#tatlı durakları
Explore tagged Tumblr posts
Text
İstanbul Sarıyer'deki En İyi 5 Tatlı Mekanı
İstanbul’un en güzel boğaz manzarasına ev sahipliği yapan Sarıyer, aynı zamanda tatlı tutkunları için birçok tatlı mekanına ev sahipliği yapıyor. Gerek geleneksel Türk tatlılarıyla, gerekse dünya mutfağına ait binbir çeşit tatlılarıyla adına nam salan bu en iyi 5 tatlıcı, listemizde yerini almayı başarıyor. Gerek arkadaşlarınızla güzel vakit geçirmek, gerekse boğaz manzarası eşliğinde bu enfes…
#boğaz manzarası#boğazda tatlı keyfi#cafe sarıyer#en iyi tatlıcılar#gurme rehberi#istanbul gurme#istanbul yemek#istanbulda tatlı#sarıyer gastronomi#sarıyer lezzetleri#sarıyer tatlıcıları#tatlı durakları#tatlı mekanları#tatlı rotası#yemek keşif
0 notes
Link
Balçova Lezzet Durakları #haber #sondakika https://www.gezginrotasi.com/balcova-lezzet-duraklari/...
0 notes
Text
Yeterince trajik olmayan bir intihardan arta kalan rezil dipnotlarım buruşuk müsveddelere emanet. Kar yüzüme yüzüme daima yüzüme hucüm ederek habis bir inatla yağar durmadan. Otobüs durakları, xl beden pijamalar ve kamikaze palavraların eşlik ettiği kış sabahlarına hayran değilim pek. Üşümemek için zıplamak, üşümemek için üşümemek. İlham meleklerine düşman bazı mevsimler. Otobüs durağında beklerken elinde tuttuğu ve hep bir ileri bir geri sallayıp durduğu alışveriş çantalarına doğru istemsizce dalıp gidiyordum ve kafasını gömdüğü o çok popüler telefonundan bana doğru âniden bakınca göz bebeklerine doğru kaydı gözlerim, korkmuştu biraz. Satın aldıkları onu teselli edemiyordu. Derin ve müsrif bir mutsuzluğun ıslık sesleri parmak uçlarından şakaklarına kadar çınlıyordu. Heybeler boşalır, sözcükler kangren olur. Ritmik adımlara eşlik eden yerli-yersiz konuşmalarım tarihe şerh değil, daha çok yılgınlık tohumları. Ters laleler kolonyalist yalanları parçalayacak. Kamber ateş, nasılsın? Nasılsın kamber ateş? Zamanın kırılgan sarkacında ayan beyân susan bigane evlere teşnedir bütün kayıp ruhlar. Kalktı ve bana doğru yürürken sol eline gizlediği keten tohumlarını gökyüzüne saçtı. Şimdi harlanır bütün özenle saklanmış ar etmelerim. Üşümemek için zıplamak, incinmemek için sessizlik. Kalbine katran, diline mühür, ellerine çentik sevgilim. bak ince ince çentikler. O kapı bir daha açılmaz, kaç. Islak merdivenlerden seke seke inerken yine o özlediğim dilde konuştu sesim gölgelere. di nav tarîtiyê de reşbînî, rêya xweşbînîyê nîşanê me dide. bi saya êş û tengasîyên cûrbicûr, mirov vedigere hêlîna xwe ya winda. kiremit rengini seviyorum sido. Mor boncuklu yüzüğümü kaybettiğim 34. gün Sidar'ın rüyâlarının mevsimlerini unuttum. Ben bir bir unuttum. Herkesi bir bir, kendimi çok sonra. Okyanuslara doğru durmadan dolu dizgin koşuşturan ayağı kırık atlar ve annemin bir kış sabahı yaptığı sıcak sütlacı. Hatırla. Ama bakın daha ziyade hafızamız lanetlenmiş bir uzvumuzdur sevgili insan kardeşlerim. Merhaba Sido, gülümse Sido. Gazeteye sardığım dolaptaki biramla hasbihal ederken içim geçmiş. Uyku tatlı bir şiir. Çantalar elimizde uzun ip belimizde gideriz ormanaa heyy ormana!
0 notes
Text
dördüncü kısma geliyoruz ve ek’te göreceğin yol arkadaşım yandan yandan beni kesiyor.sıkı tutun çünkü buradan sert düşeceğiz.doğum saatimi soruyordu,çocuk gibi gülümsememe sebep olmuştu.sanki aynı gece kaosun içerisinde delirmemişiz hiçbir şey olmamış gibiydi.keşke şimdi gideceğine o gece gitseydin.o zaman gitmene hazırdım çünkü.her neyse,yadırgamadım durumu her hücrem onu isterken ona nasıl karşı koyabilirsin ki sonuçta? konuşmaya başladık bi şekilde.mesai bitti ve servisle lojmana dönecektim.yoldayken ona bi şarkı atmak istedim ve uğraşırken aynı anda dinleyebileceğimizi öğrendim.ilk beraber dinlediğimiz şarkı athena-yalan dı. sahi kim kırdı her okşamak istediğimde seni? gözlerin dolmuştu ama aynı anda gülüyordun da,o tatlı halini asla unutmayacağım.birbirimizi seviyorduk ve bunu biliyorduk,hayattan daha ne isteyebilirdim bilmiyorum. güneş farklı doğuyor farklı batıyordu artık ağaçlar kuşlar böcekler bile daha güzel geliyordu gözüme.sana dokunamadan,göremeden koklayamadan nasıl bu kadar aşık olmuştum?gözlerimi kapattığımda yanıbaşımda nasıl hissediyordum seni? büyüleyici ve hiç bilmediğim bir olayın içine çekiliyordum gitgide.kendimden şüphe ediyordum bir insanla hayattaki tüm eksiklikler giderilebilir mi?bu kadar basit miydi her şey?diye.çünkü inanın gerçek aşk size hayatta istediğiniz her şeyin o olduğunu anlatır.artık tamamlanmıştım,yarım hissetmiyordum.daha güzel ne olabilir ki? diye düşüneceksin şimdi.daha güzelide var ama oraya geleceğiz biraz sabretmelisin.vıcık ilişkilerden nefret eden ben adet bi sevgi yumağına dönüşmüştüm.her saniye sesini duymak be konuşmak istiyordum onunla.pesimist kağan gitmişti birden ve onun yerine dünyanın en umutlu insanı gelmişti.ama dedim ya insanoğlu bu hamuru bozuk tamahkar.artık sadece onunla aynı hisleri paylaşmak değil aynı zamanda onu görmek,dokunmak,kokusunu içime çekmek,bir kez olsun sarılmak istiyordum.bi yolunu bulup yanına gitmeliydim.her zamanki gibi bu da çok zamansız gerçekleşti.çukurcaya operasyona görevlendirmem çıkmıştı.bizim zümremizde vazife yürekten gelir sorgusuz sualsiz kabul edilir ama benim yüreğimde sadece berna yatıyordu,görev umrumda değildi.kafaya koydum ya bi kere göreceğim onu,hiçbir şey durduramazdı artık beni.biletimi ve kalacağımız yeri çoktan ayarlamıştım bile.o gün gelip çattı ve komutanlarımla kanlı bıçaklı tartışmalardan sonra saat 3.30 da mesainin bitmesine 1 saat kala berna’nın yanına gidebileceğim kesinleşmişti.yüreğim pırpır uçuyordu resmen.eve gittim,hızlıca valizimi hazırladım ve otoyola çıktım.terslik ya her şey engel olmaya çalışıyor bana taksi yok koca istanbulda.bitaksi’yi açıyorum yok durakları arıyorum yok kara kara düşünüyorum nasıl yetişeceğim uçağa diye.yolda boş bi taksi gördüm ve kelimenin tam anlamıyla önüne atladım.dedim ki abi bas sabiha gökçen’e hayat memat meselesi.olabilecek en hızlı şekilde gittim ama heyecandan elim ayağıma dolanmıştı.önce gözlüğümü girişte aramada unuttuğumu farkedip geri döndüm koşarak,gözlüğü buldum ardından yanlışlıkla üst üste 2 kez evet yanlış duymadın tam iki kez! dış hatlar girişinde sıraya girdim.silkelendim ve kendi peronuma koştum,bu sefer de uçak rötar yaptı aq’duğum yerinde.sonunda kapılar açıldı ve uçağa girdim,inanılmazdı ciddi ciddi gidiyordum onun yanına.heyecanla uçağın kalkmasını bekliyordum artık ve uçak havalandı.önümdeki ekrandan kayseriye gitgide yaklaştığımı izlemek olağanüstüydü.hala kabullenemiyordum durumu.1 saatlik uçuşun ardından indim kayseriye.beni dışarda bekliyordu,ben de içeride valizimi bekliyordum.valizimi aldım ve artık dışarı çıkmam gerekiyordu,kapının dışında berna vardı.korktum bi an oturdum olduğum yere cesaretimi toplamaya çalıştım.lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım.kapıdan adımımı attığım anda orada olacağını biliyordum ama çok zordu o kapıyı aşmak.çıktım o kapıdan ve gözlerim onu aradı.kafamı sola çevirdim ve oradaydı,bana bakıyordu.zaman dondu o an.bi çift göze büyülenmenin mümkün olduğunu anladığım ilk an da budur.yanına gittim çabuk adımlarla artık aramızda yüzlerce kilometre değil adımlar vardı sadece.sıradaki bölümde görüşürüz.
0 notes
Text
ELVEDA TRAJEDI
NERDE O ESKİ TRAJEDİLER.
İnternet icat oldu , yüzyüze yapılan alışverişlerin modası geçmeye yüz tuttu. Giderek artan sayıda kitapsever internet ortamını kullansa da, özellikle büyük şehirlerde yaşayan okurlar her ikisini de kullanmaya devam ediyor. Kitap raflarının büyülü çekiciliği, kitapların albenili kapakları, yeni çıkanlar, ayın kitapları gibi sınıflamalar, kağıt ve mürekkep kokusu hala hatırı sayılır bir nüfusu kitap mabetlerine çekiyor. Dost, İmge, D&R, Arkadaş, Kabalcı gibi tapınaklar büyük şehirlerin vazgeçilemeyen okuyucu durakları arasında hala.
Ve bu zengin metin ormanları çeşitli raf gruplarıyla daha zahmetsiz gezilecek korulara bölünmüştür. Felsefe korusu da her ormanda bulunan vazgeçilmez fidanlıklardan biridir..En azından meraklıları için. Hiç dikkatinizi çekti mi bilmiyorum, felsefe raflarının hakimi Nietzsche’dir. Raflarda en az iki sıra ona ayrılmıştır.
Bir tahmine göre Aquinalı Thomas’in kısacık ömrüne sığdırdığı eserlerinde onbir milyona yakın kelime var. Eserlerinden sadece beşte birinin günümüze ulaştığı söylenen Aristotales’ten bize kalanlar ise bir milyon kelime. Büyük Yunan’lı düşünür Platon’un ise beşyüz bin kelime yazdığı sanılıyor. Onların göz kamaştıran performanslarının yanında Nietzsche’ninki oldukça sönük kalır.
Nicelik kadar nitelik de önemli, hatta nitelik daha önemli, nicelikli nitelik en önemlisi. Ahmet Arif, yalın niteliğin en görkemli örneği. Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Yaşar Kemal gibi üstatlar ise uzun soluklu olanın. Ama söz konusu olanlar Platon, Aristotales ve Aquinalı Thomas. Sıradan düşünürler değil. O Aristotales ki , batının bin yıl süren karanlık çağlarına damgasını vurmuştur. Aquinalı’nın da ondan aşağı kalır yanı yoktur. O da bin yıl süren ortaçağın iki büyük filozofundan biridir. Hristiyanlık onunla nefes alıp vermistir. Ve büyükler büyüğü Platon. Batı felsefesinin deniz feneri Platon. Bertrand Russell’la birlikte matematiğin mantığa dayandığını gösterdikleri anıtsal kitapları Principia Mathematica’yı yazan Alfred North Whitehead’in , batı felsefesi için, “Platon’a düşülmüş dipnotlardır” dediği Platon..
Nietzsche birçok büyük düşünür gibi şüphesiz bir dahiydi. Son on yılını delilik sınırlarında dolaşarak geçirmişti. Müthis bir imgelem zenginliğine sahipti. Yapıtlarında olağanüstü benzetmeler , tasvirler , eğretilemeler kullanmıştı. Onu anlamak güç olmasa da sırrını kolayca herkese vermeyen biriydi. Cazibesinin nedenlerinden biri de böyle renkli bir düşünür oluşuydu.
"Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.", der Orhan Pamuk’un Yeni Hayat romanının kahramanı. Ne kadar kolay değil mi? Bir kitap hayatınızı değiştiriverir. Öyle uzun uzadıya uğraşmanıza, debelenmenize , emek vermenize gerek yoktur. Doğru kitabı bulmanız yeterlidir. İnsanlığın hiç eskimeyen düşlerinden biridir çünkü bir adımda okyanusları aşmak. Kim, bir parmak şıklatmasıyla balkabağını muhteşem bir arabaya dönüştürmek istemez ki. Sihirli bir perinin çubuğunun dokunmasıyla bir anda güzeller güzeli bir masal kahramanına dönüşmek hangimizin hayallerini süslememiştir.
Ne mutlu o roman kişilerine. Orhan Pamuk gibi yaratıcıları var. Ne mutlu o kitapları yazanlara, bir kalem oynatarak dağları devirirler. Ve ne mutlu o kitapların kahramanlarına, bir anda yeni bir hayata gözlerini açarlar.
Kainatın yazarıysa kurşun kalem kullanıyor hala. Onun sihirli değneği yok. Ya da çok seyrek kullanıyor. Yeni bir hayat bulmak isteyen okur , anlatı ormanlarının dolambaçlı yollarından geçmek zorunda. O yolların tozunu yutmaktan, çamurunu çiğnemekten, acı, tatlı, ekşi meyvelerinin tadına bakmaktan başka sihirli değnek yok gerçek hayatta.
Evet bazen bir kitap gözlerini açar insanın. Bazen bir cümle yeter aydınlanmamıza. Bir kelime ilmek ilmek dokur bütün önceki kelimeleri. Bütün sisler dağılır. Karanlıklar parçalanır. Işık dalga dalga yayılır. Gözleriniz kamaşır. Eski hayatın yerinde yeni hayat pırıl pırıl parlamaktadır. Ama nice nafile okumadan sonra. Kaç kara kaplı kitap doğranmıştır gecelere. Kaç kan çanağı gece ufalanmıştır.
Yazın biçimlerinden trajedi eski Yunan’dan beri var. En ünlü örneklerinden biri Kral Oedipus. Freud’un kuramına da girmiş. Trajedinin zirvesine ise Shakespear yerleşmiş. Oylumlu niteliğin ender örneklerinden biri Shakespear. Çok sayıda “evrensel” trajedi yazmış.
Hemen hemen, çoğu soyut kavram gibi trajedinin tanımı da, kapsamına giren nesneler de az çok tartışmalıdır. William Dilthey’in trajedi tanımı ise son derece basittir. Trajedi tutkular(güdüler) ile görev ve sorumlulukların(ideallerin, ahlaki ilkelerin) çatışmasından doğar. Freudcu terimlerle ifade edilirse, trajedi, altbenin(id), üstben(superego) ile çatışmasıdır. Haz ilkesine göre çalışan altben, güdüleri hemen doyurmak ister , gerçeklik ilkesine göre çalışan ben(ego) ise güdülerin daha güvenli olarak doyurulacağı bir zamanı bekler, altbeni dizginler. Ben(ego), toplumun, yasaların, ahlak kurallarının içimizdeki temsilcisi olan üstbeni de dinlemek zorundadır. Trajedi, üstben ile altben arasında sıkışan benin hikayesidir.
Trajedinin oluşması için tutkular(güdüler) ile ödev ve sorumluluklar arasında bir denge halinin mevcut olması gerekir. Dengeden kasıt bu etkenlerin güçlerinin birbirine yakın olması, tam olarak eşit olması değil. Tutkular(güdüler) hep vardır , onlar bizimle birlikte dünyaya gelirler , insan doğası denen şeyi oluştururlar, yok edilemezler. Ya bastırılırlar , sindirilirler ya da yönleri değişir, başka biçimlere bürünürler. Onların bastırılması, dizginlenmesi ise ödev ve sorumlulukların gücüne bağlıdır.
Eski Yunan’da sitenin bekası için kurallara gereksinim vardı. Kurallar da ödev ve sorumluluk bilincinden güç alıyordu. Dolayısıyla trajedinin soluk alacağı alan ziyadesiyle mevcuttu. Yunanistan Sokrates gibi güçlü bir ahlakçı yetiştirmişti. Sonra ahlak kurallarının göreceliğini, insana bağlı olduğunu(İnsan her seyin ölçüsüdür) savunan sofistler ortaya çıktı , sonra yine bir ahlakçı , Platon.
Sonra karanlık çağlar gelir. M.S. 400 ile 1400 yılları arasını gaspeden Hristiyanlığın altın çağları. Ödev ve sorumluluk bilincinin baş köşeye kurulduğu çağlar. Feodalizmin başat üretim biçimi olduğu dönem.
Feodal çağın en büyük toprak sahibi ise kiliseydi. ”Din adamları hristiyan alçak gönüllüğünü , baş eğmeyi öğütlüyorlardı. Bu alçak gönüllülük aşağı sınıflarca uygulanmıştır” der Bertrand Russell.
Sadakat bu çağın önde gelen erdemlerindendi. Çünkü serf, toprak sahibinin evine bağlıydı , bütün çalışma günü onun topraklarında geçerdi. Kısacası ödev ve sorumluluklar tutkulardan güçlüydü. Trajediye yer yoktu. Ayrıca insan doğuştan günahkardı. Adem ilk günahı işlemişti. Ve günahkardı. Adem bir insandı. Öyleyse insan da günahkard��. Ortaçağ kişisi de bir insandı. İnsanın günahkarlığından pay alıyordu. Dolayısıyla günahkardı. Bir de tutkuları ortaya salıvermenin alemi yoktu.
“Uzun çilecilik yılları şiir, sanat ve zevkin başkaldırmasında unutuldu. İtalya’da bile ortaçağların savaşsız can vermediği doğrudur. Savonarola ve Leonardo aynı yıl doğmuşlardı. En önemlisi, eskiden dehşet veren şeyler artık bu niteliklerini yitirmişlerdi. Yeni özgürlük ruhu sarhoş ediyordu insanları. Sarhoşluk, korkuyu zihinlerden söküp atmaksızın süremedi. İşte bu sevinçli özgürlük anında doğmuştur modern dünya”. (1)
“Ortaçağa karşıt olarak modern görüş, Rönesans denen hareketle İtalya’da başlamıştır….Rönesans bir halk hareketi değil , liberal patronların , özellikle Medici’lerin ve humanist papaların desteklediği bir avuç bilgin ve sanatçının başlattığı bir eylemdi….Kiliseden kurtuluşun ilk manevi etkisi de felaketliydi. Artık eski ahlaksal kurallara saygı duyulmaz oldu…Shakespear’in yapıtlarında kaç tane kötü kişinin İtalyan olduğunu anımsamak gerek… Modern dünya zihinsel bakımdan XVII. yüzyılda başlar.” (1)
En büyük trajedileri Shakespear yazmıştır. Tutku-görev çatışması ne kadar evrenselse Shakespear’in eserleri de o kadar evrenseldir. Her döneme uyar. Her dönemin insanı onu anlar. Çünkü insanlık var oldukça tutkular da var olacaktır görevler de. Ve bu ikisi değişik derecelerde de olsa hep çatışacaktır.
Shakespear 1564 yılında doğmuş , elliikinci doğum gününde ölmüştür. O bir trajedi çağına gözünü açmıştı. Avrupa bin yıl süren uykusundan uyanıyordu. Kilisenin yetkesi zayıflıyor , feodal lordların yerini kentsoylular(burjuvalar) alıyordu. Artık toprağa bağlı serflere gerek yoktu. Sadakat eski bir halk türküsüydü. Kentsoylu özgürlük talep ediyordu. Ödev ve sorumluluk bilinci hala hüküm sürüyordu ama tutkular arka planda gümbür gümbür kendi şarkısını söylüyordu. Tutkularla görevler arasindaki gerilimi bütün insanlar hissediyordu. Shakespear’in hissetmemesi ise düşünülemezdi. O bir dahiydi. Dönemin ruhunu derinden hissediyordu yüreğinde. Ayrıca döneminin adamı olarak aynı güçlerin etkisi altındaydı. Trajik kahramanın en canlı ilk örneğiydi.
Trajedi, son derece basit, olağan koşullarda da ortaya çıkabilir. Küçük kızını kendi başına drama kursuna gönderirken kendisi yardım amacıyla başka çocuklarla birlikte vakit geçiren bir anne örneğinde olduğu gibi mesela. Her zaman kan ve gözyaşı olmuyor trajedilerde. Bir annenin, annelik güdüleriyle(kızı ile ilgilenmek) ödevler (kötü durumda olan insanlara yardım etmek) arasında kalması gibi küçük acılarla sonuçlanıyor pek çok trajedi örneği. Trajikomik gibi, trajediyi oluşturan karşıt güçlerin pek de kuvvetli olmadığı , çatışmanın , hayati kararlar almayi gerektirmeyecek şiddette olduğu küçük sonuçları olan insanlık durumlarını kapsıyor çoğunluğu.
Kan ve gözyaşı içeren trajedi örnekleri de var hayatımızda. Yakın geçmişimizde yaşanan trajediler. İnsanın en güçlü , en vazgeçilmez tutkusu, yaşama içgüdüsüyle onu yenecek kadar güçlü olabilen ödevler arasında yaşanan çatışmadan kaynaklanan trajediler. Hepsi de bizim çocuklarımız, arkadaşlarımız , kardeşlerimiz, sevgililerimiz olan gencecik insanların yaşadığı trajediler. Ölümcül trajediler.
Avrupa bir trajedi çağı daha yaşamamıştır. Trajedinin koşulları bütün Avrupa’yı kapsayacak genişlikte bir daha oluşmamıştır çünkü. Sol muhalefetin yükselişi trajedinin perdesini bir kez daha aralar gibi olmuştur. Bir kez daha ödevler ağır basmıştır. Ama onların karşısına bütün heybetiyle Nietzsche çıkmıştır. Bertrand Russell , onun hakkinda , “Nietzsche bir profesörse de akademik olmaktan çok , edebi bir filozoftu. Ontoloji(varlıkbilim) ve epistemolojide (bilgibilim) yeni teknik kuramlar bulmuş değildi. Onun önemi ahlak alanındaydı daha çok ve sonra keskin bir tarihsel eleştirici olmasında” der. ”Fransız devrimi ve sosyalizm ona göre Hristiyanlık ruhuyla özdeştir” diye ekler.
Hristiyanlığın ve sosyalizmin temel ahlaki buyruğu , “Zayıfı kolla” diye özetlenebilir. Nietzsche ise “��stediğini yap” der. Yani mutlak özgürlük vadeder. Hiçbir kurala bağlı olmayan bireyden yanadır o. Üstinsandan yana. Kendi kurallarını kendi koyan insandan. Otantik insanı müjdeler o.
Özgürlük kuşkusuz herkes için yararlıdır. Fakat en çok en güçlüye yarar o. Gücü olanın yapabileceklerinin sınırı yoktur çünkü. Her türlü teknoloji, kitap, vs erişimi serbest olan bir dahi ile yine aynı olanaklara sahip özürlü bir insandan hangisi daha özgürdür. Dönemin güçlüsü de kentsoylulardır. Nietzsche kentsoyluların önündeki engelleri temizlemiştir. Kentsoylunun camdan köşküne entelektüel mühimmat taşımıştır o. Tarihsel önemi bundan kaynaklanır. Ama özgürlük her zaman, herkes için önemlidir. Bu da onun yaygın ününü açıklar.
Ayn Rand, 1917 yılında Rusya’dan kaçıp Amerika’ya yerlesen bir rus asılzadesidir. Objektivizm diye anılan ahlak kuramını formüle etmistir. Ona göre insanlar her eylemi çıkarları öyle gerektirdiği için yapar, yapmalıdır.
Çıkar, herhangi bir şey nedeniyle duyulan hazdır. Kaynağına göre , iki tür çıkar vardır. Maddi çıkarlar ki haz duymamıza neden olan araçların maddi olması anlamına gelir. Para sahibi olmaktan dolayı duyulan haz gibi. Manevi çıkarlar ise bir insana yardım etmek gibi bir eylemden dolayı ortaya çıkan , maddi bir aracı içermeyen hazlardan oluşur.
Uzun bir süreçte iktidarı yavaş yavaş toprak soylularından devralan kent soylularının ideolojisi olan liberalizm, Nietzsche ve Ayn Rand’ın ilkelerini birleştirirerek liberal ahlakın temel buyruğunu oluşturmuştur:
”Çıkarın doğrultusunda istediğini yap”.
Elveda trajedi.
(1) Batı Felsefesi Tarihi, Bertrand Russell
0 notes
Text
Bir Delinin Hatıra Defteri (Etkinlik)
2015 Yılında Rusya Yalta Anton Çehov Uluslararası Festivalinde ülkemize Rus Klasiği en iyi yorum ödülü getiren, 2014 yılında Rusya Arkhangelsk Uluslararası Tiyatro Festivalinde 1000’e yakın Rus seyirciyle Türkçe buluşup bir ilke imza atan oyun, başrol oyuncusu Erdem Topuz’un kurduğu DIONYSOS TİYATRO’da 16. yılında seyircisiyle buluşmaya devam ediyor.
Yazan : Nikolai Gogo Oynayan : Erdem Topuz Reji : Erdem Topuz Kostüm Tasarım : Onur Uğurlu
42 yaşında olan Aksenti İvanoviç Poprişçin, 7.derece bir memurdur ve günlüğüne yazdığı günlerde neler yaşandığı anlatılmaktadır. Memuriyetini sürdürdüğü yerdeki ekselansın kızına aşık olan ve ekselansına hayran olan Aksenti İvanoviç, soylu olanların hayatını oldukça merak etmektedir ve bu merakını şu cümlelerle belirtir “Ah, ne kafa var şu adamda! Hiç konuşmaz ama, hep düşünür besbelli.
Ne düşündüğünü, neler kurduğunu bilmek isterdim doğrusu.” İlerleyen günlerde köpeklerle konuşmaya başlar ve Sofi’nin köpeğinin mektuplarını çalar ve Sofi’nin evleneceğini öğrenir. Bu arada Bu İspanya kralı 8. Ferdinand tahtını terk etmiştir. Aksenti İvanoviç’in artık iç konuşmaları ile kendisinde kimlik sorunları yaşandığını belirtmektedir. “Niçin ben 7.derece memurum? Neden? Hem belki ben de öyle değilim yani 7.derece memur değilim sadece öyle görünüyorum aslında bir kont veya generalim ben. Belki kimliğimi kendim bile bilmiyorum.” cümlelerinde olduğu gibi ve artık yeni İspanya Kralı’nın kendisi olduğunu zanneder ve bunu yanında çalışan Mavra’ya söylemekle başlar daha sonra insanlara söyler. İnandığı gibi artık kraldır ve Sofi ile evlenebileceğini düşünür. Öykünün sonunda Aksenti İvanoviç’i akıl hastanesine götürürler ama o da İspanya’ya gittiğini ve orada Kral 8.Ferdinand olduğunu, kendisine yapılan şeylerin İspanya gelenekleri olduğunu inanır. Tahtına oturacağını zanneder. Artık akıl hastanesi İspanya, oradaki deliler halkı, kendisi de oranın kralıdır. Hepimiz birer Poprişçin değil miyiz ? Hayatın bocalamalarında bazen hiçbir şansımızın olmadığını biliyor, her gün durakları, sokakları, iskele önlerini, kuytuları doldurup umutsuzca etrafımıza bakıyoruz. Akşam o büyük aptal kutularında zenginlerin yaşamını ve büyük aşklarını anlatan dizileri seyretmiyor muyuz ? Kendimizi o süslü dizilerdeki güzel ve zarif kızın sevgilisi olan yakışıklı, zengin iş adamı olarak görmek istemedik mi ? Futbol takımlarının attığı gollere karşılık daha yürekten naralar atmadık mı ? Kendimizi onların yerine koymadık mı ? Varsın hayallerini bir şekilde gerçekleştirmiş Poprişçin’e deli desinler… Ne gam ?!! Oyuncu Erdem Topuz’un ağzından: “Bu küçük adamın hikayesini oynamak, oyunculuk serüvenimin ve belki de hayatımın en uzun ve en tatlı yolculuğuydu. Kafamızda binlerce soruyla, sürekli peşinden koştuğumuz ve bir türlü yakalayamadığımız, tutunamadığımız küçücük hayatlarımızın bence en güzel özeti olan bu oyunu, umarım oynamaktan aldığım keyifle izlersiniz.”
Kaynak
devamı burada => https://sizekitap.com/etkinlikler/bir-delinin-hatira-defteri-etkinlik-15/
0 notes
Photo
Güneşli ama soğuk bi' Ankara gününde Tunalı'da yürürken üşümeyi ne kadar özlediğimi fark ettim. Bu havalar battaniye altında tembellik, kitap sayfalarında yolculuk havaları gibi görünse de arada dışarı çıkıp yüz gülümseten sokaklarda yürümeli insan. Yorgunluktan mıdır çok düşünmekten midir bilmem Dün akşam oturdum kaldım evde sokaklarda 'cadı olmak' varken. Bugünse dünkü sohbetin hatrına tatlı mı tatlı @coffeediary1 tavsiyesini dinleyip soluğu burada aldım. Alışkanlıklarından kolay kolay vazgeçemeyen benim gibiler için bile yeni kahve durakları şart. Ben sevdim. Bence siz de gelin. #paperroastingcoffeechocolate #papercoffee #paperroastingcoffee #coffeebreak #exploringnewcoffeeshops #coffee #kaffee #koffie #coffeeshop #latte #noon #freshroastedcoffee #ankara #coffeediaries #coffeeaddicted #smellofcoffee (hier: Paper Roasting Coffee)
#coffeediaries#noon#freshroastedcoffee#coffeeaddicted#koffie#kaffee#exploringnewcoffeeshops#coffeebreak#smellofcoffee#paperroastingcoffeechocolate#papercoffee#coffeeshop#latte#paperroastingcoffee#ankara#coffee
4 notes
·
View notes
Text
Mersin Silifke Arası Taksi, Adana Silifke Taksi Hizmeti
Caretta caretta ve yeşil kaplumbağanın önemli üreme alanı olarak bilinen Silifke aynı zamanda dünyanın en önemli göç yolu olmaktadır. Mersin Silifke taksi firmaları bu güzel şehirde önemle faaliyet göstermekte ve ulaşım ihtiyacı olan kişilere kaliteli hizmet sunmak için firmalar birbiri ile rekabet göstermektedir. Rekabet içerisinde olan taksi firmaları potansiyel müşteriler için ise bir avantajdır.
Çünkü rekabet olan yerlerde müşteriler için uygun fiyat politikası uygulanır. Bu nedenle Silifke taksi durakları hem gece nöbetlerinde hem de gündüz hizmet faaliyetlerinde son derece önemle hareket ederler. Silifke taksi durağı arayışında olan yerli veya yabancı turistler online ortamda gerekli bilgilere ulaşarak hizmet almayı düşündükleri firmalar hakkında da ön bir bilgiye sahip oluyorlar.
Silifke’de Gezilecek Yerler
Adam Kayalar, Şeytan Deresi Kanyonu, Uzuncaburç, Cennet ve Cehennem Mağaraları, Olba Antin Kenti, Aya Tekla Kilisesi, Silifke Kalesi ve Tekirambarı Su sarnıcı Silifke’nin gezilip görülecek başlıca tarihi yerlerindendir. Bu tarihi yerlere kolay bir ulaşım sağlayabilmek adına Silifke taksi numarası araştırmaları ile çok sayıda firma numarası elde edilir ve hizmet kaliteleri hakkında bilgi alınabilir. Silifke taksi numaralarını alırken gerek internet ortamında gerekse numara servislerinden yararlanılabilir. Aradığınız bilgiye daha kolay ulaşmak adına ise Silifke taksi telefon numaralarının yer aldığı Google Maps ziyaretinde bulunulabilir. Haritada yer alan firmaların nerede olduklarının kolayca bulunabilmesi sağlanır.
Silifke Taksi Numarası
Mersin’de güzel bir yaz tatili geçirmek istiyor ve önceden araştırma yaptığınız bölgelere kolayca gidebilmek istiyorsanız Silifke Adana taksi numarası ile elinizin altında ulaşım kaynağı bulundurabilirsiniz. Ulaşıma ihtiyaç duyabileceğiniz her an Mersin Silifke ulaşım kaynakları ile iletişime geçerek ulaşım sıkıntınızı giderebilirsiniz. Silifke Mersin arası taksi ile ulaşım 126 km olup daha güvenli ve daha hızlı bir ulaşım aracı için taksi hizmeti alabilirsiniz. Silifke’den Mersin’e hareket edildiğinde sırası ile Atakent, Kızkalesi, Erdemli ve ardından da Mersin geliyor. Araç ile 1 saat 56 dakikada alınan yol ardından Mersin’e ulaşım sağlanmış oluyor.
Mersin Silifke Taksi
Mersin’in önemli yerlerinde olan Narlıkuyu minyatür bir cennet olarak nitelendiriliyor. Denizden gelen tatlı su denizin berrak bir görünüme sahip olmasına olanak sunuyor. Deniz her en kadar derin olursa olsun denizin dibine suyun berraklığı nedeni ile görmek son derece mümkündür. Turkuaz bir renge sahip olan denizin kıyısında bir koy bulunuyor. Balık restoranları ile ünlenen bu koy Mersin Silifke taksilerin çoğunlukla müşteri getirdiği bir bölge olarak dikkat çekiyor. Koyun Kuzey Bölgesi’nde Bizans ve Romalılara ait yapı kalıntıları bulunuyor. Taş kemerlere, sarnıçlara ve Zeus Tapınağı’na bu bölgede rastlamak mümkündür. Taksi Silifke imkanları bu güzel bölgeye ulaşım oldukça kolay olup taksi hizmetleri ulaşım problemi yaşanmamasını sağlıyor. Sizde Silifke’nin gezilip görülmeye değer merkezlerinde keyifli zaman geçirmek için taksi hizmetlerinden faydalanın. Read the full article
0 notes
Text
İstanbul Bayrampaşa'daki En İyi 5 Tatlıcı
İstanbul Bayrampaşa’daki En İyi Tatlıcılar: Lezzetli Bir Yolculuk İstanbul Bayrampaşa’da ikamet ediyorsanız ve en iyi tatlıcıları arıyorsanız, doğru adrestesiniz! Bu yazımızda İstanbul Bayrampaşa’nın en iyi 5 tatlı mekanını sizler için derledik. En yüksek oy alan ve en çok beğenilen bu tatlıcılar, tatlı tuklunları açısından en ideal mekanlardan oluşuyor. Baklavasıyla ünlü olan da var, sütlü…
#baklava#bayrampasa-tatli#bayrampaşa gezi#blog yazma#en iyi tatlıcılar#en son#film#geleneksel tatlılar#gıda#istanbul gezi#istanbul gurme#istanbul yeme içme#istanbul-lezzet-durakları#istanbul-tatlıcılar#künefe#seyahat#tatlı önerileri#tatlı rotaları
0 notes
Text
Sultanbeyli Nakliyat
Sultanbeyli Nakliyat yılların deneyimi ve kurumsal kimliği ile Sultanbeyli’ de profesyonel taşımacılık hizmetleri vermektedir. Her türlü yük taşımacılığını uygun fiyat garantisi ve sigorta kapsamında müşterilerine sunmaktan mutluluk duymaktadır.Taşınmak maddi manevi zor bir süreçtir. Ancak bu zorlukları aşmanın en iyi yolu profesyonel bir nakliye firmasıdır. Vermiş olduğumuz hizmetimiz ile yorulmadan, gereksiz masraflar yapmadan, stres yaşamadan yüklerinizi gönül rahatlığı ile taşınabilirsiniz.Sultanbeyli Şehir İçi Nakliyat hizmetimizi deneyimli ve işinin uzmanı personelimiz, donanımlı kapalı kasa araçlarımız ve işimizi hızlı ve güvenli bir şekilde gerçekleştirmekteyiz. İstanbul’ un tüm bölgelerinde faaliyet gösteren firmamız zengin araç parkuruna sahiptir. Tüm araçlarımız bakımlı ve donanımlıdır. Aynı anda birçok yerde hizmet verebilecek iş gücü ve araç kapasitesine sahibiz. Ücretsiz ekspertiz hizmetimiz ile taşınma planınızı hazırlıyor ve sözleşme yaparak hizmetimizi veriyoruz.Deneyimli personelimiz yükünüzün her aşamasında dikkatli ve özenli davranmakta, müşteri memnuniyetini ve yükünüzün güvenliğini sağlamaktadır. Dikkat ve özen taşımacılık sektörünün olmazsa olmazıdır. Çalışanlarımız bu özelliklere sahip dürüst ve güvenilir kişilerdir.Sultanbeyli Nakliyat talebinde bulunan müşterilerimize ilk olarak ücretsiz ekspertiz hizmeti veriyoruz. Bu hizmetimiz işin maliyetini ve nasıl yapılacağını planlamamızı ve müşterilerimizi bilgilendirmemizi sağlıyor. Müşterilerimizden gelen sultanbeyli nakliyat talebi doğrultusunda ekspertizlerimiz adreslerine randevu alarak gidiyor. Yüklerin miktarı, türü ve boyutunu inceliyor, taşınılacak adresin uzaklığını ve konumunu değerlendiriyorlar. Böylelikle yükleri taşıyacak aracın hangi büyüklükte olacağı, taşınma da kaç personel çalışacağı, ne tür paketleme ekipmanlarına ihtiyaç olacağı saptanıyor. Sultanbeyli Nakliye Fiyatları Sultanbeyli Nakliyat ihtiyacınız için bize 7/24 ulaşabilirsiniz. Müşteri temsilcilerimiz size bilgi vererek taleplerinizi yetkili personele iletecektir. Kısa sürede ekspertizlerimiz sizinle iletişime geçerek taşınmanın maddi manevi tüm boyutları hakkında sizi bilgilendirecektir. Taşınma sırasında ekspertizlerimiz personelimizin başında hazır bulunmakta ve denetim yapmaktadır.hizmetimiz öncesinde yüklerinizin sigorta değeri tespit edilir ve gerekli sigortalama işlemleri tarafımızdan yapılır. Sözleşmede belirtilen tarih ve saatte taşınma işlemi başlatılır.Taşınma sırasında yüklerin zarar görmemesi ve kaybolmaması temel hedefimizdir. Bu nedenle Sultanbeyli Nakliyat hizmetimizde yüklerinizin toplanmasını ve paketlenmesini deneyimli personelimiz büyük bir dikkat ve özenle gerçekleştirmektedir. Paletli ve tekstil ürünleri ve askılı taşıma sistemlerimizde ve toz geçirmeyen kolilerde taşınmaktadır. Her bir kolinin ve paketin üstüne içindeki eşyaların bilgisini içeren etiketler yapıştırılarak araca yüklenmektedir. Kaliteli Taşımacılık Kaliteli Elemanlarla Yapılır Bazı binaların koridor ve kapıları dar olduğu için yüklerin taşınması problem olabilmektedir. Bu gibi durumlarda asansörlü taşıma sistemimiz ile bina dışından yük taşıyoruz. Bu hem pratik hem de yüklerin güvenliği açısından çok daha uygun olmaktadır.Taşınılacak adrese getirilen yüklere müşterilerimizin belirttiği şekilde yerleştirilmektedir.Hizmetimiz verilen adrese teslim edildikten sonra tamamlanmaktadır.Hizmetimizde önceliğimiz siz değerli müşterilerimizin güvenini kazanmak ve yükleriniz sağlam bir şekilde yerine ulaştırmaktır. Sultanbeyli Parça Eşya Taşımacılığı Sultanbeyli Ofis Taşımacılığı Sultanbeyli Paletli Malzeme Nakliyatı Sultanbeyli Kamyon Kamyonet Kiralama Sultanbeyli Açık Kapalı Kasa Nakliyat Aracları Sultanbeyli Kamyonet Nakliyesi Sultanbeyli Kamyonet Kamyon Durakları Sultanbeyli Nakliyeciler Durağı Sultanbeyli Şehir içi Nakliye Sultanbeyli Şehirler Arası Nakliye Sultanbeyli Evden Eve Nakliye Sultanbeyli Nakliye Evden Eve Nakliye Parça Taşımacılığı Sizde sorunsuz ve uygun maliyetle taşınmak istiyorsanız hizmetimiz için bizi arayınız. Taşınmanın zorluklarından kurtulup konforunu yaşamak için müşterimiz olmanız yeterlidir. Biz tüm yükü omuzlarınızdan alıyor ve işin tatlı heyecanını size bırakıyoruz.Efe Nakliyat yılların deneyimi ve profesyonel hizmet anlayışı ile siz değerli müşterilerinin yanındadır. Tüm İstanbul’ da olduğu gibi Sultanbeyli Nakliyat ihtiyacınızda da sizinleyiz. Sultanbeyli Nakliye İletişim Adresimiz. İstanbul' un her yerinde olduğu gibi Sultanbeyli Nakliyat da en uygun fiyatlara hizmet vermekteyiz. Sizde buraya tıklayarak iletişim sayfasına gidebilirsiniz. Hızlı İletişim Adreslerimiz: İŞ TEL:0(216) 611 70 60 GSM :0(532) 058 97 09 GSM :0(537) 424 97 09 GSM :0(535) 838 92 15Bu sayfadan Alemdağ Nakliyat link kimize girerek bilgi sahibi olabilirsiniz. Read the full article
0 notes
Link
0 notes
Text
ooooo kadar fazla date oldu ki günlük tutmam gerekiyor artık dediğimin üzerineeee ... yani kovan günü güzel sevişmeli gün ege hasta oldu günü egenin eniştesi teyzesi ve dayısıyls tanıştım günü egeye dövme yaptırdık günü lahmacun yedikten sonra parkta oturma date i egeyle martıya bindik datei egeyle göztepe kaçamağı günü aklıma gelenler şimdilik bunlar kaaaarışık gideceğim:3 sonra da genel bi rapor veee açıklama kısmı olucak.
daha sonra da his durumu açıklamasıı
tarih- saat : 5 eylül 2020 02.16 başlangıç^_^
eeen kötüsüyle başlayacağım
DATE I : ege hasta oluyor
en korkunçlu date buydu sanırım çünkü egeyi en hasta gördüğüm günlerden biriydi bu gün sanırım en hasta gördüğüm gündü bu açıkcası öyle bulmayı da beklemiyordum ne bileyim 2 yılda-yakklaşık- o kadar hasta olmadı ki -nazar değmesin töbe töbe- olabilirmiş gibi gelmiyor hiç .. mdmdm neyse
egeye giderken mide bulantısı için ilaç almıştım kadın beni hamile sandı.. neyse minik detaydan sonra gittiğimde ege yazık yavrum boylu boyunca yatmış uyumaya çalısıyordu .. holden egenin odasına giderken de nejat amca seninki kötü dul kalcan gibi hoş olmayan ama seninki kelimesinden dolayı da hosuma giden espriler yaptı fjfjkdkfkde sonra ben bebeğimin üzerini değiştirdim o kadar üzücüydü ki ege sıkılıyorum sandı ama ne bileyim sevdiğin kişi kötüyken bi şey yapamamak çok can sıkıcı gerçekten ağlaswm ağlardım onu öyle bitkin halsiz görmek gerçekten en son isteyeceğim şey sanırım umarım ege o kadar az hasta olur ki -tüm ömrü boyunca- ben de üzülmem .. bi de meymunum ikide bir seni seviyorum sıkılıyorsun dimi öür dilerim diyip durdu :(((
egeye hiçbir şey yediremedim .. nejat amcayla aksam yemeği yedim ..
-aynı gün sütlacı veterinere götürüp keriz gibi 200 liramdan olmuştum .. kan aldılar bi de evladımdan-
~~~~~~~~~~~~~~
DATE II : egeyle kovan günü
bugün o kadar mutluydum ki neden bilmiyorum aklımda kalan şeyler çok nokta nokta üzerinden baya zaman geçti ama his olarak 8/10luk bi gündü hatta belki daha fazla egeyle kovana gitmiştik pizza ve bavyera günüydü masada yatarken yüzü o kadar güzeldi ki ya da bakışları gerçekten egenin yüzünü unutamayacağım anlardan biriydi... keşke sadece aklımda kalmasaydı :( umarım tekrar olur ve çekerim
sonra garson çocuk bana bir iki şey yaptı salak saçma sanırım egenin beni kıskandığı tek an .. djsjsdjdkd o kadar şirindi ki bi de kollarını bağladı falan .. meymun .♡ 10 15 dakika sonra çocuğun çorplarına laf etti gerçi babaanne çorabı gibiydi yanlış hatırlamıyorsam sinie bozucuydu sooonra oradan çıkıp çimlere oturmuştuk :'3 egenin kucağında yatmıştım gidene kadar.
güne puanım 637287638287918277637287638287918277/10
DATE NOTU: HANGİ DATE OLDUĞUNU HATIRLAYAMIYORUM SU AN AMA EGEYLE YÜRÜRKEN GOLDEN SÜRÜSÜ BULDUĞUMUZ DATE DE DELİ GÜZELDİ... bisürü köpeğimiz cardı ve yürüyorduk öylecee ♡♡♡
DATE III :egeyle martıya bindik date i
BU DA AŞIRIII GÜZEL Bİ GÜNDÜ
eguşşşla konakt buluşmuşştuk ilk denemeyi köprünün yanındaki martıda denedik olmadıı .. sonra beraber teknede balık ekmek yemişştiiik ve güzeldi gayet . özellikle sallana sallanaa denizde olması kısmı çok sevimliydi! sonraa bulduğumuz martıyla konaktan sevince kadar gitmiştik o kadar sevimliydi ki ilk başta dengede kalmak zordu ama sonradan alışılıyorduu caddede gitmesi deli keyifliydi. bunu da bi daha yapmak istedim çok
sooonra çimlerde oturmuştuk beraber ^^ bebek bacaklarını açmıştı ve ben arasına girmiştiim ~~ sonra teeeeekkkraaar konağa yürüdük ve bi yerde bira içtik beraber patates bok gibiydi ege niye hala yemeye devam ediyorsun dite kızmıştı... dmmsmsmsmdjdksldkx midesiz meymun aslı
güne dair üzüldüğüm tek nokta egeye sen mi ben mi gibi kısa sorular soruyordum ve bu soruda ege direkt sen demişti bense mutluysam sen değilsem kendim demiştim .. sonra bu cevabıma gerçekten üzüldüm acaba onu kırmış mıyımdır diye .. ama soramadım hiç
DATE IV : egenin ailesiyle tanıştım datei
ayyy en gerildiiğim günlerden biri.. o kadar korkmuştum ki anca bu kadar olur sanırım. gerginlikte değil tam olarak heyecan ve mahcup hissetmw ... ama deli zirvede dmdmjdj
gittim ilk başta çok azııcık denk geldik süleyman amcayla.. o gün ukulele de vardı yanımdaa egeyle beraber onunla uğraşıyorduk daha banaa toonlarca soeu sordu .. okulumun ne zaman bittiği dahil çünkü nejat amcaya da sözlediniz mi diye soruyordu ndjdjd bi ara ayşe teyzeyle gürcüce konuşmaya başladılar oralar gericiydi biraz ... dndnjdjdjkd daha sonra bi anda görüntülü aramalar başladı bu sırads eguşla puding yapıyorduk
teyzesi ve dayısıyla tanıştım eguşun .. teyzesi beni görünce maşallah maşallah yaptı umarım beğenmişlerdir de.. süleyman amca da arkamdan boyu boyuna falan demiş .. minik bi bebek kalsam da egenin yanında çıkmadan önce ayşe teyzeyle ege böcek öldürmeye çalıştı ve ben de onları izledim fjfmdkdk içeri gittiğimde nejat amca bana zeytinim dedi :'3 cute mom.
aileye kabul edilmek beni gerçekten mutlu ediyor gitmeyince sorulmak ya da sarma yapılınca ayşe teyzenin hemen beni çağırması . ege ses kaydı atmıstı ayşe teyze siz ayrılsanız da ayrılmasanız da aslı benim kızım olarak kalıcak diyordu ve ondan iyisini mi bulacaksın gibi mükemmel miinoşluğumu öven çwşitli cümleler gerçekten çok hoş ... ve mutlu edici
normalde evlilik şu bu beni gerse de o gün sanırım evliliğw bakışım 10 üzerinden 6 7 falandı :>
sanırım bu biraz da etrafımdaki gördüğüm evliliklerden dolayı oluşan bi korku.. gerçi egeyle su anda da evli gibi olsak da kdkkdd
SON DATE - V : ege dövme yaptırıyor
son date çünkü uykum gelmeye başladı .. ege okursa belki by zamana kadar olup aa şu günü unutmuşsun o gün de güzeldi dediği bi gün olur ve ben de eklerim ama şimdilik bu kadarrr
o gün sebepsizce mal başladı zaten sabah zilanı havaalanına bıraktım oradan optimuma gittim sevxana geçtim şu bu derken çok yorulduğum saçma bi gündü .
egeye yetişeyim diye saçma salak üç aktarma yaptım falan beraber para çektik dövmeyi yaptırdık -çok güzel oldu bu arada özellikle çalışanı falan gördükten sonra bazı kısımlardan korkmuştum amaa güzel geçti-
o gün biraz sinir bozucuydu da .. yankeeye gitmeden önce de meymun çocuk heyecandan falan sürekli elimi bırakıyordu zaten yol boyunca gerçi sarılması çok sevimliydi de neyse iyi yönw odaklanmayacağım sinirlendiğim kısmı anlatıcam
gittiğimizdw saçma kızlar vardı ve egeyi süzdüler onla bunla kavga edecek değilim ama salak ege de asla elimi tutmadığı etmediği için sürekli sırnaşmaya çalışan salak kız gibiydim .. böyle olduğum doğru yani da öylw görünmeyebilirdik .. ve bi ara kızla kesişiyorlar gibi geldi umarım öyle değildir allahım nolue amin .. çünkü bi ilişkideyiz ve egeye güvenmem lazım güveniyorum da ama o an gerçekten çok kötü hissetmiştim
~~~~~~~~~~~~
Normal raporlara geçiyoruz: geleceğe dair planlar -> ege dövme yaptırmak istiyordu yaptırdıı , motor istiyor ve sanırım arkadaşlarıyla vakit geçirmek .
k��zdığı şeyler : okulunu uzaktan yapan yök
kakül kestirdim , lens takıyorum,okulum uzaktan,işe girmeyi düşünüyorum -çünkü parasına sahip çıkamayan bi ahmağım- ve ehliyet planım var
~~~~~~~~~~~
hisler : bir şeylerin rayında gitmesi çok hosuma gidiyor ailesiyle iyi oluşum egenin de geleceğine beni koyması pek kavga etmememiz -ki keşke etsek çünkü eminim onun da bana kızdığı tonlaaarca şey vardır - gibii. saanırım 1.5 yıla girmiş bulunuyoruz. bilmiyorum bu çok güzel hissettiriyor
egeyi gerçekten çok seviyorum ama su an içinde bulunduğum durum çok saçma kendi kendime işin içinden çıkamıyorum çok stresliyim çok kaygılıyım . bizimkiler boşanabilir her şey belirsiz . babaanne konusu var -pazartesi günü taşınıyor-. okul açılmıyor . ilişki-arkadaşlar
her şey beni o kadar geriyor ki .. süreklş bir şeyler düşünüyorum uyuyamıyorum .asla twk taraflı bakmak istemiyorum olaylara çünkü bu salaklık olur . kolay biri değilim ve ege açısından çok şey bekliyor gibi durabilirim elimden geleni yapıyor olsam da
çünkü gerçekten egeyi ileride yanımda görmek istiyorum bu yüzden elimden geldiğince sıkmamaya olayları büyütmemeye bir şeyleri takmamaya çalısıyorum çünkü benim yanımda rahat olamayacaksa kimin yanında olucak
ama şu aralar çok yalnız hissediyorum ve bu beni yoruyor yani konusunu açmaya çalıştım ama ege pek ilgileniylr gibi değildi o yüzden paylaşamadım dinleyeceksin ! yapamadım sanırım djjdjdkd kafamın içi allak bullak olduğu için bazı şeylere daha fazla kırılıyor olabilirim veya daha fazla ilgi bekliyor olabilirim fakat bi şeyler için sürekli çabalıyor olmak beni yoruyor
gerçekten egenin eniştesiyle tanıştığım gün o kadar kırıldım ki egeye .. asla üşenmeden sadece 2 saatlik buluşma için bile 2 saat yol geliyorum .. bilmiyorum belki kendim büyütüyorum ama pantolon bile giymemişti :ı dndjdjjd beni bırakmayacağı o kadar belliydi ki durakları bahane etmesine gerek bile yoktu ..
neyse şu an taraflı veya bencil olabilirim daha iyi zamanımda tartıcam keşke o da bir şeyler söylese .. hareketlerime kızıyoe mu kırılıyor mu yoruluyor mu çünkü o söylemeden bilemem :<
heeeeeeer neyse .
beş eylül yirmiyirmi
tatlı bi enai olarak egeyi bu gece de çok seviyorum .
dediğim gibi malım
elimde değil
AAA SON OLAARSKKK
Egenin hasta olduktan sonra tekrar uyurgezerliği başladıı
bir de çocuklarla çeşmeye gideceklerdi maymunlar yolda kaldı izmirdeçevirmeye çıktılar jdksklsdkdjddkd keşke güzelce eğlenebilseydi :'(
saat : 03.26
0 notes
Text
TUNA’NIN NAZLI ŞEHRİ: BUDAPEŞTE
Budapeşte, 2016 Kış Gezimizin ilk şehriydi. Soğuğun böylesini Avrupa’da ilk defa görüyorduk. Güneş kendisi ara ara nazlı nazlı gösteriyordu. Ama yine de Budapeşte’de Ocak ayında içlik olmadan dolaşmak neredeyse imkansızdı diyebilirim. Biz Budapeşte gezimize 2 gün 1 gece ayırdık 🙂
Haydi Budapaşte şehrini tanıyalım sonra da gezilecek yerlere bakalım!
1. BUDAPEŞTE HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER Macaristan’ın başkenti, Orta Avrupa’nın tarihi dokusunu simgeleyen Budapeşte, Tuna Nehri’nin karşılıklı iki kıyısını kaplayan Buda ve Peşte şehirlerinden meydana gelmektedir. Bu şehrin tarihinde bizim yerimiz neymiş derseniz;
Osmanlı Dönemi Kanuni Sultan Süleyman tarafından ilk olarak 1526’da fethedilen Budin ve Peşte, bir buçuk asırlık bir Türk hakimiyetinden sonra 1686’da elden çıkmış. Türk idaresi sırasında, Karadeniz üzerinden Tuna yoluyla İstanbul’dan nispeten kolay ulaşılan bir beylerbeyilik merkezi olduğundan kolayca Türkleşmiş. Ticaret yollarının birleştiği bir yerde bulunan Budin ve Peşte, bir taraftan zengin bir ticaret şehri görünümü alırken, burada kurulan çeşitli vakıflar bu Orta Avrupa şehrine bir Osmanlı yerleşim merkezi manzarası verilmiş.
@Pinterest – Nevint Kurtay
1662 yılında burayı ziyaret eden Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde Budin ve Peşte’nin etraflı bir tasviri bulunmaktadır. Evliya Çelebi, Buda’da 25 cami, 47 mescit, 12 medrese, 16 mektep, 2 hamam, 8 kaplıca, 9 han, 1 saat kulesi ve 1 bedesten bulunduğunu bildirmektedir.
19. Yüzyıl 19. yüzyılda Macaristan’ın bağımsızlık mücadelesi ve modernleşmesi dönemin karakterini oluşturmuş. 1848’de Habsburglara karşı başkentte ayaklanma başlamış ve bir yıl sonra bastırılmış. Budapeşte 1867 Avusturya-Macaristan Antlaşması ile doğan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun iki başkentinden birisi olmuş. Budin ve Peşte’yi birbirine bağlayan ilk kalıcı köprü olan Zincirli Köprü de 1849’da açılmış. Peşte ülkenin idari, siyasi, ekonomik, ticari ve kültürel merkezi haline gelmeye başlamış.
20. Yüzyıl I. Dünya Savaşı’nın sonunda Avusturya-Macaristan İmparatorluğu yıkıldıktan sonra Macaristan Cumhuriyeti ilan edilmiş. 1920’de imzalanan Triyanon Antlaşması ise ülkenin bölünmesine ve Macaristan’ın nüfusunun ve topraklarının üçte ikisini kaybetmesine yol açmış.
@constanseuforia adresinden alınmıştır.
1944 yılında, II. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru, Budapeşte kısmen Britanya ve Amerikan hava saldırıları tarafından tahrip edilmiş. Ancak Zincirli Köprü’deki aslan heykelleri savaşın yıkımından kurtulmuşlar. 38.000’den fazla sivil çatışma sırasında hayatını kaybetmiş. Budapeşte’de bulunan 250.000 Yahudi nüfusunun %20 ila %40’ı 1944 ve 1945 başlarında Nazi soykırımı yoluyla ölmüş.
Tuna Nehri’nde öldürülen Yahudilerden çıkarılması istenen ayakkabıların anısına
23 Ekim 1956’da Budapeşte’de demokratik değişiklikler talep eden barışçıl gösteriler başlamış. Göstericiler Budapeşte radyo istasyonuna giderek taleplerinin yayınlanmasını istemişler. Yönetimse göstericilerin vurulması emrini vermiş ancak Macar askerlerse silahlarını göstericilere vererek binanın ele geçirilmesini sağlamışlar. 1987 yılında, Tuna kıyısındaki Buda Kalesi Dünya Mirası UNESCO listesine dahil edilmiştir. Andrassy Bulvarı (Milenyum Yeraltı, Hosok tere ve Városliget dahil) 2002 yılında UNESCO listesine eklenmiş.
2. BUDAPEŞTE’DE GEZİLECEK YERLER Budapeşte, pek çok tarihi olaya ev sahipliği yapmış, eski medeniyetlerden biri olarak oldukça önemli ve güzel değerler barındırmaktadır. Asırlık evler, sokaklar, binalar, birbirinden güzel köprüler, her meydanda, her köşede yükselen heykeller, geçmiş ve bugün, iç içe sakin ve sessiz akan zamanın tadını çıkartıyorlar.
‘Budapeşte Gezilecek Yerler‘ linkine tıklayarak detaylı gezilecek yerler listesine ulaşabilirsiniz.
3. BUDAPEŞTE NEREDEDİR? Macaristan’ın başkenti olan Budapeşte, Orta Avrupa bulunmakla beraber Macaristan’ın en büyük ve en kalabalık şehridir. Ayrıca Avrupa Birliği’ndeki en büyük yedinci şehirdir.
Kuzeyinde Slovakya, batısında Avusturya, güneybatısında Slovenya ve Hırvatistan, güneyinde Sırbistan, doğusunda ise Ukrayna ve Romanya ile komşudur.
4. BUDAPEŞTE’YE NE ZAMAN GİDİLİR? Nemli bir iklime sahip olan Budapeşte’de, yaz aylarında sıcaklık 25-30 derecelere çıkmakla beraber kış aylarında ise 0 mertebelerine kadar düşmektedir. Bizim gibi kışı şehri keşfedenler, ince ama kat kat giyinmeye dikkat etsinler. Hava koşulları gezinizi zorlaştırıyor gibi gözükse de gerekli kıyafet ve ekipmanlara sahipseniz kışın gezmenin tadına varabilirsiniz.
NOT:Ocak-Şubat aylarında içliksiz dolaşmak neredeyse imkansız diyebilirim. ayrıca eldiven/bere de şart!
5. BUDAPEŞTE’YE NASIL GİDİLİR? Budapeşye şehir merkezine 16 kilometre mesafede yer alan Ferench Lizst Uluslarası Havaalanı 3 defa üst üste Avrupa’nın en iyi havaalanı ödülünü kazanmıştır.
İstanbul’dan Budapeşte’ye olan uçuşlar gün aşırı (1 gün arayla) ve aktarmasız olarak yapılmaktadır. Pegasus ve Türk Hava Yolları İstanbul’dan uçuş gerçekleştiren havayolu firmalarıdır. Daha ucuza gideyim derseniz aktarmalı opsiyonlar da karşınıza çıkabilir. Bu durumlarda seçeneğiniz oldukça artmaktadır. Havaalanında şehir merkezine gitmek için Liszt Ferenc Airport 2 durağından 200E numaralı otobüse binerek 11 durak sonra Kőbánya-Kispest M durağında inip M3 metro hattına aktarma yapmalısınız.
6. BUDAPEŞTE’DE NEREDE KALINIR? Budapeşte her ne kadar ucuz sayılabilecek nitelikte olsa da, iş konaklamaya gelince durum biraz değişiyor. Budapeşte diğer Avrupa şehirleri gibi oldukça küçük bir şehir. Gezilecek yerleri ise genelde tek noktada toplanmış durumda. Hem gezilecek yerlerin Peşte tarafında olması hem de hotellerin neredeyse yüzde doksanının burada konumlanıyor olmasından benim tavsiyem daha hareketli olan Peşte tarafında kalmak.
This slideshow requires JavaScript.
Şehrin en pahalı konaklanabilecek hotelleri Tuna Nehri etrafında yer alan çok yıldızlı hoteller oluyor. Tabi ki biz gezginler buralara ancak nehri turlarken görüyoruz. Biz daha çok fiyat/performans odaklı hotel tercihi yapıyoruz. Merkezden çok uzaklaşmamakta fayda var, uzaklaştığınızda ise ulaşım altyapısı oldukça iyi olduğu için sıkıntı yaşamazsınız. Kahramanlar Meydanı civarındaki hotelleri, Terez ve Erszebet Bulvarları ve Nyugati ile Keleti tren istasyonlarına yakın bölgelerde yer alan hotellerde kalabilirsiniz. Bizim tercihimiz nehre yakın olan Hotel SasOne oldu. Konum olarak mükemmele yakın, her yere yürüyerek ulaşabilirsiniz. Kahvaltı da bizi fazlasıyla tatmin etti. Aynı zamanda hemen yakınında bir metro istasyonu da mevcut.
7. BUDAPEŞTE HAVAALANI/ŞEHİR İÇİ ULAŞIM Şehir içi ulaşım için en ideal yöntem metro ve tramvay, 3 farklı hatta çalışan metro ve 30 hatta sahip olan tramvayı kullanmak sizi trafikten kurtarmaktadır. Tramvay hatlarının duraklarında çalışma saatlerini gösteren bilgi panoları mevcut. En sık kullanabileceğiniz tramvay hatları; 2, 4, 6, 47 ve 49 numaralı hatlar. Zamanınız yoksa en azında Tuna Nehri boyunca ilerleyen 2 numaralı tramvay hattını kullanabilirsiniz.
Biz genelde enerjimizin yüksek olduğu sabah saatlerinde tempolu yürüyüşlerle gezilmesi gereken yerlere ulaştık. Akşam saatlerine doğru toplu taşıma kullanmaya başladık. Metro istasyonlarındaki bilet ofislerinden, otomatik makinelerden veya gazete büfelerinden bilet alabilirsiniz. Hemen hemen her metro istasyonunda biletleri kontrol eden memurlar yer almakta, bu yüzden biletsiz seyahat etme riskini almamanızı tavsiye ederim.
Tek kullanımlık bilet 350HUF, otobüs şoföründen alırsanız 450HUF, 10’lu bilet 3000HUF’tan satılmaktadır. Ulaşım aracına bindiğinizde biletinizi makineye okutuyorsunuz ve 60 dakika süresince seyahat edebiliyorsunuz. Metro ve tramvay haritaları için tıktık!
Avrupa’nın En Eski Metrosu M1 Metro Hattı Tarihi pastanenin tam karşısında Avrupa’nın en eski metro hattı M1 metro hattı bulunuyor. 2 Mayıs 1896 tarihinde açılmış olup Londro Metrosu ve İstanbul’da yer alan Tünel’den sonra dünyanın en eski üçüncü yeraltı raylı sistemi unvanına sahiptir. Hattın uzunluğu 4.4 km olup 11 istasyona sahiptir.
Vörösmarty ter de başlayıp Maxikoi ut’da bitmektedir. Hat boyunca aralarında Opera Binası, Kahramanlar Meydanı ve Szechenyi Termal Kaplıcalarının da bulunduğu Budapeşte’nin en önemli noktalarında durakları mevcut. Ayrıca metro istasyonlarının güzel bir çekiciliği bulunmakta. Fırsat bulursanız en az 1 kere binmenizi şiddetle tavsiye ediyorum.
8. BUDAPEŞTE MUTFAĞI Macaristan tarihine baktığımızda, şehre birçok devlet ve imparatorluğun hakimiyeti ve boyunduruğu altında bulunmuştur. Roma İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu, Avusturya Macaristan İmparatorluğu, Macaristan topraklarına bir zamanlar hakimiyet sağlamış imparatorluklar. Pek çok medeniyete ev sahipliği yaptığı için zengin mutfak kültürüne sahiptir. Macar mutfağında; Osmanlı, Avusturya, İtalya, Almanya ve Fransa mutfağından etkiler görülmektedir.
Macar mutfağı denince ilk akla gelecek olan baharat Paprika, yani acı biber. Acı biberle Osmanlı egemenliğindeyken tanışmalarına rağmen yemeklerinde kullanmayı hemen benimsemişler. Ancak hemen biz orada ne yiyeceğiz diye düşünmeyin 🙂 Bildiğimiz acı biber yerine tatlı paprika olarak kullanımı daha yaygın.
Kahvaltı Bir çok Avrupa şehrinde olduğu gibi burada da kahvaltı çok fazla çeşide sahip değil. Macarlar genelde bir poğaça ve yanında bir kahve ile kahvaltılarını yapıyorlar.
Çorba – Gulaş Çorbası Macar mutfağının ilk akla gelen yemeklerinden; Gulaş Çorbası. Her yörenin kendine özgü bir gulaş çorbası olsa da otantik gulaş çorbasında sığır eti, patates, domates, kırmızı ve yeşil biber, soğan ve bol baharatla yapılıyor.
Sebze Yemeği – Főzeléks Macar mutfağına Hopsburgların kazandırdığı bir sebze yemeği de főzeléks. Soğan, haşlanmış ya da kızartılmış bezelye, taze fasulye, kabak ve mercimeğin sütlü bir sosla karıştırılmasıyla hazırlanıyor.
Paprika Macar mutfağının olmazsa olmazlarında paprika, bir çeşit biber türü. Macarlar, 150 yıllık Osmanlı hakimiyeti döneminde tanıştıkları paprikayı, neredeyse tatlılar dışında hemen her yemekte kullanıyorlar. Uzun zaman adı ‘török bors’ yani Türk biberi olarak telaffuz edilen paprikanın hem acı hem de tatlı olanı, kuru veya taze olanı var. Acı olan bizdekiler gibi ağızda keskin ve kimilerini rahatsız edecek bir tat bırakmıyor.
Tokany Macar yemekleri arasında susuz olmasıyla diğerlerinden ayrılan tokany, etlerin şerit biçiminde doğranarak paprika ve karabiber ile pişirilmesiyle yapılıyor. Tokany aslında gulaş çorbasının susuz şekli de denebilir. Bol baharatla servis edilen yemeğin yanında isteğe göre krema da eklenebiliyor.
Tatlı – Kürtős Kalács Tatlı olarak hem Prag hem de Budapeşte’de tam olarak Türkçe ismini bulamadığım bir ihtimal Makara diyebileceğimiz; şekerli, mayalı hamurdan merdanenin etrafına sarıp pişirerek kendine özgü şekli olan bir tatlı. Üzerine kakao, tarçın veya vanilya dökülerek çeşitlendirilebiliyor.
Tatlı – Palaçinka Bir başka Macar tatlısı da Palaçinka. İçine dövülmüş ceviz ve toz şeker serpip, ısıtarak yedikleri Palaçinka’nın üzerine ise sıcak çikolata sosu dökülebiliyor.
9. BUDAPEŞTE’DE ALIŞVERİŞ Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de alışveriş anlamında çeşitli seçenekler mevcut. Şehrin en önemli alışveriş caddesi Váci Utca olarak biliniyor. Burası ve etrafındaki birçok cadde turistlerin uğrak noktası olmuş durumda. Sadece yayaların kullanımına açık olan cadde, Vörösmarty Meydanı’ndan başlamaktadır. Çok sayıda restoran, cafe, mağaza ve butik bulunan cadde alışveriş için ilk adres. Ayrıca Margit Köprüsü’nden başlayan ve 4 kilometre uzunluğa sahip Nagykörút’de bir diğer alışveriş bölgesi olarak öne çıkıyor.
Budapeşte’de birçok yer Pazartesi-Cuma günleri saat 10.00’dan 18.00’e kadar açık. Ancak büyük marketler ve AVM’ler bu saati 21:00’e çekebiliyor. Cumartesi ise dükkanlar saat 10:00-13:00 arası hizmet veriyor. Pazar günleri ise çoğu dükkan kapalı. Hafta sonu Budapeşte kaçamağı yapacakların dikkatine. Alınacakları pazar gününe bırakmayın!
10. BUDAPEŞTE İLE SAAT FARKI Türkiye 2016 Eylül itibari ile UTC+3 saat diliminde ve Budapeşte UTC+2 saat dilimindedir. Hal böyle olunca 1 saat zaman farkı vardır. Budapeşte’nin saati Türkiye’ye göre 1 saat geridedir.
11. BUDAPEŞTE PARA BİRİMİ Avrupa Birliği’nde olup ancak Euro kullanmayan ülkelerden birisine daha geldik 🙂 Macaristan, kendi para birimi olan Macar Forinti yani kısaltılmış adıyla HUF kullanmakta. 2017 Kasım itibari ile 1000HUF, yaklaşık 14 TL’ye karşılık gelmektedir. Her geçen gün global piyasada değer kaybeden Türk Lirası umarız tekrardan güçlü konuma gelir. İki sene öncesinde 1000HUF’u 10 Türk Lirası’na satın alabiliyorduk.
Türkiye’de bu para birimini bulmak çok zor, Aksaray, Eminönü civarlarında bile bulunmuyor. Kış seyahatimizde Budapeşte sonrası Euro kullanılan ülkelere de gideceğimiz için biz gitmeden Euro yaptırdık. Havaalanlarında zorunlu olmadıkça para bozdurmamanızı tavsiye ederim. İdeal olan şehir içinde, çok turistik olmayan bir döviz bürosundan döviz değişimi yapmak. Kısaca, bir miktar komisyon almalarına rağmen şehir içindeki bürolar, diğer yerlerden çok daha uyguna gelmektedir.
12. BUDAPEŞTE FAYDALI BİLGİLER Budapeşte, birçok Avrupa şehrine göre daha güvenli, ancak turistleri hedef alan kötü niyetli kimseler de yok değil. Öncelikle kalabalık caddelerde ve metro istasyonlarında ceplerinize dikkat edin. Yan kesicilik vakaları her geçen gün artıyor. Yangın: 105 Polis: 107 Ambulans 104
13. BUDAPEŞTE İÇİN VİZE GEREKLİ Mİ? Evet, Macaristan’a gitmek için Schengen vizesi almak gerekmektedir. Yeşil (Hususi) ve Gri (Hizmet) pasaportlara vize uygulanmamaktadır. Bordo (Normal) pasaporta vize istenmektedir. Schengen Vizesi başvurusu için tıktık! Schengen Vizesi gerekli evraklara da buradan ulaşabilirsiniz.
14. BUDAPEŞTE’DE BİSİKLET Budapeşte şehrini bisikletle keşfetmekte ayrı bir keyif olacaktır. Özellikle Tuna Nehri çevresinde bu keyfi yaşamak lazım. Bisiklet için Peşte tarafı düz bir alanda olduğu için daha ideal ve bisikletle rahatça gezebilirsiniz. Buda tarafı ise biraz daha tepelerden, inişli-çıkışlı yollardan oluşuyor. Bu yüzden Buda tarafını bisikletle pedallamak zorlayıcı olabilir.
Sosyal medyada da varız. Tanısanız seversiniz. 🙂 Instagram Facebook
Budapeşte, Tuna Nehri’nin karşılıklı iki kıyısını kaplayan Buda ve Peşte meydana gelmektedir. TUNA'NIN NAZLI ŞEHRİ: BUDAPEŞTE Budapeşte, 2016 Kış Gezimizin ilk şehriydi. Soğuğun böylesini Avrupa'da ilk defa görüyorduk. Güneş kendisi ara ara nazlı nazlı gösteriyordu.
#1. BUDAPEŞTE HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER#Çorba - Gulaş Çorbası#BUDAPEŞTE HAVAALANI/ŞEHİR İÇİ ULAŞIM#BUDAPEŞTE MUTFAĞI#BUDAPEŞTE NEREDEDİR?#BUDAPEŞTE&039;DE NEREDE KALINIR?#BUDAPEŞTE&039;YE NASIL GİDİLİR?#BUDAPEŞTE&039;YE NE ZAMAN GİDİLİR?#budapeşte#budapeşte gezi rehberi#Budapeşte gezilecek yerler#Budapeşte Kalesi#Gulaş Çorbası#Paprika#Sebze Yemeği - Főzeléks#Tatlı - Kürtős Kalács#Tatlı - Palaçinka#Tokany#TUNA&039;NIN NAZLI ŞEHRİ: BUDAPEŞTE#Váci Utca Caddesi
0 notes
Photo
Kan yapacak tatlılarıyla meşhur 4 muhteşem tatlıcı: Havalar soğudukça tatlı ihtiyacımız da arttı tabii... Çünkü vücudumuzun kendini sıcak tutabilmesi için enerjiye ihtiyacı var. Bu enerjiyi alabilmenin en kolay yolu ise tabii ki birbirinden lezzetli tatlılar. Yoksa canımız çektiğinden değil yanlış anlaşılmasın. Maksat ısınmak… İşte bu talebe en iyi şekilde cevap verebilecek İstanbul’un meşhur tatlı durakları… https://www.haberdex.com/magazin/Kan-yapacak-tatlilariyla-meshur-4-muhtesem-tatlici/604651?utm_source=Tumblr&utm_campaign=604651&utm_medium=sosyal
0 notes
Text
San Sebastian (Donostia), Atlas Okyanusu Kıyısında Turizm, sanat ve gastronominin merkezi bir kent. Küçük Rio gibi bir ünvanı var. San Sebastian halkı “doğadan ve yaşamdan keyif alma” ilkesiyle bütünleşmiş durumda. Lezzetin Kraliyet adresleri San Sebastian’da… Denizin mis kokusu, çiçek kokuları, yemek kokuları ile bütünleşmiş San Sebastian’da. İspanya’da özerk Bask Bölgesi Guipuzcoa’da yer almakta. Fransa sınırına oldukça yakın. Uzun soluklu yazlarının altın kumlu plajları oldukça kalabalık ve 4 mevsimi ayrı güzel diyor müdavimleri ve yerli halkı. Yemek tutkunlarının favori şehri burası, her sokakta bu sinerjiyi hissediyorsunuz. San Sebastian aynı zamanda festivallari ile de pek ünlüymüş. 20 Ocak Tamborado Festivali Ağustos ayında meraklılarınca takip edilen caz festivali Eylül ayında dünyaca ünlü Sinema festivali 21 Aralık’ta harika bir şenlik varmış San Sebastian’da aklınızda olsun Dünyaca ünlü bir aşçılık okulu var San Sebastian’da, burada eğitim almak prestij diyorlar. Ülkemizden Bilbao’ya direk uçuş ile ulaşabilirsiniz San Sebastian’a. Bilbao’dan, San Sebastian’a (mesafe yaklaşık 95km.) tren (oldukça sık var), otobüs ya da araba ile ulaşabilirsiniz.
SAN SEBASTIAN GEZİLECEK YERLER Şehrin sokaklarını keşfedin ve sahilde uzun uzun yürüyün. PARTE VIEJA : Şehrin görülesi eski bölgesi CONSTITUCION MEYDANI : Şehrin canlı ana meydanı BELEDİYE BİNASI EL BUEN PASTOR KATEDRALİ MERYEM ANA KİLİSESİ SANTA MARIA SARNICI LA CONCHA PLAJI : Dünyaca ünlü güzellikte bir plaj LİMAN ONDARRETA PLAJI MİRAMAR SARAYI MODERN SANATLAR MÜZESİ SAN TELMO MÜZESİ : Bask kültürüne ait bir müze burası SAN SEBASTIAN AKVARYUMU DENİZCİLİK MÜZESİ URGULL TEPESİ : 12m’lik İsa Heykeli ve heykelin hemen altında bulunan minik müze, tepenin manzarası eşsiz güzellikte
GETARIA San Sebastian’a 20dk. uzaktaki şirin kasaba BALENCIAGA MÜZESİ : Moda sanatçılarının önemli müzesi ELKANO : Michelin yıldızlı restoranın kalkan lezzeti oldukça meşhur
SAN SEBASTIAN NE YENİR ? San Sebastian en çok Michelin yıldızlı restorana sahip kent ünvanlı DENİZ ÜRÜNLERİ BALIK KARİDESLİ VE AHTAPOTLU PİNÇO MORİNA BALIĞI KÖFTESİ DOMATESLİ YAHNİ ARROZ CON LECHE : Sütlaç gibi pirinçli sütlü tatlı PANTXINETA TATLISI PİNÇO : Bask Mezesi, Pinço barlar çok popüler San Sebastian’da, İspanyolların tapas’larının San Sebastian’daki adı Pinço TXALUPA BAR : Pinçoları oldukça leziz LA BRETXA LEZZETLERİ HOTEL MARIA CRISTINA : Lezzet durakları eşsiz BARTOLO : Yemekleri çok leziz ATARI : Pinço için harika bir adres, tatlıları da denemelisiniz ARZAK : ELENA ARZAK 150 yıllık yemek geleneğini devam ettiren bir şef BORDO BERRI : Özgün mönüsü, yemekleri ve özellikle risotto muhteşem PLAZA DE LA CONSTITUCUON MEYDANI CAFELERİnde mutlaka bir mola vermelisiniz
SAN SEBASTIAN NE ALINIR ? ESKİ ŞEHİR SOKAKLARI HEDİYELİKÇİLERİ, BUTİKLERİ GROS BÖLGESİ : Antikacılar ve sanat galerilerinin adresi LA BRETXA DÜKKANLARI SÖRF EKİPMANLARI SAN SEBASTIAN PARFÜMÜ : Şehre özel bir parfüm IDIAZABAL PEYNİRİ : Özellikle risottoda harika bir lezzet sağlıyor SAFRAN TXAPELA ŞAPKALARI ANAHTARLIKLAR MAGNETLER KİTAP AYRAÇLARI
FOTOĞRAFLAR – PHOTOS
SAN SEBASTIAN San Sebastian (Donostia), Atlas Okyanusu Kıyısında Turizm, sanat ve gastronominin merkezi bir kent. Küçük Rio gibi bir ünvanı var.
0 notes