#PSAKD
Explore tagged Tumblr posts
Text
0 notes
Text
"DEMOKRATİK ALEVİ AÇILIMI" DEĞİL, DARBE!
“DEMOKRATİK ALEVİ AÇILIMI” DEĞİL, DARBE!
DEMOKRATİK ALEVİ AÇILIMI DEĞİL,ALEVİLERE ANTİ DEMOKRATİK DARBE! Alevi örgütlerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Alevi açılımına” ortak tepki geldi. Alevi kurumlarının ortak metninde bu hazırlığa tepki gösterilerek “Bu anti-demokratik paketin gereği olarak oluşturulacak kurum ‘’cemevi hizmetlerinden eğitim faaliyetlerine’’ kadar cemevlerinde tüm kontrolü eline almaya hazırlanmaktadır.…
View On WordPress
0 notes
Text
Sosyal izolasyon istiyoruz!
Malatya’da bulunan bazı siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, dernekler ve inanç gruplarının iktidar ve devletin yetkililerinden talebidir. Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve neredeyse tüm dünya devletlerinde görülen (covid-19) Koronavirüs’ün Türkiye'de de görülmesi ile birlikte tedbirler üst seviyeye çıkarılmalı idi ancak görünen o ki geç kalınmış. Tüm dünya ile birlikte ülkemizde alışık olmadığımız zor zamanlardan geçmektedir. En kötüsüde salgın hızla yayılmaktadır. Salgının yayılmasını önlemek, hem bireysel, hemde toplumsal sorumluluğumuzdur. Toplumun bir kesimini izole edip, bir kesimini iş yaşamına devam ettirmenin çözüm olmadığı artık anlaşılmıştır. İçlerinde yaşlılar, engelli bireyler, azınlıklar, yerli halklar, mülteciler, sığınmacılar, göçmenler, evsizler ve yoksulların da bulunduğu Covid-19 virüsüne karşı özellikle savunmasız olanlara ayrıca özen gösterilmesi acil ve ivedi talebimizdir.. Sağlık çalışanları bugün olmuş hala toplu taşıma araçlarını kullanmaktadır. En kısa zamanda sağlıkçılara özel servis sağlanılmalı, sağlıkçıların hepsine test uygulanması en kısa zamanda yapılmalıdır. Sağlık hizmeti ekip işi olduğundan hiçbir ayırım yapılmadan tüm personeli kapsayacak şekilde maaşlarının ödemeleri iyileştirilmeli, düzenli hale getirilmelidir. Biz aşağıda imzası olan siyasi parti, dernek, sendika, demokratik kitle örgütü, meslek ve meslek örgütleri inanç gurupları olarak, iktidarı ve yönetenleri göreve çağırıyoruz. 1-27 Mart 2020 tarihinde açıklanan 7 maddelik yeni önlemler paketinin tek başına yeterli olmadığı anlaşılmıştır. Bu gün geldiğimiz noktada geniş, yaygın ve etkin bir sokağa çıkma yasağı ve karantina hemen uygulanmalıdır. Artık sorun “Evde kal” aşamasından “Evde tut” aşamasına gelmiştir. İktidarı bir an önce bu önlemleri almaya çağırıyoruz! 2- Zaruri ihtiyaçlar dışındaki üretim faaliyetleri durdurulmalı, toplum hareketliliği asgari düzeye indirilmelidir. Kamu emekçilerine, işçilere ücretli izin verilmelidir. Serbest meslek sahipleri ve esnafın gelir kayıpları telafi edilmeli, geliri olmayan yoksul ailelere mutlaka sosyal ve nakdi yardımlar yapılıp, toplumsal izolasyon sağlanmalıdır. 3- Salgın boyunca elektrik, su, doğalgaz ve internete erişim ücretsiz olmalıdır. Elektrik ve doğalgaz dağıtım hizmetleri kamulaşmalıdır. Belediye hizmetlerinin aksamaması için belediyelere merkezi bütçeden kaynak aktarılmalıdır. 4- İşten çıkarma salgın süresince yasaklanmalıdır. Çalışanlar ücretli izinli sayılmalıdır. Bu izinler “mücbir sebep” sayılmalı ve yıllık ücretli izinde mahsup edilmemelidir. Kapanan işletmelerin çalışanlarının ücretleri tam veya tama yakın bir şekilde ödenmelidir. 5- Sağlık hizmetleri kamu ve özel ayrımı olmadan, tamamen ücretsiz olmalı, sağlık kurumlarına kaynak aktarılmalı, gerekiyorsa tüm sağlık kurumları kamulaşmalıdır. Sağlık emekçilerinin sağlığı için tüm gerekli önlemler alınmalıdır. Sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını iyileştirmek için kaynaklar seferber edilmelidir. KHK (Kanun Hükmünde Kararname) ile işine son verilmiş sağlık emekçileri derhal işlerine iade edilmelidir. 6- Tarımsal üretimin sürdürülmesi sağlanmalıdır. Bunun için çiftçilerin kooperatif ve bankalara olan borçları ertelenip, faizleri silinmelidir. Üretimi sürdürecek başta mazot desteği olmak üzere çiftçilere ekonomik destek verilmelidir. 7- Covid-19 testleri yaygınlaştırılmalı, bütün sağlık kuruluşları test yapar hale getirilmeli, salgının yaygın olduğu yerleşim yerleri kamuoyuna duyurulmalı, bu yerleşim yerlerine özel izolasyon uygulanmalıdır. 8- Cezaevleri, askeri kışlalar virüsün yayılması durumunda en riskli alanlardır. Özellikle cezaevlerinde virüsün yayılma hızı dikkate alınarak kitlesel ölümlerin olması kaçınılmazdır. Bu sebeple gündemdeki yargı paketinin bir an evvel,demokratik usuller gözönünde bulundurularak, sivil toplum örgütlerinin de talepleri doğrultusunda yasalaşması ve cezaevlerinin doluluk oranı gibi önemli risk faktörleri azaltılmalıdır. ADD, BELEDİYE İŞ, BTS, BES, CHP, ÇGD, EĞİTİM SEN, EĞİTİM İŞ, EŞİT YURTTAŞLIK DER, EMEP, ESP, HDP, İHD, TMMOB, PSAKD, SES, SOL PARTİ, ZEYNEL ABİDİN VAKFI Read the full article
#ADD#BELEDİYEİŞ#BES#BTS#ÇGD#CHP#Eğitimİş#EğitimSen#EMEP#EŞİTYURTTAŞLIKDER#ESP#HDP#İHD#PSAKD#ses#SOLPARTİ#TMMOB#ZEYNELABİDİNVAKFI
0 notes
Text
Vaka-i Adiye
Bir bütünlükle, bariz bir yapım; faşizan, nobran ve yıkımın süreğen olduğu bir zemin ülke diye kanıksatılmaya çalışılıyor. Var edilip sonsuz kılınmış karanlığı tüm o cüretle sunulan tavır bütününü, hezimeti sanki zafermiş gibi duyuruyor muktedir. Erk, muktedir, iktidarın var ettiği hemen her hamlede bir kez daha ama asla son kez değil bütünlüklü bir cürmün devamlılığı sağlama alınıyor artık. Bir yıldırı ikliminde “hayat” teferruata dönüştürülüyor. Biçimlendirilen yıkım göz ardı ediliyor / ettiriliyor işte. Bir düzlemde hayatı var eden her etmen, hemen her olgunun yıkımı bariz bir devamlılıkla sabık bir tahayyülle savunuluyor. Yaratılmış iklim çürümenin kokusunu da, dokusunu da beraberinde koruyor!
Bir bütünlük içerisinde hayata kasıt olağan kılınandır. Hemen her hamle yaratılmış her eylemle birlikte cürümlerle yolunu bulan bir yer var edilendir. Baş Amirle şürekası için on sekiz yılda var edilen yekun bu toplamdır. Boş laf değil, durmak yok yola devam bu tahakküm gailesinin temel olgusu ve yapı taşıdır. Bugün yaşanan ülkenin yönelimi ve ulaştığı düzlem kanıttır. Bugün bir ülke diye bildirilen, varlığı tescillenen şey dehşetin sahnesidir. Bugün “gerçek” kılınmış olan yakıcılığın ta kendisidir. Bir faşizan aksam üstünden ilerleyen, tekleme ya da bekleme olmaksızın yıkımın mihmandarlığını yapan bir zemin gerçekliği söz konusu olunandır. Yeni Türkiye kendi garabetliğini güncelleyen, eskinin dehşetini bugün içinde var eden bir sarmaldır.
Mezopotamya Ajansı’ndan aktaralım “Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Bursa Şube Başkanı Ali Öztürk’ün evinin kapısına kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından yazılama yapıldı. Öztürk’ün Yıldırım Mahallesinde bulunan evinin kapısına ve duvarına “Ölüm vaktin geldi” ve “Ecel zamanı geldi” şeklinde yazılama yapıldı. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Merkezi, konuya ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, “Pir Sultan Abdal örgütlülüğümüze ve Alevi halkımıza dönük kapı işaretleme, yazılama ve hakaret içeren bildiriler bırakma gibi tehdit ve gözdağı içeren saldırılara dün bir yenisi daha eklendi. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Bursa Şube Başkanımız Ali Öztürk’ün, evine sprey boyalarla hakaret ve küfür içeren yazılar yazılmak suretiyle hedef gösterilip tehdit edilmiştir” denildi.”
Aleviler olarak daha öncede benzer şeylerle karşılaştıklarına yer verilen açıklamada, “Her defasında yetkililer ‘çocuklar yapmıştır’, ‘bunlar münferit olaylardır’, ‘yapan kişinin akli dengesi bozuktur’ gibi ciddiyetten uzak, saldırıların üstünü kapatmaya dönük yaklaşımlarla hareket etmişlerdir. Ancak bizler bu yaşananların bireysel ve münferit saldırılar olmadığının fazlasıyla bilincindeyiz. Devletin en üst yetkilileri tarafından defalarca ayrımcılık ve nefret içeren söylemlere maruz kaldık. Maraş’ta, Çorum’da ve Sivas’ta Alevileri katledenler ile onların avukatları çeşitli şekillerde ödüllendirildiler. Aleviler halkımıza dönük olarak devlet tarafından uygulanan sistematik bir ayrımcılık, ötekileştirme ve asimilasyon projesi bütün hızıyla devam etmektedir. O yüzden Bursa’da yaşanan bu saldırı tesadüfi bir saldırı olmayıp sistematik bir asimilasyon ve yok etme politikasının bir yansımasıdır” diye belirtildi.
Açıklamanın devamında şöyle denildi: “Pir Sultan Abdal Kültür Derneği olarak Bursa Şubemizin ve Şube Başkanımız Ali Öztürk’ün sonuna kadar yanında olacağız. Gerekli bütün yasal işlemleri en kısa sürede başlatacağımızı ilan ediyoruz. Bu alçak saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Tehditler bizi yolumuzdan döndüremez! Baskılar bizi yıldıramaz!”
Bir ülke diye kanıksatılmaya çalışılanın var ettiği cürümler ortadadır. Bursa’da yaratılan vahşet bunun bir örneğidir hali hazırda. Cüretle, cinnet arasında, nefretle ayrımcılığın tam da birlikteliğinde, kötülük ile faşizanlığı tescilli bir ırkçılığın ta kendisinin kümesinde bir yurt tahayyülü gerçekliğe kavuşturulandır. Bugün yaşatma hali içerisinde yürünen, yön tayinine girişilen, suç var edilip ardından cezasızlığın tescillendiği yer hakikat kılınır. Erk, muktedir, iktidar, ayrımcı, gerici ve ırkçı söylemlerini güncellemekte, ortaya çıkan şey daha vahim bir yansıyı görünür kılmaktadır. Bursa’daki mesel bir asırdır bu sahada dolaşan bir gölgenin ta kendisidir.
Ötekisine nefret normatif kılınandır. Şiddet parametreleri güncellenirken ol oluşturulan düzlem herkesin köşeye kıstırılmasını, suskunluğa rehin edilmesi halini öne sürerek yinelenir. Yönlendirilen, yapılandırılan, güncellenen daimi bir Türkiye Türklerindir “kimdir ki o özbeöz Türk” bahsidir. Bir yurt kimliklerinden arındırılıp tek tip bir tahayyüle rehin olunurken, cerahat umursanıp sorgulamasın istenir, var edilen yaralar görülmesin, bilinmesin. Hiçliğin ortasında, çürümenin bağrında yol alıp ilerlerken bir devlet tahayyülü bunca nobran bir siyasetle, böylesine safiyane kötülükle bir güncelliğin kuşatılması kesintisizleştirilir. Ajanslara düşen her haber bir kez daha bu bahsin kanıtları olarak çıkagelir.
Mezopotamya Ajansı’ndan aktaralım: “15 Temmuz Darbe Girişimi sonrasında tutuklanıp, müebbet hapis cezası verilen Harbiyeli öğrencilerin anneleri ile yaklaşık 7 aydır kayıp olan Mustafa Yılmaz’ın annesi, Meclis’in Dikmen Kapısı önünde basın açıklaması yapmak istedi. Annelere Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Saadet Partisi (SP) İstanbul Milletvekili Cihangir İslam de destek verdi.
Harbiyeli Anneler’in çocuklarının durumunu ve taleplerini anlattığı sırada yapılan eylemin yasal olmadığını belirten polisler, eylemi engellemeye çalıştı. Duruma tepki gösteren vekiller, Meclis önünde herhangi bir yurttaşla görüşme yapabileceklerini belirterek, ailelerle görüşmeye devam etti.
Bu sırada konuşan Harbiyeli öğrencilerden birinin annesi olan Melek Çetinkaya, 19 yaşındaki askeri öğrencilerin müebbet hapis cezası aldığını ve hukuksuz yere yüzlerce kişinin cezaevinde tutulduğunu söyledi. Çetinkaya, “Çocuklarımızın 15 Temmuz’dan sonra ‘kahraman askerler’ diye haberleri yapıldı. Çocuklarımızın balistikleri alındı, ateş etmedikleri ve kimseyi öldürmedikleri ortada olmasına rağmen, 15 Temmuz askeri darbesi askeri öğrencilerin ve on beş günlük erlerin üzerine yıkılmaya çalışılıyor. Biz 3 yıldır Meclis’teyiz. Bütün milletvekillerine anlatıyoruz. Fakat bir türlü çözüm bulunamadı. Biz çocuklarımızın özgürlüğünü talep ediyoruz. Birliğinden hiç çıkmamış olan erler, daha askere o gün gitmiş çocuklar müebbet aldılar” diye konuştu.
SP’li vekil Cihangir İslam ise, CHP, HDP ve SP olarak konuyla ilgilendiklerini ancak asıl AKP ve MHP’nin bu durumla ilgilenmesi gerektiğini ifade etti. SP’li İslam konuştuğu sırada polisler, anneler ve vekilleri alandan uzaklaştırmaya çalıştı. İslam, bu duruma karşı çıkan Ömer Faruk Gergerlioğlu’nu provokasyon yapmakla suçlayan polise de “Milletvekili ile böyle konuşamazsın sen” diyerek tepki gösterdi.
Polisler, bu sırada kendilerini alkışlarla protesto eden annelere müdahale etmeye başladı. Yapılan müdahalede annelerden 12’si tartaklanarak gözaltına alındı. O anları görüntülemeye çalışan basın çalışanlarını engellemeye çalışan polisler, ajansımız muhabirini de “Sen bu ara her yerde karşımıza çıkıyorsun. Sonun hiç iyi olmaz” diyerek tehdit etti.
Milletvekili iki isim, annelerin tartaklanarak gözaltına alınmasına yine Meclis önünde yaptıkları açıklama ile tepkilerini gösterdi. Ömer Faruk Gergerlioğlu, bu gözaltı görüntülerinin Türkiye’de hukuk ve demokrasinin ayaklar altına alındığının göstergesi olduğunu söyledi. Derdini anlatmak isteyen herhangi birine anında gözaltı işlemi yapıldığını söyleyen Gergerlioğlu, şöyle konuştu: “Dertlerini anlatmalarına bile tahammül edemediler. Annelerimizden birinin ayağı sakat, bandajlıydı. Buna rağmen gözaltına aldılar. Bu anneler sadece hak arıyorlar. Mesele Yargıtay’da ama Yargıtay’dan önce bu meseleyi kamu vicdanı kabul etmiyor.” Cihangir İslam ise, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya seslenerek, “Bu tip işgüzarlıklar yapacağına sen git Nadira Kadirova davasını çöz. Delilleri saklama, hepsini ortaya çıkar” diye seslendi.”
Bir ülke diye kanıksattırılmaya çalışılanın dehşet verici hallerinden birisi milletin olduğu zikredilen meclisin kapısında var edilen şiddetten bariz kılınır. İşkence insanlık suçudur! O insanlar serbest bırakılır lakin, çözüm talep ettikleri evlat / çocuklarının / yakınlarının alıkonulma süreçlerine, akıbetlerine dair bir ayrıntı yoktur, bildirilmeyendir. Çürümüş hal ve istneci bu sathın ayrışmaz bir gündelik meseli kılarak oluşturulan hakir görmeyi var edip, mütemadiyen yinelyerek kendi yeni ülke form / biçemini var eder muktedir. Böylesi bir halde bariz kılınmış bir şiddetle ol darbenin karanlığı ile yüzleşilmesi bir yana yeni yıkımların yol ve rotası belirginleştirilir. Harbiye’li Annelerinden, Karar Hükmündeki Kararnamelerle işsiz koyulanlara, Amed’de bekleyen insanlardan, AKP kapısında direniş gösterip meramlarını bildirmek isteyenlere, Bakur Kürdistan’ından Türkiye’nin kalanına, canları çalınan, gasp edilen, rehin kılınanlara bu birörnek tahakküm reçetesi bugünlerde bir kez daha aktifken kim güvendediri, kim huzurludur! Adalet her nerededir?
Artı Gerçek’ten aktaralım: “Şırnak'ın Dicle Mahallesi'nde 3 Ekim 2015'te zırhlı aracın arkasına bağlanarak sürüklenen Hacı Birlik'in ölümünün üzerinden 4 yıl geçti. Telsiz ve görüntü kayıtlarının ortada olmasına rağmen savcılık, etkili bir soruşturma yürütmediği gibi, Baba Hasan Birlik hakkında, oğlunun cenazesine katılmaktan 'terör örgütü propagandası' suçlamasıyla soruşturma başlattı.
Olay gününe ilişkin telsiz kayıtlarının dosyaya eklenmesiyle birlikte, avukatlar bir dilekçe daha vererek konuşmaları yapan polislerin tespitini talep etti. Talep dilekçesini kabul eden savcılık, olay günü telsiz konuşmalarında emri veren ve telsiz konuşmalarını yapan şahısların açık kimlik bilgilerini istedi. Emniyet verdiği cevapta, "telsiz kodlarının personele tahsisli olduğunu ancak olay günü gerçekleşen yoğun muhabere sebebiyle aynı telsizin farklı personel tarafından kullanılmış olma ihtimali’’ ile talep edilen konuşmaların kime ait olduğunun tespitini yapamadıklarını belirtti. Sonrasında, avukatların talebi üzerine savcılık telsiz kayıtlarının hangi personele tahsisli olduğunu istedi.
Söz konusu telsiz kayıtlarının bir bölümünde şu diyaloglar yer aldı:
“A telsizi: Asayiş… Anlaşıldı fotoğraf çekebilirseniz fotoğraf çekin.
A telsizi: Asayiş… Doğru değil, şahsı almadık, ona kanca takalım mı müdürüm?
B telsizi: Asayiş… Doğrudur. Kanca şu an kanca geçmiş olması lazım, kanca vasıtası ile sürükleyip çıkartalım oradan.
A telsizi: Asayiş… Anlaşıldı. Şu an seyyar kancası olan ekip var mı?
C telsizi: Asayiş… Bende bunu çekecek ip halat var. Sen de… Ben bunu çeke çeke götürürüm.
A telsizi: Asayiş… Anlaşıldı biz ön tarafa geçiyoruz. Siz o kancaya takın.
C telsizi: Asayiş… Tamam abi sen öne doğru çık, ön sütreye ben arabayla yanaşacağım. İpi bağlayacağım, çekeceğim tamam mı?
A telsizi: Asayiş… Çıkış yapıyorsun diye anlaşıldı. Çekiyor musun yani?
C telsizi: Asayiş… Şimdi çekmeye başlayacağım abi. Arkamdan siz de kontrol edin tamam mı?
A telsizi: Asayiş… Efendim güvenlik açısından uygun olursa en son siz terk edin burayı…
C telsizi: Asayiş… Efendim bu p..i nereye götürelim?
D telsizi: Asayiş… Emniyet Müdürlüğü’ne götürün.
E telsizi: Asayiş… Bu çeken ekip karakolun önüne alalım. Bunu alalım etrafa görüntü vermeyelim. Arkanda duruyorum. Kapatalım yolu. Bunu alalım öyle içerde götürelim.
29 Aralık 2016 tarihinde Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı, bir kez daha emniyetten 2036, 2166, 2262, 2263, 2110 ve 2412 telsiz kodlarının hangi personele tahsisli olduğunu ve açık kimlik bilgilerini istedi. 2 Şubat 2017 tarihinde telsiz kodlarının hangi personele ait olduğu dosyaya sunuldu. 2110 telsiz kodunun dönemin Özel Harekat Şube Müdürü M.K.’ye, 2036 telsiz kodunun ise dönemin 1'inci Sınıf Emniyet Müdürü E.R.‘ye ait olduğu ortaya çıktı.
Olay yaşandıktan 2 gün sonra ise Birlik'in aile avukatları, Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı'na 'Kasten Öldürme', 'İşkence ve Kötü Muamele', 'Kişinin Hatırasına Hakaret', 'Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama', 'Suç İşlemeye Tahrik', 'Görevi Kötüye Kullanma ve Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurmak' suçlamalarıyla şüpheliler hakkında suç duyurusunda bulundu.
Suç duyurusunda, Birlik’in vurulduğu ve sürüklendiği yere yakın işyerlerinin kamera görüntüleri, sürüklenerek getirildiği karakolun kamera kayıtlarının ve MOBESE kayıtlarının dosya içerisine alınması talep edildi. Ayrıca, zırhlı araç içerisindeki polislerin ve sürükleme esnasında küfür eden polisin kimlik bilgilerinin tespitini ve şüphelilerin tespitinden sonra tutuklama ve kaçak durumda olanlar için yakalama kararı çıkarılması talep edildi.
Suç duyurusunu kabul eden savcılık ise, emniyetten Birlik’i sürükleyenleri, kayda alanları ve internet ortamında kimin paylaştığının tespitini istedi. Ancak, emniyet ve ilgili kurumlar tarafından gönderilen cevaplarda ya kameraların arızalı olduğu ya da olay gününe dair bir kayda rastlanmadığı iddia edildi. Birlik ailesi avukatları, suç duyurusunun yanı sıra bazı görüntülere ulaşarak dosyaya sundu. Görüntülerde 30’a yakın polisin Hacı Lokman Birlik’in cenazesinin önünde toplu fotoğraf çektiği görüldü.”
Adalet her ne haldedir? Hacı Lokman Birlik, Bakur Kürdistan’ındaki abluka sırasında katledilmiştir! Devletin, cezasızlığa sırtını verip işine bakan kolluğunun var ettiği cürmün ardılı sıra ifşası şu yukarıdaki satırlarla paylaşılandır. Bir ülke diye kanıksatılmaya halen çalışılanın cürümlerle hemhal halinin var ettiği yıkım saklanamayacak bir biçimde ulu ortadadır. Hacı Lokman Birlik şahsında bu yurt denilenin her nasıl can çalan onu var ettikten sonra her nasıl insanlık suçu olan işkenceye sahne olduğunun varlığıdır dert, mesel, yara. Yurdun yurttaşına devletlinin reva gördüğü şey budur, bu kadarlık halidir mesele. Bunca afaki olanın tahayyülünde yol her nereyedir? Hiçliğin, cürümle kol kola bir yıkımın ardışık olduğu yerde her nasıl hayattan söz açılabilir!
Bir yıldırı ikliminde “hayat” teferruata dönüştürülüyor. Biçimlendirilen yıkım göz ardı ediliyor / ettiriliyor. Bütün, birlikte ve süreğen kılınan her hamleyle bir demokrasi meseli bu topraklarda bir kez daha yıkıma terk ediliyor. Var edilen karanlığın hacmi, oluşturulan kötülüğün cüreti, kesintisiz kılınan hiddetin yönü / yönelimi ile biyopolitik bir cerahatin tam da ortasında yaşam varmış gibi yapılıyor. Gün geçmiyor, vakit sekmiyor, her şeyin her bir durumda çürümeye rehin edildiği bir menzil hakikat kılınıyor. Bunca hazan olanın birlikteliğinde umudun yitimi süreğen kılınıyor. Sorguların geçersiz kılındığı yerde hayatı yerle bir etmek vaka-i adiye addediliyor. Hayat hiçbir zaman bunca sıradana karşıt, bu kadar açık bir biçimde yerle bir edilmenin eşiğine taşınmamış bir meselken nedir vaka-i adiye! Soruyor musunuz.... Bu kadar katran karanlığında bir güne varılmayacağını artık anlıyor musunuz?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2019
Görseller: Шәц'оит – Melih DÖNMEZER – Kiosk Of Democracy
#arzihal#mesel#türkiye#yeni ülke#kodlanmış gerçeklik#yıkım#fırtına#güz#bakur kürdistan#çürüme#izan#uzam#insanlık#insan olmak#hak#devlet nedir?#demokrasi 101#yıldırı#pir sultan abdal#psakd#aleviler#ayrımcılık#anneler#söz hakkı#hacı lokman birlik#kürdistan#kötülük#işkence insanlık suçudur#çürümüşlük#hayat hakkı
0 notes
Text
Kürecik Kültür Merkezi ve Cemevi açıldı
Kürecik Kültür Merkezi ve Cemevi açıldı
MALATYA – Akçadağ ilçesi Kürecik Mahallesi’nde cemevi açılışında Alevilere dönük asimilasyon ve inkar politikalarına karşı ortak mücadele çağrısı yapıldı. Malatya’nın Akçadağ ilçesine bağlı kırsal Kürecik Mahallesinde, Kürecik Kültür Merkezi ve Cemevi açıldı. Açılışa, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Malatya ve Adıyaman şube yönetici ve üyeleri, Demokratik Aleviler Derneği (DAD)…
View On WordPress
0 notes
Text
PSAKD Umumî Yöneticisi Gani Kaplan: ‘Barışmak için özür gerekir’
PSAKD Umumî Yöneticisi Gani Kaplan: ‘Barışmak için özür gerekir’
Sivas’ta 2 Temmuz 1993 tarihinde gerici kümenin ateşe verdiği Madımak Oteli’nde katledilen 33 aydın, 2’si ise otel çalışanı dün katliamın 27. yılında Madımak Oteli’nin önünde anıldı. Katliamda hayatını yitiren şair ve tabip Behçet Aysan’a adanan anma merasiminde iştirakçiler, üzerinde Aysan’ın fotoğrafının nokta aldığı beyaz önlük giydi.
Anmada, “Sivas’ı yakanlar AKP’yi kuranlar” sloganı…
View On WordPress
0 notes
Photo
PSAKD Başkanı Kaplan: Madımak utanç müzesi olana kadar Sivas'a gelmeye devam edeceğiz https://ift.tt/2KQKbf3
0 notes
Text
Cemevi ve PSAKD yöneticisine yapılan faşist saldırı protesto edildi..!
Cemevi ve PSAKD yöneticisine yapılan faşist saldırı protesto edildi..! http://medmedya.blogspot.com/2018/05/cemevi-ve-psakd-yoneticisine-yaplan.html
0 notes
Text
0 notes
Text
PSAKD Genel Başkanı belli oldu: Seçimi Cuma Erçe ve listesi kazandı
PSAKD Genel Başkanı belli oldu: Seçimi Cuma Erçe ve listesi kazandı
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı belli oldu: Seçimi Cuma Erçe ve listesi kazandı…. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) 16. Olağan Genel Kurulunda, Tarsus PSAKD Şube Başkanı Cuma Erçe Genel Başkan seçildi. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği yeni yönetimi belli oldu. Cuma Erçe’nin olduğu liste kazandı. Pirha’da yer alan habere göre PSAKD 16. Genel Kurulu sona erdi. Delegelerin…
View On WordPress
0 notes
Text
"Ellerimiz ve gönüllerimiz birleşmezse, katil sürüsünün karşısında sadece bir lokma oluruz"
“Ellerimiz ve gönüllerimiz birleşmezse, katil sürüsünün karşısında sadece bir lokma oluruz”
Sivas’ta 2 Temmuz 1993 tarihinde katledilen 33 aydın, yazar ve sanatçı anıldı. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) öncülüğünde Madımak Oteli önünde yapılan anma etkinliğine şehit ailelerinin yanı sıra, Alevi örgütlerinin temsilcileri, HDP ve CHP milletvekilleri ve demokratik kitle örgütü temsilcileri katıldı.
Anma kapsamında yapılmak istenen yürüyüş, Sivas Valiliği tarafından engellendi.…
View On WordPress
0 notes
Link
In the Istanbul district of Sultanbeyli unknown persons broke into the Alevi place of worship (Cemevi) of the cultural association PSAKD (Pir Sultan Abdal Kültür Derneği) in the night to Sunday and smeared the floor with crosses and death threats. The premises were vandalized, and the... via Peywendi
0 notes
Text
Gar Katliamı’nda yaşamını yitirenler anıldı
Gar Katliamı’nda yaşamını yitirenler anıldı
MERSİN – Tarsus ilçesinde 10 Ekim Gar Katliamı’nda yaşamını yitirenleri anıldı. Tarsus Emek ve Demokrasi Güçleri, 10 Ekim Ankara Gar Katliamı’nın 6’ncı yılında yaşamını yitirenleri andı. Tarsus Yarenlik Alanı’nda yapılan açıklamaya siyasi parti, demokratik kitle örgütü temsilcisi ve çok sayıda yurttaş katıldı. PSAKD Tarsus Şube Başkanı Cuma Erçe, 7 Haziran 2015 seçimlerini hatırlatarak…
View On WordPress
0 notes
Text
Alevilik köyden kente göçle birikte kaybedilmeye başlandı
Alevilik köyden kente göçle birikte kaybedilmeye başlandı
Demokratik Alevi Derneği (DAD), Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD), Alevi Kültür Dernekleri (AKD) ve Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) Mersin Şubesi tarafından düzenlenen 1. Mersin Alevi Kadınlar Sempozyumu ikinci gününde devam etti. Sempozyumun bugünkü oturumunda, “Tarihsel süreçte Alevi kadınlar ve Alevi olma deneyimlerini” konuşuldu. Oturumun konuşmacıları arasında yer alan…
View On WordPress
0 notes
Text
PSAKD Eylemine Meclis Kapısında Polis Saldırısı
http://dlvr.it/Qcr9yH
0 notes