#narsisizm
Explore tagged Tumblr posts
Text
İnsanları kırıp döküp tarumar ettikten sonra bunu onlara izah ederken bu durumdan rahatsız olup kırıldım diyen insanlar o kadar fazla ki. Bakın bu narsistlik alametidir. Allah'tan korkun!
2 notes
·
View notes
Text
Kendi cehennemini başkalarına yansıtma eğilimi, insanın özünde var olan zayıflıklardan kaynaklanır.
Bebeklik ve çocukluk dönemlerinde, temel güven duygusu başta olmak üzere, görülmek, onaylanmak, sevilmek, kabul edilmek gibi temel ihtiyaçların karşılanmaması sonucu, bireyin duyduğu yoğun anksiyete karşısında geliştirdiği disfonksiyonel savunma mekanizmaları, kişi hem kendine hem de çevresine zarar verir. Haset, haklı olma, alacaklı olma duygularının bireyin zihnini ele geçirmesi, ebedi bir tatminsizliği beraberinde getirir ve kişi, ne kendisinin ne de çevresinin huzurlu hissetmesine izin vermez.
Temel güven duygusunun eksikliği, kişinin ego oluşturmasını engeller ve eleştiriye karşı aşırı duyarlı, kibirli tutumlar sergilemesine neden olur. Egonun işlevleri arasında duyguları, dürtüleri, güdüleri kontrol ve regüle etmek ve bireyin gerçeklik algısını dış dünyadaki gerçeklikle uyumlu hale getirmek yer alır. Özetlemek gerekirse, ego, benliğin bütünlüğünü sağlayan kritik bir unsurdur. Bu süreç, genellikle anneden ego işlevlerini öğrenmekle mümkün olur ve sonucunda birey, yetişkin olarak öz yeterliliğe ulaşır.
Narsisizm, bir bakıma, bireyin yeterli güveni alamadığı için annesinden ayrılmak için gereken cesareti bulamaması olarak tanımlanabilir. Birey ya annesine aşırı bağımlıdır ya da anne, bireyin kendisine bağımlı kalacağı şekilde konumlanır ve bu durum, bireyin çocuksu bir narsisizme sürüklenmesine neden olur. Narsistlerin benlikleri parçalanmıştır, bütünlükten yoksundur ve bu nedenle tutarsız davranışlar sergileyebilirler.
Dışarıdan gelecek onaya olan aşırı bağımlılıkları, karar alma süreçlerini şekillendirir ve dışsal bir onay mekanizması olmadığında adeta çuval gibi çökerler. İçsel motivasyonun eksikliği, çocukluk döneminde karşılanmamış olan sevme, onaylama, görülme, kabul edilme, anlaşılma ihtiyaçlarından kaynaklanır. Ne yazık ki narsist bireyler, çocukluk dönemlerinde ebeveynleri tarafından karşılanmamış bu ihtiyaçları, yetişkinlikte ailelerinden veya çevrelerinden karşılamaya devam etmeye çalışır. Bu durum, bir nevi çocuk olarak kalmaya devam etmek olarak değerlendirilebilir.
Narsistik sahte benlik, dışarıya gösterilmeye çalışılan ve her sabah yeniden yaratılan bir maskeden ibarettir. Narsist kişinin duygusal ilişkilerde sergilediği maske ile, diğer sosyal çevrelerine sergilediği maske birbirinden farklıdır. Sürekliliği ve tutarlılığı olmayan, tekinsiz bir yapıdır.
Çocukluğunda narsistik, psikopatik ya da borderline gibi, kendileri kadar başkalarına da zarar verebilecek kişiler tarafından yetiştirilen, ihmal, işgal ve şiddete maruz bırakılan bireyler, bu tür davranış kalıplarına sahip insanlara duygusal olarak çekilirler.
Narsist kişilere tanı konulabilmesi için, önce kendilerinde bir problem olduğunu kabul etmeleri gerekir ki bu cüret gerektirir.
Patolojik savunma mekanizmaları, özellikle inkar ve yansıtma ile, kendini duygusal ilişkilerde savunan birey, anksiyetesini, öfkesini, hasedini, utancını ve diğer bazı duygularını dönüştürüp, partnerinin üzerine yükleyebilir. Başa çıkamadığı bu duyguları, sanki yanıcı bir ateş topuymuş gibi, partnerinin kucağına atabilir.
Örneğin, değersizlik, yetersizlik, sevilmeye değer olmama duyguları ile belirlenen patolojik bir narsist, duygusal bir ilişki sırasında, bu duyguları kabul etmek yerine, duygusal partnerinin aslında bunları hissettiğini düşünmesi, yani yansıtması olası bir durumdur. Kendisini kullanılan, mağdur olarak konumlandırır ve bunu çevresine yansıtarak gösterir. Değersizlik hissini, diğer insanlarla sohbet ederken, karşı taraftakine benzer hisleri aşılayacak şekilde iletişim kurar. Bu süreç, bilinçli ya da bilinçsiz olarak gerçekleşebilir.
"Ya biliyor musun, sen şu arkadaşınla çok iyisin ama o seni kullanıyor." "Abin senin arkandan konuşuyor." "Baban, sana karşı sorumluluklarını hiçbirini yerine getirmiyor bence farkına varmalısın."
Bu savunma mekanizması, yansıtmalı özdeşim olarak adlandırılır. Karşı taraftaki birey, özellikle benlik saygısı, dikkati veya özgüveni düşük bir dönemdeyse, bunun farkında olmayabilir ve fark etmesi daha da zorlaşır. Yansıtmalı özdeşim yapan kişi, karşısındakiyle en yakın olduğu anlarda bunu yaparak, davranışlarının altındaki ana motivasyonu "seni sadece ben seviyorum, sakın bir yere gitme" şeklinde güçlendirir.
Narsistik ilişkilerde, narsist başlangıçta kafasındaki ideal ve iyi annenin rolünü üstlenir ve belirli bir süre sonra rollerin değişmesini bekler. Partnerinin anne, kendisinin ise çocuk olmasını ister. Narsist kişi, partnerinin hiçbir yere gitmemesini arzular ve sürekli olarak partnerinden ayrılmaya yönelik bir eğilim gösterir. Yoğun aşk bombardımanı ardından gelen değersizleştirme, aslında narsist kişinin ayrılamadığı için kendini değersiz ve yetersiz hissetmesinden kaynaklanır ve bu hisleri sonunda partnerine yansıtır. Bu aşamadan sonraki aşama ise tahliyedir yani başkasına geçmektir. Her insanda bu tahliye işlemi farklı olabilir.
Unutulmamalıdır ki, yukarıda bahsedilen her şey bir spektrum üzerindedir. Her psikolojik durum kendine özgüdür ve toplumun büyük bir kısmı için geçerli olsa da, nöroçeşitlilik kavramı bazı bireyler için daha fazla anlam ifade eder. Narsistik savunmalar, kapitalist sistem tarafından aktif olarak gündeme getirilmekte ve bu propaganda, bireyler üzerinde ciddi etkiler yaratabilmektedir. Narsistik istismar mağdurları, narsist bireylerden gelen toksik geri bildirimler ve baskıyla travmatize olabilirler ve hayatları boyunca neyin doğru neyin yanlış olduğuna dair bir anlayış geliştiremeyebilirler. Narsisizm, çevresini hasta eder ve çevresindeki bireylerin ciddi benlik krizleri yaşamasına neden olabilir. Çekingen ve bağımlı kişilik özelliklerine sahip insanlar, "anne şefkatiyle" her şeyi kendi adlarına çözeceğini vaat eden narsistlere çekilebilir; ancak bu ilişkiye adım attıklarında, benlik saygıları daha da zedelenebilir.
Hastalanmadan iyileşmek imkansızdır. Gerçeklik acıysa acı çekmek gereklidir. Acıdan hayat boyu kaçarsanız o acı hiçbir zaman dinmez. Gerçekliği olduğu gibi kabul etmemek bir çırpınıştır. İnsan kendini olduğu gibi kabul etmeden değişemez. Değişmeyen insan yerinde sayar ve değişmek ancak gerçeğin kabulü ile mümkün olabilir.
youtube
6 notes
·
View notes
Text
Narsist insanla kurulan ilişkinin mağduru da tatmin eden bir yanı var elbette.
1 note
·
View note
Text
Mark Ettensohn – Narsizmin İçyüzü (2024)
Hayatınızdaki narsist ister bir patron, iş arkadaşı, ister bir akraba ya da romantik bir partner olsun, bu kitaptaki tavsiyeler size sağlıklı sınırlar koyma ve narsizmin karmaşık yapısını anlama konusunda yardımcı olacak. Klinik psikolog Mark Ettensohn narsistik davranışlar, belirtiler ve ilişki dinamikleri hakkında bilgi veriyor ve ilişki hedeflerinizi ve değerlerinizi belirlemenize yardımcı…
#2024#Hayatınızdaki Narsisti Anlama Rehberi#Mark Ettensohn#Narsisizm#Narsizmin İçyüzü#Say Yayınları#Zerin Dirihan
0 notes
Text
🎯 Narsisizm 🎯
#önderkaraçay#mobbingbank#önder karaçay#mobbing bank#insan#atatürk#devrim#mahşer tufanı#zulüm#türk fırtınası#narsisizm
0 notes
Text
Narsisizm: Yöneticilikteki Etkileri ve Özgüven İlişkisi
Tarih boyunca, narsisizm kavramı, mitolojiden psikolojiye kadar birçok alanda karşımıza çıkmıştır. Yunan mitolojisinde, Narkissos adlı genç bir adamın kendi yansımasına o kadar âşık olması ve bu aşk yüzünden hayatını kaybetmesiyle bu terimin kökeni başlar. Bu kelime hikâyeyle kalmayarak, zaman içinde modern psikolojiye de derinlemesine incelenen bir kavram haline gelmiştir. Narsisizmin esrarengiz yüzü, insanın gözlerinden kaçırabileceği kadar sinsi. Kimi zaman çevremizdeki bir kişiyle, kimi zaman ise aynada karşımızda duran yüzle bağlantılı olabilir. Narsisizm denilince, kimse kendini muaf tutamaz. İçimizde belki de sakladığımız veya farkında olmadan taşıdığımız bir özellik. Yöneticilik ise narsisizmin kendini en yoğun gösterdiği alanlardan biri olduğuna inanıyorum. Peki, sizde narsisizmin belirtileri var mı? Ya da bu belirtileri sadece sağlıklı bir özgüven olarak mı yorumluyorsunuz? Özgüven, narsisizmin zararsız kuzeni olarak bilinir, ancak aralarındaki ince çizgiyi tanımak her zaman kolay olmayabilir. Bu yazımda, yöneticilikte narsisizmin etkilerini ve özgüvenle olan ilişkisini derinlemesine ele alacağım.
Fihrist
Kavramları tanıyalımNarsisizm nedir? Özgüven nedir? Narsizm ve özgüven arasındaki ilişkiBu iki kavramı nasıl ayırt edebiliriz? Sonuç ve Kişisel görüşüm
Kavramları tanıyalım
Narsisizm nedir? Narsisizm, bir insanın aşırı bir şekilde kendiyle ilgilenmesi ve başkalarının duygu ve ihtiyaçlarını göz ardı etmesi olarak tanımlanabilir. Modern psikolojide ‘narsistik kişilik bozukluğu’ (NKB) olarak adlandırılan bu durumun aşağıdaki gözlemlenen davranış ve tutumlara sahiptirler: - Büyüklenme ve Aşırı Özsaygı: Genellikle yeteneklerini ve önemlerini abartma eğilimindedirler. - Başkalarından Övgü ve Takdir Beklemek: Sürekli başkaları tarafından kendilerinin övmesi ve takdir etmesini beklerler. - Özel Haklara Sahip Olduğunu Düşünme: Kendilerini 'özel' veya 'eşsiz' olarak görme eğiliminde görürler. Kendilerini anlayabileceği kişiler özel ya da yüksek statülü inanlar olduğunu düşünürler. - Empati Eksikliği: Başkalarının duygularını ve ihtiyaçlarını anlama veya bunlara değer verme konusunda zorluk yaşarlar. - Kıskançlık: Diğerlerinin başarısını ya da ayrıcalıklarını kıskanabilirler ve diğerlerinin de kendilerini kıskandığına inanırlar. - Talepkâr Tutum: Sıklıkla diğerlerinden özel muamele görmeyi beklerler. - Başkalarını Kullanma: Kendi amaçlarına ulaşmak için başkalarını kullanma eğilimindedirler. - Duyarlılık: Eleştiriye veya yenilgiye karşı aşırı hassastırlar. Bu durumlarda aşırı öfke veya utanç hissedebilirler. - Yüzeydeki İlişkiler: İlişkilerini derinlemesine değil, yüzeyde ve genellikle kendi çıkarlarına hizmet etmek amacıyla kurarlar. - Fantezi Dünyası: Narsist bireyler sık sık, sınırsız başarı, güç, parlaklık, güzellik veya ideal aşk hakkında fantezilere dalabilirler. Yukarıda sıralanan özelliklerden bir veya birkaç tanesini kendinizde tespit ettiniz mi? Cevap ‘Evet’ ise, sizin narsist olduğunuz anlamına mı geliyor? Korkmayın bu kadar kolay değil! Bir insana narsist diyebilmek için aşağıdaki kriterler vuku bulması gerekiyor: - Süreklilik: Bu belirtiler uzun süredir var olmalı ve geçici bir dönem veya durumla ilgili olmamalıdır. - Yoğunluk: Belirtiler ciddi bir yoğunlukta ve sıklıkta olmalıdır, hafif derecede veya nadiren gözlemlenen özellikler genellikle klinik bir tanı için yeterli değildir. - Fonksiyonel Bozukluk: Bu belirtiler, kişinin sosyal, mesleki veya diğer önemli işlevsel alanlarda ciddi sorunlara neden olmalıdır. Birçok insan zaman zaman narsistik özellikler gösterebilir. Örneğin, bir başarıdan sonra kendini özel hissetmek veya bir eleştiriyi kişisel olarak almak gibi. Ancak, bu tür izole olaylar, bireyin narsist olduğunu göstermez. Ama yukarıdaki üç kriterden bir tanesi sıralanan belirtiler ile birlikte sizde mevcut ise lütfen uzman bir psikolog veya psikiyatriste gitmeyi ihmal etmeyin! Narsisizm ile ilgili daha derin bilgi istiyorsanız aşağı kitapları tavsiye edebilirim. - Amerikan Psikiyatri Birliği'nin "Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders" (DSM) - Dr. Craig Malkin'ın "Rethinking Narcissism" Özgüven nedir? Özgüven bir bireyin kendi yeteneklerine ve değerlerine güven duyarak hareket etmesidir. Özgüvenli bireyler, kendi değerlerini ve yeteneklerini gerçekçi bir şekilde değerlendirirler ve başkalarıyla sağlıklı ilişkiler kurma eğilimindedirler. Özgüven, bireyin kendi içsel değerini kabul etmesi ve kendi yeteneklerine inanması ile ilgilidir. Evet, bu bölüm kısa oldu ama işin özü bu! Gelelim ana konumuza…
Narsizm ve özgüven arasındaki ilişki
Bu iki kavram sıklıkla birbirine karıştırılır, hatta zaman zaman iç içe geçmektedir. Ancak yöneticilik gibi kritik bir rolde, bu iki kavramın nasıl tezahür ettiğini ve birbirinden nasıl ayrıldığını anlamak esastır. Peki, bir yöneticide narsisizm belirtileri var mıdır? Ya da bu belirtiler sadece sağlıklı bir özgüvenin tezahürü müdür? Yöneticilikte, özgüven bir liderin takımına yol göstermesi, zor kararlar alabilmesi ve kriz anlarında soğukkanlılığını koruyabilmesi için elzemdir. Özgüvenli bir yönetici, takımının gücüne inanır, hatalardan ders alır ve sürekli gelişim için fırsatlar arar. Narsisizmle özgüvenin sınırı ince bir çizgiyle belirlenir. Narsist bir yönetici, kendi başarısını abartabilir, takımının başarısını gölgeleyebilir ve eleştirilere kapalı olabilir. Bu, uzun vadede hem bireysel hem de kurumsal başarıyı tehdit eder. "Gerçek liderlik, özgüvenle hareket ederken narsisizmin gölgesine düşmemektir." Bu iki kavramı nasıl ayırt edebiliriz? Yöneticilik, liderlik becerilerinin öne çıktığı bir pozisyondur. Bu nedenle, bir yöneticinin özgüveni olması elzemdir. Ancak, aşırı özgüven narsisizme dönüşebilir. Bir yöneticinin narsisizm belirtileri gösterip göstermediğini ya da sadece sağlıklı bir özgüvene sahip olduğunu anlamak için şu soruları kendinize ya da güvendiğiniz birisi üzerinden yanıtlamanmasını tavsiye ediyorum: - Yönetici, takımının başarısını kendi başarısı olarak mı görüyor, yoksa takımının başarısını takıma mı atfediyor? - Yönetici eleştirilere açık mı? Hatalarından ders alıyor mu? - Yönetici, takımını motive ediyor mu yoksa sadece kendi çıkarları için mi çalışıyor? Yönetici olarak, özgüven ve narsisizm arasındaki dengeyi korumak esastır. Sağlıklı bir özgüven, takımın başarısına katkıda bulunurken, narsisizm hem bireyin hem de takımın potansiyelini sınırlar. Bu dengeyi korumak, etkili bir yönetici için elzemdir!
Sonuç ve Kişisel görüşüm
Yöneticilikte, bu iki kavram arasındaki dengeyi bulmak çok zordur. Yöneticinin kendi yeteneklerine olan inancı, çalışanlarını motive ederken, narsisizm, çalışanlar arasında güvensizlik ve ayrımcılığa yol açabilir. Son olarak, yöneticilik, sürekli öğrenme ve gelişim gerektiren bir roldür. Narsisizm ve özgüven arasındaki dengeyi bulmak, bir yöneticinin başarılı bir kariyeri için elzemdir! Yöneticilerin, kendi özelliklerini ve eylemlerini sürekli olarak değerlendirmeleri ve geribildirim almak için açık olmaları gerekir. Bu yaklaşım hem bireysel hem de kurumsal başarının anahtarıdır. Sadece kendi yeteneklerimize değil, aynı zamanda çalışanların yeteneklerine ve katkılarına da inanarak, narsisizmi özgüvenin sağlıklı sınırları içinde tutabiliriz. Yöneticilik, sadece bireysel başarı değil, aynı zamanda çalışanların ve kuruluşun başarısı için de sorumluluk taşır. Bu nedenle, özgüven ve narsisizm arasındaki dengeyi korumak, sadece birey için değil, tüm kuruluş için de hayati önem taşır.
Michelangelo Caravaggio Read the full article
#adaptasyonyeteneği#Duygusalzeka#eleştiriyeaçıklık#empatieksikliği#Hedefbelirleme#İletişimbecerileri#ilişkiyönetimi#kendiylebarışık#kişilikbozuklukları#KişiselGelişim#liderlik#motivasyon#narsisizm#narsisizmnedir?#öğrenmeisteği#özdeğer#özgüven#özsaygı#problemçözme#TakımÇalışması#yöneticilik
0 notes
Text
Narsistmiyim???
Bu soruyu çok uzun zamandir kendime soruyorum aslin da ... soruyosam diilmişim . Suç makinesi bir narsistle oldum. Tek şansim artik suç isliycek yureğinin olmamasiydi. Asıl soru şu benim o kuçuk beynimden ne geçiodu acaba yıllarca bir suc makinesini ıslah edip toplumami kazandırıcak ulviyette bi yere mi yükselicektı. Kötunun içindwn iyi çikartıcam derken içimden cellat çikıyodu az kalsin...
1 note
·
View note
Text
her sabah baktigin aynadaki bana deliriyor hâlâ
17 notes
·
View notes
Text
Yunan mifologiyasına görə, Dünyanın ən yaraşıqlı, ən gözəl kişisi Narcissu’u bircə dəfə görən bütün qızlar və pərilər ona aşiq olurlarmış. Amma Narcissus onların heç birinə üz vermir, heç birini özünə layiq görmürdü. (Narsissizm termini buradan gəlir. Narsisizm – özünə vurğunluq, insanın özünə aşiq olması, öz-özünə səcdə etməsi mənasına gələn ruhi sarsıntı, xəstəlik anlayışı) Bir gün dağlarda və mağaralarda yaşayan yalnız əks-səda ilə danışa bilən pəri Ekho Narcissus’u görür. (hazırda Exo sözü bu Ekho sözdən gəlir, əks-səda bildirir) O da digər qızlar kimi ilk görüşdə Narcissus’a aşiq olur. Günlərlə gizli formada onun ətrafında dolanır. Nəhayət sonda sevgisini etiraf etmək qərarına gəlir. Düşünür ki, onun qarşısına çıxsa, ondan gözəl sözlər eşidər və əks-səda ilə o sözləri Narcissus üçün təkrar edər. Narcissus bir gün bir mağaraya girir və “burada kimsə varmı?” deyə soruşur. Əks-səda ilə Ekho “burada kimsə varmı?” deyir. Bu səsin sahibi Narcissus’a maraqlı gəlir və o, səsin sahibini yanına çağırır. Ekho gizləndiyi yerdən çıxır, özünü Narcissus’a göstərir və onun boynuna sarılır. Narcissus Ekho’un özünə aşiq olduğunu görür və digər qızlar kimi ona da üz vermir və Ekho’nu soyuqqanlılıqla yanından qovur. Ekho çox pərt olur və qaçıb gizlənir. Ekho bu ağrı və travma ilə nə yemək yeyir, nə su içir. Günlərlə bu formada əzab çəkir, əriyib yox olur. Geriyə qalan isə təkcə səsi olur. Kim dağda və mağarada bir səs çıxarsa, sadəcə o səsi təkrarlaya bilir. Ekho onu bu hala salan Narcissus üçün başqalarının səsi ilə bəddua edir, “o da mənim kimi sevsin və o da mənim kimi qovuşa bilməsin” deyir. Və bir gün Narcissus meşədə gəzərkən susayır. Su axtararkən bir gölə rast gəlir. Əyilib su içmək istəyərkən orada öz əksini görür və sudakı əksin özünün olduğunu başa düşmür. Narcissus sudakı əksinə o qədər heyran qalır ki, gözlərini ondan çəkə bilmir. Əlini suya uzadır, toxuna bilmir. Səslənir, cavab ala bilmir. Çarəsizcə heç bir qarşılıq ala bilmədiyi sudakı öz əksinə aşiq olur. Eynilə Ekho’nun ona aşiq olduğu kimi. Narcissus bu hala dözə bilmir və özünün sudakı əksini qucaqlamağa çalışarkən gölə yıxılır və boğularaq ölür. İnsanlar Narcissus’un yox olduğu gölə gəlib, orada əvvəllər heç vaxt görmədikləri bir bitkinin görürlər – xoş ətirli, gözəl görüntülü bir çiçək. Və ona Narcissus’un şərəfinə Nərgizgülü adını verirlər. Beləliklə, Nərgizgülü imkansız sevginin, sevib qovuşa bilməyənlərin və narsissizmin simvoluna çevrilir.
46 notes
·
View notes
Text
…aranılan şey güzellik ya da cazibe değil artık; look (görünüm). Her kişi kendi görünümünü arıyor. Kendi varoluşunu ileri sürmek artık olanaklı olmadığından, ne var olmayı ne de bakılıyor olmayı dert etmeksizin boy göstermekten başka yapılacak bir şey kalmıyor geriye. Varım, buradayım değil; görülüyorum, bir imajım var; bak bana, bak! Narsisizm bir değil bu; sığ bir dışadönüklük, herkesin kendi görünüşünün menajeri haline geldiği bir tür reklamcı saflığı.
— Jean Baudrillard, Kötülüğün Şeffaflığı
13 notes
·
View notes
Text
Metamorphose de Narcisse (Nergis Metamorfozu) - Salvador Dali (1937)
İspanyol Sürrealist sanatçısı Salvador Dali uzun süredir psikanalist Sigmund Freud’un hayranıydı. Sonunda ikili 1938’de tanışma fırsatını yakaladı. Dali buluşmaya tablolarından birini de götürmüştü. Bu tablo Metapmorphosis of Narcissus yani Narcissus’un Metamorfozu ya da Nergis Metamorfozu isimli eseri idi.
Mitolojide Narcissus Kimdir?
Narcissus, Yunan mitolojisinde suya yansıyan suretine âşık olup, aşkından ölerek nergise dönüşen bir gencin öyküsüdür. Mitin çok odaklı yapısı farklı bilim alanları yanında sanat ve sanatçılar için de araştırma konusu olmuştur. Ayrıca farklı zamanlarda ve biçimlerde sanatçıların eserlerine yansımıştır. Ayrıca, Narsisizm kelimesinin kökeninin Narcissus adlı bu mitolojik karaktere dayandığı bilinmektedir.
Bir peri kızı olan Echo, bir gün Narcissus adında son derece yakışıklı bir avcı görür. Echo bu genç avcıya aşık olur. Ancak Narcissus bu sevgiye karşılık vermez ve peri kızını umursamayarak yanından uzaklaşır. Echo bu durum karşısında günden güne erir ve sonunda da içine kapanarak ölür. Echo’nun vücudundan arta kalan kemikleri kayalara, sesi ise bu kayalarda yankılara dönüşür.
Bunun sonucunda intikam Tanrıçası Nemesis, Narcissus’u kusuruna uygun bir şekilde cezalandırmaya karar verir. Bir gün bir su havuzunun yanından geçerken kendi yansımasını gördü ve hemen aşık oldu. Gözlerini asla kendinden alamaz ve kendi güzelliğine tapar. Narcissus sonucunda suyun başından ayrılamaz ve bir hiçliğe mahkum olur. Sonunda da Tanrılar Narcissus’u bir çiçek olarak ölümsüzleştirir.
5 notes
·
View notes
Text
Neville Symington – Narsisizm (2023)
“Narsisizmin en önemli özelliklerinden biri, kendini bilmekten ne pahasına olursa olsun kaçınılması gerektiğidir.” Narsisizm kendini sevmekten çok, insan ilişkileri dünyasından soyutlanmakla ilgilidir. Acıya veya korkuya karşı savunmacı bir tepkidir ve muhtemelen yaşamın oldukça erken dönemlerinde başlar. Diğer savunma biçimleriyle ortak olarak, duygusal ve ruhsal gelişim üzerinde öldürücü bir…
View On WordPress
0 notes
Text
hepimiz bir şekilde karşımızdakinin hatalarını ve eksikliklerini görmeye, tespit etmeye yönlendiriliyoruz. her yerde, ilişkilerle ilgili olsun, self-help içeriklerinde olsun, hep bir “hayatımızdaki insanları tanıma”ya sevk ediliyoruz. yok narsisti tanı, yok manipülasyonu tanı, yok ananı babanı tanı, toksik arkadaşını tanı. hay anasını satıyım biz her şeyin en iyisine layığız ama dört yanımız puşt zulası gibi bir algı ondan sonra. şunu düşünüyorum, bütüüün bu içerikler kendimize dönük sorgulamalara itecek şekilde olsaydı dünyamız nasıl bir yer olurdu :d deselerdi ki “toksik davranışlarınızı tanıyın, örtük narsist olduğunuzun beş işareti, karşınızdakini manipüle ediyor olabilir misiniz?” blabla. yani çünkü bu iş biraz astrolojiye döndü. nasıl ki burç özelliklerini okurken beynin sana “aa hakkaten ya aynı ben” dedirtecek örnekler bulup getiriyor, narsist insanların bilmem kaç özelliğini dinlerken okurken de o sıra kimle ilgili olumsuz düşünüyorsan aynısını yaşıyorsun, o kişiyi narsist kılıfına uyduracak örnekleri bulup getiriyosun. bunlar böyle basit şeyler değil hakkaten. o sırada emin ol kimi düşünsen narsistliğe uydurabilirsin. kendini de. neyse bu narsisizm bi örnekti. en yaygını bu diye bu aklıma geldi. ama mesele birine tanı koymak olmasın, en basitinden ilişkilerle ilgili tavsiyeler olsun. herkes karşısındakini ideal eş olarak görmek istiyor ama gerçekten çok az kişi “ben nasıl ideal eş olurum” diye düşünüyor. vay efendim şunun bunun eşi neler yapıyormuş nasıl biriymiş benim eşim hiç öyle değil ne bahtsızım psikolojisinde çoğu kişi. hep daha fazla beklenti, hep alıcılık, hep merceğe karşındaki kişiyi alma hali ve hep bir şeyleri düzeltmeye iyileştirmeye geliştirmeye pürüzsüzleştirmeye gayret. eeeh yetti ama. şimdi “company”nin “sana kimin eşlik ettiği” şeklinde çevrilmesi mesela. bu da beni aynı yere getiriyor. bize eşlik edecek kişiye takmış durumdayız. mükemmel bir eşlikçimiz olmalı. e biz zaten mükemmeliz. bize layık bir eşlikçi lazım. anlatabiliyo muyum. kimsenin de ben ne bokum acaba afedersin dediğini görmüyorum. dengesiz bir durum var yani. azıcık da kendimiz iyi bir eşlikçi miyiz, nasıl iyi bir eşlikçi oluruz ona bakalım. hayat bizim başrolünü oynadığımız bir sahne değil ki ya. kendi eşlikçilerimize taktığımızdan, bizim başkalarının hayatındaki eşlikçi rolümüzü tamamen unutmuş durumdayız. just thinking ☝🏻
3 notes
·
View notes