturmadan önce yine sandalyemi o çekiyor. Tekrar gülümseyerek oturuyorum. Çok centilmence davranışları var. Bu beni mutlu ediyor. O da karşıma geçip oturuyor.
Yemeklerimizi sipariş edip bekliyoruz. Beklerken gözlerimin içine bakıyor. Utanıp istemsizce gözümü kaçırıp başımı eğiyorum. O da gülüp eliyle yavaşça çenemi kavrayıp başımı kaldırıyor. Tekrardan gözlerinin içine bakmamı sağlıyor. Birbirimizin gözlerinin içine bakıyoruz. Bir anda yüzü ciddi bir hal alıyor. "Gözlerin çok güzel..." diyor bana. Teşekkür ediyorum sadece. Başka bir şey yapamıyorum. Kitlenmiş durumdayım o an.
O sırada garson yemeklerimizi getiriyor. Garsonun gelmesiyle yavaşça geri çekiliyorum. O da elini çenemden çekiyor. Kalbim çok hızlı atıyor. Kendimi çok garip hissediyorum. Bir şey çaktırmamaya çalışıyorum. O da gözlerini kaçırıp bir şey olmamış gibi davranıyor.
Yemeklerimizi yerken sohbet etmeye devam ediyoruz. Gülerek konuşarak yemek yiyoruz. Yemeğimiz bitince ise son bir kez bir şeyler içip sohbete devam ediyoruz. Yaklaşık bir saat daha sohbet ettikten sonra kalkmaya karar veriyoruz. Beni arabasıyla bırakmayı teklif ediyor. Kabul edip arabaya biniyorum.
Beni kaldığım yurdun önüne bırakıyor. Arabadan inecekken ona bakıp teşekkür ediyorum. Gülümsüyor, gözleri parlıyor resmen. "Asıl bu güzel gün için ben teşekkür ederim." diyor. Kalbimin tekrar teklediğini hissediyorum. İyi geceler dileyip arabadan iniyorum. Ben yurda girene kadar orada bekliyor. Ben içeri girince de arabayı çalıştırıp gidiyor. Bende odama çıkıyorum.
Üstümü değiştirip yatağa yatıyorum. Bu güzel günü düşünüyorum ağzım kulaklarımda. Çok güzel bir gün geçirdiğim kesin. Böyle bir adamın benimle çıkmak istemesi hala çok garip geliyor. Çok ince düşünceli, cömert, centilmen ve nazik. Ağırbaşlı, komik, eğlenceli. Tüm gün boyunca kalp atışlarımı hızlandırdığı ortada. Peki o ne hissediyordur? Onunda kalbi benimki gibi hızlanıyor mudur ki? Bundan sonra ne olacak peki?
Peki bu adam bu kızı seviyor mu? Kız adamı seviyor mu? Sonları nasıl olacak? Hiç bilmiyorum. İçimden nasıl gelirse hepsini öyle yazıyorum. Asla bir özellik yok. Belki devamını yazarım yazmam. Ruh halime bağlı. Bu ikiliye de bir isim vermek istiyorum. Bunu da düşüneceğim.
#aşk#aşka dair#3391km#3391kilometre#geceyedair#kitap alintilari#yalnızlık#tumblr girls#writers on tumblr#music#alıntılarım#kitaplarım#geceye not
6 notes
·
View notes
Text
Herkes için unutulmaz şeyler vardır. Anılar, insanlar, üzüntüler, mutluluklar... Peki biz bunları neden unutamıyoruz? Neden beynimize kazıyoruz? Sevdiğimiz için mi yoksa kahrolduğumuz için mi? Sadece mutlu anlarımızı hatırlasak daha güzel olmazmıydı? diyebilirsiniz. Ama birde şu açıdan bakalım: birine güvenip ona herşeyimizi anlattığımızı farzedelim. Ve anlattığımız herşeyi başkalarından duyuyoruz. Kötü olmaz mıydı? İşte bunu hatırlayarak herkese güvenmemmemiz gerektiğini hatırlarız. Yani sadece güzel şeyleri hatırlamak bir şeylerden ders almamıza yardımcı olmaz. Her anıyı hatırlamamız gerekir. Kötü olsa bile...
#beyzanınışıkları#beyzaalkoc#karantina#zeynepboysan#zeynepakay#onurzorlu#onur boysan#burak koşan#mertsoydan#kar tanesi#merihdevrimuyar#eylülmerihinkartanesi#daire7#no26#efe duran#mine uysal#mine duran#3391kilometre#izmir aksoy#omeregezorlu
13 notes
·
View notes
Text
Emre,
Bunu yazmak çok zor, ama seni kırmak ya da acı vermek istemiyorum, sadece içimdekileri bir şekilde dile dökmek istiyorum. Bugün rüyamda seni ve anneni gördüm. Öyle gerçekti ki, uyanana kadar ne olduğunu anlayamadım. Rüyamda, annenin kollarında kendimi buldum. Öyle bir sarıldım ki ona, sanki yıllardır beklediğim bir anı yaşamış gibiydim. Gözlerimden yaşlar aktı, içimde birikmiş her şey bir anda döküldü. Ona sarılırken, sadece “ Emre’yi çok özledim,” diyebildim. O da bana sarıldı, hıçkırarak, o kadar sıcak, o kadar derin bir sevgiyle “Üzülme kızım, Emre de seni çok özledi, çok özlüyor. Hep seni düşünüyor, hep seni seviyor,” dedi. O an, içimdeki boşluk, içimdeki acı bir anda kaybolmuş gibi oldu. Sanki o an, her şeyin tekrar güzel olacağına dair bir umut ışığı yanmıştı. Ama sonra, ne yazık ki uyandım... Gözlerimde hala yaşlar vardı, kalbimde bir ağırlık vardı. Anlamadım. Ne gerçek, ne rüya? O kadar karmaşık hisler içindeydim ki, ne yapacağımı bilemedim.
İçimde bir şeyler kırıldı, belki de o kırıklar hiç onarılmayacak. Gerçekten de rüya mıydı? Yoksa kalbimle hissettiğim bir gerçeğin yansıması mıydı? Çünkü, ne zaman seni düşünsem, seni özlesem, sanki her şey o kadar yakın, o kadar gerçek oluyormuş gibi geliyor. Ama sonra gerçeğe dönüyorum ve her şey bir anda kayboluyor, ellerimden kayıp gidiyor.
Bütün bunları yazarken, seni her düşündüğümde kalbimde bir boşluk hissediyorum. O kadar çok seviyorum ki seni, o kadar çok seni özlüyorum ki… Hayat, bu kadarını bilecek kadar zor mu olmalıydı? Neden sevdiğimiz insanlar hep uzaklarda, neden hep eksik kalıyoruz? Neden zaman, sadece özlemleri büyütüp kalbimize acı bırakıyor? Neden her an seni düşündüğümde, bu acı daha da büyüyor?
Bazen hayat insanı öyle bir yere getiriyor ki, kaybettiklerini düşündükçe, bir yanda onları sevmenin acısı, diğer yanda kalbinde hep bir umudu taşımak zorunda kalıyorsun. O anı yaşamak, o sarılmayı, o özlemi yeniden duymak, o kadar isterdim ki... Ama sonra rüyadan uyanınca, her şeyin sadece bir hayal olduğunu fark etmek, her şeyi tekrar kaybetmek, yeniden acı çekmek… İşte bu, en zor kısmı.
O an, rüyada seni çok özlediğimi söyledim, ama sonra bir anda kalbim, “Emre de seni çok özlüyor,” diyen annenin sözleriyle doldu. Kimseye anlatamadım, kimse anlamazdı belki ama o an içimde ne kadar çok şey biriktiğini hissettim. O kadar gerçekti ki, sanki yıllardır kaybettiğim bir şeyi geri kazanmış gibi oldum. Ama sonra uyanmak, her şeyin kaybolduğunu görmek… Bu gerçekten çok zor.
Belki de en çok kaybettiklerimiz, bizi en derinden etkileyenler oluyor. Sadece fiziksel olarak değil, duygusal olarak da kayboluyorlar. Ama bazen, sevdiklerimizden aldığımız hatıralar, onların bize olan sevgisi, hiç kaybolmaz. Rüya olsun, gerçek olsun, o sevgi her zaman kalbimizde var. Belki de bu yüzden, kaybettiğimiz her şeyi özlesek de, bir şekilde bir parçası hep bizimle kalıyor. Ve ben, seninle olan her anı, her hatırayı hep kalbimde taşıyacağım.
Bilmiyorum, belki de o sarılma, o sözler bana bir şeyler anlatmak istiyordu. Belki de, belki de bir gün sen de beni tekrar sevgiyle hatırlarsın diye, kalbimdeki bütün kırıklar iyileşir. Belki de bir gün her şey yoluna girer, her şeyin ne kadar değerli olduğunu anlarsın. Belki de zaman, seni bana geri getirecek, kim bilir?
Şu an seninle olmasam da, seni düşündükçe o sıcaklık, o güven duygusu içimde hep var. İçimde hep senin sevgin olacak, hep seni özleyeceğim, hep seni seviyorum. Belki de bir gün, gerçek anlamda seni görmek, sana yeniden sarılmak nasip olur. Ama o ana kadar, rüyalarımızda buluşmak, anılarımızla teselli olmak zorundayız.
Emre, seni seviyorum. Her zaman, her koşulda seni seviyorum.
5 notes
·
View notes
Text
Ya sen ?
Ben büyümek isterdim. Boyum uzasın, vücudum gelişsin, ne bilim büyükler gibi gezmek, istediğimi yapmak isterdim - sanki büyüyünce istediğimi yapabilecekmiş gibi - zamanla büyüdüm. Henüz küçüktüm belki ama daha küçükken kurduğum büyüme hayallerinin hiçte kurduğum gibi olmadığını anlayacak kadar büyümüştüm. Aslında hepimiz biraz da küçük değil miydik ? Belki sevdiğimiz birini kaybedene kadar küçüktük ? Kendi başımıza bir eve çıkıp, bir aile geçindirene kadar küçüktük ? Yaşta mıydı yaşananlarda mıydı küçüklük büyüklüğümüz… neyse konumuza devam edelim. Zamanla büyüyordum ve korkuyla. Büyüdükçe daha fazla farkına varıyorsun her şeyin. Seni bu yaşına kadar getiren annenin, babanın çektiklerini görüyorsun. Yaşadığın eksiklikleri daha çok hissetmeye başlıyorsun. Zamanla büyüyorsun çokça baskıyla, stresle… büyüyorsun. Toplumda bir yer edinmen gerektiğini ve bunu toplumun dayattığı şekilde yaparak başarabileceğini zannediyorsun. Sonunda oraya eriştiğinde ise yaşadığın tatminsizlikle daha mutsuz bir hayat sürüyorsun. Çünkü bu senin istediğin değil istediğini zannettiğindi. Çünkü yaş geçtikçe kendi düşüncelerimizden uzaklaşıyorduk. Birbirine benzeyen robotlar haline gelip bizim için anlamı olmayan şeylere hizmet ediyorduk. Çünkü biz hiç kendimizi düşünmüyorduk. Farkındalığımız arttığı yaştan itibaren hep başkaları için yaşar olduk. Belki de farkında olmadan. Annen için baban, ablan, abin, kardeşin, çocuğun… hatta büyüklerin, küçüklerin, çevren için… ya ben, benim için ? Ya senin için ? Kendin için ne yapıyorsun?
#aşk#kalp kırmak#sen#acı#kelebek#yalan#şiirler#veda#alıntı#tumblr#büyümek#kendinigeliştir#kendine yazar#kendine iyi bak#bu defa prenses kendini kurtarıyor#kendini bulmak#kendini sev#kendiniçin#keşke hiç büyümeseydik#Neiçinyaşarsan
7 notes
·
View notes
Text
GÖRÜKLE TRAVESTİLERİ İLETİŞİM PLATFORMU
görükletravesti,gorukletravesti,bursatravesti,bursashemale,
Görükle Travestileri normal olarak, aynı rutine haiz olduğumuz ve özellikle de birimiz yahut ikimizin de gerçekten içine girmediği durumlarda birazcık sıkıcı olabileceğimiz, uzun aralardan Görükle Travesti geçtik. zamanla görükle escortları öğrendim ki, bu çabayı zevk almaktan ve zevk almaktan veya her iki taraf için de eğlenmek istemezsiniz. şimdi bu ara sıra zor olabilir ama birbirimize olan sevgimiz o denli güçlü ki, onu sevdiğimiz vakit en iyi şekilde anlatım Bursa Travesti ederiz. Şimdiden soyup Bursa Travestileri lanetlemeye başladığımız nadirdir. hemen hemen her zaman bir çok ön sevişme ile başlar. öpüşmek, sevişmek, reel sıcak ve ağır dil öpüşmek, sıradan bir şey yapmamak için basit bir şeyler yapmak. video dilini öpmek benzer biçimde fakat seksi ve aşırı istekli. ara sıra bu yavaş yavaş dil öpücüğü ve dudak emme işlemine gireriz ve ancak kanımızı kaynatır. sanırım kalplerimizin yarıştığı bu anlarda ve sadece birkaç genç 20 yaşımızdayken bizlerden daha fazla sevgiyi şeklinde hissediyoruz. Şimdi bütün bu oluyor iken o her zaman benim horoz okşayarak, bir kaya şeklinde sert beni alıyorum ve ben her vakit onun kıçını ile Gorukle Travesti canlandırırken (kıçı çok duyarlı Bursa Travestileri bir erotik bölgedir) ve sonrasında onu kedi. onu kesiyor, ıslatıyor, parmaklıyor, ve bunun gibi. Bursa Escort Travesti Sonra yalamak, yemek, tat ve o tatlı leziz kedi yutmak ve aracılığıyla ben onu dört ayakları üzerine koymak ve kıçını yiyecek! bazı insanlar için brüt bulunduğunu biliyorum fakat bu kıçımı yemeyi sevdiğimden utanmıyorum! ben ancak tüm görükle escort bayanları dış çevresindeki yalama ve hafifçe emme ve kıçını yanaklarda ısırma, orada benim dilimin senin benzer biçimde değilim. çoğu Bursa Travestileri zaman klitorisini aynı anda masaj yapacağım ve onu cuma benzer biçimde çıldırtıyor olacağım. Şimdi onu kedi yerken ben de her cuma yapacağız ve ben daha yapabilirim ve Görükle Travestiler sadece emmek ve o gelene kadar onu yalamaya olarak onu kedi üzerinde ağzımdan Bursa Travesti kadar koyarak aleni olduk. ve sadece yakın geçmişte, vardığında o lezzetli ve tatlı sularının ne kadar lezzetli bulunduğunu ayrım ettim. bu çok yakıcı. Aracılığıyla onu kıçını ve onu kedi yalama alternatif olacak. ruh halini alırsa, onun dilini ve sevilmiş olduğu vücut dilini Görükle Travesti iletirse, onu kedi yalamak ve klitoris ederken, genellikle kıçından bir parmak talep eder. bu onu çılgına çevirir ve her zaman çabuk cuma eder. ve çok nadiren bu şekilde bir ön sevişme benim için iyi bir tedavi Bursa Travestileri olan anan yol açabilir! muhtemelen, reel zenci bayan escort duyguya karşı sıcak meydana getiren tabu daha çok, fakat hiçbiri daha azca değil. Görükle Travesti Ona indiğimde her vakit harika bir oral cinsellik ile mukabil verir. dakika emme konusunda çok iyi, beni inanılmaz derecede zorlaştırıyor. hiç bir şey benim dakika ağzından ve dudaklarından daha zor Görükle Travestileri yapabilir (bir ihtimal de onu kedi haricinde fakat biz oraya). yan taraftaki şafttan aşağı yatar ve süper duyarlı olan gala üzerinde bir miktar sürtünme yapar. zaman zaman toplarımı emecek ama onları emmeye daha az düştüm.
#gorukletravesti#görükletravesti#bursatravesti#bursaescorttravesti#bursashemale#görükletravestiler#görükletravestileri#bursatravestiler#bursatravestileri#görükle#bursa#bursatrv#gorukle#bursapasif#bursaaktif#bursaaptravesti#bursaap#bursaescort#bursaeskort#gorukleescort#görükleeskort#bursamerkeztravesti#mudanyatravesti#osmangazitravesti#bursamasaj
35 notes
·
View notes
Text
Öyle bir kaydı ki hayatımız. Düzeltemiyoruz. Nefes almak bile zor geliyor bazen. Hayat bizi bir şeylere itiyor ama ne istediğini bile bilmiyoruz. Bizde insanız, bizimde duygularımız var. Kırılabiliriz mesela. Hep iyi olmayabiliriz. Yoruluruz, yaşamak bile zor gelir. Ama devam ederiz. Nefes almasak bile yaşamaya devam ederiz bazen. Duygulara yer yoktur bizim için. Mesela sırf birilerinin de bizimle gurur duyması için deli gibi çalışır didiniriz ama başarısızlık...
İşte her şeye rağmen başarısız olunca delirir insan. Anlatamayız. Gerçekten çalıştığımızı, nefes aldığımızı en önemlisi duygularımızın olduğunu...
Biz de bazen oturup dinlenmek isteriz mesela. Duygularımızı anlatmak, konuşmak, sevdiğimiz şeyleri yapmak. Sevdiğimiz şeyler demişken biz sevdiklerimizi biliyor muyuz? Kahve mi seviyoruz çay mı? Mesela resim yapmayı sever miyiz? Bilmiyoruz. İlk şunları bulalım ha?
İyi geceler tumblr halkı!
Kendine iyi bak kimse sana senden iyi bakamaz🤍
Bu geceki şarkımız şu olsun;
#spotify#müzik#kitap#kitap alintilari#iyi geceler#gece ve müzik#love yourself#love#geceyebirnotbırak#geceye bir söz bırak#geceye bir şarkı bırak#geceye not#gece#geceyedair#güne bir söz bırak#şarkı sözleri
6 notes
·
View notes
Text
İncitilmiş Kalbin Yalnızlığı
Hayat, bazen bizi beklemediğimiz yerlerden vurur. Sevdiğimiz, güvendiğimiz birinden gelen bir darbe, ruhumuzda derin izler bırakabilir. Bu izler, ilk başta acı verir, sonra bir boşluk duygusuna dönüşür. Gözlerimizdeki ışık söner, dünya bir anda karanlıklaşır. İncitilmiş bir kalp, ilk başta toparlanmakta zorlanır. Çünkü sevdiğimiz biri tarafından verilen yara, sadece fiziksel bir iz değil, duygusal bir derinliktir.
Bazen bu karanlık, bir süreliğine hepimizin içine çöker. "Işıkları ben kapattım, sen de açma" dediğimiz anlar, bu acı ve yalnızlıkla baş başa kalmak zorunda olduğumuz zamanlardır. O anlarda ne kimseyi görmek isteriz ne de konuşacak bir şeyimiz vardır. Duygularımızın bulutlandığı, hüzünle sararmış bir iç dünya içinde sessizce kayboluruz. Karanlıktan korkarız, ama bir yandan da bu karanlıkta kalmayı tercih ederiz, çünkü ışık, acıyı aydınlatır ve biz henüz o acıyı kabullenmeye hazır değilizdir.
Bununla birlikte, her karanlık geçer. Zaman, iyileştirici gücüyle işler. İncitildiğimizde, kalbimizin yara aldığına inanırız ama unuturuz ki, zamanla bu yaralar kabuk bağlar. Kendi iç yolculuğumuzu yaparken, acının yerini yavaşça kabul ve anlama alır. Her acı, bize bir şeyler öğretir. Bazen, kaybedilen birini veya bir güveni geri kazanmak mümkün olmayabilir, ama o kayıp, kişiliğimizin daha güçlü bir şekilde şekillenmesine olanak tanır.
Bir süre sonra, karanlık bir hal almak yerine, bir içsel aydınlanmaya dönüşür. Kendimize olan güvenimizi yeniden inşa etmek, yalnızca başkalarından değil, kendimizden de öğreneceğimiz bir süreçtir. Sevdiğimiz biri tarafından incitilmek, sadece geçici bir zorluğa işaret eder. Gerçek gücümüz, acının ardından gelen iyileşme sürecinde yatıyor. Ve o süreç başladığında, karanlık dağılmaya başlar.
Sonunda, "halledeceğim" diyebileceğimiz bir noktaya geliriz. Karanlık, bizim içsel gücümüzle aydınlanmaya başlar ve korkularımız yavaşça yerini umuda bırakır. Sevgi ve güven yeniden şekillenir, bazen eskisi gibi olmaz ama başka bir güzellik de doğar. Karanlıktan korkmak normaldir, ancak unutmayalım ki, her karanlık bir gün sona erer ve ışık yeniden doğar.
#istanbul#iyiniyet#istanbuldayasam#türkiye#kıbrıs#insan#artists on tumblr#hayat#writers on tumblr#iş#sonbahar#yagmurluhava#tumblr yazarları#blog yazarı#yazar#photographers on tumblr#tumblog#tumblr girls#blog yazısı#blog help#blooger#içerik stratejisi#içeriküretimi#sosyal medya#soğuk hava#soguk#aşk sevgi#Halimecan
8 notes
·
View notes
Text
Öncelikle merhaba... Tanıştığıma memnun oldum. Bir hevesle kendime blog oluşturup blog yazacağım dedim. Her şey bir anda gerçekleşti gerçekten. Normalde çok çekinirim böyle şeyler yaparken... Biraz sosyal anksiyetemin etkisi olsa gerek bu konuda. Havalar soğumaya başladı, en sevdiğimiz havalar bunlar. İnce bir ceketin yeterli geldiği, terleyip sıcaktan bunalmadığımız fakat üşümediğimiz de, tüm senenin belki de en çekilir zamanları. Ayrıca o kapalı hava depresyonunu da beraberinde getirdiği bir gerçek. Fakat hangimiz hoşlanmıyoruz ki kış depresyonundan? Bu günlük bu kadar yeterli gibi hissettim. İlk yazım bana da biraz alıştırma mahiyetinde olsun. Kendinize iyi bakın, hoşçakalııınnn. <3 <3 <3
2 notes
·
View notes