#islam davası
Explore tagged Tumblr posts
derdiderun · 1 year ago
Text
Biz asla teslim olmayız. Ya kazanırız ya ölürüz...
95 notes · View notes
yakazakalb · 4 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Kurtlar sofrasının cengaveri...
Şehadete layık olanların, hayatını Ömerler ve Hamzalar vari yaşayanlar olduğunu biliyoruz.
Rahat koltuklarında mücahidlik kasanların, ellerinde kardeşlerinin kanları olanların, hakikati savunmak yerine, yeni dünya düzeninin ekmeğine yağ sürenlerin, adaleti ve hakkaniyeti hesaplarına gelmediği için rafa kaldıranların rüyalarında dahi göremeyecekleri bi paye...
Hoş. derdi davası olanın rüyasını süsler şehadet... Allah namına İslam sancağını taşımaya azmadenlerin hayallerini süsler...
Âsım b. Sabit (ra) misali kâfire boyun eğmektense güle oynaya şehadete yürüyenler bilir bu savdayı....
Rabbim! şehitler hatrına, şehadetleri hatrına bir muştu gönder ümmeti Muhammed'e ... Bir yol aç evlatlarımıza, neslimize... Güzel insanların açtığı yolları genişleterek Miraç ve hicretlerimizi çoğaltarak yürümemizi nasib et...
Yakîn iman ihsan et... Rızan doğrultusunda hedefini şaşmayacak ilerlemeler, kavlî ve fiili cihadlar nasib et... Zalimleri kahru perişan, planlarını alt üst et. . .
.
Amin...amin amin...
Şehadetin kabul olsun güzel insan 😢
91 notes · View notes
acizzblog · 27 days ago
Text
İnna lillahi ve inna ileyhi raciun..
Ey kâfirler zannetmeyin kii milyonlarca mazlumu şehit etsek İslam bitecek! Bilin kii ayak bastığınız toprak dahii İslam'a aittir.
İniim iniiim inleyeceksiniz, pişmanım kelimenizin zerre değeri olmayacak, sığındığınız o ahırdan yuvalarınız olmayacak. Elinize alıp güvendiğiniz silahlarınız olmayacak. Vallahii kazanan biz olacağız, vallahi kazanan şehitler olacaktır.
Elini vücudunu kestiğiniz o adamın her zerresine kurban olun. Ne sanıyorsunuz? Vurduk öldü gitti mi? Birini vursanız, bini geleceeek! Kökünüzü kazıyacağız. İslam bayrağı kıyamete kadar dalgalanacaktır. İslam davası kıyamete kadar sürecektir! KAZANAN İSLAM OLACAKTIR.
LA İLAHE İLLALLAH ☝🏻
13 notes · View notes
nevzatboyraz44 · 1 year ago
Text
Katar'ı yöneten El-Sani ailesine dedelerinin vasiyeti;
- Osmanlı ile bir olmayacak iseniz bile, asla silah çekmeyin!
- Ayrılırsanız da, asla irtibatı kesmeyin!
- Unutmayın ey evlatlarım!
- En iyi ve en cömert Haçlı'dan, en garip ve en fakir Osmanlı daha evladır.
Ne mutlu "Müslümanım" diyene,
Ne mutlu davası Filistin olanlara..
İçinde "İslam" hassasiyeti olmayan milliyetçiliğin içi boştur!
Şehid #MuhsinYazıcıoğlu 🌹
#RahmetullahiAleyh 🤲
Sağda solda "ben türk'üm, benim filistin diye bir davam yoktur." diye hep bir ağızdan tag açan, siyonist tasmalı çakallara itibar etmeyin!
وصية جدهم لعائلة آل ثاني التي تحكم قطر؛
- حتى لو كنت لن تتحد مع العثمانيين، فلا تسحب سلاحًا أبدًا!
- حتى لو انفصلتم، لا تقطعوا الاتصال أبدًا!
- لا تنسوا يا أطفالي!
-أغرب وأفقر عثماني خير من أفضل وأكرم صليبي.
ما أسعد من يقول أنا مسلم
فكم يسعد من قضيته فلسطين..
القومية من دون حساسية "إسلامية" فارغة!
الشهيد #محسن يازيجي أوغلو 🌹
#رحمة_الله_عليه 🤲
الناس من اليسار واليمين يقولون: "أنا تركي، وليس لدي قضية فلسطينية". لا تثقوا بأبناء آوى المقيدين من الصهاينة الذين يهتفون بصوت واحد:
Their grandfather's will to the Al-Thani family who rules Qatar;
- Even if you are not going to be united with the Ottomans, never draw a gun!
- Even if you break up, never cut off contact!
- Don't forget, my children!
-The strangest and poorest Ottoman is better than the best and most generous Crusader.
How happy is the one who says "I am a Muslim"
How happy are those whose cause is Palestine..
Nationalism without "Islamic" sensitivity is empty!
Martyr #MuhsinYazıcıoğlu 🌹
#RahmetullahiAleyh 🤲
Left and right, people say, "I am Turkish, I do not have a Palestinian cause." Do not trust the Zionist-leashed jackals who chant in unison:
35 notes · View notes
baybaykus · 8 months ago
Text
Tumblr media
👉21 sene ne istediyse aldı ne istediyse babalar gibi sattı üzerine tabanına alkışlattı…
👉Masa başında siyaset mühendisliği yaptı… Oradan vekil satın aldı parti satın aldı olmadı tehdit ile seçimden çekilmelerini sağladı hatta geçersiz oyları bile saydırdı kazandı…
👉Alışmıştı karşısında Bay Kemal olmasına.. Hatta tabanı o kadar iyi programlamıştı ki Bay Kemal terörist dese katil dese alkışlayan inanan bir kitle vardı…
👉Bay Kemal ve diğerleri ise ya anlamak istemediler ya işlerine geldi ya sustular ya çekimser kaldılar…
👉Adam kazandı ama adam doymadı…
👉Kendisi ailesi ve yandaşları 21 sene halkı soyarak müthiş servet edindi ama aynı orantıda halk fakirleşti…
👉Ne zaman şikayet etseler Din iman islam ile tekrar uyuttu dün yapılan seçimlere kadar…
👉Her zaman yazdım halkın bir taşma kırılma noktası vardır diye işte hiç umulmayan bir anda halk tepki oyu kullandı fark o kadar büyük oldu ki çalarak bile kapayamayacağını fark etti.
👉Muhalefet kazanmadı aslında halk kontrolü ele aldı birleşti sözde 6 lı masanın yapması gereken görevi yaptı ve Erdoğan’a artık yeter dedi…
👉Bu gün Erdoğan çok daha zayıf güne haftaya başladı…
👉Üç defa İmamoğlu yenilgisi büyükşehirler hatta kendi ikâmetgahının bulunduğu Üsküdar bile elinden kayıp gitti…
👉Belediyeler yandaşları besliyorlardı artık o kapı kapandı…
👉21 sene sonunda halk daha fakir ve bütün devlet kurumları tarikatların eline geçmiş durumda…
👉Halk fakirlikten bıkmış… Halk kendini yönetenlerin lüks saray yaşantısından bıkmış artık yeter diyor…
👉Bu seçimden zafer ile çıksaydı Anayasa değişikliği ile ömür boyu Sarayda kalma planı vardı artık işi çok zor…
👉Kanal İstanbul için parsel parsel sattığı Katar’a söz verdiği araziler ellerinde patladı…
👉Hatta damat bey bile arazi almıştı…o kadar aç gözlü bir canavara dönüştüler…
👉Şimdi bu çöküşü dizginlemesi gerekiyor…
👉Ama babalar gibi 21 sene yemenin bir bedeli var… Kasa boş halk fakir ve artık uyanıp tepki gösteriyorlar…
👉Her zaman bana darbe yapılıyor diye ağlıyordu işte bir duası kabul oldu…
👉Halk ona darbe yaptı…
👉Şimdi tekrar masaya dönüp planlarını gözden geçirmek zorunda…
👉Ortağı MHP bitmiş Bahçeli ölmüş işe yarıyor diye gömmüyorlar…
👉Bay Kemal artık yok…
👉Halk Adam kazandı diyerek adama seçim hediye eden küçük partilerden ve liderlerinden bıkmış uyanmış artık oy vermiyor…
👉Erdoğan yaşlı zayıf ve hızlı kan kaybetmeye başladı…Egosu yara aldı…
👉Ve en büyük kabusu İmamoğlu’na İstanbul’da üçüncü defa yenilip İmamoğlu’nu otomatik Cumhurbaşkanı adayı yaptı…
👉Şimdi İmamoğlu davası var sırada… İsterse hapse koysun yasak getirsin kendi çok iyi biliyor ki halk İmamoğlu’nun arkasında…
👉Ve kendi için sonun başlangıcı çoktan başladı…
#cokusdonemi
Who Dan alıntı
7 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 10 months ago
Text
O kadar İslâm Ülkesi var iken Güney Afrika Uluslararası soykırım davası yaptı,yazıklar olsun,bre zalimler...!
Tumblr media
❗️O Parmağın Amerika'ya Avrupa'ya Yahudi'ye verdiği Korku 57 İslam ülkesi veremiyor❗️
57 İslâm ülkesi var, teşkilatları var, orduları var, petrol kuyuları var, savaş uçakları, ihaları, sihaları var...
Ama bunların hepsini toplasanız EBU UBEYDE kadar hükümleri yok, tesirleri yok, cesaretleri yok.❗️
10 notes · View notes
naftalin2027 · 2 months ago
Text
Herkes İçin Siyer(7.Bölüm)
✓Ön yargı insanın ocağını batırır karşısında ki peygamber dahi olsa
✓ALLAH Firavun'un sarayindan Musa yi çıkaracak
✓Erkam b.ebil Erkam 18 yaşına girmiş ve aynı zamanda yeni evlenmiş bir gençtir.
✓Efendimiz Kabe'nin bahçesinde oturmuş insanlar beni heryerde engelliyor ne yapacm diye düşünürken Erkam b.ebil Erkam gelir efendimizle konuşur iman eder.
✓Evim evindir bende senin hizmetçinim evimi istediğin gibi kullanabilirsin der ve orda başlar mektep
✓İnsanlar uykuda iken dava adamı ayakta ise kazanır. Mekkeliler öğle kaylule uykusunda iken iman edenler Erkam b.ebil Erkamin evine giderler.
✓Bizim bal ayımız risalet dawasına hizmettir.
✓Dar'ul İslam ın Erkam b.ebil Erkamin evinde olmasının sebepleri
*Mesafe kabeye çok yakın
*Ev toplu şekilde ibadet etmek için büyük ve geniş
*Efendimize en çok hakaret eden mahzunoğullarina ait Erkam bin ebil Erkam in evinde olacağını kimse tahmin edemez
*Mekkeliler böyle bir dava için gençlerin kullanılacağını düşünmedi
✓Ben gençlerle teyit edildim.
✓Risalet davası bugün yetim sancağın boynu bükük
✓Gizli davet yok özel davet var ilk önce seçilmiş insanlar seçim nasıl ahlak olarak en iyi olanlar.
✓Dar'ul İslam ın Süreci
*Özel davet gizli teşkilatlanma
*Açık davet gizli teşkilatlanma
*Açık davet açık teşkilatlanma (hz.omer Müslüman oluyor).
✓Semanın (Vahyin) dili kadının lehinedir.Peygamber efendimiz hayatta iken biz ona kadınlar la ilgili soru sormaya korkardık.cunku mutlaka bişey olurdu vahiy gelir ayetler inerdi
✓Zühd dünyaya küsmek değil nimetler elinde varken dünyaya meyletmemektir.
✓Bilal bizim efendimiz dır.Başka bir efendimiz{Ebubekir} onu azad etmiştir.
✓Dar'ul İslam ın eğitim metodu
*Sağlam akide(tevhid iman)
*Aklı kavram olarak geliştirme (İslam ölürken dirilten bir dindir).
*Ruhları inşaa etme(zulüm gördüğünüzde terketmeyin mevki sahibi olursanız kibirlenmeyin)
✓Dar'ul İslâm da bildiklerimizin muallimiyiz bilmediklerimizin talebesiyiz
✓Uykularimiz sünnet üzere olmadığı için uyanık gezemiyoruz.
✓Hz.aişe (ranh) tarihten cogyrafyadan her alandan soruyorlar Hz Aişe her sorunun cevabını verince şaşırıyorlar bunları nerden biliyorsun diye soruyor kardeşinin oğlu:
"Benim muallimim Hz.Muhammed(sav) idi " cevabını veriyor
✓Dar'ul İslam'ın azığı iman Kur'an gözyaşı dır.
✓Wahiy katibi sıfatını alıyor Erkam b.ebil Erkam.
✓Hicretten sonra peygamber efendimiz e arsa hediye ediyorlar efendimiz Erkam nerde bunu ona hediye edeceğim diyerek ona olan vefa borcunu ödüyor.
✓Erkam b.ebil Erkam ölüm döşeğinde iken bana sad bin ebi vakkasi çağırın beni o yıkasin buyuruyor.Sad b.evi vakkas(ranh)onu gözyaşları içinde yıkayıp defnediyor.
Herkesiçinsiyer
Muhammed Emin Yıldırım
5 notes · View notes
arkeolog · 1 year ago
Text
Bir ilginç olay da Osmanlı'dan not düşeyim. Bilindiği üzere 1402 Ankara Savaşı'nda Yıldırım Bayezid Timur'a esir düştü. O sırada Timur birlikleri Bursa'ya geldi ve esir olan Karamanoğu II.Mehmed’i de serbest bıraktı. Karamanoğlu II. Mehmed, Fetret Devri’ndeki karışıklıktan istifade 1413’de Bursa'yı kuşattı ancak Hacı İvaz Paşa’nın'nın savunmasını yıkamadı ve Bursa'dan çekilmek zorunda kaldı. Geri çekilirken de II. Bayezid'in kemiklerini külliyesinden çıkartarak yaktırdı… (Bugün Bursa'ya giderseniz Yıldırım Külliyesi'ndeki türbede bulunan sandukayı görürsünüz. Ziyaretçiler önünde durup dua ederler. Ancak içi boştur.) Karamanoğlu II. Mehmed'in bu eylemi babası Alaaddin Ali Bey'in II. Bayezid tarafından idam ettirilmesi ile bağlantılı bir kan davası gibi görünür. Ancak durum farklıdır. Anadolu toplumu islam dinini sonradan kabul etmişse de günümüze dek şamanistik inanç unsurları bir şekilde muhafaza edildi. "Düşmanının kemiklerini yakma" islam öncesi inanışlarda düşmanın öte dünyadaki mevcudiyetini ebediyen yok etme anlamına gelmekteydi.
13 notes · View notes
sillagen · 1 year ago
Text
Taliban peygamber değil sahabe değil. Bir topluluk tamam mı? Bu topluluğa dil uzatılamayacak kadar kutsi olması sadece meselesi davası İslam olmasıdır. İslam olmasına kimse bir şey demiyor.Bu topluluğun yanlışı varsa eğer eleştiri de bulunulabilir. Bu örgütün içindeki mücahitlere kimse bir şey demiyor. Bu meseleye sahip çıktığınız kadar toplumda askerlere de keşke sahip çıksanız keşke ya. Nasıl bu kadar emin ve güvenerek kefil olunabiliyor ben onu çözemiyorum. Benim burayı aklım almıyor
18 notes · View notes
oakinci70tr · 1 year ago
Text
Osmanlı Akıncı Bülent Ergincanlı
-(OAKINCI70TR)-
-(GÖNÜLDOSTLARI)-
👉🌹❤🌹🕋🌹❤🌹🇹🇷🇪🇭🌹❤🌹🕋🌹❤🌹
🇹🇷🇪🇭⭐🌙❤🕋❤🌙🌙🌙❤🕋❤⭐🌙🇪🇭🇹🇷
💡🌍💡👉"(Recep Tayyip Erdoğan)"👈💡🌎💡
🇹🇷🇪🇭⭐🌙🌹🕋🌹🌙🌙🌙🌹🕋🌹⭐🌙🇪🇭🇹🇷
🌹❤🌹🕋🌹❤🌹🇹🇷🇪🇭🌹❤🌹🕋🌹❤🌹👈
Kudüs meselesi bizim için sıradan bir jeopolitik bir sorun değildir.
1. Dünya Savaşı'nda gözyaşları ile terk etmek zorunda kaldığımız bu şehirde hala Osmanlı'nın direniş izleri vardır. Kudüs bizden bir şehirdir.
Binlerce yıldır olduğu gibi bugün de dünya barışının anahtarı Kudüs'tür. Barış çınarı Kudüs de yıkılırsa bunun altında tüm dünya kalır.
Kudüs davası, yalnızca Filistin'deki bir avuç Müslüman'ın davası değildir. Kudüs, 1,7 milyarlık İslam aleminin onuru, namusu, harim-i ismetidir. Bu dava, hepimizin ortak davası, hepimizin ortak meselesidir. Kudüs bize Hazreti Davud'un, Hazreti Süleyman'ın, Hazreti Zekeriya'nın, Hazreti Yahya'nın hediyesidir. Kudüs, insanlığa Hazreti Meryem'in Hazreti İsa Efendimizin armağanıdır. Kudüs, peygamberler sultanı Hazreti Nebi'nin 'şayet oraya gidemez ve orada namaz kılmazsanız bari oranın kandillerini aydınlatacak yağ gönderin.' diyerek emanet ettiği kutlu beldedir. Bu şehrin her bir taşında, her bir sokağında, yüzyıllardır ayakta duran her bir ibadethanesinde Selahaddin Eyyubi gibi Müslüman idarecilerin emeği, alın teri vardır. Haçlı seferleriyle yakılan bu şehri tekrar ayağa kaldıran, 400 yıl boyunca tüm inanç mensupları için tekrar bir barış yurdu haline getiren ecdadımızdır. Bizim için Kudüs, arzın üstünde bir sancak, görkemli bir çınardır. Yüreğimizin yarısı Mekke, geri kalanı da Medine'dir. Bunların üstünde bir tül gibi Kudüs vardır. Allah Resulü'nün Miraç'a yükseldiği bu kutlu şehri, İstanbul'dan, Kahire'den, Bağdat'tan, Mekke ve Medine'den ayırt etmeden seviyoruz. İşte bunun için biz, 'Kudüs kırmızı çizgimizdir' diyoruz."Kudüs-ü Şerif'in kardeşi İstanbul'dan çıplak elleriyle işgalcilere kök söktüren Filistin'in yiğit evlatlarına, ablukaya, baskıya ve yıkıma rağmen hayata tutunan Gazzeli mazlumlara, 70 senedir vatanlarından kopartılmış olmanın acısıyla gözyaşı döken Filistinli mültecilere, dini, dili, ülkesi ne olursa olsun Filistin davasına sahip çıkan barış erlerine, Kudüs'ün tekrar tüm insanlık için bir darüsselam olması, bir barış ve esenlik yurdu olması için gayret gösteren Kudüs dostlarına, Arakan'dan Somali'ye, Libya'dan Suriye'ye kadar gönül coğrafyamızın dört bir köşesinde barış ve huzura hasret Müslümanlara, mazlumlara, Yemen'de açlığın bir deri bir kemik haline getirdiği masum yavrulara, sizlerin aracılığıyla en kalbi selam muhabbetlerimi gönderiyorum
Kudüs satılık değildir. Kimse 'birşeyler verelim de siz burayı bize bırakın' edepsizliğine de girmesinler."Erdoğan: "Türk Milleti olarak Filistin'e bakışımız, cennetmekan Sultan Abdülhamit Han'ın neyse, bizim de bugün bakışımız odur."
🇹🇷🇪🇭🇹🇷🇪🇭🇹🇷🇪🇭🇹🇷🇪🇭🇹🇷🇪🇭🇹🇷🇪🇭🇹🇷🇪🇭🇹🇷🇪🇭🇹🇷
Osmanlı Akıncı Bülent Ergincanlı Der'ki : Lütfen Dikkat....! Ey Yolcu Dur....! Önce Gönüldostlarını Tanı Ve Öyle Geç....!
Êlhâmdûlîl'Allah Şükürler Olsun Ne Mutlu Müslüman Filistin'liyim Ve Müslümanım Ve Müslüman Türk'üm Diyene....!
🇹🇷🇪🇭🇹🇷🇪🇭🇹🇷🇪🇭🇹🇷🇪🇭🇹🇷🇪🇭🇹🇷🇪🇭🇹🇷🇪🇭🇹🇷🇪🇭🇹🇷
Osmanlı Akıncı Bülent Ergincanlı
-(OAKINCI70TR)-
-(GÖNÜLDOSTLARI)-
Tumblr media
6 notes · View notes
muslumannotdefteri · 1 year ago
Text
Müslüman Gençler İçin Uğruna Mücadele Etmeye Değer 10 Madde:
1-Önce Müslüman fert: Ahlak ve Maneviyat, Nefis terbiyesi ve Allah'ına kul olmayan davasına er olamaz bilinci için mücadele etmeye değer.
2-Müslüman aile: LGBT'ye, İstanbul sözleşmesine, Feminizme, Ahlaksız dizi ve filmlere, boşanmayı ve aldatmayı teşvik eden yanlış aile politikalarına karşı mücadele etmeye değer.
3-Müslüman toplum: Tevhid, Hak, adalet, merhamet ve yardımlaşmaya dayalı, ırkçılığın veya fosilleşmiş beşeri ideolojilerin değil, İslam kardeşliğinin hakim olduğu bir toplum için mücadele etmeye değer.
4-Müslümanca bir düzen: Rüşvete, torpile, akraba kayırmacılığına, iltimasa, haksızlığa ve adaletsizliğe karşı mücadele etmeye değer.
5-Müslümanca bir ekonomi: Faizsiz bir ekonomik sistem için, adil bir ekonomik sistem için, hakça paylaşımın olduğu ekonomik bir sistem için mücadele etmeye değer.
6-Müslüman ümmet: İslam Birliği, İslam Birleşmiş Milletleri, İslam Barış Gücü, İslam Kültür İşbirliği Teşkilatı ve Yeni bir dünya hedefleri için mücadele etmeye değer.
7-Kudüs ve Filistin davası: Kudüs'ün doğu ve batı olarak ayrılmasına ya da Filistin'in iki devlet olarak tanınmasına ve Siyonist İsrail'le dostluğa karşı mücadele etmeye değer.
8-Emperyalizme karşı mücadele: Amerikancılığa, Avrupa Birlikçiliğe, NATO'culuğa, Reel politikçiliğe, Batıcılığa, dünyevileşmeye karşı mücadele etmeye değer.
9-Bu milletin dinine, kitabına, mescidine, başörtüsüne, toprağına, değerlerine düşmanlık edenlere, din düşmanlarına ve de din istismarcılarına karşı mücadele etmeye değer.
10- Siyonist Hedefler: Transhümanizm, Metaverse, aşılar, çipler, dinsiz, ırksız, cinsiyetsiz, tanrısız bir toplum ve Siyonizm'in Yeni Dünya Düzenine karşı Mücadele etmeye değer.
| İşte bu hedefler uğrunda mücadele etmeye, yazmaya, konuşmaya, tartışmaya değer.
Bu hedeflerin olmadığı yerde ise parmağını bile kıpırdatmaya değmez... a.kıransal
2 notes · View notes
derdiderun · 1 year ago
Text
Tumblr media Tumblr media
Davanız ne kadar değerli ise sizde o kadar değerlisiniz. Davanız için ne kadar fedakarlık yapabiliyorsanız siz o kadar davanıza sadıksınız.
Gazzeli, Filistinli kardeşlerimize bakıyorum da hepsi tam tevekkül, tam teslimiyet içinde İslam davası uğruna, Mescid-i Aksa uğruna her şeylerini kaybetmeye canları da dahil hazırlar.
-Eşi ve tüm çocukları ölen bir babaya bakıyorsunuz "Filistin'e davamıza feda olsun" dediğini görüyoruz.
-Çoçuklarını, eşini kaybeden bir Anneye bakıyorsunuz, "Canımız Mescid-i Aksa'ya feda olsun" dediğini görüyoruz.
-Evini, her şeyini kaybeden birisinin, mal mülk gelir gider, "İslâm davası uğruna, Mescid-i Aksa uğruna, Allahın yoluna feda olsun" dediğini görüyoruz.
-Mücahitlere bakıyorsunuz hepsi elindeki kısıtlı imkanlara rağmen "Kudüs davası uğruna, Mescid-i Aksa uğruna' şehit olmak için yola çıkmışlar.
Gazze'li, Filistin'li kardeşlerimiz bu imtihanlarını kazanmışlar. Onlar davaları kadar değerli, davaları uğruna fedakarlıkları kadar davalarında sadıklar, sabitler.
Asıl imtihan olanlar bir avuç siyonistin zulmünü izleyen bizleriz, İslâm ülkeleri, İslâm ümmetidir. Asıl haline ağlanması gerekenler bizleriz,
cesaretini yitirmiş, cihad ruhunu yitirmiş, dünyalık zevklerinden, konforlu hayatlarından hiç taviz vermeyen, kardeşleri ölürken gündemi maç olan, eğlence olan Kudüs diye bir davası olmayan Müslümanlardır.
102 notes · View notes
yakazakalb · 1 year ago
Text
Rabbim bizi bize unutturma. Bize kardeşlerimizi unutturma. Bize davamızın şuurunda ve mücadelesinde geçireceğimiz izzetli hayatlar nasib et. Daima kıyamda daima cihadda olacağımız, İslam ve ümmet davası ile değer bulup, hayatını bu uğurda tüketenlerden olmamızı nasib eyle. Gaflet ve şekva ile geçen bir hayat değil, azim gayret ve hakkaniyetle dolu bir ömür bahşet.
46 notes · View notes
seslimeram · 3 months ago
Text
Ev - Çukur
Tumblr media
Ucu kendisine dokunduğunda endişesini / düşüncesini bildiren insanların arasındayız. Bir hal, bir biçem olarak yıkımın gündelik kılındığı yerde, göz dağlarının birisi bitmeden açık bir biçimde bir başkası başlarken suskun kalanların, yıkımla beraber kurumsallaştırılan ol uçurumun kenarına itildiğini fark ettiklerinde apayrı çıkarttıkları seslerin ortasındayız. Bir halde, garip bir biçimde zorunluluk / gereklilikler diye geçiştirilen göz ardı etme hallerini yaşamın ortasına demirlerken muktedir, sözün çürütülmesine tanık yazılıyor bu menzil iş bu sahnede sıradan olanlar. İnsanların hayat haklarının eğrelti kılınmasının, zorbalanarak, delik deşik edilmesinin önü böylece alınabilir sanılıyor. Sürekli bir hakaret silsilesi, arasız ve fasılasız bir aşağılama içerisinde durum stabil sayıklamaları arasında hayat iğdiş edilip duruyor.
Kötürüm kılınan hayatın ta kendisi, ekonomik ve sosyal politik olarak kuşatılmaya afaki bir biçimde devam olunan bir meselle dönüştürülüyor. Yıkım normalleştirilirken olağanı yitirmiş bir menzilde her şeyin gayet de nizam içinde kaldığının yalancı sufleleri tekrarla ve tekrarla yinele geliyor. Oysa her şey afaki bir cendereye mahkum. Ne tek satır umuda bir yer var, ne tek bir iyi gün bırakılır. Cebe bir biçimde girmiş olan paranın, onca emeğin karşılığı olarak reva görülenin bir hiçten fazlasını artık satın alamadığı bir zaman diliminde tüm o hikayelerin, atılım ve farazi söylemlerle donatılmış uçuyoruz, kaçıyoruz bakın bu da ve şu da sizlerin kazanımları diye bildirilenlerin bomboş birer laf kalabalığından ötesi olmadığı meydana çıkar. Gel gelelim buna itiraz hakkını kullananlar için tehdit / yıldırı / linç aralıksız işlevsel kılınır. Duraksamayan bir cerahat halinin yalın ve belki de son kertede en korkunç suretiyle bir başka 1984 yaşatılmaya devam olunur. Susun ve elinizdekilerle yaşamda kalmaya, onca daraltma ve kemer sıkmaya ve vergilere boyun eğin buyrulur. Ucu kendilerine dokunmayan birkaç milyon dışında kalanın ortak derdi görünür kılınmaz, gümbürtüde. Her şey riyayla geçiştirilmeye devam olunur. Budur.
Sokakta ses verebilen, yasaklara dair konuşmayı başaran insanların da hallerinin nasıl da birdenbire bir toplumun önünde yem edilmek olduğu Dilruba Y.’nin başına getirilenlerden görünür olacaktır. Instagram adlı sosyal medya platformunun nedenlere bağlı / şartlara doğrudan ilintili olmadan kapatılabilmesinin yolunun bir kez denendiği, tüm suçlamaların yeniden kurum / halka mal edildiği bir zeminde “devletin” bir kere daha eleştirilemez olduğu vurgusuna tutunulur. Sokağa düşmüş olagelen itiraz hakkının, kısıtlı ancak birkaç cümle ile var edilebildiği zeminde bunu yapan insanların haklarının talan edilmesi Dilruba Y örneğindeki gibi seri bir biçimde tutuklanması, jet hızıyla iddianamenin hazırlanması ve yaşatılan korkunç hak gasbından belirgin olur. Tümüyle ve akamete uğramamış bir linç tertibatı güncellenir. İtiraz hakkının, eleştirel bakışın sadece o Siyasal İslam ile ırkçı / faşist takıma mahsus bir hak olarak görüldüğü zeminde şu aşağıdaki birkaç cümle suç için yeterli görülür. Instagram'a getirilen erişim engeliyle ilgili düşünceleri sorulunca verdiği cevapta "21. yüzyılın göbeğinde kalkıp da parlamenter sistemden çıkıp koskoca Türkiye Cumhuriyeti'ni tek adama verirsek o da böyle babasının çiftliği gibi kullanır" dediği için gözaltına alınıp tutuklanır. Fıkra bitti.
Artı Gerçek’ten iliştirelim “İzmir’de bir sokak röportajında kullandığı ifadeler nedeniyle “halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama” ile “cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla tutuklanarak cezaevine gönderilen Dilruba Y. hakkında jet hızıyla iddianame hazırlandığı açıklandı.
Dilruba Y'nin avukatı Hüseyin Yıldız, kamu davası açıldığını ve 3 Eylül'e duruşma günü verildiğini duyurdu. Yıldız, Dilruba Y.'nin tutuklu yargılanacak olmasına tepki göstererek müvekkilinin derhal serbest bırakılması çağrısında bulundu.
Ne Olmuştu?
Dilruba Y., İzmir'de 'Tüylü mikrofon' isimli YouTube kanalının yayınında Instagram'ın erişime engellenmesine sert tepki göstermişti. Söyleşide kullandığı ifadeler nedeniyle gözaltına alınan Dilruba Y., çıkarıldığı mahkemede tutuklanarak Şakran Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na gönderilmişti.
“Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama” ve ”cumhurbaşkanına hakaret” suçlamalarıyla yargılanacak olan Dilruba Y.’nin tutukluluğuna yapılan itiraz da reddedilmişti.
Avukatı Yıldız, cezaevi önünde yaptığı açıklamada, "Haksız ve hukuksuz bir tutuklamayla karşı karşıyayız. Sonuna kadar itirazlarımızı sunacağız. Süreç şu anda bu aşamada ve itiraz sürecini tamamladıktan sonra mahkemenin itirazımız neticesinde vereceği kararı bekleyeceğiz” demişti.”
Nefes almanın imkansız konulduğu bir arafta ilerlemeye devam ediyor ülke. Sessiz, afaki bir biçimde suskun, hemen her durumda devletin işaret ettiği alanların içerisinde derdini de sorunların nedenini de sorgulayamayan bir ülkenin imaline çabalanıyor. Dert birilerinin itiraz haklarını kullanabiliyor olması diğerlerine size yok denilmesi değil sade ve sadece. Koca bir toprak parçası üstünde kağıt üstünde dahi eşitliğin söz konusu edilmiyor olması sorun. Düpedüz yalın bir biçimde sosyal medyayı iktidarın agorası olarak dizayn etmenin evreleri arşınlanıyor peyderpey. Mustafa Bildircin’in geçtiğimiz yıl BirGün Gazetesinde yayınlanan haberi, memleket sathı mahallindeki özgürlük tahayyülünün her nasıl biçimlendirildiğini, aba altından sallanan sopanın halen nasıl da geçerliliğini muhafaza ettiğini bildirir.
“2018 yılında gerçekleştirilen referandum ile geçilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ardından çok sayıda yurttaş, TCK’nin 299 ve 301’inci maddeleri uyarınca soruşturma geçirdi. TCK’de, “Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenen ve “İfade özgürlüğünün önündeki en büyük engel” olarak değerlendirilen 299 ve 301’inci maddeleri, adeta iktidarın muhalifleri cezalandırma aracına dönüştürüldü.
Adalet Bakanlığı’nın yıllık adalet istatistikleri de genç yaşlı çok sayıda yurttaş hakkında TCK’nin 299 ve 301’inci maddeleri uyarınca soruşturma açıldığını ortaya koydu. Ceza mahkemelerinde hemen her yıl binlerce yurttaş, “Cumhurbaşkanına hakaret” gerekçesiyle hakim karşısına çıkarılırken sanık sayısı geçen yıl Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile geçilen yılların en yüksek seviyesinde gerçekleşti.
TCK’de, “devletin egemenlik alametlerine ve organlarının saygınlığına karşı suçları” tanımlayan ancak AKP’li yıllarda, “Muhalefeti cezalandırma aracı” haline dönüştürüldüğü belirtilen 299 ve 301’inci maddeleri kapsamında ceza mahkemelerinde yalnızca 2022 yılında 7 bin 600 dosya açıldı. Dosyalardaki sanık sayısı ise 7 bin 712, “suç” sayısı ise 8 bin71 ile ifade edildi.
Binlerce Mahkûmiyet
Ceza mahkemelerinde geçen yıl TCK 299 ve 301’inci maddeleri kapsamında yargılanan sanıklardan bin 872’si hakkında mahkûmiyet kararı alındı. Toplam 3 bin 135 sanık hakkında ise “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararı verildi. Beraat sayısı ise kayıtlara, 2 bin 226 olarak geçti.
***
Milyonlara Sopa Gösterildi
Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik darboğaza karşı, “Erdoğan sayesinde” sesini yükselten yurttaşlara karşı başlatılan cadı avı da muhalefete yönelik baskının en son örneğini oluşturdu. Kampanyada kullanılan görselleri tasarlayan Mahir Akkoyun da “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamasıyla gözaltına alındı. Akkoyun dün Twitter hesabından açıklama yaptı. Akkoyun, “Benim üzerimden yapılmaya çalışılan şey, bu sömürü düzeninden bıkmış olan milyonlarca insana seçim öncesinde gösterilmiş bir sopaydı… Birlikte mücadele ederek kazanmak zorundayız” dedi.”
Ucu kime / kimlere dokunursa ses edilebilir mefhumunun görünürlüğü en çok olanın karşısında sıkıştırıldığı köşenin korkunçluğu dert değil midir? Tümüyle demokrasiden bahis açılırken sadece bir örnekte olduğu gibi insanların hedefe konulması kesin ve kati hükümlerle var edilir. İfade özgürlüğü konusunda dünyanın sayılı ülkelerinden birisiyiz her konuda ilerliyoruz diye söze başlanırken, demokrasi paketinden, insan hakları mefhum ve kapsamında daraltmanın sonunun getirilmediği bir düzleme evrim gerçekliği söz konusuyken hangi Türkiye’nin tutarlılığı söz konusu edilebilir. Cerahat ucunun keskin ve sınırsız bir halleriyle hayatı kuşatmaya devam ediyor. Yirmi üçüncü yılına doğru iktidar pratiğinin söz hakkından, yaşamsal olan hakların muhafazasından bütün ol müşterekleri yıktığı bir zemine dönüşümü kesintisiz var edilmeye devam olunuyor. Bu hallerin yekununda sadece öteki / diğerleri için değil kendi yanlarında saf tutanları da bir biçimde sınırlamaya namzet, susturmaya hazır, geleceksiz koymaya halen çaba sarf eden bir aklın esiri kalmaya devam ediyor bu ülke. Bir ülkede geriye kalanın tastamam kalıcı ve yıkıcı bir odaktan ötesi olmadığı artık afaki kılınırken geleceğin her nasıl rehin alındığı ortaya çıkıyor. Yarınsız, tasa ve dertlerinde bir başlarına konulan, en ufak eleştirinin dahi söz konusu edilemeyecek olduğu bir zemin ev olabilir mi? Böyle ülke olur mu? Ev çukurun ta kendisi kılınırken...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: Lens20090828POD, 2015 - Matthieu BOUCHERIT via Slash/Paris
Meramda Paylaşılan Haberler
Dilruba Y. Hakkında 'Jet Hızıyla' İddianame: Tutuklu Yargılanacak - Artı Gerçek https://artigercek.com/guncel/dilruba-y-hakkinda-jet-hiziyla-iddianame-tutuklu-yargilanacak-314565h Cumhurbaşkanı’na Hakaret Davası 2022’de Rekor Kırdı - Mustafa BİLDİRCİN - BirGün https://www.birgun.net/haber/cumhurbaskanina-hakaret-davasi-2022de-rekor-kirdi-428199
0 notes
erol25030 · 3 months ago
Video
youtube
Türkeş 'Bizim islam davası diye bir davamız yok'
1 note · View note
baybaykus · 1 month ago
Text
Ortadoğu gazetesi yazarı Yücel Bulut, 1963 yılında, Türkiye'nin ilk Hac ve Umre Organizasyon şirketinin kurucularından Prof. Dr. Mehmet Müftüoğlu’nun Kadir Mısıroğlu ile ortak olduğunu, ancak şirketin başına bıraktığı Kadir Mısıroğlu’nun kasayı boşaltarak Bebek’ten ev aldığını iddia etti.Yücel Bulut, Mısıroğlu ile ilgili şunları yazdı:
“Yıl 1963!
Bugün “dindar gençliğine” rol model olarak sunulan ve kendini “belli ölçüde deliyim” şeklinde tanımlayan Kadir Mısıroğlu'nun henüz bu denli tanınmadığı yıllardır.
Bugün olduğu gibi, o günlerde de Kadir Mısıroğlu çevresine dindar bir profil çizmekte, tertemiz Müslüman profiliyle güven telkin etmektedir. Ticarete heveslidir. Dönemin tanınmış ilahiyatçılarından olan ve Türkiye'nin ilk Hac ve Umre Organizasyon şirketinin kurucularından Prof. Dr. Mehmet Müftüoğlu; ağzı iyi laf yapan bu genç adama güvenir. Kadir Mısıroğlu ve İhsan Toksarı'yla birlikte “ORTAŞARK” isimli Hac ve Umre Organizasyon Şirketi'ni kurarlar. Hacı Bayram Mevkiinde Kıskaç Sok Numara 4'te kurulan bu şirket Güney Matbaasının hemen yanındadır.Mehmet Müftüoğlu çok iyi düzeyde Arapça bilmesi nedeniyle Türkiye'den Hacca giden kafilelerin başında yer alır. Müftüoğlu, Hacılarla birlikte Suudi Arabistan'a giderken; şirketin Türkiye'deki işlerini de Kadir Mısıroğlu ve İhsan Toksarı'ya bırakır…
PARALAR BUHARLAŞTI
1960'ların Türkiye'sinde oldukça uzun süren bir Hac seyahatine çıkan Mehmet Müftüoğlu bu defa geri döndüğünde her şeyin buhar olup gittiğini fark eder.. Dünyası yıkılmıştır. Her şeyini emanet ettiği Kadir Mısıroğlu ve İhsan Toksarı toplanan Hac paralarını adeta buharlaştırmıştır. Bir türlü hesabı tutturamazlar. Rivayet göre İhsan Toksarı hacıların parasıyla bebekte apartman yaptırmış, Kadir Mısıroğlu da paraların bir kısmını buharlaştırmıştır.
Olay Adliyelik olur. Bütün birikimini bir anda kaybeden İlahiyat Profesörü Mehmet Müftüoğlu derhal mahkemeye koşar. Kadir Mısıroğlu ve İhsan Toksarı aleyhine alacak davası açar. Açar ve kazanır da! Ama parasını tahsil etmesi mümkün olmaz. Ahını bırakıp geride, Rahmet-i Rahman'a intikal eder. Çok meraklısına buna ilişkin mahkeme kararını da gönderebiliriz.
CUNTACILARDAN KORKUP YURTDIŞINA GİTTİ
Neyse Kadir Mısıroğlu, sonrasında yayıncılık gibi işlerle uğraşır. Ama asıl işi Atatürk'e ve Cumhuriyeti kuran kadroya küfretmek ve şeriat düzeni istemektir.
Hayatını küfür ve hakaretlerle geçiren ve güya Allah'tan başkasından korkmayan Kadir Mısıroğlu; hakir gördüğü “Allahsız Devrimciler”in ya da kafatasçı ülkücülerin hücrelerde tutulduğu ihtilal günlerinde; cuntacıların hışmından korkmuş ve soluğu yurtdışında almıştır.
BAKMAYIN ŞERİAT DEDİĞİNE
Bütün hayatı boyunca, memlekete Batı tipi bir düzen getirmekle suçladığı Mustafa Kemal'e küfreden ve şeriat düzeni isteyen Kadir Mısıroğlu'nun, hayalindeki gibi şeriatla yönetilen bir İslam Ülkesine kaçtığına kesin gözüyle bakılmıştır. Oysa şeytanın şerrinden Allah'a sığınırım diyen dili bir anda “lal” olmuş, cuntacıların şerrinden kaçıp şeytan dediği Batı'ya sığınıvermiştir. Gençlere şeriatın hikmetlerini, Batı'nın melanetini anlatan Kadir Mısıroğlu soluğu Almanya'da almıştır. Frankfurt'a yerleşen Mısıroğlu, buradan da İngiltere'ye geçmiştir…Bakmayın şeriat istediğine, 7 Eylül 1983 tarih ve 18158 numaralı kararla birlikte Türk Vatandaşlığından çıkarıldığında, bu defa da İNGİLTERE'DEN siyasi iltica talep etmiştir.Sonrası mı?
İngiltere'de geçirdiği günleri sonrasında beş parasız kalmıştır. Mehmet Müftüoğlu'nu hiç hatırladı mı bilinmez ama rotayı yine şeriata değil “kişisel rahatına” kırmıştır. Tekrar Almanya'nın yolunu tutmuş, yurtdışında kaldığı 11 yıl boyunca dilinden düşürmediği “şeriatla yönetilen İslam ülkelerine” bir kez bile uğramamıştır..Almanya'da camileri dolaşıp, kurduğu sucuk fabrikası için Müslümanlardan para toplamıştır. Tabi aklına kim geldiyse söverek... Demokrat Parti'nin kurucusu Celal Bayar'ı,“İnönü'den bile dinsiz ilan ederek…”Çok merak edenler arşivlerden, sucuk fabrikası için para toplayan Kadir Mısıroğlu'nun Celal Bayar'a ithamlarını da okuyabilirler.
MEHMET AKİF’E DE KÜFRETMİŞTİR
1991 yılından sonra Türkiye'ye tekrar dönmüştür. Kaldığı yerden Atatürk'e, İnönü'ye ve Bayar'a; Cumhuriyeti kuranların neredeyse tamamına küfretmeye devam etmiştir.Sadece O kadar mı?
Elbette hayır…Akif'e de küfretmiştir Akif'e…
Yandaşların dilinden düşürmediği Mehmet Akif'e…
Kaldırıp milli şairimize “serserinin teki” deyip geçmiştir…Dedik ya…Müslüman mı, yoksa koca bir şarlatan mı bilemeyiz…Bu adama alkış tutmaya devam edenlere de sadece Tanrıdan akıl ve fikir ihsan etmesini dileyebiliriz…”
1 note · View note