#kişilik kuramları
Explore tagged Tumblr posts
Text
Görseldeki maskeler, Antik Yunan dönemindeki tiyatrolarda kullanılırmış. O dönemde, amfi tiyatrolarda, oyuncuların yüzlerinin kolayca görünmesini sağlamak için duygulara göre ayrı ayrı maskeler kullanılmış, gülen maske, ağlayan maske gibi. Ayrıca bu maskelerin sesi yükseltme özelliğinin de olduğu söyleniyor. Bu maskelerin adı persona, İngilizcede kişilik anlamına gelen personality kelimesinin kökü de bu kelimeden geliyor. Analitik psikolojide persona sözcüğü, insanın kendisinden farklı bir karakteri yaşaması anlamında kullanılır. Jung personanın, bireyin dünyaya sunduğu sosyal yüzü olduğunu söyler. Bu maske salt kendimizi gizleyip, hangi ortamda bulunuyorsak, ona uyum sağlamak için kullandığımız yollardan biri. Haliyle maskelerimiz dışarıdan görülen bir şey, yani maskeyi takan kişinin iç yüzünü, maskeyi takan kişi hariç kimse göremez. Ancak onların izin verdiği kadarını görebiliriz.
Persona toplum içinde kolayca barınabilmek için dış dünyaya karşı takındığımız maskeler ve bu maskelere hepimizin ihtiyacı var. Bu maskelerin hem faydalı hem de zararlı yönleri var. Persona, hoşlanmadığımız insanlarla bile iyi geçinmemize olanak sağlar bu sayede de çıkarlarımızı korumamıza, ve istediğimiz amaca ulaşmamıza da yardımcı olur. Ama diğer yandan da bir insan toplum içinde oynadığı role kendisini öyle bir kaptırır ki kişiliğin diğer bölümleri diğer bir yana itilir. Personanın egemenliği bu denli ele geçirdiği kimseler kendine yabancılaşır. Bu durumdaki kişi, personasının ve kişiliğinin diğer kısımları arasındaki dengenin bozulmasıyla, personası ile kişiliğinin az gelişmiş bölümleri arasında çatışmalar ortaya çıkar, bu çatışmalar sonucunda da kişi kendini sürekli gergin hisseder.
#persona#personality#carl gustav jung#kişilik kuramları#arketipler#maske#analitik psikoloji#bir nevi ders notlarım
50 notes
·
View notes
Text
Alışkanlıktan Kurtulmak
Bağımlılık ve kötüye kullanım
Maddeler bağlamında, psikiyatri yazını madde bağımlılığını madde kötüye kullanımından ayrı tutar. Bu ikisi teknik açıdan farklı anlam taşır. Bağımlılık tolerans (belirli bir etki için giderek daha fazlasının gerekmesi); yoksunluk belirtileri (madde alınmadığında); maddeyi elinde bulundurmaya çalışmak türünden saplantılar; tüm sosyal, mesleki ve boş zaman etkinliklerinde kötüye gitme ve maddenin yarattığı tüm zararın tamamen farkında olunmasına karşın kullanmayı sürdürme gibi çok özgül özellikler sergiler.
Kötüye kullanım ise bir maddenin okul, ev ve işte yerine getirilmesi gereken zorunluluklara karşın, tehlikeli durumlarda (araç kullanırken, işyerinde); yasadışı davranış sayılmasına ve ısrarcı olumsuz yan etkilerine karşın kullanılmasıdır.
Bağımlı kişilik
Önceleri, insanlarda onları belli bir bağımlılığa ya da tüm bağımlılıklara yatkın kılan belirli bir profil ya da kusur veya kırılganlık olduğu varsayılıyordu. Ancak bu kavram tutmadı. Kimi psikiyatrlar, bağımlılığın depresyon ya da anti·sosyal kişilik bozukluğu gibi bir zihinsel hastalığın sonucu olduğunu düşünmektedir. İleri sürülen görüş, risk almayı sevenlerin ya da zihinsel hastalıkları olanların destek olarak madde kullanmaya yaslanmak gibi bir zayıflıkları olduğudur. Bu kişiler olabilecek her türden istenmeyen sonucu deneyimlemek, yok saymak ya da önemsememek eğilimindedirler.
Terapistler müptelaların, yani madde bağımlısı kişilerin, bu maddeleri telafi ya da baş etme amaçlı kullandığına da işaret etmektedir. Madde duyguları köreltmek, acı veren duygusal durumları hafifletmek ya da iç çatışmaları azaltmak için kullanılır. Yalnızlığı unutturmak ya da diğer insanlarla mutlu ilişki eksikliğinin üstünü örtmekte de yararlı olabilir. Madde kullananlar, istediklerini, ancak maddenin etkisi altındayken dillendirip hayata geçirebildiklerini ve bu yüzden de, etkili bir sosyal işlevsellik için zamanla belirli bir maddeye bağımlı hale geldiklerini hissederler.
Genetik yatkınlık
Bağımlılık ailede bireyden bireye iletilebilir. Dolayısıyla, alkoliklerin çocukları alkolik olmayan ebeveynlerin çocuklarına göre alkolik olmaya dört kat daha yatkındır. İkiz çalışmaları, madde kötüye kullanımında genetik belirleyiciler bulunduğunu açıkça ortaya koymuştur. Karmaşık genetik etmenler, muhtemelen özel olarak sinirsel ileti sistemleri aracılığıyla, bireyin maddelere belli bir biyolojik yanıt vermesine yol açıyor olabilir. Böylece, insanlar da beyinlerindeki kalıtımla devraldıkları biyokimyasal dengesizliği düzeltmek için "uygun" maddelerle kendi kendilerini tedavi ediyor olabilirler.
Pozitif pekiştirme kuramı
Madde insana kendini iyi, hatta müthiş coşkulu hissettirebilir. 1960'larda, psikologlar maymunların "kendi kendilerine" morfin uygulamalarına izin verdiklerinde, maymunlar bağımlılığın tüm belirtilerini sergilemişlerdi. Psikologlar giderek beyindeki madde ödül yolaklarıyla, özellikle de, besin ve seks gibi "doğal ödüllere" karşılık "madde ve beynin elektrikle uyarılması" gibi yapay uyaranlarda rol oynaması olası beyin bölgeleri ve nörotransmitterlerle ilgilenmeye başladılar. Kokain ve amfetaminler gibi maddelerin beynin nukleus akkumbens denen bölgesinde sinaptik dopaminleri artırdığı bilinmektedir. Yani, çoğu madde bize kendimizi öyle iyi hissettirir ki, bu deneyimi tekrarlamak isteriz.
Öğrenme kuramları
Madde almak ve bundan haz duymak, görüntü ve sesler gibi çok özgül durumlarla da bağlantılıdır. Dolayısıyla, insanlar alkolden amfetaminlere kadar birçok maddeyi çok özel işaret ve hatırlatıcılarla ilişkilendirir. İnsanları belirli ortamlara sokun, madde açlığı hissedeceklerdir; yani, alkolikler için barlar ya da nikotin tiryakileri için sigara kokusu açlığı tetikler. Maddenin yakınlaştığına dair işaretler, "mutlaka" tatmin edilmesi gereken güçlü arzular uyandırır. Birçok bakımdan bu, eski moda bir davranışçılık ve koşullama kuramı sayılır.
Bağımlılığa neden olan da, onu ortadan kaldıran da zihindir.
Adrian Furnham, Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Psikoloji Fikri
11 notes
·
View notes
Text
Kişilik kuramları notu çıkarmaktan kusucam ya 2 ders kaydı kaldı stay strong
1 note
·
View note
Note
Önceden okuduğun makalelerde sevdiğin kısımları yazar kendi görüşlerini de katardin. ve ben okurken cok mutlu oluyordum. yine yapamaz mısın?
ay teşekkür ederim. aslında bu sıra çok fazla makale okudum, özellikle köpek fobisi üzerine spesifik fobiler üzerine yoğunlaştım farklı terapilerin makalelerini okudum özetledim, onları paylaşmak istiyorum sizinle de. şu bir haftayı atlatır ödevlerimin hepsini teslim edersem rahat rahat paylaşabilirim. onun dışında mesela gender and woman dersinin ödevi için bi yirmi makale falan okudum ataerki üzerine onlar harikaydı, o ödevi yazarken zaten de beauvoir'ın ikinci cins kitabını okunacaklar listeme ekledim, elimde şu an ingilizcesinin pdf'i var ama iki bölümüne bakabildim yalnızca. baya detaylı, edebiyattan örnekler vermiş kendi deneyimlerinden örnekler vermiş çok güzel anlatmış. kişilik kuramları dersi için karen horney'nin çağımızın nevrotik kişiliği kitabını değerlendirdim, normal tanımının kültürden kültüre, çağdan çağa sınıftan sınıfa nasıl değiştiğini öyle güzel anlatmış ki. anormali belirlemek için normal bireyin varlığını kabul etmemiz gerekir ama öyle biri yoktur diyor kitabın bir yerinde, epey sevdim o cümleyi. neye göre normal, kime göre normal, bunlar önemli sorular. ve psikolojinin en sevdiğim yanı sana yargılayıcı olmamayı öğütlemesi. ben yargılayamam. ben dinlerim. ben anlamaya çalışırım yardımcı olmaya çalışırım. ben insanlara bir etiket takıp ona göre davranamam. malesef bunu hiç önemsemeyen ve duvarlar ören insanlar da var bölümümde ya da psikoloji alanında ama bu psikolojinin yanlışı değil bireylerin şahsi yanlışı, değil mi
8 notes
·
View notes
Text
Keşke kuantum fiziğiyle, bilim ve teknolojiyle ilgili 5 kişilik bir grubum olsa da beraber araştırmalar yapsak yeni tezler ortaya atsak kuramları tartışsak yeni şeyler keşfetsek tasarım ve buluş yapsak ülkeyi kalkındırsak çok mu şey istiyorum dkdkfö
1 note
·
View note
Text
Çocukları ve çocukluk yapanları anlama kılavuzu
Ertan Yavuz
Soru sormak bir konuyu en iyi anlama tekniğidir. En iyi soruyu soran kişi kimdir diye bir soru sorulsa herhalde cevabı “çocuklar” olurdu. İsterseniz bu yazıya da birkaç soruyla başlayalım.
Çocuk kime denir? Çocukluk nedir? Çocuktan başka kimler çocukluk edebilir? Ebeveyn ne söyler, çocuk ne anlar ve gerçekte ne anlaşılmalıdır?
Çocuk, anne karnından başlayıp ergenlik çağına kadar geçen süre içerisinde yani 0-18 yaş arasında büyüme ve gelişme gösteren kişidir. Bu dönem içerisinde elleriyle yaptıkları, zihniyle düşünüp bastırdıkları, diliyle söyleyip unutmaya çalıştıkları kısaca süresi belli fakat süreci bir hayli çalkantılı bir bölümünü anlatır çocukluk dediğimiz dönem. Aynı zamanda dilsel kullanımı açısından çocukluk tabiri, beceriksizlik veya sakarlıkla da ilintilidir. Bundan mütevellit yetişkin bir bireye dahi çocukluk yapma denilebilir.
Çocuğu ve çocukluğu tanımladığımıza göre artık yetişkin olana yani ebeveyne geçebiliriz. Bilindiği gibi her çocuk özel her çocuk farklıdır. Gerek öğrenme becerileri gerekse kişilik özellikleri açısından. Büyük bir kısmını genetik açıdan getirdikleri bu özelliklerin yine bir kısmını da dünyaya geldikten sonra kazanırlar. Bu kazanç kimi zaman doğru özellikler geliştirirken, kimi zaman da yanlış ve problemli davranışlar oluştururlar. Bu yanlışın çok küçük bir bölümü çocukluktan, ki bu doğuştan getirdikleri bazı özellikler düşünülerek yazılmış bir cümledir. Neredeyse tamamına yakını içine doğmuş olduğu çevre ve bakım sağlayıcılar yüzünden oluşur.
Gelin bu bakım sağlayıcılar yani ebeveynler işin içine girdiğinde neler oluyor, davranışları ve söyledikleri gerçekte çocuklarda nelere sebep oluyor bir bakalım. Bunu yaparken de bir taraftan teknik ve kuramları da anlamaya çalışalım.
Cümle 1. Bunu sana tekrar tekrar söylemekten usandım. Ödevlerini bitirene kadar artık sana çikolata yok. Edimsel koşullanmaya aday bir cümle. Bu tümceyi söyleyen anne ya da baba hangisi olursa olsun çocuktaki etki olumsuz bir pekiştirmeye neden olacaktır. Nedir bu “edimsel koşullanma” ve olumsuz pekiştirme? Davranışçı ruh bilimci B.F. Skinner’ın yapmış olduğu bir dizi deneye dayanan yapılandırılmış bir ödül ceza metodu olan edimsel koşullanma bir dizi uyarıcı yardımıyla istenilen davranışın yerine getirilmesi ya da getirilmemesi, olumsuz pekiştirme ise istenmeyen davranışın azalması için mevcut ortamda olanakların kısıtlanmasıdır diye açıklayabiliriz.
Cümle 2. Ben eve geldiğimde ödevlerinin başında olacaksın ve Tv’yi kapattığımda yatağında olacaksın. Yoksa...
Madem koşullanma hakkında konuşuyoruz. O zaman bu cümle de Klasik koşullanmaya bir örnek olsun. Klasik koşullanma hani şu meşhur yemek verildiğinde zile basılan, sonrasında bu duruma alışan köpeklerin yemek vermeden de zile basıldığında salyalarının aktığı ve adına Pavlov’un köpekleri denen deney. Eğer ortamda mevcut bir olanak yoksa belirli doğal koşulların ve bir takım sözel uyaranların yardımıyla tekrarlı alışkanlıklar oluşturmak mümkün gibi görünmekte.
Cümle 3. Bu çocuk son günlerde neden böyle sessizleşip suskunlaştı bilmiyorum.
1970’’li yıllarda Amerikalı psikolog Martin Saligman tarafından ortaya atılmış bir fenomen olan Öğrenilmiş çaresizlik yine tıpkı Pavlov gibi köpekler üzerinde yaptığı bir dizi deneyle keşfettiği bir teoridir. Bir kafese koyduğu ki hiç tasvip edilmeyecek bir durumda şoka maruz bırakılarak kafesten çıkmalarını ancak kapısının kapalı olması sebebiyle köpeklerin her denemesinde elektrik şokuna maruz kalmaları ve deneyin ikinci kısmı olan kapısı açık kafesten çıkmak istemediklerini görmüş ve böylece normalde yapılması gereken davranışın pasivize edildiğini istendik davranışın gerçekleşmesinin boşuna olduğunu görmüştür. Cümle 3’un cevabı çocuğun önceden iletişim kurmak için bir takım yollar denemesi ama bir türlü yeterli dönütü alamamış olması sonucu, çabalamanın gereksiz olduğu fikrine sahip olması olmasın sakın!
Gelin bir de bazı ebeveynlerin çocuklarına söylediği cümleleri şiddet acısından ele alalım.
Fiziksel şiddet; Kaçma! Seni elime geçirirsem ben ne yapacağımı biliyorum.
Sözel şiddet; Sene sonunda karnende bir zayıf göreyim. O zaman görürürsün gerçekte baban/annen kimmiş.
Duygusal şiddet; Her şeyi senin için yapıyorum. Ama sen...
Ekonomik şiddet; Harçlığın konusunda ne konuşmuştuk? Senin yaşındayken benim çiklet alacak param bile yoktu.
Çocuklarımıza olan davranışlarımızda belli bazı tutumlarımız da yok değildir hani. Mesela; “Aman, ne hali varsa görsün.” gibi ilgisiz bir tutum, “Kendini hiç sıkma, nasıl olursa daha çok gideceksin okula” gibi sınırsız bir tutum ya da “Sana kaç kere çıplak ayakla yere basma dedim diyerek bağırırken, Hımm, demek okul çantanı çöpe atmak istedin. Peki yarın gider yenisini alırız” diyerek gösterilen dengesiz bir tutum.
Çocuklarınıza çocukluk yapmayın. Zira çocukluk küçükken büyütmeye, büyükken küçültmeye çalıştığımız şeylerdir.
Kaynakça:
1.https://www.bilgiustam.com/edimsel-kosullanma/
2.http://www.kpsskonu.com/egitim-bilimleri/ogrenme-psikolojisi/klasik-kosullanma/
3.https://www.olaganustukanitlar.com/ogrenilmis-caresizlik-nedir/amp/
1 note
·
View note
Text
Masamın üzerindeki minik bir tuğla görünümlü Karamazov Kardeşler’i gören babaannem kendince eğer o kitabı okuyup bitirirsem gözlerimin kör olacağını düşünüyor olacak ki türlü oyunlar içine girip kitabı benden saklamaya çalışıyor. Ne kadar sevimli bir çaba olsa da “Ömrümüz bunlarla geçiyor canım babaannem sen kimi, kimden koruyorsun?” diyemiyorum çünkü bunun tartışmasını en son final sınavımdan önce kişilik kuramları kitabımı sakladığında yapmıştık.
İnat konusunda kime çektiğim oldukça açık sanki...
9 notes
·
View notes
Text
"Savunma mekanizmaları ego tarafından, id, süperego ve dış dünyadan gelen tehditleri savuşturmak ve bu tehditlere eşlik eden kaygıyı azaltmak amacıyla kullanılan mekanizma- lardır. Temel işlevleri;
(1) dürtünün bilinçli davranışta ifadesini bulmasını engellemek ve
(2) yaşanan kaygının yoğunluğunu azaltmaktır.
Savunma mekanizmalarının tümü için geçerli olan temel birtakım özellikler de söz ko- nusudur. Bunları da şu şekilde sıralamak mümkündür:
(1) Savunma mekanizmaları bilinçdışı süreçlerdir ve kişi bunları kullandığının farkında değildir.
(2) Bilinçdışı başetme mekanizmaları oldukları kişiyi aldatıcıdırlar, yaşanan kaygının birey için daha az tehdit edici olması için gerçeklik algısını çarpıtırlar
. (3) Savunma mekanizmaları nadiren tek başlarına kullanılırlar, genellikle iki ya da daha fazla mekanizma kişi tarafından aynı anda kullanılır (Hjelle ve Ziegler, 1992)."
0 notes
Text
kişilik kuramları dersinin de aq
biopsikoloji dersinin de aq
sanada aq
0 notes
Text
Sınır kişilik bozukluğunda şema mod terapisi
Sınır kişilik bozukluğunda şema mod terapisi
Şema terapi kökenini genel olarak bilişsel davranışçı terapiden alsa da geştalt terapi, duygu odaklı terapi, bağlanma kuramları, psikanalisttik kuramdan aldıklarını harmanlayan tamamlayıcı ve bütünleyici bir yapıdadır. Young ve ark. Eksen I terapilerinde şemaların etkili olduğunun farkına varıyor ve mod kavramını geliştiriyorlar. 4 kategoride 10 farklı şema modu tanımlamışlardır. Sınır kişilik…
View On WordPress
0 notes
Text
Ölüm üzerinden espri yapan iğrenç insanlar.
Yolda ağlayarak telefonda konuşan renkli saçlı abla.
Sokağın ortasına düşmüş ya da atılmış pembe örgü bere.
Çantamdaki uyku ilaçları, kafamda ölüm düşünceleri, günlerce uyuma arzusu.
Kafamın içinde bıçakladığım insanlar, ateşli silahlarla dağıttığım mekanlar. Senin ofisin de dahil, sen dahil değilsin.
Elimi sürebileceğim tek beden kendi bedenim. Eninde sonunda bütün öfkem kendime yöneliyor.
Bozulmuş dengem. Bileğimde marteniçka, gerçekleşeceğine inanmadığım dileğim. Çok uzun zamandır içimde taşıdığım gibi artık bileğimde taşıyorum.
Çabalıyorum. Şemalar, otomatik düşünceler, bağlanma kuramları, kişilik kuramları, 0-3 yaş zırvaları, annem, dinamik terapiler… Harcanan paralar, verilen emekler, koleksiyonu yapılmış ilaçlar, sürekli atılıp tekrar yenisi bulunan kesici delici aletler…
Nefret ettiğim psikiyatrist, Allah’ın belası narsist herifler, manipülasyonlar, tehditler…
Kendini anlatamamak, mesela ayağını masaya çarptın diye ölmek istemek gibi absürt düşünceler…
Kendini oyuncak gibi hissetmek, son kullanma tarihi olan herhangi bir ürün gibi, kafası çok güzel ve eğlenceli olan bir içki gibi…
Bacağım acıyor. Bazen durduk yere acıyor eski yaraladığım yerler, sızı gibi oluyor. Bu kötü bazen.
Annemi çok sevmek, annemden nefret etmek, Melek’i sevmek, Melek’ten nefret etmek, onu sevmek, ondan nefret etmek…
İlk kez çocuk psikoloğu olmak istedim. Benden psikolog olmaz, benden çok iyi psikolog olur. Benden hiçbir şey olmaz, benden her şey olur.
Neden seçtim ki psikolog olmayı? Neyin tutkusu bu? Aç kalmanın, insanla uğraşmanın, upuzun bir yolun, beynimi yiyen etik kaygıların mı? En nihayetinde benim terapist olmam bir parkinson hastasının cerrah olması gibi bir şey. Ama kafam buna çok çalışıyor? Ama dengem bozuk.
Midem bulanıyor. Sen beni bıraktın.
0 notes
Text
Sınır kişilik bozukluğunda şema mod terapisi
Sınır kişilik bozukluğunda şema mod terapisi
Şema terapi kökenini genel olarak bilişsel davranışçı terapiden alsa da geştalt terapi, duygu odaklı terapi, bağlanma kuramları, psikanalisttik kuramdan aldıklarını harmanlayan tamamlayıcı ve bütünleyici bir yapıdadır. Young ve ark. Eksen I terapilerinde şemaların etkili olduğunun farkına varıyor ve mod kavramını geliştiriyorlar. 4 kategoride 10 farklı şema modu tanımlamışlardır. Sınır kişilik…
View On WordPress
0 notes
Photo
PDR NE OKUR? | Jerry M. Burger - Kişilik • • • Psikoloji biliminin insan kişiliği alanındaki serüvenini, kuramlar ve araştırmalar ışığında ele alan, benzersiz bir kaynak kitap. Psikanalitik modelden bilişsel teoriye kadar, kişilik konusunda ön plana çıkmış yaklaşımların her biri; kuram, uygulamalar ve değerlendirmeler ana başlıkları altında ele alınıyor ve konuyla ilgili en yeni araştırma sonuçları aktarılıyor. Karen Horney, Harry Stack Sullivan, Carl Rogers gibi kuramcıların öz yaşam öykülerinden kesitler ve sıradan insanların yaşamlarından örnekler veren bölümler bulunuyor. Okuyucu, bir yandan eski ve yeni çalışmalar arasında bağlantı kurarken, diğer yandan da kuramları araştırma sonuçları ışığında değerlendirebiliyor. Ayrıca, metin içinde yedirilmiş testler sayesinde, kendi kişiliğinizi keşfetme imkanı da sunuyor. İyi okumalar. 🌿 ___ #psikoloji #pdr #psikolojikdanışman #psikolog #psikolojikdanışmanlık #kitap #kitapkurdu #kişilik #kitaptavsiyesi #kitaplık #psikolojikitapligim - #regrann
#kişilik#kitapkurdu#regrann#kitap#psikolog#kitaptavsiyesi#kitaplık#psikolojikdanışman#psikolojikitapligim#pdr#psikoloji#psikolojikdanışmanlık
3 notes
·
View notes
Text
youtube
benimle birlikte kişilik kuramları çalışmak isteyen olursa bunu buraya bırakıyorum
8 notes
·
View notes
Note
Hadi ya neye çalılıyorsun
maalesef kişilik kuramları diye bir ders kendileri....
0 notes