#tatlı mekanları
Explore tagged Tumblr posts
Text
İstanbul Sarıyer'deki En İyi 5 Tatlı Mekanı
İstanbul’un en güzel boğaz manzarasına ev sahipliği yapan Sarıyer, aynı zamanda tatlı tutkunları için birçok tatlı mekanına ev sahipliği yapıyor. Gerek geleneksel Türk tatlılarıyla, gerekse dünya mutfağına ait binbir çeşit tatlılarıyla adına nam salan bu en iyi 5 tatlıcı, listemizde yerini almayı başarıyor. Gerek arkadaşlarınızla güzel vakit geçirmek, gerekse boğaz manzarası eşliğinde bu enfes…
#boğaz manzarası#boğazda tatlı keyfi#cafe sarıyer#en iyi tatlıcılar#gurme rehberi#istanbul gurme#istanbul yemek#istanbulda tatlı#sarıyer gastronomi#sarıyer lezzetleri#sarıyer tatlıcıları#tatlı durakları#tatlı mekanları#tatlı rotası#yemek keşif
0 notes
Text
Dışarıda Sağlıklı Yemek Yeme Rehberi
Günümüzde, yoğun yaşam temposu nedeniyle dışarıda yemek yemek kaçınılmaz bir hale geldi. Ancak, dışarıda yemek yerken sağlıklı seçenekler bulmak her zaman kolay değildir. Sağlıklı beslenme alışkanlıklarınızı sürdürmek istiyor ve aynı zamanda dışarıda yemek yemeyi tercih ediyorsanız, bu rehber tam size göre. "Dışarıda Sağlıklı Yemek Yeme Rehberi" sizlere dışarıda sağlıklı yemek yeme konusunda dikkat etmeniz gereken püf noktalarını ve sağlıklı beslenme ile ilgili önemli detayları bulacaksınız.
Dışarda Yemek Yerken Dikkat Edilmesi Gerekenler
Dışarda Yemek Yerken Dikkat Edilmesi Gerekenler 1. Restoran Seçimi: Doğru Mekanları Tercih Edin Dışarıda sağlıklı yemek yemenin ilk adımı, doğru restoranı seçmekle başlar. Sağlıklı beslenme seçenekleri sunan restoranlar, genellikle menülerinde kalori, yağ ve şeker içeriğini belirtir. Bu tür restoranları tercih ederek, beslenme hedeflerinize daha kolay ulaşabilirsiniz. Organik, vegan, ve glutensiz gibi özel diyet seçenekleri sunan restoranlar, sağlıklı yemek seçenekleri arayanlar için ideal olabilir. Ayrıca, taze malzemeler kullanan ve yemekleri az yağda pişiren yerleri seçmek de önemlidir. 2. Menüde Dikkat Edilmesi Gerekenler: Sağlıklı Seçim İpuçları Menüde sağlıklı yemekler ararken, birkaç önemli noktaya dikkat etmeniz gerekir: - Salatalar: Salata sipariş ederken, sosları ayrı istemek, sos miktarını kontrol etmenizi sağlar. Ayrıca, salatalarda kullanılan protein kaynakları (tavuk, balık, tofu gibi) sağlıklı olmalıdır. - Izgara Tercih Edin: Kızartma yerine ızgara yöntemini tercih edin. Izgara, yiyeceklerin daha az yağda pişirilmesini sağlar ve daha hafif bir seçenek sunar. - Porsiyon Kontrolü: Dışarıda yemek yediğinizde porsiyonlar genellikle büyük olabilir. Porsiyonları kontrol altına almak için yemeğin bir kısmını paket yaptırabilir veya yemeği biriyle paylaşabilirsiniz. 3. Hızlı Yemek Yerlerinde Sağlıklı Tercihler Hızlı yemek yerlerinde sağlıklı bir şeyler bulmak zor olabilir, ancak imkansız değildir. İpuçları şunlardır: - Tam Tahıllı Ekmek: Sandviçlerde beyaz ekmek yerine tam tahıllı ekmek tercih edin. - Taze Sebzeler: Hamburger veya sandviçinizi taze sebzelerle zenginleştirin. - Düşük Yağlı Seçenekler: Menüdeki düşük yağlı seçenekleri tercih edin, kızartma yerine fırında pişmiş yiyecekleri seçin. - Yan Ürünler: Patates kızartması yerine salata veya taze meyve tercih edin. 4. İçecek Seçenekleri: Şekerden Kaçının İçecekler, dışarıda sağlıklı kalmanın önemli bir parçasıdır. Şekerli içecekler yerine şu seçeneklere yönelebilirsiniz: - Su: Her zaman su içmek en sağlıklı tercihtir. Su, kalorisizdir ve vücudu nemli tutar. - Şekersiz İçecekler: Eğer aromalı bir şeyler içmek istiyorsanız, şekersiz içecekler tercih edin. Yeşil çay veya bitki çayları iyi bir alternatiftir. - Taze Sıkılmış Meyve Suları: Şeker eklenmemiş taze sıkılmış meyve suları da sağlıklı bir seçenek olabilir, ancak porsiyon kontrolüne dikkat etmek önemlidir. 5. Özel Diyet İhtiyaçları: Vegan, Vejetaryen ve Glutensiz Seçenekler Eğer vegan, vejetaryen veya glutensiz bir diyet uyguluyorsanız, dışarıda yemek yerken dikkat etmeniz gereken bazı ek noktalar vardır: - Vegan Seçenekler: Vegan restoranları tercih ederek, bitkisel protein kaynakları içeren yemekler tüketebilirsiniz. Çeşitli sebze ve tahıllarla yapılan yemekler, hem besleyici hem de doyurucudur. - Vejetaryen Seçenekler: Vejetaryen diyet uygulayanlar için yumurta, peynir ve süt ürünleri içeren menüler tercih edilebilir. Ayrıca, et yerine baklagillerden yapılan yemekler de sağlıklı bir alternatiftir. - Glutensiz Seçenekler: Glutensiz besleniyorsanız, menüdeki glutensiz simgelerini kontrol edin. Salatalar, et yemekleri ve glutensiz makarnalar genellikle güvenli seçeneklerdir. 6. Tatlı Seçenekleri: Hafif Tatlıları Tercih Edin Dışarıda yemek yerken tatlı tüketmek cazip gelebilir. Ancak, ağır ve şekerli tatlılar yerine daha hafif seçenekleri tercih etmek sağlığınız için faydalı olacaktır: - Meyve Tabağı: Tatlı yerine taze meyve tabağı sipariş edebilirsiniz. Meyveler doğal şeker içerir ve daha hafif bir tatlı alternatifi sunar. - Yoğurtlu Tatlılar: Yoğurtlu tatlılar, daha düşük kalorili ve daha sağlıklı bir tatlı seçeneğidir. Üzerine taze meyve ekleyerek lezzetini artırabilirsiniz. 7. Araştırma Yapın: Menüler Hakkında Bilgi Edinin Dışarıda yemek yiyeceğiniz restoranın menüsünü önceden inceleyin. Birçok restoranın menüsü online olarak mevcuttur. Böylece, gitmeden önce hangi yemekleri sipariş edeceğinizi belirleyebilir ve sağlıklı seçimler yapabilirsiniz. Ayrıca, restoranlarda yemeklerin nasıl hazırlandığı hakkında bilgi edinmek de faydalıdır.
Dışarda Tercih Edebileceğiniz Yemek Türleri
Ev Yemeği + Yoğurt + Salata Alışveriş merkezlerinde ve dışarıda yemek yerken ev yemeği yapan restoranlar tercih edilebilir. Hijyenine ve kalitesine güvendiğiniz bir yeri seçmek önemlidir. Ancak, yemeklerin fazla yağlı olmamasına ve salata soslarına dikkat etmekte fayda var. Izgara Et/Tavuk/Balık/Sebze veya Peynirli Salata Et, peynir, sebze gibi çeşitli kombinasyonlarla hazırlanan salatalar, diyet süreçlerinde ve sağlıklı öğünlerde mükemmel bir alternatiftir. Lif oranı yüksek bu seçenek, kilo kontrolüne yardımcı olur. Ancak, fazla yağ ve şeker içerebilecek soslara dikkat edilmeli; sosu ayrı isteyip ihtiyaca göre eklemek kalori kontrolü açısından faydalı olacaktır. Tost/Sandviç + Ayran Eğer başka bir seçenek bulamazsanız, tam buğday ekmeğiyle yapılmış az yağlı veya yağsız kaşarlı bir tost ya da beyaz peynirli, hindi fümeli ve bol yeşillikli bir sandviç yanında bir bardak ayran tercih edilebilir. Bu ikili, pratik ve doyurucu bir öğün olabilir. Lahmacun + Ayran + Bol Salata Dışarıda tercih edilebilecek en masum kaçamaklardan biri lahmacundur. Bir lahmacun, iki dilim ekmek, bir köfte ve bir tatlı kaşığı yağ ile eşdeğer kabul edilebilir. Yanında bol yeşillik ve ayran ile dengeli bir öğün oluşturulabilir. İlginizi Çekebilir; Multivitaminlerin Enerji Seviyeleri Üzerindeki Etkileri Salata Barlardan Dengeli Seçimler Meze tarzı yiyeceklerden hoşlanıyorsanız, salatalar ve mezeler tam size göre olabilir. Güvendiğiniz yerlerden aşırı yağlı olmayan mezeler seçebilir ve yanında bir bitki çayı ile keyifli bir öğün geçirebilirsiniz. Mercimek köftesi, yoğurtlu mezeler, yeşil salata ve zeytinyağlı pırasa gibi salata barlarda bulunan yiyecekler harika seçimler olabilir. Omlet/Menemen + Salata + Ayran Öğle veya akşam yemeği için kahvaltı servisi veren yerlerde omlet veya menemen tercih edilebilir. Hem doyurucu, hem de besleyici olan bu seçenekler, günün her saatinde kahvaltı keyfini yaşamanıza olanak tanır. Ayrıca, öğününüzde yüksek kaliteli protein içeren yumurta yer aldığından, gün boyunca tokluk hissi sağlar. İlginizi Çekebilir; Vücudunuzu Arındıracak Detoks Diyetleri Dışarıda yemek yerken sağlıklı kalmak zor olabilir, ancak doğru seçimler yaparak bu mümkün. Restoran seçiminden menüdeki sağlıklı seçeneklere, porsiyon kontrolünden içecek tercihlerine kadar birçok faktör, sağlıklı bir beslenme düzenini dışarıda da sürdürebilmenizi sağlar. Unutmayın, sağlıklı beslenme bir yaşam tarzıdır ve dışarıda yemek yerken bile bu yaşam tarzını sürdürebilirsiniz. Bu rehberle, dışarıda sağlıklı yemek yeme konusunda kendinizi daha bilinçli hissedeceksiniz. İlginizi Çekebilir; Vitamin ve Mineral Eksikliklerinin Belirtileri ve Çözümleri Read the full article
0 notes
Link
Balçova Lezzet Durakları #haber #sondakika https://www.gezginrotasi.com/balcova-lezzet-duraklari/...
0 notes
Text
Başakşehir Tatlı Mekanları: Mutlaka Gitmeniz Gereken 10 Mekan
Başakşehir, İstanbul’un modern ve çok kültürlü bir semti olarak her mutfaktan lezzetler sunan birçok pastane ve kafeye sahiptir. Özellikle tatlı severler için Başakşehir’de hem Türk mutfağından hem de dünya mutfaklarından birçok tatlı alternatifi bulmak mümkündür. İşte, Başakşehir’de gidebileceğiniz tatlı mekanları: Varina Chocolate Başakşehir Millet Bahçesi’nin yakınlarında yer alan Varina,…
View On WordPress
0 notes
Text
Elazığ Yemek Yerleri
Elazığ, zengin kültürel mirası ve eşsiz lezzetleriyle dikkat çeken bir şehirdir. Şehirdeki yemek yerleri, misafirlerine hem geleneksel hem de modern tatlar sunarak damak tadına hitap etmektedir. Elazığ’da keşfedilmeyi bekleyen birçok yerel lezzet bulunmaktadır. İşte bu lezzetleri deneyimleyebileceğiniz bazı önemli noktalar:
1. Meşhur Gülcemal Aspava
Elazığ'ın en çok tercih edilen mekanlarından biri olan Meşhur Gülcemal Aspava, özellikle kebapları ve çiğköftesi ile ünlüdür. Misafirlerine kaliteli hizmet sunan bu mekan, hem yerel halkın hem de şehri ziyaret edenlerin vazgeçilmezi haline gelmiştir.
Adres: Ataşehir, Şelale Sk. No: 47/A, 23040 Elâzığ Merkez/Elazığ
Telefon: (0424) 502 83 64
2. Yöresel Lezzetler
Elazığ'da bulabileceğiniz diğer yöresel lezzetler arasında harput köftesi, dolma, sarma ve çeşitli meze çeşitleri bulunmaktadır. Bu lezzetleri deneyebileceğiniz pek çok restoran mevcuttur. Özellikle yaz aylarında, bahçelerde oturarak taze ve doğal ürünlerden yapılan yemeklerin tadını çıkarabilirsiniz.
3. Kahvaltı Mekanları
Elazığ'da kahvaltı yapmak için birçok keyifli mekan bulunmaktadır. Yöresel peynirler, zeytinler, zeytinyağlılar ve organik sebzeler ile dolu kahvaltı sofraları, güne güzel bir başlangıç yapmak için idealdir. Hem ailenizle hem de arkadaşlarınızla güzel bir kahvaltı deneyimi yaşayabilirsiniz.
4. Tatlılar ve İkramlar
Elazığ’ın tatlı kültürü de oldukça zengindir. Özellikle pekmezli kurabiyeler, kadayıf ve baklava gibi tatlılar, yerel restoranların menülerinde sıkça yer almaktadır. Bu tatlıları mutlaka denemelisiniz!
5. Hızlı ve Güvenilir Hizmet
Elazığ’daki yemek yerleri, genellikle hızlı ve güvenilir hizmet sunmaktadır. Restoranlar, misafirlerine en iyi hizmeti vermek için sürekli olarak kendilerini geliştirmektedir. Bu nedenle, hem lezzetli yemeklerin tadını çıkarabilir hem de hoş bir atmosferde keyifli vakit geçirebilirsiniz.
Elazığ, yemek kültürü açısından oldukça zengin bir şehirdir. Şehirdeki mekanlar, kaliteli hizmetleri ve lezzetli yemekleri ile misafirlerini ağırlamaktadır. Meşhur Gülcemal Aspava gibi yerler, hem lezzet hem de ambiyans açısından tercih edilmesi gereken mekanlar arasında yer alıyor. Elazığ’a geldiğinizde bu lezzetleri tatmadan dönmemenizi tavsiye ederiz. Unutmayın, Elazığ’ın enfes yemeklerini deneyimlemek için Meşhur Gülcemal Aspava’ya uğrayabilirsiniz!
0 notes
Note
tekrar selam, nasılsın? umarım çok tatlı bir gün yaşıyorsundur
ancak yazacak uygunluk buldum
ben malatyalıyım, şimdiye dek neredeyse hiç il dışına gitmedim ama denizi çok severim. denize girerken yakınıma tanımlanamayan rahatsız edici cisimler (jdjdjdj insanlar yani) yaklaşınca çok rahatsız olurum, yüksek sesten, bağır çağırdan, şatafatlı gece hayatından hani pek haz etmem. yapı olarak çok duruyum
sakin, kendi halinde denize kıyısı olan ama kavga gürültü disko bar ortamından daha ziyade sakin ve özgün yerleri çok daha fazla severim. bu yüzden Balıkesir ve Çanakkale bana hep çok güzel gelir. kiralar, insanları, yaklaşımları, yaşam tarzı, şehrin mimarisi, yaşam koşulları, bana çok tatlı geliyor diğer tüm sahil şeritlerine göre ama gel gör ki hiç gitmedim djndndnxndnxn utandım şimdi jdjdns. neyse ama benim beklentim sahili olan ama sakin, insanının yaşam şekli belli, tartışma, olay, kalabalık, gürültü vs değil de günün aşağı yukarı belli olduğu belirli bir hayat kültürünün var olduğu bir yerde olmak.
sence bu iki kent buna uygun mu?
belki çok karışık yazdım ve kafan karıştı, eğer öyleyse özür dilerim. biraz heyecanlıyım da 🥺🐣🍀🪽🎐🌊🪷🌞
merhaba,
öncelikle şurdan başlamalıyım ki bi şehirin yaşama elverişli olup olmadığını anlamak için bence önce gidip görmek gerekiyor. çanakkale çok sakin, tatlı ve küçük bir şehir. bar ortamı yine var her yerde olduğu gibi ama daha küçük. birkaç tane belirli kafesi, yemek yemek için uygun mekanları, pub/bar tarzı ortamları var. çanakkale’de yaşam güzel ancak hep aynı yerler ve aynı şeyler olunca biraz sıkılıyorsun, onun içinde çevresinde gidilip gezilecek fazla yeri var. kiralar açısından çok bir bilgim yok ancak zaten denize kıyısı olan bi yer olması, yazlık bir yer olmasından dolayı pahalı. onun dışında fazla öğrenci dostu, samimi, (özellikle esnafları bence çok şirin) bi yer. bence çanakkale açısından zorlanmazsın ancak balıkesir konusunda çok bi fikrim yok. küçük şehirler genelde bir süre sonra sıkabiliyor, ben özellikle bu yıl bursa ve çanakkale arasında çok sık seyahat etmiştim. yani diyeceğim şey şu ki gerçekten tatlı samimi bir şehir. sadece kira açısından ve kışın zor olmasından dolayı (otobüsler çok sıkıntı oluyor çünkü) zorlanabilirsin. onun haricinde tercih edilebilir.
merak ettiğin herhangi bir şey varsa sorabilirsin 🌞💌✨
umarım yardımcı olabilmişimdir 🫶🏻
1 note
·
View note
Text
Bütün şiirleri sana okumak istiyorum. Bütün fotoğrafları sana göstermek . Tüm mekanları beraber gezmek. Tüm kahve çeşitlerini beraber içmek. Tüm tatlı çeşitlerini beraber denemek. Bütün filmleri beraber izlemek . Bütün kitapları beraber okumak. Yanımda olsan bile her gün sana mektuplar yazmak. Bütün kafeleri , müzeleri, caddeleri beraber gezmek istiyorum. Ve hayatın iyi veya kötü noktalarına senin parmaklarınla dokunmak istiyorum. Ve sebepsizce gülmek , beraber susmak , koşmak , beraber konuşmak ve uzun uzun beraber uyumak. Ben hayatta kötü olan şeylerin bile güzel yönünü gösteren ilk kişi olmak istiyorum.ve ben her şeyi seninle yapmak istiyorum.
30 notes
·
View notes
Note
Epi gezdiğin müzelerden İstanbul'da yaşıyor olabileceğini düşündüm, İstanbul'da yaşayabilme ihtimalim var ve merak ediyorum, senin gözünden İstanbul'u biraz anlatır mısın?
Potansiyellerinin ziyan edildiği bir şehir, her şeyden önce bunu söyleyebilirim kentsel bakımdan. Hafızasız ve kimliksiz bir yapısı var, ülkemizin en kimliğe ve güçlü hafızaya sahip şehri olması bu durumu tersine çevirmiyor, potansiyeli yanında bu günkü durumu çok daha vahim kalıyor çünkü, hemen hemen hiçkimse (insanlar, binalar ve belki tarihin hayaleti olarak kalanlar bile) şehrin tarihini artık hatırlamıyor.
Şehrin bir diğer meselesi kaldırabileceğinden çok çok daha fazla kalabalık olması, o kadar kalabalık ki insan yalnızlığında yitip gidiyor bu şehirde ama asla tek başına kalamadan. Onca yaşamın arasında önemsizliğin yüzüne çarparken, kendine kaçabileceğin ve nefes alabileceğin yerler o kadar az ki... Ben bu şehirde bunu en sık artık olmayan ölü kalabalıklar arasında, mezarlıklarda minik turlar düzenleyerek yapabiliyorum. Buradaki insanların belirli bir kısmının buradan gitme isteğini anlıyorum, daha yalnız yerlerde olmak istemelerini... Kalabalıklar arasında hiçbir yerde olmaktansa, kendi alanında merkezde olmayı istemelerini...
İnsanın bu şehirde bir kimliğe tutunabilmesi, bir hafıza geliştirebilmesi ve bir noktada bir başına kalmış hissetmemesinin tek yolu kendi semti içinde bir alan yaratması gibi duruyor, oraya yoğunlaşması orada bireysel bir hafıza ve yapı inşa etmesi sonucunda bir habitus kapanına düşmesi (yol sorununun da sebep olması yanında bu birçok metropolde de böyledir esasında, böyle büyük çevrelerde mikro bölgesel kimlik inşaları ön plana çıkar). İşte bu yüzden her bölge birbirine yaban insanlarla doluyor, şehrin kimliği insanlar üzerinden bir kez daha parçalanıp mikro yapılar arasında adeta bir bölgecilik-kabilecilik başlıyor. İnsanlar belirli noktalar arasında bir yaşam inşa edip, gerisinde her daim turist gibi dolanıyorlar. Bu şehirde herkes bir yerin turisti.
Ve bu yabanlık, önemsizlik, yalnızlık ve tabi şehrin sürekli yarattığı o sıkışık gerilimler herkesi kaba yapıyor, insan kendinin bile kabalaştığı durumlarla karşılaşıyor sık sık. Ve bir şeyleri çalınmış gibi hissediyor sonunda.
Elbette gidilecek ve görülecek ve belki de görülmesi gereken çok fazla yeri ve oldukça tatlı mekanları var, kültürel etkinliklerde ülkemizin en aktif şehri olduğu da aşikar ve yapacak bir şey, gidecek bir yer, katılacak bir etkinlik muhakkak bulursun burada orası kesin. Bu kadar kalabalık olması bir yandan da çok verimli bir insan çeşitliliği görmeni sağlıyor tabi, bunun taşıdığı verimi de atlamamak gerek. Ve tüm yukarıda dediklerimi yalanlar gibi duran bazı sokaklar var şehirde ama maalesef o kadar da yanılmadığımı hissettiriyor adımlarını attıkça o sokaklar içerisinde. Şehrin tarihini korumasını isterdim yalnızca ama bunu ne kostümlü bir tiyatro gibi, ne de orada takılı kalarak yapmalıyız. bu işin sırrı tarihin hafızasından şimdimizde de süren bu değerli hatıratları bir şekilde yeniden üretebilmekte. Sonbaharda geçen yazdan kalma güzel bir anıyı düşünmek gibi... Geçmişte ama şimdide tekrar canlanıyor, bir şekilde şimdin o geçmişe derinleşiyor ve geçmiş de şimdide bir kez daha yaşanıyor. Şimdinin içinde yeniden yazılıyor ve tam o geçmişteki hali olmasa da ona dair yepyeni bir deneyim olarak yükseliyor karşımızda.
15 notes
·
View notes
Text
Andaç ile Hafta Sonu Tatili~
Çocukluğumdan beri tarihi mekanları gezmeyi seviyorum. Eskiden yaşamış insanların evlerini, eşyalarını, yaşamları hakkında bilgileri görmeyi seviyorum.
Bir hafta kadar önce Andaç ile beraber müze gezme kararı aldık. Hem mobil bir müze kartımız vardı, bunu değerlendirelim dedik. Hem de o da, ben de demin bahsettiğim sebeplerden tarihi mekanları görmeyi, tarih konuşmayı seviyoruz. İkimiz de tarihleri ezberlemeyi sevmiyoruz ama dönemin insanının hislerini merak ediyoruz.
Her ne kadar düşünce tarzımız bir noktada kırmızı çizgiyle ayrılsa da, ortak noktalarda tarih konuşmak Andaç ile dünyanın en eğlenceli şeylerinden biridir. Ehem~
Ne yazık ki geçen hafta annemin ateşi çıktığı için, ben de halsiz hissettiğim için buluşamadık. Andaç çalıştığı için hafta içi de buluşamadık ve her şeyden öte bir aydır görüşmemiştik. İnsan arkadaşını özlüyor. Çünkü Andaç hanım mesajlaşmaktan nefret ediyor (Evet, evet sen garanti bu yazıyı okursun o yüzden sitem ediyorum, gıcık!)
Neyse şaka bir yana bu sebeple geçtiğimiz hafta dinlenip dans okuluna odaklandım. Bu hafta sonu ise iki günümü Andaç Hanım'a ayırdım.
Cumartesi tüm geceyi dizi izleyip, sohbet ederek geçirdiğimiz için o günü geçiyorum. Pazar günü ise hazırlanıp Dolmabahçe Sarayı'nın yolunu tuttuk. Araştırmış olmamıza rağmen her şeyi incelemediğimiz için aslında içten içe bir endişe sardı bizi, evet daha yolun başından.
Genelde müze kartları bazı müzelerin ve sarayların girişlerinde yeterli kalmıyor. Özellikle bizimki gibi geçici bir müze kartı ise. Dolmabahçe Sarayı'na girdiğimizde uzun bir kuyruk vardı.
Gişe sırasında beklemeye koyulduk. Yarım saatlik bekleyişin ardından beklediğimiz cevabı aldık. "Siz gidip Arkeoloji müzesini gezebilirsiniz. Ancak bu kartla buraya girişiniz bulunmamakta." Andaç ile birbirimize baktığımızda gülsek mi ağlasak mı diye düşündüğümüze eminim. Açıkçası orada Andaç'ın biraz hevesi kaçtı. Bozuntuya vermeden, tek seferlik müze kartlardan birer tane aldık.
Müzeye girdiğimizde az önce yaşadığımız minik olumsuzluğu unutmaya çalışıp etrafı izlemeye koyulduk. Zaten başından beklediğimiz bir durumdu~
Dış mekan için Andaç birkaç kez "Kapıların işlemelerine bakar mısın?" dedi. Haklıydı. Gerçekten Dolmabahçe Sarayı'nın yapısı çok güzel. Ayrıntıları çok hoş. Şimdilerde inşa edilen yapıların çoğunda bu kadar güzel işleme, özel çalışma görmek mümkün değil.
Hayranlık uyandırıcı~
İçi ondan da güzel..
Ne yazık ki aldığımız geçici kart Selamlık bölümünde geçerli değildi. Bu sebeple orası hakkında konuşmayacağım. Ama keşke bunu görevli bize daha tatlı dille söyleseydi. Küçük görünsek de 25 yaşındayız ve çocuk azarlar gibi bir ton duymak bizi biraz rencide ediyor.
Bunu tüm görevliler için söylemiyorum. Pek çoğu gayet nazik ve güler yüzlüydü. Bazen istisnaya denk gelir insan~
Ardından sarayın harem bölümüne geçtik. En azından oraya girmemize izin vardı.
Orayı gezmek de gayet güzel bir deneyimdi~
İnsanların oturduğu, uyuduğu, vakit geçirdiği aslında onlar için en özel alana sahip bir binaydı.
İçeride fotoğraf çekmek yasak olduğu için fotoğraf koyamıyorum.
Bazı bölümlerdeki renk uyumları, duvarlardaki tablolar çok hoştu. Özellikle bir duvarda el yapımı bir halı vardı. Halıya Türk bayrağı işlenmişti. Daha doğrusu halı dokunurken Türk bayrağı şeklinde desen hazırlanmış. Halı dokuma terimlerini pek bilmiyorum~
Ancak annem vakti zamanında birkaç kez halı dokumanın ne kadar zor bir şey olduğunu anlatmıştı. Üniversite yıllarında geceleri dokuma yaparak geçinirmiş.
Neyse, emeği bildiğimden belki oradaki pek çok şeydense o halı beni etkiledi. Çünkü emek sadece halıya verilmemişti. Ülkemizin her bir köşesi için o yıllarda tıpkı o dokunmuş halının her bir ilmeği gibi emek verilmişti. Şehitlerimizin canları, halkımızın emeği o haritayı oluşturmuştu.
Bu halıyı görmek bende bu hisleri uyandırdı.
Bu aralar Kurtuluş Savaşı hakkında okuyorum. Bu sebeple Dolmabahçe Sarayı'nı gezmek biraz daha özel bir yer edindi bende.
Odaların mütevazi olduğunu hissettim ayrıca. Çok odalı olmasına rağmen odalar küçüktü. Bu mütevazi bir his oluşturdu. Küçük, bazen biraz gösterişli, bazen sade ama derli toplu. O dönemdeki insanlar için nasıldı acaba?
Bunun hakkında bir fikrim yok~
Ayrıca oturma bölümleri, odaların dizaynı renk uyumları ve temalar üzerine kurulu gibiydi. Bu ayrıntı o kadar hoşuma gitti ki. Alt tarafı koltuk sandalye diyen odunsu mantığımı odunla zihnimde kovaladığım anları yaşattı~
Tarih, evinde okuyanlar için bazen masalsı bir his yaratıyor. Ne kadar bakarsak bakalım, incelersek inceleyelim orada yaşayanların gerçek olduğunu bazen geç algılayabiliyoruz. O sarayda, geçmişte insanlar yaşadığını, o sarayda büyük olaylar yaşandığını algılamak tuhaftı, müze gezmeyi de en çok bu sebeple seviyorum. Saydam görünen bir dünyanın, saydamlığını olabildiğince inceltiyor. Ve asla o günlerdeki insanları hissedemeseniz de, algılamanızı sağlıyor.
Atatürk'ün vefat ettiği odayı ziyaret etmek de farklı bir histi. Bu insan önemli kararlar vermiş, fedakarlıklar yapmış, büyük işler başarmış biri. 56 yıllık hayatı olmuş olsa da, o yıllara yüzlerce yıla bedel bir başarı sığdırmış bir lider.
Odadan çıkmadan pencereden görünen denize bakmak ve tam girişteki dört mevsim tablosuna bakmak buruk bir gülümseme takınmama sebep oldu. Benim için değerli bir deneyimdi.
Bazı liderler öldükten sonra sadece isim olarak bilinirler, bazıları ise ne kadar zaman geçerse geçsin öyle güzel işler başarmışlardır ki ruhlarının varlığını sildirmezler. Böyle insanların örnek alınası olduğunu hissediyorum. Özellikle bu insan bir toprağa, o toprakta yaşayan insanlara bir gelecek verdiyse.
Bu konu uzar da uzar. Şu an doğru cümleleri seçebilecek gibi hissetmediğim için böylesine değerli bir konuyu burada araya sıkıştırmak istemiyorum. Kısacası örnek aldığımız insanlar gibi olmak zorunda değiliz aslında. Onları kopyalamamıza ya da onlara tapmamıza da gerek yok. Sadece bir insanın çalışkanlığının birazını örnek alsak, hayatında yaptığı olumlu bir işin birazını örnek alsak bunun bile yeterli olacağına inanıyorum. Kimse bizden dünyayı değiştirmemizi beklemiyor. Ama değiştirme potansiyeli olanın da önünü kapatmamak gerek o ayrı~
Yine de kendi çevremize, başarımıza, geleceğimize bir fayda sağlayıp elimizden geleni yapıyorsak -örnek aldıklarımız ile ayrıca kendi düşüncelerimiz ve yapımız ile- bu da bir noktaya kadar yeterlidir bence~
Son olarak küçük notlar paylaşıp bugünkü yazımı sonlandırmanın vakti geldi,
Not: Elimden hiçbir şey gelmese de olumsuz bir şey gördüğümde dile getirmekten çekinmiyorum. Müzeleri gezmenin ticarileşmesi, bazı görevlilerin kaba oluşu gibi~
Her ne kadar pazar günümüz bize güzel bir deneyim olsa da bunu dile getirmek yanlış değil. Müzeler ticarethane değildir, ben bunu düşündüm ya da söyledim diye elbette müzeleri gezmek ucuzlamayacak. Yine de ben söylemeye devam edeceğim, bir şeyler yapmak zorunda olmak onu kabullenmek anlamına gelmez~
Bu beni her şeyden söylenen gıcık biri gibi gösterse de~
Not: Bazı komik diyaloglar.. Bunları eklemesem olmazdı xD
Andaç: Of sonunda oturacak bir yer bulduk. Yoruldum~
Ben: Aaa o kuğular heykel mi?
Andaç: Yok ya başı oynuyor canlıdır.
Ben: Heykel gibilier ama.. (sesi kısılır)
Kuğu hareket eder.
Ben: Aaaaa! Cidden canlı çok tatlııı * _ *
Müze içinde, müzedeki gerginliğimizi yok eden tatlı bir görevli ve Andaç arasında:
Andaç: Abi fotoğraf çeksek olmaz mı? Bir tanecik.
Abi gülerek: Gizlice çek. Biz görmeden.
Andaç abinin onunla dalga geçtiğini anlamıştır.
Andaç: Abi arkana dön o zaman çekeyim.
Abi güler, Andaç repliği tekrarlar ve abi yine güler. Sonuçta Andaç ve Anka fotoğraf çekemeden yoluna devam eder.
Tüm gerginliğimizi alıp, o günkü gülümsememizi yerine getiren ve o müzeyi tadını çıkartarak gezmemizi sağlayan o abiye teşekkürler. Keşke izin verseydi ama yapacak bir şey yok T-T
Yasak, yasaktır.
Sonunda resim müzesini de gezip oradan ayrıldık. Birkaç olumsuzluğa rağmen ikimizin de gerçekten görmek istediği değerli bir yerdi. Buna değerdi.
Ayrıca her zaman görüşemeyen bize özel bir anı oldu~
Ve teşekkür ederim Andaç Hanım, normalde 12de uyuyan siz benim için sabahladınız. Her zaman bu büyük fedakarlığınızı hatırlayacağım xD
Not: Andaç'ın gece uyumaması mucizedir.
~Anka
3 notes
·
View notes
Text
İstanbul Eyüp'teki En İyi 5 Tatlıcı
İstanbul’un manevi kalbi Eyüp Sultan’da, asırlık tatlı geleneği hala yaşıyor. Tarihi sokaklarda yürürken, her köşe başında sizi büyüleyen tatlı kokuları karşılıyor. Eyüp’ün en iyi 5 tatlıcısı, nesillerdir değişmeyen tarifleri ve eşsiz lezzetleriyle ziyaretçilerini adeta zamanda yolculuğa çıkarıyor. Osmanlı saray mutfağından günümüze uzanan tarifleriyle bu tatlı mekanları, sadece İstanbul’un…
#beyzade künefe eyüp#eyüp sultan gezilecek yerler#eyüp sultan tatlıcıları#eyüp sultan yöresel lezzetler#helvacı ali geleneksel helva#istanbul&039;da meşhur tatlıcılar#istanbul&039;un en iyi tatlıcıları#roma tulumba dondurma#tarihi eyüp tatlı mekanları#tarihi istanbul tatlıcıları
0 notes
Text
20(23)21
Birkaç gün öncesine kadar sıkıcı bir yıl geçirdiğimi düşünüyordum, bu düşüncemin ardını irdelemeye başladığım zaman ise ne kadar yanıldığımı gördüm.
Pandeminin ardından yavaş yavaş, sosyalliğe, il sınırları dışına, hayata açılırken, içe dönük bir insan olmama rağmen tekrar yaşadığımı hissettim. İnsanın kendiyle geçirdiği zamanın da kesinlikle bir sınırı olması gerektiğini tecrübeyle sabitledim.
Gündüz insanı mı gece insanı mı olduğumu tespit etme çabalarımı sonlandırdım. Yerine göre ikisinin de hayatım için gayet ilham verici ve faydalı olduğunu gördüm.
Hem mezun oldum, hem de iş hayatına atıldım. İki konseptin müthiş farklılıkları olsa da, ikisinin de hayatıma kattığı düzene çok ihtiyacımın olduğunu ikisi arasında kalan birkaç aylık bomboş geçen zamanda anladım.
Kendimi en uzak bulduğum müzik türü olan hip hop camiasından örnekler dinlemeye başladım, severlerinin dinlerken hissettiği ritim ve melodileri biraz daha iyi anlar oldum.
İlk kez araba kullandım ve ehliyet sahibi oldum. Araba kullanmak bu yaşıma kadar hiç de heves etmediğim bir şeydi fakat tek bir olay sonrası kendi irademle sürücü kursunun kapısına dayandım ve kendime hayatta çizdiğim bu yolun nasıl kolayca değişebildiğini gördüm.
Bazen meseleleri gereğinden fazla kişiselleştirdiğimin farkına vardım. Bunu mevcut arkadaş çevrelerimi gözlemleyerek farkettim, sosyal hayatımda daha bu duruma bir çözüm bulamamış olsam da iş hayatıma bu özelliğimi en baştan taşımayarak kariyerime nispeten daha rahat bir başlangıç yapmış oldum.
Annemi daha iyi anlamaya başladım. Her ne kadar çok yakın olmasam da, şu ana kadar ona olabilecek en yakın mesafeden baktım ve bir miktar yansımamı gördüm.
Çoğunlukla bana uzun zamandır aşina olan yerlerde vakit geçirdim, mekanları içimde içselleştirdim, kişiselleştirdim, fakat gelecekte bu alanlarla sınırlı kalmamak için de kendime söz verdim.
İlk kez çok içmekten kustum, bir kere yaşanması yetecek olan tecrübelere bu tecrübeyi ekledim.
Aynı anda bir işi yapmanın bile yetmediği bu hızlı zamanlarda, molalarımızı da sürekli verimli kısa videolarla geçirmemize gerek olmadığının farkına vardım, bazen sadece boşluğa doğru bakmak da güzeldi.
Karşılıklı aşkı tattım. Bazen hayal ettiğimden de güzeldi, bazen de hiç alakası yoktu.
Kalp kırıklıklarını da tekrar tekrar tattım. Asla yüzde yüz eski bütününe ulaşamayacak bir ton kırgınlığım daha oldu hayata karşı. Bunlarla yaşamaya her geçen sene olduğu gibi bu sene de bir miktar daha alıştım.
Tatlı ve tuzlu uyumu damak tadıma daha çok oturdu, çikolata yanında ayran içen birine dönüştüm. İkisi hala çok alakasız kelimeler fakat tatlarının uyumunu sever oldum.
Tasarladığım bir mekanın hayata geçişine adım adım şahit oldum, hayatımın büyük bir çoğunluğunu oluşturan ve oluşturacak olan mesleğimden ve bu sayede ürettiklerimden keyif aldım.
Şöyle bir geriye dönüp bakınca upuzun bir yıl geçirdiğimi gördüm. Belki yüzeysel bakıldığında çok bir şey yaşamadım fakat detaylar günün sonunda bir bütün oluşturdu. Yılın en başına baktığımda, Ocak ayının başında duran yansımamla olan farkımı gördüm ve bunu her yıl görebilmeyi içtenlikle umdum.
2 notes
·
View notes
Text
Kıyıköyden Başlayalım.
Küresel salgın sebebiyle insanlar artık daha fazla kendine vakit ayırmaya ve daha fazla doğayla iç içe olma arzusu içinde. Bu sebeple müstakil evler, tiny House lar, karavanlar ve kamp kültürüne ilgi artmış durumda. Bu başka bir yazının konusu. Bu yazıda ise günübirlik ya da birkaç günlük kamp hikâyelerimizden birinden bahsedeceğim. Özellikle İstanbul civarında birkaç saatlik mesafedeki kamp yerlerinden Trakya’nın şirin bir kasabası olan Kıyıköydeyiz.
Kırklareli’nin Vize ilçesine bağlı sakin ve şirin bir balıkçı kasabası Kıyıköy. Kasabada iş güç olmadığından sürekli göç veren yerlerden. Trakya’nın genel özelliklerini gösterse de Karadeniz kıyısında oluşu daha bir ayrıcalık katmış bence. Karadenizli Trakyalılar benim gözümde. Balıkçılık birinci geçim kaynağı olmasına karşın tarım ve hayvancılıkta devam ediyor. Şimdilerde Rusya’dan gelen Türk Akım doğalgaz boru hattı buradan ülkemize bağlandığından ve coğrafi yapısından dolayı bolca rüzgar santralinin olmasıyla enerji bölgesi haline dönmüş durumda. Tüm bu gelişmelerin ışığında güzelliğini korumaya devam ediyor. Ederde inşallah.
Kıyıköy bu hadiselerin dışında tarihi olarak ta önemli bir yere sahip. Meşhur Ayestefanos Antlaşması’nda geçen Midye-Enez hattında ki Midyenin ta kendisidir. Ayrıca şehrin girişinde uzanan imparator VI.Jüstinyen döneminde yapıldığı söylenen surları ve yine aynı dönemde yapıldığı rivayet edilen ve kayalara oyularak inşa edilen Aya Nikola Manastırı görülmeye değer tarihi yerler arasında. Ve tabi ki fetih sonrası camiye dönüştürülen tarihi bir kilisesi de mevcut.
Son zamanlarda kamp severlerin de sıkça tercih ettiği şirin kasabamız da bizim de gerçekleştirdiğimiz geziden kısa hikâyeler paylaşacağım sizlere. Öncelikle şehir içi küçük şirin olmakla beraber tek cadde olmasından mütevellit yoğun bir trafik oluşma durumu söz konusu. Sabah erkenden geldiniz alışverişi yapıp takılacağınız mekâna kaçtınız. Kurulduktan sonra a su yok, a çay yok bir koşu alıp gelelim derken bir bakmışsınız jandarma eşliğinde trafikte söyleniyorsunuz tarihi surların altında. Öyle de bir durum yani. Sonra limanın yanındaki plaj öğleden sonra kalabalıklaşıyor ve kasaba yakınındaki kamp alanları çadır kent görüntüsü veriyor. Yollar stabilize toz toprak mangalın üstüne sos olmuş vaziyette yelleniyor.
Ol sebeple siz de bizim gibi biraz daha içeriye yada sahil boyu ileriye yollanın. Dere demişken iki tane güzel deresi mevcut. Saray-İstanbul istikametine doğru olan Kazan deresi ki çok bir dalgası yoktur diğeri kadar ve Vize-Bulgaristan istikametine doğru kıvrılan pabuç dere ise nehir kenarı mekânları deniz bisikleti turları ve yukarıya doğru tatlı kuytuları ile görülmeye değer. Biz tezgahı sahilden daha ileriye doğru kendine ait koyu çakıldan bir plajı olan şahıs arazisine kurduk. Mekanın sahibi Eren abi küçükbaşları, çarşıda mekanları falanları filanları olan tatlı bir abimiz. İlk geldiğimizde bizden işkillense de dönene kadar iyi bir muhabbetimiz oldu. Daha yeni gelmiştik ki bir yerlerden gelen duman kokusuna bir çığlık eşlik etti. Piknik yapmaya gelen yerlilerden Ercan diye bir arkadaş ayağını yerde yanan köze basmış. Meğerse burası eskiden baya eskiden kömür ocağı imiş. Odun kömürü yapıp oradan da gemilere nakledip İstanbul’a gönderiyorlarmış. O zamanlardan kalan kömür parçaları toprakla oldukça haşır neşir olunca yerde ateş yanmaya görsün. Hemen vaziyet alıp ağaçların kökleri yanmasın diye söndürme girişiminde bulunup daha da karıştırdık bir de elimizi yaktık iyimi.
Etrafımızda tatlı bir orman çevrelemiş önümüz kıyıköy, Karaburun manzarası gökte de dolunay eşlik etti bize. Yaz gününde ateşsiz olmaz gecelerden biriydi, tatlı bir yorgunluk atarken ateşte boşa yanmasın bir çay koyalım bari demiştik. Tam türkünün dibine vururken Ormaniye sirenleriyle ayığa düştük. Sabahki yanan yeri gösterip bir tanker su basıp serinlettik toprağı. Ateşimizi derleyip ortama mukayyet olup yolcu ettik abileri. Sonra dikkatimizi sessizliğin içerisinde rüzgar gülünün uğultusu celb etti. Birkaç dakika izledikten sonra japon balığını seyreden yavrucak gibi kollarımızı kaldırmış dönmeye çalışırken bulduk kendimizi.
Uyuduk, uyandık. Derleyip toparlandık güzel anılar yazdık anı defterine. Sevdik biz burayı düşeriz yine inceden. Ercan’dan bir balık yemeden, Eren abiden bir muhabbet koparmadan olmaz.
Seviyoruz netice de bu hayatı.
Gezi videomuza göz atmayı unutmayın!
https://youtu.be/tfpVfS0Pt2Q
#kıyıköy#camping#kamp#trakya#campandnature#enjoythenature#camplife#doğadayız#doğakampı#treking#karadeniz#bushcamping#bushcraft#tent#campfire#camper#mountain#forest#orman
3 notes
·
View notes
Photo
sizden ricam babanıza benim yerime sımsıkı sarılın... Ben sarılamıyorum..😞😢 Çocuk'larına Baba'lık Yapan Tüm Anne'lerin de..Babalar Günü Kutlu Olsun ! Hepimiz için baba boşluğu hissetmeyeceğimiz, şefkatle ve sevgiyle sarmalanmış bir dünya dilerim. Eğer onu düşündüğünüzde, babanızın kokusu, gözlerinin rengi, hareleri, gülerken dudaklarının aldığı şekil, alnının çizgileri, yüzündeki bir yara izi ya da sakallarında eksik kalan bir yer gözlerinizin önüne geliyorsa, bilin ki çocukluğunuzda güzel sevilmişsiniz. Bu izler, bir insan ancak kucak yakınlığındaysa hafızaya kazınabilir. Uzanıpta bir türlü dokunamadığım, Çığlık çılığa ötelerdeki çocukluk sevincimsin hep içime göndüğüm yanımsın Babam... Bir şans olsa gerek "Baba" ile yaşamak, birde hiç görmemek var benim gibi.. Babalarınızı hiç üzmeyin onların kıymetini bilin lütfen.. Babası olmayanların Acısı yüreğimde, yaşı gözümde.. Başta bu dünyadan göçmüş elleri öpülesi,mekanları cennet olsun..Çocukları için elinden geleni ardına koymayan,onların üstüne titreyen BABAların ve Ana,Ağabey,ablalık vb. görevleri dışında Babalık yapan..Baba yürekli insanların BABAlar günü kutlu olsun.. Anne... Baba... En büyük eksik. Hep bir savunmasızlık insanın içinde.. Babasız kızlar... canım kızlar. Hayata güveni hep eksik, derinde tedirgin, kalpte kırık, kapıyı çarpıp gitmeye meyilli, yeniden başlamalar uzmanı, buruk ama son derece gururlu, öfkesi sızım sızım kızlar... hata yapa yapa, kafayı gözü çarpa çarpa ‘yolunu’ bulmaya çalışan kızlar. Arkadaşlarının baba gibi babalarının sevgisini, ilgisini, kol kanat gerişini, “kızım” diye ayaklara kalkışı görünce eve gidip gizlice ağlayan kızlar... Çünkü kolay değil babasız kız olmak; hayata 5-0 mağlup başlamak gibi bi’şey. Çıkmazlara girdik, değersiz hissettik, kalbimizi bir açtık bir kapadık, güven duygusuyla tanışamadık, hayal kırıklığına daima hazırdık, dimdik dursak bile içinden büküktü boyunlarımız. Ve fakat işte tam da bu yüzden güçlü kadınlara dönüştük. Zamanla kendi kurallarımızı yazdık, çıtalarımızı belirledik, değer yargılarımızı ortaya koyduk. Herkesten başka kavradık hayatı. El yordamıyla bulduk açılan kapıları. Seçtiğimiz dostlarla ne tatlı aileler kurduk. Zordu ama kabullenmeyi ve olduğumuz halle kendimizi sevebilmeyi öğrendik. En zoru da birilerini gerçekten sevmeyi ve onlara güvenmeyi öğrenmekti değil mi? sizi seviyorum kızlar, babasız kızlar... Öfkenize yenilmeyin, kendinizi az ya da eksik hissetmeyin, yalnız hiç hissetmeyin. Bizimkisi kendine inanç sınavı, işte o kadar. Şu kepleri atın artık... atalım artık👩🏻🎓💖 Buda benden☺️ sevgisini göstermekten çekinmeyen babalar çoğalsın. ruhlarımıza, yüreklerimize ilk çizikleri "erkekler sevgisini göstermez" diyen babalardan almasın... "gösterilebilen sevgi" iyileştirecek bizi...
28 notes
·
View notes
Text
İskender Nerede Yenir - Tatlı Restoranları
İskender Nerede Yenir – Tatlı Restoranları
İskender denildiğinde akla gelen şehir Bursa‘dır. Tarihi lezzetin dünyaya nam saldığı şehirde, iskender nerede yenir bilmek istiyorsanız bu yazımıza hoş geldiniz. Araştırmalarımız sonucunda Bursa iskender nerede yenir, yenilebilir hakkında mekanlardan bahsedeceğiz.
Bursa lezzetlerinden bir tanesi olan iskenderi yiyebileceğiniz yerler arasında birinci sırada,
1- BURSA KEBAPÇI İSKENDER RESTAURANT…
View On WordPress
#bursa#Bursa iskender#Bursa iskender kebap#Bursa iskender nerede yenir#Bursa Tatlı#Bursa Tatlı mekanları#Bursa tatlı restoranları#Restoran#Tatlı mekanları#İskender#İskender kebap
0 notes