#tevessül
Explore tagged Tumblr posts
Text
"Dediler ki: Ey Mûsâ Onların ilâhları olduğu gibi [sen de] bize bir ilâh yap!" (A'râf, 138)
Bu âyet ile ilgili İmam Ebû Mansûr el-Mâturîdî es-Semerkandî dedi ki:
Tapınacakları bir ilâh istemeleri Rablerine kâfirlik etmelerinden ve O'nun elçisini yalanlamaktan dolayı değildi. Ancak kendilerini Allah'a ibâdet etmeye ve O'na hizmet [kulluk] yapmaya ehil görmedikleri içindi. Çünkü dünyada krallara ancak onun yanında seçkin ve ona yakın olanların hizmet ettiğini, krallardan uzak olanların da seçkinlerine hizmet ettiklerini görmüşlerdi. İşte buna binâen onlar da -kendilerini Allah'a ibâdete ve O'na kulluğa ehil görmedikleri için- Mûsâ'dan ibâdet edecekleri bir ilâh istediler. Tâ ki o putlara ibâdet onları Allah'a yaklaştırsın! Bu [onların bu tutumu] Allah'ı ta'zîm ve tebcîlden kaynaklanıyordu, küfürden ve ibâdeti O'ndan [nefyedip de] başkasına yöneltmekten değil! Arapların âdeti de böyleydi. Onlar -putlara yaptıkları ibâdet, kendilerini Allah'a daha da yaklaştırsın diye-putlara ibâdet ediyorlardı. Bir kıssada Firavn hakkında zikredilen şey de böyledir. O da kavmi için ibâdet edecekleri putlar belirlemişti ta ki bu putlar [onlara yapılan ibâdet] onları Firavn'a daha da yaklaştırsın. Onların Mûsâ'ya: 'Bizim için bir ilâh yap!' şeklindeki istekleri de bu türdedir. Allah en iyi bilendir.
TEVİLATU'L-KURAN: CİLT. 6 // SAYFA. 42-43
#islam#din#iman#allah#tevhid#hakikat#şeriat#tevhid ehli#hadis#şirk#cübbeliahmethoca#cübbeli#cübbeli ahmet hoca#vehhabi#muvahhid#tağut#şeytan#müşrik#vesile#tevessül#tevessul#istiğase
7 notes
·
View notes
Text
Bazı zamanlar günahlar içinde öyle boğuluyoruz ki resmen dibi görüyoruz. Böyle zamanlarda insanın hakikat konuşası gelmiyor. Çünkü söylediklerine kendisi dahi inanmıyor. Haktan hukuktan bahsederken kendi kendine "peki ya sen?" diyor. Mübtela olduğu seyyiatından da bir türlü vazgeçemiyor. Öyle ümitsizvari bir hal üzre bunalımda geçen zamanlar. Sorsan ne bekliyorsun bu diplerde? Diyecek: bir ışık, bir kıvılcım... Korkarım Azrail'in tokatından hasıl olacak kıvılcımla ayıkacağız. Ey Rabbim! Gayrete tevessül edecek irade nasip eyle.
71 notes
·
View notes
Text
Cezerî aleyhirrahme duaların kabulleri hakkında yazdığı eserlerde birçok şartlar zikretmiştir:
1. Yediği, içtiği, giydiği şeylerin ve oturduğu yerlerin haramlardan olmaması.
2. İhlâs üzere olması.
3. Müslümanların aleyhinde olmaması.
4. Elbisesinin gayet temiz olması ve abdestli olması.
6. Kıbleye karşı oturması ve hem de diz üzerine oturması.
8. Evvela nafile namaz kılması.
9. Hayırlar yapması ve fukarâları ve talebe-i ulûmu sevindirmesi.
11. Cenâb-ı Hakk'a hamd ü senâ ile başlaması ve Peygamberimiz ve diğer peygamberlere de salavât-ı şerîfe getirmesi.
13. En efdal salavât-ı şerîfe namazda okuduğumuz Allâhümme salli İle Allâhümme bârik'tir. Ne kadar çok okursan duan o kadar çabuk kabul olunur.
14. Elleri semâya kaldırmak, yani, avuçlarını semâya doğru kaldırıp açmak ve hem de ya çok açmak, koltuklarının altı görününceye kadar veya göğüs hizasında elleri bitiştirerek dua etmek.
15. Edebe riayet etmek.
16. Huşû ve hudû ile yalvarmak.
17. Esmâ-i Hüsnâ'yı okuyup istemek, enbiyâ ve sâlih kullar için tevessül etmek.
18. Hafif sesle yalvarmak ve günahlarını itiraf edip afv istemek.
20. Peygamberlerden ve evliyâdan vârid olan sahih duaları yapmak
21. Duaları tekrar etmek.
22. Huzûr-1 kalble istemek.
23. Hamd ü senâ ve salavât ile bitirmek.
24. Ellerini yüzüne sürmek.
25. Ve duasının kabulünü ümit etmek gibi âdâba riayet etmelidir, demişler.
|Ehl-i Sünnet Akâidi'Mehmed Zahid Kotku
65 notes
·
View notes
Text
"Mü'min toplumda işlenmemesi gereken büyük günahlar anne-babaya isyan, zina, faiz, kumar gibi yanlışlar Allah'ın lanetini çeker. Bunca çekilen lanetler nereye gidiyor? Bunların işlenmesi alenileştiği, norm haline geldiği zaman gökten yeryüzüne Allah'ın laneti iner. O lanet nereye iner? Bu lanet ve ceza inmesi illa gökten şimşeklerin yağması, ateş toplarının düşmesi anlamına gelmez. Yahudi de Allah'ın azaplarından, lanetlerinden biridir.
Öyleyse yanlışlardan dönmemiz, etnik kimliklerimizin kontrolü altında yaşamak gibi hatalı yollara tevessül etmememiz, dini Medine'deki ilk manzarasıyla bir bütün olarak görüp uygulamamız lazımdır. Ümmet-i Muhammed'in içinde bulunduğu büyük günahların teşhir edilmiş olmaları, adeta kanunlarla ve kamuoyunun müsamahasıyla koruma altına alınması da Yahudi'den niye darbe yediğimizin başka izaha ihtiyaç bırakmayan sebepleridir."
27 notes
·
View notes
Text
Direniş Cephesinin zaferi için Rehber Ali Hamenei'nin tavsiyesi;
İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamenei, Direniş Cephesinin başarısı için Fetih Suresi'nin, Sahife-i Seccadiye'nin 14. duasının ve tevessül duasının okunmasını tavsiye etti...
3 notes
·
View notes
Text
HERKES İçin SiYER (13.Bölüm)
✓Dava önderi o davanın imamıdir
✓Hicret edileceği zaman hz. Ömer ranh hanımını dul evladını yetim bırakacak olan varsa benimle gelsin Yesribe
✓Kur'an aklını çalıştıranlara ithaf ediyor
*Hapsedilmek= medrese-i Yusufiye
*Sürgün edilmek=Hicret yurdu
*Öldürülmek=Şehadet# ölümü öldürmek tır şehadet
✓Düşmanlarım bana ne yapabilirki ben cenneti yüreğimde taşıyorum hapsedilmem halvet sürgün edilmem hicret öldürülmem şehadettir
✓Darun nedve de karar çıkıyor Resulullah öldürülecek Hz.Ali yatağına yatıyor peygamber efendimizin 30 yıl sonra soruluyor hz Ali ye endişe etmediniz mi uyumadiniz mi diye
İlmin kapısı Vallahi 30 yıl boyunca öyle rahat uyumadım diyor
✓Hz.Ali 13 yaşında elini kaldırıp ben yanındayım diyor ve o el hiçbir şekilde inmiyor altı dolduruluyor
✓Sevr =ihtilal=devrim=inkılap oraya devrim dağı deniliyor
✓Peygamber efendimiz tedbir tevekkül dengesini çok iyi kuruyor
*Esbaba tevessül=sebeplere riayet
*ALLAH a tevekkül= ben yaptım sonuç Rabbime ait
✓Devrim dağı nin ser levhası = لا تحزن إن الله معنا.
Sevr mağarası inkılabın merkezî teslimiyetin en güzel örneği
✓Namazla zekâtın arasını ayıran İslamla bağı kalmamıştır.
✓Zatunnikateyn çift kuşak demek Esma binti Ebubekir in sıfatı
✓Hicret edildiği zaman Mekke ye dönüp Ey Mekke sen bütün şehirlerden daha sevimlisin bana ama geri dönecem diyip ümitsizliğe yer olmadığını gösteriyor
✓Ümit olmazsa iman olmaz
✓Ümit imanın azığıdır
✓Ye's şeytan ve küfrün azığıdır
✓Resulullah in ilk sancaktari büreyde ranh tır
الإنتظار أشد من النار. Beklemek ateşten daha şiddetli ✓
Herkes İçin SiYER
Muhammed Emin Yıldırım
Bekir Develi
3 notes
·
View notes
Text
1- Teğmenlerin sicilini bozmaya tevessül edenler sakın unutmayın: DEVRAN DÖNECEK, bu millet sizin sicilinizi bozacak!
2- Teğmenler sakın unutmayın: DEVRAN DÖNECEK, bu soruşturma sizin madalyanız olacak.
3- Vatandaşlar sakın unutmayın: ERDOĞAN MAHSUS YAPIYOR. Asgari ücret hala 17.002 TL. Emekli maaşı 12.500 TL. Öğrenciler barınacak yurt bulamıyor. Çiftçilerin ürünleri tarlada kaldı.
5 notes
·
View notes
Text
Doç. Dr. Latif Tarbak'dan 10 maddelik mükemmel bir analiz...
1. Müslüman Bir Toplumu Çökertmek İstiyorsanız önce ev hanımlığını ve anneliği değersizleştirin ki evde ana kalmasın. Evde ana kalmayınca nesiller televizyonun ve internetin emzirip büyüttüğü ruhsuz, kimliksiz ve merhametsiz nesiller olarak yetişsin.
2. O toplumun babalarını borca, kredi kartı batağına, geçim derdine, işsizliğe ve açlığa mahkûm edin ki ne eşlerine, ne evlatlarına, ne de ailelerine ayıracak vakitleri kalsın. Taksit ödemekten, kirayı denkleştirme derdinden, çocuklarının okul masraflarını düşünmekten başka bir şey düşünmeye mecalleri kalmasın…
3. Evliliği pahalılaştırıp, nikâhsız birlikteliği ucuzlatın ki genç nesiller haram yollara tevessül etsin. Zinayı kolaylaştırıp evliliği zorlaştırın ki nesiller, flörtün, ahlaksızlığın pençesinde eriyip gitsin. Aile politikalarıyla, nafaka kanunlarıyla, pozitif ayrımcılıkla aileye darbe üstüne darbe indirin ki toplumun çekirdeği çürüyüp gitsin…
4. Helal lokmayı ve helal kazancı zorlaştırın ki midelere giren haram lokmalarla o toplumun kimliğini, özünü, ruh kökünü ve karakterini değiştirebilesiniz. Faizli esnaf kredileriyle, evlilik ve düğün kredileriyle, BESLER’le, piyangoyla, promosyonlarla bir şekilde herkesi faize ve harama bulaştırın, hiç olmazsa faizin tozuna bulaştırın ki o toplum Allah’ın yardımını ve muhafazasını kaybetsin. Midelere giren haram lokmalar, duaların ve ibadetlerin kabul olunmasına engel olsun.
5. O toplumun âlimlerini, hocalarını, imamlarını itibarsızlaştırın ki toplumu derleyip toparlayacak, onlara rehberlik edecek, istikamet belirleyecek olan âlimlere güven kalmasın. Onları kendi aralarında birbirine düşürün, halkın önünde tartıştırın, her birine farklı bir şey söyletin ki halkın nazarında itibarları zedelensin. İmamları ve hocaları komedi filmlerinin ve fıkraların başkarakteri haline getirip gözden düşürün ki kriz anlarında rehberlik yapıp safları tahkim edecek kimse kalmasın. Cemaatleri, dernekleri, tarikatları asli vazifelerinden uzaklaştırıp ihale kovalama ve kadro yerleştirme derdine düşürün, onlarla ilgili kafalarda soru işaretleri ve korkular üretin ki toplumu irşad edecek kimse kalmasın.
6. Öğretmenleri itibarsızlaştırın ki öğrencileri bile onları ciddiye almasın ve onların üzerinde hiçbir yaptırımları kalmasın. Velilerin fırçaladığı, talebesinin hakaret ettiği, yöneticisinin kıymet vermediği sıradan memurlara dönüşsünler. Sonunda ne bir nesil yetiştirebilecek heyecanları, ne toplumu ıslah edebilecek aşkları, ne de zorluklarla başa çıkabilecek azimleri kalsın.
7. O toplumu dizilerden, yarışma programlarından, yemek, evlilik ve magazin programlarından başlarını kaldıramayacak hale getirin ki gerçek hayatla bağları kopsun. Diziler vesilesiyle ahlaksızlığı yasak aşk, zinayı seviyeli birliktelik, adatmayı sıradan bir iş olarak gösterin ki toplumun temelleri sarsılsın.
8. Müslüman siyasetçilere güveni sarsın ki Müslümanlar ve İslami siyaset, toplumun nazarında bir umut ve bir alternatif olmaktan çıksın. Siyasi söylemi her daim İslami söylemin üstünde tutun ki hedefler, idealler ve yola niçin çıkıldığı zamanla unutulsun. Siyasi farklılıkları İslami birlikteliklerin önüne geçirin ki gerektiğinde toplumu tek saf haline getirecek hiçbir şey kalmasın.
9. Peygamberi dini alanın dışına itin ki halkın İslami yaşamında yegâne örnek ortadan kalksın. Sürekli bize Kur’an yeter deyin ki Peygamberin sözünün yerine kendi aklınızı koyup toplumu istediğiniz gibi yönlendirebilesiniz ve Kitap’ı kafanıza göre yorumlayabilesiniz. Geleneği, geçmiş birikimi itibarsızlaştırın ki o toplumun geleceğini de yok edebilesiniz. Bidatleri ve hurafeleri yaygınlaştırın ki hakikati perdeleyebilesiniz.
10. Özellikle sakallıların, başörtülülerin, namazlıların yalan söylemesini, iftira atmasını, haksızlık yapmasını, kul hakkına girmesini, sözünde durmamasını, borcunu ödememesini harama bulaşmasını, kirlenmesini örselenmesini ve yıpranmasını sağlayın ki toplumun Müslüman kimliğe zerrece güveni kalmasın.
7 notes
·
View notes
Text
Allah resulü dövmeyi neden lanetledi?
İnsanların bu günaha tevessül etmemesi için lanetliyor. Bu 3 sebepten dolayıdır:
1. Tevhid akidesini hakim kılmak için. Allah’ın varlığına ve birliğine inanan insanlarla putperestleri, müşrikleri birbirinden ayırt etmek için lanetliyor. Çünkü o dönemde dövme uygulamak putperestlerin ve müşriklerin adetiydi.
2. Fuhuş sektöründe çalışan kadınların sembolü olarak kullanılmıştır. İslam öncesi Arap toplumunda eski bir adetti.
3. Mısır’da bulunan m.ö bazı mumyalarda dövmeler görülmüştür. O dönemdeki dövmelerin amacı neydi? Arkeologlar şöyle izah ediyor; Kötü ruhlu insanlardan korunmak için yapılmıştır. Eski Yunan’da fuhuş yapan kadınlar dövmeyi simge olarak kullanırlardı. Dövme adeti sadece Arap topluluğuna has bir gelenek değildi. Putperest kadınlar tapmış oldukları putların resimlerini vücutlarına yaptırırlardı. Hristiyanlar ise hac sembolü yaptırıyorlardı.
Dövmeler dini sembol, süslenme duygusunu tatmin amaçlı da kullanılıyordu. Mısır’a gelen İngiliz askerleri dövme ile alakalı hiç bir bilgileri yoktu. Ama Mısır’da bu adeti görüyor ve onlar da amaç değiştirerek süslenme adına yapıyorlar.
- Yahudiler levililerde de ölüler için bedeninizi açmayacaksınız dövme yaptırmayacaksınız diye ayet vardır. O ayetin şerhinde deniliyor ki bu bir putperest adetidir.
Günümüzde bu adet süslenme amaçlı yapılıyor. Dövmeler ikiye ayrılıyor. Daimi dövme ve geçici dövme. Vücuda zarar veren bu dövme ister daimi olsun ister geçici olsun katiyen caiz değildir.
2 notes
·
View notes
Text
"İnsan hayrından emin olmadığı hiçbir şeye tevessül etmemelidir."
11 notes
·
View notes
Text
Muhakkik Şeyh Aliyyu'l-Kârî el-Hanefi'de kimi Hanefi imamlarından nakilde bulunarak şöyle demiştir;
"Onlara lanet edilmesinin sebebi, ya onların yüceltmek için Peygamberlerinin kabirlerine doğru secde etmeleridir ki, bu ise apaçık bir şirktir; ya da onların Yüce Allah için namaz kılmayı peygamberlerin defnedildikleri yerde yapmaları ve onların kabirleri üzerinde secde edip namaz kılarken kabirlerine yönelmeleridir. Böylelikle onlar Yüce Allah'a ibadet ederken peygamberleri yüceltmede aşırıya gitmiş oluyorlardı. İşte gizli şirk denilen şey budur. Çünkü bunda, Allah'ın izin vermediği bir şekilde, herhangi bir yaratığa tazim vardır. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) bunu, ümmetine ya Yahudi adetlerine benzediğinden, yahut ta gizli şirk ihtiva ettiğinden dolayı yasaklamıştır. Nitekim şerh yapan bazı büyük âlimlerimiz de böyle demişlerdir. Bir rivayette gelen 'onların yaptıklarının benzerini yapmaktan sakındırıyordu' ifadesi de bunu desteklemektedir."
|| Mirkatu'l-Mefâtih Şerhu Mişkâti'l-Mesabih (1/456)
#islam#din#iman#diyobendi#hanefi#mezhep#ehli sünnet vel cemaat#ehli sünnet#ibn teymiyye#kabir#türbe#mezar#istiğase#ilim#medrese#tevessül#vesile#vehhabi#bidat#allah#rasulullah
2 notes
·
View notes
Text
Sedir ağacımızı diktik. 4 adet diktim hem de. Her bir ağaç 60 kişiye oksijen verecek. 320 kişi eder. Bunlar yaşadıkça çarpı yeni gelen nesiller.... ohooo sevaplara bak maşallah. Sadaka-i cariye bu kadar kolay. Allah sevap yazmak için basit sebepleri dahi vesile kılıyor. Biz ise basit sebeplere, ulvi ibadetlere, günahlardan içtinap edişlere tevessül dahi etmiyoruz.
59 notes
·
View notes
Text
⭐⭐⭐⭐⭐
Bir zamanlar, Belh’te büyük bir kıtlık meydana gelmişti. Öyle ki, açlıktan bütün halk tam bir fâciânın eşiğine gelmişti. Çektikleri dert ve ızdırabtan dolayı kalpler yorgun düşmüş, sıkıntı ve yokluk yüzünden sîmâlara hüzün çökmüştü. Gönüllerden taşan sessiz feryatlar, duâlar hâlinde gökyüzüne yükselmekte, akıttığı kanlı yaşlarla gözler toprağı sulamaktaydı.
Lâkin ne tuhaftır ki, çarşıda, ahâlînin bütün bu kederli hâline bir nebze bile aldırış etmeden dolaşan, yüzünde güller açmış, neşeli meczup bir köle vardı. Onun bu davranışına bir mânâ veremeyen yerli halk, başına toplanarak biraz şaşkın, biraz da kızgın bir üslûb ile o köleye hitâben:
-Bütün insanlar mahzun iken, sen bu derece şen şakrak olmaya utanmıyor musun? Niçin bu kadar gülüyorsun?” diye sordular.
O meczup köle, kendisine yöneltilen bu suâle, yine mütebessim bir çehre ile şu mukabelede bulundu:
-Ben hiç dert ve kasâvet çekmiyorum. Zira bir köyü ve çiftliği bulunan bir ağanın kölesiyim. Onun güven dolu idâresi altında huzurla yaşamaktayım. Onun gücü, benim gönlümdeki meşgûliyeti ve derdi ortadan kaldırmıştır.
Bu manzaraya şâhit olanlar arasında Şakîk-i Belhî de bulunuyordu.
O kölenin vermiş olduğu cevâbı duyduğunda, hikmet dolu bu ifâde karşısında birdenbire sarsıldı, tevekkül ve teslîmiyet ufkunda, daha kat etmesi gereken ne kadar da çok mesafe olduğunun idrâki içerisinde derin düşüncelere daldı.
Bir müddet sonra da dilinden dökülen şu cümleler gönlüne tercüman oldu:
-Yâ İlâhî, Sen ne kadar yücesin!
Şu köle, bütün kâinâta nisbetle iğne ucu kadar bile olmayan bir köye sahip olan, kendisini himâye edecek efendisi olduğu için bu kadar neş’elidir.
Ey Rabbim! Sen ki, Mâlikü’l-Mülkʼsün, mülkün yegâne ve gerçek sahibisin, rızkımızı vereceğini de tekeffül etmişsin.
Buna rağmen şu bizim kalbimizi bu kadar çok dert ve ıztırap içinde bırakan gafletimiz neyin nesidir?
Rivâyete göre,
işte bu hâdise neticesinde Şakîk-i Belhî Hazretleri, dünyevî endişeleri bir kenara bırakarak kendini tamamen Hakk’ın yoluna verdi. O günden sonra esbâba tevessül edip, yani sebeplere sarılarak rızkını kazanmaya çalıştı.
Rızık endişesini, hiçbir zaman kalbinin ucundan bile geçirmedi.
Ömrünün sonuna kadar huzur içinde yaşadı.
O var...💜
____________°🌺💞🌸°______________
🎀
17 notes
·
View notes
Text
EMR-İ Bİ'L-MA'RUF VE NEHY-İ ANİ'L-MÜNKER
Târık İbnu Şihâb anlatıyor: "Bayram hutbesini okuma işini namazdan öne alanın ilki Mervan'dır. O, bu işe tevessül edince cemaatten birisi ayağa kalkarak: "Yanlış iş yapıyorsun, namazın hutbeden önce kılınması gerekir" dedi. Mervan: "Artık o usül terkedildi" diyerek devam etmek istedi. Ebu Saîdu'l-Hudrî ortaya atılarak: "Bu adam, üzerine düşen vazifesini yaptı. Zira ben Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in şöyle söylediğini işittim: "Sizden kim (sünnetimize uymayan) bir münker görürse (seyirci kalmayıp) onu eliyle düzeltsin. Buna gücü yetmezse lisanıyla düzeltsin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin. Bu kadarı imanın en zayıf mertebesidir."
Melâhim 17, (4340); Müslim, İman 78 (49); Ebu Dâvud; Salâtu'l-İydeyn 248 (1140); Tirmizî, Fiten 11 (2173); Nesâî, 17 (8, 111); İbnu Mâce, Fiten 20, (4013)
Tirmizî'nin rivayetinde şöyle denir: "Bir adam kalkarak ey Mervan sünnete muhalefet ettin..." dedi.
Ebu Dâvud şu ziyadeyi kaydeder: Sen bayram gününde minberi (musallaya) çıkardın. Halbuki daha önce bayramda minber çıkarılmazdı. Bir de hutbeyi namazda öne aldın."
Nevevî rivayetinde bu açıklamalar yok, sadece Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in sözleri var.
#yanlış #yasak #iyilik #emir #sünnet #doğru #yol #hadis #günlükhadis #buhari #muslim #peygamber #islam #hadisler #hadiskitabı #kütübisitte #nesai #tirmizi #ebudavud #ibnmace #muhammed #muhammet #sallallahualeyhivesellem
#emir#yasak#islam#hadis#muslim#hzmuhammed#peygamber#peygamberefendimiz#hzmuhammedsav#peygamberimiz#buhari#dua#iman
5 notes
·
View notes
Text
Soru: Öfke bozukluğuyla nasıl başa çıkabilirim?
Cevap: Öfke bir sorun olarak kanıksanmaya tevessül ediyorsa eğer sanırım hâsılat ve zayiat vezninde bir cihetin yeğniliğe mağlubiyetini düşünebilirim. Kurulmayan muvazene hasebiyle görülen sorunun artık zayiat bâbına dadandığı bahsini de pekâlâ dile getirebilirim. Bu durumun ıslah edilmeye razılığı varsa eğer medetçi de olabilirim. Adımlarla imamlığa sarınayım. Ki böylece pâyelerin önderliğinde yolu kat eyleyerek imamına uyanın suhuletine vesile olayım. Geri dönülmek, geliştirilmek istenen bir mevki olursa eğer bunu o yüzden sunayım. İşte ilk kerte; hiddeti biliş çıkma. Ben burada hiddetin çehrelerini zarurî ve fuzulî olarak ikiye paylamaktayım. Bence serhadı baya muayyen hatlardır. Bu serhat ayrımını diğerlerinin de suhuletle ayırabiliyor olacağına inançkârım. Çehrelerden biri müdafaaya, diğeri ise sevgi noksanlığı veya haris müncezipliği gibi bizim kendi zâtımız ile ilgili olan davaya dayanmaktadır. Hiddet eğer müdafaaya bağlı bir hiddetse eğer ben onu zarurî saymaktayım. Çünkü hariçte bizde ziyana saik olacak bir hasım durmaktadır ve onunla harbedip, bertaraf etmek için vasıtalar lazımdır. Bu hiddetin çehresi de onlardan biri olmaktadır. Her fehmi olan insanın da ziyana saik olmamak için onu kullanması şarttır. Diğer çehrede duran ve sevgi noksanlığı ya da haris müncezipliğinden o çehreye soyunan hiddeti ise ona sadece bu çehre kaldığından onu fuzulî olarak adlandırmaktayım. Ki onun da sebebi başkalarının yararına olan bir ateş olmasındandır. Müdafaa çehresi gibi bir çehre olmayıp, başkasını yakmak için kendisini kullandığımızda bizi de yakmasındandır. Bu zayiattır. O yüzden o da her zaiyat gibi fuzulîyet cihetine kaymaktadır. Ve sorun olarak kanıksanması da burada durmasındandır. Ya harını söndürerek ya da onu doğru şekilde yönlendirerek sorun olmaktan çıkarmalıyız. Şimdi, ikinci kerte; taraf çıkartım. Burada da fuzulîyet cihetine kayan hiddet için iki yol sunacağım. O iki yoldan birini sunduğumuzda da inanıyorum ki sorun olarak kanıksanmadan kendisini çıkartacağım. İlk yol olarak har söndürmeyle işe başlayacağım. Yani soluklanıp, derin bir nefes alacağım. Hiddetin yoğun olarak hissedilip, baskı kurduğu zamanlarda en iyi denge kontrolcüsü olarak egemenlik kurmak isteyene bunu tavsiye ediyor olacağım. Çünkü yatışım harlanımın aynasıdır. Harlanım hiddeti körüklerken yatışım tam aksine hareket ediyor olmaktadır. Biz ne kadar yatışırsak eğer hiddet de o kadar hârını alacaktır. Soğuyacaktır. Sorun olmaktan çıkacaktır. Diğer yol ise zaten hiddeti doğru yönlendirmek olacaktır. Ki bunun için de sapaklar vardır. Biz bilmekteyiz ki bu fuzulîyet cihetinde dolanan hiddet, bir işe yaramamaktadır. O yüzden kendisi en yakın ve en iyi konumda kullanmak ve ardından olan sapaklardan ipini salmak bizim yararımızadır. İşte ben burada onu erdem geliştirimi için kullanmaktan yanayım. Yutulan hiddet bizim erdemimizi besliyor olacaktır. Böylesi en kârlısıdır. Tüm hiddetle bu süreçlerle başa çıkılır.
6 notes
·
View notes
Text
✨Gelip karşımda oturdu, gülümseyip: "Gördün mü sonunda yüreğine yattım" dedi. Dilim tutuldu. Ben her zaman hazır cevap olmuştum, o bir dediğinde ben beşini cevap olarak vermiştim ona ama şimdi sanki dilsiz gibiydim.
✨Kendisi bu durumu açıkladı. Dedi ki: Meşhede gidip tevessül ettim ve dedim ki siz bana (evlilik için) evet demezseniz İmam Rıza sizi kalbimden çıkarsın, beynimden tamamen silip temizlesin, bir daha sizi hatırlamayayım. O sırada Mescidin kubbesi altında oturmuş hutbe dinliyordum ki birden hatip:
❣"Burası öyle bir yer ki hayrınıza olmayan bir şeyi hayrınıza çevirip size verebilirler" dedi.
✨Bu söz fikrimi değiştirdi ve Allah'a yalvardım ki seni benim için hayırlı etsin.
📚Gönül Hikayesi (Şehid Muhammed Huseyn Muhammedhani'nin eşi Mercan Durr-Ali'nin hatıralarından)🌹
3 notes
·
View notes