Tumgik
#panik atak ne kadar sürer
lfmcn · 2 years
Text
Panik Atak Nedir, Belirtileri, Nasıl Geçer?
Tumblr media
Panik atak ani gelişen korku ve endişe durumudur. Kalbiniz hızlı atıyor ve nefes almakta güçlük çekiyorsunuzdur. Hatta ölmekte olduğunuz veya delirdiğiniz hissine kapılırsınız. Tedavi edilmediğinde başka sorunlar doğabilir. Örneğin günlük normal faaliyetlerinizden uzaklaşmanıza neden olabilir. Tedavi edilebilir bir problemdir. Ne kadar hızlı tedavi edilirse sizin için de o kadar iyidir. Tedaviyle panik semptomları azaltılabilir veya ortadan kaldırabilir. Böylelikle günlük faaliyetlerinize devam edebilirsiniz. Panik atak beklenmedik ve hareket etmenizi güçleştiren yoğun bir korku durumudur. Atağın oluşması için açık bir neden olması şart değildir. Rahat olduğunuz bir sırada hatta uyuduğunuzda bile ortaya çıkabilir. Panik atak tek seferlik bir durum olabilir. Birçok kişi tekrar yaşar. Nükseden panik ataklar köprü geçmek veya çok kişiye hitap etmek gibi özel bir durumlarla tetiklenir. Tehlikede olma ve bundan kaçamama hissi panik atağın oluşmasında etkilidir. Mutlu ve sağlıklı bir hayat yaşarken hayatınızda bir kez veya daha fazla panik atak deneyimi yaşamış olabilirsiniz. Veya panik ataklar, sosyal fobi veya depresyon gibi başka bir bozukluğun bir parçası olarak da ortaya çıkabilir. Sebep ne olursa olsun tedavi edilebilir.
Tumblr media
Panik Atak Belirtileri
Panik atak belirtileri aniden ortaya çıkar ve bu belirtiler genellikle 10 dakika içinde en üst seviyeye ulaşır. Çoğu panik atak 20-30 dakika içinde sonuçlanır. Nadiren bir saatten fazla sürer. Panik atak belirtileri, nefes darlığı veya sık nefes alma, kalp çarpıntısı ve hızlı kalp atışları, göğüste ağrı veya rahatsızlık hissi, titreme veya sallanma, boğulacakmış gibi hissetme, gerçeklikten uzaklaşma ve çevreden kopma, terleme, midede bulantı ve kusma hissi, baş dönmesi ve bayılacakmış gibi hissetme, uyuşukluk ve karıncalanma hissetme, sıcaklık hissetme veya ürperme, ölüm korkusu ve kendini kaybetme şeklindedir. Panik ataklar genellikle evden uzaktayken oluşur. Her yerde her zaman gerçekleşebilir. Dışarıda alışveriş yaparken, parkta yürürken, araba sürerken veya evde kanepede yatarken başınız gelebilir. Panik atak belirtilerinin çoğu fizikseldir. Bazen bu belirtiler o kadar şiddetlidir ki insan kalp krizi geçirdiğini sanır. Panik atak geçiren birçok kişi hayatını tehdit eden tıbbi bir sorun olduğuna inanır ve buna yönelik tedavi almak için sürekli doktor ve acil servislere başvurur. Birçok kişi fazla komplikasyon yaşamayacak biçimde panik atak geçirir. Sadece bir veya iki panik atak yaşamışsanız endişe etmek için çok az sebebiniz var. Bununla birlikte panik atak geçiren insanların bir kısmında panik bozukluk da gelişmekte. Panik bozukluk tekrarlanan panik ataklarla birlikte davranışta büyük değişimler geçirme veya daha ileri atak geçirme konusunda sürekli endişe ile karakterize edilir. Bu korkular yüzünden hayatta giderek daha fazla durumdan kaçmaya başlayabilirsiniz. Örneğin alışveriş merkezleri veya spor alanları gibi kalabalık yerlerden uzak durmaya başlayabilirsiniz. Ya da araba, uçak, metro gibi taşıtlara binmekten kaçınabilirsiniz. Daha ağır vakalarda ise kişi kendini eve kapatabilir. Panik atakların ve panik bozukluğun kesin nedenleri belirsiz olsa da panik atak yaşayan kişilerin ailelerinde panik atak eğilimi gözlemlenmiştir. Üniversiteden mezun olduktan sonra işe başlamak, evlenme ve bebek sahibi olmak, stres, sevilen birinin ölümü, boşanma, işten çıkma gibi önemli yaşam deneyimleriyle de panik atağı tetikleyebilir. Panik atak bazen de sağlık durumu ve fiziksel nedenlerden kaynaklanabilir. Panik atak belirtileri çekiyorsanız aşağıdaki şu olasılıkları yaşamadığınızdan emin olmak için bir doktora görünmeniz gerekebilir: -  Mitral kapak kayması, kalpteki kapakçıkların kapanmasında sıkıntı olması -  Hipertiroid (aşırı aktif tiroid bezi) -  Hipoglisemi (düşük kan şekeri) -  Uyarıcıların aşırı kullanımı (amfetamin, kokain, kafein) -  İlaç tedavisini bırakma
Panik Atak Tedavisi (Nasıl Geçer)
Panik ataklar ve panik bozukluklar tedavi edilebilir. Bunu kendi kendinize veya birkaç seans terapiyle dışarıdan destekle sağlayabilirsiniz. Bilişsel davranışçı terapi genellikle panik atak, panik bozukluk ve agorafobiye karşı en etkili tedavi şekli olarak görülür. Bu terapide panik ataklarını sürdüren veya tetikleyen düşünce kalıpları ve davranışları üzerinde odaklanılır, korkuyla yüzleşme sağlanır. Panik bozukluğa maruz kalma terapisinde ise sorun karşısında sağlıklı başa çıkma yolları öğretilir. Örneğin birtakım egzersizlerle panik atak durumuna benzer sık nefes alma, başınızı sürekli sallama, nefessiz kalma gibi belirtiler yaşayabilirsiniz. Egzersizler ile benzer duyguları yaşadığınızda panik ataklar artık daha az korkutucu görünmeye başlar. Agorafobiniz varsa korktuğunuz ve kaçınan durumlara maruz kalmak da tedaviye dahil edilir. Belirli fobiler için maruz kalma terapisinde olduğu gibi panik atılıncaya kadar korkulan durumla karşı karşıya kalırsınız. Bu deneyim sayesinde durumun zararlı olmadığını anlar ve duygularınızı kontrol etmeyi öğrenirsiniz. Bazı durumlarda da panik ataklara karşı doktorunuz ilaç önerebilir.
Panik Atağa Karşı Alabileceğiniz Önlemler
Panik atağa karşı kendiniz de birtakım önlemler alabilirsiniz. Öncelikle panik atağın ne olduğu hakkında bilgi edinip genel kültürünüzü artırabilirsiniz. Panik atak sırasında yaşanan kaygı durumu, yaşanan sıkıntılar ve bunlara karşı alınan önlemler üzerine okuyun. - Sigara, alkol ve kafein gibi panik atak tetikleyicilerinden uzak durun. - Doğru nefes alıp vermenizi öğrenin. Derin nefes alma, panik belirtilerini hafifletebilir. Nefesinizi kontrol etmeyi öğrenerek kendinizi sakinleştirebilir, panik atakla baş edebilirsiniz. - Yoga, meditasyon gibi rahatlama tekniklerini uygulayın. Vücudunuz gevşedikçe stres ve endişe gibi panik atak belirtilerine tam tersi bir tepkide bulunacaksınız. Bu rahatlama teknikleri sevinç ve dinginlik sağlar. - Aile ve arkadaşlarınızla yüz yüze daha fazla bağlantı kurun. Yeni insanlarla tanışıp yeni arkadaşlıklar edinin. - Düzenli egzersiz yapın. Egzersiz doğal bir kaygı gidericidir. Günde en az 30 dakika egzersiz yapmaya çalışın Kollarınızı ve bacaklarınızı (yürüyüş, koşu, yüzme veya dans etme gibi) hareket ettirmeyi gerektiren ritmik aerobik egzersiz özellikle etkili olabilir. - Yeterli dinlendirici bir uyku çekin. Yetersiz ya da kalitesiz uyku kaygıyı ilerletebilir. Günde 7-9 saat uyumaya çalışın. Read the full article
0 notes
bilgilercecom · 4 years
Text
Panik Atak Anında Yapılması Gerekenler
Panik Atak Anında Yapılması Gerekenler
Panik ataklar aniden ortaya çıkar ve belirgin bir nedeni yoktur, ancak birçok insan kaygı bozukluklarından muzdariptir. Panik atak ve acil durum önlemleri ile başa çıkmak için bir kaç yöntem vardır. Baş dönmesi, hızlı kalp atışı, terleme gibi şikayetler ciddi bir hastalığın belirtileri gibi görünen bir panik atağının sadece klasik yan etkileridir. Fakat bu tür bir saldırıdan hiçbir yerden…
View On WordPress
0 notes
Text
Anksiyete ve Panik Atak Arasındaki Fark
NEDİR?
Bazı şeylerin kötü gittiği zamanlarda insanlar korkar ve anksiyete meydana gelir. Anksiyete, belirli bir konu veya kaygı ile ilgili korku ya da endişe duygusu anlamına gelen ve tıbbi olmayan bir terimdir.
Anksiyete, stres ile bağlantılıdır. Korku ve endişe duygularının yanı sıra, tansiyon gibi fiziksel septomları da vardır. Panik bozukluğun bir semptomu olan panik atakla karıştırılmaması gerekir, farklıdır. Anksiyete sıklıkla spesifik olaylarla ilişkilidir ancak her zaman böyle değildir.
Bir başka deyişle panik atak, spesifik tetikleyiciler olmaksızın, anksiyete semptomlarından çok daha şiddetlidir.
Fakat, anksiyete ve stres seviyesi uzun bir süre boyunca devam ederse, çok daha fazla ve farklı problemler gelişebilir.
DAHA PRATİK BİLGİLER
Bir anksiyete atağı genellikle gerçekleşen bazı spesifik olayların korkusu veya meydana gelmiş olan bir problemden meydana gelir.
Semptomlar, endişe, rahatsızlık, fiziksel semptomlar(hızlı kalp atışı gibi) içerir.
Anksiyete, panik ataktan farklıdır ancak panik atak, anksiyetenin ya da panik bozukluğun bir parçası olarak meydana gelir.
KARŞILAŞTIRMA
Anksiyete, paniğin sonucunda gerçekleşebilme ihtimaline karşın panik ataktan farklıdır.
Anksiyete atağında ya da anksiyetede;
Bazı spesifik tetikleyiciler vardır(Örneğin: sınav, mülakat, sağlık meseleleri, ilişki problemleri)
Teşhis edilebilir olmayan durumlardır
Panik atağa kıyasla daha az şiddeti vardır.
Kaygı hisseden insanda aşama aşama gelişir.
Fiziksel semptomlar içerir.
Panik Atakta;
Spesifik tetikleyicileri yoktur.
Panik bozukluğun bir semptomu olabilir.
Şiddetli semptomları vardır.
Kişi, rahat ya da kaygılı olsa dahi gözlemlenebilir.
Kişi, kontrolünü kaybetmekten ve ölümden derin bir şekilde korkar.
Genellikle aniden ve beklenmedik bir şekilde meydana gelir ve bir kaç dakika ile 1 saat arasında sürer.
Panik atak, panik bozukluğun bir semptomu olabilse de, sadece tıbbi yetkinliği olan uzmanlar tarafından teşhisi konulabilir.
SEMPTOMLARDAKİ FARKLILIKLAR
Panik atak ve anksiyete, korkuyu, kalp atışlarındaki çarpıntıyı, baş dönmesini, göğüs ağrısını, nefes darlığını semptom olarak içermektedir.
Ancak Panik atak, anksiyeteye göre çok daha fazla şiddetlidir. Panik atak geçiren kişi, öleceğine inanır.
Panik atak geçiren kişi, o anda muhtemelen hastane aciline gidecek kadar ciddi bir olay yaşadığını düşünür ve yüksek ihtimalle de acile gider.
BAŞLAMALARIYLA İLGİLİ FARKLILIKLAR
Anksiyete, spesifik bir endişe veya korkuya verilen cevap olabilir. Anksiyete, aşama aşama gelişmeye meyillidir. Kişi, başlangıçta endişeli veya kaygılıdır. Anksiyete, ilk etapla ılımlı, yönetilebilir veya şiddetli olabilir. Spesifik bir kaygı veya korku üzerinde, sorunun çözüldüğü takdirde her şeyin düzeleceği düşüncesi kişide hakim olur.
Panik atak, bir uyarı olmaksızın meydana gelebilir ve onu önlemenin bir yolu yoktur. Panik atak, kişi sakin olsun olmasın, gergin olsun olmasın meydana gelebilir, hatta uyurken bile panik atak yaşayabilirsiniz. Sıklıkla belirli bir nedeni yoktur, korku seviyesi, panik atağa tetikleyen durumla orantılı değildir. Aslında APA(American Psychological Associaton)’ya göre;  panik atağın herhangi bir durumla ilişkisi yoktur.
SÜRE İLE İLGİLİ FARKLILIKLAR
Anksiyete, genellikle spesifik bir durumla ilişkili olarak meydana gelir, aşama aşama büyümeye ve belli bir zaman için devam etmeye meyillidir.
Panik atak, aniden başlar. Semptomlar 10. dakikadan sonra zirveye ulaşır, semptomlar 30 dakikadan fazla sürse dahi, 30. dakikadan sonra etkisini azaltmaya başlar. Anksiyete atakları genellikle zirveye ulaşmaz ancak bazı anksiyeteli insanlarda bu panik atağa zaman içerisinde dönüşebilir.
Anksiyete Paniğe Yol Açabilir Mi?
Panik bozukluğa sahip olan insanlar, panik atak geçirecekleri kaygısına sahip olabilirler. Atağın, ne zaman gerçekleşip gerçekleşmeyeceği veya ne zaman olacağı konusundaki belirsizlikler, ataklar arasında endişe yaratabilir.
Panik bozukluğa sahip olan bir insan için, anksiyete, panik atağı tetikleyebilir. Panik atak geçirme korkusu, insanın günlük davranışlarını ve günlük hayatındaki rutinini bozabilir.
APA(American Psychological Assation), panik bozukluğun altında yatan sebebin, biyolojik faktörler olabileceğini söylese de, bilim adamları bu konu hakkında spesifik bir tanımlama yapamamıştır.
  Anksiyete ve Panik Atak Arasındaki Fark
0 notes
psikologilkerkucuk · 5 years
Text
Eskişehir Psikoterapi Teknikleri ve Yaklaşımları
ESKİŞEHİR PSİKOTERAPİ TEKNİKLERİ VE YAKLAŞIMLARI | ESKİŞEHİR PSİKOLOGLAR
Eskişehir Psikoterapi Nedir?
Eskişehir’de psikoterapi desteğine ihtiyaç hisseden ve ‘’Eskişehir Psikoterapi’’ arayışında olan bir çok insan bulunmaktadır. Bu nedenle “Psikoterapi” konusunda kapsamlı yazı hazırlayarak farklı psikoterapi yöntemleri ve yaklaşımlarını tanıtmaya çalıştık. Psikoterapi nedir, psikoterapi nasıl iyileştirir, psikoterapi çeşitleri nelerdir, psikoterapi yaklaşımları nedir gibi alt başlıklarda, psikoterapi uygulamasını bu yazımızda bulacaksınız
Eskişehir Psikoterapi Nasıl Yapılır?
Psikoterapi, psikolojik sorunların çözümünde bazen ilaç tedavisiyle birlikte kullanılsa da, çoğunlukla tek başınada etkili olabiliyor. Kısaca terapi, konuşma terapisi olarak da bilinen psikoterapi, çok çeşitli teknikleri olan bir tedavi seçeneğidir. Psikoterapi sürecini, üniversitelerin psikoloji, psikolojik danışma ve psikiyatri bölümlerinde eğitim almış uzmanlar yürütür. Terapist psikolojik sorunu olan kişiyi yalnızca dinlemez. Farklı terapi yöntemlerini kullanarak çeşitli müdahaleler yapar. Bu yüzden, en iyi psikolog, en iyi psikoterapist ve bütünüyle psikoterapi yapma becerisi, üniversiteden sonra sertifika programlarından çeşitli terapi eğitimleri alınarak kazanılır. Böylece psikoterapi uzmanları, danışanların sorunlarını tanımlamalarına, onların kaynağına ulaşmaları ve çözüme kavuşmalarına destek olurlar.
Eskişehir Psikoterapi Nasıl İyileştirir?
Psikoterapi her hangi bir ruhsal rahatsızlığı olan kişinin, davranış, duygu, duyum ve düşüncelerinin ruhsal rahatsızlığını nasıl oluşturduğunu anlamasına ve bu bileşenleri nasıl düzenleyeceğini öğrenmesine yardımcı olur.
Kişinin hayatında karşılaştığı, panik atak, majör depresyon, bir yakının kayıbı, iflas ve işsiz kalma, boşanma gibi problem ve olayları anlamalarına ve tanımlamalarına destek olur. Kişiye bu problemleri ile nasıl baş edeceğini öğrenmesine ve çözüm yolu bulmasına yardım eder.
Hayatını kendi kontrolüne alması ve yaşamdan coşkuyla keyif almasına destek olur.
Stres ve sorunlarla sağlıklı baş etme teknikleri ve problem çözme becerisi kazandırır.
Eskişehir Psikoterapi Teknikleri Nelerdir?
Terapi birçok farklı biçimde sürdürülebilir. Bunlar;
Bireysel Psikoterapi: Bu terapi biçiminde yalnızca danışan ve terapist birlikte çalışır. Bireysel seanslarda kişi yaşadığı problemleri anlatma, sorunların kaynağını görme ve iyileşmek için nelere ihtiyacı olduğunu görme fırsatı bulur.
Grup Psikoterapisi: İki ve daha fazla danışanın katılımı ile sürdürülür. Danışan sayısı önceden belirlenir. Grup seanslarında herkes kendi deneyimlerini paylaşırken, başkalarının nasıl hissedip davrandıklarını gözlemleme şansı olur. Diğer üyelerin kendisi gibi benzer durumlara benzer tepkiler verdiklerinin farkına varır.
Evlilik ve Çift Psikoterapisi: Bu terapi türü, eşlerin ilişkilerindeki çatışmaları farkedip, sağlıklı iletişim becerisi kazanmalarına destek olur. Evlilik terapisinde, eşler hangi davranış ve düşüncenin nasıl değiştireceklerini fark edebilirler. Sağlıklı evlilik ve eş ilişkisinde gerekli becerileri öğrenirler. Evlilik sorunlarına çözüm bulabilirler.
Aile Danışmanlığı: Aile içi ilişkilerde yaşanan sorunlara farklı bir bakış açısı kazanabilirler. Ailedeki her üyenin katılımı ile sürdürüldüğünde, kimin hangi problemin gelişme ve sürmesindeki katkısını görebilirler. Aile sistemindeki yer alan herkesin çözüm için neler yapılabileceğini fark edebilirler.
Cinsel Terapi: Evlilik ve ilişkilerde yaşanan cinsel uyumsuzlukların çözümünde kullanılan bir terapi türüdür. Cinsel terapi, bireysel ya da çiftin birlikte katılımıyla sürdürülür. Vajinismus, erken boşalma, ereksiyon sorunu, cinsel isteksizlik gibi cinsel uyumsuzlukların çözümünde kullanılır.
Başlıca Terapi Yaklaşımları
Terapi, aile, grup veya bireysel olarak farklı şekillerde yapılabilir. Ancak her terapi türünde belli başlı terapi ekollerinden yararlanılır. Terapistin aldığı eğitimler hangi terapi ekolünü kullanacağını bilirler. Bu yüzden terapistinizin hangi eğitimleri aldığını araştırmanız önerilir. Danışan terapiye başvurduğunda, öncelikle rahatsızlığının ne olduğu, onu terapiye getiren sebep anlaşılmaya çalışılır. Terapist, danışanın durumuna uygun hangi terapi ekolü yararlı olacaksa ona birlikte karar verilir.
Başlıca Psikoterapi Modelleri
Aşağıda belli başlı terapi ekollerini tanıtmaya çalıştık. Burada anlatacaklarımız, terapi ekollerinin kısa bir tanıtımıdır.
Psikodinamik Terapi
Psikodinamik terapi, kişiye sorun yaşatan kaynağın bilinç dışında çözümlenmemiş, dile getirilmemiş meselelerden kaynaklandığını kabul eder. Bilinç dışında yaşanan çatışmaların, çözümlenmemiş duygusal problemlerin kaynağı erken çocukluk yıllarında yaşananlarla ilgilidir.
Psikodinamik terapinin amacı, danışanın çözümlenmemiş çatışmalarını fark edip, duygularını ifade ettirmektir. Bu yöntem, kişinin bir şekilde bilinç dışında yaşananlara dair ne varsa bilince konuşarak çıkarmasına yardım eder. Psikodinamik ekol, birkaç aydan birkaç yıla kadar sürdürülen bir terapi biçimidir. Bu ekol terapinin nasıl yapılacağı, kendine has tekniklerin nasıl kullanılacağı gibi bir çok terapötik çerçeveye sahiptir. Yapılandırılmış ve süresi diğer terapilere göre daha uzundur. Her Seans 50 dakika sürer ve haftada 1, bazen 2 kez yapılır.
Kişiler Arası Terapi
Kişiler arası terapi modeli, kişinin çevresi, aile ve arkadaşları ile kurduğu etkileşim ve davranışlarına odaklanır. Bu terapinin en temel hedefi, kişinin bireyler arası iletişim becerilerini artırmak ve kişiye öz güven kazandırmaktır. Süresi sınırlı, genellikle 3-4 ay haftalık bir seans şeklinde yapılır. Kişiler arası terapi, depresyon rahatsızlığında, ilişkilerdeki çatılmaların çözümünde, önemli yaşam olayları ve toplumdan soyutlanma durumlarında oldukça başarılıdır. Kişiler arası terapi sürecinde, çoğunlukla çözüm odaklı ve bilişsel davranışçı kuramdan yararlanılır.
Her iki terapi modeli de bir çok psikolojik rahatsızlığın çözümünde oldukça etkilidir. Kayıp ve yas, ilişki sorunları, rol çatışmaları gibi bir çok konuda kişinin ruh sağlığını korumasına destek olur.
Bilişsel Davranışçı Terapi
Bilişsel davranışçı terapi, psikolojik sorunların oluşumunda kişinin dünyayı, olayları ve kişileri algılama ve değerlendirme süreçlerindeki bozukluklardan kaynaklandığın ileri sürer. Algılama ve değerlendirme sürecindeki bozukluğun zihnimizdeki düşünceleri fark etmekle değiştirilebileceğine inanır. Bilişsel davranışçı terapist, danışanın düşüncelerindeki çarpıklığı fark etmesine, yeni ve gerçekçi düşünceler geliştirmesine destek olur. Danışan dünyayı, olayları ve ilişkide olduğu kişileri farklı bir anlam ve değerlendirme yetisine kavuşur. Elde ettiği değişimi davranışlarına yansıtmaya başladığında iyileşir.
Bilişsel-Davranışçı Terapi Seans Odasında Danışanın Kazanımları
Danışan, psikolojik rahatsızlığının hangi düşünce ve davranışların tetikleyip sürdürdüğünü fark eder
Depresyon ve anksiyeteden mustarip danışanlar, bir diğer tedavi seçeneği olan antidepresan kullanımı için psikiyatriste yönlendirilir ve psikiyatristle işbirliği kurulur
Depresyonun şiddet derecesine göre psikiyatri doktorunun tavsiye ettiği ilaçların düzenli kullanımı sağlanır
Her yaştan psikolojik sorunu olan danışanlar, sıkıntılarına, yetersizliklerine ve kişiler arası ilişki sorunlarına çözüm bulur.
Diyalektik Davranışçı Terapi
Diyalektik Davranışçı Terapi (DDT) Bilişsel Davranışçı Terapi ekolünden farklı olarak riskli davranışları aşırı olan danışanlar için geliştirilmiştir. Diyalektiğin anlamı iki fırsatı bir arada tutmak demektir. Diyalektik Terapide danışan sorunlarını kabul eder ve değişime gider. Danışanlar yalan söyleme, kendine zarar verme, çalma, aşırı para harcama, alkol kötüye kullanımı ve kumar gibi sağlıksız davranışlarını gün be gün değiştirmeye çalışır. Attığı adımları günlükler şeklinde kaydedip seansa getirir. DDT gerek bireysel, gerek grup terapisinde kullanılabilir.
DDT özellikle insanlar niçin intihar eder, intihar eğilimi, girişimi ve sınır kişilik bozukluğu olan danışanlar için geliştirilmiş bir terapi yaklaşımıdır. Ancak DDT ile kişinin güvenliğini, ilişkilerini, çalışma performansını ve duygusal sağlığını bozan diğer psikolojik rahatsızlıklar için de kullanılabilir.
Genel olarak Diyalektik Davranışçı Terapi kişinin yaşam becerilerini artırmasına odaklanır.
Kendini yatıştırma becerisi geliştirir. Öfke gibi yoğun duygular yaşayan kişilere saldırgan ve zarar verici şekilde davranmasını durdurmaya yardım eder. Öfke duygusu ile nasıl baş edeceğini, kendine ve başkalarına yönelik zararlı davranışlarını nasıl durduracağını öğrenir.
Duyguları düzenleme becerisi. Danışan duygularını farkedip, kelimelere dökerek duygusal olarak yatışır.
Bilinçli farkındalık kazanır. Kendinin ve başkaların daha fazla farkına vararak anda daha dikkatli davranır.
Kişiler arası ilişkiler kurmayı öğrenir. Çatışmaları çözerek daha güvenli ve candan ilişkiler kurar.
Duygu Odaklı Terapi – Psikoterapi Nedir
Duygu Odaklı Terapi, kişinin çözümlenmemiş duygularının ruh sağlığını olumsuz etkilediğine inanır. Duygu Odaklı Terapiye göre, biz karşılaştığımız olay, durum ve etkileşim kurduğumuz kişiler karşısında belli duygular hissederiz. Hissettiğimiz duygular yaşadığımız duruma karşı vereceğimiz gerçek tepkiler olmalıdır.
Öfke, korku, tiksinti, üzüntü ve coşku en temek duygularımızdır. Bu duygular duruma göre hissedilmesi, çevremize uyum sağlayıp hayatta kalmamıza yardım eder. Ancak bizim psikolojik sağlığımızı bozan, içimizdeki gerçek duygunun yerine, başka bir duygu ile tepki vermeyi öğrenmiş olmamızdandır. Leslie Greenberg’ in geliştirdiği bu terapi modeline göre, birincil duyguların hissedilmeyip, onun yerine ikincil duyguların deneyimlenmesinden dolayı rahatsızlık duyarız.
Duygu Odaklı Terapide, başta kendi eleştirel iç sesimizle yaptığımız diyaloğun, boş sandalye ile sahnelenmesi ile rahatlarız. Kendi kendimize hissettirdiklerimizi yeniden deneyimler ve ifade ederiz. Bitmemiş iş olarak tanımlanan, kendi anne-babamızla olan bağlantımızın sonucunda dile getiremediğimiz, hissetmekten çekindiğimiz gerçek duygularımızı yeniden deneyimleriz. Onlarla sıcak sandalye tekniği ile yeniden iletişim kurarız.
Duygu odaklı terapide, ikincil duygular yerine, birincil duygulara ulaşıp, tekrar tekrar hissederiz. Hissettiklerimizi kelimelere dökerek, psikolojik sıkıntılarımızdan kurtuluruz. Bu terapi ekolü diğerlerine göre daha kısa ve etkili sonuçlar üretir. Seanslar haftada bir, 4 ila 6 ay (16-24 seans) sürer.
EMDR Terapisi Nedir?
Emdr terapisi, göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden yapılandırma olarak ifade edilen bir terapi biçimidir. Emdr terapisi, özellikle Travma Sonrası Stres Bozukluğu vakalarında oldukça başarılı olduğu kanıtlanmıştır. Emdr terapisi hakkında daha fazla bilgi için sayfamızı inceleyebilirsiniz.
Hipnoz Terapisi Nedir?
Psikoterapide kullanılan bir diğer terapi tekniği hipnoterapidir. Hipnoz ile geçmiş yaşam deneyimlerinin kişiyi rahatsız eden bilinç dışı yönleri kolaylıkla açığa çıkarılabilir. Hipnoz hedeflenen amaçlara ulaşmayı kolaylaştırır. Hipnoz ile zayıflama, hipnoz ile sigarayı bırakma, hipnozla sınav kaygısından kurtulmak mümkündür.
Terapide Atılacak Adımlar
Terapinin başarıya ulaşması, psikoterapi nedir, hangi terapi ekolünün kullanıldığından çok, danışanların gönüllü bir şekilde sürece katılmaları ile mümkündür. Etkili bir terapi sürecinde danışanın aktif bir şekilde seansa katılması son derece önemlidir. Eskişehir psikoterapi merkezleri arasından seçim yapıp ilk adımı atabilirsiniz. Sorunların çözümü emek, çaba ve süreklilik gerektirir. Ayrıca terapötik ittifak için zamana ihtiyaç duyulur.
Eskişehir psikoterapi merkezimize başvurursanız, terapistinizle birlikte hedefler oluşturursunuz. Bunun üzerine haftada bir gün bir saatte seanslara devam edersiniz. Psikoterapi seansları boyunca, sürecinizi deneyimlerken, terapistinizin ve terapi yönteminin size yardımcı olup olmadığını fark edersiniz. Eğer, terapideki ilerlemeyi yeterli bulmazsanız, bu durumu terapistinizle konuşur, ikinci bir alternatif üzerinde durabilirsiniz. Gönülsüz ve tatminsiz bir şekilde terapiye devam etmek size fayda sağlamaz. Terapide güven duygusu, terapötük alyans olarak nitelendirilir. Güven yoksa ilerleme mümkün olmaz.
Terapiye İhtiyacınız Olduğunu Nasıl Anlarsınız?
Terapiye başvurmadan önce aşağıdaki adımları dikkate alırsanız ihtiyacınızı fark edebilirsiniz.
Stresinizin kaynağını belirlemeye çalışın. Sizi sitrese sokan durumların yanında, rahat ve huzurlu anlarınızı da araştırın.
Önceliklerinizi belirleyin. Kendiniz ve yaptıklarınız hakkında pozitif olmaya çalışın. Olumlu davranışlarınıza odaklanın.
Zamanınızı üretken kullanın. Haz alacağınız, yapmak isteyip yapamadıklarınızı gerçekleştirmeye çalışın.
Çevrenizle iletişim kurun. Güvenebileceğiniz bir yakınınıza hissetiklerinizi ve ihtiyaçlarınızı anlatmaya çalışın. Duygu ve düşüncelerinizi yazın.
Yaşamınızda size zorluk yaşatan olaylar ve kişilerin pozitif yönlerine odaklanmaya çalışın.
Bütün bunlar sizi rahatlatmıyorsa, psikolojik sorununuz devam ediyorsa, terapiye ihtiyacınız olduğunu söyleyebiliriz.
Terapiye katıldığınızda duygu, düşünce ve davranışlarınızın daha iyi farkına varırsınız. Yaşadıklarınızı değerlendirirken, sizi sıkıntıya sokan sebepleri görerek onları ve size etkilerini değiştirmeye çalışırsınız. Terapiye aktif katılımınız iyileşmenizi hızlandırır ve problemlerin tekrar nüksetmesini durdurur.
Terapi sihirli değnek değildir. Hemen değişim beklemek yerine sürece odaklanırsanız psikolojik rahatsızlıklarınızı adım adım giderirsiniz. Terapi ilaç tedavisine göre daha uzun zaman gerektirir. Ancak yapılan araştırmalara göre terapinin iyileşme etkisi daha uzun sürüyor. İyileşme daha kalıcı oluyor. İlaç kullanımı bazı durumlar için gerekli ve daha hızlı iyileşme sağlarken, terapi ile birlikte kullanımı daha etkili sonuçlar verir.
Eskişehir Psikoterapi
Tumblr media
Uzman Psikolog İlker KÜÇÜK Eskişehir Psikoloji Pedagoji ve Aile Danışmanlığı Merkezi
0 notes
anksiyetenet-blog · 5 years
Text
Anksiyete ve Panik Atak Arasındaki Fark
Tumblr media
NEDİR?
Tumblr media
Bazı şeylerin kötü gittiği zamanlarda insanlar korkar ve anksiyete meydana gelir. Anksiyete, belirli bir konu veya kaygı ile ilgili korku ya da endişe duygusu anlamına gelen ve tıbbi olmayan bir terimdir. Anksiyete, stres ile bağlantılıdır. Korku ve endişe duygularının yanı sıra, tansiyon gibi fiziksel septomları da vardır. Panik bozukluğun bir semptomu olan panik atakla karıştırılmaması gerekir, farklıdır. Anksiyete sıklıkla spesifik olaylarla ilişkilidir ancak her zaman böyle değildir. Bir başka deyişle panik atak, spesifik tetikleyiciler olmaksızın, anksiyete semptomlarından çok daha şiddetlidir. Fakat, anksiyete ve stres seviyesi uzun bir süre boyunca devam ederse, çok daha fazla ve farklı problemler gelişebilir.
DAHA PRATİK BİLGİLER
Bir anksiyete atağı genellikle gerçekleşen bazı spesifik olayların korkusu veya meydana gelmiş olan bir problemden meydana gelir. Semptomlar, endişe, rahatsızlık, fiziksel semptomlar(hızlı kalp atışı gibi) içerir. Anksiyete, panik ataktan farklıdır ancak panik atak, anksiyetenin ya da panik bozukluğun bir parçası olarak meydana gelir.
KARŞILAŞTIRMA
Anksiyete, paniğin sonucunda gerçekleşebilme ihtimaline karşın panik ataktan farklıdır. Anksiyete atağında ya da anksiyetede; Bazı spesifik tetikleyiciler vardır(Örneğin: sınav, mülakat, sağlık meseleleri, ilişki problemleri) Teşhis edilebilir olmayan durumlardır Panik atağa kıyasla daha az şiddeti vardır. Kaygı hisseden insanda aşama aşama gelişir. Fiziksel semptomlar içerir. Panik Atakta; Spesifik tetikleyicileri yoktur. Panik bozukluğun bir semptomu olabilir. Şiddetli semptomları vardır. Kişi, rahat ya da kaygılı olsa dahi gözlemlenebilir. Kişi, kontrolünü kaybetmekten ve ölümden derin bir şekilde korkar. Genellikle aniden ve beklenmedik bir şekilde meydana gelir ve bir kaç dakika ile 1 saat arasında sürer. Panik atak, panik bozukluğun bir semptomu olabilse de, sadece tıbbi yetkinliği olan uzmanlar tarafından teşhisi konulabilir.
SEMPTOMLARDAKİ FARKLILIKLAR
Panik atak ve anksiyete, korkuyu, kalp atışlarındaki çarpıntıyı, baş dönmesini, göğüs ağrısını, nefes darlığını semptom olarak içermektedir. Ancak Panik atak, anksiyeteye göre çok daha fazla şiddetlidir. Panik atak geçiren kişi, öleceğine inanır. Panik atak geçiren kişi, o anda muhtemelen hastane aciline gidecek kadar ciddi bir olay yaşadığını düşünür ve yüksek ihtimalle de acile gider.
BAŞLAMALARIYLA İLGİLİ FARKLILIKLAR
Anksiyete, spesifik bir endişe veya korkuya verilen cevap olabilir. Anksiyete, aşama aşama gelişmeye meyillidir. Kişi, başlangıçta endişeli veya kaygılıdır. Anksiyete, ilk etapla ılımlı, yönetilebilir veya şiddetli olabilir. Spesifik bir kaygı veya korku üzerinde, sorunun çözüldüğü takdirde her şeyin düzeleceği düşüncesi kişide hakim olur. Panik atak, bir uyarı olmaksızın meydana gelebilir ve onu önlemenin bir yolu yoktur. Panik atak, kişi sakin olsun olmasın, gergin olsun olmasın meydana gelebilir, hatta uyurken bile panik atak yaşayabilirsiniz. Sıklıkla belirli bir nedeni yoktur, korku seviyesi, panik atağa tetikleyen durumla orantılı değildir. Aslında APA(American Psychological Associaton)'ya göre;  panik atağın herhangi bir durumla ilişkisi yoktur.
SÜRE İLE İLGİLİ FARKLILIKLAR
Anksiyete, genellikle spesifik bir durumla ilişkili olarak meydana gelir, aşama aşama büyümeye ve belli bir zaman için devam etmeye meyillidir. Panik atak, aniden başlar. Semptomlar 10. dakikadan sonra zirveye ulaşır, semptomlar 30 dakikadan fazla sürse dahi, 30. dakikadan sonra etkisini azaltmaya başlar. Anksiyete atakları genellikle zirveye ulaşmaz ancak bazı anksiyeteli insanlarda bu panik atağa zaman içerisinde dönüşebilir. Anksiyete Paniğe Yol Açabilir Mi? Panik bozukluğa sahip olan insanlar, panik atak geçirecekleri kaygısına sahip olabilirler. Atağın, ne zaman gerçekleşip gerçekleşmeyeceği veya ne zaman olacağı konusundaki belirsizlikler, ataklar arasında endişe yaratabilir. Panik bozukluğa sahip olan bir insan için, anksiyete, panik atağı tetikleyebilir. Panik atak geçirme korkusu, insanın günlük davranışlarını ve günlük hayatındaki rutinini bozabilir. APA(American Psychological Assation), panik bozukluğun altında yatan sebebin, biyolojik faktörler olabileceğini söylese de, bilim adamları bu konu hakkında spesifik bir tanımlama yapamamıştır.   Read the full article
0 notes
Photo
Tumblr media
Sitemize "Panik Bozukluk Nasıl Geçer?" Ruh sağlığı hastalıkları arasında en sık görülen problem panik bozukluktur. Panik bozukluk psikiyatristler tarafından çok iyi bilinen bir hastalık olduğu için, panik bozukluğun tedavisi mümkündür. Peki, panik bozukluğun tedavi yöntemleri nelerdir, bu hastalık nasıl geçer? konusu eklenmiştir. Detaylar için ziyaret ediniz. "Panik Bozukluk Nasıl Geçer?"
0 notes
tavsiyembudur · 7 years
Text
Sorulan Şu Sorunun "Panik Atak Tedavisi Nasıl Olur?" Cevabına Bakın
Sorulan Şu Sorunun “Panik Atak Tedavisi Nasıl Olur?” Cevabına Bakın
Çağımızın hastalığı olan panik atak, insanların günlük yaşamlarını olumsuz bir şekilde etkilemeye devam ediyor. Birçok insanda görülen panik atak krizleri kişilerin büyük bir korku ve panik yaşamasına neden oluyor.
Kalp çarpıntısı, titreme, nefes darlığı, göğüs ağrısı, bulantı, baş dönmesi, uyuşma vb. gibi birçok farklı belirti panik atak krizlerinin belirtisidir. Ama kişiler bu belirtiler ile…
View On WordPress
0 notes
psikolojiodasi-blog · 7 years
Text
Panik Atak Nedir? Belirtileri Nelerdir?
Panik atak, ani bir korku hali ve bu korkunun ani yükselişidir. Kalbiniz sıkışır ve nefes alamazsınız. Hatta ölmekte veya delirmekte olduğunuzu hissedersiniz. Tedavi edilmediğinde panik ataklar, panik bozukluğuna ve diğer sorunlara neden olabilir. Hatta normal günlük faaliyetlerinizden (iş, okul, aile ve diğer çevre) çekilmenize neden olabilir.
Panik ataklar tedavi edilebilir. Hatta ne kadar çabuk yardım alırsanız o kadar iyi olur. Tedaviyle, panik semptomlarını azaltabilir, ortadan kaldırabilir ve yaşamınızın kontrolünü tekrar kazanabilirsiniz.
Panik Atak Nasıl Atlatılır?
Vücudunuzu sık sık hareket ettirin – bir saatten fazla oturmayın.
Yavaşça ve derin nefes alıp, nefesinizi tutmayın.
O an size destek olabilecek aileden veya arkadaş çevrenizden birine yakın olun.
Gevşeyin ve bunun günlük rutininizin bir parçası olmasına izin verin.
Alkol, kafein ve nikotin alımını azaltın.
Yeterli ve kaliteli şekilde uyuyun.
Bir de bu konuyu okuyarak daha fazlasını öğrenin.
Normal korkuları panik ataklardan ayıran nedir?
Korkuya dayalı stres, bilinmeyen bir şeyle karşı karşıya kalacağımız ya da bizi rahatsız eden bir şey olduğunda karşılaşılan bir deneyimdir. Sinir sistemimizin bir parçası, böyle durumlarda gerçek veya olası bir tehdide yanıt verir ve bizi savaşmaya veya kaçmaya hazırlar. Panik, beklenmeme özelliği, güçsüz ve hareketsiz bırakması ile karakterize olan yoğun bir korku dalgasıdır. Panik atakları genellikle size herhangi bir uyarı vermeden ortaya çıkmaktadır. Panik atak için açık bir neden olmayabilir. Siz rahatken veya uyku halindeyken bile ortaya çıkabilirler.
Bir panik atak tek seferlik bir olay olabilir, ancak birçok kişi tekrar yaşamaktadır. Nükseden panik ataklar genellikle toplum içinde konuşurken veya tedirgin olabileceğiniz bir durumdayken tetiklenir (özellikle bu durum daha önce panik atak yapmışsa). Genellikle, panik yaratan durum, tehlikede olduğunuz ve kaçamayacağınız bir durumdur.
Bir veya daha fazla panik atak geçirebilirsini ancak yine de mutlu ve sağlıklı olabilirsiniz. Veya panik ataklarınız panik bozukluk, sosyal fobi veya depresyon gibi başka bir bozukluğun bir parçası olarak ortaya çıkabilir. Sebep ne olursa olsun, panik ataklar tedavi edilebilir. Belirtileri kontrol etmek için kullanabileceğiniz başa çıkma stratejileri ve dışarıdan yardım alabileceğiniz etkili tedaviler vardır.
Nesrin’in Panik Hikayesi
Nesrin altı ay önce ilk kez panik atak geçirdi. Birdenbire korku dalgası hissettiğinde, önemli bir iş sunumuna hazırlanmak amacıyla bürosundaydı. Ardından oda dönmeye başladı ve kusacakmış gibi hissetti. Bütün vücudu titriyordu, nefesini tutamıyordu ve kalbi göğsünden çıkacakmış gibiydi. Atak tamamlanıncaya kadar masasının kenarını sıkıca kavramış ve bırakamamıştı ama atak bittiğinde onu derin bir şekilde sarsılmış halde bıraktı.
Nesrin üç hafta sonra ikinci kez panik atak geçirdi ve o günden beri artan sıklıkta yaşamaya devam etti. Ne zaman ve nerede panik atak geçireceğini bilmiyor ama bir tanesini halk arasında yaşamaktan çok korkuyor. Sonuç olarak, arkadaşlarıyla dışarı çıkmak yerine işten sonra evde kalıyor. Ayrıca asansörde yalnızken başka bir panik atak geçirebilme kaygısıyla, o günden beri 8. kattaki ofisine merdivenlerden çıkıp iniyor.
Panik Atak Belirtileri (Semptomları) Nelerdir?
Panik ataklar genellikle evden uzaktayken başınıza gelir, her yerde ve herhangi bir zamanda gerçekleşebilir. Mağazada alışveriş yaparken, sokakta yürürken, araba sürerken veya evdeki kanepede otururken panik atak geçirebilirsiniz.
Panik atak belirtileri ve semptomları aniden ortaya çıkar ve genellikle tepe noktasına 10 dakika içinde ulaşır. Çoğu panik atak 20-30 dakika içinde sonuçlanır ve nadiren bir saatten fazla sürer.
Panik atak tam anlamıyla aşağıdaki belirtilerin ve semptomların bir kombinasyonunu içerir:
Nefes darlığı veya hiperventilasyon (gerekenden daha hızlı ve daha derin nefes alma)
Kalp çarpıntısı veya hızlı kalp atışı
Göğüs ağrısı veya rahatsızlık
Titreme veya sarsılma
Boğulma hissi
Kendini gerçek dışı hissetmek veya çevreden kopmak
Terlemek
Mide bulantısı veya karın ağrısı
Baş dönmesi yaşamak ve solgun hissetmek
Uyuşukluk veya karıncalanma hissi
Vücudu bir sıcak bir soğuk hissetmek
Ölüm korkusu, kontrolü kaybetme ya da delirme hissi
Panik Bozukluğunun Belirtileri (Semptomları) Nelerdir?
Birçok kişi çok fazla komplikasyon olmadan panik atak deneyimi yaşar. Sadece bir veya iki panik atak geçirmeniz durumunda endişe etmek için çok az sebep vardır. Bununla birlikte, panik atak geçiren bazı insanlar aslında panik bozukluğuna doğru yol alıyor. Panik bozukluğu, tekrarlanan panik ataklarla birlikte davranışta büyük değişiklikler veya daha ileri atak geçirme konusunda sürekli endişe duyma durumunu ifade eder.
Panik bozukluğun farkında olma
Panik bozukluğu çekiyorsanız:
Belli bir duruma bağlı olmayan sık beklenmedik panik ataklar yaşarsınız,
Başka bir panik atak geçirmekten çok endişelenirsiniz,
Panik ataklardan dolayı -atak geçirdiğiniz yerlerden kaçınma gibi- daha farklı davranmaya başlarsınız
Tek bir panik atak sadece birkaç dakika sürebilir, ancak bu tatsız deneyimin etkileri kalıcı bir iz bırakabilir. Panik bozukluğunuz varsa, tekrar eden panik ataklarınızda duygusal olarak bir uyarılma yaşarsınız. Ataklar sırasında hissettiğiniz yoğun korku ve dehşetin anısı, kendinize olan güveni olumsuz yönde etkileyebilir ve günlük hayatınızda ciddi aksamalara neden olabilir. Sonunda bu, aşağıdaki panik bozukluk belirtilerine yol açar:
Beklenti Kaygısı – Panik ataklar arasında kendinizi rahat hissetmek yerine, endişeli ve gergin hissedersiniz. Bu endişe, gelecekte panik atak geçirme korkusundan kaynaklanır. Bu “korku korkusu” çoğu zaman mevcuttur ve sizi son derece etkisiz hale getirilebilir.
Fobik kaçınma – Bazı durumlardan veya ortamlardan kaçınmaya başlıyorsunuz. Bu kaçınma daha önce yaşadığınız panik atağın sebebinin bu olduğunu düşünmenizden kaynaklanıyordur. Panik atak yaşama ihtimalinizde yardım almakta veya oradan kaçmakta zorlanacağınız yerlere gitmemeye başlarsınız. Bunu aşırı bir şekilde yaptığınızda fobik kaçınma, agorafobiye dönüşür.
Agorafobi, geleneksel olarak, halka açık yerlerden ve açık alanlardan korkmak olarak düşünülüyordu. Ancak günümüzde agorafobinin, panik atakların bir komplikasyonu olarak geliştiği düşünülmektedir. Agorafobi ile kaçışın zor ya da utanç verici olduğu bir durumda panik atak yaşamaktan korkuyorsunuz. Ayrıca, yardım alamayacağınız bir panik atak geçirmekten korkabilirsiniz.
0 notes
dustylipscom · 7 years
Text
Panik Atak Nedir? Panik Atak Belirtileri ve Tedavileri
Hiç panik atak belirtileri yaşadınız mı? Eğer varsa, duyguların çok yoğun olduğunu biliyorsunuzdur, kalp krizi ya da diğer ciddi sağlık sorunları yaşıyor gibi hissedersiniz. Panik atakların özelliği, o an için gerçek bir tehlike olmasa da kontrolü kaybetme ya da felaketten kurtulma korkusu ile karakterizedir.
Bakteriyel enfeksiyonlardan düşük kan şekeri seviyelerine kadar pek çok olası panik atak tetikleyicisi var. Panik atak geçiren birçok kişi bunu beklemiyordur ve panik atak yaşamamıştır. Harvard Tıp Fakültesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, panik bozukluğu olmayan insanlar için izole panik atakların yaşam boyu yaygınlığı yaklaşık yüzde 23 olarak tahmin edildi.
En yaygın panik atak belirtileriyle ve bazı olası panik atak nedenleriyle aşina değilseniz, panik atak sizi kesinlikle şaşkına çevirir ve yaşamı tehdit eden bir olay gibi hisseder. Neyse ki, çoğu panik atak zararsızdır ve 10 dakika içinde geçer. Artı, endişe ve panik ataklarınız için korkularınızı kontrol etmenize ve rahatsızlığınızı sınırlamanıza yardımcı olacak bazı doğal yollar var.
Panik Atak Belirtileri
Panik atak nedir? Panik atak, korku veya kaygıların şiddetli ve ani gelişmesidir. Genellikle panik atakta yaklaşık 10 dakika semptomlar yaşarsınız ve daha sonra duyunuz azalmaya başlayacaktır. Panik atakları, özellikle de daha önce hiç başına gelmeyenler için, korkutucu ve kafa karıştırıcı olabilir. Birinin ortasındayken, panik ataklarını nasıl durduracağınızı anlamak zordur, zira mutlaka akılcı bir zihniyet hali değildir. İşte panik ataklarla ilgili sık sorulan soruların hızlı dökümü..
Panik Atak ve Anksiyete Arasındaki Fark?
“Anksiyete atağı nedir?” Diye merak ettiniz mi? ve panik ataktan farkı nedir? Yoksa onlar aynı şey midir? Michigan Sağlık blogunda, University of Michigan’daki psikiyatri klinik ortak profesörü olan Ricks Warren, anksiyete “saldırı” ile gerçek bir panik atak ve panik atak belirtileri arasındaki temel farklılıkların bazılarını tartışarak harika bir iş çıkarıyor.
Anksiyete atağına karşı panik atak belirtilerini ayırt etmek önemlidir. Anksiyete, ölümü, hastalığı ya da küçük şeyler hakkındaki aşırı endişe gibi gelecek için kronik olarak endişe etmekle ilgilidir. Warren, anksiyete atak belirtilerine şunları söyledi:
Yorgunluk
Aşırı tetikte olma
Huzursuzluk
Sinirlilik
Panik atak nedir? Panik ataklar, anksiyete ataklarından farklıdır, çünkü daha çok akut, “şiddetli korku patlaması” gibidir. Bu genellikle yarım saatten daha az sürer. Panik atak belirtileri şunları içerir:
Daha hızlı kalp atış hızı
Kısa göğüs ağrısı
Nefes darlığı
Panik atak geçirdiğinizde nasıl anlarsınız?
Amerika Kaygı ve Depresyon Derneği’ne göre, panik atak tipik olarak bu panik atak işaret ve semptomlarının en az dörtünü içerir:
Terlemek
Çarpıntı veya düzensiz kalp atışları
Nefes darlığı
Sallama
Baş dönmesi veya hafif sersemlik
Titreme
Sıcak basmaları
Uyuşukluk veya karıncalanma hissi
Göğüs ağrısı
Bulantı
Mide bozulması
Kontrolü kaybetme ya da “delirmek” korkusu
Ölüm korkusu
Panik atak nasıl hissettiriyor?
Bir panik atak yaşayan insanların genellikle acil serviste veya bir doktor ofisinde olmasının bir nedeni var. Bazı panik atak belirtileri, hayati tehlike arz eden, kalp hastalığı veya solunum bozuklukları gibi birçok sağlık sorununa benzemektedir.
Sebepsiz panik atak olabilir mi?
Evet. Çoğu zaman, hiçbir uyarı olmadan panik atak başlar. Bazı insanlar tamamen rahat olduklarında veya uyurken bile panik atak belirtileri yaşarlar. Birçok kişi kendi tecrübelerini panik atak ile ayağa kalkma, nefes alma veya işlev yetersizliği olarak tanımlıyor. Bu şiddetli ve tamamen panik halidir. Zihniniz yalnızca ne olacağını düşündüğünüzün korkusu üzerine düşünebilir. Bu tünel vizyonu çoğu durumda anksiyete düzeylerinin artması nedeniyle semptomları daha da kötüleştirmektedir.
Panik atak sırasında vücudunuzda neler oluyor?
Panik atak, “korku korkusu” olarak tanımlandı. Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yapılan araştırmaya göre birisi panik atak geçirdiğinde, baş dönmesi, artan kalp hızı, nefes darlığı ve göğüs ağrısı gibi kaygıların ortak fiziksel belirtilerini hissediyor. Bu panik atak belirtileri, bayılma, kalp krizi ya da boğulma gibi daha büyük ve korku dolu bir şeyin gerçekleşmek üzere olduğunu düşünmesinden kaynaklanmaktadır. Araştırmacılara göre, zihninizde aslında “fiziksel belirtilerin felaket şeklinde bir yorumu” var.
Bu korku, vücudunuzun aşırı duyarlılık moduna girmesine neden olur; burada vücut hissiyatlarınızdan daha fazla haberdar olursunuz. Panik atağından hemen önce, bu düşünceler başınıza girdiğinde, vücudunuz sempatik sinir sisteminin uyarılmasını ve anksiyete semptomlarının artmasını tetikler ve bu panik atakta spiralleşir.
Panik atak öncesi ve sonrasında kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Çoğu kişi panik atak belirtilerinin aniden ve pat diye çıktığını söyleyecektir, ancak bir çalışma panik atak gerçekleşmeden önce vücudunuzun fizyolojik değişiklikler yaşadığını öne sürüyor. Biyolojik Psikiyatride yayınlanan çalışma için, 43 panik bozukluğu hastasına 24 saat boyunca tekrarlanan izleme uygulandı. Araştırmacılar, panik atak başlamadan 47 dakika önce hastalarda otonomik ve solunum bozukluklarında belirgin paternler görülen 13 panik atağı değerlendirebildiler. Bu değişiklikleri algılayamamış olsanız da, kalp atış hızı ve akciğer hacmi, bir panik atak belirtileri görmeden önce değişmeye başlar.
Panik atakları ne kadar sürer? Çoğu, yalnızca yaklaşık 10 dakika kadar sürer, ancak panik atak sonrasında, muhtemelen bitkin hissettiğini ve enerjinin tamamen boşaldığını hissedersiniz. Panik atak sonrasında herkes için farklıdır, ancak saldırı halka açıklandığında, bazıları başka bir saldırıya uğramaktan korkabilir ve panik atak sonrasında depresyon belirtileri yaşarsa bazıları utanıyor olabilir.
Panik Atak Tetikleyiciler
Panik atakların nedeni nedir? Gerçek şu ki her dava için somut bir neden yoktur. Ancak hayatınızı zorlaştıran en büyük panik atak tetiklerinden bazılarını hazırladık.
1. Panik Bozukluğu
Panik bozukluğu olan insanlar tekrarlayan panik atak geçirir; Aslında panik ataklar, bazıları için günde birkaç kez ve başkaları için yılda sadece birkaç kez ortaya çıkabilir. Araştırmacılar panik bozukluğun genetik ve çevresel faktörlerin etkileşiminden kaynaklandığını ileri sürüyor. Boşanma, istismar ya da sevilen birinin ölümü, aile geçmişi ya da zihinsel ve kaygı bozuklukları, yüksek kortizol seviyeleri ya da çocukluğun utangaçlığı gibi stresli bir yaşam olayından kaynaklanabilir. Kadınların panik bozukluk belirtileri yaşaması erkeklerden daha olasıdır.
Panik atak geçiren herkes panik bozukluğuna sahip değildir. Araştırmacılara göre, panik bozukluğu kriterlerine girmek için bir kişinin en az bir panik atak geçirmesi ve ardından en az bir ay boyunca devam eden bir endişe veya başka bir paniğe kapılma korkusu olmalı. Panik bozukluğu olan bir kişi, sosyal faaliyetlerden kaçınma veya işyerinde arama gibi başka bir saldırıya neden olabilecek durumlardan kaçınmak için davranışlarını veya faaliyetlerini de değiştirecektir.
2. Agorafobi (bazı durumlardan korkma)
Agorafobi, belirli durumlara veya yerlere bağlı korku duygularına neden olan anksiyete bozukluğunun bir türüdür. Durup dururken ortaya çıkan tekrarlayan panik atakları içeren panik bozukluğunun aksine, bu tür anksiyete bozukluğu özellikle sosyal olaylar tarafından tetiklenen panik ataklara neden olur. Agorafobisi olan insanlar kalabalıkta olmak, kamusal alanlarda olmak, evden uzaklaşmak veya yalnız seyahat etmekten endişe duyabilir. Bu kaygıyı tetikleyen şeylerin bir kısmı paniğe kapılma korkusu olması hem utandırıcı hem de rahatsızlık verici olabilir. Bu korku nedeniyle, agorafobisi olan insanlar genellikle durumun tamamen önüne geçerler, bu da normal yaşama yeteneklerini azaltır.
3. Hipertiroidi
Araştırmalar, tiroid problemleri olan kişilerin anksiyete testlerinde normal tiroid fonksiyonlarına kıyasla anlamlı derecede yüksek olduğunu göstermektedir. Japon bir çalışma panik bozukluğu olan hastalarda tiroid fonksiyonu ve panik ataklar arasındaki korelasyonları araştırdı. Araştırmacılar panik bozukluğu olan 66 hastayı incelemiş ve tiroid hormonu düzeylerini ölçmüşlerdir. Sonuçlar? Daha şiddetli panik atak geçiren hastalarda aynı zamanda en yüksek tiroid uyarıcı hormon seviyeleri vardı.
Tiroidiniz vücut ısısını ve enerji harcamalarının yönlerini kontrol eder; bu nedenle hiperthiroidizm olarak adlandırılan aşırı aktif bir tiroidiniz olduğunda artmış kalp hızı, terleme, sinirlilik ve diğer kaygı belirtileri yaşayabilirsiniz.
4. Bartonella Enfeksiyonu
Bartonella, insanlarda kedi tırmığı hastalığı ve siper humması gibi çeşitli hastalıklara neden olan bir bakteri türüdür. Araştırmalar, Bartonella enfeksiyonlarının nörolojik ve psikiyatrik hastalıklara yol açabileceğini ve hastaların panik atak, ajitasyon ve depresyon geliştirebileceğini gösteriyor.
Araştırmacılar Bartonella’yı panik ataklar da dahil olmak üzere psikiyatrik belirtilere bağlayan üç özel durum tespit ettiler. Bir vakada, bir aile üyesi 41 yaşında bir sevilen kişinin Kuzey Carolina’daki bir kamp gezisi sonrasında kişilik değişikliği yaptığını bildirdi. Seyahatten eve döndüğünde bacaklarından ve omzundan üç geyik kenesini kaldırdı ve beş hafta sonra genişlemiş bir lenf nodu, aşırı sıcaklık, sinirlilik, uykusuzluk ve öfke hissi geliştirdi. Önümüzdeki iki hafta içinde hasta ciddi ajitasyon, panik atak ve majör depresyon yaşadı. Bir psikiyatrist onu iki kutuplu bozukluk tanısı ile teşhis etmiş ve kendisine anti-anksiyete panik ilaçları önermişti, ancak semptomlar dağılmadı. Bulaşıcı bir hastalık doktoru gördükten sonra sekiz hafta antibiyotik tedavisi gördükten sonra hastanın semptomları belirgin şekilde düzeldi.
Bartonella, pire, kedi, keneler, bit ve ısıran sinekler gibi birçok hayvan ve böcek tarafından taşınır. Bartonella ile sözleşme yapmanın en yaygın yollarından biri mi? Pençeleri üzerinde pire dışkısı olan bir kedi çizilmiş. Kedinizden kurtulmanın hiçbir sebebi olmaz, fakat bu, kedinizi sadece kapalı mekanlarda tutmanız, çizilmemenizi ve çiziklerin tamamını sabun ve suyla çabucak yıkamanız gerektiği anlamına gelir.
5. Lyme Hastalığı
Psikiyatri Uygulamaları Dergisinde yayınlanan araştırmalar panik benzeri atak geçiren hastaların Lyme hastalığına ve diğer kene kaynaklı hastalıklara dönüştüğünü ortaya koymaktadır. Birkaç kadın panik atak, zihinsel sis, son hafıza kaybı ve nörolojik ağrı gibi bilişsel değişiklikleriyle değerlendirildi. Bu semptomların hepsi panik bozukluğun tipik olmadığı için, diğer altta yatan fiziksel hastalıklar için test edildi. Her üç olguda da, Lyme hastalığı veya diğer kene kaynaklı hastalıklar için test sonuçları pozitifti. Lyme hastalığı için tedavi gördükten sonra, her üç kadın da kognitif semptomları azalttı veya çözdü.
6. Zayıf Bağırsak Sağlığı
Bağırsak sağlığı, kaygı, depresyon ve diğer ilgili bozuklukların belirtilerini etkiler. Bağırsakta oluşan iltihaplanma aslında beynin ve somatik dokuların iltihaplanmasına katkıda bulunduğunu biliyor muydunuz? Bu bağırsak-beyin bağlantısı, sızdıran bağırsak sendromu veya bağırsak sağlığı bozukluğu olan bir kişinin neden psikolojik belirtiler yaşayabileceğini açıklıyor. Bunlar artan stres ve korku duygusu içerir. Bu her zaman panik ataklara yol açmaz, ancak kesinlikle anksiyete ile ilgili nörobiyolojik faktörlerin bir parçası olarak ortaya çıkabilir.
7. İlaç Yoksunluk Sendromu
İlaç yoksunluk semptomları istismar edilen uyuşturucuya bağlı olarak değişmekle birlikte, çekilme evresindeki kişilerde anksiyete düzeyleri, huzursuzluk, titreme, nöbetler ve panik ataklarda artış görülmesi nadir değildir. Bağımlılıkla yayınlanan araştırmaya göre, anksiyete bozukluklarını tedavi etmek için kullanılan bir ilaç olan benzodiazepinler bağımlılığı, panik atak, uyku bozukluğu, çarpıntı, kas ağrısı, terleme, sinirlilik ve konsantrasyon zorluğu gibi çekilme belirtilerine neden olabilir. Araştırmacılar, insanların uyuşturucu kesildikten 1 ila 4 gün içinde genellikle daha endişeli olduklarını ve 10 ila 14 gün içinde tamamen çekilme belirtileri yaşadıklarını keşfettiler. Alkol ve diğer sedatiflere bağımlılık, çekim sürecini daha da zorlaştıran benzodiazepine bağımlı olma riskini artırmaktadır.
8. Madde Bağımlılığı
Madde kötüye kullanımı kaygı veya panik bozukluğu semptomlarını kötüleştirebilir ve panik atak belirtilerinin görülmesine katkıda bulunur. Alkol ve benzodiazepinler gibi merkezi sinir sistemi depresanlarının aşırı kullanımı bir kişinin zihinsel işlevini bozabilir ve artan anksiyete ve panik ataklarına neden olabilir. Uyarıcı ilaçlar, beyinde nörotransmitterleri heyecanlandırdığı için artan anksiyete ile de bağlantılıdır. Uyarıcı maddeler arasında kokain, ecstasy, amfetaminler ve hatta kafein bulunur.
Texas Sağlık Bilimleri Merkezi’nde yapılan bir araştırma, madde kötüye kullanımı ve panik halleri arasındaki ilişkiyi araştırdı. Araştırmacılar, panik atak geçirmiş 97 katılımcının yüzde 39’unun en az bir madde kullandığını buldu. Buna ek olarak, katılımcıların yüzde 10’u panik bozukluğunu tedavi etmek için alkol kullandığını ve yüzde altısı kendine tedavi için yasadışı uyuşturucu kullandıklarını bildirdi.
9. Düşük Kan Şekeri
Araştırmalar, düşük kan şekeri veya hipogliseminin sinirlilik, irrasyonel veya kontrolsüz davranışlar, terleme, nöbetler, konfüzyon, bulanık konuşma ve bilinç kaybı gibi bir dizi nörolojik ve bilişsel belirtiye neden olabileceğini gösteriyor. Vücudunuz yeterince glikoz tedarik edilmediğinde, işlevsel beyin yetmezliğine neden olabilir. Araştırmacıların ciddi hipoglisemi ve uzun süreli bilişsel işlev bozukluklarının tekrar tekrar bölümlerini birbirine bağlamasının sebebi budur. Özellikle hipoglisemi ile panik atak başlangıcını birbirine bağlayan çalışmalar bulunmamakla birlikte, düşük kan şekeri ile ilişkili anksiyete ve kontrolsüz davranış artışı, bazı insanlarda panik ataklarına neden olabilir.
10. Hiperventilasyon
Çalışmalar, hiperventilasyon belirtilerinin panik atakları tetikleyebileceğini gösteriyor ancak araştırmacılar, saldırıya neden olan duyumların değil, bu duyumların yorumlanması olduğunu öne sürüyor. Hiperventilasyon, kanınızdaki karbondioksit miktarında azalmaya neden olan derin, hızlı nefes alma özelliğidir. Karbon dioksitteki bu azalma, nefes darlığı, artan kalp atışı ve sersemlik yol açar.
Stres ve kaygı, hiperventilasyonu tetikleyebilir ve kapak tarafında, hiperventilasyon anksiyete ve panik atakların artmasına neden olabilir. İnsanlar boğulacağını düşünebilir, bu da boğulur ki korkuya yol açar ve panik atak yapar.
Hiperventilasyon uyanıkken ortaya çıkabilir ve korku veya stresin psikolojik belirtilerine maruz kalır veya uyurken ortaya çıkabilir. Aslında birçok kişi uyurken panik atak geçirir, korku ve rahatsızlığın ortasında uyanır. Bazen bu hiperventilasyona bağlıdır ve uyku apnesi veya GÖRH nedeniyle diğer solunum sorunları ile tetiklenebilir.
Doğal Panik Atak Çareleri
Panik atak ile nasıl başa çıkıyorsunuz? Panik atak tedavisi söz konusu olduğunda, doğal seçenekleri destekleyen bir bilim var. Panik bozukluğu tedavisi bazı insanlar için etkili olsa da, birlikte kullanılan ya da tek başına bir tedavi olarak kullanılan doğal terapiler de işe yarayabilir.
İlaçsız panik atak tedavisi sizin ve sağlık uzmanınızın göz önünde bulundurması için bir olasılık olabilir. İşte bazı ortak panik atak evde tedavi seçenekleri özeti:
Belirli uçucu yağlar
Nefes egzersizleri
Rahatlama teknikleri
Uyarıcılardan kaçınma
Bilişsel davranışçı terapi ve destek grupları panik ataklarını azaltmada de uzun bir yol olabilir.
Panik atak nasıl tedavi edilir?
Uçucu yağlar: Lavanta yağı, ylang ylang ve papatya, endişe ve panik ataklar için en iyi esans yağlarından bazılarıdır çünkü korku, endişe ve sinirlilikle mücadele ederken gevşeme hissi uyandırırlar. Kaygı ve nörolojik rahatsızlıklar için uçucu yağların gücünü kanıtlayan bir araştırma örneği, Kanıta Dayalı Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp’tan gelmektedir. İncelemede, araştırmacılar, lavanta yağının sedatif, nöroprotektif, antikonvülsif ve ruh hali sabitleyici özelliklere sahip olduğu kanıtlandı. Sadece bu nazik yağları kullanarak – evde veya işyerinde yaklaşık 5 damla dağıtırsanız, endişe yarattığınızı hissettiğinizde veya şakaklarınıza, bileklerinize ya da ayaklarınızın diplerine topikal olarak 1-2 damla uyguladığınızda doğrudan şişeden yağı teneffüs edebilirsiniz.
Vetiver yağı, gevşemenin hafifletilmesi için aromaterapide de kullanılır:
Duygusal stres
Panik ataklar
Travma
Kaygı
Uykusuzluk hastalığı
Histeri
Depresyon
Kullanmak, yaymak için, seyreltilmiş bir damla topikal olarak ayağın altına uygulayın veya bir ılık su banyosuna ekleyin. Topikal kullanımdan önce bir taşıyıcı yağla seyreltilmiş olduğundan emin olun.
Nefes egzersizleri: Panik ataklarını nasıl hızlı bir şekilde tedavi edebileceğinizi veya panik ataklarını nasıl durduracağınızı merak ettiniz mi? Nefes almak en yakın arkadaşındır. Panik atak belirtilerini hafifletmenin anahtarı derin nefes almaktır, ancak araştırma, bunun çok fazla yardımcı olmayacağını gösteriyor olabilir. Panik atak sırasında sığ nefes almak gerçekten daha yararlıdır, çünkü bu solunum egzersizleri vücuda girebilen ve baş dönmesine neden olan karbondioksit miktarını sınırlamaktadır. Hiperventilasyon yaşıyorsanız veya hızlı ve derin nefes alıyorsanız, kısa nefes alarak (araştırmacılar tarafından kapnometri yardımlı solunum eğitimi veya CART olarak bilinir) panik atak semptomlarına yol açan işlevsel olmayan gaz değişimini kontrol etmenize yardımcı olacaktır .
Rahatlama teknikleri: Frontiers in Psychiatry’de yayınlanan araştırmalar panik bozukluğu olan kişilerin iki aylık bir süre için haftalık 100 dakika boyunca yoga uyguladıktan sonra belirgin iyileşme sağladığını tespit etti. Yoga uygulayan katılımcılar, panik bozukluğu ile ilişkili kaygı düzeylerini azalttılar. Yoga, yineleyen panik bozuklukları çekenler için çok yararlıdır, çünkü kaslarınızı rahatlatmaya ve vücudunuzdaki genel gerginliği azaltmaya yardımcı olur. Aslında, yoga sinirsel faaliyeti bastırarak beyninizi değiştirir. Herhangi bir gevşeme tekniği, evde meditasyon veya sessiz dua bile uygulayarak panik atak tedavisi olarak çalışabilir.
Uyarıcılardan kaçının: Uyarıcılar duyularınızı arttırır ve endişe ve korku duygularını arttırabilir. Nöroterapötikler Uzman Değerlendirmesinde yayınlanan sistematik bir literatür taraması, kafein ve panik bozukluk arasında pozitif bir ilişki buldu. Araştırmacılar, kafeinin anksiyojenik etkilere sahip olduğunu ve bu da tükendiğinde kaygı duygularına yol açabileceğini gösteriyor. Aynı zamanda amfetaminler gibi ilaçlar da içeren herhangi bir uyarıcı türü anksiyete düzeylerini artırabilir ve panik atak geçirme riskini artırabilir. Alkol ve şekerli gıdalardan da kaçınılmalıdır çünkü anksiyete belirtilerine neden olabilecek kan şekeri düzeyleriniz değişir. Vücudunuzu zihinsel olarak değişen gıdalar ya da uyuşturucudan uzak tutun ve gıdaları yoğun besinlerden zengin besin öğelerine tutun.
Bilişsel davranışçı terapi: Panik bozuklukları ve panik ataklara neden olabilecek kompulsif bozukluklar da dahil olmak üzere anksiyete bozuklukları için bilişsel davranış terapisinin etkinliğini destekleyen birçok çalışma bulunmaktadır. Bu tür terapi, sürekli yükselen ve korku ya da endişe duygularına neden olan düşünceleri tespit eder. Hedef, bu düşünceleri daha olumlu ve yetkili alternatiflerle değiştirerek korkularınızla daha iyi baş edebilmenizdir.
Destek grupları: Grup programları panik bozukluğu olan kişilere korku duygularıyla baş etmelerine yardımcı olmak için son derece destekleyici ve faydalı olabilir. Tekrarlayan panik atak geçiren insanlar, bir sonraki saldırıları oluştuğunda korku içinde yaşarlar. Bu sadece kaygılarını artırır ve tecrit ve davranış bozukluklarına yol açabilir. Benzer fikirli insanlardan ve bir grup liderinden destek bulma, kaygı düzeylerinizi en aza indirgemek için duygularınızı gezmenizi ve başa çıkma mekanizmalarınızı benimsemenize yardımcı olabilir.
Sonrakini Oku: Yoga Faydaları: Size Hangi Tip Yoga Uyar?
The post Panik Atak Nedir? Panik Atak Belirtileri ve Tedavileri appeared first on DustyLips.com.
Kaynak: http://ift.tt/2EIpZs0
0 notes
Text
Sosyal Fobi Nasıl Tedavi Edilir ? Tedavi Ne Kadar Sürer  ?
Sosyal Fobi Tedavisi Sosyal Fobinin Tedavisi Sosyal fobi iyi tanımlanmış bir durumdur ve tedaviye iyi yanıt verir. Sosyal fobi fobik kaçınma sosyal ortamlarda duyulan anksiyeteden (sıkıntı) kaynaklanır. İlaçla kişinin sosyal ortamlardan duyduğu sıkıntı azalır. Genel sosyal fobide ilaç uygulamaları ile başkaları tarafından reddedilme yada eleştiriye maruz bırakılmaya duyulan aşırı hassasiyet azalır.İlaç tedavisi bağımlılığa yol açmaz. (Doktor kontrolünde olduğu müddetçe.) İlaç tedavisinde genellikle depresyonda da kullanılan antidepressanlar kullanılır. En az 6 aylık tedavi önerilir. Ancak bu devrede ilaç kesildiğinde kendiliğinden nüksler görülebilir.Daha uzun süreli kullanım önerilir. Hastaların en sık yaptığı yanlış: Sıkıntılar hafiflediğinde ilaç kullanımını aksatmalarıdır. Bu yüzden hastalık belirtileri tekrar ortaya çıktığı için hastalık müzmin (kornik) bir hal almaktadır ve kişinin tedavi olamayacağı gibi yanlış bir kanıya saplamasına neden olmaktadır. Sosyal fobide psikoterapi uygulamanın gerekçesi hastaların negatif yoldaki inançları ile (sosyal ortamlarda başarısızlığın kaçınılmaz olduğu gibi ) yüzleşmelerini sağlamaktır. Sosyal fobinin temelinde bu tür inanların yer aldığı düşünülmektedir. Hipnozda sosyal fobide psikoterapiye yardımcı bir araç olarak kullanılmaktadrı. Hastanın sosyal ortamlara uyumu için ve sıkıntı duygusunu yenmesi için oldukça yararlı bir yöntemdir. Soyal fobi erken başlangıçlı kronik gizli bir hastalıktır. Tedaviye iyi yanıt verir. İyi tedavi hastanın durumuyla başetmek için zararlı stratejiler geliştirmesini ve depresyon ve alkolizm gibi ek rahartsızlıkların ortaya çıkmasını engeller. İlaç tedavisi belli bir süre devam etmesi gerekir. İlk ay belirgin bir yanıtın alınamayabilecei hatırdan çıkarılmamalıdır.Tek başına yada iilaçla birlikte yapılan psikoterapi sosyal fobide oldukça faydalı neticeler verir. Sosyal Fobi Ve Obsesif Kompülsif Bozukluk İçin İlaç Kullanımı Nasıl Olmalıdır? sosyal fobi ve obsesif kompülsif bozukluk için ilaç kullanımı nasıl olmalı şu anda afranil 75 mgr kullanıyor kardesim ama pek düzelme olmadı Sosyal Fobi İle Mücadele Sosyal fobisi olan kişiler hata yapma, gülünç duruma düşme ya da kendilerine yakışmayacaklarını düşündükleri davranışları yapma korkusu içindedir. Sosyal fobi ile mücadeleden, faaliyetlerde arka plana itilmiş olmaktan, dostça olmayan bir şekilde kendilerine davranılmasından, aptalca görünmekten, kontrolü kaybetmekten, panik yaşamaktan, ne söyleyeceğini bilememekten ve bir de bunlara eşlik eden birçok fiziki belirtileri yaşamaktan korkmaktadır.Bu fiziki belirtileri; ellerde terleme ve titreme, yüz kızarması, ses kısılması ve titremesi, kaslarda gerginlik, çarpıntı ve göğüste sıkışma hissi, sıcak ve soğuk basmaları, mide rahatsızlıkları, baş ağrısı olarak sıralayabiliriz. Çocuklarda sosyal fobi Çocuklarda sosyal fobi sıklıkla okul fobisi, sınav korkusu veya başka çocuklar tarafından gülünç bulunma duygusu olarak kendini gösterir. Okul fobisi olan çocuklarla yapılmış çalışmalarda, bu çocukların % 40’ında sosyal fobiye rastlanmıştır. Sosyal fobi yaşayan çocuklarda, performansının değerlendirme korkusu yüksekse; sınavları yarıda kesebilir ve genelde sınav sonuçları diğerlerine göre daha düşük olabilir. Bu da diğerlerine göre daha kötü okul başarısını beraberinde getirir. Okul başarısızlığı genelde, öğrenmeye katkı sağlayıcı faaliyetler içinde yer alan sözel sunum, sorulara cevap verme veya sınav korkusu ile, otorite durumunda bulunan öğretmen ile olan kaygılı ilişkilerden kaynaklanmaktadır. Özellikle performansının değerlendirilme kaygısı, öğrencinin kendi davranışlarına yoğun olarak eğilmesine, sosyal ortamda kendini ele verebilecek titreme, kızarma, terleme, ses kısılması gibi yönlerine yoğunlaşmasına yol açtığından, dikkat ve konsantrasyon bozukluklarına, bilgilerini yazıya veya ifadeye dökememesine yol açmaktadır. Eşlik eden sorunlar Sosyal fobi problemi olan kişilerin, sıklıkla başkaca psikolojik problemleri de bulunmaktadır. Sosyal fobi ile devam eden en sık problemler; panik atak, fobik rahatsızlıkların farklı şekilleri (agorafobi gibi), yaygın anksiyete bozukluğu, depresif ve somatik şikayetler, alkol ve ilaç kötüye kullanımı ile uyuşturucu sayılabilir. Depresyon sosyal fobiye eşlik eden veya bir sonucu olarak ortaya çıkan, çeşitli araştırmalara göre % 14 – 50 oranında görülen bozukluktur. Depresyon, sosyal fobinin oluşturduğu mesleki ve özel hayata ilişkin memnuniyetsizlik ile sosyal engellenmelerin sonucu olarak kendini geliştirir. Relatif yüksek oranda intihar düşünceleri ve denemeleri (% 15) sosyal fobiye eşlik eder. Alkoliklerle yapılan çalışmalarda, sosyal fobili bireylerin 9 kat daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Yine sosyal fobili bireylerde alkol kullanımı, diğerlerine göre 2,5 kat daha fazla olarak bulunmuştur. Bunların dışında sosyal fobili bireylerde; yalnız yaşama eğilimi yüksek, eğitim seviyeleri düşük, ekonomik açıdan başkalarına daha bağımlı, istikrarsız bir hayat çizgisi, sosyal açıdan yalıtılmışlık, cinsel problemler normale göre yüksektir. Sosyal fobinin nedenleri Daha küçük yaşlarda önemsenmeyen ve özellikle toplumumuzda terbiyeli, utangaç kabul edilme eğiliminde olan bu kişilerde, kliniklere ve tedaviye ergenlik döneminde daha yoğun başvurulmaktadır. Özellikle ergenlik dönemi sosyal fobiklerde daha yoğun ve kaygılı olarak yaşanmakta, ergenliğin getirdiği problemlere, sosyal fobiye özgü problemler de eklenmektedir. Farklı problemler veya bozukluklarla kliniklere yapılan başvurular sonucunda da, sosyal fobiler tespit edilebilmekte, klinik veya tedaviye geliş nedeni depresyon, agorafobi veya anksiyete bozuklukları olabilmektedir. Sosyal fobi oluşumuna ilişkin farklı görüşler bulunmakla beraber, nedenlerini fizyolojik ve psikososyal olarak ikiye ayırabilmek mümkündür. Araştırmalarda, aileleri sosyal fobi özellikleri gösteren bireylerde hastalığın görülme oranı, diğerlerine göre 3 kat daha fazladır. Ayrıca sinir sisteminde bulunan dopamin ve serotonin gibi nöral ileticilerin seviyelerinin de normale göre farklı düzeylerde olduğu görülmüştür. Korumacı değil geliştirici olun Sosyal fobiyi oluşturan faktörlerden psikososyal nedenler; çocuğun doğumundan itibaren öncelikle içinde yaşadığı aile, daha sonra da akraba ve aile çevresi ile okul ve arkadaş çevresi olarak sıralanabilir. Aile çocuğun temel eğitimini aldığı, kişilik özelliklerinin şekillendirildiği, zihinsel yeti ve becerilerin oluşturulduğu, duygusal yaşantıların ve tepkilerin geliştirildiği bir ortamdır. Aile çocuk için; karşılıklı güven ve sevgi alışverişine dayalı iletişim ortamı, özgüven ve özerkliğin sağlanması, zihinsel ve duygusal gelişimine yardımcı olabilecek şartların verildiği bir ortam oluşturmalıdır. Korumacı değil, geliştirici; cezalandırıcı değil destekleyici, bağımlı değil özgüveni sağlayıcı yaklaşım benimsenmelidir. Ailenin dışında, diğer çevresel koşullar da bu yapıyı destekleyecek biçimde şekillenmelidir. Böyle bir ortam çocuğun psikolojik olarak sağlıklı yetişmesine imkan verecektir. Psikolojik olarak sağlıklı yetişen bir birey; kendi olumlu ve olumsuz yönlerini tanıyan, bir birey olarak değerli olduğunun farkına varan, yaşam için gerekli özgüveni oluşturabilmiş, toplumda sağlıklı ilişkiler kurup, bunları geliştirebilen bir kişidir. Bu kişilerde de sosyal fobi oluşma riski, diğer psikolojik rahatsızlıklarda olduğu, gibi son derece azdır. Tersi durumlarda, çocuklar tanıdık olmadıkları ortamlarda aşırı ürkek, sessiz, hareketsiz, utangaç bir tavır sergileyebilirler. Bazen de böyle bir durumda ağlama, anne-babaya yapışırcasına sarılma, onlara dokunma, yanlarından ayrılamama, huysuzca davranışlar içine girebilirler. Toplulukla oynanan oyunlara katılmaz, uzaktan bakmakla yetinir hatta bir köşeye sinip, kendilerini gizleyerek olanları izlerler. Oyunlara katılsalar bile diğerlerinin sözleri doğrultusunda ve önemli roller almadan hareket eder, oyun kuruculuk yapamazlar. Oynanan oyunlarda geri planda kalırlar. Okula gitmek istemeyip, türlü yakınmalarla evde kalmak isterler. İlerideki hayatlarında da benzer davranış kalıplarını sergilemeye devam edeceklerdir. Sosyal fobi ve düşünce Sosyal fobikler normal bireylere göre, her şeyi daha olumsuz değerlendirme eğilimindedir. Negatif sosyal durumları daha çok kendi içsel değerleri ile değerlendirirken (beceriksizlik, zayıflık, vs.), pozitif durumları daha çok dış faktörlere (şans, kader, diğerlerinin olumlu tutumu, vs.) bağlama eğilimindedir. Sosyal fobikler kendileri ile ilgili anormal olumsuz değerlendirmeler yapmakla kalmaz, diğerlerinden de böyle negatif değerlendirmeler bekleme eğilimindedir. Bu negatif değerlendirmeler sosyal fobiklerde başkalarının bu kişilere verdikleri tepkilerinden değil, kendi önyargı ve yanlış değerlendirmelerinden gelir. Hatamla sev beni! Sosyal fobikler sosyal faaliyetlerde, artmış bir fiziksel gerginlik ve diğerlerinin de görebileceği şekilde buna uygun fiziksel belirtiler (terleme, titreme,kızarma.vs.) gösterirler. Sosyal fobikler kendilerinin fiziksel belirtilerinin, diğerleri tarafından abartılmış bir şekilde algılandığını düşünmektedir. Örneğin, elleri titreyen biri, bunu herkesin gördüğünü ve sürekli titreyen ellerine baktıklarını düşünmektedir. Sosyal fobikler mükemmeliyetçi bir anlayış sergilemekte, hata olmaması prensibini savunmaktadırlar. İlaç ve psikoterapi tedavisi Sosyal fobi tedaviye oldukça iyi cevap veren ve ayrıntılı tanımlanmış bir rahatsızlıktır. Tedavi sürecinde ilaç ve psikososyal tedavi yaklaşımları tek tek veya birlikte kullanılabilir. İlaç tedavisinde en çok SSRI grubu antidepresan ilaçlar tercih edilmekte olup, yan etkilerinin azlığı ve uzun süreli kullanımlara müsait olmaları nedeniyle avantajlıdırlar. Doktor kontrolünde kullanıldığında bağımlılık yapmayan bu ilaçlar, en az 6 ay kullanılmalı ve tedaviye alınan cevaba göre kullanım süresi tedaviyi yürüten uzman doktor tarafından belirlenmelidir. Psikolojik tedavi yaklaşımında; ağırlıklı olarak bilişsel – davranışsal psikoterapiler, sosyal beceri eğitimleri, gevşeme egzersizleri, bireysel ve sosyal etkinlik tedavileri ile grup terapileri uygulanabilmektedir. Psikolojik tedavilerle bireyler, yanlış düşünce ve davranış kalıplarını tanıyabilmekte, önyargıları ile kendilerine yönelik olumsuz tutumlarını değiştirerek, daha gerçekçi beklenti ve davranış kalıpları oluşturabilmekte, başa çıkma stratejileri geliştirebilmekte, eksik olan sosyal becerileri kazanmakta ve iletişim güçlerini arttırmaktadır Sosyal Fobi Sosyal fobi Sosyal fobi, temel özelliği başka insanların da bulunduğu ortamlarda aşırı heyecan duymak olan bir hastalıktır. Sık görülen türlerden birisi sosyal fobidir. Sosyal anksiyete duyan kişiler başka insanların kendilerini yargıladığı ve negatif değerlendirdiği düşüncesi ile yetersizlik, aşağılanmışlıkhisseder ve hayal kırıklığına uğrarlar. Bu kişiler yalnız başlarına kaldığında sıkıntı duymazlar ve anksiyete belirtilerinin sosyal aktivitelerle direk ilgisi vardır. Sosyal fobikler yabancılarla tanışmaktan,tanımadıklarının yanında konuşmaktan veya hareket etmekten rahatsızlık duyar. Yanlış bir şey yapacak, söyleyecek ve sanki insanlar onunla alay edecek, onu yadırgayacak, aşağılayacak, herkesin içinde rezil olacak gibi hisseder. Konuşurken herkes ona bakıyormuş gibi gelir. Yaptıkları en ufak hatalar gözlerinde çok büyür, rezil olduklarını düşünürler. Özgül sosyal fobide topluluk önünde konuşamama gibi belirli bir duruma özgül olarak anksiyete gelişmesi gözlenirken yaygın sosyal fobide hemen hemen bütün sosyal aktivitelerde anksiyete oluşur. Sosyal fobi şu durumlarda ortaya çıkabilir: Topluluk içinde konuşma Partiye katılma, yabancılarla tanışma gibi sosyal aktiviteler Bir iş yaparken başkaları tarafından izlenme Patron veya amir gibi üstleri ile konuşma Karşı cinsten birileri ile tanışma veya buluşma Umumi tuvaletleri kullanma Telefonda konuşma Başkalarının yanında yazı yazma Herkesin içinde yüz kızarması veya kontrolünü kaybetme korkusu v.b. Bu hastalar korktukları durumlarla karşılaştıklarında anksiyeteleri artar. Örneğin sosyal fobisi olan bir öğrenci ders anlatmaya kalktığında dili tutulur, yüzü kızarır, söyleyeceklerini unutur, herkes ona bakıyormuş gibi gelir ve bu nedenle performansı düşer. Bu hastalar korkularının anlamsız olduğunun farkındadır ancak korkularına engel olamazlar.Sosyal fobinin utangaçlıktan ayrılması gerekir. Yeni bir ortama giren veya yeni insanlarla tanışan hemen herkes az da olsa anksiyete yaşayabilir, ancak bu her zaman rahatsızlık olarak tanımlanamaz. Bu anksiyetenin sosyal fobi olarak tanımlanabilmesi için sıkıntı duyan kişilerin sosyal ortamlardan kaçınması gerekir. Sosyal fobiklerin en önemli özelliğide sıkıntıyı duymamak için yaptıkları bu kaçınma davranışlarıdır. Utangaç insanlar yeni bir ortama girdiğinde sıkıntı duyabilirler fakat sıkıntıya girmemek için sosyal aktivitelerini kısıtladıkları pek görülmez. Ayırıcı tanıda buna dikkat etmek gerekir.Hastaların hissettikleri anksiyete çok şiddetli olmakta ve bu duyguları yaşamamak için başvurdukları kaçınma davranışları bu kişilerin evde, işte, okulda ve diğer sosyal ortamlarda performansını düşürmekte ve ilişkilerin bozulmasına yol açmaktadır.Okul başarısı düşmekte, işte verim azalmakta veya eşler arasında sorunlar ortaya çıkmaktadır. Ortaya çıkan sosyal izolasyon kişiyi çoğu zaman depresyona sürüklemektedir.Bir başka yaklaşımda ise kişiler bu sıkıntılarından kurtulabilmek için alkol kullanımına yönelmektedir. Yapılan araştırmalarda bu hastalarda alkol ve madde bağımlılığı normal topluma göre daha sıktır. Bunun en önemli nedeni alkolün hastalar tarafından anksiyete giderici olarak kullanılmasıdır. Çevrede başka kişi veya kişiler, özellikle de yabancı kişiler, sosyal fobi hastasının şiddetli bir kaygı, sıkıntı, huzursuzluk ve utangaçlık duymasına yol açar. Bu durumda sosyal fobik şu tepkilerin bir kısmını veya tamamını gösterir: – Yüz kızarması – Ses titremesi – Konuşamayacağı, tutulup kalacağı duygusu – El titremesi Herkesin kendisine baktığı, kendisini eleştirdiği hissi, küçük düşme endişesi. Yani sosyal fobik; tanımadığı kişilerin önünde aşağılanmasına veya utanmasına sebep olacak biçimde davranacağından, yüzünün kızaracağından, titreyeceğinden aşırı derecede korkan insandır. Sosyal fobiklerin en büyük tasası topluluk önünde konuşmaktır. Kendi evlerinde ve aile üyeleri arasında genellikle rahat ederler. Özellikle makam sahibi kişiler karşısında yukarıda saydığımız belirtilerin ortaya çıkma ihtimali yüksektir. Karşı cinsle konuşmak sosyal fobili bazı insanlar için başlı başına bir problemdir. Sosyal fobikler arasında bekarlık oranı yüksektir. Kimi sosyal fobikler ise topluluk önünde mesela yemek yemek gibi bazı davranışları yapmaktan sıkıntı duyarlar. Sonunda sosyal fobiğin hayatı bir ıstıraba döner. Öğrenci ise okulda öğretmen kendisine soru sorduğunda kalkıp cevap vermek, öğretmen ise ders anlatmak sosyal fobik için büyük bir işkencedir. Pek çok sosyal fobik devlet dairesine, bankaya gidip işini yaptıramaz. Bazıları telefonla bile konuşamaz. Ağır vakaların sokağa çıkmaya, bakkala gitmeye, biletçiden otobüs bileti almaya bile tahammülü yoktur. Bunlar sonunda kendilerini eve hapsederler, okulda başarısız olurlar, çalışma hayatları sona erer. SOSYAL FOBİ KİMLERDE GÖRÜLÜR? Sosyal fobi genellikle ergenlik yıllarında başlayan ve tedavi edilmezse müzmin seyreden bir bozukluktur. 25 yaşından sonra başlayan sosyal fobi vakası nadirdir. Ancak sosyal fobikler ekseriya rahatsızlık başladıktan 15-20 yıl sonra doktora giderler. Çünkü sosyal fobinin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu bilmezler ve bozukluğu kişiliklerinin bir parçası olarak görürler. Kadınlarda da erkeklerde de görülebilir. Kadınlarda 1.5-2 kat daha sık olmakla birlikte sosyal fobi yüzünden doktora başvuranlar daha çok erkeklerdir. Sosyal fobisi olanlarda evli olmama oranı, genel topluma göre yüksektir. SOSYAL FOBİNİN SEBEBİ NEDİR? Sosyal fobi, ırsiyetin orta derecede katkıda bulunduğu bir hastalıktır. Akrabaları arasında sosyal fobik olan kişilerin bu hastalığa yakalanma riski bir miktar daha yüksektir. Sosyal fobiklerin beyinlerinde bir takım kimyasal ve elektriksel bozukluklar olduğu, yapılan incelemeler sonucunda anlaşılmıştır. Bazı ilaçların sosyal fobi tedavisinde oldukça etkili olması, sosyal fobinin temelde beyinde faaliyetinde bir bozukluklduğu tezini doğrulamaktadır. Sosyal fobinin genellikle utangaç, çekingen, kendine güveni düşük, reddedilmeye duyarlı, ama başkaları üzerinde olumlu intiba bırakma arzusu duyan kişilerde ortaya çıktığı düşünülmektedir. Bu kişiler başkaları tarafından beğenilmediklerinde bunun değer ve sosyal mevki kaybına yol açacak bir felaketle sonuçlanacağını inanırlar. Yani sosyal fobi, bazı kişilik özellikleri zemininde ve bazı ailelerde daha kolay gelişen bir beyin hastalığıdır. SOSYAL FOBİ İYİLEŞİR Mİ? Sosyal fobi günümüzde oldukça iyi tedavi edilen bir rahatsızlıktır. Ama tedavi edilmediğinde ağır sonuçlara yol açabilir. Psikiyatristler, sınıfta derse kaldırıldığında duyduğu heyecana dayanabilmek veya akranlarıyla ilişkilerinde daha az kırılgan ve daha cesur olabilmek için, henüz ortaokul yıllarında alkol ve madde kullanmaya başlayan çok hasta görürler. Sosyal fobiklerin eğitim ve iş başarıları, hayatta gösterdikleri performans genelde düşüktür. Öte yandan bugün radyoda televizyonda program yapan ve bu işi de başarıyla yürüten çok sayıda iyileşmiş sosyal fobik vardır. Ancak çoğu sosyal fobik tedavi başvurusunda bulunmamakta, berbat bir hayata katlanmak zorunda kalmaktadır. SOSYAL FOBİ NASIL TEDAVİ EDİLİR? Sosyal fobinin tedavisinde iki silahımız vardır: İlaç tedavisi Günümüzde sosyal fobi tedavisinde oldukça etkili olan, bağımlılık yapmayan, uyku-sersemlik gibi yan etkilere yol açmayan ve kalıcı düzelme sağlayabilen birtakım ilaçlar vardır. İyi bir ilaç tedavisiyle kimi zaman psikoterapiye dahi gerek kalmadan kişi dertlerinden kurtulmaktadır. Psikoterapi Psikoterapi, sosyal fobi tedavisinde oldukça etkilidir. Sosyal fobiklerde genellikle bilişsel-davranışçı terapi enilen psikoterapi yöntemi uygulanmaktadır.
0 notes
tavsiyembudur · 7 years
Text
Panik Atak Tamamen Geçermi? Bitkisel Çözüm Yolları Varmıdır?
Panik Atak Tamamen Geçermi? Bitkisel Çözüm Yolları Varmıdır?
Yeme – içme alışkanlığımız panik atakla yakından ilgilidir. Kişi kendini uzun süre aç bıraktığında kan şekeri düşer. Kan şekeri düştüğünde böbreküstü bezlerinden şekeri normal seviyeye çıkarmak için adrenalin ve kortizol hormonları salgılanır. Salgılanan bu hormonlar depolarımızdaki proteinler ve yağlardan şeker üretmeye başlıyor. Bu arada terleme, ağız kuruluğu ve sinirlilik ortaya çıkıyor.…
View On WordPress
0 notes