#işaret
Explore tagged Tumblr posts
Text
"Ne zaman haklı olmaya saplantılı bir şekilde takılsan başkalarının bakış açısını kaçırdığın için sana acıdım."
3 notes
·
View notes
Text
Yine umudu sorar bakışların
Etrafı izliyor
Bir neden, bir mana arayarak
Bir çocuğun kayıtsızca gülümsemesi
Dalgınlığına bir virgül gibi
Hava da asılı kalan eski anıların kıyısında bekletiyor
Her şey gelip geçiyor
İzlemeye devam ediyorsun
O işareti görmek için diretiyorsun
#şiirlerim#edebiyat#umut#mana#işaret#şiirler#dalgın#neden#şiir#eski anılar#şiir heryerde#zarif#şair#yazar#günün şiiri#benim kalemimden#jupiterliyazar
23 notes
·
View notes
Text
İşaretler her zaman vardır ve hiç birşey nedensiz değildir. Biraz daha dayan Bu sızlanma boşuna değil 🌸
3 notes
·
View notes
Text
İsveç: "Afganistan'daki Mevcut Durum Çok Az Umut Verici İşaret Gösteriyor"
İsveç h��kümeti, Afganistan’ın mevcut durumunu değerlendirirken “çok az umut verici işaret” olduğunu belirtmiştir. Ülkenin uluslararası ilgi gördüğü dönemlerin geride kaldığı ve artık diğer uluslararası krizlerin öne çıktığı ifade edilmiştir. Bu değerlendirme, özellikle Afganistan’daki kadınlar ve kızlar için durumun vahim olduğunu vurgulamaktadır. İsveç’in 2001-2021 yılları arasındaki Afganistan…
#Afganistan#afganistan&8217;daki#az#çok#Dünya#durum#gösteriyor&8221;#haberler#İşaret#İsveç#mevcut#tÜm#umut#verici
0 notes
Text
İşaretleme
Bir işarete bakıyor her şey. Her durumda düzenin, bu çetrefilli olmayacak kadar alenen o var edilmiş karanlığı ele almış olagelen düzenin var ettiği her açmazdan çıkışı bu işaretin ta kendisi belirliyor. Baş efendi ve tüm bileşenleri hep birlikte yıkımın, kokuşmanın aleni var edildiği bir zeminden cerahati önceleyip bir yarın pratiğini var etmeye çalışıyor. Artık her işaretleme bir cürmü bildiriyor. Her cürüm iktidarın ayakta kalmak için var ettiği tüm eylemlerinin geleceğini. Doğrudan hemen her eylem sıradanın hayatına kastı önceler. Hiç genel geçer değil doğrudan yalın bir dönüşümü o mutlak gücü muhafaza etme gayretinin yekununda işaretleme halleri bir ülkeyi değil bir çukuru bildiriyor. Bir tahakküm veçhesi üstünden bir o yana bir bu yana sallanmaya devam ediyor bu çukur. Bugün belirgin bir hal dahilinde halkın yaşamsal idesinin üstünün çizilip durulduğu bir zemin var ediliyor. Şükret, sebat et, sabret üçlüsünü her durumda kullanışlı addeden bir akılla yaşamın derdest olunmasına devam olunuyor. Tümüyle pejmürdelik bir hal istikamet addediliyor. Biyopolitik bir tahakküm normatif, müşterek insanlık haklarının yıkımının olağan vakayı adiyelik bir mesel kılınmasına devam olunuyor. Cerahatin, cürmün, can yakmaların yeri, menzili o işaretlemelerle birlikte gerçek kılınıyor, ne eksik ne fazla. Bir işaretleme bahsini zincirleme bir yok etme sarmalını yeni ülke nam zindanı şekillendirir muktedir.
Yirmi üçüncü yılındaki bir siyasi çatının var ettiği eşiğin / oluşturduğu yeni ülkenin halini keskin bir yıkıcılık ile var etmesidir mesele. Düzen sahibi olagelen temsilleri, medyasıyla, sokağıyla kuşatan, elini güçlendiren, sırtını pekleştiren, yağmadan payını alanların birlikte hamisi olagelen bir yapının suna geldiği her şey o cürmü bildirir. Bildirmekten ötede aleni bir halde alaya alınan sıradanın hayattaki haklarının toptan çürütülmesi bir işarete bakıyor artık. Topyekun dönüşümü enflasyon yenildi bitti gitti diye vazederken muktedir gündelik gıda enflasyonunda dünyanın sayılı ülkelerinden birisi olduğumuz gerçekliği ötelenmek bir biçimde unutturulmak istenir. Bir ay boyunca emeğin karşılığı olaraktan ele geçen tüm paranın asgari bir yaşamın gereksinimi olagelen karın tokluğuna dahi yetmediği bir zemin gerçekliği böyle örtbas olunabilir mi? Yoksullaştırmanın günbegün var edilebildiği bir yer bir zeminde varsılların vergi borçlarının aralıksız silindiği, ihale kovalayan beşli çete gibi kümelere imtiyazların arttırılarak var edildiği yerde günbegün sıradanın hayatına yepyeni kuşatmalar, vergi dayatmaları var edilir. Ol yüzde birin, siyaset sahnesini var eden kemik kılınan parti sempatizanı pardon yağmadan kısa süreli pay kapanlarının birlikteliğinde hepi topu yüzde beşi geçmeyen bir cenah için bütün memleketin çanına ot tıkanır. İcraat ile çıkagelen tahakküm, sonuna kadar bir cendereye rehinelik gerçekten gerçek kılnırken o seçilmiş / doymaz, doyurulamaz kitlenin heybesi her gün biraz daha doldurulur.
Sendikalaştıkları için işten çıkarılan Polonez Gıda işçilerinin fabrika önündeki direnişlerine polis saldırdı. Direnişin 57. gününde polis şiddeti altında bir işçinin iki kaburgası kırıldı ve ameliyata alındı, diğerinin kolu ve bacağı kırıldı. 7 işçi daha hastaneye kaldırıldı.
Polonez Gıda işçilerinin fabrika önündeki direnişlerinin 57. gününde polis işçilere saldırdı. İhtilaf sürerken işverenin, sendikalaştıkları için işten çıkardığı işçiler yerine kaçak işçi çalıştırma girişimine engel olmak isteyen direnişçiler polisin gaz ve coplu saldırısına uğradı. Saldırıda işçilerden yaralanan ve baygınlık geçirenler oldu.
Yaralılar ve ameliyata alınanlar
Sendika.org'un haberine göre, direnen işçilerden birinin iki kaburgası kırıldı ve acil ameliyata alındı. Bir başka işçinin kolu ve bacağı kırıldı. 7 işçi daha hastaneye kaldırıldı. Polis, işçilere kalkanlarla saldırıya geçerken, görüntü alınmasını engellemek için de zora başvurdu.
Saldırıya bizzat katılan emniyet müdürü
Çatalca İlçe Emniyet Müdürü Ali Osman Turhan’ın polis güçlerine önce “saldırın�� emrini verdiği daha sonra da işçi olduklarını sandığı, üzerlerinde kırmızı yelek olan sivil kişilere saldırarak itip kaktığı, çevresindeki üniformalıların "o polis" uyarısı üzerine saldırdığı kişiyi bırakıp geri döndüğü görüntülendi.
Tek Gıda-İş örgütlenme uzmanı Yunus Durdu, fabrikaya kaçak olarak sokulmak istenen işçilerin sağlık ve hijyen belgelerinin bulunmadığını, bunun yalnızca çalışma hukukunun değil halk sağlığının da ihlali olduğunu söyledi.
Ne Olmuştu?
İstanbul Çatalca’daki Polonez gıda fabrikasında Tek Gıda-İş Sendikası’nda örgütlenen toplam 146 işçiden 13’ü 19 Temmuz’da işten çıkarılmış, ardından diğer 133 işçi de ertesi sabah işe geldiklerinde "kod 46" gerekçe gösterilerek işten çıkarıldıklarını öğrenmişti.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ise raporunda işçilerin sendikal baskı nedeniyle iş akdinin sonlandırıldığı ve toplu işten çıkarmanın Türkiye İş Kurumu'na bildirilmeden gerçekleştirildiği belirterek Polonez’e toplamı 2 milyon TL’yi aşan para ceza kesmiş daha sonra bakanlıkça işten çıkarılma gerekçesi "kod 4" olarak değiştirilmişti.
SGK Kod 4
SGK Çıkış Kodu 4 ile “Belirsiz süreli -yani herhangi bir süre ile sınırlanmamış- iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı sebep bildirilmeden feshi“ tanımlanmıştır. Belirsiz süreli iş sözleşmesi işveren tarafından feshediliyor ve haklı bir neden bildirilmiyorsa bu kod seçilecektir. Bu SGK işten çıkış kodunda işçi ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanmaktadır.
Pazartesi günü de “Polonez fabrikasının önünde gerçekleştirilen grevin 59'uncu gününde polis, işçilerin karşısına kalkanlarla dikildi. Bunun üzerine işçiler de polislerin karşısında oturma eylemi yaptı.
İşçilerden biri polislere, "Biz sizleri bunun için mi büyüttük? Siz bize bu muameleyi yapabilmeniz için mi Türkiye vatandaşı olduk, Türkiye Cumhuriyeti'nde oy kullandık? Nerede bizim devletimiz?" diyerek tepki gösterdi.
Bir süre sonra polisler, kalkanlarla işçileri araya alarak müdahale etti.
Müdahale sonrası Tek-Gıda-İş İl Sekreteri Furkan Seyhan'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda kişinin ters kelepçeyle gözaltına alındığı kaydedildi.
Sendikadan Çağrı
Polis müdahalesi sonrası Tek-Gıda-İş'ten yapılan açıklamada, "Polonez’e sendika girene kadar mücadelemiz sürecektir. Tüm demokratik kitle örgütlerini, emek dostlarını Polonez işçilerle dayanışmaya ve destek olmaya davet ediyoruz" denildi.
Yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"İstanbul Çatalca’da bulunan fabrika önünde kadını erkeği, yaşlısı genci hep birlikte gece gündüz demeden 59 gündür işe geri dönme mücadelesi veren Polonez işçilerine, bu sabah saatlerinde emniyet güçleri bir kez daha müdahalede bulundu. 600 civarında polisin kuşatması altında 80 arkadaşımız gözaltına alınarak Emniyet Müdürlüğüne götürüldü. İşçilerin demokratik ve anayasal haklarını hiçe sayan, sermaye adına hareket ederek tehdit eden ve bugün de şiddete başvuran emniyet mensuplarını kınıyoruz. Hiçbir baskı ve tehdit bize geriadım attıramayacaktır. Polonez’e sendika girene kadar mücadelemiz sürecektir. Tüm demokratik kitle örgütlerini, emek dostlarını Polonez işçileriyle dayanışmaya ve destek olmaya davet ediyoruz. Yaşasın Polonez işçilerinin örgütlü mücadelesi! Yaşasın işçilerinin birliği!”
Bir işarete bakıyor her şey. Muktedirin, gün aşırı mesaj aldığını zikrettiği halka bizatihi o ekonominin başındaki temsilin her şeyin farkındayız diye bildirdiği bir zeminde cürmün ardıl sıra yinelemesi söz konusu ediliyor. Gözaltı, darp, işkence etmenin türlü çeşit yolu. Bitimsiz bir hınç, siyasetin başında olanların gözettikleri varsılların haklarını koruyacağız diye çıkılan güzergahta eksiksiz bir sıradan insana saldırı furyası devam olunuyor. Ne hak var, ne de hukuk. Bütün el birliğiyle, hakkın tahrif edilmesi, sonuna kadar zehir edilmesi ile var edilen bir şiddet sarmalını göstere geliyor. Bir yandan haklı tepkimeler, farkındayız o yoksulluğun, geçti bakınız geçip gidiyor enflasyon sayıklamaları öte yandan işinden icat edilmiş hak gasbı kanunlarıyla kapı önüne konulanlar, eksik kılınanlar, hayatı hep yarım yamalak yaşamaya mahkum edilenler. Polonez İşçileri sadece aysbergin görünür bir yüzeyidir. Bildiğiniz bir sarmal, bir işaret ya da yönlendirme ile koca bir girdap halini alan memleket sathının gerçekliğinden, kapkaranlık hallerine bir örnektir. Yaşamın ucuza, emeğin bedavaya yakın, asgari yaşam hakkının tarumar olunduğu bir zeminde her işaretleme bir yıkıma çıkartılandır. Bugün bu raddede kesin olan budur. Tüm o yalnız değildir, direne direne kazanacağız, ya hep beraber ya hiçbirimiz mefhumlarının tam da sorgulanması elzem arafında bir aynadır o direniş hali...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: Direnişteyiz.org Sitesinden...
Meramda Paylaşılan Haberler
Polonez İşçilerine Polis Saldırdı: İki İşçi Hastanede Ameliyata Alındı - Bianet https://bianet.org/haber/polonez-iscilerine-polis-saldirdi-iki-isci-hastanede-ameliyata-alindi-299682
Gözaltına Alınan Polonez İşçileri Serbest Bırakıldı - BirGün https://www.birgun.net/haber/gozaltina-alinan-polonez-iscileri-serbest-birakildi-559457
#söz hakkı#mesele#meram#işaret#göz dağı#yıkım#tahakküm#kötülük#sarmal#hayatiyet#yaşama tutunmak#direniş#polonez#işçiler#prekarya#emek mücadelesi#çözümsüzlük#demokrasi
1 note
·
View note
Text
Bu fotoğrafı bugünü unutmamak için koyuyorum buraya. Hayatımın çok zorlandığım bir dönemindeyim. Her şey çok kötü gidiyor ve bir çıkış yolu bulamıyorum. Bugün de arkadaşımın evinden çıkıp sokakta arabama doğru yürürken dolunaya bakarak Allah'a yakardım ve bana bir işaret göndermesini istedim. Köşeyi döndüğümde arabamı bu halde (kırmızı olan), arkasına çöpler yığılmış ve çıkamayacak bir şekilde buldum. Nasıl çıkacağım buradan diye düşünürken aslında birkaç çöpü kenara çeksem arabamın çıkabileceği kadar bir yol olduğunu gördüm. Çöpleri kenara çektim ve çıktım. İşaretin bu kadar çabuk gelmesini beklemiyordum açıkçası, ama kendi hayatımla ilgili de çıkış yolunu gösteriyordu aslında bana. Tek yapmam gereken birkaç çöpü kenara çekmekti hayatımda da. Umarım bu işareti hiç unutmam.
0 notes
Text
Arama kısmına geldiğimde sürekli karşıma çıkıyor bu bir işaret mi ? 😪
1 note
·
View note
Text
"Hakikatin bile bayatına tahammül edilemez. Hakikat sürekli olarak kendini yeniler. İnsan bu yenilenmeyi doğru yoldan yapmazsa yaradılış onu zıt yoldan yapar. Tırmandığını unuttunsa öyle duracağına düş ve yeniden tırman; durmaktan daha iyi bu. Ot gibi varolacağına öl ve yeniden diril. "
22 notes
·
View notes
Text
Geçen Pazartesi anneme sohbete gelmesi için çok ısrar ettim yok eve gidicem dedi giderken yolda kaza olmuş eve gidince söyledi
10 notes
·
View notes
Text
kafam her halta basmasına rağmen ve olan biteni açıkça fark ediyor olmama rağmen tuhaf bir saflığım var. hani tamam salaklık değil ama safım harbiden.
#olanı biteni biliyor olmama rağmen müdahale etmek istemiyorum mesela#ya da karşılık vermek istemiyorum#dümdüz oluruna bırakıyorum hep#şimdiye kadar en büyük olaylara koyduğum en büyük tepkiler maksimum kendimi çekip uzaklaşmak oldu#üzerime bulaştırasım gelmiyor hiç#kötü ve sert davranıp çizgimden de çıkasım olmuyor#dişlerim olduğunu herkes bilir ama hiç ısırmadım#ısırmadığımı bildikleri için oyuncak oluyorum işte#bazen arkadaş ortamında enayilik muhabbeti geçince alnımı işaret edip çiziyorum üstünü kocaaaaman yazıyor burda baaak diye#yerlere atıcam kendimi bi dikiş tutturamadım diye#23
9 notes
·
View notes
Text
dostlarım güzel dualarınızın arasına visalciğinizi katıyorsunuz değil mi
41 notes
·
View notes
Text
📜 Kendimden sıkıldım bu aralar. Ben bana tahammül edemediğim günlerdeyim şimdi.Bıraksalar devrileceğim. Her şeyi tıklım tıkış atmışım içime. “Ulan bende insanım, her şey bir yere kadar” diye inim inim inlediğim günlerdeyim... Başkalarını tamamlamak için kendimizi yarım bıraktığımızı yeni yeni fark ediyorum, üzgünüm.Başımı taşlara vurduğum günlerdeyim...✨
~Cahit Zarifoğlu, İşaret Çocukları
#dusleraleminde#01.27#geceye not#geceyedair#gece#post#postlarım#mypost#newpost#blog post#tumblr postları#alıntı#sözler#cahit zarifoğlu#aczzarif#işaret çocukları#tumblrposts#tumblr
36 notes
·
View notes
Text
Okulda işaret dili dersi alıyorum arkadaşlarımla beraber. Gerçekten tavsiye ederim. Zor bir şey değil, kolay anlaşılır. Belki hocamız çok tatlı olduğu için de olabilir bilmiyorum ama basit şeyler gibi geliyor. İstediğim bir şeydi zaten ama üşengeç biri olduğum için asla kursa gitmiyordum. Günlük yaşamda işitme engelli bireyleri anlayabilmek onları da mutlu eder diye düşünüyorum:) Vaktiniz varsa sizin için küçük onlar için büyük bir adım atabilirsiniz.🤝🏻💐
10 notes
·
View notes
Text
Feryat Figan İmdat
Mide bulandırıcı bir tahayyül olarak göz ardı etmelerin, kafayı kuma gömmelerin menzili var ediliyor. Nerede bir sorun olursa hemencecik bitiveren bir kanıksama halinin herkesin ortak paydası olduğu / bildirildiği bir zeminin inşası güncelleniyor. Yaralar, birbirini takip eden yıkımlar, odakları hep şaşırtılmaya namzet kılınan tahakküm ve kuşatma hallerinin o orta yerinde yaşam denilen çaba sürerken bunlar fark edilmesin isteniyor. Bütünüyle hiza bozulmasın diye talep ediliyor. Cürüm, cürmü takip ederken insani olanın ezilip geçilmesi basitçe geçiştirilmek isteniyor. Her şey yıkımın kılınırken, normatif çoktandır zayi edilip, silinmeye yüz tutmuşken, bunların çatısı müştereklerimiz tırpanlanırken alışın buyuruyor ol muktedir. Düzen kendi içinde ezber ettiği, her durumda kendisinin kurtarıcısı olaraktan var edilmesine göz yumduğu şiddet / nefret / ayrımcılık sarmalı da bunlarla birlikte arasız, fasılasız güncellenir. İyi de yol nereyedir?
Kendisinin, etrafının, içinin, dışının gözetim, denetim ve tahakküme rehin edildiği bir yer, bir sahneye mahkum kılınan insanlara bu gidişatı sormak zül bildirilir. Sormayın arkadaş, anlatmayın birader diye bildiriler aralıksız var edilirken kötürümleşen ülkenin gerçekliği o olan biten her şeyin takdimini var eder. Sosyal medyasından, sınırlandırılmış ekranlara, siyasetinden sokağına, hatta güvenli addedilen evlerimize kadar dolaşıma çıkartılan her bir bahisle o kafayı kuma gömme hali süreğen bir mesele dönüştürülür. Geleceğin şimdi, şu andan yitirilmesine olan ön ayak olma hallerinde hiçbir şeyin olmadığı sanrısına tam olarak rehinelik bildirilir. E ama gerçeklik böyle bir tahayyülü alenen yerle bir ederken, kim neden ve nasıl susabilir. Bir kurgu halini yansıtan, modern İzlanda yazının sunduğu en yetenekli yeni kalemlerden birisi olan Fríða Ísberg’in İşaret romanının sunduklarıyla da paralellikler barındıran bir menzilin var edilmesinin sınırlarında olan biten çürümeyi, ya o taraftan ya bu taraftansınız kolaycılığının giderek toplumu daha kalıcı ayrıştıran bir düzen / üzen teste dönüştürülmesinin karşılığı derin soruları, koca bir karanlığa saplanan ülkeyi göstere gelir.
Değinilen ile yaşatılanın arasındaki derin uçurum biteviye kılınan o engelleme ve alenen yok saymaların menzilinde her gün apayrı bir denetim testine tabi kılınır gündelik yaşam, sıradan insan. Isberg’in İşaret’inde yer verdiği empati testinin doğrudan bir ülkenin sınırı boyunca var edilmiş olagelen ahlaki / moral değerleri, insani normlarının yekununu salt, sınavı geçenler / geçemeyecek olanlar ayrıştırdığı bir zeminden, bugünün Türkiye’sinde ortaya çıkan görünümün benzeş halleri düşündürücüdür. Yıkıcılığı bir normatif olaraktan var eden ülke gerçektir. Geçmişinin katran karanlığını inkar etmekten artık ikrar ederken bir yandan da kıvanç duyabilen bir ahvale varan menzilin hazin öyküsüdür mesela birleşe birleşe var edilen. Daha yepyeni Diyarbakır’ın ortasında faili meçhule kurban kılınmış ol Narin Güran’ın ardından çıkagelen karaşın halin ortasında bu sınamayı görmek mümkün kılınır. Bir köyün handiyse tamamının sessizliğe büründüğü, var edilmiş cinayetin pek çok ayak oyunu ile siyasi iradenin temsilinin gözetiminde var edilebildiği, gel gelelim ol baş amirin seslendirdiği sonuna kadar gidilecek, adalet tecelli edecektir açıklaması sonrasında çıkagelen kördüğüm ilişki sarmalları içerisinde bir çocuğun canının yitimi mot-a-mot unutturulmaya çabalanır. Suçun var edildiği sahne bir plato, her türden o cinai yıkımı imal edenler figürasyon kılınarak, gündelik yaşam ediminin dibe vurduğu bir menzilde öğlen kuşağı programlarında “şiddet pornografisine” bir kesit eklenir. Narin Güran’ı yok eden karanlığın nasıl biçimlendirildiği sorgulanmasın istenir. Kimin ne ettiği muğlak kılınırken, toplumsal çürümenin / kokuşmanın dibine demirlemiş olagelen bir yerin hakikati çoktan unutturulur. Onca yıkıma rağmen sessizliğin sabit olunduğu bir yerde, kaçıncı çocuk sonrası gerçekten adalet tahayyülü var edilebilecektir ki!
Narin Güran cinayetinin ardılı sıra, gündelik haberlerin satır aralarında kaynatılıp gitmiş olan bir başka bebeğin hayat memat mücadelesi gibi nicesi varken üstelik. Tekirdağ / Malkara’da üvey baba ile birlikte dört kişinin cinsel istismarı / işkencesine maruz kalan iki yaşındaki Sıla bebeğin var edilmiş bu karanlıkta hayatta olup olmadığının dahi muamma kılındığı bir zeminde hangi yarayı önemseyecektir ki bu ülke. Kötülüğün ötesini yazılması gereken pek çok şeyi bir kenara ötelemiş, kendi çukuruna itilmiş insanların bu işaretlenmiş hallerinin, yekunda kafasını kuma gömmelerinin paralelinde hangi doğruya zemin bırakılır, ne ara bunlar için kafa yorulabilir sahiden? Bütünüyle kötülüğü sahiplene duran, bir yandan muhaliflik kimliğine haiz olduğunu zikreden bir temsil ile öte yanda her ne diyorsa alenen insanlık düşmanı olduğunu deklare eden, yukarıdaki çocukların yaşadığı korkunç / hazin hallerle alay edecek kadar düşebilen bir başka kötünün gözaltına alınıp, tutuklandıkları haberi düşer ajanslara. “Sosyal medyada Jahrein olarak bilinen Twitch yayıncısı Ahmet Sonuç tutuklandı. Antalya Valiliği dün yaptığı açıklamada, sosyal medya platformu X üzerinden 'İncel sohbet odası' başlıklı açık kaynaklarda yer alan canlı sohbet odasında toplumun genel ahlakına ve genel değer yargılarına uygun olmayan konuşmalar yapan 'Rockerpuck_Evil' kullanıcı adı ve 'Pungent 666' rumuzunu kullanan Ertürk Kösen ile Twitch isimli sosyal medya platformundaki canlı yayında benzer içerikli konuşmalar yaptığı belirlenen 'Jahrein' rumuzlu Ahmet Sonuç'un gözaltına alınarak haklarında Türk Ceza Kanunu'nun 226. maddesine göre 'müstehcenlik' suçundan işlem başlatıldığını duyurmuştu. İletişim Başkanlığı Dijital Medya Koordinatörü Aslan Değirmenci, iki ismin çıkarıldıkları mahkemece tutuklandığını açıkladı.”
Kafayı kuma gömmelerin neticesi giderek daha alenen var edilebilen bir nefret / şiddet ve sonsuz bir yıkıma önayak olma hali olur. Bütünüyle bir ülke defterinin topyekun dürülüp sıfırlanmasının eşiğine taşıdığı bir zeminde hayatiyet mutlak yalanlarla, bitimsiz linçlerle birlikte bir kere daha çürümenin kılınır. Ürpertici kelime oyunlarının değil, hakikatteki tüm o bilindik / görüldük / aşina olunan cürümlerle kuşatılan bir menzilin ta kendisinde bir kere daha cürüm her şeyin önüne geçirilir. Unutturmayacağız, hesap soracağız, adalet yerini bulana kadar mücadeleye devam diye uzayıp giden bir direniş tahayyülünü dahi hiç kılabilmiş, unutmuş olagelen bir zeminde yaraların farkına kim nasıl varacaktır! Kamusal sahanın korunaksız, gücü yetenin bir diğerine hayatı zindan edebildiği bir zeminde ülkenin anlamı nice olur ki. Yitirilmeye devam olunan insanlık bahsinin kıyısında cürmün var ettiği her eşik apayrı karanlıkları beraberinde getirirken, kaçıncı vakadan sonra nihayet yıkıma karşı güçlü bir dur denilecektir. Tümüyle yerle yeksan olunan hayat akışı, berhava edilen umut, çalınan gelecek için düşünmeye daha kaç vardır? Her şey rayından çıkarken, her gün bir öncesini aşan bir karanlığa rehin edilirken, nerede müştereken / sahi ama sahiden buluşulacaktır! Hayat feryat figan imdat ederken...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel – From Funktionssysteme – Marie SPELLERBERG – Fine Art Photography Awards
#meram#siyasa#hayat#çocuk hakları#cerahat#sarmal#kör karanlık#türkiye#amed#karanlık çağ#çürüme#insani#yaşam hakkı#ne olacak#yol nereye#sorular#sessizlik#cürüm#biyopolitika#demokrasi#adalet#hakkaniyet#yüzleşme#yıkım#işaret#frida isberg
0 notes
Text
Bugünden
#iki gündür aşerdiğim pizzayı sonunda bugün yedim#hayalim sevgilimle yemekti ama dayanamadım#akşam yine yedim#cuma günü yine yerim#pizza yani#yenir#çizim dersi bi tık gözümü korkutmuş olabilir ama halledeceğim#bu hoca da mac mühendis bilgisayarı değil dedi#kime göre neye göre yani#ben onu istiyorum ve alacağım#kimseyi dinlemeyi düşünmüyorum#içimde kalacak çünkü sonra#matematik yine mükemmeldi#söylememe bile gerek yok#seneye 3. fotoğrafın bulunduğu fakülteden çıkmayacağım#fakültelerimiz bile yakın#bu bile bi işaret diye düşünüyorum#ve hemen seneye olsun istiyorum#aynı zamanda da her şeyin tadına varayım istiyorum
16 notes
·
View notes