#gizli özne
Explore tagged Tumblr posts
yorgunyagmurlar · 7 months ago
Text
“Sararmış sayfaların
altı çizilmiş cümlelerinde
aynı hüzünler gölgelemiş kirpiklerimizi
sessiz harflerle uzaklara dalıp gidişlerimizle
gizli özne olmuşuz kitabın orta yerinde”
Seçil Oğuz
Tumblr media
12 notes · View notes
benmisim · 3 months ago
Text
bugün bi sweatshirt gördüm üzerinde “always late but worth the wait” yazıyodu çok hoşuma gitti. buradaki gizli özne genelde kişinin kendisi olarak düşünülüyor sanırım. hani kıyafeti giyen kişiden bahsediyormuş gibi yazı. ama ben oldurmaya çalıştığım şeyleri düşündüm :d geç olsun bizim olsun, geç olsun güç olmasın, geç ama beklemeye değer…… insan zaten geç kalmış bir varlıktır….. gibi fikirleri canlandırdı zihnimde :d almadım ama aklım kalmış belli, yarın gidip alayım ya. ne gerek varsa…..
5 notes · View notes
bozandeniz · 4 months ago
Text
Dağların yücelerinden bir ses geliyor
Yavaş bir melodi
Notalarında hüzün gizli
Yüksek bir yerlerden yankılanarak geliyor
Belki de
İçinde gözyaşları saklı gaydasın'da
Bir kız çocuğu geçiyor yanımdan
Kıvrım kıvrım sarı saçları
Sonrasında melodinin geldiği yere doğru koşuyor heyecanla
Bir kadın çığlığı geliyor yakınlardan
Melodinin ve notaların derinliğine kapılarak haykırıyor
Işığı yanan pencereler
Ay bütün güzelliği ile karşımda
Yakamoz ışıl ışıl etraf, dalgalar köpüklü
Kıyıda ses var dövüyor kumsalı
Gecenin saat on ikisi
Belkide gece yarısı
Gümüş yaka sahilinde
Alemde keyifler gıcır şen şakrak
Sahilde gezinti eğlence,müzik
Sevgililer el ele kahkaha bol
Elleriyle tutuşan sevgililer etraflarında dönerek dans ediyorlar
Durmak bilmez duygular var
Devamlı aralıksız müzik notaları
Melodiler hüzünlerden ayrılmış
Bir eğlence bir onurlu zafer eğlencesine dönmüş gibi
Ayaklar çıplak
Sanki yıldızlar kayıyor oralarda,
Sevişmeye hasret iki beden,
Renkler iç içe girmiş,
Gökkuşağı halt etmiş yanlarında,
ve
Müzik bitiyor
Sessiz bir perde iniyor
Sokakların sahnesine
Kız çocuğu kayboluyor
Kadının çığlığı kesiliyor
Bütün şeylerin içinde
en çok müziği sevdiğimi
daha iyi anlıyorum giderek
bazen karanlık akımlara pedal çevirten
ağır ritimli solo lar..
bazen inançla inançsızlık arasında gel gitler yaptıran
kaos yüzlüler..
bazen de umuda ve özgürlüğe çaldıran,
her umutsuzluğum ve hüznümü tellere vurdurtan gitarım
kimi zaman ilham kaynağım oluyor,
kimi zaman hüznüm
kimi zaman nefretim
kimi zaman mutluluğum..
bugün
evet bugün
hayatımın en mutlu anlarıma döndüm
İnançla inaçsızlık arasında gel gitli bugünümde
karanlık akımlara pedal çevirdiğim bu zamanda
yıllar sonra
bir kitabın sayfaları arasına saklamış olan
kayıp penamı buldum
belki senin için küçük bir budalaca mutluluk
ama
benim için her şeyden değerli bir anıdır kayıp pena..
üniversite yıllarımda
ensiferum' un konseri..
istanbul'a ilk konserleri için geldiklerinde
ön saflarda oluşum,
ve
Petri Lindroos ile kısa bir göz göze gelişimiz,
konser sonunda unutamayacağım bir küçük anıyla
eve uçarak gitmeme sebep olacaktı..
belkide arkadaşlarıma anlatmaktan sıkılmayacağım bir anı, bir iz olcaktı..
sevdiğim bir grup
sevdiğim bir insan
ve
asla vaz geçemediğim folk metal kültürü
ve petri nin elinden aldığım kayıp pena..
folk metal, ben, mutluluk, uçmak kısaca herşeyim ..
pena nın kitabın arasında düşüşü
sanki bir pena değil
bütün yaşadığım anıların birden
kitabın arasından kayarak düşmesi
ve hüzünlü yüzümde parlayan bir ışık gibi..
Penayı kayıp ettiğimde
her şeyden küsmüştüm
gitarımdan
müzikten
her şeyden..
hatayımda güzelliklerin olmamış her şeylerin anahtarıydı benim için..
penayı kayıp edişim
her şeyden kolayca vazgeçmeye hazır oluşumdan
ama yine de müziği bunun dışında tutuşumdan
biliyorum
gitarım artık jimmy hendrix, gary moore, bonjovi, ensiferum, kalmah' tan
çalmayacaktı
şu ya da bu müzik parçası değil
şu ya da bu müzik türü de
müzik
ta kendisi müziğin
asıl vazgeçemediğim..
yazmaktan vazgeçmek
şiirden, hepsinden, belki
ama
yazıyorum işte
süregiden tüm diğer şeyler gibi
her türlü beklenti,
umutlar
yorulduğunda, sıkıldığında
sırtından atıverdiğin kolayca
yalnızca zihninde ve
yalnızca bir süreliğine de olsa
müziğin yarattığı mutluluk
hiçbir şeye benzemeyen o tutku
hiç terk etmiyor beni..
üstelik bunun için
en küçük bir
çaba harcamam gerekmiyor
özsel bir bağ var aramızda..
tüm diğer şeyleri
daha çok sevmemi sağlıyor sanki müzik
sevginin nesnesi olabilecek her şeyi
bir başka özne olarak nesnesi
sevilen insanı
ve diğer tüm şeyleri
doğayı, kültürü
emek verilerek üretilen
tüm güzellikleri
melodiler, ezgiler yetiyorda
içimizin özgün bir biçimde
dışımızda beliriverişi
anlattığı şeyin ta kendisi değilse de
onun özüne en yakın duran
zamanın ve uzamın eşsiz bir biçimlenişi
seslerden ibaret dünyasında
ve sırf bundan dolayı
en soyut yaratım olsa da
bütünüyle soyut olan arkasındaki o nedenlerin
tutkuların, hüzünlerin, isyanların
belki de en somut biçimde açığa çıkışı
müzik...
beliriyor
o benzersiz ikliminin
ele geçmez ve özgün titreşimlerinde
salınıyor varlığın içinde
sürüp gittiği o akışta varlığı tümüyle
söylediklerinin kendisi kılarak
belirdiği gibi sönüveriyor sonra
ardında tüm o somutluklar'dan daha güçlü
ve inkar edilemez bir iz bırakarak
Kızıl Deniz
Tumblr media
6 notes · View notes
deactivated12334 · 6 months ago
Text
Bütün yaşadıklarımızdan sonra bir şekilde bir araya gelsek bile sen bana ancak yangın olursun, bense sana dargın. İyisi mi birbirimizin hayatının satır aralarında gizli özne olarak kalalım biz. Ne sen bana gel, ne ben seni bekleyeyim. Zira bundan ötemiz yok bizim…
Eyvallah…
3 notes · View notes
otadam · 9 months ago
Text
Başka bir ten, Başka bir sen (Gizli Özne)
youtube
Seversiniz,
2 notes · View notes
muhimmat · 22 days ago
Text
“…önemli olan şey şudur: Bütün istisnaların kural olması sonucunu veren süreçle birlikte çıplak hayat alanı …gün geçtikçe siyasal alanla örtüşmeye başlıyor ve [dolayısıyla da] dışlama ile içleme, dışarı ile içeri, bios ile zoê ve hak ile olgu indirgenemez bir belirsizlik mıntıkasına giriyor. …siyasal sistemin dayandığı gizli temeli tesis eden şey, çıplak hayatı, aynı anda hem siyasal düzenden dışlayan hem de bu düzenin içine hapseden söz konusu istisna durumudur (state of exception).” (Agamben, 2020b: 18)
"Egemen iktidarın ortaya koyduğu ilk etkinlik, biyosiyasal bir beden yaratmaktır” (2020b: 15) diyen Agamben’e göre, istisna hâli hukuku askıya almanın yanı sıra bireyi siyasal hak ve özgürlüklerinden arındırarak bir çıplak hayat durumuna indirgeyen egemen iktidarı imler: “Egemenlik, hukukun hayata gönderme yaptığı ve hayatı tam da askıya almak suretiyle içine aldığı orijinal yapıdır” (Agamben, 2020b: 40). 
Çıplak hayat olarak kurgulanan birey, doğal ve siyasal haklara sahip bir özne olmanın dışına çıkarılarak yalnızca yaşamı sürdürme kapasitesiyle değerlendirilen bir varlık konumuna çekilir. Bireyin siyasal kimliği üzerinde cereyan ettirilen bu tersyüz etme, modern devletin yaşam ve ölüm üzerindeki mutlak kontrol iddiasını billurlaştırır
Nitekim, günümüzde şehirlere yerleşen kampın, yeryüzünün yeni biyosiyasal nomos’u (2020b: 210) olduğunu belirten Agamben’e göre, kampın sınırları içerisinde insanlar bütün siyasal statülerinden arındırılıp çıplak hayata indirgenir; “burada iktidarın karşısında sadece saf hayat var[dır] ve bu ikisinin arasında hiçbir aracı yoktu[r]” (2020b: 204).
1 note · View note
seslimeram · 2 months ago
Text
Sesli Meram #488 - Yersiz Yurtsuz (09.12.2024)
Tumblr media
"Kimsenin kimseyi duymadığı bir zemindeyiz. Geleceğinin simsiyah olduğu gerçeğini çoktan muhteşem cuma indirimleri, gündelik bilme ne dizisinde ne olacak o bilmiyoruz kimin hikayesini takibe zorlanma, kesintisiz riya, aralıksız yalanlarla aksettirilen büyük güçlü ülke denirken ülkenin yurttaşının yaşadığı canhıraş psikolojik yıkımın / savaşımın göz ardı edildiği, birlikte yaşama pratiklerinin dün gayrimüslimi tehdit bilirken bugün ol Suriyeliler için yeniden imal edilebildiği bir zeminde hakikatten bahis ne zaman açılacak, söz konusu edilecektir! 27 Kasım’dan, bugün yarım asrı devirmiş Esad rejiminin filli sonuna kadar geçen sürede ortaya çıkan dengeler, dengesizlik halleri arasında bölgeye hiç ama hiçbir biçimde huzur verilebilecek midir? Amerika, Türkiye, İran, Rusya ve gizli özne İngiltere’nin başını çektiği bir şebekenin duraksamadan bir cehennemi bitirip hemen bir başkasını başlatabildiği bir zeminde, bugün o iktidarın tahayyülü olarak görülen ve handiyse Cihatçı yanlısı olmayan, Kürtler, Süryaniler, Ermeniler, Keldaniler, Kıptiler, Arap Aleviler (Nusayriler), Maruniler, Dürziler ve benzeri kadim halkların birlikte yaşam iradesini savuna geldikleri sahne neye evrilecektir? Dahası tam da bugün baş efendinin isteği doğrultusunda Halep, Humus, Şam diye ilerlemişken cihatçı çetelerin var edeceği en ufak bir kıvılcımın, ortaya bunca ekilmiş nefretin yanında, Türkiye’de kimi medya organlarında, bizatihi iletişim başkanlığı eliyle savunulan evini savunan insanları terörist, halen Kobane, Menbiç, Rakka, Deyr Ez Zor, Qamişlo gibi koca bir sahanlığı terör yuvası diye bildiren bir akla seza tahayyül karşısında sulhu, yaşamı konuşmak ne zaman söz konusu olacaktır ki? Beşşar Esad gider Ahmet El Şara nam-ı diğer Colani gelirken ya da getirilirken, Suriye’nin hakkının tanzimi, sulhun gerçekten var edilebilmesi ihtimalinin her nasıl söz konusu edilebileceğine dair en ufak bir tahayyül var edilebilecek midir, mesel buradadır. Birbirini sahiden duyabilen, anlayabilen, görebilen çözümü silahta bombada, kırımda, tehcirde, yok etmekte değil kelimelerle bulabilen bir gelecek söz konusu edilecek midir… sahiden?" sesli meram
podcast image credit: bloody dictator has fallen:::omar albam:::ap
0 notes
misgibipapatyakokusu · 1 year ago
Text
Hayatımsın cümlesinde gizli özne sanmıştım kendimi..
0 notes
couchie · 24 days ago
Text
oh my god THANK YOU!!!!!
it's really fun in that i know just enough to kind of understand this but not enough to actually understand it HDHSJHDEJEK
also how did you get your turkish good enough to translate poems in such a short time you goddamn wizard holy shit
also this poem is rlly fun JDGDJFHFJ I LOVE IT. youre right mr kästner living IS a life-threatening HGSGFJDH!!
as for line 2: you got it across very well dw!!! there's this thing called "gizli özne" ("secret subject" if i transliterate. idk if it's a think in english) and u utilized that which was wise tbh bcuz turkish doesnt have a direct equivalent for the german "man". translating like that means you said that it's just kinda being asked. like. you used passive voice and got rid of the part saying by whom it is asked. yknow?
for english dictionary, if you wanna use a digital version while u find a better dictionary, tureng is generally way better and i trust it more than google translate LOL. i use it myself
and yeah i got what you meant in the last like dw XD but yeah that's not really how we would word that. it's not wrong grammatically or anything but it's not really an often used way of phrasing it? you know? that's like me saying "the lace of the shoes" instead of "shoelaces" LOL. you didn't stray too far while trying to translate it literally though!! if it was me i would've probably translated it as something like, "yaşamak her zaman hayati tehlike içerir" veya "yaşamak her zaman yaşamanı tehlikeye atar". i'm not a professional translator or anything though LOL that's just what i thought of from the top of my head
BUT YEAH!!!! THIS IS SO AWESOME OMG i love it ty for sharing AND translating it into TWO LANGUAGES??? THAT'S SO AWESOME??????
a short German poem
So this is primarily for @couchie, but I thought other people might like it too. Here’s a short poem in German that is fairly easy to understand, and I am going to try to explain/translate in Turkish as well!
It’s by Erich Kästner (which I actually didn’t know, I thought it was by Heinz Ehrhardt), who had a lot of clever, witty things to say. I like it because its dry wit helps put things in perspective, and it’s short enough to whip it out in all kinds of situations.
So here’s the poem, along with a reading:
Wird’s besser? Wird’s schlimmer? Fragt man alljährlich. Seien wir ehrlich: Leben ist immer Lebensgefährlich.
I shall translate line by line:
Wird’s besser? Wird’s schlimmer? Daha iyi oluyor? Daha kötü oluyor? (Is it getting better? Is it getting worse?)
Fragt man alljährlich. Her sene soruluyor. (People ask every year.)
Seien wir ehrlich: Dürüst olalım: (Let’s be honest:)
Leben ist immer Lebensgefährlich. Yaşamak her zaman hayat için tehlikeli. (Living is always life-threatening.)
As for line 2, I am not sure how to do the vague/generalising third person singular in Turkish. “Soruluyor” gets the meaning well I think. And I absolutely need a new dictionary! Also I’m being super literal with the last line so you get the punchline, I reckon you wouldn’t really say it like that in Turkish.
And that’s all! A little poem in German. 🙃
9 notes · View notes
birgaripaskbestesii · 7 years ago
Video
youtube
Bende hikayesi olan şarkılardan. Tabi adamlar meşhur olmadan çok öncesinden kalma bir hikaye. Genç yaşımda en gıcık gittiğim ama bir o kadar da sevdiğim dostum söylerdi telefonun bir diğer ucunda karga sesiyle ben de bu taraftan eşlik ederdim daha da beter sesimle. Odasını boyuyordu şarkı söylerken. Ben de geleyim de beni de maviye boyasana kızım dediğimde “sen göğün denizi masmavi yaptığı mavisin, ondan güzel renk mi olur lan” demişti. Ömrüm boyunca unutmayacağım bir hatıra. Sonrasında ne zaman bu şarkı çalsa birbirimize armağan eder olduk. Denk gelince yine anılar depreşti tabi :)
Son güneş, en son gider ağlatır. Bir boşluk,bir loşluk odama. Dert olur, anlatamazsa, aşık adama.
35 notes · View notes
keremkalkan · 8 years ago
Text
Gizli Özne
• Ben,
• Kimin gönlünde
• Gizli özneyim?
• Merak etmekteyim.
Kerem Kalkan | 04.09.2013
5 notes · View notes
uzakiklim · 8 years ago
Photo
Tumblr media
,,Kar Ve İnci,, Kar Ve İnci Nihan Kaya'nın son romanı.. Kitabı 'Doğmuş Olmaya' adayarak başlıyor. Doğarak yaşayan Gece'nin, doğmadan yaşayan Karin'i anlattığı; bilerek karmaşıklaştırılmış bir eser bu. @nihanka 'Bembeyaz karla kaplı bir tarlanın üzerinde yürümek gibi olabilir. Korkunç da olabilir, harika da' anekdotunu referans alarak Cat Stevens'a da şöyle bir uğrayıp Hallac-ı Mansur'da duruyor. Bizi de durduruyor. Cehennem, diyor Mansur; Acı çektiğimiz yer değil acı çektiğimizi kimsenin bilmediği yerdir. Bu söz, roman karakterlerini çok iyi anlatıyor. Zirâ sadece acıyı değil, bu romandaki karakterlerin hepsi duygularını karşısındakine değirmeden kendi içlerinde büyütüp besliyorlar. Harika bir bireysellik söz konusu. Gece'de de, Dolunay'da da, Kaya'da da, Deniz'de de.. Deniz'ine akmak için yola çıkan Leyla, Nehir oluyor önce ardından da Gece.. Kaya'ya vardığında ise gidilecek yolları tamamen tüketmiş olduğunu farkediyor. İşte bu noktada hayat Çellonun akustiğine çarpıyor, dillenmemiş bir karanlık gibi gelip balo salonunun ortasına düşüyor. Karakterlerin hepsinin bir diğerinden yarası var ama bu karanlıkta ortalığı aydınlatacak bir inci olmadığı için; yer yerinden oynamıyor, kıyametler kopmuyor. İnci istiridyenin koynunda saklayıp büyüttüğü değerli varlık ve Leyla'nın büyütemeden sakladığı Karin'i.. Nihan Kaya güzel betimliyor, duygu ve durumları alakasız gibi görünen teşbihlerle bağlıyor.. İsim ve Kelime tercihleri ince bir zekanın ürünü olduğunu gösteriyor cesurca.. Ne zaman Nihan Kaya okusam Sisyphos'u hatırlamadan edemiyorum. Hani şu; sonsuz büyüklükteki kayayı bir zirveye çıkarmakla cezalı kral efsanesi. Sisyphos aptalı; sürekli kayayı zirveye çıkarmaya çalışır kayayla birlikte düşünce de, pes etmeden yeniden denerdi. Bir tür ceza, bağımlılık, bırakamama, vazgeçememe, her koşulda sürdürme hali. Bu roman karakterlerinde de bu perçinlenmiş durumda. Dolunay ve Deniz Mutsuz evliliklerine rağmen birbirlerine, Leyla umutsuzluğuna rağmen Deniz'e, Kaya evlenmesine rağmen Gece'ye, Gece yaşadıklarına rağmen Deniz'e, yaşadıklarını hatırlamamasına rağmen Kaya'ya, hatta kahraman değil de sosyal tip olan psikanalist bile Gece'ye takılı kalmıştır. Çatı Katı'ndaki kahraman kadın da... Gizli Özne'deki nişanlısını kaybedip onun ailesiyle yaşamaya başlayan kız gibi, Bihter de... Bütün bu kahramanlarda acı çekmeye, bir nevi zorunluluk algısıyla gönüllülük var. Bu durum ve kadın kahramanların karşısındaki erkeklerin eril güçleri tarafından yaralanmaları var ki; ikisine de katlanamıyorum. İlgisiz babalarla, en ufak bir komplekste sakalıyla karısının yüzünü çizen onları çatı katına iten kocalarla, ortada kalan çocuklarla, ortaya çıkamayan bebeklerle, üstü örtülü verilen dayıdan taciz iddiaları gibi travmatik olaylar yaşayıp mağduru oynayan kadın kahramanlarla karşılaşınca çok üzülüyorum. Yarası olsa bile bu eril güçlere dayanmayan, gerçekten güçlü kadın karakterler oluşturmanız beklentisiyle... Kaleminize Sağlık @nihanka... That's All!,, #KarVeInci #NihanKaya #KitapAnalizi #kitap #kitapyurdu #kitapaşkı #book #bookstagram #bookphotography #bookblogger #booklover #bookphoto #read #reading
1 note · View note
burakerdel · 7 years ago
Text
"Senin için ağlamıştım" cümlesinde geçen ağladım ama boşunaymış çaresizliğini anlatan gizli özneyi bulun.
7 notes · View notes
yusuf-krk · 3 years ago
Text
Tumblr media
“Kimi” İçin,
Sadece Özel Bir “KELİME/dir” “Aşk”,
… “Yazıldığı” Gibi, “Büyük” Başlar..!
Kimi/ne/de, Gizli “Özne/si” ile “Seviştiği”,
… Kocaman Bir “CÜMLE/dir” Aşk..!
Belki/de ; Aslın/da, Bir “Kibrit Çöpü/dür” Aşk..!
Ya, “Tutuşturur” Başka Bir “Bedeni”,
Ya/da, Sadece Yakar, “KÜL” Eder, “Kendi/ni”..!
Gönül Hanem...
104 notes · View notes
uzunburakefendi · 2 years ago
Photo
Tumblr media
. "zenginlik üretmek için gerçeklik üretmek zorundayız. Ve diğer taraftan, gerçeğin boyunduruğu altındayız aynı zamanda, şöyle ki gerçeklik yasayı koyar; bu, en azından kısmen, kararı veren gerçek söylemdir; gerçek söylem iktidar etmenlerini iletir ve bizzat yürütür. Sonucunda, beraberinde özgül iktidar etmenleri taşıyan gerçek söylemlere: hukuk kurallarına, iktidar mekanizmalarına, gerçeklik etmenlerine, dahası: iktidar kurallarına ve gerçek söylemlerin iktidarına bağlı olarak bizler yargılanırız, mahkum ediliriz, sınıflandırılırız, görevlere zorlanırız, belirli bir yaşam biçimine ya da belirli bir ölme biçimine adanırız." syf.39 . "Kurumların ve düzenin motoru savaştır: barış, en küçük çarkında bile, gizliden gizliye savaşır. Başka deyişle savaşı barışın ardında deşifre etmek gerekir: savaş, bizzat barışın şifresidir. Dolayısıyla bizler birbirimize karşı savaş içindeyiz; bir savaş hattı, sürekli ve süreğen biçimde bütün topluma siner ve bizleri bir safa ya da öbürüne konumlayan bu cephedir. Tarafsız özne yoktur. Zorunlu olarak birisinin düşmanıyızdır." syf.62 . "İlk savaş, herkesin herkesle savaşı, eşitlikten doğmuş ve bu eşitliğin öğesi içinde meydana gelen, bir eşitlik savaşıdır. Savaş, bir farksızlığın ya da her koşulda yetersiz farklılıkların doğrudan etkisidir. Aslında, der Hobbes, büyük farklılıklar olsaydı, gerçekten de insanlar arasında gözle görülen ve kendisini belli eden, çok açıkça telafi edilemez ayrımlar olsaydı, açıkçası savaş bizzat bu nedenle anında bloke olurdu." syf.100 . "Bizleri doğal zorunluluklara ya da düzenin işlevsel gereklerine inandıran unutuşların, yanılsamaların ya da yalanların altında savaşı bulmak gerekir: o barışın şifresidir. Tüm toplumsal varlığı sürekli olarak parçalara ayırır, her birimizi şu ya da bu kampa yerleştirir. Ve bu savaşı bir açıklama nedeni olarak görmek yeterli değildir; onu canlandırmak, farkına varılmaksızın sürüp gittiği gizli, kendini belli etmeyen formlardan sıyırmak ve onu, muzaffer olmak istiyorsak hazırlanmamız gereken nihai bir çarpışmaya dek götürmek gerekir." syf.273 #michelfoucault #toplumusavunmakgerekir #çeviri #şehsuvaraktaş #yapıkrediyayınları #kitap #neokuyorum #okumakiptiladır #okumahalleri https://www.instagram.com/p/CnNJNlQN6TN/?igshid=NGJjMDIxMWI=
4 notes · View notes
epifizz · 3 years ago
Note
Ben teşekkür ederim güzel dileğin ve cevabın için, aslında cevap vermeyeceğine dair kendimle bahse girmiştim :) ama beni yanılttın ve mutlu oldum.
Böyle üst bir noktada konumlanmak istemem. İnsanların bana zaman ve emek vererek paylaşmayı tercih ettiği her fikre önem veriyorum, bazıları benim açımdan can sıkıcı olsa dahi bu onda algıladığım kendindeki önemine zarar vermiyor. Bazı soruları yanıtlamıyorum evet ama bunun sebebi ya verecek cevabım olmayışı ya da söylediğimi çoktan söyleyişim oluyor bazen de gerçek anlamda konuşmak istemediğim bir mesele denk geliyor ki orada da iletişimin diğer kanadındaki bir birey olarak bu iletiyi reddediyorum. Gerçi bazen de okuyan üçüncü kişileri düşünüyorum, burada open public olan soru-cevaplarda en nihayetinde esasen üçüncü bir gizli özne de var ve onu da baz almak lazım. Daha kişisel soruların üçüncü insanları hiç ilgilendirmemesi, özel olarak sorsa her tarafın daha da memnun olacağı düşüncesi yaratıyor bende :)
Ben de bana açtığınız düşünce ve önerileriniz için teşekkür ederim tekrardan :)
3 notes · View notes