#kanser ağız yarası
Explore tagged Tumblr posts
Text
Oral Kanser
Oral Kanser Oral Kanser Oral Kanser Oral kanser belirtileri arasında; çene veya ağızda olmayan kitleler, sürekli ağrı, tıkanıklık, çene veya ağızda bir yara olması, çene veya ağızda küçük kızarıklıklar, çene veya ağızda ağız kokusu, çene veya ağızda ağrısız şişlikler, çene veya ağızda çatlaklar, çene veya ağızda kızarıklıklar, çene veya ağızda kabuklanma veya yaralar, çene veya ağızda değişen ses…
View On WordPress
#Ağız#ağız içi kanser#ağız içi kanser belirtileri#ağız içi kanser türleri#ağız içi kanser taraması#ağız içi kanser yaşam süresi#ağız kanser ameliyatı kaç saat sürer#ağız kanser taraması nasıl yapılır#ağız kokusu kanser#ağız kokusu kanser habercisi mi#ağız sütü kanser#ağız yaraları kanser belirtisi midir#ağız yarası kanser belirtisi mi#Diş ve Çene Cerrahisi#kanser ağız kokusu yaparmı#kanser ağız kuruluğu#kanser ağız yarası#kanser ağız yoluyla bulaşır mı
0 notes
Text
Ağız Kanserinde Erken Teşhis Önemli
Kanser her zaman korkutucu bir teşhistir; fakat ağız kanseri erken teşhis edildiğinde rahatlıkla tedavi edilebilir. Ağız kanseri ağzınızın herhangi bir yerinde ya da boğazınızın üst kısmında gelişebilir. Dudaklarda, ağzın tabanında veya tavanında, dilinizde, boğazınızda, bademciklerinizde, yanaklarınızın kenarında, diş etlerinizde ya da başka yerlerde görülebilir.
Ağız kanserlerinde erken teşhis çok önemlidir. Kendinizi ağız kanserinden korumanın en iyi yolu, semptomları düzenli bir şekilde kontrol etmektir. İyileşmeyen yaralar, ağzın astarındaki beyazımsı ya da kırmızımsı yamalar, ağız içerisinde derinin topaklanması veya şişmesi, ağız içi kanamaları, kulak ağrısı, boğaz ya da çene yarası, yutkunma ve çiğnemede zorluklar, konuşma güçlüğü ve gevşek dişler. Bu işaretlerden herhangi birini 2 haftadan fazla bir süredir yaşıyorsanız mutlaka uzman bir hekim tarafından kontrol edilmeniz gerekir. Ağız kanseri lezyonları ağrıyla belirti vermezler. Hastalık ilerleyerek sağlıklı ağız dokularında harabiyet oluştukça ağrı şikayeti başlar. Bu nedenle erken tanı için en ufak bir değişiklikte diş hekimine gidilmesi son derece önemlidir.
Ağız bölgesindeki anormallikler daha tam kansere dönüşmeden veya kansere dönüşmüşse bile başlangıç safhasındayken tedavileri çok daha basittir ve erken teşhis ile kişinin hayati riski azalmaktadır. Ayrıca ağız hijyenine maksimum özen göstermek, sağlıklı protez kullanımına dikkat etmek, sigara ve alkolden uzak durmak, uzun süreli güneş ışığından, solaryum seanslarından ve radyasyondan kaçınmak , meyve sebze ağırlıklı beslenmek ağız kanserine yakalanma riskinizi ortadan kaldıracaktır.
Ağız Kanserinde Erken Teşhis Önemli
0 notes
Text
Dil yarası neden olur? Dil yarası nasıl geçer? - Dil yarası tedavileri
Dil yarası neden olur? Dil yarası nasıl geçer? �� Dil yarası tedavileri
Dilde oluşan yaralar genel olarak dilin yanlışlıkla ısırılması ve virüs enfeksiyonu gibi etkenler sonucu ortaya çıkar. Dilde yaraların neden olduğu en belirgin belirti ise, yaranın olduğu bölgede görülen ağrı ve yanmadır.
Dil yarası neden olur?
• Gingivostomatit (viral veya bakteriyel ağız enfeksiyonu) • Herpes simpleks enfeksiyonu • Oral liken planus (oral kanser riskini artırabilen bir…
View On WordPress
0 notes
Video
youtube
Ağız yarasının oluşum sebebi nedir? Ağız Yaraları İçin Bitkisel Çözüm var mıdır? En kolay yöntemle ağız yarasından kurtulma yöntemleri nelerdir? Ağız içindeki yaralara ne iyi gelir? Her İnsan hayatı boyunca mutlaka ağız yarası şikayetiyle baş başa kalmıştır. Ağız içinde oluşan bu yaralar zaman içerisinde tedavi edilmediği sürece daha ciddi boyutlara ulaşabilmektedir. Diğer adı aft olan bu hastalığı bazı doğal yöntemlerle geçirmek mümkündür. Bunlardan en önemli olduğu varsayılan karbonat gerçekten ağız yarasına çok iyi geliyor. Bütün ağız içi yaralarınız için krem kullandığınız halde hala kurtulamadıysanız bu video tam size göre. Oluşan bu yaralar zaman içerisinde tedavi edilmediği sürece bulaşıcı ya da kansere neden olabilir. Sizler için hazırladığımız bu alanda bitkisel çözüm kullanarak en kısa yoldan aft yaralarından kurtulabilirsiniz.
0 notes
Text
Dudakta Çıkan Yara Tedavisi
Genellikle dudağımızda kırmızılık ve şişlikle kendini gösteren dudak yaralarının çok ciddi sebeplerden kaynaklanmadığı bilinmektedir. Bu yaralar kendilerini kabarcık şişlik şeklinde gösterirler. Bu tür dudak yaraları kanama yapabilir kabuk bağlayabilir dudağı tahriş ve deforme edebilir.
Bu tür dudakta oluşan yaralara dudak ısırma, sıcak yeme içme yada travma gibi durumlar neden olmuş olabilir. Herpes denilen bir virüs olarak ortaya çıkan bu tür yaralar bulaşıcı olabilmektedir. Dudakta oluşan bu tür virüs etmenli yara durumunda mutlaka doktorunuza görünün çok nadir de olsa bu tür bir durum kanser belirtisi olabilmektedir.
Bazı yaralar yutkunmada zorlanma, solunum problemleri ve yüksek ateşe de neden olabilirler bu durumlarda mutlaka hastaneye gitmeniz ve acil servise görünmeniz gerekmektedir.
Belirtiler Nelerdir
Ağızda oluşan yaralar ağızda kuruluk, şişlik, kanama, kızarıklık, kaşıntı gibi problemlerle kendini gösterebilir. Ağız yarası baş ağrısı baş dönmesi, kötü hissetme, aşısı su ihtiyacı, vücutta ağrılar şeklinde de kendini gösterebilir.
Basit Tedavi Yöntemleri
Eğer dudağınızda çıkan yara ciddi boyuttaysa mutlaka doktorunuza görünün, hafif durumlarda bazı basit bitkisel çözümler vardır, bunları şu şekilde sıralayabiliriz; E vitamin yağı, dudağınızda çıkan yaraya e vitamini sürerseniz yaranın iyileşme sürecini hızlandırırsınız. Zeytinyağı günde iki kez yara olan bölgeye uygulayabilirsiniz. Aloe Vera Jeli, bu bitki türü ciltle ilgili birçok probleme olduğu gibi bu tür yaralara da oldukça iyi gelmektedir. Bal ve limon, bir çay kaşığı limon ve iki çay kaşığı balı karıştırarak yaranın olduğu bölgeye uygulayabilirsiniz. Bütün bunların dışında vazelin, bebek yağı ve dudak kremi de kullanmanız yaranızın iyileşme sürecinde size yardımcı olacaktır. Şunu da unutmamak gerekir ki olumsuz herhangi bir durumda mutlaka doktorunuza görünmelisiniz.
Dudakta Çıkan Yara Tedavisi
#dudakta yara#dudakta yara çıkması#dudakta yara nasıl geçer#dudakta yara niye çıkar#dudakta yara olması#dudakta yara sebebi#dudakta yara tedavisi#dudakta yaralar
0 notes
Link
Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı .Prof. Dr. Elmacıoğlu, içeriğindeki özellikleri nedeniyle adeta ilaç, doğal antibiyotik özelliği taşıyan narın sofralardan kesinlikle eksik edilmemesi gerektiğini vurguladı. "HERKES TÜKETMELİ"Vitamin deposu narın herkesin tüketmesi gereken bir meyve olduğuna işaret eden Elmacıoğlu, narın başta kanser olmak üzere kalp, damar, mide ve daha birçok sağlık sorununa fayda sağladığını söyledi. Elmacıoğlu, "Bağışıklık sistemini güçlendiriyor. İçerdiği flovanoidler, vitaminler, polifenoller, antosiyaninler, taninler vasıtasıyla kolesterol ve şekeri de dengeliyor. Kalp ve damar sağlığımızı koruduğu gibi kanser hücrelerinin gelişmesini çok önemli oranda engelliyor" dedi.Narın kabuğunun da faydalı olduğunu ancak pek bilinmediği için kabukların genellikle çöpe atıldığını ifade eden Elmacıoğlu, "Nar, lezzetli bir meyve olmasının yanında besin değerleri açısından da oldukça yararlıdır. Potasyum ve demir minerali ile C vitamini açısından çok zengin bir meyve olan nar, B1, B2 vitaminleri ile kalsiyum ve fosfor minerallerini de barındırır" diye konuştu."ENERJİ VERİR, KALBİ GÜÇLENDİRİR"Nar kabuğundaki ellagik asitin başta meme kanseri olmak üzere hemen hemen tüm kanser türlerini önleyici ve iyileştirici faydalar sağladığını öne süren Elmacıoğlu, şöyle devam etti:"Harareti keser, enerji verir ve yorgunluğu giderir. Vücudu, kalbi, mideyi ve diş etlerini kuvvetlendirir. Mide iltihabı ve ağız yarası için faydalıdır. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Kanser hücrelerinin gelişmesine engel olarak, başta akciğer, meme, cilt, kolon ve prostat kanseri olmak üzere kansere karşı vücudu korur. Kandaki kolesterol oranını ve tansiyonu düşürür. Damar sertliğini önler ve damarları açar. Bu özellikleriyle kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyucudur. Kandaki şeker seviyesini de dengeleyerek şeker hastalarına iyi gelir. Cilt sağlığı için de faydalıdır. Ayrıca artrit ve eklem ağrılarını dindirmeye yardımcı olur."Nar tanelerini saran zarın hazmı kolaylaştırma ve idrar söktürme etkisi bulunduğunu aktaran Elmacıoğlu, kabuklarından demlenen çayın ise ishal giderici ve bağırsak kurtlarını temizleyici özelliğine sahip olduğunu kaydetti.
Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
Link
Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı .Prof. Dr. Elmacıoğlu, içeriğindeki özellikleri nedeniyle adeta ilaç, doğal antibiyotik özelliği taşıyan narın sofralardan kesinlikle eksik edilmemesi gerektiğini vurguladı. "HERKES TÜKETMELİ"Vitamin deposu narın herkesin tüketmesi gereken bir meyve olduğuna işaret eden Elmacıoğlu, narın başta kanser olmak üzere kalp, damar, mide ve daha birçok sağlık sorununa fayda sağladığını söyledi. Elmacıoğlu, "Bağışıklık sistemini güçlendiriyor. İçerdiği flovanoidler, vitaminler, polifenoller, antosiyaninler, taninler vasıtasıyla kolesterol ve şekeri de dengeliyor. Kalp ve damar sağlığımızı koruduğu gibi kanser hücrelerinin gelişmesini çok önemli oranda engelliyor" dedi.Narın kabuğunun da faydalı olduğunu ancak pek bilinmediği için kabukların genellikle çöpe atıldığını ifade eden Elmacıoğlu, "Nar, lezzetli bir meyve olmasının yanında besin değerleri açısından da oldukça yararlıdır. Potasyum ve demir minerali ile C vitamini açısından çok zengin bir meyve olan nar, B1, B2 vitaminleri ile kalsiyum ve fosfor minerallerini de barındırır" diye konuştu."ENERJİ VERİR, KALBİ GÜÇLENDİRİR"Nar kabuğundaki ellagik asitin başta meme kanseri olmak üzere hemen hemen tüm kanser türlerini önleyici ve iyileştirici faydalar sağladığını öne süren Elmacıoğlu, şöyle devam etti:"Harareti keser, enerji verir ve yorgunluğu giderir. Vücudu, kalbi, mideyi ve diş etlerini kuvvetlendirir. Mide iltihabı ve ağız yarası için faydalıdır. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Kanser hücrelerinin gelişmesine engel olarak, başta akciğer, meme, cilt, kolon ve prostat kanseri olmak üzere kansere karşı vücudu korur. Kandaki kolesterol oranını ve tansiyonu düşürür. Damar sertliğini önler ve damarları açar. Bu özellikleriyle kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyucudur. Kandaki şeker seviyesini de dengeleyerek şeker hastalarına iyi gelir. Cilt sağlığı için de faydalıdır. Ayrıca artrit ve eklem ağrılarını dindirmeye yardımcı olur."Nar tanelerini saran zarın hazmı kolaylaştırma ve idrar söktürme etkisi bulunduğunu aktaran Elmacıoğlu, kabuklarından demlenen çayın ise ishal giderici ve bağırsak kurtlarını temizleyici özelliğine sahip olduğunu kaydetti.
Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
Link
SEFA ÇİÇEĞİ 1-2 Yıllık | 0,2-0,7m | 6-9 Aylar | Ça,Ho,Na | Çiçekleri ve Eter yağı Sefa çiçeği, Ringelblume, Calendula officinalis L. Şamdan çiçeği Ölü çiçeği Sefa otu Gecesefası Şifalı sefa çiçeği Aynı sefa Altıncık Yüksük çiçeği Familyası: Bileşikgillerden, Korbblütengewâchse, Asteraceae Drugları: Sefa çiçeği; Calendulae folium Sefa eter yağı; Calendulae aetheroleum Sefa tohum otunun genellikle çiçekleri çay, tentür, natürel ilaç ve eter yağı yapımında kullanılır. Giriş: Sefa çiçeğinin 10 türü vardır ve bunlardan en çok Şifalı Sefa çiçe¬ği; Calendula officinalis ve az da olsa Yabani Sefa çiçeği; Calendula arvensis şifa maksadı ile kullanılır. Çiçekleri olgunlaşıp solduktan sonra tohumları kanca gibi içe doğru kıvrılarak yüksük şeklini alır. Bu nedenle yüksük çiçeği denir. Mezarlıklarda çok yetişmesi nedeni ile Ölü çiçeği, cildi güzelleştirdiği için Sefa çiçeği veya çiçeklerinin şamdana benzemesi nedeni ile Şamdan çiçeği ve yahut da altın sarısı rengi nedeniyle Altıncık da denir. Vatanının Kuzeybatı Afrika ülkeleri olduğu ve buradan önce Akdeniz ülkeleri ve Türkistana yayıldığı ve zamanla diğer ülkelerde de yetiştirildiği bilinmektedir. M.Ö Romalılar tarafından haricen yaralara karşım kullanıldığı ve reform çayı ile birlikte Avrupanın Kuzeyine yayıl¬dığı ve 18.yydan itibaren kansere karşı yaygın olarak kullanılmıştır. Botanik: Genellikle bir yılık, nadiren iki yıllık bir bitki olup oldukça sık çatallaşır. Kökü 20cm boyunda ve ince yan köklerden meydana gelir. Dikine yükselen bitki oldukça sık çatallaşır ve gövde köşeli olup üzeri tüylüdür. Yaprakları 8-15cm uzunluğunda 2-5cm eninde alt yaprakları mala, üst yaprakları mızrak şeklinde, kenarları bütün, koyu yeşil renkli ve gövde ve dallara değişken sıra ile dizilmiştir. Çiçeklerin kupa yap¬rakları çanak şeklinde olup ince uzun mızrak şeklinde bir düzine yap¬raktan oluşur ve taç 2-4 sıra halinde dizilmiş olup her biri dil şeklinde uçları dişli, altın sarısı renkte, göbekte genellikle borucuk yaprakları bu¬lu¬nur ve bunlarda altın sarısı renktedir. Çiçekleri solduktan sonra kupa yaprakları içe doğru kıvrılır ve kanca şeklini alır ve de tohumları da böyle kanca gibidir. Yetiştirilmesi: Vatanı Akdeniz ülkeleri olan Sefa çiçeği binlerce yıldan beri Türkistanda ve Türkiyede bilinmekte ve yetiştirilmektedir. 1960lı yıllardan itibaren Türkiyeyi saran kimyasal ilaç kullanma hastalığından önce yaygın olarak yetiştirilen bitkilerden bir de Sefa çiçeğidir. Fakat zamanla unutulmuştur. Değerinin anlaşılmasıyla birlikte yeniden pek ya-kında yaygın olarak yetiştirilecek bitkiler arasında katılacağına inanıyorum. Çünkü Avrupada özel olarak yetiştirilecek çok çeşitli ilaçlar özel¬likle de merhem, krem ve losyonlar yapılmaktadır. Sefa çiçeği Türkiye nin hemen hemen her yöresinde rahatlıkla yetiştirilebilir. Hasat zamanı: Hazirandan Kasım ayına kadar Sefa çiçeğinin başı top-lanarak havalı ve gölgelik bir yerde kurutulur ve kaldırılır. Şayet tentürü, merhemi veya kremi veya losyonu yapılacak ise taze olarak işlenir. Maalesef şifalı bitkiler toplama, kurutma, paketleme ve depolama işlemleri sırasında çok yanlışlar yapılmaktadır. Bitkinin şifalı kısmı yaprak veya çiçekleri ise asla Güneş altında kurutulmaz ve mutlaka gölgede kurutul-malıdır. Ayrıca örneğin bitki 5 günde kurudu ise, 2 gün daha kurumada bırakmak mahzurludur, çünkü birleşimindeki eterik yağları kaybettiğinden kalitesi düşer. Sadece bitki kökleri Güneşte kurutulur ve kurur ku¬rumaz hemen paketlenip depolanması gerekir. Şifalı bitkilerin Aktarlarda açıkta satılması kalitesini kısa sürede düşürür ve etkisini oldukca azaltır. Birleşimi: Birleşimindeki önemine göre şöyle sıralayabiliriz; a) Triterpenalkoller %4-6 arasında olup 3 gruba ayrılırlar. Bunlardan en önemlisi; 1) Triterpendioller (Dihydroxitriterpenler) %3-5 arasında olup bunlardan; Faradiel, Arnidiol, Calenduladiol, Maliladiol, Bereein ve Ursadiolü sayabliriz. Bu bileşikler %98 oranında Laurin-myristin-Palmitinasitle 3-O-Monoesterlerler oluşturur ve %2side Diesterlerden oluşur. Monoesterlere örnek Faradiollauriasitester, Faradiolmyristinasitester ve Faradiolpalmitinasitesteri gösterebiliriz. 2) Triterpenmonoller (Monohydroksitriterpenler) %0,4-0,6 arasında olup önemlileri;ψ-Taraxan, Taraxan, Lupen, Oleanen, Ursen, α-veβ-Amyrin 3) Triterpentrioller (Trihidroksitriterpenler); Heiantriol A1, B0, B1, B2, Ursatriol ve Lupantriol b) Triterpensaponinler (Saponositler) %2-10 arasında olup en önemlileri; Saponosit A, B, C, D1, D2 ve F ile Olenolasiti sayabiliriz. Bu Saponositler Glikuronasit, Glikoz veya Galaktozu birleşik bulundururlar. c) Cariotinoitler (Karotinoitler) %1-3 arasında olup en önemlileri; Lutein ve Zeaxanthin, takriben %90-98 arasında olup ayrıca az miktarda Lycopin, Violaxanthin, Aurogxanthin, Luteoxanthin, Lutein ve Luteinepoxid içerir. d) Falvonitler; %0,25-1 arasında olup en önemlileri; Quercetin, Izorhamnetinglikozit, Izorhamnetin-3-O-β-D-glikopyranosit, Quercetin-3-O-β-d-Glikopyranosit ve Izorhamnetin-3-O-rutinosid içerir. e) Steroller %0,06-0,08; γ-Steroller, β-Sitosterol, Campesterol, Cholesterol ve Izofucosterol f) Eter yağları %0,2-0,3; α-Cadinol (α-Kadinol) takriben %20-30unu oluşturur ve ayrıca α- ve β-İonon, β-İonon-5,6-Diepoksid, Dihidroactinidiolid, α-Thojen, α-Pinen ve γ-Cadinen g) Kumarinler; Scopoletin, Umbelliferon ve Aesculetin h) Polisakkaridler %12-16 arasında olup en önemlileri; Rhamnoarabinogalakotonlar ve Arabinogalaktonlardan oluşur. Araştırmalar: Sefa çiçeği üzerine yapılan araştırmalar çok eskiye dayanır ve bu araş-tırmalarda genellikle kansere karşı etkili olduğu tespit edilmiştir. Fakat ne hikmetse günümüzde modern anlamda kansere karşı etkisi olup olmadığı konusunda herhangi bir araştırma yapılmamıştır. Bugüne kadar yapılan modern araştırmalar sadece deri hastalıkları ve yaralanma ra-hatsızlıklarına (ezilme, burkulma, çizilme vb.) karşı yapılmış ve olumlu neticeler elde edilmiştir. Klasik araştırmalar; 1) Pietroantrea Mattioli 1560lı yıllarda Floransada yaptığı tedavi denemelerinde Sefa çiçeğinin kanseri iyileştirdiğini tespit etmiştir. (LBH.II.926) 2) İsveç kralının doktoru J.P.Westring Stokholm ilim akademisinde yaptığı araştırmalarda Sefa çiçek ekstresinin kanseri iyileştirdiğini tespit etmiştir. (LBH.II.926) 3) Prof.Dr.Herman Lebert Fransanın Breslau şehrinde (1813-1878) kanser üzerine yaptığı araştırmalarda Sefa çiçek çayının veya ekstresinin bu rahatsızlığı iyileştirdiği tespit etmiştir. (Age) 4) Belçikalı hekim BOUGARDda kanserli hastaları Sefa losyonu ve ekstresi ile tedavi etmiştir. (1882)(Age) 5) Hapas Kneipp, Dr.Stöger, Dr.Bohn, Dr.Halenser ve Susanne Köhler kanserli hastaları sefa çiçeği ile iyileştirmişlerdir. 6) Prof.Dr.K.Zitterl-Eglseer, Dr.J.Novak, Prof.Dr.Ch.Franz ve ekibi Viyana Üniversitesi ziraat fakültesinde Farmakoloji enstitüsünden Prof.Dr.G.Reznicek Prof.Dr.J.Jurenitsuh ve ekibi yaptıkları ayrı ayrı araştırmalarda Sefa merhemi ve ekstresinin yaraları iyileştirdiği ve iltihapları önlediğini tespit etmiştir. (ZP:3.00.152) 7) Dr.O.İsaac yaptığı araştırmalarda Sefa çiçeğinin başta ekzema, iyileşmeyen yaralar ve varise karşı etkili olduğunu tespit etmiştir. (ZP.3.00.138) 8) Dr.U.Wissinger-Graffenhahn ve ekibi Eyalet ilaç ve Tıbbi mamuller endüstrisi (Udesineastitital für Arsneimitlel und Medizine Prodükte bon) yaptığı araştırmalarda Sefa çiçeğinin müzmin yaraları iyileştirdiği, iltihapları önlediği ve ağız içi yutak mukozasını kuruttuğunu tespit etmiştir. (ZP.3.00.143) Kendi tecrübem; Ayak parmağım özellikle de başparmak tırnağımın de-riye batması ile ortaya çıkan iltihaplı yaraya (dolama) karşı oldukça sık deneme yaptım ve her seferinde de bu rahatsızlıktan Sefa merhemi ile kurtuldum. Birkaç gün ayak parmağıma Sefa merhemi sürdüğüm de iltihapları dışarı çeker olduğunu gördüm. Tesir şekli: Yaraları iyileştirici, iltihapları önleyici, mikropları öldürücü, parazitleri öldürücü, antimikozit (mantarları yok edici), krampları çözücü, safra artırıcı, adet söktürücü, terletici, hazmettirici ve metabolizmayı kuvvetlendiricidir. Kullanılması: a) Araştırmalara göre; son zamanlarda yapılan araştırmalarda Sefa çiçeğinden elde edilen merhem, krem, losyon veya ekstrelerin yararlı iyileştirdiği tespit edilmiştir. b) Komisyon Enin 13.03.1986 tarih ve 50nolu Monografi bildirisine göre başta yaralar, müzmin yaralar ve deri ülseri, derinin açık yarası ile ağız ve yutak iltihaplanmasına karşı kullanılır. c) Homeopatide müzmin yaralar, kesik yaralar, batma yaraları, deri ülseri, toplardamar iltihabı (flebit), derideki yanıklar, tırnak yatağının iltihaplanması (dolama), bezlerin şişmesi ve safra yetmezliğine karşı kullanılır. d) Halk arasında yaralanmalarda ortaya çıkan kesilme, yarılma, batma, ezilme, morarma, burkulma ile yanma ve donma sonucu deride kalan izleri, deri ülseri, toplardamar iltihaplanması (flebit), varis, gastrit, safra yolları iltihaplanması, beyaz akıntı, adet yetmezliği, bezlerin sertleşmesi ve şişmesi (özellikleri lenf bezleri), kam çıbanı, benekler, dekübitüs (yatak yarası), burnun iç kısmının kuruması, dolama, urlar ve hatta kansere karşı dahi kullanılmaktadır. Çayı: Bir kahve kaşığı Sefa çiçeği demliğe konur ve üzerine 300-500ml kaynar su ilave edildikten sonra 5-10dk demlenmeye bırakılır ve sonra süzülerek içilir. Çay Harmanları: Gökçek göz iltihapı çayı; >30 gr Papatya çiçeği >30 gr Göz otu yaprağı >20 gr Sefa çiçeği >20 gr Rezene tohumu Göz banyosu ve kompresi yapılır. Gökçek toplardamar iltihapı ve basur çayı; >20 gr Hamamelis yaprağı >20 gr Papatya çiçeği >20 gr Sefa çiçeği >20 gr K.yonca >20 gr Çobançantası Gökçek adet yetersizliği çay; >30 gr Civanperçemi otu >30 gr Sedef yaprağı >20 gr Sefa çiçeği >10 gr Andız kökü >10 gr Arnika çiçeği Gökçek deri hastalıkları çay(sivilce ve hafif iltihaplı deri); >40 gr Hamamelis yaprağı >30 gr Menekşe otu >20 gr Sefa çiçeği >10 gr Meşe kabuğu Gökçek mide çayı (iştahsızlık ve asit yetersizliğine); >30 gr Oğulotu yaprağı >30 gr Civanperçemi otu >30 gr Pelin otu >10 gr Sefa çiçeği Gökçek Mesane ve böbrek çayı >25 gr Atkuyruğu otu >20 gr Ayrıkkökü >20 gr Altın başak otu >20 gr Akhuş yaprağı >15 gr Sefa çiçeği Gökçek mide-bağırsak çayı ( şişkinlik,); >40 gr Kişniş tohumu >30 gr Rezene tohumu >20 gr Kimyon tohumu >10 gr Sefa çiçeği Gökçek göz iltihabı çayı (özellikle göz kapak iltihapları); >30 gr Papatya çiçeği >30 gr Göz otu yaprağı >20 gr Sefa çiçeği >20 gr Sinirli ot Gökçek toplardamar iltihapları (flebit) çayı; >20 gr Civanperçemi çiçeği >30 gr K.yonca otu >30 gr Alıç çiçeği + yaprağı >10 gr Sefa çiçeği >10 gr Altın çiçek Gökçek deri hastalıklarına çayı (müzmin yaralar); >20 gr Papatya çiçeği >20 gr Sefa çiçeği >40 gr Sinirli ot >20 gr Hamamelis kabuğu+yaprağı İçilir ve kompresi yapılır. Gökçek bacak ülseri çayı (ulcus cruris); >40 gr Karakafes kökü >20 gr Sefa çiçeği >20 gr Adaçayı yaprağı >20 gr Sinirli ot Çayı içilir, kompresi veya sargısı yapılır. Merhemi: Sefa merhemi 500gr vazelin veya balmumu bir kaba konur ve bu kap içinde kaynar su olan ikinci bir kaba konur. Burada eriyen vazelinin içine 100gr kurutulmuş veya 200gr taze Sefa çiçeği ilave edilir. Kap hafif ısıtıldıktan sonra 24sa buzdolabında bırakılır. Tekrar birinci kap ikinci kabın içinde hafif ısıtıldıktan sonra süzülür ve sefa merhemi elde edilir. Sefa yağı: 100ger Sefa çiçeği bir şişeye konur ve üzerine 500ml kaliteli zeytinyağı ilave edilir. 4-6hafta güneş gören bir yerde bekletildikten sonra süzülerek Sefa yağı elde edilir. Sefa yağı merhem yapımında veya sade olarak deri hastalıklarında kullanılır. Aromaterapi: Sefa çiçeği su buharı ile damıtılarak (destilasyon) eter yağı elde edilir. Sefa eter yağı genellikle mantara karşı kullanılır. Fakat çok az bulunan ve kullanılan bir eterik yağdır. Homeopatide: Sefa çiçeğinden 100gr taze olarak bir şişeye konur ve üzerine 500ml %70lik alkol ilave edilerek 4-hafta güneş ışığından uzak¬ta muhafaza edildikten sonra süzülerek Homeopatide <<Calendula>> ismi ila anılan tentür elde edilir. Bu tentürden günde 3-4defa 10-15 damla 4-6 hafta süreyle alınır. Ekstresi: Sefa çiçeği %70lik alkolle ekstresi yapılır ve elde edilen ekstre aynı tentür gibi kullanılır. Hastalığın belirtileri (semptom): 1) Bademcik ve tükürük bezlerinin şişkinliği 2) Baş dönmesi 3) Başta duygusuzluk hissi ve başın ağırmış gibi hissi 4) Çekilirmiş gibi romatizmalı ağrılar, bacakların ağırlaşması ve aşırı yorgunluk 5) Bezler şişer ve yara gibi ağrır 6) Aşırı duyarlılık, ağrı ve seslere karşı 7) Nemli havaya karşı aşırı duyarlılık ve sabahları ağrılar artarsa 8) Herhangi bir şey olacakmış gibi korkma Yan tesirleri: Sefa çiçeğinin bilinen bir yan tesiri yoktur. Çok nadiren bazı hassas kişilerde alerjiye neden olabilir. Fakat eter yağının çok dikkatli kullanılması gerekir. Çünkü oldukça serttir. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
Link
Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı .Prof. Dr. Elmacıoğlu, içeriğindeki özellikleri nedeniyle adeta ilaç, doğal antibiyotik özelliği taşıyan narın sofralardan kesinlikle eksik edilmemesi gerektiğini vurguladı. "HERKES TÜKETMELİ"Vitamin deposu narın herkesin tüketmesi gereken bir meyve olduğuna işaret eden Elmacıoğlu, narın başta kanser olmak üzere kalp, damar, mide ve daha birçok sağlık sorununa fayda sağladığını söyledi. Elmacıoğlu, "Bağışıklık sistemini güçlendiriyor. İçerdiği flovanoidler, vitaminler, polifenoller, antosiyaninler, taninler vasıtasıyla kolesterol ve şekeri de dengeliyor. Kalp ve damar sağlığımızı koruduğu gibi kanser hücrelerinin gelişmesini çok önemli oranda engelliyor" dedi.Narın kabuğunun da faydalı olduğunu ancak pek bilinmediği için kabukların genellikle çöpe atıldığını ifade eden Elmacıoğlu, "Nar, lezzetli bir meyve olmasının yanında besin değerleri açısından da oldukça yararlıdır. Potasyum ve demir minerali ile C vitamini açısından çok zengin bir meyve olan nar, B1, B2 vitaminleri ile kalsiyum ve fosfor minerallerini de barındırır" diye konuştu."ENERJİ VERİR, KALBİ GÜÇLENDİRİR"Nar kabuğundaki ellagik asitin başta meme kanseri olmak üzere hemen hemen tüm kanser türlerini önleyici ve iyileştirici faydalar sağladığını öne süren Elmacıoğlu, şöyle devam etti:"Harareti keser, enerji verir ve yorgunluğu giderir. Vücudu, kalbi, mideyi ve diş etlerini kuvvetlendirir. Mide iltihabı ve ağız yarası için faydalıdır. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Kanser hücrelerinin gelişmesine engel olarak, başta akciğer, meme, cilt, kolon ve prostat kanseri olmak üzere kansere karşı vücudu korur. Kandaki kolesterol oranını ve tansiyonu düşürür. Damar sertliğini önler ve damarları açar. Bu özellikleriyle kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyucudur. Kandaki şeker seviyesini de dengeleyerek şeker hastalarına iyi gelir. Cilt sağlığı için de faydalıdır. Ayrıca artrit ve eklem ağrılarını dindirmeye yardımcı olur."Nar tanelerini saran zarın hazmı kolaylaştırma ve idrar söktürme etkisi bulunduğunu aktaran Elmacıoğlu, kabuklarından demlenen çayın ise ishal giderici ve bağırsak kurtlarını temizleyici özelliğine sahip olduğunu kaydetti.
Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
Link
Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı .Prof. Dr. Elmacıoğlu, içeriğindeki özellikleri nedeniyle adeta ilaç, doğal antibiyotik özelliği taşıyan narın sofralardan kesinlikle eksik edilmemesi gerektiğini vurguladı. "HERKES TÜKETMELİ"Vitamin deposu narın herkesin tüketmesi gereken bir meyve olduğuna işaret eden Elmacıoğlu, narın başta kanser olmak üzere kalp, damar, mide ve daha birçok sağlık sorununa fayda sağladığını söyledi. Elmacıoğlu, "Bağışıklık sistemini güçlendiriyor. İçerdiği flovanoidler, vitaminler, polifenoller, antosiyaninler, taninler vasıtasıyla kolesterol ve şekeri de dengeliyor. Kalp ve damar sağlığımızı koruduğu gibi kanser hücrelerinin gelişmesini çok önemli oranda engelliyor" dedi.Narın kabuğunun da faydalı olduğunu ancak pek bilinmediği için kabukların genellikle çöpe atıldığını ifade eden Elmacıoğlu, "Nar, lezzetli bir meyve olmasının yanında besin değerleri açısından da oldukça yararlıdır. Potasyum ve demir minerali ile C vitamini açısından çok zengin bir meyve olan nar, B1, B2 vitaminleri ile kalsiyum ve fosfor minerallerini de barındırır" diye konuştu."ENERJİ VERİR, KALBİ GÜÇLENDİRİR"Nar kabuğundaki ellagik asitin başta meme kanseri olmak üzere hemen hemen tüm kanser türlerini önleyici ve iyileştirici faydalar sağladığını öne süren Elmacıoğlu, şöyle devam etti:"Harareti keser, enerji verir ve yorgunluğu giderir. Vücudu, kalbi, mideyi ve diş etlerini kuvvetlendirir. Mide iltihabı ve ağız yarası için faydalıdır. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Kanser hücrelerinin gelişmesine engel olarak, başta akciğer, meme, cilt, kolon ve prostat kanseri olmak üzere kansere karşı vücudu korur. Kandaki kolesterol oranını ve tansiyonu düşürür. Damar sertliğini önler ve damarları açar. Bu özellikleriyle kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyucudur. Kandaki şeker seviyesini de dengeleyerek şeker hastalarına iyi gelir. Cilt sağlığı için de faydalıdır. Ayrıca artrit ve eklem ağrılarını dindirmeye yardımcı olur."Nar tanelerini saran zarın hazmı kolaylaştırma ve idrar söktürme etkisi bulunduğunu aktaran Elmacıoğlu, kabuklarından demlenen çayın ise ishal giderici ve bağırsak kurtlarını temizleyici özelliğine sahip olduğunu kaydetti.
Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
Link
SEFA ÇİÇEĞİ 1-2 Yıllık | 0,2-0,7m | 6-9 Aylar | Ça,Ho,Na | Çiçekleri ve Eter yağı Sefa çiçeği, Ringelblume, Calendula officinalis L. Şamdan çiçeği Ölü çiçeği Sefa otu Gecesefası Şifalı sefa çiçeği Aynı sefa Altıncık Yüksük çiçeği Familyası: Bileşikgillerden, Korbblütengewâchse, Asteraceae Drugları: Sefa çiçeği; Calendulae folium Sefa eter yağı; Calendulae aetheroleum Sefa tohum otunun genellikle çiçekleri çay, tentür, natürel ilaç ve eter yağı yapımında kullanılır. Giriş: Sefa çiçeğinin 10 türü vardır ve bunlardan en çok Şifalı Sefa çiçe¬ği; Calendula officinalis ve az da olsa Yabani Sefa çiçeği; Calendula arvensis şifa maksadı ile kullanılır. Çiçekleri olgunlaşıp solduktan sonra tohumları kanca gibi içe doğru kıvrılarak yüksük şeklini alır. Bu nedenle yüksük çiçeği denir. Mezarlıklarda çok yetişmesi nedeni ile Ölü çiçeği, cildi güzelleştirdiği için Sefa çiçeği veya çiçeklerinin şamdana benzemesi nedeni ile Şamdan çiçeği ve yahut da altın sarısı rengi nedeniyle Altıncık da denir. Vatanının Kuzeybatı Afrika ülkeleri olduğu ve buradan önce Akdeniz ülkeleri ve Türkistana yayıldığı ve zamanla diğer ülkelerde de yetiştirildiği bilinmektedir. M.Ö Romalılar tarafından haricen yaralara karşım kullanıldığı ve reform çayı ile birlikte Avrupanın Kuzeyine yayıl¬dığı ve 18.yydan itibaren kansere karşı yaygın olarak kullanılmıştır. Botanik: Genellikle bir yılık, nadiren iki yıllık bir bitki olup oldukça sık çatallaşır. Kökü 20cm boyunda ve ince yan köklerden meydana gelir. Dikine yükselen bitki oldukça sık çatallaşır ve gövde köşeli olup üzeri tüylüdür. Yaprakları 8-15cm uzunluğunda 2-5cm eninde alt yaprakları mala, üst yaprakları mızrak şeklinde, kenarları bütün, koyu yeşil renkli ve gövde ve dallara değişken sıra ile dizilmiştir. Çiçeklerin kupa yap¬rakları çanak şeklinde olup ince uzun mızrak şeklinde bir düzine yap¬raktan oluşur ve taç 2-4 sıra halinde dizilmiş olup her biri dil şeklinde uçları dişli, altın sarısı renkte, göbekte genellikle borucuk yaprakları bu¬lu¬nur ve bunlarda altın sarısı renktedir. Çiçekleri solduktan sonra kupa yaprakları içe doğru kıvrılır ve kanca şeklini alır ve de tohumları da böyle kanca gibidir. Yetiştirilmesi: Vatanı Akdeniz ülkeleri olan Sefa çiçeği binlerce yıldan beri Türkistanda ve Türkiyede bilinmekte ve yetiştirilmektedir. 1960lı yıllardan itibaren Türkiyeyi saran kimyasal ilaç kullanma hastalığından önce yaygın olarak yetiştirilen bitkilerden bir de Sefa çiçeğidir. Fakat zamanla unutulmuştur. Değerinin anlaşılmasıyla birlikte yeniden pek ya-kında yaygın olarak yetiştirilecek bitkiler arasında katılacağına inanıyorum. Çünkü Avrupada özel olarak yetiştirilecek çok çeşitli ilaçlar özel¬likle de merhem, krem ve losyonlar yapılmaktadır. Sefa çiçeği Türkiye nin hemen hemen her yöresinde rahatlıkla yetiştirilebilir. Hasat zamanı: Hazirandan Kasım ayına kadar Sefa çiçeğinin başı top-lanarak havalı ve gölgelik bir yerde kurutulur ve kaldırılır. Şayet tentürü, merhemi veya kremi veya losyonu yapılacak ise taze olarak işlenir. Maalesef şifalı bitkiler toplama, kurutma, paketleme ve depolama işlemleri sırasında çok yanlışlar yapılmaktadır. Bitkinin şifalı kısmı yaprak veya çiçekleri ise asla Güneş altında kurutulmaz ve mutlaka gölgede kurutul-malıdır. Ayrıca örneğin bitki 5 günde kurudu ise, 2 gün daha kurumada bırakmak mahzurludur, çünkü birleşimindeki eterik yağları kaybettiğinden kalitesi düşer. Sadece bitki kökleri Güneşte kurutulur ve kurur ku¬rumaz hemen paketlenip depolanması gerekir. Şifalı bitkilerin Aktarlarda açıkta satılması kalitesini kısa sürede düşürür ve etkisini oldukca azaltır. Birleşimi: Birleşimindeki önemine göre şöyle sıralayabiliriz; a) Triterpenalkoller %4-6 arasında olup 3 gruba ayrılırlar. Bunlardan en önemlisi; 1) Triterpendioller (Dihydroxitriterpenler) %3-5 arasında olup bunlardan; Faradiel, Arnidiol, Calenduladiol, Maliladiol, Bereein ve Ursadiolü sayabliriz. Bu bileşikler %98 oranında Laurin-myristin-Palmitinasitle 3-O-Monoesterlerler oluşturur ve %2side Diesterlerden oluşur. Monoesterlere örnek Faradiollauriasitester, Faradiolmyristinasitester ve Faradiolpalmitinasitesteri gösterebiliriz. 2) Triterpenmonoller (Monohydroksitriterpenler) %0,4-0,6 arasında olup önemlileri;ψ-Taraxan, Taraxan, Lupen, Oleanen, Ursen, α-veβ-Amyrin 3) Triterpentrioller (Trihidroksitriterpenler); Heiantriol A1, B0, B1, B2, Ursatriol ve Lupantriol b) Triterpensaponinler (Saponositler) %2-10 arasında olup en önemlileri; Saponosit A, B, C, D1, D2 ve F ile Olenolasiti sayabiliriz. Bu Saponositler Glikuronasit, Glikoz veya Galaktozu birleşik bulundururlar. c) Cariotinoitler (Karotinoitler) %1-3 arasında olup en önemlileri; Lutein ve Zeaxanthin, takriben %90-98 arasında olup ayrıca az miktarda Lycopin, Violaxanthin, Aurogxanthin, Luteoxanthin, Lutein ve Luteinepoxid içerir. d) Falvonitler; %0,25-1 arasında olup en önemlileri; Quercetin, Izorhamnetinglikozit, Izorhamnetin-3-O-β-D-glikopyranosit, Quercetin-3-O-β-d-Glikopyranosit ve Izorhamnetin-3-O-rutinosid içerir. e) Steroller %0,06-0,08; γ-Steroller, β-Sitosterol, Campesterol, Cholesterol ve Izofucosterol f) Eter yağları %0,2-0,3; α-Cadinol (α-Kadinol) takriben %20-30unu oluşturur ve ayrıca α- ve β-İonon, β-İonon-5,6-Diepoksid, Dihidroactinidiolid, α-Thojen, α-Pinen ve γ-Cadinen g) Kumarinler; Scopoletin, Umbelliferon ve Aesculetin h) Polisakkaridler %12-16 arasında olup en önemlileri; Rhamnoarabinogalakotonlar ve Arabinogalaktonlardan oluşur. Araştırmalar: Sefa çiçeği üzerine yapılan araştırmalar çok eskiye dayanır ve bu araş-tırmalarda genellikle kansere karşı etkili olduğu tespit edilmiştir. Fakat ne hikmetse günümüzde modern anlamda kansere karşı etkisi olup olmadığı konusunda herhangi bir araştırma yapılmamıştır. Bugüne kadar yapılan modern araştırmalar sadece deri hastalıkları ve yaralanma ra-hatsızlıklarına (ezilme, burkulma, çizilme vb.) karşı yapılmış ve olumlu neticeler elde edilmiştir. Klasik araştırmalar; 1) Pietroantrea Mattioli 1560lı yıllarda Floransada yaptığı tedavi denemelerinde Sefa çiçeğinin kanseri iyileştirdiğini tespit etmiştir. (LBH.II.926) 2) İsveç kralının doktoru J.P.Westring Stokholm ilim akademisinde yaptığı araştırmalarda Sefa çiçek ekstresinin kanseri iyileştirdiğini tespit etmiştir. (LBH.II.926) 3) Prof.Dr.Herman Lebert Fransanın Breslau şehrinde (1813-1878) kanser üzerine yaptığı araştırmalarda Sefa çiçek çayının veya ekstresinin bu rahatsızlığı iyileştirdiği tespit etmiştir. (Age) 4) Belçikalı hekim BOUGARDda kanserli hastaları Sefa losyonu ve ekstresi ile tedavi etmiştir. (1882)(Age) 5) Hapas Kneipp, Dr.Stöger, Dr.Bohn, Dr.Halenser ve Susanne Köhler kanserli hastaları sefa çiçeği ile iyileştirmişlerdir. 6) Prof.Dr.K.Zitterl-Eglseer, Dr.J.Novak, Prof.Dr.Ch.Franz ve ekibi Viyana Üniversitesi ziraat fakültesinde Farmakoloji enstitüsünden Prof.Dr.G.Reznicek Prof.Dr.J.Jurenitsuh ve ekibi yaptıkları ayrı ayrı araştırmalarda Sefa merhemi ve ekstresinin yaraları iyileştirdiği ve iltihapları önlediğini tespit etmiştir. (ZP:3.00.152) 7) Dr.O.İsaac yaptığı araştırmalarda Sefa çiçeğinin başta ekzema, iyileşmeyen yaralar ve varise karşı etkili olduğunu tespit etmiştir. (ZP.3.00.138) 8) Dr.U.Wissinger-Graffenhahn ve ekibi Eyalet ilaç ve Tıbbi mamuller endüstrisi (Udesineastitital für Arsneimitlel und Medizine Prodükte bon) yaptığı araştırmalarda Sefa çiçeğinin müzmin yaraları iyileştirdiği, iltihapları önlediği ve ağız içi yutak mukozasını kuruttuğunu tespit etmiştir. (ZP.3.00.143) Kendi tecrübem; Ayak parmağım özellikle de başparmak tırnağımın de-riye batması ile ortaya çıkan iltihaplı yaraya (dolama) karşı oldukça sık deneme yaptım ve her seferinde de bu rahatsızlıktan Sefa merhemi ile kurtuldum. Birkaç gün ayak parmağıma Sefa merhemi sürdüğüm de iltihapları dışarı çeker olduğunu gördüm. Tesir şekli: Yaraları iyileştirici, iltihapları önleyici, mikropları öldürücü, parazitleri öldürücü, antimikozit (mantarları yok edici), krampları çözücü, safra artırıcı, adet söktürücü, terletici, hazmettirici ve metabolizmayı kuvvetlendiricidir. Kullanılması: a) Araştırmalara göre; son zamanlarda yapılan araştırmalarda Sefa çiçeğinden elde edilen merhem, krem, losyon veya ekstrelerin yararlı iyileştirdiği tespit edilmiştir. b) Komisyon Enin 13.03.1986 tarih ve 50nolu Monografi bildirisine göre başta yaralar, müzmin yaralar ve deri ülseri, derinin açık yarası ile ağız ve yutak iltihaplanmasına karşı kullanılır. c) Homeopatide müzmin yaralar, kesik yaralar, batma yaraları, deri ülseri, toplardamar iltihabı (flebit), derideki yanıklar, tırnak yatağının iltihaplanması (dolama), bezlerin şişmesi ve safra yetmezliğine karşı kullanılır. d) Halk arasında yaralanmalarda ortaya çıkan kesilme, yarılma, batma, ezilme, morarma, burkulma ile yanma ve donma sonucu deride kalan izleri, deri ülseri, toplardamar iltihaplanması (flebit), varis, gastrit, safra yolları iltihaplanması, beyaz akıntı, adet yetmezliği, bezlerin sertleşmesi ve şişmesi (özellikleri lenf bezleri), kam çıbanı, benekler, dekübitüs (yatak yarası), burnun iç kısmının kuruması, dolama, urlar ve hatta kansere karşı dahi kullanılmaktadır. Çayı: Bir kahve kaşığı Sefa çiçeği demliğe konur ve üzerine 300-500ml kaynar su ilave edildikten sonra 5-10dk demlenmeye bırakılır ve sonra süzülerek içilir. Çay Harmanları: Gökçek göz iltihapı çayı; >30 gr Papatya çiçeği >30 gr Göz otu yaprağı >20 gr Sefa çiçeği >20 gr Rezene tohumu Göz banyosu ve kompresi yapılır. Gökçek toplardamar iltihapı ve basur çayı; >20 gr Hamamelis yaprağı >20 gr Papatya çiçeği >20 gr Sefa çiçeği >20 gr K.yonca >20 gr Çobançantası Gökçek adet yetersizliği çay; >30 gr Civanperçemi otu >30 gr Sedef yaprağı >20 gr Sefa çiçeği >10 gr Andız kökü >10 gr Arnika çiçeği Gökçek deri hastalıkları çay(sivilce ve hafif iltihaplı deri); >40 gr Hamamelis yaprağı >30 gr Menekşe otu >20 gr Sefa çiçeği >10 gr Meşe kabuğu Gökçek mide çayı (iştahsızlık ve asit yetersizliğine); >30 gr Oğulotu yaprağı >30 gr Civanperçemi otu >30 gr Pelin otu >10 gr Sefa çiçeği Gökçek Mesane ve böbrek çayı >25 gr Atkuyruğu otu >20 gr Ayrıkkökü >20 gr Altın başak otu >20 gr Akhuş yaprağı >15 gr Sefa çiçeği Gökçek mide-bağırsak çayı ( şişkinlik,); >40 gr Kişniş tohumu >30 gr Rezene tohumu >20 gr Kimyon tohumu >10 gr Sefa çiçeği Gökçek göz iltihabı çayı (özellikle göz kapak iltihapları); >30 gr Papatya çiçeği >30 gr Göz otu yaprağı >20 gr Sefa çiçeği >20 gr Sinirli ot Gökçek toplardamar iltihapları (flebit) çayı; >20 gr Civanperçemi çiçeği >30 gr K.yonca otu >30 gr Alıç çiçeği + yaprağı >10 gr Sefa çiçeği >10 gr Altın çiçek Gökçek deri hastalıklarına çayı (müzmin yaralar); >20 gr Papatya çiçeği >20 gr Sefa çiçeği >40 gr Sinirli ot >20 gr Hamamelis kabuğu+yaprağı İçilir ve kompresi yapılır. Gökçek bacak ülseri çayı (ulcus cruris); >40 gr Karakafes kökü >20 gr Sefa çiçeği >20 gr Adaçayı yaprağı >20 gr Sinirli ot Çayı içilir, kompresi veya sargısı yapılır. Merhemi: Sefa merhemi 500gr vazelin veya balmumu bir kaba konur ve bu kap içinde kaynar su olan ikinci bir kaba konur. Burada eriyen vazelinin içine 100gr kurutulmuş veya 200gr taze Sefa çiçeği ilave edilir. Kap hafif ısıtıldıktan sonra 24sa buzdolabında bırakılır. Tekrar birinci kap ikinci kabın içinde hafif ısıtıldıktan sonra süzülür ve sefa merhemi elde edilir. Sefa yağı: 100ger Sefa çiçeği bir şişeye konur ve üzerine 500ml kaliteli zeytinyağı ilave edilir. 4-6hafta güneş gören bir yerde bekletildikten sonra süzülerek Sefa yağı elde edilir. Sefa yağı merhem yapımında veya sade olarak deri hastalıklarında kullanılır. Aromaterapi: Sefa çiçeği su buharı ile damıtılarak (destilasyon) eter yağı elde edilir. Sefa eter yağı genellikle mantara karşı kullanılır. Fakat çok az bulunan ve kullanılan bir eterik yağdır. Homeopatide: Sefa çiçeğinden 100gr taze olarak bir şişeye konur ve üzerine 500ml %70lik alkol ilave edilerek 4-hafta güneş ışığından uzak¬ta muhafaza edildikten sonra süzülerek Homeopatide <<Calendula>> ismi ila anılan tentür elde edilir. Bu tentürden günde 3-4defa 10-15 damla 4-6 hafta süreyle alınır. Ekstresi: Sefa çiçeği %70lik alkolle ekstresi yapılır ve elde edilen ekstre aynı tentür gibi kullanılır. Hastalığın belirtileri (semptom): 1) Bademcik ve tükürük bezlerinin şişkinliği 2) Baş dönmesi 3) Başta duygusuzluk hissi ve başın ağırmış gibi hissi 4) Çekilirmiş gibi romatizmalı ağrılar, bacakların ağırlaşması ve aşırı yorgunluk 5) Bezler şişer ve yara gibi ağrır 6) Aşırı duyarlılık, ağrı ve seslere karşı 7) Nemli havaya karşı aşırı duyarlılık ve sabahları ağrılar artarsa 8) Herhangi bir şey olacakmış gibi korkma Yan tesirleri: Sefa çiçeğinin bilinen bir yan tesiri yoktur. Çok nadiren bazı hassas kişilerde alerjiye neden olabilir. Fakat eter yağının çok dikkatli kullanılması gerekir. Çünkü oldukça serttir. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
Link
SEFA ÇİÇEĞİ 1-2 Yıllık | 0,2-0,7m | 6-9 Aylar | Ça,Ho,Na | Çiçekleri ve Eter yağı Sefa çiçeği, Ringelblume, Calendula officinalis L. Şamdan çiçeği Ölü çiçeği Sefa otu Gecesefası Şifalı sefa çiçeği Aynı sefa Altıncık Yüksük çiçeği Familyası: Bileşikgillerden, Korbblütengewâchse, Asteraceae Drugları: Sefa çiçeği; Calendulae folium Sefa eter yağı; Calendulae aetheroleum Sefa tohum otunun genellikle çiçekleri çay, tentür, natürel ilaç ve eter yağı yapımında kullanılır. Giriş: Sefa çiçeğinin 10 türü vardır ve bunlardan en çok Şifalı Sefa çiçe¬ği; Calendula officinalis ve az da olsa Yabani Sefa çiçeği; Calendula arvensis şifa maksadı ile kullanılır. Çiçekleri olgunlaşıp solduktan sonra tohumları kanca gibi içe doğru kıvrılarak yüksük şeklini alır. Bu nedenle yüksük çiçeği denir. Mezarlıklarda çok yetişmesi nedeni ile Ölü çiçeği, cildi güzelleştirdiği için Sefa çiçeği veya çiçeklerinin şamdana benzemesi nedeni ile Şamdan çiçeği ve yahut da altın sarısı rengi nedeniyle Altıncık da denir. Vatanının Kuzeybatı Afrika ülkeleri olduğu ve buradan önce Akdeniz ülkeleri ve Türkistana yayıldığı ve zamanla diğer ülkelerde de yetiştirildiği bilinmektedir. M.Ö Romalılar tarafından haricen yaralara karşım kullanıldığı ve reform çayı ile birlikte Avrupanın Kuzeyine yayıl¬dığı ve 18.yydan itibaren kansere karşı yaygın olarak kullanılmıştır. Botanik: Genellikle bir yılık, nadiren iki yıllık bir bitki olup oldukça sık çatallaşır. Kökü 20cm boyunda ve ince yan köklerden meydana gelir. Dikine yükselen bitki oldukça sık çatallaşır ve gövde köşeli olup üzeri tüylüdür. Yaprakları 8-15cm uzunluğunda 2-5cm eninde alt yaprakları mala, üst yaprakları mızrak şeklinde, kenarları bütün, koyu yeşil renkli ve gövde ve dallara değişken sıra ile dizilmiştir. Çiçeklerin kupa yap¬rakları çanak şeklinde olup ince uzun mızrak şeklinde bir düzine yap¬raktan oluşur ve taç 2-4 sıra halinde dizilmiş olup her biri dil şeklinde uçları dişli, altın sarısı renkte, göbekte genellikle borucuk yaprakları bu¬lu¬nur ve bunlarda altın sarısı renktedir. Çiçekleri solduktan sonra kupa yaprakları içe doğru kıvrılır ve kanca şeklini alır ve de tohumları da böyle kanca gibidir. Yetiştirilmesi: Vatanı Akdeniz ülkeleri olan Sefa çiçeği binlerce yıldan beri Türkistanda ve Türkiyede bilinmekte ve yetiştirilmektedir. 1960lı yıllardan itibaren Türkiyeyi saran kimyasal ilaç kullanma hastalığından önce yaygın olarak yetiştirilen bitkilerden bir de Sefa çiçeğidir. Fakat zamanla unutulmuştur. Değerinin anlaşılmasıyla birlikte yeniden pek ya-kında yaygın olarak yetiştirilecek bitkiler arasında katılacağına inanıyorum. Çünkü Avrupada özel olarak yetiştirilecek çok çeşitli ilaçlar özel¬likle de merhem, krem ve losyonlar yapılmaktadır. Sefa çiçeği Türkiye nin hemen hemen her yöresinde rahatlıkla yetiştirilebilir. Hasat zamanı: Hazirandan Kasım ayına kadar Sefa çiçeğinin başı top-lanarak havalı ve gölgelik bir yerde kurutulur ve kaldırılır. Şayet tentürü, merhemi veya kremi veya losyonu yapılacak ise taze olarak işlenir. Maalesef şifalı bitkiler toplama, kurutma, paketleme ve depolama işlemleri sırasında çok yanlışlar yapılmaktadır. Bitkinin şifalı kısmı yaprak veya çiçekleri ise asla Güneş altında kurutulmaz ve mutlaka gölgede kurutul-malıdır. Ayrıca örneğin bitki 5 günde kurudu ise, 2 gün daha kurumada bırakmak mahzurludur, çünkü birleşimindeki eterik yağları kaybettiğinden kalitesi düşer. Sadece bitki kökleri Güneşte kurutulur ve kurur ku¬rumaz hemen paketlenip depolanması gerekir. Şifalı bitkilerin Aktarlarda açıkta satılması kalitesini kısa sürede düşürür ve etkisini oldukca azaltır. Birleşimi: Birleşimindeki önemine göre şöyle sıralayabiliriz; a) Triterpenalkoller %4-6 arasında olup 3 gruba ayrılırlar. Bunlardan en önemlisi; 1) Triterpendioller (Dihydroxitriterpenler) %3-5 arasında olup bunlardan; Faradiel, Arnidiol, Calenduladiol, Maliladiol, Bereein ve Ursadiolü sayabliriz. Bu bileşikler %98 oranında Laurin-myristin-Palmitinasitle 3-O-Monoesterlerler oluşturur ve %2side Diesterlerden oluşur. Monoesterlere örnek Faradiollauriasitester, Faradiolmyristinasitester ve Faradiolpalmitinasitesteri gösterebiliriz. 2) Triterpenmonoller (Monohydroksitriterpenler) %0,4-0,6 arasında olup önemlileri;ψ-Taraxan, Taraxan, Lupen, Oleanen, Ursen, α-veβ-Amyrin 3) Triterpentrioller (Trihidroksitriterpenler); Heiantriol A1, B0, B1, B2, Ursatriol ve Lupantriol b) Triterpensaponinler (Saponositler) %2-10 arasında olup en önemlileri; Saponosit A, B, C, D1, D2 ve F ile Olenolasiti sayabiliriz. Bu Saponositler Glikuronasit, Glikoz veya Galaktozu birleşik bulundururlar. c) Cariotinoitler (Karotinoitler) %1-3 arasında olup en önemlileri; Lutein ve Zeaxanthin, takriben %90-98 arasında olup ayrıca az miktarda Lycopin, Violaxanthin, Aurogxanthin, Luteoxanthin, Lutein ve Luteinepoxid içerir. d) Falvonitler; %0,25-1 arasında olup en önemlileri; Quercetin, Izorhamnetinglikozit, Izorhamnetin-3-O-β-D-glikopyranosit, Quercetin-3-O-β-d-Glikopyranosit ve Izorhamnetin-3-O-rutinosid içerir. e) Steroller %0,06-0,08; γ-Steroller, β-Sitosterol, Campesterol, Cholesterol ve Izofucosterol f) Eter yağları %0,2-0,3; α-Cadinol (α-Kadinol) takriben %20-30unu oluşturur ve ayrıca α- ve β-İonon, β-İonon-5,6-Diepoksid, Dihidroactinidiolid, α-Thojen, α-Pinen ve γ-Cadinen g) Kumarinler; Scopoletin, Umbelliferon ve Aesculetin h) Polisakkaridler %12-16 arasında olup en önemlileri; Rhamnoarabinogalakotonlar ve Arabinogalaktonlardan oluşur. Araştırmalar: Sefa çiçeği üzerine yapılan araştırmalar çok eskiye dayanır ve bu araş-tırmalarda genellikle kansere karşı etkili olduğu tespit edilmiştir. Fakat ne hikmetse günümüzde modern anlamda kansere karşı etkisi olup olmadığı konusunda herhangi bir araştırma yapılmamıştır. Bugüne kadar yapılan modern araştırmalar sadece deri hastalıkları ve yaralanma ra-hatsızlıklarına (ezilme, burkulma, çizilme vb.) karşı yapılmış ve olumlu neticeler elde edilmiştir. Klasik araştırmalar; 1) Pietroantrea Mattioli 1560lı yıllarda Floransada yaptığı tedavi denemelerinde Sefa çiçeğinin kanseri iyileştirdiğini tespit etmiştir. (LBH.II.926) 2) İsveç kralının doktoru J.P.Westring Stokholm ilim akademisinde yaptığı araştırmalarda Sefa çiçek ekstresinin kanseri iyileştirdiğini tespit etmiştir. (LBH.II.926) 3) Prof.Dr.Herman Lebert Fransanın Breslau şehrinde (1813-1878) kanser üzerine yaptığı araştırmalarda Sefa çiçek çayının veya ekstresinin bu rahatsızlığı iyileştirdiği tespit etmiştir. (Age) 4) Belçikalı hekim BOUGARDda kanserli hastaları Sefa losyonu ve ekstresi ile tedavi etmiştir. (1882)(Age) 5) Hapas Kneipp, Dr.Stöger, Dr.Bohn, Dr.Halenser ve Susanne Köhler kanserli hastaları sefa çiçeği ile iyileştirmişlerdir. 6) Prof.Dr.K.Zitterl-Eglseer, Dr.J.Novak, Prof.Dr.Ch.Franz ve ekibi Viyana Üniversitesi ziraat fakültesinde Farmakoloji enstitüsünden Prof.Dr.G.Reznicek Prof.Dr.J.Jurenitsuh ve ekibi yaptıkları ayrı ayrı araştırmalarda Sefa merhemi ve ekstresinin yaraları iyileştirdiği ve iltihapları önlediğini tespit etmiştir. (ZP:3.00.152) 7) Dr.O.İsaac yaptığı araştırmalarda Sefa çiçeğinin başta ekzema, iyileşmeyen yaralar ve varise karşı etkili olduğunu tespit etmiştir. (ZP.3.00.138) 8) Dr.U.Wissinger-Graffenhahn ve ekibi Eyalet ilaç ve Tıbbi mamuller endüstrisi (Udesineastitital für Arsneimitlel und Medizine Prodükte bon) yaptığı araştırmalarda Sefa çiçeğinin müzmin yaraları iyileştirdiği, iltihapları önlediği ve ağız içi yutak mukozasını kuruttuğunu tespit etmiştir. (ZP.3.00.143) Kendi tecrübem; Ayak parmağım özellikle de başparmak tırnağımın de-riye batması ile ortaya çıkan iltihaplı yaraya (dolama) karşı oldukça sık deneme yaptım ve her seferinde de bu rahatsızlıktan Sefa merhemi ile kurtuldum. Birkaç gün ayak parmağıma Sefa merhemi sürdüğüm de iltihapları dışarı çeker olduğunu gördüm. Tesir şekli: Yaraları iyileştirici, iltihapları önleyici, mikropları öldürücü, parazitleri öldürücü, antimikozit (mantarları yok edici), krampları çözücü, safra artırıcı, adet söktürücü, terletici, hazmettirici ve metabolizmayı kuvvetlendiricidir. Kullanılması: a) Araştırmalara göre; son zamanlarda yapılan araştırmalarda Sefa çiçeğinden elde edilen merhem, krem, losyon veya ekstrelerin yararlı iyileştirdiği tespit edilmiştir. b) Komisyon Enin 13.03.1986 tarih ve 50nolu Monografi bildirisine göre başta yaralar, müzmin yaralar ve deri ülseri, derinin açık yarası ile ağız ve yutak iltihaplanmasına karşı kullanılır. c) Homeopatide müzmin yaralar, kesik yaralar, batma yaraları, deri ülseri, toplardamar iltihabı (flebit), derideki yanıklar, tırnak yatağının iltihaplanması (dolama), bezlerin şişmesi ve safra yetmezliğine karşı kullanılır. d) Halk arasında yaralanmalarda ortaya çıkan kesilme, yarılma, batma, ezilme, morarma, burkulma ile yanma ve donma sonucu deride kalan izleri, deri ülseri, toplardamar iltihaplanması (flebit), varis, gastrit, safra yolları iltihaplanması, beyaz akıntı, adet yetmezliği, bezlerin sertleşmesi ve şişmesi (özellikleri lenf bezleri), kam çıbanı, benekler, dekübitüs (yatak yarası), burnun iç kısmının kuruması, dolama, urlar ve hatta kansere karşı dahi kullanılmaktadır. Çayı: Bir kahve kaşığı Sefa çiçeği demliğe konur ve üzerine 300-500ml kaynar su ilave edildikten sonra 5-10dk demlenmeye bırakılır ve sonra süzülerek içilir. Çay Harmanları: Gökçek göz iltihapı çayı; >30 gr Papatya çiçeği >30 gr Göz otu yaprağı >20 gr Sefa çiçeği >20 gr Rezene tohumu Göz banyosu ve kompresi yapılır. Gökçek toplardamar iltihapı ve basur çayı; >20 gr Hamamelis yaprağı >20 gr Papatya çiçeği >20 gr Sefa çiçeği >20 gr K.yonca >20 gr Çobançantası Gökçek adet yetersizliği çay; >30 gr Civanperçemi otu >30 gr Sedef yaprağı >20 gr Sefa çiçeği >10 gr Andız kökü >10 gr Arnika çiçeği Gökçek deri hastalıkları çay(sivilce ve hafif iltihaplı deri); >40 gr Hamamelis yaprağı >30 gr Menekşe otu >20 gr Sefa çiçeği >10 gr Meşe kabuğu Gökçek mide çayı (iştahsızlık ve asit yetersizliğine); >30 gr Oğulotu yaprağı >30 gr Civanperçemi otu >30 gr Pelin otu >10 gr Sefa çiçeği Gökçek Mesane ve böbrek çayı >25 gr Atkuyruğu otu >20 gr Ayrıkkökü >20 gr Altın başak otu >20 gr Akhuş yaprağı >15 gr Sefa çiçeği Gökçek mide-bağırsak çayı ( şişkinlik,); >40 gr Kişniş tohumu >30 gr Rezene tohumu >20 gr Kimyon tohumu >10 gr Sefa çiçeği Gökçek göz iltihabı çayı (özellikle göz kapak iltihapları); >30 gr Papatya çiçeği >30 gr Göz otu yaprağı >20 gr Sefa çiçeği >20 gr Sinirli ot Gökçek toplardamar iltihapları (flebit) çayı; >20 gr Civanperçemi çiçeği >30 gr K.yonca otu >30 gr Alıç çiçeği + yaprağı >10 gr Sefa çiçeği >10 gr Altın çiçek Gökçek deri hastalıklarına çayı (müzmin yaralar); >20 gr Papatya çiçeği >20 gr Sefa çiçeği >40 gr Sinirli ot >20 gr Hamamelis kabuğu+yaprağı İçilir ve kompresi yapılır. Gökçek bacak ülseri çayı (ulcus cruris); >40 gr Karakafes kökü >20 gr Sefa çiçeği >20 gr Adaçayı yaprağı >20 gr Sinirli ot Çayı içilir, kompresi veya sargısı yapılır. Merhemi: Sefa merhemi 500gr vazelin veya balmumu bir kaba konur ve bu kap içinde kaynar su olan ikinci bir kaba konur. Burada eriyen vazelinin içine 100gr kurutulmuş veya 200gr taze Sefa çiçeği ilave edilir. Kap hafif ısıtıldıktan sonra 24sa buzdolabında bırakılır. Tekrar birinci kap ikinci kabın içinde hafif ısıtıldıktan sonra süzülür ve sefa merhemi elde edilir. Sefa yağı: 100ger Sefa çiçeği bir şişeye konur ve üzerine 500ml kaliteli zeytinyağı ilave edilir. 4-6hafta güneş gören bir yerde bekletildikten sonra süzülerek Sefa yağı elde edilir. Sefa yağı merhem yapımında veya sade olarak deri hastalıklarında kullanılır. Aromaterapi: Sefa çiçeği su buharı ile damıtılarak (destilasyon) eter yağı elde edilir. Sefa eter yağı genellikle mantara karşı kullanılır. Fakat çok az bulunan ve kullanılan bir eterik yağdır. Homeopatide: Sefa çiçeğinden 100gr taze olarak bir şişeye konur ve üzerine 500ml %70lik alkol ilave edilerek 4-hafta güneş ışığından uzak¬ta muhafaza edildikten sonra süzülerek Homeopatide <<Calendula>> ismi ila anılan tentür elde edilir. Bu tentürden günde 3-4defa 10-15 damla 4-6 hafta süreyle alınır. Ekstresi: Sefa çiçeği %70lik alkolle ekstresi yapılır ve elde edilen ekstre aynı tentür gibi kullanılır. Hastalığın belirtileri (semptom): 1) Bademcik ve tükürük bezlerinin şişkinliği 2) Baş dönmesi 3) Başta duygusuzluk hissi ve başın ağırmış gibi hissi 4) Çekilirmiş gibi romatizmalı ağrılar, bacakların ağırlaşması ve aşırı yorgunluk 5) Bezler şişer ve yara gibi ağrır 6) Aşırı duyarlılık, ağrı ve seslere karşı 7) Nemli havaya karşı aşırı duyarlılık ve sabahları ağrılar artarsa 8) Herhangi bir şey olacakmış gibi korkma Yan tesirleri: Sefa çiçeğinin bilinen bir yan tesiri yoktur. Çok nadiren bazı hassas kişilerde alerjiye neden olabilir. Fakat eter yağının çok dikkatli kullanılması gerekir. Çünkü oldukça serttir. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
Link
Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı .Prof. Dr. Elmacıoğlu, içeriğindeki özellikleri nedeniyle adeta ilaç, doğal antibiyotik özelliği taşıyan narın sofralardan kesinlikle eksik edilmemesi gerektiğini vurguladı. "HERKES TÜKETMELİ"Vitamin deposu narın herkesin tüketmesi gereken bir meyve olduğuna işaret eden Elmacıoğlu, narın başta kanser olmak üzere kalp, damar, mide ve daha birçok sağlık sorununa fayda sağladığını söyledi. Elmacıoğlu, "Bağışıklık sistemini güçlendiriyor. İçerdiği flovanoidler, vitaminler, polifenoller, antosiyaninler, taninler vasıtasıyla kolesterol ve şekeri de dengeliyor. Kalp ve damar sağlığımızı koruduğu gibi kanser hücrelerinin gelişmesini çok önemli oranda engelliyor" dedi.Narın kabuğunun da faydalı olduğunu ancak pek bilinmediği için kabukların genellikle çöpe atıldığını ifade eden Elmacıoğlu, "Nar, lezzetli bir meyve olmasının yanında besin değerleri açısından da oldukça yararlıdır. Potasyum ve demir minerali ile C vitamini açısından çok zengin bir meyve olan nar, B1, B2 vitaminleri ile kalsiyum ve fosfor minerallerini de barındırır" diye konuştu."ENERJİ VERİR, KALBİ GÜÇLENDİRİR"Nar kabuğundaki ellagik asitin başta meme kanseri olmak üzere hemen hemen tüm kanser türlerini önleyici ve iyileştirici faydalar sağladığını öne süren Elmacıoğlu, şöyle devam etti:"Harareti keser, enerji verir ve yorgunluğu giderir. Vücudu, kalbi, mideyi ve diş etlerini kuvvetlendirir. Mide iltihabı ve ağız yarası için faydalıdır. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Kanser hücrelerinin gelişmesine engel olarak, başta akciğer, meme, cilt, kolon ve prostat kanseri olmak üzere kansere karşı vücudu korur. Kandaki kolesterol oranını ve tansiyonu düşürür. Damar sertliğini önler ve damarları açar. Bu özellikleriyle kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyucudur. Kandaki şeker seviyesini de dengeleyerek şeker hastalarına iyi gelir. Cilt sağlığı için de faydalıdır. Ayrıca artrit ve eklem ağrılarını dindirmeye yardımcı olur."Nar tanelerini saran zarın hazmı kolaylaştırma ve idrar söktürme etkisi bulunduğunu aktaran Elmacıoğlu, kabuklarından demlenen çayın ise ishal giderici ve bağırsak kurtlarını temizleyici özelliğine sahip olduğunu kaydetti.
Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
Link
SEFA ÇİÇEĞİ 1-2 Yıllık | 0,2-0,7m | 6-9 Aylar | Ça,Ho,Na | Çiçekleri ve Eter yağı Sefa çiçeği, Ringelblume, Calendula officinalis L. Şamdan çiçeği Ölü çiçeği Sefa otu Gecesefası Şifalı sefa çiçeği Aynı sefa Altıncık Yüksük çiçeği Familyası: Bileşikgillerden, Korbblütengewâchse, Asteraceae Drugları: Sefa çiçeği; Calendulae folium Sefa eter yağı; Calendulae aetheroleum Sefa tohum otunun genellikle çiçekleri çay, tentür, natürel ilaç ve eter yağı yapımında kullanılır. Giriş: Sefa çiçeğinin 10 türü vardır ve bunlardan en çok Şifalı Sefa çiçe¬ği; Calendula officinalis ve az da olsa Yabani Sefa çiçeği; Calendula arvensis şifa maksadı ile kullanılır. Çiçekleri olgunlaşıp solduktan sonra tohumları kanca gibi içe doğru kıvrılarak yüksük şeklini alır. Bu nedenle yüksük çiçeği denir. Mezarlıklarda çok yetişmesi nedeni ile Ölü çiçeği, cildi güzelleştirdiği için Sefa çiçeği veya çiçeklerinin şamdana benzemesi nedeni ile Şamdan çiçeği ve yahut da altın sarısı rengi nedeniyle Altıncık da denir. Vatanının Kuzeybatı Afrika ülkeleri olduğu ve buradan önce Akdeniz ülkeleri ve Türkistana yayıldığı ve zamanla diğer ülkelerde de yetiştirildiği bilinmektedir. M.Ö Romalılar tarafından haricen yaralara karşım kullanıldığı ve reform çayı ile birlikte Avrupanın Kuzeyine yayıl¬dığı ve 18.yydan itibaren kansere karşı yaygın olarak kullanılmıştır. Botanik: Genellikle bir yılık, nadiren iki yıllık bir bitki olup oldukça sık çatallaşır. Kökü 20cm boyunda ve ince yan köklerden meydana gelir. Dikine yükselen bitki oldukça sık çatallaşır ve gövde köşeli olup üzeri tüylüdür. Yaprakları 8-15cm uzunluğunda 2-5cm eninde alt yaprakları mala, üst yaprakları mızrak şeklinde, kenarları bütün, koyu yeşil renkli ve gövde ve dallara değişken sıra ile dizilmiştir. Çiçeklerin kupa yap¬rakları çanak şeklinde olup ince uzun mızrak şeklinde bir düzine yap¬raktan oluşur ve taç 2-4 sıra halinde dizilmiş olup her biri dil şeklinde uçları dişli, altın sarısı renkte, göbekte genellikle borucuk yaprakları bu¬lu¬nur ve bunlarda altın sarısı renktedir. Çiçekleri solduktan sonra kupa yaprakları içe doğru kıvrılır ve kanca şeklini alır ve de tohumları da böyle kanca gibidir. Yetiştirilmesi: Vatanı Akdeniz ülkeleri olan Sefa çiçeği binlerce yıldan beri Türkistanda ve Türkiyede bilinmekte ve yetiştirilmektedir. 1960lı yıllardan itibaren Türkiyeyi saran kimyasal ilaç kullanma hastalığından önce yaygın olarak yetiştirilen bitkilerden bir de Sefa çiçeğidir. Fakat zamanla unutulmuştur. Değerinin anlaşılmasıyla birlikte yeniden pek ya-kında yaygın olarak yetiştirilecek bitkiler arasında katılacağına inanıyorum. Çünkü Avrupada özel olarak yetiştirilecek çok çeşitli ilaçlar özel¬likle de merhem, krem ve losyonlar yapılmaktadır. Sefa çiçeği Türkiye nin hemen hemen her yöresinde rahatlıkla yetiştirilebilir. Hasat zamanı: Hazirandan Kasım ayına kadar Sefa çiçeğinin başı top-lanarak havalı ve gölgelik bir yerde kurutulur ve kaldırılır. Şayet tentürü, merhemi veya kremi veya losyonu yapılacak ise taze olarak işlenir. Maalesef şifalı bitkiler toplama, kurutma, paketleme ve depolama işlemleri sırasında çok yanlışlar yapılmaktadır. Bitkinin şifalı kısmı yaprak veya çiçekleri ise asla Güneş altında kurutulmaz ve mutlaka gölgede kurutul-malıdır. Ayrıca örneğin bitki 5 günde kurudu ise, 2 gün daha kurumada bırakmak mahzurludur, çünkü birleşimindeki eterik yağları kaybettiğinden kalitesi düşer. Sadece bitki kökleri Güneşte kurutulur ve kurur ku¬rumaz hemen paketlenip depolanması gerekir. Şifalı bitkilerin Aktarlarda açıkta satılması kalitesini kısa sürede düşürür ve etkisini oldukca azaltır. Birleşimi: Birleşimindeki önemine göre şöyle sıralayabiliriz; a) Triterpenalkoller %4-6 arasında olup 3 gruba ayrılırlar. Bunlardan en önemlisi; 1) Triterpendioller (Dihydroxitriterpenler) %3-5 arasında olup bunlardan; Faradiel, Arnidiol, Calenduladiol, Maliladiol, Bereein ve Ursadiolü sayabliriz. Bu bileşikler %98 oranında Laurin-myristin-Palmitinasitle 3-O-Monoesterlerler oluşturur ve %2side Diesterlerden oluşur. Monoesterlere örnek Faradiollauriasitester, Faradiolmyristinasitester ve Faradiolpalmitinasitesteri gösterebiliriz. 2) Triterpenmonoller (Monohydroksitriterpenler) %0,4-0,6 arasında olup önemlileri;ψ-Taraxan, Taraxan, Lupen, Oleanen, Ursen, α-veβ-Amyrin 3) Triterpentrioller (Trihidroksitriterpenler); Heiantriol A1, B0, B1, B2, Ursatriol ve Lupantriol b) Triterpensaponinler (Saponositler) %2-10 arasında olup en önemlileri; Saponosit A, B, C, D1, D2 ve F ile Olenolasiti sayabiliriz. Bu Saponositler Glikuronasit, Glikoz veya Galaktozu birleşik bulundururlar. c) Cariotinoitler (Karotinoitler) %1-3 arasında olup en önemlileri; Lutein ve Zeaxanthin, takriben %90-98 arasında olup ayrıca az miktarda Lycopin, Violaxanthin, Aurogxanthin, Luteoxanthin, Lutein ve Luteinepoxid içerir. d) Falvonitler; %0,25-1 arasında olup en önemlileri; Quercetin, Izorhamnetinglikozit, Izorhamnetin-3-O-β-D-glikopyranosit, Quercetin-3-O-β-d-Glikopyranosit ve Izorhamnetin-3-O-rutinosid içerir. e) Steroller %0,06-0,08; γ-Steroller, β-Sitosterol, Campesterol, Cholesterol ve Izofucosterol f) Eter yağları %0,2-0,3; α-Cadinol (α-Kadinol) takriben %20-30unu oluşturur ve ayrıca α- ve β-İonon, β-İonon-5,6-Diepoksid, Dihidroactinidiolid, α-Thojen, α-Pinen ve γ-Cadinen g) Kumarinler; Scopoletin, Umbelliferon ve Aesculetin h) Polisakkaridler %12-16 arasında olup en önemlileri; Rhamnoarabinogalakotonlar ve Arabinogalaktonlardan oluşur. Araştırmalar: Sefa çiçeği üzerine yapılan araştırmalar çok eskiye dayanır ve bu araş-tırmalarda genellikle kansere karşı etkili olduğu tespit edilmiştir. Fakat ne hikmetse günümüzde modern anlamda kansere karşı etkisi olup olmadığı konusunda herhangi bir araştırma yapılmamıştır. Bugüne kadar yapılan modern araştırmalar sadece deri hastalıkları ve yaralanma ra-hatsızlıklarına (ezilme, burkulma, çizilme vb.) karşı yapılmış ve olumlu neticeler elde edilmiştir. Klasik araştırmalar; 1) Pietroantrea Mattioli 1560lı yıllarda Floransada yaptığı tedavi denemelerinde Sefa çiçeğinin kanseri iyileştirdiğini tespit etmiştir. (LBH.II.926) 2) İsveç kralının doktoru J.P.Westring Stokholm ilim akademisinde yaptığı araştırmalarda Sefa çiçek ekstresinin kanseri iyileştirdiğini tespit etmiştir. (LBH.II.926) 3) Prof.Dr.Herman Lebert Fransanın Breslau şehrinde (1813-1878) kanser üzerine yaptığı araştırmalarda Sefa çiçek çayının veya ekstresinin bu rahatsızlığı iyileştirdiği tespit etmiştir. (Age) 4) Belçikalı hekim BOUGARDda kanserli hastaları Sefa losyonu ve ekstresi ile tedavi etmiştir. (1882)(Age) 5) Hapas Kneipp, Dr.Stöger, Dr.Bohn, Dr.Halenser ve Susanne Köhler kanserli hastaları sefa çiçeği ile iyileştirmişlerdir. 6) Prof.Dr.K.Zitterl-Eglseer, Dr.J.Novak, Prof.Dr.Ch.Franz ve ekibi Viyana Üniversitesi ziraat fakültesinde Farmakoloji enstitüsünden Prof.Dr.G.Reznicek Prof.Dr.J.Jurenitsuh ve ekibi yaptıkları ayrı ayrı araştırmalarda Sefa merhemi ve ekstresinin yaraları iyileştirdiği ve iltihapları önlediğini tespit etmiştir. (ZP:3.00.152) 7) Dr.O.İsaac yaptığı araştırmalarda Sefa çiçeğinin başta ekzema, iyileşmeyen yaralar ve varise karşı etkili olduğunu tespit etmiştir. (ZP.3.00.138) 8) Dr.U.Wissinger-Graffenhahn ve ekibi Eyalet ilaç ve Tıbbi mamuller endüstrisi (Udesineastitital für Arsneimitlel und Medizine Prodükte bon) yaptığı araştırmalarda Sefa çiçeğinin müzmin yaraları iyileştirdiği, iltihapları önlediği ve ağız içi yutak mukozasını kuruttuğunu tespit etmiştir. (ZP.3.00.143) Kendi tecrübem; Ayak parmağım özellikle de başparmak tırnağımın de-riye batması ile ortaya çıkan iltihaplı yaraya (dolama) karşı oldukça sık deneme yaptım ve her seferinde de bu rahatsızlıktan Sefa merhemi ile kurtuldum. Birkaç gün ayak parmağıma Sefa merhemi sürdüğüm de iltihapları dışarı çeker olduğunu gördüm. Tesir şekli: Yaraları iyileştirici, iltihapları önleyici, mikropları öldürücü, parazitleri öldürücü, antimikozit (mantarları yok edici), krampları çözücü, safra artırıcı, adet söktürücü, terletici, hazmettirici ve metabolizmayı kuvvetlendiricidir. Kullanılması: a) Araştırmalara göre; son zamanlarda yapılan araştırmalarda Sefa çiçeğinden elde edilen merhem, krem, losyon veya ekstrelerin yararlı iyileştirdiği tespit edilmiştir. b) Komisyon Enin 13.03.1986 tarih ve 50nolu Monografi bildirisine göre başta yaralar, müzmin yaralar ve deri ülseri, derinin açık yarası ile ağız ve yutak iltihaplanmasına karşı kullanılır. c) Homeopatide müzmin yaralar, kesik yaralar, batma yaraları, deri ülseri, toplardamar iltihabı (flebit), derideki yanıklar, tırnak yatağının iltihaplanması (dolama), bezlerin şişmesi ve safra yetmezliğine karşı kullanılır. d) Halk arasında yaralanmalarda ortaya çıkan kesilme, yarılma, batma, ezilme, morarma, burkulma ile yanma ve donma sonucu deride kalan izleri, deri ülseri, toplardamar iltihaplanması (flebit), varis, gastrit, safra yolları iltihaplanması, beyaz akıntı, adet yetmezliği, bezlerin sertleşmesi ve şişmesi (özellikleri lenf bezleri), kam çıbanı, benekler, dekübitüs (yatak yarası), burnun iç kısmının kuruması, dolama, urlar ve hatta kansere karşı dahi kullanılmaktadır. Çayı: Bir kahve kaşığı Sefa çiçeği demliğe konur ve üzerine 300-500ml kaynar su ilave edildikten sonra 5-10dk demlenmeye bırakılır ve sonra süzülerek içilir. Çay Harmanları: Gökçek göz iltihapı çayı; >30 gr Papatya çiçeği >30 gr Göz otu yaprağı >20 gr Sefa çiçeği >20 gr Rezene tohumu Göz banyosu ve kompresi yapılır. Gökçek toplardamar iltihapı ve basur çayı; >20 gr Hamamelis yaprağı >20 gr Papatya çiçeği >20 gr Sefa çiçeği >20 gr K.yonca >20 gr Çobançantası Gökçek adet yetersizliği çay; >30 gr Civanperçemi otu >30 gr Sedef yaprağı >20 gr Sefa çiçeği >10 gr Andız kökü >10 gr Arnika çiçeği Gökçek deri hastalıkları çay(sivilce ve hafif iltihaplı deri); >40 gr Hamamelis yaprağı >30 gr Menekşe otu >20 gr Sefa çiçeği >10 gr Meşe kabuğu Gökçek mide çayı (iştahsızlık ve asit yetersizliğine); >30 gr Oğulotu yaprağı >30 gr Civanperçemi otu >30 gr Pelin otu >10 gr Sefa çiçeği Gökçek Mesane ve böbrek çayı >25 gr Atkuyruğu otu >20 gr Ayrıkkökü >20 gr Altın başak otu >20 gr Akhuş yaprağı >15 gr Sefa çiçeği Gökçek mide-bağırsak çayı ( şişkinlik,); >40 gr Kişniş tohumu >30 gr Rezene tohumu >20 gr Kimyon tohumu >10 gr Sefa çiçeği Gökçek göz iltihabı çayı (özellikle göz kapak iltihapları); >30 gr Papatya çiçeği >30 gr Göz otu yaprağı >20 gr Sefa çiçeği >20 gr Sinirli ot Gökçek toplardamar iltihapları (flebit) çayı; >20 gr Civanperçemi çiçeği >30 gr K.yonca otu >30 gr Alıç çiçeği + yaprağı >10 gr Sefa çiçeği >10 gr Altın çiçek Gökçek deri hastalıklarına çayı (müzmin yaralar); >20 gr Papatya çiçeği >20 gr Sefa çiçeği >40 gr Sinirli ot >20 gr Hamamelis kabuğu+yaprağı İçilir ve kompresi yapılır. Gökçek bacak ülseri çayı (ulcus cruris); >40 gr Karakafes kökü >20 gr Sefa çiçeği >20 gr Adaçayı yaprağı >20 gr Sinirli ot Çayı içilir, kompresi veya sargısı yapılır. Merhemi: Sefa merhemi 500gr vazelin veya balmumu bir kaba konur ve bu kap içinde kaynar su olan ikinci bir kaba konur. Burada eriyen vazelinin içine 100gr kurutulmuş veya 200gr taze Sefa çiçeği ilave edilir. Kap hafif ısıtıldıktan sonra 24sa buzdolabında bırakılır. Tekrar birinci kap ikinci kabın içinde hafif ısıtıldıktan sonra süzülür ve sefa merhemi elde edilir. Sefa yağı: 100ger Sefa çiçeği bir şişeye konur ve üzerine 500ml kaliteli zeytinyağı ilave edilir. 4-6hafta güneş gören bir yerde bekletildikten sonra süzülerek Sefa yağı elde edilir. Sefa yağı merhem yapımında veya sade olarak deri hastalıklarında kullanılır. Aromaterapi: Sefa çiçeği su buharı ile damıtılarak (destilasyon) eter yağı elde edilir. Sefa eter yağı genellikle mantara karşı kullanılır. Fakat çok az bulunan ve kullanılan bir eterik yağdır. Homeopatide: Sefa çiçeğinden 100gr taze olarak bir şişeye konur ve üzerine 500ml %70lik alkol ilave edilerek 4-hafta güneş ışığından uzak¬ta muhafaza edildikten sonra süzülerek Homeopatide <<Calendula>> ismi ila anılan tentür elde edilir. Bu tentürden günde 3-4defa 10-15 damla 4-6 hafta süreyle alınır. Ekstresi: Sefa çiçeği %70lik alkolle ekstresi yapılır ve elde edilen ekstre aynı tentür gibi kullanılır. Hastalığın belirtileri (semptom): 1) Bademcik ve tükürük bezlerinin şişkinliği 2) Baş dönmesi 3) Başta duygusuzluk hissi ve başın ağırmış gibi hissi 4) Çekilirmiş gibi romatizmalı ağrılar, bacakların ağırlaşması ve aşırı yorgunluk 5) Bezler şişer ve yara gibi ağrır 6) Aşırı duyarlılık, ağrı ve seslere karşı 7) Nemli havaya karşı aşırı duyarlılık ve sabahları ağrılar artarsa 8) Herhangi bir şey olacakmış gibi korkma Yan tesirleri: Sefa çiçeğinin bilinen bir yan tesiri yoktur. Çok nadiren bazı hassas kişilerde alerjiye neden olabilir. Fakat eter yağının çok dikkatli kullanılması gerekir. Çünkü oldukça serttir. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes