#osadecebiri
Explore tagged Tumblr posts
osadecebiri · 4 years ago
Text
• Sesim Yüksebilse Haykırabilsem • yaş 22 • #3
Üzgünüm. Biliyorum kimse duymuyor beni. Sıkıldım. Eğer birazcık daha şansım olsaydı diye içerleniyorum. Günler geçiyor. Ben ise halen aynı yerimdeyim. Ağladığın ve etrafında o kadar insan olmasına rağmen yalnız hissettiğin oldu mu? Hani bazen ağlarsın ama sessizce ağlamak istersin ya, kimse senin yaşadığın acıyı hissetmez. Dünyadaki kalabalıklığı görünce daha da küçüldüğünü gördüm, sanki önümden geçen yüzlerin bir ifadesi yokmuş gibi. Üşüdüm. Bir yaz gününde üşümek bir hayli garip. Bir şarkı açtım, ağladım, yaratanın bir bildiği var dedim, geçtim yolundan... Konuşmaya çalıştım ama kırıktı sesim. Sonra gömdüm içime dedim ki, konuşmak neye yarar? Ama onca şeye rağmen yine de denemek istiyorum, sesim yükselebilse haykırabilsem. Eskisi gibi güçlü değilim artık. Pencereden baktığım bu dünya artık beni üzüyor. Yoruldum, uyuyorum ve dinleniyorum da elbet ama yorgunum. Gerçekten de yorgunum.
Sesim yükselebilse haykırabilsem,
Kimse duyamıyor artık her yer sessizlik,
Ağlıyorlar, gök gürültülü yağmur misali,
Yolunu kaybetmişler, bu gidişatın sonu nereye?
Affetmeye ve affedilmeye ihtiyacım var,
Bakışlarım dalıp gitmese ve görebilsem,
Kimse göremiyor artık her yer karanlık,
Biliyorlar, hem suçlu hem güçlü ruh hali,
Bu gidişatın sonu nereye?
Kanıyor kalpler, kızarıyor gözler,
Dudaklar kapalı ucunda sözün bittiği yer,
Kırgın gönüller, kirli düşünceler,
Açık kapı yok, kilit vurulmuş umutlar,
Sesim yükselebilse haykırabilsem,
Duysalar beni, dinleseler bi,
Dua ediyorum,
Akciğerlerimde bir ağırlık, hissediyorum,
Taşıyorum,
Ağır gelen bir yük bu,
Nefes alıyorum, nefes almak zor,
Kaybolmuş insanlar, kaybolmaktan korkuyorum,
Sesim yükselebilse haykırabilsem...
8 Kasım 2020
40 notes · View notes
osadecebiri · 4 years ago
Text
Yaş 22 • önsöz •
Sevilmek istiyorum. Sevmek istiyorum. Gözlerde kayboluyorum, bakışlar beni güvende hissetirir. Sahip olamadığım sıcak bir yuva, gülüşü ise bu yuvanın pencerelerinden yansıyan güneş ışığı gibi ruhuma yansır. Her tebessümde hüzün dolu günlerim iyileşir; izi kalmış yaralarıma sargı bezi sarılır gibi; umutlanırım. Güllerim açar, nefesim ferahlar, gökyüzümde gökkuşağı oluşur, renklenir dünyam. Benim dünyam; tüm adaletsizliğe, haksızlığa, ihanetlere rağmen ufak bir sevgi dokunuşunda; capcanlı olur. Sevmenin verdiği o gücü yaşamaktır önemli olan. Eğer seversen, bu sadece bir insanı değil, hayvanda olabilir, eşyada, canlı veya cansız varlıkta; sevdiğinde dünyanın renklerini görebilirsin. Öğreniyorum ki; bir şeye sahip olamıyorsun, sadece o şeyin yanında olabiliyorsun ve zamanı geldiğinde hiçbir şey bırakmıyorsun. Birinin yanında olmak istiyorum; sarılmayı, dokunuşları, sıcaklığı istiyorum. (12 Temmuz 2020)
Kaybetmek veya kazanmak ile mi alakalı bilmiyorum. Üzerimdeki ağırlığı taşıyorum; kaybolmaya devam eden noktalar var. Tecrübe mi yoksa kötü şans mı bilmiyorum. Bir anlam aramayı bıraktım, böyle gidiyorsa; böyle gidecek herhalde. Düşeceğim, kalkacağım, yükseleceğim ve bazen dağılacağım. Biz kırıklıkları belirsizlikle birlikte gösteriyoruz. Sorular, cevaplar, nedenler belirsiz. Eğer bilebilseydim daha fazla sabırlı olabilmeyi, doğru zaman ve yer ile karşılaşabilseydim; iyi hissedebilirdim. Umuduma biraz daha mı sarılmalıyım şimdi? Beklemek o kadar yordu ki; bazı şeyleri aynı yaşıyor oldum. Acıtıyor; bir süre sonra öğreniyorsun ki, acı gittiğinde güçlü oluyorsun. Ne olursa olsun, zamanı biraz daha ciddiye alman gerekiyor. Geç kaldım. Zamana ihtiyacım var; öğrenebilmek için, keşfedebilmek için, anlayabilmek için, telafi edebilmek için, bu hayatın keyfini çıkarabilmek için; doğru yer ve zamanın içinde olabilmek için. Yaşadığımız her gün birer ders; bazen öğrenmek güzel fakat bazen de sınav o kadar zor ki; tekrar öğrenmen gerekiyor, aynı yollardan tekrar geçmelisin çünkü bir yeri atlıyorsun. (2 Ağustos 2020)
Geçiyor... Ellerimizin altında olan tüm şeyler. Biz halen kıymetini anlayamıyoruz. Her gün biri en sevdiğini, en çok değer verdiği kişiyi kaybediyor. Şu an işini kaybeden, parasını kaybeden, kanser olduğunu ve aldatıldığını öğrenen ve bunun gibi kötü örnekler yaşayan milyonlarca kişi var. Hayatın sana gülümsediği anları gördüğünde; uzun zamandır beklediğin iyi haber, özlemi bitmiş kavuşmalar, sarılmalar ve başarının zirvesi ama yolun sonuna ulaşmak o kadar kolay değil; fakat bazen hayatın gülümsediği anlar oluyor. Hiçbir şey kolay değil. Her şey belirli bir çabanın sonucu; izliyorum insanlar kaybolmuş ve bende dahil. Bazen bilmek istemiyorum, sadece hissetmek istiyorum. Birinin gözlerindeki dünyaya bakmak ve ona sığınmayı bekliyorum; sanki kurtarılmak istiyorum. Kurtarılmaya mı ihtiyacım var? Bunu biliyorum; herkesin kurtarılmaya ihtiyacı var. Herkes birbirinin yolundan gidiyor ve birbirlerine düşüyorlar; kayboluyorlar ve tekrar bulunmak istiyorlar. Hayat bu. Doğru ya da yanlış zamanlar yok; mutlu olduğun ve mutsuz olduğun zamanlar var; eğer mutluysan zaten doğrudur. (25 Ağustos 2020)
Bir soğuğun ve sıcağın arasında kalakaldım. Ne kadar garip ki artık hiçbir şey bilemiyorum. Kimse bilmiyor. Her gün uyanıyorsun ve bakıyorsun ki, nelere sahipsin ve devam ediyorsun. Durduk. Gerideyiz. Haykırışları duyamıyoruz ama birbirimizin gözlerine iyice bakmalıyız, gözlerin içindeki dünya her gün yağmurlu. Bazen güzel şeyler gerçekleşiyor tabii, başkasının gözlerinde güneşi görüyoruz ve düşüyoruz. İnsanlar ise bencil. Herkes her şeyin elinde olmasını istiyor, bu yüzden ilerleyemiyoruz. Çok kez kenara geçip neler yaptığıma ve neler yaşadığıma baktım, neden bu kadar safım ki? Düşünüyorum ki, ben en zor şeyi istiyorum. İnsanların değişeceğini, her şeyin iyi olacağını, meğerse ben cenneti arzuluyorum. Hatalarım oldu, kendime yeteri kadar bakamadım. Şimdi dünyayı izlemek daha kolay ve her şey yerle bir oluyor. Kendilerini öldürüyorlar ve yardıma muhtaç insanlara yardım etmiyorlar. Kim bu yaşamın tadını alabiliyor? Artık daha fazla biliyoruz. Neden anlamak istemiyoruz? Elimizi uzatmamız gerekiyor. Son günlerde daha değersiz hissetmeye başladım, ne insanın ne de hayvanın değeri kaldı. Yaşım 22. Tabii ki önümde daha çok uzun yıllar var. Fakat yaşam göz açıp kapanıncaya kadar. Yarının ne olacağını bilemezsiniz. Lütfen, insanları anlamaya çalışın, sevin en azından deneyin, görüyorsunuz ki her şey olabiliyor. Siz yine de iyi insan olun. (30 Ekim 2020)
• farklı bir yolculuk, içimdeki samimiyetim, gözlerimin içindeki dünya, düşüncelerim, hissettiklerim, şiir ya da söz dizileri albümün önsözü. iyi okumalar. •
16 notes · View notes
osadecebiri · 4 years ago
Text
Kırık Değilsin, Halen Öğreniyorsun.
Çok uzaktım. Ailemden, memleketimden, kendimden. Uzaklaşmak istemiştim. Bu benim daha yalnız hissetmeme sebep oldu. Ülkemizde çok gencimiz benzer duyguları ve hisleri yaşıyor. Hava güneşli olabilir ama güneşliyken insanın ruh hali yağmurlu ise bu problemdir. Kimsenin yeteri kadar dinleyemediği, anlayamadığı bir yüzyılda yaşamak ne kadar üzücü. Kolay değil. Dünyanın içler acısı bir hale dönüşmesi. Ruh ürpertici. Saçma ve korkunç. Neden bu haldeyiz?
Öğrenme açısından bu yılın çok verimli olduğunu söyleyebilirim; Mart ayında tüm dünyayı yakıp kavuran akla sığmayacak bir virüsün ülkemize ve tüm dünyaya hızlı şekilde yayılması, insanoğlunun şanssızlığı mı, virüsün doğanın bizi cezalandırması mı yoksa bir laboratuvarda üretilmiş olan insanoğlunun kendi ırkından almaya çalıştığı intikam mıydı? Ödenen bedel neydi? Her açıdan olumsuz sonuçlar elde ettiğimiz bu kabustan halen uyanamadık; ellerimizi açtık, gözlerimizi kapattık ve içimizdeki ruhumuza seslendik, dualar ettik fakat izlediğimiz şu acı verici manzaralara çok kez göz gezdirmeye ihtiyacımız var.
İnsanoğlunun akıl sağlığını kontrol edememesi oldukça korkunç bir şey. Ülkemizdeki sorguladığımız adalet aslında yok olmasında değil, var olup onu koruyamamızdaki büyük sorun; eğitime verdiğimiz değer ile bir kadına verdiğimiz değer aynıdır. Trajik. Yanlış. Sonu gelmeyen bir fırtınadır. Bu fırtınanın içinde boğulan babalar, ağabeyler, erkek kardeşler ve erkek çocuklarıdır. Genelleme olarak kadın cinayetleri ve erkek cinayetlerini de göz önünde bulundurduğumuzda bu manzaraların acı verici bir örneğidir. Yeni doğurmuş bebeğini poşete koyup çöpe atan bir annenin, ikinci kadın eşinden dolayı doğan kıskançlığın sonucuyla öldürülen erkek cinayetin, tacizin, tecavüzün, pedofilinin, hepsi insanoğlunun yaratmış olduğu ve eğitimsizliğinden kaynaklanan yanlışlardan birkaç örneğidir. Yeniden göz gezdirmemiz gereken çok şey var. Peki çözüm ne olmalı? İnsanı delirten, gittiği yoldan saşmasına ne sebep oluyor olabilir?
Dilimiz, dinimiz, rengimiz, ırkımız, tüm farklılıklarımız ne olursa olsun; hisleri, duyguları, düşünceleri olan her canlı insandır. Biz insanız. Dünya denen şu gezegende tesadüfen geldiğimiz soluduğumuz bu hayatta, insanoğlunun ayrımı sizce de yanlış değil midir? Neden hepimizin aynı dünyada yaşadığımızı ve ailemizden, geçmişimizden gelen farklılıklarla birlikte neden ülkemizde hepimizin aynı topraklarda olduğunun farkına varamıyoruz? Neden öldürüyoruz? Neden bombalıyoruz? Ne istiyoruz? Bize ait olmayan bu toprağa belli bir süre sonra tekrar vereceğimiz canı, hangi öfkeyle, bilgisizlikle ve canilikle alıyoruz? Sizce de tüm ayrımlar, katliamlar yanlış degil midir? Acı verici.
Bu yıl düşünme açısından çok vaktim oldu. Her sene tekrar ettiğim gibi; iyi zihniyetimi korudum ve bunun için şükrediyorum. Hastalıkların, ölümlerin, kötülüklerin çoğalmasıyla birlikte üzücü gerçek şu ki; adil olmayan bir dünyada yaşıyoruz. Bebekleri öldürüyoruz ve katlediyoruz. Kaçıncı yüzyıldayız? Eğer herkes sevmenin güzelliğine ve verdiği o doyumsuz hissiyatına şahit olabilseydi - silahlar ellerde, bombalar hava da olabilir miydi? İnsanları, hayvanları, yaşadığımız tüm güzellikleri koruyabilsek; pompalı tüfekle vurulmuş ve hayatını canice kaybetmiş olan bir kedi şu an o sevgiyle, kafası okşanıyor olmaz mıydı? Köpeklerin masumluğu, dürüstlüğü, güvenirliği bazı insanlar da görülememesi ne kadar korkunç ve aynı zaman da çok acı vericidir.
Eğer geriye dönüp bazı şeylere baktığımızda değiştirmeye çalışsaydık; nasıl insanoğlu olurduk? Ki yalnız değilim bu konu da. Dünyada halen iyi insanlar da var. Şimdi o insanlardan olduğun için sana te��ekkür etmek istiyorum. Kırık değilsin, halen öğreniyorsun. Güçlü olmayı öğreniyorsun. Dünyanın halen bu şekilde dönmesine rağmen iyi bir kişi olmaya devam ediyorsun. Sabrediyorsun. Seviyorsun ve sayıyorsun. Dualar ediyorsun. Her şeyi ve herkesi olduğu gibi kabul edip, doğrularını ve yanlışlarını ayırt ediyorsun. Elbet gün gelir belki yaşadığımız bu dünya hayal ettiğimizden daha iyi, güzel, sevgi ve saygı dolu bir yer olur. Çocukların açlıktan ağlamadığı, bir gencin ellerini kana bulamadığı, elbette bir babanın eşini ve çocuklarını katletmediği, tüm bu akıl almaz olayların yaşanmadığı bir yıl, en azından iyileşme görüldüğü bir sene olması dileğiyle. Yeni yılın kutlu olsun...
31 Aralık 2020
11 notes · View notes
osadecebiri · 4 years ago
Text
• Kendimi, Kendini. (Alışmak) • yaş 22 • #4
Alışmak... Öyle dokunur ki alışmak, gözlerimi aşağı indirmekten başka bir şey yapamıyorum. Aynı sabahlar, aynı akşamlar. Biliyorum içimde dünyaya farklı bakmaya çalışan bir pencere var. Kendimi görüyorum ve bir aynaya bakar gibi, gülümsüyorum içimden gülmek gelmiyorken. Hissettiğim bir boşluk bu, ifadesi zor yenilgiye uğramışım sanki. Şimdi kendimi biraz daha bıraktım boşluğa, belki zamanla alıştıkça daha az acı çekecek benliğim, yine de alışacak, çünkü insanın kaderidir bu. Elinizde nelere sahipseniz, onlara tutunmayı çalıştıkça değişimin size gösterdiği sürprizlere karşı hazırlıklı olmalısınız. Hayaller ne kadar uzak görünse de, biliyorum bir gün ulaşacağım. Bir çocuğun büyümesini izlemek gibi, biliyorum her kış mevsiminde yazı beklemek gibi, yıllar geçiyor ve benim tutmam gereken sözlerim var.
Aynı sabaha alıştırırken kendimi, Bilmiyorum o günün nasıl geçeceğini, Aklımdaki düşünceleri sayıyorum, Eğer yüzümde tebessüm oluşuyorsa o an, Devam ediyorum ve zaman geçiyor,
Her zaman kolaydır sorgulamak, Bizi böyle karışık yapanda aradığımız nedenler, Yine de yolun sonunda kabul etmek tek seçenek, Peki öyleyse kabul etmediğin nedir?
Keşke, mutluluğa daha fazla şahit olabilsem, Aynı geceden hayal kurarken bulduğumda kendimi, Yine düşlüyorum neşe dolu güneşli günleri, Zamanla ısıtıyorum umudumu ve devam ediyorum,
Bir hayalimde, Besliyorum tebessümü, Yansıyor sevgi dökülen yüzler, Eğer ucu birazcık kahkahaya dayandığında İnsan daha ne ister?
Bakışlarım yere düştüğünde, Geçmek istiyorum tüm yollarımdan, Güneşi özlüyorum, yaz esintisini, Hayat çok üzdüğünde, her şey dokunuyor, Bir bakışı arzuluyorum, göresim geliyor gözleri, Nasıl bir şeydir bu? İnsan baktığında uzatılan bir bakışa, Düşüyor, düşerken buluyor kendini, Ama kendini buluyor...
11 Kasım 2020
12 notes · View notes
osadecebiri · 4 years ago
Text
Dünyanın Sonu Geliyor • yaş 22 • #1
• Acı verici değil mi? Öylece duruyoruz ve bir şey yapamıyoruz. Dünya çöküyor. Elimizden bir şey gelmiyor. Nasıl değiştireceğiz? Küçük bir çocukken o saf hayallerime dokunurken, her şeyin iyi olacağına inanmak istedim. Zamanla anladım ki, büyüdüğünde sorunlarda büyüyor ve zorlaşıyor. Artık yüzüm eskisi gibi gülemiyor güldüğüm zaman üzgün olduğumu görüyorum, içimin ağladığını. Hep bir boşluk hissediyorum. Bir anlam arıyorum. Birisini sevince o kişiden görmek istiyorum hayatı, eğer kendime bakmam gerektiğini hatırlasam, ne bulacağım? İnsanlar şu an ne buluyorlar? Başarının keyfini yaşayan var mı? Her şey yalnızlığa geliyor, biliyorum bazen annemi özlüyorum. Çünkü bazen de yalnızlık üzüyor. Üzülünce bakıyorum, görüyorum ki bu dünyanın hali ne? Sanırım her şey bitti ve dünyanın sonu geliyor diyorum içimden. •
Anne, bazen seni özlüyorum,
Sanırım dünyanın sonu geliyor,
Zorla nefes alıyorum,
Birini seviyorum,
Senden uzak kaldığım günden beri,
Yarım kalan sevgilere alışamıyorum,
Bazen çocuk olarak kalsaydım diyorum,
Sanırım dünyanın sonu geliyor,
Güzel günlerin geldiğini göremiyorum,
Gökyüzüne her baktığımda,
Kayboluyorum,
Ve birini seviyorum,
Her defasından kalbimden bir parça eksiliyor,
Her yıl sanki biraz daha zorlaşıyor bu hayat,
Sanırım dünyanın sonu geliyor,
Haksızlığa şahit oluyorum, adaletsizliği izliyorum,
Fakat anne,
Gecenin en sessizliğinde yalnızlığıma haykırıyorum,
Sevmenin ve sevilmemenin izlerini taşıyorum,
Birini seviyorum,
Beni üzüyor, alışamıyorum,
Çocuksu neşenin nereye gittiğini bilmek isterdim,
Yaramazdık ama iyi insanlardık o zamanlar,
En küçük yanlışımız koşarken dizimizi kanatmaktı,
En saçma ağlarken masum bakışlarımızı sunuyorduk insanlara,
Mutluluk pahalı değildi bir saklambaç oyunu kadardı değerliydi,
Şimdi büyüdüm yaşım oldu 22,
Bazen annemi özlüyorum,
Bazen de çocukluğuma gidip geliyorum,
Keşke kolay olsaydı diye söylenirken buluyorum,
Nefes almanın zor olduğu bir döneme ayak basıyorum,
Sanırım dünyanın sonu geliyor,
Ve ben paylaşmanın gerekli olduğunu söylemek istiyorum,
Ne paranın ne de bir şeye sahip olmanın önemli olmadığını öğrenmelerini bekliyorum,
Ve birini seviyorum,
Sürekli kayboluyorum,
Hep özlüyorum,
Neden hep özlemek var ki?
Bu beni kırıyor, parçalara bölüyor,
Peki ya yarınlar?
Sanırım dünyanın sonu geliyor...
5 Kasım 2020
12 notes · View notes
osadecebiri · 4 years ago
Text
Doyasıya Yaşamak İçin • yaş 22 • #2
Bir yer buldum aklımın içinde, kötü günlerimi yaşadığım her an o yere giderim; güneşi düşünürüm, denizin dalgalarını, palmiye ağaçlarını, güzel esintileri, gülümseme ve kahkahaları ve anlamlı bakışları hayal ederim. Bazı öyle kötü günleriniz olur ki ne yapacağınızı, ne söyleyeceğinizi bilemezsiniz. Yaşam ağır gelir. İnsanların geldiklerini ve gittiklerini izlersiniz. Tanımadığınız yüzlerce yüz, hangisi anlayabilir ve görebilir içinizdeki kırgınlığınızı. Yine de geçer ama öyle değil mi, çünkü bilirsiniz ki hayat değişime açık. Yine de alışırsınız içinizdeki beslediğinız kaybın acısına. İyileşir yaralar zamanlar, izleri kalsa da artık acıtmıyor ki dersiniz. Doyasıya yaşamak gerekiyor bu hayatı, hiç bıkmadan, onca kayıplara ve engellere rağmen, düşe kalka geçmeniz gerekiyor bu yollardan, gülümseyin. Her şey geçer. Her şey biter.
Ağırdan al bu hayatı,
Doyasıya yaşamak için,
Geçen günlerine bir bak,
Geçti ve bitti,
Şimdi daha yakın,
Hayallerimin içinde yürüyorum,
Etrafımda palmiyeler,
Bir günbatımı anında,
Renkleri izliyorum,
Endişelenme,
Her şeyi fazlasıyla ciddiye alma,
Doyasıya yaşamak için,
İzle bu tüm olanları,
Dokun dokunabildiğine,
Görebiliyorum renkler değişiyor,
Umut ediyorum iyi günler geliyor,
Sayılarını sayma, doyasıya yaşamak için,
Bakışların bazen dalıp gitse de,
Dilin kilitlenip konuşmak istemesen de,
Yine de geçeceksin bu ömründen,
Yavasça adımlar at,
Gerektiğinde yaklaş insanlara,
Kaptırma kendini kurcalayan olaylara,
Bu hayatı doyasıya yaşamak için,
Ağırdan al, uzak dur sevgisizlikten,
Dinle kendini, güzel sözler söyle sana,
Hayallerimin içinden yürüyorum,
Uzun bir sahil yolunda,
Gözlerime yansıyan masmavi deniz,
Mırıldanıyorum aklımdaki ezgiyi,
Kayboluyorum o an,
Duyabiliyorum değişiyor sesler,
Umut ediyorum geliyor huzurlu günler,
Kapatma gözlerini, doyasıya yaşamak için,
Ellerin cebinde olsa da yürürken, devam et,
Her adımında hissedeceksin,
Bize emanet verilmiş yaşam bu,
Güleceksin ya da ağlayacaksın zaman geçecek,
Geldiğinde yolun sonuna her şey bitecek...
7 Kasım 2020
11 notes · View notes
osadecebiri · 4 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
• Kuşlar • yaş 22 • #20
7 notes · View notes
osadecebiri · 4 years ago
Text
• Özlemek • yaş 22 • #5
Niye bu kadar çok düşünüyorsun, benliğim. Neden mutlu olamıyorsun, neden bazı şeyler seni rahatsız ediyor. Karnın mı ağrıyor? Gülümse hadi. Biliyorsun ki, bu hayatta her acıdan var. Birisi arkadaşını kaybetmiş, diğeri akrabasını, ya da en sevdiğini, bir çocuğa bakarsın görürsün ki oyuncağını kaybetmiş. Kaybetmek kazanmaktan daha kolay. Unutma, sen ne yaparsan yap, ne olursa olsun kendini kaybetme. Özlemek. Sor hadi kendine her özlem acı mıdır? Rahatsız ediyor öyle değil mi, sanki omzuna verilmiş ağır bir yük gibi. Bilsen, herkes özlüyordur birisini, bir şeyi. Artık ağlamayı bırak. Buna alış. Bazen insanlar girecek hayatına ve en hassas bir zamanda gidecekler, bazen de en güçlü haline dönüşeceksin ama lütfen, sen onların gittiği gibi gitme. Sevdiysen kal, sevmediysen eğer bir kalp seni seviyorsa onu sahiplen, ister arkadaşça olsun, ister kardeşçe. Sevgiye o kadar çok anlam yüklüyoruz ki, sevmemize engel olan şey bizim olmasını istediğimiz anlamlardı belki de...
Koyu bir hüznün içinde,
Yüzüyorum en saf halimle,
Dalgalanırken umutlarım,
Köpürüyor gerçeğe,
Özlem doğuyor saf kalbimden,
Her özlediğimde acıtıyor sol yanımı,
Arzuluyorum içtenlikle buruk bir sevinci,
Gülemiyorum içimden gelmiyor sırıtmak,
Kopsa gitse bu benliğim benden,
Özgürce ister miydi yaşamak?
Koyu bir durgunluğun karşısında,
Öylece bekliyorum en zayıf halimle,
Hayalimde koşarken benliğim,
Düşürüyor kendini,
Özlem başlıyor asık suratlı benden,
Özlemek yakıyor, neşeli çocuğu beklerken,
Arzuluyorum içtenlikle buruk bir sevinci,
Gülemiyorum içimden gelmiyor sırıtmak,
Kopsa gitse bu benliğim benden,
Özgürce ister miydi yaşamak?
Sızlatıyor sol yanımı,
Yorgun bakışlarla,
Nasılda güzel bakarım oysa ki,
Suskun dilimle anlatırım hikayemi,
Dökerim kendimden, veririm her şeyimi,
İstiyorum sevinci,
Belki gülebilirim yeniden,
Koşarım benliğime eski zamanlar gibi,
Küçük özgürlüğe yakalanırım,
Tutunabilirim düşmemek için,
Yüzümde güller açar ve ben,
Özlemem, özlemem seni...
12 Kasım 2020
9 notes · View notes
osadecebiri · 4 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
• Siyah Kahve • yaş 22 • #26
4 notes · View notes
osadecebiri · 5 years ago
Text
Dokunurken Yazılarıma
Çocukluğuma inip size biraz bazı şeylerden bahsetmek istiyorum; şu sıralar hayatı düşününce geriye dönüp içimdeki yaralarıma daha sarılır oldum; bence herkes evde kalınca onu en çok üzen, onu en çok yaralayan her neyse ona sarıldı, bu geçmişindeki yıllar önce olaylarda olabilir ya da çok yakın zamanda olan olaylar da, nelere geç kaldığımı, neleri ertelediğimi, neler istediğimi ve istemediği görür oldum. Öylece düştüm; bir ormanda dolaşır gibi dolaştım anılarımın içinde; gerçekleşmemiş hayallerimi, kendimi yıprattı��ım günleri, bana dokunmuş olan kişilerin yüzlerini, yapamadıklarımı, gereğinden daha çok ��ey yaptıklarımı izledim. Geçmiş bir trene benziyor; sizi bazen en iyi yerlere sürüklüyor ve bazen de en kötü yerlere; treni durduramazsınız ancak kabul edip trende olmadığınızı düşleyerek ilerleyebilirsiniz.
Kendimi öne koyduğumda kendimi beğenmediğim günler olmuştu; aynaya baktığımda çoğunlukla keşke başka bir bedende olsaydım diyordum; neden başka bir bedene, aileye, çevreye sahip değildim ki; çocukluğumun en saf ve sıcak döneminde bende izi kaldi; bu yüzden tam olarak kendimi sahaya atamadım; o bildiğimiz saha vardır ya işte dışarısı olan, herkesin çıkarcı olduğu, doğruyu ve yanlışı ayırt edemediği, kul hakkı yiyen insanların olduğu sahaya; ben o sahadan kaçtım biraz; korkuyordum. Konuşunca bazı şeyler çözülmüyor gibiydi; her şeyi anlamak, doğru bir şekilde uygulamak zordu ve denemediğimde ise yarım kalıyordu, yaramı deşen şeyde buydu; kim olmak değil, başkaları için nasıl biri olmaktı beni yaralayan.
Anlatacak çok şeyin olduğunda; konuşacak bir kişin olmadığında kendini nasıl ifade edebilirsin? Ya kimse dinlemek istemiyorsa, herkes seni görmezlikten geliyorsa. Öyleydi. Karaladım defterlerimi yazdım tüm anlatmak istediklerimi; ama her zaman doğruyu söylemeye çalıştım. İşte dedim; dünya böyle bir yer, insanlar şöyle olmalı, bu mu gerçekten düşündükleriniz ve sonra sorguladım hayatı; sorular sordum, cevaplar tatmin etmedi ve yarım kaldı. Halen değil midir? Büyümek farklı kapıları, pencereleri açmak değil midir? Büyüdüm işte ve buluyorum kendimi dokunurken yazılarıma. Canlanıyor tren; dolaşıyorum yeniden geçmişe ve bazen de beni sürükleyen gelecek hayallerine.
Hikaye sizin. Bu hayatı nasıl yaşamak istediğinizi sizden başkası kimse bilemez. Nasıl biri olmak istediğinizi ancak siz bilebilirsiniz. Eğer öyleyse dokunun kendinize; aklınızı kurcalayın; geçmişimizdeki en derin yaralarızı nazikçe açın ve bir avuç dolusu tuzu bastırın. Yansın, kavrulsun. Acı sizi daha güçlü birisi yapar; bunun farkındasınızdır sadece bazı şeylerin sürekli olması yorucu. Benim içinde öyle. Ne kadar yorucu olursa olsun bu günler; sen iyi bir insan olmaktan vazgeçme; kim ne yaparsa kendine yaptığını unutma, bazı şeyleri ağırdan al, kendini sev, saygısızlık yapma, düşünceleri önemseme ve davranışlara bak, davranışlara önem ver. Sevildiğini, sayıldığını sana nasıl davrandıklarında anlayabilirsin, sözler önemli değil, çünkü körelmiş 'seni seviyorum' cümlesini çok duyar olmadık mı? Boş ver. Yaşa bu hayatı. Yaşamak güzel. İnsanlar ne kadar karışık olsa da; bırak onları; sen kendine bak. Kendine iyi bak...
5 Haziran 2020
15 notes · View notes
osadecebiri · 4 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
• Gökyüzü, Deniz ve Mavi • yaş 22 • #19
3 notes · View notes
osadecebiri · 4 years ago
Text
İyileşmek Zordur (İyiliğin İçinde)
Gecenin en dip sessizliğinde sana ne anlatılmasını isterdin? Gündüz olunca neleri görmeyi veya duymayı beklerdin? Neleri dökerdin içinden, omuzlarındaki hangi ağırlığı atardın? Nasıl rahatlardın? Güler miydin? Güzelce bakar mıydın? Sever miydin? Güneşi mi, geceyi mi izlerdin? Dokunur muydun? Düşlere dalar mıydın? Yağmurda ıslanır mıydın? Uyandığında...
Huzuru en içten bulduğunda, gözlerin ıslanacak; pedallarını çevirdiğin keyifli bir bisiklet gezisi gibi, dokunacaksın bu yaşama; dokunduğunda elinde eriyen külahlı bir dondurma gibi ıslak ama aynı zamanda tadına baktığında sana çok tatlı gelecek, anlatmak isteyeceksin ister konuşarak olsun, ister yazarak. Anlattığında kanatlarını açmış kuş gibi uçacaksın, işte bunun adı özgürlük olacak. Huzur senin farkına vardığın o küçücük şeylerin, büyük mutluluklar vermesidir. Dokunuştur. Çıplaklıktır. Sakinliktir.
Koşarken koşu bittiğinde o içine alınan bedeninden gelen sarılmaların zamanı geçti, artık küçük bir bedenin yok. Koskoca bu dünyaya bakmaya çalışan büyük gözlerin, duyulmasını istediğin, anlaşılmasını beklediğin sözlerin var. İyiliğin içinde defalarca dolaştığın, çıkmaz sokaklara girip çıktığın, geçmekte olduğun yolların var. Ayaklarını uzattığında ayaklarının uzadığını hissettiğin yorgunluğun sana dokunduğunda neleri yapmak isterdin? Neleri yapardın? Nerelere giderdin? Koşar mıydın? Düşer miydin? Dizini kanatır mıydın? Tebessüm bırakır mıydın? Uykularında...
İyiliği en içten yakaladığında, seni tutacak; kocaman bir kalbi avuçlarına alır gibi, seslice kalbin atışlarını hissedeceksin. Ormanda öten kuşların melodisinden mest olmuş gibi, dokunacaksın tüm ruhuna; dokunduğunda bakışlarını aşağıya indirmiş masum bir çocuğun geri dönen o parlak bakışıyla tebessümü alacaksın; aldığında paylaşmak isteyeceksin, çoğaltmaya çalışacaksın, ister hemen olsun ister daha sonra. Başardığında kanatlacaksın yeniden. İyilik senin kaybolduğun her yolda, kendini defalarca sınırsız bir şekilde bulabileceğin tek geçidindir. Çıkış yolundur. Açık kapındır. Anahtarındır.
Durgun sularda, gözlerine yansıyan kurumuş su birikintisini izlediğin anlar; iyileşmek zordur. Bir yaranın kabuk tutup, sonra kabuğundan sökülüp yerini tekrar aynı şekilde doldurmaya çalışması gibi; beklemen gerekir. Beklediğinde daha kolaydır, beklemediğinde acıyı hissedersin. O sırada ne yapsan doğru olurdu? Hangi merhemi sürebilirsin? Tuz mu basarsın? Zamanın en güzel hediyelerini yakaladığın an, iyileşmek kolaydır; tebessüm, sıcak dokunuş, güzel bakışlar, ekmek kokusu, çileyen yağmur, sergilenen gökkuşağı. İyiliğin içinde dans etmek başkadır; en güzel figürlerini sergilersin o sırada.
27 Haziran 2020
11 notes · View notes
osadecebiri · 4 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
• Öğrendim Ki • yaş 22 • #13
4 notes · View notes
osadecebiri · 4 years ago
Text
İyi Bir İnsan (Bizi Biz Yapan)
Kolay olmayan ve üzücü bir dünyada yaşıyoruz. Her gün herhangi bir yerde adaletsizliğe şahit oluyoruz. Haksızlığın tozlarını yutuyoruz, üstümüzü kirletiyoruz. Bu hayata kirli camdan bakıyoruz; her şeyi lekeli görüyoruz. Buna alışıyoruz, alıştırıyoruz. Her adımımızda izler bırakıyoruz; bizi en çok bıraktığımız iyi izler mutlu ediyor. Sahip olduğumuz kıymetli kişiler bizim yaşam alanımızı süslüyor. O kahkaha attığın dakikalar, sıcacık sohbetler, bize tebessüm bırakmamıza sebep olan içimizde bulunduğumuz anlar; bizi iyi bir insan yapmaya yeterli nitelikler.
"Yaz akşamları favorimdir. Esen ılımlı tatlı rüzgar, günbatımı, soğuk karpuz, denizin sakin dalgaları, canlı çiçekler, canlı müzik keyfi; soğuk içecekler. Yaz akşamlarındaki günlerin rengi karışıktır. İsteğe göre tatlı, ekşi, tuzludur. Yıldızlar belirgin, saatler uzun, paylaşıma açık zaman yoludur. Günlerin anlamı değerli; paylaştığımız her şey bizi iyiye ve mutluluğa doğru destekler. Yaşamak paylaşmakla şekillenir."
Biz gözümüz yaşlıyken dolu günlerin hesabını üzerimizde taşıyoruz; saatlerimize, değerli dakikalarımıza ödetiyoruz. Kolay olmayan ve kırıcı bir dünyada yaşıyoruz; gözlerimizle gecenin karanlığında güneşi arıyoruz; bekliyoruz. Beklemek yoruyor. Bu hayata öyle üstü kapalı bakıyoruz ki; önümüzdeki güzelliklere erişemiyoruz. Buna alışıyoruz, bunu çoğaltıyoruz. Bizi biz yapan şeyler; düşündüklerimiz ve o düşündüğümüz şeylere alışmamızdır. Alışkanlıklar bizi şu an oluşturduğumuz karakteri seyreder; bıraktığımız bu izlenimin bizi nasıl bir insan yapmasını isterdik?
"Biz özgürüz ve kimseye ait değiliz. Sadece kanadımız yok ve böylelikle uçamıyoruz; ama uçtuğumuzu hayal edersek şu an bambaşka yerlere gidebiliriz. İlk önce hayal ederek başlasak; sonra yavaş yavaş istediğimiz kişiye ulaşsak, buna inanarak başladığımızda artık hiçbir şey bizi durduramaz. Uzun bir yolu yürümek ayakları yorabilir ama yolun sonuna ulaşmak için; yorulmak mecburiyettir. Bizi en çok mecbur olduğumuz bu yaşamdaki zorluklar yorar. Gece gündüzü aratan, gündüzde geceyi aratan budur; fakat birbirlerine olan bu kovalamacayı seyrettiğimiz zaman işte o zaman keyfi yaşarız."
Bu sahne hepimizin. İstediğimiz sürece bu dünya bizim cennetimiz olabilir; ama buna ilk önce iyi bir insan olarak başlamamız gerek. Kirli camı temizlemiyorsak o camı kırmalı mıyız, yoksa camın kirliliğini umursayıp güzellikleri gördüğümüz kadarıyla mı bırakmalıyız? Buna alışmalıyız. Her gün duyduğumuz o içler acısı haberlere, yaşadığımız o kötü duygulara, şahit olduğumuz her şeye rağmen o güzellikleri görmeliyiz; camı kırdığımızda ise o kırık parçacıklar bize her gün batmaya başlar. İnsan ne yaparsa kendine yapar. Yağmurlu bir günde ıslanmak; güneş ışığı bulutların arasından geçene kadar sürer. Bu hayatta oluştuğumuz tecrübeler; bizi iyi bir insan yapmaya yeterli nitelikler...
3 Temmuz 2020
10 notes · View notes
osadecebiri · 4 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
• Sevgiye İnanmak İstiyorum • yaş 22 • #7
6 notes · View notes