#karargahını
Explore tagged Tumblr posts
hfzikra78 · 10 months ago
Text
Tumblr media
OYUMU KİME VERECEĞİM?
Oyumu, doğduğu yıl kuran öğretimi yasaklandığı için, gizli kapaklı samanlık köşelerinde kuran öğrenen babama vereceğim.
Ezanın aslına uygun okunmasının yasak olduğu yıllarda minarenin merdivenlerinde ezan okumak zorunda kalan dedeme vereceğim...
Oyumu, okuyamayan kız kardeşlerime vereceğim.
Liseyi yarım bırakmak zorunda kalan eşime vereceğim,
Oyumu, daha İmam Hatip Orta okulunda iken başını açmamak için okulu terketmek zorunda kalan yeğenime vereceğim.
Oyumu İmam Hatipli olduğum için askeri okula alınmadığım,
Üniversitede önüne takoz konduğu için kaybolan yıllarıma vereceğim.
Meclise baş örtüsü ile girdiği için HADDİ BİLDİRİLEN KADINA vereceğim oyumu...
...
Huzur içinde başını örterek okuluna devam etme imkanı yakalayan kızlarıma vereceğim...
Oyumu huzura, barışa vereceğim.
...
Oyumu, "Nerede kaldınız! Neden bu kadar geciktiniz?" diyen Afrikalı aça...
"Yüz yıldır sizin geleceğiniz günü bekliyorduk" diyen Bosnalı teyzeye vereceğim.
"Onlar Türk askeridir kızım, korkma! Onlar kimsenin namusuna ilişmez" diyen Afrin'li anneye vereceğim oyumu.
Oyumu, 15 Temmuz gecesi Tank egzozunu tişörtü ile tıkayan mucit gençlere vereceğim...
Apartmanın tepesinden, F16 nın üzerine atlayan yiğide vereceğim oyumu...
Genelkurmay karargahını işgal eden teröristlere müdahale için, yanındaki polis amirine: "Abi beş yüz kişiyiz. Dalalım içeriye... En fazla yüzümüz ölür." diyen matematikçiye vereceğim.
Kurşunlara göğsünü siper ederek son uykuya yatan ve özgür bir sabaha uyanmamızı sağlayan ölümsüz ÖMER HALİSDEMİR’e, FETHİ SEKİN’e vereceğim oyumu...
Ben oyumu, çalınmış geçmişimi geri alabileceğimi gösteren, geleceğimizi kaptırmamayı vaad edenlere vereceğim.
Ben oyumu çocuklarımın geleceğine vereceğim.
Not:Bu paylaşımı yayalım lütfen.
89 notes · View notes
oyunailesi · 11 months ago
Text
DoTA ve LoL neden çok oynanıyor?
Biliyorsunuz ki oyun sektörü özellikle son zamanlarda oldukça popüler bir hal almış ve çeşitlenmiştir.90'lı yılların sonunda pek bir çeşit olmamasına rağmen ortaya çıkan pek çok oyun devrim niteliğindeyken şu zamanda farklı çeşitte onlarca oyun olmasına rağmen hiç biri devrim niteliğinde kabul edilmiyor.Bu söylediğime en iyi örnek olarak sanırım DoTA (Defend of The Ancients) ve LoL(League of Legends) gösterilebilir.Bu iki oyununda çıkış tarihi nispeten eski olsada neden hala dünyanın en çok oynanan iki oyunu ?Neden yeni moba oyunları bu iki oyunun önüne geçemiyor ?Gelin hadi biraz kendi yorumum birazda sayısal analizle size bu durumu açıklamaya çalışayım.
Biliyorsunuz ki moba denildiğinden akla iki oyun gelir.Bu oyunların isimlerini bilgisayar oyunlarıyla, özellikle de online (çevrimiçi) oyunlarla ilginiz biraz olsun varsa en az bir defa duymuşsunuzdur. Daha önce duymayanlar için şimdi biraz oyun türüyle alakalı özet geçelim.
MOBA oyunları anlatmaya ‘’MOBA nedir?’’ sorusunu yanıtlayarak başlayalım. MOBA’nın açılımı  Multiplayer Online Battle Arena. MOBA oyunlar da stratejinin öncelik kazandığı savaş oyunları. MOBA oyunları bu kadar heyecanlı kılan, gerçek zamanlı savaşların yapılıyor olması. Oyun esnasında takımınla iletişimde kalmak, kazanmanın tek yolu. MOBA oyunlar genellikle beş kişilik takımlar halinde oynanacak şekilde dizayn ediliyor. Farklı evren ve hikayelerin kapılarını aralayan MOBA oyunlarda, oldukça dikkat çekici karakterler yer alıyor. Bu karakterlerin farklı oynanışları ve hikayeleri var.
Peki moba oyunları nasıl oynamalıyız ?
MOBA oyunları oynarken, zihninizin açık ve sezgilerinizin de kuvvetli olması gerekir. Bunun yanı sıra oyunu kazanmak için de takım arkadaşlarınızla beraber hareket etmelisiniz. Çünkü MOBA oyunları bireysellikten uzak, takım oyunları olarak geçiyor. MOBA oyunlarında iki takım yer alıyor. Bu iki takımın koruması gereken bir karargahı mevcut. Siz de bu karargahı korumalı ve aynı zamanda karşı takımın karargahını ele geçirmek için elinizden geleni yapmalısınız. Karargahlara giden yolda, karşı takımın adamları ve onları koruyan kuleler ile karşılaşacaksınız. Beş kişinin de gitmesi gereken koridorlar bulunuyor. Koridorlarda hem rakibinizi yenmeli hem de küçük yaratıkları öldürerek, altın kazanmalısınız. Unutmayın savaşın ilerleyen dakikaları için her zaman hazır olmalı ve geriye düşmemelisiniz.
Sizlere moba oyun türüyle alakalı yeterince bilgi verdiğimize göre gelelim ana başlıkta ki soruya.DoTA ve LoL neden çok oynanıyor ?
Burada sizlere önce bir moba oyuncusu olarak yorumumu paylaşmak isterim.Bana soracak olursanız moba oyunları hem sosyalleşmenizi hem de strateji kurup, kurduğunuz stratejiyi anında uygulayabilmenizi sağladığı için sizi daima aktif olarak oyunun içinde tutmayı başarmasından dolayı çok fazlasıyla oynanıyor.Bu denklemi LoL ve DoTA kendi kurdukları oyun sistemine çok güzel entegre edebilmişler.Örneğin Lolde biraz daha sizin kişisel beceriniz ön plandadır.Siz karşınızda ki adamla daima bir çekişme içerisinde olacaksınız.Burada eğer bot lane de oynamıyorsanız 1'e 1 olarak kişisel becerinizin ön planda olmasıyla bir savaş kopacak.Oyun bilgisi ve kişisel beceriniz eğer adamdan iyiyse o zaman savaşı kazanabilirsiniz.DoTA da ise bu durum tam tersinedir.DoTA da ise kişisel becerinizden daha çok takımla iletişim halinde olmanız size oyunu kazandıracaktır.LoL biraz daha hızlı ve akıcı iken DoTanın yavaş ve daha stratejik olmasının sebebi budur.Diğer Moba oyunları ise bunlardan uzak kalarak ne takım oyununa ne de kişisel beceriye bakmaksızın tamamen sıradan bir rpg oyunuymuş gibi sadece item almanızı isteyerek oyunlarına da herhangi bir yenilik getirmiyor.LoL ve DoTA da ise bu durum çok farklı.Oyunlara daima yeni karakterler,yeni harita tasarımı,yeni itemler ve yeni oynanış mekanikleri getirerek oyunu dinç tutuyorlar.
İşte arkadaşlar özetle sizlere neden DoTA ve LoLün çok oynandığından kısaca bahsetmeye çalıştım.Tartışmaya açık pek çok şey yazdığımın farkındayım.Yorumlarda saygı çerçevesi içinde tartışabiliriz.
Okuduğunuz için Teşekkür ederim.
OyunAilesinden
Berkay
3 notes · View notes
doriangray1789 · 2 years ago
Photo
Tumblr media
Marx'a göre, lümpen proletaryanın devrime katılmak için özel bir nedeni bulunmuyordu ve hatta, var olan sınıf yapısının korunması çıkarlarına daha uygundu, çünkü lümpen proletarya hayatı sürdürebilmek için genellikle burjuva ve soylu sınıfa (aristokrasiye) bağımlıydı. Lümpen sınıf, tüketim alışkanlıklarının esir aldığı; tüketme dışında, başkasının üretimini mirasyedi misâli tüketen; mevcûdiyetlerinin hiçbir anlamı olmayan, irâdelerinin üzerine yatarak münzevileşmeyi tercih eden; hiçbir duruşu, tavrı, projesi olmayan insanlardan oluşmaktaydı.
Marks daha sonra bu terimi eserlerinde yorumlamıştır. Marks'ın Louis Bonaparte'ın 18. Brumaire'i (1852) adlı eserinde verdiği Bütün sınıflar tarafından istenmeyenler tanımına dolandırıcılar, itimat hilebazları, genelev sahipleri, çaput ve kemik tüccarları, laternacılar, dilenciler ve toplumun diğer kimsesizleri de dahildir. Buna göre Marx lümpen proletaryayı devrim karşıtı bir güç olarak görüyordu.
(BU ARADA-
Laclau ve Mouffe, Marx'ın ayrıcalık atfettiği homojen proletarya yerine, "lümpen" adı altında göz ardı edilen ve sistem dışında bırakılan heterojen grupların, toplumsallığın yeni ve çağdaş aktörleri olabileceğini ileri sürerek, Marx'ı bir anlamda ters düz ederler. Laclau ve Mouffe'ye göre toplumsal mücadelenin öznelerinin sadece işçiler olacağının hiçbir ampirik ve toplumsal sağlaması yoktur ve işsizler, sefih serseriler, küçük suçlular ve iktidarın dışladığı bütün kesimler çağdaş siyasetin geçmişte görmezden geldiği, fakat şimdi göz ardı edilemeyecek derecede önemli bir özelliğe sahiptir.)
Engels, Köylüler Savaşı'nın önsözünde lumpen proletarya'yı şöyle anlatır.
"Lümpen-proletarya, bu karargahını büyük kentlerde kurmuş, bütün sınıflardan gelen en bozulmuş bireyler tortusu, olanaklı tüm bağlaşıklar içinde, en kötü olanıdır. Bu ayaktakımı, tamamen satılık ve küstahtır. Fransız işçileri, devrimler sırasında, evlerin duvarlarına; Hırsızlara ölüm!’ yaftasını yapıştırdıkları ve hatta bunlardan birçoğunu kurşuna dizdikleri zaman, bu işi, kuşkusuz, mülkiyet aşklarından ötürü değil, ama her şeyden önce, bu güruhtan kurtulmanın gerektiği bilinci ile yaptılar. Bu serserileri savunucu olarak kullanan, ya da bunlara dayanan her işçi önderi, sadece harekete ihanet ettiğini kanıtlar."
Mihail Bakunin'e göre gerçek devrimciler hakikaten zincirlerinden başka kaybedecek birşeyleri olmayan "lümpen proleterya, köylüler, işsizler, yasadışılar" gibi, burjuva sınıfının yozlaştırıcı etkisinden en uzak, coşkulu, başkaldırı içgüdüleri en güçlü olan "marjinal" kesimlerdir. Bakunin' göre gerçek devrimci güçler, derinliklerdeki, uygarlaşmanın dışındaki halk yığınlarıdır. Frantz Fanon da umudunu yurtlarından koparılmış, yoksullaşmış, belli bir mekan ve işe bağlı olmayan lümpen proletarya'ya, sınıfsal bağlar dahil olmak üzere toplumsal bağlardan yoksun toplumsal gruplara bağlamıştır.[
8 notes · View notes
aynodndr · 2 years ago
Text
OYUMU KİME VERECEĞİM..?
Oyumu, doğduğu yıl kuran öğretimi yasaklandığı için, gizli kapaklı samanlık köşelerinde kuran öğrenen babama vereceğim,
Ezanın aslına uygun okunmasının yasak olduğu yıllarda minarenin merdivenlerinde ezan okumak zorunda kalan dedeme vereceğim,
Oyumu, okuyamayan kız kardeşlerime vereceğim,
Liseyi yarım bırakmak zorunda kalan eşime vereceğim,
Oyumu, daha İmam Hatip Orta okulunda iken başını açmamak için okulu terketmek zorunda kalan yeğenime vereceğim,
Oyumu İmam Hatipli olduğum için askeri okula alınmadığım,
Üniversitede önüne takoz konduğu için kaybolan yıllarıma vereceğim,
Meclise baş örtüsü ile girdiği için HADDİ BİLDİRİLEN KADINA vereceğim oyumu...
Huzur içinde başını örterek okuluna devam etme imkanı yakalayan kızlarıma vereceğim...
Oyumu huzura, barışa vereceğim,
Oyumu, "Nerede kaldınız..! Neden bu kadar geciktiniz..?" diyen Afrikalı aça...
"Yüz yıldır sizin geleceğiniz günü bekliyorduk" diyen Bosnalı teyzeye vereceğim,
"Onlar Türk askeridir kızım, korkma..! Onlar kimsenin namusuna ilişmez" diyen Afrin'li anneye vereceğim oyumu,
Oyumu, 15 Temmuz gecesi Tank egzozunu tişörtü ile tıkayan mucit gençlere vereceğim...
Apartmanın tepesinden, F16 nın üzerine atlayan yiğide vereceğim oyumu...
Genelkurmay karargahını işgal eden teröristlere müdahale için, yanındaki polis amirine: "Abi beş yüz kişiyiz. Dalalım içeriye... En fazla yüzümüz ölür." diyen matematikçiye vereceğim,
Kurşunlara göğsünü siper ederek son uykuya yatan ve özgür bir sabaha uyanmamızı sağlayan ölümsüz ÖMER HALİSDEMİR’e, FETHİ SEKİN’e vereceğim oyumu...
Ben oyumu, çalınmış geçmişimi geri alabileceğimi gösteren, geleceğimizi kaptırmamayı vaad edenlere vereceğim,
Ben oyumu çocuklarımın geleceğine vereceğim......
Alıntı..
Ergün küçüktopçu
3 notes · View notes
etaali · 5 months ago
Text
💛⚡️🌟 Hizbullah'ın dünkü saldırısı İsrail'e ağır darbe vurdu: 8200 İstihbarat Karargâhı yıkıldı, Netanyahu şokta
Lübnan'da dün gerçekleşen Hizbullah saldırısının ardından Netanyahu ve aşırı sağ ekibinin yüzleri utanç, öfke, şok ve şaşkınlıkla doldu. Üst düzey İsrailli yetkililerin Hizbullah'ın yalnızca bir tavuk çiftliğini ve birkaç küçük hedefi vurduğunu iddia ettiğini unutmayın. Ancak bu yüz ifadeleri gerçek kaybedenleri gösteriyor.
Dün Hizbullah operasyonunun önemini vurgulamamın nedenlerinden biri de İsrail istihbaratını ciddi anlamda etkileyebilmesi ve bu da operasyonun henüz ilk aşamasında.
İlk bakışta İsrail, 8200 numaralı birliğin karargahını ve bir askeri devriye botunu kaybetmişti. İsrail'in ve Batı medyasının asıl görevi, geniş bir istihbarat sistemleri ağını yok eden ilk saldırı dalgasının büyütülecek bir şey olmadığını ve İsrail'in zarar görmediğini göstermektir
1 note · View note
piyasahaberleri · 2 years ago
Link
Başbakan'ın İçişleri Hususi Yardımcısı Jawad Sohrab Malik (sağda), 17 Haziran 2023'te İslamabad Güvenli Kent'de Polis Genel Müfettişi (IGP) Ekber Nasir Khan ile beraber. — Muhabir Başbakan'ın İçişleri Hususi Asistanı Jawad Sohrab Malik, İslamabad'daki Güvenli Kent Karargahını ziyareti esnasında. — Muhabir Başbakan'ın İçişleri Hususi Asistanı Jawad Sohrab Malik, İslamabad'daki Güvenli Kent Karargahını ziyareti esnasında. — Muhabir Başbakan'ın İçişleri Hususi Asistanı Jawad Sohrab Malik, İslamabad'daki Güvenli Kent Karargahını ziyareti esnasında. — Muhabir Başbakan'ın İçişleri Hususi Asistanı Jawad Sohrab Malik, İslamabad'daki Güvenli Kent Karargahını ziyareti esnasında. — Muhabir İSLAMABAD: İçişlerinden Görevli Başbakan Hususi Asistanı Jawad Sohrab Malik Cumartesi günü Başkent Komuta ve Denetim Merkezindeki operasyonları seyretmek ve yasa ve seviye mevzularını incelemek için İslamabad'daki Güvenli Kent Karargahını ziyaret etti. SAPM Malik, ziyareti esnasında Polis Genel Müfettişi (IGP) Ekber Nasir Khan ve ekibine, şehirde yaygın olan suçun önüne geçmek için çabalarını ikiye katlama talimatı verdi.Malik, suçların üstesinden gelmek ve ekonomik aktiviteyi artırabilecek bir atmosfer yaratmak için etkili polisliğin ve çağdaş tekniklerin kullanılmasının önemini altını çizdi. Ek olarak, ailelerin kendilerini kesinlikle güvende ve emniyette hissedebilecekleri rahat bir ortamın sağlanması gereğini altını çizdi. IGP Khan, Genel Müfettiş Yardımcısı (DIG) Shoaib Khurram Janbaz ve Kıdemli Polis Müfettişi (SSP) Güvenli Kent Shahzada Umar Babar, SAPM Malik'i kabul etti. Sonrasında tesisin çeşitli bölümlerini ziyaret ederek asayiş durumu hakkında kapsamlı bir halde bilgilendirildi.Ziyarette SAPM'ye E-Challan sistemi, Pukar-15 Yardım Hattı, Acil Durum ve Sevk Denetim Merkezi, Safe City'nin telekomünikasyon sistemi, Akıllı Vasıta Sistemi ve son aşama gelişmiş drone ünitesi hakkında data verildi.SAPM Malik, yetkilileri barışa olan bağlılıkları ve bağlılıkları için takdir etti ve onları vatandaşların can ve mallarını korumak için vazife çağrısının ötesine geçmeye çağırdı.Sonrasında IGP İslamabad, Malik'e genel güvenlik durumu ve mevcut boşlukları gidermek için polis departmanı tarafınca alınan önlemler hakkında data verdi.
0 notes
cinaraslan · 3 years ago
Text
9 Eylül İzmir'in Kurtuluşu
9 Eylül 1922, İzmir'in kurtuluşu olarak tarihlere kazındı. Şanlı Türk ordusu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde silah arkadaşları ile birlikte 9 Eylül 1922 günü İzmir'i düşman işgalinden kurtardı. Sakarya Meydan Muharebesi ile başlayan Türk ordusunun şanlı zaferleri Yunan askerlerinin denize dökülmesi ile son buldu.
İZMİR'İN DÜŞMAN İŞGALİNDEN KURTULUŞ DESTANI
Birinci Dünya Savaşı sonunda, İtilâf Devletleri, Osmanlı Devleti ile 30 Ekim 1918'de Mondros Ateşkes Antlaşması'nı imzaladılar ve bu anlaşmaya dayanarak Anadolu'yu işgale başladılar. 15 Mayıs 1919'da İzmir işgal edildi. Türk milleti işgal hareketleri karşısında vatanını kurtarmak için 1919 yılında yer yer direniş hareketlerini başlattı. Bu hareketler, 19 Mayıs 1919 tarihinde Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a ayak basmasıyla kısa sürede merkezi bir nitelik kazandı.
Bu süreçte arka arkaya kazanılan Birinci İnönü, İkinci İnönü, Aslıhanlar-Dumlupınar ve Sakarya Meydan Muharebeleri ile yurdun kurtarılması yolunda önemli adımlar atıldı. 26 Ağustos 1922 sabahı dikkat ve titizlikle hazırlanan taarruz planı uygulamaya konuldu. 26-30 Ağustos 1922’de yapılan Büyük Taarruz, Türk İstiklâl Harbi’nin son safhasıdır. 30 Ağustos “Başkomutan Meydan Muharebesi” nde bir gün içinde Yunan ordusunun en önemli bölümü etkisiz hale getirildi. Böylece kesin sonuç beş gün içinde elde edilmiş ve hazırlanan plan tam bir başarıyla uygulanmış oldu.
31 Ağustos günü Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi (ÇAKMAK), Batı Cephesi Komutanı İsmet (İNÖNÜ) ordu komutanları Yakup Şevki (SUBAŞI) ve Nurettin Paşa’ları karargahını kurduğu Çalköy’ünde toplayarak, kaçabilen Yunan kuvvetlerinin hızla takip edilmesini ve İzmir ile dolaylarındaki kuvvetleriyle birleşmemesi için üç koldan Ege’ye doğru ilerlenmesini doğru bulduğunu belirtti.
1 Eylül’de Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ordulara bir bildiri yayımlayarak şu tarihi emrini verdi: “Bütün arkadaşlarımın Anadolu'da daha başka meydan muharebeleri verileceğini göz önüne alarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü, yiğitlik ve yurtseverlik kaynaklarını yarışırcasına esirgemeden vermeye devam eylemesini isterim. Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!”. Böylece düşmanın akıbeti de belirlenmiş oldu. Çalköy’de verilen bu tarihi emir üzerine İzmir’de “Akdeniz”i, Mudanya’da “Marmara” yı görmek için 8-9 günlük bir zaman kâfi gelecekti.
31 Ağustos’ta başlayan amansız takip sonunda Türk kuvvetleri 2 Eylül’de yıkıntılar haline gelmiş Uşak’a girdi. Burada Yunan Ordusu Başkomutanı General Trikopis tutsak edildi.
Takip Harekâtı insan üstü bir hızla ilerledi. Türk askeri dinlenmek ve uyumak istemiyordu. Çünkü kurtardığı her kasabanın, köyün, şehrin Yunanlılar tarafından yakıldığını, bölgedeki Türklerin de acımasızca katledildiğini görmekteydi.
9 Eylül günü 1 nci Kolordu Kemalpaşa’ya, 2 nci Kolordu Manisa’ya, 4 ncü Kolordu Turgutlu’ya ulaştı. Kuzeyde Kazancıbayırı’nda Yunan mevzilerine taarruz eden 3 ncü Kolordumuz düşmanı atarak Bursa’ya ilerledi. Türk süvarileri üç yılı aşkın süredir yas çeken İzmir halkının sevinç göz yaşları arasında İzmir’e girdi. Türk bayrağı Hükümet Konağına ve Kadifekale’ye çekildi. Birinci Süvari Tümeni Komutanı Mürsel Paşa İzmir’e girildiğini Ankara’ya bildirdi. İzmir’de Türk halkının sevinci o denli büyüktü ki askerlerimiz çiçek yağmuru altında kaldı.
Başkomutan İzmir’in alınışı dolayısıyla ordulara şu tarihi mesajını yayınladı:
“İlk verdiğim Akdeniz hedefine varmakta orduların gösterdiği gayret ve fedakarlığı hürmet ve takdirle anarım. Elde edilen büyük muzafferiyetin yapıcısı olan kıymetli arkadaşlarıma en içten teşekkür ve tebriklerimi bildiririm. Orduların bundan sonra verilecek hedeflerin alınmasında da aynı fedakârlık yarışmasını göstereceklerine inancım tamdır”.
9 Eylül günü 3 ncü Kolordumuz Bursa’yı savunan Yunan birliklerini geri atarak şehri kurtardı. Türk Ordusu’nun İzmir ve Bursa’yı alması üzerine Mustafa Kemal Paşa, millete bir beyanname yayınladı. Torbalı ve Menderes Vadisi’nden çekilen Yunan birlikleri, Seydiköy civarında kısa bir çarpışmadan sonra süvarilerimiz tarafından esir alındı. 9 Eylül günü; Menemen yakılmadan kurtarıldı, Seydiköy Türk kuvvetlerinin eline geçti. Akıl almaz bir hızla ilerleyen piyade birlikleri de bir gün sonra Başkomutan ile birlikte İzmir’e gelmişti.
18 Eylül 1922 tarihine kadar yapılan Takip Harekâtı ile bütün Batı Anadolu’daki Yunan askerleri sınırlarımız dışına çıkarıldı.
15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkıp, Anadolu’nun hemen yarısını istila ederek, burada Yunan Asya İmparatorluğu’nu kurmak rüyasıyla üç seneyi aşkın bir süre içinde anayurdumuza saldıran düşman orduları, nihayet 18 Eylül 1922 gününde tek bir er kalmamak suretiyle vatanımızın bu bölgesinden tamamen temizlenmiş oldu.
53 notes · View notes
aynurant · 4 years ago
Text
OYUMU KİME VERECEĞİM..?
Oyumu, doğduğu yıl kuran öğretimi yasaklandığı için, gizli kapaklı samanlık köşelerinde kuran öğrenen babama vereceğim,
Ezanın aslına uygun okunmasının yasak olduğu yıllarda minarenin merdivenlerinde ezan okumak zorunda kalan dedeme vereceğim,
Oyumu, okuyamayan kız kardeşlerime vereceğim,
Liseyi yarım bırakmak zorunda kalan eşime vereceğim,
Oyumu, daha İmam Hatip Orta okulunda iken başını açmamak için okulu terketmek zorunda kalan yeğenime vereceğim,
Oyumu İmam Hatipli olduğum için askeri okula alınmadığım,
Üniversitede önüne takoz konduğu için kaybolan yıllarıma vereceğim,
Meclise baş örtüsü ile girdiği için HADDİ BİLDİRİLEN KADINA vereceğim oyumu...
Huzur içinde başını örterek okuluna devam etme imkanı yakalayan kızlarıma vereceğim...
Oyumu huzura, barışa vereceğim,
Oyumu, "Nerede kaldınız..! Neden bu kadar geciktiniz..?" diyen Afrikalı aça...
"Yüz yıldır sizin geleceğiniz günü bekliyorduk" diyen Bosnalı teyzeye vereceğim,
"Onlar Türk askeridir kızım, korkma..! Onlar kimsenin namusuna ilişmez" diyen Afrin'li anneye vereceğim oyumu,
Oyumu, 15 Temmuz gecesi Tank egzozunu tişörtü ile tıkayan mucit gençlere vereceğim...
Apartmanın tepesinden, F16 nın üzerine atlayan yiğide vereceğim oyumu...
Genelkurmay karargahını işgal eden teröristlere müdahale için, yanındaki polis amirine: "Abi beş yüz kişiyiz. Dalalım içeriye... En fazla yüzümüz ölür." diyen matematikçiye vereceğim,
Kurşunlara göğsünü siper ederek son uykuya yatan ve özgür bir sabaha uyanmamızı sağlayan ölümsüz ÖMER HALİSDEMİR’e, FETHİ SEKİN’e vereceğim oyumu...
Ben oyumu, çalınmış geçmişimi geri alabileceğimi gösteren, geleceğimizi kaptırmamayı vaad edenlere vereceğim,
Ben oyumu çocuklarımın geleceğine vereceğim......
Alıntı..
Ergün küçüktopçu
8 notes · View notes
yedi24haber · 7 years ago
Text
Mehmetçik Afrin'de terör örgütünün karargahını buldu
Mehmetçik Afrin'de terör örgütünün karargahını buldu
AFRİN – SARP ÖZER Mehmetçik, Zeytin Dalı Harekatı’yla teröristlerden temizlediği Afrin’deki arama tarama çalışmaları sırasında, terör örgütünün karargah binalarından birini ortaya çıkardı. Binadaki kasada bulunan terör örgütünün sözde üniformaları ise teröristlerin Türk Silahlı Kuvvetleri unsurları Afrin’e girmeden önce üniformalarını saklayarak kaçtıklarını bir kez daha teyit etti. Türk Silahlı…
View On WordPress
0 notes
almina06 · 6 years ago
Text
Tumblr media
OYUMU KİME VERECEĞİM..?
Oyumu, doğduğu yıl kuran öğretimi yasaklandığı için, gizli kapaklı samanlık köşelerinde kuran öğrenen babama vereceğim,
Ezanın aslına uygun okunmasının yasak olduğu yıllarda minarenin merdivenlerinde ezan okumak zorunda kalan dedeme vereceğim,
Oyumu, okuyamayan kız kardeşlerime vereceğim,
Liseyi yarım bırakmak zorunda kalan eşime vereceğim,
Oyumu, daha İmam Hatip Orta okulunda iken başını açmamak için okulu terketmek zorunda kalan yeğenime vereceğim,
Oyumu İmam Hatipli olduğum için askeri okula alınmadığım,
Üniversitede önüne takoz konduğu için kaybolan yıllarıma vereceğim,
Meclise baş örtüsü ile girdiği için HADDİ BİLDİRİLEN KADINA vereceğim oyumu...
Huzur içinde başını örterek okuluna devam etme imkanı yakalayan kızlarıma vereceğim...
Oyumu huzura, barışa vereceğim,
Oyumu, "Nerede kaldınız..! Neden bu kadar geciktiniz..?" diyen Afrikalı aça...
"Yüz yıldır sizin geleceğiniz günü bekliyorduk" diyen Bosnalı teyzeye vereceğim,
"Onlar Türk askeridir kızım, korkma..! Onlar kimsenin namusuna ilişmez" diyen Afrin'li anneye vereceğim oyumu,
Oyumu, 15 Temmuz gecesi Tank egzozunu tişörtü ile tıkayan mucit gençlere vereceğim...
Apartmanın tepesinden, F16 nın üzerine atlayan yiğide vereceğim oyumu...
Genelkurmay karargahını işgal eden teröristlere müdahale için, yanındaki polis amirine: "Abi beş yüz kişiyiz. Dalalım içeriye... En fazla yüzümüz ölür." diyen matematikçiye vereceğim,
Kurşunlara göğsünü siper ederek son uykuya yatan ve özgür bir sabaha uyanmamızı sağlayan ölümsüz ÖMER HALİSDEMİR’e, FETHİ SEKİN’e vereceğim oyumu...
Ben oyumu, çalınmış geçmişimi geri alabileceğimi gösteren, geleceğimizi kaptırmamayı vaad edenlere vereceğim,
Ben oyumu çocuklarımın geleceğine vereceğim......
18 notes · View notes
muhammedalibayram · 5 years ago
Video
Elhamdülillah!.. 🇹🇷 🇹🇷🇹🇷 Türk Silahlı Kuvvetleri ile birlikte Ra'sul Ayn (Pınarbaşı) merkezine giren Özgür Suriye Ordusu mensupları PKK karargahını ele geçirdi. Terörist paçavraları ve posterleri ayaklar altında... Elhamdülillah!.. 🇹🇷🇹🇷🇹🇷 #rasulayn #özgürsuriyeordusu #SuriyeMilliKuvvetleri #barışpınarıharekatı #Türkiye #Turkey #تركيا #تركيه #الجيش_التركي #الجيش_الحرة https://www.instagram.com/p/B3g3wOWhaJJ/?igshid=1lb2thbh59977
1 note · View note
pusancatholic · 2 years ago
Text
Rusya Savunma Bakanlığı: Ukrayna, Rusya'nın Donetsk'teki karargahını vurdu
Rusya Savunma Bakanlığı: Ukrayna, Rusya’nın Donetsk’teki karargahını vurdu
Son dakika haberi! Rusya Savunma Bakanlığı, Ukrayna ordusunun füze saldırıları sonucu Makeyevka yakınlarında 63 Rus askerin hayatını kaybettiğini duyurdu. Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov, Rus ordusunun Ukrayna’daki savaşta eylemlerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Ukrayna ordusunun Donetsk bölgesinde Makiyivka yerleşim birimi yakınlarında Rus Silahlı Kuvvetleri’nin geçici…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kodamcasicom · 3 years ago
Text
Türk ordusunun 30 Ağustos'ta kazandığı zafer anıtlarla ölümsüzleştirildi
Türk ordusunun 30 Ağustos’ta kazandığı zafer anıtlarla ölümsüzleştirildi
Afyonkarahisar, tam 99 yıl önce, tarihin en büyük kahramanlık destanlarından birine sahne oldu. Takvim yaprakları 26 Ağustos 1922’yi gösteriyordu. Türk ordusu, işgalci Yunan kuvvetlerine karşı harekete geçti. Atatürk’ün karargahı Kocatepe Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın karargahını kurduğu Kocatepe, taarruzun kalbiydi. Kocatepe Atatürk Anıtı ve Kitabesi, Afyonkarahisar’da 1874 rakımlı…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
piyasahaberleri · 2 years ago
Link
SSU genel merkezini ziyaret eden PSL oyuncuları HBL Pakistan Süper Ligi'nden (PSL) yirmi oyuncu, Sindh polisinin Hususi Güvenlik Birimi (SSU) karargahını ziyaret etti ve eyaletin kolluk kuvvetlerinin profesyonelliğini takdir etti.Kurul, İslamabad United, Quetta Gladiators, Karachi Kings ve Peshawar Zalmi'den kriketçiler de dahil olmak suretiyle hem yerli oyunculardan hem de Martin Guptill, Johan Botha ve Ben Cutting benzer biçimde yabancı oyunculardan oluşuyordu. Heyetin bir parçası olan öteki Pakistanlı oyuncular içinde Umar Gul, Saeed Ajmal, Faheem Ashraf, Umar Akmal, Haider Ali, Mohammad Haris, Danish Aziz, Ruman Raees ve Abrar Ahmed yer aldı.DIG Güvenlik ve Acil Servisler Kısmı Dr Maqsood Ahmed, oyuncuları merkeze vardıklarında karşıladı. DIG Güvenliği, oyuncuları ülkede internasyonal kriketin tekrardan canlanması için meydana getirilen fedakarlıklar ve atılan adımlar mevzusunda bilgilendirdi.Oyuncular, Hususi Güvenlik Birimi'nin kapalı atış poligonunda da atış idmanına katıldı.Ziyareti sonlandıran ekip temsilcileri, DIG Güvenliğine hatıra olarak formalarını takdim ederken, onlar da oyunculara onur kalkanları, Sindhi kepleri ve ajrak takdim ederek karşılık verdi.
0 notes
aynurant · 6 years ago
Text
OYUMU KİME VERECEĞİM?
Oyumu, doğduğu yıl kuran öğretimi yasaklandığı için, gizli kapaklı samanlık köşelerinde kuran öğrenen babama vereceğim.
Ezanın aslına uygun okunmasının yasak olduğu yıllarda minarenin merdivenlerinde ezan okumak zorunda kalan dedeme vereceğim...
Oyumu, okuyamayan kız kardeşlerime vereceğim.
Liseyi yarım bırakmak zorunda kalan eşime vereceğim,
Oyumu, daha İmam Hatip Orta okulunda iken başını açmamak için okulu terketmek zorunda kalan yeğenime vereceğim.
Oyumu İmam Hatipli olduğum için askeri okula alınmadığım,
Üniversitede önüne takoz konduğu için kaybolan yıllarıma vereceğim.
Meclise baş örtüsü ile girdiği için HADDİ BİLDİRİLEN KADINA vereceğim oyumu...
...
Huzur içinde başını örterek okuluna devam etme imkanı yakalayan kızlarıma vereceğim...
Oyumu huzura, barışa vereceğim.
...
Oyumu, "Nerede kaldınız! Neden bu kadar geciktiniz?" diyen Afrikalı aça...
"Yüz yıldır sizin geleceğiniz günü bekliyorduk" diyen Bosnalı teyzeye vereceğim.
"Onlar Türk askeridir kızım, korkma! Onlar kimsenin namusuna ilişmez" diyen Afrin'li anneye vereceğim oyumu.
Oyumu, 15 Temmuz gecesi Tank egzozunu tişörtü ile tıkayan mucit gençlere vereceğim...
Apartmanın tepesinden, F16 nın üzerine atlayan yiğide vereceğim oyumu...
Genelkurmay karargahını işgal eden teröristlere müdahale için, yanındaki polis amirine: "Abi beş yüz kişiyiz. Dalalım içeriye... En fazla yüzümüz ölür." diyen matematikçiye vereceğim.
Kurşunlara göğsünü siper ederek son uykuya yatan ve özgür bir sabaha uyanmamızı sağlayan ölümsüz ÖMER HALİSDEMİR’e, FETHİ SEKİN’e vereceğim oyumu...
Ben oyumu, çalınmış geçmişimi geri alabileceğimi gösteren, geleceğimizi kaptırmamayı vaad edenlere vereceğim.
Ben oyumu çocuklarımın geleceğine vereceğim.
Not:Bu paylaşımı yayalım lütfen.
21 notes · View notes
yedi24haber · 7 years ago
Text
FETÖ elebaşı Gülen örgütün karargahını 'kutsamış'
FETÖ elebaşı Gülen örgütün karargahını 'kutsamış'
SİVAS – SERHAT ZAFER Sivas merkezli 19 ilde, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’nın (FETÖ/PDY) Türk Silahlı Kuvvetlerindeki (TSK) yapılanmasına yönelik operasyonda gözaltına alınan askerlerden S.E, “Örgüt yöneticileri, İzmir Yamanlar Kolejinin Bozyaka’daki binasının eski olduğunu örgüt elebaşı Fetullah Gülen‘e söylediklerinde, Gülen’in ‘Burası benim için Kabe’den sonra ikinci…
View On WordPress
0 notes