#mescid-i aksa tarihi
Explore tagged Tumblr posts
Text
Mescid-i Aksa Nerede? Kutsal Topraklarda Bir Miraç Noktası
#teknoloji #bilim #technology #sience #endüstri4.0 #endüstri #türkiye #turkey #sondakika #haber #makale #blog #trend #sharepost #post #like #hot #kültür #sanat #mizah #egelence #komedi #sağlık #yazar #bloger #bilgisayar #kodlama #yapayzeka #makine #web
İslam dünyasının en kutsal mekanlarından biri olan Mescid-i Aksa, tarih boyunca pek çok inanç ve olaya ev sahipliği yapmış eşsiz bir yerdir. Kudüs’ün kalbinde yükselen bu mukaddes yapı, Müslümanlar için sadece bir ibadet mekanı değil, aynı zamanda peygamberlerin, sahabelerin ve tarihin izlerini taşıyan bir semboldür. Mescid-i Aksa, İslam’ın ilk kıblesi olarak bilinen Kabe’nin yanı sıra, Mekke ve…
View On WordPress
#mescid-i aksa çizimleri#mescid-i aksa hangi ülkede#mescid-i aksa hangi şehirde#mescid-i aksa nerede#mescid-i aksa resimleri#mescid-i aksa tarihi#tarih
0 notes
Note
ben israili savunmuyorum yanlış anlaşılmakta istemem lakin arap olmadığı müddetçe neden zulüm gören müslümanlar için kimsenin sesi çıkmıyor çinin uygur türklerine yaptıklarını herkes biliyor üç beş yazı yazarak destek olmuş olunmaz kimse çini boykot etmedi de neden filistinliler bu kadar önemliyken uygur türkleri bu kadar değersiz ikisi de müslüman üstelik
Anonim bunun yaklaşık iki gün önce yine açıklamasını yaptım aşağıda duruyor ama yine yapayım. Bu tamamen halkın bilinçsizliği kaynaklı bir durum. Türkiye'de çoğu vatandaş aslında milliyetçi gibi durup çok da milliyetçi değildir. Bunun nedeni veda hutbesinde Allah Resulü'nün "üstünlük takvadadır" sözü üzerine ehl-i tarikat, mutaassıp kesim ve birçok milliyetçi kesim Türkçü olmayı vurgulamayı ırkçı bulur. Bu yüzden Türk'üm Müslümanım denilir ama çoğunlukla Müslümanların hayat boyunca yaşadığı seyir tarihi serüveni bilinir. Türk'ün tarih, geçmişi bilinmez, kardeşi kim bilinmez. Bunu bilen kesim çoğunlukla Türk adını çok fazla andığı için ırkçı olarak suçlanır. Bu yüzden Doğu Türkistan meselesini çoğu insan bilmez. Duyan ise Allah yardımcısı olsun der. Ya da dua buyurur. Hani Filistin meselesi gibi bilinç yoktur. Bu bilincin en büyük nedeni Türk toplumunda din denilen kavram büyük etki uyandırır. İyi veya kötü olarak kandırılmaya açık bir toplumuz. Müslümanların bu zamana gelinceye kadar ki tarihi serüveni çocukluktan itibaren işleniyor. Ailede Müslümanlık temeli atılmaya başlanıyor. Çok az bir ailede Türkçü temel atılır. Mescid-i Aksa bizim için önemli olduğu anlatılır sürekli. Bu bilinçle yetişmiş toplumun çoğunluğu; bir kendi gibi Müslüman olduğu için buna dayanamaz, ikincisi Mescid-i Aksa ilk kıblemiz ve İsra ve Miraç hadisesi burda yaşandığı için dayanamaz, üçüncüsü ise hiçbir manevi değeri karşı taraf için olmasın zulüm için karşı çıkar. Toplumun çoğunluğunu ne oluşturuyorsa bilinç ona göre şekillenir bunu unutma. Toplum değişmeden millet değişmez. Bu yüzden Doğu Türkistan ile Filistin meselesi karşılaştırması yapmak da haklı taraf var ama arkasına ve ardına düşüp bunun realite boyuta bakalım denilmiyor. Bu cümleyi kurduğunuz da sen zulüm karşı çıkmıyorsun gibi tavır bile alabilirsin. O yüzden en doğrusu bana göre bu karşılaştırma yapılırken realiteyi düşünmek ve kendimizi bilinçlendirmek olduğunu düşünüyorum. Toplumu değiştirmek zordur bu yüzden ilk kendimizi sonra ise çevremizi farkındalık sağlamalıyız. Filistin meselesi çıkınca böyle Doğu Türkistan meselesi konuşulursa haklı durumdan haksız duruma düşülür. Çünkü konu şu an Türkistan değil. Zulüme demek ki karşı çıkmıyorsun denilir. Nerde yanlış varsa ona karşı çıkmalıyız. Yanlışın üstüne bir tane daha yanlışlıkla gitmek kötü sonuçlar doğurur.
4 notes
·
View notes
Text
Filistin tarihi hakkında bilgiler ve merak edilenler
Filistin, Orta Doğu'nun en tartışmalı ve karmaşık bölgelerinden biridir. Bu yazıda, Filistin'in kökenleri, isminin anlamı ve tarihi, antik dönemden günümüze kadar olan süreçte yaşadığı değişimler ve önemli olaylar ele alınacaktır. Ayrıca, Filistin'in İslam dönemi, Haçlı Seferleri ve Osmanlı İmparatorluğu dönemlerindeki durumu da incelenecektir. Son olarak, Filistin'in modern tarihindeki siyasi gelişmeler ve bu bölgenin bugünkü durumu hakkında da bilgi verilecektir. Filistin'in geçmişi ve bugünü hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak isteyenler için bu yazı çok değerli olacaktır.
Filistin'in Kökenleri
Filistin, Orta Doğu'nun en tartışmalı bölgelerinden biridir. Binlerce yıldır İsrail ile Filistin halkı arasında çatışmalara yol açmıştır. Ancak Filistin'in kökenleri çok daha eskiye dayanmaktadır. Filistin İsimnin Anlamı Ve Kökeni Filistin ismi, eski çağlardan beri kullanılan bir terimdir. Antik dönemlerde bölgeye "Filistin" deniyordu. Bu ismin kökeni, Mısır kaynaklarına kadar uzanır. Mısırlılar, bu bölgeyi "Peleset" olarak adlandırmıştır. Bunun dışında, Kral James İncili'nde de "Filistin" kelimesi geçmektedir. İbranice'de ise "Pleshet" olarak ifade edilir. Filistin Tarihi Ve Antik Dönem Filistin tarihi, çok eski zamanlara dayanmaktadır. Antik dönemde, bölge farklı medeniyetler tarafından yönetildi. Öncelikle, Mısır Firavunları tarafından kontrol edilen Filistin, ardından Filistinlilerin egemenliğine girdi. Daha sonra, Asur İmparatorluğu ve Babil İmparatorluğu gibi büyük güçler bölgeyi ele geçirdi. Bu dönemlerde Filistin, stratejik bir konuma sahip olduğu için birçok savaşın ve çatışmanın merkezi haline geldi. - Filistin'in İslam Dönemi Filistin'in İslam dönemi, 7. yüzyılda başladı. İslam peygamberi Hz. Muhammed'in orduları, bölgeyi fethetti ve İslam'ı yaymaya başladı. Bu dönemde, Kudüs Müslümanların kutsal şehri haline geldi ve Mescid-i Aksa inşa edildi. Filistin, uzun yıllar boyunca farklı İslam devletlerinin yönetimi altında kaldı. Filistin Ve Haçlı Seferleri Filistin, tarih boyunca birçok savaşa sahne oldu. Haçlı Seferleri, 11. ve 12. yüzyıllarda gerçekleşen Avrupa kökenli dini seferlerden biridir. Haçlılar, Kudüs'ü ele geçirmek ve kutsal toprakları Hristiyanlara geri kazandırmak amacıyla Filistin'e geldi. Ancak Haçlı Seferleri, Filistin ve İsrail arasındaki çatışmayı daha da derinleştirdi ve birçok insanın hayatını kaybetmesine neden oldu. Filistin Ve Osmanlı İmparatorluğu Osmanlı İmparatorluğu, Filistin'i 16. yüzyılda ele geçirdi. Osmanlı döneminde, Filistin önemli bir idari ve ticari merkez haline geldi. Yahudi ve Arap nüfusu birlikte yaşarken, farklı dini ve etnik gruplar arasında sürtüşmeler yaşandı. Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşüyle birlikte, Filistin üzerindeki hakimiyeti de sona erdi. Filistin Modern Tarihi Ve Siyasi Gelişmeler 20. yüzyılda Filistin, İngiliz mandası altına girdi ve Siyonist hareketin güçlenmesiyle birlikte Arap-İsrail çatışması başladı. Bugün hala devam eden bu çatışma, Filistin halkının bağımsızlık arzusunu ve İsrail'in varlığını sorgulayan birçok siyasi gelişmeye yol açmıştır. Filistin, bağımsız bir devlet olarak tanınması için uluslararası alanda çabalarını sürdürmektedir.
Filistin İsminin Anlamı ve Kökeni
Filistin ismi, Orta Doğu'da bulunan ve günümüzde İsrail ve Filistin üzerinde paylaşılan topraklara verilen isimdir. "Filistin" kelimesinin kökeni hakkında farklı teoriler bulunmaktadır. Bu teorilerden biri, bölgenin antik dönemlerdeki ismi olan "Peleshet" kelimesinden türediğidir. Bir diğer teori ise, "Filistin" isminin tarihte bölgeye egemen olan Filistin halkından geldiğidir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Filistin, "Filistin Vilayeti" olarak adlandırılıyordu. Osmanlı'nın bölgeye hakim olduğu dönemde Filistin, farklı dini ve etnik gruplardan oluşan bir coğrafya olarak tanımlanıyordu. Bu dönemde Filistin, Osmanlı İmparatorluğu'nun yönetimi altında kalmış ve çeşitli dönemlerde farklı idari yapılarla yönetilmiştir. Filistin ve İsrail arasındaki tarihi ve siyasi ilişkiler karmaşık bir geçmişe sahiptir. İkinci Dünya Savaşı sonrasında, Yahudilerin kendi devletlerini kurma talepleri ve Filistin topraklarında var olan Arap nüfusuyla çatışmalar yaşanmıştır. Günümüzde ise İsrail ve Filistin arasındaki çekişme hala devam etmektedir ve bu durum bölgede siyasi gerginliklere neden olmaktadır. - Filistin tarihi - Filistin ve İsrail ilişkisi - Osmanlı İmparatorluğu ve Filistin Filistin İsrail Filistin ismi tarih boyunca farklı dönemlerde çeşitli anlamlar kazanmıştır. İsrail ise 1948 yılında bağımsızlığını ilan ederek devlet olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Filistin Vilayeti adıyla anılan bölge, Osmanlı egemenliği altında olan bir topraktı. 1947 yılında Birleşmiş Milletler, Filistin topraklarını İsrail ve Filistin Arapları arasında bölüştürme planı önerdi. Filistin'in modern tarihinde İsrail-Filistin çatışması önemli bir yer tutar ve barış süreci hala devam etmektedir. Günümüzde İsrail ve Filistin, topraklar üzerinde çeşitli anlaşmazlıklar yaşamaktadır.
Filistin Tarihi Ve Antik Dönem
Filistin, tarih boyunca çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir bölgedir. Adının kökeniyle ilgili birçok teori bulunmaktadır. Bazı kaynaklara göre "Filistin" kelimesi, Filistin'in en eski sakinlerinden olan Filistinlilerden gelmektedir. Diğer bir teori ise "Filistin" kelimesinin “yabancıların toprağı” anlamına geldiğidir. Ne olursa olsun, Filistin'in tarihi oldukça eskilere dayanmaktadır. Filistin tarihi, antik döneme uzanmaktadır. Bu dönemde Filistin, birçok önemli medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Mısır, Sümer, Akad, Babil, Asur gibi büyük medeniyetler Filistin'e egemenlik kurmuş ve burayı kendi topraklarına katmışlardır. Özellikle Mısır'ın Filistin'i ele geçirmesi, bölgenin tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Bununla birlikte, en önemli dönemlerden biri de Osmanlı İmparatorluğu'nun Filistin'i yönettiği dönemdir. Osmanlı İmparatorluğu, 16. yüzyılda Filistin'i ele geçirerek burada uzun yıllar hüküm sürmüştür. Osmanlı döneminde Filistin'de tarım, ticaret ve kültürel faaliyetler gelişmiştir. Ancak Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasıyla Filistin'in kaderi değişmiştir ve İsrail devletinin kurulması süreci başlamıştır. - Osmanlı ve Filistin arasındaki ilişki karmaşıktır ve köklü bir tarihe sahiptir. Osmanlı İmparatorluğu'nun Filistin'i ele geçirmesiyle birlikte bölgede birçok tarihi olay yaşanmıştır. Filistin Tarihi Antik Dönem Filistin, çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nun Filistin'i yönettiği dönem önemlidir. Mısır, Sümer, Akad, Babil, Asur gibi büyük medeniyetler Filistin'e egemenlik kurmuştur. Filistin'de tarım, ticaret ve kültürel faaliyetler Osmanlı döneminde gelişmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasıyla Filistin'in kaderi değişmiştir. İsrail devletinin kurulması süreci başlamıştır.
Filistin'in İslam Dönemi
Filistin, tarih boyunca birçok medeniyetin hüküm sürdüğü bir bölge olmuştur. Ancak bu yazıda, Filistin'in İslam dönemine odaklanacağız. İslam dönemi, Filistin'in tarihinde önemli bir noktadır çünkü bu dönemde İslam dininin yayılması ve İslam topraklarının genişlemesi gerçekleşmiştir. Filistin, Hz. Muhammed'in hayatı boyunca İslam'ın merkezi haline gelmiş ve sonraki dönemlerde de İslam devletleri tarafından yönetilmiştir. Filistin'in İslam dönemi, 7. yüzyılda başlamıştır. İslam'ın hızla yayılmasıyla birlikte, Filistin toprakları da Müslüman hâkimiyetine girmiştir. Bu dönemde Filistin, tıpkı diğer İslam devletlerinde olduğu gibi İslam hukuku ve kültürüyle şekillenmiştir. Filistin'in kutsal şehirleri Mekke ve Medine'ye olan yakınlığı, bölgenin İslam'ın önemli bir merkezi olmasını sağlamıştır. Filistin'in İslam dönemi, Abbasiler, Selçuklular ve Memlükler gibi farklı İslam devletlerinin hâkimiyeti altında geçmiştir. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nun Filistin'i fethetmesiyle birlikte, bölge uzun süre Osmanlı egemenliği altında kalmıştır. Osmanlı döneminde Filistin, kutsal topraklar nedeniyle büyük bir öneme sahip olmuş ve İslam dünyasının dikkatini çekmiştir. - Filistin'in önemi ve tarihi süreçteki rolü - Filistin ve İsrail arasındaki ilişkiler - İslam'ın Filistin'e etkisi ve Filistin'deki İslami yapılar Yıl Olay 638 Müslümanlar, Filistin'i fetheder. 1516 Osmanlı İmparatorluğu, Filistin'i kontrolü altına alır. 1917 Filistin, Osmanlı İmparatorluğu'ndan İngiliz hakimiyetine geçer.
Filistin Ve Haçlı Seferleri
Filistin ve Haçlı Seferleri tarihin en ilginç dönemlerinden biridir. Haçlı Seferleri'nin amacı Kutsal Topraklar'ı ele geçirmek ve Hristiyanların denetimine almak idi. Bu süreçte Filistin, büyük bir savaş sahnesine dönüştü ve birçok tarihî olaya tanıklık etti. Haçlı Seferleri, 11. ve 13. yüzyıllar arasında gerçekleşti. Bu dönemde Avrupa'dan kutsal topraklara doğru büyük bir akın oldu. Filistin bu seferlerin merkezlerinden biri oldu. Avrupalı Haçlılar, Filistin'i almak için savaşlar başlattı, kaleleri kuşattı ve stratejik noktalarda çatışmalara girdi. Bu çatışmalar sırasında birçok tarihî kişi ve olay da ortaya çıktı. Özellikle Büyük Selçuklu İmparatorluğu ve Eyyûbîler, Haçlı Seferleri ile sık sık karşı karşıya geldiler. Kutsal Topraklar'ın kontrolü için yapılan mücadelelerde Osmanlı İmparatorluğu'nun da etkisi oldu ve Filistin'deki Osmanlı hakimiyeti uzun yıllar devam etti. - Haçlı Seferleri sırasında Filistin büyük bir savaş alanına dönüştü. - Birçok tarihî kişi ve olay Haçlı Seferleri sırasında Filistin'de yaşandı. - Filistin üzerindeki mücadelelerde Osmanlı İmparatorluğu da etkili oldu. Filistin Haçlı Seferleri dönemi Osmanlı İmparatorluğu Stratejik öneme sahip Birçok çatışmanın yaşandığı Uzun yıllar hakimiyet sürdü Kutsal Topraklar'ı içerisinde barındırır Avrupalı Haçlılar tarafından hedef alındı Mücadelelerde önemli rol oynadı
Filistin Ve Osmanlı İmparatorluğu
Filistin ve Osmanlı İmparatorluğu tarihi birbirinden ayrılmaz bir şekilde bağlıdır. Osmanlı İmparatorluğu, 16. yüzyılın başından 20. yüzyılın başına kadar büyük bir bölümünü Filistin toprakları üzerinde hakimiyet kurmuştur. Osmanlı döneminde Filistin, önemli bir geçit ülkesi olarak stratejik bir konuma sahipti, bu yüzden çeşitli savaşlar ve anlaşmazlıkların merkezi haline geldi. Osmanlı İmparatorluğu'nun Filistin'i fethetmesi, 1517 yılında gerçekleşti. Bu dönemden itibaren Filistin, Osmanlı İmparatorluğu'nun bir eyaleti haline geldi ve ülkenin yönetimi İstanbul'daki Osmanlı merkezi otoritesine bağlı hale geldi. Osmanlı yönetimi altındaki Filistin, dönemin en karmaşık siyasi ve sosyal yapılarından birine sahipti. Farklı etnik gruplar, dinler ve kültürler bir arada yaşamaktaydı. Filistin'in Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki önemi, hem dini hem de stratejik açıdan büyük bir rol oynadığından kaynaklanmaktadır. Filistin, İslam dininin üçüncü kutsal yerlerine ev sahipliği yapmasıyla dikkat çekmektedir. Mescid-i Aksa ve Kudüs, İslam dünyası için en önemli mabedlerden biridir. Ayrıca, Osmanlılar için de Filistin, kutsal topraklara hakim olma ve Müslümanların kutsal yerlere erişimini kontrol etme anlamında büyük bir öneme sahipti.
Filistin Modern Tarihi Ve Siyasi Gelişmeler
Filistin'in modern tarihi ve siyasi gelişmeleri, son yüzyılda bölgede yaşanan karmaşık ve çalkantılı olayları kapsar. Filistin ve İsrail arasındaki uzun süreli çatışma, Filistin'in modern tarihine damgasını vurmuştur. İsrail'in 1948 yılında kurulmasıyla Filistin halkı büyük bir toprak kaybı yaşamış ve mülteci durumuna düşmüştür. Bu süreç, Filistin halkının hala devam eden büyük bir sorunudur. Bu süreç öncesinde Filistin toprakları, Osmanlı İmparatorluğu'nun egemenliği altındaydı. Osmanlı döneminde Filistin, dini ve kültürel açıdan büyük bir öneme sahipti. Kutsal topraklar olarak kabul edilen bu bölge, hem Müslümanlar hem de Hristiyanlar için büyük bir öneme sahipti. Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasının ardından, Filistin bölgesi İngiltere'nin mandası altına girmiştir. İngiltere'nin Filistin manda yönetimine geçmesi, Filistin halkında büyük bir direniş ve bağımsızlık arzusu yaratmıştır. Filistin, İngiliz yönetimine karşı çeşitli isyanlar gerçekleştirmiştir. Bunun sonucunda Birleşmiş Milletler, Filistin'in bağımsızlığını destekleyen bir plan hazırlamıştır. Ancak bu plan, Filistin ve İsrail arasında yeni bir çatışma döneminin başlamasına neden olmuştur. - Özetle, Filistin'in modern tarihi ve siyasi gelişmeleri, bölgede yaşanan karmaşık ve çalkantılı olayları içerir. İsrail'in kuruluşu ve Filistin meselesi, bölgede hala devam eden bir sorundur. Osmanlı dönemi ve İngiliz mandası ise Filistin'in modern tarihinde önemli bir yer tutmaktadır. Filistin Tarihi Filistin ve İsrail Osmanlı ve Filistin Filistin'in tarihi, antik dönemlere kadar uzanır ve büyük medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Filistin ve İsrail arasındaki çatışma, uzun süredir devam etmektedir ve Filistin halkı büyük toprak kaybı yaşamıştır. Osmanlı döneminde Filistin, dini ve kültürel açıdan büyük bir öneme sahipti ve bölgede barış ve istikrar hakimdi. Read the full article
0 notes
Text
Yahudi varlığı "İsrail", 5 Haziran 1967'de Altı gün Savaşları'nın başlangıcı olarak kabul edilen baskınla Arap ülkelerinin bütün hava kuvvetlerini neredeyse yok etmiştir. Savaştan sonra ise Müslümanların ilk kıblesinin bulunduğu Kudüs işgal edilmiştir. Savaştan sonraki ilk haftada yaklaşık 200 bin Yahudi yani o zamanki nüfusun onda biri bu yeni ele geçirilmiş topraklara, özellikle de Doğu Kudüs'e hücum etti. 1967'nin en önemli sonucu Filistinlilerin topraklarından kovulması ve çözülmesi giderek güçleşen mülteciler ve Kudüs sorunun ortaya çıkmasıydı. 1967'de yaklaşık 250 bin Filistinli mülteci durumuna düştü. Yine bugün Filistin'de müslümanlar yahudi varlığı "İsrail" tarafından zulümlere maruz kalmaktalar. Şu da bir gerçektir ki Kudüs İslam'ın, müslümanların! Hilafet'in ikamesiyle Allah nusretini gönderecek ve Kudüs İsrail'e yalnızca mezar olacaktır!
#sömürge#sömürgecilik#tarihtebugun#tarih#tarihenot#tarihçi#tarihi#tarihnotlari#siyaset#zulüm#zalim#mazlum#filistin#mescid i aksa#islamiyet#islam devleti#islami#islam#tevekkül#tevhid#ibadet#şeriat#halife#hilafet#sistem#sünnet#peygamber#allahﷻ#la ilaha illa allah#allahuekber
19 notes
·
View notes
Text
Mescid-i Aksa
Mescid-i Aksa Mescid-i Aksa, Süleyman Peygamber’in yaptırdığına inanılan kutsal mabet. Dört büyük dinin mensuplarınca kutsal kabul edilen Mescid-i Aksa Filistin topraklarında bulunmaktadır. Müslümanların da kutsal kabul ettiği yer ilk kıble olarak bilinmektedir. Yapı Kudüs’ün doğusundaki Eski Şehir bölgesinde, Tapınaklar tepesi olarak bilinen alandadır. Bu alanın yüzölçümü yaklaşık 144 dönüm…
View On WordPress
#Mescid-i Aksa#Mescid-i Aksa nerededir#Mescid-i Aksa&039;nın Tarihi#Mescid-i Aksa&039;yı kim yapmıştır?
0 notes
Text
📌 Mescid-i Aksa baskını sırasında hoparlörden tarihi bir çağrı yankılandı.
"Ya Rabbi! Selahaddin nerede? Selahaddin nerede? Bize Selahaddin’ini gönder. Biz direnenleri zalimlerin insafına terk etme!
Canımız kanımız Aksa’ya feda olsun.❞😥😪
3 notes
·
View notes
Text
*KUDÜS BİZİM NEYİMİZ OLUR?*
Üç beş arkadaş oturuyor sohbet ediyoruz. Hepimizin tanıdığı Osman dayı yanımıza yanaştı ve;
- Ne olacak bu Kudüs işi? diye sordu.
Ben de;
- "Otur Osman dayı, ben sana bir şey sorayım, senin cevabına göre Kudüs’ü konuşalım!" dedim.
Oturdu;
- "Osman dayı Kudüs senin neyin olur?" diye sordum.
Şaşırdı...
- Ne demek neyin olur? Kutsal bir yer orası... Peygamberimiz ordan miraca çıktı, orda Mescid-i Aksa var, Hacer-i Muallak taşı var, bizim ilk kıblemiz Mescid-i Aksa'dır vs, vs...
- Evet böyle düşünüyorsan orası için savaşmalı, mücadele etmel,i uğrunda ölmeli ve öldürmelisin ama, benim için seninki kadar önem arzetmiyor, çünkü bu anlattıklarını önce din, sonra tarihi hakikatler doğrulamıyor, dedim.
- Sen, Mirac'a ve oradaki Mescid-i Aksa'ya inanmıyor musun?
- İnanıyorum, ama bu inanış Kudüs’le ilgili değil...
İstersen şöyle başlayalım sonra ne diyeceksen de, tamam mı?
- İstersen şurdan başlayalım...
Osman dayı, Araplar ve Yahudiler kardeş çocuklarıdır. Araplar; Hz.İbrahim'in oğlu İsmail nesli, Yahudiler ise Hz.İbrahim'in oğlu İshak neslidir. Babaları bir, anneleri ayrıdır.
İlk kıblemiz denince insanlarda sanki orda bir "Camii veya Mescid” varmış gibi düşünce oluşuyor değil mi? Halbuki öyle değil, orda bir Mescid veya Camii yok. Peki ne var? Beytü’l Makdis yani "Süleyman Mabedi" var...
Arapların, Beytü’l Makdis dedikleri yer, MÖ takriben 957 yıl evvel Hz.Süleyman’ın inşaa ettiği bir mabed...
Fakat bu mabed tarihi süreçte çok kez yıkılmış, tahrip edilmiştir, iki kere de tamamen yıkılmıştır. İsra sûresinde Üzeyir (a.s) anlatılırken bu ilk yıkılış da anlatılır.
Nabukadnezar tarafından yıkılıp halkı da esir, köle olarak Babil’e götürülür. Daha sonra Persliler Babil’i işgal edip, Yahudileri serbest bırakırlar onlar da tekrar Kudüs’e gelip 25 yıllık bir çalışma ile Süleyman mabedini inşaa ederler.
İkinci tamamen yıkılış Roma generali Titus tarafından MS 70 yılında gerçekleşir. Süleyman Mabedi tamamen yıkılır. Kudüs’ü çevreleyen bugün 'Ağlama duvarı' denilen bir sur parçası kalır.
Hz. Ömer Kudüs’ü aldığında Süleyman Mabedinin yeri moloz ve çöp toplama yeri olarak kullanılıyordu. Hristiyanlar bunu özellikle yahudileri aşağılamak için kasten yapmışlardı. Ömer namaz kılmak ister, kiliseyi önerirler, uygun bulmaz oradaki çöp ve moloz yığını kendi de çalışarak temizler ve orda namaz kılar, küçük bir de mescid inşaa eder.
Ömer’den çok sonra Emevi Halifesi Abdülmelik bin Mervan oraya peygamberimizin Burak’ı bağladığı(!) taş üzerine (Hacer-i Muallak) bir Camii yaptırır. Kubbet-üs Sahra (Hz. Ömer Camii de) denilen Camii'yi yaptırır.(687-691)
Ondan sonra da A.Melik Mervan’ın oğlu Velid de bu gün Mescid-i Aksa denilen Camiiyi yaptırır.(715)
Yani, peygambere ziyaret ettirilen, kapısı penceresi saydırılan, diğer peygamberlere namaz kıldırdığı, Mescid-i Aksa diye hadislerde anlatılan bir yer ve yapı mevcut değil...
Emeviler, Mekke’de ve Medine’de hilafetini ilan eden Abdullah bin Zübeyr'e, hacca gidenlerin biat etmelerini engellemek için Kudüs ve Şam’ı öne çıkaran hadis üretmişler, "Kubbet-üs Sahra’yı da Kabe’ye alternatif" hale getirmişlerdir.
“Hacer’ül-Esved” yerine, “Hacer-i Muallâk” ön plana çıkardılar. Tüm bunları Emevî saltanatının meşruiyetini ve devamını sağlamak için yaptılar.
Müslümanların yanında Yahudiler için de kutsal olan bu taş; onların arasında "Başlangıç kayası" veya "Köşe taşı" olarak adlandırılmaktadır. Onlara göre, Kudüs mabedinin merkezi bu kayayı çevreleyen binadır. Mesih’in dünyaya indiği süreçte insanları bu kayanın üzerine çıkarak yönlendireceği inancına sahiptirler.
- Şimdi diyeceksin ki İsra ve Miraç ne?
İsra: Gece yürüyüşü demek...
Mescid-i Aksa: En uzak mescid demek...
Bunun Kudüs’te adı verilen yer olmadığı aşikar...
İki türlü değerlendirenler var...
1- Bu mescid 7. Kat semadaki Kuran’ın bahsettiği Beytül Mamur ve yerdeki Kabe’nin gökyüzündeki yeridir.
2- Harem sınırlarında Cirane vadisinde bulunan Mescid-i Aksa adlı bir küçük yapıdır. Mekke’ye 8-9 km mesafededir.
İsra ise; Peygamberin sağlığında bir gece bu yapıya gidip gelmesinden ibarettir. diye kabul edenler var.
Miraç bedenen oldu diyen de var, ruhen oldu diyen de... Rüyada oldu diyen de var, hiç olmadı, böyle bir şey yok diyen de...
Osman dayı, Kudüs kimin? Kuran’da anlatılan İsrail oğullarının firavunların esaretinden Hz. Musa tarafından kurtuluşu ve Nil’i yarıp geçmeleri İngiltere’ye, Fransa’ya gitmek için değil Kudüs’e gitmek içindir. Yani Kudüs onların da yeri...
Dahası; bizim geleneksel külliyat, Mescid-i Haram (Kabe) ve Mescid-i Aksa (Kudüs) arasındaki Kudüs’e kadar olanın ayetle sabit olduğunu, reddinin 'küfür' olduğunu, Kudüs ten gökyüzüne yükselişin hadis ile sabit olduğunu reddinin bir şey gerektirmediğini yazar...
Fesuphanallah!
Yerdeki işleri Allah, yukarıda uydurulan yakıştırılan şeyleri de Peygamber bildiriyormuş.
Şimdi, Atatürk ve cumhuriyet ile ilgili pankart ile maça çıkanlar spora siyaset karıştırılması ile suçlanırken, "Kudüs kırmızı çizgimiz!" diye tüm maçlara pankartla çıkıldı. Ülkemizin hali bu...
Ayrıca; Yunan 18 adamızı işgal etti, hükümetin, yandaş medya ve koyunların çıtı çıkmadı. Araplar herşeyi hak ediyor, ama Mescid-i Aksa belimizi büküyor...
Karabağ, Kerkük, Talefer, Kırım, Kıbrıs, Musul, Doğu Türkistan vs yerler için kıçını kıpırdatmayanlar dinselleştirilmiş Kudüs için sokaklarda 'Cihat' çağrılarında...
- Kabe bu gün ABD kuklası rejimin elinde, orayı kurtarmak isteyen yok, varsa yoksa Kudüs!
- Osman dayı, şimdi ne yaparsan yap, ben diyeceklerimi dedim.
Osman dayı yüzü allak-bullak bir halde;
- "Ben bunları camide desem beni taşa tutarlar." dedi ve gitti...
2 notes
·
View notes
Photo
Kudüs valisi Kara Mustafa Paşa’nın yazdırdığı, Farsça kelime manalı yazma Kur'an-ı Kerim, 1705.
(Mescid-i Aksa Müzesi)
105 notes
·
View notes
Photo
🕌KUDÜS - MESCİD’İ AKSA ZİYARETİ 19-22 MAYIS 2022 TARİHLERİNDE PEYGAMBERLER VE NEBİLER DİYARI / PEYGAMBER’İN MİRASI KUDÜS 4 GÜN / 3 GECE KUDÜS TURU CUMA NAMAZI MESCİD-i AKSA'DA Uçuş : Türk Havayolları, yurtiçi aktarmalar ücretsizdir Gidiş : 19 Mayıs 2022 SAW / TLV 07:05 / 09:00 Dönüş : 22 Mayıs 2022 TLV / SAW 20:50 / 22:45 Konaklama : 4 Yıldızlı Yürüme Mesafesi Oteller (National Hotel, New Capitol Hotel v.b.) Pansiyon : Sabah Kahvaltısı ve Akşam Yemeği Dahildir İkili Oda'da Kişi Başı Fiyat : 750 USD Tekli Oda Fiyatı : 950 USD Son Başvuru Tarihi : 29 Nisan 2022 Fiyata Dahil Olanlar; + Lüks otobüslerle tüm gezi ve transferler dahil + Tüm müze ve ören yeri giriş ücretleri dahil + Vize dahil + Rahmet Turizm Türkçe Rehberlik Hizmeti + Zorunlu Seyahat Sigortası (Covid Dahil) Fiyata Dahil Olmayanlar; - Öğle Yemekleri - PCR Testleri - Kişisel Harcamalarınız * Tura katılım için Covid aşısı olma zorunluluğu yoktur. (Rahmet Turizm Bolu Şubesi) https://www.instagram.com/p/Cbx3HGescms/?utm_medium=tumblr
0 notes
Note
İsrail-Filistin meselesin de ölenlere üzülüyorum ama umrumda değil yıllardan beri Kerkük,Doğu Türkistan,Telafer,Urumçi...
Gibi yerlerin hangisine ses çıkardılar. Aksine Türk ne taraftaysa tam karşısında durmayı tercih ettiler. Bizim onların desteğine ihtiyacımız yok arabın da yahudinin de canı cehenneme benim tarafım Türkten yana sizinde öyle olsun. Din kisvesi adı altında bizi bize unutturdular yahudinin yanında durmak isteyen, arabın yanında durmak isteyen işte kapı orada.
Dediğinizi anlıyorum fakat bir şey yanlışsa ortada yanlış olduğu söylenilmeli. Bu yanlış ırklara bakmaz demek istediğim bu. Doğu Türkistan'da yapılana toplum olarak bu kadar karşı çıkmayıp bu mevzuya karşı çıkmamız ile kıyaslıyorsunuz. Bu kıyaslamayı yaparken bunu unutan insanlar yani halkımızın bilinçsizliği yerine Arap halkı olduğu, biraz da tarihi seyir içinde Arapların bize yamuk yapmasının öfkesini umurumda değil olarak çıkarıyorsunuz gibi geldi. Bunun yanında sizin gibi koyu bir Türk milliyetçisiyim. Her yerde Türk'ün bayrağı dalgalansın isterim ve temennim de bu. Toplum olarak çok da milliyetçi bir kesime sahip değiliz. Yani üstünlük ancak takvadadır hadisi üzerine şekillenen bir dindar kesimimiz var bu bir gerçek. Bu yüzden çoğu ehli tarikat ya da mutaassıp kesim Türk milliyetçisi tavrını ırkçı bularak geri plana koyar. Bundan dolayı da Doğu Türkistan,Telafer, Urimçi gibi yerlerden çoğunun haberi olmaz. Olsa dahi dua eden buyurur çok da ses çıkarayım olayı olmadan Allah yardımcıları olsun denir. Bu bir gerçektir yalan yok. Yani Türk toplumunun çoğunluğunu ne oluşturuyorsa karşı çıkılan tavır da ona göredir. Bu Filistin meselesinde ise göz göre insanlar öldürülüyor ve kimse bir şey yapamayıp seyirci oluyor. Bunun yanında Müslümanlar olarak Mescid-i Aksa için ağzımı açınca önemli diyoruz. Ama korumak için sadece seyirci kalıyoruz. Ordaki insanlar bir nevi hem kendi hem de bizim için orda ölüyorlar. Bu en başta vicdani bir mesele olarak görülmeli diye düşünüyorum.
1 note
·
View note
Photo
GAZİANTEP - Filistin'e destek amacıyla Gaziantep Kalesi'nde ışık gösterisi yapıldı İsrail'in Mescid-i Aksa ve Doğu Kudüs'te Filistinlilere yönelik saldırılarını protesto etmek amacıyla tarihi Gaziantep Kalesi'nde ışık gösterisi düzenlendi. #gaziantep #Araban #islahiye #karkamış #nurdağı #şahinbey #şehitkamil #nizip #oğuzeli #Yavuzeli #haber #takip #gaziantephaber BEĞEN - PAYLAŞ - TAKİP ET - KAYDET https://www.instagram.com/p/CO04b5nBjnc/?igshid=jml5r9rpke0m
#gaziantep#araban#islahiye#karkamış#nurdağı#şahinbey#şehitkamil#nizip#oğuzeli#yavuzeli#haber#takip#gaziantephaber
0 notes
Text
El-Mescidü’l-Aksâ Saldırısı
Literatürlerde; Asıl adı Ârâmîce Beth makdeşa, İbrânîce Beth ha-Mikdaş ve Arapça Beytülmakdis olup “mukaddes ev” denmektir. İlk kuruluşundan beri taşıdığı bu ad sonradan şehrin tamamını kapsamına almıştır (Anonymous, 2021). İsrail’in, Müslümanların ilk mescidi olan Mescidi Aksa’ ya saldırısı kısa vadede düşünülen bir saldırı değildir. Peygamber efendimizin Miraç’a yükseldiği yerdir. Kubbet-ül Sahra mübarek bir yerdir. Filistin topraklarında, İsrail’in yerleşim yerlerini arttırması, İsrail’in bu bölgeyi açık bir hapishaneye çevirmiş bir girişim olarak dikkat çekmektedir. Bu saldırı iç politikaların zorlamaları eşliğinde, ABD’nin TRUMP döneminde verdiği desteklerle yönlendirilen, İsrail saldırganlığını arttırmış durumdadır. Başka ülkelere soykırım masallarıyla dil uzatan ABD, Ortadoğu’dan elini çekmemektedir. İsrail başkenti olarak Kudüs’ün tanınmaya çalışılması, İsrail’in saldırganlığını arttırmıştır. Esas soykırım; insanların kimlikleri ile oynamaktır. Bugün Filistinliler yok sayılmakta, evlerinden çıkarılmakta, ABD’nin bölgede ki bazı Arap ülkelerini yönlendirmesi ile Filistin’i yalnız bırakılmaktadır. Arap dünyası, Filistin toplumuna yeterince sahip çıkmamıştır. Bu meselede “Türkiye’nin Çabas��” dışında, yapılan bu saldırıya Arap ülkelerinden yeterince tepki verilmemektedir. BAE; İsrail limanlarına ortak olarak İsrail ile ilişkilerini arttırmıştır. BAE’nin bu ticareti, Arap Ülkeleri’nin Filistin meselesindeki duruşunu gösteren bir turnusol kâğıdıdır. BAE’nin Türkiye karşıtı durumunun temelinde de ülkemizin Filistin’in haklı davasındaki tutumu belirlemektedir. Mescid-i Aksa, Şam Kapısı ve Şeyh Cerrah mahallesinde Filistinlilere yönelik saldırılarda 178 kişinin yaralanması, mübarek Ramazan ayında bizleri derinden üzmüştür. Cenabı Allah; Filistin’de zulme uğrayan Müslüman kardeşlerimize yardım etsin. Duadan başka elimizden başka bir şey gelmiyor. “Kadir geceniz mübarek olsun”. Sağlıcakla kalın. Literatür Anonymous, 2021. El-Mescidü’l-aksâhttps://islamansiklopedisi. org.tr/mescid-i-aksa. Alıntılanma Tarihi: 07.05.2021. Prof.Dr.İNANÇ ÖZGEN Fırat Üniversitesi Biyomühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Yazarın Tüm Yazılarını Görmek İçin TIKLAYINIZ Read the full article
#köşeyazıları#kritikyazılar#makaleler#Pfizer-BioNTechAşısı#Pfizer-BioNTechAşısınınYanEtkileri#profdrinançözgen#profdrinançözgenyazıları
0 notes
Text
Her Boyayı Boyadık, Bir Fıstıki Yeşilimiz mi kaldı?
Susayım siyasi paylaşımlara karışmayayım diyorum ama siz arının kovanina çomak sokmadan durmuyorsunuz ki...
Yarabbi bütün dertleri hallettik. Hiç bir derdimiz kalmadıda, Ayasofya yı ibadete açmak mı kaldı?
Devlet Bey sen 1999 dan 2002 ye kadar neden açmadın?
Ya sen, Dünya lideri, Büyük Reisim, 2002 den 2020 ye kadar neden hiç aklına gelmedi?
O günden Bu güne kadar dillendirmedin de, durdun durdun da, Neden bu gün aklına geldi..?
Bütün camileri covit -19 yüzünden ibadete kapatıp en steril yer, en güzel ibadet yeri Ayasofya mı kaldı?
Bu deli soruları sorarken sen, hemen Ayasofya'nın yanı başında Sultan Ahmet Camisi ni cemaatle doldurdun mu?
Yoksa insanları ibadetten soğutup bu camileri boşaltın da insanlar cami yerine tarihi kiliseyi mi doldursun diyorsun?
Çünkü artık cami cemaatine de, imama da, müslüman din adamınada sayenizde güven kalmadı?
Aslinda Ayasofya yı ibadete açmanızı destekliyorum...
Çünkü içindeki sfenksleri, mozaikleri, resimleri, heykelleri seyrederek namaz kılmak daha eğlenceli olur...
Mutlaka Allah bütün günahları af eder de eğlenceli namaza kaç sevap yazar diyanet işleri başkanı size fetvasını mutlaka vermistir...
Yoksa sizde mi o mozaik resimlerin üzerlerini sıvayacak, heykelleri kiracak yada hıristiyan tablolarını kaldiracaksıniz..?
Bir söz vardır... BÜTÜN RENKLER TAMAM BİR FISTI Kİ YEŞİLİMİZ EKSİKTİ sizde şimdi onu buldunuz o da tamam oldu...
Durmak yok yola devam...
Sosyal mesafe yüzünden namaz kilacak yer kalmadı da Ayasofya yı şimdi Cami mi yapmak aklımıza 18 yıl sonra geldi?
Yoksa israilden talimat aldık da , "Sen Ayasofya yı Cami yapacağım de... Bende MESCİDİ AKSA YI Havra yapayım mı?" dedi birileri..?
Sana Ayasofya yı cami yaptırmazlar ama senin bu çıkışın Mescid-i Aksa'yı Havra yaptırır...
Yoksa kar topu gibi eriyen yandaşları 18 sene sonra son bir gayretle dini siyasete alet edip toplamaya mı bu çaban gayretin?
Yazık çok yazık...
Şimdi bazı enbesiller beni Ayasofyanın cami yapılmasına karşı olduğumu söyleyip, birde dinsiz ilan ederler...
Bilmezler ki bu dini siyasete alet etmektir. BÜYÜK bir oyun dur...
Gayrimuslimlerin işine yarar...
Müslümanın elindeki olanıda aldırır...
Allah sizi bildiği gibi yapsın müstahakınızı versin...
Mevlüt kaleli
0 notes
Text
Kudüs ve Kutsal Topraklar Kültür Turu (Etkinlik)
PROGRAM: Butik turumuz 24 kişi ile sınırlıdır
1.Gün 8 Haziran Pazartesi Tel Aviv Ben Gurion Havalimanı-Kudüs
THY 06.45/11.00 uçuşuyla havalimanında karşılanma ve Kudüs’e geçiş. Kudüs’de ilk ziyaret noktamız, şehrin en yüksek (800m) ve bir o kadar önemli noktası Zeytin Dağı. buradan Kudüs’ü panoromik olarak görebileceğiz. Selman-ı Farisi, (İslamiyet’i kabul eden İran asıllı ilk sahabe) ve Rabiatü’l Adeviyye, (Basralı ünlü Müslüman, kadın sufi) türbeleri de burada. Ardından Zeytin Dağı’nın yamacında Gethsemane’ye devam ediyoruz. Yapımı 1924 tamamlanan Tüm Milletler Kilisesi’ni ziyaretimizin ardından Zion Tepesi’ne çıkıp Kudüs’ün kurucusu Hz.Davud’un mezarını ziyaret ediyoruz. Yine Zion Tepesi’nde Hz. İsa’nın havarileri ile son yemeğini yediği Son Yemek Odasını’da gördükten sonra Eski Kudüs’e yöneliyor ve Kanuni Sultan Süleyman’ın yaptırmış olduğu sur kapılarından eski şehre giriyoruz. Yahudiler için kutsal sayılan Ağlama Duvarını gördükten sonra
Mescid-i Aksa, Ömer Camii ve Kubbet’üs Sahra’yı, ziyaret ediyoruz. Muallak Taşı’nı, Burak Mescidi, Mervan Camii’ni gördükten sonra, Hz. İsa’nın eziyetli son yürüyüşünü yaptığı Via Dolorasa (Çile Yolu) yolundan geçerek, Hristiyan aleminin en kutsal kilisesi sayılan Holy Sepulcher (Kıyamet) Kilisesi ziyaretlerimizle eski şehirdeki ziyaret alanlarımızı tamamlıyoruz ve otelimize geçiyoruz. Akşam yemeğimiz otelimizde açık büfe. Konaklama: Kudüs
2.Gün 9 Haziran Salı Kudüs-El Halil (Hebron)-Betlehem (Beytüllahim)-Kudüs
Sabah kahvaltımızın ardında aracımızla Filistin Ulusal Yönetimi’ne ait bölgeye geçerek yaklaşık bir saatlik yolculukla El Halil’e varacağız. Halilurrahman Camii’nde Hz. İbrahim, Hz. İshak,Hz. Yakup ve Hz. Yusuf Peygamberler’ in ve hanımlarının kabirlerini ziyaret edeceğiz. Ardından yine Filistin Ulusal Yönetim bölgesinde yer alan Betlehem’e geçiyoruz. Burada Hz. İsa’nın doğduğu mağaranın bulunduğu Kutsal Doğuş Kilisesi ve Aziz Katerina Manastırı’nı ziyaret ediyoruz. Gezimizi tamamladıktan sonra Kudüs’e dönüyoruz. Akşam yemeğimiz otelimizde açık büfe. Akşam isteyen misafirlerimiz Mamilla veya Eski Tren İstasyonu bölgesinde keyifli vakit geçirebilir. (Taksi ile 2-4 km mesafesinde 15-20 Şekel (1 Şekel=1,76 TL) Konaklama: Kudüs
3.Gün 10 Haziran Çarşamba Kudüs-Ölü Deniz (Lut Gölü)-Eriha (Jericho/Ceriko) -Taberiye (Tiberias)-Nasıra (Nazareth) Sabah kahvaltımızın ardından aracımızla Yehuda Çölü güzergahında Ölü Deniz’e hareket ediyoruz. Yol üzerinde Hz. Musa Külliyesi’ni ziyaret ettikten sonra aracımızla Dünya tarihinin en eski şehirlerinden biri Eriha’ya varıyoruz. Eriha hakkında alacağımız bilgiler sonrasında Lut Gölü/Ölü Deniz bölgesine hareket. Deniz seviyesinden 400 m. aşağıda bulunan, Lut kavminin yaşadığı Sodom ve Gomore şehirlerinin helak olup altında kaldığı anlatılan Lut Gölü’nde yüzmeye vakit ayırıyoruz. Değişik bir deneyim bizleri bekliyor. Plajdan ayrıldıktan sonra Kuzeye doğru yolculuğumuz Ürdün Vadisi’ne paralel olarak vadi sınırı boyunca yaklaşık iki saat sürecek. Hz.İsa’nın Peygamber olduğu ve ilk mucizelerin yaşandığı Taberiye şehri ve Taberiye Gölü’ne (Galilee / Cemile denizi) varıyoruz. Taberiye şehrinde kısa bir gezinti yapıyor ardından Hz. İsa’nın Havarileri’ne vaaz verdiği Sonsuz Mutluluk Tepesi’ne çıkacağız. Buradan tüm bölgeyi panoromik olarak görme şansımız olacak. Gezilerimizin ardından Nasıra’ya geçiyoruz. Akşam yemeği otelimizde açık büfe. Akşam isteyen misafirlerimiz Nasıra merkezde vakit geçirebilir.
(Taksi ile 3-4 km mesafede) Konaklama: Nasıra
4.Gün 11 Haziran Perşembe Nasıra-Hayfa-Akka-Tel Aviv
Otelimizde alacağımız kahvaltının ardından Nasıra’da Meryem Ana’ya Melek Cebrail’in Hz. İsa’ya hamile olduğu müjdesinin verildiği Meryem’in Evi’nin üzerine inşa edilen ve orta doğunun en büyük kilisesi olan Müjde Kilisesi’ni ziyaret edeceğiz. Nasıra gezimizin ardından Hayfa şehrine geçiyoruz. Burada ilk durağımız Bahai Bahçeleri ve Tapınağı. 19.yy da İran’da Bahaullah tarafından kurulan insanlığın kutsal birliğine odaklanan Tek Tanrılı Dinin Kurucusu Bahaullah İran’dan sürgün edilince Osmanlı’ya sığınmıştır. Oğul Abdul Baha’nın önderliğinde gelişen dinin en güzel eserleri burada bulunmaktadır. Buradaki ziyaretlerimizi tamamladıktan sonra Akka’ya doğru yola çıkıyoruz. Hz. Ömer’in 638 yılında kurduğu şehirde, Akka Kalesi, Haçlı Seferlerin’den kalma tüneller, Osmanlı döneminde kalma olan El Cezar Camii, Osmanlı Kalesi, Han el-Umdan ve yüzlerce çeşit baharatların satıldığı T��rk Çarşısı’nı göreceğiz. (Şehirde Camii ve diğer eserler o dönemdeki müsaitlik durumuna göre ziyaret edilebiliyor.) Gezimizi tamamladıktan sonra Tel Aviv’e geçiyoruz. Yolculuğumuz Akdeniz kıyısı boyunca bir saat sürecek. Akşam yemeğimiz otelde. Akşam isteyen misafirlerimiz Tel Aviv sahil boyunda/Tel Aviv Liman bölgesinde keyifli vakit geçirebilirler. Konaklama: Tel Aviv
5.Gün 12 Haziran Cuma Tel Aviv-Yafa-İstanbul
Otelde kahvaltının ardından odalarımızı boşaltıyor ve Tel Aviv turumuza başlıyoruz. Unesco listesindeki Beyaz Tel Aviv evleri, 1930’lu yıllarda modern akım etkisi ile inşaa edilen Bauhaus mimarisi evleri, Tel Aviv’in en ünlü caddesi Rotschild, 1906’da ilk kurulan mahallesi Neve Tsedek, Osmanlı döneminden kalma Hicaz Yolu üzerindeki tren istasyonu, göreceğimiz noktalar. Tel Aviv turumuzun ardında Eski Yafa’ya geçiyoruz. Yaklaşık 5000 yıllık bir tarihe sahip tarihi şehrin sokaklarını keşfederken, Abdülhamit saat kulesi, Valilik Sarayı, Tarihi Liman, Çarşı ve eski evler gezi noktalarımız olacak. (Zamanımız olursa isteyenler için denize girme fırsatı) THY 16.35 /20.00 uçağıyla dönüşe geçiş.
FİYATA DAHİL OLAN HİZMETLER:
THY İstanbul-Tel Aviv-İstanbul gidiş-dönüş ekonomi sınıfı uçak bileti ve vergiler (Millerinizle acentemizden alabilirsiniz 200 usd. fiyattan düşülecektir.)
Havalimanı transferleri
2 Gece Kudüs New Capitol Otel vb konaklama (Yarım pansiyon açık büfe, Eski Kudüs’e yürüme mesafesinde)
1 gece Nazareth Golden Crown vb YP açık büfe otel konaklama
1 gece Telaviv Seanet Hotel vb YP açık büfe otel konaklama
Programdaki tüm turlar
Giriş ücretleri
Bölgedeki ulaşımlar
Günlük kiş başı 1 şişe su
Türkçe tur lideri ve yerel rehberlik
Seyahat Sigortası
Vize (Yeşil pasaport ve vize muafiyeti olan pasaport sahipleri 15 $ eksik ödeme yaparlar)
Tüm bahşişler
FİYATA DAHİL OLMAYAN HİZMETLER:
Kişisel harcamalar
Otel ekstraları (Telefon, oda servisi, kuru temizleme vb)
Yurt dışı çıkış harcı
Yemeklerde alınacak her türlü kapalı içecekler
Turlarda öğle yemeği
Kesin rezervasyonda hakkında:
Katılmaya karar veren misafirlerimizin 21 Şubat Cuma’ya kadar iki kişilik odada kalacaklar asgari 270 USD, tek kişilik odada kalacaklar asgari 375 USD ödeyerek rezervasyonlarını kesinleştirebilirler.
Acente olası otel değişikliğinde aynı standartta otel vermekle yükümlüdür.
Vize için gerekli belgeler ve izinler:
Pasaport fotoğraflı sayfa görüntüsü (en az 7 ay)
Nüfus cüzdan önlü-arkalı görüntü
Meslek
Gidilen diğer ülkeler
İsrail’e daha önce gittiniz mi?
Evli / Bekar durumu
Oteller:
NEW CAPITOL HOTEL v.b.
https://www.booking.com/hotel/il/new-capitol.tr.html
GOLDEN CROWN NAZARETH HOTEL v.vb.
https://www.booking.com/hotel/il/golden-crown-nazareth.tr.html
Notlar :
*Programda belirtilen oteller standartları bakımından aynı olmak kaydı ile değiştirilebilir.
*Rezervasyon esnasında kesinlikle Koltuk Numarası sözü ve garantisi verilemez.
*Program akışı rehber tarafından belirlenir.
*Rehber gerekli gördüğü takdirde, zamanlama ve program akışı konusunda değişiklik yapma hakkına sahiptir
*Program yoğun ve tempoludur. Ülkeden kaynaklı sorunlar, hava şartları, yol, trafik yoğunluğu vb. durumlara göre rehber programda değişiklik yapmak konusunda yetkilidir. Gerektiğinde programdan eksiltmeler veya eklemeler yapabilir.
* Acentemiz, havayolları ile yolcularımız arasında aracı konumunda olup, 28.09.1955 Lahey Protokolüne tabidir. Uçuş öncesinde uçuş detayları değişebilir, tüm saatlerin hareket tarihlerinden 48 saat önce teyit edilmesi gerekmektedir. Yolcularımız saat değişikliği riskini bilerek ve kabul ederek turu satın almıştır. Uçak seferlerinde oluşabilecek rötar, aksama yada iptal gibi durumlar halinde oluşabilecek zaman kaybı, tura katılamama yada geç katılma gibi durumlardan, uçağın kaçırılmasından ve bunun sonucunda oluşabilecek hizmet alınamaması gibi durumlardan acentamız sorumlu tutulamaz.
TAVSİYELER & BİLGİLER
* Pasaportunuzu havalimanına gelirken unutmayınız. Ve gezi süresince pasaportunuzu yanınızda bulundurunuz * Valizinizi bir gün önceden hazırlayınız, mümkünse büyük valiz almayınız. * Uçuştan en az 3 saat önce ISTANBUL YENİ HAVALİMANI Dış Hatlar Gidiş
THY Tel Aviv kontuarı önünde hazır bulununuz. * Tur programını dikkatlice okuyunuz ve gezi süresince yanınızda bulundurunuz. * Otele varışta otel kartviziti alınız ve yanınızda bulundurunuz * Serbest zamanlar dışında gruptan kopmayınız ve tur görevlilerini takip ediniz. Zaruret halinde tur görevlisine bilgi veriniz. * Oda terliği ve seccade bulundurunuz. Yürüyüşe uygun ve kolay giyilip çıkarılabilir ayakkabılar tercih ediniz. * Yanınızda Yaz aylarında ceket, kış aylarında ayrıca palto bulundurunuz. Hava sıcaklığı Türkiye’ den 5-6 derece fazladır. Akşam-sabah serindir. Sonbahar ve Kış aylarında yanınızda şemsiye veya yağmurluk bulundurunuz. * Mescid-i Aksa girişlerinde hanımlar ayak topuklarına kadar uzanan kıyafetler giymelidirler. * Parfüm, kolonya, traş köpüğü, makas, tırnak makası gibi eşyanızı bagaj valizinize koyunuz * Çok büyük olmamak kaydıyla video kamera ve fotoğraf makinası bulundurabilirsiniz. Havalimanında ve başka yerlerde İsrail asker ve görevlilerinin fotoğraflarını çekmeyiniz. * Havalimanı giriş ve çıkışlarda görevlilerin soru sorması halinde sakin ve sabırlı cevaplar veriniz. * Eczaneler yerel doktor reçetesi olmadan aspirin dahil ilaç vermediğinden, kullanmakta olduğunuz ilaçlar varsa yanınıza alınız. * Yanınızda Amerikan Doları bulundurun (1-5 ve 10′ luk).
* 1 USD = 3.85 İsrail Şekeli
* 1 Euro = 5 İsrail Şekeli (Döviz Büfeleri Serbest Kuru biraz daha yüksek olabilir) * Telefonunuz yurt dışından aramalara açıksa orada da kullanabilirsiniz (Tüm operatörler için geçerlidir. Arama fiyatlarını operatörünüzden öğreniniz.) * T.C Kudüs Başkonsolosluğu telefon no : 0097225910555 * T.C. Telaviv Büyükelçiliği telefon no: 0097235241101
Kaynak
0
devamı burada => https://sizekitap.com/etkinlikler/kudus-ve-kutsal-topraklar-kultur-turu-etkinlik/
0 notes
Text
Birileri KUDÜS mü dedi !
KUDÜS NASIL ELDEN GİTTİ!
OKUYUN VE NE DEMEK İSTEDİĞİMİ ANLAYIN LÜTFEN!
Yıllar önceydi, sene 1972. O zamanlar genç bir gazeteciydim. Türkiye’den bazı siyasiler ve iş adamları İsrail’e resmi ziyarette bulunuyorlardı. Biz de gelişmeleri izlemek için oradaydık. Bir sıcak mayıs akşamıydı. Her ziyarette olduğu gibi sıradan bir işti anlayacağınız.
Ziyaretin dördüncü günü bize tarihi ve turistik yerleri gezdirmeye başladılar, kafile olarak Mescid-i Aksa’ya vardık. Heyecanlanmıştım asırlık merdivenlerden yukarı çıkarken. Üstteki avluya ‘on iki bin şamdanlı avlu’ diyorlar. Yavuz Sultan Selim Han, Kudüs’e gelince bu avluda on iki bin şamdan mum yaktırmış. Koca Osmanlı ordusu yatsı namazını o mumların ışığında kılmış, adı oradan geliyor.
Avlunun kenarında biri dikkatimi çekti. Doksan yaşlarında bir adam… Üzerinde kendinden daha yaşlı bir asker üniforması; her yanı yama içinde, hatta bazı yamaların bile tekrar yamanmış olduğu bir elbise... Asırlık ağaçların gövdesindeki halkalar misali yamaları yaşını göstermeye çalışıyordu sanki.
Orada ayakta bekliyordu, sırtına zorla yapıştırılmış gibi duran hafif kamburu da olmasa dimdik duracaktı. İki metreye yakın boyu ile yaşlıydı ama bir o kadar da vakur. Şaşırmıştım.
‘Acaba bu adam bu sıcakta güneş altında neden dikilip duruyor’ dedim içimden. Bizi gezdiren rehbere sordum; ‘Ben kendimi bildim bileli her gün buraya gelir. Akşama kadar bekler. Ne kimseyi dinler, ne de kimseyle konuşur. Sadece bekler, delinin teki herhalde.’ dedi. Bu yaşta bu sıcakta sebepsiz beklemeyeceğini biliyordum. Bembeyaz sakalının hafif titremesi rüzgardan mıydı, senelerin bedene yüklediği ağır yükten mi bilemedim. Kafasında eski bir kalpak, sanki kanatlanıp gidecek bir kumru misali bekliyordu.
Konuşmakla konuşmamak arasında kararsız kaldım. Yanına yaklaştığımı fark etti, ama kımıldamadı. ‘Selamün aleyküm baba.’ dedim. Başını biraz bana doğru çevirdi, durakladı ve çatallanmış titrek bir sesle “Aleyküm selam oğul.” dedi. ‘Hayırdır baba sen kimsin, burada ne yapıyorsun?’ dedim. “Ben...” dedi titreyen bir sesle. “Ben, Osmanlı Ordusu, Yirminci Kolordu, Otuz Altıncı Tabur, Sekizinci Bölük, On Birinci Ağır Makineli Tüfek Takımı Komutanı Onbaşı Hasan’ım.” Sesinde titreme kalmamıştı. Genç bir askerin tekmil vermesi gibi tekrarladı: “Ben Iğdırlı Onbaşı Hasan’ım. Bizim bölük Cihan Harbi’nde Kanal Cephesi’nden İngiliz’e saldırdı. Cânım ordu Kanal’da yenildi. Artık geri çekilmek elzem idi. Ecdat yadigârı topraklar bir bir elden gidiyordu. İngiliz, sonra Kudüs’e dayandı, şehri işgal etti. Biz de Kudüs’te artçı bölük olarak bırakıldık.” dedi.
Osmanlılar, İngiliz girinceye kadar geçen zaman içinde mübarek belde yağmalanmasın diye oraya bir artçı bölük bırakır. Eskiden bir kenti ele geçiren devlet, asayiş görevi yapan yenik ordu askerlerine esir muamelesi yapmazmış. Zaten İngilizler de Kudüs’ü işgal ettikleri zaman halk çok tepki göstermesin diye küçük bir Osmanlı birliğinin şehirde kalmasını istemişler.
Sonra anlatmayı sürdürdü: “Bizim artçı bölük elli üç neferdi. Mütarekeden (Mondros Ateşkesi) sonra ordunun terhis edildiği haberi geldi. Başımızda kolağamız (yüzbaşı) vardı. ‘Aslanlarım, devletimiz müşkül vaziyettedir. Şanlı ordumuzu terhis ediyorlar, beni İstanbul’a çağırıyorlar. Gitmem gerek, gitmezsem mütareke emrini çiğnemiş, emre itaatsizlik etmiş olurum. İçinizden isteyen memleketine avdet edebilir, ama beni dinlerseniz sizden tek isteğim var: Kudüs bize Sultan Selim Han Hazretleri’nin yadigârıdır. Siz burada nöbeti sürdürün. Sonra halk ‘Osmanlı da gitti, bundan sonra bizim halimiz nice olur!’ demesin. Fahri Kâinat Efendimiz’in ilk kıblesini Osmanlı da terk ederse gâvura bayramdır. Siz, İslam’ın şerefini, Osmanlı’nın şanını ayaklar altına aldırmayın.’ dedi.
Bölüğümüz Kudüs’te kaldı. Sonra upuzun yıllar bir anda bitiverdi. Bölükteki kardeşler teker teker Cenab-ı Hakk’ın rahmetine kavuştu. Düşman değil de yıllar biçti geçti bizi. Bir ben kaldım buralarda. Bir ben, koca Kudüs’te bir Onbaşı Hasan.” dedi.
Alnından akan ter, gözyaşına karışıyor, kırış kırış olmuş yüzünde kendi yol bulup akıyordu. Konuşmaya devam etti: “Sana bir emanet var oğul, nice yıldır saklarım. Emaneti yerine teslim eden mi?” dedi. ‘Elbette’ dedim. Sanki Türkiye’ye haber göndermek için birini bekliyordu. “Anadolu’ya vardığında yolun Tokat sancağına düşerse Mescid-i Aksa’ya beni nöbetçi bırakıp burayı bana emanet eden kolağam Mustafa Kumandanımın yanına git. Ellerinden benim için öp ve de ki: ‘Kudüs’ü bekleyen 11. Makineli Takım Komutanı Iğdırlı Onbaşı Hasan o günden bu yana bıraktığın yerde nöbetinin başındadır. Nöbetini terk etmedi, tekmili tamamdır hayır dualarınızı beklemektedir kumandanım.’ de.” ‘Tamam’, dedim. Bir yandan gözyaşlarımı gizlemeye, öte yandan dediklerini not almaya çalışıyordum.
Nasırlı ellerine sarıldım sonra öptüm öptüm. ‘Allah’a emanet ol baba’ dedim. “Sağ olasın oğul. Bizim için dünya gözü ile o mübarek Anadolu’yu görmek mümkün değil. Var sen selam götür tanıdık tanımadık herkese.” dedi. Kafileye geri döndüm, sanki bütün tarihimiz kitaplardan canlanmış da karşıma çıkmıştı. Rehbere durumu anlattım, inanamadı. Adresimi verdim, bu askeri takip etmesini, bir şey olursa bana mutlaka haber etmesini istedim.
Türkiye’ye gelince verdiğim sözü yerine getirmek için Tokat’a gittim. Askerî kayıtlardan Kolağası Mustafa Efendi’nin izini buldum. Vefat edeli yıllar olmuştu. Sözümü yerine getirememiştim. Ardından seneler birbirini kovaladı. 1982’de bir gün ajansa geldiğimde bir telgrafım olduğunu söylediler. Rehberden gelen bir tek cümle yazılıydı: “Mescid-i Aksa’yı bekleyen son Osmanlı askeri bugün öldü.”
(Merhum Gazeteci İlhan Bardakçı’nın aktardığı hatırasından uyarlanmıştır. )" Allah'ım Kabeni Ebrehe den koruduğun gibi mescidi Aksa,yı da şerir sjyonistleden koru" dua ve niyazıyla cumanız dualarımızın kabulüne vesile olsun inşallah.
2 notes
·
View notes
Photo
SAADET BÜYÜK KUDÜS MİTİNGİ DÜZENLİYOR Saadet Partisi, 9 Şubat Pazar günü saat 14:00’te Yenikapı Meydanı’nda Büyük Kudüs Mitingi gerçekleştirecek. Saadet Partisi, 9 Şubat Pazar günü saat 14:00’te Yenikapı Meydanı’nda gerçekleştireceği Büyük Kudüs Mitingi’nin hazırlıklarına aralıksız devam ediyor. İstanbul’un 39 ilçesinde yoğun bir çalışma içerisinde olan partinin 81 ildeki teşkilatlarından da mitinge destek verilmesi bekleniyor. Öte yandan her kesimden insanın Sivil Toplum Kuruluşlarının da mitinge destek vereceği ve mitingin siyasi tarihimizin en önemli buluşmalarından birisi olacağı tahmin ediliyor. ABDULLAH SEVİM: HERKESİ MİTİNGE DAVET EDİYORUM Saadet Partisi olarak düzenledikleri Büyük Kudüs Mitingi’ne değinen Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı Dr. Abdullah Sevim, “Bu miting inanıyorum ki tarihi mitinglerden biri olacak. Bizler teşkilatımızın her kademesi ile tam manasıyla bir teyakkuz halindeyiz. 16 milyon İstanbullu kardeşimizin tamamını bu mitingden haberdar etmek ve katılımını sağlamak için organize olduk, oluyoruz. Ben bu vesile ile hangi partiye gönül vermiş olursa olsun, Kudüs sevdasında, Mescid-i Aksa sevdasında, Özgür Filistin sevdasında birleştiğimiz herkesi, istisnasız herkesi 9 Şubat Pazar günü saat 14.00’te Yenikapı Meydanı’na davet ediyorum” diye konuştu. YÜZYILIN ANLAŞMASINI TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE GÖNDERECEĞİZ! ABD Başkanı Donald Trump’ın açıkladığı “yüzyılın anlaşması” isimli plana da değinen Sevim, “Kudüs İslam’ındır. Biz Kudüs ile ilgili, Filistin ile ilgili hiçbir dayatmayı kabul etmedik, edemeyiz. Bu konudaki baskılara asla boyun eğemeyiz. Şimdi de önümüze yüzyılın anlaşması adını verdikleri bir sözde plan ile çıktılar. Bu planı, yırtıp atacak ve tarihin çöplüğüne göndereceğiz. İnanırsak başarırız. Bunu yapabilecek güçteyiz” şeklinde konuştu. https://www.instagram.com/p/B8JZ9LDguiv/?igshid=99pqi0ittu9n
0 notes