#tecavüze hayır
Explore tagged Tumblr posts
dizyarasi · 4 months ago
Text
Ülkede her gün başka bir olaya uyanıyoruz. Şehit haberleri, t@ciz, t@cavüz, c@nayet haberleri... Neye üzüleceğimizi şaşırdık artık. Şehitlerimiz, Narin Güran ve Sıla bebek, Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner... Ülkede psikopatlar kol geziyor. Kendi insanımızdan, hatta akrabalarımızdan ve ailelerimizden korkar olduk. Daha bir kadının iki erkek müsveddesi tarafından c@nsel istismara uğramasını aşamamışken, bir de bu olaylar... Üzgünüm ama kendimizi çok iyi korumak zorundayız kızlar. Kimseye güvenemeyeceğiz maalesef. Kişisel bilgilerinizi, ev adreslerinizi ve buna benzer bilgileri kesinlikle sosyal medyada paylaşmayın, savunma teknikleri öğrenin... Toplumdaki sosyal çürüme engellenmedikçe ve caydırıcı cezalar gelmedikçe maalesef bu haberleri çok duyacağız. Kitap okuma oranı çok düşük. Kendimizi geliştirmiyoruz ve sonuçlarını tüm toplum ödüyor. Dünden beri olayın şoku içerisindeyim ve ne yapacağımı, ne konuşacağımı bilmiyorum artık... Askerler, kadınlar, çocuklar ve hatta hayvanlar olarak düzgün güvenlik önlemleri ve yasalar istiyoruz. BİZ YAŞAMAK İSTİYORUZ.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
12 notes · View notes
hataysekshikayelerisblog · 1 year ago
Text
Karımla Yapamadığım Grupseks! (Güney 31 Y., Kastamonu)
Selam seks hikayesi sevenler, ben Güney. 31 yaşındayım. Seks'e hep çok düşkün olmuşumdur. En büyük hayalim ise grupsex yapmaktı, özellikle de karımla, yani karımı başka bir erkekle birlikte sikmekti. Karımla bu konuda çok konuşmamıza ve fantazi yapmamıza rağmen, karım reelde buna yanaşmadı.
Sosyal medyada farklı isimde bir hesap açıp, internette insanlarla sohbet etmeye başladım. Benim gibi, karısı grup istemeyen bir sürü erkek olduğunu gördüm. Genelde tek seferlik sohbetler oldu, ama birisiyle uzun zaman sohbetimiz devam etti. Adı Burak idi. İstanbul'dan. Önce evli olduğunu söylemişti. Zamanla sohbetimiz ilerleyince, karısından boşandığını, ama benim yaşadığım şehir olan Kastamonu'da evli bir kadınla ilişkisinin olduğunu, onunla evli bir çiftle grupsex yapmak istediğini söyledi. Karımın bu sohbetlere katılmadığını bildiği için, sadece fantazi ve resim paylaşımlı sohbetler ettik. Birkaç ay sonra, Burak, Kastamonu'daki sevgilisi (Yasemin) ile görüştüğünü, ben istersem 3'lü grup yapabileceğimizi söyledi.
Ben Yasemin'i hiç görmemiştim. Sadece Burağın anlattıklarından, kadının çok isterik ve azgın olduğunu biliyordum. Yasemin, her türlü fantaziye açık, kocasıyla sex konusunda sıkıntısı olan, 27 yaşında, türbanlı bir bayanmış. Küçük memeli ve küçük götlü, 1.68 boyunda, 50 kiloda, kumral bir kadınmış. Burak, Yasemin'le sosyal medyadan tanıştıklarını, yaklaşık iki yıldır görüştüklerini, bir kez Burağın ortağıyla Yasemin'e 3'lü yaptıklarını söylemişti. Hiç görmemiş olmama rağmen, Burağın anlattıkları Yasemin'i çok istememe sebep olmuştu. Yasemin'in sert sikilmekten hoşlandığını, sexte herşeye açık olduğunu, götten sikilmeyi ve oral sex yapmayı çok sevdiğini öğrenmiştim. Bunu okuyan her erkek, böyle bir orospuyu ben gibi arzulamıştır eminim.
Burak'la, karımın şehir dışındaki annesinde olduğu bir Pazar gününe anlaştık. Burak Kastamonu'ya geldi, buluştuk. Yasemin'i de anlaştığımız yerden arabaya alıp, evime geçtik. Yasemin türbanlı, zayıf ve hoş bir bayandı. Evde birkaç dakika havadan sudan sohbet ettik. Sonra ben odadan çıkınca Yasemin peşimden geldi ve koridorda dudaklarıma yapıştı. Bana tecavüz edercesine öpüyordu. Ben de karşılık verdim ve hemen bir elimi götüne, bir elimi memelerine attım. Elbiselerinin üstünden sertçe okşayarak öpüşüyorduk. O da boş durmuyor, pantolonumun üstünden yarağımı okşuyordu. Benim heyecanım tarif edilemezdi. Hem daha 10 dakika önce tanıştığım evli bir bayanla sevişiyordum, hem de ilk kez grup yapacaktım.
Koridorda Yasemin'le ayakta birbirimizi soyarken Burak yanımıza geldi. O da arkadan Yasemin'in kalçalarını okşamaya başladı. Sonra da Yasemin benle sevişirken Yasemin'i soymaya başladı. Yasemin pantolonumu indirip yarağımı ağzına aldı. Hiç yarak görmemiş gibi sakso çekiyordu, bu kadar isterik ve azgın bir kadını ilk kez görüyordum. Burak onu soyunca, Burak'la öpüşmeye başladı ve bana arkasını döndü. Ben de hemen küçük götünü avuçladım ve alttan amına yarağımı bir iki sürttükten sonra amına girdim. Amı oldukça sulanmıştı ve kolayca aldı yarağımı. Yasemin bir taraftan da Burağın pantolonunu indirip ona sakso çekmeye başladı. O sırada biz Burak'la göz göze geldik. Aramızda mükemmel bir orospu vardı ve ikimiz de uçmuştuk. Sexte bu kadar rahat, azgın ve hiçbir şeye hayır demeyen, tabusuz, sınırsız bir kadın var deseler inanmazdım.
Koridorda ayakta domalan Yasemin Burağın sikini yalarken bir süre amından siktim. Burak daha önce Yasemin'in götten sikilmeyi çok sevdiğini ve girerken rahat olmamı, canı yansa da devam etmemi söylemişti. İlk boşalmam bu heyecanlı ortamdan dolayı kısa sürecekti. Götünde boşalmak istiyordum. Amından çıkarıp göt deliğine yerleştirdim yarağımı ve yavaş yavaş yüklendim. Yasemin acıyla, "Ahhh! Offff!" diye inliyordu, ama hiç dur falan demedi. Ben de yüklenmeye devam ettim ve yarağımı götüne tamamen soktum. O yine Burak'la öpüşüyor ve arada da eğilip Burağın yarağını yalıyordu. Birkaç dakika götünden büyük bir zevkle siktim ve götüne boşaldım. Sonra Burak'la yer değiştirdik, Yasemin benimle öpüşürken Burak arkadan amını sikti ve boşaldı. Ayakta yorulduğumuz için sevişmeyi orda kestik. Ama gün uzundu, birer duş alıp, giyinmeden havlularla kahvaltı yapıp, biraz sohbet ederek dinlendik.
Sonra salona geçip koltukta yine öpüşmeye başladık. Yasemin iki erkeğin arasında çok rahat çok istekli idi. Böyle isterik bir kadın olamazdı. 10 kişi sikse zevkten kudurur ama itiraz etmezdi. Bu sefer koltukta Yasemin yarağımı yalarken, Burak götünü sikmeye başladı. Götündeki yarağın zevkiyle kuduran Yasemin, gözüme bakarak, beni ağzıyla uçuruyordu. Bu pozisyon karımla en çok yaşamak istediğim pozisyondu. Ben karımın ağzına verirken, bir başka erkeğin de karımı sikmesiydi. Bunu karımla yapamamıştım, ama Yasemin'le harika bir grup yapıyorduk.
Sonra Yasemin, ben yatarken yarağımı amına alarak üstüne oturdu, Burak ta sırtını öperek götüne girmeye başladı. Tost yapmıştık Yasemin'i. Orospu o kadar zevk alıyordu ki, inlemelerini ve bağırmalarını komşular duymasın diye dudaklarını öpmeyi bırakamıyordum. Memeleri de ufak olmasına rağmen uçları fındık gibi ve sertti. Memelerini avuçluyor ve uçlarını parmaklarımın arasında sıkarak canını yakıyordum. Bu onu daha da kudurtuyordu. Biraz sonra Burak Yasemin'in götüne boşaldı. Ben de amından sikmeye devam ederken, Yasemin gözüme bakarak sanki delirmiş gibi sarsılarak ve inleyerek orgazm oldu.
O ince çıtı pıtı kadının böyle değişebilemesi beni çok şaşırttı. Orgazm olurken resmen gözleri kaymış, kendini kaybetmişti. Ben de birkaç dakika sonra amına patladım. Korunduğunu bildiğim için amına büyük bir zevkle boşaldım. Burak yol yorgunu olduğu için dinlendi. Biz Yasemin'le banyoya gittik. Onu kendi ellerimle her yerini okşayarak yıkadım. Dudaklarını da kemiriyodum resmen, tabii kaltak ta benimkini. Önümde çöktürüp suyun altında verdim ağzına. Beni yalayarak boşaltacaktı. Tam boşalırken ağzından çıkarıp, ilk kez bir kadının suratına 31 çekerek boşaldım. Üçüncü kez boşalmama rağmen bayağı bir sperm fışkırmış, yüzüne gözüne saçlarına dağılmıştı. Yasemin'in çok zevk aldığı belliydi.
Dinlenirken sohbet ettik gün boyu. Kocasının seks yapmayı sevmediğini, hiç sikmese aklına gelmediğini anlattı. Ama o çok azgındı. Zaten kocası yeterince sikse bile, ben onun tek erkekle doyabilceğini düşünmüyordum.
Sabah 8:00'de buluşmuştuk ve Yasemin eve akşam 17:00'de dönmek zorundaydı. O saate kadar evde çıplak dolaştık. Mutfakta, banyoda, salonda... dinlendikçe oynaştık, seviştik ve sikiştik. Burak'la beraber tost yapmadık bir daha, ama üçümüz beraber girdiğimiz duşta da tek tek sikiştik. Hayatımda hiç bu kadar azgın olduğumu hatırlamıyorum. Yasemin'in her deliğini defalarca siktim, 6 defa boşaldım. Onlar gittiğinde de yorgun ve mutlu bir şekilde, yaşadığım rüya gibi günü düşünerek ve bir gün karımı da Tost yapabilmeyi hayalleyerek uyudum :)
[Güney]
236 notes · View notes
sertsiken0606 · 7 days ago
Text
Merhaba arkadaşlar ben hale buradaki hikayeleri gerçekten çok güzel buluyorum. Daha gerçekçi bazı hikayeler masallar gibi . Sizlere çok önce olan bir tecavüz olayım var onu anlatmak istiyorum hem ben rahatlarım hemde siz rahatlayın. Konuya geçmeden önce biraz kendimden bahsedeyim 164 boyunda 57 kg sarışın beyaz tenli güzel bir kadınım. Öyle sahte sarışınlardan değilim. Şuan 32 yaşımdayım bu tecavüz olayı 19 yaşımda başıma geldi. O zamanlar üniversiteye hazırlık için kurslara gidiyordum. Liseden mezun olmuştum hem çalışıyor hem kursa gidip geliyordum.
Çalıştığım şirket medikal ürünler üreten ve satışını yapan büyük bir işletme patron okumak istediğimi bildiği için beni orta işlerinde çalıştırıyor getir götür yapıyordum. Patronumun 25 yaşlarında bir kardeşi vardı sürekli bana bakar her fırsatta beni beğendiğini söylerdi 1 kez beni annemden istedi annem bana sordu istemediğimi söyledim .
Aradan uzun bir zaman geçtikten sonra bir pazar günü patronumdan bir mesaj geldi acil yapılması gereken ertesi güne yetişmesi için mesai yapacağız acil gel yazmıştı ben hemen hazırlanıp fabrikaya gittim aslında güvenlik abi neden geldin diye sormuştu içeri girdim ki İsmet benim ağzımı kapattı ellerimi plastik poşet ile bağladı beni sürükleyip patronumun odasına götürdü ağzıma bir bez soktu sonra koli bandı ile iyice kapattı üzerime giyindiğim bütün elbiseleri yırtarak çıkardı göğsümü yalayarak bacak arama girmeye başladı ben direnince bir ayağımı masanın bacağına diğer bacağımı karşı masanın bacağına bağlayıp gerdirdi iyice araladı bacaklarımı sonra dilini amıma koyup yalamaya başladı ses çıkaramıyordum başımı sağa sola çevirmekte fayda etmiyordu artık kaçınılmaz bir gerçek tecavüz edecek
Belki yarım saat emdi amımı artık zevk alıyordum soyunmuştu sikini bantlı dudaklarıma vuruyor ben sana söyledim sen böyle olacağını bilmiyormuydun diyerek sikini önce memelerimin arasına sokup sanki içime girer gibi 2 mememin arasına soktu gidip gelmeye başladı ilk memelerimin arasına boşaldı sonra tekrar amımı hatta arada bir göt deliğimi yaladı sikini amıma sürtüp birden soktu canım yandı kendimi kasmışım siki içimde gidip geliyordu ama bana kasma kendini zaten bozdum seni zevk almaya bak dedi artık dayanacak gücüm kalmadı o halde beni yaklaşık 2 saat sikti 3 kez boşaldı.
Beni çözdü ağlamaktan gözlerimde yaş kalmamıştı. Bana yeni aldığı elbise ve iç çamaşırını verdi giyinmeden banyo yapıp üzerimi giyindim beni arabasıyla evime götürdü yarın seni istemeye geleceğiz bir hayır istemiyorum de bakalım o zaman senide ananıda nasıl sikiyorum gör dedi mecburen kabul ettim 2 ay sonra evlendim
Hiç sevmedim kocamı halende sevmiyorum ama bana yaptıklarının intikamını almak için zamanını bekliyorum.
33 notes · View notes
kaan-bora07-turk · 2 months ago
Text
🐺 '' Soğanları pembeleşinceye kadar kavurdu kadın.
Biraz domates rendeledi,
bir kaşık da salça ekledi.
Akşamdan suya ısladığı fasulyeleri döktü üzerine.
Biraz tuz serpti,
çok az da şeker.
Kırsın diye ev yapımı salçanın ekşisini.
Önce harlı ateşte kavurdu biraz,sonra kısık ateşte uzun uzun pişirdi.
Serdi keten masa örtüsünü,
koydu üzerine iki tabak, ortaya da bol soğanlı bir salata.
Keşke sadece soğan doğrarken ağlasaydı…
Dumanı üzerinde koydu yemeği tabaklara, bir ekmeğin ucundan kopardı,
uzattı adama.
Adam kafasını kaldırmadan aldı ekmeği,
bir lokma kopardı,
attı ağzına.
Bir kaşık da yemekten aldı,
sonra çekti örtüyü,
sofranın altını üstüne kattı.
Yemeğin tuzu eksikti,
adamın insanlığı…
İçindeki öfkeye eksik olan tuzu bahane etti, hıncını kadından çıkardı.
Taşlar, sopalar, yumruklar kırabilirdi kadının kemiklerini, ama kelimeler kadar canını yakamazdı hiçbiri.
Kemikleri iyileşti zamanla,
ama ruhu hiçbir zaman iyileşmedi kadının.
Kendisine uzanan her ele karşı ürkek kaldı.
Hırpalandı, hor görüldü, aşağılandı, bıçaklandı, öldürüldü kadın ya da kadınlar, bizim kadınlarımız…
İnsan gibi yürüyebilecekleri bir yol bırakılmayınca, kendi içine doğru yürümeye başladı ve sonunda düştü.
Kendi içine düşen insanın orada boğulması kaçınılmazdı zaten...
Sonra bir gün kendisini esir eden bu hayattan kurtulmak istedi.
‘Bu yemeğin tuzu niye eksik,
bu çocuk neden ağlıyor?’
gibi sebeplerle daha fazla ölecek gücü kalmamıştı.
Bir boşanma dilekçesine imza attı, sokağın köşesini döner dönmez iki el silah atıldı.
Belki de hayatında ilk kez kendisi için bir şey yapmaya cesaret eden kadın,
50 metre menzilli bir tabancadan çıkan iki kurşunla kayıplara karıştı.
“Aldılar, götürdüler, namazı kılındı, gömüldü…”
Gazetelerde H.K. diye geçti adı.
Haberini okuyanlar derin bir nefes aldı, böyle bir felaketi kendileri yaşamamış olduğu için.
Sevmediği bir adamla zorla evlendiren babası bile ağladı ardından, ‘Pişmanım’ dedi günah çıkarmak ister gibi.
Asıl darbeyi babasından almıştı aslında kadın, zaten ondan da görmemişti şefkatli bir dokunuş.
Hayatındaki tüm erkekler kırmıştı kolunu kanadını.
Hatta bir kez kendisi kıymak istemişti canına.
Kocasının yumruğuyla kırdığı camın kırıklarını bileklerine gömmüştü.
Yakmıştı canını cam kırıkları, ama canın kırgınlığı daha çok acıtıyordu.
Canına okudular kadının, elbirliğiyle üstelik.
Geçmişine okudular, geleceğine okudular, ama kadına iki dize güzel bir şiir okumadılar.
Kahkahasına bile kulp taktılar kadının, yine elbirliğiyle üstelik.
Ama kulağının arkasına bir çiçek takmadılar.
Yetim yaralarıyla, öksüz hayalleriyle geçti bu dünyanın toprağından kadın.
Biri geçti, diğerleri geçmekte hala…
Biri tacize, biri tecavüze, biri şiddete maruz kalıyor.
Birinin saçının rengine karışılıyor, birinin eteğinin boyuna.
Ve bir diğerinin varlığı bile günah sayılıyor…
İşte tam şu an biri eve mahkûm ediliyor, biri cezaevine kapatılıyor, biri istemediği bir evliliğe zorlanıyor.
Kendinden geriye siyah-beyaz yarım tebessümlü bir fotoğraf kalan, dünyaya ‘ah’ını bırakarak giden tüm kadınların anısına… 🤘
Tumblr media
Kadına şiddet hayır 🇹🇷
9 notes · View notes
meineee · 8 months ago
Text
Hayır kedişler köpüşler sokakta yaşamaz, uyutulurlarmış. Hayır kadınlar çocuklar hayattan göçmez, tecavüze uğrayıp öldürülürlermiş.
20 notes · View notes
sexcxsblog · 2 years ago
Text
ACIMADAN SİKTİ-1
Ben 18 yaşında bir kızım yani kızdım. İstanbul’da yaşıyorum. Büyük göğüslü büyük götlü ama minyon tipli biriyim. Şimdi size nasıl bozulduğumu ve sonrasında neler yaşandığını anlatıcam. 17 yaşında sıradan bir düz liseye gidiyordum. Çok fazla keko çocuk vardı. Sınıfımızda Erman diye bir çocuk vardı. Uzun boylu kaslı herkesin ondan çekindiği biriydi. Ama çevresi çekinmezdi. Bu çocuk aşırı sapık ve azgın biriydi. Derse eğilen hocaların götüne bakar yarrağını okşardı. Kimseden de çekinmezdi. Sınıf onu kendi haline bırakır onun bu hallerine kulak asmazlardı. Durum benim için aynı değildi. Onun bu sapıklığı azgınlığı benim hoşuma giderdi. Bi keresinde arka sırada yanına oturdum. Lafladık aslında muhabbeti kötü değildi. Ama gözleri benim ya göğüslerimde ya da bacaklarımdaydı. Ders başladı. Bacak bacak üstüne atmış dersi dinliyorum. Erman da gizli gizli bacaklarıma bakarak yarrağını okşuyordu. Göz ucuyla baktığımda yarrağı bileğim kadar kalın ve baya da uzundu. Şaşırmıştım bu yaştaki çocukta nasıl böyle bir yarrağa sahip olurdu. İçim bi hoş olmuştu. Derste olmasak o koca yarrağını ağzıma alır sakso çekerdim. Ama her şeyin bir yeri ve zamanı vardı. Kanka ayağına sürekli sırnaşıyor firikik vererek onu azdırıyordum. Hatta keşke bana tecavüz etse de koca yarrağı ile bakire amımı bozsa diye. Günler bu şekilde geçip gidiyor. Ermanla daha da samimileşiyorduk. Artık hafta sonları da konuşuyorduk. Evde olduğum için daha açık şeyler giyip fotoğraf atıyordum. Genellikle içimin belli olduğu şeyler giyiyordum. Beyaz kıyafetler daha belli ediyordu. Erman ise normal fotoğraf atıyordu bana. Onunla takıldığımı gören herkes tekin bir çocuk değil o der ben de hayır ya tanısan sende seversin diyordum. Ama bende biliyordum tek derdinin am olduğunu. Aşırı hoşuma gitmişti bu huyu. Bana tecavüz etmesini sikip sikip kullanmasını amımı da götümü de döllemesini istiyordum. Tabiki bunların hiçbirini kimseye yansıtmıyordum. Aylar geçti sömestir tatili geldi. 1 aylık tatil için bir sürü planım vardı. Annem ve babam yurt dışında işleri vardı okullar tatil olur olmaz gitmişlerdi. Fırsat bu fırsat bende ermanın altına yatabilirdim. Aradım onu dedim böyle böyle gelsene buraya bizimkiler yok bana eşlik et diye o da tamam dedi. Hava soğuktu ama bizim ev alttan ısıtmalı olduğu için ben açık giyinirdim. Göğüslerim fırlayacak gibi gösteren badimi ve altıma kısa beyaz bir kumaş şort giydim. Götümün yarısı dışardaydı. Her şey yolundaydı. Gerdeğe girecek gelin gibi heyecanlıydım.
158 notes · View notes
seyyahh-h · 4 months ago
Text
KADIN sustu, adına sinsi dediniz
Sanki siz melektiniz.
KADIN güldü, hafif dediniz
Sanki siz ahlakınızı kiloya vurmuştunuz.
KADIN konuştu, geveze dediniz
Sanki siz çok oturaklıydınız.
KADIN giyindi, tahrik etti dediniz
Sanki siz çarşaf giyen kadına tecavüz etmediniz.
KADIN baktı, kaşı gözü oynak dediniz
Sanki her gördüğü kadına dansöz gibi oynayan siz değilsiniz.
KADIN evet dedi, çantada keklik dediniz
KADIN hayır dedi, kendini beğenmiş dediniz
KADIN sevişti, namusun kirlendi dediniz
ERKEK sevişti, elinin kiri yıka geçer dediniz
Diye diye kadının ömrünü yediniz..
Ve ne yazıkki sizi doğuran da o kadındı,
Kadın ,çiçekti sezemediniz!!
Bunu hiç bir zaman anlamak istemediniz...‼️
Tumblr media Tumblr media
10 notes · View notes
aynodndr · 1 year ago
Text
Tumblr media
LÜTFEN DİKKAT
OKUMANIZDA FAYDA VAR.
Geç bir vakitte, Messenger’e gelen mesajı ve mesajı gönderen kişiyi görünce, ekranın karşısında kala kaldım.
Mesaj yazan daha on beş, on altı yaşlarında küçücük bir kızdı ve “Benimle arkadaş olur musun?” diye yazmıştı.
Tekrar şaşkınlıkla saate baktım.
Bu saatte, bu kızın yatağında olması gerekmiyor muydu?
Onu sosyal medyada arkadaş aramaya kadar iten yalnızlık nasıl bir yalnızlıktı?
“Merhaba kızım.” dedim. “Öncelikle yaşını öğrenebilir miyim?”
“On beş.”
“Ben kaç yaşındayım, biliyor musun”
“Hayır bilmiyorum.”
“Ben de elli yaşındayım ve hemen hemen senin kadar bir kızım var. Kusura bakma ama böyle geç bir saatte, internette arkadaş aramana çok şaşırdım.”
Önce bir süre cevap gelmedi.
Ardından “Ben çok yalnızım.” diye yazdı.
Bilmiyorum neden ama o anda içim acıdı.
Ben kalabalığı da yalnızlığı da çok iyi bilirim. Gel gelelim, bir çocuğun kendini bu denli yalnız hissetmesi bana çok farklı gelmişti.
“Annen baban neredeler?”
“Uyuyorlar.”
“Peki, sen neden uyumuyorsun?”
“Konuşmak istiyorum.”
“Ne üzerine?”
“Fark etmez. Ne olursa artık.”
Bu sefer de ben sustum bir süre.
Ne yazayım diye kara kara düşündüm önce.
“Annenle ve babanla konuşsan daha iyi olmaz mı kızım? Bak bu saatte, sosyal medya da, karanlık sokaklara benzer. Karşına kimin çıkacağı belli olmaz. Belki sana yaşlı bir adamın abartısı gibi gelecek ama inan seni üzerler.”
“Ben de çok isterim annemle, babamla konuşmayı ama onların hiç vakitleri yok ki. Hep çok yoğunlar. Hep gelenimiz gidenimiz var. En ufak bir şey sormaya kalksam, kızıyorlar bana. Mesela bugün okulda bir çocuk beni merdivenlerden aşağı itti. Sonra da küfür ederek yanımdan geçti gitti. Okuldan eve gelir gelmez bunu anlatayım istedim ama annem telefonda arkadaşıyla konuşuyordu, babamsa bilgisayarının başındaydı. Konuşamadım. Sustum.”
Sohbet derinleştikçe, karşımdaki zavallı kızı daha iyi anlıyordum.
Adını hatırlamıyorum. Bir yazardı sanırım. Şöyle demişti.
“Yalnızlık, yanında kimsenin olmaması değildir. Yalnızlık, yanında seni dinlemeyenlerin, anlamayanların ve sevmeyenlerin olmasıdır.”
Kız gerçekten çok yapayalnızdı.
Yoksa neden gecenin en karanlık saatlerinde, içinde bir umut kırıntısıyla, arkadaş peşine düşsün?
İyi de,
Ya ona denk gelen ben değil de, başka biri, başka niyetleri olan bir herif denk gelseydi. Ve kız da o herife inansaydı, onunla sohbet etseydi, hatta daha da ileriye gidip buluşmaya, görüşmeye kalksaydı.
Aklıma küçücük yaşlarında tecavüze uğrayan, işkence gören ve öldürülen kızlar geldi.
O kızların gözlerini hayal ettim.
Umutlarını, düşlerini, gülüşlerini düşündüm.
Sanki kalbime bıçak saplanır gibi oldu.
Ya bu kız da…
“Ah güzel kızım. Seni anlıyorum. Yalnız şunu unutma lütfen. Benim yaşımda olan erkeklerin seninle paylaşacak çok şeyi olmaz. Hele de bu kirlenmiş, kimin ne olduğu bilinmeyen, kötülüklerin fır döndüğü sosyal medyada hiç olmaz. Senden ricam, lütfen şimdi yatağına git ve güzelce uyu. Yarın sabah uyandığında annene ya da babana bu gece benimle yaptığın sohbeti anlat…”
Sözümü kesti.
“Hayatta olmaz. Çok kızarlar bana.”
“Kızsınlar” dedim. “Sen yine de anlat. Onlara de ki, Tamer amca diye biriyle tanıştım. O bana dedi ki ‘Bütün işler bekler ama çocuk kalbi beklemez.’ Ve selamlarımı ilet.”
Durdu, düşündü ve “Tamam söz söyleyeceğim.” dedi.
Birbirimize iyi geceler diledik ve ayrıldık.
Sonra bir haber alamadım.
Baktım hesabını da kapatmış.
Şimdi nerededir, kiminledir, hala yapayalnız mıdır?
Bilmiyorum.
Bildiğim tek şey var.
Bu yüzyılın asıl bahtsızları çocuklarımızdır.
Onlar boyunlarından büyük bedeller ödeyerek büyümeye çalışıyorlar.
Sevgisiz bireyler, sevgisiz toplumlar, şiddet, ölüm, savaş, tecavüz, taciz, hastalıklar, ekonomik sıkıntılar, internet, telefon, bilgisayar oyunları, tüketim çılgınlığı ve kalabalık yalnızlıklar.
Onlar,
O çocuklar yürekleri ağlaya ağlaya büyüyorlar.
Neresinden tutacağız, neresinden tutup da çocuklarımızı düştükleri yerden kaldıracağız?
Kimse bilmiyor.
Ve bilmemek bizi dirhem dirhem öldürüyor.
N’olur, çocuklarımızı gece yarıları kimseye “Benimle arkadaş olur musun?” yazdıracak kadar yapayalnız bırakmayalım. Varsın paraları, işleri, güçleri, evleri, kredileri, taksitleri, dolarları, altınları onların olsun. Hepsinin canı cehenneme..!🙏🙏💖💖
Yadigâr Gidici
7 notes · View notes
vazgectimwagnerden · 2 years ago
Text
günlük.
n.’ye çıkışta iki bira içelim diyorum. önce evet diyor, sonra hayır, öğrencilerine online ders anlatması gerekiyormuş. offline anlatsan da senin orada gerçekten bulunmadığını anlayamayacaklar diyorum. postmodern zamanlarda yaşıyoruz, bir ekrandan izleniyorsan aslında senin gerçekten kim olduğunun, ne olduğunun, nerede olduğunun ve ne zaman bulunduğunun bir anlamı yok. hayır diyor, dersi anlatmam lazım, öğrencilerim bir gün büyük odyometristler olacaklar -ve benim kulak çınlamama bir çare mi bulacaklar? diye kesiyorum.. hayır diyor, sanırım bulamayacaklar.
nihayet yeni bir ray bradbury kitabı okuyorum. 1 haftada ancak 50 sayfa okuyabilmişim. çünkü artık metroda daha az kitap okuyor, daha çok müzik dinliyor ve daha çok insan yüzü izliyorum. bu benim şımarıklığım, olsun.
şimdilik kitapta iki yeri  işaretlemişim. birincisinde yazar şöyle diyor: “başlangıçlarında her şey iyidir.
ama insanlık ve küçük kasabalar veya büyük kentlerin tarihinde... sonun iyi olduğu nadirdir.”
bce. “bu cümleyi ezberle(sen iyi olur)”. ne zaman büyük, coşkulu ama finalinde seni dinleyenlerin heyecanlarını darmadağın edecek bir konuşma yapman gerekeceğini bilemezsin.
kitapta not ettiğim ikinci bölümde kitabın kahramanı (elbette şimdilik “ben”) bir dedektif ile konuşuyor. dedektif ona şöyle soruyor:
de bakayım evlat. hayatında herhangi bir şey geldi mi başına?
herhangi mi?
evet, herhangi bir şey. büyük, küçük, orta boy. herhangi bir şey. hastalık, tecavüz, ölüm, savaş, devrim, cinayet gibi.
annemle babam öldü.
ecelleriyle mi?
evet. ama bir keresinde bir soygunda amcam vurulmuştu.
vuruluşunu gördün mü?
hayır ama-
görmediysen sayılmaz.
.
hayatta benim başıma herhangi bir şey geldi mi diye düşünüyorum.. vay canına. bana bu soruyu soracak bir dedektifi sorduğuna pişman edebilirdim. hey diyorum, bu kitabın kahramanı gerçekten çok toy. 
.
o bahsedilen iki birayı kendi başıma içerken n.’ye mesaj atıyorum. şu senin almanca konuşan fizik öğretmeni yine yan masada içiyor. almanca konuşuyor, muhtemel ki bir alman. arkadaşım sizin her akşam burada ne yaptığınızı, o kağıtlara neler karaladığınızı, neler hesapladığınızı çok merak ediyor. şimdi burada benimle değil, çünkü  odyometristlere kulak çınlaması hakkında ders veriyor, ama orada bile sizin kim olduğunuzu ve wernher von braun’la bir akrabalığınız olup olmadığınızı merak etmeye devam ediyor.
33 notes · View notes
sensedim1938 · 2 years ago
Text
Dursun, Temel’e “Dün gece rüyamda sana tecavüz ediyordum” demiş. Temel şaşırmış ve biraz da kızarıp bozarmış. Temel kısa bir şaşkınlıktan sonra sormuş; “Ya ben ne yapıyordum? Gümüş kabzalı silahımı çekmedim mi, sana?” demiş.
Dursun, “Hayır, hiç tepki vermedin” deyince Temel sormuş; “Gözünün ortasına yumruk da mı atmadım?” Dursun yine “hayır” demiş. Daha da sinirlenen Temel devam etmiş; “Suratına tokat da mı atmadım, yüzünü gözünü de mi cırmalamadım?”
Dursun yine “Hayır” anlamında kafasını sağa sola sallayınca, Temel başını önüne eğmiş ve “O zaman biz hakkettuk” demiş.
13 notes · View notes
dizyarasi · 1 year ago
Text
+ Gitmedin, bir adamı vurdun!
- Bana tecavüz edene çiçek mi uzatsaydım?
11 notes · View notes
adam-slx · 1 year ago
Text
ahlak üzerine bir deneme-1 (okuma süresi yaklaşık 2 dakika)
Elimizde kötülüğü ölçecek bir aracın var olması iyiliği tersinden ölçecek bir araç olduğu anlamına gelmez.
Diyelim elimizde zeka geriliğini gösteren bir test varsa, bunu ileri zekayı ölçmek için kullanamayız. IQ testlerinde düşük puan alan insanlara zeka geriliği teşhisi koyabilmek, yüksek puan alanların ileri zekalı olduğu anlamına gelmez. İleri zekalılık birtakım testler geçmekten daha başka bir şey gerektirir ve varsa ibda edilen eser sayesinde ortaya çıkar. Bu da sadece zeka ile değil, daha çok çalışma ve imkan bulmakla ilgili bir durum. Albert Einstein ve Alan Turing'in ikisinin de ileri zekalı olduğunu söyleyebiliriz, ancak Turing Einstein'ın veya Einstein Turing'in uğraştığı problemlerle uğraşsaydı devrim yapabilirler miydi? Muhtemelen hayır. Bu sebeple üstün zeka bir gerek olsa da yeter gibi görünmüyor. Hemen hemen anlamsız bir ölçü.
Benzer bir durum ahlak alanında da var. Ahlaksızlığın ve kötülüğün ne olduğunu bilmek bize ahlaklılığın veya iyiliğin ne olduğunu göstermez. Üzerinde ittifak etmenin kolay olduğu tecavüz kötülüktür gibi bir ölçüden, cinsel ilişkiden daima uzak durmak iyiliktir sonucu çıkmaz. Cinayet kötülüktür üzerinde uzlaşabiliriz, ancak bundan insan üretmek iyiliktir sonucunu çıkaramayız. Bir şeylerin iyilik olması için, kötülüğün zıddı olmasından başka kriterler de taşıması gerekir.
İyiliklerin hemen tamamı üstün zeka gibi belli bir hedef ölçüsünde iyilik anlamına gelir. Einstein'ın zekasının her alanda işe yaramaması gibi bir fiilin kötülük olmaması iyilik olduğu anlamına gelmez. İyilik olması için bir yerde hangi dünya, hangi yaşam biçimi, hangi mesele için iyilik? sorusunu cevaplamak gerekir.
İnsanların çoğunun kötülük konusunda ortak bir fikri var. Neyin kötülük olduğunu anlatmak için fazla uğraşmayız. Ancak iyilik üzerinde o kadar kolay uzlaşılabilir bir mesele değil. Siyasetin de devletin de hedefinin kötülüğü engellemek olması gerekir (soru işareti), daha küçük, birbirini tanıyan ve benzer bir hayat tarzı için yaşayan insanların derdi olmalıdır.
4 notes · View notes
aylinxkaryeli · 1 year ago
Text
"Hayır dinle beni yaş on yedi..."
"Dönme,dolap dönme!"
"Gülmek günahsa melekler senin için cenneti terk etsin Karaca..."
"Abim benim için değil sevdiği kadına kıyamadığı için gelmişdi "
"Bir sigara 400 derecede yanar Karacanın göğsü küllük değil"
"Annemin üzerine kimse benzin dökmedi Karaca,annem saklanmak için varilin içine girdi. Dışarı çıksa ölecekdi, içeride kalsa zehirlenecekti. Yaşamayı seçti üzerine çakmak atılacağını bilemedi."
"Karaca lütfen benimle gel..."
"Kış güneşimisin sen?"
"Yanmışlar bende kestim."
"Ben hep sana güvendim Kunt. Ama sen benim o sarsılmaz sandığım güvenimi canımdan söküb aldın."
"Ben kadere inanmam Karaca. Zaten böyle kader olmaz olsun. Ama demiştim ki bir kere daha çık inanacağım. Keşke sen çıkmasaydın."
"Sen hamile kalsan Kunt abime söylermiydin. Sorduğum soruya bak tabi söylerdin çünki abim manyak mutlu olurdu"
"Sende babandaki yürek varmı? Sevdiğin kadın acı çekmesin diye vurabilirmisin onu?"
"Annem artık beni hatırlamıyor Karaca değil Ayşegül"
"En yakın arkadaşım, Nişanlım,sevdiğim adam, geçmişim hepsi sahte"
"Babamın aslında her kesin iğrenerek baktığı bir pislik olduğunu öğrendim"
"Verdiği yüzüğü boynumda taşıdığım Esved,komada"
"17 yaşımda taciz, hakaret tecavüz edildim."
"Kadına kimse yardım etmez sokakta"
Tumblr media
5 notes · View notes
filozofumsu1i · 2 years ago
Text
Evet bende çok takdir etmiyorum sokakta aç ölen hayvanları,insanları. Depremde yıkılan o evleri yanan ormanlarımızı, tecavüze uğrayan genç kızlarımı. Öldürülen kadınları. Ama bunların bi çaresi bi kuralı olduğunu yaratıcımız bize gönderdi! Neden uymuyoruz. Nefsimize ağır geliyor diyemi. Hepsinin hepsinin ortadan kalkması için bir yolumuz var var ama doğru düzgün şekilde öğrenmeyip bilmediğimiz için kötü sanıyoruz. Halbuki nefsimize rahat gelmesede bi kabullensek bakım bakalım nasıl refaha ereceğiz. Her şey zihniyette başlıyor sen kendini değiştirmezsen başkaları asla değişmez. Yargılamadan öfke kusmadan karşımızdaki bireyi saygıyla dinlemeyi bilirsek sorun ortadan kalkıcak. Allah diyor ben demiyorum. Seni yaratan seni özel kılan yaratıcın diyor. Hoş her şey zıttıyla güzeldir ya iyilik olmasa kötülük kötülük olmasa iyilik olmaz. Ama irade sahibi sen bunuda değiştirebilirsin. Kendi fıtratından gayrı iş yaparsan Allah ne yapsın? İki cins dışında başka bir şey oluşturursan allah ne yapsın? Sen çamaşır makinasını kuralıma göre yıkmazdan ne kadar hayatı uzun ömürlü olur ve içeridekiler temizlenir bir düşünün! Sen eğer hayır ben 100kg değil 200kg eşya yıkıyacağım desen ve yıkasan zamanla makinan bozulsa bu makinanın suçumudur senin mi? Düşünmek lazım. Hatayı karşı tarafta veya yaratılışında ararsan öfke ve nefretten başka bir duyguya sahip olamazsın. Sevgi merhamet vicdan bu duygular güzel şeyler. Neden körelttik. Neden ailemizle sevgi sözcükleri kuramaz olduk. Neden mutlu olamadı bu aileler gençler! Çünkü kuralları unuttuk 100kg atmak yerine 200kg attık makinaya. Duyguları hor gördük. Ama birileri uyanık ki bu kuralların olduğu bir devleti toplumu ve aileyi kimse yıkamaz anladılar bu sefer içten vurup sosyolojiyi dini yıkmaya çalıştılar ve başardılar. Şimdi söyleyin cahil kim aceba. Elin batılısı akıllı ey dostlar. Batı batı dedikte bak kendi toplumumuzun normlarından ayrılıp saparsak işte olacağı budur… Sonumuz hayrola. Saygılarımla sevgilerimle🙏💙
2 notes · View notes
marti-livingston · 2 years ago
Text
Sahura kalkma planı yapmışım erkenden uyumak için yatağa giriyorum hop birden etraf insan kaynıyor bangır bangır konuşuyor. Sonra bir bakmışsın sahur vakti gelmiş. Sahur yapıyorsun yatağa geçiyorsun hop hoca sela veriyor, sela bitiyor yarım saat sonra ilahi okuyor. Hoca ilahileri sigara içer gibi okuyor. Sanki biri bitmeden diğerini yakıyor. Hoca ayaklı Spotify ilahi playlisti sanki. Repertuvarında geniş, oku oku bitmiyor! Sayın hoca kardeşim istersen sen ilahi okumayı boşver et, bir beyin fırtınası yap istersen. Acaba ilahi caiz mi?
Bence hoca efendiyi sahurdan sonra uyku tutmadı. Dedi ki madem ben uyumuyorum bu münafıklarda uyumasın! Oruç tutmayanları da kaldırayım… Hayır sıkı sıkı tutuyoruz da, neden kurunun yanında aç susuz ve uykusuz bizde yanıyoruz? Hani her koyun kendi başına çevirme olacaktı? Neden bizleri de aynı şişe takıyorsun. Yarım saat sonrada imsak. Birde içten bir sabah ezanı patlatırsın, tabii ezan ile birlikte bizim östaki borusuna rızasız seks… Resmen tecavüz… Neyse ki hoca diyanetten iyi bir abimiz, iyi bir abi indirimi mutlaka alır… Ayrıca ben mağdur ile benim arama hoparlör koydum, arada hoparlör vardı diyip iyi hoparlör hal indirimi de alabilir…
2 notes · View notes
beyzben · 2 months ago
Text
katilin kim olduğunu hala çözememiş olduklarına inanamıyorum ya. gerçekten kurbanlar arasındaki ortak şeyi görememek için KÖR OLMAK LAZIM. kitabın bitmesine daha üç buçuk saat var.
spoiler!!
Tess Gerritsen'ın cerrah kitabından bahsediyorum. öldürülen üç kadın da daha önce tecavüze uğramış. bunlardan ikisinin tecavüze uğradıklarını ailesi bile bilmiyor. yalnızca bir tanesi olay sonrası hastaneye gitmiş ve tecavüz kiti doldurulmuş. diğer ikisi olayın üstünden epey zaman geçtikten sonra farklı iki kliniğe gidip HIV olup olmadıklarını öğrenmek istemiş. peki bütün bu kadınlar tacize uğradıklarını kimseye söylemiyorsa, aralarında bu tecavüz meselesi hariç hiçbir ortak yan yoksa ve hepsi farklı kliniklere gittiyse yani hiç ortak doktor, hemşire, intörn vesaire ile karşılaşmadılarsa, katil bu üç kadını nasıl seçti?
GİDİLEN ÜÇ AYRI KLİNİK DE TEST SONUÇLARINI AYNI LABORATUVARA GÖNDERDİ BİRADER. bunu nasıl anlamazlar ya. katilin bir doktor olduğu belli, lakabı bile cerrah. hastane ortamına yüzde yüz rahat erişimi olduğu da belli. yani ne bileyim. hayal kırıklığına uğradım dedektifler hakkında.
hayır zaten başarılı bir kadın olmayı kafaya takmış olan rissoli'nin de ilk fırsatta duygularına kapılması olayı var.
kitap çok sarıyor. dinlerken asla dikkatim dağılmıyor. özellikle verdiği detaylı adlı tıp bilgilerine bayıldım. ama umarım serinin devam kitaplarında daha güçlü gizemler olur. çünkü bu kitabınkini tahmin etmek için ilk 2-3 saat yetti. Rissoli ve şu aziz adamın kadınlar için olan özel kliniğe gidip Sara isimli kadınla konuştukları sahnede çözdüm. kan sonuçlarını burada alamam başka laboratuvara götürüyoruz dediğinde.
o kan sonuçları kağıdında cerrahın adı, imzası var muhtemelen. üc kadınınkinde de.
ne olacak da birden aydınlanıp anlayacaklar acaba.
umarım daha fazla masum zarar görmeden önce anlarlar.
0 notes