#Önder Gümüş
Explore tagged Tumblr posts
Text
Paris 2024 Paralimpik Oyunları - Team Türkiye - Tüm Madalyalar
#Abdullah Kayapınar#Abdullah Öztürk#Ali Can Özcan#Ali Öztürk#Aysel Önder#Aysel Özcan#Besra Duman#Cahide Eke#Ebru Acer#Ecem Taşın Çavdar#Fatih Çelik#Fatma Damla Altın#Gamze Gürdal#Hakan Akkaya#İbrahim Bölükbaşı#Kübra Korkut#Mahmut Bozteke#Merve Nur Eroğlu#Meryem Betül Çavdar#Muhammet Khalvandi#Nazan Akın Güneş#Nazmiye Muratlı#Nesim Turan#Öznur Cüre Girdi#Paris 2024 Paralimpik Oyunları#Paris 2024 Paralimpik Oyunları - Team Türkiye - Altın Madalyalar#Paris 2024 Paralimpik Oyunları - Team Türkiye - Bronz Madalyalar#Paris 2024 Paralimpik Oyunları - Team Türkiye - Gümüş Madalyalar#Paris 2024 Paralimpik Oyunları - Team Türkiye - Tüm Madalyalar#Paris 2024 Paralimpik Oyunları – Team Türkiye
0 notes
Text
Bölüm 207: Bir taşla iki kuş vuran bir plan çaktırmadan ilerliyor
Bir imparatorluk askeri telaşla avluya çıktı. Lu Zhongxing büyük general göbeğiyle bir dizi kılıç hamlesi ile alıştırma yapıyordu. Bunca yıl kendini salıverdikten sonra Lu Zhongxing bir zamanlar sahip olduğu yetenekleri çoktan kaybetmişti. Artık birçok hareketi takip edemez hale gelmişti.
Fakat, Lu Zhongxing gevşemeden dişini sıkmaya devam ediyordu. Birkaç gün önce Qi Yan'ı görmek, Lu Zhongxing'i gerçekten kışkırtmıştı. İkisi de Fuma'ydı ve o kişi kendisinden sadece birkaç yaş küçüktü, öyleyse neden iki farklı nesilden gibi duruyorlardı?
Lu Zhongxing evine dönüp aynanın karşısına geçmişti. Fırlamış göbeği, bedeninin hareketleriyle birlikte sağa sola sallanıyordu ve şamar atınca dalgalanıyordu.
Lu Zhongxing bunu kabul etmeye biraz gönülsüzdü. Uzun zamandır kullanılmayan silahını eline alıp imparatorluk askerlerine ait avluda alıştırma yapmaya başlamıştı.
O imparatorluk askeri yüzüstü yere düştü, şans eseri tam Lu Zhongxing'in önünde yere serilmişti. Lu Zhongxing'in yüzünde hoşnutsuz bir ifade belirdi ve imparatorluk askerini tekmeledi. Tehdit edercesine, "Kör herif, bu Önder Muhafız'ın vücudunu esnettiğini göremiyor musun?" dedi.
Rapor vermeye gelen o imparatorluk askeri acı içinde dişlerini gösterdi, sonrasında sürünerek kalkıp yüzünde bir gülümsemeyle Lu Zhongxing'in önünde diz çöktü, "Tebrikler Efendi Komutan, tebrikler Efendi Komutan!"
Lu Zhongxing kaşlarını çattı, "Babam kaplıca dağında iyileşmeye çalışıyor. Verecek güzel haberin varsa git ve konaktaki sorumlu efendiyi bul."
"Efendi, haberi henüz almadınız ama Majesteleri bu sabahki meclis toplantısında bir ferman salıp sizi askeri gücü devralmak üzere Komutanlığa terfi ettirdi!"
Lu Zhongxing bir an afallayıp kaldı, sonra imparatorluk askerinin yakalarını kavrayıp yukarı çekti, "Ne dedin sen?"
"Efendim, haber kesinlikle doğru. Efendi Sol Danışman imparatorluk fermanını teslim aldı ve çok yakında gelmesi gerek. Hızlı koştuğu için efendiye müjdeli haberi vermeye bu kimse geldi!"
Bir anlık Lu Zhongxing'in zihni bomboş kaldı. Böyle bir talih kuşunun kendi başına konduğuna inanamıyordu, bu nedenle bir kez daha sordu, "Bu doğru mu? Beni aptal yerine koymaya cüret ettiysen başın ciddi belada!"
"Bu bir imparatorluk fermanı, bu basit kimsenin ne haddine!"
Lu Zhongxing o imparatorluk askerinin yakalarını bıraktı. Elindeki süvari kılıcı da bir gürültü sesi çıkararak yere düştü.
Lu Zhongxing iki adım geriledi. Bedeni bir miktar sarsıldı, sonrasında dengesini sağlayınca yüksek sesle gülmeye başladı. Yüzündeki ifade o kadar vahşiydi ki biraz çarpılmış gibi görünüyordu.
Lu Zhongxing'in aklından neler geçtiği bilinmez, aniden ciddileşti fakat sonra birden öncekinden bile daha yüksek sesli bir kahkaha patlattı.
O imparatorluk askeri yağcı bir şekilde gülümseyerek kenarda dikilirken iç bahçedeki imparatorluk askerleri de oraya toplandı. Hep bir ağızdan Lu Zhongxing'i tebrik ettiler.
İmparatorluk sarayı savunmasının dengeli bir halde olabilmesi açısından temiz geçmişi olan insanlara ihtiyaç olurdu, Wei Krallığı'nın imparatorluk askerlerinin çoğunun aristokrat ailelerin oğulları olmasının nedeni buydu. Meşru olmayan, ilk evlat olmayan ve mürekkep işlerinde gözü olmayanlar aileleri tarafından imparatorluk askeri olması için saraylara önerilirdi. Basitçe söylenecek olursa onlar, ailelerinin vazgeçtiği kişilerdi.
Bu nedenle, esasen imparatorluk ordusunda bahsedilecek bir "üst-ast" durumu yoktu. Herkes asilzadeydi ve genelde beraber takılırlardı. Fakat artık işler değişmişti.
Mevcut saltanatın Komutan'ı, en yüksek rütbedeki askeri görevli. Lu Zhongxing ile aralarında çoktan devasa bir fark oluşmuştu.
Birisi önayak olup yere diz çöktü, ardından yüksek bir tonda seslendi, "Efendi Komutan'a selamlar."
Diğer herkes bu örneği izlemeye başladı. Lu Zhongxing kalabalığın arasında dikiliyordu, bir anda on yıl gençleşmiş gibi keyfi zirve yapmıştı.
Askıdan dış giysisini aldı ve kol yenindeki cepten bir yığın gümüş sertifikasını bulup çıkardı, ardından yüzlerinde yazana bakmadan havaya gelişigüzel bir şekilde saçmaya başladı, "Kardeşlerim, bunları alın ve içmeye gidin!"
İmparatorluk fermanını tutan Lu Boyan tesadüfen bu sahneyi görmüştü. Daha imparatorluk ordusunun avlusundan içeri adımını atmamıştı ki kol yenini savurup orayı terk etti.
Onca zamandır beklemesine rağmen fermanı iletecek habercinin gelmediğini gören Lu Zhongxing kendine daha fazla hakim olamadı. Haberleri iletmiş olan kişiyi eline geçirdi, "Yanlış mı duydun yoksa? Neden fermanı ileten hadım hâlâ gelmedi?!"
"Haber kesinlikle doğru, efendim. Bu basit kimse imparatorluk fermanının, siz efendinin ağabeyine verildiğini duymuştu, belki de fermanı alıp köşke dönmüştür. Neden gidip sormuyorsunuz?"
Lu Zhongxing: "Öyle olsa iyi olur, yoksa kelleni kollamaya bak!"
... ...
Lu Zhongxing Komutan mülküne döndüğünde, köşk kapılarının önündeki alanın bir pazar yeri kadar kalabalık olduğunu gördü. Epeyce araç park edilmişti, tıpkı onun genç ve babasının sağlıklı olduğu zamanlar gibiydi.
Artık Lu Zhongxing nihayet ayağını sağlam bir yere basabilirdi. Köşke girdiğinde, köşk hizmetkarları ona karşı ekstra saygılıydı. Lu Zhongxing başı ve göğsü dik bir şekilde ana salona girdi. Savaş Bakanlığından gelen birkaç general ve görevli çoktan salonda yerlerine geçmişti, o insanların tümü Lu Quan'ın öğrencileri ve meslektaşlarıydı. Lu Zhongxing'in içeri geldiğini gördüklerinde saygılarını sunmak için birbiri ardına ayağa kalktılar.
Lu Zhongxing: "Annem ve da-ge nerede?"
Bir askeri görevli, "Yaşlı hanım ve Danışman efendi iç salondalar," diyerek yanıtladı.
Lu Zhongxing başını salladı. Kalbinde büyük bir keyif vardı ve galibiyet benzeri bir şey hissediyordu. Geçmişte o generallerin hepsi da-ge'ya karşı ekstra saygılı davranırdı, fakat bu ikinci genç efendiye hiç dikkat etmişler miydi?
Devir dönmüştü. Gökteki yaşlı efendi nihayet gözlerini açmıştı! Bu sefer, hiç kimse için geri adım atmayacaktı!
Lu Zhongxing kahramanca ve ateşli bir edayla iç salona girdi. Lu Quan'ın meşru karısı baş koltukta otururken Lu Boyan sağdaki koltuktaydı. Parlak sarı bir imparatorluk fermanı masanın üzerine yerleştirilmişti.
Lu Zhongxing: "Anne."
Lu Hanım: "Er-lang* geldi, gel ve da-ge'nı selamla." (Ç/N: ikinci genç/oğul)
Lu Boyan soğuk bir tavırla soluduktan sonra pasif agresif bir şekilde, "Belki de er-di'nin gözlerinde artık bu ağabeyinin bir değeri yoktur," diyerek karşılık verdi.
Lu Zhongxing hoşnutsuz olmuştu, fakat o vefalı bir oğuldu. Annesine sıkıntı vermek istemiyordu. Lu Hanım'ın solundaki koltuğa oturdu ve şöyle dedi, "Bu oğul saraylarda bir fermanın salındığını duyduğu için bakmaya geldi."
Lu Hanım: "İşte şurada, git de bak öyleyse. Ai... Baban burada değil ve kaplıca dağı çok uzaklarda. Benim de net bir görüşüm yok."
İmparatorluk fermanını okumayı bitirince Lu Zhongxing'in kalbi nihayet sakinleşti, sonrasında, "Annem hâlâ neyin tartışmasını yapıyor ki? Bu bir imparatorluk fermanı. Babamı geri gelerek zahmete sokacaksa bile buna uyulmak zorunda," diye yanıtladı.
Yaşlı hanım büyük oğluna doğru yandan bir bakış attı, yüzünde güçlük çeken bir ifade belirmişti, "Dışarıdaki o generallere bir cevap vermek zorundayız."
Lu Zhongxing apaçık biliyordu ki gönülsüz olan kişi da-ge'sıydı, bu nedenle gülümseyerek şöyle dedi, "Anne, bu imparatorluk fermanına bak. Bu göklerin kendisi kadar devasa bir lütuf. Lu köşkü nesiller boyu çıkar sağlayacak, geriye tartışacak ne kalıyor tanrı aşkına? Babam Krallığı Kuran Dük ilan edildi ve bu unvan miras bırakılabiliyor. Gelecekteki mirasçıların tümü bunu teslim alabilir ve askeri güç de kaybedilmedi. Hâlâ ailemizin ellerinde değil mi sonuçta?"
Yaşlı hanım başını sallayarak onayladı, fakat Lu Boyan aniden lafa girdi, "Krallık Dükü, içi boş bir pozisyondan ibaret. Hiç gerçek güç barındırmıyor. Babam hayatının büyük çoğunluğunda Komutan'dı, o büyüğümüz şimdilik böylesine köklü bir değişimi kabul edemeyebilir."
Lu Zhongxing: "Ama 'şimdilik' olduğunu da-ge kendisi dedi, buna ısınması fazla sürmeyecektir."
Lu Boyan: "Rezil herif, ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu?"
Lu Zhongxing: "Bana kalırsa kabul edemeyen babam değil, aksine da-ge, ha? Yaptığım şey sadece oğlu olarak babamın kariyerini devralmak, öyleyse da-ge neden bu kadar telaşlı?"
Lu Boyan'ın beti benzi attı ve dudaklarının üstündeki bıyığı seğirmeye başladı, "Sadece bir kariyer mirası olsa bile, henüz sıra sende değildi!"
Lu Zhongxing bunları işittiğinde yüksek sesle gülmesini durduramaz oldu. Yaşlı hanım, imparator tarafından hediye edilmiş kaplan başlı bastondan destek alarak ayağa kalktı ve tatlı dille ikna etmeye çalıştı, "Siz iki kardeş... kavgaya bir son verin."
Lu Zhongxing gülmeyi kesti, ardından yaşlı hanıma düzgünce destek verdi, "Anne, sen rahatını bozma. Bu oğlun bugün da-ge ile bazı şeyleri halletmesi gerekiyor."
Bunu dedikten sonra parmağını Lu Boyan'a doğrulttu, "Da-ge bir kez olsun gerçek düşüncelerini söyledi nihayet. Aslında kastettiğin şey benim buna uygun olmadığım, değil mi? Diyorum ki, da-ge, sen açgözlü birisin. Şu anda Sol Danışman'sın ve en yüksek rütbeli yazınsal yetkili olmaya sadece bir adım uzaktasın. Hâlâ tatmin olamadın mı? Niye, mecliste başka kimse kalmadı mı? Tüm yazınsal yetkililer ve askeri görevlilerle kendin mi ilgilenmek zorundasın? Da-ge bu imparatorluk fermanından memnun kalmadığına göre, neden meclis toplantısı sırasında müzakere etmedi? Görünen o ki cesaret edememişsin, değil mi? O yüzden mi eve dönüp annemi sıkıntıya soktun?!"
Lu Boyan: "Sen..."
Lu Zhongxing: "Peki ya ben? Buna ne denir, biliyor musun? Buna, Göklerin görmediği şey yoktur derler! Zamanında sınava girmeyi istemediğimi mi sandın? Böyle barış dönemlerinde yazınsal eğitimin askeriye eğitiminden daha çok çıkar yolu olduğunu bilmeyen var mı? Sırf seninle benim tıpatıp aynı yüzlere sahip olmamızdan dolayı. Babamla annemin sıkıntıya gireceğinden endişe ettiğim için senin yetkili olma yoluna girmene izin verdim. Ve imparatorluk ordusuna giriş yaptığımda, orada on sene kaldım! Bir ağabey olarak daha önce hiç bu kardeşine acıdın mı? Aradan yıllar geçti, fakat daha önce bana hiç destek oldun mu? Ağzından yağ akana dek yiyorsun ama kardeşinle bir kemik parçası paylaşmanın bahsini açmayalım, yalnızca bir kaşık et suyu gayet yeterli olur, öyle mi? Söylesene?"
Lu Boyan: "Ben..."
Lu Zhongxing: "Hiçbir şey demene gerek yok! Da-ge, annemin beni bu vazifeyi reddetmeye ikna etmesini de bekleme. Meclis sana zaten kibar davranıyor. Sen meşru en büyük oğulsun, yani Dük'ün pozisyonu sonsuza kadar senin, oğlunun ve torunlarının olacak. Tabii bu ikinci oğlun ömrünün kalanında çamura saplı kalması, senin mutlu olmanın ön koşulu değilse?!"
Lu Zhongxing: "Şayet da-ge zamanında bir en büyük oğulda olması gereken cömertliğin binde birine sahip olsaydı, babamın önünde birkaç şey deseydi, benim de imparatorluk sınavına katılmama izin verseydi bir imparatorluk askeri olmazdım, böylelikle bu askeri güç de benim elime bırakılmazdı! Bunların tümü alın yazısı! Anlıyor musun, da-ge? Bu, alın yazısı!"
Lu Zhongxing hararetle konuşmuştu ve sesi ta salonun dışındaki generallerin kulağına dek ulaşmıştı. Bu generaller kelimelere dökmeye gerek olmadan anlayacağını anlayan kişilerdi ve içlerinde çoktan birer karara varmışlardı.
Olaylar tam da Qi Yan'ın öngördüğü gibi gelişmişti: Komutan mülkü dışarıdan demir kadar sağlam bir heyet gibi görünebilirdi fakat işin içine kişisel çıkarlar girince parçalara ayrılması an meselesiydi.
İkinci oğlu ona bunları diyen Lu Hanım da kalbinde suçluluk duydu. Ayrıca, bu imparatorluk fermanı çoktan genel bir meyil belirtmişti. O da bir anne olarak fazla yanlı davranamazdı.
Ve böylece, Komutan mülkünü üç parçaya bölme planı sessiz ve fark edilemez bir şekilde harekete geçmiş oldu.
Üç gün sonra Nangong Jingnu bir imparatorluk fermanı daha saldı. Komutanlık mülkünün ilk oğlu Lu Boyan, bizzat sıcak pınar dağına gitmek, fermanı iletmek ve askeri gücü teslim almakla görevlendirilmişti. Lu Zhongxing Lu köşkündeki ailesini alarak adına tanınan Yi vilayetine doğru yelken açacak ve sonrasında başkente dönünce resmi olarak vazifesinin başına geçecekti.
... ...
Göz açıp kapayıncaya dek bir ay daha geçti. Qi Yan Gu Feng'e, Wu Er'ın her davranışını ve hareketini gözetlemeleri için şehrin güneyindeki özel köşke yerleştirilmek üzere güvendiği iki astını seçmesini emretti.
Bundan hemen sonra Qi Yan birine Liu YuAn'ın başkentteki adresini bulmasını emretti, ardından başka birini, Sifang bankasının emri altındaki bir restoran hanında görüşme talebi belirten mesajı Liu YuAn'a iletmesi için yolladı.
Xie An'ın ölümünden sonra Gu Feng ve Qian Yuan, Qi Yan'ın talimatına gerek olmadan başkentteki restoranların, hanların ve çayhanelerin çoğunu yel gibi bir hızla ele geçirmişti. İş rakipleri olan Xie ailesi yokken Qi Yan'ın işletmesi başkentte çabucak kök salmıştı.
Liu YuAn sözleşildiği üzere restoran handaki hususi odaya geldi. Fakat onu bekleyen Qi Yan değil, bir torba bayıltıcı ilaçtı.
Qi Yan işe Altıncı Prens Nangong Lie ile başlamaya, maskeli kişiyi sakinleştirmek için onun hayatını kullanmaya karar vermişti.
Hususi odanın içinde, maske takmakta olan biri belirdi. Emri altında çalışan kişilere Liu YuAn'ın kıyafetlerini çıkarmalarını emrettikten sonra bir şişe sıvı çıkarıp o sıvıyı Liu YuAn'ın bedenine eşit oranda sürdü, dudaklarını ve saçlarını bile atlamamıştı...
Qi Yan bu görevi başka birine gönül rahatlığıyla veremeyeceğinden, Gu Feng'e bu işle ilgilenmesi için gizlice başkente dönmesini emretmişti.
Özel olarak hazırlanmış ilaç, Liu YuAn'ın bedenine sürülmüştü. Bir tek bu, vücuda herhangi bir yolla alınırsa hiçbir etki yaratmazdı fakat şarapla bir araya geldiğinde ölümcül bir zehir halini alırdı.
Bu, Qi Yan'ın Nangong Lie için hazırladığı bir plandı. O kişi daha önce bir gün olsun ayık gezmemişti ve bu güzel Liu'ya çok önceden göz koymuştu.
Bu esnada, Qi Yan başka bir çayhaneye geldi ve önünde oturan kişi...
***
0 notes
Text
2024 olympics Turkey roster
Archery
Mete Gazoz (Istanbul)
Ulaş Tümer (Gelibolu)
Muhammed Yildirmiş (Istanbul)
Elif Gökkir (Istanbul)
Athletics
Kayhan Özer (Adana)
Berke Akçam (Bursa)
Yasmani Copello (Istanbul)
Kaan Kigen-Özbilen (Uasin Gishu County, Kenya)
Salih Korkmaz (Arguvan)
Mazlum Demir (Batman)
Alperen Acet (Nazilli)
Ersu Şaşma (Mersin)
Necati Er (Samsun)
Özkan Baltaci (İzmir)
Meryem Bekmez (Yenişehir)
Ayşe Tekdal (Diyarbakir)
Buse Savaşkan (Istanbul)
Eda Tuğsuz (Antalya)
Tuğba Danişmaz (Ankara)
Emel Dereli (Zonguldak)
Badminton
Neslihan Arin (Bursa)
Boxing
Samet Gümüş (İzmit)
Kaan Aykutsun (Ankara)
Buse Çakiroğlu (Trabzon)
Hatice Akbaş (Ankara)
Esra Yildiz (Nevşehir)
Gizem Özer (Elaziğ)
Busenaz Sürmeneli (Trabzon)
Cycling
Burak Abay (Bursa)
Fencing
Enver Yildirim (Altindağ)
Nisanur Erbil (Ankara)
Gymnastics
Adem Asil (İzmir)
Ahmet Önder (İzmir)
Ferhat Arican (Konak)
İbrahim Çolak (Konak)
Emre Dodanli (Milton, Ontario)
Judo
Salih Yildiz (Iğdir)
Muhammed Demirel (Istanbul)
Vedat Albayrak (Istanbul)
Mihael Žgank (Istanbul)
İbrahim Tataroğlu (Istanbul)
Tuğçe Beder (İzmit)
Fidan Ögel (Manisa)
Kayra Özdemir (Istanbul)
Pentathlon
Buğra Ünal (Milas)
İlke Özyüksel-Mihrioğlu (Ankara)
Rowing
Elis Özbay (Istanbul)
Sailing
Yiğit Çitak (Bodrum)
Deniz Çinar (Foça)
Alican Kaynar (Istanbul)
Merve Vatan (Karabiga)
Derin Atakan (Istanbul)
Ecem Güzel (Pendik)
Lara Nalbantoğlu (Istanbul)
Beste Kaynakçi (Konak)
Shooting
İsmail Keleş (Ankara)
Yusuf Dikeç (Göksun)
Oğuzhan Tüzün (Istanbul)
Şimal Yilmaz (Antalya)
Şevval Tarhan (Ankara)
Rümeysa Kaya (Kahramanmaraş)
Sena Can (Osmangazi)
Swimming
Berke Saka (Istanbul)
Kuzey Tunçelli (İzmit)
Emir Albayrak (Antalya)
Berkay Öğretir (Bursa)
Ela Özdemir (Kartal)
Gizem Güvenç (Istanbul)
Ecem Öğretir (Istanbul)
Zehra Bilgin (Istanbul)
Table tennis
Sibel Altinkaya (Adana)
Taekwondo
Hakan Reçber (Ankara)
Emre Ateşli (Ankara)
Merve Kavurat (Yenimahalle)
Hatice İlgün (Kars)
Nafia Kuş-Aydin (Adana)
Volleyball
Gizem Örge (Istanbul)
Cansu Özbay (İzmir)
Melissa Vargas (Istanbul)
Hande Baladin (Kütahya)
Meliha İsmailoğlu-Diken (Ankara)
Derya Cebecioğlu (Tarsus)
Elif Şahin (Ankara)
Eda Erdem-Dündar (Istanbul)
Zehra Güneş (Kartal)
Asli Kalaç (Istanbul)
Beyza Arici (İzmir)
İlkin Aydin (Ankara)
Ebrar Karakurt (Balikesir)
Weightlifting
Muhammed Özbek (Yozgat)
Wrestling
İbrahim Çiftçi (Erzurum)
Taha Akgül (Sivas)
Enes Başar (Ankara)
Burhan Akbudak (Kahramanmaraş)
Ali Cengiz (Menisa)
Muhammet Bakir (Istanbul)
Evin Yavuz (Siirt)
Zeynep Yetgil (Erzurum)
Nesrim Baş (Tokat)
Buse Çavuşoğlu (İzmir)
Yasemin Adar-Yiğit (Niğde)
0 notes
Text
T20 Zihinsel Engelli Kategorisinde Yarışan Aysel Önder Gümüş Madalya ile Tüm Türkiye'yi Gururlandırdı.
T20 Zihinsel Engelli Kategorisinde Yarışan Aysel Önder Gümüş Madalya ile Tüm Türkiye'yi Gururlandırdı. #OTİZM #OTİZMHABERLERİ
T20 zihinsel engelli kategorisinde yarışan milli para atletimiz Aysel Önder gümüş madalya ile tüm Türkiye’yi gururlandırdı. T20 400 metre yarışını başarı ile tamamlayan sporcumuz Aysel Önder Türkiye’ye 12. madalyayı kazandırdı. Yarışı 55.23’lük bir dereceyle tamamlayan Önder, bu başarıyla Türkiye’ye paralimpik atletizmdeki ilk madalyayı kazandırmış oldu. AYSEL ÖNDER KİMDİR? 2005 yılında Hatay’da…
0 notes
Text
MicroStrategy’nin kurucu ortağı ve tanınan kripto para milyarderi Michael Saylor, uzun vadede altın’ın yerini alabilecek bir coin’den bahsetti.Michael Saylor’a nazaran altın ‘başarısız’ olacak, yerini bu kripto para alacakYakın bir tarihte Kitco’ya konuşan Michael Saylor, Bitcoin’in sarı metale nazaran daha üstün özelliklere sahip olduğunu söyledi. Eski MicroStrategy CEO’suna nazaran, “Bitcoin altının dijital sentetik halefidir. Altına nazaran daha süratli paha kazanacak. Altın iflas edecek. Sonunda beşerler tüm altınlarını satıp Bitcoin alacaklar.”MicroStrategy, Ağustos 2020’den bu yana sistemli olarak Bitcoin satın alıyor. Saylor, o vakitten beri Bitcoin’in fiyatındaki pahalanma göz önüne alındığında şirketin yatırımlarının karşılığını aldığını söylüyor.Saylor, ikili ortasındaki fiyat performansı hakkında, “Bitcoin %140 arttı. S&P Endeksi tahminen %25 artmıştır. NASDAQ birebir yahut daha az yükseldi. Altın %1 civarında hareket etti. Gümüş düştü ve fiat paralar kaybetti ve tahviller daha da fazlasını kaybetti” diyor.Neden Bitcoin?Uzun müddettir Bitcoin yatırımcısı olan Saylor, önder kripto para ünitesinin bir enflasyon muhafazası ve bedel deposu olarak başarılı olduğunu tez ediyor. Bitcoin’e birinci olarak sonlu arzı ve merkezi olmayan Blockchain ağı nedeniyle yatırım yapmaya başladığını söylüyor.Saylor, Bitcoin’in altından daha süratli, daha akıllı ve daha güçlü olduğunu belirterek, “Bitcoin, altının tüm avantajlarıyla birlikte karşı taraf riski olmayan, bağımsız bir paha deposu olan bir taşıyıcı enstrümandır” dedi. Ayrıyeten, altını elde tutmanın kıymetli olduğunu, merkeziyetçi olduğunu ve insanların altınları çalabileceğini, ayrıyeten altın madencilerinin daha fazla altın üreterek altının pahasını düşürdüğünü tabir etti.cointahmin.com olarak aktardığımız, Saylor’ın Miami, Florida’daki Bitcoin 2023 konferansında yaptığı açıklamalara bu yazıdan göz atabilirsiniz.“Ben bir Bitcoin realistiyim”Saylor, kendisinin bir “Bitcoin realisti” olduğunu da tabir etti. Ayrıyeten, insanların Bitcoin tutmaları konusunda ısrarcı olmadığını söyledi. Miami, Florida’daki Bitcoin 2023 konferansında yaptığı açıklamalarda şunları kaydetti:Bitcoin gezegendeki 8 milyar insan için tahlil olacaksa, o vakit kaçınılmaz olacak… Büyük kurumlar, kiliseler ve şirketler ve benzerleri, emanetçilerden ve bankalardan oluşan bir altyapıya gereksinim duyacak. Kendi kendine velayet etmesi makul bir halde beklenemeyecek her çeşitten insan kümesi var.“Banka iflasları politiktir”Saylor’ın Bitcoin 2023 konferansında yaptığı açıklamalar ortasında banka iflaslarına yönelik telaffuzları öne çıktı. Mart 2023, Silvergate, Silicon Valley Bank ve Signature bankalarının iflaslarına şahit oldu. 1 Mayıs’ta First Republic Bank da battı. Daha sonra JP Morgan tarafından satın alındı. Toplamda, bu bankaların toplam varlıkları 500 milyar doların üzerindeydi.Saylor, daha fazla ABD bankasının iflas edip etmeyeceğinin “siyasi bir karar” olduğunu söylüyor. Saylor’a nazaran, “Onları destekleyerek çökmemelerini seçebilirler yahut bir bankayı kayyum olarak alabilirler. Sonra alacaklılar ve hissedarlar silinir ve mevduat sahipleri silinmez.”Saylor, bilhassa ABD dışındaki yetki alanları konusunda telaşlı olduğunu söz ederek noktalıyor:Hiçbir şartta paramı zayıf bir bankada yahut zayıf para ünitesine sahip zayıf bir ülkedeki bir bankada tutmam. Bu temelde Rus ruleti oynamaktır. ABD’de muhtemelen mevduatlarıma güvenirdim, fakat daha küçük bir bankanın yatırımcısı yahut alacaklısı olsaydım, menkul kıymetlerime güvenmezdim.
0 notes
Text
Fevzi Çakmak'a Atfedilen “Tarikatlar Ve Cemaatler, Haçlıların Anadolu’da Kurdukları İleri Karakollardır” Sözü
Fevzi Çakmak’a Atfedilen “Tarikatlar Ve Cemaatler, Haçlıların Anadolu’da Kurdukları İleri Karakollardır” Sözü
“Tarikatlar Ve Cemaatler, Haçlıların Anadolu’da Kurdukları İleri Karakollardır” Sözünün Fevzi Çakmak’a Ait Olduğu İddiası Doğru Değil Mareşal Mustafa Fevzi Çakmak’a (12 Ocak 1876 – 10 Nisan 1950) sahipliği atfedilen “Tarikatlar ve cemaatler, Haçlıların Anadolu’da kurdukları ileri karakollardır.” sözünü ele alacağız… Bahsi geçen sözü Fevzi Çakmak’a izafe eden paylaşımları şöyle…
View On WordPress
#Abdullah Yılmaz#Alper Tansel#Asım Kemal Güner#Cemil Kılıç#Cevdet Alkış#Ergün Aydoğan#Esergül Balcı#Halil Yılmaz Hıtmiye#Hüseyin Hakkı Kahveci#İsmail Saygılı#Mir Murat Demir#Necati Gündüz#Önder Gümüş#Servet Çolak#Türkan Dinçer#Zahide Uçar
1 note
·
View note
Text
giden bir kadın için
‘’ boynunda gümüş taşıyordu ‘’
dedikleri
ölü bir adam tanıyorum
diviti hokkası şiiri
kurudu kaldı
ardından bakan kadınlar
‘’ hiçbir kelam etmedi ‘’ deseler de
yazdıkları okunur olsaydı
fincandan kayıklar yüzdürdükleri
o kadınla o şehirden giden rüzgara
saçlarını verirdi
‘’ bundan mütevellit ‘’
kimseye söylemedim hatıratını
oysa asırlar sonrasına
uyanacakları bu uykudan dem
geceye düşen her izin aklını alırdı
ikimizinse öcünü aldı
şimdi gökyüzünde çığırtkan
kuşlarla oynayan bulutlar gibi devasa
kemik yığınlarıyla dolu
toprağın altında sabi bir ölüyüm
ister bu hatıratı derle topla çöpe at
ister ömrümüzün sonuna kadar sakla
yani ne olur ki sonumuz
bir varmışız baktın ki bir de yokmuşuz
biraz gümüşümüz kararır içimizde
gökyüzünün mavisi solar biraz
yırtılır tül perdemiz ne gam
içeri buyur ederiz bütün çıkanları
pusuya düşen kelimeler dağılır
bakmışsın başka köşelerde ağlarız
hep yazmıştık bu sefer konuşuruz
hem de Tanrının huzurunda
gülmüş bakarsın yüzümüz çocuklarımıza
gölgelikte bir akşam sefasında
.
Önder Yılmaz
10 notes
·
View notes
Link
Türkiye U20 ve U23 Atletizm Şampiyonası’nda piste çıkan sporcularımız, 2'si Türkiye rekoru başta olmak üzere çok sayıda başarılı derecelere imza attı.
24-25 Haziran tarihlerinde Bursa’da yapılan ferdi yarışlarda 600’den fazla atlet yarışırken, Fenerbahçeli sporcular sırıkla atlamada 2 Türkiye rekoru kırdı.
Şampiyonanın ilk gününde sırıkla atlama U20 kadınlar mücadelesini kazanan Mesure Tutku Yılmaz, 4.22’lik yüksekliği ikinci hakkında geçti ve U20 Türkiye rekorunu yeniledi. Bu yaş grubunda eski rekor, 4.21 ile Demet Parlak’a aitti. İkinci günde yapılan erkekler U23 müsabakasında ise sahneye Ersu Şaşma çıktı. Geçen hafta Süper Lig’de 5.50’yi deneyen ancak başarılı olamayan Ersu, bu kez 5.45 atlayarak kendisine ait U23 Türkiye rekorunu 5 santimetre geliştirdi. Sporcularımızın elde ettikleri diğer başarılı sonuçlar ise şöyle:
U23 ERKEKLER BİRİNCİLER 1500 METRE: ABDULLAH ÖZDEMİR 110 METRE ENGELLİ: FURKAN AKTAŞ YÜKSEK ATLAMA: ENES TALHA ŞENSES SIRIKLA ATLAMA: ERSU ŞAŞMAN(U23 TÜRKİYE REKORU) İKİNCİLER 200 METRE VE 400 METRE: MAHSUN KORKMAZ 800 METRE: ABDULLAH ÖZDEMİR U23 KADINLAR BİRİNCİLER 800 METRE: DAMLA ÇELİK 1500 METRE: DAMLA ÇELİK UZUN ATLAMA: ECEM ÇALAĞAN İKİNCİLER GÜLLE ATMA: AYSEL YILMAZ U20 ERKEKLER BİRİNCİLER 100 METRE: UMUT UYSAL 200 METRE: AŞKIN SADİ AŞKIN 800 METRE: MUSTAFA POLAT 1500 METRE: AHMET MUTLU UZUN ATLAMA: YUNUS EMRE GÜMÜŞ SIRIKLA ATLAMA: ÖMER FARUK ÇANAKÇI CİRİT ATMA: ÖMER FARUK AVAN İKİNCİLER 100 METRE: AŞKIN SADİ AŞKIN 110 METRE ENGELLİ: İSMAİL EREN ADIGÜZEL 3 BİN METRE ENGELLİ: AHMET MUTLU ÜÇÜNCÜLER 400 METRE: EMİRHAN KOŞ 110 METRE ENGELLİ: DOĞUKAN KILCIOĞLU UZUN ATLAMA: EGEHAN KARABULUT 3 ADIM ATLAMA: BATUHAN ÇAKIR YÜKSEK ATLAMA: BATUHAN ÖNDER ÇEKİÇ ATMA: MEHMET KAŞ DİSK ATMA: BURAK DERTLİ U20 KADINLAR BİRİNCİLER 100 METRE: ZULHA ARMUTÇU 400 METRE: ZEHRA ORAL 3 BİN METRE: İNCİ KALKAN 5 BİN METRE: EMİNE AKBİNGÖL 100 METRE ENGELLİ: NEFİSE KARATAY 400 METRE ENGELLİ: BÜŞRA ALTINBAŞ UZUN ATLAMA: NEFİSE KARATAY 3 ADIM ATLAMA: ESRA YILMAZ YÜKSEK ATLAMA: RÜMEYSA ÖKDEN SIRIKLA ATLAMA: MENSURE TUTKU YILMAZ(U20 TÜRKİYE REKORU) CİRİT ATMA: ESRA TÜRKMEN İKİNCİLER 200 METRE: ZEHRA ORAL 3 BİN METRE: AYŞE ECER 5 BİN METRE: DİLEK ÖZTÜRK 400 METRE ENGELLİ: LEYLA YANARDAĞ YÜKSEK ATLAMA: DOĞA OLGA ÖZBAKİ CİRİT ATMA: MÜNEVVER HANCI ÜÇÜNCÜLER 400 METRE: ZELİHA ÖZMEN 1500 METRE: AYŞE ECER 3 BİN METRE: EMİNE AKBİNGÖL 100 METRE ENGELLİ: HAYRUNİSA KAPAR 400 METRE ENGELLİ: ELİF POLAT ÇEKİÇ ATMA: GİZEM İLGAR
5 notes
·
View notes
Text
Kara Harp Okulu davasında 19'u ağırlaştırılmış 47 müebbet
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde Kara Harp Okulu'ndaki eylemlere ilişkin 307 sanığın yargılandığı davada karar açıklandı. Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmada, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları hazır bulundu. Bir örceki celsede son sözleri sorulmayan bazı sanıkların son sözlerini dinleyen heyet, daha sonra hükmü açıkladı. Mahkeme heyeti, okulun firari eski kurmay başkanı albay İlhami Polat ile Abdullah Beyazkürk, Atakan Adaşoğlu, Aydın Yalçın, Cemaleddin Alper Ergin, Emine Bilgin, Güven Günindi, Halil Turan Kaya, Mustafa Kayabaşı, Sait Tosun, Serkan Hasdemir, Seyfullah Özkara, Songül Hasdemir, Yunus Emre Altıparmak, Zekeriya Şentürk, Köksal Öz, Fatih Pusat, Hakan Olga ve Mehmet Yıldırım'ın dosyalarını ayırdı. Heyet, sanıklardan Ali Gökhan Taşçı, Bülent Budak, Bülent Yılmaz, Çetin Kılıç, Ender Sarıbülbül, Fatih Sağlam, Filiz Can, Hacı Hasan Sökmen, Murat Atik, Orhan Gerdan, Selman Vezvezoğlu, Sezai Sarıca, Sibel Erdeveci, Şevki Kayır, Tekin Kesekler, Yusuf Tutan, Adem Kutlu, Alper Sarıkaya, Aytekin Yıldızhan, Barış Çeliktaş, Emrullah Çayır, Gülsün Kılıç Akın, Halil İbrahim Aksan, Harun Artın, Hatice Çiçek, İbrahim Suheyb Erdem, İdris Tandoğan, İsa Çakır, Mevlüt Serkan Tok, Muhammed Aslaner, Murat Gümüş, Mustafa Düğer, Mustafa Tanrıkulu, Necati Demir, Oğuz Koca, Osman Dinç, Sadık Sarı, Safiye Artokça, Selçuk Bayraklı, Sercan Gülburun, Servet Karac, Sinem Pakiş, Suat Maden, Taha Çakır, Uğur Cankoç, Vedat Karagöz, Yunis Yıldız, Yusuf Asa ve Zafer Balkan'ın beraatlerine karar verdi. Askeri öğrencilere ceza verilmedi Mahkeme heyeti, askeri öğrenciler Abdullah Alveroğlu, Abdurrahman Kırak, Abdurrahim Ala, Adnan Katırcıoğlu, Ali Gümüşoğlu, Bahadır Kartal, Buğra Han Çetiner, Burak Çapoğlu, Burak Özkan, Coşkan Yüksel, Duran Baştuhan, Eren Pala, Erkan Mantam, Ertuğrul Sarı, Fatih Burak Arslan, Furkan Kuzu, Furkan Noyin, İbrahim Öztüto, İbrahim Pektaş, İsmail Murat Avcı, Kadir Taşdemir, Kemal Torun, Kenan Taneri, Kürşat Alabıcak, Mehmet Ali Şahin, Mehmet Ali Yorulmaz, Melih Şafak Keskin, Murat Albayrak, Murat Duroğlu, Murat Yaşar, Murat Ahraz, Mustafa Arslan, Nuri Şimşekoğlu, Recep Pekdaş, Serkan Uysal, Sezer Akkuş, Taha Hikmet Şen, Talha Çetin, Talha Akif Tuluk, Tuncay Beren, Turgut Gökdal, Veysel Bayark, Volkan Çatak, Yasin Bozkurt ve Yunus Karadeniz hakkında "kaçınılmaz bir hataya düştükleri" gerekçesiyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verdi. FETÖ üyeliğinden ceza aldılar Sanıklardan Burak Gürbüz, Cihat Tuncay, Dursun Yıldırım, Halil İbrahim Öztürk, Halis Lütfü Avcı, Hidayet Güçlü, İlkay Şen, İlker Yüksel, Muhammed Musab Aytekin, Mustafa Başaran, Ümit Tezcan, Vahit Ömer Ocak, Veysel Eker, Yunus Emre Gök ve Yunus Emre'ye, anayasal düzeni ihlal suçundan beraat veren mahkeme heyeti, bu kişilerin terör örgütü üyeliği suçundan 6 yıl 3'er ay hapis cezasına çarptırılmalarına karar verdi. Mahkeme heyeti, Adem Kok, Erkam Okutan, Çağlar Hemedan, Emrah Bozan, Hükan Mert, Kemal Çizmeciler, Mikail Ibrık, Muhammet Elliiki, Servet Işıklı, Taha Sinan Kalkan, Münevver Minetürk, Burak Yandım, Gökhan Çizmeci, Hamdi Man, İbrahim Özdalyan, Süleyman Feyyaz Keyik, Şahin Akat, Veysel Turan ve Yunus Emre Yavuz'u FETÖ üyeliğinden 6 yıl 3'er ay hapisle cezalandırdı. Heyet, Erol Şasi, İdris Sarıkaya, Muhammet Ali Cibişoğlu'na, terör örgütü üyeliğinden 7 yıl 6'şar ay hapis cezası verdi. Darbeye yardımdan ceza Mahkeme heyeti, sanıklar Ahmet Selim Ersoy, Ahmet Turan Çetinkaya, Ali Kıratlı, Celal Evci, Cüneyt Sevim, Durmuş Ali Yüksek, Emrah Kalıncı, Ercan Turgut, Ercan Türkoğlu, Erkam Güreşen, Fatih Bozkurt, Fatih Göktaş, Fatih Göktürk, Fırat Sezer, Halil Işık, Halim Dal, Hasan Aktaş, Hasan Koçer, Mehmet Çiftçisoy, Mehmet Kurtulgu, Mehmet Macar, Mehmet Burak Erdal, Mehmet Emre Doğan, Memet Erkenekli, Murat Akbulut, Musa Bahadır, Mustafa Can Arslan, Mustafa Yılmaz, Ozan Kaya, Samet Bülbül, Serkan Gümüş, Sezgin Erdem, Sıddık Güneş, Şaban Özdemir, Tarık Şentuna, Tuncer Koruvatan, Uğur Acar, Umut Yalçın, Ünal Sözen, Yasin Koçyiğit, Yılmaz Durna, Yunus Emre Toprak ve Zafer Uzun'un anayasal düzeni ihlale yardım suçundan 12 yıl 6'şar ay hapisle cezalandırılmalarına hükmetti. Aynı suçtan 15'er yıl hapis cezası alan sanıkların isimleri ise şöyle: "Abdullah Sanduk, Abdullah Şentürk, Abdullah Topçu, Abdurruhman Özdemir, Abdülkadir Koçyiğit, Adem Bakış, Ahmet Baş, Ahmet Okyay, Ahmet Özer, Ahmet Yüksel, Akın Üçok, Cebrail Çiçek, Cihan Yıldız, Çağdaş Tuna, Çetin Kaya, Emrah Türk, Engin Bahadır, Ercan Değirmenci, Ertan Erol, Gökhan Duran, Gökhan Gök, Gökhan Orcan, Harun Çevikgil, Harun Eksik, Hüseyin Bayrak, Hüseyin Günen, Hüseyin Yıldız, İbrahim Rahman Kurt, İzzettin Artokça, Kadir Erol, Kadir Güç, Kamil Yılmazer, Kemal Koca, Mahmut Koç, Metin Gülenç, Muammer Aküzüm, Muammer Özçelik, Muhammed Talha Yalçınkaya, Murat Akça, Murat Aras, Murat Çetin, Murat Yusuf Taze, Mustafa Koca, Mustafa Ünal, Nizam Beder, Osman Torunoğlu, Ömer Bıyıklı, Ömer Emre Yetgin, Ömer Osman Kutsal, Özgür Ayhan, Özkan Bali, Ramazan Atım, Ramazan Onur Karadeniz, Sait Gürbüz, Selçuk Temel, Semih Özdamar, Sinan Ay, Sinan Metin, Suat Kurt, Şafak Saraydemir, Taner Soner, Veli Beyazıt, Veysel Atalay, Volkan Aldırmaz, Yunus Emre Vatankulu, Yusuf Başkaya ve Zair Ekrem Sarıteke" Kerim Acar'a ağırlaştırılmış müebbet Heyet, olay tarihinde okulun dekanı olan eski tuğgeneral Kerim Acar ve sanıklar Abdullah Ender Toydemir, Ahmet Tufan, Ahmet Önder Biberoğlu, Ali Demir, Ali Emre Buğurcu, Ali Tolga Sıçrar, Devrim Çamur, Erkan Peker, Eser Coşar, Hasan Hüseyin Eçik, Mustafa Yıldırım, Nadir Özsoy, Önder Haluk Tekbaş, Rafettin Öztürk, Ramazan Nazar, Sadık Çam, Vedat Tecer ve Zafer Alkurt'u "anayasal düzeni ihlal" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırdı. Mahkeme heyeti, sanıklar Adnan Mumcu, Ahmet Kurtay, Akif Karabıyık, Ali Aktaş, Ali Eker, Ali Şen, Atilla Kahraman, Cüneyt Kılıç, Emrah Akdeniz, Erdoğan Güçlü, Gökhan Çakır, Hasan Yalaza, Mehmet Beler, Mehmet Fatih Çankal, Mehmet Fatih Göktaş, Miraç Karakuş, Mustafa Çelik, Mustafa Çetiner, Mustafa Erol, Mümin Haliloğlu, Ömer Faruk Tanırgan, Rahman Memişoğlu, Ramazan Türker, Sabri Karaağaç, Safa Özkan, Serhat Ekemen, Veysal Kör ve Yavuz Selim Özzengin'in ise aynı suçtan müebbet hapisle cezalandırılmasına hükmetti. Okul komutanını derdest edenlere ceza Sanıklardan Ali Tolga Sıçrar, Ahmet Tufan, Eser Coşar ve Hasan Hüseyin Eçik, o dönem okul komutanı olan emekli Tümgeneral İzzet Çetingöz'e yönelik, "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçundan da 18'er yıl hapisle cezalandırıldı. Sanıklardan Ali Emre Buğurcu, Mustafa Yıldırım ve Sadık Çam'a da İzzet Çetingöz'ün emir astsubayı Ahmet Çörpan'a yönelik "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçundan 18'er yıl hapis cezası verildi. Read the full article
4 notes
·
View notes
Text
Ege Üniversitesi mezunu Milli Cimnastikçiler Türkiye’yi gururlandırdılar
Hırvatistan’ın Osijek kentinde düzenlenen “Artistik Cimnastik World Challenge Cup” organizasyona Ege Üniversitesi mezunu milli sporcular damga vurdu. Egeli Milli Cimnastikçiler Adem Asil 1 altın 1 gümüş 1 bronz, Ferhat Arıcan altın, Ahmet Önder ise gümüş madalya kazandı. Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Osijek kentinde düzenlenen organizasyonda üniversitemiz mezunu milli…
View On WordPress
0 notes
Text
Ege Üniversitesi mezunu Milli Cimnastikçiler Türkiye’yi gururlandırdılar
Hırvatistan’ın Osijek kentinde düzenlenen “Artistik Cimnastik World Challenge Cup” organizasyona Ege Üniversitesi mezunu milli sporcular damga vurdu. Egeli Milli Cimnastikçiler Adem Asil 1 altın 1 gümüş 1 bronz, Ferhat Arıcan altın, Ahmet Önder ise gümüş madalya kazandı. Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Osijek kentinde düzenlenen organizasyonda üniversitemiz mezunu milli…
View On WordPress
0 notes
Text
cointahmin.com olarak daha evvel varsayımlarını aktardığımız kripto para piyasası ve finans dünyasının yakından takip ettiği uzman isim Robert Kiyosaki, global piyasalarda yaşanacak bir çarpışma ile gerçekleşecek bir çöküşe işaret ediyor ve yatırımcıların sigortası olarak Bitcoin üzere bedelli varlıklara işaret ediyor!Finans efsanesi Robert Kiyosaki çöküş uyarısı yaparken Bitcoin yükselişine yönelik işareti verdi!Finans ve kripto para dünyasının yakından tanıdığı şahsî finans kitabı Varlıklı Baba Fakir Baba’nın muharriri Robert Kiyosaki, önümüzdeki kasvetli ekonomik beklentiler nedeniyle yatırımcıları uyarıyor. Ünlü isim Twitter üzerinden 2.4 milyon takipçisine yaptığı açıklamalarda iktisadın eninde sonunda bir çöküşe şahit olacağını söylüyor. Kiyosaki’ye nazaran, öngördüğü kasvetli ekonomik geleceğe karşı sigorta olarak sahip olunması gereken varlıklar Bitcoin (BTC), altın ve gümüş olarak açıklanıyor. Uzman ismin kelamları şu halde:Yumuşak iniş mi? Sert iniş mi? Yoksa bir çarpışma mı? Ben çarpışma diyorum. Umarım yanılıyorumdur lakin ben buna inanıyorum. Yolsuzluk yüksek ve başkanlar yozlaşmış gözüküyor. Altın, gümüş, Bitcoin alın. Bu varlıklar yolsuzluk ve beceriksizliğe karşı hala en yeterli sigorta.Bu ayın başlarında Varlıklı Baba Fakir Baba kitabının muharriri Kiyosaki, ABD Hazine Bonosu getirilerindeki artışın yaklaşan bir resesyonun göstergesi olduğu ve Bitcoin’in altın ve gümüşle birlikte en uygun korunma usulünü sunduğu konusunda ihtarda bulundu. Kiyosaki birebir vakitte global bankacılık sisteminin çökmekte olup olmadığı konusunda da alarm vermişti. Uzun vakittir Bitcoin’de yükselişte olan Kiyosaki, Nisan ayında önder kripto BTC’nin 100.000 dolara yükseleceğini öngördü. Müellife nazaran Bitcoin, ABD dolarının devalüasyonu ve bankacılık kesiminin sıhhatine ait tasalar nedeniyle cazip bir yatırım olarak ortaya çıkacak. Bitcoin yazı yazıldığı sırada 26,820 dolardan süreç görüyor.Borsalarda Bitcoin ve Ethereum arzı düşüyor: Yakın gelecekte Boğa yaşanabilir mi?Santiment’in datalarına nazaran, borsalardaki sirkülasyondaki BTC arzı şu anda sırf %5,7 düzeyinde bulunuyor ve kripto para ünitesinin tüm vakitlerin en yüksek düzeyi olan 20.000 dolara yükseldiği Aralık 2017’den bu yana en düşük düzeyini işaret ediyor. Emsal formda, borsalardaki ETH arzı 2015’teki başlangıcından bu yana en düşük düzey olan %10,1’e düştü. Bu eğilim, kripto yatırımcılarının faal olarak coinlerini borsalardan alıp çektiklerini ve alternatif depolama yollarını tercih ettiklerini gösteriyor. Mevzu ile ilgili Santiment şu kelamları aktarıyor:Bitcoin ve Ethereum, mevcut arzlarının giderek daha fazlasının kendi nezaretlerine geçtiğini sessizce görmeye devam ediyor. Kusursuz bir gösterge olmamakla birlikte borsalarda düşüş gösteren coin’ler, kâfi vakit tanınması halinde, çoklukla gelecekteki boğa koşularına işaret eder.Özellikle Ethereum kelam konusu olduğunda, borsalarda BTC ve ETH arzının azalmasının arkasındaki kıymetli nedenlerden biri, stake etmenin artan popülaritesidir. Ethereum 2.0’ın bir proof-of-stake (PoS) mutabakat sistemine geçişi, ETH sahiplerine coinlerini stake etme ve ödül kazanırken ağın güvenliğini sağlamaya katılma fırsatı sağladı. Stake etmeye yönelik bu kayma, pasif gelir elde etme ve Ethereum ekosisteminin uzun vadeli büyümesine ve güvenliğine katkıda bulunmada büyük rol oynuyor. Öte yandan, borsalardaki Bitcoin düşüşü o kadar net değil, lakin muhtemel neden BTC varlıklarını uzun mühlet tutmak isteyen yatırımcılara bağlanabilir. Bunun nedeni, yaklaşmakta olan global sakinlik korkusu olabilir ve bu da birçok kişinin kelamda “kötü günler” için fon biriktirme fikrine yönelmesine neden oluyor.Kripto para piyasasına tesiri ne olacak?Borsalarda Bitcoin ve Ethereum arzının azalması, daha geniş kripto para piyasası için çoğunlukla olumlu istikamette kıymetli tesirlere sahip olabilir. Birinci olarak, alım satım için daha az coin hazır olduğu için satış baskısının azaldığını göstermektedir. Santiment’e nazaran bu durum “gelecekteki boğa koşularına işaret ediyor”.
Borsalardaki arzın hudutlu olması nedeniyle, potansiyel alıcılar bu dijital varlıkları edinmekte daha büyük zorluklarla karşılaşabilir, bu da talebin artmasına ve potansiyel olarak hem Bitcoin hem de Ethereum fiyatlarının yükselmesine yol açabilir.Buna ek olarak, BTC ve ETH’nin borsalardaki varlığının azalması, uzun vadeli sahipler ortasında artan bir itimada işaret edebilir. Yatırımcıların coinlerini inançlı cüzdanlarda tutmaya ya da stake etmeye daha meyilli hale gelmesi, bu kripto paraların gelecekteki potansiyeline ve bedel kazanımına olan inancın bir göstergesi olabilir. Davranıştaki bu değişim, iştirakçilerin kısa vadeli alım satım yerine giderek daha fazla temel teknolojiye ve uzun vadeli beklentilere odaklandığı olgunlaşan bir piyasayı yansıtmaktadır.Bununla bir arada hem BTC hem de ETH geçtiğimiz hafta değerli bir hareket kaydetmedi. BTC’nin fiyatı %0,3 oranında küçük bir yükseliş eğilimi gösterdi. BTC, geçtiğimiz Cumartesi günü görülen 26.819 dolarlık düşük düzeyden Perşembe günü 27.000 doların üzerinde süreç görmeye kadar yükseldi.Buna karşılık, ETH’nin fiyatı geçtiğimiz hafta %0,6 oranında hafif bir yükseliş eğilimi gösterdi. ETH, anlık olarak 1.816 dolardan süreç görüyor.
1 note
·
View note
Note
ders kanalı önerisi isteyen anonim'e: edebiyat için: benim hocam (kadir gümüş) harun ardıç eserler ve yazarlar için; trt okul edebiyatın yüzü. edebiyat ders notu kanalı. türkçe için: yedi24 dersteyiz (önder hoca) matematik için kaf kitaplarını kullanıyorum. behzat hocanın anlatımıyla. örnek videolarını inceleyebilirsin. tarih: mehmet celal özyıldız coğrafya: börü hoca, yavuz tuna. umarım yardımcı olabilmişimdir 🌹
Güzellimm 💕🌻
1 note
·
View note
Text
Geleceğimiz Çalınıyor!
Her gün, hemen, hemen her yerde pek çok farklı tezahür ile ve anlamda “yıkımın” varlığı güncelleniyor. Ortaya çıkan ülke portresi daha öncesinden aşina olduklarımızdan uzağa hiç düşmese de artık çok daha korkunç bir tahayyülü ortaya seriyor. Her gün bir öncesinin aşıldığı / var edildiği yıkımlara rehin edilirken bütün o karanlık dört bir yanı kuşatırken bu sahada onlar mesel edilmesin diye hamleler ardışık kılınıyor. Cerahat salt, sadece lafta değil, çürüme uzakta değil, kırım hali sözde değilken, demokrasinin varlığı hep ama hep bir biçimde sonlandırılırken olan biten her şey muamma kılınmaya çalışılıyor.
Yıkımlarla yol / yön arayan, girişen ve tahayyül eden ülkenin hazanı yokmuş gibi davranılıyor hala ve hala! Kalakaldığımız, içinde bırakıldığımız yerin hakkaniyeti bütün bunların toplamı ile yalnız tek bir seferlik değil, tek bir günlük değil hemen hemen ömrü hayatlarımızın tamamını kapsayan devlet pratikleriyle kuşatılıyor. Madun siyaset, dün o ya da bu akıma ait görünen, olan ile bugün faşizan ve siyasal fundametalist akımla birlikteliğinde işlevsel kılınmış / güncellenmiş suretinde ulu orta bu paralize etme hali var ediliyor. Hayat her an ve her gün anlamından bağlamından tastamam kopartılıyor.Yıkım daimi / ehven bir yol olarak görülüyor. Erk, muktedir, iktidar tahayyülü doğrudan ve hiç kesintisiz bir halde cürümleri icraat kılarak o yıkımı kalıcılaştırıyor.
Yıllardır örneklemeye çalıştığımız bütün o biyopolitika bugünün sathı mahallinde gerçeği deneyleriyle, dengeleri bozan bütün o taarruzlarıyla, erk eliyle yapılan her müdahalede bariz kılınıyor. Cerahatin ortasında işte bugün yükselmeye devam olunan ülke bahsinde yıkım ötede beride değildir. Ekonomik çöküşün istikamet dahilinde süreğen kılındığı, pandeminin artık laf değil hakikaten örtbas olunduğu / buna çalışıldığı yerde anlamca yıkım dört bir yandadır. Hayat hep ucuz mudur? Hayat bu kadar mesel olmaktan enikonu alıkonulan bir edim midir? Kör kör parmağım gözüne, durmaksızın bir çürümeye rehine kılınan ülkenin hakikati ortadayken hayat her ne haldedir, ne hale koyulacaktır hiç ama hiç soruyor musunuz?
Geçtiğimiz hafta perşembe günü var edilmiş ekonomik çökeltinin, adıyla sanıyla yoksul olanın daha da fazla dibe yollandığı, elindeki paranın un ufak olunmasına şahitlik edilen bir kırım hali var edilir. Baştan söyleyelim, dış mihrakların, bilmiyorum hangi lobinin ya da aklı evvel kimilerinin bahsettiği gibi çekemiyorlar, kıskanıyorlar bahsinden ileri değil tastamam o baştaki muktedirin var ettiği her hamlede, sıradanı göz ardı edip, sermayedar kesimi kollamasının, nakit paranın tükenişe sevkinin var ettiği bir yıkım karşımıza çıkar. Bir günde dolar da, euro da, papua yeni gine kinası da, altın da gümüş de ivmeyle birlikte yükselir. Bir günde menzil yeniden sıradanını yetmiş kuruşa muhtaç etmeye devam olur. Sermayedar hırsızların baş isimlerinden, sabancı çetesinin başındaki zat gülerek iki sene öncesinde seslendirdiği gibi, muktedir damadı, ekonomist olmayan ekonomiden sorumlu zata duydukları güveni nakşederken bugünlerin de beklentisini bildirir. Yağmacılıktan öte pandemi sürecinin ortasında kan emmeye devam diyen sermayenin kazançlı çıktığı bir öyle dönem, bir böyle dönem artık bugündedir. Karanlığı tükenir mi bu sahanın sahiden de!
Biteviye kılınmış olan aktörlerin el birliğiyle var ettikleri yeni ülke profili bu savrulmayı bir günde değil, zamana yayarak geçtiğimiz perşembe günü nihai anlamda pik yaparak sağlama alınır. Artık yoksunluk, eksiltme, pandemi sürecinde yolunan, yolunmaya da hala ve inatla devam olunan sıradanın kursağına girecek olan ekmek iyice küçültülmüştür. Bir sahadaki ekonomik verilerin tastamam hepsinde veriler kırılmayı gösterirken, yurttaşların ödediği vergilerin her gün birisine güncelleme gelirken, zamlar yağarken o çürüten halin temsili kuvvetlendirilir bir kez daha. Pastadan pay kapma mücadelesinde olan bitenin bir tek özeti vardır; yoksunluk paylaşılmayandır. Devlet devletliğini, sermaye sermayedarlık hallerini muhafaza ederken üç kuruşluk birikimlerin erimesi bir yana, gecelik yüzde 600 ile 1000 arasında değişen borçla borç para bulma (swap) işlemleri ile ülke pazarlanmaya devam olunur.
Burada şu olmasaydı, şu hamle gerçekleşmeseydi adını yorgo, agop vs. olurdu diye halen car car konuşmaya devam edenlerin, memleket bizim size ne buyuranların eyledikleri her türden vahamet karşılıksız olarak hayata dahil edilir. Yıkımlar bu ülkenin tek istikameti olarak güncellenir. Dolar ya da altın değildir sadece mesele, o yoksunluk sınırlarında artık kabak tadı vermiş düzenlenmiş enflasyon rakamlarının asıl tahribatının ne olduğu ortaya çıkar. Örtülü faiz arttırımı yapılırken merkez bankası tarafından, sıradan olanın hesaplarına her an göz koyabilecek bir ülkenin kendi kasasının tam takır kuru bakır olma halleridir mesele. Bütün bu yıkım güncellenirken, ertesi gün kalkıp baş amirin buzdolabı satış rakamlarıyla çıkagelmesi gibi garabet halin ta kendisi ile örtülmeye çalışılan haldedir yıkım, fark edene. Cürümler içinde eksiksiz bir yıkım şablonunda memleketin peşkeş çekilmesine devam edilmiştir. Devalüasyon hakikat, yoksunluk gerçek, sabancı gibi mimli eline kan bulaşmış sermayenin şaklabanlıklar arasında beton miller sakarya’yı daha da sömürdüğü yer sabit olunandır. Bunlardan ala kıyamet mi olur!
Handiyse borçsuz kimseler kalmamışken, Covid19 pandemi sürecinin yıkıcılığı örtbasla geçiştirilmeye çalışılırken, beli iyice bükülen sıradanın derdini ekonomi bakanının ya da baş amirin görmeyeceği artık afaki kılınır. Bu topraklarda yaşama istencinin köküne karşı hamleler, onu yerle bir etme cüreti artık aralıksız kılınır. Şu ay berikinden iyi olacak diye konuşanın var ettiğin tersi açıktadır. Kaotik güncelliğin ortasında belirtelim, Ağustos ayı, Temmuz’dan beter, Eylül ayı Ağustos’tan da beter kılınacaktır, bu yönetme halleriyle tüm o aklımızla alaya devam diyen cüretin var ettikleriyle. Rus devlet destekli haber ajansı ola gelen Sputnik’in Türkçe servisindeki bir haberidir: “Cumhurbaşkanı Erdoğan, güçlü ve rekabetçi büyümeye giden yolun üretimden, daha doğrusu katma değerli üretimden geçtiğini herkesin çok iyi bildiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
2002 yılında ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiğimizde Türkiye ekonomisinin ihracat hacmi sadece 36 milyar dolardı. Bu ihracatı sürükleyen hepi topu 3-5 sektör varken, sanayi altyapısı da son derece zayıftı. Özel sektörü yeniliğe ve Ar-Ge'ye yönlendiren neredeyse hiçbir mekanizma yoktu. Teslim aldığımız bu ekonomide, üretim ve Ar-Ge altyapıları başta olmak üzere kalkınmayı hızlandıracak özellikle bu yatırımları tek tek hayata geçirdik. Türkiye'nin gururu olan devasa üretim tesislerini, eserleri, yolları, köprüleri, hastaneleri, havalimanlarını insanımızın hizmetine sunduk. Sadece yollar, köprüler, viyadükler, tüneller, havalimanları, sağlık kuruluşları inşa etmedik. Aynı zamanda ülkemiz gelişen teknolojilerin pazarı değil, tasarlayıcısı, üreticisi de olsun istedik. Günü kurtarmaya değil, geleceğe mührümüzü vurmaya odaklandık. Yıllarca örselenmiş hayati projeleri, iç ve dış rant odaklarınca sabote edilmiş ülkemize yeniden özgüven kazandırdık."
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyledir:
- Ekonomide açıkladığımız paketlerle her kesimden insanımızın yanında olduğumuzu gösterdik.
- Dünya genelinde belirsizliklerin arttığı, yatırımların yavaşladığı dönemde biz ardı ardına açılışlar gerçekleştirdik.
- Biyoteknoloji malzeme ve sitemleri geliştireceğiz. Yenilikçi projelere imza eten kurumlarımız kritik roller üstlenecek.
- Tübitak Sage Çevresel Test Merkezi sayesinde tüm çevre-şart testlerimizi ülkemizde icra edilecek.
- Birileri fildişi kulelerde ahkam keserken, milletimize karamsarlık yayarken, biz büyük ve güçlü Türkiye hedefimize kararlılıkla yürüyoruz.
- Türkiye'nin adını bilim olimpiyatlarında daha yükseğe taşıyacak TÜBİTAK Fen Lisemiz 2021-2022 eğitim öğretim yılından itibaren öğrenci almaya başlayacak.
- Kanal İstanbul gibi daha gerçeğe dönüştürülecek muhteşem projelerimiz var.
- Büyük ve güçlü Türkiye hedefimize kararlılıkla yürüyoruz. Büyük ve güçlü Türkiye hedefimize ulaşma yolunda son 18 yılda sıfırdan Ar-Ge ve girişimcilik ekosistemi inşa ettik.
- Dünya Sağlık Örgütü'nün listesinde yerli aşı geliştiren ülkeler arasında ABD ve Çin'in ardından 3. sırada yer alıyoruz. İki aşı adayımız hayvan deneylerini başarıyla tamamladı. Biri de klinik aşamaya ulaştı.”
Her yanıyla ortaya serilen Türkiye imgesi büyük, güçlü vaveylası arasında sıradana dair, onun beklentilerine yönelik tek bir satır yoktur. Evine ekmek götürmek için didinenlerin, ekmek için gerektiğinde covid19 hastalığına yakalanmış olsa da fabrikalara ya da bağlı olduğu sermayedarın eline rehin edilen / izole edilip çalışmaya mecbur kılınan modern zamanların tecrit / köle düzeninden tek satır bahsin açılmadığı bir ilerleme mesajı her ne olur? Çanakkale’deki dardanel ton işletmesinden, sermayenin karanlık / elinde kan olması kadar işlediği kent suçları ve olmayan teknolojik hamlelerin altında imzası bulunan mimli mafyöz zorlu’nun vesteli gibi üretim hatlarındaki esaret ya da işsizlik parametrelerinden bir de iki arada bir derede köleliği makul addeden müslüman iş insanları çatısındaki bütün yapılarda var edilen ikiletmeksizin sermaye için ölene / öldüresiye kadar çalışma hallerine bir ülkedeki dikiş tutmayan haller iyice ifşa olunur. Bunlar varken baş amirin fasulyeden lafları, onca danışmanının yazadurduğu destansı ülke hali her neyi karşılar, neresidir ol ülke?
Burada anlatmaya çalıştıklarımızı abartılı bulanlar için Evrensel Gazetesi’nden ses veren, iktisatçı Prof. Dr. İzzettin Önder’in açık meramı yeterince toparlayıcı olacaktır, aktaralım: “Türkiye ekonomisinin kötü bir gidişat içinde olduğunu ve bu gidişatın temelden gelen sorunlardan kaynaklandığını belirten İktisatçı Prof. Dr. İzzettin İzzettin Önder, temelden gelen sorunların kaynağının ise hükümetin izlediği genel politikalar olduğunu söyledi. Hükümetin izlediği politikalardan dolayı güven duymayan yabancı sermayenin yatırımdan uzaklaşmasının döviz kuru üzerindeki dalgalanmalarının etkisine dikkat çeken Önder, “İkinci neden olarak ise yanlış bir politika ile negatif faizle kredi dağıtımı oldu. Dağıtılan kredilerin faiz oranları enflasyonun altında kalması bu dalgalanmayı etkiledi. Dalgalanmayı etkileyen bir diğer önemli neden ise bütçe açığı ve giderek büyüyen cari açık. Zaten dış borçlanma bu kadar yüksek iken ve ciddi bir üretimin olmaması dövizin yükselmesi kaçınılmaz olacaktı” dedi.
Kötü gidişatının bir diğer nedeninin de hükümetin dış politikasından kaynaklandığını söyleyen ve hükümetin hamasetle yürüttüğü dış politikasını eleştiren Önder, Erdoğan’ın “Terörle mücadele ücretsiz yapılmıyor. Ciddi manada harcamalarımız oluyor” ve çamaşır makinesi ve buzdolabı satışlarındaki artışları örnek göstererek, “Türkiye tırmanışta” sözlerine değindi. Önder, “Nereden bakarsanız bakın hükümet günü kurtarma siyaseti izliyor. Bunların ekonomiyi kurtarma dertleri ve politikaları yok. Politikaları, ‘Bugünü kurtaralım yarına Allah kerim’ politikasıdır” diye konuştu.
Merkez Bankası’nın (MB) kurun tırmanışını durdurmak için yaptığı açıklamalara da değinen Önder, “MB’nin müdahale etme kapasitesi yok şu an için. Neden mi? Çünkü pandemiden dolayı ABD gibi dev bir ekonomi güce sahip olan bir ülkenin ekonomisinin yüzde 30 küçülmesi yorumlamalarını yapıldığı bir süreçteyiz. Dolayısıyla MB’nin söylemlerinin hepsi hikaye” dedi.
“Hükümet, hukuk ve askeriyeyi denetleyebilir ama ekonomiyi denetleyemez. Çünkü ekonomi bir makine, bütünsellik içinde çalışır” diyen Önder, CHP başta olmak üzere bazı çevrelerin ekonomideki kötü gidişatın Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın politikalarına bağlamasının da hata olduğunun altını çizerek, “Damat Allah’ın zavallısı. Yukarıda O’nu yöneten koskocaman bir adam var. Krizin sebebi sistem. Ve iktidar böyle yönetmeye devam ederse kötü gidişat devam edecek. Halkımızın artık iktidarın din ve milliyetçilik üzerindeki söylemlerle kötü gidişatın örtmesini yutmamalı” diye konuştu.”
Pelin Ünker'in haberini de aktaralım: "DW Türkçe'ye konuşan Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden Prof. Dr. Mehmet Şişman ise kredi büyümesindeki risklere dikkat çekiyor: “Son döviz kuru artışını kredi büyümesi ile birlikte değerlendirmek gerektiğini ifade eden Şişman, "Ekonomiyi canlandırmak için kredi kanalı kullanıldı. Kısa zamanda çok büyük bir kredi büyümesi oldu. Şimdi hem borçlululuğumuz yüksek, hem de dolar kuru yükseldi. Ticari kredilerde büyüme azalsa da bireysel kredilerde tehlikeli bir şekilde arttı. Bu açıdan Türkiye kredi piyasaları takipteki alacakları yakından izliyor” diyor. Bu süreçte takipteki alacakların artacağı görüşünü paylaşan Şişman, ‘ani duruş’ etkisiyle borçluluk ödeme sistemine darbe vurabilir.
Geçen yılın ilk beş ayda hisse senedi ve tahvil alımı yoluyla 5.8 milyar dolarlık giriş yapan yabancılar, bu yıl aynı dönemde 11.3 milyar dolarlık çıkışa imza attı.
Son dönemde Türkiye'den sermaye çıkışı olduğunu vurgulayan Şişman'a göre gidişat böyle olursa en geç ocak ayında bir finansal kriz riski var. Şişman "Tahvil piyasasında yabancılar yok gibi. 1 trilyon liraya yaklaşan tahvil piyasasının ancak yüzde 5.4 ü yabancı sermayede, borsada ise yabancı payı yüzde 50'lerin altına gerilemek üzere. Borsa son birkaç günde yüzde 5'e yakın değer kaybetti. Yabancı sermayenin dönmesi için politik atraksiyonda da sorun var. Türkiye bu sonbaharda olmasa da bile ocak ayından itibaren finansal kriz için çok ciddi eğilimler gösteriyor” yorumunu yapıyor.
Öte yandan Türkiye'de kurlar yükselirken dünyada dolar endeksi 28 ayın en düşük seviyesinde bulunuyor. Küresel piyasalarda ABD'nin koronavirüs ile mücadelede başarısız olmasının ülke ekonomisini etkileyeceği beklentisiyle dolar geriliyor.”
Uçuşa geçen ülke tiradının da, trajik bir biçimde her defasında belki bu defa da yenilir yutulur diye öne sürülen dış mihrak vurgusunun da artık kabak tadı vermiş olan her bir sorgunun gülenci misiniz, devletten yana mısınız bağlaçlarıyla karşılandığı bir yerdeki o çürüme artık meramlarda ortadadır. Sokağa gölgesi düşmüş olan yıkıcılığın her nasıl bir menzili kuşattığı artık ekonomik yapıdaki çürümeden de, gün aşırı bir böyle, bir şöyle oynamaya devam eden kurlardan da barizdir. Yaşantılarımızın değerini gölgeleyen hemen her anlamda örseleyen muktedirin bir kuru lokmayı bile isteye un ufak etmesinin hazin tablosu ekonomistlerin dile getirdiğidir.
Bir menzil var ediliyor. Adıyla sanıyla çürüten, yok eden ve kokuşmaya devam diyen bir saha yeniymiş gibi pazarlanıyor. Silah yatırımları, savaş ekonomisi, dipsiz karanlıklara saçılan milyonlarca tl ile bitmeyecek borçlarla, hiç kesintisiz talanlarla bir menzildeki ol yıkım hali kalıcılaştırılıyor. Kendi kendine yettiği rivayet olunan ülkeden, büyük ve güçlü diye anılan şimdiye süreğen kılınmış olan her atak / sıradanın müşterek bahsinin eksilme halini kesintisizleştiriyor. Bugün içinde kalakaldığımız saha, bir yaşam vaat etmekten çok uzak, sömürerek, ufak atıp civcivlerin dahi yemeyeceği hikayeler arasında hakikaten kör karanlığa rehin olunuyor. Bugün bir ülke tahayyülü, bütün ekonomik parametreleri sosyal ve politik vurguları ile dört yandan çürüyor, çürütülüyor. Bunca bağnazlık, bu yağmacılık ve kesintisiz şiddet / hiddet ve rantiye için danışıklı dövüşlerin arasında olan sıradana oluyor farkında mıyız? Yoksunlaşıyoruz, hayatımız gölgeleniyor, geleceğimiz çalınıyor hiç aralıksız.
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2020
Görseller: Crisis & Authority By Marios ANTONOPOULOS – Behance
#faşizm#covid19#pandemi#ekonomik darboğaz#çöküş#karanlık#katran#çözümleme#hayat hakkı#yaşama uğraşı#cüret#cürüm#felaket#devlet#yeni ülke#demokrasi101#hayat#kesintisiz#şiddet#devlet nedir#düzayak#ayrımcılık#yıldırı#yoksunluk#zenginler#rakamlar#devalüasyon#kötürüm#dolar#ekonomi
0 notes
Text
Tokyo Olimpiyatları'na 11 Branşta 58 Sporcu Kota Aldı
Dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle 2021'e ertelenen Tokyo Olimpiyatları'na şu ana kadar Türkiye, 11 spor branşında 58 sporcuyla vize aldı. Japonya'nın başkenti Tokyo'da 23 Temmuz-8 Ağustos 2021 tarihlerinde düzenlenmesi planlanan 32. Yaz Olimpiyatları'na Türk sporcuların kota alma mücadelesi, pandemi nedeniyle turnuva ve yarışlara ara verilmesine karşın halen devam ediyor. Türkiye adına "2021 Tokyo Olimpiyatları" için şu ana kadar 11 branşta 58 sporcu katılım hakkı kazandı. Artistik cimnastikte biri kadın 4, atıcılıkta 4, atletizmde 3'ü kadın 12, boksta 1, bisiklette 2, güreşte 4, karatede 3'ü kadın 5, tekvandoda 4 (hepsi kadın), yelkende 2'si kadın 5, yüzmede 3'ü kadın 5 ve voleybolda Kadın Milli Takımı 12 sporcu Türkiye için olimpiyatlarda yarışacak. 2016 Rio Olimpiyatları'na 103 kişilik (48 kadın, 55 erkek) sporcu kafilesiyle katılan Türkiye, 1 altın, 3 gümüş ve 4 bronz olmak üzere toplam 8 madalya kazanmıştı. Tokyo Olimpiyatlarına Kota Alan Sporcular Artistik cimnastikte "Tokyo 2021" için kota alan Türk sporcular, Nazlı Savranbaşı (genel tasnif), Ferhat Arıcan (genel tasnif), İbrahim Çolak (halka), Ahmet Önder (paralel bar) oldu. Atıcılıkta, Özgür Varlık (25 metre çabuk atış tabanca), İsmail Keleş (10 metre havalı tabanca), Yusuf Dikeç (10 metre havalı tabanca), Ömer Akgün (10 metre havalı tüfek) disiplinlerinde olimpiyat vizesi aldı. #Japonya #Olimpiyat Read the full article
0 notes
Photo
Büyük yürüyüşün 101.nci yılı kutlu olsun🇹🇷🇹🇷 Dağ başını duman almış Gümüş dere durmaz akar Güneş ufuktan şimdi doğar Yürüyelim arkadaşlar! Bu gök deniz nerede var Nerede bu dağlar taşlar Bu ağaçlar güzel kuşlar Yürüyelim arkadaşlar! 19 Mayıs’ın Milli Bayram ilan edildiği gün der ki Ulu Önder: “Anadolu’nun dağ başlarını, tekerleklerine çuval doldurduğumuz kırık dökük otomobillerle aşarken, yanımdaki arkadaşlarıma bu marşı söylemeyi adet edinmiştim.. Yorgunluğunuzu alır, güç verir; haydi hepbirlikte söyleyelim🙌🏻🇹🇷🇹🇷🇹🇷 Işığının ilelebet izindeyiz Ata’m✨✨ #19mayısatatürküanmagençlikvesporbayramı #19mayıs1919 (Balat, Bursa, Turkey) https://www.instagram.com/p/CAXUqjsF48R/?igshid=z4ii6on7i7d6
0 notes