#tarihten alınacak dersler
Explore tagged Tumblr posts
Text
İLK OĞUZLARDA EVLENME GELENEĞİ
İslamiyet öncesi Oğuz boylarında akraba evliliği yoktur.
Günümüz Oğuzları yani bizlerde olan akraba evliliği, bize Arap kültüründen geçmiştir.
Bir Ulusun seçtiği din her yönden o Ulusu etkiler. Konumuza örnek vermek istersek, İslamiyet öncesi Oğuz boylarında şöyle evlendirme olurdu.
Avşar boyu'nun (a) oymağından, ( b) obasından (c) gurubuna mensup evlenme zamanı gelmiş bir delikanlı, önce gurub ( beyi) sonra oba ( beyi) ve oymak beyinden izin alırdı. Diğer Oğuz boylarındaki evlenme yaşı gelmiş kızlara yönlendirilen bu Avşar delikanlısı, misal Kayı boyunun bir obasına varır orda kendine kız seçerdi.
Seçtiği kız'ın şartlarını kabul ederse evlilik gerçekleşir ve düğün olurdu.
İslâmiyet öncesi Oğuzlarda ( çocuk yaşta ve rızası olmadan) evlendirme yoktur. Yani onbeş yaşındaki bir kıza kırk yaşındaki bir erkeğin talib olması yasaktı.
Dahası Oğuzlar ( töre) ile hareket ederdi. İslâmiyet öncesi Oğuzlar'da ( Başlık parası yoktu) ve kız tarafı cehiz hazırlardı.
Kilim, çadır eşya gibi o döneme uygun eşyalar kız'ın cehizi olarak kabul edilirdi.
Yuvayı dişi kuş kurar deyimide bunla alakalıdır. Oğuz kızları kendilerini Şahin gibi görür ve hangi kayada yuva kuracaksa kendi belirlerdi.
İslamiyet öncesi Oğuzlar'daki bu evlendirme geleneği Türkmenistan, Azerbaycan'da halen devam eder.
Türkmenistan'da akraba evliliği yoktur.
Azerbaycan'da ise kız tarafı cehiz verir oğlan tarafı cehiz almaz. Bu konular üzerine paylaşımlar yapacam ilerleyen zamanda ve ilk Oğuzları bilmenizi isterim.
Yararlanılan kaynak: Osman Karatay/ ilk Oğuzlar
#tarihnotlari#tarihten alınacak dersler#tarihsel#tarihtebugün#tarih#turkic#turkish#türk kızı#eski türk filmleri#türk postları#genel kültür#kültürel miras#kültür sanat#oğuzlar#turkce
6 notes
·
View notes
Text
" Ben ölünce tahta kim geçecek?"
"Ben"
"Ya halk senin arkandan gelmezse?"
"O zaman senin arkandan gelirler."
5 notes
·
View notes
Text
Tarihten Alınacak Dersler
PULİTZER ÖDÜLLÜ DURANT ÇİFTİNİN 40 YILLIK ÇALIŞMALARINI DERLEDİĞİ TARİHTEN ALINACAK DERSLER RAFLARDA! Epsilon, Pulitzer ödüllü tarihçiler Will ve Ariel Durant’ın, insanlık tarihi üzerine 40 yıllık çalışmalarını damıttığı Tarihten Alınacak Dersler adlı kitabını Türkiye’deki okurlarla buluşturuyor. Tarihten Alınacak Dersler, 5.000 yıllık dünya tarihinde gözlemlenen konu ve dersleri coğrafya,…
View On WordPress
0 notes
Text
İnsanlık üzerine 40 yıllık çalışmalarını damıttığı Tarihten Alınacak Dersler kitabı
İnsanlık üzerine 40 yıllık çalışmalarını damıttığı Tarihten Alınacak Dersler kitabı
Tarihten Alınacak Dersler, 5.000 yıllık dünya tarihinde gözlemlenen mevzu ve dersleri coğrafya, biyoloji, ırk, kişilik, ahlak, din, iktisat, sosyalizm, devlet, savaş, büyüme ile çürüme ve ilerleme üzere on iki farklı bakış açısıyla gözden geçiriyor. Çiftin, dünya tarihini anlatan Medeniyetin Hikayesi serisinin rafine bir özeti niteliğindeki kitap, her meskenin kitaplığında bulunması gereken bir…
View On WordPress
0 notes
Text
Yakın tarihten kavramsal içeriğe alınacak önemli dersler – Özkan Yıkıcı
En başta Kıbrıs’la başlayalım: Bizler ve direk adamızla alakalı olan en azından aydınalr veya demokrat geçinenler, gerekli yaşananlarla sonuçlara ulaşsaydılar, şimdiki bölgesel hegemonyaya böylesi kısır bakıp cihaletleşen militarislikle yaklaşmazlardı. Kendine yine ayni kavramlarla etiket koyanlar; Faşizmi, Emperyalizmi kurumsal içerikle, yaşanan koşullara göre kavrasalardı, yakın tarih…
View On WordPress
0 notes
Text
Dünya’nın en güçlü kadını olarak tanımlanan Kraliçe 2. Elizabeth ‘e ders niteliğinde sözler ;
“İnsan onurlu doğar. Ve hiçbir insanın kraliçelerin vereceği onura ihtiyacı yoktur!”
Sembène, 1997 yılında İngiliz Kraliyet Ailesi Özel Onur Ödülü‘ne layık görüldü. 74 yaşındaki yazar, törene katıldı, kürsüden Kraliçe II. Elizabeth’in yüzüne karşı, dünyayı şok eden şu konuşmayı yaptı ve ödülü almadan salonu terk etti:
“Konuşmama İngiliz dilinde devam etmeyeceğim için hepinizden özür dilerim. Sizin topraklarınızdayım ve sizin sahibi olduğunuz sistem içinde, sizin tarafınızdan payelendiriliyorum. Ancak asıl konuşmam kendi öz dilimde olacaktır. Merak edenler, konuşmamın İngiliz diline tercümesini koltuklarında bulabilirler…
İngilizler geldiklerinde ellerinde İncil, bizim elimizde topraklarımız vardı. Bize, gözlerimizi kapayarak dua etmesini öğrettiler. Gözümüzü açtığımızda ise; bizim elimizde İncil, onların elinde topraklarımız vardı…
İngilizlerin dinini, dilini öğrendik. Uzak dünyadan gelen yeni dil ve din bizi hep çalışmak zorunda kalan itaatkâr köleler yaptı. Özgürlük için her karşı geldiğimizde, bizi birbirimizle savaşmak için ikna ettiler ve silah verdiler.
İngilizler gelmeden önce topraklarımızda sadece kavga vardı. İngilizlerin kutsal dini bizim kavgacılığımızı kullandı; evlatlarımızı savaşçı yaptı. Hem de sadece kendi kardeşleriyle savaşan, dünyayı İngiliz dilinden ve İncil’den ibaret sanan vahşi savaşçılar...
Hastalıklar yaydılar.
Ne olduğunu bilmediğimiz içeceklerle bizleri hasta ve zayıf yaptılar. Atalarımızı zincirleyerek büyük şehirlerine köle olarak götürdüler. O büyük binaları, caddeleri, tünelleri ve kiliseleri, insan etinin üzerine inşa ettiler…
Kendilerini temizlemek içinse sanatçılarına fikir adamlarına, "sadece kendilerini kapsayan insan tariflerini" yaptırdılar.
Her çeşit yiyeceklerin büyüdüğü topraklarımıza ilaçlar döktüler. Toprağın altındaki yanıcı siyah cehennem kanı (petrol) için bizleri öldürdüler. Büyük acılar ve ölümcül işkenceler ördüler…
Her gelen gemiden kıyılarımıza hep ikiye bölünmüş tekneler yanaştı. İlk gelenler zulüm ettiler, arkadan gelen arkadaşları zulmü durdurma vaadiyle bizleri ele geçirdiler. Bugün gelenler de aynı sistemle hala işgale devam etmekteler…
Yeni ilaçları, biyolojik silahları ve hastalıkları deneyen gönüllü doktorlarınızı istemiyoruz❗
Emperyalist sisteminizde geri dönüşüm ekonomisiyle aslında sömürü olan yiyecek yardımlarınızı kabul etmiyoruz❗
Birbirimizi anlamamızı zorlaştıran, şarkılarımızı ve masallarımızı unutturan fakir dilinizi reddediyoruz❗
Çağdaş dünya daveti içindeki, bizi zorla şekillendiren yüzeysel sanat kuramlarınıza karşı çıkıyoruz❗
Özgürlüğümüzü ilan ediyor, Afrikalı insanlar olarak doğduğumuzu ve Afrikalı ölmek için de bütün Avrupa’yı topraklarımızdan kovuyoruz❗
Birbirimizi öldürelim diye bize öğrettiğiniz ırkçılığı, Felsefe adına önümüze sürdüğünüz batının sığ kafalı laflarını, Hukuk adına yaptığınız bütün şovenistliklerinizi ve sanat diye dayattığınız bütün estetik öğretilerinizi Afrika topraklarından silene kadar Afrika sizinle savaşacaktır❗
Siz kabul etmeseniz de bir Afrikalı en az dünyanın herhangi bir yerindeki bir batılı kadar onurludur❗
İnsan onurlu doğar. Ve hiçbir insanın kraliçelerin vereceği onura ihtiyacı yoktur‼️”
Sembene 1923’de doğdu, 2007’de öldü.
Senegal sanat tarihinin en ünlü yazarı, senaristi ve yönetmenidir.
Ancak onu ‘çok özel biri’ yapan şey, bu yeteneklerinden veya yazdığı God’s Bits of World (Tanrı’nın Dünya Bitleri), Xala, Black Docker (Siyahi Liman İşçisi) gibi kitaplardan veya yönettiği onlarca filmden biri değil.
Sadece bir tepki, bir protesto eylemi, onu olduğundan daha ünlü ve çok daha özel bir sanatçı yaptı.
#tarih#kraliçe#kraliyet#ingiltere#afrika#onur#postlar2m#postlarım#tarihtebugün#tarihsel#tarihten alınacak dersler#tarihnotlari#elizabeth
0 notes