#kadına şiddette hayır
Explore tagged Tumblr posts
Text
Ülkede her gün başka bir olaya uyanıyoruz. Şehit haberleri, t@ciz, t@cavüz, c@nayet haberleri... Neye üzüleceğimizi şaşırdık artık. Şehitlerimiz, Narin Güran ve Sıla bebek, Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner... Ülkede psikopatlar kol geziyor. Kendi insanımızdan, hatta akrabalarımızdan ve ailelerimizden korkar olduk. Daha bir kadının iki erkek müsveddesi tarafından c@nsel istismara uğramasını aşamamışken, bir de bu olaylar... Üzgünüm ama kendimizi çok iyi korumak zorundayız kızlar. Kimseye güvenemeyeceğiz maalesef. Kişisel bilgilerinizi, ev adreslerinizi ve buna benzer bilgileri kesinlikle sosyal medyada paylaşmayın, savunma teknikleri öğrenin... Toplumdaki sosyal çürüme engellenmedikçe ve caydırıcı cezalar gelmedikçe maalesef bu haberleri çok duyacağız. Kitap okuma oranı çok düşük. Kendimizi geliştirmiyoruz ve sonuçlarını tüm toplum ödüyor. Dünden beri olayın şoku içerisindeyim ve ne yapacağımı, ne konuşacağımı bilmiyorum artık... Askerler, kadınlar, çocuklar ve hatta hayvanlar olarak düzgün güvenlik önlemleri ve yasalar istiyoruz. BİZ YAŞAMAK İSTİYORUZ.
#dizyarasi#kadına şiddet#kadına şiddette hayır#ayşenur halil#ikbal uzuner#şehitler#çocuğa dokunma#kadına dokunma#tacize hayır#taciz#tecavüz#tecavüze hayır#kadın hakları#insan hakları
12 notes
·
View notes
Text
Kral hareket 👌🏻
Helall
233 notes
·
View notes
Text
Kadına şiddette hayır...
kadınlar dünyanın en güzel en kıymetli değerleri insanlıridir hayatınızin her alanında onlar en kıymetlidir bütün kadınlar çiçektir onlar iyi ki varlar hakları ödenmez tüm kadinlar mutlu huzurlu sağlıklı günler kadın cinayetlerinin olmadığı güzel günler olsun hiçbir kadına şiddette uğramasın zarar gelmesin sağlıcakla selametle...
75 notes
·
View notes
Text
Kadın cinayetlerine bir son verin artık kadın sizin anneniz kadın sizin kardeşiniz, kızınız,annenanneniz kadın sizin koruyucunuz sizi büyüten emek veren insan kadının giysisine karışamazsın açık giyiniyorsa onun bedeni nasıl isterse öyle giyinir senin onun bedeni hakkında söz söyleme hakkın yok şort giymiş diye tekmeleyemezsiz güldü diye kaşar diyemezsin sevdi diye o... Diyemezsin geceleri kerhanede sabahlayıp gündüzleri ahlak bekçiliği yapamazsın bizim bekçiye ihtiyacımız yok insana ihtiyacımız var erkeklik nasıl bişey sana anlatıyım mı erkek demek kendinden güçsüze eşine kızına asenasına el kaldırmak değildir eşina kalkan eli kırmaktır onu korumaktır ama siz erkekten nasibini almamışlara ne anlatıyorum ben
1 note
·
View note
Text
Bir düşünelim, bir mukayese edelim. Günümüzün en önemli sorunu kadına şiddet, kadın cinayetleri, çocuk istismarı vb. Hepsi ya tecavüze uğruyor ya dayak yiyor ya da öldürülüyor. Sebep ne?
Benim karım ister döverim ,ister severim.
Kız benim kızın tadına ilk ben bakarım.
Kısa giyinmişti o da istiyordu.....
Hepsi öldürülüyor vahşice katlediliyor ama biz yıllarca yaptığımız gibi kadına şiddette hayır diye bağırmaktan başka bir şey yapmıyoruz. Mahkemelerde erken boşalmalardan,iyi giydiğinden ve bir kravat taktığı için, bir bez parçası taktığı için indirim veriliyor. Kimse gideni ve bıraktıklarını düşünmüyor tabi. O kız öldü, vahşice katledildi,bilekleri kesildikten sonra yakıldı, yakılıp üstüne beton döküldü,uyurken üstüne asit döküldü,dershaneden çıkarken üstüne asit döküldü. Hepsi öldü,hepsi gitti ama bizim düşündüğümüz tek şey kadına şiddette hayır diyerek duyarlı biri gibi gözükmek. Biz hiçbir şey yapmıyoruz,bizim yaptığımız tek şey maskelerimizi kuşanıp duyarlı biri gibi gözükmek.
Peki gidenler, onların çektiği acılar?
O kadar bağırmıştır ki Özgecan boğazı yırtılana dek
O kadar ağlamıştır ki göz pınarları kuruyana dek
O kadar acı çekmiştir ki bilekleri kesilirken tarif edilemez
Ya Betül,Emine,Selma, Ayşe,Aleyna, Hatice,Feride,Vildan, Gonca,Arzu,Sevgi, Neriman...
Türkiye'de 1 ay içerisinde 23 kadın öldürüldü.
Susalım, konuşmanın fayda etmediği yerler vardır.
Ben bugün bir tecavüze şahit oldum, isterdim ki gözlerimle görmeyeyim ama gördüm. Kızın attığı çığlıklar, kulaklarıma işlemiş gibi sürekli kendini tekrarlıyor. Kızı kurtardım, teselli etmek için yanına yaklaştığımda kızın benden korktuğunu fark ettim.. Gözlerindeki korkuyu görmemek imkansızdı. Kıza yaklaşmadım, bir iki adım geri çıktım. Sakinleşmesini ve ona zarar vermeyeceğimi söyledim. Evine git, dinlen, korkuttuysam özür dilerim diyerek bir iki adım daha geriye çıktım. Kız hiçbir şey demedi ama gözlerindeki korku, minnettar bakışlara dönüştü.
5 notes
·
View notes
Text
Kadına Şiddette Hayır
#8 mart dünya emekçi kadınlar günü#8 mart kadınlar günü#dunya kadınlar günü#kadınaşiddetehayır#hakeller#bursa#turkiye
1 note
·
View note
Video
instagram
Kadına şiddette hayır #kadinca #kadin #kadınaşiddetehayır (Çerkezköy) https://www.instagram.com/p/CCaQxSUFE5w/?igshid=1u7us5bdkbi1q
1 note
·
View note
Text
Aşk şefkate ne zaman yenilir?
Şefkatin bir sırrı var. Sevgide olmayan bir sır bu. Birşey şefkatle sahiplenildiği zaman üzerinde mülkiyet kavgaları yaşanmıyor. Çünkü bireysel menfaatler aranmıyor. Mesela: Hiçbir anne çocuğuna gösterilen şefkati, eğer gösterenle ayrı bir hesabı yoksa, kıskanmıyor. Bir çocuk üzüldüğünde, yaralandığında veya kaybolduğunda herkesin oluveriyor. Herkes o çocuğu kendi çocuğu gibi görüyor. Öylece kederleniyor, öfkeleniyor, gayretleniyor. Ve bu durum yakınlarını asla rahatsız etmiyor. Aksine sevindiriyor. Halbuki sevgi bu koşulsuz barış ortamına sahip değil. Sevginin sahipleniciliği ortaklığı kolay kolay kaldırmaz. Yani sevdiğini paylaşmak istemez. Kimi durumlarda saldırı olarak da görür bunu. Ama şefkat böyle görmez.
Mürşidim Mektubat'ında diyor ki: "Hazret-i Yakup aleyhisselâmın Yusuf aleyhisselâma karşı şedit ve parlak hissiyatı, muhabbet ve aşk değildir, belki şefkattir. Çünkü, şefkat, aşk ve muhabbetten çok keskin ve parlak ve ulvî ve nezihtir ve makam-ı nübüvvete lâyıktır. Fakat muhabbet ve aşk, mecazî mahbuplara ve mahlûklara karşı derece-i şiddette olsa, o makam-ı muallâ-yı nübüvvete lâyık düşmüyor." Arkadaşım, işte, ben bu ifadeleri yukarıdaki pencereden bakınca bir parça daha anlayabiliyorum. Şefkatin makam-ı nübüvvete sevgiden layık oluşu, nezih oluşu, ulvi oluşu, keskin ve parlak oluşu, bütün bunlar aslında bir açıdan 'mülkiyet algımız'la da ilgili şeyler gibi geliyor. Evet. Zaten insanın şu hayatta yaşadığı sınanmaların çoğu 'emaneti sahib-i hakikisine satmak' ile ilişkili görünüyor.
Peki nasıldır bu ilişki? En kolayı misaldir. Onu deneyelim. Hatta bu misalde 'sevgi' ile 'şefkat' arasına bıraktığımız nüansın rengini de belli etmeye çalışalım. Öncelikle yardıma muhtaç bir kadına karşı duyduğumuz şefkati düşünelim. Bu kadına başkalarının da yardım etmesi bizi rahatsız eder mi? Hayır. Aksine. Başkalarının yardım etmesi, eğer sinemizdeki şey hakikaten şefkatse, bizi ancak mutlu eder. Çünkü zaten arzuladığımızdır bu. Böyle baktığımız zaman o kadına yardım edenleri yardımcılarımız gibi görürüz.
Fakat bir de farklısını düşünelim. Bu kadına iyiliği şefkatle değil sevgiyle yapmış olalım. Sevgi işin içine girerse mutlaka beklenti de girer. Menfaat de girer. Hatta diyelim ki: Biz bu kadına âşığız da kalbini kazanmak için şunca iyiliği yapıyoruz. Bu defa başka yardım edenler ne oldu? Bu defa yardım edenler, eğer türdeş beklentilere sahiplerse veya potansiyelleri varsa, rakibimiz oluverdiler. 'Yardımcı'lıktan 'rahatsız edici'lik konumuna düştüler. Kardeşliğimiz bozuldu. Epeyce canımızı sıktılar. Niçin? Çünkü sevgi denilen şey nesnesi üzerinde hemen bir mülkiyet davasına girişti. Bu iddianın başladığı yerdeyse ortaklığın geçer akçesi yoktur: "Hâkimiyetin en esaslı hassası istiklâldir, infiraddır. Hattâ hâkimiyetin zayıf bir gölgesi, âciz insanlarda dahi, istiklâliyetini muhafaza etmek için, gayrın müdahalesini şiddetle reddeder ve kendi vazifesine başkasının karışmasına müsaade etmez."
Mülkiyet kavgalarının yaşadığı yerde ne nezahet, ne ulviyet, ne de parlaklık kalır. Makam-ı nübüvvete layık olmayışının, Allahu'l-a'lem, bir vechi de budur. Ha bu arada şunu da hemen ifade edelim: Sevginin insana veriliş hikmeti biraz da bu mülkiyet meseledir zaten. Yani insan 'Benim!' diyebileceği şeylere bu sevgi sayesinde bağlanır. 'Benim!' diyeceği şeyler olmadan da kimse Allah'ın eşyadaki sahipliğini anlayamaz. İzafî de olsa sınırlar tayin edilmelidir ki bazı kıyaslamalar yapılabilsin. 'Benim!' diyemeyen insan da şirkin Cenab-ı Hakkın nazarında nasıl kerih bir iş olduğunu takdir edemez. Öyle ya, sahipliğine ortak koşulduğunda rahatsız olmayan, Allah'ın kendisine ortak koşulmasına neden gazaplandığını nasıl anlasın? Şirk toplumlarında kıskançlığın zayıflaması sadece bir tesadüf mü?
Peki şefkat niye var o zaman? Niye böyle hünerli kılınmış? Neden makam-ı nübüvvete daha layık olan o oluyor? Bu da sınırların asabiyete dönüşmemesiyle ilgili birşey. Asabiyet demekle neyi kastediyorum? Mesela: Allah beni Kürt, seni Türk, ötekini Arap yaratmış diyelim. Elbette sen-ben-o üzerine yaratıldığımız şeyler olarak bu kimlikleri seviyoruz. Sahipleniyoruz. Onlar sayesinde bir duruş sahibi oluyoruz. Veya varlıktaki adresimizi/konumumuzu biliyoruz. Her şekilde bunlarla bir bağımız var. Fakat bu bağ bizi birbirimizden koparacak mı? Bence koparmamasını şefkat sağlıyor. Yani sevgi ile şefkat, tıpkı güneş etrafında dönen gezegenlerin, bir yandan sinesine düşmeye bir yandan da ondan uzaklaşmaya çalışarak dengede kalmaları gibi içimizde bir denge sağlıyor.
Şefkat sayesinde mülkiyet kavgalarından kurtulmuş zeminlerde birbirimize kavuşuyoruz. Kıskanmıyoruz. Esirgemiyoruz. Sakınmıyoruz. Sevgi sayesinde bizi 'biz/ben' kılan sınırları koruyoruz. Şaşırmıyoruz. Aşırmıyoruz. Aşırtmıyoruz. Allah'ın fıtramızda tayin ettiği yörüngede yaşamaya çalışıyoruz. Sevgi ile şefkat beraberce bu fonksiyonu görüyorlar.
Makam-ı nübüvvet meselesi ise bence daha çok makam-ı irşad ile ilgilidir. Başkalarının hidayetini dileyen elbette onların hidayetine vesile olacak şeyi kendisine saklamaz. Sakınmaz. Esirgemez. Kıskanmaz. Yakub aleyhisselam da oğlunu kardeşlerinden elbette 'kendine münhasır kılmak için' değil 'herkesin istifade edebileceği bu güneşten gelecekte mahrum kalınmasın' diye sakınıyordu. Sakınışı şefkatindendi. Hasreti şefkatindendi. Durmayan ağlaması bundandı. O hem Yusuf aleyhisselamı hem onun hidayet mesajına muhtaç olan ümmetini düşünüyordu. Sadece kendisi ile Yusuf'u düşünmüyordu.
Yine, Bediüzzaman'ın, Allah Resulü aleyhissalatuvesselamın torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'e duyduğu büyük sevginin hikmetini izah ettiği metni hatırlayın. Orada da dikkatimizi çektiği şey, bu sevginin, 'makam-ı nübüvvete uygun bir türde' olduğu değil miydi? Hatta bir yerinde diyordu: "Hazret-i Hasan'ın (r.a.) başını öpmesinden Şah-ı Geylânî'nin hisse-i azîmesi var." Evet. Yakub aleyhisselamın hasretinde de Yusuf aleyhisselamın irşadıyla hidayet bulacakların hisse-i azîmesi var. Yani o, Yusuf aleyhisselamı kendisi için değil, ümmeti için özlüyor, merak ediyor, ağlıyor. Allahu'l-a'lem.
2 notes
·
View notes
Text
Erkekleri Şeytanlaştırmak
New Post has been published on https://www.islamievlilik.net/erkekleri-seytanlastirmak/
Erkekleri Şeytanlaştırmak
Es-Selamü Aleyküm, sevgili okurlar,
Bugün 8 Mart 2021 Dünya Kadınlar günü diye anılıyor. Batı dünyasından gelen suni bayramlardan biri. Öncelikle lütfen bu günün kökenini araştırınız.
Esas konuya dönersek…
Ne yazık ki, ülkemizde ve dünyada kadınlar üzerinde çok elim olaylar olmaktadır. Bir çok yerde kadınlar şiddete maruz kalıyor. Hatta geçenlerde insansı bir “yaratık”, bir caminin gasilhanesinde 12 yaşında bir kıza tecavüze yeltenmiş. Camiye gelen cemaat durumu farkedince kızı kurtarmışlar. Tabi, hakimden önce de cami cemaati adama küçük bir ceza vermişler. Ellerine sağlık.
Elbette ki, kadına kalkan ellerin masumu olmaz. Hak ettikleri cezayı almalılar. Fakat biz çözümü yanlış yerde arıyoruz. Çünkü bütün suçlar ceza ile çözüm tam olmaz.
Öncelikle erkekleri şiddete yönlendirici sebepleri ortadan kaldırmak gerek.
Geçenlerde bir haberde gördük. Adam eski karısını döverek hastanelik etmiş. Boşanmışlar. Kadın da adama çocuğu göstermiyormuş. “Çocuğu sana göstermeyeceğim.” demiş. Bu da adamın damarına dokunmuş. Olan olmuş.
Elbette ki şiddet çözüm değil. Fakat kadınlar da erkek hukukuna riayet etmeli.
Yoksa hiçbir erkek “Benim canım sıkıldı. Biraz karımı veya kızımı döveyim.” demez. Ya ruh hastası ya da uyuşturucu bağımlısı olması lazım.
Manevi eğitimin zayıflaması toplumlarda büyük yararlar açar. Şimdi yaşadığımız olaylar bu manevi zayıflamanın neticesidir.
Görüyoruz ki, şiddete maruz kalan kadınlar, genellikle boşanma sürecinde veya boşandıktan sonra oluyor.
Boşanma olaylarının çoğu, zaten manevi eksikliklerden kaynaklanıyor.
Elbette ki kadın erkek arasında sorunlar çıkar. Ancak çözüm yolunu örf, adet ve dinimize uygun şekilde bir çok çözümü vardır. Kadın inadı ile çenesi, erkek öfkesi ve gücü suistimal edilince ortaya bu elim olaylar ortaya çıkıyor.
Vaktiyle bir kadı şöyle demiş: Bu zamana kadar baktığım boşanma davalarında şunu gördüm. Öfkeden kör olmuş deli ve bunu görmeyen ahmak.
Bu söz herşeyi özetliyor aslında.
Ancak bizim Peygamberimiz Hz Muhammed (sav) hanımları ile tartışma çıktığı bir dönemde iki ay boyunca mescidde yatıp kalkmış. Çünkü öfke ile kadınlara zarar vermek yerine kendini mağdur etmiş.
Hz. Ali (r.a.) Hz. Fatıma ile bir kaç gün limoni olunca o da mescidde yatmış.
Bu iki olayda kadınların da hataları var ama bu örnek hakiki erkekler çözümü şiddette aramamış.
Manevi eğitim tam oldukça kadınlar ve erkekler birbirlerinin hukukuna daha çok riayet ederek, düşmanca tavırlar azalır.
Ama ne yazık ki tam olarak bitmez. Çünkü insanoğlu çiğ süt emmiştir. Her halükarda insan gözünümlü kadın ve erkekler hala dünyada geziyor.
Günümüzde bazı mihraklar basın yayın organlarını kullanarak erkekleri “seytanlaştırdığı” aşikar. Burada hedef aile yapısını bozmak. Bu mihraklar babaları ve kocaları aileden yeterince koparınca, sıra annelere gelecek. Haberlerde, anne şiddeti mağduru çocuklar duyulur.
Bunun ikinci aşaması da anne şiddeti bahanesi ile çocuklar ailelerin dışına çıkarak nesilleri zihnini bozarlar.
Hayır dualarınızı esirgemeyin
Mustafa Erol
islamievlilik.net
0 notes
Text
Dünya Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü nedir? Dünya Kadına Şiddette Hayır Günü ne zaman, rengi neden ... #BirleşmişMilletler #Şiddet #Kadın #Kasım #Gündem #GRAMMYs BTS PAVED THE WAY #ÖğretmenDüşmanıCHP #MebRekorBütçeyeRekorAtama
Dünya Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü nedir? Dünya Kadına Şiddette Hayır Günü ne zaman, rengi neden … #BirleşmişMilletler #Şiddet #Kadın #Kasım #Gündem #GRAMMYs BTS PAVED THE WAY #ÖğretmenDüşmanıCHP #MebRekorBütçeyeRekorAtama
Kadına yönelik şiddet ile uluslararası mücadele kapsamında 25 Kasım Dünya Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü bu konuya ayrılmıştır. Bu kapsamda sizlere merak edilen soruların cevaplarını derledik. Dünya Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü ne zaman? Dünya Kadına Şiddette Hayır Günü nedir, rengi neden turuncu?
25 Kasım 1960’ta Dominik Cumhuriyeti’nde diktatörlüğe karşı mücadele eden üç kız…
View On WordPress
0 notes
Video
youtube
Bir kadının dilinden ensest
her evde ensest yaşanmaya başlamadan toplumu bilinçlendirelim erkek egemenliği ev içinde istediğini yapar demeyelim #kadına şiddette hayır
0 notes
Text
Sıla Üzerinden Reklam Yapanlar!
Sıla ile Ahmet Kural 2017 yılında aşk yaşamaya başlamış, evlenecekleri konuşulan çift 2018 yılının Şubat ayında ayrılmışlardı. Aşk yaşayan çift, ayrılığa fazla dayanamayıp kısa süre sonra barışmışlardı. Son dönemin şüphesiz gündeme bomba gibi düşen konusu Sıla İle Ahmet Kural arasında darp iddiaları oldu. Olaylar sonrası şarkıcı Sıla’ya sanat dünyasından ve kamuoyundan binlerce destek geldi. Ahmet Kural’dan şiddet gördüğünü iddia eden Sıla’ya destek olanlar ile ilgili Milliyet Cadde yazarı Ali Eyüboğlu, bir yazı kaleme aldı. İşte Ali Eyüboğlu’nun yazısı…
Çağla Şıkel’ın Sıla’ya destek vermek için yaptığı paylaşımda yaptığı hata ise alay konusu oldu…
Kadına şiddet ülkemizin kronik sorunlarından biri...
Ahmet Kural’dan şiddet gördüğünü iddia eden Sıla’ya destek olanlar ile ilgili Milliyet Cadde yazarı Ali Eyüboğlu, bir yazı kaleme aldı. Ali Eyüboğlu; Sıla’nın Ahmet Kural’dan şiddet gördüğü duyulur duyulmaz Haber Global’den aradıklarında özetle şunları söyledim: “Ahmet Kural’ı kınıyor, Sıla’ya geçmiş olsun diyor, sessiz kalmayıp, olayı yargıya intikal ettirdiği için de kendisini kutluyorum…” Günlerdir destek yağıyor Sıla’ya. Çünkü kadına şiddet ülkemizin kronik sorunlarından biri. Geçen yıl Türkiye’de erkeklerin öldürdüğü kadın sayısı 409’du… Erkeklerin kadınlara uyguladığı şiddette azalma olmadığı gibi artış var. İşte size Türkiye’nin utanç tablosu: Ocak: 28, Şubat: 47, Mart: 25, Nisan: 30, Mayıs: 37, Haziran: 39, Temmuz: 37, Ağustos: 41 ve Eylül: 45…
Sıla kimdir?
Ahmet Kural Kimdir?
Sıla’ya şiddet olunca birden ‘kadın hakları savunucusu’ kesildi…
2018’in dokuz ayında erkek şiddetiyle 329 kadının hayatını kaybettiği bir ülkede yaşayıp, şimdiye kadar “Kadına şiddete hayır” diye tek paylaşım yapmayan ünlüler, söz konusu Sıla’ya şiddet olunca birden ‘kadın hakları savunucusu’ kesildi. Üstelik bu isimler arasında Sıla’nın “Yenikapı’ya şov için gidiyorlar” dediği için şarkıcıyı eleştiren ünlüler bile var.
Sıla Ahmet Kural’dan nasıl şiddet gördüğünü tek tek anlattı! İşte o anlar…
The post Sıla Üzerinden Reklam Yapanlar! appeared first on Magazin Haberleri.
from WordPress https://www.magazinhaberleri.com/sila-uzerinden-reklam-yapanlar/ http://ifttt.com/images/no_image_card.png
0 notes