#Ağız Kanserinde Erken Teşhis Önemli
Explore tagged Tumblr posts
netbilgikilavuzu · 7 years ago
Text
Ağız Kanserinde Erken Teşhis Önemli
Tumblr media
Kanser her zaman korkutucu bir teşhistir; fakat ağız kanseri erken teşhis edildiğinde rahatlıkla tedavi edilebilir. Ağız kanseri ağzınızın herhangi bir yerinde ya da boğazınızın üst kısmında gelişebilir. Dudaklarda, ağzın tabanında veya tavanında, dilinizde, boğazınızda, bademciklerinizde, yanaklarınızın kenarında, diş etlerinizde ya da başka yerlerde görülebilir.
Ağız kanserlerinde erken teşhis çok önemlidir. Kendinizi ağız kanserinden korumanın en iyi yolu, semptomları düzenli bir şekilde kontrol etmektir. İyileşmeyen yaralar, ağzın astarındaki beyazımsı ya da kırmızımsı yamalar, ağız içerisinde derinin topaklanması veya şişmesi, ağız içi kanamaları, kulak ağrısı, boğaz ya da çene yarası, yutkunma ve çiğnemede zorluklar, konuşma güçlüğü ve gevşek dişler. Bu işaretlerden herhangi birini 2 haftadan fazla bir süredir yaşıyorsanız mutlaka uzman bir hekim tarafından kontrol edilmeniz gerekir. Ağız kanseri lezyonları ağrıyla belirti vermezler. Hastalık ilerleyerek sağlıklı ağız dokularında harabiyet oluştukça ağrı şikayeti başlar. Bu nedenle erken tanı için en ufak bir değişiklikte diş hekimine gidilmesi son derece önemlidir.
Ağız bölgesindeki anormallikler daha tam kansere dönüşmeden veya kansere dönüşmüşse bile başlangıç safhasındayken tedavileri çok daha basittir ve erken teşhis ile kişinin hayati riski azalmaktadır. Ayrıca ağız hijyenine maksimum özen göstermek, sağlıklı protez kullanımına dikkat etmek, sigara ve alkolden uzak durmak, uzun süreli güneş ışığından, solaryum seanslarından ve radyasyondan kaçınmak , meyve sebze ağırlıklı beslenmek ağız kanserine yakalanma riskinizi ortadan kaldıracaktır.
Ağız Kanserinde Erken Teşhis Önemli
0 notes
mehmetkali · 7 years ago
Text
AĞZIMIZDAKİ SİNSİ TEHLİKE; KANSER… https://ift.tt/2A6RWUl
TEŞHİSİ ZOR, HIZLI YAYILAN BİR HASTALIK; AĞIZ KANSERİ
İstanbul Aydın Üniversitesi Ağız ve Diş Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi Büyükçekmece Hastanesi’nden, Ağız Diş Çene Hastalıkları Cerrahı Yrd. Doç. Dr. Selin Gaş bu az bilenen kanser türünün nedeni, belirtileri ve tedavisi hakkında önemli bilgiler verdi. 
Bilim dünyası kanserin nedeni ve tedavisine odaklanmışken, bu hastalığa dair bildiklerimize her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Belli başlı kanser türlerini biliyoruz ama her tür kendi içinde de çok sayıda farklı özelliklere sahip. Bunun yanında bir de çok sık duymadığımız kanser türleri var; onların başında da ‘ağız kanseri’ geliyor. Ağız kanserinde oran azımsanmayacak kadar yüksek, tüm kanser türleri içerisindeki yüzde 5 ila 7’lik bir orana sahip. 
TEŞHİSİ ZOR, HIZLI YAYILAN BİR HASTALIK; AĞIZ KANSERİ 
Ağız kanserinin genellikle orta yaş ve üzerinde görülen bir kanser türü olduğunu söyleyen İstanbul Aydın Üniversitesi Ağız ve Diş Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi Büyükçekmece Hastanesi’nden, Ağız Diş Çene Hastalıkları Cerrahı Yrd. Doç. Dr. Selin Gaş, “Kötü ağız hijyeni, sigara ve alkol kullanımı ile ilişkilendirilen bir hastalıktır. Baş ve boyun bölgesinden en çok görülen ikinci kanser türüdür. Fakat hala bazı ağız kanseri türlerinin nedeni bilinmiyor. Ağız kanseri diğer kanserler kadar yaygın olmadığı gibi teşhisi kolay değil. Hastalar genelde geç fark ediyor bu yüzden de tedavide yüz güldürücü sonuçlar almak daha zor oluyor. Ağız kanseri, tüm kanserler içinde yüzde 5-7’lik kısmı oluşturuyor” dedi. 
DİŞ DÖKÜLMESİ VE AĞIZ KOKUSU KANSER BELİRTİSİ Mİ?
Tüm kanser türlerinde olduğu gibi ağız kanserinde de erken teşhis çok önemli. Genellikle, dil, dudak, ağız tabanı, diş eti, gırtlak, bademcik ve ya tükürük bezlerinin arkasında görülen lezyonlar ağız kanseri belirtisi olabilir. İstanbul Aydın Üniversitesi Ağız ve Diş Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi Büyükçekmece Hastanesi’nden, Ağız Diş Çene Hastalıkları Cerrahı, Yrd. Doç.Dr. Selin Gaş bu konuda özellikle uyarıyor ve 3 hafta boyunca iyileşmeyen lezyonlara dikkat diyor. Yrd. Doç.Dr. Selin Gaş, ağız kanserinin teşhisi için, “Hasta, ağız içerisinde 3 hafta ve üzerindeki bir süreçte geçmemiş bir lezyon fark ederse, aft olarak nitelendirilen ufak bir lezyon bile kısa sürede şekil ve boyut değiştiriyorsa, kanama varsa, şüphe duyulmalı ve derhal diş hekimine başvurulmalı. Ağız kanseri her zaman belirti göstermeye bilir ama ilerledikçe ağız kokusu ve diş dökülmeleriyle kendini gösterir” diye konuştu.
“AĞIZ KANSERİ SİNSİ BİR HASTALIK, BELLİ ETMEDEN İLERLİYOR”
“Ağız kanseri, sinsi bir hastalık, hiç ağrı yapmadan, hastayı rahatsız etmeden kısa süre içerisinde yayılabiliyor. Hasta şikâyet duymadığı için hekime de başvurma ihtiyacı duymuyor” diyen İstanbul Aydın Üniversitesi Ağız ve Diş Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi Büyükçekmece Hastanesi’nden Yrd. Doç.Dr. Selin Gaş, tedavinin de kanserin türüne göre belirlendiğini söyledi, “Tedavisi türüne, yayılımına göre değişiyor. İlerlediyse radyasyon tedavisi ile lezyon küçültülüyor ve cerrahi operasyonla alınıyor. Cerrahi operasyondan sonra kanserin türüne göre tekrar radyasyon tedavisine devam edilebilir. Kanser erken teşhis edilirse ve yayılmadan müdahale edilirse, önce cerrahi operasyon yapılır ve radyasyon tedavisi uygulanabilir ya da hekimler cerrahi operasyonla yetinebilir” ifadelerini kullandı.
AĞIZ KANSERİNDE ERKEN TEŞHİS HAYAT KURTARIR
“Kanser çok ilerlediyse hastanın hayatını kaybetme ihtimali ağırlık kazanıyor” diyen Yrd. Doç.Dr. Selin Gaş, “İlerlemiş ağız kanseri vakalarında sağ kalım oranı ne yazık ki çok düşük bu nedenle de herkese, hasta olmadan 6 ayda bir düzenli diş muayenesi öneriyoruz. İlerleyen kanser vakalarında, cerrahi operasyon da farklı oluyor ve hasta fonksiyonel olarak ya da estetik olarak sıkıntılı bir sonuç doğurabiliyor” dedi.
“AĞIZ KANSERİ EN ÇOK ERKEKLERDE GÖRÜLÜYOR”
Yrd. Doç.Dr. Selin Gaş, alkol ve sigara kullanımının tüm kanser türlerinde olduğu gibi ağız kanserinde de başı çeken neden olduğuna vurgu yaptı, “Ağız kanseri erkeklerde kadınlardan daha sık görülen bir hastalık. Alkol ve sigara elbette önemli bir faktör ama sosyoekonomik yapının düşük olduğu Hindistan’da mesela farklı otların çiğnenmesine bağlı olarak ağız kanseri çok sık görülen bir hastalık. Bu da gösteriyor ki ağız mukozasına zarar veren şeyler ağız kanserine davetiye çıkarıyor, hatta iyi huylu tümörü kötü huyluya çevirebiliyor” dedi. 
SICAK ÇAY AĞIZ KANSERİ YAPABİLİR!
“Sıcak şeylerin tüketimi de ağız mukozasına zarar verdiğinden ağız kanserine neden olarak gösterilebilir. Hatta Doğu Anadolu Bölgesi’nde mesela sıcak çay ve çorba tüketimine bağlı olarak ağız kanseri görülme sıklığı oldukça fazla” diyen Yrd. Doç.Dr. Selin Gaş, “Beslenme alışkanlıklarının ağız kanseriyle doğrudan bir ilişkisi var. Nedeni bilmediğimiz kanser türü de çok fazla. Hiç sigara içmeyen birinde de ağız kanseri görülebiliyor, bunun nedeni çok fazla sigara tüketilen bir ortamda uzun süre bulunması da olabilir” ifadelerini kullandı.
Dinçer BİLGENER Metin Yazarı İstanbul Aydın Üniversitesi
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/2uI6Pib via IFTTT
0 notes
kocaalihaber · 5 years ago
Text
Ağız ve dil kanserleri
Vücudumuzu oluşturan yaklaşık 10 trilyon hücre de hayatın akışını takip ederek sürekli bir devinim halinde gençlik, olgunluk ve yaşlılık evrelerini geçirdikten sonra yerlerini yenilerine bırakırlar. Bu devinim süreci içersinde hücreler belirli sayıda bölünerek çoğalır (mitoz), diğer bir deyişle kopyalarını yaparak süreci devam ettirirler (replikasyon). Bu bölünme sırasında hücre yenilenmesini sağlayan şifreyi taşıyan DNA zinciri dışarıdan bir etken (kanserojen etken) tarafından bozulursa hücre normal dışı bir büyüme gösterir. Mutasyon adı verilen bu değişim sonucunda kanserli hücre oluşmuş olur. Vücudumuzun savunma sistemi bu kanserli hücreleri tespit ederek imha eder. Ancak bu her zaman mümkün olamamaktadır. Özellikle immün sistemin zayıfladığı dönemlerde veya yoğun şekilde kanserojen etkenlere maruz kaldığımız süreçlerde kanserli hücrelerdeki artış engelenemez. Kanserli hücrede bölünme sayısındaki sınırlandırma ortadan kalktığı için normalin üzerinde bölünme ile çoğalarak tümör adı verilen kitleyi oluşturulur.
*Ağız ve dil kanseri nedir?
Ağız içinde hücre yenilenme süreci (turn-over) çok hızlıdır ve ağız ve dili döşeyen mukoza adlı tabaka mutasyona yatkın bir bölgeyi oluşturur. Sindirim sisteminin başlangıcını oluşturan bu bölgede oluşan kanserlere ağız ve dil kanserleri denir.
*Görülme oranı ile ilgili istatistikler ne söylemektedir?
Ülkemizdeki kanser verileri ile ilgili olarak Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu istatistiklerine göre ağız kanseri, görülme sıklığı açısından 8. sırada yer almaktadır. Ölümhızı (mortalite) açısından değerlendirildiğinde ağız kanseri erkeklerde 0,27 bayanlarda 0,17 oranlarını vermektedir. Bu oran trakea-bronş-akciğer kanserinde erkeklerde 48,52 ve bayanlarda 7,67; mide kanserinde erkeklerde 10,56, bayanlarda 5,10 oranlarındadır. Özetle ağız kanseri görülme sıklığı ve mortalite oranları diğer kanser tiplerine göre düşük kalmaktadır. Buna karşın ağız kanserlerinin hızlı ilerleme göstermesi konuyu önemli hale getirmektedir. Surveillance Epidemiology and End Results Program (SEER) raporlarına göre ABD’de yılda 30bin civarında ağız kanseri vakası görülmektedir.
*Belirtileri nelerdir?
 İyileşmeyen veya kolayca kanayan, ağzınızda küçük beyaz veya kırmızı hassas noktalar.
 Ağzınızda kalın beyaz leke veya sert nokta.
 Ağzınızda herhangi bir yerde kitle.
 Ağzınızda veya dudağınızda herhangi bir yerde ağrı veya uyuşma (hiçbir şey hissetmiyor gibi)
Çiğneme, yutkunma veya dilinizi ya da çenenizi
 Isırdığınız zaman dişlerinizin kapanmasında değişiklik.
 Sesinizde değişiklik.
 Kulağınızda ağrı. Geçmeyen boğaz ağrısı.
*Hangi nedenler ağız ve dil kanseri oluşumunu arttırır?
Doç. Dr. Dt.Tosun Tosun
İnsanların hemen fark edememesinden dolayı ağız kanseri çok tehlikeli bir kanser türüdür. Sigara ve puro içenlerin, tütün çiğneyenlerin veya çok içki içenlerin ağız kanserine yakalanma olasılığı daha yüksektir. Tedavi edilebilir ama erken teşhis edilmelidir.
*Kimler daha büyük risk altındadır?
Sigara ve tütün kullananlar, aşırı alkol tüketenler risk altındadırlar.
*Nasıl teşhis edilir?
Hastaların ağız yaraları veya ağrılı durumlar ile ilgili şikayetleri ile hekime başvurmaları veya rutin diş hekimi muayenesi sırasında saptanan şüpheli bölgelerden toulidin blue veya metilen mavisi içeren likit preparatlar ile gargara yaptırılarak boyama metodu ile ön tanı konarak veya flourusans metodu ile çalışan ışık kaynakları ile ön tanıda bulunduktan sonra kesin teşhis için iğne biyopsisi yapılır.
*Tedavisi var mıdır?
Tedavi, tümörün yerine, büyüklüğüne ve türüne, ayrıca hastalığın hangi aşamada olduğuna bağlıdır. Doktor ayrıca yaşınızı ve genel sağlık durumunuzu dikkate alır. Tedavi, ameliyat, radyasyon tedavisi veya çoğu durumda her ikisini de içerir. Bazı hastalara kemoterapi uygulanır. Kemoterapi, antikanser ilaçlar ile tedavi demektir.
*Erken teşhis yaşam kurtarır mı?
Ağız dokularının hızlı devinim özelliğinden ötürü bu bölgede hızlı ilerleyen kanser türleri saptanabilir. Bu sebeple erken teşhis önem kazanmaktadır.
*Tedavide geç kalınması durumunda en kötü senaryolar neler olabilir?
Tedavide geç kalınması durumunda dil, alt veya üst çenelerin tüm olarak çıkartılması gibi hastanın yaşam kalitesini oldukça düşüren durumlar ya da metastaz ile kanserin vücudun diğer bölgelerine yayılması olasıdır.
*Bu hastalığa hangi uzmanlık dalı tarafından teshis konulmalı ve tedaviyi hangi alandaki uzmanlar gerçekleştirmelidir?
Teşhis aşamasında diş hekimleri, kulak-burun-boğaz uzmanları veya plastik cerrahlar tanı koyabilirler. Tedavisinde KBB uzmanları veya plastik cerrahlar onkologlar ile işbirliği içinde hareket ederler.
*Ülkemizde diş hekimleri bu hastalığa yeterince tanıyıp teşhis ve tedavide yeterli midir?
Ağız kanserleri konusunda diş hekimlerinin eğitim ve mezuniyet sonrası eğitim süreçlerinde gelişmelerden haberdar edilmesi yararlı olacaktır. Özellikle düşük maliyetli boyama metodları ile ön teşhis konulması uygulamasının yaygınlaştırılması hem ekonomik hem de erken teşhis olanağını arttırdığından rutine girmesi gereken bir uygulama olarak görmekteyim.
Doç.Dr.Tosun Tosun
serbest diş hekimi, implantoloji/prostodonti/laser/periodontoloji
Professore Associato/Master 2 livello in Dental Laser, Di.S.T.Bi.M.O. Universita’ di Genova, Italia
Instructor/Curriculum Implantology, German Association of Dental Implantology & Turkish Academy of Esthetic Dentistry
Dr.Med.Dent/Oral Implantoloji, Istanbul Üniversitesi, Türkiye
Mastership/Dental Lasers, AALZ, Universitaet Aachen, Deutschland
Standard Proficiency/Academy of Laser Dentistry, USA
Advanced Proficiency/Botulinum Toxin, DBK Training Institute, Reading, UK
source https://saglik.kocaali.com/agiz-ve-dil-kanserleri/
0 notes
haberihbarhatti · 7 years ago
Text
bu taşlar hepimizi Akciğer kanseri yapacak. Farkında olmayabilirsiniz ama bu gerçek şaşırtacak..
Tüm haber ve son dakika gelişmelerini Haber İhbar Hattı ile anlık takip edin! Haber için önce http://www.haberihbarhatti.com/2018/bu-taslar-hepimizi-akciger-kanseri-yapacak-farkinda-olmayabilirsiniz-ama-bu-gercek-sasirtacak/1543/
bu taşlar hepimizi Akciğer kanseri yapacak. Farkında olmayabilirsiniz ama bu gerçek şaşırtacak..
Kanser Yapan Eşyalar ve Kanserin belirtileri.Evimizin içinde, günlük hayatımızda farkında olmadan kullandığımız bir çok eşyanın aslında kanser riski taşıdığını biliyor musunuz? İşte o eşyalar…1 – Oda parfümü2 – Dekoratif akşap boyaları3 – Otomobil parçaları4 – Mum5 – Boya çeşitleri6 – Elbiselerin kurutemizlemeye verilmesi7-  Mikrodalga  fırın8 – Halı yıkama şampuanları9 – Granit taşlarKANSERİN EN ÖNEMLİ 10 BELİRTİSİ”1 – Açıklanamayan kilo kaybı. Birçok insan diet yapmadan kilo verdiği için mutlu olur ancak açıklanamayan kilo kaybı (yaklaşık 5 kilo) veya ani iştah kaybı kanserin en yaygın belirtilerinin başında geliyor. Bu belirti özellikle pankreas, mide, gırtlak veya akciğer kanserinde görülüyor.2 – İnatçı düşük ateş. Bu özellikle lösemi, hodgkin lenfoma ve hodgkin olmayan lenfoma kanserlerinin ilk belirtileri arasında yer alıyor. Düşük ateş 37.6 ile 38.2 dereceleri arasını ifade ediyor. İnatçı düşük ateş ayrıca çok çeşitli enfeksiyonlardan da kaynaklanabiliyor.3 – Artan yorgunluk. Daha önce hiç ihtiyaç hissetmezken, günde 3-4 saat kestirmeden duramıyorsanız, bu önemli bir kanser belirtisi olabilir. Özellikle kan basıncının düşmesine yol açan tüm kanser türleri ve löseminin belirtisidir. Yorgunluk ayrıca; kansızlık, uyku düzensizliği, kalp problemleri ve şeker, fibromyalji ve iltihaplı eklem hastalıklarından da kaynaklanıyor olabilir.4 – Ciltte iyileşmeyen yaralar veya deride değişiklik. Deride oluşan asimetrik lekeler, lekelerin sıradışı renklerde oluşması veya lekelerin ortalama bir silgiden daha büyük bir alanı kaplaması, deri kanserinin en öldürücü şekli olan melanomanın belirtisidir.5 – Yutkunma problemi ve kronik ses kısıklığı. Bunlar dudaklarda iyileşmeyen yaralar, sıradışı kanamalar, ağızda ağrı ve uyuşma, kronik gırtlak iltihabı, ağız kanserinin belirtileri olabilir6 – Ağız içinde oluşan pamukçuk benzeri yaralar. Bunlar tıp dilinde lökoplazi olarak adlandırılır. Bu beyaz lekeler yanağın iç tarafında, dilin alt veya yan kısımlarında oluşur. Bu lekeler pamukçuğun giderilmesinde uygulanan yöntemlerle ağızdan kaybolmaz.7 – İdrarda kan görülmesi. Bu belirtinin genelde hastalar tarafından ciddiye alınmadığını belirten doktorlar, daha önce hiç görülmemiş bile olsa bunun hasta tarafından idrar yolu enfeksiyonuyla ilgili bir problem sanıldığını belirtiyor. Bu ihtimalle birlikte kanama, mesane kanserinin de belirtisi olabilir ve bir ürolog tarafından kontrol edilmesi gerekir. Mesane kanseri çoğu zaman artık tedavi edilemeyecek safhaya gelinceye kadar farkedilemez. Bunun nedeni de hastaların doktora gitmek için çok beklemelidir. Benzer şekilde dışkıda kan görülmesi de kolon kanserinin önemli belirtilerinden biridir. Ancak dışkıda kan görülmesinin farklı sebepleri de bulunmaktadır8 – Açıklanamayan ağrı. Bu, testis kanseri veya kemik kanserinin erken semptomlarından biri olabilir. Tedaviye rağmen iyileşmeyen baş ağrısı, beyin tümörünün habercisi olabilir. Sırt ağrısı, kolon veya yumurtalık kanserini işaret edebilir. Doktorlar, sebebi bilinmeyen ağrıların en yaygın kanser belirtilerinden biri olduğunu belirterek, bu durumda hastaneye başvurulması gerektiğini belirtiyor.9 – Vücudda şişkinliklerin oluşması veya derinin sertleşmesi. Göğüs ve testis dahil çok çeşitli kanser türlerinin belirtisidir. Bunlar kanserin erken belirtisi olduğu gibi, kanserin son safhasına da işaret ediyor olabilir10 – Sürekli olan, sebebi açıklanamayan veya sıkıntı veren belirtiler. Doktorlar, “Vücudunuzda yolunda gitmeyen bir şey varsa ve uzun süre devam ediyorsa, bunun normal bir durum olmadığını bilin. Vücudunuzun sesini dinleyin. Erken teşhis sayesinde hayatınız kurtulabilir” tavsiyesinde bulunuyor”.
kaynak: bu taşlar hepimizi Akciğer kanseri yapacak. Farkında olmayabilirsiniz ama bu gerçek şaşırtacak..
Anadolu Ajansı, DHA, İHA tarafından geçilen tüm yerel haberler bölümünde Haberihbarhatti.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. Bu alanda yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen websiteleri ve ajanslardır.
Görüş, öneri ya da şikayetiniz paylaşmak isterseniz, İletişim Formunu doldurarak bize ulaştırabilirsiniz. En kısa sürede değerlendirip size geri döneceğiz.
Tüm gelişmelerden haberdar olmak için Facebook sayfamızı takip edin!
Kaynak: http://www.haberihbarhatti.com/2018/bu-taslar-hepimizi-akciger-kanseri-yapacak-farkinda-olmayabilirsiniz-ama-bu-gercek-sasirtacak/1543/
0 notes
cehrenet-blog · 7 years ago
Text
Dudak Kanseri Nedir?
Dudak kanseri ağız ve etrafında oluşan ve sık görülen bir kanser türüdür. Ağız ve çevresinde meydana gelen dudak kanseri nedir? Sorusunun cevabı baş ve boyun kanserleri arasında yer alan bir kanser türü olarak cevaplanabilmektedir.
Dudak Kanserinin Nedenleri
Dudak kanseri rahatsızlığının oluşum nedenleri arasında en önemli etken olarak, alkol ve sigara gibi zararlı alışkanlıkları tüketmek gösterilmektedir. Bu zararlı alışkanlıklar dudak içerisinde bulunan epitel dokuda zararlı etkiler yaratmaktadır. Bu dokuyu zamanla tahriş ederek kansere yol açabilmektedir. Sigara kullanımı ile beraber alkol kullanmakta oldukça etkilidir. Sigara ve alkol yanı sıra HPV virüsü de oral yolla bulaşarak dudak kanserine neden olabilmektedir. Ayrıca güneş ışığı da dudak kanseri oluşumu riskini artırmaktadır.
Dudak Kanserinin Belirtileri
Dudak kanserinin en yaygın belirtileri dudakta oluşan ve uzun süre iyileşmeyen kırmızı ve beyaz benekler, dudaklarda oluşan kanama, kabuklanma ve buna bağlı olarak yaşanan ağrı ve hissizlik duygusu, yemek yerken ve çiğnerken zorluk yaşanması, boyun bölgesinde lenf bezlerinin şişmesi ve yine dudak bölgesinde oluşan yaraların iyileşmemesi en yaygın belirtiler arasında gösterilmektedir.
Dudak Kanserinin Tedavisi
Dudak kanserinin tedavi aşamasında en önemli etken kanserin hangi aşamada olduğu, kanserin yarattığı sıkıntıların boyutu ve hastaların fizyolojik özellikleri önemli rol oynamaktadır. Tedavi sırasında hastalığa neden olduğu düşünülen zararlı alışkanlıklardan uzak durmak gerekmektedir. Dudak kanserinde cerrahi operasyon uygulanabilmektedir. Dudak üzerindeki kanserli doku küçük ve erken teşhis edilmişse, cerrahi yöntemler dâhilinde alınabilmekte ve sonrasında dudak bölgesine uygulanacak estetik operasyonlarla, dudağın eski görüntüsüne kavuşması sağlanabilmektedir. Bunun yanı sıra dudak kanserinde kanserli doku büyümüş ve geç teşhis edilmiş bir yapıda ise tümörü küçültüp, hastayı ameliyata hazırlayabilmek için öncelikli olarak, radyasyon terapisi ve kemoterapi uygulanabilmektedir.
Dudak Kanseri Nedir?
0 notes
kocaalihaber · 5 years ago
Text
Yemek Borusu – Özafagus Kanseri
Yemek borusu ağızdan başlayıp midede sonlanan kastan yapılmış özel bir tüptür. Görevi yutulan gıda ve içecekleri mideye ulaştırmaktır. Günümüzdeki birçok kanser türü gibi yemek borusu kanseri de çevresel etkenlerle yakından ilişkilidir.bunların başında sigara içmek yer alır. Bu özellikle yanında alkol alınması yemek borusu kanser riskini artırmaktadır. Ayrıca aşırı sicak içecekler, sebze ve meyveden fakşr yağlı öğünler gastroözafageal reflü denilen mide asit sıvısının yukarı geriye kaçarak oluşturduğu yemek borusu hasarı da kanser oluşumunu artımaktadır. Yemek borusu kanseri iki farklı tipte, yassı hücreli(genelde üst kısımda) ve adenokarsinom (genelde alt kısımda ) tipinde olabilir. Fakat belirtiler her ikisinde de aynıdır, değişmez İlk başlarda kanser dokusu küçük olduğu için her hangi bir belirti yoktur. Ancak ilerledikçe bazı belirtiler ortaya çıkar. Bunların içinde en önemlisi yutma güçlüğüdür. Bu durum kanser ilerledikçe yemek borusunun geçişini tıkamasından kaynaklanır. Sanki kursakta yemek takılmış hissi oluşur. Diğer belirtiler arasında yemek sonrası kusma (özellikle sindirilmemiş gıda)yemek sonrası veya sonrasında artan göğüste veya sırtta ağrı, kilo kaybı, kanlı kusma,yutma ile birlikte öksürük, ses kısıklığı ve hazımsızlık sayılabilir. Bu belirtiler başka bir çok hastada da olabileceği için bu yakınmalarınız olursa mutlaka doktorunuza başvurun; ek bazı testler yapılacaktır. Kanser ilerledikçe kanseri oluşturan hücreler bulundukları dokudan ayrılır. Lenf sıvısı (özel bir çeşit kan savısı) organ yakınındaki lenf düğümlerine ve kan yolu ile bedenin başka yerlerine yayılabilir.
Tanı: Kan testleri yanında tanıda en çok kullanılan tetkikler ilaçlı grafi (baryumlu özafagus grafis) ve endoskopi(içbakı) tetkikidir. Endoskopi ile ultrason yapılabilir. Bunda tümörün derinliği ölçülür. Bilgisayarlı tomografi le hastalığın başka yerleri tutup tutmadığı saptanmaya çalışılır. Başka yeni yöntemlerdede (PET-pozitron emisyon tomografisi, MRG- manyetik rezonans görüntüleme) hastalığın durumunu değerlendirmek için kullanılıyor.
Prof. Dr.Gökhan Hacıibrahimoğlu
Tedavi: Hastalığın yaygınlık derecesi ve genel sağlık durumuyla da ilgilidir. Kanser erken aşamalarda yakalanabilirse ve genel sağlığımız iyiyse cerrahi öncelikle düşünülmesi gereken tedavi yöntemidir. Ancak tersi durum varsa belirtileri kontrol etmek ve hastalığın ilerlemesini durdurmak amaçlı diğer tedavi yöntemleri uygulanabilir.
Güç kaybı ve zayıflama belirginse ameliyat öncesi bir süre damardan beslenme destek tedavisi gerekebilir. Mümkünse geride hiç tümör burakmadan cerrahi yapılır. Kanserin yerine ve seviyesine göre göğüs kafesi, karın ve boyun açılabilir. Bazı cerrahlar göğüs kafesi açılarak lenf bezlerinin geniş olarak çıkarılmasını savunmakta, diğerleri ise göğüs kafesinin açılmasının ek bir yarar sağlamdığını, sadece karın ve boyun açılarak yapılan ameliyatın yeterli olabileceğini belirtmektedir. Etkilenen yemek borusunun genelde hepsi ve çevre lenf düğümleri çıkartılır.Bu çıkarma işleminden sonra genelde mide karından serbestleştirilerek yemek borusunun olduğu yatağa, boyuna doğru çekilir. Midenin üst ucu boyunda ağız tabanı ile birleştirilir,böylece gıda alımı ağızdan olabilir. Midenin kullanmadığı durumlarda yemek borusu yerine sırasıyla kalın barsak ve ince barsak kullanılır.
Işın tedavisinde (radyoterapi) dışardan veya içerden güçlü X- ışınları kanserin bulunduğu alana gönderilir.Genellikle ameliyat ve ilaç tedavisinde (kemoterapi) birlikte uygulanılır. Kemoterapide kanser hücrelerini öldüren veya çoğalmasını durduran bazı ilaçlar kullanılır. Bu da ışın tedavisi gibi genellikle cerrahiye ek olarak kullanılır. Bu hastaların tedavisi zor, bazı durumlarda da mümkün değildir. Bu nedenle oluşmaması için önlem almak ilk olarak sigara içmemek, en iyi seçenektir.
Yemek borusu kanserinin belirtileri nelerdir? Yemek borusu kanseri genellikle hastanın şikayetlerinden yola çıkılarak konulur.
Aşağıdaki belirtilerin bazılarının varlığı yemek borusu kanseri şüphesini uyandırmalıdır?
1. En sık görülen belirli yutma güçlüğüdür. Bu başlangıçta yutulan gıdaların yemek borusundan geçerken takılması şeklindedir. Başlangıçta daha çok katı gıdalar yutulamaz iken, zaman içinde hasta su bile içemez. 2. Kusma ve yutulan gıdaların ağza geri gelmesi, 3. Gıdaların yutulması sırasında ağrı oluşması, 4.��Üst karın bölgesinde yanma hissi veya ağrı. 5. Tükrük salgısının artması 6. Kilo kaybı, zayıflama. 7. Ses kısıklığı, öksürük.
Yemek borusu kanseri kimlerde daha sık görülür?
1. Erkeklerde 2.Şişmanlarda, 3. Sigara içenlerde, 4. Kronik alkol tüketicilerinde, 5. İleri yaşlarda 6. Kronik reflü hastalığına bağlı Barrett özafagusu gelişenlerde, 7. Taze meyve ve sebzeleri az tüketen kişilerde, 8. Kaza veya ihtiyar amacıyla toksit madde içenlerde daha sık görülür ve 9. Yemek borusu hastalıklarından biri olan aklazyada.
Yemek borusu kanseri nasıl teşhis edilir? Yemek borusu teşhisi için yemek borusunun ilaçlı film veya endoskopi ile incelenmesi yeterli olmaktadır. Ancak hastalığın yayılım derecesinin anlaşılmasınıda veya tedavi sonrası takibi için endoskopik ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi, MRG ve PET gibi görüntüleme yöntemleri kullanmaktadır.
Yemek borusu kanserinde tedavi yöntemleri nelerdir? yemek borusu kanserinin tedavisinde kullanılan ana tedavi yöntemleri cerrahi ilaç (Kemoterapi) ve şuan-isin (radyoterapi) tedavisidir. Yemek borusu kanserinde en etkili tedavi yöntemi ”cerrahi” dir.
Cerrahi tedavinin amacı nedir? Yemek borusu boyundan başlayıp karın içine kadar devam eder. Bu konumu ve pek çok hayati organ ve damarlar ile yaptığı yakın komşuluk nedeni yemek borusu ameliyatlarının gerçekleştirilmesi diğer bir çok ameliyattan daha zordur. Ameliyatta kanser, yayılma olasılığı olan bezeleri (lenf nodlarını) de kapsayacak şekilde steril- temiz cerrahi sınırlarla birlikte çıkarılmalıdır. ( Radikal özafajektomi- Lenfadenektomi) Yemek borusu kanserlerinin çoğu tanı konulduğunda lenf bezlerine yayılmış durumdadır. Lenf bezlerine yayılma olduğunda yanlız yemek borusunun çıkarılması yetersiz bir tedavi yaklaşımı olur ve başka bir çözüm bulunamaz ise hastalık kısa bir süre içinde tekrarlar.Bu nedenle yemek borusu kanserlerinde kanserin yayılma olasılığının olduğu tüm lenf bezlerinin çıkarılması gerekir.Bu işlem ameliyatın vazgeçilmez prensiblerinden biridir.
Yapılan cerrahi yöntemleri nelerdir? Kanseri yemek borusundaki yerine göre değişik ameliyat şekilleri kullanılır.
1.Açık (klasik)yöntem Yemek borusunun bir bölümünün çıkarılması Mideye çok yakın olan tümörlerde karından veya göğüs boşluğundan yapılan kesi ile yemek borusunun sadece alt kısmı çıkarılır.Çıkarma işlemini takiben mide göğüs boşluğu içinde tekrar yukarıdaki yemek borusu bölümü ile cerrahi yöntemle birleştirilir. Bazen bu işlem için hem karnı hem de göğüs boşluğunu açmak gerekir.
Yemek borusunun tamamının çıkarılması Diğer bir ameliyat şekli yemek borusunun tamamının çıkarılmasıdır. Bu işlem iki veya üç ayrı kesi kullanılarak yapılabilir.(Ivor Lewis-sag torakotomi+laparotomi;Sweet prosedürü-sol torakotomi + laparotomi; Sol torakoabdominal ozofajektomi) Bazı hastalarda karnından ve boyundan yapılan iki ayrı kesi ile yapılır. Yemek borusu çıkarıldıktan sonra hastaya midesinden veya kalın bağırsağından yeni bir yemek borusu yapılır. Bu ameliyatlarda kanser tarafındaki lenf bezlerinin çıkarılaması teknik olarak mümkün değildir. Bu kanserin bu bölgedeki lenf bezlerini tuttuğu hastaların daha sonraki tedavisinde önemli prıblem yaratır. Üç kesi yapılan ameliyatlarda lenf bezleri yeterince temizlenebilir. Ancak yapılan üç ayrıkesi nedeniyle ameliyat sonrası dönem özellikle ileri yaşta olup ek problemleri olan hastalarda oldukça sıkıntılıdır. Bu hastalarda solunum sistemi ile ilgili çok ciddi problemler yaşanabilir.
2. Laparoskopik ve torakoskopik yöntem Yemek borusu tedavisindeki önemli gelişmelerden biri de tüm ameliyatların laparoskopik olarak yapılabilmesidir. Yemek borusu kanserlerinin laparoskopik yöntemle yeterli onkolojik temizlik sağlanarak güvenli bir şekilde tedavi edilebileceği son yıllardaki çalışmalarda gösterilmiştir. Bu yöntemde ameliyat sonrası dönemin çok daha iyi geçmesini sağlamak amacıyla laparoskopik ve tarokoskopik yöntemler birlikte kullanılır. Bu ameliyatta yapılan işlem üç kesili klasik yöntemle aynıdır. Ameliyat hastanın karnına ve göğüs boşluğuna yapılan çok küçük 4-5 kesiden içeri sokulan çapları 0.5-1 cm arasında değişen borucuklar yardımı ile yapılır. Yemek borusu ve çevre lenf bezleri birlikte çıkarılır. İşlem deneyimli deneyimli ellerde güvenilir bir işlemdir. Ameliyat sonrası solunum problemleri çok daha az görülür. Hastalar çok daha az ağrı duyar, hastanede daha kısa süre yatar ve daha kısa bir süre içinde normal yaşamlarına dönerler. Kozmetik görüntü oldukça iyidir. Laparoskopik – torakoskopik yemek borusu kanseri tedavisi bu alanda en yeni ve etkili yöntemdir.
Yemek borusunun çıkarılmaması Bazı durumlarda yemek borusundaki tümör çıkarılamaz. Bunun en temel nedenleri; 1. Hastanın genel durumunun büyük bir ameliyata izin vermemesi, 2. Kanserinin ameliyatla çıkarılmasının mümkün olmaması ve 3. Kanserin uzak organları tutmasıdır. Bu şekilde tümörü olduğu yerde burakılan hastalarda hastayı beslenmesi amacıyla endoskopik stent, endoskopik gastrostomi ve ameliyatlarla by-pass gibi değişik tedavi şeçeneklerinden yararlanılabilir.
source https://saglik.kocaali.com/15161-2/
0 notes
kocaalihaber · 5 years ago
Text
Dudak kanseri nedir ? Türleri, sebepleri ve tedavisi hakkında
“Dudak kanserleri, erken evrede teşhis edilip boyun bölgesinin de aynı özenle tedavi edilmesiyle, hemen her zaman iyileşebilen bir hastalıktır.”
Dudak, ağız boşluğuna ait bir yapı ve onun başlangıcı olarak kabul edilir. Dudaklar, üzerini örten tabakaya göre iki ayrı bölümde incelenir:
Ağızı kaplayan örtücü tabakanın bir devamı olarak kabul edilen ve cilde göre daha ince, pembemsi ve kesinlikle tüy içermeyen mukozal kısım.
Onu çevreleyen yüz cildiyle örtülü bölüm.
Dudakların beslenme ve konuşmadaki rolleri çok önemlidir. Dudak olmadan özellikle su ve diğer sıvı gıdaların alınması çok zor olacaktır. Ayrıca, pek çok harf ve hecenin dudak olmadan telafuz edilmesi mümkün olmayacaktır.
Dudak tümörü nedir? Tümör terimi, kontrolsüz hücre büyümesi ile oluşan kitleler için kullanılmaktadır. Tümörler iyi huylu (benign, selim) ya da kötü huylu (malign, habis) olabilmektedir. İyi huylu tümörler yavaş ve çevre dokuları iterek büyürler ve lenf bezeleri ile uzak organlara metastaz (sıçrama) yapmazlar.
Örtücü tabakalardan kaynaklanan kötü huylu tümörlere tıpta kanser (karsinom, karsinoma) adı verilmektedir. Vücuttaki her organda olduğu gibi dudaklarda da iyi huylu tümörler ve kanser türleri oluşabilmektedir.
Dudak kanseri nedir? Dudak kanseri, dudak yapılarının üzerini örten epitel hücrelerinin kontrolsüz büyümesi, çevre yapıları işgal ve harap etmesi ile seyreden bir hastalıktır. Dudak kanserlerinin örtücü tabakadan kaynaklanan bu türüne Skuamoz Hücreli Kanser adı verilir ve dudakta ortaya çıkan kötü huylu tümörlerin çok büyük bir kısmını oluşturur.
Bu kanser türü, özellikle alt dudağın mukozal yüzeyinde gelişir. Üst dudakta ve dudakların yüz cildiyle kaplı kısımlarında da daha az sıklıkla da olsa kanser gelişebilmektedir. Nadiren de dudak iç kısmında yer alan mikroskobik tükürük bezlerinden kaynaklanan tükürük bezi tümörlerine rastlanmaktadır.
Prof. Dr.Çetin Vural
Dudak kanseri dudağın hangi bölümlerinde görülür?
Dudak kanseri tipik olarak alt dudak mukozal kısma yerleşir. Dudak kanserlerinin %80’i alt dudakta oluşmaktadır. Üst dudakta veya dudağın ciltle kaplı bölümlerinde bu tümörün ortaya çıkma olasılığı daha azdır.
Dudak kanserinin türleri nelerdir? Dudak kanserlerinin büyük çoğunluğu, dudağın yüzeyini kaplayan ve epitel adını alan örtücü tabakadan kaynaklanan skuamoz hücreli kanser (epidermoid kanser) türündedir. Bu kanser türü ağız, boğaz, gırtlak ve yutak bölgelerinin en sık görülen kanseridir.
Bunun yanı sıra dudağın iç yüzeyini örten mikroskobik tükürük bezlerinden kaynaklanan tümörler (adenoid kistik kanser ve mukoepidermoid kanser) veya cilde rengini veren hücrelerden kaynaklanan melanom (melanoma) tümörleri de görülebilmektedir.
Bu tümörlerin yanı sıra dudağın yapısına katılan kaslar, damarlar, bağ dokusu gibi dokulardan da çok nadiren de olsa tümörler gelişebilmektedir.
Dudak kanserinin sebepleri nelerdir? Güneş ışığı, özellikle yukarıdan gelen ışınlara daha fazla maruz kalan alt dudağın kanserlerinin oluşumunda önemli bir etkendir. Mesleği nedeniyle güneş altında saatler geçiren kişilerde, doğrudan güneş ışığına (Ultraviyole – UV) maruz kalan alt dudakta tümör gelişme riski diğer insanlara kıyasla daha fazladır. Yapılan bir bilimsel çalışmada güneş altında çalışan çiftçilerde sigara tüketiminden bağımsız olarak kapalı ortamda çalışanlara kıyasla 3 kat fazla dudak kanseri görüldüğü saptanmıştır.
Bronzlaşmak amacıyla solaryumda ultraviyole ışınlarına maruz kalmanın, dudak kanseri riskini arttırdığını da vurgulamak isterim.
Özellikle boğaz ve yutak bölgesi kanserlerinde önemli bir sebep olarak suçlanan HPV (Human Papilloma Virus – İnsan Siğil Virüsü) ‘nin dudak kanserinde rolünün bulunmadığı düşünülmektedir.
Dudak kanseri kimlerde daha sık görülür? Dudak kanseri tipik olarak güneş altında saatler geçiren çiftçilik gibi meslekleri sürdüren orta ve ileri yaş erkeklerin hastalığıdır. Bu kişiler çoğu kez sigara da tüketmektedirler. Ancak sigara tüketmeyen, vaktinin çoğunu kapalı alanlarda geçiren kadın ve erkeklerde de bu hastalığa rastlanabilmektedir. Dudak kanseri hastalarının %75’i erkektir.
Ayrıca bağışıklık sistemi çalışmayan veya organ nakli sonrası organ reddini önlemek için bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullanan kişilerde dudak kanserine daha sık rastlanmaktadır.
Dudak kanseri belirtileri nelerdir? Dudak kanserinin temel belirtisi, dudakta iyileşmeyen yara, kabuklanma ve şişliktir. Burada 2-3 haftadan daha uzun bir süredir var olan yara veya şişlikten söz etmekteyiz. Bazı hastalarda boyundaki lenf bezelerine metastaza bağlı çene altında şişlik oluşabilmektedir.
Dudak kanserlerinin uçuklarla bir ilişkisi var mıdır? Herpes virüsü tarafından oluşturulan uçuk, dudak kanserinden farklı bir hastalıktır. Kanserin aksine, genellikle iki hafta içerisinde iyileşerek kaybolur. Dudak kanserinin oluşumunda uçuğun bir etkisinin olduğuna dair kanıt yoktur.
Ne zaman doktor muayenesi gereklidir? Dudaklarda üç haftadan uzun süredir bulunan yara, kabarıklık, çukurlaşma veya kabuklanma şeklindeki oluşumlarda bir kulak burun boğaz hekimine başvurmakta fayda vardır.
Dudak kanseri belirtilerinde hangi doktora gidilmeli? İki veya üç haftayı geçen dudaktaki lezyonlarda, bir kulak burun boğaz uzmanına görünmekte fayda vardır. Hekiminiz şüphelendiği takdirde bir biyopsi isteyecektir.
Muayene nasıl yapılır ve muayene sonrası hangi tetkikler uygulanır? Öncelikle güçlü bir ışık altında dudaktaki yara, kabarıklık veya kabuklanma şeklinde görülen lezyonu inceleriz. Daha sonra lezyonun sertliğini ve uzanımını kontrol ederiz.Bu aşamadan sonra, boyundaki lenf bezelerinin durumu elle yapılan muayenede incelenir.
Muayeneden sonra tümör şüphesi varsa çoğu kez ultrason, bilgisayarlı tomografi (BT) veya MR gibi radyolojik yöntemlerden biri ya da birden fazlasıyla boyun bölgelerini araştırırız.
Ardından izlediğimiz yol, lezyondan biyopsi almak veya kimi zaman tamamen çıkartıp patoloji incelemesi için patoloji uzmanına yollamaktır. Biyopsi sonucu kanser olarak raporlanırsa kimi zaman PET-BT tetkiki ile tümörün uzak bölgelere yayılım yapıp yapmadığını da araştırırız.
“Kesin kanser teşhisi, ancak patoloji uzmanının yaptığı incelemeler sonucunda ortaya çıkabilir.”
Bunun öncesinde kanser şüphesi söz konusudur.
source https://saglik.kocaali.com/dudak-kanseri-nedir-turleri-sebepleri-ve-tedavisi-hakkinda-2/
0 notes