Don't wanna be here? Send us removal request.
Text
Şeytanın incili - Ahmet ATAM
Codex Gigas, yani Şeytanın İncili kitabı:
Codex Gigas, yani Şeytanın İncili, dünyanın en büyük el yazması kitaplarından biridir ve 13. yüzyılda Bohemya'da (gün��müz Çek Cumhuriyeti) yazıldığı düşünülmektedir. Bu kitap, hem devasa boyutları hem de içeriğiyle dikkat çeker. İşte Codex Gigas hakkında bazı önemli bilgiler:
0 notes
Text
İSLAMİYET MARKSİZM VE ALİ ŞERİATİ - Ahmet ATAM
Ali Şeriati, İslam dünyasında modernleşme, devrim ve düşünce reformu üzerine önemli bir etki bırakmış bir entelektüeldir. Şeriati'nin fikirleri, İslam'ı sosyal bir kurtuluş ideolojisi olarak yeniden yorumlaması ve Marksizm ile İslam arasında bağlantılar kurmaya çalışması açısından dikkat çekicidir.
Ali Şeriati'nin İslamiyet Yorumu
0 notes
Text
BAŞIN SAĞOLSUN NE DEMEKTİR - Ahmet ATAM
0 notes
Text
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/19751a23d6ad7a8079e75090afd50071/75600e56be4a8687-11/s540x810/d36e38eef6f9fd03bcb6afa45b2272fd713c2a7f.webp)
İslam hukukuna göre vergilendirme:
İslam hukukunda modern anlamda bir vergi sistemi bulunmasa da, zekât, cizye, haraç ve öşür gibi mali yükümlülükler, İslam'ın ekonomik ve sosyal düzenine katkı sağlayan uygulamalardır. Bu yükümlülüklerin oranları ve uygulanma şekilleri, İslam'ın temel kaynaklarına (Kur'an ve Sünnet) ve İslam hukukçularının yorumlarına dayanmaktadır.
1. İslam hukukunda vergi Zekât
Zekât, İslam'da temel bir ibadet ve sosyal yardımlaşma yükümlülüğüdür. Oranı ve kapsamı kesin olarak belirlenmiştir: Oranı: Zekât oranı genellikle %2,5 olarak uygulanır. Ancak malın türüne göre değişiklik gösterebilir: Altın ve gümüş: %2,5 Ticaret malları: %2,5 Tarımsal ürünler (öşür): Sulama şekline bağlı olarak: Doğal yağmur veya nehirlerle sulanan araziler için %10 İnsan veya araçlarla sulanan araziler için %5 Hayvanlar: Sürü büyüklüğüne ve türüne göre farklı oranlarda zekât verilir. Amacı: Zekât, fakir, yoksul, borçlu ve toplumda mali yardıma ihtiyaç duyan kesimlere destek olmak için toplanır (Tevbe Suresi, 9:60).
2. İslam hukukunda vergi Cizye
Cizye, İslam devleti altında yaşayan gayrimüslimlerin (zimmîlerin) ödedikleri bir vergidir. Bu vergi, onların can, mal ve ibadet güvenliğini sağlamak karşılığında alınır. Oranı: Belirli bir standart oran yoktur; uygulama döneme, bölgeye ve kişilerin gelir seviyelerine göre değişir. Tarihsel olarak hafif, orta ve yüksek gelir grupları için farklı cizye miktarları belirlenmiştir. Muafiyetler: Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelliler ve din adamları genellikle cizyeden muaftır.
3. İslam hukukunda vergi Haraç
Haraç, fethedilen topraklardan alınan bir tür arazi vergisidir. Müslüman olmayanlardan (ve bazı durumlarda Müslümanlardan) alınabilir. Oranı: Arazinin verimliliğine ve ürün miktarına bağlı olarak %10 ile %50 arasında değişebilir. Uygulama: Haraç, genellikle fethedilen toprakların mülkiyetinin İslam devletine ait olduğu durumlarda alınır.
4. İslam hukukunda vergi Öşür
Öşür, Müslümanların tarımsal ürünlerinden alınan bir vergidir ve zekât kapsamında değerlendirilir: Doğal yollarla sulanan ürünler için %10, sulama masrafı olan ürünler için %5 olarak uygulanır.
5. İslam hukukunda vergi Diğer Gelirler (Ganimet ve Faydalı Mallar)
Ganimet (Humus): Savaş ganimetlerinden alınan %20'lik bir paydır. Bu payın dağılımı Kur'an-ı Kerim'de (Enfal Suresi, 8:41) açıklanmıştır.
Modern Vergilerle Karşılaştırma
İslam hukukundaki bu oranlar ve kurallar, dönemin sosyo-ekonomik şartlarına göre belirlenmiştir ve temel amaçları sosyal adaleti sağlamaktır. Ancak modern devletlerdeki karmaşık ekonomik yapılar ve kamu hizmetleri ihtiyaçları nedeniyle, bu kuralların doğrudan uygulanması yerine, İslam'ın genel ilkeleri çerçevesinde yeni düzenlemeler yapılması gerektiği savunulmaktadır.
Özet
İslam hukuku, vergi oranlarını genellikle makul ve düşük seviyelerde tutarak bireylerin temel ihtiyaçlarını karşılamasını kolaylaştırmayı hedefler. Zekât (%2,5), öşür (%5-10) gibi oranlar belirli mal ve kazanç türleri için uygulanırken, diğer vergiler (cizye, haraç) sosyal ve ekonomik dengeyi koruma amacı taşır.
0 notes
Text
Yalan söylemenin hükmü - Ahmet ATAM
Semavi Dinlerde Yalan Söylemenin Hükmü
Semavi dinler, yani İbrahimi dinler olarak da bilinen Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam, yalan söylemeyi genel olarak büyük bir günah olarak kabul eder. Bu dinlerin temel ilkelerinden biri doğruluk ve dürüstlüktür. Yalan söylemek, bu temel ilkeye aykırı olduğu için ciddi bir ahlaki suç olarak değerlendirilir.
Neden Yalan Söylemek Büyük Bir Günah Sayılır?
0 notes
Text
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/0df86516493f40c5169396450276df46/6832956e50c8b2e9-f3/s540x810/003138953e2128fcdd51b182e6b6015f44898899.webp)
İttihat ve Terakki'nin anlamı, kuruluşu, ilke ve amaçları, faaliyetleri ve sonuçları:
İttihat ve Terakki Türkçe sözlük anlamıyla "Birlik ve İlerleme" demektir. Bu isim, cemiyetin Osmanlı İmparatorluğu'nu yeniden güçlendirme ve modernleştirme hedeflerini ifade eder.
0 notes
Text
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/bfa9c65bf1538ca8f60640a9a3006a79/3fc8eb60b5845502-f9/s540x810/80ca5f3ed261573e5e00465467add29a76c2e6a4.webp)
İnsanoğlu neden aç gözlü neden bu denli hırslıdır?
Bir düşünür bir zamanlar şöyle demiş: 'Bahçesinde yüzme havuzu isteyenler var, havuzu olanlar ise pek kullanmıyorlar, sadece gösteriş. Sevdiklerini kaybedenler derin bir kayıp duygusu hissederken, onu yakın tutanlar ise çoğu zaman ondan şikayetçi oluyorlar.
Eşi olmayan eş istiyorlar ama, sahip olanlar da kıymet bilmiyorlar. Aç olan bir tabak yemek için her şeyi verecek halde, tok olan ise lezzetinden şikayetçi. Arabası olmayan hayaller kurarken, arabası olan hep daha iyisini arıyor.
Acaba neden hep böyle oluyor
Bir avuç toprak için kırılır nice dal, Dostluk, insanlık, hepsi onlara ham hayal. Tamah çiçeğiyle taçlanmış başları, Gölgesinde solmuş ahlak ağaçları.
Ahmet ATAM
2 notes
·
View notes
Text
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/e936c10ac13db3adc0310b530c1ffff0/76ba2f6b507d3b4f-6c/s540x810/d3e076c9a83098b919961f92c513637f16536809.webp)
Uzaylı ziyaretinin dünya halkları üzerinde sosyolojik ve teolojik etkileri.
Bir sabah uyandınız, son derece teknoloji içeren araçları ile uzaylılar gelmiş, ne düşünür nasıl davranırdınız?
Geçen hafta ABD Temsilciler Meclisi'nde düzenlenen UFO oturumunda uzaylıların gerçek olduğu lakin bu durumun halktan gizlendiği belirtildi.
Vaşington da düzenlenen Temsilciler Meclisi Gözetim ve Hesap Verebilirlik Komitesi 'Tanımlanamayan Anormal Fenomenler ve Gerçeği Ortaya Çıkarmak' adlı panelde toplandı.
Panelde, UFO'ların gerçek olduğu ve evrende yalnız olmadığımızı açıklayan katılımcılar Amerika Birleşik Devletleri'nin belgeleri kamuoyundan gizlediğini ifade etti.
UFO'lar hakkında söz alan eski Pentagon yetkilisi Luis Elizondo ''UFO'lar gerçek. Evrende yalnız değiliz. Son derece gelişmiş teknolojiler dünyanın dört bir tarafındaki askeri tesisleri izliyor'' açıklamasında bulundu.
Eski pentagon yetkilisi, yeniden seçilen ABD Başkanı Donald Trump'ın da bu konudu daha şeffaf olmasını istedi.
UFO'ların gerçek olma ihtimali:
Venüs'ten yada Marsdan yada binlerce ışık yılı uzaktan bizden teknolojik olarak çok üstün uzaylılar geldiğinde, insanoğlu nasıl bir tepki verir, sosyolojik ve teolojik olarak nasıl bir değişim yaşardı acaba, felaketimiz mi, kurtuluşumuz mu olurdu, işte olası tespitler.
Sümerlerin binlerce yıl önce taş tabletlere kazıdığı Anunnakiler ile yeniden yüzleşmek, Evrende yalnız olmadığımızın kanıtlanması, insanlığın sosyolojik ve teolojik yapısında nasıl etkiler yaratırdı.
1. Uzaylıların Dünya ziyaretine etkileri: Teolojik Etkiler:
Dinî İnançlar ve Yorumlar: Çoğu din, insanlığın evrendeki özel konumuna vurgu yapar. Uzaylı yaşamının keşfi, bu inançları sorgulamaya açar ve dinsel metinlerin uzaylı yaşamı nasıl yorumlayacağı tartışılmaya başlar.
Bazı dinî gruplar, kutsal kitaplardaki metinleri yeniden yorumlayarak bu yeni gelen uzaylıları Tanrı’nın yarattığı başka fünyaların varlıkları olarak kabul edebilirken, yobaz taife ise şeytan işi diyerek bu keşfi tehdit olarak görebilir.
Yaratılış ve Tanrı Algısı: Yaratılışın yalnızca dünyaya özgü olduğu görüşü, daha geniş evrensel bir yaratılış anlayışına dönüşebilir.
Bu da Tanrı algısının daha evrensel ve kozmik bir hale gelmesine neden olabilir.
Yeni Dinî Hareketler: Uzaylılarla temas, yeni dinî hareketlerin ortaya çıkmasına yol açabilir. Bu hareketler, uzaylıların ileri bilinç seviyeleri veya evrensel ahlak üzerine yeni öğretiler gelireceğinden halihazırda tüm semavi dinlerde dahil, hepsi çöp olabilir.
2. Uzaylıların Dünya ziyaretine etkileri: Sosyolojik Etkiler:
Kültürel Değişim ve Entegrasyon: Uzaylıların varlığı, dünya genelinde kültürel kimliklerin sorgulanmasına neden olabilir. İnsanlar artık kendilerini yalnızca bir dünya vatandaşı olarak değil, evrenin bir parçası olarak görmeye başlar.
Adem ile Havva mitine, yeni uzaylı mitleri eklenir, Darvin mezarında ters döner.
Politik ve Ekonomik Yapılar: Uzaylılar, dünya toplumları üzerinde önemli politik ve ekonomik etkilere neden olabilir. Hükümetler, uzaylılarla nasıl etkileşim kurulacağı konusunda yeni politikalar geliştirirken, uzay teknolojileri ve ticaretinde büyük atılımlar yaşanabilir, Jetgiller gibi hepimizin birer uçan dairesi, bulutların üzerinde birer villası olabilir.
Toplumsal Korkular ve Uyum: Başlangıçta bazı toplumlar, uzaylıları tehdit olarak algılayabilir ve bu da toplumsal korkulara, yabancı düşmanlığına veya çatışmalara yol açabilir. Bence bu nedenle uzaylılar kimliklerini gizliyor olabilir, uzay gemilerinin eksozlarına Türklerin tişört tıkaması var sonunda.
3. Uzaylıların Dünya ziyaretinde Bilimsel ve Felsefi Sorular:
İnsanlığın Önemi ve Evrendeki Yeri: İnsanlar, evrende yalnız olmadıklarını bilince, kendilerine dair felsefi sorulara yönelirler. Evrenin büyüklüğü ve karmaşıklığı karşısında insanlığın yeri yeniden değerlendirilir. Yedi kat yeryüzü, yedi milyon ışık hızı katına çıkabilir.
Teknoloji ve İlerleme: Uzaylıların ileri teknolojiye sahip olması, dünya teknolojisinde yeni bir dönüm noktası olabilir de:
Belkide son elli yıldır aniden yükselen teknoloji de uzaylı parmağı olup, semavi dinlerden ve militanlarından korktukları için açıklamıyor olabilirler, kelleyi kaybetmekte var işin sonunda kim bilir.
Sonuç olarak, uzaylıların varlığının kanıtlanması, dünya toplumlarının hem inanç hem de yaşam biçimlerini kökten değiştirir, insanlar evrendeki konumlarını yeniden düşünmeye başlar, miladi takvim bile sıfırlanır. Aslında çok başka bir olasılık daha var ve daha da kuvvetle muhtemel olan, uzaylı dünyayı ziyarete gelir, insanları tanır, ve şu kanaate varır.
Sonuç:
İnsanoğlu yalancıdır, riyakardır, kendi dünyasını bile yok eymeye çalışan bir katildir, değil dünya kainat için bile çok zararlı bir virüstür, behemehal yok edilmelidir diye düşünür ve düğmeye basar, mavi gezegen bir anda buharlaşır ve yok olur, semavi dinlerin de kıyameti gerçekleşir.
Son zamanlarda çok fazla bilim kurgu dizisi izlersen İronisi de biraz fazla kaçıyor galiba😁
Ahmet ATAM
0 notes
Text
Gavs kime denir nasıl seçilir - Ahmet ATAM
İslam'ın tasavvufi geleneğinde Gavs kime denir, nasıl seçilir görevleri nelerdir?
Gavs, İslam tasavvuf geleneğinde, kâinatın manevi yönetiminden sorumlu olduğuna inanılan en yüksek mertebeli velilerden biridir. Gavs kelimesi, yardım eden anlamına gelir ve bu makam, Allah'ın lütfu ve ihsanı ile, kişinin ibadet ve riyazetinin çokluğu ile değil, doğrudan Allah tarafından verilir. Gavs, aynı zamanda kutup veya kutbu'l-aktâb olarak da bilinir ve hakikat-i Muhammediye'nin, yani Muhammedî hakikatin mazharı olarak kabul edilir. Bu, onun kâinatın kalbi mesabesinde olduğu ve kâinatın onun etrafında döndüğü anlamına gelir. Gavs, aynı zamanda gayb erenleri adı verilen veliler örgütünün başıdır ve bu örgüt, Kur'an'da bahsedilen "dağlar" ile kıyaslanır.
0 notes
Text
Kuranı kerim tek başına yeter mi - Ahmet ATAM
Kuran-ı kerim Bir Müslüman için tek başına yeterli bir kaynak mıdır?
İslami Vecibeleri Yerine Getirmek İçin Sadece Kur'an Okumak Yeterli mi?İslam dininde sadece Kur'an-ı Kerim'i okumak ve yazılanlara uymak yeterli midir? Kısaca cevap verecek olursak, Hayır, sadece Kur'an-ı Kerim'i okumak ve yazılanlara uymak, bir Müslüman için İslami vecibeleri yerine getirmek için yeterli değildir.
0 notes
Text
Türkiye'ye şeriat gelir mi - Ahmet ATAM
Türkiye'ye şeriat gelir mi, şeriat nedir, şeriatı kimler istemez, Her siyasi model, ekonomik bir modelin çatısını oluşturur, tavan ekonomidir, şeriat düzeninin temelini oluşturacak olan bir ekonomik model var mıdır, varsa hangisidir, değil Türkiye, Dünya bu sorunun cevabını asırlardır bulamamıştır.
0 notes
Text
İslama göre rüşvet nedir - Ahmet ATAM
İslam hukukuna göre rüşvet nedir, İslam dininde rüşvetin cezası var mıdır?
İslam hukukunda rüşvet, bir işin görülmesi veya görülmemesi karşılığında haksız yere elde edilen mal veya menfaat olarak tanımlanır. Bu, sadece maddi değerler değil, aynı zamanda makam, mevki veya herhangi bir avantajı da kapsar. Rüşvet haramdır, rüşveti veren de alanda melundur.
Rüşvet günümüzde suç niteliğini yitirmiş, hukuki vasfını kaybetmiştir, çünkü hukuk tatile çıkmıştır, ülke kültürü haline dönüşmüş, bulaşıcı bir hal almış olup, ekmekten daha çok yenen şeydir rüşvet.
0 notes
Text
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/b53a30387205a17795e0bbf9a203cfb1/cbdd78568c07f618-2d/s540x810/f6911618997f8a138796ac8edbb4eb2bfbf03971.jpg)
İlahi adalet var mı, sorusuna cevap ararken, Gülümsemek lazım, yaşama, belki de en büyük cevap bu. Herkes için aynı güneş doğuyor, aynı ay parlıyor, Lakin adalet, hep ruz-ı mahşere kalıyor.
0 notes
Text
Öldükten sonra size ve yakınlarınıza neler olur - Kendime Yazılarım
Ölümden sonra geride kalanlar:
Öldükten sonra neler mi olur? Bir kaç saat sonra, önce ağlamalar hafifler. sanki geri gelecekmiş yeniden dirilecekmiş korkusu ile alelacele hızla gömerler, hoca talkın verirken, mezarlık çıkışında etli pide ve ayranı löpür löpür götürmeye başlarlar.
0 notes
Text
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/ac755e3f7299c6dcfa888d0ab6898b81/b6c103745912d6ba-fb/s540x810/238d22510d66f28bc2da91eccaf2dd18169296aa.jpg)
Kadim Türkler ve Japonlar: Şamanizm Şintoizm benzerlikler farklılıklar - Kendime Yazılarım
0 notes
Text
![Tumblr media](https://64.media.tumblr.com/14fac1eaeff82781330ab57e24b131e1/b02ced503569337d-38/s540x810/a5799f0e90c766233a4613735fff216643b3dd04.jpg)
Seküler Bir Toplumda Müslüman Olmak
Dinin kamu hayatından ayrılması ve bireysel vicdana bırakılması anlamına gelen sekülerizm, Müslüman kimliğini koruma konusunda birçok kişi için önemli bir sorun haline gelmiştir. Burada şöyle bir soru gündeme gelmektedir, Seküler toplumda Müslüman kimliği ile yaşanır mı?
Seküler Toplumda Müslüman Olmanın Anlamı:
Müslüman birey, kendi inançlarını yaşarken, toplumun ortak değerlerine saygı göstermeli, diğer inançlara ve inançsızlara karşı hoşgörülü olmalı, toplumun ortak değerlerine katkıda bulunmalı ve hukukun üstünlüğüne inanmalıdır. Seküler bir toplumda dini değerler ve genel toplumsal değerler arasındaki çelişki, bireyde kimlik bunalımına yol açabilir. Dini inançları nedeniyle önyargı ve ayrımcılığa maruz kalma riski bulunmaktadır. Dini pratikleri yerine getirmek için toplumsal baskıyla karşılaşılabilir.
Laiklik, din ile devlet işlerinin ayrılmasını ifade ederken, sekülerizm bireysel yaşamda dinin etkisinden uzak durulmasını vurgular. Birincisi, "Devlet işlerine din karışmasın" derken, ikincisi "Bireysel hayatıma din karışmasın" demektir. Laiklik, devlet yapısına; sekülerlik ise bireyin yaşam tarzına atıfta bulunur. Laik bir devlette, bireyler dini inançlara göre de, dini esas almadan da yaşayabilirler; bu bir özgürlüktür. Laik sistem ve seküler toplumun zıddı, herkese dini yaşam tarzını zorunlu kılan şeriat devleti ve dini toplumdur.
Laik sistem ve seküler yaşam:
Laik sistem ve seküler yaşam hakkına karşı çıkanlar genellikle dini bir geçim kaynağı olarak kullanırlar. Kader, takdir, imtihan, sabır, tevekkül, şükür gibi kavramlar. Bu tür inançlara sahip kişilerin bu inançları sürdürme hakkı laik sistem tarafından korunmaktadır. Ancak bu düşünce yapısı bilime, ilerlemeye ve daha iyi bir yaşama karşıt bir tutum sergilemektedir. Bilim, bu tür bir mantaliteye karşı geliştirilmiş bir olgudur. Laiklik ve Sekülerizm: Dini İnançlarla Uyum İçinde mi?
Laiklik ve sekülerizm, modern toplumların temel yapı taşlarından ikisidir ve sıkça yanlış anlaşılan kavramlardır. Laiklik, devletin din işlerine karışmamasını ve her inanç grubuna eşit mesafede durmasını ifade ederken, sekülerizm daha çok toplumun dini inançlardan bağımsız olarak dünya hayatına odaklanmasını vurgular. Peki, bu iki kavram dini inançları reddeder mi, yoksa onlarla uyum içinde mi var olabilirler?
Laiklik, genellikle devletin dini kurumlar ve inançlar üzerindeki etkisini sınırlar. Bu, bireylerin dini inançlarını özgürce yaşamalarına olanak tanır. Örneğin, Türkiye ve Fransa gibi ülkelerde laiklik anayasal bir ilke olarak yer alır ve devletin dini meselelere müdahalesini engeller. Bu durum, dini inançların kişisel bir mesele olarak kalmasını ve devletin tüm vatandaşlarına eşit davranmasını sağlar.
Sekülerizm ise, toplumun dini inançlardan bağımsız olarak dünya hayatına odaklanmasını ifade eder. Bu, dini inançların toplumsal ve kültürel yaşam üzerindeki etkisinin azalması anlamına gelir, ancak bu, bireylerin dini inançlarını yaşamalarını engellemez. Seküler toplumlarda, bireyler dini vecibelerini yerine getirebilir ve aynı zamanda seküler bir yaşam sürebilirler.
İslamiyet ve sekülerizm:
Örneğin, birçok Müslüman, seküler bir toplumda yaşarken dini vecibelerini yerine getirmeye devam eder. Namaz, oruç gibi ibadetlerini sürdürürken, aynı zamanda seküler eğitim ve iş hayatının bir parçası olabilirler. İslam'da seküler bir hayatın olmayışı ile ilgili Kur'an ve hadislerde belirtilen prensipler, bireylerin hem dünya hem de ahiret için çalışmalarını öğütler.
Seküler bir dünyada nasıl Müslüman kalınır sorusu, günümüzde birçok kişi tarafından sorulmaktadır. İslamiyet, bireylerin kendi dinlerini özgürce yaşamalarına imkan verir ve laiklik ilkesi de bu özgürlüğü destekler. Böylece, bir Müslüman, seküler bir toplumda yaşarken dini vecibelerini yerine getirebilir ve inancını koruyabilir.
Sonuç olarak, laiklik ve sekülerizm dini inançları reddetmez; aksine, bireylerin dini inançlarını özgürce yaşamalarına olanak tanır. Bu iki kavram, dini özgürlükler ve vicdan hürriyeti için sağlam bir temel oluşturur ve bireylerin hem seküler bir yaşam sürüp hem de dini vecibelerini yerine getirmelerine imkan verir. Bu durum, toplumun çeşitliliğini ve bireylerin özgürlüğünü koruyarak, daha hoşgörülü ve kapsayıcı bir toplum yapısına katkıda bulunur.
Ahmet ATAM
0 notes
Text
Ölüm nasıl olacak - Kendime Yazılarım
Ölümün gerçekleşeceği anın beni en çok endişelendiren konu olduğu. O anda neler göreceğim, neler yaşayacağım? Nasıl bir şok etkisi altında kalacağım? Belki de ölümümü fark edemeyeceğim.
Ölümden korkmalı mıyız:
0 notes