#yasak odası
Explore tagged Tumblr posts
elazigsurmanset · 16 hours ago
Text
İkinci El Araç Ticaretinde “6 Ay ve 6 Bin Kilometre” Şartı 1 Temmuz 2025’e Kadar Uzatıldı
Tumblr media
Resmi Gazete’de yayımlanan yeni düzenleme ile ikinci el araç ticaretinde uygulanan ‘6 ay ve 6 bin kilometre’ şartının süresi 1 Temmuz 2025’e kadar uzatıldı. Ticaret Bakanlığı, gerekli görülmesi halinde bu süreyi 6 ay daha uzatma yetkisine sahip olacak. Ayrıca, ikinci el araçların üretici fiyatının üzerinde bir bedelle satışına yönelik yasak da aynı tarihe kadar devam edecek. Yönetmelik Maddelerinde Değişiklikler Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmelik’te yapılan değişiklikle, motosiklet, otomobil ve arazi taşıtları gibi ikinci el araçların satışında şu şartlar korunacak: - Araçların ilk tescil tarihinden itibaren en az 6 ay geçmiş olması. - 6 bin kilometre sınırının doldurulmuş olması. Fiyat Artışına Kısıtlama Yeni düzenleme, ikinci el araçların üretici ya da distribütör tarafından belirlenen güncel satış fiyatlarının üzerinde bir bedelle ilan yoluyla satışını yasaklıyor. Bu uygulama da 1 Temmuz 2025’e kadar yürülükte olacak. Ticaret Bakanlığı’na Uzatma Yetkisi Ticaret Bakanlığı, düzenlemenin getirdiği kuralların süresini, gerek görmesi durumunda 2026 yılına kadar uzatabilecek. Elazığ Şoförler Odası Başkanı’ndan Destek Elazığ Şoförler Odası Başkanı Şevket Toroman, yapılan düzenlemeye destek verdi. Toroman, “Bu uygulamanın galericilerimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu düzenleme, ikinci el araç ticaretinde spekülatif fiyat artışlarını önlemeyi ve hem tüketicilerin hem de galericilerin menfaatlerini korumayı hedefliyor,” dedi. Düzenlemenin yürülüte kalacağı süre boyunca piyasanın düzenlenmesi ve fiyat istikrarının sağlanması bekleniyor. Read the full article
0 notes
pazaryerigundem · 4 months ago
Text
Yurtdışı distribütörleri direkt satış yapıyorlar peki ya galericiler?
https://pazaryerigundem.com/haber/186268/yurtdisi-distributorleri-direkt-satis-yapiyorlar-peki-ya-galericiler/
Yurtdışı distribütörleri direkt satış yapıyorlar peki ya galericiler?
Tumblr media
Otomotiv piyasasında aşırı fiyat artışlarının ve stokçuluğun önüne geçilmesi amacıyla hayata geçirilen “6 ay 6 bin kilometre” düzenlemesi kapsamındaki denetimlerde, Ticaret Bakanlığı tarafından otomobil yetkili bayilerine ve oto galerilere para cezası uygulanmaya devam ediyor.
BURSA (İGFA) – Bursa Oto Galericiler Odası Başkanı Hakan Yanık, sıfır aracın ithalatında stokçuluğun çözülmesi gerektiğini belirtti.
Tumblr media
BAŞKAN YANIK: STOKÇULUKTA GÜNAH KEÇİSİ GALERİCİLER DEĞİLDİR!
İkinci el yönetmeliğin her harfine uymaya çalışan galericilerin sınırlandırılmasına fakat yurt dışından araç getiren distribütörler direkt satış yapabiliyor olmalarına karşı çıkan Başkan Hakan Yanık, “İlk tescil tarihinden itibaren 6 ay ve 6 bin kilometre geçmedikçe, doğrudan veya dolaylı olarak pazarlanması veya satışı yasak. Bayi ve galericiler 6 ay 6 bin kilometre araç satamıyorlar. Distribütörler 6 ay 6 bin kilometreyi doldurmamış aracı satabiliyorlar.” diyerek tepki gösterdi.
“BAKANLIĞIN STOKÇULARA KESTİĞİ CEZALAR YETERSİZ”
Türkiye’de stokçuluk yapabilecek galeri sayının oldukça az olduğunun altını çizen Başkan Yanık, stokçuluğun önüne geçilmesi için yapılması gerekenleri açıklayarak şu ifadeleri kullandı:
“Stokta galericilerin araçları yakalandı haberleri okuyoruz. Galerici, 50 aracı stoğa çekip de bekleyemez. Bakanlık stokçulara ceza kesiyor ama yetersiz kalıyor, bunları yapanların çoğu para babalarıdır, sektör denetime tabi değil. Stokçuluğun önüne geçilmelidir, enflasyon düzenlenmelidir. Bakanlık, sektör temsilcileri ve bayilik sisteminin sahipleri ile bir araya getirilip bu sektördeki fiyat artış ve düşüşlerin sebebini bizden dinleyerek, kararnameler ve yönetmelikler çıkarılması gerekiyor. O zaman bu sorun çözülür. Vatandaş ve galericiler zarardadır. Bir distribütörün zor durumda olduğunu göremezsiniz.”
Tumblr media
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
izimbozada · 2 years ago
Photo
Tumblr media
🏡 Aradığın nehir evi burası olabilir mi? Gelin size burayı anlatayım👐👨‍🌾 ✨ Unutmadan! Burada %15 küçükoteller özel indirimi aldım, Ocak sonuna kadar yapacağınız rezervasyonlarda geçerli. 🌴 Dalyan’da kaldığım yerde her şey o kadar güzel ki bir kaç cümle ile ifade etmek neredeyse imkansız. Yaşayabileceğiniz istisnasız en iyi deneyimlerden biri olabilir burada zaman geçirmek. 🍃 Kesinlikle keyifli ve konforlu bir ev. Özellikle bütünüyle misafirlere ayrılmış büyük bir terası olması kesinlikle çok büyük avantaj. Muğla Dalyan'da kalınabilecek en farklı yerlerden biri. 🏡 Tekne turunda hemen önünden geçerken dikkatinizi çekecek bir üçgen ev seçeneği. Toplamda dört kişi kalabiliyor, 2 yatak odası bulunuyor. 2 yatak ve tek banyo olan, çiftler için ideal, nehire sıfır bir tiny house tadında. 🗝️ İçinde mutfak, klima, tv, çamaşır makinesi, wifi mevcut. Temizlik için Girişler 14:00’te çıkış saati ise 11:00’de. İçeride sigara içmek yasak. 🐶Çocuklar ve evcil hayvanlar için de uygunlar. ✈️ Dalaman Havaalanı 20 km 🍳 Çevrede kahvaltıya mutlaka gidin diyeceğimiz Çandır Resort, doğa içinde bir mekan. ✨ Ev kuralları: Parti veya etkinlik düzenlenmesi istenmiyor. Misafirler bulaşıkları yıkayarak ayrılmalılar. Ev olduğu için temiz tutulması ve ayakkabısız dolaşılması isteniyor. ✏️ Aktiviteler: Dağa tırmanış, Kaunos Antik Kenti ziyareti ( 5 dk yürüyüş mesafesinde ), Sultaniye Çamur Banyosu, İztuzu plajına tekne gezisi, Çandır Tepe Manzara Noktası ( İztuzu plajını ve Dalyan nehrini tepeden görmek için ideal ). 📞 +90 532 650 9657 / Ev fiyatları için bizim ekip yardımcı oluyor, arayın. 😌👍 Daha fazla detay blogda yayında www.kucukoteller.com.tr/novas-riverside-lodge #dalyan #iztuzu #novasriversidelodge #kucukotellernovas #muğla #tarzevler #kucukoteller #butikotel #butikoteller #üçgenev #nehirevi #tatilevi #seyahat #gezi #kaunos 📽️ video @cnngdl 👏🏻🤍 (Nova’s Riverside Lodge) https://www.instagram.com/p/Cnq68Zttx3e/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
tuzcularisin · 4 years ago
Text
Burhan Günel
Burhan Günel (1947-2012) “Keşke bu romana temel olan Sivas kıyımı yaşanmasaydı, romanını yazmak zorunda kalmasaydım.” “Ateş ve Kuğu” adlı romanında 1993 yılı Sivas Madımak Oteli’nin yakılmasını konu olarak işler Burhan Günel. Yunus Nadi Ödülü’nü alır. Fakat ödüle fazla sevinemediğini söyler:  “Bu ödül, ülkemizdeki aydınlanma savaşımcılarına verilmiş bir ödüldür, beni aşmıştır. Üçüncü kez aynı…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
bulancakajans-blog · 5 years ago
Photo
Tumblr media
İşletmeler ücret karşılığı maske alacak Giresun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı maske tedarikinde zorluk çeken,  10 ve üzeri çalışanı olan işyerlerine (marketler hariç) maskeler VALİLİK tarafından ücret karşılığında temin edileceğini duyurdu.
0 notes
gozyuku · 3 years ago
Text
Burak güzel çocuktu ama çocukluğu değil, sonradan öğrendik. geç kaldık; sevmeye, öğrenmeye, anlamaya, anlaşılmaya. en önemlisi, kendimize çok geç kaldık. burak bizimle yaşıt ama bizlerin ağbi dediği bir çocuktu. bizler yoksul ailenin çocukları, burak şatafatlı bir hayatın içinde büyümüştü. büyülü spor ayakkabıları vardı, inanılmaz güzellerdi, inanılmaz ışıltılı. yürürken ışıkları yanan bir ayakkabı düşünsenize? ne kadar basit değil mi şu an için bunu düşünüyor olmak. bizler için tanrı katında yürümek gibiydi. muhtemelen hayatımızda hiç sahip olamayacağımızı düşündüğümüz kadar muazzam oyuncakları olduğu bir şehir efsanesi gibi dilden dile dolaşırdı. bu bile ona ağbi dememize yeterli bir sebepti elhamdülillah. kocaman bir apartmanın dördüncü katında balkonu mahalleye açılan bir odası vardı; saatlerce oturur izlerdi, olan biteni uzaktan. bizlerde onu uzaklardan. zengin ailelerin oturduğu muhitlerin çöplerini karıştırırken bulduğum tetrisin heyecanını tarif etmek ne kadar imkansızsa, çalışmayan pilleri tekrar çalışırlar diye ısırmak da o kadar gerçekti. kenarda köşede oturup ısırdığım pilleri ağzımda görünce burak, gülümsedi. o gülümsedi, ben utandım. utancım, mahallenin parke taşları arasına sarkan astım krizi gibiydi. avucunun içindeki iki pili uzattı bana, bunlar olur dedi. o gün, daha çok sevmiştim onu. bir şey vardı ama, acısını saklamak için yanağına tebessümü dolduran bir şey. bunu anlamak çok zordu, ama mutlu değildi. bunu görebiliyordum, üzülmesin diye "annen" mi diye sormadım hiç. annesi yoktu. annesiz büyümenin acısını belki de babasız büyümem ile anlamaya çalıştım. burak ağbi dedim, çok oyuncağın varmış doğrumu ? yok ki hiç dedi, hiç olmadı. inandım. çünkü inanmak inanılmaz rahatlatmıştı beni. tetris ikimizin olsun dedim, sevinmiş gibi yaptı. bunu sonradan anladım. sonra evden kaçışları başladı, yavaş yavaş. benimle çöp karıştırmak istemiş, çöpleri karıştırıp bir sürü oyuncağa sahip olmak. bir gün yasak bölge olan askeriye'nin çöplerini karıştırmak için atladığımız tel örgülerinin ardında yakalandık. korkutmak için koydukları bir odanın içinde saatlerce ağladım. onun yerine de ağlamışım gibi, hiç ağlamadı. korkmuyor musun dedim? hiç dedi. sadece hiç. kocaman bir hiç. baban dedim? ağlamaya başladı. babası hep dövermiş, kocaman apartmanın dördüncü katındaki odasında. annesi burak doğduğunda ölmüş, babası da ölümünden sorumlu tutmuş çocuğu, çocuk dememiş dövmüş, annesiz dememiş, annesini hatırladıkça daha çok dövmüş. saatlerce daha ağladık beraber, çok korktular bunlar diye, gönderdiler bizi. hem çok yakındı bana, hem çok uzak. ama çok güzel çocuktu burak. bir sabah uyandım, kocaman apartmanın mahalleye açılan dördüncü katının balkonundan düşüp ölmüş dediler. bir hiç gibi baktım, kocaman bir hiç gibiydim. inanmadım, inanmak hemen kabullenmek gibiydi her şeyi. bir sonraki sabah yine gittim, sonraki sabah. ondan sonraki sabah. hep aynı sabaha açılan bir penceresi vardı yaşamın. değişmedi. bir haftanın sonunda efsaneleşen şehir hikayesinin gerçekliği çarptı çocuk suratıma. oyuncakları varmış ve bu gerçekmiş. hepsini yığmışlar bir çöp kutusunun önüne. bir çocuğu gömmüşler toprağın içine, ardında tekrar dirilebilir diye ısırılmış piller kalmış.
12 notes · View notes
shiftruby · 2 years ago
Text
SHIFTING HAKKINDA
Eminim ki shifting hakkında bilgiler okurken bir kaç anlamını bilmediğiniz kelimeler ile karşılaşmışsınızdır, fakat onların ne anlama geldiklerini biliyor musunuz?
Bir kaç temel kelimeler ile başlayalım;
#; CR: Current Reality demektir, yani şu anda bulunduğunuz gerçeklik.
#; DR: Desired Reality demektir, yani gitmeyi arzuladığınız gerçeklik anlamına gelir.
#; WR: Açılımı Waiting Room'dur. Waiting Room bekleme odası demektir. Siz shifting'i başardığınızda istediğiniz gerçekliğe gitmeden önce gittiğiniz odadır. Bekleme odası shifting'i başarmanın şoku ile aniden heyecan yapıp cr'ye geri dönmemek için scripte eklenebilen bir yerdir. Bekleme odası eklemek zorunlu değildir fakat eklemenizi öneririm. Scriptinize internetten bulup beğendiğiniz bir odayı ekleyin ve "bekleme odamdan dr'me geçen bir kapı var" yazın.
Shifting hakkında yanlış bilinenler:
#; "Evrenler arası sıkışabiliriz"
Hayır, böyle bir şey asla gerçekleşmez.
#; "Orada ölürsek burada da ölürüz."
Hayır, orada ölürseniz cr'ye geri dönersiniz. Scriptinize "asla ölmeyeceğim" yazarsanız hiç bir sıkıntı yaşamazsınız.
#; "dr'dayken, cr'deki bedenimiz bizim istediğimiz her şeyi yapabilir."
Hayırr! Siz oradayken cr'deki bedeniniz uyur. Böyle bir şey olamaz.
#; "Orada sonsuza kadar kalabiliriz"
Nope, maalesef bu şimdilik kanıtlanmadı, öyle bir şeyin olabileceğini de sanmıyorum çünkü evren sizi eninde sonunda cr'ye geri gönderir.
#; "Shifting yapmak dine göre günah"
Bu konu hakkında baya araştırma yaptım ve günah olmadığını düşünüyorum. Çünkü kendi zihin gücünüzle yaptığınız bir şey, ve neden günah olsun... Rahatlıkla yapın!!!🤟🏽
#; "Shifting yaparak kendi evrenlerimizi yaratabiliyoruz!"
Hayır, kendin evren yaratmıyorsun, o halinin var olduğu evrene gidiyorsun.
#; "13 yaşından küçükler shifting yapamaz, yasak!"
Hayır hayır hayırrr!! 13 yaşından küçüklerin shifting yapması önerilmiyor fakat yapabilirler, yasak değil. Oraya bağlanma tehlikesi olduğundan dolayı yapmaları önerilmiyor. Kaç yaşında olursanız olun yapabilirsiniz!!
Shifting hakkında bazı bilgiler:
#; Fazla shifting yapmak gerçeklik algınızı bozabilir, dikkat edin! 🫶
#; Shifting ile dil öğrenebilirsiniz! Bunun için yapmanız gereken tek şey scriptinize "x dilini x sürede kolayca ve hızlıca öğreneceğim" yazmak. "Ezberim iyi, üşengeç değilim gibi önlemleri yazmayı da unutmayın! Scriptinize "dr'da öğrendiklerimi cr'a geri dönünce de hatırlayacağım" yazın.
#; Shifting ile gittiğiniz yerdeki bedeniniz hep vardı!
#; Dr'da zarar görürseniz cr'deki bedeninize bir şey olmaz!
#; Orada cr'deki derslerinizi çalışabilirsiniz, böylelikle orada çalıştıklarınızı burada da hatırlarsınız! Scriptinize "dr'da çalıştığım dersleri cr'a geri dönünce de hatırlayacağım" yazın.
4 notes · View notes
birpsikopatinkizi · 3 years ago
Text
Gizli Bir Yerim Var
Baba dur yapma, ne olur baba! baba yapma! ne olur dur! Babaaa!
Evimiz dededen kalma gecekonduydu. Babam annemle zoraki evlenince yanına bitişik bir gecekondu daha dikmiş, böylelikle babaannemin ekmeğine bal kaymak sürmüş. Eklenme ev olunca ev yapısı da biraz değişikti sanırım. Gözünüzde canlansın diye tarif etmeye çalışacağım. Giriş kocaman bir hol gibi oturma odasıydı, giriş kapısının hemen sağ tarafında ranzamız vardı abim ve benim uyuduğum, ranzanın yanında soba. Odada ranza dışında sadece bir çekyat ve halı. Giriş kapısının sol tarafında manasız büyük ve girişimizin yasak olduğu salon vardı. Belki ben çok küçüktüm 6 yaşlarında falandım bana çok büyük geliyordu.  Tabi birde çocuk olunca yasak alan cazibesi gözümde çok büyüttüğüm de yerdi orası. Sobanın yan tarafında bir kapı annemlerin yatak odası, onun yanında diğer kapı mutfak kocaman yine çocuk gözüyle. Mutfaktan bir kapı, bir oda büyüklüğünde banyo. Banyo da merdaneli çamaşır makinesi bir cam ve boşluk o boşlukta banyo yapılıyor. Banyodan bir kapı daha tuvalet...
Babam bir hışım eve girdi. Geliş gidiş saatleri belli olmazdı. Bazen hiç gelmezdi... Ne olduğunu anlayamadan annemi çok şiddetli, gaddarca, acımasızca dövmeye başladı. Hangi ara kendimce en uzak noktaya güvenli alana gitmiştim hatırlamıyorum. Banyonun kapısının arkasına saklanıp ellerim kafamda kendimce yüzümü kafamı kapatıyorum saklanıyorum ama çok korkuyorum! Annemin acı çığlıkları, babamın anneme küfürleri ve dayak sesleri... Korkuyorum... Çok korkuyorum. İki elimle diz çökmüş kendimi sakladığımı sanarak hiç durmadan bağırıyorum. Baba dur yapma, ne olur baba! baba yapma! ne olur dur! Babaaa! Baba ne olur dövme!
Yakalandım...
Baba saçlarım acıyor, baba kafam acıyor! Baba ne olur yapma diye çığlıklar atarken kendimi saçlarımdan kaldırılıp camdan fırlatılmış buldum. Babam beni sokağa mı attı? Çocukluk daha neler neler geçiyor kafamdan. Evden sesler gümbür gümbür. Abime geçmiş sıra... Kıpırdayamıyorum, korkuyorum. Ya abime bişey olursa? Ya annem ölürse? Ben ne yaparım? Babannem beni sevmez ki, fışkı der bana sadece. Halalarım alır belki beni. Ama onların da çocukları var, alamazlar ki. Ahh amcam! belki beni o alır bana hep o bakar, beni çok sever canım amcam. 
Abimin çığlıkları kulağımda çınlıyor. Annemin sesi yok! Öldü mü şimdi annem? Ve tanımadığım bir ses bişeyler diyor. Kafamı kaldırdım bir kadın tanıyorum ama tanımıyorum hissiyatı, bişeyler diyor. Düşünüyorum da aslında öyle travmalar yaratmış ki bunlar bende her detayı hatırlıyorum her düşündüğümde o anı yeniden yaşar gibi.Başımda dikilen kadın ahh yazık diyor. Sizin evden sürekli çığlıklar ve dayak sesleri geliyor diyor. Hayır ilk defa oldu başka evdir diyorum çok utanarak nedense.
Annem ölmemiş ağlama sesi geliyor. İçimde garip bir sevinç, fırlıyorum babamın beni fırlatıp attığı yerden. Evin kapısına arkaya koşuyorum, giremiyorum içeri ya beni döverse! Annem ağlıyor babama yalvarıyor dursun yapmasın diye. Babamdan sadece yüksek sesli küfürler duyuyorum. Saklandım yine! Benim bahçede gizli yerim var. Beni kimse orada bulup zarar veremez ki. Kapının önündeki kocaman kiraz ağacı. Ne kadar büyük olabilir bir kiraz ağacı? Çok büyük ben en tepesine tırmanıyorum kimse beni bulamaz ki orda. Çıktı en sonunda... Küfür ederek babaannemin evine doğru gidiyor. Beni görmedi. Söylemiştim size benim gizli yerim var kimse beni bulamaz diye. İnmeli miyim artık? hayır ya geri dönerse eve ve beni de döverse? Ama annem ve abim? İniyorum çok sessiz, usulca. Kapıyı açıyorum ve her yer duvarlar, yerler, annemin ağzı burnu, abimin yüzü gözü kan! Birbirlerine sarılmış ağlıyorlar. Aslında çok alışkın olmam gereken manzarayı görüyorum ama yine de donakalıyorum. Ne yapmalıyım şimdi? Ağlıyorum tabi ki sessizce, çaresizce. Anneme, abime dokunmaya korkuyorum, ya daha fazla canları acırsa? Kan var her yerde.... Ve ben çok korkuyorum...
Babamın sesi geliyor. Babaannemle beraber eve doğru geliyorlar! Ne yapıcam ben şimdi? Ranza! Altına saklanıyorum. Babam küfür etmeye devam ediyor... Annem ne olduğunu anlamaya çalışıyor sanırım. Yine neden dayak yedik? Bir sonra ki blog yazımda görüşmek üzere.
Sağlıkla kalın...
Bir Psikopatın Kızı...
1 note · View note
patsuantv · 4 years ago
Text
SIMS 4 Oyunu İçin Pars Kabuk Meydan Okuması
2020 yılının Kasım ayında öne sürdüğüm bu meydan okumanın aslında yeni bir şey olup olmadığını bilmiyorum, sadece aklıma gelince Pars adını verdim çünkü Türk simmer’lara özel olarak başlamasını istemiştim. Genel hatlarını anlattığım canlı yayın tekrarı için şu linke tıklayın: https://youtu.be/QAJybpeG9_k Shell challenge ve wheel build challenge olarak bilinen meydan okumaları biliyorduysanız, bu meydan okuma da onların birleşmiş hali gibi denebilir. Bilmeyenler için aşağıda özetleyeceğim:
Shell Challenge (Kabuk Meydan Okuması): Bir oyuncu sadece duvarlardan meydana gelen bir inşa yapıyor. Boya veya obje yok, sadece kapalı duvarlardan oluşan bir kabuk. Bunu galeriye yükleyip insanların inşalarını bitirdiklerinde yüklerken kullanmaları için bir etiket belirliyor. Temel kurallar:
·       Belirtilen kabuğu indirin. ·       Kabukla gelen duvarlara dokunmayın. Ek duvarlar kabul edilmez. ·       Verilen kabuktan kendinize bir ev inşa edin. ·       Ek yarım duvarlar ve çitler kabul ediliyor, sadece temel duvar eklemek/çıkarmak yasak. ·       Başka sınır yok, istediğinizi yapıp galeriye belirtilen süre bitmeden etiketle beraber yükleyin.
Wheel Challenge (Çarkıfelek Meydan Okuması): Bu linkteki dökümanda anlatılıyor: https://docs.google.com/document/d/1hyks_rrSqrPGuKc1KPsF0F-RKVh89wC1Ms30jlghdKk/edit *Döküman İngilizce olduğu için açıklayayım: Bu meydan okumada dökmanda belirtilen kategorilerin her birinden bir tane tasarım maddesi seçiyorsunuz. Maddelerin yanındaki numaralardan herhangi birini rastgele belirleyerek meydan okumayı zorlaştırıyorsunuz. Rastgele sayıları Google’ın rastgele sayı üretme motoruyla üretebilirsiniz. PKMO’nun Genel Hatları Ben PKMO’da kullanılmak üzere yaratılan kabuğu Pazar günleri YouTube kanalımda yaptığım canlı yayınlarda duyuracağım. Bu kabuk 10 kişinin sıraları geldiğinde rastgele iç veya dış tasarımı yapmalarıyla doldurulacak şekilde büyük bir şekilde ayarlanacak. Katılımcılar bulunduktan sonra, kabuğun şeklini açıklayıp gerekli aktiviteleri yöneteceğim. Ayrıca her canlı yayının başında MO’da gelinen son noktayı gezeceğim. *Eğer sosyal medyada oyun içerik üreticisiyseniz, sizin hesaplarınızı videomda duyuracağım ve sizin de kendi hesaplarınızdan benim videomu duyurmanızı bekleyeceğim. Kurallar 1.      Katılımcılar sıraları geldiğinde odalarını tamamlayacaklar. Önce ya da sonra teslim kabul edilmeyecek. 2.      Katılımcıların 5+2 gün içinde görevlerini tamamlamaları beklenecek. 2 gün ek süre olarak kullanılacak. Mesela birisi 3 gün içinde inşasını yüklerse, bir sonrakinin süresi 6. günden itibaren başlayarak en az 5 gün olacak. Başka bir durumda, eğer katılımcı ek süresini kullanmak isterse, bir sonraki katılımcının süresi 8. günden itibaren başlayacak. 3.      Odanın şekli sizin istediğiniz şekilde olacak. *Sona yaklaşıldıkça bir sonraki katılımcı için daha düzgün/yamuk şekilli duvarlar bırakarak rekabeti kızıştırabilirsiniz.
4.      Katılımcıların sıraları onlara atanan numaraların Google rastgele sayı üretme motoruyla herkesin sırası belirlenene kadar periyotlarına tanımlanır. Bu durum, diğer koşulların ve kabuğun şeklinin açıklandığı canlı yayın esnasında başka fazladan bir koşul varsa hep birlikte duyurulur.
5.      Eğer MO’yu zamanında bitiremezseniz aynı koşullarla listenin sonuna alınırsınız. *Eğer listedeki son kişiyseniz ve süreniz dolduğunda hâlâ odanızı yükleyememişseniz meydan okumadan diskalifiye olursunuz. 6.      Eğer MO’dan çıkmak isterseniz ve yerinize başkası girerse yeni gelen katılımcının inşa koşulları yeniden belirlenir. 7.      Bir kez çıktığınız zaman aynı MO’ya katılamazsınız. Eğer isterseniz bir sonraki PKMO’ya katılabilirsiniz elbette. 8.      İlk MO’da altışar tasarım maddesinden meydana gelen 4 kategori bulunmakta. Tasarım görevleri bir Pars’tan ötekine değişebilir, canlı yayınları takip ettiğinize emin olun. Bu görevler de sıralama sistemi gibi rastgele atanır. Kategorileri aşağıda açıkladım:      a.      Bütçe: İnşa ederken kullanabileceğiniz en fazla para. Eğer bir sayı yerine sayı aralığı verildiyse bu o sayı aralığında bir bütçe harcamanız gerektiğine işaret ediyor, minimum değerden az da harcamamalısınız. Odanızı oluşturmak için eklediğiniz duvarlar bütçeye dahil edilir. İnşanız tamamlandıktan sonra bütçenizi bana bildirin.    b.      Oda Tipi: İnşa etmeniz beklenen oda tipi. Yatak odasına isterseniz ebeveyn banyosu ekleyebilirsiniz. Peyzaj, dış cephe boyama ve çatı kurulumu tek bir madde olarak değerlendirilir. Hobi odası bir veya daha çok hobiyle ilgili olabilir, sınır yok.    c.      Renklendirme: Odada kullanacağınız temel renk. Genelde tek rengi işaret eden bir madde yok, görev rengini ortaya çıkaracak renk kombinasyonları yapmakta özgürsünüz.    d.      Oda Tarzı: Odanızı tasarlarken uygulamanız gereken tasarım stili. Eğer denk gelen tarzı nasıl yapacağınızdan emin değilseniz bana doğrudan mesaj atıp tartışabilirsiniz.
9.      Size verilen süre içinde inşanızı tamamlayıp galeriye yüklediğinizde görevinizi tamamlamış sayılacaksınız. Galerideki inşanızı “Pars Shell Challenge – X” şeklinde, X sizin sıranızı temsil eden sayı olacak şekilde kaytmek zorundasınız. 10.   CC yasak. Debug objeler ve moveobjects hilesi kullanabilirsiniz.
11.   İlk MO için sadece EP’ler kullanılacak.
1 note · View note
elazigsurmanset · 1 year ago
Text
Doktorlara Reklam Yasağı Ne Anlama Geliyor ?
Tumblr media
Doktorlara Reklam Yasağı hakkında açıklama yapan İstanbul Tabip Odası, yeni Reklam Yasağı hakkında bilgi verdi. Oda konu hakkında şu bilgilendirmeyi yaptı, “Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan Sağlık Hizmetlerinde Tanıtım ve Bilgilendirme Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik 29 Temmuz 2023 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe girmiştir. Bu Yönetmelik üst hukuk normları ile uyumlu ve mesleki deontoloji kurallarına uygun şekilde hekim ve sağlık kuruluşlarının yürütmekte oldukları faaliyetlerini tanıtabileceklerini, ancak reklamın yasak olduğunu ifade etmektedir. Yönetmelik hekim, diş hekimi, eczacı, hemşire, ebe ve optisyen ile 1219 sayılı Kanunun ek-13’üncü maddesinde tanımlanan diğer meslek mensuplarını; sağlık hizmeti sunulan, gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerine ait tüm sağlık kurum, kuruluş ve müesseselerini kapsadığını belirtmektedir. Bu bakımdan yeni bir kural getirmeyen Yönetmelik, uygulamaya yön vermek ve hatalı yorum ve uygulamaların önüne geçebilmek için var olan düzenlemelerden ne anlaşılması gerektiğini açıklamaktadır” doktorlara Reklam Yasağı Ne Anlama Geliyor
“Tanıtım” ve “reklam” tanımlarına yer vermekte, ikisi arasındaki ayırıma dikkat çekmektedir.
“Bunu yaparken öncelikle “tanıtım” ve “reklam” tanımlarına yer vermekte, ikisi arasındaki ayırıma dikkat çekmektedir. Yönetmelik içerisinde bu ayrımın ortaya konması önemlidir ancak bu tanımların etik değerlendirme ve tartışmalarla her zaman yenilenebileceği, geliştirilmesi gerekliliği unutulmamalıdır. Topluma yönelik tanıtımın sınırı sağlığı koruyucu ve geliştirici özelliklere sahip olması ile belirlenmelidir. Reklam ve tanıtım son dönem teknolojik gelişmelerle daha çok internet ortamına taşınmakta ve bu alanlarda tanım ve uygulamalar çok hızlı şekilde değişime uğramaktadır. Hekim ve sağlık kuruluşlarının faaliyetlerinin bilinir olması amacıyla yaptıkları duyuruların reklam niteliğinde mi yoksa tanıtım mı olduğu çok zaman ayırt edilebilse de gri alanların olduğu hekim ve sağlık kuruluşlarının duyurularının artan bir biçimde tanıtım sınırını aşarak reklam niteliğine büründüğü izlenimi uzun zamandır bilimsel ve etik olarak odalarımız, uzmanlık derneklerimizce tarafımıza iletilegelmektedir. Özellikle mesleğini bağımsız şekilde sürdürmenin gittikçe zorlaştırıldığı, özel hastane ve tıp merkezlerinde çalışanların dahi şirket kurmaya ve ciro baskısıyla performansa zorlandığı günümüzde, hekimler arasında hiçbir biçimde kabul edilemez bir rekabet ortamının yaratılmış olması, bilinirliği artırmada yol arayışını da beraberinde getirmektedir. Söz konusu Yönetmelik ile izin verilenin belirlenmesi için sınırın bir ölçüde de olsa belirginleştirilmiş olması isabetlidir. Bununla beraber görsel kullanımı gibi bazı maddelerin hekimler ve hukukçular arasında farklı yorumlandığı bilgisi edinilmektedir. Yönetmelikte görsel kullanımında kişinin tanınırlığının engellenmesi için önlem alınması gerektiğinin açıkça belirtilmemesi bir eksiklik olarak görülmekle birlikte; görsellerde uygulama önce ve sonrasının paylaşılmaması gerekliliği gibi sınırlamaların reklam yönünden değerlendirilmiş olması tanıtım ile reklam arasındaki çizginin belirlenmesi bakımından önemlidir” Yönetmelik ile illerde kurulması öngörülen Sağlıkta Bilgilendirme Tanıtım Faaliyetleri İl Değerlendirme Komisyonu’nun uygulamaları ile bu konunun da netlik kazanması beklenmektedir. Komisyonda kanunla kurulmuş ilgili meslek kuruluşu denerek Tabip Odası temsilcisine işaret edilmesi olumlu olmakla birlikte toplum adına bir temsilcisinin bulunmaması, uzman hekim tanımında kurumsal temsiliyet gözetilerek uzmanlık derneklerinin dikkate alınmamış olması da bir eksiklik olarak değerlendirilmiştir. Tanıtım ve bilgilendirmelerin, hastayı sağlık meslek mensubuna veya sağlık kuruluşuna doğrudan veya dolaylı biçimde yönlendirecek içerikte olamayacağını ifade eden Yönetmelik hem hekimlere hem de sağlık kuruluşlarına; – Tanıtım ve bilgilendirmelerde kişisel ve kurumsal hangi bilgilere yer verileceğini, – Bilgilendirmelerin, sadece konusunda hukuken yetkili sağlık meslek mensupları tarafından yapılabileceğini, – Doğruluğu bilimsel ve klinik olarak kanıtlanmamış, yerleşik tıbbi yöntem haline gelmemiş, Bakanlıkça tıbbi işlem olarak tanımlanıp düzenlenmemiş tıbbi ve tedavi yöntemleri hakkında açıklamalara yer verilemeyeceğini, bu yöntemlerle hastalıkların tedavi edildiği veya tedaviye yardımcı olunduğuna dair ifadeler kullanılamayacağını, – Hizmet verilen sağlık alanıyla ilgili sağlığı koruyucu ve geliştirici nitelikteki bilgiler ile sınırlı bilgilendirme yapılabileceğini, – Kişilerin bilgi ve rızaları olmaksızın kişisel telefonlarından aranamayacağını, mektup, kısa ileti, elektronik posta ve sosyal paylaşım araçları ile ileti gönderilerek reklam ve tanıtım yapılamayacağını, – Sağlık tesislerinin hasta tedavi ettiği uzmanlık dallarından başka hastaları kabul ve tedavi ettiği intibaını uyandıracak şekilde halkı yanıltan, yanlış yönlendiren, kişi ve toplum sağlığını tehlikeye düşüren, talep ve haksız rekabet ortamı yaratan tanıtım ve bilgilendirme yapılamayacağını, – Sağlık alanında vakıf, şirket veya dernek adı altında yapılan paylaşımların da bu kapsam içine alınacağını; vakıf, şirket veya dernek adı altında sağlık alanında çalışma yürütenlerin de yaptıkları reklamlardan sorumlu olabileceğini hatırlatması yararlı olmuştur. Yönetmelikte ayrıca, burada sayılan ilkelere aykırı olmamak kaydıyla internet arama motorlarına sağlık tesisleri ve hekimler tarafından kayıt yaptırılmasının mümkün olduğu belirtilirken, hastaların sağlık hizmetine yönelik teşekkür ilanında bulunduğuna dair izlenim oluşturacak, hizmetin diğerlerinden farklı ya da daha üstün olduğu algısı oluşturacak biçimde insanların güvenini kötüye kullanan ya da bilgi eksikliğini istismar eden tanıtım ve bilgilendirme yapılamayacağı da belirtilmektedir. doktorlara Reklam Yasağı Ne Anlama Geliyor
Görsel içeriklere ilişkin yapılan hasta yorumları veya teşekkür ilanı anlamına gelecek ifadelerin paylaşılmayacak
Görsel içeriklere ilişkin yapılan hasta yorumları veya teşekkür ilanı anlamına gelecek ifadelerin paylaşılmayacak olması; görsel içeriklere ait paylaşımların tamamen yoruma kapatılması zorunlu olması bunların da reklam kapsamında değerlendirildiğini ortaya koymaktadır ki reklam yönünden değerlendirilmiş olması önemlidir. Yine yönetmelik madde 5-j’de “kullanılacak anahtar kelimeler ve arama motorlarında çıkan sonuç sayfasında yer alan tüm bilgiler bu Yönetmelikteki ilkelere aykırı olamaz.” ifadesi yer almaktadır. Aramalarda ilk sonuçlarda çıkabilmek için talep yaratmaya dönük her türlü müdahale de yönetmelikte izin verilen tanıtım ve bilgilendirme faaliyetlerinin ihlali olarak değerlendirilmeli, engellenmelidir. – Mahcur, 18 yaşından küçük olma haliyle belirtilen kişiler örselenebilir-etkilenebilir-savunmasız gruplar içerisindedirler ki tüm bu gruplar için bilimsel çalışmalarda olduğu gibi ancak sağlık gereksinimlerine ve önceliklerine yanıt verir özellikte olması; başka bir kişi ya da grup üzerinde belirtilemeyecek olma gerekliliğinde Tanıtım ve Bilgilendirme Faaliyetlerine dahil edilmeleri makul görülebilir. Tanıtım ve Bilgilendirme Faaliyetlerinden bu kişi ve grupların yarar görmesi gerekliliği her zaman gözetilmelidir. Bu durum açıkça belirtilmelidir. Yine yönetmelikte geçen “vücudun mahrem bölgeleri”nin muğlaklık barındırmaması açısından bilimsel olarak açıklanmalıdır. Yönetmelik, bugüne kadar meslek kuruluşu tarafından yapılan denetimlerin ayrıca, Sağlık Bakanlığı tarafından da denetlenerek yaptırıma tabi tutulmasının yanı sıra eylemlerin niteliğine göre Reklam Kurulu’na ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na da bildirim yapılacağının bilinmesini sağlamıştır. Meslek örgütüne de bildirim eklenerek etik ilkeler yönünden denetimin tarafı olarak belirtilmiş olması olumludur. Temel ilkeler başlıklı 5. Maddenin ç bendindeki “Bakanlıkça tıbbi işlem olarak tanımlanıp düzenlenmemiş tıbbi ve tedavi yöntemleri hakkında” ifadesi, bilimsel bilgi dışında bakanlıkça bazı sağlık hizmetlerinin kabulünü getirebilmektedir. Sağlık Bakanlığı’nca kabul edilmiş Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları bilimseldir anlamı taşımadığı gibi bakanlığın bu bağlamda da tutumunu yönetmelikte açıkça ortaya koyması gerekmektedir. Bilim dışı hiçbir uygulama, tesis ya da kişiye izin verilmeyeceğinin öncelikle ortaya konması, sağlık hizmeti yürütenlerde güven ve iç denetimi de güçlendirecektir. Kuşkusuz bu Yönetmeliğin yayınlanması, bu alandaki tartışmaların bittiği anlamına gelmemektedir. Hekimliğin mesleki etik ilkeleri her zaman gelişime ve değişime açıktır. Norm içeren böylesi yönetmeliklerin etkisini uygulayıcıların istekliliği, kararlılığı; şeffaf ve toplum da dahil tarafların tümünün geliştirici eleştirilerini ve müdahilliğini sağlayan ve mekanizmalar oluşturabilir. Bu ve bunun gibi yönetmelikler için temel değerler birey ve toplum için yararlılık, zarar vermeme, özerkliğe saygı ve adalet olmalıdır. Böylesi metinlerin öncelikleri sağlık hizmetlerinde toplumu ve toplum sağlığını korumak olduğu kadar sağlık hizmet sunucuları ile hastane/ tıp merkezi/ muayenehane/ müessese / sağlık kabini/ gerçek kişi/ diğer… gibi özel-kamusal yapılardaki hiyerarşik negatif ayrımcılığı ve hak kayıplarını engellemektir. Yönetmelik Madde 4-f’de “sağlık tesisi: sağlık hizmeti sunulan, gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerine ait tüm sağlık kurum, kuruluş ve müesseseleri” şeklinde belirtilmiştir ancak “kamu tüzel kişilerine ait sağlık kuruluşları” ile “kamu ve vakıf üniversiteleri” değerlendirme dışı olamaz ve yönetmelikte açıkça belirtilmesi yararlı olacaktır. Sürekli, adaletli ve şeffaf uygulanması gereken deontolojik, idari, adli denetleme ve yaptırımlardan önce uygulayıcıların asli görevi; sürekli eğitim, bilgilendirme ve yanlış uygulamaları engellemektir. Dünya Tabipler Birliği Tıbbi Hizmetin Standardı İçin Mesleki Sorumlulukla İlgili Kararında da bir ülkenin adli ya da yasal süreçleri nasıl olursa olsun, bir hekimin yalnızca, mesleki davranışı ya da performansı ile ilgili herhangi bir kararda eğitimleri ve deneyimleri sayesinde söz konusu tıbbi olgunun karmaşıklığını anlayabileceği vurgulanır ve hekimlerin meslektaşları tarafından yapılacak değerlendirmeleri her zaman göz önünde bulundurması gerektiği belirtilir. Yine aynı kararda hekimlerin mesleki hizmetlerinin ticari mal ve hizmet ilişkilerinden ayrı düşünülmesi gerektiği belirtilerek hekimin; yeterli ve gerekli tıbbi hizmeti sağlamaya kendisini vakfetmesinin de dahil olduğu, özel etik görevlerinin olduğu vurgulanır.
Reklam Yönetmeliğindeki Hukuka Aykırı Hükümlerin Yeniden Düzenlenmesi Gerekiyor
Her ne kadar Yönetmelikte uluslararası sağlık turizmi kapsamındaki tanıtım ve bilgilendirme faaliyetleri 13/7/2017 tarihli ve 30123 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Uluslararası Sağlık Turizmi ve Turistin Sağlığı Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak yürütüleceği belirtilmiş ise de bu bakışla anılan Yönetmeliğin de yeniden ele alınması, hukuka aykırı hükümlerinin yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Sağlık Hizmetlerinde Tanıtım ve Bilgilendirme Faaliyetlerinin son yıllarda daha çok gündeme gelmesinin, sağlığın her geçen gün daha çok ticarileştirilmesine de bağlı olduğu ortadır. Oysa sağlık, tüketici hakkı değil insan hakkıdır. Son söz olarak belirtmek isteriz ki Sağlık Hizmetlerinde Tanıtım ve Bilgilendirme Faaliyetleri Hakkında Yönetmeliğin eksikliklerinin giderilmesi, etkili olarak uygulanabilmesi için Sağlık Bakanlığı’nın bilim ve etiğin yol göstericiliğinde toplumun tüm kesimleri, uzmanlık dernekleri, meslek örgütleri, sağlık örgütleri ile birlikte şeffaf katılımcı bir çaba içinde olmalıdır. Bu yaklaşımla temel ilkeler üzerinde çalışmalarımıza devam edeceğimizi bilgilerinize sunarız. (BSHA-Bilim Ve Sağlık Haber Ajansı) Read the full article
0 notes
bymuamma · 5 years ago
Text
Tumblr media
Korona bize mi saldıracak!
"Virüsten daha tehlikeli olan" başlıklı yazımda dile getirdiğim şeyler birer ikişer gerçekleşmeye başladı.
Dikkat ederseniz, kendine muhalif diyen virüsten daha tehlikeli tipler birer ikişer sahne alıyor.
Not ettiklerimi söyleyeyim:
Google'dan topladığı bilgileri kitaplaştırarak enayilere 2500 liraya kakalayan yazarları, virüsü üç ay sınırlarından uzak tutmayı başaran ve henüz sadece 2 kişinin hayatını yitirdiği Türkiye'yi, 44 kişinin hayatını kaybettiği Güney Kore'den daha berbat gösterme yarışına girdi.
Bir seçim döneminde bizi denize dökeceğini söyleyen siyasetçisi Halk TV ekranına çıkıp, "İstanbul Havaalanı'nın yapımında sorumlu sen isen, virüsün sorumlusu da sensin" dedi.
Bir başka siyasetçileri, "Virüs dünyadaki bütün iktidarları devirecek. Bu arada AK Parti de gidecek" diyerek derdinin virüs değil, Erdoğan olduğunu gösterdi.
Çoklu yandaşlığıyla meşhur televizyoncuları, "Doktor olan yeğenimin söylediğine göre vaka sayısı çok daha fazla. Gizliyorlar demiyorum ama durum bu" diyerek algı operasyonu yürüttü.
Erdoğan düşmanlığı ile nam salmış Tabipler Odası, "Bize gelen ihbarlara göre hasta sayısı on binleri buldu" dedi.
Hastanedeki görevlileri toplayan bir doktor, "Sayıyı artık binlerle ifade edebiliriz" derken suçüstü yakalandı, "Siz beni çok yanlış anladınız" dedi.
On binlerce vatandaşını tereyağından kıl çeker gibi yurt dışından alıp getiren Türkiye'yi görmeyen gözü gönlü mühürlenmiş tipler, Küba'nın bir gemiyi kabul etmesi üzerine coştu, "İşte Küba, işte insanlık. Yaşasın sosyalizm" naraları attı.
"Camiler hemen kapatılsın" diyerek virüsün bu kutsal mekânlardan yayıldığını söyleyen pis zihniyetli İstanbul İl Başkanı olacak kadın, yasak olmasına rağmen binlerce insanı toplayıp kongre yaptı.
Umreden gelen bir kişide virüs bulunmasına, o çok övdükleri Avrupa'dan gelenlerin büyük çoğunluğunun virüslü çıkmasına aldırmadan, "Umreden gelenler virüsü yaydı" yaygarasına başladılar.
Yetmedi...
Televizyon ekranlarından ve gazetelerinden virüsün hangi illerde yayıldığını deşifre ederek bu illerde panik ve kaos oluşturmaya çalıştılar.
Düne kadar "Erdoğan çok konuşuyor" diyorlardı. Son günlerde "Erdoğan niye konuşmuyor yahu niye konuşmuyor" diyerek kafayı yemeye başladılar. Erdoğan konuşunca, "Ay yine konuştu" diyerek tekrar öfke nöbetleri geçirdiler.
Erdoğan'ın açıkladığı 100 milyarlık paketi ve 21 maddelik çözüm önerilerini bir kenara attılar, "Bize abdest almayı anlattı" dediler.
Anlayacağınız öyle bir kıvama geldiler ki virüs hasbelkader bunlara bulaşsa, "N’oluyor, nereye düştüm ben?" diye panik olacak.
O derece yani!
Yakında ne diyeceklerini az çok tahmin edebiliyoruz.
YAZININ TAMAMI İÇİN KAYNAK:
https://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/suleyman-ozisik/612767.aspx
10 notes · View notes
bilgesuyilmaz · 5 years ago
Text
Turuncu Saçlı Kadının Torunu ve Kızılderili Kadın
Masadaki ekmeğe uzandım. Ekmeğin yanında tuz vardı mavi boşluklarından kırmızı tuzluğun bir buz parçasının ani düşüşünü hissettim. Hissettim ama o köpek gibi çöp poşetini de ihmal etmenin üzüntüsünü duyumsuyorken gelen sikik yalancı ilham perisinin anasını sikeyim ben. Her şey onun kılçık kanatlarının -YETER DÜŞÜNME ARTIK TAKDİRLERİNİ KIÇINA SOK, evet sen de tanımadığım herif- altından çıkmadı mı? İstemez, istemez, istemez sizi burada.
Kedi gibi dumandansınız bayım. Avam ve sahte. Git,git,git gelme bir daha.
Orospu çocuğu.
Gözünün ferini siktiğim.
Neyse, nerede kalmıştık güzel bayan? Ah, ne hoş sizde mi temsili izlemeye gelmediniz? Bende gelmedim, evet aynı sizin gibi izlememek için geldim buraya daha çok sikiş, ah çok hoşsunuz m’oitmoiselle.
M’oitmoissele değil, alyansı var, Madam.
Ama kendini m’oitmoissele sanıyor bu amacından belli oluyor.
Whatsapp’da düzgün yazanlara sinir oluyorum. Sercan’ı hatırlatıyor bana o hep öyle konuşurdu r’leri bastırarak oluYOR, gidiYOR
Bahçenin demirlerinden biri eksik, oradan geçilebiliyor çocuksan eğer, büyüklere yasak, annenin görmesi de yasak o zaman da geçilmez. Ama görmediği zamanlarda demirin arasından geçip yan bahçeye geçebilirsin.
Aman dikkat! Oranın askerleriyle bir savaş başlatman an meselesi!
Düşman arazisi ama bazı ateşkesler var.
Dalmaçyalı köpek, kahverengi köpek, dalmaçyalı birinci, kahverengi ikinci geldi. 
Babaları ava gidiyor, kızı da senin arkadaşın, bir de Sercan var. Zeki ama ahmak bi’ çocuk R’leri bastırarak söylediği için ve bir odası olmadığı için senin değil kardeşinin arkadaşı.
Dalmaçyalı, 
Avlanan adamın kızı-Lara mıydı adı acaba?-
SERCAN.
Sonra annen görmeden geri dönmen gerek. 
Ben tükürdüm oraya anne komşuları suçlama. Bana gerçekten beddua ettin mi? Küçük bir çocuk için bir annenin bedduası helak olmaya yeter. Çocukların tanrıları annelerdir. 
Kibele, manastır, eşantiyon ve gratis poşeti, %50 indirim eğer yeterince harcarsan belki sen de...neyse, Ankara’da biri var. Ondan korkuyorum, bir çok şey var Ankara’da. İlk defa orda küllü bira içtim. İlk defa orada bara gittim. Sarışın ikizlerle ilk defa orada tanıştım ve onlara ilk defa çok güzel olduklarını söyledim. Yalandı.
Her iç çekişte kalp bir damla kan kaybedermiş.
Ne demek bu?
Şekspir,
Natürmor
Şekspir; şiirin natürmotu.
Natürmort -ölü doğa-
Aristokrasiye sadistçe bir haz veriyor. Ölü, durağan doğa...
İşimi yaptım maaşımı aldım kafası.
ÖLÜ, ÖLÜLER her yerde. Ölmüşler ama gömenleri yok, onlar kendi kendilerinin selasını okuyup kendi kendilerini gömecekler - senin bu konuda ne düşündüğünü çok merak ediyorum, itiraf ediyorum- belki bir rahip ve hamam eşliğinde çünkü - Siktir git- bu evrensel bir mesele biliyorsun. Azınlıklar mı? Hayır, onlara yer vermiyorum. 
Onlar evrensel değil, azınlıklar...azınlık işte sikimde olmaz.
Derya, deniz
Kıvırcık saçlı zeki kız. Onunla dalga geçme. Tamam.
Avizenin taşları namaz kılınan evin kokusunda. O evde turuncu saçlı bir kadın yaşıyor. O kadının torunu bir tencere pilavı yiyebiliyor. Ama çok zayıf, sadece turuncu saçlı kadın yapınca yer.
Ama o hepsini unutacak.
Sonra da gidecek.
Ama sırayı karıştıracaklar kızılderili kadınla. Bir yanlışlık olacak. Bu yanlışlığın bedelini zamansızlıkla ödeyecekler ama haberleri olmayacak.
“İyi ki yetiştin kızım, canımı alacaktı yoksa”
“Seni seviyorum.”
“Biliyorum.”
“Unutma.”
Kına kokusu. Pilav. Beatles. Aynı mavi tişörtler. Piknik. Arya. Fransızca. Namaz. Dua. Mevlüt. Yüzmek. Aktristler. Hamam. Kese. Kasa. Şirinevler. Alzheimer. Böbrek. Kızımın evi. Dede. Şeker. Şekerleri çalmak. Bayram. Yılbaşı sepeti. Balık burcu. Masaj. Çok acı çekmiş. Oğlu. Sinirli. Hep ağlar(lar). Hadi koşalım. Parti verelim. Hippiler. 68 kuşağı. Kızılderili. Basma etek. Hac. Hz. Muhammed. Elvis Presley.
-Bilgesu Yılmaz
6 notes · View notes
nesrin-c · 5 years ago
Text
BALONDAN YASALAR Yandaş milyonerlerin borcu silinecek, Suriyelilerin kaçak, vergi levhasız işyerleri görmezden gelinecek, (ki bunu İstanbul Berberler odası başkanından tutun da, Hatay milletvekiline kadar bir çok kişi bağıra bağıra söylüyor), Sonra benim gariban kağıt toplayıcımın arabası elinden alınacak, Gariban simitçimin tezgahı dağıtılacak, Gariban zerzevatçımın sebzeleri yere saçılıp üstüne basılacak, Gariban baloncumun balonlarına el konacak! Bravo be! Büyük iş başarmışsınız! Sizin gücünüz sadece kendi gariban halkınıza mı yetiyor? Şu gariban çocuğun feryadı bir ömür yakanızdan düşmesin! Çalsa hırsız! Alınteri ile satsa yasak! Büyük çalana ise plaket ve ödül! Asıl el konulması gereken o balonlar değil, O balondan yasalar! Alpjuan
46 notes · View notes
menemennpastirma · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Arkadaşlar... Tek kişilik bir odaya aldılar, odadan çıkmam kessinlikle yasak. Ne ihtiyaç varsa düğmeye basıyorsun görevli karşılıyor. İlaç verdikleri için oruç tutmama doktor izin vermedi. Hastane odası çok temiz, tv, buzdolabi, banyo hersey var. Yemek poşet içinde geliyor.  Tavuk eti, çorba, ayran, patates. Hani bazen sosyal medyada kuru ekmeğin arasında maydonoz fotoğrafları paylaşıyorlar ya, onların yatacak yeri yok. Çünkü hepsi yalan... Geçen Amerikada yaşayan Tolga Karel'in bir videosunu paylaşmıştım, rahatsızlanıp hastaneye gidiyor basit bir röntgen için 3500 Dolar, Türk parasıyla 25 BİN TL istiyorlar, "röntgeni çekin, böbreğim sizde kalsın" diyor ve parası olmadığı için röntgeni çekemeden geri dönüyor. Bu aklıma geldi. Çünkü dün tomografi/röntgen, covid-19 testi, tahliller falan her  halde Amerikada olsam bu parayı bulmam imkansız olduğu için hastaneden kapı dışarı ederlerdi... Türkiye'yi karalayanlara bakmayın, Türkiye gibisi yok. Hep korkardım bir gün bu adam kaybederse hep eskiye döneriz diye. Çünkü küçüktüm babam hastalanmış ve çok uzun zaman hastanelerde kalmış o dönemi görmüştüm. Belkide bu yüzden hep bu adama dört elle sarıldım, O değişimi görmüştüm. Çünkü hastaneler ahır gibiydi, odalarda 8/10 hasta kalır. Demir ranzalar ceza evi gibi altlı üstlüydü, rüşvetin adı BIÇAK PARASIYDI. Kuyruklar sabahın 5inde başlar, ınsanlar birbirini ezerdi. Hicbir değeriniz yoktu. Sizi insan yerine koymazlardı. Taki uzun adam dedikleri adam gelene kadar... Dua edin... Sizleri Allah için sevdim hep, menfaatler ötesinde...
- Gökhan Kahraman
(Kaynak: https://www.facebook.com/gokhan.kahraman.144/posts/2757914727651171)
#sözler #anlamlısözler #güzelsözler #manalısözler #özlüsözler #alıntı #alıntılar #alıntıdır #alıntısözler
1 note · View note
tumitutscanlation · 5 years ago
Text
Mo Dao Zu Shi - 123. Bölüm
Mega // MangaTr
Demir Kanca – Birinci Kısım
Bai Konağı bölgede Beyaz Odası nedeniyle bölgedeki geniş bir kesimde oldukça iyi tanınırdı. *ÇN: Bai de beyaz anlamına geliyormuş.
Adı Beyaz Odaydı, ilk olarak, elbette beyaz olması nedeniyleydi. İnşa edildiğinde, sahibi dekore edemeden beyaz boya tüm duvarlara sıçramıştı. Konağın diğer kısımlarında her şey sorunsuz ilerlemişti. Sadece batı avlusundaki tek odada tuhaf olaylar meydana gelmeye başlamıştı. Tek yapabilecekleri şey bir süreliğine odadaki inşaatı durdurmaktı. Bugüne dek, Beyaz Oda hala Bai konağının geri kalan kısımlarındaki zengin süslemelerle tam bir tezat oluşturuyordu, o kadar beyazdı ki ölümü çağrıştırıyordu.
“Tek oda üç kilit ve üç sürgüyle kapatılmış. Yaz ne kadar sıcak olursa olsun her zaman etrafında soğuk bir rüzgar esermiş, neredeyse tamamen buzdan yapılmış gibiymiş. Bai konağının sahibine göre, babası bir keresinde top oynarken topu yuvarlanmış ve en sonunda o odanın kapısında durmuş. Almak için gittiği zaman, merakına engel olamamış ve kapı aralığından tek bir bakış atmış.”
Jin Ling ifadesiz bir yüzle devam ediyordu ki, Wei WuXian’ın kenarda kafasını tabuta soktuğunu gördü, sanki cesedin göz kapaklarını açmaya çalışıyor gibiydi. Anında boğulacak gibi oldu.
Duraksamasının ardından Wei WuXian ona döndü. “Ve kapı aralığından tek bir bakış atmış?”
Arkasındaki Lan Sekti gençleri de aynı anda bakışlarını ona çevirdiler. Jin Ling devam etmeden önce tereddüt etti. “… ve kapı aralığından tek bir bakış attıktan sonra yıldırım çarpmış gibi donmuş, uzunca bir süre yürüyememiş bile. Ailesi onu bulduğunda, uzaklaştırmışlar ve yüksek ateşten bayılmış, neredeyse bütün hafızası silinmiş. Bu olayın ardından bir daha oraya yaklaşmaya cesaret edememiş.
“Gece yarısından sonra kimsenin odasından çıkma ve dolaşma izni yok, özellikle de Beyaz Oda civarında. Bu evin katı kuralı. Ancak gece yarısından birkaç saat sonra, içeride kimse olmamasına rağmen insanlar yine de eski, ahşap yer döşemelerinin ayak sesleriyle gıcırdadığını duyabiliyorlarmış. Bir de bu var.”
Jin Ling yavaşça yumruklarını sıktı ve öldürme isteğiyle dolu bir işaret yaptı.
“Bir kenevir ipinin bir şeyi boğmak için yavaşça sıkılaşmasının sesi.”
Birkaç gün önce Bai konağının hizmetkarlarından birisi sabah temizliği için Beyaz Odanın önünden geçiyormuş. Beyaz Odanın ahşap kapılarındaki kağıt pencerelerde bir parmak ucu genişliğinde bir delik olduğunu görmüş. Ve kapının önünde yerde bir adam yatıyormuş.
Adam Bai konağında yaşayan herkese yabancıymış. Yaklaşık kırklı yaşlarda, karanlık ve damarlarla çizgilenmiş bir yüzü varmış. Parmakları göğsüne gömülmüş, öleli uzun bir zaman olmuştu.
Hizmetçi çok korkmuştu. Konağın sahibi de öyle. Bir süre çalıştıktan sonra yerel görevliler bir sonuca varmışlardı – Bai konağının yasak bölgesine kazara giren şanssız bir hırsız. Kalp hastalığını tetikleyen bir şey görmüştü ve hemen orada kelimenin tam anlamıyla ölümüne korkmuş. Bu ‘bir şey’in ne olduğuna gelinirse, Beyaz Odadaki tüm mühürleri ve kilitleri yıkmışlardı, ancak detaylı bir aramanın ardından hala şaşkın bir haldeydiler.
Ama şimdi bir hayat kaybedildiği için Bai Hanesinin lideri artık Beyaz Odanın içerisinde hiçbir şey yokmuş gibi davranmaya devam edemeyeceğini biliyordu.
Eğer bu mesele üstelenirse, yankıları sonsuza dek sürerdi. Dişlerini sıkmış, cesaretini toplamış ve Jinlin Kulesine tırmanmıştı, LanlingJin Sektine bir gece avı düzenlemesi için yalvarmıştı.
Bu geri plandaki hikayeydi.
Tabutun kapağını tutarken Lan JingYi umutsuzlukla yakındı. “Wei-xiong, hazır mısın artık… Günlerdir ölüymüş… Yürüyen ceset kokusu bile bundan iyi…”
Lan SiZhui kaldırmasına yardım etti, gülse mi emin olamıyordu. “Bu tabut ham ağaçtan yapılmış ve kimsenin umurunda olmadan tabut evinde yıkılmaya yüz tutmuş. Ne zamandır burada olduğu düşünülürse oldukça normal. Biraz daha dayan. Not etmemiz gereken şeyler var.”
Jin Ling homurdandı. “Başkalarından çalan bir hırsız için tabutun varlığı bile yeter de artar. Yetmiyorsa, Buda gibi tapınsınlar mı bir de?”
Uzunca bir süre cesedi dürttükten sonra Wei WuXian en sonunda yüzünü tabuttan kaldırdı ve eldivenlerini çıkartarak bir kenara attı. “Herkes bakmayı bitirdi mi?”
“Evet bitirdik!”
Wei WuXian sordu. “İyi. Şimdi bitirdiğinize göre, bir sonraki adımınızın ne olacağını tartışın.”
Lan JingYi. “Çağrı!”
Jin Ling dalga geçti. “Yapma ya! Çoktan denedim.”
Wei WuXian. “Nasıl gitti?”
Jin Ling. “Yeterince istekli değildi, ruhu çok zayıftı ve bir de üstüne korkarak ölmüştü. Ölümünün üzerinden yedi günden fazla geçti. Ruhu tamamen dağılmış ve çağırmamıza imkan yok.”
Lan JingYi. “Demek senin denemenle, denememek arasında hiçbir fark yok, öyle mi…”
Lan SiZhui aceleyle. “O zaman Beyaz Odayı kontrol edelim, hadi. Genç Efendi Jin, eğer bize yol gösterirsen çok memnun oluruz.” Konuşurken Lan JingYi’yi kapıdan çıkartmış, bitmeyecek anlamsız bir yeni laf dalaşını daha başlamadan başarılı bir şekilde sonlandırmıştı. Gençler eşiği geçtiler. Epeyce bir kısmı atlayarak geçti, adımları oldukça çevikti. Her ne kadar yolu gösteren Jin Ling olsa da, ekibin gerisinde kalmıştı.
Lan SiZhui Jin Ling’e sordu. “Bai konağında doğal olmayan ölümler veya çözülmemiş kazalar olmuş mu?”
Jin Ling. “Liderleri hiç olmadığına yemin etti. Yaşlılarının hepsi ihtiyarlıktan vefat etmiş ve ev ahalisi arasında herhangi bir çekişme de yokmuş.”
Lan JingYi. “Olamaz. İçimde kötü bir his var. Normalde, bu konuda ne kadar ısrar ederlerse, çekişmelerin olduğu da o kadar kesin oluyor, saklamak için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar.”
Jin Ling. “Ne olursa olsun, pek çok kez doğruladım ve başka bir şey öğrenemedim. Ben de anormal bir şey bulamadım. Siz de bir göz atarsınız.”
Öncesinde tüm aramaları yaptığı ve birkaç kez de Beyaz Odayı incelediği için, bu kez Bai köşküne gitmedi ve onun yerine yakındaki bir çay dükkanına oturdu. Kısa bir süre sonra karanlık bir gölge içeri sızdı.
Wei WuXian karşısına oturdu. “Jin Ling.”
Küçük çay dükkanında oturan böylesine hoş iki kişi, sahiden çarpıcı bir manzaraydı. Pek çok kadın garson görmek için başını çevirdi.
Guanyin Tapınağından ayrıldıktan sonra Wei WuXian ilk kez Jin Ling’le karşılaşıyordu, Jin Ling’le ilk defa yalnız başlarına konuşma fırsatı yakalamış olması da cabasıydı. Jin Ling bir an için duraksadı, ifadesi anlaşılmazdı. “Efendim?”
Wei WuXian. “Jinlin Kulesinde nasıl gidiyor?”
Jin Ling. “Her zamanki gibi.”
Konusu açılmışken, Bai Hanesinin başının Jinlin Kulesine yaptığı yolculuk oldukça zorlu olmuştu.
Birkaç sene önce olsa, LanlingJin Sekti gökyüzündeki güneş gibiyken, LanlingJin Sektine üye birisini, verdiği ödülün on katısını verse bile başarılı bir şekilde davet edebileceği garanti değildi. Gerçeği söylemek gerekirse, bir gece avı için yalvarması bir yana, Bai hanesi gibi ne parası ne gücü olan sıradan bir hane, ziyaret etmeyi dahi aklından bile geçiremezdi. Ama şimdi dünya eskiden olduğu gibi değildi. Ayrıntıları bilmeyen sıradan halkın kulağına bile birkaç haber çalınmıştı. Bu yüzden Bai hanesinin lideri şansını denemişti, sırf ‘ya olursa’ diye.
Gergin bir şekilde ana kapıya varmış ve kendini tanıtıp niyetini anlatmıştı. Muhafız rüşveti kabul etmiş ve istemeden onun varışını bildirmişti, ancak geri döndüğünde tavrı tamamen değişmişti, sekt liderinin daveti reddettiğini bildirirken onu kovmaya hazırlanmıştı. Bai hanesinin lideri en başından kabul edilmeyi beklememişti zaten, ama muhafızın rüşveti aldıktan sonra bu kadar tavır değiştirmesine sinir olmuştu ve bu yüzden parasını geri istemişti. Kısa bir tartışmanın ardından Kar Parçası cübbesine bürünmüş genç, yakışıklı bir adam lal kapılardan elinde bir okla çıkmıştı. Durumu görünce anında kaşlarını çatmış ve detayları öğrenmek istemişti.
Bu kez, muhafız bir önceki kibrinin çoğunu kaybetmişti. Bu genç adam hala neredeyse çocuk olmasına rağmen, statüsünün hiçte düşük olmadığını fark etmiş, Bai Hanesinin lideri anında durumu açıklamaya başlamıştı. Ancak genç adam duyduğunda, hemen sinirlenmiş, azarlamaya başlamıştı. “Sekt lideri onu kovmanı mı söyledi? Peki benim neden haberim yok?!”
Bir anda ona dönmüştü. “Şehrin on kilometre batısındaki Bai Hanesindensiniz değil mi? Aklımda tutacağım. Şimdilik geri dönün. Birkaç gün içerisinde ziyaret edileceksiniz!”
Bai Hanesinin lideri bu şekilde evine dönmüş, biraz şaşırmıştı. Birkaç gün sonra bir grup efsuncu ziyarete gelmişti, her ne kadar gelenlerden birisinin LanlingJin Sektinin lideri olduğunu bilmese de…
Elbette, LanlingJin Sektinin şu anda tam bir cehenneme döndüğünü kesinlikle bilemezdi.
Muhafız gerçek sekt liderine rapor vermemişti, onun yerine LanlingJin Sektinin bir başka büyüğüne gitmişti. Gittiği kişi olayı duyunca böylesine sıradan bir tüccarın LanlingJin Sektinin altın merdivenlerine adım atmaya cüret ettiğini duyunca sinirden köpürmüş, adamın dışarıya atılmasını emretmişti. Ancak tam bu sırada av sahasına doğru giden Jin Ling araya girmişti.
Jin Ling sektindeki büyüklerin fazlasıyla gururlu olduğunu biliyordu, yüzlerce bir yıllık sekt olduklarına inanıyorlardı. Ne olursa olsun kesinlikle itibarlarını düşürmeyeceklerdi, yüksek mevkili zatlar dışındaki insanları kabul etmeyi reddediyorlardı. İlk olarak Jin Ling bu tür şeylerden her zaman nefret etmişti; ikincisi muhafızın doğrudan başka bir kişiye giderek onu tamamen yok saymasına çok kızmıştı; ve üçüncüsü, Jin GuangYao hala yanlarındayken, misafir efsuncuların bile bu kadar kolay bir şekilde rüşvet almaya cüret edemediğini hatırlıyordu. Düşündükçe daha da sinirleniyordu. Müsait oldukları için Lan SiZhui, Lan JingYi ve diğerlerini bu ay gece avı ayarlamıştı, bu yüzden de hepsi Bai konağına gelmişlerdi.
Tamamen dürüst olması gerekirse, Wei WuXian’ın da geleceğini hiç beklemediğini söyleyemezdi.
Her ne kadar Jin Ling hiç kimseye boğuştuğu şeyleri anlatamasa da, sayısız göz Jinlin Kulesine dikilmiş ve sayısız ağız kıpır kıpırdı. Dedikodular Wei WuXian ve Lan WangJi’ye ulaşalı çok olmuştu. Wei WuXian onun herhangi bir zayıflık göstermeye niyeti olmadığını biliyordu. “Eğer zorlandığın herhangi bir şey varsa, dayına sor.”
Jin Ling soğuk bir sesle cevapladı. “Soyadı Jin değil ki.”
Bunu duyunca Wei WuXian kastettiği diğer anlamı fark edemeden önce duraksadı. Bu davranışına gülse mi yoksa kızsa mı bilemiyordu, başının arkasına sağlam bir tokat atmak için elini kaldırdı. “Laflarına dikkat et!”
Bir haykırışla Jin Ling’in zorlama, katı ifadesi en sonunda çatlamıştı.
Her ne kadar tokat acıtmamış olsa da, sanki Jin Ling müthiş bir utanca maruz kalmış gibiydi, özellikle de yakındaki kadınların tatlı kıkırdamalarını duyunca. Başını tuttu ve kükredi. “Bana neden vurdun?!”
Wei WuXian. “Aklına dayın gelsin diye. O insanların işlerine burnunu sokmayı seven birisi değil. Senin iyiliğin için, tüm diğer sektlerin önünde güç gösterisi yaptı ve çok fazla rahatsız edici yorum aldı. Ve şimdi gelmiş soyadı Jin değil diyorsun. Eğer bunu duysa, hayal kırıklığına uğramaz mıydı?”
Jin Ling bir an duraksadıktan sonra somurttu. “Öyle demek istemedim! Ben…”
Wei WuXian onun yerine sordu. “O zaman ne demek istedin?”
Jin Ling. “Ben! Ben…”
İlk ‘ben’ özgüven doluydu, ikinci ‘ben’ ise havasını kaybetmeye başlamıştı. Wei WuXian. “Ben, Ben, Ben – Ben senin yerine söylerim. Söylemek istediğin şu. Her ne kadar Jiang Cheng dayın olsa da, sonuçta LanlingJin Sekti için bir yabancı. Geçmişte sana birkaç kez yardım etti, ama eğer başkasının yetki alanına çok fazla bulaşırsa, ileride bir hedef tahtası olmama ihtimali çok düşük, senin onun başını belaya sokmama ihtimalin de, doğru mu?”
Jin Ling sinirlendi. “Başka ne olacaktı?! Demek anlıyorsun ha?! O zaman neden bana vurdun?!”
Wei WuXian bir tokat daha indirdi. “Tam olarak bu yüzden! Düzgünce bir cümle kurmaz mısın sen? Bu kadar erdemli cümleler senin ağzından çıkarken kulağa korkunç geliyor!”
Jin Ling bağırdı, başını sakladı. “Sırf Lan WangJi burada değil diye bana böyle vuramazsın!”
Wei WuXian. “Eğer burada olsaydı, sadece birkaç kelimemle seni dövmeme yardım ederdi, yoksa bana inanmıyor musun?”
Jin Ling inanmıyordu. “Ama ben bir sekt lideriyim!!!”
Wei WuXian sırıttı. “Seksenden fazla sekt lideri dövdüm ben, muhtemelen yüz tane falan.”
Jin Ling oturduğu yerden fırladı, çay dükkanından dışarıya kaçmaya hazırdı. “Eğer bana bir daha vurursan giderim!”
“Geri dön!” Wei WuXian yakasının arkasından tuttu ve onu sanki onu küçük bir tavukmuş gibi geri çekerek tabureye dümdüz attı. “Artık sana vurmayacağım. Düzgünce otur.”
Jin Ling hala tetikteydi. Wei WuXian’ın sahiden bir şeyler daha yapmayacak gibi göründüğünü fark edince Jin Ling en sonunda tekrar oturmayı başardı. Garson kızlardan birisi kargaşanın dindiğini görünce, yüzünde bir gülümsemeyle su eklemek için yaklaştı. Wei WuXian fincanından bir yudum aldı, sonra aniden seslendi. “A-Ling.”
Jin Ling’in sesi kibirliydi. “Ne?”
Wei WuXian ise sadece sırıttı. “Bu kez, baya büyümüşsün.”
Jin Ling durdu.
Wei WuXian kendi çenesine dokundu. “Şu anda, çok daha, hm, güvenilir duruyorsun. Sahiden , ama aynı zamanda biraz… Nasıl desem? Açıkçası önceden olduğun aptal da oldukça tatlıydı.”
Jin Ling’e, yine, oturmak zor gelmeye başlamıştı.
Aniden Wei WuXian uzandı ve omuzlarından sıkıca sarıldı, saçlarını karıştırdı. “Ama ne olursa olsun, seni tekrar görebildiğim için çok mutluyum küçük velet, haha!”
Saçındaki dağınıklığı umursamadan Jin Ling yerinden zıpladı ve dışarıya fırladı. Wei WuXian bir başka hamleyle onu tekrar yerine sürükledi. “Nereye gidiyorsun?”
Jin Ling’in boynu bile kızarmıştı. Sert bir sesle konuştu. “Beyaz Odayı kontrol edeceğim!”
Wei WuXian. “Çoktan bakmadın mı oraya?”
Jin Ling. “Ben! Gidip! Bir! Kez! Daha! Kontrol! Edeceğim!”
Wei WuXian. “Çoktan birkaç kez kontrol ettiğin için, bundan sonra ne kadar bakarsan bak gelişme kaydedebileceğinden şüpheliyim. Neden başka bir şeyi araştırmama yardım etmiyorsun?”
Jin Ling onu sıkıştıran bu sözlerin ağzından dökülmeye devam etmesinden ölümüne korkuyordu. Hoş sözlere eşlik eden fiziksel temas bombardımanındansa suratına tokat yemeyi tercih ederdi. Karşısındakinin herkesin ortasında HanGuang-Jun’a onunla yatmak istediğini bağıracak kadar ileri gittiğini hatırlayınca, Jin Ling sahiden ağzından başka şeylerinde çıkmasının uzak ihtimal olmadığını fark etti. Aceleyle. “Tabi! Neyi araştırmak istiyorsun?”
Wei WuXian. “Bölgede çok tuhaf birisinin olup olmadığını. Yüzü on iki kadar bıçak kesiğiyle dilimlenmiş ve her iki gözkapağı ile dudakları kesilmiş.”
Jin Ling onun şaka yapar gibi görünmediğini hissetti. “Elbette, ama neden böyle birisini araştırmamı istiyorsun…”
Aniden, çaylarına su ekleyen garson cevap verdi. “Kanca El’den bahsediyorsunuz değil mi?”
Wei WuXian ona döndü. “Kanca El mi?”
“Evet.” Muhtemelen eğlenmek için kulak kabarttığı için ilk fırsatta araya girmişti. “Dudakları ve gözkapakları olmayan, bir tek o var değil mi? Buralı gibi görünmüyorsunuz, Genç Efendi. Onun gibi birisini nereden biliyorsunuz?”
Jin Ling. “Ben buralıyım. Ama hiç duymamıştım.”
Garson kız. “Şimdi, siz gençsiniz, değil mi? Hiç duymamış olmanızda bir tuhaflık yok. Ama bu kişi eskiden çok ünlüydü.”
Wei WuXian. “Ünlü mü? Nasıl ünlü?”
Garson. “İyi bir şekilde değil. Büyük halamın annesinden çocukken bir hikaye dinlemiştim, ne kadar uzun zaman geçtiğini buradan anlayabilirsiniz. Şimdi Kanca El’e gelirsek… Adı neydi bilmiyorum ama genç bir demirciymiş. Fakirmiş ama hem yakışıklı hem yetenekli, aynı zamanda da çalışkan bir kişiliği varmış. Çok çok güzel bir karısı varmış. Karısına karşı hep çok nazikmiş ancak karısı ona karşı öyle değilmiş. Dışarıdan başka bir adam bulmuş ve artık kocasını istemiyormuş, bu yüzden… onu öldürmüş!”
Açıkça bu hikaye çocukken garson kızı ölümüne korkutmuştu, bu yüzden de başkalarını korkutmakta oldukça başarılıydı, hem ses tonu hem ifadesi tam yerindeydi. Jin Ling hikayeye oldukça kaptırmış, kendi kendine düşünüyordu, En korkunç şey kadının kalbidir! Ama Wei WuXian ruhlar ve cesetlerle ilgilenmeye çok uzun zaman önce başlamıştı. O kadar çok hikaye duymuştu ki her şey ona basmakalıp geliyordu. Şu anda bir elini çenesine yaslamış, ifadesiz bir şekilde izliyordu. Garson devam etti. “Cesedin onun kocasına ait olduğunu anlayacakları korkusuyla, gözkapaklarını kesmiş ve yüzüne bir sürü çizik atmış. Ve onu Yeraltında Hakim’e söyleyeceğinden korktuğu için de, tezgahtaki yeni dövülmüş demir kancayı görünce, onunla dilini sökmüş…” *ÇN: Hakim, Çin halk mitolojisinde Yeraltı Dünyasında, Cehennemde yaşayan bir ilah, ölümlülerin yaşam ve ölümlerini kontrol eden defterden sorumlu.
Aniden birisi konuştu. “Karısı nasıl böyle yapar? Kendi kocasını nasıl bu kadar acımasız bir şekilde öldürür?!”
Jin Ling tam kendini hikayeye kaptırmıştı, sesi duyduğunda irkildiği için saçlarının dikildiğini hissetti. Arkasını döndüğünde Lan SiZhui, Lan JingYi ve diğerlerinin çoktan Bai konağından çıktıklarını fark etti. Hepsi onun arkasına sıralanmış, can kulağıyla dinliyorlardı. Bir önceki soru Lan SiZhui’den bir hayret olarak gelmişti. Garson devam etti. “Eee, erkeklerin ve kadınların hikayeleri hep aynı kökten gelir değil mi? İstedikleri para mı yoksa sadece değişiklik mi – başkaları iç yüzünü anlayamaz. Her şekilde, demirci insan bir canavara dönüşmüş, sadece yarı canlıymış ve acımasız kadın onu gizlice şehrin batısındaki toplu mezarlara atmış. Kargalar ölü insanları ve çürümüş etleri yemeyi severler, ancak onun yüzünü gördükten sonra hiçbiri ondan tek bir parça dahi et koparmaya cüret edememişler…”
Lan JingYi hikayeye hemen çekilen insanlardandı – mükemmel seyirci. Bağırmaya başladı. “…Bu kabul edilemez… Kabul edilemez! Onu öldüren kişi karşılığından hiçbir karşılık görmedi mi?”
Garson. “Gördü! Elbette gördü. Her ne kadar demircinin başından bunlar geçse de, bir şekilde hayatta kaldı ve gece mezarlardan tırmanarak evine gitti, hiçbir şey olmamış gibi davranan karısının boğazını kesti,” eliyle bir hareket yaptı. “demir kancayı kullanarak.”
Gençlerin hepsinin yüzünde karmaşık ifadeler vardı, hem korkmuş hem rahat bir nefes vermek istiyor gibiydiler. Ancak garson devam etti. “Karısını öldürdükten sonra, o da yüzünü kesmiş ve dilini çıkartmış, ama kötü enerjisi dağılmamış. O zamandan beri gördüğü her güzel kadını öldürürmüş!”
Lan JingYi konuşamayacak kadar şok olmuştu. “Şimdi bu olmadı işte. İntikam tamam, ama diğer kadınlar ona ne yaptı ki?”
Garson. “Haklısın. Ama onun umurunda değil. Yüzünün o haliyle, ne zaman güzel bir kadın görse aklına karısı geliyormuş. Ne yapabilir ki? Her neyse, bir süre geçtikten sonra, genç kızlar hava bir parça karardıktan yalnız başlarına dışarıya çıkmaya korkar olmuşlar. Dışarıya çıkmasalar bile, evde kalırken yanlarında babalar, erkek kardeşleri veya kocaları olmadan uyumaya bile cesaret edemezlermiş. Çünkü arada sırada, dili çıkartılmış bir kadının cesedi sokaklara atılırmış…”
Jin Ling. “Kimse onu yakalayamamış mı?”
Garson. “Yakalayamazlar ki. Demirci de karısını öldürdükten sonra esas evini terk ederek ortadan kaybolmuş. Aynı zamanda gelip gittiği zaman sanki bedenini bir hayalet ele geçirmiş gibi hünerliymiş. Sıradan bir insan onu nasıl yakalasın? Zaten birkaç yıl sonra durduğunu duydum. Sadece bu mesele tamamen bastırıldıktan sonra ahali rahat bir uyku çekebilmiş! Amitabha, cennete şükürler olsun.” *ÇN: Amitabha; Doğu Asya Budizminde bir buda prensibi. Kelime insanların sık sık dualarında tekrar ettiği ‘Şükürler Olsun’ gibi bir dini söze dönüşmüş.
Çay evinden çıktıktan ve tabut evine döndükten sonra Lan SiZhui sordu. “Wei-xiong, bu aniden araştırmak istediğin Kanca El, Bai konağındaki ruhla ilgili, değil mi?”
Wei WuXian. “Elbette öyle.”
Jin Ling de az çok tahmin etmişti ama yine de sorması gerekiyordu. “Aralarında nasıl bir bağlantı var?”
Wei WuXian tekrar tabutun kapağını kaldırdı. “Hırsızın cesedinin üzerinde.”
Herkes tekrar burnunu tıkadı. Jin Ling. “Hırsızın cesedine defalarca baktım.”
Wei WuXian onu yakaladı ve yanına çekti. “Ama yeterince dikkatli bakmamışsın.”
Jin Ling’in omzunu hafifçe tuttu ve aniden aşağıya bastırdı. Jin Ling bir anda karanlık yüzlü, açık gözlü cesetle yüz yüze gelmişti. Pis koku dışarıya taşıyordu. Wei WuXian konuştu. “Gözlerine bak.”
Jin Ling dikkatle cesedin cansız gözlerini inceledi. Tek bir bakışta, tüm bedeni baştan aşağıya donmuştu. Lan SiZhui bir tuhaflık olduğu fark etmişti. Hemen o da yaklaştı ve eğildi.
Cesedin siyah gözbebeklerinden yansıyan kişinin kendisi olmadığını gördü.
Neredeyse tüm gözbebeğini dolduran bir yabancıydı, pürüzlü yüzü yaralarla doluydu ve ne gözkapakları ne dudakları vardı.
Arkalarında, Lan JingYi birkaç kez zıpladı, sanki bakmak istiyor ama içinde o cesareti bulamıyor gibiydi. “SiZhui ne… ne gördün?”
Lan SiZhui dönmeden elini salladı. “Yaklaşma.”
Lan JingYi aceleyle. “Ah!” dedi ve anında birkaç koca adım geriye çekildi.
Lan SiZhui başını kaldırdı. “Konusu gelmişken, bunu halk hikayelerinde duymuştum. Bazen göz insanın ölmeden önce gördüğü şeyleri ‘kaydedermiş’. Doğru olması çok şaşırtıcı.”
Wei WuXian. “Nadir bir durum sadece. Hırsız ölümüne korktuğu için gördüğü neyse, onda kalıcı bir izlenim bırakmış, bu yüzden işe yaramış. Başka bir durumda hiçbir şey kaydedilmez ve birkaç gün içerisinde ceset tamamen bozulduğunda bir daha hiçbir şey görünmeyecek.”
Jin Ling hala şüpheliydi. “Eğer halk hikayesiyse, inanılmaz olması bir yana, sahiden buna güvenmeli miyiz?”
Wei WuXian. “İster güven ister güvenme, önce derinlemesine inceleyelim ve bir şeyler deneyelim. Hiçbir şey yapmamaktan iyidir sonuçta.”
Ne olursa olsun en sonunda gelişme kaydetmişlerdi. Lan SiZhui şehrin batısındaki mezarları kontrol etmeye gitmeye karar vermiş, Wei WuXian ise ona eşlik edeceğini söylemişti. Geriye kalanlar Kanca El’i araştırmaya gidecekti. Sonuçta sadece bir söylentiden yola çıkamazlardı. Ne kadar fazla bilgi toplarlarsa o kadar iyiydi.
İlk olarak Jin Ling, Lan JingYi’ye karşı biraz mesafeliydi ve ikinci olarak, Wei WuXian’ın gittiği yerin tecrübe kazanmak için daha iyi olacağını hissediyordu. Ancak, diğerlerinin Lanling bölgesine aşina olmadığını hatırladı, eğer onlara yol göstermezse güçlük çekebilirlerdi. Ve bu yüzden şikayet etmeden kabul etti ve ekip Bai konağında buluşmak üzere anlaştı. Araştırmalarının sonunda, muhtemelen etrafta dolaşan hikayelerin çoğu aynı olduğu için elde ettikleri bilgiler, garsonun onlara gündüz tarif ettiklerinden çok farklı değildi. Ve bu yüzden ilk olarak Jin Ling ile diğerleri Bai konağına dönmüştü.
Şafağa yakın bir saate, Jin Ling çoktan Bai konağının ana salonunda birkaç daire çizmiş ve Lan JingYi’yle defalarca tartışmıştı, ama Wei WuXian ve Lan SiZhui hala geri dönmemişti. Tam onları şehrin batı tarafında aramaya hazırlanırken, aniden birisi kapıdan gürültüyle içeri girdi.
İçeriye ilk gelen Lan SiZhui’ydi. Yakıcı bir nesneyi elinde tutarmış gibi görünüyordu. İçeriye girdiği anda nesne elinden düştü ve yere çarptı.
Nesne bir avuç büyüklüğündeydi, kat kat sarı tılsım kağıtlarıyla kaplanmış ve ıslak, kırmızı bir şey sızdırıyordu. Tılsımlara kan bulaşmıştı. Hemen arkasından Wei WuXian aylak aylak eşikten geçti. Sanki su birikintisiymiş gibi herkesin nesnenin etrafına doluştuğunu görünce anında hepsini kovaladı. “Kış, kış! Dikkat edin!”
Ve herkes tekrar dağılmıştı. Belki aşındırıcı bir şey olduğu için, tılsım katmanları eridi ve içindekini gözler önüne serdi.
Paslanmış bir demir kancaydı!
Sadece paslanmamıştı, kanın titreşimi de sanki daha yeni insan etinden çıkartılmış gibi görünmesine neden oluyordu. Jin Ling sordu. “Bu Kanca El’in kancası mı?”
Yanık izleri ve kan Lan SiZhui’nin formasında seçiliyordu. Biraz nefes nefese kalmıştı, yanakları da belli belirsiz kızarmıştı. “Evet! Bir şey onu ele geçirmiş. Elinizle sakın dokunmayın!”
Aniden, demir kanca vahşice titremeye başladı. Lan SiZhui. “Kapıyı kapatın! Çıkmasına izin vermeyin! Eğer dışarıya çıkarsa bir daha yakalayamayabilirim!”
Lan JingYi ilk ulaşan olmak için koşturdu. Bam sesiyle kapıyı çarparak kapattı, bağırırken sırtını sertçe kapıya yasladı. “Tılsımlar! Tılsımlarınızı üzerine atın, hadi herkes!”
Bir anda, yüzlerce tılsım üzerine atıldı. Eğer Bai konağındaki herkes Jin Ling tarafından bilgilendirilmemiş ve doğu avlusuna saklanmış olmasaydı, muhtemelen çıkan ışıklar ve gürleme sesleriyle sahiden çok korkarlardı. Kısa bir süre sonra tüm tılsımlar kullanılmıştı. Daha kimse rahat bir nefes alamadan, kancadan tekrar kan sızmaya başladı.
Bir saniye bile duramayacaklardı!
Lan SiZhui üzerinde başka tılsım bulamadı. Aniden Lan JingYi’nin bağırdığını duydu. “Mutfak! Mutfağa gidin! Tuz tuz tuz! Tuz getirin!”
Onun hatırlatmasıyla gençler mutfağa koştular ve bir kavanoz tuz kaptılar. Ellerini sallamalarıyla kar beyazı tuz parçaları kancanın üzerine serpildi. Cesur bir hareketti. Neredeyse kaynar bir kazan yağa atılmış gibiydi. Buhar ve beyaz köpük paslanmış kancadan damladı.
Pişirilen çürümüş ete aitmiş gibi bir koku ana salona süzüldü, kancadaki kan ise yavaş yavaş tuz tarafından emiliyordu. Gençlerden birisi haykırdı. “Tuz tükenmek üzere! Şimdi ne yapacağız?”
Kancanın tekrar kanamak üzere olduğunu görünce Lan JingYi böyle devam edemeyeceklerini anlamıştı. “Eğer hiçbir şey işe yaramazsa eritiriz!”
Jin Ling. “Eritemezsin!”
Lan SiZhui. “Evet, eritebiliriz!”
Anında dış cübbesini çıkarttı ve kancanın üzerine fırlattı. Kancayı sardı, hemen mutfağa fırladıktan sonra ocağa attı. Olanları izlerken Jin Ling alev alev gözlerle köpürüyordu. “Lan SiZhui! Lan JingYi’nin aptallık etmesi şaşırtıcı değil, ama neden sen de aptallık ediyorsun!? Bu kadarcık ateşle mi eriteceksin o şeyi?”
Lan JingYi sinirlendi. “Sen kime aptal diyorsun?? Ne demek benim aptallık etmem şaşırtıcı değil!?”
Lan SiZhui. “Eğer ateş çok küçükse, büyümesine yardım edebiliriz!”
Hızla bir el mührü yaptı ve ateş anında sıcak havadan bir hortumla patladı!
Diğerleri de hemen anlamışlardı, birer birer onu taklit ettiler. Jin Ling ve Lan JingYi de kavga etmeye devam edemezlerdi, el mühürlerini korumaya odaklandılar. Ocağın dibindeki ateş o kadar hızlı büyümüştü ki oda vahşi bir kızıl renkle aydınlanmıştı, yansıyan ışıkta yüzlerini kırmızıya boyamıştı.
Uzun bir süre boyunca beklediler, her şeye hazırlıklıydılar. En sonunda, demir kanca yanan bir alev ışığına dönüşerek kayboldu. Tek bir olay bile yaşanmamasıyla, Lan JingYi gergin bir şekilde konuştu. “Bitti mi? Bitti mi?”
Lan SiZhui nefesini bıraktı. Bir an sonra incelemek için ileriye gitti ve ardından onlara döndü. “Kanca gitti.”
Eğer kanca gittiyse, o zaman, doğal olarak, kötü enerji de gitmiş olmalıydı.
Herkes rahatlamıştı, özellikle de Lan JingYi, en mutlu olan oydu. “Eritebileceğimizi biliyordum! Açıkça işe yaradı, hahahaha…”
O mutluydu, ama diğer yandan Jin Ling baya perişan haldeydi. Bir şekilde bu gece avı boyunca pek bir faydası dokunmamıştı, üstüne hiç tecrübe de edinememişti. İçten içe kararından pişman olmuştu. Gündüz Wei WuXian ve diğerleriyle birlikte demir kancayı aramaya gitmek konusunda ısrar etmeliydi. Bir daha asla geri planda çalışmayacaktı, bir dahaki seferlerde.
Ancak, Wei WuXian konuştu. “Kararınız dikkatli olmanın tamamen ters yönünde. Böyle bir noktada nasıl herhangi bir şeye karar verilebilir? Doğrulamanız gerekmiyor mu?”
Bunu duyunca Jin Ling canlandı. “Ne yapmalıyız?”
Wei WuXian. “Birisi geceyi içerde geçirmeli.”
“…”
Wei WuXian. “Ancak geceyi içerde geçirdikten ve hiçbir şey olmadığını gördükten sonra, güvenle her şeyin bittiğini gerçekten söyleyebilirsiniz, değil mi?”
Lan JingYi. “Kim böyle bir şeyi yapar ki ama…”
Jin Ling anında gönüllü oldu. “Ben yaparım!”
Wei WuXian daha ona bakmadan aklından geçenleri biliyordu. Başını okşadı ve gülümsedi. “Olurda karşına bir fırsat çıkarsa, güzel bir gösteri sergile.”
Jin Ling şikayet etti. “Kafama dokunma. Bir erkeğin kafasına dokunamazsın, bilmiyor musun?”
Wei WuXian. “Kesin bunu dayın söylemiştir, bilmeme gerek yok.”
“Hey!” Jin Ling şok olmuştu. “Bana zorlandığım herhangi bir şey olursa dayıma sormamı söyleyen kimdi?”
Bai konağı herkese kalacak yer ayarlamıştı ve bu yüzden o gece ekip doğu avlusuna yerleşti. Jin Ling tek başına batı avlusuna gitti.
Her zamanki gibi GusuLan Sekti katı bir şekilde zamanlamalarına uydu ve ertesi sabah erkenden kalktılar. Yola çıkmadan önce Lan WangJi Lan SiZhui’ye Wei WuXian’ı kahvaltı saatinde mutlaka uyandırması gerektiğini hatırlatmıştı. Bu yüzden Lan SiZhui neredeyse bir saatini harcamış ve Wei WuXian’ı en sonunda merdivenlerden çekerek indirene kadar elinden gelen her şeyi yapmıştı. Ana salona vardıklarında, Lan JingYi Bai konağının hizmetçilerinin yiyecek dağıtmasına yardım ediyordu. Lan SiZhui tam gidip yardım etmek üzereydi ki Jin Ling’in siyah göz torbalarıyla gelmekte olduğunu gördü.
Tüm insan çemberi sessizce gözlerini ona dikmişti. Jin Ling, onu selamlayan Wei WuXian’ın sol elinin olduğu tarafa oturdu. “Günaydın.”
Jin Ling yüzünü sakinleşmeye zorladı ve başını salladı. “Günaydın.”
Diğerleri de selamladılar. “Günaydın.”
Biraz sonra, Jin Ling’in konuşacakmış gibi görünmediğini fark edince Wei WuXian kendi gözlerini işaret etti. “Bunlar…”
Bir nebze olsun sakin göründüğünden emin olmasının ardından, Jin Ling en sonunda ağzını açtı.
Konuşmaya başladı. “Tahmin edildiği gibi, gerçekte temizlenmemişti.”
Kalabalık gerildi.
Dün gece Jin Ling Beyaz Odaya gittikten sonra etrafına bakmıştı.
Odadaki mobilyalar inanılmaz sadeydi. Neredeyse hiçbir şey yoktu, sadece tek kişilik bir yatak vardı. Yatak duvarın yanında, tozla kaplıydı.
Sadece bir kez dokunduktan sonra Jin Ling daha fazla dayanamayacaktı. Hiçbir hizmetçi buraya yaklaşmaya cesaret edemiyordu ve kendisi de kesinlikle böyle bir şeyin üzerinde yatamazdı. Başka şansı olmadığı için gidip kendisi su getirmiş ve odayı temizlemişti. En sonunda, artık uyuyabilirdi.
Yüzünü duvara, sırtını odaya dönmüştü.
Ve elinde bir ayna gizliydi.
Aynayı odaya çevirince, kaba bir görüş elde etmişti.
Jin Ling gecenin ilk yarısı boyunca beklemişti, ancak aynada beliren tek şey karanlık bir kasvetti, bu yüzden elinde aynayı etrafa döndürmeye başlamıştı. Tam bunu yapmak eğlenceli gelmeye başlamıştı ki, sert bir beyazlık aniden aynanın yüzeyini süpürmüştü.
Anında, kalbine buzlu su boşalmıştı. Kendini yatıştırarak yavaşça aynayı çevirmişti.
En sonunda aynanın yüzeyine bir şey yansımıştı.
Hikayenin bu noktasında Lan JingYi titrek bir sesle konuştu. “Aynaya ne yansıdı – Kanca El mi..?”
Jin Ling. “Hayır. Bir sandalye.”
Lan JingYi tam rahatlayacaktı ki, bir an düşündükten sonra, saçlarının dikildiğini hissetti.
Neden rahatlayacaktı ki? Jin Ling açıkça oda konusunda ‘inanılmaz sadeydi. Neredeyse hiçbir şey yoktu, sadece tek kişilik bir yatak vardı’ demişti. Eğer öyleyse…
O zaman sandalye nerden çıkmıştı!?
32 notes · View notes
izimbozada · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Bu sene şu “şifreyi” ne yapsak acaba? 🙈 Wi-fi varmı diye sordum: Var, şifresi küçük harflerle ‘gerek yok’ dediler, az çekiyor. “En iyisi ben sizi kalacağınız yere götüreyim” dedi. Işte odanız burası... 👩🏼‍🌾☺️💛🍀 Konukları da unutmadık 👐📸 @aslissinanoglu☺️ 🚍 @clubamazon Otel Glamping akımının Türkiye'deki öncülerinden,  nehrin kenarında, kocaman ağaçların arasında. Size kendinizi Amazon' da hissettirecek bir tarzları var. O sincaplar, tavuklar.. Çocuklarınız buraya bayılacak.  Konseptleri mayıs ayında yarım pansiyon sonrasında da tam pansiyon artı beş çayı şeklinde. 🚚 Mükemmel Küp Oda, Teras Oda, Taş Oda, Butik Van, Çingene Arabası veya Mini Bungalov gibi isimlerle ifade edilen toplamda 25 odası bulunuyor. Odalar  cam tavanlı, yıldızları seyrederek uykuya dalmak, uyandığınızda yemyeşil ağaçları mavi gökyüzünü görmek çok dinlendirici gelecek size. Bolca dolap var içerde, karavanın yanına kadar aracınızı getirebiliyorsunuz da. Hemen kapınızın önünde şezlongunuz, hamağınız ve masa sandalyeler hazır. 🛶 Nehirde üç kişilik kanolar yer alıyor onlar ile birlikte plaja gidiyorsunuz, gelenler de bu olaya hayran kalıyor çünkü her gün nehirden kanoyla plaja ulaşmak gerçekten çok keyifli. Bu arada nehrin en derin yeri 1 m, endişelenecek bir durum da yok merak etmeyin; ama yine de kano kalsın derseniz ormanın içinden 5 dk yürüyerek de denize gidebilirsiniz. 🏊🏻‍♀️ Denizi de tertemiz, çok sığ değil. Denize alternatif olarak kamp alanında havuzları da var. 🍴 Yemekleri çok iyi , her gün menü değişiyor ancak her daim mezesi salatası vb. gayet yeterli. Su dahil içeceklerin tamamı ücretli. 👩🏼‍🌾 Bu arada size tavsiyemiz doğal bir ortamda olacaksınız sinek kovucunuzu almadan gitmeyin ne olur ne olmaz, hı bir de akşamları serin olabiliyor valizinize uzun kollu kıyafetlerinizden de mutlaka ekleyin:) 📍 Bördübet, Marmaris 🌿 Blogda detaylar www.kucukoteller.com.tr ☎️ Tüm fiyatları için onları arayınız. 0252 436 9111 / 0252 436 9159 ✨ Vardo, Bungalov, Glamping, Doğa Kaçamağı ➕ Denize yakın, ücretsiz otopark, çadır yasak! - #clubamazon #bördübet #marmaris #glamping #doğayagel #amazon #glampinglife #doğayısev #kucukoteller #küçükoteller #butikoteller #kucukotellerclubamazon (Club Amazon) https://www.instagram.com/p/B0YQwUiAdxj/?igshid=1tkpwkpx7g4f8
1 note · View note