#nisyan
Explore tagged Tumblr posts
fikret-i · 1 month ago
Text
Tumblr media
İnsan diyorum, anlık yaşıyor. İnsan, ismiyle müsemma bir unutma huyu var. Unutkanlığın zirvesiyle nam salmış balıklar için balık beyinli; kuşlar için kuş beyinli diyoruz lakin göç ve üreme serüveninde aldıkları yollara bakınca zannımca yanlış ithamlarda bulunuyoruz. Aslında bizler nisyanın zirvesinde yaşıyoruz. Akıbeti düşünmeden yapılan davranışlar, girilen haller, sarfedilen sözler...bunun en büyük göstergesi. An'da karar verip, neticeyi düşünmeden hareket eden varlıklarız biz. Bu unutmalar bari uzun süreli olsa. Az sonra ayık kafayla mantık çerçevesinden bakınca eyvahlar çekiyoruz. Keşkelere başlıyoruz. Tabi bir sonraki yanlışımıza adım atana kadar, bir sonraki seçenekte yanlış şıkkı işaretleyene kadar sürüyor bu hayıflanmalarımız. Sonrası bumerang gibi dönüp dönüp başa saran yanlışlarla dolu bir hayat serüveni.
106 notes · View notes
seslimeram · 2 years ago
Text
Tabloidleşmiş Ülke Meseli
Tumblr media
Tabloid bir hayat imgesinin rehini kılınıyor koca bir menzil. Muktedirin güllük gülistanlık her şey yolunda, refah içerisinde bir ülke zaman akışının kenarında ekranlardan taşmaya bir biçimde devam eden suç, yıkım, çürüme hali günü tabloid basın denilenin çerçevesine oturtuyor. Tabloid basının envantere, a3 boyutunda, her şeyin renklendirilmiş, sulandırılıp servis edilmiş bir mizansenini takip eden bir ülke var edilmiştir bugün, bu yerde. Tümden, garez ve kinin, aralıksız hiddet hal ve isteminin kıyısında cerahatle boğulan hayatlar birer imgeye dönüşüyor. İzlenme oranı var denilerek köşe bucak kaçırılan her türden yıkım, bir biçimde ekranlardan gayet sade, normal birer meseleymiş kabilinden aksettiriliyor. Bütün o yaygın medyanın haber bültenleri kasap dükkanları gibi kesilen / biçilen insan hayatları ve hikayeleriyle lebalep kılınır. Lebalep bir nefret, topyekun bir cerahat ahvali kuşatırken, otuzar ellişer saniyelik spotlarla hizada durulsun diye emirler yağdırılıyor. Allah esirgesin lafzına sığınıp her şeyin en kötüsü çoktan bir standarda dönüştürülüyor. Adıyla, sanıyla ol biyopolitik tahakküm tabloid basınla bir kılınmış olagelen şablonlarla birlikte günceyi bir biçimde sınırlandırmak her gün yeniden var edilen ataklarla işlevsel kılınıyor.
Göz dağı ve kindarlıkla bir hayat imgesi doğrulanıp test ediliyor. Hayat bütünüyle belirgin bir biçimde cürmün, çürümenin kılınırken bunları görün ve unutun denilerek var edilmiş her türden hamle yıkıcılığı sağlama alıyor. Yirmi bir yıllık bir iktidarın bütün açık özgürlük taleplerini, bağımsız, düşünce ve savunuyu imkansız kılacak derecede yıkıcılığı tek sabit olarak var ettiği ülke temsili güncelleniyor. Cerahatle yıkımı, yalan dolan anlam, hikayelendirme halleriyle cürmü, bütünüyle nobran bir hilebazlıkla çürüme hattını eksiği gediği kalmadan hayat imgesini tarumar etmeye vesile kılınıyor. Tabloid kılınmış bütün o hayat imgesinin fütursuz, belirsiz bir geleceğe rehin olunduğu unutturulmak isteniyor hali hazırda. Var edilmiş sunulan, paylaşılan hallerle bir biçimde çürümenin etrafından geçilip gidildiği zikrediliyor. Oysa her şey yalın bir biçimde sınırın içinde, sınırın ötesine taşarak hep / daimi bir istemle savunuluyor. Yolun da yordamın da çürümeye ilişik kılındığı, her durumda tahakküm ve akla, fikre yönelik tehdidin dillendirildiği, uygulandığı bir zemini hikayesi hakikattir artık. Tabloidleşen gündelik yaşam idesinin mimarı olarak yeni yüzyıl aksiyonunun her nasıl bir biçimde derin bir karanlığın ta kendisi olduğu gözlerden kaçırılır bir hız, bir hışım, binbir taklayla.
Evrensel Gazetesinden aktaralım: “İstanbul Taksim’de 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla düzenlenen eylemde 200 civarında kadının darbedilerek gözaltına alınmasının üzerinden çok geçmeden bu kez de İstanbul Kadıköy’de düzenlenmek istenen 25 Kasım eylemleri polis barikatıyla karşılaştı.
İKD’ye Polis Engeli: Çok Sayıda Gözaltı
İlerici Kadınlar Derneğinin (İKD) İstanbul Kadıköy Süreyya Operası önünde yapmak istedikleri 25 Kasım açıklamasına da polis müdahale etti. Valiliğin yasaklama kararı öne sürülerek açıklamaya müdahale eden polisler aralarında İKD Genel Sekreteri Nuray Yenil ve Türkiye Komünist Hareketi Genel Başkanı Aysel Tekerek’in de aralarında bulunduğu 23 kişiyi gözaltına aldı. Engelleme üzerine basın toplantısı düzenleyen İKD üyeleri, “Mücadelemiz, eşit, özgür, laik ve aydınlık bir Türkiye içindir. Şiddete, yoksulluğa, gericiliğe dur diyelim” dedi.
Kadıköy Rıhtım’da aralarında Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun da yer aldığı çeşitli kadın örgütlerinin düzenlemek istediği eyleme de polis izin vermedi. Engellemeye rağmen kadınlar açıklama yapmak istedi. Polis önce kadınları ablukaya aldı; ardından darbederek gözaltına aldı. Kadınlar “Kadınlara değil, katillere barikat” sloganları atarak polis müdahalesini protesto etti.
Müdahale sonrası Kadın Meclislerinden Dilber Sünnetçioğlu, “Her gün kadınlar öldürülüyor, hiç mi üzülmüyorsunuz? Kadın cinayetlerini durduracağız demenin nesi kötü? Bir kişi çıkıp bunu açıklasın” diyerek iktidara tepki gösterdi.”
Yoğun ve duraksamayan bir cendere hali içerisine Türkiye topraklarının örgütlü belki de tek ve doğrudan muhalif kesimi olagelen kadınlar bir kere daha şiddetle baş başa bırakılır. Taksim’in korunaklı, muhalefet için steril bir serbest kürsüsü kılınan İstiklal Caddesinin, önce mimli muhalefet, sonra Kürd siyaseti en sonunda da Kadınlara kapatılmasının bir başka sureti geçtiğimiz pazar günü Kadıköy semalarında var edilir. Bir tabloide dönüşmüş olagelen devlet aklının, dahiliye nazırının emir eri kolluğunun var ettiği psikolojik şiddet ve bütünüyle bariz işkenceci halleriyle bir kere daha sokaklar gözaltı sahasına dönüştürülür. Temel, evrensel hakların bir darbeci anayasasında dahi lafta dahi var edildiği bir zeminde, genelin, küresel müşterek bir itiraz hakkının önü ancak o cendereye tutsak ederek kadınları var edilmek istenir.
Daha birkaç gün önce iki yüzü aşkın insanın gözaltına alındığı bir şehirde, bir deneme de Kadıköy’de bu her şeyiyle biyopolitik bir ezme, biçme, sınırlama çabasında var edilmek istenir. Bir ölçüde de başarılır. Gelecekteki seçim sathı mahallinde tek bir itirazın dahi var edilemeyecek olduğu gözler önünde darp etme hallerinden, görüntü almaya çalışan basın emekçilerini tehdit / linç etmelerden bariz kılınır. Demokrasi ediminden bahis açıldığı vakit mangalda kül bırakılmayan bir zeminde olan biten yıkımdır, basbayağı cürmün paralelinde despotik bir memleketin binasıdır. Bu hallerle bir kere daha demokrasi gibi bir amaçlarının olmadığını da dosta düşmana belirgin bir biçimde sunar akparti-mhp-ip ittifakı. 50 kadının gözaltına alındığı yekpare bir sessizleştirme / susup itirazsız biat ettirme yakında her yerdedir? Bütün o tabloidlerin suna geldiği mükemmel, kıskanılan, yeni yüzyılına koşa duran ülke bu mudur? Vah haline!
Bianet’ten aktaralım: “Diyarbakır Valiliği, kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği'nin (İHD), 'Kayıplar bulunsun, failler yargılansın' eylemini 720 haftasında, "eylem ve etkinlik yasağı" gerekçesiyle engelledi.
Her hafta Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde yapılan eyleme polis izin vermedi.
Polis ablukasına alınan parkta açıklama yapan İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Abdullah Zeytun, valiliğin yasak kararına karşı dava açtıklarını belirtti.
İHD ve kayıp yakınları bu hafta düzenleyeceği eylemi 28 Kasım 2015'te Diyarbakır Sur'da öldürülen Tahir Elçi 'ye atfetti.
Kayıp yakınlarının açıklaması şöyle:
“1966 yılında Şırnak’ın Cizre ilçesinde doğan Tahir Elçi, orta ve lise öğrenimini Cizre'de tamamladı. 1991 yılında Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu.
"1992 yılından itibaren Diyarbakır'da serbest avukatlık yapan Tahir Elçi, ceza ve insan hakları hukuku alanında yoğunlaştı. İnsan Hakları Derneği (İHD) üyesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) kurucularından olan Elçi, 1990'lı yıllardaki yargısız infaz, faili meçhul cinayetler, köy yakma davalarında mağdurların avukatlığını yaparken, Diyarbakır ve bölgedeki hak ihlalleriyle ilgili de birçok çalışmayı sürdürdü.
"Birçok STK'nin kuruluşunda yer aldı"
"Tahir Elçi, 1994 yılında 26 kişinin ölümüne neden olan Kuşkonar ve Koçağılı köylerinin bombalanması, Lice Davası, Temizöz Davası, Roboski Katliamı gibi pek çok davanın avukatlığını yaptı.
"Birçok sivil toplum örgütünün kuruluş ve çalışmalarında yer alan Tahir Elçi, 2012 yılında Diyarbakır Barosu Başkanlığına seçildi. 2014 yılı olağan genel kurulu ile tekrar baro başkanlık görevine seçildi.
"Etkili soruşturma yürütülmedi"
"28 Kasım 2015 tarihinde Diyarbakır Barosu tarafından Diyarbakır Sur ilçesinde yaşanan çatışmalar nedeniyle tahrip olan ve çok ağır zarar gören tarihi eser ve kültürel varlıklara dikkat çekmek amacıyla, Dört Ayaklı Minare önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. Basın açıklamasına katılan Tahir Elçi, açıklamanın hemen akabinde aynı yerde meydana gelen silahlı çatışma sırasında, kendisine isabet eden kurşunla katledildi.
"Tahir Elçi’nin öldürülmesine ilişkin soruşturma süreci etkili yürütülmedi. Olaya ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma 4,5 yıl sonra TMK ile yetkilendirilmiş ihtisas mahkemesi olan Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesinde kabul edilen iddianame ile davaya dönüştü. Hazırlanan iddianamenin sevk maddesinde Tahir Elçi’nin öldürülmesi olayı hakkında taksirle insan öldürme suçunun oluştuğu değerlendirilmesi yapıldı.
"Avukatların reddi hakim talebi reddedildi"
"21 Ekim 2020 tarihinde görülen ilk duruşmada; pandemi gerekçe gösterilerek duruşma salonuna avukat ve izleyici kısıtlaması getirilmiş ve bu şekilde kamuoyunun davaya olan ilgisi kırılmaya çalışıldı.
"Duruşmanın başlamasından kısa bir süre sonra söz almak isteyen müşteki ve vekillerinin, mahkeme heyeti tarafından duruşma salonundan çıkarılmakla tehdit edilmesi üzerine, mahkeme heyetinin adil ve usule uygun bir yargılama yapamayacağı konusunda kanaat oluşturdu. Elçi Ailesi avukatları tarafından mahkeme heyetinin tümü için ‘reddi hâkim’ talebinde bulundu.
"Müşteki avukatların ‘reddi hâkim’ talebi ise ret edilmiştir. 15 Haziran 2022 tarihli duruşmada tanık olarak dönemin başbakanı olan Ahmet Davutoğlu’nun dinlenilmesine karar verilmişse de duruşma dışı müştekiye ve vekillerine herhangi bir bilgi verilmeden ve görüş alınmadan mahkeme tarafından bu karardan dönüldü.
"Ömrünü cezasızlıkla mücadeleye adadı"
"23 Kasım 2022 tarihinde görülen son duruşmada ise avukatların geri alınan tanıklık kararına itirazlarına karşın mahkeme heyeti salonu terk etti. Aradan geçen 2 yıllık sürece rağmen dava dosyasında herhangi bir ilerleme olmamış ve bir sonraki duruşmanın 5 Temmuz 2023 gününe ertelenmesine karar verilmiştir.
"Derneğimiz üyesi, ömrünü cezasızlık ile mücadeleye adayan hak savunucusu Av. Tahir Elçi’nin katledildiği olaya ilişkin hukuk ilkelerinden ve ciddiyetinden yoksun bu davanın, gerçek anlamda adaletin sağlandığı bir davaya dönüşmesi için mücadele edeceğimizi ve takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygı ile paylaşmak isteriz. Tahir Elçi için adalet istemekten asla vazgeçmeyeceğiz.”
Her şey yukarıda anlatıldığı gibidir. Düzenin suna geldiği tabloid görünümün kenarında o yıllardır süre giden mücadelenin bir biçimde susturulmasının anahtarı cinayetlerden birisi vardır. Tahir Elçi, bu ülkede sözünü hakikatten yana kuran, insan haklarının tamamıyla ol Bakur Kürdistan’ı sathı mahallinde var edilmesi, kalıcılaşması için çaba sarf eden bir insan, bir avukattı. Tümüyle devletin ezber ettiği, yıllar geçtikçe yüzsüzleşip, arsızlaştığı, umarsızca sömürdüğü, görmezden geldiği bir memleket meseli olan Kürd sorununa nihai, kesin bir barış tahayyülü için çaba sarf etmenin bedelini önce linç edilip, ardından kırıma sevk ve bir cinayetle yok edilmesine varan süreç hep ortadaydı. Bugünün ülkesindeki tüm o bağnaz nefretin, ötekileştirme halinin kaçıncı kurbanıydı Tahir Elçi. Bugün yedi yılın ardından her neresindeyiz, Kürd sorunundaki çözümlemenin, buralar hep meçhuldur, hep muhayyile!
Tabloid bir hayat imgesinin esiri kılınmış memleket sathı mahallinde yaralara dair tek satır kelam yoktur. Hiçbir yarayı iyileştirmek gibi bir gaile söz konusu değildir, halen sözü edilmeyendir. Duraksamayan, dinlenmeyen, sorgulamayan bir menzilde vahamet içinde seyrüseferin suna geldiği yegane şey bir biçimde tabloid basının suna geldiği bir kırım halinin falsolu tekrarlanışıdır. Bütünüyle yaşamdaki ehven olanın tükettirilmesi hal ve isteminde, sitemsiz, yalın bir çöküş allanıp pullanır. Olmakta olanın suna geldiği belki de doğrudan tek bir düzlem, tek bir sabit, tek bir anlam vardır; enikonu çürüme. Sabitliği ile çıkagelen cerahat, cürüm ve cinai bir şebekeye dönüşen devlet aklının eylediği her şey tabloid kılınmış olanın gerçekliğe geçişini de var eder. İyi de böylesinden bir ülke, sahiden de bir yurt, bir memleket var edilebilir mi, bir ev kalır mı sahiden de geriye! Ya bir hak, bir hukuk, bir hürriyet meseli...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2022
Görsel İçin Zorunlu Kaynakça: Bianet
2 notes · View notes
susamsokak · 2 years ago
Text
Tumblr media
Hüznü dilberi yakar ta en derinden
Dilber yanık hüznün derinliğinden
03.13.23
29 notes · View notes
draculeo · 8 months ago
Note
percy playlist in case you forgot. btw
do you have a playlist for atla? like of katara, specifically, as i trust your judgement
nah sorry i only have character playlists for percy and howl
18 notes · View notes
penaber · 10 days ago
Text
İnsan kelimesi nisan dan türemiş, nisyan unutan. Hep bir arayış.
29 notes · View notes
aykoza · 6 months ago
Text
en yakın arkadaşlarımdan biri geçen gün aramıştı açacak enerjiyi bulamadım sonra ben aradım.. çok zor konuştuk iyi giden bir ilişkisi var maşallah ve benim kadar da kaygılı değildir yani genel olarak o yüzden konuşurken derdimi dayatıyormuşum gibi hissettim neyse ben bir yürüyüş yapayım falan dedim kapattım telefonu ondan sonra da ne bir mesaj ne arama bir şey de olmadı şimdi fark ediyorum.. bir başka yakın arkadaşım da ben ne zaman üzülüyorum desem üzülmeye halimiz kalmadı yoluna bak sınavlar var yapma kendine bunu vs diyor konuyu değiştiriyor ben mi çok abartıyorum bilmiyorum ama gerçekten kimseye bir şey anlatasım gelmiyor artık her şey içimde çağıldayıp son buluyor insanlara hata ve fıtrattan gelen nisyan payını bırakıyorum yıllar önce bununla barıştım ama nihayetinde en yakın arkadaşlarım dediğim insanlar bunu yapınca.. bilmiyorum zorlanıyorum işte mesele benim her halükarda koşmam değil uzun zamandır hatta çok daha uzun zamandır böyleyim deli neşenin ardında müthiş bir üzüntüyle yaşıyorum neşeli olmaya gücüm yetmeyince de böyle oluyor liseden beri böyle sekiz sene.. dile kolay o yüzden üzgünüm bitiğim bıkkınım demek dert yanmak artık sıkıldığım da bir şey zaten. kolay kolay anlatabilen bir insan da değilim ya o yüzden her şey beni üzüyor. her şeyden incinmenin yok ettiği.
26 notes · View notes
yakazakalb · 7 months ago
Text
Kirpiklerimden damlayan son teravih. Gözlerimden yaş yerine süzülen son Ramazan günü. Sonları sevmem. Sonlar yakışmaz ruhu Ebedi Olan'la rabıtalı olan insana.
Ama burası dünya. Burası sonların yeri. Burası faniliğin mekanı. Burası ayrılıklar yeri. O sebeple belki de bu son Ramazanımızdı bizim diye düşünmeden de edemez insan.
Ramazan gelişi ile bizi şenlendirdi müjdeler getirdi. Bilmem layık olabildik, güzel ağırlayabildik mi? Onca ramazan niyetleri ve hedefleri nasıl geçti nasıl bitti?
İnsanız biz. Hamurumuzda nisyan var, hamurumuzda acz var. Biz insanız ve bizim Ramazanlarımız bu kadar. Ama Sultanlar Sultanımız, hâkim-i zülkemal, kerim-i zülcemal Rabbimiz var. Biz kendisine kulluk ciheti ile bir lahzalık ubudiyet sunsak O hiç bizi boş çevirir mi? İçimizdeki mahcubiyeti bilmez, buruk kalbimizi hissetmez mi? Nasıl çabaladığımızı ama nasıl düşüşlerden geçtiğimizi görmez mi?
“Yaratan yarattığını bilmez olur mu hiç? İlmi her şeyin bütün inceliklerine kadar nüfûz eden ve her şeyden hakkiyle haberdar olan yalnız O’dur.” (Mülk/14)
"... Âlemlerin Rabbinin size nasıl davranacağıyla ilgili düşünceniz nedir?” (Saffat / 87)
Biz seni hayırdan başka bir şey ile bilmiyor ve ancak hayır ile tanıyoruz Ya Rabb... bizim kusurlarımızı, setreyleyecek, sürçmelerimizi görmeyecek ve bizi bağışlayıp bize merhamet edeceksin.
Bizi cennete sokacak ve bizi ateşten koruyacaksın. Vech-i kerîmini seyrelemenin zevkini bize, ebeveynlerimize, tüm Müslümanlara nasib edeceksin. Öyle ümid ediyor öyle yalvarıyoruz.
Hazreti Musa (as) 'ya : " قَدْ اُو۫ت۪يتَ سُؤْلَكَ يَا مُوسٰى" "İstediklerin sana verildi, ey Mûsâ!” buyurduğun gibi bize de böyle icabet etmez misin?
.
28 notes · View notes
guelendam · 1 year ago
Text
Unutmaktır. Sözcük dilimize Arapçadan girmiştir. "İnsan, nisyan ile maluldür" derler; yani, insan unutur. Unutmak olumsuz olarak algılanır.
Oysa "İnsanın hatırlamak kadar unutmaya da ihtiyacı vardır."
70 notes · View notes
kalemineiyibak · 2 months ago
Text
Zamanın Çizdiği Yara
Bu ikilik, sevdiğim; senin onun amacında dinlendiğin aşk saltanatlarının bendeki en acı inleyişleri oluyor. Nisyan barlarında seni kaç kadeh içtiğimi ve yine hep sevdiğimi bilemezsin, unutmaya çalışırken. Vakıa dolambaçlarında bir komando oldu, seni unutmak telaşım. Kaç savaştan yarı çıplak mağlup döndü Sevda, bilemezsin. Mücerretin ifşa tuvallerine seni çizdi ressam, ben yazar olandım hep aslında. Mihrabın yerinde unutuşun hep şahaneydi bana. Sürükleyici farkındalıkların otopsisi yapıldı yüreğimde; ben gidiyorum seni unutmak mağlubiyetlerimden. İltihap kapan bu sevdada, zaruri mücrimlerin ayrılık aşermesini kabul edemiyordum, incindim, inceldim, kabul ettim. Lal ve esenlik dolu sensizlikler, gözyaşı figanlarından hasekinin ben olmadığını fısıldadılar; ömrü yavaş aktı bu sevdanın. Serimi sesime karşı duyulmaz falçatalarla saldırdı. Hüsnühatlar seni yazdı; lütfen bu dağınık Sevda böyle kalsın. Sürurlarda ruhbanlara uzanır aklın, bensiz koyularda siyahı hep seven olursun. Lütfen bu Sevda böyle tezat kalsın. Süregeldik mukadderden yana; meğerse ben hep zehir içmişim sana susarken. Nizami bekleyişlerim, rafta bomboş durup ömrü kısalan kitaplar gibi olmuş. Pardon, sen hep miş gibi yapmayı seversin; sevmiş gibi, gelmiş ve hiç gitmemiş gibi... Efsusların sınırı aşan tembellikleri olur aşk benden yana sana; on iki Eylül darbesi perdenin arkasında şaklaban bir sahne olur. Sarılmayı sevemezsin. Dudakların bana şimdi bir sedd; idrak martıları çarşambayı terk ve perşembeye ikonik versiyonu sabah olan bir unutmak püskülü... Pis papatyanın tefekkür denizinde yüzerken boğulmaya gönüllü oldun sen ve vaziyeti salçalanan aşk yumaklarında kedilere oyuncak oldum, ben... Güzideydin, kalın harflerle sevdiğim ve ince harflerle sarıp sarmaladığımdın. Kabulleniş nihayet mühim bir ruhsat oluyor şehvetin cevap güllerinde; sen köklerine doğru uzanan bir koku saymasan da ben kokladım, gitti bile. Burnumdan kabullenişin mentolleri girdi, sevdiğim; seni aşk sarmallarında saran o kadın gibi bir daha sevemem ben...
Dilara AKSOY (Dila VARLI)
11 notes · View notes
aglakkumpiir · 11 days ago
Text
“hâfıza-i beşer nisyan ile malüldür.”
yani insan unutur.peki,ben neden unutamıyorum yarabbi?
11 notes · View notes
deniz-mehtap · 2 years ago
Text
" Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür..."
(Yani insan unutur...)
Yoruma Kapalı!
228 notes · View notes
archoyevski · 3 months ago
Text
Hafıza-i beşer nisyan ile maluldur.
7 notes · View notes
mnsrykt · 10 months ago
Text
"Unutuyoruz, pekişsin diye nisyan ile maluliyet."
22 notes · View notes
huseynmammad · 1 year ago
Text
Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür" yəni, insan hafizəsinin əskikliyi, onun unutqanlığıdır. Köklərimi unutmaqdan qorxuram. Uzaq keçmişimi, yeddi nəsil ötəyə gedib çıxan ağrımın səbəblərini, dədə babalarımın nəsihətlərini. Bu qarmaşa, bu dünya təlaşı içində, hər şeyin bu qədər asan, tez əldə olunan, qəmlərin bir anda nəşəylə əvəzləndiyi, gedən kimsələrin yerinin bəsit şəkildə sürətlə dolduğu çağda səni unutmaqdan qorxuram. Bənzər hadisələri bənzər tərzdə yaşamaqdan. Həndəsi silsilə həyatlardan. Manqurt beyinlərdən. Lənət olunmuşlardan olmağa qorxuram. Məni unutma, Rəbbim. Mən getsəm də, çağır məni. Yeni doğulmuş körpəyəm ilk ağlamağıyla sənə iman gətirən, böyüt məni hər doğma laylay azanla, hər büdrəyişimdə paxılın dilinə yox, sənin əlinə düşüm, dizim torpağına, alnım səcdənə dəysin, əziləndə dualarım "cannn" olsun. Hər "Allahu əkbər" deyiləndə anamın gülümsər üzünün məni tərk etməyəcəyini hiss edim.
33 notes · View notes
wedovercast · 2 months ago
Text
mic tap
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
2 notes · View notes
ayameftun25 · 2 months ago
Text
-İnsan insan derler bildin mi sen...?
-Bildim...Insan ,nisyan demektir yani unutan kendine yapılan iyiliği,seni iyileştiren aşkı,sana güneş olanı unutmaktır..E bu kadar vefasızlığın sonunda kendi benliğini unutmaktır.
-İnsan,dağların,taşların taşıyamadığı yükü taşıyandır...'
4 notes · View notes