#Musevilik
Explore tagged Tumblr posts
Text
“TÜRKÜ ÖLDÜRÜNÜZ, KANI HELALDİR”
KAYNAK: İslâm, Alimi, Tarihi TABARİ. Cilt/ 3/ sayfa 343/
Arapların Türklerle ilk karşılaşmaları, halife Hz.Ömer zamanında olduğu
645 Yılında İslam ordularının, İran'da Sasani'leri yenmelerinden sonra Kafkaslar bölgesinde Araplar, Horasan, Mavera-ün nehir ve Toharistan bölgelerinde Hazar Türk'leri ve Türgeş Türk'leri ile karşılaştılar.
652 yılında Halife Hz. Osman zamanında ise Hazar Türk'leri ile Arap'lar arasında ilk kez Türk-Arap savaşları başladı.
Halife Osman emrindeki Arap orduları, Hazar Türklerinin topraklarına girip, Derbent'i alarak Başşehir olan Belencer 'e dayandılar.
Emevi'lerin 661 yılında halifeliği ele geçirmelerinden sonra,
Arapların Türk ülkelerine doğru ilerleyişleri devam etti.
Türkler ile Araplar arasında en şiddetli mücadeleler ve savaşlar Emevi 'ler döneminde yaşandı.
Mervan Bin Muhammed Azerbaycan'a vali tayin edildi. Arap'lar en önemli başarılarını onun zamanında elde ettiler. Araplar, başşehir Belencer ve büyük şehir Semender'i ve öteki Hazar şehirlerini ele geçirdiler.
Türkleri dağınık ve birbirleriyle yardımlaşamaz durumda yakalayan acımasız Emevi ordusu ( Ebu Kuteybe komutasındaki) yakalayabildiği tüm Türk' leri ya kılıçtan geçirdiler ya da her bir ağaca bir Türk asarak öldürdüler.
Ancak Karaylar gibi Litvanya'ya kaçabilenler,
Gagauz 'lar (Gök Oğuzlar) gibi Rusya'ya kaçabilenler,
Bulgar Türk'leri, Macar Türk'leri, ve öteki Avrupa'lı Türk'ler gibi Avrupa'ya kaçabilenler hristiyanlar ,
ve de Anadolu'ya kaçabilen Aleviler canlarını kurtardılar…
Asla müslümalığı kabulllenmediler ,
genelde Araplara kızgınlıklarından Karay Türkleri gibi topluca Musevi oldular Ya da gittikleri toprakların dinini kabulllendiler .
Yüzlerce yıl sonrasında çoğunlukla asimile
oldular ...!!!
Bu dönemde Orta Asya'da Göktürk 'ler egemenliği hüküm sürmekteydi. Birden fazla Göktürk devleti vardı…
Emevi'lerin genel valisi, Bağdat valisi Haccac (Zalim Haccac ) idi.
Emevi'lerin Horasan valisi Ubeydullah bin Ziyad,
674 yılında ilk kez Ceyhun nehrini geçerek Mavera-ün nehirin önemli şehirlerinden Buhara 'yı kuşattı.
Üç günde Buhara 'da pek çok Göktürk öldürüldü. Buhara'nın Göktürk Melikesi Kabaç Hatun , ağır bir vergi ve daha ağır kabul edilemez şartlar karşılığında Ubeydullah Bin Ziyad ile anlaşma yaptı.
Bu anlaşma sonucu olarak, Güney Göktürk'ler Emevi tutsaklığını kabul ettiler.
Güney Göktürk gençleri, Kurşun arap askeri oldular ... Arap'lar evli- bekâr istedikleri Güney Göktürk kadınlarını kendilerine cariye yaptılar.
İşe yaramayan öteki Türk'leri de, boyunlarına Damga vurup kendilerine Köle yaptılar ve istedikleri Göktürk'lüyü boyunlarına ip bağlayıp köle olarak alıp sattılar ve köle ticaretini yaptılar.
Bu tutsaklık 150 yıla yakın devam etti.
Hani Türkler için, “ Türkler kılıçla Müslüman oldu ” derler ya…. !!
Keşke kılıçla müslüman olsaydık..
Tutsaklık anlaşmasıyla Kölelik yaparak , Köle olarak alınıp satılarak , hep Göktürk Kadınları Araplara cariyelik yaparak müslüman oldular. Yani Araplar Türkleri, insanlık dışı bir şekilde, zorla müslümanlaştırdılar.
Tarihte ilk defa bir ulus (Güney Göktürk 'ler), sözleşme ile tutsaklığı kabul etti .
Araplar, Horasan valisi Ebu Kuteybe Bin Müslim zamanında bütün Mavera-ün nehir'i ve Batı Türkistan'ı ele geçirdiler.
Baykent , Buhara , Semerkant , ve Kaşgar gibi önemli Türk şehirleri Araplar tarafından yağmalandı ve pek çok Türk öldürüldü. Ebu Kuteybe'nin ölümünden sonra Araplar zayıflamaya başladılar.
Göktürk'lerin batı kanadında yer alan Türgeş Türkleri, Arapları çekilmeye zorlamış ve bu mücadele Güney Göktürk 'lerin yıkılmasına kadar devam etmiştir (745).
Güney Göktürk egemenliğinin sona ermesiyle Türk toprakları doğudan Çin'liler, batıdan Arapların ilerlemesine maruz kalmıştır. Bu dönemde Mavera-ün nehir (Irmağın öte yakası) bölgesinin savunmasını, Türgeş'lerin yerini alan Karluk Türk 'leri üstlenmiştir.
Ancak bu mücadeleler 763 yılına kadar devam etmiştir.
763 yılında Emevi hanedanlığı devriliyor, yıkılıyor ama Güney Göktürk'ler öylesine kötürüm edilmişler ki, Öylesine köle yapılmışlar, ümmetleştirilmişler ki asla ayağa kalkamıyorlar. Korkudan kıpırdayamıyorlar.
Emevilerin yerine, 763 de Abbasiler kuruluyor ve Abbasi devlet kararı alıp, Türk'lere kademeli olarak “İyi davranmak” kararı alıyorlar. Devlet kararlarını Göktürklere anlaşma ile resmen bildiriyorlar.
800 yılları civarında fırsat bulan Göktürk 'ler daha batıya, Anadolu 'ya doğru kaçıp kurtuluyorlar.
“ Türkü öldürünüz , kanı helaldir ” Sözü kime aittir.. ?
Arap Komutan Ebu Kuteybe'nin şu sözü meşhurdur.”
Üç kelimelik ömrüm kalsa (Uktülühü -uktülühü -uktülühü).derim”. (Hepsini öldürün- hepsini öldürün- hepsini öldürün) ve gerçekten de hepsini öldürdüler..
Bu, 645 yılından 800 yıllarına kadar süren Türk-Arap savaşlarının en önemli noktaları ve sonuçları;
* 100 binin üzerinde Türk katledilmiştir.
* 50 binin üzerinde Türk genci köle ve cariye yapılmıştır.
* Şehirler yağmalanmış , “ganimet” diye halkın her şeyi talan edilmiştir.
* T��m zenginlikler, tarihi eserler yok edilmiş, yakılmış, yıkılmıştır.
* Dünyanın en büyük katliamlarından biri olan “Talkan Katliamı”nda 40 bin kadar Türkün kafaları kesilerek 4 fersah (yak.24 km) yol boyunca ağaçlarda sallandırılmıştır.
(Tarihte böyle bit vahşetin örneği çok azdır.)
* Aynı şekilde “Curcan Katliamı”nda" da esir alınan yaklaşık 40 bin Türk'ün nehir kenarında kafaları kesilmiş, nehrin suyu kıpkızıl olmuş, cesetler yine ağaçlarda sallandırılmıştır.
*“Teslim olursanız canınız bağışlanacak” sözü hiç bir zaman tutulmamış, “Şeriat söz tanımaz” denilerek kadın-erkek kılıçtan geçirilmiştir.
Araplar tarihte yaşadıkları bu en büyük yağma ve talandan çok büyük servet elde etmişlerdir. Tabari bunları hadislerinde açık açık anlatır.
*Türkler böyle bir vahşet ve mezalimi Çinlilerden dahi görmemişlerdir.
*Bu tarihi gerçekler "aman İslâma leke gelmesin, Islâm etkilenmesin" düşüncesiyle gizlenmekte, hiç bahsi bile geçmemektedir.
Türkçü siyasetçiler dahi konuyu geçiştirmektedir. Bizim sahtekarlar gizlerler Türkler okuyup uyanmasin diye, islama zarar gelmesin diye..Türklere yapılan Talkan ve Curcan Katliamı!
Tarih-i Taberi / Cilt 3/
Bazı cesur yazarlarda kaynakları ile kitaplar yazmıştır..
Arif TEKİN, Türkler nasıl müslüman oldu
Erdogan AYDIN, Türkler nasıl müslüman oldu
Zekeriya KİTAPÇI , TÜRKLER ansiklobedisi
TABERİ tarihi (arap tarihçi)
İç kavgayı bırakmak şart...
Partizanlığı bırakmak şart....
Sığınmacıları hep birlikte göndermemiz şart...
Yoksa; "Bu neden hep benim başıma geliyor?” diyorsan, bir Şaman öğretisi şöyle der: “Ders; sen öğrenene kadar devam eder.”



4 notes
·
View notes
Text

Hz Musa efsane mi gerçek mi
Hz. Musa'nın tarihiliği, yüzyıllardır tartışılan bir konudur. Bazı bilim insanları, Hz. Musa'nın gerçek bir ki��i olduğuna inanırken, bazıları ise onun bir efsane olduğunu savunmaktadır.
Hz. Musa'nın gerçekliliğine dair tartışmalar
0 notes
Text
ARAPÇA KUTSAL
BİR DİLMİDİR?
“Biz her peygamberi, ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki, onlara (Allah'ın emirlerini) iyice açıklasın. Allah, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”İbrahim Suresi Ayet 4
Arapça dili değil İslam Dini kutsaldır.Arapça kutsal dil olsa Musevilik ve Hristiyanlık Arapça indirilirdi.
7 notes
·
View notes
Text
AUGUST BEBEL: MUSEVİLİK, HIRİSTİYANLIK VE İSLAMİYET, ÜÇÜ DE AYNI IRKIN DİNİ OLARAK DOĞMUŞTUR
http://dlvr.it/SzRgc3
0 notes
Text
youtube
Normalde osmanlı imparatorluğu dediğin şey, kurucusu türk osman bey olan; italyan, bizans-yunan, slav, türk, moğul, arap, iran, çin, hint, kafkas,ermeni yahudi, kuzey afrika, mezopotamya vs karışım�� kültürel etkileri bir imparatorluktu
Din olarak da ortodoks hristiyanlık, musevilik, ve islam aynı çatıda. Farklı eyaletlerden, bölgelerden oluşuyor
Bunun dengeleriyle oynarsan bir şeye benzemiyor güdük kalıyor
bugünkü gibi
Ya da sadece iran, arap afganistana middle easterne dönüşüyor vs
Aslında ne roma-yunan ne arap ne de iran, hint, çin kültürü tek başına varolabilen kültürler
Bunun mecburi sentezi, ve harmanı burada geçmişte yapıldı ve anlamı bitti artık da sadece kaos ve gerilim kaldı
İstenmeyen hayata dönüştü
Ne bir batılı, avrupalı ne de bir doğulu müslüman bunu bugünkü modern hayattan bakıp bunu algılayabilme kapasitesine sahip değil çünkü aşırı derecede komplike bir sentezdi, tarihçi arkadaşla o şekilde karar kılmıştık bir kere oldu bitti.
Bugün çirkin ve anlamsız geliyor, çünkü herkes kendine mal etmeye çalıştı.
0 notes
Text
Çokkocalılık (Poliandri) Nedir? İnsan Toplumlarında Bir Kadının Çok Sayıda Erkek ile Evlenmesi Ne Kadar Yaygındır?
Bir erkeğin çok sayıda kadın ile evlendiğini duymuş olabilirsiniz peki ya bir kadının çok sayıda erkek ile evlenmesini duydunuz mu? Aslında doğada çok sayıda türde "çokkocalı ilişki" (ya da bilimsel adıyla poliandri) görülmektedir. Evrimsel yönden bu durumunun neden geliştiğine dahil farklı görüşler mevcuttur. En fazla kabul görülen görüş, dişinin çok sayıda erkek ile çiftleşerek neslini devam ettirme şansını arttırmasıdır. Dişi kedilerin birçok erkek kedi ile çiftleşmesi, bu konuda verilebilecek bariz örneklerden birisidir; ancak bu, sadece bir üreme stratejisi değildir. Örneğin Galapagos şahinleri, insanların sosyokültürel yapısı içerisinde kurdukları işbirliklerine benzer şekilde, sadece dayanışma amacıyla da çokkocalı ilişkiler sergilerler.[1]
İnsan popülasyonlarında poliandri (çokkocalılık, İng: "polyandry"), diğer üreme stratejilerine göre daha nadir gözüken bir durum olmasına rağmen, anaerkil insan toplumlarda sıklıkla gözlemlenebilir. Eski tarihlerden beri genellikle Uzak Doğu Asya ve Güney Asya ülkelerinde, akrabalık örüntülerinin iktisadi ve siyasi boyutunda etkin bir rol oynamaktadır. Günümüzde çokkocalığın temel olarak yaygın olduğu iki bölge bulunur: Tibet Platosu ve Güney Pasifik Adaları (özellikle de Markiz Adaları).[2] Bu iki bölge kadar olmamakla birlikte, dünya çapında; Güney ve Kuzey Amerika, Afrika'da dahil olmak üzere 53 farklı toplulukta poliandri gözlemlenir.[3]
İnsanlar arasında poliandri, genellikle iki farklı şekilde gözükür: Bunlardan birisi, kadının çok sayıda farklı erkek ile evlenmesi, diğeri ise erkek kardeşlerin tek bir kadın ile evlenmesidir. Bu durum sosyolojik bakımından kültürel göreceli birçok avantaj getirmekle birlikte, cinsel yolla yayınlan hastalıklar için risk faktörüdür. Bu risk faktörü, eğer ki getirdiği kültürel avantajları dengeleyemeyecek olursa, tür içerisinde görülme sıklığının az olmasını (veya azalmasını) bekleriz. Gerçekten de gördüğümüz budur: Çin'deki anaerkil yapıya sahip 40 bin nüfuslu Mosuo halkından 232 hane üzerinde yapılan bir çalışmada, çokkocalı ilişkinin, hane başına doğumu arttırmadığı görülmüştür. Hatta popülasyon içindeki kadınların evlenmesine mâni olmasından ötürü, dolaylı yoldan nüfusun azalmasına sebep olmuştur.[4]
Çokkocalı evlilikler, eski Kelt toplumlarında kadınların daha fazla mülk sahibi olması için çok fazla erkek ile evlendirilmesi şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Kökeni oldukça eski olan bu tür evlilik şekli, MÖ. 2300 civarında Lagaşlı Sümer kralı Urukagina tarafından yasaklanmıştır. Musevilik, Hristiyanlık ve İslamiyet gibi semavi dinlerde de bir kadının çok sayıda erkek ile evlenmesi yasaklanmıştır. İzole bir şekilde yaşayan geleneksel kabilelerde ise bu tür birliktelikler hâlâ görülebilmektedir.[5]
0 notes
Link
Altın Kapı'dan ayrılarak şehir içine geçiyoruz ve ben hatıralık hediyelerimi aldıktan sonra yemek yemeye gidiyoruz. Günther de ben de iyice yorulmuşuz. Yemek bittiğinde sabahleyin bizi Tel Aviv'den getiren şoförün verdiği numarayı arıyoruz. Kudüs'te tanıdığı taksicinin telefonumuzu beklediğini ve bizi bulunduğumuz yerden alıp Tel Aviv'e götüreceğini söylüyor ve gerçekten de konuşmadan 40 dakika sonra arabada oturuyoruz.
Arka koltukta Günther yorulduğunu ve kestirirse kusura bakmamamı rica ediyor. Kudüs'ün merkezinden çıkalı bayağı olmasına rağmen hâlâ trafiği ile boğuşurken, şöföre yol kenarında bulunan büyük duvarı soruyorum.
"Karşı taraf Ramallah" diyor şoför. "Pasaportlarınız yanınızdaysa geçebiliriz görmek isterseniz, ama kontrolü geçmek biraz sürer." Günther arkadan gözlerini açmadan uykulu bir sesle, "Bugünlük bu kadar yeter bence, ama sen bilirsin." diyor.
Hem vaktin geç olması hem de kontrolde kaybedeceğimiz zamanı düşünerek Batı Şeriya'ya gitmekten vaz geçiyoruz. Koskoca bir gün sadece en önemli yerleri görebildiğimizi düşünüyorum. Daha teferruatlı gezip, bilgi edinmek için çok daha fazla zaman harcamak gerekirdi. Görülecek yerler tabii ki bu kadar değil; Ne Bethlehem'i gördük, ne Masada Kalesi'ni, ne de Ölü Deniz diye bilinen Lut Gölü’nü. Şoförümüz çok konuşkan olmadığı için, Tel Aviv'e dönüşümüz gayet sakin geçiyor.
Yolda İsrail ve toplumu hakkında ne kadar az şey bildiğimi düşünüyorum. Özellikle toplumunun bir genellemede bulunulamayacak kadar karışık olduğunu, kısmen birbirine tamamen zıt anlayışların en dar alanda beraber yaşadıklarını fark ediyorum.
#Kudüs#hristiyanlık#musevilik#islam#mescid-i aksa#kubbet'üs sahra#kutsal kabir kilisesi#mea shearim#Shu'afat#mehane yehuda#zeytin dağı#cennetin krallığı#Falih Rıfkı Atay#haredi#orthodox musevilik#israil#theodor herzl#siyonizm#herzl#ağlama duvarı#muallak taşı
4 notes
·
View notes
Photo

#adnanoktar #diyorki #Allah #aşk #sevgi #imtihan #deneme #kader #türkiye #dünya #müslümanlar #islam #hristiyanlık #musevilik #inanç #insanlık #kuran #maneviyat #dinler #peygamberler #allahdostları #şehitler https://www.instagram.com/p/B9-uED2H--V/?igshid=1e3z43c88rt25
#adnanoktar#diyorki#allah#aşk#sevgi#imtihan#deneme#kader#türkiye#dünya#müslümanlar#islam#hristiyanlık#musevilik#inanç#insanlık#kuran#maneviyat#dinler#peygamberler#allahdostları#şehitler
0 notes
Photo

Harita önemlidir ve yol göstericidir; yön bilgisi verir ve böylece istenilen yere gidilir. Dünya Tarihi boyunca bütün önemli olayların olduğu yerlere harita sayesinde gidilmiştir.#avrupa#pusula #keşif #ortadoğu #kerbela #bağdat #uygarlık #arap#islam #hristiyanlık #musevilik #isa#musa #muhammed #kutsalemanetler #peygamber (Macka Besiktas) https://www.instagram.com/p/BVxVES6gfVH/?igshid=1amckkkyfbeg3
#avrupa#pusula#keşif#ortadoğu#kerbela#bağdat#uygarlık#arap#islam#hristiyanlık#musevilik#isa#musa#muhammed#kutsalemanetler#peygamber
0 notes
Photo

İNSANLIĞA MEDENİYETİ GETİREN KİŞİ ,THOT VEYA İDRİS PEYGAMBER YA DA HERMES. İNSANLIĞA MEDENİYETİ GETİREN KİŞİ ,THOT VEYA İDRİS PEYGAMBER YA DA HERMES.
#Bilgelik#Bilgi#Cebrail#Enoch#Enok#Gizemler#Hermes#Hiyeroglif#Huşeng#İdris Peygamber#İnsanlık#islam#Mısır#musevilik#müslüman#Nuh Peygamber#Osiris#Paracelcus#Thot#Trismegistos#Uzay#Vahiy alma#yahudilik#Zerdüştlük
0 notes
Video
Bir yahudi ayini olan "kaparot" Yom Kippur adlı kutsal günlerinde uygulanır. Tavuklar kullanılarak dualar okunur ve kişinin günahlarının tavuğa aktarıldığına inanılır. . Bir insan böyle birşeye nasıl inanır ki demeyin çünkü her yıl bu uygulama yüzünden yüzbinlerce tavuk kullanılıyor ve tavukların neredeyse hepsi ölüyor-öldürülüyor. Çünkü bu tavukları ayin sonrası genelde çöplere atıyorlar. . Putperest geleneklerin tek tanrı adı altındaki putperest uygulamaları ve insanların kafasızlığı... . #Dinvemitolojo #yahudi #kaparot #yomkippur #musevilik #yahudiler #ayin #rituel #günahçıkarma #gunah #arinma #teizm #nonteizm #deizm #ateizm #agnostisizm https://www.instagram.com/p/BvTZ_NvnVl1/?utm_source=ig_tumblr_share&igshid=jrv9et8kmcix
#dinvemitolojo#yahudi#kaparot#yomkippur#musevilik#yahudiler#ayin#rituel#günahçıkarma#gunah#arinma#teizm#nonteizm#deizm#ateizm#agnostisizm
0 notes
Photo

Prof. Dr. İlber Ortaylı: Türklerde #Musevilik #Hıristiyanlık #İslam #Budizm #Şamanizm gibi dinleri var...
1 note
·
View note
Text
GERÇEK MÜSLÜMANLIK
Son peygamber Hazreti Muhammet(SAV) efendimize İndirilen Kur’an-ı Kerim Kitabıyla Müslümanlık başlamış oldu.. Daha önceki yaşanmış olan Hıristiyanlık Musevilik gibi dinlerde hak dinidir onlarda Cenabı Allah’ın insanlara yol göstermek için gönderdiği dinlerdir.. O halde onların kitapları İncil ve tevrat da Allah’ın kitapları idi..”Tevrat”Hazreti Musa’ya İndirilmiş olup Musevilerin kitabıdır , “İncil”’de Hazreti İsa’ya indirilmiş olup Hıristiyanların kitabıdır.”Zebur” Hazreti Davuta indirilmiştir..Hazreti Davuta indirilen kitaba Museviler ve bazı Hiristiyanlar birlikte inanırlar.Kimilerine göre Allah tarafından gönderilen manzumeler olduğu söylenir, kimilerine göre de Hz Davut ve Hz Süleyman tarafından yazılmış manzumelerdir dense de Kurani kerim de İsrail oğullarına yol göstermek için Cenabı hak tarafından Davut peygambere indirildiği çok net olarak belirtilmektedir..Yahudilerin yanısıra bazen Hiristiyanlar da dini törenlerinde Zebur’u okudukları ifade edilmektedir
Ancak zamanla kitaplar üzerinde yapılan tahribatlar ve normal mesajlardan Sapmalar nedeniyle Cenabı hak Kur’an-ı Kerim‘i gönderip İslam nizâmının kurulmasını emretmiştir.. 22Nisan 571 yılında doğan peygamber efendimiz 40 yaşında peygamber olmuştur..610 yılında Hira dağına çıkan peygamber efendimize ilk ayet indirilmiştir..İndirilen ayetlerin yaşama sokulması ve işlerlik kazanması için peygamber efendimiz mihmandarlık yapmıştır ve hayata geçirmiştir.. İslam nizâmının nasıl kurulacağını göstermiştir.. Ne yazıkki peygamber efendimiz den sonra da kendini büyük alim veya peygamber seviyesinde görmeye çalışan kişilerin din üzerinde yaptıkları değişiklikler ve uygulamalar olmuştur.. bunların ne olduğunu bizim sorgulamamız ve ortaya çıkarmamız elbette abesle iştigaldir.. ancak bir Müslüman olarak detaylarını bilme ihtiyacımız olabilir.. din âlimlerinin görevi de bu uydurukları hurafeleri dinimizden temizlemektir.. yaklaşık 1400 senedir 1 milyar 600 milyon Müslüman kuranı Kerem’in ne demek istediğini bir türlü anlayamadı.. Kur’an-ı Kerimi ezberleyen hafızlar oldu ama anlamını ve nasıl yaşanması gerektiğini bir türlü kavrayamadılar ve karşılarındakine anlatamadımlar.. Belkide anlatmak istemediler çünkü işlerine öyle geliyordu.. Kendine göre bir Müslümanlık türeten kişiler İslâmiyet adı altında yaşamlarını idame ettirmeye çalışıyorlardı.Onlar için “indirilmiş din”değil “uydurulmuş din” daha önemliydi.
Hayatlarında fabrikada çalışmamış, tarlaya gitmemiş, bağ bahçe yapmamış kısacası toplumun yararına olan üretim faaliyetlerinde bulunmamış , sadece “din almış ve din satmış”; takkeli ve şalvarlılar İslamiyeti sevdirmek yerine korkutarak zorlaştırmışlardır. Çevresinde topladıkları insanların çoğusu okuryazar bile değil.. eğitim ve öğretim seviyeleri oldukça düşük cami cemaatini çevrelerinde toplayarak İstediklerini elde ediyorlardı..Halen de böyle yaşamaya devam ediyorlar. Bu anlamda Müslümanlık sadece cami cemaatine,cemaatlere, tarikatlara endeksli olamaz.. olmamalıdır da.. gerçek Müslüman okumuş kültürlü, ne yaptığını bilen, hak hukuk gözeten toplum lideri olmalıdır; gerçek Müslüman pilot olmalıdır, İşadamı olmalıdır, fabrikatör olmalıdır, gerçek Müslüman bilim adamı olmalıdır..
Ne olur artık bu sözde Müslümanlardan vazgeçin; insanları ötekileştiren, İslamiyeti salya sümük ağlayarak anlatan ve korkutan din tacirlerinden kurtulun artık., Kur’an-ı Kerim ve peygamber efendimiz‘i aracı kullanmadan öğreniniz ve öğretiniz..
4 notes
·
View notes
Text
Çokkocalılık (Poliandri) Nedir? İnsan Toplumlarında Bir Kadının Çok Sayıda Erkek ile Evlenmesi Ne Kadar Yaygındır?
Bir erkeğin çok sayıda kadın ile evlendiğini duymuş olabilirsiniz peki ya bir kadının çok sayıda erkek ile evlenmesini duydunuz mu? Aslında doğada çok sayıda türde "çokkocalı ilişki" (ya da bilimsel adıyla poliandri) görülmektedir. Evrimsel yönden bu durumunun neden geliştiğine dahil farklı görüşler mevcuttur. En fazla kabul görülen görüş, dişinin çok sayıda erkek ile çiftleşerek neslini devam ettirme şansını arttırmasıdır. Dişi kedilerin birçok erkek kedi ile çiftleşmesi, bu konuda verilebilecek bariz örneklerden birisidir; ancak bu, sadece bir üreme stratejisi değildir. Örneğin Galapagos şahinleri, insanların sosyokültürel yapısı içerisinde kurdukları işbirliklerine benzer şekilde, sadece dayanışma amacıyla da çokkocalı ilişkiler sergilerler.[1]
İnsan popülasyonlarında poliandri (çokkocalılık, İng: "polyandry"), diğer üreme stratejilerine göre daha nadir gözüken bir durum olmasına rağmen, anaerkil insan toplumlarda sıklıkla gözlemlenebilir. Eski tarihlerden beri genellikle Uzak Doğu Asya ve Güney Asya ülkelerinde, akrabalık örüntülerinin iktisadi ve siyasi boyutunda etkin bir rol oynamaktadır. Günümüzde çokkocalığın temel olarak yaygın olduğu iki bölge bulunur: Tibet Platosu ve Güney Pasifik Adaları (özellikle de Markiz Adaları).[2] Bu iki bölge kadar olmamakla birlikte, dünya çapında; Güney ve Kuzey Amerika, Afrika'da dahil olmak üzere 53 farklı toplulukta poliandri gözlemlenir.[3]
İnsanlar arasında poliandri, genellikle iki farklı şekilde gözükür: Bunlardan birisi, kadının çok sayıda farklı erkek ile evlenmesi, diğeri ise erkek kardeşlerin tek bir kadın ile evlenmesidir. Bu durum sosyolojik bakımından kültürel göreceli birçok avantaj getirmekle birlikte, cinsel yolla yayınlan hastalıklar için risk faktörüdür. Bu risk faktörü, eğer ki getirdiği kültürel avantajları dengeleyemeyecek olursa, tür içerisinde görülme sıklığının az olmasını (veya azalmasını) bekleriz. Gerçekten de gördüğümüz budur: Çin'deki anaerkil yapıya sahip 40 bin nüfuslu Mosuo halkından 232 hane üzerinde yapılan bir çalışmada, çokkocalı ilişkinin, hane başına doğumu arttırmadığı görülmüştür. Hatta popülasyon içindeki kadınların evlenmesine mâni olmasından ötürü, dolaylı yoldan nüfusun azalmasına sebep olmuştur.[4]
Çokkocalı evlilikler, eski Kelt toplumlarında kadınların daha fazla mülk sahibi olması için çok fazla erkek ile evlendirilmesi şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Kökeni oldukça eski olan bu tür evlilik şekli, MÖ. 2300 civarında Lagaşlı Sümer kralı Urukagina tarafından yasaklanmıştır. Musevilik, Hristiyanlık ve İslamiyet gibi semavi dinlerde de bir kadının çok sayıda erkek ile evlenmesi yasaklanmıştır. İzole bir şekilde yaşayan geleneksel kabilelerde ise bu tür birliktelikler hâlâ görülebilmektedir.[5]
0 notes
Photo

ritüel üzerine düşünmemin aracısı olan bir kitap: meditasyon.
bundan önce okuduğum ‘eski mezopotamya dinlerine giriş’ kitabının ikinci bölümünde ritüellerden bahsediyordu, aklıma -beş altı yıl önce ritüel üzerine çalıştığım bir dönemde okuduğum- bu kitap geldi, o dönem bu konu üzerine düşünmemim çok güzel bir aracı olmuştu ve tekrar okumak istedim.
kitapta bütüncül ve teknik bir bakış açısı hakim. hinduizm, jainizm, sıkhizm, taoizm, budizim, musevilik, hristiyanlık ve islamiyetten bu dinlerin ‘ortak’ çalışmalarından bahsediyor. bu tümel yaklaşım ritüeli anlamamız açısından oldukça önemli.
sonraki bölümlerde ‘’nasıl meditasyon yapılmalı?’’, ‘’soluğun izlenmesi’’ gibi uygulama alanından sonra doğu bilgeliğini anlatmaya devam ediyor.
‘‘fenomenolojik açıdan din tanımının yapılabilmesi için, bilmemiz gereken em önemli konulardan biri ritüeldir. batı dillerinde ritüel kelimesi , latince rota, sanskriçe rita, proto-hind-avrupa dilince rot ( yol, düzen) fiil köküne kadar çıkar ve söz konusu arkaik dillerdeki kök anlamının da çağrıştırdığı gibi ‘‘ izlenecek yol’‘ ya da ‘‘düzen’‘ anlamına gelir. dinler tarihindeki özelleşmiş anlamı, insan ve ilahi güçler arasında doğru ilişkiyi kurmak için geliştirilmiş metottur. ancak ritüel aracılığıyla insan ve kozmik güçler arasında ilişki kurulabilir ya da düzenlenebilir.’‘ k. demirci ‘’ eski mezopotamya dinlerine giriş
eliade’nin yoga ölümsüzlük ve özgürlük kitabını bir yandan okumaya başladım, oldukça kapsamlı bir kitap.
bahsettiğim bu üç kitap ‘’ibadet, ritüel’’ üzerine okumaya başlamak için güzel çalışmalar.
5 notes
·
View notes