#siyasi
Explore tagged Tumblr posts
apollonsstuff · 29 days ago
Text
Öfkeyle bağıran iki ses vardı, hepsi aynıydı. Artık domuzların yüzlerine ne olduğu belliydi. Dışardaki hayvanlar bir domuzlara bir insalara bakıyorlardı ama hangisinin domuz hangisinin insan olduğunu söylemek mümkün degildi
George Orwell Hayvan çiftliği
8 notes · View notes
Text
instagram
Katiller el kaldırsın.
Ellerindeki kan sadece kedinin, köpeğin kanı değil. Ellerindeki kan onlarca saat çalışmasına rağmen hâlâ açlık ve yoksulluk sınırının altında köle gibi çalışan milyonlarca emekçinin kanı. Ellerindeki kan son 10 yılda iş cinayetine kurban giden 700’den fazla çocuğun kanı. Ellerindeki kan affedip sokaklara saldıkları katiller tarafından öldürülen kadınların, gençlerin kanı. O kan asla temizlenmeyecek. Bir avuç asalak zenginin iktidarını korumak için her türlü pisliği yapmayı göze alanlar, üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin ellerindeki kanla anılacaklar.
#5199uYaşat #YaşamHakkı #DevletYaşatır #5199uUygula #CaydırıcıCeza #BizideUyutun #AdaletleYaşat #KomisyonuAç #YasayıGeriÇek #ÖldürmeYaşat #HayvanHakları #Adaletİstiyoruz #KatilBelediyeler #DerdimizAdalet #Çözümİstiyoruz #YasaGeçirilemez #ZulmüDurdurun #HayvanDüşmanı #BanaGözKulakOl #SessizlerinSesiyiz #YasaDeğilKatliam #YasaDeğilCinayet #Köpek #Köpekler #BarınakGerçekleri #HalkıDuyErdoğan #MassacreinTurkey #HerYerSuçMahalli #KüreselOyunuBoz #ÇözümÖlümDeğil #habertürkBOYKOT #BelediyeGerçekleri #BarınaktaÖlüyoruz #HayvanDüşmanları #KomisyonuHalkaAç #KısırlaştırAşılatYaşat #KatliamaOrtakOlma #HerYerdeKatliamVar #BarınakÖlümDemek #BaşıboşİnsanSorunu #TürkiyedeKatliamVar #GerekenCezaVerilsin #Madde6yaDokunma #KatliamıYasalaştırma #YaşatanYasaİstiyoruz #YaşamEnTemelHaktır #YaşamHakkıKutsaldır #UyutmakÖldürmektir #KatliamYasasınaHayır #HayvanaŞiddeteHayır #HayvanaŞiddetSuçtur #HayvanKatliamınaSon #BarınaklarÖlümKampı #ŞiddetiAdaletBitirecek #VicdanınSesiAnkarada #HayvanlarıÖldürmeyin #6ıncıMaddeyiKaldırma #HayvanlarİçindeAdalet #KatliamdanYasamıOlur #AykırıToplamayıDurdur #ŞimdiDeğilseNeZaman #SokaktayımYanındayım #BarınaklardaKatliamVar #5199BilimselÇözümdür #SoykırımdanYasaOlmaz #YasalarÖldürmezYaşatır #KısırlaştırÜretimiDurdur #YavruKedi #KediYavrusu #HayvanlaraDokunmayın #6ıncıMaddeyeDokunma #ÖldürenYasaİstemiyoruz #HayvanaBelediyeVahşeti #KatliamVarSusmaTürkiye #BarınakDeğilÖlümKampı #BarınaklarÖlümKampıdır #KatilBelediyeİstemiyoruz #insan #insanlar #insanlık #HayvanlarYaşamakİstiyor #HayvanHaklarıAnayasaya #KöpeklerMahalleSakinidir #KısırlaştırAşılatYerineBırak #ÖlümBarınaklarıKapatılsın #TamKadroMeclisteHayırDe #ÖlümDeğilÇözümİstiyoruz #ŞiddetinHerTürlüsüneHayır #MahalleSakinimeDokunma #HayvanKatliamıİstemiyoruz #KısırlaştırAşılatYerindeYaşat #6ıncıMaddeKırmızıÇizgimiz #KatliamYasasınıTanımıyoruz #TümBarınaklardaKatliamVar #KediKöpekKatliamınaDurDe #YavruKöpek #KöpekYavrusu #YasayıGeriÇekKatliamaHayır #YasalHayvanKatliamınaHayır #TürkiyedeHayvanKatliamıVar #SokakHayvanlarınıKoruyalım #Uyutamazsın #Öldüremezsin #YasayıGeriÇekKatliyamaHayır #SokakHayvanlarıSahipsizDeğil #ÜlkedeHayvanlaraSoykırımVar #SokaktakiCanlarıUnutmayalım #SokakHayvanlarıYalnızDeğildir #SokakKöpeği #SokakKöpekleri #SokakKöpekleriniÖldüremezsin #KöpekBahaneKirliOperasyonVar #SokakHayvanlarınıÖldüremezsin #Toplayamazsın #Hapsedemezsin #BelediyelerCezaKapsamınaAlınsın #ÖldürenDeğilYaşatanYasaİstiyoruz #Açlık #Açız #Susuzluk #Susuyoruz #BelediyelerCezaKapsamınaAlınmalı #Sevap #Günah #İbadet #DilsizKullar #Müslüman #Müslümanlar #Müslümanlık #Güçlü #Zayıf #Merhamet #Haram #Helal #Kedi #Kediler #SokakKedisi #SokakKedileri #BurasıTürkiye #TürkHalkı #Türkİnsanı #TürkMilleti
5 notes · View notes
ghosttarmy · 4 months ago
Text
Kasapların tartıştığı yerde koyunların taraf tutması koyunların kaderi değiştirmez.
4 notes · View notes
hallolmadiyunus · 2 years ago
Text
LSKXPDÖCPDMCPDMCPDND
24 notes · View notes
fikirlerim · 2 years ago
Text
SEÇİM SONUCUNU DOĞRU OKUYALIM VE EMPATİ YAPALIM
Her şeyden önce şunu söylemek isterim ki yaşanan büyük hayal kırıklığının sebebi beklentinin ��ok büyük olmasıdır.
Halbuki bu seçim sonucu başarısızlık değildir. Eskiye nazaran alınan oylar artmıştır. Daha önce 2.seçime kalınamamışken bu sefer kalınmış olması bir başarıdır.
O yüzden hayal kırıklığının etkisiyle yıkılmaya gerek yoktur. Desteklemeyen insanlara saldırmak ise tamamen yanlıştır. Sosyal medyada onları aptal, cahil diye nitelendirip küçümseyen yorumlar yazmak, hele hele deprem zamanı yapılan iyilikleri başa kakmak son derece ayıptır.
Kılıçdaroğluna oy vermeyen herkes cahil ya da aptal değildir. Bunun başka sebepleri vardır. Dindar insanlar cumhurbaşkanı erdoğan öncesindeki aşağılanmışlıklarını unutmamışlardır. İkinci sınıf insan muamelesi gören dindar halk,cumhurbaşkanı Erdoğan sayesinde kendini değerli ve güçlü hissetmiştir.
Eğer bu konu üzerine düşünülür ve onlara samimi olarak değer verilirse bu seçim olmasa bile ileriki seçimler mutlaka kazanılır…
10 notes · View notes
alone7mermaid · 2 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
7 notes · View notes
seslimeram · 8 months ago
Text
Direniş Oyunu Bozar!
Tumblr media
Hayata karşıt olup, onu her gün sınırlandıran, her an yeniden biçimini / şablonunu / şekli şemailini bozan, eğen bir ülke gerçekliğimiz artık. Seçim tahayyülü içerisinde herkeslere pay edilen vaatler, bol keseden atılan nutuklar o gerçekliğin başka bir suretle ilerletilmiş olduğunu göstere gelir. Sanılanın da ötesinde bir hızla hayat erimi çürümeye terk edilir iş bu menzilde. Belirgin olan tehdit, tahakküm, terör üçlemesi içinde kuşatan, atılan tutulan her vaadin bir bedele dönüştürülmesi var edilir. Vaat, nutuk, seslenişler birer pranganın ta kendisi kılınır. Tehdit, tahakküm ile hayatın biçimlendirilmesi aralığında gerçek ve yalın bir yıkıcılık bina edilir. Dönüşüm, devinim, yönelim ile birlikte bir müşterek yaşam idesi muhafaza etmek yerine onu topyekun çürüten bir yönelim var ettirilir. Bugünün yeni nam ülkesinin doğrultusu / benzersiz değil doğrudan sürgit yinelenen bir tahakküm veçhesinin aralıklarında dolanmaktadır. Bütünüyle baş efendinin tahayyülü doğrultusunda belirgin bir oyun parkına dönüştürülen, ketum değil basbayağı kötücüllüğün savunulduğu bir yeri bildiren garabetliklerle hayatın sınırlandırılması kesintisiz kılınır. Budur bu kadardır şu yer, bu ülkede sıradana verilen değer, hakikaten!
Ardışık kılınmış olagelen verin yetkiyi görün etkiyi seslenişinin her nasıl bir gasp pratiği olduğu daha seçime günler kala var edilmiş olagelen tehditlerden, ortaya salınmış olan ol bakanların devletin tüm imkanlarıyla saldırmalarından belirgin okunabilir. Şiddeti, ötekisi olarak anılana nefreti, kesintisiz bir kini, linci pratik olarak ele alan, bunu reva görebilme halini çoktan aşarak daha dipsiz, yalın bir karanlığın binasına düşen bir iktidar için her an, her gün yepyeni bir yıkımın tezgahta işlendiğini görebiliriz. Düzen, yeni diye anılanın var ettiği açmazlar günbegün artık gırtlağı aşan bir sorun yumağını imlerken, bütün bunların hiç yaşanmadığı intibasını var edebilmek, konuşturmamak için seçim heyulası içerisinde onlarca taklalar atılır. Hırslarından, koltuk sevdalarından, memleketi söğüşleme halinden başkasına bel bağlamayan, bir umut taşımayan aklın sunduğu her şey basbayağı o eğilip, çokça bükülüp, delik deşik kılınan bir hayat imgesidir. Buna karşı doğrudan var edilebilen her şeyle, her gün biraz daha hayattan bir şeyler eksiltilerek dönüştürülmüş olanın yeniliği artık eskisinden farksız yıkıcılığı bir örnek hayatlarımızı kuşatmanın hangi evresine geçildiğini örnekler. Bu kadar yalın bir iktidar hırsı için, yirmi bir yıllık pratiğin ardından hala en kudretli, sorunsuz, başat temsilin kendileri olduğuna dair yanılsama, zorbalık ile bir yön kazanmış menzilin asli suretini, geleceksizliğinin her nasıl biçimlendirildiğini de anlatır, görene.
Mezopotamya Ajansından aktaralım: “Kurdistan kentlerine taşınan asker ve polislerin toplu oy kullanma görüntüleri seçimlere damgasını vurdu. Hayatlarında ilk kez getirildikleri kentlerde oy kullananlara tepki yağdı.
Kurdistan kentlerinde saat 16.00'da sona erecek oy verme işlemleri devam ederken, birçok kentte yaşanan hak ihlalleri gündem oldu. Agirî, Çewlîg, Bedlîs, Amed, Colemêrg, Qers, Mêrdîn, Mûş, Sêrt, Riha, Wan, Êlih, Şirnex ve Idir kentlerine otobüslerle taşınan binlerce asker ve polis, sabahın erken saatlerinde taşındıkları okullarda toplu olarak oy kullanma görüntüleri seçimlere damgasını vurdu.
YSK Reddetmişti
DEM Parti'nin Yüksek Seçim Kurulu'nda (YSK) reddedilen Kurdistan kentlerine yapılan 55 bin sahte seçmen bugün taşındıkları kentlerde oy kullandı. Hayatlarında ilk kez gittikleri kentlerde okulların önünde ve içinde oluşan kuyruklarda görüntülenen asker ve polisler, yüzlerini kapatırken, halktan tepki yağdı. DEM Partili milletvekilleri ve adayları, birçok yerde yansıyan bu manzarayı görüntüleyerek, sanal medya hesaplarında teşhir ederken, halk da genç ve yaşlı demeden sandıklara akın etti.
'Bu Seçim Meşru Değildir'
Kürt halkının iradesini daha önce kayyımlarla gasp eden AKP-MHP iktidarı bu kez "taşımalı" asker ve polislerle halkın iradesini gasp etmek istiyor. Kayyım politikası tutmayınca "taşımalı" asker ve polisle Kurdistan kentlerinde kendini meşru kılmak isteyen iktidara, taşınan asker ve polislerin görüntüleri paylaşılarak, tepki gösterildi. Oyunu kullanmaya giden DEM Partililer ve halk, "Taşıma seçmenle seçim dönmez. Bu seçim meşru değildir" diyerek, yaşananlara tepki gösterdi.
Vekiller Yakaladı, Teşhir Etti
Agirî Milletvekili Sırrı Sakık: “Ağrı halkı iradene sahip çık. Bugün onur günüdür. İradeni binlerce sahte çemene teslim etme!”
Mêrdîn Milletvekili Beritan Güneş: “Savur’da Aziz Sancar Okulunda oy kullanan seçmenlerin listesi! Türkiye’nin her yerinden usulsüz seçmenler ilçeye getirilmiş. Bütün usulsüzlüklerinize rağmen biz kazanacağız Savur bizimdir! Stewrê ya me ye!!”
Şirnex Milletvekili Zeki İrmez: “İfşa ediyoruz! Hayatında bir kez bile Şırnak'a gelmemiş seyyar seçmenleri görüyorsunuz! İktidar, Şırnak'a taşıdığı binlerce asker ve polisle seçim sonuçlarını değiştirmeye çalışıyor!” “İfşa ediyoruz!! Bakın nasıl da yüzlerini saklıyorlar! İrade gaspına karşı bu hırsızlığı ve ahlaksızlığı kabul etmiyoruz!”
Sêrt Milletvekili Sabahat Erdoğan Sarıtaş: “İşte Siirt'e getirilen hırsızlar! Yüzlerini kapatıyor hepsi, çünkü suçlular, suçüstü yakalandılar. Bu halkın iradesini çalmaya gelen hırsızları tek tek teşhir ediyoruz. Size rağmen kazanacağız. Halkımız gelip oylarını kullansın bu hırsızlara geçit vermesin.”
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit: “Bütün halkımızdan bu sahiplenmeyi bekliyoruz. Kumpasa, irade gaspına karşı sandığa gidelim, irademize sahip çıkalım.”
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan: “Öfkelisiniz biliyoruz ama öfkenizi oy kullanarak sandıklara akıtın. Oy kullanın sandıklarınıza sahip çıkın ki oradan iradenizin gücü, irademizin gücü ortaya çıksın.”
Hayatın kuşatılması, eksiltilmesinin her şekilde eğri / yıkık / dökük kılınmasının her nasıl biçimlendirildiğine dair tek başına Bakur Kürdistan’ı sınırlarında var edilenler bir şeyleri tam on ikiden anlatır. Bindirilmiş kıtaların, öncesinden kestirilmiş / kesinleştirilmiş sahne oyunlarının, oy gasplarının, blok oy attırma hallerinin yekununda çürümüş bir istikamette her nasıl sendeleyerek yol arandığı görünür kılınır. Sallantıda olan ekonomi politik bir hal ve bir istikamette hezimeti gösterirken halen ısrarla yaza doğru bir Kürd kırımını “terör” kılıfı etrafında biçimlendirmek isteyen muktedirin son hamlesi aslında neye oynandığını da göstere gelir. Mehmet Şimşek gibi para tüccarlarının temsilcisi bir ismin etraflıca var ettiği yoksulluğu, bu toprakların kadim halklarından birisi olagelen Kürd halkının hakkını ve hukukunu yok ederek unutturmaya, bir kez olsun konuşturmamaya çabanın hezimetlik sureti temsili o oy verecek yığınların ta kendisinden görünür bir daha. Demokrasiyi tam kapasite bir cürme dönüştürme çabasındaki bir iktidarın eylediği her şey fecaatin eksik kalan sacayaklarını da tamamlayacaktır, bunun telaşıdır o bindirme kıtalar, maniple edile gelen seçimler.
Seçim geçer gider, daha dün bir bugün iki kayyum hamlesini var eden, rezil kepazeliği ise çoktandır aşan paşa babamız öyle istediği için Wan’da seçilen Abdullah Zeydan’ın hakkı elinden çalınıp, Akp hanesine yazılmak istenir. Mazbata alelacele bir kararla Zeydan’dan çalınıp, akp kapıkulu bir temsile koşa koşa verilmeye çalışılır. Mezopotamya Ajansından aktaralım: “DEM Parti, Wan Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayı Abdullah Zeydan'ın memnu hakkının iadesi Adalet Bakanlığı'nın mesai bitimine 5 dakika kala yaptığı itiraz üzerine geri alındığını duyurdu. Parti, "Bu yanlış karardan derhal geri dönülmelidir" çağrısı yaptı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Merkez Yürütme Kurulu (MYK), Wan Büyükşehir Belediyesi seçimlerine dair yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, partinin Wan'da "tarihte eşine az rastlanır bir zafer" kazandığı vurgulanarak, "Van halkı, Büyükşehir Belediyesi dahil toplamda 14 belediyenin tümünü DEM Parti’ye kazandırmış, İl Genel Meclisinde ise büyük farkla birinci parti haline getirmiştir. Van halkı iradesini net ve en güçlü şekilde sandığa yansıtmıştır. Bu güçlü irade, aynı zamanda kayyım rejimine verilen bir cevaptır" denildi.
Zeydan’ın Memnu Hakkı Kararına Dair Açıklama
Wan'da yeni bir hukuksuzluk girişiminin ortaya konduğuna dikkat çekilen açıklamada, Adalet Bakanlığı'nın itirazı üzerine Wan Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkan adayı Abdullah Zeydan'ın memnu hakkının iadesi kararının hiçe sayıldığı vurgulandı. Açıklamada, konuya dair şu bilgiler paylaşıldı: "Bilindiği üzere; Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanımız Abdullah Zeydan, tüm hukuki prosedürlerini tamamlayarak Yüksek Seçim Kurulu’na başvurmuş, adaylığı yapılan incelemeler sonucu YSK tarafından kabul edilmiştir. Zeydan, Van’da halkın büyük çoğunluğunun desteğini alarak seçilmiştir.
Mahkeme Kararını Çiğnedi
Ancak 29 Mart 2024 Cuma günü mesai bitimine 5 dakika, seçime ikin gün kala Adalet Bakanlığı idari bir karar ve yazıyla, 2022 yılında memnu haklarını alan ve tüm yasal denetimlerden geçen Zeydan’ın memnu haklarına itiraz etmiştir. Yetkili savcılık, talimat niteliğindeki bu idari itiraz yazısı üzerine kesinleşmiş memnu hak kararını veren mahkemeye yeniden başvurmuştur. Mahkeme aynı gün kesinleşmiş memnu hak kararını geri almış ve memnu hak talebini reddetmiştir. Karar henüz kesinleşmeden, yani itiraz ve temyiz hakkı kullanılmadan hemen YSK'ye bildirimde bulunmuştur.
Belediye Eş Başkanımız Abdullah Zeydan’ın memnu haklarının iadesini kabul kararını veren aynı mahkeme, aldığı kararı çiğnemiş ve hukuk güvenliği hakkını yok etmiştir. Bu girişim halk iradesini yok sayan bir anlayışın ürünüdür.
Abdullah Zeydan Van halkının Büyükşehir Belediye Eş Başkanıdır. Herkesi bu gerçeğe saygı duymaya davet ediyoruz.
Alınan bu yanlış karardan derhal geri dönülmelidir. Van halkının iradesini hiçe sayan bu girişim hukuk dışıdır. Bu girişime karşı bütün demokratik kamuoyunu duyarlılığa çağırıyoruz. Demokrasileri var eden temel ilke halk iradesine saygı duymaktır. İktidarı halkın iradesine saygı duymaya davet ediyoruz!
Halkımızın iradesini gasp etmeye heves edenleri uyarıyoruz."
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Wan Şubesi açıklama yapar: "Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Sayın Abdullah Zeydan, seçilme yeterliliği uygun bir şekilde aday olarak Van halkının yüzde 55 çoğunlukla seçilmiş iradesidir. Ancak yargı, siyasi bir talimatla seçime 2 gün kala hukuksuz bir itiraz süreci işleterek Van halkının iradesini siyasi bir darbe ile gasp etmiştir. Van İl Seçim Kurulunun verdiği hukuksuz kararla mazbatanın ikinci olan partiye verilmesine karar verilmiştir. Van halkının iradesine yönelik bu hukuksuz, adaletsiz ve gaspçı uygulamalara karşı tüm üyelerimizi, meslektaşlarımızı ve demokratik kamuoyunu halkın iradesine sahip çıkmaya davet ediyoruz. Sürecin takipçisiyiz" denildi.
Hayata karşıt olup, onu her gün sınırlandıran, her an yeniden biçimini / şablonunu / şekli şemailini bozan, eğen bir ülke gerçekliğimiz nasıl oluyor işte böyle böyle. Bitip gittiğine dair beyanatların seçim arifesinde zikredildiği bir yapı öne sürülerek duraksamaksızın bir kere daha darbe yapma hevesinin daha dün bir bugün iki seçimin hemen ardından ikinci gün çıkagelmesi düşündürücü değil midir? Hayata karşıt olup, onu hemen her anlamda da sınırlandıran, Kürd ve Mezopotamya’da soluk alan tüm halkların ortak irade, beyanlarına karşıtlığı zulümle, hakkı hukuku gasp ederek var eden bir ülkede hak nedir, hukuk her ne!
Aralıksız kırk sekiz saatlik işkence ile mahpushane kılınan Wan başta olmak üzere Qers, Colemerg, Adana, Semsur, Amed gibi nice kentte ortaya çıkan devlet şiddetinin / kolluk eliyle var edilmiş kin kusma seremonilerinin paralelinde, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin Yüksek Seçim Kuruluna yaptığı başvuru karara bağlanır: “DEM Parti YSK Temsilcisi Mehmet Rüştü Tiryaki, Yüksek Seçim Kurulu'nun Van İl Seçim Kurulu'nun kararını kaldırarak mazbatanın Abdullah Zeydan'a verilmesine karar verdiğini duyurdu. Mehmet Rüşti Tiryaki "YSK itirazımızı oy çokluğuyla kabul etti. DEM Parti’den Van Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Abdullah Zeydan mazbatasını alacak" dedi.
DEM Parti, Van İl Seçim Kurulu'nun, oy çokluğu ile aldığı kararı YSK'ye taşımıştı.
Kurul, bugün gündem toplantısında başvuruyu ele aldı. Partinin itirazını kabul eden Kurul, mazbatanın 7 üyenin kabul, 4 üyenin ret oyu ile Abdullah Zeydan'a verilmesine hükmetti. Karara ilişkin YSK önünde açıklama yapan Tiryaki, YSK'nin oy çokluğuyla itirazlarını kabul ettiğini belirterek, "Yüksek Seçim Kurulu'nun kararları bildiğiniz gibi kesin. Herhangi bir itiraz olanağı yok. Anayasa Mahkemesi denetimine de tabii değil. Dolayısıyla başvurulacak başka bir makam olmadığı için mazbata Abdullah Zeydan'a verilecek" diye konuştu.”
Hayata karşıt olup, onu her gün sınırlandıran, her an yeniden biçimini / şablonunu / şekli şemailini bozan, eğen bir ülke gerçekliğimiz kılınıyor. Hayati Yazıcı nam akp sözcüsü ol yanlıştan dönüldüğü için Yüksek Seçim Kuruluna teşekkür ederken, bildiğini okumaya devam diyen baş efendi kolluk kuvvetinin işkencesini, aynısını İsrail’de, Frnasa’da başka, bambaşka yerlerde görüldüğünde isyana durulan o kör nefreti burada Kürd halkına yönelik olunca alkışlama seremonilerine girişir. Tümüyle küçük bir kentin iradesinin karşısında zorbalıkla ikinci olan bir zata takdim etme / hediye etme çabasına da bir son, Mezopotamya Halklarının en çok da Wan halkının onurlu direnişi sayesinde söz konusu olur. Onca yıkıcılık, çoluk çocuğun gözaltına alınırken işkence edilmesinden, sokaktaki herhangi birisinin aracını durdurup teröristsiniz siz diye gemiyi azıya alabilecek kadar hayata / yaşama edimine sonuna kadar karşıt bir kör karanlık bir kez yapılmış olan seçimin üstünden üç gün geçmeden bir kere daha mağlup olur. Bir asırdır bir örnek ve hep birbirini takip eden bir şiddet metaforuna / kötülük sağanağına karşı bir kere daha o bölge insanının vakur duruşu ile devletli geri adım atmak zorunda kalır. Batı’daki seçmen iradesi neyse Doğusundaki insanın da, ister Wan, ister Qers, ister Amed olsun herhangi bir ayrıma maruz bırakılamayacağına dair kuvvetli bir reddiye bina olunur. Hayata saldırıp duran bir cenahın yerel seçim bozgunun ötesinde bunca açıktan saldırma cüretine de bir son verilmesi için Wan / Bölge direnişi önemli bir kazanımdır, bilelim.
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: Mezopotamya Ajansı
1 note · View note
sondakikamhaber · 9 hours ago
Text
Tumblr media
Siyasi Destek! Kemal Kılıçdaroğlu’nun Duruşmasında Özgür Özel’den Destek Gecikmedi https://www.sondakikam.com.tr/gundemden-haberler/siyasi-destek-kemal-kilicdaroglunun-durusmasinda-ozgur-ozelden-destek-gecikmedi/3276
0 notes
alperkizilgil · 4 months ago
Text
youtube
2025 TÜRKİYE SİYASİ KRİZ, İFLASLAR VE HİPER ENFLASYON RİSKİ
0 notes
elazigsurmanset · 7 months ago
Text
Keban AK Parti İlçe Başkanı Turgay Toprak’tan Keban EUAŞ ile alakalı açıklama geldi
Tumblr media
Geçtiğimiz günlerde Keban’da sopalı kavga haberi içinde yer alan ve sözde EUAŞ’a personel alımında Elazığ Ak Parti İl Başkanı Şerafettin Yıldırımın baskısı ile 7 kişinin alınması ile ilgili beklenen açıklama Ak Parti Keban İlçe Başkanı Turgay Toprak’tan geldi. Başkan Toprak ‘’İlçe Gençlik Kolları Başkanımız ile yaşamış olduğumuz tatsız hadise, bazı çevrelerin kasıtlı olarak yanlış bilgi taşıması sonucu cereyan etmiş, gerek teşkilat terbiyesi gerekse abi kardeş hukukunun gerektirdiği şekilde sulha bağlanmış, helalleşilmiştir. AK Parti teşkilatlarına yakışan birlik ve beraberliktir. İlçe Teşkilatımızın resmi iletişim aracı olan grubumuzdaki yazışmaları dışarıya servis eden, mahremiyet ve emanet hukukuna zeval getiren teşkilat mensubumuzu kınıyor ve tüzüğümüzün gerektirdiği süreci uyguluyoruz. Kamu Kurumlarının personel alımı ile ilgili uyguladıkları prosedür hakkında bilgi almak isteyen her vatandaşımız taleplerini ilgili kuruma yöneltme hakkına sahiptirler. Görev sürem boyunca İl Başkanımız Sn. Şerafettin YILDIRIM’ın ilçemizdeki bir personel alımı sürecinde isim belirleyici bir irade kullandığına asla tanık olmadığımızı ifade ediyor,  Partimizi ve Teşkilatlarımızı yıpratmaya yönelik bu girişimleri üzüntüyle takip ediyoruz İlçemiz kamuoyunun bilgilerine sunarım. Dedi. Read the full article
0 notes
sivasgazetesi · 1 year ago
Text
Tumblr media
1 note · View note
Text
Bütün hayvanseverler, hayvan besleyenler, yaşam hakkını savunanlar teröristmiş! Öyle buyurmuş söz bir milletvekili! Biz terörist miyiz? Hiçbir şeyden habersiz kendi halinde kuşlara yem atan, penceresinin önüne ekmek koyan sakallı yaşlı amcalar, kedilere evinde artan pilavı çorbayı getiren yaşlı teyzeler, köpeklere ekmek toplayıp veren amcalar teyzeler siz biz... Normal halkı terörist yerine koymak neyin nesidir? Kendileri gibi olmayan, kendileri gibi düşünmeyen herkesi terörist olarak yaftalıyorlar! Kedi besleyen onlarca insan darp edildi geçen hafta! Bu ne rezalettir!? Bu nasıl bir saçmalıktır?! Yahu sen ne diyorsun diyecek, bunlara bir dur diyecek aklı selim kimse yok mudur?
3 notes · View notes
janganmanindia · 1 year ago
Video
youtube
चौटाला परिवार में सबके स्वाभिमान आड़े आते हैं II 
0 notes
mansetmalatya · 2 years ago
Text
Malatya Siyasetinde Karışık Hesaplar!.. Malatyalılar Nerede?
Tumblr media
10 Nisan tarihinde açıklanacak listeler öncesi milletvekili aday adaylarının profillerine baktığımızda, Malatyalı isimlerin azlığı dikkatlerden kaçmıyor. Tüm siyasi partilerde aday adayları, listelerde kendilerine yer edinebilmek için adeta Ankara’ya akın ettiler. Deprem zamanında Malatya’da bulunmayan, sosyal medya hesaplarından bir geçmiş olsun paylaşımında dahi bulunmaktan aciz kalan bu basiretsiz isimlerin, Malatya'nın problemlerini ulusal basının gündemine dahi sokamadıktan sonra şehrimize ne katacağını hepimiz merak ediyoruz. Muhalefete şöyle bir bakınca kazandık mesajları verilirken Malatya ve Malatyalı adına tek bir yorum dâhi yapmamış, demeç vermemiş, yaşanan deprem sonrası büyük yıkımlar olan Malatya için tek bir açıklama dahi yapamamış İl Başkanlarının Genel Başkanlarına verecekleri liste benim nazarımda yok hükmündedir. Malatya’nın son dönemlerine baktığımızda eleştiri yapmak için eleştiri yapan sorunlara çözüm önerileri dahi sunamayan insanların, makam ve mevki uğruna esiri oldukları kişileri listeye sokma yarışına girmeleri Malatya için değil kendileri için çalıştıklarının göstergesi olacaktır. Gelelim İktidar partisinin vekilleri ve aday adaylarına. Milletin derdi ile kaldıkları otel odasında dertlenen, her ortamda Malatya için çok çalıştıklarını ifade edip ancak Malatya’ya bir şey katamayan değerli siyasetçi ve bürokratlarımızın Malatya’ya katacak artık neleri kalmıştır? Büyük felaketler sonrası Malatya’da her şey güllük gülistanlık gibi gösterme peşinde olanlar, keşkesi dahi olmayanlar ile Malatya nereye gidecektir? Şehir dışından gelen yardımları dahi kendi yardımları gibi gösterip en çok ihtiyaç duyulan dönemde Malatya’da olmayan kadim şehrin büyük insanlarını, Malatyalı sosyal medyadan yazılan ve silinen mesajları ile hatırlayacaktır. Malatya’ya dost gibi görünüp her ortamda Malatya’ya ihanet edenleri herkes 6 Şubat sonrası akıllarına kazıdı. Listelerde ismi konuşulan Bakanların dahi Malatya halkına büyük bir teveccühmüş gibi lanse edilmesinin örneklerini geçmiş tarihlerde bu memleket çok gördü. Artık Malatya’nın ve Malatyalıların kaybedecek 1 dakikası bile yok! Şehrin birçok noktasında enkaz kaldırma çalışmaları halen devam ediyorken, halen iş makinalarının girmediği birçok nokta varken, Malatyalı Belediyelerimizin mobil yemekhaneleri dahi yokken, konteynere yerleşemeyip çadırlarda yaşam devam ediyorken bir Malatyalılar adına sormak istediğim bir soru var. İsminiz skandallarla anılıyorken, ortağı olduğunuz firmaların sattığı evler enkaz haline dönüşüyorken, deprem olan yerde temel atıp illa burası yeni yerleşke olacak diye tutturuyorken, insanlar sizlere haklarını dahi helal etmiyorken, sizin sevdanız gerçekten de Malatya’ya mı, yoksa kendinize mi? Read the full article
0 notes
gundemege · 2 years ago
Text
10 ilde FETÖ operasyonu: 9 tutuklama
Tumblr media
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu koordinesinde yapılan operasyonda yakalanan 40 şüphelinin emniyetteki işlemleri tamamlandı.Adliyeye sevk edilen şüphelilerden 9'u tutuklandı, 16 zanlı adli kontrol hükümleri uygulanarak serbest bırakıldı. Şüphelilerden 15'i ise adliyedeki işlemlerinin tamamlanmasının ardından savcılıkça salıverildi.Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanma talebiyle ifade veren şüpheli B.Ç'nin beyanları, teşhisleri ve dijital materyallerinin incelenmesi sonucu açılan yeni soruşturma kapsamında FETÖ'nün güncel faaliyetlerine yönelik İstanbul, Ankara, Bursa, Balıkesir, Hatay, Gaziantep, Niğde, Zonguldak, Kütahya ve Van'da 44 şüphelinin yakalanması ve suç delillerinin ele geçirilmesine yönelik eş zamanlı operasyon gerçekleştirilmişti.Operasyonda 40 zanlı yakalanmış, çok sayıda dijital materyal, örgütsel doküman ve FETÖ'ye ait olduğu değerlendirilen paralar ele geçirilmişti. Read the full article
0 notes
seslimeram · 6 months ago
Text
Dönüşüm
Tumblr media
Dünyanın dönüşümü o insanlık mefhumunun üstüne basıla basıla yerle yeksan edilmesini göstere geliyor. Şimdiyi kapsayan, anlık değil doğrudan bir vaveyla içerisinde her türden tahakküm, denetim, gözetim ve şiddet eksenlerinde o gelişim lafın gelişi deklare edilirken insani vurgu, olgu hiç ediliyor. Müşterek mesellerin yerle yeksan edildiği, güç kullanarak bastırıldığı bir dünya imgesi bütün o konforlu alanlardan edilen ‘demokrasi’ vardır lafzını tek bir hamlede alt ediyor. Suçun / suçlunun peşinin kollandığı “adaletin” varlığında hak da hukuk da hiç eyleniyor. Behemehal gündelik yaşam olgusu tarumar ediliyor. Bir tehdit ve tahakküm veçhesi üstünden bir o yana, bir bu yana devrilip duruyor koca ülkeler. Tüm bu mavi küre insani katastrofu sonuna kadar var etmiş, normalini yitirmiş bir düzlem şekillendiriliyor her günü apayrı cerahatin esiri. Dönüşüm ister yapay zekayla isterse de et ve kemikle, kanlı canlı insanla var edilsin, şekillendirilen son kertede demokrasi mefhum ve meselinin hiç kılındığı hakikatimiz ediliyor. Her gün yeniden biçimlendirilen o cerahat ekseninde yaşamsal müşterek pratiklerinin hiçleştirilmesi kesintisiz var edilmeye çalışılır. Bunun da başarılı olduğu dünyanın çeşitli yerlerinde güncellenen şiddetle, ayrımcılık ve o savaş hallerinin sürekli psikolojik tahakküme evrimiyle var edilir. Böyle mi olacaktır tüm dünyanın akıbeti, şu coğrafyanın halleri!
Ara sıra değil daimi bir biçimde yeniden ve yeniden var edilen bütün boyutlarıyla “tehdit” yönelimi ile sıradan insanların hayatlarının zehirlenmesi kesintisiz kılınır. Bu coğrafyanın da makus kederi olarak çıkagelen cerahatin her nasıl birbiri ardına var edilmiş olagelen ol tahakküm nesnelliği üstünden biçimlendirildiği az çok yaşadıklarımız ile özetlenebilir. Bu cerahat sarmalına dönüştürülmüş günbegün yaşam ihtimal, olasılıklarının tarumar edildiği her günün apayrı sınamalarla kuşatıldığı zeminin gerçekliği zaten her şeyi izah edecektir. İnsanlık mefhumu tarumar edilirken, cerahatin önemsendiği, el üstünde tutulduğu bir yer, bir sahne gerçekliğimiz kılınıyor. Yaralarıyla yolunu kaybetmiş bir menzilin her gününün nasıl punt bulundu mu daha fenaları için zeminin yoklandığını g��stere gelen bir karşılık hal ve istikamet bugünün yeni nam ülkesinin hakikati kılınır. Çürümeye demirlemiş, artık afaki bir biçimde insani normların zayi edildiği bir düzlemde, gelip geçici olmayan tüm o yaraların varlığı hakkaniyetsizce nasıl yaraların kanatılmaya devam olunduğu meseli tüm bu ülkenin / şu mavi kürenin de istikametini göstere gelir. Bütün bu hallerin yekununda bir tek iyi gün var edilebilir mi, kalır mı?
Mezopotamya Ajansına bağlanalım: “Ankara Gar Katliamı anmasında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, katliam yapan DAİŞ'liler yerine katliamlara karşı çıkan siyasetçilerin yargılandığını söyledi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Kobanê Davası'nda siyasetçilere verilen cezalara tepki amacıyla DAİŞ'in katliam yaptığı merkezlerde anma etkinlikleri düzenliyor. DEM Parti, bugün de 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Garı önünde yaşanan katliamda yaşamını yitirenleri anmak için Ankara Tren Garı önünde anma etkinliği düzenledi. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan'ın yanı sıra çok sayıda kişi anmaya katıldı. Anmada, "Kobanê’den bu yana IŞİD barbarlığı karşısında insanlığı savunuyoruz" pankartı açılarak, sık sık "Kobanê düşmedi düşmeyecek" sloganı atıldı.
‘DAİŞ Barbarlığına Karşı Dayanışmak İçin Buradaydılar’
Anmada konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, katliamda yaşamını yitirenlerin DAİŞ barbarlığına karşı dayanışmak için Ankara Tren Garı'nda bulunduğunu ifade etti. Bakırkan, "Bugün bile demokratik bir basın açıklaması dahi yaparken, sayımızdan fazla güvenlik görevlisi var. Kamera var, sokak ve caddeler tutulmuş durumda. Ama 7 Haziran ile 1 Kasım arasında ne hikmetse IŞİD’in başta Gar, Amed, Suruç, Antep, Reyhanlı katliamları olmak üzere elini kolunu sallayarak, göstere göstere Ankara’nın göbeğinde bu katliamın örgütlenmesi büyük soru işareti oluşturdu" diye kaydetti.
'Göz Yumanlar Yargılanacaktır'
Katliamın önlenmesi için önlem almayanların katliamın suç ortağı olduğunu belirten Bakırhan, "Birgün mutlaka dem gelir devran döner. Sadece bu insanlık karşıtı suçları yapanlar değil, buna göz yumanlar da bir gün yargılanacaklardır. Demokratik kamuoyunu gören, IŞİD karşıtı dayanışma çağırısı yapanları yargılayanlar bugün hala IŞİD’i ve onun hücrelerini görmemeye devam ediyorlar. Ankara’nın göbeğinde mahallelerinde hale kadınları cariye, çocukları köle olarak pazarlayan bu örgütün arkasında kim var? Neden görünmüyor müdahale edilmiyor? Bu da ayrı bir sorundur" diye konuştu.
'IŞİD'le Siyaseti Dizayn Etmeye Çalıştılar'
7 Haziran seçimlerini kaybedenlerin DAİŞ'le birlikte siyaseti dizayn etmeye çalıştığını söyleyen Bakırkan, "Şimdi bunu nereden çıkardık sorusunu sorabilir kamuoyu. Bu katliamlardan sonra bizzat hükümetin en yetkili ağızlarından 'Oylarımız arttı' denildi. Utanmadan kendi yurttaşlarının katledildiği bu katliamlar karşısında kınaması gerekenler gerekli olan hassasiyeti göstermesi gerekenler ne dedi, 'Oylarımız arttı'. Yani bu katliamlar demek ki birilerinin işlerine yaradı. Ve katliamlar hala gerçek fiilleriyle birlikte yargılanmıyor. Üç beş tane tetikçinin alıkonulduğu bu katliamlarda asıl failler asıl planları yapanlar örgütleyenler aramızda yok. IŞİD nedir anlatmaya gerek yok. Katliam yapan barbar bir örgüttür. Peki, IŞİD Kobanê’de Kürtleri, Arapları kadınları katlederken, Kobanê'yi işgal etmeye çalışırken insanları diri diri yakarken biz ne yapacaktık?" diye sordu.
‘Kumpas Davası Muhakkak Çökecek’
Direniş mücadelesi veren bir gelenekten geldiklerini vurgulayan Bakırhan, "IŞİD’in bu katliamlarını zulmünü alkışlayacak mıydık? İktidar tam da bizden bunu bekliyordu. Kimse kusura bakmasın. Dün olduğu gibi bugün de insanlık düşmanı katliam yapan, kadın düşmanı bir anlayışı değil, Kobanê’de dünyanın neresinde görürsek görelim buna karşı mücadele etmek dayanışma bu katliamları önlemek gibi bir sorumluluğumuz vardır" dedi.
DAİŞ'in katliam yapmak için taşıdığı malzemelerin adreslerinin bilindiği, taşıyan araçların plakasının dahi bilindiğini ifade eden Bakırhan, "Ama kim yargılandı? Demokratik Kürt siyaseti yargılandı. Katliam yapanlar yargılanmadı, katliam yapanlar aklanmaya çalışıldı. IŞİD barbarlığı karşısında mücadele eden, dayanışma çağrısı yapanlar yargılandı. Biz bu yargılanmaları tanımıyoruz. Bir suç varsa IŞİD işledi, bir suç varsa IŞİD’e destek veren, göz yumanlar Ankara'nın bu meydanında bunca kamera ve MOBESE'nin bulunduğu yerde, bu katliamların olmasının zeminini hazırlayanlar suçludur. Demokratik siyaset yürütenler suçlu değil, asıl yargılanması gerekenler bizleri yargılıyorlar. Dolayısıyla bu karar yok hükmündedir" şeklinde konuştu.
Davanın bir gün muhakkak çökeceğine olan inancını dile getiren Bakırhan, "İç siyaseti, IŞİD katliamlarıyla dizayn etmeye çalışanlar bir gün mutlaka bunun hesabını demokratik bir yargı karşısında vereceklerdir. IŞİD’i yargılamayanlar Selahattin Demirtaşları, Figen Yüksekdağları ve şu anda cezaevindeki 13 arkadaşımızı yargılamaya devam ettiler. Bu yargılama Kürt halkında, Türk halkında Türkiye’de yaşayan bütün halklar ve inançlar nezdinde yok hükmündedir ve öyle olmaya devam edecektir" diye belirtti.
Diyalog ve Müzakere Vurgusu
Bakırhan, ülke sorunları için diyalog ve müzakere çağrısı yaparak, şöyle devam etti: "Kürtleri, devrimcileri, Kürtlerle birlikte dayanışan dostlarını mahkum etmek Türkiye’ye bir şey kazandırmadı. Bugün Türkiye’de çeteler Susurluk gibi karanlık örgütler cirit atıyor. Susurluk geçmişte sadece Susurluk’ta vardı, bugün Susurluk gibi mafya örgütler Türkiye’nin dört bir yanındadır. Türkiye Teksas’a dönüştü. Sendikaların insanca yaşam ücretlerini talep etmediği bir Türkiye’de çeteler kırmız plakalı araçlarla insanları katlediyorlar. Tüm bunların tek sebebi var. Kürt sorunun çözümsüz kalması. Tek bir sebebi var. Müzakere ve diyaloga dayalı olmayan yol ve yöntemlerin benimsenmesidir. İşte Kobanê Davası aslında bu diyalogla müzakere zemini için iktidar için bir fırsat olabilirdi. Bu fırsatı tepenlere ve geçmişte karanlık yöntemleri ikinci yüzyılda da Türkiye uygulamaya çalışanlara sesleniyoruz: Demokratik siyaset ayakta, demokratik siyaset 12 metrekarelik hücrelere arkadaşlarımız konulunca bitmiyor. Bugün biz burada nasıl mücadele ediyorsak cezaevlerinde ceza alan arkadaşlarımız da mücadelelerine devam ediyorlar. Dolayısıyla, bu katliamların peşini bırakmayacağız. Bu katliamlar şimdilik aklansa bile, gerçek failleri ortaya çıkarılmasa bile bizler bir gün mutlaka bu katliamların hesabını demokratik yargı karşısında sorarak bunları açığa çıkararak bu yiten canlara olan borcumuzu bir gün yerine getireceğiz."
İnsanlık mefhumunun üstüne basıla basıla nasıl yerle yeksan olunduğunu göstere gelen bir isyana meram var edilir, Ankara Gar Katliamı anmasında. Dolambaçlı, laf ola beri gele değil doğrudan, kesintisiz bir biçimde tahakküme esir etmenin, ülkeyi bir dört sene daha yönetebilmenin anahtarını gözünü kan bürümüşlere yol vererek sağlayabileceğini düşünen, buna çabalayan bir iktidarın var ettiği her şey insanlık meselinde sınıfta her nasıl kalındığını da bu ülkenin yıllar sonra bildirmeye devam eder. Memleketin adıyla sanıyla bir Teksas’a dönüştürülmesinin utanç verici sureti bir yanda, öteden / ezelden beridir arasız ve fasılasız devam olunan hürriyet taleplerine kastedenlerin önünün açılmasına, nefret siyasetinin bugünün politik mizacının tastamam çatısı kılınmasına ve daha nicesine ol Kürd siyasi hareketinin ödediği bedellere dikkat çekilir. Bu hallerin yekununda, onca insan rehin kılınmışken, Gar Katliamına imza atanlar, onları destekleyenler, arka çıkanlar kolluğundan memuruna adaletten vareste kılınır. Tümüyle doğrudan bir yıkım faaliyetine daha arka çıkan devletin utancını yüzlerine vurdukları için insanların canlarının akıbetini sormaları, adalet talep etmeleri engellenir. Hikaye hep kapkaranlık.
İnsanlık mefhumunun üstüne basıla basıla yok edilmesi, yerle bir olunmasının etapları her gün bambaşka veçhelerle çıkageliyor. Bu coğrafyada kayda geçmiş olagelen soykırım hal ve pratiklerinin deneyimlerini zamana yayarak bir halkın kaderini tayin etme hakkı, seçimi ellerinden çalınıyor. Onca acının bambaşka bir yerde olduğu sanrısı var edilirken, bu yanılsama / yok sayma hali her gün bambaşka bir cerahatle yeniden bina olunuyor. Geçip gittiği zikredilenlerin yanında, demokrasinin elzem olagelen eleştirme hakkından ol devletten hesap sorabilme hürriyetine her şeyin talan edildiği bir zemindir, mavi küredir mesele. Bugün Rojava’dan, Yeni Kaledonya’ya, Dağlık Karabağ’dan, Gazze Şeridi ve ol Filistin’in tamamına ve hemen her şekilde bir tahakküm silsilesi, bariz bir terör eylemselliği içerisinde hayatın un ufak edilmesine devam olunuyor. Yaşam var eden topraklar insanlarından ayrıştırılıyor. Ölüm sayılara indirgeniyor. Yok edicilik bir kurgu, bir oyunmuş gibi değerlendiriliyor. Bütünüyle can yakıcı bir haller toplamında insan eliyle çağcıl cehennem tasavvuruna devam olunuyor. Her yan, her gün, her şekilde. İnsan neydi ki!
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel – Illustration - Sarah MAZZETTI – New York Times
0 notes