#Afrin’de
Explore tagged Tumblr posts
aynodndr · 1 year ago
Text
Şunu bilmenizi isterim ki;
bu fakirin yazdıkları HAKK içindir, Hakikat içeriklidir, Vatan sevdasıdır, Milletin duasıdır..
eskilere götüreyim sizi biraz..!!
Devlet-i Â’li Osmanlı’yı yıkan güçler, bambaşka bir DEVLET kurmuşlardı.
Osmanlı’dan zerre eser kalmamış, çok farklı zihniyete sahip bir DEVLET’in temelini attılar..
Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra, dedem Abdülhamid Han’ın kurduğu sistem yerle yeksan edilmişti..
kendi İstihbarat Teşkilatımız, yurt dışı faaliyetlerini Counter-Intelligence, yâni karşı istihbarat faaliyetlerini durdurup kendi milletini fişlemeye başlamıştı artık..
bu geçen süreçte;
hem kendi yeteneklerimizi unuttuk,
hem de bizden istihbaratı öğrenenler,
karşı istihbarat faaliyetleri ile,
bunu çok çok ileri seviyeye götürdüler.
Bunlar tarih dersi değil ağalarr..
esasen ders kitaplarında yazması gerekenlerdir bunlar..
Uygulamalı olarak çocuklarımıza öğretmemiz gerekenler.
Türk milletinin göçebe kolonisi değil, aslında arı kolonisi olduğunu artık bilmemiz ve çocuklarımıza öğretmemiz lazım.
Bizi göçebe olarak aşağılayanlar, aslında bize medeniyet kurmamış toplum sıfatı yakıştırma çabasındalar.
Oysa bizler arı kolonileriyiz.
Gittiğimiz her yere polenleri taşırız,
O polenler medeniyettir, kültürdür, ahlaktır, stratejidir, fedakârlıktır, vatanseverliktir.
Bunu yaymanın bedeli savaşsa.??savaşırız..!!
kansa.? oluk oluk akıtırız..!!
can ise.?? cann alırız..!!
Malazgirt şahittir.
Varna şahittir.
İstanbul’un ihtiyar surları şahittir.
Viyana’nın kapıları şahittir.
15 Temmuz şehitler köprüsü şahittir.
Bilim der ki;
“Ne zamanki arı kolonileri yok olmaya başlar, işte o zaman dünya yok olmanın eşiğine gelir, kıyamet yakındır.”
Ben de diyorum ki;
“Ne zaman Türkler arı olmaktan vazgeçerse, o zaman dünyada adalet yok olmanın eşiğine gelir, o zaman işgal yakındır, o zaman dünyanın her yeri Kerbela, her yeri Suriye, her yeri Irak olacaktır.”
Tam 100 yıl boyunca durdu bu arı kolonileri.
Orta Asya’dan Afrika’ya kadar
mazlumların çığlıkları toprağa gömüldü.
O toprakta büyüyen çiçekler
bu hikâyeleri anlatamadı kimseye.
Çünkü bu hikâyeleri diyardan diyara taşıyacak olan Türkler sindirilmişti.
İçeride darbe ile ihanet ile uğraşıyordu.
Şimdi o arılar özgür.
O arıların kurduğu koloniler;
El-Bâb’da,
Katar’da,
Somali’de,
Afrin’de,
Sudan’da,
Pakistan’da,
Afganistan’da,
Libya’da
İdlip’te,
Çad’da,
Beyrut’ta,
Bingazi’de,
Nijer’de,
Ukrayna’da,
Azerbaycan’da
ve daha dünyanın birçok yerinde..
hatta dünyanın taaa öbür ucundaki Venezuela’ya kadar uzanmış durumda bu koloniler..
Biz ışığı Metehan’la yakanlardanız.
Selam olsun OĞUZ’un Beylerine...
Nuri Pakdil’in de dediği gibi;
“saatini toprağa göre ayarlayıp yürüyen yiğitler”
Selam olsun sizlere..!!
Selam olsun, dağların aslanlarına..!!
100 yıllık bir molanın ardından ata bindiğinde, ne yöne gideceğini unutmayanlara da selam olsun..!!
Süper güç dediğiniz hiçbir ülke,
hava operasyonlarında, Türk Hava Kuvvetleri kadar hassas ve nokta atışı operasyon yapamıyor..!!
Suriye'de izlenen ve raporlanan budur.
Libya’da sahada gösterilen performans ortada
Azerbaycan’da üç gün içerisinde alınan netice ortada..
bunu tüm Cihan kabullenmiş durumda..
Bu ordu, dünyanın en iyi yetişmiş ordusudur.
Kendinizin farkına varın,
ordumuzun karşısında titriyorlar.
Bizler kimiz...??
İsimsiziz...!!!!
Orta Asya'dan, Anadolu'ya, Keşmir dağlarından, Endülüse, MEDENİYET elçileriyiz, Arı kolonileriyiz..
Oğuz Han'ın Baturları,
GÖKTÜRK'ün Boğatırlarıyız.
Anadoluyu Türk Yurdu Yapan,
Sultan ALPARSLAN'ın Bahadırlarıyız..
İslam'ın keskin kılıcı,
Allah Resulünün Ali'leriyiz,
Surları yıkarak aşan,
Sultan Fatih'in Deli'leriyiz...
Bizler Selçuklu Sultanlarının yoldaşı,
Ertuğrul'un Alpleriyiz,
Vatan sevdasıyla ölüme koşan,
Sultan Melikşah'ın yiğitleriyiz.
Selam sana Eyy Milletim,
Bizler at sırtında BİN ATLI,
Osmanlıda Akıncıyız..
Hakk'ın mazluma merhameti,
Zalime gösterdiği hıncıyız..
Bordoyuz, Maviyiz, Yeşiliz..
Yunusuz, Ömeriz, Devletiz,
Damarları iman dolu bir Musa,
Ay Yıldız için bir neferiz..
Selam sana eyy Milletim..
Akkurt, Bozkurt, Alpereniz,
Bu kutlu yolda can vereniz.
Davaya baş koymuş bir FİDAN,
CUMHUR’da yeşeren filiziz.
Selam sana Eyy Milletim..
Birlik olsun, Dirlik olsun, Güzellik olsun
Yarınlar hepimizin, kazanç medeniyetimizin olsun..
Sefer bizim ise, Zafer HAKK'ın zaferi,
Bu şan, bu şeref, OĞUZ’un beyinin olsun.
Soyumuz soylansın, Boyumuz Boylansın..
RABBİM, birliğimizi dirliğimizi ve dahî gardaşlığımızı dâim kılsın İNŞALLÂH..
3 notes · View notes
ozel-buro · 5 months ago
Text
PKK ÖRGÜTÜ DOSYASI : CIA/MOSSAD'ın PKK'yı kurtarma operasyonu
CIA/MOSSAD’ın PKK’yı kurtarma operasyonu Ankara-Şam yakınlaşmasının ardından düğmeye basıldı. Tertip, Kayseri, Gaziantep, Kilis, Hatay’da sığınmacı karşıtlığı ile Afrin’de ise Türk bayrağına ve Mehmetçiğe yönelik saldırılarla iki koldan yürütüldü. İçişleri Bakanı gözaltına alınan 474 kişiden 285’inin sabıkalı olduğunu açıkladı 02 Temmuz 2024 Kayseri’deki kışkırtma ve Suriye’de Türkiye’nin…
0 notes
dakikamagazin · 5 months ago
Link
Şahan Gökbakar, sığınmacı meselesine sessiz kalamadı: Ülkeyi yok edecek bir sorun, çözüm aramalıyız
1 note · View note
apsny-news · 2 years ago
Text
ENKS heyeti Afrin'deki Newroz saldırısı için Ankara'da
*Fotoğraf: Basnews Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS), Afrin’de Newroz ateşi yaktıkları için Türkiye destekli Ahrar El Şarkiye örgütü tarafından öldürülen 4 Kürt için Ankara’da Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle görüştü. Rudaw’ın haberine göre, ENKS heyetinde, Suriye Muhalefet Koalisyonu Temsilcisi Abdulhakim Beşar ile ENKS temsilcileri Şelal Gedo ve Zuheyr Muhammed yer aldı. Görüşmede Cindirês’te…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
habersunum · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Afrin’de bomba yüklü araç patladı: 4 ölü, 12 yaralı
0 notes
turkudostu61 · 2 years ago
Text
1 note · View note
yaziyorsonhavadis · 5 years ago
Text
Afrin’de, PKK’nın mühimmat deposu ele geçti
Tumblr media
TÜRK Silahlı Kuvvetleri’nin düzenlediği Zeytin Dalı Harekatı ile terör örgütlerinden arındırılan Suriye’nin Afrin kentinde, terör örgütü PKK/YPG’nin mühimmat deposu bulundu. Depoda 300 kilo patlayıcı, onlarca el bombası, füzeler ile mühimmat ele geçirilirken, 3 terörist yakalandı.
Tumblr media
Aralarında Feylak Şam grubunun da bulunduğu Suriye Milli Ordusu güçleri, Afrin’in meydanı Ekbez köyünde bir evin; terör örgütü PKK/YPG’nin hücre evi ve mühimmat deposu olarak kullanıldığı bilgisine ulaştı. Bunun üzerine harekete geçen Suriye Milli Ordu güçleri, köydeki eve operasyon düzenledi. Yapılan baskında hücre evinde PKK/YPG’li 3 terörist yakalandı. Evde yapılan aramada ise 250 kilo TNT, 50 kilo C-4 patlayıcı, 90 el bombası, 20 havan topu mermisi, 12 Katyuşa füzesi, 200 el bombası fünyesi, 4 keskin nişancı dürbünü, çok sayıda dinamit lokumu ile patlayıcı yapımında kullanılan malzemeler ile bomba düzeneğinde kullanılan elektronik devreler ele geçirildi. Gözaltına alınan 3 teröristin sorgulanmasına başlandı. KAMYONETİN DEPOSUNDA 15 KATYUŞA FÜZESİ Bu arada, bir gün önce de Fırat Kalkanı Harekatı ile özgürleştirilen Suriye’nin Çobanbey bölgesinde durdurulan bir kamyonetin yedek deposunda 15 Katyuşa füzesi ile 13 el yapımı patlayıcı ele geçirildi. Terör örgütü PKK/YPG ile irtibatlı kamyonet sürücüsünü gözaltına aldı. Kaynak: Hürriyet Read the full article
0 notes
raperinagel · 5 years ago
Text
Kayyım mülakatta Efrin’de ölen askerlerin adını sordu
Van Büyükşehir Belediyesi’ne atanan kayyım, taşeron statüsünden kadroya geçmek için mahkeme kararıyla üç kez mülakata giren 217 işçi “başarısız” denilerek işe alınmadı. “Mülakatta” Afrin’de öldürülen askerlerin isimleri ile namaza dair sorular soruldu.
Van Büyükşehir Belediyesi’nde taşeron statüsünden kadroya geçmek için üç kez mülakata giren 217 işçi “başarısız” sayılarak işe alınmadı. İlk…
View On WordPress
6 notes · View notes
mehmethoca33 · 5 years ago
Text
Dün Afrin’de/İdlib’de vatanın bekası için canını ortaya koyan askerlerimiz vardı,
Bugün de sağlık çalışanlarımız ülkemiz için canını ortaya koyuyor..
Allah hepsinden razı olsun..🇹🇷
Tumblr media
4 notes · View notes
seslimeram · 5 years ago
Text
Tuhaf Zamanlardayız
Tumblr media
Tuhaf zamanlardayız. Kesintisiz bir fasit döngünün rehini kılınıp her gün başka açılardan sınandığımız bir garip zamanlardayız. Muktedirin hal ve istenci, takındığı her tavır bize iş bu zamanı eksik, yarım / yıkımın varlığını tescilleyen,sabit bir tecrübe kılıyor, görüyoruz. Tuhaf bir yolculuk, fark edilmemesi imkansız bir cehennemi döngüde biteviye çürümeyle sınanıyoruz. Her günün ilaveten her anın hemen her açıdan yakıcı, yıkıcı ve yok edici ilan olunduğu yerde cürümler hiç konuşulmuyor bunu görüyoruz. Keskin bıçaklar, yalın yıkım ve yağma, ses ve söze kasıtla, hayatı gölgeleme hali, tehdit dili, hınç, kin kusmalar, nicesi ve bir dolusu ile muktedir bugünü şu sahanın şimdisini gasp ediyor. Yaraların kanatıldığı insanlık onurunun artık hiçleştirilip ayaklar altına alındığı ol muktedirin tahayyülünün bir yıkım da olsa tek seçenek kılındığı yerde zaman kesintisiz olarak gerilemenin kılınıyor.
Hayat hiçbir zaman, an, veçhe olmadığı kadar “sıradanın meseli” olmaktan bu topraklarda açıkça alıkonuluyor. Cerahatin basbayağı aleni bir cüretle savunulan bütün, beraberindeki tahakkümün ve kesintisiz olan gasbın öykü / laf değil hakikat hali enikonu belirginleşiyor. Tuhaf zamanlardayız. Neresinden bakarsanız, hangi cepheyi açarsanız yıkım, taarruz ve biteviye linç hali bir memleketi kuşatıyor. Bir alaşağı etme hali, insanların birbirlerini hiç ama hiçbir biçimde duymayacağı bir zemin var ediliyor. Cerahatin ortasında hayat yoktur. Cerahatin kesintisiz kılındığı yerde o barış yoktur. Cerahatin savunulduğu yer ve zeminde demokrasinin abecesi eksiktir, yokluğa mahkumdur. Halin ve tuhaflığın bir kırıma çıktığı bir güncedeyiz. Sessizlik, şimdiki zamanı gasbedip tahakkümün sınırlarına kesintisiz bir biçimde riayet bu sahayı çürütmeye devam ediyor, bunu aktarıyoruz.
Evrensel Gazetesi’nden aktaralım: “Barış İçin Akademisyenler, 6 kentte eş zamanlı olarak yaptıkları açıklamayla, KHK ile ihraç edilen, sözleşmesi yenilenmeyen, sözleşmesi feshedilen, istifa etmek ya da emekliye ayrılmak zorunda kalan tüm imzacıların görevlerine geri dönmesini talep etti.
OHAL döneminde yayımlanan kanun hükmünde kararnameler (KHK) ile üniversitelerdeki görevlerinden ihraç edilen “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzalayan Barış Akademisyenleri İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Diyarbakır ve Kocaeli’de işlerine iade edilmeleri talebiyle açıklama yaptı. Yapılan ortak açıklamalarda “Şu sıralar beraat kararları alıyoruz ancak gasbedilmiş haklarımızı geri alabilmiş değiliz. Ne üniversitelerimize geri dönebildik ne de pasaportlarımızı geri alabildik” denildi. Akademisyenler, kendilerine adres olarak OHAL Komisyonunun gösterildiğini ancak bu kurumun sorunları çözmediğini aksine çoğalttığını ifade etti: “Hala değerlendirilmeyi bekleyen 33 bin dosya var, 406 akademisyenin ve KESK üyesi 1500 kamu emekçisinin dosyası da bekleyenler arasında. Buradan çıkan hukuksuz kararların mahkemelerce bozulması uzun yıllar alıyor, sorunlarımız acil demokratik çözümler gerektiriyor.” Akademisyenler açıklamalarda şu talepleri sıraladı:
* ”Bu suça ortak olmayacağız” bildirisinin imzacısı olup KHK ile ihraç edilen. Sözleşmesi yenilenmeyen, sözleşmesi feshedilen, istifa etmek ya da emekliye ayrılmak zorunda kalan tüm imzacılar, talepleri halinde ihraç edildikleri kurumlardaki görevlerine geri dönebilmelidir.
* Araştırma görevlisiyken ihraç edilenlerin güvenceli bir kadroda işe dönüşü sağlanmalıdır. Öğrenimini sürdürenler öğrenim gördükleri kurumlarda görevlendirilmeli, doktorasını bitiren doktor öğretim görevlisi olarak atanmalıdır. Doçentlik ve profesörlük koşullarını yerine getirdiği halde kadro ataması askıya alınan Barış Akademisyenleri hak kazandıkları kadrolarıyla göreve dönmelidir.
* İşe alımda güvenlik ve arşiv soruşturması şartı, Anayasa’nın 20. maddesi’nde güvence altına alınan “özel hayata saygı” hakkına müdahaledir. Buna derhal son verilmelidir.
* KHK’lerle ihraç edilen Barış Akademisyenlerinin ve kamu emekçilerinin yurttaşlık haklarına yapılan tüm saldırılar ortadan kaldırılmalıdır. Pasaportları derhal geri verilmeli, bütün hak kayıpları tazmin edilmelidir.
* Hukuk devleti olmanın gereği yerine getirilmeli, OHAL KHK’leri kaldırılmalı, OHAL Komisyonu lağvedilmelidir. Taraf olunan uluslararası anlaşmalara ve hukuk kurallarına uyularak toplumsal barışın önü açılmalıdır.”
Eşitlik, adalet ve barışma tahayyülüne karşı ortaya çıkartılan şey daha büyük yıkım olur. Kati, kesintisiz bir biçimde bu kadarıyla bir menzil var edilir. Barış İçin Akademisyenler imzasıyla çıkan metnin ortaya koyduğu ivedi çağrının üstünden üç yıl geçtikten, onlarca dava, onlarca yakıcı ve kavurucu yıkım, tehcir ve dahası tükeniş sahnelendikten sonra hala insani olanın her ne olduğunun hiçbir biçimde sorgulanmadığı bir karanlığa uyanırız. Tuhaf zamanlardayız, hayatın bu sahada bir kez daha bir asır öncesinin karanlığına rehin olunduğu bir güne, bir güncelliğe uyanıyoruz. Hayat hiç olmadığı kadar donanımlı bir çürümeye, bir yıkıma, bariz bir karanlığa mahkum kılınıyor. Bir asırda teçhizat güncelliği sağlandı, ya insan? Bir asırda anlatılıp durulan muasır medeniyet halen insana uğramadı her niye? Barış tahayyülünü savaşmak ile değiş tokuş etmeye devam diye kötülüğün, bariz karanlığın her neyi var ettiği afaki değil midir, halen anlaşılmaz mıdır? Yüceltilen ol yıkım, zaruriymiş gibi gösterilenin her ne şekilde bu sahaya zarar verdiği, meselin aslında her ne olduğu Barış İçin Akadamisyenlerin meramındadır.
Halep’in kuzeyinde, Rusya destekli Suriye hükümeti güçleri ile YPG’nin ortak kontrolünde bulunan Tel Rıfat kenti dün (2 Aralık) 14.00 sularında TSK kontrolündeki bölgelerden gelen topçu atışıyla vuruldu. Bir Rus üssünün de bulunduğu bölge Afrin’de TSK ve cihatçılar tarafından düzenlenen askeri müdahaleden kaçan sivilleri de barındırıyor.
Olay anına ilişkin görüntülerde yerleşim yerlerinin de hedef alındığı görülürken, muhalif Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) bombardıman sonrası 8’i çocuk en az 9 sivilin öldüğünü, Rojava’dan yayın yapan PYD’ye yakın Hawar Haber Ajansı (ANHA) ise 8’i çocuk 10 sivilin öldüğünü duyurdu. Ayrıca 20’nin üzerinde de yaralı bulunduğu belirtiliyor. Aynı şekilde Rusya ve Suriye ordusunun bombardımanının sürdüğü cihatçıların kontrolündeki İdlip’te de sivil can kayıpları yaşandığı belirtiliyor.
PYD, yayımladığı yazılı açıklama ile Tel Rıfat ilçesinde bir sivil katliamı gerçekleştirildiğini belirtirken, Türkiye’nin müdahalesinin ilk gününde itibaren uluslararası hukuka aykırı olduğu savunuldu. Türkiye’nin Suriye topraklarına yönelik askeri müdahaleleri Suriye hükümeti tarafından da “işgal” olarak niteleniyor. Suriye’nin kuzeydoğusuna yönelik operasyonlarda TSK ile birlikte hareket eden El Kaide kökenli grupların işlediği savaş suçları nedeniyle de Türkiye’ye yönelik uluslararası eleştiriler yoğunlaşıyor.
Tel Rifat’a 2 Aralık’ta Türkiye tarafından yapılan saldırıda sekizi çocuk 10 sivil yaşamını yitirmişti.  Hayatını kaybedenler Çarşamba günü kitlesel törenler eşliğinde toprağa verildi. Nupel'in haberidir: Bölgeden yayın yapan ANHA’da yer alan haberde, uluslararası hukuk örgütleri, saldırıya sessiz kalmakla suçlanıyor. Yakınlarını kaybedenler de uluslararası toplumun sessizliğine tepki gösterdi.
Cizre Bölgesi İnsan Hakları Örgütü Üyesi Mihemed Emin Niyîmî şunları söyledi: “Başta UNICEF’in çocuklara yönelik katliamı daha ilk günden kınaması gerekiyordu. Türk devleti NATO üyesi devletlerinin toplantısının olduğu bir zamanda sivil ve çocuklara yönelik katliam gerçekleştirdi. İnsan Hakları Örgütü, Uluslararası Af Örgütü, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Uluslararası Ceza Mahkemesi, İnsan Hakları Mahkemesi, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW), Uluslararası Adalet Divanı olmak üzere dünyadaki bütün sivil toplum kuruluşları ve örgütler, Kuzey ve Doğu Suriye halklarına yönelik saldırılara karşı sessiz kaldılar. Pazartesi günü Til Rifat’ta sivillere yönelik gerçekleştirilen katliama karşı bir tavır göstermediler. Bu da Türk devletinin terörüne izin verdiklerini gösteriyor.”
Türkiye tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen saldırıda ayağını kaybeden İlyas Hesûn adlı çocuk, “Kardeşim Edhem ve ben evimizin önünde oynuyorduk, birden çok büyük bir ses duyduk. Ben parçalardan dolayı yaralandım, kardeşimin ayağı koptu” diyor. Yaralanan çocukların annesi Fatima Betal, “Öğlen saat 2 civarıydı. Büyük bir ses duydum. Çocuklarımı aramak için koştum, onların bedeninden parçalarla karşılaştım” diye konuştu.”
Tumblr media
Tel Rifat’ta bir devletin var ettiği başarı öyküsü, her yerde zikrettiği o barışma tahayyülü, kentlerin düzenini sağlıyoruz bizler falan yoktur. Bir karanlığın her nasıl insanlık hikayeleri anlatılırken var edilebildiğinin iç çürüten hakikati vardır. Roboski Katliamı gibi bir yıkımı var edenlerin fırsat bulduklarında yarattıklarını görünür kılandır. Tel Rifat içinde bir cinayet işlenir. Bu cinayet çocukların katledildiği bir karanlığın bizatihi tam da kendisidir. Böylesine bariz olanın, bu kadar aleni kılınanın 1915’ten bunca zaman sonraki suretidir. İnkar edilen, binbir türlü hileyle ötelenen, üstü örtülmeye çalışılan şey bir kez daha gün yüzüne kavuşur. Cinayet kameralar kayıttayken, iletişimin en yüksek kılındığı şu zamanda her şey bilinirken, görülürken var edilir. Bu kadar açık düşmanlıkla şu kırım gibi nicesi var edilirken hala Rojava’ya barışın götürüldüğü meseline inanılması beklenir. Kan her yere sıçrarken o masallar, onca şatafatlı cümlenin kof bir yalan olduğu barizken neye nasıl inanırsınız, inanabilirsiniz!
Her yere kan sıçrıyor. Hemen hemen her zemine, bir biçimde devletli aklının çürütme hali izini çıkarıyor. Devletin gölgesinin değdiği yerde yaşam tükeniyor. Devletlinin elini cüret ile arttırdığı her menzilde hayat çalınıyor, düşler kırıma uğruyor. Söz naçar kılınıyor. Ses, cılızlaşırılırken hayatın meramı eksiltiliyor. Bir sahada var edilmiş olan yıkım başka bir yerde daha kalıcı kırılmaları da muhteviyatına ekliyor. Kürd ile Türkün arasındaki bağlar bir asır evvelindeki Ermeni, Süryani, Nasturi, Keldani, Rum, Pontos, Arami ile Türkün arasındaki bağların kopartılması gibi güncel daimi bir gayretle çürütülüyor. Her güne bir dehşet, her yere bir vahşet taşınıyor yeter ki sonuç daha fenası olsun! Tutturulup da gidilen istikamette hayat hakkının bahsini açmak, onun öncelikliğinden dem vurmak tam anlamıyla imkansızlaştırılıyor. İyi de böyle böyle yol nereye!
Van’ın merkez İpekyolu ilçesine bağlı Yalı Melez Mahallesi’nde 12 Temmuz 2018’de yapılan ev baskınında işkence ve kötü muameleye maruz bırakılarak, gözaltına alınan Ayfer, Abdullah, Abdulbaki, Ayhan, Fettullah ve Dilan Şahin ile Şehriban Mamuk hakkında açılan davanın 2'nci duruşması, Van 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. "Örgüt üyesi olmak", "kamu görevlisine hakaret etmek" ve "görevi yaptırmamak için direnmek" iddiasıyla açılan davanın duruşmasına, Şahin ailesinden tutuklu bulunan 6 kişi, tutuksuz yargılanan Dilan Şahin ve avukatlar katıldı. Kimlik tespitinin ardından savunma yapan tutuklu ve avukatlar tahliye talebinde bulundu. Mahkeme, tutuklu 6 kişi hakkında tahliye kararı vererek, Mart 2020’ye erteledi.
“HDP Elbistan İlçe Örgütü Kongresi öncesi gözaltına alınan ve gözaltındayken HDP'den ayrılmaları konusunda tehdit edilen 70 yaşındaki Ali ve Elif Kısa çifti, kongrenin ardından Ali Kısa'nın yönetime seçilmesiyle birlikte yeniden gözaltına alınarak tutuklandı. Anne ve babanın bakmakla yükümlü olduğu, yaşamlarını idame ettirebilme gücü ve iradesinden yoksun, duyma ve konuşma engelli 2 çocuklarıysa yalnız başlarına kaldı.
Ali ve Elif Kısa çifti 2017'den bu yana 3 defa gözaltına alındı. Ailesini emekli aylığıyla geçindiren Ali Kısa, uzun yıllardır siyasi çalışmalarda yer alıyor. DEHAP Elbistan İlçe Başkanlığı da yapan ve HDP kurulduğundan beri ilçe yöneticiliği yapan Ali Kısa, 4 Ocak 2017'de eşi Elif Kısa ile birlikte gözaltına alındı. Eşi adli kontrol ile serbest bırakılırken, Ali Kısa "örgüte yardım etmek" suçlamasıyla tutuklandı. Kısa, Elbistan E Tipi Kapalı Cezaevi'nde 7 ay tutulduktan sonra yargılandığı dosyadan beraat etti. Cezaevinde tutulduğu sırada ağır koşullar nedeniyle prostat ameliyatı olan ve yüksek kolestrolü bulunan Ali Kısa, 7 aylık sürede 116 kilodan 79 kiloya indi. Ayrıca cezaevinden sonra kendisinde unutkanlık başgöstermeye başladı.
13 Kasım 2019'da yeniden eşi Elif ile birlikte gözaltına alınan Ali Kısa, 17 Kasım'da yapılan HDP Elbistan İlçe Kongresi'nde yeniden yönetime girmemesi yönünde tehditlere maruz kaldı. Ayrıca önceden hazırlanmış "örgüt üyesi olduğu ve örgüte bilerek ve isteyerek yardım ettiğine dair" zorla imzalatılmak istenen ifadeyi imzalamadığı için psikolojik şiddete maruz kaldı.
"Eğer HDP'ye gidersen ve yönetime yine katılırsan seni yine alırız" tehditlerinden sonra eşiyle birlikte adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Ali Kısa, 17 Kasım'da HDP İlçe Kongresi'nde yeniden yönetime seçildi. Seçim sonrası sosyal medya hesabından "Partimiz HDP 3'üncü Olağan Kongresi'ni 17 Kasım'da yaptık. Beklentinin çok çok üstünde katılım oldu. Başarı bizim hedefimizdir. Ben Ali Kısa olarak bir yıldır hasta olduğum halde arkadaşlarımın ısrarı üzerine listede yer aldım ve yönetime seçildim. Bu parti halkındır, herkesindir. Herkes partisine sahip çıksın" paylaşımında bulunan Ali Kısa, 3 Aralık'ta evine yapılan baskınla yeniden eşi Elif ile birlikte gözaltına alındı. Haklarında "Gizli tanık" ifadesi bulunduğu iddiasıyla Ali ve Elif Kısa çifti, "örgüt üyesi oldukları" gerekçesiyle tutuklanarak Elbistan E Tipi Kapalı Cezaevi'ne gönderildi.
Önceki dönem Elbistan HDP Kadın Kolları yönetiminde yer alan; kronik baş ağrısı, depresyon, kan dolaşımı zayıflığı, doğumdan kaynaklı sağlık sorunları ve idrar yolları iltihabı gibi birçok sağlık sorunuyla boğuşan Elif Kısa da, böylece bakmakla yükümlüğü olduğu iki engelli çocuğundan koparıldı.
Ali ve Elif Kısa çifti 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'nde tutuklandıkları için 2 engelli çocukları da yalnız başlarına kaldı. Zihinsel, duyma ve konuşma engelli, tamamen annenin bakımına muhtaç "Ağır Özürlü" raporu bulunan 44 yaşındaki İsmail ile duyma ve konuşma engelli yüzde 64 engelli raporu bulunan 42 yaşındaki Ahmet de bakımına muhtaç oldukları anne ve babasız bırakıldı.
Bunun üzerine Elbistan'ın tek resim atölyesinin sahibi olan ilçedeki engellilere de yaşamıyla örnek teşkil eden, duyma ve konuşma engelli Ressam Ahmet, ağabeyi İsmail'e bakabilmek için resim atölyesini kapatmak zorunda kaldı.
Her iki kardeş de duyma ve konuşma engelli olduğu için ne kapı zilini duyabiliyor, ne de ne çevrelerinde gelişecek olası bir durumdan haberdar olabiliyor. Yakınları; İsmail'de temizlik takıntısı olduğu için her gün annesi tarafından banyo yaptırıldığı, onlarca kez elini yüzünü yıkadığı, birilerinin yardımı olmadan yemek yiyemediği ve tırnaklarını sık sık kestiği için parmaklarını kanattığı ve ilaçlarını zamanında ve düzenli alamadığında aşırı asibeliştiğini belirtti.
HDP Milletvekili Mahmut Toğrul da TBMM oturumunda, Ali ve Elif Kısa çiftinin durumuna dikkat çekerek, "Partimize yönelik siyasi soykırım operasyonları devam ediyor. Elbistan'da Ali Kısa, Elif Kısa ve Bekir Kara 3 Aralık'ta gece gözaltına alındılar, tutuklandılar. Aynı kişiler 13 Kasım'da gözaltına alınmıştı ve 2 gün sonra serbest bırakılmıştı. Ancak tekrar gözaltına alınan bu 3 arkadaşımız tutuklandı. Ali Kısa ve Bekir Kara, şu anki ilçe yöneticilerimiz, Elif Kısa ise önceki ilçe yöneticimiz. Ali ve Elif Kısa 70 yaşındalar ve 2 çocukları var. Biri yüzde 80 zihinsel engelli, diğeri de duyma ve konuşma engelli. Evde başka kimseleri yok. 2 çocuk evde tek başına kendilerine bakma ve yaşamlarını sürdürebilme gücü ve becerisinde değil. Aile bunu gözaltında dile getirmiş, ancak buna rağmen tutuklanmışlar" sözleriyle serbest bırakılmalarını istedi.”
Tuhaf zamanlardayız, yıkımın, yok etmenin, derdest edip, tüketmenin, birbirine yabancı, yaban kılma hallerinin ortasında bir deney sahasındayız. Ne dünümüz gün gibiydi. Ne iş bu şimdi bir yarın umudunu muhafaza ediyor. Ne şimdi bir hesaplaşama hali ne şu anda var edilmiş olanın farkındalılığı birbirini buluyor. Bir umut anlaşılır diye yazılanların kahır eksen unutulduğu, sakız gibi uzatılan bir gıdım sözün üzerinde, havanda su dövülüp günün geçirildiği yerde, yıkım az biraz şu yukarıdakilerle başlıyor. Başkalaşmış, bir yurt, bir yer, bir vatan imini yavaştan kaybetmeye yüz tutmuş, kokuşmuş, kir bağlamış, içindeki yurttaşını ezerek, biçerek bir ülkeye varılacağı zikrediliyor. Tuhaf zamanlardan geçiyoruz, içimiz dışımızda, aklımız başımızdayken yazalım; gidişat kestirilemeyen değil tam da yüzüncü yıl şatafatı dillendirilirken o memleketin demokrasi, eşitlik, hayat istencini yerle bir etmektir. Böyleyken, böyle, sessizliğin surları yükseltilirken bir hayat bahsi geriye konulmayacaktır, sorgular mısınız?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2019
Görseller: Istanbul Travel – Ekaterina SHEVI – Behancé
2 notes · View notes
yedi24haber · 7 years ago
Text
Beşiktaş, Afrin gazisinin ismini Afrin'de yaşatacak
Beşiktaş, Afrin gazisinin ismini Afrin'de yaşatacak
NEVŞEHİR Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK), Suriye’nin Afrin bölgesinde yürüttüğü Zeytin Dalı Harekatı‘nda yaralanan Piyade Uzman Çavuş Zeki Didinmez‘i (25) evinde ziyaret eden Kapadokya Turistik Otelciler ve İşletmeciler Derneği (KAPTİD) Başkanı Yakup Dinler, gaziye Beşiktaşlı futbolcuların imzaladığı formayı hediye etti.  Didinmez’i evinde ziyaret eden Dinler, kendisine Beşiktaşlı futbolcuların…
View On WordPress
0 notes
b-tonyukuk · 6 years ago
Photo
Tumblr media
Tunceli 4.Komando Tugayı, Afrin’de zafer pozu veriyor.
49 notes · View notes
pusancatholic · 2 years ago
Text
SON DAKİKA | Terör yuvalarına ağır bombardıman! SMO hazırlıklarını yaptı: Emir bekliyor
SON DAKİKA | Terör yuvalarına ağır bombardıman! SMO hazırlıklarını yaptı: Emir bekliyor
SMO’DAN 1000 KİŞİLİK ASKERİ TATBİKAT Afrin’de gerçekleştirilen tatbikat, Suriye Milli Ordusu (SMO) bileşenlerinden Süleyman Şah Tümeni’ne mensup yaklaşık 1000 kişinin katılımıyla yapıldı. Zeytin Dalı Harekatı’yla terör örgütü PKK/YPG’den temizlenen Afrin’deki tatbikatta, belirlenen hedefler gerçek mermiler kullanılarak imha edildi. Havanlar, roketatarlar, ısı güdümlü füzeler ve uçaksavar…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
antalyamemurlarcom · 2 years ago
Text
MİT’ten, PKK’nın kritik ismine nokta atışı: ‘Doğan Amanos’ öldürüldü
Tumblr media
MİT, Şanlıurfa'nın Akçakale ilçesinin karşısındaki Tel Abyad ile Rakka vilayeti arasında kalan Ayn İssa kasabasında, terör örgütü PKK'nın önemli isimlerinden ‘Doğan Amanos’ kod adlı Mehmet Akyol'un, Barış Pınarı harekat bölgesindeki Mehmetçiğe yönelik kapsamlı bir saldırı hazırlığı içinde olduğunu tespit etti. Önce teröristin saklandığı mezrayı belirlendi, ardından uydudan gelen koordinatlar ve sinyal takibiyle bulunduğu nokta işaretlendi. İKİ KORUMASIYLA ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ MİT'in sahadaki yerel unsurlarından da aldığı destek ve teyitli bilgiler üzerine 16 Eylül günü operasyon için düğmeye basıldı. Güvenlik nedeniyle sık sık yer değiştiren ve gizliliğe büyük önem verdiği belirlenen terörist Mehmet Akyol, Silahlı İnsansız Hava Aracıyla gerçekleştirilen nokta hava harekatıyla iki korumasıyla birlikte öldürüldü.İskenderun nüfusuna kayıtlı terörist Mehmet Akyol, 18 yıldan beri terör örgütü PKK'nın dağ kadrosunda sözde özel güç yapılanması içinde yer alıyordu. Terörist Akyol, bir dönem Hatay-Osmaniye kırsalını içine alan Amanos dağlarında sözde bölge sorumlusu olarak çok sayıda silahlı terörist saldırılara katılmaktan hakkında arama kararı bulunuyordu. HATAY'DA İKİ SALDIRIDA YER ALMIŞTI Terörist 17 Mayıs 2012'de Hatay'ın Dörtyol ilçesinde Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Erhan Dikmen, Jandarma Üsteğmen Aytaç Kaya ile Jandarma Teğmen Ahmet Tarım'ın şehit edildiği saldırı ile 30 Mayıs 2010 günü İskenderun Deniz Kuvvetleri Destek Komutanlığına bağlı İlboğa Kışlası İkmal Destek Komutanlığına saldırı sonucu 6 askerin şehit edilmesi, 7 askerin de yaralanması eylemlerine katılmaktan aranıyordu. 9 YILDAN BERİ SURİYE’DE SORUMLUYDU 2013 yılından itibaren de Suriye'nin kuzeyini işgal eden PKK-YPG saflarında yer alan terörist Mehmet Akyol, Suriye'nin Resulayn, Mühbiç, Mebruka, Rabia, Mişrefa bölgelerinde yüzlerce teröristin başındaki isim olarak, “Devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak, kişiyi yerine getirdiği kamu görevinden dolayı öldürmek” suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle hakkında daimi arama kararı bulunuyordu.Terörist Akyol, Şanlıurfa Ceylanpınar ilçesinin karşısındaki Resulayn'da 16 Ocak 2020 günü bomba yüklü aracın infilak ettirilmesiyle Binbaşı Şevket Tombul, Teğmen Sinan Bilir, Uzman Onbaşı Mustafa Alpaklı'nın şehit edildiği saldırıya bizzat katıldığı, yakalanan, teslim olan teröristlerin teşhis ve ifadelerinde yer alıyordu. ZEYTİN DALI VE BARIŞ PINARI’NDAN KAÇMIŞTI Terörist Akyol,  Afrin’de 20 Ocak 2018 günü gerçekleştirilen Zeytin Dalı harekâtında da yüzlerce teröristin başındaki isimdi. Akyol, 3 Şubat 2018 günü Afrin'de TSK'ya ait bir tanka güdümlü tanksavar füzesiyle saldırı düzenlenerek 5 askerin şehit olduğu saldırının faili olduğu yakalanan ve teslim olan teröristlerin teşhis ve ifadelerinde yer alıyordu.Terörist, Afrin'in TSK'nın kontrolüne geçmesinden sonra yer altı tünellerinden YPG'nin işgali altındaki Teb Abyad'a kaçmış, Tel Abyad'ın da Barış Pınarı harekatında TSK'nın kontrolüne geçmesiyle bu kez Ayn İssa kasabasına geçmişti. Read the full article
0 notes
habersunum · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Afrin’de şehitlerin kanı yerde kalmadı
0 notes
sdkhaber · 2 years ago
Text
İHH, Afrin’de 3 cami inşa etti
İHH, Afrin’de 3 cami inşa etti
Yeni eklenen İHH, Afrin’de 3 cami inşa etti son dakika haberini aşağıda okuyabilirsin. İHH Suriye Çalışmaları Reyhanlı Bölge Ofisi Koordinatörü Zeki Tahiroğlu, yaptığı yazılı açıklamada, camilerin, Afrin’in kırsal kesiminde toplu ibadet için uygun alan bulunmayan köylerde inşa edildiğini belirtti. Köy sakinlerinin, daha önce cuma ve bayram namazlarında uzak yerleşimlerde bulunan camilere gitmek…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes