#Birleşmek
Explore tagged Tumblr posts
jupiterliyazar · 1 year ago
Text
Savruluyor küllerim tane tane. Kainatı dolanıyor. Tekrar bir araya gelip birleşmek ve yeniden doğmak için.
18 notes · View notes
yurekbali · 2 years ago
Text
Tumblr media
“Hırsızlar, yüzde oncular, kumar erleri Cebren ve hile ile haklarımızı alan Zulmu ve alçaklığı yöneten murdar üçgen Biliyor musunuz bir orman gelişiyor şimdi Türkülerini duyuyor musunuz nice derin Yakılmış çoban ateşleriyle dağlarda Karanlığı tutuşturup bir köşesinden Geceyi gündüze çevirenlerin Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya Anamız çay demliyor ya güzel günlere Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız Bu, böyle gidecek demek değil bu işler Biz şimdi yanyana geliyor ve çoğalıyoruz Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını İşte o gün sizi Tanrılar bile kurtaramaz.” - Cemal Süreya, 555 K (Sevda Sözleri, Bütün Şiirleri) - Görsel: Mehmet Adıyaman (Cemal Süreya)
22 notes · View notes
onderkaracay · 2 years ago
Photo
Tumblr media
🗣️ Şeytan oyununu, yalanlarını doğruların içine yerleştirerek oynar. ] Önder KARAÇAY [ #önderkaraçay #mobbingbank #şeytan #insanlık #türkler #birleşmek https://www.instagram.com/p/Co6y7cFLeKY/?igshid=NGJjMDIxMWI=
3 notes · View notes
muhteva · 2 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Hallâc-ı Mansûr'un idâmına sebeb olan "Ene'l-Hak" sözü, onun tasavvuf yolunda sâhib olduğu kendi hal ve derecesine uygun ve kendi aşk sarhoşluğu içinde söylediği doğru bir sözdür. Zâhiren kelime mânâsı; "Ben Hakk'ım" demek olan bu sözün hakîki mânâsı: "Ben yokum. Hak vardır." demektir. Nitekim İmâm-ı Rabbânî Hazretleri Mektûbât kitabının 2. cild 44. mektûbunda bu husûsu şöyle açıklamaktadır:
"O büyüklerin "Her şey O'dur" demeleri, hiçbir şey yoktur. Yalnız O vardır demektir. Meselâ, Hallâc-ı Mansûr Enel-Hak (Ben Hakk'ım) dedi. Böylece, ben Hakk'ım, Hakk Teâlâ ile birleştim, demek istemedi. Böyle diyen kâfir olur ve öldürülmesi lâzım olur. Onun sözünün mânâsı "Ben yokum, Hakk Teâlâ vardır." demektir. İşte sofiyye her şeyi Hakk Teâlânın isimlerinin ve sıfatlarının görünüşü, onların aynası bilir. Zâtın (kendisinin) bunlarla birleştiğini, zâtında değişiklik olduğunu söylemez. Meselâ, bir insanın gölgesi, kendinden hâsıl oluyor. Gölge, o kimse ile birleşmiş, onun aynıdır veya o kimse o gölge şekline girmiştir, gibi şeyler söylenemez. O kimse, kendi kendinedir. Gölge, onun bir görünüşüdür. Bu kimseyi aşırı seven, gölgeyi filân görmez. Ondan başka bir şey görmez. Gölge, o kimsenin aynıdır, diyebilir. Yâni gölge yoktur, yalnız o insan vardır, der. Bundan anlaşıldı ki, sofiyye, eşyâya, Hakk Teâlâ'dan meydana gelmiştir. Hakk Teâlâ değildir, diyor. O halde, sofiyyenin; "Her şey O'dur." sözleri; "Her şey O'ndandır." demektir ki, âlimler de böyle söylemektedir. İki taraf arasında bir fark yoktur. Yalnız şu fark vardır ki, sofiyye, eşyâya, Hakk'ın görünüşü diyor. Âlimler bunu söylemekten çekiniyor. Eşyâ ile birleşmek, eşyânın içinde bulunmak anlaşılmasın diye, bu sözü söylemiyor."
27 notes · View notes
allaazz2024 · 8 months ago
Text
Tumblr media
BIRLEŞMEK ÜÇIN GEREK
Indi durmuşyňyzda hiç hili baglanyşyk mejbur etmeseňiz, kämillik alamatydyr. Galanlara we başga ýoldan gitmek isleýänlere hormat goýýarsyňyz.
23 notes · View notes
sozlerinressami · 5 months ago
Text
Duvarlara Hapsolan Kalpler
Gözlerimi araladığımda kendimi felaketin ortasında bulmuştum. Başıma yediğim darbeden görüşüm giderek bulanıklaşıyordu. Her nefes alışımda, yıkık duvarların arasında kaybolmuşum gibi hissediyordum. Etrafımda sadece yıkık dökük duvarlar ve acı dolu çığlıklar vardı.
Canımın bir parçası kollarım arasında, diğer parçası ise kolonların arasında ağlayarak bana sesleniyordu. Bir yandan kollarımdaki canımdan parçayı sakinleştirmeye çalışıyor, diğer yandan kolonların arasında sıkışıp kalan kalbimin diğer parçasını kurtarmak için umutsuzca çırpınıyordum.
Yıkık duvarların arasında, yaşam ile ölüm arasında sıkışmış kalmıştım. Kollarımda sıkıca tuttuğum can parçamın gözyaşları, çığlıkların arasında yankılanıyordu. Kalbim ise umutsuzca kurtarmaya çalıştığım diğer yarı ile birleşmek için çarpıyordu. Ellerim kan içinde titriyordu, kalbim hızla atarken çaresizce çabalıyordum. Her çaba, daha derin bir çırpınışa ve daha güçlü bir ağlamaya dönüşüyordu.
Parmaklarını avcumun arasına alıp öpücükler konduruyor, onu sakinleştirmeye çalışırken içimdeki umutsuzluğa karşı direniyordum. İçimde beliren umutsuzluğu bir kenara itip bir kez daha denedim onu kurtarmayı. Her geçen saniye, çaresizlik duvarlarını daha da yükseltiyordu, kollarımın gücü tükeniyordu. Kalbim umutsuzluğun ağırlığı altında eziliyordu.
Kalbinin çırpınışları umutsuzluğun ağırlığına teslim olmuştu, gözlerini sonsuzluğa yummuştu. Kucağındaki can parçasını sımsıkı tutan ellerini serbest bırakması, direnişinin son bulduğunu gösteriyordu. Çökmüş duvarlar arasında, annenin sevgi dolu elleri artık boştaydı.
Ardında bıraktığı can parçası, karanlık duvarların arasında annesinin sevgi dolu ellerini hissedemeyince annesini uyandırmaya çalışmış, çabalarının boşa olduğunu fark etmesiyle dudakları arasından hüzünlü bir fısıltı yükselmişti "Annem uyanmıyor..."
22.12.2023 —Sözlerin Ressamı
Tumblr media
7 notes · View notes
venusunruhu · 6 months ago
Text
Karma nedir?
Karma en basit haliyle gördüğün duyduğun kişilerle olan iletişiminin sana yansıyacak olan iyi kötü sonuçlarıdır.
Önce kendinin sonra gücün yeterse Hayatındaki insanların ihtiyaçlarından sorumlusun.
Fakat ihtiraslarından sorumlu değilsin.
İhtiras lükse giriyor önce kendininkini karşıla bakalım. Sonra diğerininkini Paşa gönlün isterse ya da yine gücün yeterse karşılarsın.
İletişimde bulunduğun her şeye bulaşır karışırsın. İnsan bulaşan karışan karmayı oluşturan bir varlıktır.
Karma karılmak. Birleşmek. Neye katılıp karışıyorsun? Bunlara iç sesinden geçirdiklerinde dahil.
Hayatındaki hiçkimse ile nedensiz birlikte değilsin. Hepsi seni şekillendirmek üzere yardım için geldiler. Bazıları seni zorlayacak bazıları seni eksiltecek, bazıları da tamamlayacak.
Kime doğru bakıyorsan ona bürünürsün.
Nereye doğru bakıp nasıl düşünüyorsan ona dönüşürsün.
Tanıştığın her yeni insanın hayatına tuz biber, tatlı, ekşi baharat vs olursun.
Artık seni tanıyorlar gözün aydın. Bundan sonra birbirinizin iç sesinden geçeceksiniz. Birbirinizin aklına düşeceksiniz. Öyleyse bulaşmanız hayırlı olsun.
Demekki neymiş nasıl hatırlanmak istiyorsun esas soru bu seni düşündüklerinde ne düşünsünler istiyorsan o şekilde davransan iyi olur. Çünkü mutlaka karmalarına girmiş olursun.
Mesela tek gecelik ilişki falan diyorlar. O hiçbir zaman tek gecelik olarak kalmaz mutlaka bir yerde bir gün karşına çıkacak o karmaya bulaştığın için o çemberi tamamlaman gerekecek. Ektiğin her şeyin muhakkak bir karşılığı olur iyi ya da kötü o yüzden ektiklerini biçtiklerini görecek duyacaksın.
İçine girdiğin ya da aldığın herşeyden sorumlusun. Bulaşır karışırsın. Ruhuna, genine, iyiliğine kötülüğüne, hastalığına sağlığına dahil olursun.
Neyden ibaretsin biliyor musun çevrendeki toplam on kişiden,
eksiği olabilir fakat fazlası olmaz.
10 notes · View notes
nefretim-kazand · 8 months ago
Text
Tumblr media
Mazide Türkün unutmaması gereken Başbuğ Gâzi Mustafa Kemâl ATATÜRK olmalıdır. Dünyada Özgür kalan tek Türk Toprağı Anadolu idi. Onu bize bağışladı ve erken bir yaşta Uçmağ'a vardı.
Ve bir de Şehitlerimiz var. Bu vatan için canlarını feda eden, hâlen feda etmekte olan. Asla onlar da unutulmamalıdır. Ama 1938 den sonra gelen ne kadar siyasetçi var ise tarihin karanlık sayfalarında kaybolup gidecektir. Çünkü bilâ istisna Türk Milletinin hassasiyetlerini kullanarak iktidar olmuş, muhalefet olmuş veya partileşmişlerdir. Asgari müşterekte birleşmek yerine sadece egolarını tatmin etmişlerdir, Milleti hiçe saymışlardır.
Allah, kitap, vatan, bayrak üzerine insanları yönlendirmiş lâkin kendi bildiklerini okumuşlardır.
Cehâletin diz boyu olduğu Cumhuriyetin ilk yıllarında Mustafa Kemâl ATATÜRK 'ün beyanlarında asla bunlara rastlayamayız. Emin olalım ki 1938 den sonraki siyasilerimizi tarih bile yargılamaya lâyık görmeyecektir.
Tanrı Türkü koruyacaktır.
8 notes · View notes
terapistcagatay · 3 months ago
Note
İlk önce beni çok sevdiğini vs söyleyerek bir ilişki yaşadık daha sonrasında bir müddet vakit geçince yapamadığını denediğini sevmeyi ama sevemediğini söyledi. Ayrıldık. Bir buçuk ay sonra ise yapamadığını bensiz beni sevdiğini söyleyerek mesaj attı. Sevgimin ona ağır geldiğini alışkın olmadığı bir his olduğu için bir kaçamak arayıp ayrıldığını söyledi. Yani bunun için mi ayrıldın dediğimde ise sen fazla utangaçtın aramızda hep bir mesafe vardı kapanır diye umut ettim dedi. Ayrılmasaydık belki de kapanırdı dedi. Ama ben hüznümü çoktan bitirmiştim o gelesiye kadar. Hayatımı eski neşesine kavuşturmuştum. Hala seviyordum evet üzülüyordum da hatta aklıma geldikçe. Ama ona artık güvenip inanmadığımı söyleyerek onu hayatıma almak istemediğimi söyledim. Ama sanki kaybetmiş olan ben gibi hissediyorum yine de içimde bir şeyler kopuk gibi. Kendime olan saygımdan da barışmak istemiyorum. Çünkü biliyorum ki eğer barışırsam güvenemem. Ona da eziyet olur bana da. Ama normal mi bu davranışım tutumum bilmiyorum. Hayatıma almak istememem. Normal mi bu ?
Tuhaf bi durum anlam veremedim. Sevemediğini söyleyip aradan zaman geçince sensiz yapamadığını söylemesi sana duyduğu özlemin sebebinde bu durum oluşmuş olabilir. Sen doğru bi şekilde yaklaşmışsın, asla kendini kötü hissetme, birinci ayrılıklarda, ikinci kez birleşmek biraz güç oluyor ve aradan zaman geçmesi de duyguların yoğunluğunu azaltmış görünüyor. bu şekilde olduğu için karar yine senin olacaktır. Ama bana soracak olursan, ilk ayrılıklardan sonrasında birleşince, saygıyı ve sevgiyi kaybediyorsun bir zaman sonra. Elbette daha iyi olduğu durumlar vardır, iyi olan insanlar vardır ama bu benim fikrimdi. Kopuk durmamalısın, eğer seninde duyguların birazda olsa varsa, konuşman sana iyi gelebilir en azından kafanda ki soru işaretler bir nebzede olsa azalabilir..
2 notes · View notes
kalbiahenin · 1 year ago
Text
O'nu sevmek ne büyük bahtiyar. O'nu sevmek lamütenâhi olanla birleşmek. O'nu sevmek en büyük saadet. O'nda hiç olmak hep olmaya adım atmak
16 notes · View notes
piksel · 1 year ago
Text
bi sey diyim mi gerçekten hayatımdan birini çıkartıyo olmam için fırtınalar falan kopması lazım. hayatımdaki herkesi o kadar çok seviyorum ki, kopuşlar yaşadığımda ne kadar üzüldüğümü kimse tahmin edemez. herkesin kafamda işlenmiş bi noktası var. kopma anlarında elimden geleni yaptığımı biliyorum. bazen yol tekrar birleşmek için seni ayrıma götürür. sabretmeyi öğrendim🫠
13 notes · View notes
doriangray1789 · 2 years ago
Text
O’nu anmayı günlere değil her an’ a bölmeli. Çünkü günümüzde şu an için en temel ihtiyacımız olan kavramı ondan öğrendim. “Öteki hakkında değil, öteki ile konuşmaktır birleşmek, bütünleşmek ve özgürleşmek.” Bakmayın siz günlük siyasetin ikna amaçlı safsatalarına…
Ötekileştirmeden, ötekini de anlamaya onunla da konuşmaya çalışın, en azından çabalayın. 19 Mayıs Atatürk’ ü anma gençlik ve spor bayramımız kutlu olsun
Tumblr media
7 notes · View notes
onderkaracay · 6 months ago
Text
Tumblr media
0 notes
cninzihni · 2 years ago
Note
Ya siz şuanki muhalefetten şikayet ediyorsunuz asla Erdoğan'ı desteklemiyorum ama desteklediginiz kişi gelirse her şeyin çok güzel olacağını sanıyorsunuz Z kusagiyim ve biraz oturup mantıklı düşününce Kılıçdaroğlu kazanırsa HDP ile birleştiği için onlarla baş edemeyecek ülke Kürdistan'a dönecek Atatürk'ün partisi nasıl PKK ile birleşir aklim almıyor siz Atatürk'ü sevmiyorsunuz emin olun o yaşasaydı ve bu durumu partisini bu halde gorseydi çok uzulurdu ben Erdoğan iyi demiyorum ama onun karşısındaki de iyi değil
Öncelikle, fikirlerini paylaştığın için teşekkür ederim. Güncel muhalefet çok iyi, bizi kurtaracak gibi söylemlerde hiçbir zaman bulunmadım. Söylediğim şeyin bir kez daha altını çizeyim, hatta kalın yazayım ki net anlaşılsın. Bugünkü seçim, demokratik bir seçim değil, demokrasiye tamam mı, devam mı seçimi. Bu doğrultuda da devam seçeneği için en güçlü adayda birleşmek her halükarda mantıklı olan opsiyon. Görüşlerini desteklersin, desteklemezsin bu tabi ki çok başka bir başlık ama şu HDP mevzusuna da gelecek olursak. HDP'ye hiçbir söz, bakanlık, konum vs verilmemişken ve iktidar medyasından yalan haberler yayılmışken, bir Z kuşağı olarak daha iyi araştırma yapmanı tüm kalbimle, içtenlikle öneriyorum. Kaldı ki, HDP'ye direkt olarak terörist gözüyle bakmak da onu destekleyen milyonlarca Kürt vatandaşı direkt yaftalamak oluyor. İçerisinde, üst mevkilerinde terörle bağlantılı olan bireyler olabilir ve bunlar tarafsız, bağımsız bir yargı tarafından bence de yargılanmalı. Gel gelelim, onlar var diye direkt olarak yaftalamanın doğru olmadığına inanıyorum. Yani özetle, bu seçimi Millet İttifakı kazandığında, karşına dayatılan haberlerde okuduğun gibi Kürdistan değil, gerçekten tam bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti için yeniden doğma şansı ortaya çıkacak. Umarım derdimi kırmadan anlatabilmişimdir. Takıldığın veya katılmadığın bir yer olursa çekinmeden belirtebilirsin.
2 notes · View notes
llucaasblog · 2 years ago
Text
"Dudaklarına değen dudaklarım. Dilini bulan dilim. Gözlerimin kapanması. Gözlerimin kapanmasıyla birlikte patlayan binlerce havai fişek. Sonra çöken karanlık. Karanlığın içinde parlayan, düşen… düşen, yüzlerce, binlerce yıldız. Bağırmak, parçalamak, parçalanmak isteği. Sonra unutuş. Olduğun yeri. Nereden geldiğini. Nereye gittiğini. Ne zaman geldiğini. Ne zaman gideceğini. (Çünkü zaman çoktan silindi. Çünkü zaman çoktan yok oldu. Ne mutluluk!) Yıldız yağmuru, içimi binlerce ışığa boğan yıldızyağmuru sürüp giderken, bir parçamın, isteğin ve ateşin ve patlamanın ve yok olmanın yoğunlaştığı, hem benim olan, hem de olmayan (ikinci bir varlık?) bir parçamın o ıslak, yaş, dar kapıyı zorlayışı, Aç, aç, aç, aç, aç… öleceğim, öleceğim.
Ve ölüşüm.
Sanırım, ilk kez, o gün, orda öldüm.
Ölüm de, mutlu ölüm de böyle olmalı. Boşlukta kayış. Zamansızlık. Her şeyin biçimini yitirip, gitgide silinmesi, sonra tümden yok oluşu. Duymuyordum bedenimi. Yalnızca bir devinim kendi kendini yok etmeye çalışan. Bir enerjiye dönüşmüştü bedenim. Ve yok oldum. Öylesine bir düşüştü ki bedenimin her hücresi ayrı bir ipek paraşüte bağlı ve her biri beni ansıyan, yani her biri, bir bedenin, bir insanın parçası olduğunu unutmamış, her biri o yok oluşla var oluşun aynı anlama geldiğini, o betimlenemez süreyi yaşamış ve yaşamakta, paraşütleri açılmış, hafiften esen yelle ordan oraya uçuşarak iniyorlardı yeryüzüne doğru.
Yeryüzü üstünde bir noktaya: bir çöle.
Sırtüstü uzanmış buldum kendimi toprakta.
İlk sorum:
-Yaşıyor muyum? Oldu.
Karşılık gelmedi.
Ne zaman soru sordumsa, gerçek, inandırıcı bir karşılık isteyen bir soru sordumsa, hiçbir zaman gelmedi karşılık. Bugünmüş gibi ansıyorum, o gün de gelmedi karşılık.
Onun yerine, nice sonra, yeryüzüne indiğimin bilincine varıp, dizlerimin üstünde sürüne sürüne denize ilerlerken, bana ulaşan bir soruydu gelen:
-Neden?
Hayır, sorumun karşılığına bir başka soru geldiği için, gelen soru bir neden bulmam için kafamı zorlamamı gerektirdiği için ve bulacağım cevabın yetersiz, gereksiz, inandırıcı olmaktan çok uzak olacağını bildiğim için, giderek bu sorunun (dolayısıyla gelecek cevabın da) anlamsızlığını gördüğüm için (artık ayaklarım- denizde de olsam- yerdeydi ve kafam çalışmaya başlamıştı) yıkılmadım, eziklik duymadım; ne de başkaldırmak isteği. Tam tersine, denizin içinde doğruldum. Suyun içinde büyük bir coşkuyla zıplamaya ve bağırmaya başladım.
-Çünkü… çünkü… çünkü… yaşamı yeniden buldum. Çünkü binlerce parçaya bölünüp yeniden birleşmek, böylece kendi kendimi doğurmak ve doğumuma tanıklık etmek, hayır doğumumu yaşamak istedim ve seninle birleşirken birleşme süreci içinde, anlıyor musun Gün, çiftleşmeden değil tekleşmeden söz ediyorum, o süreç içinde, duyuyor musun Gün, ağlamayı bırak, beni dinle, o neyin süreci olduğunu bilmediğim süreci yaşarken binbir parçaya, milyonlarca parçaya dağıldım, ama benden ayrılan her bir parça o süreci yaşıyordu, yükselirken milyonlarca ben olarak yükseldim, düşerken, milyonlarca ben düştük… yoksa, yoksa sen bunu yaşamadın mı Gün?
Böyle mi dedim, yoksa bu duyguları dile getiremedim de, anlamsız birkaç sözcüğü mü bağırdım Gün’e, denize, ulu atkestanesine bilmiyorum. Ama çılgınca bir devinimin içinde olduğumu, deli yunuslar gibi denize bir dalıp bir çıktığımı ansıyorum. Sonra, soluk soluğa Gün’e doğru koşuşumu. Onu elinden tutup kaldırışımı. Bacağının kıyıcığından akan ipincecik kanı dilimle yaladığımı. Ve durmadan, “söyle bana, yaşadığımı söyle, yeniden doğduğumu söyle” diye mırıldandığımı.
Sanırım, onu içinde bulunduğu devinimsizlikten ve gözyaşlarından, dudaklarımı bacaklarında duyar duymaz uyandırdım.
O da devinim içine girdi.
Kalktık.
Elinden tuttum.”
3 notes · View notes
0karanl1k · 2 years ago
Text
Ayrılacak parmaklar gelecekte tekrar birleşmek için sen istemiyorum desen de başlamak için birşeylerin bitmesi gerekir.
3 notes · View notes