Tumgik
#psikolojik sorunlar
trcoffeebyefe · 7 months
Text
Oyun Oynamak Bağımlılık mı yoksa Eğlence mi?
youtube
Herkese merhabalar, yeni bir yayına daha hoş geldiniz. Bugün bilgisayar oyunlarının psikolojik ve fiziksel olarak bizlerde yarattığı etkilerden konuşacağız. Bilgisayar oyunları veya mobil oyunlar bizlerde olumsuz değişimlere mi sebep oluyor? yoksa belirli sürelerde bunlara vakit ayrılırsa bu aktiviteler tamamen zararsız olur mu? İsterseniz buyrun daha fazla beklemeden konunun detaylarına geçelim.
Bu arada yaptığım yayınları beğeniyor ve yeni yayınları kaçırmak istemiyorsanız dinlediğiniz platformlardan abone olarak tüm yayınlara anında ulaşabilir veya [patreon] üzerinden bana destek olabilirsiniz.
2021 yılında yapılan bir araştırmaya göre tüm Dünyada 14 ila 64 yaş aralığında olan insanların %83.6’sı oyun oynuyormuş. Mobil oyunlar, konsol oyunları, sanal gerçeklik oyunları derken ortaya oyun oynamak için çok fazla platform ve oyun çıktı. Genellikle oyun oynamak eğlence amacıyla yapılan bir aktivite olsada belirli sürelerin üzerinde bunu tekrarladığınızda bazı negatif etkilerde boy gösteremeye başlıyor.
Oyun oynamanın hiç mi faydası yok?
Tumblr media
Takım Çalışması
Oyun oynamanın direk olarak zararlarından bahsetmeden önce faydalarında bahsetmemiz gerekiyor. Aslında oyun oynarken bunu eğlenme amacıyla yapıyoruz tıpkı bir komedi programı izlediğimizdeki gibi burda ki amaç güzel vakit geçirebilmek ve eğlenebilmek. İletişim kurmakta sorun yaşayan çocuk ve gençler bazı takım çalışması gerektiren oyunlar sayesinde etkileşime geçme ve bağ kurma yeteneklerini arttırabiliyorlarmış.
Eğitici İçerikler
Her oyun sadece eğlence amacıyla dizayn edilmiyor. Özellikle çocuklar için dizayn edilen bazı oyunlar, onların temel motor becerilerini geliştirmelerini ve bilgileri daha kolay öğrenebilmelerini sağlıyor. Dil öğrenmek için tasarlanan uygulamalar, çocukların yeni dillere olan yatkınlığını arttırıyor. Geometri ve matematik problemlerini çözmeye dayalı oyunlarda çocukların bu alanlardaki ilgisini yükseltiyor.
Görüldüğü üzere, her oyun insanların sadece zamanına el koymak için tasarlanmıyor ve oynanan oyun türüne göre bundan fayda sağlanabiliyor. Peki oynadığınız içerik türü, eğitici bir tür değilse veya eğitici bir içerik türü olsa dahi çok uzun sürelerde bu oyunları oynarsanız hala bundan fayda sağlayabilir misiniz? Gelin birde buna göz atalım.
Çok Fazla Oyun Oynamanın Fiziksel Zararı Var mı?
Oyun oynamada ortaya çıkan en önemli sorun, genellikle oyun oynadığınız süreye göre değişkenlik gösteriyor. Özellikle çocuklar çok uzun süreleri oyun oynamak için ayırıyorlar ve yapılan araştırmalara göre okul çağında olan çocuklar için hafta içi günlük 60 dakika, hafta sonu ise günlük 2 saatin üzerinde olmaması gerekiyor. 6 yaşının altında olan çocuklar içinse bu süre günlük 30 dakikayı geçmemeli. Yetişkinler ise günlük ekran süresi 2 saatin üzerinde olmamalıymış. Peki bu sürelerin üzerinde oyun oynarsanız nelerle karşılaşabilirsiniz? birde bunu inceleyelim;
Tumblr media
Çok uzun süreler oyun oynayan kişilerde sadece psikolojik olarak değil fiziksel olarakta bir takım sorunlar ortaya çıkabiliyor. Bunların başında “Carpal Tunnel Syndrome” olarak bilinen yaralanma türü geliyor ve genellikle ofis çalışanlarında sıklıkla rastlanılan bir hastalık türü. Bu hastalık bileğinizde ağrı ve uyuşmaya sebep olan bir sinirin iltihaplanması sonucunda ortaya çıkıyor.
El ve kolda meydana gelen sorunlar
Tumblr media
Birde profesyonel oyuncuların arasında yaygın olan “Playstation Başparmağı” hastalığı var. Aslında bunun tıbbi terimi de “Quervain’s tenosynovitis” olarak geçiyor fakat büyük ihtimal telaffuzu çok zor olduğu için Playstation Başparmağı olarak halk diline geçmiş. Bu hastalıkta baş parmağınıza giden sinirlerin çok fazla yıpranıp iltihaplanması ve baş parmağınızı oynatamaz hale gelmesi şeklinde ortaya çıkıyor ve bundan dolayı başparmağınız bükülü halde kalabiliyor.
Obezite
Bunlara ek olarak oyun oynamak ergenlerde obeziteye yol açabiliyor. Bir gencin her gün saatlerce ekran başında oturmasından, egzersiz yapmamasından ve dışarıda aktiviteler yapmaya zaman ayırmamasından dolayı obezite kaçınılmaz bir hale geliyor. Ayrıca yapılan bir araştırmada ekran önünde yenilen yiyeceklerin miktarının normale göre daha fazla olduğu keşfedilmiş. Örneğin yemek masasında otururken normalde size yetecek porsiyondan daha fazla miktarda yemek önünüze geldiğinde o yemeğin size fazla geldiğini anlayıp kendinizi durdurabiliyorsunuz.
Tumblr media
Fakat ekran başında aynı miktarda yemek önünüze gelirse, beyniniz tüm dikkatini ekrana verdiği için açlık/tokluk dengesine yeterli dikkati ayıramıyor ve böylece normalin çok üstünde yiyecek tüketmiş halde kendinizi bulabiliyorsunuz. Bu sadece oyun oynarken değil televizyon izlerkende meydana geliyor. Bundan dolayı ekran başında yemek yemek çok mantıklı bir davranış olarak gözükmüyor.
Görme Sorunları
Çok uzun süreler ekran başında olanlar arasında başka bir yaygın sorun ise görme problemleri; gözlerin mavi ışınlara çok uzun sürelerde maruz kalması, göz yorgunluklarına ve bundan dolayıda baş ağrısı ve zayıf konsantrasyona yol açabiliyor. Ayrıca epilepsi hastalarının oyunlardan kaynaklı felç geçirme oranı da %3 ila %5 arasında değişiyormuş.
Psikolojik Sorunlar
Tumblr media
Oyun oynamayı belirli limitlerin üzerinde yapanlar sadece bahsettiğim fiziksel sorunlarla yüzleşmekle kalmayıp, psikolojik açıdanda zararlar görmeye başlıyorlar. Amerikan Psikoloji Derneğinin yapmış olduğu araştırmaya göre uzun süre video oyunlarına zaman ayıran kişiler diğer faliyetlere karşı ilgilerini kaybediyor, ilişki kurmakta zorlanıyor, eğitim ve kariyerlerindeki fırsatları kaçırmaya yatkın oluyorlarmış. Ayrıca kaygı, suçluluk ve olumsuz ruh hallerinden kaçınmak için oyun oynamayı tercih ediyorlarmış.
Amerikada bundan dolayı sorun yaşayan çok fazla insan olduğundan dolayı Anonim Bilgisayar Oyun Bağımlıları adında bir destek grubu dahi kurulmuş. Oyun bağımlıları ayrıca uyku problemleri, depresyon, endişe ve saldırganlık sorunlarınada maruz kalıyorlarmış. Şiddet içerikli bilgisayar oyunları oynayanlarında şiddete karşı duyarsızlaştığı ve bunu normal olarak gördükleri tespit edilmiş. Ayrıca şiddet olan eğilimlerinin de arttığı gözlemlenmiş.
Peki Çözüm ne?
Bu kadar kötü yan etkiden bahsettikten sonra, çözümün bilgisayar oyunlarını tamamen hayatımızdan çıkarmak olduğunu düşünebilirsiniz. Fakat teknoloji ile hayatımıza giren pek çok yenilikte aslında bu tarz olumsuz yan etkilere maruz kalabiliyoruz bu tür durumlardan zarar görmemek için bunları limitleyebilme gücüne sahip olmak gerekiyor.
Ekran Süresi
Tumblr media
Ekran tabanlı aktivitelere günlük olarak en fazla ayrılması gereken sürenin 2 saat olduğu keşfedilmiş. Bu 2 saat sadece bilgisayar oyunlarını değil aslında mobil oyunları, izlediğimiz dizileri, fimleri telefonumuzda harcadığımız tüm süreyi kapsıyor. Ama 2024 yılı itibariyle insanların ekranlarda bir gün içerisinde harcadığı ortalama sürenin 6 saat 58 dakika olduğu tespit edilmiş. Bu süre 2014 yılına oranla yüzde 50 oranında artmış.
Playstation’ın izlenmesi gereken sağlık uyarılarında oyun oynayan her kişinin 1 saatin ardından en az 15 dakika ara vermesi ve belirli oyunların yaş grupları takip edilerek oynanması gerektiğinden bahsediyor. Tüm oyun konsolları bu uyarıları içeren bir yönerge ile geliyor ve oynadığımız her oyun belirli sağlık uyarılarından bahsediyor ve bunları kabul ettikten sonra oyun oynamanıza izin veriyor.
Ekranlarda harcadığınız zamanlardan dolayı hem fiziksel hemde zihinsel olarak kötü etkilenmek istemiyorsanız bu aktivitelere harcadığınız süreleri kontrol altında tutmanız ve bir ölçüye sahip olmanız gerekiyor.
Eğer ki sağlıklı bir uyku, bol egzersiz ve iyi beslenmeyi içeren sağlıklı bir yaşam tarzından kopmadan ve oyun oynamak için ayırdığınız süreleri belirli limitlerin altında tuttuğunuz sürece bu işten zarar görmeyi engelleyebilir ve bunu bir eğlence aktivitesi olarak adlandırabilirsiniz.
Ben oyun oynamayı neden bıraktım?
Şahsen ben eski bir oyun tutkunu olarak bunu yaklaşık bir 6 ay boyunca denedim ve birer saatlik alarmlar kurarak oyun oynasamda oyunların bağımlılık seviyesi ile başa çıkamadığımı fark ettim. Bunun üzerine de sahip olduğum tüm oyun konsollarını sattım. Yaklaşık 2 yıldırda hiç bir oyun oynamadım ve şahsi çıkarımım; hayatımda aldığım en güzel kararlardan biri olduğundan yana. Bu sayede bu podcaste, daha fazla araştırma yapmaya ve kitap okumaya zaman bulabildim.
Her akşam işten gelip, günün yorgunluğunu atmak için oyun konsolunu açıp 1 saat oyun oynadıktan sonra uykuya geçiyordum ve her seferinde içimde boşa harcanan zamanın pişmanlığı oluyordu. Uykuya dalmadan önce mavi ışınlara maruz kaldığımızda uyku kalitemiz inanılmaz ölçüde düşüyor ve tam bununla alakalı “Why We Sleep” kitabını okuduktan sonra kendime boş yere ne kadar çok zarar verdiğimi anladım.
Eğer belirli oyun türünü oynamaktan hoşlanıyorsanız, karşınıza sürekli olarak o alanda yeni çıkan oyunlar geliyor ve özelikle indirimler olduğunda bunları kaçırmak istemiyorsunuz. Ve her yıl bu oyunların yenileri piyasaya çıkıyor ve her bir oyunu bitirmek için günlerinizi, hatta aylarınızı harcamanız gerekiyor. Ve tüm bu sürecin sonunda elinize hiç bir şey geçmiyor. Biraz kendinizi eğlendirmiş oluyorsunuz ve anlamsız bir biçimde aynı etkinliği tekrar etmeye devam ediyorsunuz.
Sonu olmayan ve bana bir kazanım getirmeyen bu alışkanlığı kırdığım için şahsen oldukça mutluyum. Tabiki herkese aynı yolu izleyin demiyorum sonuçta hepimizin rahatlamak için ve kendimizi eğlendirmek için harcadığı süreler var. Kimi birey için bu bir film izlemek, kimisi için müzikle uğraşmak, kimisi için yürüyüş yapmak, kimileri içinde oyun oynamak olabiliyor. Benim için bu bir bağımlılık haline geldiği için ben şahsen bundan tamamen vazgeçmeyi seçtim.
Son Söz
Bugünkü konuyu toparlayacak olursak, oyun oynamak için ayrılan süre kontrol altında tutulur, oynanan oyun türüne dikkat edilirse, bu keyif duyulan bir aktivite olabilir ancak bu bir bağımlılık haline dönüşür ise bundan dolayı farkına dahi varmadan büyük zararlar görebilirsiniz.
Turkish Coffee Podcast Youtube Sayfası:
Turkish Coffee Podcast Haftalık Blog Sayfası:
0 notes
ignotuspewerelll · 11 months
Text
Aşağılık Kompleksi
Bireyler, neden kendilerini aşağılayan duygusal sıkıntılar içinde bulurlar? Bu sorunun iç yüzüne nüfuz etmek, birçok karmaşık psikolojik etkenin açığa çıkardığı bir labirent gibidir. Bu labirentin duvarlarını süsleyen en önemli resimler, çocukluk dönemi travmalarının yarattığı izler, aile ve toplumun dayattığı kısıtlamaların kalın perdeli etkileri ve kültürün derinliklerinden yükselen…
View On WordPress
0 notes
anonimiy · 2 months
Text
2 Haziran 2024
Sanmayın ki, her sevgi mutlu eder.
| Can Gezer
1 note · View note
haberiler · 19 days
Text
KAYSERİ PSİKOLOG ÖNERİLERİ
Tumblr media
Kayseri'de mental sağlığınızı güçlendirmek için doğru yerdesiniz! Defnar Psikoloji, profesyonel psikolog ve pedagog kadrosuyla, bireylerin ve ailelerin ihtiyaçlarına yönelik kapsamlı hizmetler sunmaktadır. Kayseri psikolog randevu alma süreçlerinizde sizlere kolaylık sağlayarak, ruhsal sağlığınıza önem veren bir yaklaşım sunuyoruz. Ayrıca, uzmanlarımız tarafından verilen Kayseri pedagog tavsiyeleri ile çocuklarınızın gelişiminde doğru adımlar atmanıza yardımcı oluyoruz. 
Kayseri Psikolog Randevu
Kayseri'de psikolog randevusu almak, ruh sağlığınızı desteklemek için önemli bir adımdır. Psikologlar, farklı terapi yöntemleriyle bireylerin sorunlarına yardımcı olmakta uzmanlaşmışlardır. Kayseri'deki psikologların sunduğu hizmetler, kişisel gelişimden stres yönetimine, kaygı azaltmaktan ilişkisel problemlere kadar geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır.
Randevu almak için çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Öncelikle, internet üzerinden arama yaparak veya sosyal medya platformlarını kullanarak Kayseri'deki psikologları araştırabilirsiniz. Farklı uzmanların web siteleri, sundukları hizmetler ve uzmanlık alanları hakkında bilgi almanızı sağlar.
Alternatif olarak, Kayseri'deki sağlık kuruluşları ve özel muayenehanelerden de randevu talep edebilirsiniz. Telefonla iletişim kurarak ya da yüz yüze giderek görüşmek, randevu alma sürecini daha da kolaylaştırır. Ayrıca, arkadaş ve aile önerilerine de başvurarak daha güvenilir bir uzman bulabilirsiniz.
Kayseri psikolog randevu alırken dikkat etmeniz gereken bir diğer nokta ise, uzmanın yeterlilikleri ve deneyimleridir. Randevu tarihi ve saatini belirlerken, önceden hazırlık yaparak hangi konular üzerinde durmak istediğinizi düşünmek de faydalı olacaktır.
Son olarak, psikologla olan ilk görüşme, terapinin yönünü belirleyecektir. Bu nedenle, randevu sırasında açık ve samimi bir iletişim kurmak önemlidir. Kayseri psikolog randevu süreci, ruh sağlığınızı güçlendirmek adına atacağınız önemli bir adımdır.
Kayseri Pedagog Tavsiye
Kayseri'de çocuklarınız için bir pedagog arıyorsanız, doğru tercihleri yapmak oldukça önemlidir. İyi bir pedagog, çocukların duygusal ve sosyal gelişimlerini destekleyerek ailelere önemli katkılarda bulunabilir. Bunun için, aşağıdaki kriterlere dikkat etmek faydalı olacaktır:
Kişisel Deneyim: Pedagogların deneyimlerini ve hangi alanlarda uzmanlaştıklarını öğrenmek önemlidir. Özellikle davranışsal sorunlar veya öğrenme güçlüğü gibi özel konularda deneyim sahibi olmaları aradığınız nitelikler arasında olmalıdır.
Referanslar: Diğer ailelerin önerileri ve referansları, doğru pedagogu seçmenizde yol gösterici olabilir. Kayseri'de güvenilir kaynaklardan aldığınız tavsiyeleri değerlendirin.
Eğitim ve Sertifikalar: Pedagogun eğitim durumu ve sahip olduğu sertifikalar da önemlidir. Psikoloji veya ilgili alanlarda almış oldukları eğitim, onların profesyonellik düzeylerini gösterir.
İletişim Becerileri: Pedagogların, çocuklarla ve ailelerle etkin bir iletişim kurabilmesi gerekmektedir. Bu beceri, seansların verimli geçmesi için önemli bir faktördür.
Özgüven ve Şefkat: Çocuklar üzerinde olumlu bir etki yaratabilmek için pedagogların şefkatli ve anlayışlı olmaları gerekmektedir. Bu, çocukların kendilerini güvende hissetmelerine yardımcı olur.
Kayseri'de, Defnar psikoloji gibi öne çıkan kuruluşlar, profesyonel hizmetleri ile dikkat çekmektedir. Ayrıca, Kayseri pedagog tavsiye alarak da bu alanla ilgili daha fazla bilgi edinebilirsiniz. Çocuğunuz için en uygun pedagogu seçtiğinizde, onların gelişimi üzerindeki olumlu etkisini de gözlemleyebileceksiniz.
Defnar Psikoloji
Defnar Psikoloji, Kayseri'de bireysel ve grup terapileri sunan saygın bir psikoloji merkezidir. Uzman psikologlar ve pedagojik danışmanlarla çalışan Defnar Psikoloji, çeşitli psikolojik sorunlarla başa çıkmanıza yardımcı olmak için profesyonel destek sağlamaktadır.
Merkez, stres, kaygı, depresyon, çocuk ve ergen danışmanlığı gibi alanlarda geniş bir hizmet yelpazesine sahiptir. Ayrıca, aile terapisi ve ilişki danışmanlığı da sunarak, bireylerin ve ailelerin duygusal sağlığını desteklemektedir.
Defnar Psikoloji'nin sunduğu hizmetler arasında:
Bireysel terapiler
Çocuk ve ergen terapileri
Aile terapisi
Grup terapileri
Kayseri'de psikolog randevusu almak isteyenler için Defnar Psikoloji, uzman kadrosu ile bireysel ihtiyaçlara yönelik çözümler sunmaktadır. İletişim bilgileri aracılığıyla kolayca randevu alabilir, psikolojik destek hizmetlerinden yararlanabilirsiniz.
Kayseri Psikolog Tavsiye
Kayseri'de psikolog arayışında olan bireyler için doğru psikoloğu bulmak, sağlık ve psikolojik iyilik hali açısından son derece önemlidir. Özellikle terapi ihtiyacı duyanlar, uzman bir psikolog ile çalışmanın faydasını hızlı bir şekilde görebilirler.
Kayseri psikolog tavsiye ararken, dikkate almanız gereken bazı noktalar şunlardır:
Uzmanlık Alanı: Her psikologun uzmanlık alanı farklılık gösterebilir. İhtiyacınıza uygun bir psikolog seçmek önemlidir. Örneğin, çocuk terapisi, aile terapisi veya bireysel terapiler üzerine uzmanlaşmış profesyoneller bulabilirsiniz.
Deneyim: Psikologun deneyimi, terapi sürecindeki başarısını doğrudan etkiler. Tecrübeli uzmanlar, vakalar üzerinde daha derinlemesine bilgi ve beceriye sahiptir.
Görüşme Yöntemi: Seansların nasıl yapıldığı, bireyin kendini nasıl hissettiği ve terapistinin yaklaşım tarzı da önemlidir. İlk görüşme sonrasında terapistin tarzının sizinle uyumlu olup olmadığını anlayabilirsiniz.
Yorumlar ve Tavsiyeler: Daha önce terapi almış kişilerden gelen yorumlar ve tavsiyeler, doğru psikoloğu bulmanıza yardımcı olabilir. Sosyal medya ve sağlık forumları bu tarz bilgiler için iyi bir kaynaktır.
Kayseri'de psikolog randevu almak adına birçok seçenek bulunmaktadır. Özellikle çevrimiçi randevu sistemleri, kullanıcıların istedikleri zaman uzmanlarla iletişime geçmelerini sağlamaktadır. Böylece, hem zamandan tasarruf edebilir hem de istediğiniz terapisti kolayca bulabilirsiniz.
Unutmayın, her bireyin deneyimi farklıdır. Bu nedenle, psikolog seçiminiz kişisel bir tercihtir ve en iyi sonuçları almak için birkaç farklı uzmanla görüşmeyi düşünebilirsiniz.
512 notes · View notes
fullodak · 4 months
Text
KOCAELİAİLEDANİSMANLİGİ - GOLD
Tumblr media
Psikologlar, her yaştan bireye terapi ve danışmanlık hizmetleri sağlamada ve çok çeşitli zihinsel sağlık sorunlarını ele almada çok önemli bir rol oynamaktadır. Bu profesyoneller, klinik psikoloji ve ilgili alanlarda uzmanlık eğitimini tamamlamış olup, bu da onları uygulamalarında yetkin, güvenilir ve profesyonel kılmaktadır. Psikolog, danışanların düşüncelerini, duygularını ve davranışlarını keşfedip anlamak için danışanlarla birlikte çalışır ve yaşamdaki çeşitli zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olacak destek ve rehberlik sunar. Bireysel danışmanlık sağlamanın yanı sıra, psikologlar ilişki dinamiklerini ve kişilerarası sorunları ele almak için grup terapisi seansları, aile terapisi ve çift terapisi de sunabilirler.
Pedagog ise özellikle çocuk gelişimi ve eğitimi bağlamında öğretme ve öğrenmeye yönelik eğitim yöntem ve stratejilerine odaklanırlar. Bu uzmanlar, her öğrencinin kendine özgü ihtiyaçlarını ve yeteneklerini karşılayan en uygun öğrenme ortamlarını yaratmayı hedefleyerek çocukların eğitim ve gelişim süreçlerini destekler, planlar ve yönetir. Pedagoglar öğrenme güçlükleri, konuşma güçlükleri, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ve travmatik olaylardan kaynaklanan psikolojik sorunlar gibi alanlarda uzmanlaşabilirler. Pedagoglar öğretmenler, ebeveynler ve diğer profesyonellerle işbirliği yaparak çocukların bütünsel gelişimine ve eğitimsel başarısına katkıda bulunur.
Çocuk psikolog, çocukların ve ergenlerin psikolojik gelişimi ve refahı konusunda uzmanlaşır ve çeşitli duygusal, davranışsal ve gelişimsel sorunları ele almak için özel terapi ve destek hizmetleri sunar. Bu uzmanlar, çocuklara ve ailelere akran zorbalığı, okul kaygısı ve stres gibi zorluklarla başa çıkmada yardımcı olmak için danışmanlık hizmetleri sağlar. Bireysel terapi seansları, oyun terapisi ve aile danışmanlığı aracılığıyla çocuk psikologları, genç müşterilerin baş etme becerilerini geliştirmelerine, öz saygılarını artırmalarına ve genel duygusal dayanıklılıklarını ve zihinsel sağlıklarını iyileştirmelerine yardımcı olur. Çocuk psikologları, çocukların ve ergenlerin benzersiz ihtiyaçlarına odaklanarak, genç nüfusun olumlu psikolojik gelişimini ve refahını teşvik etmede hayati bir rol oynamaktadır.
557 notes · View notes
kullanilanlar · 2 years
Text
Rusenyavuz - Pro+
Geçmişten gelen veya sonradan oluşan birtakım nedenlerden kaynaklı olarak günümüzde birçok psikolojik rahatsızlık ortaya çıkmaktadır. Yoğun çalışma şartları ve çalışma saatlerinden veya geçmişten kaynaklı bir travma ile birlikte günümüzde psikolojik rahatsızlıklarda artış gözlenmektedir. Bu gibi durumların önüne geçmek veya bu süreçte bir psikolojik destek almak sizler için daha doğru olmaktadır. Psikolog Ruşen Yavuz bu dönemlerde sizlere destek olmaktadır. Klinik psikolog Ruşen Yavuz sizler ile temasa geçerek sizlere sizin için en doğru olanı yapmaktadır.
Özellikle ergenlik dönemi sırasında gençlerde meydana gelen psikolojik sorunlara karşısında ailelerin daima bir uzmandan yardım almaları önerilmektedir. Bu dönemde yapılacak olan doğru bir destek ilerleyen yıllar için oldukça önemlidir. Ergenlik dönemimde alınan psikolojik destek ile bireylerde özgüven eksikliği, sınav kaygısı, gelecek kaygısı gibi sorunlar ile de baş edilmektedir.
Türkiye’de özelliklede Ankara psikolog sayısı oldukça fazladır. Sizlere doğru ve güvenilir bir destek veren bir yeri bulmak bu seçenekler arasında oldukça zor olmaktadır. Psikolog Ruşen Yavuz sizler için oldukça güvenilir ve doğru hizmeti vermektedir. Ruşen Yavuz sağlamış olduğu bazı imkanlar ile sizlerin rahatını ön planda tutmaktadır. Bazı durumlardan dolayı terapiye gidilemiyor. Bu durumlarda tedavinin devamı açısından Psk. Ruşen Yavuz online terapi sağlamaktadır. Online terapiler sayesinde süreç kesilmeden ve doğru bir şekilde ilerliyor. Psk. Ruşen Yavuz tedavi süresince daima size ve sevdiklerinize en doğru desteği vermektedir.
2K notes · View notes
bir-devrin-tarihcisi · 3 months
Text
Sosyal medyada beğenilmeme korkusu insanlarda psikolojik sorunlara yol açmaya başlamıştır. Sosyal medyada bir şey paylaştıklarında insanlar hemen 'kaç beğeni oldu, kaç kişi gördü?' diye bakıyor. Sosyal medyada beğenilme kullanıcıları mutlu ediyor. Beğenilmeme ile karşılaşan kullanıcılarda ise psikolojik sorunlar ortaya çıkıyor. Sosyal medyada beğenilmeme psikolojiyi bozuyor. Bu defa da kötü bile olsa o şeyi yapmaya eğilim gösteriyor. Yani ucuz, saçma sapan bir şey beğeniliyorsa o da onu yapmaya çalışıyor. Ve daha sonrasında o beğenilme duygusu psikolojik ihtiyaca giriyor. Birisi beğenmediği zaman kendisini kötü hissediyor ve psikolojik olarak bir yıpranmışlık, mental yorgunluk ve tüketilmiş sendromuna yakalanıyorlar
Said Ercan, Dijitalizm
22 notes · View notes
onbakis · 4 months
Text
PSİKOLOGCA - MEGA+ (3)
Tumblr media
Psikologca.com üzerinden bir psikoloğa soru sor konularından yanı sıra başlıca faydalarından biri, profesyonel rehberlik ve uzmanlığa erişimdir. Bu platformdaki psikologlar, ilişkiler, depresyon, anksiyete, travma ve daha fazlası dahil olmak üzere ruh sağlığının çeşitli alanlarında uzmanlaşmış eğitim ve deneyime sahip lisanslı profesyonellerdir. Bireyler bir psikoloğa danışarak kanıta dayalı müdahalelerden, psikolojik değerlendirmelerden ve özel ihtiyaçlarına göre uyarlanmış tedavi tekniklerinden yararlanabilirler. Bu profesyonel rehberlik, bireylerin zorlukların üstesinden gelmesine, kişisel farkındalığını artırmasına ve kişisel gelişim ve refahı desteklemesine yardımcı olacak değerli bilgiler, stratejiler ve destek sağlayabilir.
Gizlilik ve mahremiyet, psikolojik destek aramanın hayati unsurlarıdır ve Psikologca.com, kullanıcılara güvenli ve emniyetli bir ortam sağlar. Bireyler bu platformda bir psikoloğa ulaştıklarında kişisel bilgilerinin ve görüşmelerinin gizli kalacağından emin olabilirler. Bu gizlilik, terapötik süreçte güveni ve açıklığı teşvik ederek bireylerin düşüncelerini, duygularını ve deneyimlerini yargılanma veya ifşa edilme korkusu olmadan keşfetmelerine olanak tanır. Psikologca.com gizliliği ön planda tutarak bireylerin güvenlik ve gizlilik duygusuyla yardım isteyebilecekleri, endişelerini paylaşabilecekleri destekleyici bir alan yaratıyor.
Psikologca, bireylere ücretsiz psikolojik desteğe erişim olanağı sunarak ruh sağlığı yardımını daha erişilebilir ve kapsayıcı hale getiriyor. Bu platform, kullanıcıları alanlarında uzman psikologlarla buluşturarak, bireysel ihtiyaçlara göre kişiselleştirilmiş analizler ve rehberlik sağlıyor. Psikologca.com, ücretsiz danışmanlık ve psikoloğa soru soru ücretsiz olanağı sunarak, bireylerin yardım aramasına, şüphelerini gidermesine ve çok çeşitli psikolojik sorunlar hakkında rehberlik almasına olanak sağlar. Ücretsiz psikolojik desteğe bu erişim, yardım aramanın önündeki engelleri ortadan kaldırabilir, zihinsel sağlık farkındalığını geliştirebilir ve bireyleri kendi refahlarına öncelik vermeye teşvik edebilir.
487 notes · View notes
wolfblackwhiskey · 5 months
Text
Ülkece psikolojik sorunlar içindeyiz
52 notes · View notes
soloestoycanssado · 4 months
Text
Ya bak kardeşim sen kimsenin psikolojik sorunlarını yada hayatını başka bir kişini psikolojik sorunları ve hayatıyla kıyaslayamazsın. Anlayabilir musun beni? Psikolojik sorunlar sadece bir neden ya da bir kaza yüzünden oluşmaz. O kişi şu kazayı geçirdi o yüzden psikolojik sorunları var diyorsun kazayı öne sürüyorsun sebep olarak AMA konu dışarıdan bakıldığında mutlu ve iyi gözüken birine gelince "onun bu tür sorunları olamaz" diyorsun. niye? Niye yani? Gülen, mutlu gözüken, enerjik olan biri depresyonda olamaz mı? Ya da ruhsal bir çöküşte olamaz mı? depresyon sadece mutsuz olmak, sürekli uyumak, sessiz kalmak mı sanıyorsun sen? Bunları yapan biri mutlu olmuyor mu? Ya bizde bazen fazlasıyla uyuyoruz. birde bazen mutsuz oluyoruz. Bizde bazen çoğu şeye sessiz kalıyoruz. Tüm insanlığın içinde var bu üzülmek,kırılmak,özlemek, ağlamak gibi insani özellikler herkeste var. Bir kişi bunları yaptı diye depresyonda mı oluyor yani? Hayır anlamıyorum yani bu neyin kafası? Sen bunları hangi kafayla söylüyorsunda ben sana bu açıklamayı yapma gereği duyuyorum?
12 notes · View notes
Text
Psikolojinin Allah'ı yok mu?
Tumblr media
"Ey ahmak nokta-i sevda! Hâlıkın ef'âli sana nâzır değildir. Ancak Ona bakar. Kâinatı senin hendesen üzerine yapmış değildir. Ve seni hilkat-i âlemde şahit tutmamıştır.” Mesnevî-i Nuriye’den.
Allah amellerini mübarek etsin. Geçenlerde ODTÜ mezuniyet töreninde “Kalpler ancak Allah’ın zikriyle mutmain olur!” ayet mealinin pankart olup gezdirildiğini gördük. Cenab-ı Hak, kelamullahından nur alan böyle sineleri çoğaltsın, müslüman memleketini müslümansız bırakmasın. Âmin. Fakat elbette yarasa tabiatlıların bu nurdan gözleri kamaştı. Hemen başlarını mâbâdlarına çevirdiler. Hatta mırıldandılar: “Böyle birşeyi savunmak akademinin/psikolojinin değerlerini aykırıdır!” Neden efendim? Onlar açık açık söylemezler ya. Biz çekinmeyip deyiverelim: Zira kafalarındaki bilimin Allah’ı yoktur. Yani Allah varsa bilim yoktur. O yüzden yanlarında ‘Allah’ denildiğinde ‘Euzü’yü duyan İblis’e dönerler. Şeytanlarından önce kendileri çarpılırlar. Kaçacak mağaralar ararlar.
Will Smith’in, yaşanmış bir hikâyeye dayanan, dişe dokunur, mesaj içerir filmlerinden Doğruyu Söyle’de (Concussion/2016) buna benzer bir sahne olduğunu izleyenler hatırlar. (Hafızamda kaldığı kadarıyla nakledeyim.) Nijeryalı dindar bir hristiyan olan Dr. Bennet Omalu ABD’de adlî tabiblik yapmaktadır. Amerikan futbolu yıldızlarının emekliliklerinin ardından intihara kadar varan psikolojik sorunlar yaşamaları dikkatini çeker. Böyle vakalardan birisini, cebinden de para harcayarak, özel olarak incelemeye tâbi tutar. Teşhisini kesinleştirir. Durum apaçıktır. Futbolcuların oyunun sertliği içinde kafalarına aldıkları darbeler beyinlerinde hasara neden olmaktadır. Ve bu hasar ilerleyen yaşlarda kendini iyice belli etmektedir. Dr. Omalu’nun asıl mücadelesi bu teşhisten sonra başlar. Kamuoyunun dikkatini çekmeye çalışır. Bulgularını yayınlamak ister. Bir bilimsel derginin editörüne verileri aktardıktan sonra şöyle bir cümleyle sunumu bitirir: “Tanrı insanı futbol oynasın diye yaratmamış!” Editörün bu finale tavrı gariptir: “Tamam. Güzel. Tanrıyı çıkar. Elindekileri makaleye dönüştür. Bunu dergide yayınlayalım.”
“Tanrıyı çıkar!” dindarlığın, sahadaki bilimsel muvaffakiyeti ne olursa olsun, titri/yetki sahibi Nemrutlardan gördüğü muamelenin özüdür. Belki biraz da bu yüzden, Bediüzzaman, “Muallimlerimiz Allah’tan bahsetmiyorlar!” diye yakınan lise talebelerine şöyle cevap vermiştir: “Sizin okuduğunuz fenlerden her fen, kendi lisan-ı mahsusuyla, mütemadiyen Allah'tan bahsedip Hâlıkı tanıttırıyorlar. Muallimleri değil onları dinleyiniz.” Devamında birçok misalle bu uyanışın yöntemini de belirtir mürşidim. Teberrüken birisini alıntılayalım: “Meselâ, nasıl mükemmel bir eczahane ki, her kavanozunda harika ve hassas mizanlarla alınmış hayattar macunlar ve tiryaklar var; şüphesiz gayet maharetli ve kimyager ve hakîm bir eczacıyı gösterir. Öyle de, küre-i arz eczahanesinde bulunan dört yüz bin çeşit nebatat ve hayvanat kavanozlarındaki zîhayat macunlar ve tiryaklar cihetiyle bu çarşıdaki eczahaneden ne derece ziyade mükemmel ve büyük olması nisbetinde, okuduğunuz fenn-i tıb mikyasıyla, küre-i arz eczahane-i kübrasının eczacısı olan Hakîm-i Zülcelâli, hatta kör gözlere de gösterir, tanıttırır.”
Bu meselede yukarıda zikredilenlerden daha garibi de şudur bence arkadaşım: Bu sekülerizm kaselislerinin din düşmanlığındaki gayreti, bönlüğü, basitliği, iptidaîliği, hamlığı vs. Batılı pirlerinde dahi bulunmaz. Mesela: Psikolojinin Freud ve Jung ile birlikte ‘üç kurucu babasından biri’ sayılan Alfred Adler, İnsanı Tanıma Sanatı isimli eserinde, ‘ben merkezciliğin’ psikolojik sağlığa verdiği zararı izah sadedinde, sözü ilginç bir yere getirip der ki:
“Gelişmiş bir toplumsallık duygusunu içinde barındıran ve ‘Başkalarına ne verebilirim?’ sorusunu soran biri tüm karşıtlığıyla kendini beğenmiş kişiyle yanyana getirildiğinde arasında ne büyük bir değer farkının bulunduğu hemen anlaşılacaktır. Bu da ulusların binlerce yıl önce müthiş bir kesinlikle sezdiği ve İncil’in o bilgelik dolu ‘Vermek almaktan daha hayırlıdır!’ sözünde dilegelen bakış açısına götürür bizi. Alabildiğine eski bir insanlık deneyiminin dışavurumu sayılan bu sözün anlamı üzerine düşündük mü görürüz ki: Burada anlatılmak istenen ruhsal bir durumdur; vermenin, kollayıp gözetmenin, yardım elini uzatmanın insanın ruhunda yarattığı havadır; bu hava, ruhsal yaşamda kendiliğinden bir denge ve uyum sağlar, veren kimsenin kendiliğinden ele geçirdiği bir Tanrı armağanıdır adeta. Daha çok almaya eğilimli kimse ise çoğu zaman dağınık ve tutarsız biridir. Hoşnut olmak nedir bilmez. Tam bir mutluluğa ulaşabilmek için elindekiler dışında daha nelere kavuşması ve neleri kendisine maletmesi gerekeceği düşüncesiyle oyalanıp durur hep. ‘Gözlerimi çevirip başkalarının gereksinimlerine bakayım’ demez. Başkalarının mutsuzluğunu kendi mutluluğu saydığından, bir uzlaşmanın sağlayacağı huzur düşüncesine kafasında yer yoktur. Dikkafalılığıyla yarattığı yasalara başkalarının boyun eğmesini ister amansız bir tutumla, varolandan başka bir gökyüzü ister, bir başka türlü düşünce ve duygu ister. Kısaca: Onda gördüğümüz herşey gibi hoşnutluk ve alçakgönüllülük duygusundan uzaklığı da dehşet vericidir.”
Tumblr media
Adler bu hususta daha birçok önemli şey söylüyor. Fakat yazıyı daha fazla uzatmayalım. Yalnız şu noktaya bir dikkat çekelim: Adler’in bahsettiği bilgelik, sadece İncil’de değil, hadis-i şeriflerde de bulunuyor. “Veren el alan elden hayırlıdır!” buyuran Aleyhissalatuvesselam Efendimiz de bize mezkûr duruşu bir anlamda tavsiye ediyor. Biz; Bediüzzaman’ın ifadeleriyle; hodbin, hodgam, hodendiş bakanlardan değiliz varlığa. Olmamalıyız. Kainatı kendi merkezimizde şekillenmeye zorlamamalıyız. Bu yalnızca ‘nazarımızda pek fena bir memlekete’ düşmemize sebep olur. Halbuki memleket fena değildir. Nazarımızda öyledir. Mü’mine yakışan hüdabinliğinden kaynaklanan bir “Herşeyle beraber birşeyim!” neşesine sahip olmaktır. Tevhide iman tevhidle yaratılmış herşeye bağlar bizi. “İman bir intisabdır.” Artık bu zeminde, varlığın merkezini Allah’ın esmaü’l-hüsnası şekillendireceğinden, mü’min ben merkezciliğin vartalarından kurtulur. İnsaniyetini bütünün amacına kattıklarında arar. Kendi varlığına kapanmaz. 
Aman, neler söylüyoruz, çenemiz düştü, Adler Efendi bizi tehlikeli(!) sularda yüzdürdü. Psikoloji adına cür’et edip İncil’e gittik, hadis-i şeriflere uğradık, Allah’lı-Kur’an’lı lâflar ettik. Cık, cık, cık. Oldu mu hiç? Şimdi Allahsız bilimcilerimiz böyle şeylere müsaade ederler mi? “Çaaat!” diye tanrıyı çıkarmazlar mı aradan? Bir antidepresan yazıp yollayacaklarken müşteriyi camiye yönlendirirsek elbette ekmeklerine kan doğramış oluruz. Kalpler Allah’ın zikriyle tatmin olur, tamam, ama bazılarının gözü maddeden başka şeylerle tatmin olmaz. O yüzden ne Adler’e, ne Bediüzzaman’a, ne hadis-i şeriflere, ne de Kur’an’a uyup böyle lâflar edilmesin dilerler. Bunların psikolojisinin Allah’ı yok çünkü. Eh, evet, ODTÜ’de ayetli bilim yürek ister. Kardeşlerimizin yüreğini tekrardan tebrik ediyoruz.
25 notes · View notes
matteberrybell · 7 months
Text
Çoklu kişilik bozukluğu kişinin hayatını ciddi şekilde etkileyen psikolojik bir rahatsızlıktır. Zihin bölünmesi olarak da adlandırılabilmektedir. Bir insanda birden fazla kimlik oluşması şeklinde ortaya çıkmaktadır.  Çoklu kişilik bozukluğu genellikle kişinin çocukken yaşadığı travmalar sonucu oluşmaktadır. Birçok zihinsel problem gibi bunun da belirtileri vardır ancak bu belirtilerle sizin bu probleme sahip olup olmadığınızı söyleyemem tabikii ancak insanların bu konular hakkında bilgi sahibi olmaları gerektiğini düşündüm ve düşünmeye devam edicem. Tabi ki bütün belirtileri ve sebeplerini sebep olabilecegi seyleri aciklayamam ama kisaca su belirtileri verebilirim:
1.Depresyon
2.Anksiyete
3.Halüsinasyonlar
4.Hafızada boşluklar
5.Uyku problemleri
6.İkinci bir kişiliğin olduğunu hissetme
7.Aşırı uyarılma duygusu
8.Flashback atakları
9.Bedensel ağrılar
10.İntihar düşüncesi veya kendine zarar verme
11.Yeme sorunları
12.Mutsuzluk, keyif almama gibi depresif hareketler
13.Kişinin kendine yabancılaşması (depersonalizasyon)
14.Evinde nereden geldiğini hatırlamadığı eşyalar bulma
15.Cinsel işlevle ilgili sorunlar
Baslica seyler bunlar tabiki ben de bi prikiyatri uzmani veya baska birsey degilim arastirdigim kadariyla biliyorum, bir uzmanla da konusmadim. Ancak bir film izledim ve arastirma geregi duydum cunku ordaki kisinin davranislari, aslinda benim davranislarima benziyordu. Yukarida verdigim belirtilerin de hemen hemen hepsine sahibim.
2 notes · View notes
iosonoturco · 2 years
Text
kapanış postu olarak ufacık bir veryansın edicem.
çevremde tanıdığım yaşı ufak arkadaşlarım son zamanlarda sosyal medyada dolanan, bağcılarda yaşanan trajik olayın videosu sebebiyle ciddi anlamda psikolojik sorunlar yaşıyorlar. çok vahşi çok korkunç bu olay her ne kadar kelimelerle en kötü şekilde anlatılsa da hiçbir yazı bir kare ekran görüntüsü kadar korkunç olamayabiliyor. bu tür içerik paylaşımlarında bilgiyi ulaştırma samimiyetinden çok vahşeti yayma duygusuzluğuna tanık oluyorum. 2 gündür beni bile uykusuz bırakan bu görüntüleri sosyal medyaya düşüreninden paylaşanına herkesin de tanrı umarım belasını verir. herkese iyi geceler dilerim.
36 notes · View notes
alaettin-53 · 1 year
Text
Ölümsüz olmak beraberinde ne gibi zorluklar getirir?
Ölümsüzlük fikri insanlar için uzun bir süredir merak konusu olmuştur, ancak pratikte ölümsüz olmanın getireceği zorluklar düşünülenden daha karmaşıktır:
1. Yalnızlık: Ölümsüz bir varlık, zaman içinde diğer insanlarla bağlarını kaybeder ve onların yaşamları süresince birçok kez kayıp yaşar. Bu yalnızlık duygusal olarak ağırlaşabilir.
2. Kaynak Sorunları: Sonsuz yaşam sürdürmek, beslenme, barınma ve diğer kaynaklar gibi temel ihtiyaçları karşılamak için daha fazla kaynağa ihtiyaç duyabilir, bu da doğal kaynakların aşırı tükenmesine yol açabilir.
3. Anlamsızlık Duygusu: Ölümsüz bir varlık için zamanın sınırsız olması, yaşamın anlamsızlığını artırabilir. Zamanın sınırlı olması, insanlara hedefler koyma ve anlamlı deneyimler yaşama fırsatı sunar.
4. İnsan Evrimi: İnsanlar ve toplumlar zaman içinde değişir ve evrim geçirir. Ölümsüz bir varlık, bu değişimlere ayak uydurmakta zorlanabilir ve toplumdan uzaklaşabilir.
5. Psikolojik Sorunlar: Sonsuz yaşam, psikolojik olarak zorlayıcı olabilir. İnsanlar yaşamın sonlu olduğunu kabullenmek zorundadır ve bu kabullenme, yaşamın değerini artırabilir.
Sonuç olarak, ölümsüzlük düşüncesi cazip olsa da, pratikte birçok zorlukla birlikte gelir ve yaşamın sonlu doğası insanların yaşamın tadını çıkarmasına ve anlamını bulmasına yardımcı olur.
3 notes · View notes
lyricsander · 1 year
Text
Soru: Özgüven ve özşefkati sağlayabilmek için ne yapmalıyız?
Cevap: Yerine koyum ya da yerinden alım metotları belki de binlerce yıldır var olan; maddi ya da manevi dertleri tedavi etmek için kullandığımız metotlardan biridir. Diğer türlü metotların da bir nevi türediği bir yerdir. Kişisel güven ya da şefkat eksikliğinde belli başlı eksiklikler ya da fazlalıklar görülmektedir. Eksiklikleri yerine koyum, fazlalıkları yerinden alım metoduyla tedavi etmeye başlarsak o zaman kişisel güven ya da şefkat eksikliğini iyileştiririz. Denge konumuna getirebiliriz. Eksikliklerden ve fazladan bahis etmek gerekirse bu konuda belli başlı öncüler dediğimiz konuları sıralayabiliriz. Ki bunlar da olumlu olmayan deneyimler, eleştirel ebeveynler, sosyal karşılaştırmalar ve reddedilmeler, mükemmeliyet arayışı, kendine dair olumsuz düşünceleri aşırı vurgulama ya da negatif içsel konuşmalar, başarısızlık korkusu, psikolojik durumlar gibi öncüler olabilmektedir. Bu öncülerin her birinin getirmiş olduğu eksiklik ya da fazlalık kişisel güven veya şefkatimizi zedelemektedir. Misalen olumlu olmayan deneyimlerde geçmişte yaşanılan başarısızlıklardan dolayı kendini fazlaca hissettiren baskı zamanlarını görebilmekteyiz. Tedavi olarak fazlalığı yerinden almaya kalkarsak eğer her deneyimin yeni bir deneyim olduğuyla, eski olumsuz deneyimlerin bu yeni deneyimleri etkilemeyeceği kanısıyla hareket etmemiz gerekir. Böyle bir harekette yerinden alınan kendini fazlaca hissettiren baskı olmadığından kişisel güven eksikliği hisseden kişi sorununu tedavi etmiş oluverecektir. Ya da mükemmeliyet arayışında eksiklik olarak kendini yetersiz gören kişiyi ele alabiliriz. Burada da bu eksikliği tedavi etmek için yerine koyum metodunu uygulayabiliriz. Kişimize kendini yetersiz gördüğü anlarda eğer elinden geleni yapıyorsa şu an için olabildiğinin en iyisi, ilerde de olabileceğinin en iyisi olduğunu telkin edebiliriz. Çünkü eksiklik olarak şu an kendini yetersiz görme durumu vardır ve yeterli görümü sağlarsak eğer tedaviyi sağlayabiliriz. Bu tedavi de kendini mükemmeliyete adamış olduğundan kendini yeterli göremeyen kişide kişisel şefkat hissini uyandırabilmektedir. Diğer öncülerdeki sorunlar da aşağı yukarı bu şekilde yerine koyum ya da yerinden alım metotlarıyla tedavi edilip, iyileştirilebilir. Başta dediğim gibi sorunu denge konumuna getirebilirsek; dengeyi iyi ayarlayabilir ve orada tutabilirsek kişisel güven veya şefkat sorunlarımızla baş edebiliriz.
5 notes · View notes
huzursuzlugun-blogu · 2 years
Text
Tumblr media
Sylvia Plath 27 Ekim 1932 yılında Boston' da ailenin ilk çocuğu olarak doğar. Annesi Avustralyalı babası ise Alman'dır. Babası Boston Üniverstesinin biyoloji bölümünde profesördür. Plath henüz sekiz yaşındayken babasını kaybeder. İlk şiirini de sekiz yaşındayken babası için yazar ve bir dergide yayımlanır:
"Yumuyorum gözlerimi,
yıkılıp ölüyor dünya,
yeniden doğuyor
açınca gözlerimi,
kafamın içinde
yarattım seni galiba."
Babasının ölümünden sonra maddi sıkıntılardan dolayı annesi öğretmenlik yapmaya başlar. Plath' in annesi fedakâr olduğu kadar da mükemmelliyetçi bir kadındır da. Kızından hep mükemmel olmasını bekler. Plath hep mükemmel olmaya çalışır eğitim hayatını burslar kazanarak bitirir. Smith Collage'de ondan başkasına verilmeyen başarı belgesiyle mezun olur. Katıldığı bütün edebiyat yarışmalarında iyi dereceler alır.
Bütün başarılarına rağmen annesine yetemez. Annesinin mükemmelliyetçilik baskıları ve kendisini küçük yaşta terkeden babasına duyduğu öfke ile büyür şair. İçine kapanır öyle ki küçük yaşta manik depresif bozukluk tanısı konulur. 1950 yılında ilk intihar girişimini gerçekleştirir ve bir akıl hastanesine yatırılır ve psikolojik tedavi görür.
"Ama beni kefenden çıkardılar,
tutkalla geri yapıştırdılar parçalarımı."
Plath üniversite de hayatının aşkı olan Ted Hughes'la tanışır. Ted de Plath gibi şairdir, birbirlerinin şiirlerini ve yazılarını eleştirerek fikir alış verişinde bulunurlar. Küçük yaşta babasını kaybeden Plath için Ted çok önemlidir. Ted, Plath'in hayatında hep eksikliğini hissettiği erkek figürüdur. Bu yüzden de Ted'in bütün görüş ve düşüncelerine çok önem verir.
Ted ile tanıştıktan kısa bir süre sonra, 1956 yılında evlenerek Boston'a yerleşirler. Aynı yıl Plath hamile kalır ve İngiltere'ye dönerler. Bunun üzerine evliliklerinde Plath'in kıskançlıklarından dolayı sorunlar yaşanmaya başalar. İlk çocuklarının doğumundan sonra araları iyice açılır. Plath, Ted'in öğrencilerinden biriyle birlikte olduğunu öğrenir ve giderek Ted'e karşı güvenini yitirir. Bu sorunu çözmelerinin ardından taşınırlar.
Yeni evlerinde komşulari David ve Asya ile dost olurlar. Ancak bu durum Asya ve Ted'in iliskilerinin baslangici olur. Ted' in Asva' ya olan ilgisini farkeden Plath boşanma karanı alarak ve Londra'va gider. Bu avriliğin üzerine bir kere daha bir araya gelen ciftin bir cocuklan daha olur. Ancak bu kez de Plathin ruhsal bozukluklani Ted in ondan soğumasina neden olur. Plath'i yari yolda
birakir ve devamli olarak aldatır Hayatinin aşkıyla karşılaştığinı belki de iyileseceğini düsünen Plath bir anda kendisini evde cocuk büyüten dişarida nerelerde gezdiğini bilmediği kocasini bekleven bi kadin olarak bulur. Bu iliski Plath'e yarardan çok zarar getirir Yaraticıliğinin gerilediğini ve kisitlandiğinı hisseder
"Bir firtina kusunu
sevmeliydim seveceğime seni;
Hic değilse baharda göğü şenlendirir gelirdi.
Bütün dünya ölüme düser kapattığimda gözlerimi.
Saniyorum kafamdan uydurdum seni. Sanata ve vazinin her türüne asiktir Plath.
Daha ivi vazma hirsi onu daima vetenekleri konusunda kuskuva düsürür, tabi bu
kuşkuda mükemmelliyetci bir annenin cocuğu olması da etkilidir. Bu kuşkuyla yalnizlaşir, içine kapanir ve hayatinda
vasadiai bunalimlarin nedenlerinden biri de budur.
Bulunduğu ortamlarda esi Ted'in şiirleriyle ondan hep bir adim önde olmasiyla mücadele eder. Hem iyi bir şair olmali, hem güzel bir kadin, iyi bir anne, sevgili... Bütün bu vasifları ruhunda barındırmalidır. Bu baskilar icinde boğulur Plath. Plath'in daha çocuk yaşlarda başlayan başlangiçta aile içi olan karanlik deneyimleri onu kendini yok edise sürükler
Çocuklarıni alip Ted ile yollarıni ayıran şair, Ted'e olan duygulanni bitiremez. 1963 subatinda Ted ile görüsen Plath her seyi unutmayi teklif eder, ama Asya'nin hamile olduğunu ve onu öylece birakamayacağinı sövler Ted
Bunun üzerine 11 subat 1969 tarihinde
intihar etmeye karar verir. Cocuklanni uyutur, basuçlarina ekmek ve sütlerini birakir. Pencerevi sonuna kadar acar odanin kapisini araliğindan hava geçmeyecek biçimde bantlar. Mutfağa gider ve finnin gazini açıp kafasını içine sokar...
Intihar etmeden önce diğer intiharlannin aksine sanki kurtarilmayi istermiscesine yanina bir not birakir. Notta Doktor Hordr' u ara yazmiştır ve altina telefon numarasinı eklemiştir. Ancak o gün hizmetli işine geç kalir...
"Ölmek, ölmek bir sanattir her sey gibi. Essiz bir ustalikla yapiyorum bu isi Öyle ustaca ki insana korkunç geliyor, öyle ustaca ki gerçeklik duygusu veriyor. Bu konuda iddaliyım sanınim. Sylvia Plath
10 notes · View notes