Tumgik
#sise bingöl
seslimeram · 6 years
Text
Sesli Meram #77 - Karşı Radyo (29.01.2019)
Tumblr media
“kesikler, yaralar ve biteviye kılınan zalimliklerle, onun bunun şunun değil aslında herkesi kapsayan bariz bir müştereklerin talanı güncellene gelir. bunca afaki bir biçimde soytarılığın dik alası manevralar ile muhalif kimlikler ezilmeye, yara aldıkları yerler kanatılmaya hiç ama hiçbir makul sebep bulunmadan cezalandırılmaya devam denilmektedir. ülkenin hali ve insanlık meselindeki dünya sıralamasının neden hep dipte olduğunun kaydı şu yaşadığımız şeylerle bağlantılı, somut bir meseldir.”
podcast image credit: untitled x norsis
https://archive.org/details/KarsiRadyoSesliMeram29Ocak2019  
0 notes
ninovanews-blog · 6 years
Text
Sise Bingöl'e dair "kendini kötü gösterme çabasındadır" raporu Bakan'a soruldu
İstanbul ATK 3. İhtisas Kurulu’nun 85 yaşındaki tutuklu Sise Bingöl hakkında hazırlayıp, ‘kendini kötü gösterme çabasındadır, cezaevinde kalabilir’ ifadelerinin yer aldığı rapor, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e soruldu.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş Milletvekili Şevin Coşkun, İstanbul ATK 3. İhtisas Kurulu’nun sağlık durumu gerekçesiyle hakkında tahliye başvurusunda bulunulan Tarsus T…
View On WordPress
0 notes
medmedya · 7 years
Text
293. F Oturması: 78 yaşındaki Sise Bingöl serbest bırakılsın!
293. F Oturması: 78 yaşındaki Sise Bingöl serbest bırakılsın! http://medmedya.blogspot.com/2017/11/293-f-oturmas-78-yasndaki-sise-bingol.html
0 notes
yuksekovahaber · 6 years
Text
Sise Bingöl tahliye oldu
http://dlvr.it/R07K21
0 notes
ozgurmansetnet-blog · 6 years
Text
Sise Bingöl, devletin iki kurumunun verdiği iki farklı rapor yüzünden cezaevinde
Sise Bingöl, devletin iki kurumunun verdiği iki farklı rapor yüzünden cezaevinde
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Kadın Komisyonu ve Cezaevi Komisyonu, Tarsus T Tipi Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan ve ağır sağlık sorunları nedeniyle 2 Kasım’da hastaneye kaldırılarak tedavi altına alınan 85 yaşındaki Sise Bingöl’ün serbest bırakılması talebiyle dernek binasında basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda konuşan Kadın Komisyonu Üyesi Ezgi Sıla Demir, Bingöl için Muş…
View On WordPress
0 notes
besinhaberajansi · 6 years
Text
İHD: Sise Bingöl tahliye edilmeli
http://dlvr.it/QqZH5N
0 notes
ozel-buro · 6 years
Photo
Tumblr media
ÖZEL BÜRO TUMBLR BLOG /// Sputnik Türkiye /// 78 yaşındaki Sise Bingöl, sağlık sorunlarına rağmen 15 aydır cezaevinde http://dlvr.it/QdQZgs
0 notes
kitapindiroku · 7 years
Text
Osmanlı Ordusunda Dört Yıl (1915-1919) Kitabı pdf indir pdf indir
Osmanlı Ordusunda Dört Yıl (1915-1919) Eski Ermenistan’a yolculuğum kolay değildi. Oraya varmak için kış ortasında Bingöl dağlarını aşmam gerekiyordu. Bu sıra dağlar 4300 metre yükseklikte olup, yazın bile geçmek güçtü. Buzla uğraşmanın yanında, bu yüksekliklerde yaşayan yarı vahşi Kürt aşiretleriyle de uğraşmam gerekecekti. Bu aşiretler Sultanı ismen tanıyorlardı ve yaşamlarını eşkıyalıkla geçiriyorlardı. Doğrusunu isterseniz, bin bir güçlük vardı. Türk Iran sınırına varmak istersem benim için bir tek yol vardı. Hasan Kale vadisini, neredeyse geçilemeyecek kar yığınlarını, bata çıka geçmek. O dağları tırmanmaya çalıştık. Bizden iki bin yıldan fazla bir zaman önce, On Binlerin çekilişi esnasında, Xenophon’da geçmişti. Kürtleri veya Karduchos’ları, silahları dışında, Anabasis’in anlattığı gibi buldum. Ok ve mızrak yerine, şimdi Mavzer tüfekleri ve yinemeli ateşli tabancalar kullanıyorlardı. Kamaları, değişik adetleri ve ekmek pişirecek küçük fırınları, eski zamanların aynıydı. Bingöl dağını doruklarını hiç unutmayacağım. Sarımtrak bir sise bürünmüş doruk, sanki ölüm uykusundaydı. …Düşünceme göre Kürtler Yakındoğuda geleceğin ırkıdır. Onlar daha eski uygarlıkların kötülükleriyle körelmemişlerdir. Genç ve canlı bir ulustur. Kuzey Iran ile Anadolunun Güneybatısını yavaş, yavaş ele geçirmektedir. Fetih ettikleri halklara, kendi dilleri ve adetlerinin kabulünü zorlayan Kürtler, kendileriyle temasa geçen bütün yarı barbar halkları özümsüyorlardı. Birçok Kürt, Hıristiyan olup, Nesturi mezhebindedir. Başkaları Şeytana tapan Yezidilerdir. Çoğunluk Sünni olup aralarında Şii olanlarda vardır.
Osmanlı Ordusunda Dört Yıl (1915-1919) Kitabı pdf indir pdf indir oku
0 notes
seslimeram · 6 years
Text
Kesik, Yara...
Tumblr media
Kesikler, yaralar, dinmek bilmeyen acılar içerisinde bir hayat mücadelesi, hayatın her ne olduğunu unutmama gayreti ile ilerliyoruz artık. Üstümüze boca edilmiş, devletin elinden çıkma yıldırı ve ol biyopolitik deneyler sonrasında sadece ağrılar, bir de sessizce yakılan ağıtlar kalıyor. Bir menzilin hayatla bağının aralıksız çürütülüp, kopartılması halidir iş bu çağın vaadi. Dağarcıklar, söz dizimleri, kesintisiz sorgular sürdürülürken gelecek şimdide yutulandır. Karanlık öylesine pektir ki, var edilen yaraların açtığı kesik hemen hemen hiç sorgulanamaz. Üstümüze boca edilmiş yaraların farkına varmak bile imkansız kılınandır.
Oysa hayat akıp dururken çürümenin her ne halde olduğu artık açıktır. Bugün “yeni ülke” nam sahanın var ettiği hakikat, hepimizin payına düşürdüğü bunca açık bir cerahattir hala. Düşmanlık hukuku var edilmektedir. Gerçeğin eğilip bükülmesi bir yana hazin olan tüm o karanlığın halen bir yol ve bir yön belirleyicisi olduğu muştulanmaktadır. Cerahat herkesi kuşatıyor artık. Hayat istencinin “yıkımı” karşısında, sesin, sözün ve eylemin tüketilmesi gayretidir halihazırda biçimlendirilen. Hayat bahsinin açıkça her ne olduğu, unutturulmak istenendir. Cühela cüretiyle kurumsallaştırılan o yıkımın vaadi değil hakikatidir çürütmek vesselam. Nefes almak bile rastlantısaldır artık burada.  
Cerahat öylesine aralıksız güncellenir ki, hayatın nasıl bir mesel olduğunu düşünmenin iş bu menzilde sınır dışı edilmesi kaçınılmaz bir sonuç kılınır. Cerahat, yara, yıkım ve sonu hiç getirilmeyen tehdit ve tahakkümlerle bir biçimde yaşam alıkonulur. Düşünmeyi artık ötekileştirilmiş olanlara haiz bir edim olarak gören aklın zehri her yeri kapsamaktadır. İş bu sahanın yıkımla hemhal halinin nasıl bir dirençle sergilendiği, ajanslara düşürülmüş ol haberlerden bariz kılınmaktadır. Bunca cerahatin olduğu yer bir ülke değildir, adı üstünde bir cehennemî çukurun ta kendisidir. Her gün birimizden birisine dokunulan. Dokunanın yakıldığı, kuşatıldığı, yerle bir edildiği bir düzlemin her yanı yeni olsa kaç yazar! Sahiden de ne yazar!
Mezopotamya Ajansı’ndan Aydın Atay’ın haberidir: “Adli Tıp Kurumu (ATK), 85 yaşındaki Sîsê Bingöl’e dair skandal bir rapor hazırladı. Mersin Üniversitesi’de yapılan tetkiklerde "yüzde 97 bedende fonksiyon kaybı var, cezaevinde kalması hayati tehlike oluşturur" denilen Bingöl için, ATK 'kendini kötü gösterme çabasındadır, cezaevinde kalabilir' yönünde rapor düzenledi.
2017'den bu yana cezaevinde bulunan 85 yaşındaki Sise Bingöl'ün yaşadığı sağlık problemleri nedeniyle avukatlarınca yapılan başvurular sonucu Adli Tıp Kurumu (ATK), yapılan tetkikler muayene edildiği Bingöl’e dair skandal niteliğinde bir rapor hazırladı.
Muş'un Varto ilçesine bağlı Badan Köyü'ne Nisan 2016'da yapılan baskında üç kişi ile birlikte “örgüt üyeliği" iddiasıyla tutuklanan Bingöl, Muş F Tipi Cezaevi'ne konmuştu. Haziran 2016'da yapılan ilk duruşmada hastalığı göz önünde bulundurularak tahliye edilen Bingöl’e devam edilen yargılama sonucu Nisan 2017'de ‘örgüte yardım etmek' iddiasıyla 4 yıl 2 ay hapis cezası verildi. Aynı suçlamadan yargılanan oğlu ile birlikte tutuklanarak önce Muş Cezaevi'ne gönderilen Bingöl, buradan Tarsus T Tipi Kadın Kapalı Cezaevi'ne sevk edilmişti.
Avukatları, ağırlaşan sağlık sorunları nedeniyle Anayasa'nın 104'üncü maddesi b bendinde belirtilen sürekli hastalık, sakatlık ve kocama hali kapsamında Sîsê Bingöl'ün cezasının süresiz olarak ertelenmesi için başvuruda bulundu. Bunun üzerine Bingöl'ün cezaevinde kalıp, kalamayacağının belirlenmesi için 2 Kasım'da Mersin Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi’ne sevki yapıldı.
8 gün süren tetkiklerin dair ardından hazırlanan raporda, Bingöl'ün yaşını dahi bilmediği, dün yediğini hatırlamadığı, hangi yılda olduğunu ve ayları bilmediği, birlikte yaşadığı insanların isimlerini hatırlamadığı, gece gündüz ayrımı yapamadığı, idrar inkontinansı olduğu, kas gücü defisiti olmadığı tespiti yapıldı. Yine yapılan biyopside akciğer kanseri olduğu yönünde bulgulara rastlanan Bingöl'ün, yaş ve diğer hastalıklarına ait yapılan değerlendirmede bedeninde yüzde 97 fonksiyon kaybı olduğu raporlandı. Bu nedenle Bingöl'ün cezaevinde kalmasının hayati risk taşıdığı vurgulandı.
Hazırlanan bu rapor, 19 Kasım'da İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'na gönderildi. Bu raporla birlikte Mersin Üniversitesi'nde yapılan detaylı tetkiklere rağmen üstünkörü muayenesi yapılan Bingöl hakkında ATK 3. İhtisas Kurulu tarafından rapor hazırlandı. ATK, tarafından hazırlanan bu raporda cezaevinde kalmasının hayati risk oluşturduğu belirtilen Bingöl hakkında "Kendini kötü gösterme çabası içinde olduğu düşünüldüğü..." şeklinde ifadeler yer aldı.
Raporda, Bingöl'ün genel durumunun iyi, şuurunun açık, solunumunun rahat, kalp atışlarının normal, diz ve kalça hareketlerinin kısıtlı, gözlerinde görme kaybı olduğu belirtildi. Bingöl'ün Türkçe bilmemesi nedeniyle oryantasyon muayenesinin yapılmadığı belirtilen ATK raporunda, denge ve yürüyüşünün normal, konuşmasının doğal, tüm vücutta ağrı olduğu belirtilerek şu ifadelere yer verildi: "Yüksek tansiyon nedeniyle baygınlık ve baş dönmesi geçirdiği, nedenin bilinmediği birkaç defekasyon kontrolsüzlüğü olması, periferik sinir değerlendirilmesinde motor patolojik olmadığı, yorum: unutkanlık tariflediği (ancak konuşturulduğunda kendini kötü gösterme çabasının olduğu düşünüldüğü) diabetik PNP (duyusal) uyumlu şikayetleri dışında nörolojik defisit saptanmadığı..."
ATK raporunda, Bingöl'ün 7 Ocak 2018'de yapılan muayenesinde, genel durumu iyi olduğunu, tek başına mobilize olduğu  Anayasanın 104'üncü maddesi kapsamındaki sürekli hastalık, sakatlık ve kocama hali kapsamında değerlendirilemeyeceği, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun kapsamında hayatının yalnız idame ettirebileceği kaydedildi.
Sise Bingöl içeride tutsak edilmeye devam denilen nice insandan birisidir. Yaşadığı hak mahrumiyeti ne yaş, ne cinsiyet ne de kimlikten bağımsız olarak düşünülmeyecek kadar iç içe yoğun ve pek kötücül bir cüretin var ettiğidir. Kötülüğün bir normatif kılındığı yerde sistemin dahilinde insanları tutmak için yaşamlar rehin alınmaktadır. Bir gözaltılar cumhuriyeti kılınan yerde bu tahakkümlerle böylesi işkencelerle hayatın devlet nezdinde yerle yeksan edilebileceği muştulanır. Bundan ala korku mu var edilebilir. Bundan daha büyük bir terör var mıdır? Çürüme halen bu bahistedir.
Hayatı yerle bir etmek, onu uçurumun kıyısına taşımak, rehin etmek ve mütemadiyen azapla Bingöl gibi insanlar yaşamdan alıkonulur. İnsan hak ve hukukunun cerahate rehin bir mesel olarak yapılandırılması bunca afakidir. İyi de her nereye kadar? Bu bariz kılınan hak mahrumiyetleri ve yaftalamalarla birlikte sonsuz bir iç kırım var edilirken sahiden yol nereyedir? Müesses nizan kendine hedef gördüğü insanları o Sise Bingöl örneğinde olduğu gibi hem kuşatır, hem sesini duyurmasını engeller hem de özgürlükten men etmeye devam derken sahiden nedir ki bir yeni ülke, yarın, sonrası?
Kesikler, yaralar, dinmek bilmeyen acılar içerisinde bir hayat mücadelesi, hayatın her ne olduğunu unutmama gayreti ile ilerliyoruz artık. Bir büyük mesel olarak bu ülkenin kendi çocuklarına hiç ama hiçbir makul gerekçe bulamayacak olmalarına rağmen katledilmeleri bahsini de ekleyebiliriz. Çürümenin, yakıcı bir katran karanlığının imalinde hayata açıkça müdahalelerin onu elden çalmak örneğinde olduğu gibi esirgenmiş olanın ötesine taşıyıp bir de hayatı toptan çalmaların menzilinde yaraların hangi birisini bir yana koyabilirsiniz.
Mezopotamya Ajansı’ndan aktaralım: “Gezi direnişi sırasında başına isabet eden gaz kapsülü nedeniyle yaralanan ve tedavi gördüğü hastanede 269 gün sonra hayatını kaybeden Berkin Elvan'ın ölümüne ilişkin davanın 9'uncu duruşması İstanbul 17'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Davanın tek sanığı ve tutuksuz polis Fatih Dalgalı, SEGBİS ile duruşmaya bağlandı. Duruşma tanıkların dinlenmesi ve dosyaya gelen yeni belgelerin okunması ile devam etti. Berkin Elvan'ın babası Sami Elvan ile annesi Gülsüm Elvan, tanıklar dinlendiği sırada, "Protesto ediyoruz" diyerek duruşma salonundan çıktı.
Tanık polis Ömer Faruk Göktaş, "Sanığı tanımıyorum. Gezi olayları boyunca çalıştım. AKM, Taksim Meydanı ve İstiklal Caddesi'nde görevliydim. Okmeydanı'nda hiç görev almadım" dedi. Bir başka tanık polis Serdar Doğan da beyanında "Fatih Dalgalı'yı hatırlamıyorum. E5 güzergâhındaydım. Zet silahı kullanıyorduk. 45 derecelik açıyla atıyorduk" ifadelerini kullandı.
Söz alan Elvan ailesinin avukatı Can Atalay, "Bu sanığın tutuklanması gerekir. Bilirkişi raporu çok açık. Doğrudan nişan alıyor. Atış anı ile Berkin'in düşme anı neredeyse aynı. Atış yerden sekmiyor. 30 derecenin altında öldürmek kastıyla atış yapıyor. Dosyanın eksiği kalmadı" diyerek, olay yerinde keşif yapılması talebinde bulundu. Atalay'ın ardından duruşmaya ara veren mahkeme heyeti, bilirkişi raporuna rağmen polis Dalgalı'nın duruşmaları takip etmesini, polis olmasından kaynaklı kaçma şüphenin olmadığını ileri sürerek, tutuklanması yönündeki talebi reddetti. Tanık dinlemeye devam edecek olan mahkeme heyeti, duruşmayı 27 Şubat gününe erteledi.
Duruşma sonrası adliye önünde Elvan ailesi ve avukatları basın açıklaması yaptı. Berkin Elvan'ın babası Sami Elvan, "Bizim çocuğumuzun cenazesine katılanlar hapis yatıyor. Oğlumuzu katledenler elini kolunu sallaya sallaya görevlerini icra ediyorlar. Biz ömrümüzün sonuna kadar toplumun aç olduğu adaleti aramaya devam edeceğiz. 27 Şubat'ta yine burada olacağız" dedi.”
Berkin Elvan sokak ortasında kolluk tarafından hedef alınan bir çocuktur. Öncesinde ve dahi sonrasında katledilen Uğur Kaymaz, Nihat Kazanhan, Helin Şen ve daha pek çoğu gibi bir güvercin daha katledilmiştir. Ürkek de olsa bu ülkede güvercinlerin yaşamasına dahi müsamaha gösterilmemektedir. Hayat hakkını çalanlar o hayatın hedef kılınmasına ses etmeyenler ve mütemadiyen kötülük ile adalet çalınır, çalınandır. Kesikler ve yaralar ve yıkımlar ol nihai tahayyül mütemadiyen güncellenirken adalet sahiden de her nedir, her nerededir?
Kesikler, yaralar ve hiç bitimsiz bir yıkım tablosu. Berkin Elvan davasına dair en anlamlı sözü baba, Sami Elvan zaten söylemiştir. Geleceksiz, bir şimdisiz menzilin imalinde tüm o çürüme, nihai ve kalıcı çürümenin yolu açılıyor. Benzersiz bir tahakkümün sofrasında o hayatlarımız muktedir olanın, kılınanın insafına terk ediliyor. Kesik, yara ya da aklınıza ilk düşen her ne varsa o bahisle açılan yaralar kanatılmaya, cerahatle kuşatılmaya devam olunuyor. Bu mudur hayat bahsi? Kesintisiz olan cerahat mefhumu artık normatifi de bir biçimde yerle bir etmektedir. Cühela cüretinin var ettiği “terörist” kavramsalı bu hali şu devletin tahayyülünü açık etmektedir ne fena!
Tumblr media
Mezopotamya Ajansı’ndan aktaralım: “PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle 79 gündür açlık grevini sürdüren ve bugünkü duruşmada tahliyesine karar verilen DTK Eş Başkanı Leyla Güven, ambulansla Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nden tahliye edildi. Güven, açlık grevi eylemini sürdürecek.
PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle başlattığı açlık grevini 79 gündür sürdüren Demokratik Toplum Kongresi (DTK) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven hakkında "Silahlı örgüt kurmak ve yönetmek", "Örgüt propagandası yapmak" ve "2911 sayılı Yasa'ya muhalefet" iddialarıyla açılan davanın 5'inci duruşması Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Kimsenin katılmadığı duruşmada tahliye edilen Güven, tutuklu bulunduğu Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nden tahsis edilen ambulansla çıkarıldı. Güven, buradan Bağlar ilçesine bağlı Bağcılar mahallesinde bulunan evine götürüldü.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, mahkemenin tahliye kararının olumlu olduğunu, Güven'i alıp evine götüreceklerini ve açlık grevine devam edeceğini açıkladı.
Leyla Güven, Özgür Paksoy ve Mehmet Şah Oruç’a konuşur: “Tahliye edilmesinin siyasi karar sonucu olduğu değerlendirmesinde bulunan Güven, şunları söyledi: “Devlet adım atıp, İmralı’ya siyasi bir heyet ve avukatları göndermek yerine, daha önce tahliyemi engellediği gibi bu defa benim tahliye edilmem için resmen mahkeme heyetine talimat vermiştir. Onlar zannetmiştir ki; ben dışarı çıkınca bu eylem bitecek. Ben buradan açıkça söylüyorum; Kürt halkına, bütün dünya halklarına bu eylem Sayın Öcalan üzerindeki bütün tecrit uygulamaları kalkmayana kadar asla sona ermeyecektir. Ben dışarda arkadaşlarım içerde bu eylemi sürdüreceğiz. Biz kendi gücümüze inanıyoruz, hiç bir egemenin insafına muhtaç değiliz. Biz kendi irademizle, kendi özgür benliğimizle bunu başlattık ancak kendi irademizle sonlandırırız. Onların dayatmaları ile bu mümkün değil.”
“Ben Diyarbakır zindanında olduğum için diğer arkadaşlarıma göre daha şanslıydım. Çünkü Diyarbakır zindanı direniş zindanıdır. Diyarbakır zindanında her akşam, Sakine, Kemal, Hayri, beni ziyaret ediyorlardı. Diyarbakır zindanının maneviyatını yaşadım. Bu maneviyat beni ayakta tuttu. Devlet beni o maneviyattan koparmak istedi. Ama ben kopmayacağım. 79 gündür direniş alanında eylemimi sürdürdüm. Bu günden sonra da burada eylemimi sürdüreceğim. Yaşamak direnmektir. Nerede olursa olsun, fark etmez. Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın tecrit altında olması bizim ayıbımızdır. Biz bu utançtan kurtulacağız. Sayın Öcalan ve İmralı Cezaevi’nde bulunan diğer arkadaşlarımızıda özgürleştireceğiz.”
Bir normalleşme tahayyülünden bunca uzakta bir menzilin var edilmesi tüm o can kırığı bahsini de yara mefhumunu da güncellemektedir. Leyla Güven’in tahayyülüne ortaklık için Kürd olmaya gerek yoktur. Hiçbir şeyin konuşulmadığı, ağır yıldırı ve yaftalamalar ile kanlı bir mazinin üstüne bir kırk sene kaybetmiş olan, can almış, can vermiş insanları yeniden barışı konuşabilmek üzere buluşturma gayreti bile başlı başına üzerine uzun uzadıya düşünülesidir.
Kesikler, yaralar ve biteviye kılınan zalimliklerle, onun bunun şunun değil aslında herkesi kapsayan bariz bir müştereklerin talanı güncellene gelir. Bunca afaki bir biçimde soytarılığın dik alası manevralar ile muhalif kimlikler ezilmeye, yara aldıkları yerler kanatılmaya hiç ama hiçbir makul sebep bulunmadan cezalandırılmaya devam denilmektedir. Ülkenin hali ve insanlık meselindeki dünya sıralamasının neden hep dipte olduğunun kaydı şu yaşadığımız şeylerle bağlantılı, somut bir meseldir. Cerahat artık yaşamı çalmaktan bir adım öteye taşınıp, her günü derdest etmektedir. Sıradanın sözü ne olacaktır, yaralar kapanabilecek midir bunların yanıtları onları fark etmeye başladığında şu ülke söz konusu olacaktır. Bilginize...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2019
Görseller: Tutsak Gazeteci, Ressam Zehra DOĞAN’ın İçeriden(!) Paylaştığı Kolajlar... - Ekmek ve Gül 
0 notes
seslimeram · 6 years
Text
Sesli Meram #66 - Karşı Radyo (06.11.2018)
Tumblr media
“gerçekliği açık bir biçimde “yok etme” olan, hayat hakkının bile isteye hiç kılındığı bir sahnenin başımıza enikonu göçüyor olduğunu görmek için kıyamete hacet mi var? çalınan göğü görebilmek için, altımızdan çekilip zayi olunan toprağı bilmek için, kaybettirilen tüm umut için, hayat meselini yok etmeye ant içenleri bilmek için, sorgulamak için kıyamete hacet mi var!”
image credit: fulling fence - chen jiagang
https://archive.org/details/KarsiRadyoSesliMeram06Kasim2018
1 note · View note
ninovanews-blog · 6 years
Text
Sisê Bingöl'e "özgürlük" çağrısı
Sisê Bingöl'e "özgürlük" çağrısı - #SiseBingöleÖzgürlük
Sağlık durumu her geçen gün kötüleşen ve 2017’den bu yana cezaevinde bulunan 78 yaşındaki Sisê Bingöl’ün serbest bırakılması için sosyal medyada kampanya başlatıldı. 
Uzun süredir cezaevinde olan ve sağlık durumu her geçen gün kötüye giden 78 yaşındaki Sisê Bingöl’ün serbest bırakılması için Twitter’da #SiseBingöleÖzgürlük hashtagiyle kampanya başlatıldı. AVUKATLARI ŞARTLI TAHLİYESİNİ TALEP…
View On WordPress
0 notes
ninovanews-blog · 7 years
Text
Barış Anneleri ve İHD üyeleri: Sise Bingöl'ü serbest bırakın
Barış Anneleri ve İHD üyeleri: Sise Bingöl’ü serbest bırakın
İHD ile Ankara Barış Anneleri İnisiyatifi üyeleri, 78 yaşındaki Sise Bingöl, 65 yaşındaki Havva Özcan ile İHD Yöneticisi Yıldız Bahçeci için serbest bırakılma çağrısı yaptı. Besime Konca ise, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve can güvenliğine dair kamuoyunun bilgilendirilmesi gerektiğini söyledi.  İnsan Hakları  Derneği (İHD) Ankara Şube Hapishaneler Komisyonu ile…
View On WordPress
0 notes
haberin-varmi · 6 years
Photo
Tumblr media
Sise Bingöl Tahliye Edildi https://ift.tt/2HdQ4QM
0 notes
haberin-varmi · 6 years
Photo
Tumblr media
Sise Bingöl tahliye ediliyor https://ift.tt/2VzjqNf
0 notes
haberin-varmi · 6 years
Photo
Tumblr media
85 yaşındaki Sise Bingöl tahliye edilecek https://ift.tt/2UhboZe
0 notes
haberin-varmi · 6 years
Photo
Tumblr media
Tutuklu Gazeteci Zehra Doğan Sise Bingöl ve Dersim Bebeği Çizdi http://bit.ly/2HrulXc
0 notes