#Martakert
Explore tagged Tumblr posts
seslimeram · 1 year ago
Text
Yalnızlığın Ağıtı
Tumblr media
Geniş zamanlı yalnızlıkları yaşıyoruz. Modernle��tiği zikredilen bir zaman aralığında özü, insana dair olanın tüketilmesinin olabildiğince hızlıca şekillendirildiği bir zeminde alenen bir yalnızlaştırmayı yaşıyoruz, hep birlikte, ayrı ayrı. Tümüyle birbiriyle bağdaşık hamle, eylem ve kararlar neticesinde artık aleni bir biçimde izole ediliyoruz hayattan. Kimilerini uzun çalışma süreleri, mesailer kuşatırken, kimilerini evden dışarıya adım atamamak belli bir yalnızlığa itiyor. Güncelliğin sınırlarında ekonomik, politik, siyasi, sosyal olagelen her hakkın, verili olan müştereklerin talan olunduğu bir zeminde çıka çıka piyangodan yalnız ve yalnıza o kara talih çıkıyor. Toplumun, böyle bildirilen bir seçkin güruhun dışındakiler olarak atfedilen sıradan insanlar için her şey iş bu raddeden sonra kesintisiz bir işkencenin ta kendisine dönüşür. Dönüşümü mutlak ve yalın bir teslimiyet üstünden ele alan baş amir ve şürekasının sunduğu ülke gamında, ırkçı, dinci, pragmatist ve ezberleriyle çokça hedef almak dışında hiçbir yönün var edilmediği bir izlek var edilir. İzole edilebilenlerin sayıca çoğaltımı, zorbalığı icraat gibi duyumsatan fahrettin efendinin iletişim başkanlığındaki tüm o icatları, propagandasıyla yaşam alt üst edilir. Ne ki çok az insan bunun farkındadır.
Bütün bütün doğrudan bir biyopolitik tahayyül olarak hayatın kuşatılması kesintisiz halde yinelenirken nefrete tutunmuş bir dille hizalar çekilir biraz daha derinlere. Yalnızlaştırma sadece kalem oynatarak değil haddizatında eylemlerle birlikte var edilendir kesintisiz bir halde. Yenilendiği söylenen ülkenin, saray soytarısı olmaktan öteye geçmemiş temsilleri, köşe kadıları vesaire o yıkıcılık dolu, izolasyon mefhumundan bahis açmazlar misal. Açık ara bir tahakküm şeceresi yinelenirken, devletlinin sunduğu hattın en doğrusu, tek doğru olduğu sanrısı üstünden güncellenen her edimde biraz daha derin ve kalıcı bir tahakkümü yaşama dahil ederler. Sözün kıymeti harbiyesinin tükenişi bu noktada belirgin olur. Belli bir yarının değil, bir şimdinin değil her şekilde her yönüyle yaşama eyleminin -topyekun- mahvedilmesinin şekillendirildiği bir zeminde nefrete / ırkçılığa bel bağlayarak bir yarını imal etmek söz konusu edilir. Yalnızlaştırmak bu sürecin bir parçasıdır. Belirgin bir halde bitimsiz bir istençle birlikte kötürüm kılınmış demokrasi, yok etme siyasetinin apartı olan bir hedef alma, iki yok sayma, üç nefrete yem edip ses kestirme bu ülkede olağan akışı tek bir günün nasıl biçimlendirildiğini de örneklemeye kafi gelecektir, öyle ama böyle!
Evrensel Gazetesinden aktaralım: “Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’a yönelik 19 Eylül’deki saldırısı ve 20 Eylül’deki ateşkesin ardından Karabağlı binlerce Ermeni, Ermenistan’a sığınmaya başladı. Öte yandan yarın Brüksel’de Azerbaycan ve Ermenistan yetkilileri arasında bir görüşme gerçekleştirileceği bildirildi.
Binlerce Karabağlı Ermeni Göç Etti
Agos gazetesinin haberine göre, bugün yerel saatle (25 Eylül 2023) 12.00 itibarıyla Dağlık Karabağ’dan 4 bin 850 kişi Ermenistan’a giriş yaptı. Ermeni yetkililer bölgede yaşayan 120 bin Ermeni’nin tamamının göç edeceğini açıklamıştı. Ermenistan hükümeti bu kişilerden büyük bir kısmının kayıtlı olduğu yerlere gitmek istediğini, kalanların ise halihazırda devlet tarafından belirli bölgelere yerleştirildiğini belirtti.
"Benim Neslimin Gördüğü Dördüncü Savaş"
BBC Rusça ise binlerce Karabağlı Ermeni’nin, Karabağ’ın fiili başkenti Stepanakert’teki havaalanı yakınındaki çadır kampında yaşadığını yazdı. Habere göre insanlar Azerbaycan ordusunun zulmünden korkuyorlar ve yakınlarda konuşlanmış Rus barış güçlerinin korumasını ve arabuluculuğunu bekliyorlar.
BBC’ye konuşan gazeteci Siranuş Sarkisyan, “Mevcut şartlarda burada kalmak isteyen benim yaşımda kimseyi tanımıyorum. Öte yandan yaşlı akrabalarım burada ölmek istediklerini söylüyorlar. Daha önceki Karabağ savaşlarında oğullarını kaybettiler. Benim neslim için bu zaten dördüncü savaş” dedi.
"Uluslararası Gözlem Misyonu Oluşturulmalı"
Ermenistan-Azerbaycan sınırındaki ABD Kongre heyetine başkanlık eden ABD Senatörü Gary Peters da Dağlık Karabağ halkının “çok korktuğunu” belirterek, uluslararası bir gözlem misyonunun oluşturulması çağrısında bulundu.
Peters, “Dünyanın burada tam olarak neler olduğunu bilmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi: “Azerbaycan hükümetinden görülecek, endişe edilecek bir şey olmadığına dair açıklamalar duyduk. Ancak durum gerçekten buysa, uluslararası gözlemcilerin bunu doğrulama fırsatına sahip olması gerekir" dedi.
Azerbaycan ordusu henüz gazetecilerin Stepanakert’e yaklaşmasına izin vermiyor ve bölgedeki tüm basın hareketlerini sıkı bir şekilde kontrol ediyor. Azerbaycan ordusu, gazetecilerin Karabağ’da sadece Şuşa’ya girmesine izin verdi. Basına Dağlık Karabağ Ermenilerinin son günlerde teslim ettiği ağır teçhizat ve silahlar gösterildi.
Rusya Savunma Bakanlığına göre bugüne kadar Karabağ Ermenileri 800’den fazla ateşli silah ve 5 bine yakın mühimmat teslim etti.
Brüksel’de Ermenistan – Azerbaycan Görüşmesi
Öte yandan Azerbaycan ile Ermenistan arasında yarın (26 Eylül) Brüksel’de, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Müşaviri Hikmet Hacıyev ile Ermenistan Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Armen Grigoryan’ın katılımıyla bir görüşme yapılacak.
Ermenistan’ın resmi haber ajansı Armenpress’in Ermenistan Güvenlik Konseyi Genel Sekreterliğine dayandırdığı haberine göre, görüşmeye, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel’in danışmanları da katılacak.”
Görüşmede, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan arasında 5 Ekim’de İspanya’nın Granada şehrinde yapılacak görüşmenin hazırlıkları ele alınacak.
Aliyev, Paşinyan ve Michel, 14 Mayıs’ta Brüksel’de üçlü toplantıda bir araya gelmiş ve 1 Haziran’da Moldova’da düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu (AST) Zirvesi kapsamında Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Almanya Başbakanı Scholz’un da katılımıyla beşli toplantı yapmıştı.”
Kısır bir döngü içerisinde endişelerini bildirmek dışında hiçbir şeyi var etmeyen batının, ol nihai memurunun yüzüne doğrudan söylendiği gibi, Azeri despotizminin karşısında hiç ama hiçbir varlık gösteremeyen Amerika gibi kendini dikte eden bir cerahat ülkesinin ve tabi ki yıkımda en büyük paylardan birisine sahip, bir zamanların dostu Rusya devletinin o pelesenk ettikleri cümlelerle bir biçimde Artsakh’taki hayat imgesi, Ermeni’nin yaşama gayreti sönümlenmeye yüz tutar. Bütünüyle vaat olunanların nasıl hiçe sayıldığı, gerçekçi bir yüzleşme sahici bir otonom / defacto değil kalıcı bir çözümün önüne setler çekilerek bir kere daha Ermeni’nin sınavı kesintisiz kılınır. Yapayalnızlık bu raddede, aralıksız dört gündür devam eden bir göç sahnesinde, doksan bini bu satırları yazdığımız gün aşmış ola gelen bir tehcirle hikayeyi tüketir. Sözün kesintisiz eksiltilmesi, yalnızlaştırılıp, Türk ve o Azeri devleti için terörist / çete / mihrak / düşman olarak bildirilen yerel halkın / kökünü bir kere daha kaybetmesinin yolu / zemini açılır. Her şey paldır küldür, her şey aleni bir tehcirin zemininde ilerler. Yarının kapkaranlık bir yalnızlığa çıkmasının zemini bir de böyle var edilir.
Euronews’ün haberini iliştirelim: “Birleşmiş Milletler, Azerbaycan hükümetinin daveti üzerine, yaklaşık 30 yıl aradan sonra Dağlık Karabağ'a bir heyet göndereceğini duyurdu.
Ermenistan, Dağlık Karabağ’dan gelen Ermenilerin sayısının 100 bine çıktığını açıkladı.
Azerbaycan Sağlık Bakanlığı ise Dağlık Karabağ’da geçen haftaki çatışmalarda 192 Azeri askerinin ve bir sivilin hayatını kaybettiğini ve 500 askerin yaralandığını aktardı.
Bu arada Birleşmiş Milletler (BM), Azerbaycan hükümetinin daveti üzerine, Karabağ'a bir heyet göndereceğini duyurdu.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Sözcüsü Nazeli Bağdasaryan, Ermenistan'a giriş yapanların sayısının 100 bin 417 kişiye ulaştığını duyururken, Karabağ'da, ayrılmaya hazırlanan az sayıda kişinin kaldığını bildirdi.
Resmi verilere göre Dağlık Karabağ'da 120 bine yakın Ermeni yaşıyordu.
Rus basınından Interfax'ın aktardığına göre, Karabağ'da "çoğu memur, acil servis çalışanı, gönüllü, bazı özel ihtiyaçları olan ve ayrılmaya hazırlanan kişilerden oluşan" yaklaşık birkaç yüz kişi kaldı.
BM heyeti, 30 yıl aradan sonra Dağlık Karabağ'a gidecek
Bu arada Birleşmiş Milletler (BM), Azerbaycan hükümetinin daveti üzerine, Karabağ'a bir heyet göndereceğini duyurdu.
BM Sözcüsü Stephane Dujarric, günlük basın toplantısında, 30 yıl aradan sonra BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisinden bir heyetin, hafta sonu bölgeye gideceğini ve heyetin sahada durum tespiti yapacağını bildirdi.
Dujarric, asıl amacın insani ihtiyaçları tespit etmek olduğunu belirterek tüm tarafların uluslararası ve insani hukuka saygı duyması gerektiğinin altını çizdi.
Azerbaycan hükümetinin, azınlıkların haklarına saygı duyacağı yönündeki açıklamasından haberdar olduklarını aktaran Dujarric, BM'nin bölgeye 30 yıldır erişimi olmadığını, bu nedenle heyetin ziyaretinin önem taşıdığını ifade etti.
"BM heyeti Azerbaycan hükümetinin tam desteği ve daveti üzerine bölgeye gidecek" bilgisini veren Dujarric, bölgeye neden erişim olmadığına ilişkin ise "Çok karmaşık ve hassas jeopolitik nedenlerden ötürü." değerlendirmesini yaptı.”
Genel geçer değil, doğrudan yalnızlaştırmanın kıyısında bir yaşamda var olma tahayyülü yerle bir olunur. Ermeni’nin izinin kalmaması adına süre giden bir hengame içerisinde otuz iki / üç yıllık ihtilaf hızlandırılmış bir “exodus” ile noktalanır, alelacele. Yaralar artık çok daha belirgindir. Laf ola beri gele değil sahiden de cürmün her neleri var edebildiği ol Sumgayit Pogromunda Azerbaycan’dan kovulan Ermeni’nin de son sığınağı addedilen bir yerleşke / yaşam alanı toptan yok edilmenin kıyısına taşınır. Cerahatli bir biçimde sürekli olarak Xocalı Kırımının konuşulduğu bir zeminde orada kaybedilmiş 650 insanın yarasını daha da fazla kanatarak bir barışa ulaşılacağı zannedilir. Xocalı kırımını misliyle aşan en son saldırı sırasında sadece tek bir günde 192 Azerbaycan kolluğunun hayatını yitirdiği bir “exodus” mudur barışa vardıracak olan. Öte yandan, Ermeni’nin hakkının hiçe yazılıp, Martakert, Martuni’den gelen görüntülerde, daha geçtiğimiz kırk dört günlük savaşta olduğu gibi evlerin talan edildiği, hakaretlerin tabelalara saldırmaktan, Ermenice görünen, Ermeni’ye ait bilinen her neyse onu imha etmekten geçtiğini, boşa mühimmat yakarak da gösteren bunu gururla paylaşan bir zeminde barış sahiden o topraklara gelmiş midir? Bir biçimde Artsakh artık Azeri’nin Qarabağı olmuş mudur, bunca yapayalnız kılınmış iki halk varken. Gerçekten.
Stepanakert’ten ayrılmak için benzin almaya çalışanların bulunduğu sahadaki patlamada en son bildirilene göre yüz doksan insan canından olur. Karşılaştırılan şeyin hazin sureti şu sağda solda gördüğümüzdür: “Xoçalinin gisasini Baki nefti aldı, Allah böyükdü” Bir biçimde birbirinden ilelebet ayrıştırılmaya devam ediliyor iki halk. Yaratılan yalnızlaştırma, iş işten geçtikten sonra çıkagelen birleşmiş milletler heyetleri, yaşatılan savaş ikliminin ne Ermeni, ne azeri için tek bir iyi gün getirmeyeceği muhakkak iken halen havanda sular dövülsün isteniyor. Stepanakert, Martuni, Askeran, İvanyan, Şoğ, Martakert, Aygestan, Haçen nice yer bugün artık Ermeni’den azade kılınır. Azerbaycan kendine zafer naraları ile avuturken aslında tümden elinden kaçırdığı bir ikilemle baş başa kalır. Ayrımcılığı gemiye azıya almış nefretle birlikte sulandırılmış bir milliyetçi hezeyan silsilesi ile birlikte yaşama iradesi toprak olur, kendi deyimleriyle gorbagor kılınır ilelebet bir kere daha. Durduğumuz eşik, sözüm ona sınırların kaldırıldığı, kişisel özgürlüklerin ve kimliksel tahayyüllerin daha açık savunabildiği bir zemini işaret ederken, dünya artık o eski dünya değil denilip durulurken 2020’den bu yana başlayan süreç, yepyeni bir 120 bin kişilik bir mülteciyi var eder. Haymatlos, köklerinden uzak ve bir biçimde bitmeyecek olan travmalarla birlikte var edilecek bir yaşam bahsi. Bütünüyle her şey ortada. Zaferlerin ardılı / sonrası hep aynı karanlıklara çıkıyor. Sahiden gören, anlayan kalmış mıdır ki? Kafkasların bir kere daha kanayacak kadar dermanı kalmış mıdır? Düşünür müydünüz.
Ek: Şu bağlantıdaki kısacık karşılaşma zaten her şeyi bildirirken sahiden düşünür müydünüz, yarın ne getirecektir?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Artsakh Refugees, Goris, Armenia, September 29, 2023 - Scout TUFANKJIAN
0 notes
haykhighland · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media
[left: Anam is 90 years old. She lived through the Nakba in 1948, and today she was displaced again from the city to the south of the Gaza Strip.]
via ig: belalkh
[right: Amalia born in Martakert, Artsakh in 1920. Older than the borders of her region. She has experienced genocide all her life. She is now a refugee.]
via ig: stufankjian
4K notes · View notes
look-sharp-notes · 1 year ago
Text
Tumblr media
#Mood #evening #indigo #Martakert
6 notes · View notes
massispost · 5 months ago
Photo
Tumblr media
New Post has been published on https://massispost.com/2024/07/atamian-family-announces-8th-100000-commitment-to-border-village-communities/
Atamian Family Announces 8th $100,000 Commitment to Border Village Communities
Tumblr media
Two New Families Move into New Homes in Nerkin Karmir Aghbyur NERKIN KARMIR AGHBYUR, AM. – On June 23, Sarkis S. and his family, who are refugees from Artsakh’s Martakert Region, moved into their new rebuilt permanent home in the border community of Nerkin Karmir Aghbyur.  Karine S. and her two young sons also moved into a fully rebuilt home in the same village.  Jean-Marie, Lori, Narine and Stepan Atamian made this possible through their generous and continuous support of this important border community. “With the completion of these two homes for families in Nerkin Karmir Aghbyur, I am pleased…
0 notes
terakopian · 2 years ago
Photo
Tumblr media
War Is Never The Answer. 2022 has been horrid. The unbelievable war in Ukraine and the renewed war by Azerbaijan with Turkish support, against Artsakh (Nagorno Karabakh) and Armenia (a continuation of an attempted Genocide which started in 1915 killing 1.5 million Armenians and the 2020 attacks, which claimed more than 6,500 lives on both sides). I’m thankful that at least the eyes of the world are on Ukraine. It’s absolutely just that so many countries are providing aid, both militarily and humanitarian, even if the same countries are turning a blind eye to the military action by the modern day Ottoman Empire as they commit atrocities, murder and blockade Artsakh, resulting in shortages of food, medicine and fuel for well over 100,000 people. I’ve shed many tears since February, watching the inhumanities committed by Russian troops as Putin seems to try redefining just how inhumane, a person can be. “Victorious warriors win first and then go to war, while defeated warriors go to war first and then seek to win.” - Sun Tzu. 2022 also brought the deaths of so many amazing people in the public eye, from around the world. From Her Majesty The Queen to Olivia Newton-John, Sidney Poitier, Ray Liotta, Vivienne Westwood and Pelé, to name just a few. This is nothing of course when one realises over 17,000 Ukrainian civilians have lost their lives and around 20,000 soldiers on both sides of that conflict. I really do hope that 2023 will bring an end to the madmen who cause war. I really hope that humanity rises up in 2023. I wish for us all, a more peaceful and loving existence on all levels and for the greed of politicians to cease, so society can breath and live again. Happy new year. [caption] Towards The Front. A soldier from the Artsakh army makes his way along trenches to the front line. Martakert, Artsakh (Nagorno Karabakh). 1994. Photo: ©Edmond Terakopian/1994. #nowar #peace #nowarinukraine #nowarinartsakh #nowarinkarabakh #newyearsmessage #newyearsthoughts #newyearsmessage2023 #artsakh #nagarnokarabakh #frontline #towardsthefront #soldier #frontlinesoldier #reportage #photojournalism #kodaktrix #leica #leicam6 @leicauk @leica_camera (at Artsakh) https://www.instagram.com/p/Cm1ekBBIo-j/?igshid=NGJjMDIxMWI=
1 note · View note
euralmanac-blog · 4 years ago
Photo
Tumblr media
Workers at the Karavay bread factory watch an online video report about the ongoing war during a break from baking bread for members of the Armenian military in the front-line city of Martakert  in Stepanakert, Nagorno-Karabakh Credit: Brendan Hoffman/Getty Images
16 notes · View notes
diogofalmeida · 7 years ago
Photo
Tumblr media
Kodak Portra 160
Martakert, Nagorno-Karabakh.
August, 2016
32 notes · View notes
laterradihayk · 6 years ago
Text
Artsakh ed Armenia Occidentale parteciperanno alla Coppa Europea CONIFA 2019
– Stepanakert: per la prima volta quest’anno la Repubblica Indipendente di Artsakh ospiterà l’edizione 2019 della Coppa Europea CONIFA, partecipata dalle nazioni che non sono riconosciute internazionalmente, come l’Artsakh e l’Armenia Occidentale.
Le squadre partecipanti sono divise in 3 fasce: Fascia 1 Abkhazia Artsakh Padania Terra dei Siculi Fascia 2 Contea di Nizza Donetsk Sapmi Armenia Occidentale Fascia 3 Ciamuria Lugansk Sardegna Ossezia del Sud
La fascia 1 vede al suo interno sia l’Artsakh, in qualità di organizzatore dell’evento, sia la Padania, in qualità di vincitore dell’ultima edizione (Nord Cipro, 2017) La fase a gironi si svolgerà dal 1 al 9 di giugno negli stadi di Stepanakert, Askeran e Martakert, con un calendario delle sfide ancora da definire. I gironi sono in totale 4, formati ognuno da una squadra appartenente ad una diversa fascia. Girone A: Artsakh, Lapponia, Lugansk Girone B: Abkhazia, Contea di Nizza, Ciamuria Girone C: Padania, Repubblica Popolare di Donetsk, Sardegna Girone D: Terra dei Siculi, Armenia Occidentale, Ossezia del Sud
La Federazione Calcistica dell’Artsakh (AFF) fu fondata nel 2012, ed è attualmente presieduta da Samuel Karapetyan. La prima partecipazione della squadra nazionale dell’Artsakh ad una competizione CONIFA avvenne nel 2014, durante la Coppa del Mondo, in cui incontrò lungo il proprio cammino i successivi finalisti Contea di Nizza ed Ellan Vannin. Prima di allora si esibì solamente in due amichevoli con l’Abkhazia.
#gallery-0-5 { margin: auto; } #gallery-0-5 .gallery-item { float: left; margin-top: 10px; text-align: center; width: 33%; } #gallery-0-5 img { border: 2px solid #cfcfcf; } #gallery-0-5 .gallery-caption { margin-left: 0; } /* see gallery_shortcode() in wp-includes/media.php */
Stadio Centrale – Stepanakert (Di Raffi Youredjian – cropped from File:Stepenakert view no.2.jpg, CC BY 2.0, https://commons.wikimedia.org/w/index.php?curid=33099134)
Tumblr media
Stadio di Askeran (Di Govorkov – https://www.flickr.com/photos/81399520@N00/18512413411/, CC BY 2.0, https://commons.wikimedia.org/w/index.php?curid=40760512)
Stadio Vigen Shirinyan – Martakert (Di Ліонкін�� – Opera propria, CC BY-SA 3.0, https://commons.wikimedia.org/w/index.php?curid=11233611)
Tumblr media
Logo della Federazione Calcistica dell’Artsakh
Tumblr media
Logo della Federazione Calcistica dell’Armenia Occidentale
(Fonti: link1, link2, link3)
Artsakh ed Armenia Occidentale parteciperanno alla Coppa Europea CONIFA 2019 Artsakh ed Armenia Occidentale parteciperanno alla Coppa Europea CONIFA 2019 - Stepanakert: per la prima volta quest'anno la Repubblica Indipendente di Artsakh ospiterà l'edizione 2019 della Coppa Europea CONIFA, partecipata dalle nazioni che non sono riconosciute internazionalmente, come l'Artsakh e l'Armenia Occidentale.
0 notes
undsowiesogenau · 4 years ago
Text
Martakert
Manchmal stelle ich mir Menschen wie Städte auf einer Weltkarte vor und Kontakte wie Straßen dazwischen. So kann ich Begegnungen mit seltsamen Leuten als eine Art Roadtrip verstehen, zum Beispiel von Frankfurt nach Martakert in Bergkarabach.
Heute rief im Büro eine Frau an, die mich sodann wild beschimpfte. Sie hatte einen Artikel von mir gelesen und behauptete, die Aussage, die Maskenpflicht werde nicht überall eingehalten, sei falsch. Bei ihr in Lüneburg trügen alle Maske. Sie sei empört darüber, dass Lügen in der Zeitung stünden. Am Schluss hielt sie einen etwa vierminütigen Monolog und legte dann rasch auf.
Abends sprach mich vor dem Haus eine Eritreerin an. Sie stellte sich mit ihrem Namen vor und erzählte mir etwas von einer gesperrten EC-Karte, Geld vom Amt, das am 15. August komme, und von ihren Kindern, für die sie Essen kaufen wolle. Darum frage sie die Nachbarn nach Kleingeld, das sie Mitte des Monats zurückzahlen werde. Ich gab ihr zehn Euro. Sie fragte nach meiner Handynummer, damit sie mir eine Whatsapp schreiben könne, wenn das Geld da sei. Ich gab ihr die Nummer. Aus irgendeinem Grund bin ich sicher, dass sie nicht gelogen hat.
6 notes · View notes
seslimeram · 1 year ago
Text
Tanış Bir Karşılaşma: 1915 Yeniden!
Tumblr media
Bir dönüşüm içerisinde mutlak, kati, kesin yıkımın dönemeçleri arşınlanıyor. Gelmişi ile geçmişi ağır insanlık sınavlarıyla lebalep dolu bir sahnenin şimdisi ve geleceğinin de tüm o yıkımlarla bina olunmasına çaba sarf ediliyor. Demokrasi ağızlarından / nutuklarından hiç eksik edilmezken, her gün aralıksız zikredilirken hakikat cürmün ta kendisinin kılınır. Yenilenmiş ya da ismen yeni olarak anılan ülkede kötülüğün pratikleri birer ikişer gerçek kılınıyor. Bir dönüşüm hali içinde mutlak olagelen yıkım bir icraatmış gibi paylaştırılıyor. Tek bir gün huzur tek bir an olsun hürriyet, tek bir an olsun sulha yer bırakılıyor. Bütün o hallerin devamlılığında bir yarın bina edilmeye çalışılıyor ki her şey kapkara. Her an, her şekilde yönelimini kötülükten yana kuran bir devletli ahlaksızlığının yanında cürümlerle, o mutlak, kesin yıkımın dönemeçleri arşınlanıyor. Tekil değil hep ama her dem doğrudan icrasına devam olunan hamlelerle birlikte bir cürmün evreleri aşılıyor. Geleceksizliğini bir biçimde muhafaza ederken yolun sonunun hepten karanlığa çıkartıldığı bir düzlemin her anlamda faaliyeti gerçek kılınıyor. Yıkıcılık her yerde.
Fikrin, sözün ehemmiyeti yitirileli çok oluyor bu sahnede. Böyle afaki bir cürmün varlığı için çabalanan bir uzamda yıkımın dönemeçleri mutlak kati bir biçimde dönüşüm denilip durulurken var ediliyor. Bir gün bir vekil hedef kılınıyor. Salt, sırf o yıkımı var etmiş ola gelen resmi üniformayı işaret ettiği için. Evleri başa çalan, yaşam sahalarını alt üst ederek yıkımlara rehin eden / bilen bir anlayışın kırıma ulaşan tehdit ve yıldırı hallerine dikkati bildirdiği için demokratik bir ülke şiarını savunan zeminde kırmızı çizgiler yanıp söner. Ol şovenizme tutunmuş akılların, iktidarı sabah akşam eleştiren sözüm ona kurucu önderi takip eden akım / şahsiyetlerin gizlisi açığı derini düzü devletli katının ve her şeye hazırlıklı olan linç pratiğini içselleştirmiş olan bir güruhun tahayyülleriyle birlikte bir habis karabasan, bir kere daha kanıtlanmış olan suçlarla yüzleşme gailesi çöp kılınır. Asıl mesel değil hedefe konan vekilin meseli söz konusu edilerek konu bulandırılır. Bundan ala yıkım, bundan büyük bir hırsla bütünleşik bir yok sayma söz konusu mudur, sahiden de var mıdır? Kürd halkı başta olmak üzere, Bakur Kürdistan’ı sathı mahallinde yaşama çabası veren, Ezidi, Alevi, Süryani, Ermeni, Arap, Kıpti, Keldani vesair inanç ve kimlik guruplarına karşı doğrudan var edilmiş ayrıştırıcı suçları fark edemedikten sonra yüzüncü yıl kimi kapsar, kimin ülkesidir ki bu ülke?
Uzak öte değil asırdan uzunca bir zamandır bir düşman addedilen Ermeni kimliğinin tam da bir kere daha linçle buluşturulduğu şu geçtiğimiz günler de o keskin yıkımın her nasıl bir dönemeci var ettiğini bildirecektir. Sovyet Rusya’nın sayesinde esaret altında kalmış, Sumgayit pogromu ile sınanmış olagelen Artsakh Nagorno karabakh’a yönelik geçtiğimiz hafta Azeri devletinin var ettiği saldırılar sonrasında anakara Türkiye’de ortaya serilmiş o nefret edimi zaten yüzleşmekten kaçınılan yıkıcılığı tekrardan gündemin ortasına taşır. Nasıl olsa arkasında Rusya, Türkiye, İsrail, Avrupa Birliğinin ta kendisini bulamayan bir Ermeni kimliği söz konusuyken, Azerilerden yana taraf olunmayacaktır da kimden yana taraf olunsun değil mi? Mesele sadece o kısım değildir, bir toprak parçası üstünde hemen hemen bin beş yüz yıldır var edilen bir yaşam pratiğinin, otuz üç kusur yıllık bir çekişme, karşılıklı iki savaş sonrasında var edilen sürekli kan akıtan bir kısır döngüye rehineliğinin sorgulanması söz konusu edilmez. Stalin ve şürekasının 120 bin civarında Ermeni’yi geçmiş zaman tıkıp, sıkıştırdığı bir yurt bellemelerine vesile olduğu yerdeki haklarını göz ardı edip, o doksanlardaki gibi yeniden saldırganlığı savunan, toprağın yegane sahibi olduğuna inanılması salık verilen Azerbaycan’ın mimli çetecisi, sermayenin pezevengi Aliyev efendinin çıkarlarına göre yem edilmiş / bombalara esir kılınmış bir halka küfürler yağdırılır. Stepanakert kent merkezinden, Martakert’e, Martuni, Hadrut ve nice yere açık bir saldırı gerçekleştirilirken bunun otuz üç yılın bitmeyen kaçıncı rövanşı olduğu izahına girişilir. Despot bir rejimin eline ORusPutin eliyle itilen yalnızlaştırılan bir halkın imdatları buralarda kara mizah komedisi kılınır. Şiddetle övünenlerin pratikleri bütün o cürüm hemhal hallerle çürümüşlük artık bu sinemadadır.
Çürümüşlük dolu ülke gerçekliğini unutan, bir anda kenara çeken o yerli ve milli tayfa ile ırkçılığından zerre gocunmayan, bir yandan da kurucu önderlerinin yolunu takip ederken onun dediği gibi bu şerefli topraklarda tek bir Ermeni’nin hakkı yoktur, olmayacaktır bahsini yeniden dirilten bir akımın sunduğu şey o mutlak, keskin yıkımın bir başka evresidir. İnsani yıkım söz konusuymuş, çoluk çocuk dokuz ay aç kalmış, açlıkla sınanmış, mesel edilmez. Öteki olarak anılanı, ayrılıkçı nam işaretleme ile tanıtan ağzından salyalar saça duran sarayın ol soytarı medyasının ezberleriyle bir linç furyasıdır sürdürülür. 19 Eylül Salı öğlen saatlerinde açıklanan ateşkes durumuna (ki asla durmaz Azeri silahlı kuvvetleri) Artsakh’ta bir insanlık kırımı güncellenir. İnsanların alelacele bir yerlere sığınma telaşı, Stepanakert Havalimanında bekleşen binlerce insan ile gerçek bir imdat çığlığı var edilirken cürmü hep sahiplenmiş, en baştaki sözüm ona barış mimarı büyük ustanın ta kendisinin direktifi doğrultusunda şurada kalan kırk küsur bin Ermeni’ye de gün yüzü gösterilmez. Küfrün bir biçimde lincin, bir biçimde birilerine ev olabilmiş bir sahnenin başa göçertilmesi sorun edilmesin istenir. Bunlardan ala yüzsüzlük bu kadar afaki bir cürüm bütünleş hal mi vardır, bu kötülükler değilse o yıkımı anlatacak olan her ne izah edebilir ki sahi ama sahiden?
Artsakh (Karabağ) İnsan Hakları Savunuculuğu Ofisi'nin derlediği bilgiye göre, Azerbaycan'ın geniş çaplı saldırısı sonucu saat 21.30 (20 Eylül 2023) itibarıyla en az 200 kişi öldü, 400'den fazla kişi de yaralandı. Bir yanda baş amirin terörle müzakere olmaz bahsi, bir yanda yine baş amirin ezin geçin meyilli meramı. Bir yanda bir muğlak devletin tıpkı Türkiye gibi despotik bir yapının pençesine düşürülmek istenen, otuz sekiz haftadır bir biçimde o Bibi namussuzuna direnilen bir zeminde el altından satılan silahların gölgesi, Ermenistan’ı ülke olarak tanımayan tek ülkenin, ne tesadüftür roketatar üretip onu da Azeri devletine peşkeş çekebildiği bir zeminde bu haller kötülüğü aksettirmeye yeterli gelmezse ne gelebilecektir? Sonuç, Xocalı Kırımındaki Azeri kayıpları, Sumgayit pogromu sırasında katledilmiş olan Ermenileri onlarca kez kapsayan, aşan, ikinci savaşın ardından ortaya çıkan cerahatli bir yok ediş halinin tekrarı değilse nedir ki sahiden? Kesin ve kati yıkımın evreleri arasında günler geçirilirken istikametin kapkaranlığı Stepanakert, Martakert, Martuni, Hadrut, Berdzor’dan görünenler zaten her şeyi özetlerken hala mı anlam ihtiva etmez bütün o yıkım döngüsü. Konu Ermeni halkının yanı sıra, Azerbaycan için kullanışlı addedilen, her türden hakları gasp edilmiş Talişlerin de hakkaniyetini bildirip, Agop nasıl ölüme yollanıyorsa, Ali’nin de aynen ölümünün kabullenilmesini barındırır. Bunca cürmün ortasında onca sessizlik sayesinde bugün Artsakh, Dağlık Karabağ halkının geleceğinin muamma konulduğu bir soykırım masa üstünde bir hal ya da ihtimalden gerçeğin ta kendisine evirilir.
Binlerce yıldır var edilmiş olagelen bir yaşam temsilinin, Joseph Stalin eliyle bir devletin sınırları içerisinde Osetya, Acarya, Kabardey Balkar, Dağıstan, Çeçenya, Abhazya gibi Artsakh ya da güncel Nagorno Karabakh / Dağlık Karabağ’ın da terk edilmesinin cezalandırılması bir kere daha ölümlerle / yoksunlukla / sürekli artan bir ivmedeki ön yargılarla şekillendirilir. Üç yıl sonra, geçtiğimiz aylardaki küçük tefek tacizlerin yanında artık aleni ve yirmi dört saat içerisinde Beyaz Bayrağın dalgalandığı bir hızlandırılmış yok etme sürekliğine hiçbir biçimde hayata yer verilmeyen zeminde yıkımın dönemeçleri sonlanır mı sahiden? On binlerce insanın birden mülteci konumuna yükseldiği, bir anda Martuni, Martakert gibi sınır boylarında yer alan iki sinir ucundaki kentlerin tastamam delik deşik kılınmaya çalışıldığı, Stepanakert’in ortasında bir mezarlığın anbean kazılan yeni mezar yerleriyle büyüdüğü bir menzilde sabah akşam bir toprak parçası Azeri devletinin hükümranlığında olsa ne yazar, bir memleket daha elden gittikten sonra? Tümden yıkımın dönemeçlerinde ilerlenip durulurken, pan-türkist hamlelerin ardılı sıra bir sahadaki yıkıcılığı gerçekliğini korurken sahiden nereye varacaktır ki hayat her gün herkes için ölüm kapı eşiğinde bekletilirken?
Uluslararası Ceza Mahkemesi Eski Başsavcısı, Luis Moreno Ocampo’nun Washington Post’ta yayınlanan makalesindeki tahayyüller de mi bir şey anlatmamaktadır misal, hala! “Ocampo "Aliyev, Laçin Koridorunu kapatarak Dağlık Karabağ'ı 120.000 Ermeninin yaşadığı dev bir toplama kampına dönüştürdü" değerlendirmesinde bulundu.
"Bundan sonra ne olacak?" sorusuna yanıt arayan Ocampo şu görüşleri paylaştı:
"Dağlık Karabağ yetkililerinin teslim olmasının ardından uluslararası toplum Aliyev'e bölgedeki Ermeni vatandaşlarının tüm haklarını güvence altına alması çağrısında bulundu. Aliyev hükümeti etnik temizlik yapmayacağını söyledi ve "yeniden bütünleşmenin" bölgeye refah getireceğine dair dünyaya güvence verdi. Ancak daha önce yapılanlar göz önüne alındığında bu retorik boş bir konuşmadır. Azerbaycan'ın hedefleri Dağlık Karabağ sınırlarının ötesine geçiyor. Aliyev, 2010 yılından bu yana defalarca Ermenistan topraklarından 'Batı Azerbaycan"'olarak söz ederek, Ermenistan'ın tamamen yasadışı bir devlet olduğu yönündeki uzun süredir devam eden iddialarını yineledi."
Ocampo "Amerika Birleşik Devletleri bir yüzyılı aşkın süre bu konu hakkında sessiz kaldı ve bu sessizliğin acı sonuçları oldu. Geçen kış başlayan ve şimdi daha şiddetli bir aşamaya giren yeni soykırımın durdurulması için bugün Ermenilerin Biden dahil dünya liderlerine ihtiyaçları var."
Bir dönüşüm içerisinde mutlak, kati, kesin yıkımın dönemeçleri arşınlanıyor. Temel yaşam hakları, barınma ve beslenme gibi konuların toptan taca atıldığı, yaygın medyanın her Ermeni’yi, ister sınır içinde burada kalan, ister Artsakh, Nagorno Karabakh’da kalan isterse de bilfiil Azerilerin yeni icadı Batı Azerbaycan söylemine kurban edilmek istenen o Ermenistan’da olsun hayattan kazılmasının gerektiğine dair yorumlar varken hangi sorun tükenir, hangi yıkıma dur denilebilir ki? Xocalı kırımının onlarca katı insanın can verdiği, Bakü / Sumgayit pogromunun Ermeni kimliğini misal toptan Azerbaycan’dan silip attığı bir zeminde onca yaşanmışlık, toprağa düşen Ermeni’yi saymadan binlerce öz Azeri, Taliş vesair halktan olanın ölümlerini bilmeden, sayıları göz ardı edip, Turancılık hayalleriyle kime ne iyilik getirilebilecektir? Baş efendinin zıvanadan çıkmış gibi saydırıp döktürdüğü Artsakh Ermenilerine yönelik düşmanlaştırıcı tavır, açık aleni Ermeni kimliğine yönelik “çeteci”, “çapulcu” benzeri yakıştırmalarla şuralarda kapı komşunuz olanlar da dahi ötekileştirilirken kim sonlandıracaktır yıkımın parametrelerini nasıl?
Bırak Ermeni’yi bir kenara, Azerbaycan’da savaşa karşı çıktıkları için otuz gün gözetim / tutsak kılınan “Amrah Tahmazov, Nurlan Gahramanli, Afiaddin Mammadov, Nemat Abbasov, Emin Ibrahimov’da” mı bir şeyler anlattırmaz. Halen mi anlaşılmaz. Yönelimin, bir gelecek tahayyülünün toptan çürümeye teslim edildiği zamanlardayız yine, yeniden. Modern ülkenin yeni yüzyılı derken 1915’in karanlığını bir kere daha imal ederek, aynı hattın üstünde yürüyerek bir yarın bina etmeye çalışılıyor. Ahlar biriktirmiş bir coğrafya, bir kere daha kanla, canla sınansın isteniyor. Küçük tefek, yoksun ama bir biçimde modern olanın kıyısında kendi ritmini yakalamış olan bir hayat imecesinin köküne kibrit suyu döküldü, dökülüyor. Amaras Manastırı gibi beşinci yüzyıldan bu yana varlığını sürdüren bir kalıt, yapıt, okulun, Ermeni dilini var eden Mesrop Maştots’un izlerini / var ettiği onca değeri kim sahiden talan edebilir ki? Böyle açık bir kırım / imha tahayyülü karşısında hayatı Türkçe, Ermenice savunamadıkça hiçbir yarın iyilik getirmeyecektir sahiden bunu anlıyor musunuz? Bu da sizlere bir şey ifade etmiyor mu...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Siranush SARGSYAN – From Shelters In Stepanakert 9/20/2023 – Associated Press
0 notes
armeniaitn · 4 years ago
Text
Artsakh calls on foreign governments to stop feeding ongoing aggression two rogue states and international terrorists
New Post has been published on https://armenia.in-the.news/politics/artsakh-calls-on-foreign-governments-to-stop-feeding-ongoing-aggression-two-rogue-states-and-international-terrorists-61768-06-10-2020/
Artsakh calls on foreign governments to stop feeding ongoing aggression two rogue states and international terrorists
Tumblr media Tumblr media
The Foreign Ministry of Artsakh calls on governments of the respective countries to stop feeding the ongoing aggression against Artsakh by two rogue states and international terrorists, as well as to suspend the supply of weapons to the criminal triple alliance, and not to provide their territory and airspace for military supplies to Azerbaijan and Turkey.
“Continuing unsuccessful attempts to achieve any of the set military goals and suffering serious losses in manpower and equipment, the armed forces of Azerbaijan, under the direct control and command of Turkey, continue with a rapidly growing intensity attack against the peaceful population and civilian infrastructure of the Republic of Artsakh. The cities of Stepanakert, Shushi, Martakert, Martuni, Hadrut and other communities across the republic continue to be under massive missile and bomb attacks,” the Ministry said in a statement.
It noted that “the ongoing attacks on civilians and civilian objects leave no illusion that the real purpose of the aggressive war unleashed by Azerbaijan and Turkey, with support of the terrorist organizations fighters from the Middle East is the extermination of the people of Artsakh in continuation of the policy of the Armenian genocide.”
“We emphasize that countries providing military support to the criminal triple alliance, in particular those providing offensive weapons and ammunition, which is being used against peaceful population and civilian infrastructure, undoubtedly bear their share of responsibility for the ongoing crime against humanity. Particularly egregious is the fact that the supply of arms is taking place during the evolving military aggression, and while the entire civilized world has condemned the use of force and called for an immediate end to hostilities,” the statement reads.
The Ministry called on governments of the respective countries to stop feeding the ongoing aggression against Artsakh by two rogue states and international terrorists, as well as to suspend the supply of weapons to the criminal triple alliance, and not to provide their territory and airspace for military supplies to Azerbaijan and Turkey.
They once again called on the international community to recognize the independence of the Republic of Artsakh, which will allow eliminating the existential threat looming over the people of Artsakh, stop the inhuman aggression against Artsakh and restore long-term peace and stability in the South Caucasus.
Read original article here.
1 note · View note
ramilablog · 4 years ago
Text
Berdzor YOX!-LAÇIN!
Şuşi YOX!-ŞUŞA!
Karvacar YOX!-KƏLBƏCƏR!
İvanyan YOX!-XOCALI!
Martuni YOX!-XOCAVƏND!
Martakert YOX!-AĞDƏRƏ!
Akna YOX!-AĞDAM!
Jrakan YOX!-CƏBRAYIL!
Varanda YOX!-FÜZULİ!
Sanasar YOX!-QUBADLI!
Kovsakan YOX!-ZƏNGİLAN!
Stepanakert YOX!-XANKƏNDİ!
QARABAĞ-AZƏRBAYCAN🇦🇿❤️
1 note · View note
terakopian · 4 years ago
Photo
Tumblr media
A soldier from the Karabakh Army in a trench on the secondary line in Martakert, Republic of Artsakh (Nagorno Karabakh), during the war of independence (First Nagorno Karabakh War 1988-1994) between Artsakh and Azerbaijan, August 1994. Following the renewed war between the countries in 2020, the “end of war” document stipulates the surrender of seven villages in the Martakert Province to Azerbaijan. #conflict #war #soldier #trench #trenchwarfare #reportage #portrait #artsakh #karabakh #photojournalism @leica_camera @leicauk @leicasociety @leica_fotografie_international #leica #leicam6 #shootfilm @kodak (at Martakert Region) https://www.instagram.com/p/CLkkKMcnEm1/?igshid=8iv76o9h541g
5 notes · View notes
euralmanac-blog · 4 years ago
Photo
Tumblr media
Ethnic Armenians drink vodka during their last dinner before leaving their homes in the village of Maraga, in the Martakert area of Nagorno-Karabakh Credit: AP Photo/Sergei Grits
8 notes · View notes
diogofalmeida · 7 years ago
Photo
Tumblr media
Spoils of war.
Kodak Portra 160
Martakert, Nagorno-Karabakh.
August, 2016
25 notes · View notes
ditord · 7 years ago
Text
Vardenis-Martakert Highway officially opens
Vardenis-Martakert Highway officially opens
Tumblr media Tumblr media
Vardenis-Martakert Highway
The 114.6 km Vardenis-Martakert highway connecting Armenia with Nagorno-Karabakh officially opened today.  (more…)
View On WordPress
0 notes