#kaçış
Explore tagged Tumblr posts
bitmissinniremm · 1 year ago
Text
Gerçek hayattan kaçmak için kitaplara sığınanlara…
142 notes · View notes
matempapatyasi · 10 months ago
Text
Yoruldum çok yoruldum. En büyük korkumdu her şeyin başa sarması. Peki ne oldu? Tekrar başladı; aynı acı, aynı hüzün, aynı kader.
İnanamıyordum, her şeyin bu kadar yolunda gitmesine. İçimde hep bir endişe, korku vardı. Ama bir yandan da ümitliydim.
Ben ne kadar ayakta kalmaya inat ettiysem hayatta o kadar çelme taktı. Düşüyordum, çaktırmadan toplarlanabiliyordum. Ama o da biliyordu hassas noktamı , bu sefer ki çelmeler kadar kolay olmayacak.
20 notes · View notes
gozlerdegokyuzu · 7 months ago
Text
“Yokuş aşağı inmenin sınırı yoktur, indikçe daha derinlere inilebilir ama yokuş yukarı sonsuza kadar süremez,”
🪢 Uyanış | Scott Sıgler
10 notes · View notes
mesutbahtiyarolacak · 6 months ago
Text
Tumblr media
“Genellikle kendimi yabancıların arasında buluyorum çünkü başıma gelen üzücü şeyleri unutmaya çalışırken oraya buraya sürükleniyorum…”
17 notes · View notes
livianadelaluna · 5 months ago
Text
"kaçtığım her şeyin benden hızlı kaçması ne fena."
10 notes · View notes
karanliginmatmazeli1 · 6 months ago
Text
Ölüm, hayatın kaçınılmaz bir gerçeğidir. Her canlının bir gün ölümle karşılaşacağı bir gerçektir. Ölüm, insanlar arasında farklı duyguları tetikleyebilir. Kimileri için korkutucu ve üzücü bir olayken, kimileri için ise bir rahatlama veya geçiş olarak görülebilir. Ölüm, hayatın anlamını ve değerini sorgulatırken, aynı zamanda yaşamın kıymetini ve her anını değerli kılmamız gerektiğini hatırlatır. Ölüm, yaşamın kaçınılmaz bir parçası olsa da, hayatı dolu dolu yaşamak ve iz bırakmak için fırsatlar sunar. Peki sence ölüm bir kurtuluş mu yoksa kaçış mı?
7 notes · View notes
alperen1emre · 1 year ago
Text
25 notes · View notes
evkaktusu · 10 days ago
Text
Tumblr media Tumblr media
En çok üzüldüğüm şeylerden biri,kütüphaneye dizdiğim kitapları okumaya ömrüm yetmeyecek diye,gelip geçerken içim sızlıyor.
2 notes · View notes
ehilal · 6 months ago
Text
Mayıs Raporu
Yazmaktan hatta düşünmekten bile kaçtığım, önüme geleni hakkıyla uzun uzun yaşadığım günlerin umuyorum ki sonlarından selamlar. Bir insan ne kadar kaosa batar çıkarsa benden de o kadar işte. Hastalıklar, hastane koşturmaları, memlekette geçirilen uzun bir süre, üzerine düğün, kişisel kaoslar, evlilik, tartışmalar, üzerine bir düğün daha, misafirler gelenler gidenler, misafirliklerimiz... derken günler günleri kovaladı. Bu süreçte durup da ehilal nasılsın diyecek vaktim oldu mu derseniz kendim bile inanmakta zorluk yaşıyorum ama olmadı. Artık üzüntülerim de mutluluklarım da kısa sürmeye başladı garip bir şekilde. Kaygılarım kaygı olmaktan çıktı bir topak olup kalbimin üstünde daimi bir ağırlığa dönüştü. (yine de şükür)
Tüm bunlar yaşanırken belki de hayatımda ilk kez her şeyden kaçmak, normalmiş gibi yaşamak, normalmiş gibi kararlar almak istedim. Yaptım da. Gel gelelim bir psikolog randevum tokat gibi yüzüme çarpıcı geçti. Ben buraya neden geliyorum diye ağlayarak mekanı terk etsem de bir saatin sonunda sakinleştim. "Ulan bu kadın bunu görüyor da ben nasıl göremedim" dediğim bir yere, kendimi hallice salak hissederek vardım. Fakat gerçeklerle yüzleşmenin getirdiği sorumluluk diye bir şey var bilir misin sevgili okuyucu? Biliyorsan beni anladın. Gerçeği bilmek sorumluluk gerektirir. Gerçeği hissetmek, sorundan kaçmayı değil, o soruna bir çözüm bulmayı, bazı kararları ertelemeyi, gerçek gündemleri ortaya dökmeyi de gerektirir. Hiç yoktan huzurum kaçtı diyecek oldum ve sonrasında kendime güldüm. Psikoloğa o kadar vakti ve nakdi sırtımızı sıvazlasın diye vermiyoruz. Gerçek bir huzur ve mutluluk hali için bazen huzurumuzun kaçması da gerekmez mi? Gerekirmiş. Bir oyunda önümde aşmam gereken yeni bölümler açılmış, daha birinci seviye olup seviyesini yükseltmek durumunda kalan bir karakter gibi hissediyorum kendimi. (Gibi 13.bölüm selam olsun)
Ama bir takım huzurlar kaçtı kaçırıldı. Bir takım yol ve yöntemler belirlendi. Ben ne ara öteleyecek, görmezden gelecek, üstünü kapatacak, kapattığı yere uzanıp keyif çatacak biri oldum diye kendime biraz kızıldı. Ama toplayacağız sanırım, bunu da halledeceğiz.
Hafta sonu en yakın ve en eski arkadaşım evlendi. Nikah şahidi olmak gururlu ve tatlı bir şey. O kadar heyecanlandım ki. Onu sevdiği biriyle hayatını birleştirirken görmek, aramızdaki 26 yıllık ilişki.. Bilemiyorum Altan zaman ve dostluklar çok garip..
Tam bu yazıyı finale erdireceğim derken gelen bir telefonla bir saatlik ara verdim. Ama nasıl güzel bir ara vermek. Yine can dostum kilometrelerce mesafeden kaygılarımı aldı. Bir telefon konuşmasıyla hayatlar ancak bu kadar iyi paylaşılabilir. İyi ki demekten kendimi alıkoyamıyorum.
5 notes · View notes
izemkrc · 1 year ago
Text
Kendime çarpana kadar herkesten kaçtığımı düşünüyordum.
7 notes · View notes
noovva · 2 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Adım Farah - Tahir Lekesiz 🖤
20 notes · View notes
gozlerdegokyuzu · 7 months ago
Text
“Düşmanını öldürürsen, sonsuza dek kurtulursun.”
⚫️ Uyanış | Scott Sıgler
16 notes · View notes
mdnbsrn · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Günden kalanlar 🌿
9 notes · View notes
cennetthend · 1 year ago
Text
𝑩𝒖 𝒈𝒆𝒄𝒆 𝒃𝒂𝒔̧𝒍𝜾𝒚𝒐𝒓𝒖𝒎 𝒈𝒆𝒄̧𝒎𝒊𝒔̧𝒊𝒎𝒊 𝒚𝒂𝒌𝒎𝒂𝒚𝒂, 𝒉𝒆𝒎 𝒅𝒆 𝒉𝒊𝒄̧𝒍𝒊𝒈̆𝒆 𝒈𝒊𝒅𝒆𝒏 𝒃𝒊𝒓 𝒈𝒆𝒍𝒆𝒄𝒆𝒌 𝒖𝒈̆𝒓𝒖𝒏𝒂.
5 notes · View notes
iconsturkish · 2 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
11 notes · View notes
ibnulharezmi · 2 years ago
Photo
Tumblr media
Şimdi size bu fotoğraftaki yorgunuluğun hikayesini anlatacağım. Düşünün 2 büyük depreme de evde yakalanmışsınız ve sonunda ailenizi de alıp Malatya'dan Denizli'ye yola koyulmuşsunuz. Hava belki son 10 yıldır hiç olmadığı kadar soğuk ve belki son 20 yıldır hiç yağmadığı kadar kar yağıyor. Depremde kolunuza duvar yıkılmış kolunuzda ezikler var ağrıdan hissizleşen bir kolunuz var ama yaklaşık 40 saat süren bir yola çıkıyorsunuz. Normalde bu yol 12 saat sürüyor. Kar, tipi ve uykusuzluk ile 40 saat direksiyon başındasınız. 3 günlük bir uykusuzluk ve beraberinde olan migren ağrıları. Şartlar olabildiğince kötü yani. Yolculuğun 18. saatinde navigasyonun sizi yanlış yola sokmasıyla Ankara ile Aksaray il sınırları arasında yüksek bir rakımda tenha bir köy yolunda kara saplanıyor aracınız. Telefon çekmiyor kilometrelerce yürüyorsunuz çeken ufak bir yer buluyorsunuz. 112'yi arıyorsunuz yardım çağırmak için. 112 sizi Aksaray 112'ye orası da Aksaray Afad'a yönlendiriyor. Aksaray Afad size Aksaray il sınırında olmadığınızı söyleyip Ankraya 112'ye aktarıyor ve Ankara 112'de sizi Ankara Afad'a yönlendiriyor. Ankara Afad size bütün araçlarının deprem bölgesine gittiğini ayrıca sizin Ankara il sınırında olmadığınızı söylüyor. Siz de öfkeyle "Kardeşim ben neredeyim Türkiye'deyim" diyorsunuz. Neyse bir şekilde kendi çabanızla bölgedeki Jandarmaya ulaşıyorsunuz onlar da yaklaşık 3 saat sonra normal bir araçla geliyor. 3 kişi arabayı yaklaşık 2 saat boyunca kardan çıkarmak için itiyorsunuz ve sonunda o perişan olan kolunuzla gerisin geri dönüyor otobana çıkıyorsunuz. Yaklaşık 8 saat karda kaldığınız için perişan bir haldesiniz. Ve daha 400 kilometreden fazla yolunuz var. Ailenizde hastalar ve yaşlılar var. Herkesin sabrı son haddine dayanmış. Ama şükür ki neredeyse 40. Saate doğru amcanızın evine kendinizi atıyorsunuz. Geride bıraktığınız yok olmuş bir memleket, yamulmuş bir yuva, enkaz altında kalan bir geçmiş, yıkık dökük bir gelecek ve yolculuğun son saatlerinde abdest almak için durduğunuz bir yerde çektiğiniz bu fotoğraf kalıyor. Rabbim tekrarını bu millete yaşatmasın. #deprem #malatya #göç #kaçış #hayat #yorgunluk #ağrı #zorluk #fotoğraf #anı #felaket #şok #memleket https://www.instagram.com/p/CpSda7ZjKRJ/?igshid=NGJjMDIxMWI=
15 notes · View notes