#hep sana geldim
Explore tagged Tumblr posts
Text
Sesi sanki derinlere inen bir kuyu bir çıkmaz sokak bir enkaz bir kayboluş
#umut bitti sigara ver#uykusuz geceler#ölmüş hisler ve geriye kalan bir mezar#alıntı#delibal#iyi ve güzel kadınlar hep ağlar#postlarım#bu kalp seni unutur mu#güzel bir gün ölmek için#sen gittin ve herkes ölmeye başladı#sonsuzakadar#mutlu sonsuz#mutlu hafta sonları#benim hala umudum var#artık senden nefret etmiyorum benim şiirlerim kendime#tumblr şiir#hep sana geldim
12 notes
·
View notes
Text
Neden yalan söyleme gereği duyuyorsun ki kafayi yicem ya
#hep böyle yapıyor#saat 2'de buluşacaktık gelmedi aramadı bile#ama kapalı olan internetini 1 buçukta açmıştı#yani açması için uyanmış olması vs lazım#sorduk ben geldim sizi bulamadım dedi#2 gibi gelmiş ama ben saat nerdeyse 12'den beri ordaydım ya hiç ayrılmadım bile ordan#neden aramadın diyoruz dk yoktu diyor ama arkadaşlarını görmüş onlardan da mı isteyemedin#ki gördüm dediği kişi de#biz dedik hani onu gördük diye#aa evet ben de gördüm ofiste dedi OFİSTE DEĞİLDİ KIZ#AYRICA SEN DE GÖRSEN BİZE SÖYLERDİ YA DA SANA SÖYLERDİ#SAKA GİBİ#BULUSMAK İSTEMEDİM DE GEC#oncekinde de boyle yapmisti cildiricam ya
7 notes
·
View notes
Text
Bu akşamdan
#yani bi insan tatlının içine yumurta koymayı nasıl unutabilir bilmiyorum#adı üstünde tatlı#neyse en azından tatlılığımı aldı biraz#masamı toparlarken dosyamda eski karnelerimi buldum#ilk okuldan beri bi tanesi bile eksik değil#ilk okulda zor bi çocuk olmama rağmen özlem hocanın emeği sayesinde bi yerlere geldim#gerçekten onu o kadar seviyordum ki#hep bi kızım olsun istemiştim umarım senin gibi olur derdi#en son ortaokulda ziyaretine gitmiştik ailecek#ondan sonra hiç haber alamadım ama o kadar merak ediyorum ki#bir gün ona ulaşıp sıkı sıkı sarılmak istiyorum#her şey unutulup gidiyor bir şekilde ama sana dokunan insanlara duyulan vefa hiç unutulmuyor#keşke birer gün ilkokul ve ortaokul yıllarıma dönebilsem bu düşüncelerimle
3 notes
·
View notes
Text
Bir hayalin gerçekleşmesi çok az insanın başına gelebilecek bir fekakettir.
Düşünürken yüzünüzü ikiye ayıran o kocaman, içten gülümsemenin yavaş yavaş solması halidir.
Her şeye sahip olduğunuzu düşünürler.
Her şeye sahip olamazsınız.
Hiç kimse her şeye sahip değildir.
Gökyüzüne bakarken kulağınıza müzik dolması hali, güneşin ışıldaması ya da yıldızların parlaması, size başarabilirsin hissi veren tatlı bir rüzgar.
Bahar gibi bir koku derin derin içinize çektiğiniz.
Hala hayal kurabiliyorken böyle hissedersiniz.
Bunun mevsimle ilgisi yoktur, o his insana fırtına izlettirir omuzların diktir, yerle gök bir olur ama sen fırtınanın dizginlerini elinde tutuyorsun önemi olmaz.
Hayal kurabilmek böyle hissettirir.
Sonra bedeller ödemeye başlarsın, bu normal diye düşünürsün hiçbir yol bir de hayallere giden yol yıldız tozları ile kaplanmamıştır ki zaten.
Fedakarlıklar gelir ardından.
Evetler ve hayırlar konuşabildiğin tek kelimeler olur.
Evetler hep kendinden daha fazla vermen gereken anlar içindir.
Bir sen üşümeye başlarsın o mevsimde, üzerine bir kazak giyer devam edersin.
Hayırlar vazgeçtiklerin içindir.
Gidemediğin yerler, göremediğin insanlar, vakit ayırmadığın küçük anlar ve küçük mutluluklar.
Ellerin ve ayakların buz keser ama sorun değil, soğuğa alıştın.
Artık gülümsemediğini fark edeceksin.
Yatmak için uzandığında kıpır kıpır bir heyecanla düşler kuramadığını, yapman gereken bir yığın işi daha boşluklara sıkıştırmaya çalıştığını fark ettiğinde yüzündeki tüm kaslar artık gülümsememeye alışmıştı.
Yetişebileceğini düşündüğün anlar olacak ama hiçvir zaman sadece seninle ilgili olmayacak.
Çünkü bu dünyada her şey ekip işidir.
Kimse tek başına mahvetmez hayatını.
Bunun için bir ordu kalabalık bazen de bir avuç insan yeter.
Mevsimlerden bahar olacak, yaz kavuracak ama sen üşümeye devam edeceksin.
Sana yolu göstereceklerini mi sandın?
O gülümsemeyi ve minnetleri saklamalıydın.
Sana sadece eğerler verecekler.
Eğer bunu istiyorsan buna razı gelmelisin.
Eğer bunu istiyorsan önce bunun altından kalkmalısın.
Eğer kazanmak istiyorsan en çok benim cebimi doldurmalısın.
Eğer iyi olmak istiyorsan önce bana bunu kanıtlamalısın.
Yıldızların artık o kadar parlak ve çekici olmadığını mı düşünmeye başladın?
Karanlık hala o kadar yakınında değil halbuki.
Yol gözünde büyür, sapmadığın o sapaklarda kaçırdıkların paçalarına yapışır.
İnsan bir günde kaybetmez, kaybetmek disiplin gerektirir.
Kendinden çaldığın her “biraz daha zaman”da biraz daha kaybeder.
Zaman bir uzvunla bile ödeyemeyeceğin kadar pahalıdır.
Ama sen ne kolay verdin cebinde onca yıldır birikmiş taşlar gibi.
Kenarında ağlayıp durduğun denizlerin dibi zamanla mı dolu sandın?
Hayır, anladın ama çok yol aldın.
Buraya kadar geldim sonuna gitmeliyim dediğinde kaybetme işinde en iyilerinden biri oldun.
Boş yere mi yazıyor tabelalarda köprüden önceki son çıkış diye.
Geri dönemeyeceğin yerler vardı ve sen şimdi o çizgiyi de aştın.
Başardığın şeyler yok değil, bunca kayıba kimin olmazdı ki?
Ama gökyüzüne bakıp gülümseyerek hayal kurabilir misin şimdi?
Hangisi zor?
İşte yıldızlar böyle terk eder insanı.
Baksan gökyüzü hala mavi.
492 notes
·
View notes
Text
Merhaba Hasan bizler Samsun dan evli çiftiz 2002 yılında evlendik eşim Uğur memur ben Beyhan emlakçılık yapıyoruz . Şuan eşim 39 ben 38 yaşlarındayız oldum olası seksi çok severim lise yıllarında arkadaşlarım ile anal ve oral seks yapıyorduk evlenene kadar bekaretimi koruyarak geldim görücü usulü ile eşimle evlendim memur olduğu için birde artık normal seks yapmak istediğim için kabul ettim 1 ay içerisinde nişan düğün yaptık fakat kocamdan umduğum siki bulamadım 11 cm kadar uzuyordu birde çok ince bir siki vardı birgün sevişirken senden önce hep arkadan veriyordum beni sikenlerin en küçük sikli adam 18 cmydi senin sikinden tat almıyorum dedim üzülmüştü ne istediğimi sordu bende bir yolunu bulup ya sikini uzattır ve kalınlaştır yada beni boşa herkes kendi yoluna gitsin dedim 2 gün sonra bana bir video izletti videoda 2 bizim gibi bir çift internetten birilerini buluyor evlerinde seks partisi düzenliyorlardı o gece sabaha kadar seks yaptık ve biz nasıl yaparız diye konuştuk hemen evdeki laptop tan sahte bir adres yazdık hemen 5 10 kişi ekledi ortalama 1 ay içinde 400 den fazla arkadaşımız olmuştu Uğur olmadığı zamanlarda konuştuğum bir çift vardı yakındık birbirimize eşime telefon ettim bu akşam misafirler gelecek rakı balık al dedim erken gel hazırlık yapalım dedim normalde 6 gibi gelirdi o akşam 5 olmadan geldi hemen banyoya girdi bende girdim etek traşımızı koltuk altlarımızı tamizledik saat 8 gibi kapımız çaldı gelen arkadaslarımızdı buyur ettik tanışma faslı çay falan derken rakı sofrası kurduk saat 11 gibi 4 dümüzde cakır keyif olmuştuk Esmeray eşimin kucağına oturdu bende soyunup Alparslan ın kucağına çıktım öpüşmeye başladık elleri o kadar nazikti ki sanki masaj yapıyor gibi nazik nazik okşuyordu sevişmeye başladık kendi ellerimle soyuyor üstünden çıkardığım her parça giğsinin yerini öperek emmeye başladım artık ikimizde çırılçıplak olmuştuk siki hem kalın hemde çok uzundu bir taraftan sakso çekmeye bir taraftan elimle sikini 31 çekiyor gibi asağı yukarı sıvazlıyordum daha önce de çok sikiştiğim için alışıktım sakso çekmeye eşimde Esmeray ı yere uzatıp 69 pozisyonuna geçmişlerdi Alpaslan beni kucağına alıp yatak odasına götürdü yatağa uzattı birden yüklendi hepsini içime soktu sanki ilk defa sikiliyormuşum gibiydim . Hızlı bir tempoda devam ediyor beni zevkin doruklarına çıkartıyordu of harika sikiyorsun Alparslan parçala beni amım götüm sana feda olsun doldur döllerinle diyordum ben inledikçe o daha sert vuruyordu birden içime soktu durdu içime boşalmaya başladı hiç kımıldamadan duruyordu komple içime boşalmıştı ufalmaya başlayınca içimden çıktı karısı ve eşim bizi izliyormuştu karısını çağırdı domalttı göt deliğine soktu karısı yatağın kenarındaydı beni ayaklarımdan çekti amımı yalamaya başladı kocamda o 11 cm lik sikine 31 çekiyordu bende Esmeray da zevkin doruklarına çıkıyorduk
O gece sabaha kadar seks yaptık Alparslan ve Esmeray tayin olana kadar hemen hemen her gün seks yaptık şimdilerde internet üzerinden pek dürüst çift bulamıyoruz ama arayışımız devam ediyor sizlere bol sikişli zevk dolu geceler diliyoruz .
62 notes
·
View notes
Text
yemin ederim cehennemin bir tarafını yaşıyordum ama sana hep çiçeklerle geldim
72 notes
·
View notes
Text
Tatlı Komşum! (6) (Furkan 31 Y., Manisa)
Teklifim üzerine 23:15 gibi odadan çıkıp Bar'a gittik. Biraz ortada görünüp, çocukları toparlayıp, sonra yine buluşacaktık. Çocukları alıp zorla odalara götürdük. Oğlumu yatırdım, karıma baktım yatakta uzanıyordu. "Uyuyabildin mi?" dedim. "Uyumuşum biraz." dedi. "Kalk bir ılık duş al, iyi gelir!" dedim. "Siz ne yaptınız?" dedi. "Ebru Rus bir kadınla tanışmış, onlar animasyon izlemeye gitti, biz de adamla Bar'da oturup hem konuştuk hem içtik, oğlanı yatırıp sana bakmaya geldim. Bu gece disko gecesi varmış, Boris'le Bar'da içip milletin dans edişiyle dalga geçeceğiz!" dedim. "Nasıl anlaştınız?" dedi. "4 yıldır Türkiye'de çalışıyormuş, Türk gibi zaten!" dedim. "İyi bari!" dedi. Duşa girdi.
Duştan çıkınca, "İyi geldi sıcak su, kasıklarıma tuttum!" dedi. Yatağa uzandı, "Hadi git, başımı bekleme!" dedi. "Tamam, iyi geceler!" dedim. Ebru'ya baktım odası karanlık. Aradım, nefes nefese açtı telefonu, "Boris'le plajdayız, Olga seni odada bekliyormuş, biz de geleceğiz birazdan, ama cam kapıdan gidecekmişsin!" dedi. Sabredememiş orospu dedim içimden.
Olgaların villaya arkadaki sürgülü kapıdan gittim. Loş ışıkta, çok güzel kırmızı kısa bir gecelik giymiş. "Nerde kaldın Furkancığım!" diye karşıladı. "Boris'le Ebru dayanamamış?" dedim. "Evet, bir şişe şarap alıp gittiler, çıplak denize girip sikişeceklermiş! Sen ne içersin?" dedi. "Amının suyunu!" dedim. Gülerek, "Ne kadar istersen!" dedi. Yatağa uzandım, gelip yatak başına tutundu, bilekten bağlamalı yüksek topuklu ayakkabıları ile, ağzıma çömeldi. Biraz aşağı kayıp amını dudaklarımın arasına aldım. Ben yaladıkça amını daha çok bastırıyor, dizleri titriyor, yatak başını sökecekmiş gibi oynatıyordu...
En son bacakalarında derman kalmayıp dizlerinin üzerine çöktü. Bense halen amını yalıyor, parmağımı göt deliğine sokuyordum. Burnumdan zor nefes alıyordum, bu da başımın dönmesine neden oluyordu. Ben amını öyle emerken uzanıp bir sigara yaktı, diğer eline de bira bardağını aldı. "Ohhhhhhh!" diye inliyor, sonra bir sigaradan bir biradan çekiyordu. Bu bana inanılmaz tahrik edici geldi, belinden tutup kaldırıp yarağıma oturttum. Sigarayı ağzıma tuttu, sonra da biradan biraz ağzıma dökmeye çalıştı, ama kucağımda hopladığı için bira ağzımdan çok yatağa döküldü. Kucağımda hopluyor, "Ohhh, Furkan tatilimi şenlendirdin, teşekkür ederim!" diye inliyor, arkasına attığı eliyle taşaklarımla oynuyordu. Ebru'nun hap çok sağlamdı, dakikalarca hoplattım kucağımda. En sonunda, Olga, "Yeteerrrrr, aşkım biraz mola verelim!" dedi.
Dolaptan 2 bira çıkarıp açtı, 2 shot votka doldurdu. "Sabah Boris sizi işaret edip, Ebru'ya akşamdan beri asıldığını söylediğinde sana baktım, ilk anda ateşler bindi!" dedi. Güldüm, "Ateşler bastı!" dedim. "Evet ateşler bastı! Kalkıp havuza girdim ve senin beni seyretmeye başladığın anda orgazmlar başlamıştı! Tatil bitince aklımdan çıkmayacaksın, bir uçak bileti ne olacak ki? Daha önce de yaşadık biz bunu Ankara'da, ama adam çok rahatsız etti, her gün aradı, tek görüşmek istedi hep, ben de engelledim, Boris de uzaklaştırdı zaten!" dedi...
Boşalmadığım için yarağım kazık gibiydi. Elini atıp okşayarak, "Hiç inmez mi bu?" dedi. "Kaldıran bu kadar güzel olunca inmez!" dedim. Eğilip ağzına aldı emmeye başladı. Biraz yaladıktan sonra gidip yatağın kenarına indi, boy aynasının karşısına geçip yatağa ellerini koyup, "Gel!" dedi. Götünden sikmemi istiyordu. İkiletmeden kalkıp sikmeye başladım götünü. Kendi kendime, Bu ilacın adını almam lazım dedim, en az 15 dakikadır götünden sikmeme rağmen boşalamıyordum. Yorulmuştum. Olga'nın da sırtı ter içindeydi klimaya rağmen...
Tam o sırada cam kapı açıldı, Ebru ile Boris içeri girdi. Ebru biraz yalpalıyor ve yarı korkmuş, yarı baygın gözlerle bakıyor, Boris onu koltuk altından desteklemese düşecek gibiydi. Olga ile sikişi bırakıp, ne olduğunu sorduk. Boris tüm soğukkanlılığıyla, "Üç tane serseri geldi az ilerde kayalıkların arasında çıplak yüzüp sevişirken, dikkatim öyle dağılmış ki, kıyıya çıkınca orda beklediklerini farkedemedim..." deyince, Olga, "Neden durdurmadın onları, sen Spetsnaz'sın?" dedi. "O ne demek?" dedim. "Bir çeşit özel asker!" dedi. Benim anladığım bizim bordo bereliler gibi birşeydi herhalde.
Boris, "Onlara zarar vermeden durdurma şansım yoktu, birinde tabanca, birinde bıçak vardı. Canlarını yakardım, ama sonra etraftan duyulup polis gelecekti. Hadi ben durumu Moskova'ya açıklarım da, Ebru olanları nasıl açıklayacak?" dedi. Haklıydı. Boris Ebru'dan özür diledi. Ebru'yu aldım. Villasına götürdüm. Her tarafı döl olmuştu. Ağzı, yüzü, saçları, göğüsleri, amı ve götü, parmaklarının arasında bile kurumuş döller vardı. Banyoya sokup güzelce duş aldırdım. Sonra da bornoza sarıp yatağa uzattım.
Saçlarını okşarken gözlerime bakıyordu. "Kızmadın değil mi?" dedi. "Kızmadım, senin suçun değil!" dedim. "Biraz benim suçum! Ben de azdırıcı bitkisel bir ilaç aldım bu akşam, ondan seni beklemeden gidip Boris'i aldım odalarından. Hep denizde sevişme fantazim vardı, onu yapmak istedim. Ama biz giderken adamlar bira içiyordu sahilde. Boris kalçalarımı sıkıyordu, onların önünden geçerken elini omzuma koydu, ama eteğim köşeden tangamın içindeydi, yani götüm görünüyordu ve bu beni tahrik etti, sikecek gibi baktıklarına emindim. Sonra da geldiler işte..." dedi.
"İyi oldu mu bari?" dedim gülerek. "Hepsi ikişer kez boşaldı, en sonda da tost yaptılar. Ama gecenin finalini seninle yapabilmek için Boris'e perişan olmuş numarası yaptım. Şimdi onların siktiği her delikten bir kez de sen sikeceksin aşkım!" dedi. Ebru'nun amını, ağzını, götünü siktim, en son yüzüne boşaldım. Sonra da beraber duş aldık sessizce. Gece 03:30'da ancak odamıza geçtim. Uyudum...
Sabah 10:30'da uyandım. Karımı havuz Bar'da Olga ile kahve içerken buldum. "Tanıştınız mı?" dedim. "Evet!" dediler. Olga, "Ebru hanım nasıl, gece biraz fenaydı?" dedi. Olga'ya, "İyi sanırım, gece odasına bıraktım, alkol çarptı sanırım, gelir birazdan, bakmadım. Ben kahvaltıya geç kaldım, açım, müsadenizle!" dedim. Karım, "Ben de bir Ebru'ya bakayım!" dedi. Olga, "Tamam!" dedi, ama telefonunu eline aldı. Karım, "Ne oldu ki Ebru'ya?" dedi. Ben de, "Akşam yemekten sonra sarhoş olmuş Olga ile içerlerken, ben de odasının önüne kadar götürdüm!" dedim. Ben kahvaltı salonuna giderken, karım da Ebru'ya doğru gitti...
20 dakika sonra ben havuz Bar'da kahvemi yudumlarken, Olga ve Boris'le beraber karım da geldi. "Nasıl Ebru?" dedim. Karım, "Kadın battaniyeye sarılı, kıpkırmızı suratla açtı kapıy��, biraz daha uyuyayım öğlene toparlarım dedi, saç baş darma duman, çok çarpmış alkol!" dedi. Karıma, (Bence alkol değil, az önce sen geliyorsun diye mesaj alıp arka kapıdan sıvışan Boris çarpmıştır!) diyemedim. Olga ile Boris, "Vah vah!" derken bıyık altından gülüyorlardı...
Öğlen yemekten sonra karım, "Benim ağrım başladı, gidip uzanayım biraz!" deyip odaya gitti. Ben Olga'yı alıp onlara geçtim. Boris Ebru'ya bakmaya gitti...
Saat 15:30 gibi havuz başına döndüğümüzde, Boris ile Ebru Bar'da bira içiyordu. Bende akşamki hapın etkisi geçmemişti daha, Ebru'nun kulağına, "Bu ilaç neymiş böyle, bana bundan bir kutu ayarla!" dedim. O da kulağıma eğilip, "Bir kutuyla tüm Manisa'yı elden geçirirsin! Cevat bununla bile bir kez zor yapıyor!" dedi...
Akşam yemeğinden önce yarım saat kaçtık, Ebru'yu odalarında siktim, bu kez duşun altında. Akşam yemeğine karım da geldi. Yemekten sonra 1 bira içti. Zaten iki gündür hastalığın yıprattığı bedeni biraya dayanamadı, 22:00 gibi odaya geçmek için izin istedi. "Geleyim!" dedim, "Yok, sen keyfine bak!" dedi. Ulan benim hatun bu kadar rahat bırakmazdı beni, demek ki çok canı yanıyor diye düşündüm. Yarım saat sonra Boris masadaki birasını kafaya dikip, "Kızlar ben yarım saat kaybolacağım, gelirim!" dedi. Olga, "Sen de git Furkan!" dedi. Takıldım Boris'in peşine, "Nereye?" dedim. "Sessizce gel, karışma!" dedi.
Sahile gittik. Biraz ilerde 4 kişi ateş yakmış, alkol alıyordu. Boris onlara doğru yürüdü. Adamlardan biri, "Ne o lan pezevenk, bu akşam da ibne mi siktireceksin bize?" deyip beni işaret etti. Biri ayağa kalkıp elini beline attı. Diğeri de oturdukları yerden bir bıçak aldı. Diğer ikisi de nerden çıktığını anlamadığım birer sopa aldılar. Boris hızlanıp adamların arasına daldı. Sadece kırılan kemik sesleri ve adamların teker teker boş çuval gibi yere düşüşünü gördüm. Tüm olay 1 dakika bile sürmedi. Bir de nasıl yaptı bilmiyorum, hiçbirinden çıt çıkmadı ve hepsi yalvaran gözlerle bakmalarına rağmen kıpırdayamıyor, konuşamıyor, felç olmuş gibi yatıyordu. Hele o elini beline atıp silah çekmeye çalışanın eli, bilekten komple ters dönmüş, havaya bakıyordu. Boris bana, "Hadi gidelim!" dedi.
Yarım saat kadar sonra sahilde ambulans ve polis siren ve ışıkları birbirine karışıyordu. Olga Boris'e, "Yaptın mı yapacağını?" dedi. Boris gülümsedi. Ebru soran gözlerle bana baktı. "Sonra!" dedim. O gece erken dağıldık. Karım huylanmasın dedim ben, ama içeri gidince onu uyurken buldum. Ben girince uyandı. "Erken geldin?" dedi. "Senle hiç ilgilenemedim, onun için erken geldim bu gece!" dedim. "Git sen, git eğlen!" dedi. Oğlan gelip yatmıştı zaten odasında.
"Peki!" dedim. Çıkıp Ebru'ya yazdım, "Hadi Olga'lara gidelim!" diye. Onların odaya gidip camı tıklattık. Olga açtı. Boris'i memleketinden tatile gelen arkadaşı aramış tesadüfen, merkeze gitmiş onunla buluşmaya. Olga, "Gelsenize!" dedi. Girdik. Votkalar su gibi akmaya başladı. Biz Ebru ile votkaya alışkın olmadığımız için, kafamız iyi olmaya başlamıştı. Üçlü koltukta yanyana oturuyorduk, otomatikman ben ortadaydım. Ellerim vücutlarını dolaşıyordu. İkisinde de ince penye kısa elbiseler vardı. İkisinin de amcıklarını parmaklamaya başladım. Onlar da yarağımı çıkardı şortumdan, Olga eğilip ağzına alırken, ben de elimi sırtında atıp, arkadan amcığına işaret parmağımı götüne de başparmağımı soktum. Aynı şeyi Ebru da yapınca, ona da diğer elimin parmaklarını taktım. Şimdi yanlardan yarağımı yalıyorlar, kafasına gelince de öpüşmeye başlıyorlardı.
Ayağa kalkıp birbirlerinin kıyafetlerini çıkarıp elele yatağa geçtiler. Yatakta dizlerinin üzerinde dudaklardan boyna geçiyor, sonra birbirlerinin göğüslerini okşayıp emiyorlar, tam karşımda lezbiyen show yapıyorlardı. Az sonra 69 olmuş birbirlerini yalarken, benim de elim yarağımda 31 çekiyordum. Birer shot daha votka doldurup yatağa servis yaptım. İkisi de tuhaf tuhaf bakarken amcıklarına doğru döktüm kadehin bir tanesini. Buz gibi votka amcıklarına değdiğinde ikisi de irkildi. Sonra ikisi de yalamaya devam etti. Aynı hareketleri yapıyor, hem birbirlerini yalarken hem de orta parmaklarını birbirlerinin götüne sokmuş piston gibi sikiyorlardı götlerini. İnliyorlar, kasılıyorlar, Ohlar Ahlar havada uçuyordu. Neredeyse aynı anda orgazm olup yığıldılar yatağa...
Biraz kendilerine gelince, ikisini yanyana domaltıp, birinin amcığına parmaklarımı, diğerine yarağımı gömdüm. Dakikada bir değişerek siktim ve ikisinin de kalçalarına eşit paylaştırdım döllerimi.
02:45'de çıktık. Ebru, "Sahi, bu akşam sahilde ne oldu?" dedi. Güldüm, "Hani yumurta kırarsın ya sabah kahvaltısı için, diyelim 4 tane yumurta, kaç dakika sürer kırmak?" dedim. "Belki 1-2 dakika!" dedi. Boris dört kişinin kafasını senin 4 yumurta kırdığın zamandan daha kısa zamanda kırdı!" dedim. "Vayyyy!" dedi.
Odaya gittiğimde karım uyuyordu. Telefonuma baktım, gerçi kimse aramasa da şarja takayım dedim. Ama dikkatimi çeken şey, karımın telefonu 3 gündür hep şarjdaydı. Kafa zaten bir milyon, bir süredir değiştirmek istiyordu telefonunu, herhalde şarj tutmuyordu. Yattım leş gibi, uyumuşum.
[Furkan]
52 notes
·
View notes
Text
galiba işte bu kadar çok tatlı yersem 8471739492 kilo olacağım. şaka şaka yediğimiz kadar koşturuyoruz. hatta bir şey anlatayım mı size? açık mutfak ayrı tatlı mutfağı ayrı bu çalıştığım yerde bir tane şef abla var geçenlerde incirli Kazandibi vermişti yemekte ama verirken de hiç incirli falan demedi dese bana almazdım. neyse yedim yemeğimi tatlıya sıra geldi incirlerin hepsini çıkartıp öyle yedim aşağıya inerkende gördü beni niye yemedin incirlerini dedi bende dedim ki hayatımda yediğim en kötü tatlı olabilir. tabii bunu deyince bi baktı yüzüme şaka şaka dememe rağmen biraz pot kırmış gibi oldum. bu şefte iki gün izinliydi göremedim. bugün gelir gelmez Emre ben çok düşündüm söylediğin sözü dedi ee dedim ondan mı gelmediniz yoksa işe? yaaani biraz etki etti bu kadar kötü tatlı yapıyorsam eğer burada işim ne diye iki gün kafa izni aldım dedi. sonra dedim ki kendi kendime belki de Emre’nin damak zevki yok diye düşünüp öylelikle geldim dedi. tabii işin şakasında. bugünde tatlı yok sana diye takıldı bana ama harbiden tatlı rafında tatlı yoktu he olsun canınız sağolsun dedim yemeğimi yerken yukarıya kadar favorim olan ama adını bilmediğim o ıslak keke benzeyen tatlıdan getirip koydu masaya. aşırı güzel he. yemeğe sırf tatlı için çıkıyor gibiyim. bir tane daha bir şey anlatayım uzun olacak yazı biraz ama. benim mutfağımda 9-5 çalışan bir tane daha şefim var. geçen hafta çok denk gelemedik onunla bu hafta sabahçı olduğum için hep beraberdik. bu şefimin adı Cahide. ve ben her defasında bu şefime cavide diyorum :) o kadar utanıyorum ki derken. istemsizce kalıyor aklımda cavide diye neden neden neden. yemin ederim bir yemek hazır olduğunda lan acaba cavide miydi cahide miydi diye geçirip içimden her defasında cavide şefim diyorum. arada bir tehdit ediyor beni döverim seni, sana farklı bir isimle seslenirim (emoş) falan diye görürsün o zaman diye. ama en sevdiğim şefim bu cavide şefim şaka şaka cahide şefim. çok tatlı birisi. günler böyle geçiyor yani. sevgiyle.
181 notes
·
View notes
Text
Hey Adam;
Seninle tanışalı bir yıl oldu,geçiyor hatta. Başıma gelen en güzel şeysin sen. Mesafe vardı aramızda, imkan görmüyordum bu denli olacağımıza. Tüm olmaz dediğim, ne varsa öğrettin yaşattın. Hayatın sadece siyah ve beyaz olduğunu değil, başka renklerin olduğunu da gösterdin bana. Gökkuşağı derdim sana, hatırlar mısın sevgılım? Buraya yazmamın sebebi, burada tanışmış olmamızdan ötürü.
Belki başka uzaktan seven çiftlere de , örnek oluruz ne dersin?
Takvimin yaprağı, 18 ocağı gösteriyordu.Seni ilk, canlı canlı karşımda gördüğüm gün..Telefonda konuşuyorduk, geldim sevgilim demiştin:) Ben taksiden inene kadar pek bir şey hissetmemiştim aslında , sadece heyecan vardı işte biraz. Aklım sıra süpriz yapmak istemiştim sana. Sonra işinin olduğunu söylemiştin. Bizim otogar, karışık biraz bilirsin. Deli gibi arıyordu gözlerim seni, sonra içimden bir ses dön dedi sağ tarafa. Yürümeye başladım her adımım, kalbimin biraz daha hızlanmasına sebep olmuştu. İleride arkası bana dönük bir adam gördüm. Sırtında siyah bir çanta, siyah bir mont vardı üstünde. Koku geldi srdından, daha önce bildiğim ama uzun zamandır almadığım bir koku. Telefonuma sarıldım, sordum hemen çantanın rengini,montunun rengini. Evet de sen nereden biliyorsun? diye bir yanıt düştü teiefonuma. Arkana baktığında, göz göze geldiğimiz o an dünya durmuştu. Film sahnesi gibiydi herşey, adımlarım hızlanmaya başladı. Bir yerden sonra kontrolü kaybetti, kollarına atım kendimi. Duyduğum koku artık dibimdeydi, yıllardır birbirimize hasret kalmış gibi sarıldık. Bütün olmuştuk mesafe yoktu, yıkmıştık başarmıştık..
Ellerim deli gibi terliyordu, titriyordu. Kalbimin artık bir ritmi yoktu o kadar hızlı atıyordu ki, bir an çıkacak gibi hissetmiştim :) Mazi gözler, beyaz ten, cennet kokusu..Yabancılık çekmemiştim, utanç duygusu çok uzaktaydı bana. Ellerin ellerime değdiği an, alev alev yanıyordu sanki. Sıcacıktı bilirsin ellerim soğuktur benim. O kış ayında, takvim seni gösterdiği gün, ben baharı yaşıyordum. Babama benzettim, adam ben seni. Bir zamanlar kahramanım dediğim adama, çok benzettim seni.. Yürüdüğünde ilk adımını, hep sağdan attığını konuşurken ilk etrafa baktığını, ağladığında gözünden gelen yaşın ilk soldan aktığını, güldüğünde yanağında o çukuru, sinirlendiğinde o mavi gözlerinin, bir buz dağına dönüştüğünü, uyurken elini yastığının altına koyup, on ikinci nefesten sonra rüyalara adım attığını, yalan söylerken soluna bakıp öyle anlatmanı, evde otururken ayağının birini koltuğun üstünde tuttuğunu, kırıldığında sessizliğini, uykundan uyandığında dört kere göz kırpıp etrafa bakmanı, en çok siyah ve maviyi sevdiğini, giydiğin ayakkabının ilk şeklinden önce rahatlığına bakmanı, ellerimi tutmak için yükün olsa bile bir şekilde tutmaya çalışmanı, benimle yürürken sürekli beni izlemeni, sigara yaktığında ilk bana yakıp vermeni, biten siğara paketini elinde sıkıp atmanı, kahvaltı yaparken ilk çayına şeker atarak başlamanı, sessiz sessiz yerken benı izlemeni, kahveyi sade içmeni, çayı üç şekerli içmeni.. Kısacası sevgilim yanımda uyurken bile kirpiklerini saymamı nasip etti rabbim. 146 dan sonra sayamadım. Yüzünü izlemeye başlamıştım sonra da ,uyumuşum kollarının arasında.. Şimdi annelerimiz tanışmış. Elalem değil ellialem bizi bilir olmuş. Büyük savaşlar verilmiş, 13 buluşma ,sayısız mesaj işlemiş bize. İyi ki varsın sevgilim iyi ki seninim. Seni çok seviyorum okyanusum..
@hepeksikk
#kendimce#tumblelog#tumblog#tumblr postları#postlarim#keşfet#love#ask#1 yıl#mesafeler engel değil#sevgilime
49 notes
·
View notes
Text
defalarca geldim sana. çok çaldım o kapıyı. uzunca bekledim, hep yenildim.
270 notes
·
View notes
Text
Demek Ki Benim İçimde De Orospuluk Yatıyormuş
Sırayla 5 bayan, ayda bir, birimizde kahvaltı partisi yapardık. O gün 4 arkadaşımla beraber, Filiz ablaya kahvaltıya gitmiştik. Filiz ablamız 44 yaşında olduğundan yaşça hepimizden büyük, ama yaşını göstermeyen, daima güleryüzlü, tombul, genelde hep mutlu tanıdığımız ve çevresine mutluluk veren biriydi. Bazen kendisiyle bukadar barışık olan bu kadının mutluluk sırrını merak ederdim. Neyse, kahvaltıdan sonra, çaylar içildi, sohbet eşliğinde kahvelerimizi de içtikten sonra, benden hariç herkes gitmişti. Kocamın ve çocuklarımın eve gelmesine daha çok vardı, o yüzden ben biraz daha kalmıştım…
Filiz abla bana, “Necla sen TV‘ye takıl, ben masayı toplayım, sonra birer kahve daha içeriz!” dedi. Ben de kumandayı aldım elime, kanalları yoklarken yanlış uyduya girmişim, birden pørnø kanalı açıldı ve adamın birinin kadına tam sikini sokması koca ekrana gelmişti. Panikleyip, delice tuşlara basıyor, o uydudan çıkmak istiyordum, ama nafile, sanki uydu alıcısı kilitlenmişti. Tam o arada Filiz abla mutfaktan geldi. Benim perişan halimi görünce kahkayı bastı, “Bu kanalda işin ne kız? Yoksa sen de benim herif gibi böyle şeylere mi meraklısın?” dedi. “Ya abla sende yani, bilerek mi açtım sanki?” dedim, ama çok utanmıştım…
Filiz abla kumandayı alıp, ekranda sikişenlere son kez bakıp, “Adamınki de güzelmiş, aynı benim herifinkine benziyor!” dedi ve kanalı değiştirdi. Hakikatten adamın siki güzeldi, orta boy, kalın ve dimdikti. Utanmıştım, ama böyle bir filmi ilk gördüğüm için, aynı zamanda hoşumada gitmişti. “Aman abla, sende amma yaptın, Hıdır abim 48 yaşında, yoksa eski halinden mi bahsediyorsun?” dedim. “Olurmu kız, Hıdır eski halinden hiç taviz vermedi, tam tersine cinsel hayatımız dahada kaliteli olmaya başladı!” dedi. “Nasıl yani?” derken, aklımdan bizim evdeki halimiz aklıma geldi. Oğlumdan sonra 8 yıl önce kızımız dünyaya geldikten sonra, eşimin istek gücü bayağı zayıflamış, bazen 2 ay kardeş gibi yanyana yatardık, ben de artık bu duruma alışık olmuştum, hiç bir istekte bulunmuyordum…
Filiz abla anlatmaya devam ederek, “Eskiden yaptığımız hızlı ve kısa sevişmelerden daha ziyade, şimdi uzun uzun sevişip, ilişki arasında fantaziler kurup birbirimizi zirvelere taşıyoruz!” dediğinde ciddi olduğu belliydi. Ben yine sadece, “Nasıl yani?” diyebildim. “Bak mesela, bazen, tabi her seferinde değil, böyle bir toplantı gününden sonra, Hıdırla sevişirken, bana sorar kimler vardı diye, ben de isimleri sayarım. O da, (Hayırsız kadın, hepsini niye yolladın, birisini yatağımda bıraksaydın ya!) der!. Ben de kocamı tamamen çıldırtmak için, (Hepsini yollamadım, bak Vildanı sana bıraktım, şimdi Vildanı sikeceksin!) derim. O da hemen Vildan yataktaymış gibi bana, (Vildan hanım hoşgeldin, niye geldin?) der. Ben de Vildanmışım gibi, (Hıdır abi amım sikini çekti, sana siktirmeye geldim!) derim. O da, (Madem öyle, hemen amına takayım!) der. Sonra, (Amın çok güzel Vildan, sokuyorum bak dibine kadar girdim!) der. Ben de, (Sok Hıdır abi, sok!) derim. O da, (Dayanamıyorum Vildan, amına fışkırtacam!) der. (Fışkırt Hıdır abi, döllerini içime akıt!) derim, ve iştahla içime boşalır! İşte buna benzer çok fantaziler yaparız. Bazen de benim başka bir erkekle sikiştiğim fantaziler yaparız. Ama herşey yatakta kalır ve biter!” dedi.
Kulaklarıma inanamıyordum, böylesini ne duymuş, nede yaşamıştım. Ama muazzam tahrik olmuştum. Kaybettiğim sandığım istek duygusu birden içimi parçalamış, amım sulanmaya başlamıştı. Filiz ablanın, “Noldu kız, şok mu oldun? Yoksa aklın halen deminki sikte mi?” dedi ve yine kahkahayı bastı. Utanarak güldüm, “Gerçekten içimi kıpırtdattı abla!” dedim ve birazcık bizim yatak odasında olan bitenden bahsettim, yani daha doğrusu olmayanlardan. Bana, “Vah zavallım!” dedi, biraz durdu, sonra, “Aklıma birşey geldi kız, Hıdırıma süpriz yapmak istiyorum, sen şimdi gidip soyunup yatağa yatacaksın, birazdan o da gelir seninle ilgilenir!” dedi. İşte buna şok olmuştum, “Saçmalama abla! Söylediğin ne biçim bir laf öyle?” dedim, ama gerçekten kızmıştım…
“Bak güzelim, 32 yaşındasın, şimdiden hayata küsmüş gibisin, hem sen biraz zevk, heyecan ve kadınlığını yaşarsın, hem ben de Hıdırımın en büyük arzusunu, fantazisini gerçekleştirmiş olurum!” dedi. “Asla yapamam ve yapmam!” dediysem de, o ısrar ettikçe bu fikre yatkın oluyordum. O da ne yaptı etti, sonunda bana kabul ettirdi ve öocuk gibi sevinerek, “Yaşasın!!! Bakalım bizim Hıdır bey fantaziden ileri gidebilecek mi?” dedi…
Üst kata çıkıp, çırılçıplak soyunup, yatağa girmiştim. Tahminen ateşim 45 derece vardı. Yorganı kafama çektim. Tanrım, ben burda yabancı bir yatakta çırılçıplak neler yapıyordum? Yorganı tekrar indirdim, vazgeçmeyi kafaya koymuştum, tam giyinip gitmek isterken kapı açıldı, Hıdır abi içeri girdi. Beni öyle görünce afallayıp kaldı. Yaklaşık 1 dakika kadar taş kesilmiş heykel gibi odanın girişinde durdu, sonra toparlanıp, aşağıya seslendi, “Sürprizine bayıldım karıcığım, harikasın, seni çok seviyorum!” diye ve kapıyı kapattı. “Hoşgeldin Necla hanım!” deyip, gömleğini çıkartmaya basladığında, ben başımı yana çevirmiş, deminki ateşimin yerini soğukluk almış, resmen havale geçiriyordum…
Hıdır abi soyunmuş olmalı ki, yatağa geldi, bir eliyle elimi tutarken, diğerini de yorganın altına atıp, ayağımı okşadı. Biraz olsun yumuşamıştım, ama yine gergindim. “Pişman olmayacaksın güzelim!” deyip, yanağımı hafifden öperken, sıcak nefesini yüzümde hissediyordum. Hıdır abinin sakin konuşmaları ruhumu okşuyor, gittikçe rahatlıyordum. Demin elinin bulundugu ayak kısmına şimdi yüzünü getirmişti, ayaklarımdan başlayarak yukarıya doğru, süt beyaz tenimi öpe öpe, inceleye inceleye çıkıyordu. Şimdi baldırlarıma varmış, parmak uçlarını baldırlarımın iç kısmında gezdirirken, sanki o büyük elleriyle değil de, bir kuştüyü ile okşuyor gibiydi…
Deminki tedirginliğimin yerini zevk ve istek almış, bundan sonra olacakları sabırsızlıkla bekliyordum. Şimdi kafası baldırlarımın arasında, öperek bana ilk orgazmımı yaşatıyordu. Nihayet dudakları amıma kavuşmuş, diliyle klitorisime çok hafif değiyordu. Okadar ustaydı ki, bacaklarım açıldıkça açılmış, bale dansçısı gibi ayırmıştım onları. Kendimden geçmek üzereydim, iki elimle başını kavramış, bazen bastırıp bazen çekiyor, orgazmlarıma destek oluyordum. O bölgeden yalayarak göbeğime, sonradan memelerime gelip, susamış bebek gibi onları avuçlayıp, hoyratça emmeye başladı. Uçlarını ısırıp, acıyla zevk arasında oyunlar yapıyordu süt beyaz diri göğüslerime. Dekoltemden çıkıp boynuma, boğazıma yapışmış, tenimi yalarken, benim içimde fırtınalar kopmuştu…
Kendimi zevk seline kaptırmış gidiyorken, birden amcığımın içine kalın sikinin hiç zorlanmadan oturduğunu hissettim. Artık akıntıya kapılmış, şelaleye doğru sürükleniyordum. Bu dakikadan sonra seks ve sevişmek benim için yeni bir defter acmıştı hayatımda. Hıdır abi sikini köküne kadar içime sokmuş, bir müddet böyle durduktan sonra, çekip geri gömmüştü. Şimdi gelip giderken, “Harikasın Necla hanım, daracıksın, çok mutlu ettin beni!” deyip, hoş sözleri bir yandan, amıma vuruşları öbür yandan, zincirleme orgazmlar yaratıyordu bende. Yaklaşık 9-10 dakika beni böyle sikti…
Sonra birden değişmeye başladı, sanki Hıdır abi deminki narin ince ruhunu terketmiş, gittikce kabalaşıyordu. Hoyratca amıma çarparken, benden de tepki gelmeyince dahada vahşileşiyor, buda bana ayrı bir zevk veriyordu. Kullandığı kelimeler argolaşmış, ikimizi de inanılmaz senaryolara sürüklüyordu. “Yarrağım amında Necla, hoşuna gidiyormu?”. “Gidiyor abi, sok amıma, sok, sertçe sok!”. “Vay kaltak vaay! Demin utanırken şimdi yarrağım yetmez oldu haa?”. “Ohhhh, ahhhh, abi harika yarrağın var, vur amıma, kudurt kaltak Neclanı!”. “Al ozaman kaltak karı! Ayır amını, amına soktuğumun orospusu!”. “Öyle deme abi…”. “Sus orospu! Orospu! Orospu! Orospu! Sen adi bir orospusun! Utanmıyor musun arkadaşının kocasına amını dayamaya?”. “Utanmıyorum lan pezevenk! Senin o Filiz denen orospu karın istedi, ben de açtım amımı! Kapa çeneni de, amıma geçir pezevenk!”. “Geçiriyorum lan orospu, senin pezevengin olacam, satacam seni, siktirecem herkese, kaltak karı, adi fahişe seni!”. “Oohhh geçir koçum! Offf offff, sok, sok, daha hızlı, fışkırt içime, döllendir beni!”…
Ve ikimiz de çığlık atarak aynı anda boşaldık. Hıdır abi üstümde yığılıp kaldı. İkimiz de bitmiştik. 2 dakika sonra, “Neclacığım, güzelim, umarım demin söylediklerimden dolayı bana kızmadın?” dedi. Gülümseyerek, “Yok abi, neden kızayım? Bana hiç yaşamadığım harika şeyler yaşattın, demek ki benim de içimde orospuluk yatıyormuş!” dedim, gülüştük. Doğrulup yatakta oturduk. Hıdır abi bana sarılıp uzun müddet saçımı okşadı. Sonra kalkıp ıslak mendille biraz temizlenip giyindim. Hıdır abiye sarılırken sonsuz minnettardım ona. O sırada Filiz abla kapıyı tıklatıp, müsade isteyip içeri geldi. Hemen koşup ona da sarıldım, “İyi ki varsın ablacığım, seni çok seviyorum!” deyip, muhteşem çifti başbaşa bıraktım.
251 notes
·
View notes
Text
bir soğuk bir sıcak davranıyor, bazen gerçekten anladığını hissettiriyor ama bazen de dünyanın en kötüsü benmişim gibi davranıyor, sevdiğini söylüyor ama hareketleri asla öyle söylemiyor, sana inanıyorum diyor ama en çok bana inanmıyor, ben hep yanındayım diyor ama bir gün varsa üç gün yok oluyor, seninle konuşmak için geldim diyor ama benle konuşmak yerine benden gidiyor...
20 notes
·
View notes
Text
Sevgili günlük...
Az önce içimde garip bir ağlama isteği belirdi ve buraya geldim. Biz ne kadar ağlamışız, neler yaşamış, kaç sınavdan geçmişiz. O zamanlar, üşüyorum anne, diye ağlamak isterdim annemin kucağında, şimdi, o kadar üşüdüm ki kendimi yaktım ben anne... Diye aglayabilirim. Oysa yaptığım tek şey okuldan eve bir rutin. Çok yoruldum. Gözyaşlarım bile o kadar yorgun ki akamiyorlar. Sence ileride mutlu olur muyuz? Sence ileride biri yaralarımızı öper mi? Sence... İleride biri de bizim saçımızın teline zarar gelmesin diye dünyayı yakar mı? Bunca yıl kendime teselli verdim ama ben bittim. Çok yoruldum sevgili günlüğüm. Nefes almak bile zor gelirken ben halâ nasıl ders çalışabilirim? Şu mezardaki ölülerle konuşuyordum az önce, ben sizden daha ölüyüm, dedim. Tek farkımız, onlar orada yatıyor ben burada. Nefes almak demek yaşamak demek sanıyorlar, oysa nefes alanlar almayanlardan daha ölü olabilir. Nefes alıyordum ama kalbim atmıyordu ki... Hatırlar mısın, hani sana demiştim ya, ışıklarım yanmıyor, diye... Benim ışıklarım hiç yanmamış, hep birilerinin ışığının yansımasına aldanmışım. Benim hiç ışığım olmamış ki, sadece var diyerek, birgün yanmasını bekleyerek kendimi kandırmışım. Çünkü karanlıktan korkmuşum. Oysa ben karanlığın ta kendisi olmuşum...
20.02.2024
04:16
#keşfet#günlük#gün doğumu#günlüğüm#eski günler#winter#sözler#siyahkadarsonsuz#beyzaalkoc#siyahabulandim#keşke yanımda olsan#yeni#0km#siyahkadın#gecenin karanlığı#gel artık#çocukluğun soğuk geceleri#geyik#iyi geceler#ay benim gece senin#gecenin sarkisi#franz kafka#psikiyatri#qatar gp 2023#yıldız#uykusuzluktan#photographers on tumblr#william sheakespeare#türk edebiyatı#blogs
119 notes
·
View notes
Text
İki gündür iş çıkışı kendimi sahile atmak suretiyle günlük adım sayımı 10bine tamamlıyorum ve bir güzel uyuyorum var ya! Daha az saat uyumama rağmen inanılmaz dinlenmiş uyanıyorum.
Dün de eve geldim ve kendimi anında koltuğa atmak yerine cilt bakımı, kuru fırçalama ve yoga yaptım (tebrikler için sıraya girin lütfen, teşekkürler) ve kendimi inanılmaz iyi hissettim.
Mantığım aksini iddia etse de içimde bir ses hala ya hep ya hiççi onu fark ettim. Niyetim 15dk yoga yapmaktı ama video seçerken iç zorbam sürekli “15dkdan ne olacak sanki” “bugün yaptın da önemli olan sürdürebilirlik biliyorsun” diye darladı beni. Dinlemedim yaptım çok da iyi geldi ama varlığını fark etmek beni biraz boğdu.
Fitleşme arzumu düşünürken de dün şöyle bir aydınlanma yaşadım: doğum günüme 16 hafta var ve bence biraz dikkat ve bir takım hayat değişiklikleriyle bu süreçte on kilo verebilirim. Gerçek dışı bir hedef değil gibi sanki. Tabi zorba tarafım yine “kızım on kilo versen ne olacak gölden bir kaşık almak gibi” diyor ama sana inanmıyor ve seni dinlemiyorum zorba yanım.
23 notes
·
View notes
Note
Uzunca konuşmaya geldim. Aktifsin madem... Geçen sene yaz ayım tam anlamıyla BERBATTI. cam piramit imzası, Antalya. Yanında ağlamıştım hatta güneş kolyesi verdim, kıvırcık bi kız :")
Daha sonra bana dedin ki ağlama, önümüzde daha çok güzel yazlar var. Sana yemin ederim aslında tahmin edeceğimden daha kötü geçirebileceğim bu yaz, senin dediklerine tutundum. Ve günün sonunda iyiydim. Bir ara tökezledim ama o zaman da burada seninle konuşmuştuk. Ama bu yaz senin için kötü geçti. Üzerinden atlatacağız bu köprünün de. Ben kötü olduğumda sen hep elimden tuttun. Bilerek veya bilmeyerek. Ben hep yanındayım.
Bu haftasonu her rüyamda sen vardın. Bir tanesinde çok yorgundun hatta berabe uyuduk ahaksowp saçlarını okşadığımı hatırlıyorum gerçekten çok yorgundun. Ve imza için bekleyen insanlar vardı. Sen yapabilirim dedin ve imza vermeye gittin.
Diğer rüyammda da aynı, çok yorgundun. Biliyorum. Farklı şeyler yaşasak da hep aynı hissediyoruz. Seni seviyorum. Bir dahaki Antalya imzasında daha sıkı sarılacağım. 5. Kez olacak bi buluşma ama hep ilk defa gibi çünkü gittikçe sana sevgim artıyor. Bu kız gittikçe sana dönüşüyor... Dünya senin için, dünya senin uğruna. Sen parla kabal.
Ya bu çok duygulandırdı beni. Gerçekten birilerinin beni böyle sevmedi hala alışabildiğim bir şey değil. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Yemin ederim çok garip. Çok teşekkür ederim. (Anlaşılmak ve sevilmek mümkünmüş gökçi)🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺
109 notes
·
View notes
Note
nej belki beni okuduklarından sonra yargılayacaksın, çocukluğumdan beridir bir sorun olduğunda hep gelip sana sordum şimdi de sormak istiyorum. 6 aylık bir sevgilim var, kendisine çok aşığım, çok seviyorum gerçekten ve onun da beni sevdiğini gözlerinin içine bakınca dahi görüyordum. geçtiğimiz günlerde benim telefonumu karıştırmış ve dekolteli fotoğraflarımı görmüş eski flörtüme attığım. daha doğrusu fotoğrafları çektikten sonra wpden ss alıp atmamıştım, ama altta da başka isim yazdığı için ve wpden ss olduğu için başka insanlara attığımı düşündü. çıplak fotoğraf değiller bu arada sadece giyinik body picture ve ondan çok önce çekilmiş fotoğraflar. kendisi aşırı sinirlendi ve ayrıldık denebilir. sonrasında barıştık, rol yapıyor gibiydi ama emin değildim. mutsuz olduğu belliydi ama. iki gün önce arkadaşımla otururken spotifyına girip bakmak istedim takip ettiklerine baktığımda instadan buna surekli istek atan reddettigi kızı gördüm. dört beş gün önce de instadan takip ettiğini görmüştüm sorduğumda da arkadaşının instası olmadığını,onun konuştuğunu o yüzden eklediğini söyledi. inanmadım tabii ama üstünde de durmadım. spotide görünce anladım ama arkadaşının değil kendisinin eklediğini. sorduğumda da evet ben ekledim senle kavgalıyken çıkartmayı unutmuşum dedi. ben kıza yazdım içime sinmediği için ve kızla mesajlaştıklarını öğrendim. bir gün konuşmuşlar, kıza yavrum yazdığını, dalga geçip aynen sana aşık oldum dediğini sonra random attığını falan gördüm. kız bizimle aynı şehirde yaşamıyor bu arada asla görüşebileceği biri değil sadece mesajlaşmış. sonrasında ayrıldım tabii ki, sonra hastanelik oldu kendisi konuşmak durumunda kaldık. ağzıma ne geliyorsa söylemiştim öyle engellemiştim, özür dileyip kızla dalga geçtiğini kızın sürekli istek attığını o yüzden kabul edip amacının ne olduğunu sormak istediğini söyledi. yakın arkadaşı da aynı şeyi söyledi yan yana değillerken. daha önce de böyle cevap verip dalga geçip engellediği kızlar olduğunu biliyordum ama benden önceydi yani. şu an ayrıyız ama kendisine hala aşığım. ne yapacağımı bilmiyorum, aldatma olduğunu asla kabul etmiyor ve gerçekten hastanede yatıyor hala. sana danışmaya geldim, benimle konuşabilir misin biraz, en azından sakın barışma affetme demeden. teşekkür ederim.
ya araniz bozulunca hemen baska kizlara yazan kisiyle ne isiniz var ben anlayamiyorum? seni sevmiyormus ki kiz arkadas istiyormus sen denk gelmissin gibi hissettirmiyor mu? telefon karistirma olayina falan hic girmiyorum yaptigi saygisizliga sinirlenip ayrilma noktasina surmus bi de isleri yedeklerine gitmis tam komedi ya
erkekarkadasini cok seviyor olabilirsin ama boyfriend material degil hic. kendine bunu layik goruyorsan devam et kizkardesim ne diyelim
24 notes
·
View notes