Tumgik
#köpeğin çığlıkları..
dususbitti · 2 years
Text
bugün araba köpeğe çarptı ve şoför arabadan inip arabasında hasar var mı diye kontrol edip çekip gitti..
4 notes · View notes
sozlerinressami · 3 months
Text
Karanlığın Ahengi
Gitarının telleri her titreştiğinde adeta ruhu da ahenkle titriyordu. Her akoru hayatın zorlukları ve geçim sıkıntıları ile yüklüydü.
Gözlerindeki bakışlardan belli olan yorgunluğu notalarına da yansıyor, gitarından çıkan her ses onun yaşamındaki derin acıları anlatıyordu. Metroda ünlü bir müzisyen olmasına rağmen çok kazandığı söylenmezdi. Sahip olmak için birkaç yıllık birikimini feda ettiği gitarı, duygularını dışarı vurmanın tek yolu haline gelmişti.
Onun her zamanki yerinde olduğunu gören insanlar işini gücünü bırakıp tamamen ona odaklanıyordu, sevilen bir müzisyendi. Kafasına geçirdiği kapşonu ve taktığı maskesiyle kendisini gizlemek istediği anlaşılıyordu. Karanlığın Ahengi olarak bilinirdi; o, hayatın derin acıları arasında kendi içinde bulduğu ahenkle tanınıyordu. Onun her notasında geçmişin bir parçasını, geleceğin umudunu ve şu anın hüznünü hissedebiliyordunuz. Onunla tanışmamız tamamiyle tesadüftü. Tanışmam mı demeliydim? Doğru ya onun benim varlığımdan bile haberi yoktu.
Tumblr media
Yere düşen her su damlası gözümde felaketi çağrıştırıyordu. Sanki sol gözümdeki doğum lekesi giderek büyüyordu ve görüş açımı daraltıyordu. Yerde kıvranan köpeğin acı dolu çığlıklarıyla birlikte köprünün üstünde intihara teşebbüs eden bir kadın vardı. Köpeğin çaresiz çığlıkları yankılanırken kadının umutsuzluğu köprünün üzerinde gerilmişti. Ona yardım etmeye çalışan insanların uzaklaşmasını istediğini acı dolu çığlıklarıyla belli ediyordu. Başıma giren ağrıyla gözümdeki leke, şahit olduğu birden fazla felaketle haddinden fazla büyümeye başladığını hissettiriyordu. İki acı dolu manzara arasında kendi yaşamımın anlamını sorgulamaktan kaçamıyordum, tek çıkış yolu buydu sanki. Kadının acı dolu çığlıklarını işittikçe doğum lekem bana uyguladığı acıyı arttırıyordu. Bu dayanılmaz acıya daha fazla katlanamazdım. Vicdanımı susturmaya çalışarak, oradan koşarak uzaklaşmıştım. Bir yandan ellerimle gözüme baskı uygulayarak hissettiğim acıyı azaltmaya çalışırken, felaketin ortasında doğum lekeme yenik düşüp kaçıp gittiğim için aciz hissediyordum. Şimdiye kadar hiç bu kadar canımı acıtmamıştı, kadının ve köpeğin hissettiği tüm acıları gözümde yaşamış gibiydim. Cani lekemin uyguladığı acının yavaş yavaş yok olmaya başladığını hissederken üstümün sırılsıklam olduğunu fark etmiştim, sıkıntılı bir iç çekişin ardından metroya yönelmiştim. Metroya inen merdivenlere attığım her adımda daha da net işittiğim o güzel ses, doğum lekemin heyecan içinde hareket etmesine neden olmuştu. Ben ise doğum lekemi bu kadar çok heyecanlandıran o sesi merak etmiş kaynağını öğrenmek için adımlarımı hızlandırmıştım.
Tumblr media
Yorgunluktan titreyen bacaklarımı umursamadan kalabalığın arasından hızla geçmeye çalışıyor, attığım her adımla kulaklarımda keyifle dans eden notaları daha da yakından duymaya başlıyordum.
Kalabalığı tamamen arkamda bırakmış, melodileri kalbime dokunan o müzisyene gözlerimi sabitlemiştim. Yavaş yavaş etrafımdaki sesleri bastıran müziğin ritmine kapılıyordum. O melodiler sadece bana çalınıyormuş gibi hissediyordum. Hem bedenen hem de ruhen ona kilitlenmiştim sanki. Dakikalarca kıpırdamadan olduğum yerde ruhumu iyileştiren o müzisyeni dinledim.
Onun odağı melodilerdeyken, benim odağım ise melodilerin sahibindeydi, yani onda. Gözlerim yüzündeki her detayı keşfetmek istiyordu. Kızıl kahküllerinin altındaki karanlık gözleri, ruhumu aydınlatmaya yetmişti. Kızıl saçları, ruhumu ateşe verirken gözlerindeki karanlık ise söndürmeye yetiyordu.
Gözlerim yerdeki gitarının kılıfına kaymıştı. İçindeki birkaç bozuk parayı görmemle endişeyle etrafta dolanmaya başladım.
Bu para karnını doyurmaya yetmezdi ki. Ellerimi ceketimin ceplerine attım ve yokladım. İçinden çıkan tek kağıt parayı ellerim arasına aldım. Ya ben karnımı doyuracaktım ya da o.
25.10.2023 —Sözlerin Ressamı
Tumblr media
14 notes · View notes
hetesiya · 25 days
Text
Tumblr media
BÖYLE Mİ OLUR ERMENİLERİ MÜSLÜMANLAŞTIRMAK?
.
Sara, o zamanlar Şanlıurfa Viranşehir’e bağlı bir Ermeni köyünde yaşayan 15 yaşlarında bir çocuktu. Eyüp Ağa, yöre ağzıyla “Ayıp Ağa” ise bölgenin ileri gelenlerindendi. Hamidiye Alayları, o dönem kuruluyordu ve bu ağalara Ermenilerin köylerini talan etmeleri, onları yerlerinden etmeleri söyleniyordu.
Sara’nın köyü o dönemde basıldı, basanlar arasında Ayıp Ağa da vardı. Erkekler toplanıp götürüldü. Aradan yaklaşık bir ay geçtikten sonra Sara bir gün derede çamaşır yıkarken bedensiz bir kol parçası gördü. Saatinden onun amcasının kolu olduğunu tahmin etti. Kolu kapan köpeğin peşinden gidip hâlâ bölgede “Ermeni mağarası” diye anılan mağaraya vardı. Ve orada köyün erkeklerinin köpekler tarafından parçalanmış cesetleriyle karşılaştı.
.
15 ÇOCUĞU ÖLDÜ
.
Sağ kalanlar, köyü terk etmeye karar verdi. Ama Ayıp Ağa onları da yakaladı, depo gibi bir yerde günlerce aç susuz tuttu. Sonra o depodakilerin arasında herkesin çok güzel olduğu konusunda hemfikir olduğu Sara’yı gördü, ona “âşık oldu.” İki karısı olan Ayıp Ağa Sara’ya “Benimle evleneceksin” dedi. Sara kabul etmedi. Ayıp Ağa “Anneni öldürürüm” dedi ve öldürdü. Sara kabul etmedi. Ayıp Ağa “Babanı öldürürüm” dedi öldürdü. Sara yine kabul etmedi. Sonra Ayıp Ağa “Kardeşini öldürürüm” deyip kardeşi Sara’nın eteğine sarılınca, Sara “kabul etti; ama iki şartla. “Birincisi kardeşim ölmeyecek ikincisi adıma dokunmayacaksın, onu bana babam verdi.” Ve ismi, ömrü boyunca Sara’nın başına bela oldu.
.
Ayıp Ağa Sara’nın isteklerine “Tamam” demişti; ama Sara’nın erkek kardeşi bir yıl sonra şaibeli bir şekilde öldü. Ve Ayıp Ağa, ismini değiştirmeyen, haç taşıdığı söylenen, Müslüman olduğuna inanılmayan Sara’ya korkunç eziyetler yapmaya başladı. Onlarca Ermeni’yi öldürdüğü hançeriyle Sara’nın bedenine haçlar çizdi. Onunla beraber olmaya rıza göstermeyen Sara’ya her cinsel ilişkide tecavüze ediyordu. Tanıkların anlatımına göre bu tecavüz sırasında Sara’nın çığlıkları bahçeden duyuluyordu, bir sesi yerde bir sesi gökte bağırıyordu. Sonuçta Sara’nın 15 çocuğu oldu. Ve tüm çocukları aynı şekilde ağzından köpükler çıkararak öldü. Söylenen o ki, bu çocukları ya Sara ya da kuması zehirleyerek öldürdü.
.
NAMAZDAN SONRA ÖLDÜ
.
Ayıp Ağa’nın diğer karılarından olan erkek çocukları da öldü. Ve Sara, Ayıp Ağa öldüğünde bütün malını mülkünü satıp fakirlere dağıttı. Sara’nın ölümü de trajik şekilde oldu. Bir türbeye gidildiğinde onun hiçbir zaman Müslüman olduğuna inanmamış olan akrabaları “Müslüman’san sen de namaz kıl” diye baskı yaptılar. Sara “Tamam kılacağım” diyerek içeri girdi sonra yüzü sapsarı olarak çıktı. Beyin kanaması geçiriyordu. Hastaneye götürüldü; ama kurtarılmadı.
.
“Hikâyedeki kötüler benim ailem”
.
Yukarıdaki hikâyeyi akademisyen Nevin Yıldız Tahincioğlu, Müslümanlaştırılmış Ermeniler Konferansı’nın ikinci gününde anlattı. Tahincioğlu, dört tanıkla yaptığı sözlü tarih çalışması sonucunda ortaya çıkarmıştı bu hikâyeyi. Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Salonu’nda tüm salonun tüyleri diken diken olarak dinlediği konuşması bittikten sonra şunu ekledi: “Bu hikâyenin kötüleri benim ailem.” Tahincioğlu bu araştırmada kendi aile tarihini kazımıştı Ayıp Ağa da anlatıcılar da akrabalarıydı. Ve sonra bu durumla ilgili olarak şunları söyledi: “Mağdurun çıkıp ‘ben mağdurum’ demesi doğru değil. Failler ‘Ben failim’ dediğinde geçmişin tamiri gerçekleşecek.”
.
Ailesinin katili eşi oldu
TUĞBA TEKEREK
04.11.2013
Taraf
0 notes
egeanlsezer · 3 years
Text
Güneşte
Çünkü saatler dardır, her şeyi almaz
Güneşte çözülür ve kayarlar bir yana.
Mısırlar güçlükle büyürken yağmursuzluk
Kaygılandırır dilsiz bahçıvanı.
Sessiz kuşlar, bir keçi, ağır iğde ağaçları.
Bir araba geçti incelmiş yoldan
El salladı biri, belki tanıdık,
Belki değil, süreksizliğin eşanlamı.
Ve denizin yorgun çağındaydı çocuklar
Çığlıkları titretir balkondaki sarmaşığı,
Çünkü dardır saatler, sığmaz biraraya
Dalgınlık, deniz ve sardunya.
Rüzgâr alıp götürdü balıkçı teknelerini
Uzaktaki kılıçlara, ki bilemeyiz
Hangi derinlikte dölleyerek denizi
Gidiyorlar öyle ağırbaşlı, doğuya.
Ve ocaktan çorbanın kokusu geldi demin
Burun deliğine kedinin ve köpeğin.
Güneşte her şey çözülür gider bir yana.
Rafta kitaplar, mavi bir şişe ve gül
Donmuş kalmışlar tek başlarına.
Duvarda bir resim, resimde kalabalık
Köy alanı, çocuklar, çember ve zaman.
Breughel nasıl da toplamış bunca
Ortaklığı ve uyumu biraraya,
Çünkü saatler dardır, sığdırılmaz.
M.Cevdet ANDAY
1 note · View note
siyahiisst · 4 years
Text
Az önce canlı kanlı şahit olduğum bir olayı paylaşmak istedim. İnsan bile diyemiceğim bir kadın bir köpeğe şiddet uyguladı. Elinde kalın bir sopayla köşeye sıkıştırdığı köpeğe sayamayacağım kadar sert darbelerle vurdu. Sonra köpek başka bir köşeye sıkıştı ve tekrar vurmaya başladı. Daha sonra köpek o kadar eziyetten dolayı yerinden kalkamadı o vicdansız ölürse ölsün diyerek evine gitti. Eli hiç titremeden vicdanı hiç rahatsız olmadan o köpeğin bağırışlarını umursamadan. Böyle insanların yaşamaya hakkı olduğunu düşünmüyorum. Ağzı dili olmayan kendisine karşılık veremeyen canlara öyle işkence etmeleri insanlığa sığacak birşey değil. O hayvanın acı dolu çığlıkları benim kulaklarımdan silinmiyor. Allah aynısını o insanlara yaşatsın çünkü bu basit bir suç değil...
5 notes · View notes
dogtrainingblogs · 2 years
Text
"Kendi Adasında" Aç Kalmış Köpek Bir Kayıktaki Adamı Gördü, Tek Umudu Olduğunu "Biliyordu"
“Kendi Adasında” Aç Kalmış Köpek Bir Kayıktaki Adamı Gördü, Tek Umudu Olduğunu “Biliyordu”
Fernando’yla tanışın. Küçük bir adada kayak yaparken Fernando, Fernando’ya rastladı. Etrafında yürek burkan çığlıklar duydu. Sonra o kadar zayıf ve çaresiz bir köpek gördü ki, çığlıkları ruhunu deldi. Hemen harekete geçmezse köpeğin daha fazla yaşayamayacağını biliyordu. Köpeği kurtarmak için onu teknesine bindirmeye karar verdi. Kanosunu karaya çıkardığı anda, köpek gözlerinde zevkle ona doğru…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
tuzcularisin · 3 years
Text
Şeytanın Kaos Senfonisi
64 kilometre uzunmuş muktedirin tankları Şeytanın kaos senfonisi yükselmekte her silah sesinde, Nihayetsiz çığlıkları sirenlerin, Acımasız bir zamandı, çoğu genç öldü Avrupa’nın en derin metrosu demişti rehber Kiev metrosu içinEn kuytu, en karanlık köşelerde insanlar büzüşmüş, korkuylaSarılıyor ipek sarı saçlı kız köpeğine, gönlü kırık tüm dualarınBabası, ıssız, soğuk sokaklarda, eli tetikte…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
muhalifses · 4 years
Photo
Tumblr media
Gölden füze gibi fırlayan timsah yavru köpeği kaptı. Yaşlı adam düşünmeden suya atladı. Köpeğin çığlıkları ormanda yankılandı
0 notes
fakirogrenci · 8 years
Text
New Post has been published on Dini Hikaye
New Post has been published on http://www.dinihikaye.com/cocuk-katili/
Çocuk Katili
İsrailoğulları’ndan bir adam vardı. Adamın çocuğu olmuyordu. Bu hususta başvurmadığı doktor, denemediği ilâç kalmamıştı. Bütün çarelerin fayda etmediğini görünce, günün birinde artık çocuk sahibi olabilmekten ümidini kesti. Kesin ümitsizliğinin içine yerleştirdiği ruh çöküntüsü adamı, çocuklu ailelere ve bilhassa çocuklara karşı kindar bir düşman haline getirmişti. Bu yüzden sokakta yalnız rastladığı çocukları oyuncak ve hediyeler vererek kandırıyor; evine götürüyor ve öldürdükten sonra zemin katında açtığı derin bir kuyuya gömüyordu. Karısı durumu biliyor ve kocasının bu canavarca huyuna engel olmaya çalışıyordu. Fakat ruhu nefretle dolup taşan adam ne Allah’ın, ne vicdanın ve ne de karısının onu bu yırtıcılıktan alıkoymak isteyen sözlerini dinlemiyordu.
Bir gün karısı adama kesin bir ifade ile yalvararak şöyle dedi: “efendi ne olur, şu korkunç canavarlığına bir son ver. Yoksa Allah başımıza öyle bir belâ verecek ki, hem bu dünyamız hem de öbür dünyamız mahvolacak.” Kalbi iyice nasır bağlayarak azgın bir canavar haline gelen adam, karısının bu sözlerine kulak asmayarak şu cevabı verdi; “Ne kadar zamandan beri şu kadar sayıda çocuk öldürdüm. Hani başıma hiçbir belâ, hiçbir musibet geldi mi?”
Kadın her şeye rağmen belki yola gelir diye gözü dönmüş kocasına dedi ki; “Dediğin doğrudur. Uzun zamandan beri devam eden cinayetlerinin henüz belâsını bulmadın. Fakat iyi bilmelisin ki, Allah’ın sabrı geniştir, gözü dönmüş günahkârlara üstün esirgeyiciliği ile mühlet ve müsaade verir. Kulum aklını başına toplayarak eğri yolu bırakacağı ve Allah’a yöneleceği günü bekler. Yaptığı günahları bir bir yazmasına rağmen cezasını hemen vermez. Fakat günah deryasına iyice dalarak doğru yola dönmesinden iyice ümit kestiği zaman, günahkâr kula yaptıklarının cezasını toptan verir. O zaman başına felâket üstüne felâket yağan inatçı günahkâr, kurtarıcı hiçbir kapıya başvurmadan felâketin uçurumuna yuvarlanır.”
Çocuk kasabına, kadının bu sözleri tesir etmedi. Diğer nasihatler gibi bunları da duymamazlıktan geldi. O sadece katil ruhunda çöreklenmiş koyu kininin bir anlık tatminini düşünüyordu. Bunun dışındaki herşey ona göre boş sözden ve asılsız masaldan başka bir şey değildi. Bir gün sinsi bakışlarla avını kollayan bir kurt gibi sokaklarda dolaşırken, tenha bir köşede oynayan iki çocuk görmüştü. Çocuklar analarının yeni giydirdiği süslü ve boncuklu elbiseler içinde neşe saçarak ve kaygısız kahkahalar atarak öteye beriye koşuyorlardı. Katil canavar, yalancı bir güler yüzlülükle çocuklara sokularak daha önceden hazırladığı oyuncak ve eğlenceliklerle yavruları kandırarak evine götürür.
O ana kadar yüzünden sahtekâr gülüşünü esirgemeyen canavarın birden rengi dondu; gözleri karardı ve kudurgan bir canavar edasına büründü. Hikâyenin bundan sonraki kısmı tahmin edebileceğiniz gibidir. Zavallı yavruları da koyunlar gibi boğazlayarak diğer kurbanların yanına gömdü.
Akşam olunca çifte yavrunun ana-babaları çocuklarını aramaya çıktılar. Bir türlü çocuklarını bulamayınca o çevrede oturan ve aynı zamanda Allah dostu bir gönül eri olarak şöhret kazanan büyük bir din âlimine başvurdular. Büyük âlim ana-babaya sordu; “Çocuklarınız en çok ne ile oynar, oyalanırlardı.” Kayıp yavruların ana-babası “Evimizde küçük bir köpek yavrusu var. Çocukların her ikisi de en çok o hayvancağızla oynayıp eğlenirlerdi. ” Allah dostu gönül eri, ana-babaya “çabuk bana o köpek yavrusunu getirin” dedi. Ana-baba yavrularına kavuşabilmenin ümidi ile derhal köpek yavrusunu âlime getirdiler. Âlim köpeği eline alıp yatırdı, ellerini açarak varlıkların yüce sahibine epey bir müddet dua ettikten sonra gözü yaşlı ana-babaya dönerek “şimdi siz bu köpeğin arkasından ayrılmayın. O hangi kapıya doğrularsa siz de peşinde olun daldığı eve girin. Bir şey olursa bana haber verin hemen geleceğim.”
Ana-baba, yola koyulan köpek yavrusunun peşine koyuldular. Hayvan öteyi beriyi koklayarak epey bir müddet dolaştıktan sonra bir evin kapısından içeri daldı. Ev, yırtıcı çocuk canavarının eviydi. Hayvancağız evin köşe bucaklarını koklaya koklaya zemin kata indi… Katil canavarın kimsenin bulamayacağını sanarak yıllardan beri emin bir ceset deposu haline getirdiği kuyunun başına varınca birden durdu ve yeri eşelemeye başladı. Etraftan toplanan meraklılarla birlikte çocukları kaybolan ana-baba, hayvancağızın eşindiği yeri kazınca sapık canavarın, ölü ceset deposu ile karşılaştılar.
Mini mini yavruları da en yeni kurbanlar olarak, eski ve yeni diğer cesetlerin üzerine atmıştı. Ana-babanın, taşları bile inleten çığlıkları arasında halk durumu şehrin emniyet kuvvetlerine bildirdi ve sapık canavarın derhal idamına karar verildi. Canavar kocası ile birlikte kendi namusu, şerefi ve hayatı da yıkılan kadın idam edilirken karşısına geçerek ona şu sözleri söyledi:
“Sana her zaman cana kıyma, Allah’ın verdiği canı almaya kalkışan kul, varlıkların sahibine ortak çıkan, hatta ona küstahça meydan okuyan asi bir canavardır ve mutlaka bir gün yaptıklarının cezasını görür diyordum. Sen sözlerimi duymak bile istemiyordun; her geçen gün cinayetlerine bir yenisini ekliyordun. Yaptıkların yanında kalacak, kıydığın sayısız canların hesabı senden hiçbir zaman sorulmayacak sanıyordun. Şimdi artık belânı buldun; kendin uçuruma yuvarlandığın gibi benim de hayatımı mahvettin. Allah’ın lâneti üzerine olsun…”
Allah (c.c.) cümlemizi, cana kıymaktan ve böyle bir cinayet işlemek zorunda bırakılmaktan korusun, âmin!
0 notes
emraheskin · 8 years
Text
RT @saruhanoguzhan: İnsanı gerçek insan yapan duygu vicdandır. Yavru köpeğin kurtulması ve sevinç çığlıkları... https://t.co/Uj9QlhtOV3
İnsanı gerçek insan yapan duygu vicdandır. Yavru köpeğin kurtulması ve sevinç çığlıkları... http://pic.twitter.com/Uj9QlhtOV3
— Oğuzhan Saruhan (@saruhanoguzhan) February 15, 2017
from Twitter https://twitter.com/EskinEmrah February 15, 2017 at 04:25PM via Emrah Eşkin http://twitter.com/EskinEmrah/status/831872028588310529
0 notes
gece-alone-blog · 8 years
Text
Güneşte Çünkü saatler dardır, her şeyi almaz  Güneşte çözülür ve kayarlar bir yana.  Mısırlar güçlükle büyürken yağmursuzluk  Kaygılandırır dilsiz bahçıvanı.  Sessiz kuşlar, bir keçi, ağır iğde ağaçları.  Bir araba geçti incelmiş yoldan  El salladı biri, belki tanıdık,  Belki değil, süreksizliğin eşanlamı.  Ve denizin yorgun çağındaydı çocuklar  Çığlıkları titretir balkondaki sarmaşığı,  Çünkü dardır saatler, sığmaz biraraya  Dalgınlık, deniz ve sardunya.  Rüzgâr alıp götürdü balıkçı teknelerini  Uzaktaki kılıçlara, ki bilemeyiz  Hangi derinlikte dölleyerek denizi  Gidiyorlar öyle ağırbaşlı, doğuya.  Ve ocaktan çorbanın kokusu geldi demin  Burun deliğine kedinin ve köpeğin.  Rafta kitaplar, mavi bir şişe ve gül  Donmuş kalmışlar tek başlarına.  Duvarda bir resim, resimde kalabalık  Köy alanı, çocuklar, çember ve zaman.  Breughel nasıl da toplamış bunca  Ortaklığı ve uyumu biraraya,  Çünkü saatler dardır, sığdırılmaz.  Güneşte her şey çözülür gider bir yana. Melih Cevdet Anday
0 notes
dogtrainingblogs · 2 years
Text
'Kendi Adasında' Açlıktan Ölen Köpek Bir Kayıktaki Adamı Gördü, Tek Umudunun O Olduğunu 'Biliyordu'
‘Kendi Adasında’ Açlıktan Ölen Köpek Bir Kayıktaki Adamı Gördü, Tek Umudunun O Olduğunu ‘Biliyordu’
Fernando’yla tanışın. Fernando kayak yaparken küçük bir adaya rastladı. Çevresinde yürek parçalayan çığlıkların yankılandığını duydu. Sonra o kadar zayıf ve çaresiz bir köpek gördü ki, çığlıkları ruhunu deldi. Hemen harekete geçmezse, köpeğin hayatta kalamayacağını biliyordu. Fernando, onu teknesine alarak köpeği kurtarmaya karar verdi. Kanosunu kıyıya çıkarırken köpek gözlerinde sevinçle ona…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes