#Garı’nda
Explore tagged Tumblr posts
duralp-99 · 3 months ago
Text
🌍𝙀𝙎-𝙎𝙀𝙇𝘼𝙈🌏 EY BENİM KUTLU VATANIM _______𝙂𝙐̈𝙉𝘼𝙔𝘿𝙄𝙉________
🗣️Öldüğünde evraklarının arasından içinde kurumuş iki yaprak bulunan bir zarf çıktı
𝙔𝙖𝙝𝙮𝙖 𝙆𝙚𝙢𝙖𝙡’in.
🔹Şöyle yazıyordu: ~"Bu zarfın içindeki hatıra, 19 Ağustos 1930’da Sirkeci Garında gece saat 10.00’da veda ettiğim aziz bir kadının göğsündeki çiçektendir. Koparıp verdiği bu iki yaprağı daima muhafaza edeceğim."
Tumblr media
•••✍️Celile muhtemelen bu aşkın devam etmeyeceğini anladığı gece Paris’e giderken Sirkeci Garı’nda vermişti Yahya Kemal’e göğsünde duran o iki yapraklı çiçeği.
Tumblr media
⚓ SESSİZ GEMİ⚓ Artık demir almak günü gelmişse zamandan Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan Hiç yolcusu yokmuş gibi sessiz alıyor Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol. Bir çok giden memnun ki yerinden Çok seneler geçti, çok seneler geçti Dönen yok seferinden. Bîçare gönüller ne giden son gemidir bu Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler. 🛳 Yahya Kemal BEYATLI
Tumblr media
🌹💙🍀🌹💙🍀🌹💙🍀🌹 AŞKLA, GÜVENLE, DUAYLA.. 🌹💙🍀🌹💙🍀🌹💙🍀🌹
36 notes · View notes
dolunay66 · 3 months ago
Text
Öldüğünde evraklarının arasından içinde kurumuş iki yaprak bulunan bir zarf çıktı Yahya Kemal’in...
Şöyle yazıyordu:
“Bu zarfın içindeki hatıra, 19 Ağustos 1930’da Sirkeci garında gece saat 10’da veda ettiğim aziz bir kadının göğsündeki çiçektendir...
Koparıp verdiği bu iki yaprağı daima muhafaza edeceğim...”
Celile muhtemelen bu aşkın devam, etmeyeceğini anladığı gece Paris’e giderken,
Sirkeci Garı’nda vermişti
Yahya Kemal’e göğsünde duran,
o iki yapraklı çiçeği...
SESSİZ GEMİ
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessiz alıyor..
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol
Bir çok giden memnun ki yerinden,
Çok seneler geçti, çok seneler geçti,
Dönen yok seferinden..
Bi çare gönüller ne giden son gemidir bu,
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu,
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler,
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler...
Yahya Kemal BEYATLI
Tumblr media
27 notes · View notes
nesrin-c · 1 year ago
Text
Onlar dil,din,ırk ve cinsiyet gözetmeksizin herkes için barış istediler.Gözlerimizin önünde katledildiler.
10 Ekim 2015 Ankara Garı’nda yitirdiğimiz canlarımızı unutmayacak ve barış dilinden asla vazgeçmeyeceğiz.
#10Ekim2015
#AnkaraGarKatliamı
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
90 notes · View notes
pazaryerigundem · 14 days ago
Text
ADARAY Cumhuriyet Bayramı'nda yeniden yollarda
https://pazaryerigundem.com/haber/190425/adaray-cumhuriyet-bayraminda-yeniden-yollarda/
ADARAY Cumhuriyet Bayramı'nda yeniden yollarda
Tumblr media Tumblr media
Sakarya’nın ADARAY’ı, 8 yıl sonra ilk seferini 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda yaptı. Başkan Yusuf Alemdar, törende ADARAY’ın 1 ay boyunca ücretsiz yolcu taşıyacağını açıklayarak, “Tek gayemiz vatandaşımızın seyahat özgürlüğü ve konforu. Şehrin trafik yükünü hafifletmeyi, vatandaşımızın ekonomisine katkı sunmayı, yolcuları en rahat ve kısa sürede hedefe ulaştırmayı arzu ediyoruz. Biliyoruz ki vatandaşımız ADARAY’ı çok sevecek ve sahip çıkacaktır. Hayırlı olsun” derken Bakan Yardımcısı Osman Boyraz, ADARAY’ın hayırlı olmasını temenni etti. Garda ve istasyonlarda vatandaşlar treni yıllar sonra sevinçle ve heyecanla karşıladı.
SAKARYA (İGFA) – ADARAY, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Adapazarı Garı’nda yeniden Sakaryalılarla buluştu ve ilk seferini yapmak üzere yola çıktı.
YOĞUN KATILIM
ADARAY’ın yeniden hizmete alındığı programda Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar’ın yanı sıra Vali Rahmi Doğan, Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Osman Boyraz, AK Parti Milletvekilleri Ali İnci, Ertuğrul Kocacık ve Murat Kaya, MHP Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, AK Parti İl Başkanı Yunus Tever, MHP İl Başkanı Oğuz Alkaş, Cumhuriyet Başsavcısı Hasan Uğurlu, SAÜ Rektörü Prof. Dr. Hamza Al, ilçe belediye başkanları, bakanlık yetkilileri, meclis üyeleri, teşkilat mensupları, STK temsilcileri, bürokratlar, muhtarlar ve basın mensupları katıldı.
ADAPAZARI-ARİFİYE ARASI 15 DAKİKA
8 yıl aradan sonra yeniden rayların üzerine çıkan ADARAY, yeni nesil vagon ve iç dizaynı, son teknoloji donanımlarıyla Sakaryalıların beğenisini kazandı.
Tren, yıllar sonra yanaştığı Adapazarı Tren Garı’ndan Başkan Alemdar ve katılımcılarla birlikte yeniden yola çıkarak ilk seferini yaptı. Mithatpaşa ve ardından Arifiye İstasyonu’na ilk kez sefer yapan tren, vatandaşlar tarafından büyük bir sevinçle karşılandı.
ALEMDAR MÜJDELEDİ: 1 AY ÜCRETSİZ
Açılışta konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar, Sakaryalı toplu taşıma kullanıcılarına bir müjde vererek ADARAY’ın ilk 1 ay boyunca ilk-ortaokulu, lise ve üniversite öğrencilerini ve tüm vatandaşları ücretsiz taşıyacağını açıkladı.
“AMACIMIZ BU TRENİ KIRKPINAR’A KADAR ULAŞTIRMAK”
Şehrin ulaşım altyapısını güçlendirmek vatandaşın en güvenli, huzurlu şekilde yolculuk yapmasını sağlamak için gayretle çalıştıklarını ifade eden Alemdar, “Bizler görevi devraldığımızdan bu yana hemşerilerimizin rahatını, huzurunu, sağlıklı bir şekilde yaşaması için projelerimizi hayata geçiriyoruz. Şehrin geleceği için birlik ve beraberlikle yol yürüyoruz. 6 ay içerisinde verdiğimiz sözleri tutmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Su indirimi, ulaşım indirimi, yeni otobüslerimiz ve şimdi de ADARAY’ı hizmete aldık. Sözümüzü yerine getirdik ve bakan yardımcımızla görüştük, amacımız inşallah sonraki süreçte bu treni Sapanca Kırkpınar’a ulaştırmak.” dedi.
  EKONOMİYE KATKI, TRAFİĞE RAHATLIK VE HIZLI YOLCULUK
Alemdar, ADARAY’la trafik yükünü hafifletmeyi, ekonomiye katkı sunmayı ve hızlı bir yolculuğu hedeflediklerini ifade ederek şöyle dedi: “Raylı sistemde proje ihalesini yaptık. Raylı sistem başlayıncaya kadar seyahat özgürlüğünü ve konforunu yaşatmaya çalışıyoruz. Özellikle bugünü seçtik. Bu topraklarda demiryollarının önemini bir kez daha hatırlatmak adına ADARAY’ımız yeniden yollarda. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bu adımla birlikte şehirdeki trafik yükünü hafifletmeyi, vatandaşımızın ekonomisine katkı sunmayı ve yolcularımızı en kısa sürede, en rahat şekilde gidecekleri noktaya ulaştırmayı arzuluyoruz. Biz biliyoruz ki Sakaryalı ADARAY’ı çok sevecek ve sahip çıkacaktır.”
“Günlük 23 bin 500 kişi kapasiteli”
Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Osman Boyraz ise, “Bakanlık olarak ülkemizin gelişmesine katkı sağlayacak ulaştırma ve haberleşme alanında projeler üretmeye devam ediyoruz. Demiryolları sektörümüz gelişerek son 20 yılda önemli bir ilerleme kat etti. ADARAY’ımız günlük 23 bin 500 kapasiteli modern elektrik setle hizmet sunacak. Seferlerin başlaması hem şehir içi ulaşımını sağlayacak hem de bölgenin gelişimine katkı sunacak.” şeklinde konuştu.
TÜRKİYE YÜZYILI’NDA SAKARYA YERİNİ ALIYOR
Sakarya Valisi Rahmi Doğan ise, “Türkiye Yüzyılı içerisinde Sakarya’da yerini alıyor. ADARAY şehir içi ulaşımda çok büyük bir hizmet görevini yerine getirecek. ADARAY’ın yeniden hizmete geçmesinde emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum.” dedi.
“SAKARYA ULAŞIMDA DAHA KONFORLU GÜNLERE KAVUŞACAK”
AK Parti Milletvekili Ertuğrul Kocacık, “Gerçekten çok önemli bir adım oldu. Bakanlığımızla beraber Sakarya’da hafif raylı sistemi de devreye aldığımızda şehrimiz ulaşımda daha konforlu günlere kavuşacak. Şehrimizin yarınları için birlik ve beraberlik içerisinde var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. ADARAY’ımız hayırlı uğurlu olsun” ifadelerini kullandı.
“SAKARYA’YA HAYIRLI OLSUN”
AK Parti Milletvekili Murat Kaya, “Arifiye’miz için güzel bir hizmete başlamış olduk. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Başkanımızda ilk 1 ay ücretsiz olacağını söyledi. Ona da ayrıca teşekkür ediyoruz. Tekrardan gelen bu hizmetin Sakarya’mıza hayırlı olmasını diliyorum” sözlerine yer verdi.
“BAŞKANIMIZA OLAN DESTEĞİMİZ DEVAM EDECEK”
MHP Milletvekili Levent Bülbül ise, “ADARAY’ımız inşallah hayırlı olur. Bu güzergahın Sapanca’ya kadar uzamasının çok daha iyi olacağını düşünüyorum. İnşallah Sakarya’nın çok daha huzurlu ve konforlu bir kent olması yönünde başkanımıza olan desteğimiz bugün olduğu gibi yarın da devam edecektir” diye konuştu.
Arifiye Belediye Başkanı İsmail Karakullukçu ve Adapazarı Belediye Başkanı Mutlu Işıksu, hizmet dolayısıyla Başkan Alemdar’a ve emeği geçenlere teşekkür etti.
  7 İSTASYON VE ÖDEME KOLAYLIĞI
Adapazarı ile Arifiye arasını 15 dakikada tamamlayacak ADARAY, Adapazarı Garı, Aziz Duran Parkı, Mithatpaşa, 32 Evler, Terminal, Arifiye Bahçelievler ve Arifiye olmak üzere toplamda 7 istasyonda duracak.
Çok çeşitli ödeme seçeneklerine sahip olacak ADARAY için Kart54’ün yanı sıra sanal kart, kredi ve banka kartları ile ödeme yöntemi olarak aktif edildi.
ADARAY’a hep birlikte binen Alemdar ve protokol üyeleri, ilk sefer için makinist koltuğuna kendileri oturdu ve treni Arifiye’ye makinistler eşliğinde ulaştırdı.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
rayhaber · 15 days ago
Text
Başkan Alemdar: ’Tüm Sakaryalıları ADARAY Törenine Davet Ediyoruz’
Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda ADARAY’ı ilk sefere uğurlayacakları törene tüm Sakaryalıları davet ederek, “Tüm Sakaryalıları Cumhuriyet’le birlikte bu sevinci birlikte yaşamaya davet ediyoruz. 29 Ekim Salı günü saat 12.00’da Adapazarı Tren Garı’nda buluşalım” dedi. Sakarya Büyükşehir Belediyesi, 8 yıl aradan sonra özlemi bitiriyor ve şehirde çok…
0 notes
darkyayincilik · 4 months ago
Text
Haydarpaşa Garı Restorasyon Çalışmaları Bu Yıl Bitiyor
İSTANBUL- Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Haydarpaşa Garı’nda devam restorasyon çalışmalarını yerinde inceleyerek, Arkeolojik ve Endüstriyel Miras Parkı Projesi’nde gelinen son nokta hakkında açıklamalarda bulundu. Restorasyon çalışmalarının iki etap halinde sürdüğünü belirten Uraloğlu, birinci etapta hasarın en çok olduğu tarihi garın çatı restorasyonuna başlandığını ve 3 yıl…
0 notes
haber71net · 10 months ago
Link
Ağrı'da tutuklu bulunduğu cezaevinden 2015 yılında firar eden ve "kasten öldürme" suçundan hakkında kesinleşmiş 18 yıl 3 ay hapis cezası bulunan hükümlü, Kırıkkale Tren Garı'nda polis ekiplerince yaka... ---------------------------- Haberin devamı haber71.net'te.
0 notes
yeniyazar · 1 year ago
Text
Bekleme
Her şeyin başladığı yere geldim. Bundan tam elli sene önce Sirkeci Garı’nda saatlerce bekleyen Jane ile yan yana oturuyoruz. On sekizinde Jane, bir yetmiş boylarında, ince narin bir yapısı var. Sarı bukleli saçlarını atkuyruğu yapmış. Gözlerinin altı morarmış kendiyle büyük bir savaş verdiği her halinden belli oluyor. Bavulunu sımsıkı tutuyor. Bu bekleyiş içindeki gitmekle kalmak arasındaki savaşı körüklüyor. İki seçeneği vardı: Hiç bir şey olmamış gibi eve geri dönmek ya da üç ay önce tanıdığı adama güvenmek. Bavulundan kurumuş kırmızı laleyi çıkartır ve bir not bırakır. “You are late...”
Gözümün önünden kayboldu Jane. Ben banka otururken tüm dünya durup fısıltılarla bana geçmişe dair bir şeyler anlatıyor: Bak bu Jane’nin düşmesine sebep olan taş, yerdeki zemin bana dünyanın en büyük adamlarının buradan geçtiğini söylüyor. Bulunduğum yere biraz daha alışmak için Babaannem Jane'in  günlüğünü okumaya başladım. İstanbul’a geldiği ilk günden:
“Bu şehir beni büyülüyor, meydanları, vapurları, denizi bir harika.  Gidilecek o kadar çok yer var ki şimdiden plan yapmalıyım yoksa eve döndüğümde pişman olacağım. İnsanları bizim insanımıza göre daha sıcakkanlılar. Buradaki erkekler oldukça centilmen en azından dayımın arkadaşları öyle. Gönlümce yaşamak istiyorum. Belki de burada kalıp hemşirelik yaparım. Kim bilir...”
 Nasıl olmuştu da kendimi burada bulmuştum. Tam da bu saatte İngiltere’de kahvemi içerken bir taksi bulup işe gitmem gerekiyordu. Paris Moda haftası hakkında yazı yazıyor olmalıydım. Tavan arasında bulduğum bir günlük beni buraya kadar getirmişti. Yıllık iznim olmasaydı acaba nasıl gelecektim? Yaptıklarımda mantık aramak en son şey olmalı. Jane yaptığı gibi gönlümce yaşamalıyım. Bir daha bu hayatı yaşamayacağım o halde ne diye başkalarının istediği gibi yaşayayım ki!
Sirkeci Garı, tamamen kapanmış. Sadece anı olarak yeri korunmuş. Bir hatıra olarak İstanbul’un kalbine gömülmüş. Trenin çalışmasını Jane gibi o trene binmek isterdim. Kim bilir belki ben de trende piyona çalan bir makiniste âşık olurdum! Ah Jane, ne zaman İstanbul dese biri gözlerin dolardı meğer o gelmeyen sevgili için dökülen gözyaşıymış.
Elveda İstanbul
Sana aşık olmadım
Sana aşık olanları izledim
Sonunda hep kaybettiler
 Sen ölümsüzsün
0 notes
korkutkalkan · 1 year ago
Link
Olay, 6 Mayıs günü saat 16.30 sıralarında Fabrikalar Mahallesi, Millet Bulvarı'ndaki Kırıkkale Garı'nda meydana geldi. Lise 2'nci sınıf öğrencisi Muhammed Ali Altundal, arkadaşlarıyla birlikte güvenlik görevlilerini atlatıp girdikleri garda yük vagonlarının bulunduğu alana geçti. Altundal, arkadaşlarıyla girdiği iddia üzerine selfie yapmak için vagonun üzerine çıktı. Aldundal, elini kaldırdığı sırada üstten geçen yüksek gerilim hattı nedeniyle akıma kapılarak yere düştü. Ağır yaralanan Altundal, arkadaşlarının ihbarı üzerine gelen sağlık ekiplerinin müdahalesinin ardından ambulansla Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesine kaldırıldı, ardından da Ankara Bilkent Şehir Hastanesine sevk edildi. GÜVENLİK KAMERASINA YANSIDI Yoğun bakımda yaşam savaşı veren Altundal'ın akıma kapıldığı anlar güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntüde Altunal'ın merdivenden vagona çıktığı, bu sırada akıma kapılarak yere düştüğü görüldü. Bir arkadaşının da Altundal'ın arkasından vagona çıktığı da görüntüde yer aldı. "ARKADAŞLARIYLA İDDİAYA GİRMİŞ" DHA'ya konuşan Hidayet Altundal, oğlunun arkadaşları ile girdiği iddia üzerine vagona çıktığını belirterek, "Arkadaşlarıyla iddiaya giriyorlar. Arkadaşları 'çıkamadın' falan diye söylenince, hırslanıyor. Yük vagonuna çıkıp elini kaldırdığı sırada akım üzerine şelale şeklinde yağıyor. Bu ara alev alıp yere düşüyor. Güvenlik görevlisi arkadaşlar hemen anında hızlı bir şekilde müdahale etmeye çalışıyor. Ama birkaç dakika içinde yanıyor" dedi. "SOSYAL MEDYA İÇİN HAYATLARINI TEHLİKEYE ATIYORLAR" Oğlunun hayati tehlikesinin hala devam ettiğini belirten Altundal, "4 gündür buradaki hastanede. Doktorlar hayati riskinin azaldığını söyledi. Şu anda iyiye gidiyor. Ne kadar biz buna 'yapma, etme bu tür şeyleri, riskli işlere girme' desek de bu yaştaki çocuklar maalesef böyle adrenalin işleri yapıyorlar. Özellikle 15 ve 18 yaşındaki çocuklara hep şunu söylemek istiyorum; bu tür tehlikeli işlere girmesine gerek yok. Selfie yapmak için, işte Tiktok'tu, oydu buydu falan gibi sosyal medyada paylaştığı resimler için hayatlarını tehlikeye atıyorlar. Bu olay gerçekten çok üzücü. Muhammed de bunun çok pişmanlığını yaşıyor. Diğer evlatlarımız da bu pişmanlığı yaşasın istemiyoruz. Onun için buradan bütün çocukları uyarıyorum; lütfen dikkatli olsunlar. Sosyal medyadan uzak kalma gibi bir şansları yok; ama tehlikeli resimler, görseller çekmesine de gerek yok evlatlarımızın" ifadelerini kullandı.
0 notes
karsiyakablog · 2 years ago
Photo
Tumblr media
🇹🇷 1932 yılı Dünya Güzellik Kraliçesi, Keriman Halis Ece / İzmir, 1930'lar. 📌 Keriman Halis Hanım, 1932 Türkiye Güzeli seçildikten sonra Belçika'nın Spa kentinde (Belçika'nın Liège ilinde bulunan bir kasaba) düzenlenen Uluslararası Güzellik ve Zarafet Yarışması (orijinal adı: "International Pageant of Pulchritude". "Kâinat Güzellik Yarışması" ve "Dünya Güzellik Yarışması" olarak da bilinir) adlı yarışmada Türkiye'yi temsil etti. 📌 31 Temmuz 1932'de gerçekleşen yarışmada 28 kişilik jürinin 25’inin oyuyla Dünya Güzellik Kraliçesi seçildi. 📌 Yarışmanın sonucu 1 Ağustos 1932 tarihli Cumhuriyet gazetesinde şu sözlerle verildi: “Türkiye Güzeli Keriman Halis Hanım Dünya Kraliçesi İntihap edildi.” 📌 Keriman Halis'in dünya güzellik yarışmasında elde ettiği birincilik, Türk toplumunda büyük bir coşku uyandırdı. Yarışmadan Türkiye’ye dönüşünde Sirkeci Garı’nda büyük bir kalabalık tarafından karşılanan Keriman Halis’e 30 bine yakın kutlama telgrafı gönderildi. 📌 Onuruna, Tahsin Uzer'in evinde cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal'in isteğiyle bir davet düzenlendi. 📌 Bu davette elini öpen Keriman Halis'i Mustafa Kemal alnından öpmüş ve 'Sana Ece diyeceğim" demiştir. 📌 1934'te Soyadı Kanunu çıkmasından sonra Atatürk, Keriman Halis'e 'Ece'yi soyadı olarak verdi. ------------------------------------ @karsiyakablog ------------------------------------ ✔︎ 𝐅𝐨𝐥𝐥𝐨𝐰 @karsiyakablog ☞︎︎︎ Lɪɴᴋ ᴏғ karsiyaka.blog ɪɴ ʙɪᴏ シ ︎ ------------------------------------ ☁︎ 𝑓𝑜𝑙𝑙𝑜𝑤 𝑡ℎ𝑒 𝑐𝑜𝑚𝑚𝑢𝑛𝑖𝑡𝑦: #eskikarsiyaka #eskiizmir ------------------------------------ ♧︎︎︎ Tᴀɢs : #izmir #eskiizmir #Turquiehistoire #Σμύρνη #KerimanHalis #eskiizmirfotoğrafları #TürkiyeGüzeli #Ελευθέριο #internationalpageantofpulchritude #KâinatGüzellikYarışması #otuzlar #Turquie #oldpic #LhistoiredIzmir #historicalphotographs #oldphoto #Turkey #1930s #histoiredelaTurquie #DünyaGüzellikYarışması #SirkeciGarı #GaziMustafaKemal #Atatürk #Ece #SoyadıKanunu (Alsancak Stadı) https://www.instagram.com/p/Cnj0MufoEJd/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
ata-1966 · 4 years ago
Text
YAHYA KEMAL'in SESSİZ GEMİSİ HEP ÖLÜME YAZILMIŞ BİR ŞİİR OLARAK BİLİNİR..ASLINDA YAHYA KEMAL'in BÜYÜK AŞKI NAZIM HİKMET'in ANNESİ CELİLE'nin GEMİYLE UZAKLAŞMASI ESNASINDA YAŞADIĞI ÇARESİZLİĞİ ANLATIR ŞAİR...ÖLÜMDÜR ELBETTE SESSİZ GEMİNİN KONUSU..AMA AŞKTA YAŞANAN ÖLÜMDÜR...
Nazım Hikmet’ in, annesiyle Yahya Kemal arasındaki aşkı farkettiği an...
Celile Hikmet resimleri ile olduğu kadar güzelliği ile de tüm İstanbul’un diline destan bir kadındı… İstanbul sosyetesinin en çok konuşulan kadınları arasındaydı… 1900 yılında bu dillere destan güzellikte kadın Osmanlı’nın meşhur valilerinden Nazım Paşa’nın oğlu Hikmet Bey ile evlendi…
Türk şiirinin dünya çapındaki en önemli ismi olan Nazım Hikmet de bu beraberlikten doğacaktı… 1916’ya gelindiğinde Celile Hanım‘la eşi Hikmet Bey arasında şiddetli bir geçimsizlik başladı…
O günlerde Yahya Kemal, Bahriye’de okuyan genç Nazım Hikmet’in şiir hocası olarak eve gelip gitmeye başlamıştı…Nazım Hikmet’in annesi Celile Hanım’la, Yahya Kemal arasında filizlenen aşk kısa bir süre sonra Celile Hanım’ın anlaşamadığı eşinden boşanmasıyla sonuçlandı…
Tutkuyla, ateşle, kıskançlıklarla dolu tarihin sayfalarının arasına gizlenen aşk başlıyordu…O aşkın aktörleri sadece Celile Hanım ve ünlü şair Yahya Kemal değildi…
Nazım Hikmet, Necip Fazıl hatta Celile’nin yeğeni Oktay Rıfat’ın, yani Türk şiir dünyasının bütün ustalarının bir tarafından dahil oldukları bir aşktı o…
***
Heybeliada’da okuyan genç Bahriyeli Nazım, hafta sonları okuldan çıkar annesinin yanına gelirdi…
Yahya Kemal o günlerde genç birer Bahriyeli olan Nazım Hikmet ve Necip
Fazıl’ın bulunduğu öğrenci grubuna şiir dersleri verirdi…
Yahya Kemal hafta sonları “Genç Nazım Hikmet’e Türkçe ile şiir dersleri”
verirken, İstanbul’un en güzel kadınlarından olan, ressam Celile Hanım’la
yakınlaştı…
Nazım’a verdiği derslerden arta kalan zamanlarda Celile Hanım ile Yahya
Kemal sanat ve edebiyatla başlayan uzun sohbetlere başlamışlardı…
Bir süre sonra bu ilişkinin kokusu Nazım’ın ve Necip Fazıl’ın öğrencisi
olduğu Bahriye mektebinde duyuldu…
***
Dedikoduların ayyuka çıkması üzerine Yahya Kemal bir süre okula
gelmedi…
Geldiğinde karşısına öğrencisi Necip Fazıl çıkacaktı…
Hocası olan Yahya Kemal’e şöyle dedi:
“Hocam, kibrit suyu içerek intihara kalkıştığınızı duyduk… Sınıfın bu
durumdan duyduğu derin üzüntüyü size söylemek isterim…”
Hocasına yönelik bu alaycı, ironik, dalga geçen tutum bir Deniz Harp
Okulu öğrencisi Bahriyeli için kabul edilmez bir davranıştı…
Necip Fazıl “Bu aşk ilişkisini alaycı bir şekilde ima eden” sözleri nedeniyle
“Kodes” adı verilen tahta dolabın içinde cezaya gönderildi okulda…
***
Ne ki bu Fransızcayı ana dili gibi konuşan, piyano çalan, natürmort
resimler yapan dünyalar güzeli, sanatçı genç kadın Celile ile Yahya
Kemal’in aşkı alevinden bir şey kaybetmiyordu…
Olayı genç Nazım Hikmet de fark etmişti…
Necip Fazıl’dan sonra bir gün Yahya Kemal’in siyah pardösüsünün
cebine bir not bıraktı…
Kâğıtta Yahya Kemal’e hitaben şöyle yazıyordu:
“Hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz…”
Bu not üzerine ünlü şair, tedirgin oldu…
Bir süre Celile Hanım’ın evine gelmedi…
Genç Nazım’la karşılaşmaktan çekindi…
Celile Hanım ise Yahya Kemal yüzünden kocasından boşanmış, bütün
İstanbul’un kulaktan kulağa dedikodusunu yaptığı bir aşka “evet”
demişti…
Artık evlenmek istiyordu…
Yahya Kemal bir taraftan kadını deliler gibi kıskanıyor, diğer yandan bu
eviliğe yanaşmıyordu…
***
Aşkını dile getirdiği olay inanılmazdı:
“1916 yılından 1919 yılına kadar bir kadına deli gibi aşık oldum…
Bu kadın yazın adada otururdu…
Ben de orada idim…
Deli divane olmuştum…
Sonbahar’da Nişantaşı’ndaki evini düzenlemek için İstanbul’a inerdi…
1916 Sonbaharı’nda yine İstanbul’a iniyordu…
Ben müthiş muzdariptim…
Artık vapur giderken iskeleden mendil sallamalar, ağlamalar…
O gidinceye kadar Ada dopdolu idi…
Gider gitmez benim için boşalıverirdi…
Tam o günlerde Berlin Büyükelçisi Hakkı Paşa İstanbul’a dönecek lafı
çıktı…
Hakkı Paşa, benimkinin uzaktan akrabası oluyordu ve İstanbul’a
geldiğinde geceler düzenler, İstanbul’un bütün güzel kadınlarını
çağırırdı…
Benimki de oralara gidecek diye içim burkuluyordu…
Hatta kendisine bu endişemi söylemiştim…
Gitmeyeceğine yemin etmişti…
Bir gece Ada Oteli’nde otururken, yandaki iki kişinin ‘Berlin Büyükelçisi
bu gece davet veriyor… İstanbul’daki bütün güzel kadınlar davetli’ lafını
ettiklerini duydum…
***
Müthiş bir acıyla yerimden kalktım…
İskeleye doğru gittim… Son vapur çoktan kalkmıştı…
Sert bir lodos esiyordu… Deniz karmakarışıktı, ancak ne olursa olsun,
sandalla Maltepe’ye geçmeye karar verdim…
Sandalcılara gittim, yanaşmıyorlardı…
Çok para verince biri ikna oldu…
Açıldık, bir süre sonra lodos büsbütün arttı…
Denizde çalkalanıp duruyorduk… Sandalcı bana küfretmeye başlamıştı…
Ölmek üzereydik, ama ben sadece sevgilimin katıldığı geceyi düşünerek
müthiş bir kıskançlık duyuyor ve bir an önce orada olmak istiyordum…
Sırılsıklam Maltepe’ye gelebildik…
Hemen bir kahvehaneye gidip, araba bulmaya çalıştım…
Yoktu…
Bunun üzerine Maltepe’den Bostancı’ya yürümeye karar verdim…
Tren yoluna çıkarak koşmaya başladım…
Maltepe-Bostancı arasının bu kadar uzun olduğunu o zamana kadar fark
etmemiştim…”
***
“Kan ter içinde Bostancı’ya geldim…
Vakit hayli geçti…
Karakola gittim. ‘Bana bir araba bulunuz hastam var’ dedim…
Aradılar taradılar birini buldular..
Yine bir sürü para verdim…
Arabayla yola koyuldum…
Kadıköy, oradan Üsküdar… Karşıya geçtim. Doğru Nişantaşı!..
Sevgilimin oturduğu apartmanın kapıcısı ahbabımdı. Penceresini vurarak
onu uyandırdım. ‘Benimki evde mi’ diye sordum?
Adam halime bakıp şaşırdı: ‘Evde, bu akşam çıkmadı!’ dedi, ‘Ne diyorsun
diye bağırdım?’ Bütün katettiğim mesafe sanki başıma yıkılmıştı. Eve
kaçta geldiğini araştırttım…
Sözüne inanamıyordum. ‘Çık bir bak! Evde mi?’ diye adamı zorladım…
Adam çarnaçar çıktı. Bir münasebetle hizmetçisine sormuş uyuyor!
demiş… Geldi haber verdi… Sanki dünyalar benim oldu…
Apartmanın karşısında bir arabacı meyhanesi vardı. Orada sabaha kadar
içtim…
Sabahleyin, doğru eve çıktım… Benim halim berbat. Toz toprak içinde
olduğumu görünce şaşırdı ve hemen anladı… Sarmaşdolaş olduk…”
***
Yahya Kemal deli gibi aşıktı, ama evlenmekten hayatı boyunca
korkmuştu…
Belki, böylesi bir kadına hiçbir zaman sahip olamayacağını bilmekten,
belki o beraberlikte ters bir olaydan ürkmekten, belki de genç Nazım
Hikmet’ten ve etraf ne der diye ürkmekten?..
O günlerde Celile Hanım, Yahya Kemal’e bir mektup yazdı, şöyle diyordu:
“Bugün Pazar belki gelirsin diye üç vapurunu pencerede bekledim…
Gelmedin mahzun oldum…
Verdiğin konferansa gelmedim, kalabalıktır memnun olmazsın diye, fakat
hep aklım sende idi…
Çok çok göreceğim geldi…
Beni niye aramadın…
Sana gücendim canımın içi, pek göreceğim geldi… Ben o günden beri
yani Salı gününden beri evdeyim, dikiş dikiyorum… Evimiz için
çalışıyorum…”
Hiçbir zaman o evlilik olmadı…
Yahya Kemal hep kaçtı o evlilikten ve beraberlikten…
Uzun yıllar geçti bu olayın üzerinden…
Nazım Hikmet büyük bir şair olmuştu…
Sosyalistti…
Dönemin iktidarı tarafından hapislerde süründürülüyordu…
Celile artık yaşlanmıştı…
O güzelliğinden eser kalmamış üstüne üstlük kör olmuştu…
Oğlunun hapislerden kurtulması için Galata Köprüsü’nde açlık grevine
başlamıştı o görmeyen gözleriyle anne yüreği…
Tuhaf bir rastlantı sonucu, Celile açlık grevi yaparken, Yahya Kemal
Galata Köprüsü’nden geçiyordu…
Büyük aşkını gördü…
Ama yanına gitmedi…
Bir zamanlar “Hocam olarak girdiğin eve babam olarak girmeni
istemiyorum” diyen genç Nazım Hikmet’in kurtulması için kör gözlerle açlık
grevi yapan Celile’ye destek imzasını vermedi…
Hızla uzaklaştı oradan…
***
Öldüğünde evraklarının arasından içinde kurumuş iki yaprak bulunan bir
zarf çıktı Yahya Kemal’in…
Şöyle yazıyordu:
“Bu zarfın içindeki hatıra, 19 Ağustos 1930’da Sirkeci garında gece saat 10’da veda ettiğim aziz bir kadının göğsündeki çiçektendir… Koparıp verdiği bu iki yaprağı daima muhafaza edeceğim…”
Celile muhtemelen bu aşkın devam etmeyeceğini anladığı gece Paris’e
giderken, Sirkeci Garı’nda vermişti Yahya Kemal’e göğsünde duran o iki
yapraklı çiçeği…
SESSİZ GEMİ…
Yahya Kemal’in Sessiz Gemi’si “hep ölüme yazılmış bir şiir olarak” bilinir…
Oysa demir alıp bu limandan kalkan gemi…
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol dizeleri…
Yahya Kemal’in hayatındaki en büyük aşkı olan Celile’sinin Ada’dan
gemiyle İstanbul’a uzaklaşışı esnasında yaşadığı çaresizliği anlatır…
Ölümdür elbette Sessiz Gemi’nin konusu…
Ama aşkta aranan ölümdür ve Celile’nin ardından ada limanında
bakakalan Yahya Kemal’den esintiler içerir…
***
“Artık demir almak günü gelmişse zamandan…
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan…
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol…
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol…
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli…
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli…
Biçare gönüller!.. Ne giden son gemidir bu…
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu…
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler…
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler…
Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden
Birçok seneler geçti dönen yok seferinden…”
Dilek Ügüden
19 notes · View notes
seyyahe-iavare · 4 years ago
Note
https://youtu.be/OdC3cky4O-A
“Âvareyim, asûdeyim, yorgunum bilmiyorum neden sana vurgunum”
Çok severim çok teşekkür ederim :) Nurullah Genç’in bu şiiri Erzurum Garı’nda uyuduğu zamanlarda yazdığını öğrendiğimden beri çok başka bir yeri var özlemiştim iyi geldi   
İbrahşm Sadri demişken Saat de benden size hediye olsun  🌺
3 notes · View notes
yurekbali · 5 years ago
Text
Tumblr media
Bize kıyılara çıkmayan dalgalar, çocukları yutmayan sular borçlusun İstanbul... Boğaz’ı geçen balıkları sayan deli bir muhasebeci, balıkların peşine takılıp Haliç’e giren şaşkın bir yunus, yunusa yalanırken rakı bardağına düşen bir kedi, kediye kaftanlardan kefen diken bir terzi borçlusun. Bize dipsiz çöp kutuları borçlusun İstanbul... Kız Kulesi’nin ağzına çatal bıçak sokanları, bahçeleri otopark yapanları içine atmak için, atmak için ayakkabı kutularında banka şubesi açanları, İstanbul sen bize gökdelenlere çarpıp sakat kalan rüzgârın son nefesini ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde işe devam eden bir Tanpınar borçlusun. Bize akasya dalına asılı bir dülgerbalığı borçlusun İstanbul... Binlerce “Hişt! Hişt!”le Ada’da yürüyen bir Sait Faik, nice İstanbullu göz indirmemişken öykülerine, vapurlara, rıhtımlara ve çapaların denizin dibini kazıya kazıya öpmesine âşık öfkesi bile güzel bir adam borçlusun. Bize bir Mimar Sinan borçlusun İstanbul... İsteseydi bir cami sığdırırdı sarı bir lalenin içine, gök kubbeler kurardı boşluğuna yumurtaların, bıraksalar kim bilir kaç aşk çıkarırdı Mihrimah Sultan’dan, kavrasaydık ruhunu ustalığının işe bisikletle gidip gelirdi şimdi Belediye Başkanların. Bize ak saçlı bir Orhan Veli borçlusun İstanbul... Öldüğü gün Boğaz’ın üstünden bir harf sürüsü geçmiş diyorlar, “Vasiyetidir!” diye düşünmüştür Sabahattin Eyüboğlu ve mırıldanmıştır senin kulağına eğilerek eminim, “bize Rumelihisarı’ndan göğe uçan Yaprak adlı bir kayık borçlusun”. Bize bir Takiyyüddin er-Râsıd borçlusun İstanbul... Bir zaman kuyumcusu, bir ışık düşçüsü borçlusun ve Samanyolu’nun başımızı döndüreceği geceler, sokaklarından tek tek yıldızların sayılacağı semtler, gazlanarak söndürülen ateşböceklerinin gözlerini borçlusun. Bize “yok etmek istediğini kör eder tarih” diyen bir Onat Kutlar borçlusun İstanbul... Barbarlara ve onların köpeklerine kucak açtığın, son atımızı kurtlara yedirdiğin için, unutturduğun için ”baharın isyancı” olduğunu bize, geleceğimize ekemediğimiz bir Yasemin borçlusun. Bize bulutların arasından geçen bir Hezarfen borçlusun İstanbul... Uçmadı diyenler olsa da Galata Kulesi’nden o hep var olsun isterim gökyüzünde, martılara çırak olsun ve bıyık altından gülümseyerek softalara, yere öyle insin isterim, diyeceğim, İstanbul bir çift kanat da borçlusun bize. Bize memleketinde bir Nâzım borçlusun İstanbul... Münevver’in kucağından babasına uzanan bir Memet, Varşova’dan gerisin geriye dönen saman sarısı bir tren, kederi dudaklarla silinmiş bir sonbahar Prag Garı’nda ve Leipzig’de ölümün ellerinden çıkarılan eldivenler, ha bir de Anadolu’nun bir köyünde, çınar altında haksızlıklara kalkmış yumruklar borçlusun. Bize Haliç’in ağzında bir Leonardo Da Vinci köprüsü borçlusun İstanbul... Göl eyledik sandığımız Akdeniz’den okyanusa açılmayı başarabilen gemiler, kayıp parçalarını Piri Reis haritasının, babaları seferden sağ dönmüş çocukların sevincini ve anlatılmamış anılarını Endülüs’ten yola çıkan Osmanlı kalyonlarının, başındaki bulutlarla gökyüzüne şunu da yaz, bize havalanan uçaklarını gülümseyerek izleyen bir Vecihi Hürkuş borçlusun. Bize içinden doğru sevilmiş bir Edip Cansever borçlusun İstanbul... Kapı yanında herkesten habersiz ölmekten korkan bir gülcü, şairler çıkıp gittiğinde şiir taslaklarını süpürmeyip toplayan garsonlar, saniye kadar sümbüller, sonsuzluk kadar unutmabeniler ve yere dökülen unun alın teriyle alınmış ekmeğe geri verilecek sessizliğini borçlusun. Bize herkesten çok bir Türkan Saylan borçlusun İstanbul... Olanları ah nasıl da seyrettin, horlanırken aydınlar nasıl gülümsedin bıyık altından, gözaltına alınırken “At Kız”, başka tarafa nasıl çevirdin başını, ruhlarımızın kurutma kâğıdısın sen İstanbul, nüfus kâğıdısın toplumsal cinnetimizin, başını karanlığa çarpmışsın çarpmamışsın ne fark eder, geleceğimize binlerce aydın binlerce Türkan Saylan borçlusun. - Akgün Akova, Türkan (Baba Bana Bağırma, Serpme Şiirler) - Görsel: Erhan Cihangiroğlu
58 notes · View notes
nesrin-c · 2 years ago
Text
Onlar dil,din,ırk ve cinsiyet gözetmeksizin herkes için barış istediler.Gözlerimizin önünde katledildiler.
10 Ekim 2015 Ankara Garı’nda yitirdiğimiz canlarımızı unutmayacak ve barış dilinden asla vazgeçmeyeceğiz.
#10Ekim2015
#AnkaraGarKatliamı
Tumblr media
123 notes · View notes
pazaryerigundem · 15 days ago
Text
Başkan Alemdar'dan Sakaryalılara ADARAY daveti
https://pazaryerigundem.com/haber/190287/baskan-alemdardan-sakaryalilara-adaray-daveti/
Başkan Alemdar'dan Sakaryalılara ADARAY daveti
Tumblr media Tumblr media
Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda ADARAY’ı ilk sefere uğurlayacakları törene tüm Sakaryalıları davet ederek, “Tüm Sakaryalıları Cumhuriyet’le birlikte bu sevinci birlikte yaşamaya davet ediyoruz. 29 Ekim Salı günü saat 12.00’da Adapazarı Tren Garı’nda buluşalım” dedi.
SAKARYA (İGFA) – Sakarya Büyükşehir Belediyesi, 8 yıl aradan sonra özlemi bitiriyor ve şehirde çok sevilen raylı sistemi ADARAY’ı toplu taşıma kullanıcılarıyla yeniden buluşturuyor.
TEST SÜRÜŞÜ YAPIYORDU
Yeni nesil vagon ve iç dizaynı, son teknoloji donanımlarıyla yıllar sonra Adapazarı Garı’na yanaşan ADARAY birkaç gündür test sürüşü yapıyordu.
Başkan Yusuf Alemdar, ilk seferin yapılacağı 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda düzenlenecek törene tüm Sakaryalıları davet etti. Bu sevincin Cumhuriyet’in coşkusuyla bütünleşeceğini ifade eden Alemdar, bir davet mesajı yayımladı.
“HEYECANIMIZ CUMHURİYET COŞKUSUYLA BİRLEŞECEK”
Alemdar, “Verdiğimiz sözleri birer birer tutuyoruz. Bilindiği üzere Ankara’da sürekli temas halinde, şehrimize hizmet kazandırmak için mesai harcıyoruz. Bunların meyvelerini çok şükür almaya başladık. Özellikle Arifiye bölgesinde yaşayan vatandaşlarımızın merakla beklediği ADARAY’ımızı yeniden raylara indirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Yeni nesil sistemleriyle şehrin trafik yükünü omuzlayacak trenimizi Cumhuriyet Bayramı’na ilk seferine uğurluyoruz. Tüm Sakaryalıları bu sevinci birlikte yaşamaya, heyecanımızı Cumhuriyet’in coşkusuyla birleştirmeye davet ediyoruz. Adapazarı Tren Garı’nda buluşalım” dedi.
ADARAY, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda saat 12.00’da uzun yıllar sonra yeniden Adapazarı-Arifiye seferlerine başlayacak.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
rayhaber · 1 month ago
Text
Tarihte Bugün: Garrett Morgan, Gaz Maskesini İcat Etti ve Patentini Aldı
13 Ekim, Miladi takvime göre yılın 286. (artık yıllarda 287.) günüdür. Yıl sonuna kadar kalan 79 gün vardır. Demiryolu 13 Ekim 1870 Edirne-Sarımbey hattı istikametnamesi irade ile kabul edildi. 13 Ekim 1923 Ankara yeni Türkiye Devleti’nin başşehri oldu. Diplomatlar Ankara’da kalacak yer buluncaya kadar Ankara Garı’nda kör raylara çekilen yataklı vagonlarda kalıyorlardı. Yataklı vagonların…
0 notes