#eski istanbul
Explore tagged Tumblr posts
selin-n · 2 months ago
Text
Bir Zamanlar İstanbul 💙
69 notes · View notes
okuryazarlar · 2 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
1970 yılı Ocak ayında Ian Popay ve eşi Jennie, İpek Palas'ta dört gün geçirmişler. Şark Ekspresi ile yaptıkları yolculukta Oxford'lu türk bir öğrenci ile ahbap olan genç çiftin birkaç günlük İstanbul seyahatine dair fotoğraflar, Ian Popay'in kişisel blog sayfasından alınmıştır.
39 notes · View notes
srencbey · 8 months ago
Text
Tumblr media
Posted @withregram • @nostaljizade Sirkeci otobüs terminali, İstanbul (1957)
📺➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖📺
Bu nostaljik fotoğraf ve videoları sevdiklerinize de göstermek için; beğenmeyi ve etiketlemeyi unutmayınız?
📺➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖📺
Photo (Fotoğraf): © Anonim
📺➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖📺
Tags: #nostaljizade @nostaljizade
📺➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖📺
Tags: ✏️#tarihi ✏️#tarih ✏️#terminal ✏️#istanbul ✏️#mazi ✏️#nostaljik ✏️#sirkeci ✏️#1957 ✏️#1950s ✏️#nostalji
4 notes · View notes
ozlemayral · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Fotoğraf 120 yıl önce İstanbul Hamidiye Eftal Hastanesi'nde çekilmiş. Sol ayağından ameliyat olan o dönemin küçük kızı, yine o dönemde tedavi imkânı bulan şanslılardan...
7 notes · View notes
bydpolat44 · 2 years ago
Text
Nereye gidersen git sevdiğin şehir hep arkandan gelecek...
8 notes · View notes
gundemarsivi · 9 months ago
Text
Tumblr media
İstanbul’dan Eskiler…
✍🏻 Ezbey, 15 Ocak 2019
https://www.gundemarsivi.com/eskilerden-istanbuldan/
Selamun Aleyküm;
Hamama doğru kamburu geçince on beş adım ilerde solda, tam girecek olurken hafif boyun kıvırsan sağa, omzunun üstünden bakıp Hasanpaşa’nın kokladıkça karnı doyuran simit/galeta kokusunu alırsın; aynı hızla dön doğrultusunda devam et içeri taşlığa, o kokunun üstüne tam kıvamında mangalda kahve kokusunda boğulmak istersin. Offf ki ne of, nasibin işte budur azı da budur çoğu da…
Çak selamı otur en yakındaki abinin masasına ve başla dinlemeye, Beşiktaş’ta Ortabahçe’ de…
Kaldırımı bırak yolun bile altında kalmış taşlığı; o kadar eski ki kahve, kaldırım kaldırım üstüne. Bezikçiler, yanıkçılar, en cazgırı tavlacılar, köpür köpür sohbet muhabbet neşe…
Babası var, abisi, çömezi-ustası, tıfılı var, amenna ama manosu, bahşişi, yazbozu, çağanozu, erketesi yok bu kahvenin, çayına hesabına oyunlar, en kabadayısı bol köpüklü Türk kahvesi yanında lokumu.
Selam vermeden geçse biri önünden, yabancıdır mutlaka. Herkes birbirine bakar ve dikkat kesilir, kim bu teres? Anında istihbarat… Şüphe varsa illa takarlar peşine bir tıfıl ki kime gitti, nereye girdi, kiminle konuştu, kim bu? Ne iş? Ne ayak?
Yalandan selamı da anlar bu kadim çatlar, saçlardan uzun siyah ve beyaz kaşlar…
Nargileci abileri vardır buranın, bir küçük akide de lokum kasesi önlerinde çekerler nargileyi, ilk tömbekinin son nefeslerinde neredeyse uzatacak iken bacağı sedire, uzatamazlar çünkü bu kahvede sedir yoktur, hulasa onun için buraya gelir güzel nargileci abiler. Kravatlı, boyalı ayakkabıları, tozsuz-kepeksiz ütülü ceketleriyle, belki beş saat nargilesini keyif alarak çeker, keyif vererek…
Cam dibinde oturur ki duman içeriyi boğmasın hem de kokusu dışarı taşsın ahaliye gel-gel yapsın. O kadar da düşüncelidir bu abiler…
Sinanpaşa’ya sırtını dayamış mesli ayaklarını ilk dumandan sonra sedire uzatarak nargile içen besmeleli nargileci abilere hele hiç benzemez, şöhretlerin nargileci abileri…
Hayatta tahammülü yoktur bu abilerin yakaya, yamuğa, el öpene, yalayana ve hatta toka bile namdır, şandır, onurdur çakana.
Ağlayandan sızlayandan hiç haz etmezler, ağlayanı sızlayanı tokatlar bu abiler ta ki susana, göz yaşı kuruyana, adam olana kadar. İllaki olur; odun olur bu kahvede, gelir adam olur; adam gibi adam olur.
Derler ki, erkek adam ağlamaz ama dışarı da ağlamaz maymun olur, içeri ağlamaz yangınını söndürür, erkek ağlamaz, yanar kavrulur ağlamaz, erkek adam ağlamaz.
Dara düşene koşar bu abiler para bulur, masa bulur, yatak döşek bulur ve hatta dam bile bulur; hiç bir şey bulamazlarsa, gider alacaklıyı-kayınpederi-senetçiyi-sepetçiyi döver bu abiler: “Hesap bundan sonra bende, gel de al!” Darda kalmaz kimse burada, mümkün değil kalmaz, kalamaz…
Şöhretler kahvesi açılır mı, tekrar
açılır mı açılır anasını satayım.
Bu abiler geri gelir mi, tekrar
gelir mi gelir anasını satayım.
Beşiktaş’ta Ortabahçe’de kamburu geçince adımla
solda,
kokusu seni bulur…
Bulamadın mı?
O zaman, aynen devam terrrres…
Vesselam.
15 Ocak 2019
0 notes
trumitates · 1 year ago
Text
instagram
0 notes
yeniyazar · 1 year ago
Text
Bekleme
Her şeyin başladığı yere geldim. Bundan tam elli sene önce Sirkeci Garı’nda saatlerce bekleyen Jane ile yan yana oturuyoruz. On sekizinde Jane, bir yetmiş boylarında, ince narin bir yapısı var. Sarı bukleli saçlarını atkuyruğu yapmış. Gözlerinin altı morarmış kendiyle büyük bir savaş verdiği her halinden belli oluyor. Bavulunu sımsıkı tutuyor. Bu bekleyiş içindeki gitmekle kalmak arasındaki savaşı körüklüyor. İki seçeneği vardı: Hiç bir şey olmamış gibi eve geri dönmek ya da üç ay önce tanıdığı adama güvenmek. Bavulundan kurumuş kırmızı laleyi çıkartır ve bir not bırakır. “You are late...”
Gözümün önünden kayboldu Jane. Ben banka otururken tüm dünya durup fısıltılarla bana geçmişe dair bir şeyler anlatıyor: Bak bu Jane’nin düşmesine sebep olan taş, yerdeki zemin bana dünyanın en büyük adamlarının buradan geçtiğini söylüyor. Bulunduğum yere biraz daha alışmak için Babaannem Jane'in  günlüğünü okumaya başladım. İstanbul’a geldiği ilk günden:
“Bu şehir beni büyülüyor, meydanları, vapurları, denizi bir harika.  Gidilecek o kadar çok yer var ki şimdiden plan yapmalıyım yoksa eve döndüğümde pişman olacağım. İnsanları bizim insanımıza göre daha sıcakkanlılar. Buradaki erkekler oldukça centilmen en azından dayımın arkadaşları öyle. Gönlümce yaşamak istiyorum. Belki de burada kalıp hemşirelik yaparım. Kim bilir...”
 Nasıl olmuştu da kendimi burada bulmuştum. Tam da bu saatte İngiltere’de kahvemi içerken bir taksi bulup işe gitmem gerekiyordu. Paris Moda haftası hakkında yazı yazıyor olmalıydım. Tavan arasında bulduğum bir günlük beni buraya kadar getirmişti. Yıllık iznim olmasaydı acaba nasıl gelecektim? Yaptıklarımda mantık aramak en son şey olmalı. Jane yaptığı gibi gönlümce yaşamalıyım. Bir daha bu hayatı yaşamayacağım o halde ne diye başkalarının istediği gibi yaşayayım ki!
Sirkeci Garı, tamamen kapanmış. Sadece anı olarak yeri korunmuş. Bir hatıra olarak İstanbul’un kalbine gömülmüş. Trenin çalışmasını Jane gibi o trene binmek isterdim. Kim bilir belki ben de trende piyona çalan bir makiniste âşık olurdum! Ah Jane, ne zaman İstanbul dese biri gözlerin dolardı meğer o gelmeyen sevgili için dökülen gözyaşıymış.
Elveda İstanbul
Sana aşık olmadım
Sana aşık olanları izledim
Sonunda hep kaybettiler
 Sen ölümsüzsün
0 notes
tuhafbirkimse · 8 months ago
Text
Aşk eski bir yalan
Ademle Havvadan kalan...
Bir ses bir bakış bazen
O kalbime akan
7 notes · View notes
selin-n · 8 months ago
Text
Bir zamanlar İstanbul 💙
Mazide ki İstanbul 1914
Tumblr media Tumblr media
81 notes · View notes
sanapuanim9kankaa · 3 months ago
Text
Unuttum, neydi mutluluk?
Tumblr media
2 notes · View notes
korsankalem · 10 months ago
Text
youtube
2 notes · View notes
srencbey · 8 months ago
Text
Tumblr media
Posted @withregram • @resimlitarih Beyoğlu, İstanbul
1960'lar
<<< panoramik >>>
Fotoğraf 1962'den sonra çekilmiş.Araba plakalarında bugün de kullanılan il numarası (34 CTU 38) uygulaması Kasım 1962'den itibaren başladı.
Burası Galatasaray. Sağda lise yer alıyor.
Lisenin yanında bulunan, üstünde CKM yazılı bina gelecekte Pamukbank Genel Müdürlüğü olacak.
Hemen solda daha önce değindiğimiz Gör-Çek Stüdyosu tabelası dikkat çekiyor. Biraz ileride görülen (yukarıdan aşağıya) Tokatlıyan tabelası da ilgi çekici. 1958'de Tokatlıyan Oteli kapanmıştı ama orada tabelası kalmış. Belki de işhanına dönüştürülen aynı binaya işaret ediyordur. Bazen böyle oluyor: Binada misafir olan şirket oradan ayrılsa da bina ile öyle özdeşleşiyor ki, sahibi bir zamanlar orada oturan kiracısının adını kullanıyor. Bina bugün de Tokatlıyan Han adını taşıyor.
Baska bir örnek: Karaköy'deki Nord Stern Hotel'in yerinde eskiden Nord Stern Sigorta vardı. Aslında binayı Avram Kamondo yaptırmıştı ve eski kayıtlarda Kamondo Han olarak kayıtlıdır. Fakat, Nord Stern Sigorta ismi binaya öyle damga vurmuş ki, otelin sahipleri de aynı ismi kullanıyor.
3 notes · View notes
ozlemayral · 1 year ago
Text
Tumblr media
Fotoğraf 1950'lere ait. Yer Çamlıca Kız Lisesi. Efsane Hababam Sınıfı filminin çekildiği yer. Fotoğrafa dikkatli bakıldığında, kız öğrencinin muzip hareketi o yıllarda bile Hababam Sınıfının ruhuna işaret ediyor sanki 😁
2 notes · View notes
bydpolat44 · 2 years ago
Text
Mutlu hafta sonlarınız olsun
Günaydın 🌞☕
Tumblr media
14 notes · View notes
benibuhavalarmahvetti · 2 years ago
Photo
Tumblr media
Beni işgal ettin Olcay. Her yerimi, her şeyimi işgal ettin...
8 notes · View notes