#kötü kan
Explore tagged Tumblr posts
Text
Televizyon Dünyasında Final Yapacak Diziler
Televizyon Dünyasında Final Haberleri Bu hafta televizyon dünyasında dikkat çeken gelişmeler yaşanıyor. Öncelikle, ATV’nin popüler dizisi Kör Nokta ve ardından Kanal D’nin ilgiyle takip edilen Taş, Kağıt, Makas dizilerinin final yapacağı haberi gündeme düştü. Şimdi ise, Kötü Kan dizisinin de final yapacağı bilgisi geldi. Ünlü televizyon gazetecisi Birsen Altuntaş‘ın aktardığına göre, dün akşam…
#Birsen Altuntaş#diziler#Ebru Şahin#Final#Gizli Bahçe#Kör Nokta#Kötü Kan#Murat Yıldırım#Taş Kâğıt Makas
0 notes
Text
NOW - Haftalık Yayın Akışı (7 - 13 Ekim) (Özel)
NOW TV‘nin haftalık yayın akışını (7 – 13 Ekim 2024) haberimizde bulabilirsiniz. * Yayın akışında değişiklikler olduğu an başlığımız güncellenecektir. NOW TV – Haftalık Yayın Akışı (7 – 13 Ekim 2024)
#Çağla ile Yeni Bir Gün#Çalar Saat#Çiğdem Toker#Deniz Zeyrek#Ezgi Gözeger ile Çalar Saat Hafta Sonu#Fatih Ürek ile Gelin Görümce#Hudutsuz Sevda#İlker Karagöz ile Çalar Saat#Kadir Ezidi ile En Hamarat Benim#Kirli Sepeti#Kızıl Goncalar#Kötü Kan#Leyla: Hayat... Aşk... Adalet#Murat Yetkin#Nevşin Mengü#NOW#NOW 10 Ekim 2024 Yayın Akışı#NOW 11 Ekim 2024 Yayın Akışı#NOW 12 Ekim 2024 Yayın Akışı#NOW 13 Ekim 2024 Yayın Akışı#NOW 7 Ekim 2024 Yayın Akışı#NOW 8 Ekim 2024 Yayın Akışı#NOW 9 Ekim 2024 Yayın Akışı#NOW Çarşamba Yayın Akışı#NOW Cuma Yayın Akışı#NOW Cumartesi Yayın Akışı#NOW D-Smart kaçıncı kanal?#NOW Digiturk kaçıncı kanal?#NOW Eylül 2024 Yayın Akışı#NOW Frekansları
0 notes
Text
Silikon Vadisinin En Büyük Dolandırıcısı
Silikon Vadisinin En Büyük Dolandırıcısı: Elizabeth Holmes #elizabethholmes #theranos #badblood #wsj #silikonvadisininkötükanı #başarısızgirişim #girişim #eğiticipodcast #türkçepodcast
Herkese merhabalar, yeni bir yayına daha hoş geldiniz. Silikon vadisinin bugüne kadar gördüğü en büyük dolandırıcılık olayını gerçekleştiren ve kendisi adına kitaplar yazılan Elizabeth Holmes’u ve kendisinin bunu nasıl yaptığını, bu yayında konuşalım istiyorum. İsterseniz buyrun daha fazla beklemeden hemen yayına geçelim. Bu arada yaptığım yayınları beğeniyor ve yeni yayınları kaçırmak…

View On WordPress
#bad blood#elizabeth holmes#eğitici podcast#girişim#kariyer#kötü kan#sağlık girişimi#silikon vadisinin en büyük dolandırıcısı#startup#türkçe podcast#teknoloji#theranos
0 notes
Text
''Bu gece kendi kalemime 3 kurşun sıktım. Birincide ruhumu, ikincide sevgiyi, üçüncüde de aşkı öldürdüm. Beyaz kağıda kan damladı. Kalemin mürekkebinden çıkan son iki kelime...'Aşkın öldü'. Kan damladı, kalem öldü, kan damladı prens öldü ve kan damladı masal bitti''
4 notes
·
View notes
Text
Kötü Kan Oyuncuları, Konusu 2024
Kötü Kan Oyuncuları, Konusu 2024 Kötü Kan oyuncuları, Kötü Kan dizi, Kötü Kan dizisi, Kötü Kan fragman, Kötü Kan oyuncu, Kötü Kan kadrosu, Kötü Kan ne zaman başlıyor, Kötü Kan kimler oynuyor, Kötü Kan dizi oyuncuları, Kötü Kan hangi oyuncular var, Kötü Kan ne zaman başlıyor, Kötü Kan yayın tarihi, Kötü Kan hangi kanalda gibi soruların cevapları yazımızda.. Kötü Kan Dizisi 2024 NOW‘ın Merakla…
#Kötü Kan dizisi#Kötü Kan dizisi konusu#Kötü Kan dizisi ne zaman başlayacak#Kötü Kan dizisi ne zaman başlıyor#Kötü Kan dizisi nerede Çekiliyor#Kötü Kan dizisi oyuncuları
0 notes
Text
Kötü Kan Dizisi Oyuncuları
0 notes
Text

GÜLEN ADAMIN ÖLÜMÜNE DAİR
Bir gün alırken canını bir faninin,
Ansızın geçmişti önünden, Azrail'in,
Yine gülüyordu kuşlara,
Yine bakıyordu insanlara,
Ve yine geziniyordu sokaklarda...
Azrail çıkarken ölüm getirdiği evden,
Gülen adamdı kapıda, onu bekleyen...
Geçti Azrail gitti adamın önünden,
Arkasından bir kahkaha duyuldu hemen,
"İnsanlar senden kaçar hep,
Sense benden kaçıyorsun demek,
İnsanlara göre deliyim ama,
Senin içinde pek iyi biri olmasam gerek"
Azrail döndü baktı ardındaki mezcuba,
"Sen kötü biri değilsin ey fani!
Ama vaktin gelmedi henüz,
Hak icazet vermediyse
Ne yapsın sana Azrail!
Öyleyse git yoluna,
Ölüm vadesi dolmadan,
Gelmez insanoğluna"
Adam güldü yeniden,
Ardından hiç bozuntuya vermeden dedi ki
"Müsade etmezsin seninle gelmeme,
Ama alırsın sevdiklerimi de bir bir,
Madem istemezsin beni,
Bana bu zulmün niyedir?"
Bu kez gülen azraildir adama,
"İmtihan benim olsa
Getireyim sana sevdiklerini...
Hak cenneti nasip edecekse kuluna,
Uğruna elbette bir şeyler kaybetmeli"
Yanağından bir damla döküldü yere gülen adamın,
Sonra acı bir inilti duyuldu.
Yürekten dile düştü ateş.
Gülen adam ağlıyordu,
Ağlıyordu hıçkıra hıçkıra ilk kez...
"İmtihanım başım gözüm üstüne,
Ama hasret, bu hasret yok mu?
Yanında hafif kalır getirdiğin ölüm bile
Yine de gelemezsin mi diyorsun benimle?
Ben gitmeye bu kadar gönüllüyken hem de,
Dem bu dem değilse,
Ne sen bana görünürsün
Ne de ben sana rastlarım bu evin önünde.
Bu kader değil de nedir öyleyse"
Azrail ağlayan adama baktı,
"Ey insanoğlu
Ömür sabır demektir.
Varsa nasibin bu dünyada,
Sabır ölümü vaktiyle beklemektir.
Bir sonraki karşılaşmamızda,
Söz veriyorum!
Seni almadan,
Dönmeyeceğim semaya."
Gülen adam başı önde,
Kurularken gözyaşlarını öylece,
Azraille dostlukları başlamıştı o gün
İşte tam da böyle...
Sonra gecelerden bir gece,
Yeniden karşılaştı,
Bu iki eski dost,
Azrail sözünün eriydi belli ki!
Aldı gülen adamın canını,
Karanlık bir harabede,
Nasır tutmuş ayaklarından,
Permeperişan saçlarına kadar...
Sinsi bir soğuklukla gezindi,
Tâkatsiz bedeninde...
Yalnızca yüzüne dokunmadı,
O kaygısızca gülmekte olan yüzüne,
Kan çekildi, ten bembeyaz kesildi,
Ama gülmeye devam etti gülen adam,
Kıyamete kadar da
Gülmeye devam edeceği gibi...
-PembeBirKrizantem
(Şiirin bu kısmını paylaşmak konusunda kararsız kaldım ama asıl kararı okuyucunun vermesi gerektiğini düşünüyorum. Yorumlarınızı bekliyorum.)
#şiirheryerde#şiirsokakta#writters on tumblr#tumblr şiir#gülümsemek#postlarım#poetry of tumblr#aşk sözleri
142 notes
·
View notes
Text

Bir şeye açıklık getirmek istiyorum. Ben insanları dinine, diline, cinsel tercihine veya yaşam tarzına göre değerlendirmiyorum. Kimseye hüküm vermeye hakkım yok hüküm Allah'ındır. Bana göre sadece iki tür insan vardır, iyi insan ve kötü insan. Özellikle dindarlık arkasına saklanarak insanlara hakaret eden kendini ahlak bekçisi gibi sanan ( dine göre gıybet yapıyolar ve günah ama dinden bi haber oldukları için haberleri yok ) insanlardan hoşlanmıyorum. Ayrıca siyasi görüşü ne olursa olsun bu ülkeyi kuran, hayatını milleti için harcamış, krallığını ilan edebilecekken milletine seçme seçilme hakkı vermiş, Avrupa'dan bile önce kadınlara en büyük değeri vermiş, dünyada çocuklar için ilk kez bayram ilan etmiş, şuan ortadoğu gibi kan revan içinde bir ülke değilsek onun sayesinde olan yine de yediği kaba pisler gibi düşmanlık güttükleri ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'e saygısızlık yapan, iftira atan insanları sevmiyorum. Düşüncelerine de saygı duymuyorum. Kulaktan dolma kendi gibi tiplerden duydukları şeyleri sanki kendi oradaymış gibi iftira atarak paylaşan üstüne bi de dindar olduğunu sanan tiplerden nefret ediyorum. Dine sizler kadar zarar veren başka bir insan topluluğu daha yok. Keşke deli gibi savunup millete iftira atacağınız yerde açıp kitabı okusanızda yaptığınızın dine göre günah olduğunu görseniz. Ama ben biliyorum bu gibi insanlar düzelmez malesef ki varsınız. Size dini bir cevap vererek bitiriyim. Allah sizi ıslah etsin..
@kitapkontu
#kitap tavsiyesi#kitaplik#kitaplar#kitaplık#kitap#kitaplardan kesitler#kitaplardan alıntılar#kitaplığımdan#kitaplayasamak#atatürk#kitap alıntıları#kitap alintilari#kitap alıntısı#alıntı#ataturk#mustafa kemal atatürk#mustafa kemalin askerleriyiz#mustafa kemal paşa#postlarım#my post
68 notes
·
View notes
Text
birkaç saat önce yaşadığım iki tane korkunç şeyi yazmak istiyorum. akim misafirler vardı. evlerine götürüp evime geri dönerken çevre yolunda bir kamyonu sollamaya çalışırken sollu sollu bariyerlere doğru gözümün önünde girdi. birkaç saniyelik olaydı. az hızlı olsam arada kalıp bende girecektim onunla beraber. onun etkisini atlatmadan sonrasında köy yoluna girdiğimde ise tam bizim köye yaklaşırken bir hayvan barınağı var. barınak ama bütün sokak köpekleri dışarıda orada. gariptir. yolda zaten aydınlatma yok. birkaç saniyelik olay bu da. bir yavru köpekle annesi birden bire önümde belirdi. gerçekten birden bire diyorum çünkü anlık oldu. zaten ışık falanda olmayınca görmem anlıktı. sağımda araba vardı solumda bariyer. bunlarda tam ortadaydı. yolun ortasında oturmuşlardı. gördüm görmesine ama çok geçti. orada fren yapsam kesin takla atardım. sağa geçsem diğer arabaya girerdim. sola kaçsam zaten bariyer. sola kurabildiğim kadar kırdım ama nafile. kafamın içinde bi patlama oldu. ileride durdum. geri geri geldim. indim arabadan. hiçbir şey yok. yolda kan. herhangi bir hayvan inleme sesi hiçbir şey yok. köpekler yoktu yani. bi anlık dedim ki rüya mı görüyorum. sonra gittim arabaya baktım. plakalık yok sağ taraf komple gitmiş. indim arabanın yönünü değiştirdim bana ışık olsun diye ileriye doğru gittim hiçbir şey yok. sanki buharlaşıp uçtu bu hayvanlar. bindim arabaya eve geldim. büyük aydınlatma aldım tekrar gittim oraya. dolaştım yarım saat hiçbir şey yok. bu nasıl oldu bilmiyorum. çarptım çarpmasına ama herhangi bir iz yok. derken yolun ortasından küçük yavru bi köpek yavaş yavaş gelmeye başladı. kucakladım baktım yara bere yok. sonra abaya koydum. tekrar aradım annesini yok. nasıl böyle bir şey oldu bilmiyorum. araba bi şekilde hal olur ama. yanlışlıkla dahi olsa bir canın ölümüne neden olmamış olurum inşallah. tek temellim bu. sadece hayatımız pamuk ipliklerine bağlı ve ölüm gibi koskocaman bir gerçek var tam önümüzde duran. inşallah iyidir o yavrucakta. sabah 6 da kalkıp tekrar gideceğim oraya. yazıyı görürsen eğer dua edin bulayım. yaralı bile olsa bir şekilde sağlığına kavuşmasını sağlamak nasip olur inşallah. bu kadar elim ayağımın titrediği bir gece olmamıştı. çok kötü bir duygu bu. çok. dua edin sadece. hoşça.


111 notes
·
View notes
Text
her gece bir mahkeme var kalbimde, kaç hüküm yedim bilmiyorum kendi içimde kaç kez asıldım kaç kez alındı özgürlüğüm elimden. taş oldum bütün renkler yasaklandı bana ama benim canımı yakan tek şey hepsinin bana olmasıydı, belki de bu yüzdendir benim nefretim bana kan kusturan kimsenin acı çekmiyor oluşudur beni sinirlendiren bütün yükü bütün vebali bütün bedeli benim ödüyor oluşumdandır belki bu kadar kötü biri oluşum.
80 notes
·
View notes
Text
“Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?
Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek..
Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?
"Seni seviyorum" sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere havadan sudan söz etmek..
Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?
Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek. Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek..
Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?
Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak..
Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?
Tanıdık birileriyle karşılaşmak tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana... Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek... Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.
Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?
Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak... Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin her mısrasında seni bulmak..
Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?
Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek.. Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde.. Kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime..
Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?
Nerden bileceksin?
Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi... Isırmazdım dilimin ucunu... Özlemezdim seni yanımdayken. Kıskanmazdım.
Korkmazdım yollarda yürümekten. Islanmazdım yağmurlarda... Yıldızlara aya dert yanmaz, böyle her şarkıda sarhoş olmazdım. Korkmazdım seni kaybetmekten. Ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize... ve her kulaçta hakırırdım seni...
Ama sen benimle hiç olmadın ki..
Ya aklın başka yerlerdeydi ya yüreğin... ”


•Can Yücel
25 notes
·
View notes
Text
NOW - Haftalık Yayın Akışı (30 Eylül - 6 Ekim) (Özel)
NOW TV‘nin haftalık yayın akışını (30 Eylül – 6 Ekim 2024) haberimizde bulabilirsiniz. NOW TV’de bu haftanın gelişmeleri şu şekilde: Bu hafta yeni olarak yeni sezonu ile “Kızıl Goncalar” 30 Eylül 2024 Pazartesi ekranlara geri dönüyor. NOW Haber Genel Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk moderatörlüğünde gazeteciler Murat Yetkin, Çiğdem Toker, Nevşin Mengü ve Deniz Zeyrek’in sürekli konuk oldukları…
#Çağla ile Yeni Bir Gün#Çalar Saat#Çiğdem Toker#Deniz Zeyrek#Ezgi Gözeger ile Çalar Saat Hafta Sonu#Fatih Ürek ile Gelin Görümce#Hudutsuz Sevda#İlker Karagöz ile Çalar Saat#Kadir Ezidi ile En Hamarat Benim#Kirli Sepeti#Kızıl Goncalar#Kötü Kan#Leyla: Hayat... Aşk... Adalet#Murat Yetkin#Nevşin Mengü#NOW#NOW 1 Ekim 2024 Yayın Akışı#NOW 2 Ekim 2024 Yayın Akışı#NOW 3 Ekim 2024 Yayın Akışı#NOW 30 Eylül 2024 Yayın Akışı#NOW 4 Ekim 2024 Yayın Akışı#NOW 5 Ekim 2024 Yayın Akışı#NOW 6 Ekim 2024 Yayın Akışı#NOW Çarşamba Yayın Akışı#NOW Cuma Yayın Akışı#NOW Cumartesi Yayın Akışı#NOW D-Smart kaçıncı kanal?#NOW Digiturk kaçıncı kanal?#NOW Eylül 2024 Yayın Akışı#NOW Frekansları
0 notes
Text
yırtarak geçiyor kalbimizden hayatı da törpüleyen zaman
şuramızda bir şey var acıya benzer umuda benzer böyle günlerde hayat hem acıya, hem acıya benzer gün ölümle başlatıyor hayatı her şafak taze bir ölünün üstünde doğuyor her sabah ölümü anlatıyor gazeteler sol köşede ölümü kutsallaştıran bir fotoğraf yeni bir cinayetin röntgenini çıkartıyor gövdeme beynim sabırla keskin iğdişliyor haber bültenlerini, yorumları, sahte ölüm ilanlarını bizim ilanlarımız çoktan verilmiştir gelirse de bilinir nerden ve nasıl böyle ölümün yücedir adı ha kanağacı canım, ha gelincik tarlası çünki ölümün kanıdır besleyen bir başka baharın tohumlarını şuramızda bir şey var bizi onduran şey acıya saran umudu kuşatan
kalbim: kalbim mi desem var kalbim: yaşayan ben hayatla ölümle cinayetle gazetelerde, radyolarda, eski üniversitelilerde eski prof hocalarla. o yaşayan ben: geç mi kaldık/kabul edemem ah benim sevgili annem oğlun da elbet yurtseverden bir gün bırakırda sizi yüzüstü yüzüstü değil: elbette bizüstü bırakır da: kötü sarmaşıkları, yaban güllerini bırakır da: sekizyüzlük hırtları, şunları, bunları giriverir senin sıcacık kucağına yani hem sana karşı, hem senin için giriverir o yanılmaz tarihçinin yaprağına ölüm mü dedim annem ölüm senin gibi güzel annelerin senin gibi güzel çocuklar feda etmiş o tarih atlasında bir kırmızı gül olur ancak koksun diye çocukların bahçesi
şuramızda, tam şuramızda kanserli bir virüs gibi kanımıza karışsa da bizi yaşatan günler perişan
işte bir bir kırıyorlar dalıylan yeryüzünün olgunlaşan meyvelerini çünki biliyorlar vakit dar oysa dalları kırılmayan ölür mü sonsuz ağaç hayatı pekiştiren kökümüz var dünyayı emeğe kazandırmak için hayata ve ölüme sonsuz bir anlam veren kanağacına sözümüz mü var
biz şimdi gidiyoruz gibi ya dostlar bir gün döneriz elbet acısız, adsız
ölümsuyu sürünün sürünün ölüm suyu bir ölü bir dirinin kanıdır besler hayatsuyu
şuramızda, tam şuramızda tarihe nasıl anlatsam
ey anneleri korkutan bizi yaşatan kan
günler perişan
32 notes
·
View notes
Text
İyiyim ben, bir şeyim yok 😢
Kimsenin anlamayacağı o yaram dışında😟
Öyle toplanmayın başıma, sızı bu nasılsa diner. Bi' gidin aslınız kirden görünmüyor! Tabii ya doğru, hep beni düşünerek hareket etmişsiniz. Üzerime titremişsiniz senelerce.
Olur mu, aksine hiç incitmek istememişsiniz.
Lan bi' gidin, yalanlarınız boyunuzu aşmış sizin!
Hak etmiyorsunuz kötü kelamları bile; Ananız avrat da olur size, menfaatiniz işlerse.
Yeter ki cukka dolsun, neyinize alın teri Ulan bi gidin, s.ktirin gidin.
Öyle çok sevmişim ki yeminlerinize aldanmayı!
Ne deseniz kanıyorum! Olduğu gibi kan, önüm ardım😢


142 notes
·
View notes
Text
Heaven Official's Blessing▪︎
238. BÖLÜM - Kan, çiçeği arzuluyor - Yüzü Olmayan Beyaz'a karşı amansız savaş - 3
Guoshi Hua Cheng’e doğru bağırdı, “GENÇ ADAM, RAKİBİNİ HAFİFE ALMA! Artık onun formuyla başa çıkmak yüzü olmayan beyazdan bile daha zor. Ayrıca daha önce daha iyi bir silahın avantajına sahiptin ama artık değil!”
Tabii ki, Jun Wu’un üstündeki tüm yaralar tek bir süpürmede ortadan kayboldu, baştan aşağı yenilendi. Guoshi’ye baktı ve güldü, “Başkalarına önümde benimle nasıl yüzleşeceklerini öğretmek mi? Seni öldürmeyeceğim ama gittikçe daha cesur oluyorsun.”
Bu gülümseme bir uyarı tonuyla süslenmişti. Guoshi konuşmayı kesti ve geriye ona baktı.
Xie Lian, “Sen endişelenme, San Lang asla rakiplerini hafife almaz.” Dedi.
Bu konuda fazlasıyla açıktı. Hua Cheng'in yüzü korkusuz ve küstah olsa bile elleri asla rahatlamazdı.
Jun Wu kılıca baktı ve yavaşça konuştu, “Zhu Xin, uzun zamandır görüşmedik.”
Fang Xin –ya da şu an Zhu Xin olarak seslenilmeliydi, elinde derin, sessiz bir inilti yayıyordu.
Xie Lian her zaman Fang Xin'in çok yaşlı olduğunu, bu yüzden kullanımının kolay olmadığını, kim bilir belki de bir gün öleceğini düşünmüştü, ancak bir zamanlar ustasının elindeyken aurasının ve gücünün kendi elinde olduğundan tamamen farklı olduğunu hiç düşünmemişti!
Zhu Xin ve E-Ming her çarpıştığında, tüm Cennete uzanan Köprü sanki her an yıkılıp lavların içine düşecekmiş gibi sallanıyordu. Daha öncesiyle karşılaştırıldığında, Jun Wu'nun gücü, kuvveti ve hızı belirgin bir şekilde daha fazlaydı. Hua Cheng hâlâ onun hızına ayak uydururken, kaşları hafifçe çatıldı ve ifadesi daha da keskinleşti. Dövüşü uzaktan izleyen birkaç kişi de şaşkın ve endişeliydi.
Çünkü Jun Wu'nun saldırılarının her biri doğrudan Hua Cheng’in sağ gözünü hedef alıyordu!
Hua Cheng iki kez engelledi ama ikisi de endişe verici derecede yakındı ve kısa süre sonra Jun Wu'nun aynı saldırıyı tekrar tekrar kullandığını fark etti, sanki sağ gözün Hua Cheng'in zayıf noktası olduğunu belirlemişti ve yine ona saldıracaktı. Her hamlesinde, doğal olarak Hua Cheng tüm gücüyle savundu ve tekrar tekrar savunma yaptı. Ama bu gelişmeyle, hiçbir şey başarılamayacak bir çekişmeye girmiş olmazlar mıydı?
Sanki E-Ming'in gözü tehlikeyi hissetmiş ve öfkelenmişti. Siyah yeşim benzeri bıçak tekrar çarpıcı bir şekilde geldi ve orada keskin biri vardı, KLANK! Hua Cheng savuşturmak için kılıcını kaldırmamıştı ama Jun Wu kılıcını geri çekmişti.
Tamamen beyazlara bürünmüş Xie Lian, Hua Cheng'in önünü kapatmıştı.
Daha önce, Zhu Xin'in ürpertici bıçağını savurmak için geri tepme kuvvetini kullanmıştı!
Xie Lian her şeye rağmen yerinde duramadı ve dövüşe katıldı. Kılıcı çıplak elle yakalama sanatında yetenekliydi ama yine de böylesine kötü niyetli bir kılıçla ilk kez karşılaşıyordu. Sadece hafif bir fiskeyle kolunun yarısı, özellikle de avuç içi neredeyse uyuştu; hisleri ancak birkaç adım geri çekilip silkelendikten sonra geri geldi. Arkasından Hua Cheng konuştu, “Gege?”
“Hadi bunu beraber halledelim!” dedi Xie Lian.
İkili sırt sırta vererek savaşma iradelerini karşı tarafa yöneltti. Bunu gören Jun Wu’nun gülümsemesi daha da büyüdü, “Ah?”
XieLian sessizce "Sen üst tarafı al, ben de alt tarafı!" dedi.
Sözleri biter bitmez ikisi ayrıldı, biri yukarı diğeri aşağı, Jun Wu'ya doğru savruldular. Xie Lian, Jun Wu'nun saldırı tarzını oldukça iyi biliyordu ve bir sonraki saldırısının nasıl olacağını az çok tahmin edebiliyordu, bu yüzden ağzından kaçırdı, "Tuzak!"
Hua Cheng onu takip etti ve pala geri döndü. Jun Wu'nun neredeyse numaraya kanacağından emin olan Xie Lian, "Patlat!" diye talimat verdi.
Hua Cheng yine onu takip etti ve bu kez kılıcı kullanmadı, ruhani güçlerini köpürtmek için çıplak elini kullandı ve patlattı. Jun Wu'nun omzu vuruldu, aşağıya doğru meyletti, eğer onun aşağılık hızı olmasaydı, o iki hamle muhtemelen onu ölümcül bir şekilde vuracaktı. Onlar savaşırken, Xie Lian aniden dikkat kesildi; Hua Cheng onların zamanının yüce kralıydı, becerileri göz önüne alındığında, neden Xie Lian'ın tavsiyelerine ihtiyacı olsun ki? Ne büyük bir suç, eski alışkanlığı ortaya çıktı ve hemen özür diledi, “Özür dilerim! Beni dinlemek zorunda değilsin!”
Hua Cheng ancak sadece mutlulukla gülümsedi, “Gege'nin bana söylediği her şey en iyi karardır, o halde neden dinlemeyecekmişim?”
Aniden köprü çöktü ve Hua Cheng düşmek üzereymiş gibi aniden dengesini kaybetti. Xie Lian köprünün direklerine adım attı ve RuoYe’yi saldı, Hua Cheng’i sararak geri çekti. Saniyesinde ensesinde bir ürperme hissetti –Jun Wu sırtına yaklaşmış elini omzuna koymuştu, “XianLe, iyi yetenekler.”
Çok yakındı, Xie Lian tüylerinin diken diken olduğunu hissetti. Hua Cheng haykırdı, “Gege!”
Sol elini fırlattı ve E-Ming havada uçarak geldi. Xie Lian inanılmaz hızla hareket ederek başını eğdi ve E-Ming, arkasındaki Jun Wu'ya doğru uçup giderken kafasına hafifçe dokundu. Ancak o zaman Jun Wu omzundaki elini çekti ve Xie Lian bu şansı kullanarak Hua Cheng'in tarafına geri sıçradı. E-Ming bumerang gibi Hua Cheng’in eline geri döndü. İkisi beraber mükemmel bir uyum içindeydiler, diğer taraftaki üçü yalnızca burada ve orada şimşek gibi beliren gölgeler gördüler. o kadar hızlıydı ki, hayal bile edilemezdi ve insanın boğulmasına neden olurdu. O sırada Jun Wu'nun kahkahası sanki onları cesaretlendiriyormuş gibi lav mağarasının her yerinde yankılandı, “İyi, çok iyi! Devam edin!”
Mu Qing köprünün çöktüğü yerden kuvvetli bir şekilde kaçtı ve bu sırada konuşurken korkuyordu, “Guoshi, o… kafayı mı yedi? Gülüyor??”
“Demiştim!” dedi Guoshi, “O sinirliden de beter, mutlu! Bu sadece başlangıç!”
Diğer tarafta Zhu Xin’i ele geçiren Jun Wu kanatlanmış bir kaplan gibiydi. Xie Lian, Hua Cheng’in sağ gözüne acımasızca saldırmak için sürekli kılıcı kullandığını gördü ve hem dehşet hem de paniklemiş hissetti. RuoYe’yi saldı ve Zhu Xin’in kabzasına dolandı. Ancak beklenmedik şekilde Jun Wu onu tuttuğu gibi kendine çekti, Xie Lian ona doğru uçmaya başladı.
Xie Lian ilk başta şaşırmıştı ama çok geçmeden sakinleşti. Zaten ilk başta kılıcı kapmaya gidiyordu bu yüzden korkmaya gerek yoktu, zihni durumu değiştirecek yüzlerce olası hareketi göz açıp kapayıncaya kadar gözünün önünde oynatıyordu. Ancak beklenmedik şekilde yarı yolda, başka bir el onu yakaladı ve geri çekti. Xie Lian yere indi ve arkasına baktı, Hua Cheng’in kalbini delip geçen siyah yeşimden bir kılıca karşı önünde kalkan olduğunu gördü.
Bunu görünce Xie Lian, neredeyse boğularak ölüyordu, “SAN LANG?!”
Hua Cheng'in yüzü biraz karanlıktı. Jun Wu hala Xie Lian’ın kendini Zhu Xin bıçağına geçirmesini bekliyordu ama bunun engellendiğini görünce kılıcı çekti ve geri çekildi, oldukça hayal kırıklığına uğramış görünüyordu. Xie Lian Hua Cheng’in hayalet olduğunu tamamıyla unutmuştu, yani göğsüne dev bir delik açılsa bile yine de etrafta enerjik şekilde zıplayabilirdi. Yine de hala endişeliydi ve Hua Cheng’in göğsündeki kanamayan yarayı kapattı, “San Lang, ne… ne yapıyordun, böyle aniden?!...”
Hua Cheng “Sanki bir kez daha önümde bıçaklanmana izin verirmişim gibi!” diye cevapladı.
Bazı nedenlerden dolayı ses tonu biraz aşırıydı ve Xie Lian şaşırdı ama Jun Wu’nun nazik sesi duyuldu, “Neden sızlanıyorsun, Xian Le? Acıyı hissedecek değil ya. O, ölmüş bir adamdan başka bir şey değil.”
“…” ve o bunu Xie Lian’a hatırlatmaya cüret etti.
Xie Lian kalbi öfkeyle alev alev yanarken ona bakmak için başını salladı, “Ve bunların hepsi senin suçun değil mi?”
Ancak Jun Wu yalnızca kıkırdadı, “Bunlar benim suçum mu?”
Bu ters soruyu duyunca Xie Lian birdenbire şaşkına döndü.
Jun Wu konuyu değiştirdi, “Belki de. Ama, XianLe, Ölümlüler aleminde o kadar uzun süre kaldın ki, ne yaptığını unuttun mu? XianLe düştükten sonra ne yaptığını hala hatırlıyor musun?”
“…”
Jun Wu’nun yüzünde derinden anlamlı bir gülümseme belirdi ve yavaşça şöyle dedi, “Hala hatırlıyor musun, Wu Ming adlı hayaleti?”
Xie Lian'ın yüzü birdenbire tüm renklerini kaybetti ve ağzından kaçırdı, “KONUŞMA!”
Guoshi işlerin ters gittiğini hissetti ve bağırdı, “Ekselansları, o ne diyor? XianLe düştükten sonra ne yaptınız?”
Xie Lian tuhaf bir dehşet duygusu hissetti ve Hua Cheng'e baktı, daha sonra Jun Wu’ya. Daha önce öfke olan şey şimdi belirsizliğe dönüştü. Hua Cheng onu anında yakaladı ve alçak bir sesle onu sakinleştirdi, “Sorun yok, ekselansları, korkma.”
Feng Xin de seslendi, “Aynen, dik dur!”
Diğer taraftan Mu Qing daha uyanıktı, “Ne demek istedi? Hayalet mi? Ne hayaleti?”
Ama Xie Lian nasıl dik durabilirdi?
O günler hayatının en dağınık günleriydi ve en çok pişmanlık duyduğu eylemi gerçekleştirmişti. Ne zaman o solgun, hilal gözlü gülümseyen maske aklına gelse, gözüne uyku girmez ve bir daha kimsenin onu görmemesi için çaresizce top gibi kıvrılırdı.
Hua Cheng zaferin tadını çıkaran bir Xie Lian görmüştü, bir savaşı kaybettikten sonra yenilmiş bir Xie Lian görmüştü, aptal, ahmak bir Xie Lian görmüştü, yoksul ve dilenci bir Xie Lian görmüştü. Bunların hepsi bir hiçti.
Ancak, muhtemelen pis çamurda yuvarlanan bir Xie Lian, bağırıp çağıran ve küfreden bir Xie Lian, kin ve nefret dolu bir Xie Lian, intikam için YongAn Krallığı'nı yok etmeye kararlı bir Xie Lian, ikinci kez İnsan Yüzü Hastalığı yaratacak kadar ileri giden bir Xie Lian görmemişti!
Hayatının o dönemi geriye dönüp bakılamayacak kadar tiksindiriciydi. Eğer bu geçmişte kaldıysa, eğer yüzü olmayan beyaz bunu uzatmak istiyorsa, o zaman her neyse. Xie Lian, Hua Cheng'in Xie Lian'ın hayatında böyle bir dönemden geçtiğini öğrendiğinde nasıl bir yüz ifadesi göstereceğini hiç öğrenmek istemiyordu.
Çünkü Hua Cheng'in düşündüğü kadar iyi biri değildi. Pislikten arınmış, aziz ve saf biri değildi. Hua Cheng gerçeği öğrendikten sonra sadece bir parça inançsızlık gösterse bile, Xie Lian muhtemelen kendisiyle asla yaşayamayacak ve bir daha asla Hua Cheng'i görmeye yüzü olmayacaktı!
Bunu düşündüğü anda, Xie Lian'ın yüzü kontrolsüzce solgunlaştı, alnından soğuk terler aktı ve elleri titredi. Nasıl tepki verdiğini gören Hua Cheng elini daha sıkı tuttu ve ciddi bir güvenle, "Ekselansları, Korkma. Unutma, sonsuz ihtişamın tadını çıkaran da sensin, gözden düşen de. Önemli olan 'sen'sin, senin durumun değil. Geçmişte ne olursa olsun, seni asla terk etmeyeceğim. Bana her şeyi anlatabilirsin."
Son olarak nazikçe ekledi: "Bunu bana kendin söyledin."
Xie Lian hafifçe kendini toparladı ama Jun Wu bir kahkaha attı ve yavaşça, "'Geçmişte ne olursa olsun, seni asla terk etmeyeceğim' En sadık inananlarım, en iyi arkadaşlarım da bir keresinde bana bunu söylemişlerdi." dedi.
Guoshi'nin yüzü değişti ve Jun Wu da ona bir bakış attı, "Ama sonunda, gördüğün gibi. Hiç kimse gerçekten söz verdiği gibi yapamadı.”
Görünüşe göre Guoshi daha fazla ona bakmaya dayanamadı ve kafasını başka yöne çevirdi. Hua Cheng yalvardı, “İnan bana, ekselansları. İnanmayacak mısın?”
Xie Lian'in ona inanmayacağından değildi.
Sorun şu ki denemeye cesaret edemedi.
Sonunda Xie Lian zorlukla yutkundu ve kendini gülmeye zorladı, ardından gülmemesi gerektiğini hissetti ve başını öne eğdi, sesi titriyordu, “… San Lang, neden… ben üzgünüm, ben, ben…”
Hua Cheng bir an ona baktı, sonra başladı, “Ben aslında…”
Bitirmeden önce, yoğun bir öldürme niyeti dalgası hamle yaptı ve ikisi birbirinden sıçradı. Duyular bir şekilde Xie Lian'a döndü ve bazı renkler de onun yüzüne döndü, “Onun nesi var? Neden o daha da fazla…”
Daha hızlı? Daha güçlü?
Önceki yüzü olmayan beyaz formuna göre şimdi Jun Wu'nun hızı ve gücü iki katına çıkmıştı ve hâlâ artıyordu; her saldırıda bu korkunç artışı çok açık bir şekilde hissedebiliyorlardı!
Mu Qing başka bir şeyi daha fark etti ve bağırdı, “Ekselansları! DİKKAT ET TAKTİKLERİNİ DEĞİŞTİRDİ! ARTIK ÇİÇEĞİ ARAYAN KIZIL YAĞMUR’A SALDIRMIYOR… ARTIK YALNIZCA SANA SALDIRIYOR!”
Doğal olarak Xie Lian da bunu fark etti. Elinde yalnızca RuoYe vardı ve RuoYe Fang Xin’i görse küçülür, kafa kafaya saldıramazdı. Neyse ki E-Ming, Jun Wu’un ona karşı kullandığı her hareketi kusursuz bir şekilde engellemişti.
---
ben kitap biteceği için üzülüyorum ama :(
---
#tian guan ci fu#xie lian#feng xin#jun wu#jian lan#hualian#ling wen#hua cheng#heavenlyblessing#heaven official's blessing#pei su#peiming#ming yi#xuan zhen#mu qing#nan yang#wu ming#bai wuxiang#ban yue#shi wudu#shi qingxuan#hexuan
25 notes
·
View notes
Text
10 Yıl Sonra Sevgiye kan bağı gerekmez 💙

Ve dindar olmakla iyi insan olunmuyor.. iyi her zaman iyidir inancı ne olursa olsun. Kötü her zaman kötüdür..
42 notes
·
View notes