#geceye ay oldum
Explore tagged Tumblr posts
geceye-ay-oldum · 2 years ago
Text
Bayramda gece gündüz oldu. İyi bayramlar.
3 notes · View notes
geceye-ay-oldum · 2 years ago
Text
Bu duyguyu bilmeyen yoktur
Dünyanın en zor hissi;
" Kendini ait hissetmediğin bir yerde bulunma zorunluluğudur."
112 notes · View notes
yesiliris · 3 months ago
Text
Yüzümdeki yarım gülüşle geceye kaldım. Kimse yoksaydı ay vardı. Işığına sığındım.
Sarhoş oldum ben dün birinin vedasında. Ben Bi ayrılıkta yitirdim düşüncelerimi, üstelik benim tercihimdi.
Yol belliydi. Sahil kenarı. Elimde bitmiş Bi sigara artık parmaklarımı yakıyor. Bitişler gibi,bitirdiklerim gibi,sevdiklerim gibi,seveceklerim gibi.
Ne ağlıyorum ne gözüm dolu,taş yığını Bi kalp kaldı geriye.
Denize gittikçe gidiyorum,boğuluyorum ama bunu seviyorum. Öldüğümde mezarında açacak tek bi çiçek için yaşıyorum.
Nefret ettiğim ne varsa yaşıyorum, zayıflığımı gösterdiğim herkes Bi şekilde gidiyor ama ben bunu da sulak tarafıma gömüyorum. Kimine göre belki de sadece boş yapıyorum. Evim barkım yok,hoş aramıyorum. Ben denizlere aitim, böyle geldim böyle gidiyorum.
Duygularını göm Denize, ateş alsın her taraf ve sonra Bi sencer,kalbinde bi hançer. Sana ait olan Bi hançer intiharın ve parçaların. Yak yık dök kafanın içini,dışarıda bayram havası. Bak çocuk herkes seçimlerinden sorumlu.
Kendini bırak suyun üstüne,kapat gözlerini olamayacak bir şey sadece yağmur. Hisset şimdi. Bitti çocuk,her şey hemde. Boşver çocuk sen hep benimlesin. Sen kalbimin kanayan tarafısın.
Dal şimdi suya derine indikçe bitecek her şey. Sen derinleştikce kafan rahatlayacak. Sen nefessiz kaldıkça sesler susacak acın yanacak ve geriye küller kalacak. Yarım kalmış bi sigaradan geriye kalanlarla beraber rüzgar sizi uçuracak. Gökyüzü seni istiyor çocuk.
Kırıklar geçmez ben un ufağım. Kimseden beklemem olsun bana derman sonum belli biraz sudan.
Açık yaralar ve dikiş izleri. Benim diktiğim yara. Sağ bileğimin hemen üstü. Ölmeyi deneyenler için sonlar acıtmaz. Ama yaşamaya çalışan herkesin umudunu kırar. Benim umudum gökyüzüne gitti.
Yıldızlar sizin olsun ben sokak lambasının altındayım.
Hoşcakalın ben şimdi uzaklardayım.
2 notes · View notes
fikret-i · 2 years ago
Text
Kadir Gecesi Ramazan içerisinde gizlidir. Niçin? Çünkü her Ramazan gecesi kadir derecesinde bilinsin ve ihya edilsin diye.
Kadir suresi 3. Ayetinde belirtildiği gibi “Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır.” Bu gece, savabın bire otuzbin yazıldığı gece karlılığı daha da artırmak için rivayetlerde de belirtildiği üzere Fatiha, İhlas, Kafirun, Zilzal, Ayetelkürsi, Yasin, Mülk, Fetih, Rahman, Fetih, Hucurat gibi sevabı bol sureleri okumak gerekir. Kadir suresi 5. Ayetinde bildirildiği gibi “O gece, esenlik doludur. Ta fecrin doğuşuna kadar.” Vakit kısa Kuran’ı bütün okumaya zamanımız yetmez.
Duhan suresi 4. Ayetinde de belirtildiği üzere “Katımızdan bir emirle her hikmetli işe o gecede hükmedilir.” Bu gece, diğer kadir gecesine kadarki önümüzdeki bir yıllık hayat programımızın takdir edildiği gecedir.
Peki Ramazan’ın 27. Gecesi Kadir gecesi midir?
Peygamberimiz (asm) bazı işaretlerde bulunmuşlardır. “Kadir Gecesi'ni ramazanın son on beşinde, özellikle son on günde ve özellikle tek gecelerde arayınız.”
Süfyan b. Uyeyne gibi bazı alimler Übeyyu'bnü Ka'b gibi bazı sahabelere istinaden bu gecenin 27. Gece olduğu kanısına varmışlar.
Said Nursi Hazretlerinin dediği gibi “bir kısım müçtehidler bu geceye Leyle-i Kadr'i tahsis etmişler. Hakikî olmasa da, madem ümmet o geceye o nazarla bakıyor, inşâallah hakikî hükmünde kabule mazhar olur.” Allah Rahim-i Mutlaktır. Merhameti boldur ümmetini boş çevirmez elbet.
Ve bu gece duaların makbul olduğu, kabul gördüğü gece.
Duamızın makbuliyetini nasıl daha da artırırız peki?
Esbab-ı kabul dairesinde olmalı. Yani mantık çerçevesinde Güneş benim olsun Ay benim olsun gibi değil.
Dua edileceği vakit, istiğfar ile manevî temizlenmeli, sonra makbul bir dua olan salavat-ı şerifeyi şefaatçı gibi zikretmeli ve âhirde yine salavat getirmeli. Çünki iki makbul duanın ortasında bir dua makbul olur.
Hem hadîste ve Kur'anda gelen me'sur dualarla dua etmek.
Allahım, Senden kendim ve onun için dünyada ve âhirette af ve âfiyet istiyorum. (en-Nevevî, el-Ezkâr, 74; el-Hâkim, el-Müstedrek, 1:517-Hadis)
Eyyüb a.s duası: ‘Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen merhametlilerin en merhametlisisin’ diye yalvarmıştı.” (Enbiya, 21/83)
Yunus a.s duası: «Sen’den başka hiçbir ilâh yoktur. Sen’i tenzîh ederim. Gerçekten ben, zâlimlerden oldum!»” (el-Enbiyâ, 87)
Yusuf a.s duası: (Ey Rabbim!) Beni müslüman olarak vefât ettir ve beni sâlihler arasına kat!” (Yusuf Suresi 101)
Hem hulûs(samimi) ve huşu' ve huzur-u kalb ile dua etmek; hem namazın sonunda, bilhâssa sabah namazından sonra; hem mevâki'-i mübarekede(mübarek mekanlar), hususan mescidlerde; hem Cum'ada, hususan saat-ı icabede; hem şuhur-u selâsede(üç aylar), hususan leyali-i meşhurede(mübarek gecelerde); hem ramazanda, hususan leyle-i kadirde(Kadir Gecesi) dua etmek kabule karin olması rahmet-i İlahiyeden kaviyyen me'muldür.
Duaların kabul olma ihtimalinin en nihayet noktası bu gece yapılan dualar.
Allah gecemizi hakkıyla idrak etmemizi nasip eylesin inşallah.
34 notes · View notes
laudupul · 2 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
"Geceye doğdum, geceyi doğurdum.
Yıldızlar kovaladı peşimden, Ay sakladı gizimi.
Karanlık bulaştı parmaklarından bedenime. Kirli olan benliğimi gizledi karanlığı ile.
Karanlık oldum, ı��ık saçtım.
Ben geceyle beraber bütün oldum, ben oldum."
5 notes · View notes
sonsuzsblog · 2 years ago
Text
Deniz boyu yürüdüm, sonra da dağlara vurdum. Bir kekligin sesini dinledim. Doğanın ortasında buldum böyle kendimi. Dağların, yamaçların, ağaçların, suların sessizliğine şaştım. Bu varoluşu doğruladım istemeyerek. Sonra her şey kımıldadı. İlkin karıncalar çıktı, devinimin kendisi gibiydiler. Bir Süleymancık taşın arasından başını çıkardı, beni gördü, çekildi. Kendime geldim böyle. Ama doğaya karışamadım. Bir yosun, bir ot, bir deniz parçası olamadım. Çaresiz, onlara baktım, durdum. Bu da beni gönendirmedi. Kendimden gene: Her yere götürdüğüm kendim....
Durup düşündüğümden beri düşünüp durdum
Nerede pis bir kıyı var hep oraya vurdum
Kader diye susup terketmeyince yurdu
Sonunda bir çakala boğdurdular kurdu
Sonunda ellerimden aldılar seni
Ellerimden başka hiçbir şey kalmadı geri
Sonunda kalbimden söktüler seni
Ve kalbimi bir çöplüğe döktüler demin
Bir gün bir martı gelir buradan alır beni
Geri dönerim belki ansızın pisliği yenip
Belki bir rüzgar gelir alır gider beni
Zor anda yanaşır o hep beklediğim gemi
Güveni elde tutmak biraz güçtür
Güvendiğim dağlara çığ düştü
Baştan alıyorum bu şiiri üçtür
En güzel yerinde dilim sürçtü
Baştan alabilsek şimdi tekrar yaşamı
Ne seninle ne de sensiz yaşarım
Bu can yalnız yaşamayı da başarır da
Adı sen olmazsın bu kez tasamın
Günlerin arkasından dolu dizgin koşarım
Ilık bahar yağmurları gözlerimden boşalır
Öteden yorum yapmak kolay tabi
Hele siz de bir dolu verdiğiniz kabı boş alın
Birlikte hayal kurmak keyifli güzeldi
Bazen sen beni bazen ben seni üzerdim
Bahar ailemizden biriydi bizimdi güzeldi
Sana çok bozuldum fakat seninle düzeldim
Anlatamaz beni şairin binbir özlü sözü
Hasretim gerçek içim kor özrüm özür
Güzel günler gördüğünü göremeyecek gözüm
Günler güzel gördüğümü göremeyecek gözüm
Nakarat:
Sana sunduklarımı getir git
Yitirdiğim her ne varsa yitir git
Gözümün nuruydun, gözümden öylesine düştün ki
Yolladığım tüm meleklerimi getir git
Taladro:
Sana yaz geldi bana pus
Bir trabzan altında ağlamak yarama tuz
Sana özgürlük kapıları bana mahpus
Bir trabzan altında ölüyorum hava buz
Eserin hafif kuvvetiyle yerler altında
Ayaklar basıp geçer huzurum bel altımda
Satılır körelen yürekleriniz el altından
Kanlı gözleri yarışır tam altınla
Bir çeyreğim var bir de dert takarım sana
Hüznümü çeyizine kalbimi sandığa koy
Küçük bir umut bir de nem takarım gözlerine
Gözlerin ıslandıkça gönül kaybına koy, Gözlerimden akan yine sensin
Ben kıyamam silmeye kolaysa sen sil
Seni okyanuslar aşıp sevdim
Ben ne kadar sensem sende bensin
Yargılarım geçmişi nasıl bir tam etmişiz, O kadar sarhoşuz ki kendimizden geçmişiz
Kaç sene biz bizi boş yere bekletmişiz
Meğer aynı ipken başka ipi seçmişiz
Güneş karanlıktan bir gün hesap soracak, O gün ay da dahil avuçlarıma konacak
Bir hayal kuracaksın kirpiklerin donacak, Tam da o gün hayat yanaklarıma dolacak
Güleceğim ve sen ağlayacaksın
Ağlamak gülmek nedir anlayacaksın
Şömine başında aşk sıcaklığıma kapılmışken
Bir kar tanesi olup damlayacaksın
O gün aklına bugün gelecek
Dün kendimi kandırdım hep bugün gelecek
Bugün senin günün bu dün ölecek
Bugün ölüyüz bizi yarın yenecek
Sonbahara inat ağaç hala yeşermekte, geceye inat gün hala ağarmakta, ben ise kadere inat hala seni sevmekteyim. İnat bu ya mahşere kadar seni seveceğim.
Yalnızım, yalnızlığım beni dinlemekte, yalanda olsa ne var ki bu şarkıyı söylemekte, yalanda olsa içimden bir bulut akıp geçiyor, yalanda olsa mutluyum bu bana yeter.
Yetenek denen armağan ihtiras yani başarı arzusu ile birleştiğinde öyle bir yoğunluk kazanır ki, dünyada hiçbir güç onu durduramaz.
Sana ne demeliyim güneşim desem güneş batıyor, hayatım desem hayat kısa, gülüm desem oda soluyor, sana canım demeliyim çünkü bu can seninle yaşıyor.
Seni ne kadar sevdiğimi öğrenmek istersen vur kır kalbimi kalbimden akan kan yazacaktır ismini, o zaman anlarsın sana olan sevgimi...
Seni yıldızlara benzetiyorum. Onlar kadar uzak, onlar kadar erişilmezsin ama bir farkın var onlar bin tane sen bir tanesin.
Küçüktüm, adam olmadı dediler, adam oldum, sevmedi dediler, sevdim, uğruna ölmedi dediler, öldüm, iş işten geçti, dediler...
Martının denizi sevdiği kadar sevebilir misin? Toprağın suyu sevdiği kadar sevebilir misin? Leyla`nın Mecnun’u sevdiği kadar sevebilir misin? Hadi bırak bütün bunları da benim seni sevdiğim kadar sen de beni sevebilir misin?
Ne güneşi istiyorum karanlığıma, ne de yıldızları istiyorum gece yarılarında... Çok değil bir tek seni istiyorum yalnızlığıma...
Güneşin doğduğu da bir gerçek, battığı da... Kalbimin attığı da bir gerçek, günün bittiği de... Ne çıkar tüm gerçekleri saysak tek tek. Seni seviyorum, işte o en büyük gerçek...
Hayatı gözyaşlarımla ödüllendireceğine, gülücüklerinle sevginle cezalandır
Kısa olsa da büyük bir aşktı bizimkisi, anılara yazdık bütün güzellikleri, şimdi yoksun yanımda hayat boş bana...
Bu gecede yokluğunda kâğıtlara anlatıyorum, mürekkebim gözyaşlarımla sevişiyor sayende.
Bana yokluğunun içinde satırlarla nasıl gömüldüğünü sor bana öyle bir soru sor ki, çığlıklar içinde yokluğuna kan kusayım.
Sen sevdiğin için sakın utanma, çünkü utanması gereken; sevildiğini bildiği halde sevmesini bilmeyendir.
Hepsi gidici sen kalıcı, hepsi anlık sen hayat boyu, hepsi çocukça sen gerçekçe, hepsi öylesine sen ölesiye...
Eğer birisi seni aldatmışsa bu onun suçudur. Eğer o kişi seni pek çok kere aldatmışsa bu senin suçundur.
Eğer geceler uzun geliyorsa, sevgilin arayıp sormuyorsa, bir gün düşlerinde kavuşacağının yeminini vermişsen gönülden, işte o zaman sen deliler gibi seviyorsun arkadaş...
Gecenin sessizliğini dinle içinde beni bulacaksın... Karanlığa bak yüzümü göreceksin... Elini kalbine koy, gözlerini kapa ruhumu yolluyorum birazdan öpüleceksin...
Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri oluşuyorsa, orada güneş batıyor demektir.
Dumanımda o yoktu sigarayı bıraktım. Kadehimde o yoktu içkiyi bıraktım. Rüyalarımda o yoktu uyumayı bıraktım. Baktım ki onsuz olmuyor yaşamayı bıraktım.
Dünyada birçok insan var. Kimi mutlu kimi mutsuz, kimi ağlayıp kimi gülüyor ama güzelliklere ve mutluluğa layık bir insan var o da şu an mesajımı okuyor.
Düşünüyorum da; düşüncelerin en güzeli senin beni düşünüp düşünmediğini düşünürken, düşünüyor olmanı düşünmek galiba...
Aşkına döksem gözyaşlarımı, elinle bir defa silecek misin? Şu kalbimi sana versem, bir gün gelecek sevecek misin?
Asla birilerinin umudunu kırma, belki de sahip oldukları tek şey o’dur.
Bazen anlatmak zor geldi korktum, bazen cesurdum sen yoktun ve artık bir karar aldım söylüyorum. Seni çok ama çok seviyorum.
Bir çerçeve astım odama içi boş önemi yok, neden diye sorma neye baksam seni görüyorum nasıl olsa...
İnsanlar sizden eleştiri isterler; ama duymak istedikleri övgüdür.
Nefsini sabretmeye alıştırabildiysen ona zaferlerini müjdele...
Kahpesi lider, kurnazı milyarder, bizim gibiler hep mücadele eder, sana diyeceğim şudur küçüğüm, büyüme bu hayat senide siler.
Kendi kalabalığından kaçan kentler gibiyim bu gece... Zemheri bir yaşayış düşürmüşüm gözlerime. Gerisini susuyorum. Masallardan düşüyorum bu gece. Bir martının gözlerinde üşüyorum.
Susmak kabullenmek değil cevaptır anlayabilene. Bil ki kısa cümleler kuruyorsa insan uzun yorgunlukları vardır sadece.
Yaşam geriye bakarak anlaşılır, ileriye bakarak yaşanır.
Ağzımdan çıkacak söz olsan konuşmam, gözümden akacak yaş olsan ağlamam, kalbime hapsettim seni hiçbir yere bırakmam!
Bugün halledemediğimiz bir sorunun nedeni dün onu doğru yapmak için zaman ayırmamış olmamızdır.
Gerçek ilerleme ilerici olmaktan değil, ilerliyor olmaktan meydana gelir.
Hayatı seviyorsanız zamanınızı boşa geçirmeyin. Çünkü zaman hayatın ta kendisidir.
Her zaman doğruyu söyle; ne dediğini hatırlamak zorunda kalmazsın.
Kendime yeni bir sayfa açtım. İçinde sen yoksun, kalbim hayvanat bahçesi değil ki içinde köpek olsun.
Oyun bitince şah da, piyon da aynı kutuya konur.
Seni her düşündüğümde kalbime bir yıldız çiziyorum. Benim şimdi kaç yıldızım var biliyor musun? Benim artık bir gökyüzüm var.
Bir yağmur damlası seni seviyorum anlamı taşısaydı ve sen bana seni ne kadar sevdiğimi soracak olsaydın, inan ki bitanem her gün yağmur yağardı.
Hani gözler vardır sözleri anlatır, hani sözler vardır gözleri anlatır, bir de aşk vardır seni anlatır...
İnsanlar tanıdım yıldızlar gibiydi, hepsi parlıyordu, hepsi gökteydi. Ama ben seni, güneşi seçtim, bir güneş için bin yıldızdan vazgeçtim.
Ağırdır sevmelerim her yürek taşıyamaz, büyüktür umutlarım her omuz kaldıramaz, her şey olur da şu kalbim, bir tek sensiz olamaz.
Beklemesini bilenin her şey ayağına gelir.
Bela, kişinin sevdiklerinden gelir.
Belki dünya için önemli olmayabilirsin ama, biri için dünyalar kadar önemlisin.
Pardon, buralarda bir kaç kırık kalp gördünüz mü? Size soruyorum bayan; Hiç aynı kalpte defalarca dirilip öldünüz mü?
Şeytan insanın damarlarında kanın dolaştığı gibi dolaşın, dikkat edin onu açlıkla ve susuzlukla sıkıştırın.
Çektiğin acı kadar olgunlaşırsın diyorlar. Olgunlaşa olgunlaşa çürüdük, bilmiyorlar!
Maalesef doğmuşum bir kere, mecburen yaşıyorum. Doğarken neden ağladığımı yaşarken anlıyorum.
Mutlu olmanın yolunu, karşıdakini mutlu etmek sanıyorduk. Yanıldık! Çünkü ne kadar mutlu ettiysek, o kadar yalnız kaldık.
İnsanlar gelmeleriyle yalnızlıklarını dağıtanları severler, gitmeleriyle kendilerini yalnız bırakanlara aşık olurlar.
Hatırlamak için bir hafızamız varken, unutmak için elimizde hiçbir şeyin olmaması; hayatın bize attığı en büyük kazıktır.
Bir tane tebessümün gelmişti aklıma. Sendin yakışan canıma, kanıma geçmişimiz halen saklı anımda başkasıyla oluşun yara açtı damarıma kırıldım sana vurdum damarıma.
Biz kalbimizi mühürledik kimseler girmesin diye, biz aşkımızı dağlara taşlara yazmadık etiket olmasın diye, biz sevdik ölümü bile bile sevdalandık aşk için yolları aştık, yüregimizi bu ugurda ortaya koyduk
Yar saçlarını koklamayı özlemişken, sensiz odamda resmine bakarak çayımı içerken, eceli yanıma almışken ayrılık deme bana ne olur.
Hayatından silmek istediklerini gerçekten sil. Çünkü geri dönüşüm kutusunda bekletirsen; sistemini yavaşlatır.
İyi bir kadınla iyi bir erkek birlikte değildir. Çünkü kadınlar, kötü erkeklere aşık olup, iyi erkeklerle dertleşir.
Bin hayal kurarım ki hiçbiri gerçekleşemez ama bir gerçek yaşarım ki senin kralın bile yaşayamaz!
Sen gittikten sonra yalnız kalacağım. Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse?
Her gün biraz daha artan sensizliğe kafa tuttum. Ama mutlu ol seni unutamadığım yerde kendimi unuttum.
Candan dost aramamız da bu yüzden, camdan anlayan...
lssız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de, sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.
Dışarıda yolunu kaybeden değil; yanımda yerini kaybeden dost utansın.
Dal rüzgarı affetsede kırılmıştır bir kere.
2 notes · View notes
sudenazzsblog · 3 years ago
Text
'Sevmek öyle masum bir şey ki, suçsuzken bile özür dilersin...'
165 notes · View notes
belkidesondefao · 3 years ago
Text
" Nerden bilebilirdim bı gülüşünün günümü aydınlatıcağını, yanaklarındaki pembeliğin içimi ısıtacağını, bilemezdim ki bütün kusurlarınla bile kusursuzum olduğunu... "
17 notes · View notes
obanaprensesimdedi · 3 years ago
Text
Çok seviyorum çok❣️
Herkes yıl başına sen kalbime bi kere daha 💖
5 notes · View notes
mavininolmayantonu · 2 years ago
Text
Kalbimi senin dışında anca birine emanet edebilirdim, senin gibi mükemmel olan birine ya da bir şeye... Geceye.. Ay benimdi gece senin (sen ne kadar bilmesen de) sen gittin diyar benden geceyi de ayı da aldı, sen gittin diyar beni yalnızlığa mahkûm etti, sen gittin ben hiçbir yerde gizlenmez oldum.. Neden gittin?
3 notes · View notes
geceye-ay-oldum · 2 years ago
Text
Ben gece ve galiba mutsuzum
2 notes · View notes
shipperisi · 3 years ago
Note
Ay bi karar verdim günün ilk itirafı benden olsun
@gecenizz52 şimdi ben çoook eskiden birine anonim oluyordum. Bu biri de gecenin arkadaşıymış. Ben ona anonim olurken işte Gece yorumda bana birşey dedi. Kavgaya başladık birbirimizi tanımadan. Sonra kavga blog sahibi tarafından kapandı falan. Ama ben o günden sonra Geceye nası sinir oluyorum anlatamam. İşte ben bi süre buna gıcık oldum. Sonra birbirimizi yine tanımıyorduk ama ben anonim değildim bu sefer. Birinin postunu yorumlarında konuşmaya başladık. O gün Geceyi çok sevmiştim. Sonra iletide konuşmaya başladık falan fillaan. Gece belki olayı hatırlamıyordur ama o anon bendim JSGDJSGJZHXNDSKSJYTNDJS Öyle işte Gece ile kaoslu bi tanışmamız olmuştu. Tabii şuan o eski duyguların kırıntısı bile yok o ayrı konu.
nE KAMXLAKDLAKXLAKCSK itiraf gibi itiraf yemin ederim PUHAHAHA
9 notes · View notes
dediadam · 3 years ago
Photo
Tumblr media
bir gece yarısı yazıyorum bu mektubu, yalvarırım onu okuma çarşamba günleri. Derinliğin sarhoşu bir sürü kuşu aklından çıkartmıştı yolu Anın farkındalığına bürünerek bir vapur ilmine bilet aldım Gözden geçen oydu, göç gözden kaybolan da Âh ne esrarlı sortiler aklımın uçurumunda! Pencereme konup konup kaybolan Ay ve an Şehrin meydanından uzanıp papatyadan kısalan Özlemek şöyle dursun şiirler bile saklatan Bu tulûata adanan bu eller benim, senin olduğu kadar da -Düşüyor kafam şerh ile zamana! Ve seninle yalnız kalmaktan korkmuyorum. Ki bu, benim için fazla normal. Aynalara yansıman hangi hüznüme denk düşer, tekerrürden ibaretken gözlerinin derinliği? Derdimi anlatamadığımdan, lafı evirip çevirip sana getiriyorum. Sen de bana bakışlarını geri getirsen? En büyük yanlışımızdı; dudak payı bırakmamak, hayatlarımızda. Kim bilir? Belki de senin bırakmadığın pay benimdi. Neşe arkası gözyaşlarımızın siniri bozuktu biliyorum. İtimadım da sonsuzdur içmeden seviştiğim herkese. Velhasıl dudakları dikilmiş bir kadındı gururumuz. Bırak ikimizi, onun için bile zordu. Parmaklarına oje sürmekten utanmazdı, karşımda. "Niye utanayım ki?" derdi, dudakları dikilmiş kadın. Çok güzeldi ama inan bir kez olsun bakmadım o gözle. Hatta kızardım. Gece boyu ıslık çalardı. Uyku tutmazdı içine girdiği gecelerin. Devrik cümlelere tapardı. Tek inandığı seni bir daha sevemeyecek olmamdı. Ama yanıldı, bir bir düşerken ıslıkları. Sonraları sarardı. Odamın bir köşesinde her akşam beni karşılardı, resminin tam önünde. Öpüşmek istediği dudakları bile morardı. Bir gün ölmek üzere olduğunu anlattı. Aklımda senin olduğunu bile bile dönmek istedi yokluğuna. Kafam almadı, sonra bir daha hiç uğramadı. Ucundan ısırılmış gecelerde kaldı, kırılmış umutlarımın kırıntıları. Ve yine bir çok şiirde olduğu gibi yağmur yağdı. Ben sırılsıklam boğuluyordum senin eksi yönünde. Nefesim kesildi, öksürmeye başladım. Dizlerimi yere birden bırakmışım. Hala ağrıyor. Sonra birden yok oldum kaldırımlarda, nefes nefese. Seni tekrar buldum. Hatırlar mısın? Biraz sen içerken benden, ben gözlerinin dibini buldum. Fazlası zarar, "o son bakışından çok utandım" dediğin sırada sana çok bağlandım. -Geceye atfedilen tüm ritüellerden sıyrıl ve gel. Belki yeniden inanırız beraber.Gözlerindeki yerimi seçtiğime göre öleceğim bakışı sen belirle... Dokunabilsem yokluğuna resimlerden düşerdim tebessümlerine Yine ezan okunurdu sabah, neyin kafasını yaşıyor bu dünya? Paslı bir jilet yatar cüzdanımda, hatıradır Kanamıştır yankılanırken heyecanları Üzerinden düşen birkaç damla Utanmıştır peçeteden Sevmişimdir inanmasan da Hala merak ediyorum, sonunda Biz inanıyorken, ağlasan da Allah da bizim, biz olabileceğimize inansa Sonra çok geç zamanla… Neden bu kadar hızlı dönüp hiç olmamışçasına başa sarıyor Dünya? Soğuk kaldırımlar da üşüyor sırtımda Bazen gidiyorsun ya şaşırıyorum Âlem bile bir karanlıktan sonra yine üzerimden geçiyor Sen kimsin? Kaybetmemize rağmen kaç kere bıçaklanıyor rüyalarımız? Uyandığımızda hep bir umut yankılanıyor göz bebeklerimizde Girdiğim her nefesin içinde gökyüzüne dağılıyorum Dağılıyorum, gidecek tek bir yerim varken Dağılıyoruz Şimdi sana bir şiir yazmak istedim Bıçağı boynuma dayadım Daha iyi ölebilmeyi hayal ediyorum Sol bacağım uyuşuyor git gide Bak son kez söylüyorum Seni seviyorum ben yine Direnmesem de yanar mıydım bu kadar? Sol yanımı tanır mıydım? Gideceğim birazdan bir kırmızının koynunda Çekemediğim ne kadar duman varsa Bilesin, saçların kadar yakınımda İçerim, meşru olur gözyaşlarım İçerim yanıyor zaten Buğulanıyorum üstelik yağmur Yanaklarımda hissederken Allah’ı Hala korkmuyorum Sanırım kabartma bir karanlığın içindeki tüm gölgeleri şakaklarımdan itiyorum. İntihar geç bu saatlerde. Karanlık ve yalnızlığın tasvirini niçin gece geç saatlere koyar Tanrı? Yürüyorum… Bu gecenin belki de en güzel yanı sokak lambalarının sabaha kadar yanacak olması. Köpekleri eskisi kadar sevemiyorum. Geceyi çalacaklar diye çok korkuyorum. Çaldıklarında kim açacak gündüzü? Karanlıktan korkmam. Ama şu ışıklar sönerse kendimi bir parçası olarak görmediğim bu dünyanın içinde kaybolabilirim. Bu kahvenin içine atılan tuz gibi yahut güzel bir et yemeğinin üzerine atılan şeker... Demek istediğim mide bulandırıcı ve tiksindirici bir durum. Sivil kediler ve resmi köpekler. Hakaret değil. Tam olarak böyle diyorum. Kediler sakin, sevecen beni takip ettiklerine eminim. Sessizce yaklaşıp kanıma giriyorlar. Sevmek istiyorum bazen onları. Sivil hareket ediyorlar. Köpekler öyle değil. Havlıyorlar, peşimden koşturuyorlar ve birden durup vazgeçiyorlar. Ses var görüntü yok derler ya o hesap. Ben durduk yere bu durumu bir şeylere benzettim. Tekrar söylüyorum hakaret değil. Hem bundan size ne? Kendime çok saçma bir intihar yolu seçmişim. Bu şekilde pek başarılı olamam sanıyorum. En aşağı 10 senem var diyelim. Takdir kimde biliyorsunuz tabi. Banklar ve parklar. Çok masum sayılmazlar. Özellikle banklar. Parklar sadece bu duruma karşı tepkisiz kalmakla yargılanabilir. Ama banklar öyle değil. Sevdalar, dostluklar ve hatta bir baba ile bir kızın küçükken kurduğu sağlam diyaloglar… A-İyi akşamlar kardeşim. (Ağlayarak) B-Eyvallah, sana da iyi akşamlar. A-Niyazi’yi tanır mısın? Benim yaşlarımda. B-Tanıdığım bir Niyazi var ama senin yaşlarında değil. A-Ah tanısan keşke. Çok severdim seni kardeşim. Çok sağlam çocuktu, Çamdibi çocuğu. B- Çamdibi çocuklarının geneli öyledir. Hayırdır ne oldu ona? A-İki gün önce tam olarak senin oturduğun yerde oturuyordu. Çok içmiştik. İzine gelmişti. Sevdiği kızın yanına götürmemi istedi benden. Ben de kırmadım. Kemalpaşa yolunda kaza geçirdik. Ben yaşadım o öldü. B- Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun. Sigara al… A-Çok sağ ol kardeşim benim. Ama gideyim ben. B- Sen bilirsin. Hadi iyi akşamlar. Olanla ölüme çare yok, hepimiz ölüyoruz. Bazılarımız bir anda bazılarımız yavaş yavaş. A-Çok haklısın. Alkol, şişede dursun bundan sonra diye düşündüm bir süre sonra sakinleştim. Yıldızlara halat gerip intihar etmek komik olurdu. Aklımda sen varken başım göğe ermiş gibi zaten vazgeçtim. Çok tehlikeliyim. Kendimi bu kadar tehlikeli bilmezdim. Bilseydim eğer yanıma kendimi almazdım. Ciddiyim. Eğer bir insanın kaybedecek bir şeyi yoksa zırvalıklarından bahsetmeyeceğim. Ama bir insan korkusunu yitirmişse. Çok zor bulur bence. Gerçekten bence. Polis araması. Sohbet koyu. Yarış halinde tüm nefeslerim hayatla, melodiler kıskanıyor ahengimi. Ölmekten, korkmadan. Korkmaktan, korkmadan. Diziyorum kendimi sokaklara. Kaldırım taşları. Yağmur yağsa aklıma sen düşsen, sen düş sen bu akşama ben zaten düştüğüm yerden kalkar gelirdim. Birden aklıma sen geldin. Ezan okunuyor ki ürperti diye buna derim. İlahi gücün kulaklarımdaki oluşumu. Çok severim. Ama bu gece tek olmaktan muzdarip bir halde özür dilerim. Sıcak bir yerde artık.* Boğulacak gibiyim ve uykusuz. Söylemek istediğim çok şey var. Onunla konuşmalarımız saklı elbet. İkimizin arasına girenlere bu cümlede küfretmek bana yakışmaz. Sanırım gecelerin en güzel yanı yıldızlar değilmiş. Sabaha kadar yanan sokak lambaları bazen çok daha güzel olabilirmiş. Ben yaşadım o öldü, sokak lambalarında. Sabaha karşı söndü. Bıraktığı bir iki düş’tü o da bir GÜNE’EŞTİ. Susarım, bu da son yudum Seni seviyorum.
5 notes · View notes
sybllll · 4 years ago
Photo
Tumblr media
... ÖPÜP ÖPÜP MÜHÜRLEDİĞİM uykulara sardığım düğüm düğüm çözdüğüm çocuk düş'üm ortalık yerde yalın ayak serde büyümeyen bebek düşlerimi de çuvala kattın sudan çıkmış pulsuz balığı bıraktın ardın sıra büyümeyen bebek öpüp öpüp mühürlediğim düşlere katık geceye ay dili lal dudağı bal serçe yarim ilmek ilmek ördüm geveze bülbül gibi söktüm yerine toz bulut kondurmadım ayan oldu unuttun gayrı düşlerime uğramaz kapı baca açmaz oldun ayrılık ağır ökçe sırtı deler geçer tülden kalını taşıyamaz ölümü arar oldum özlemde vurur öpüp öpüp mühürlediğim Sibel Karagöz #sibelkaragözşiirleri https://www.instagram.com/p/COuiyS3NXXm/?igshid=154zqct4a1vv3
2 notes · View notes
hicsizligindibi00 · 4 years ago
Text
Eskimeyen ..
Satırlarıma nereden ve nasıl başlayacağımı zerre bilmiyorum. Bildiğim tek birşey var "içinden ne geliyorsa yaz." dedi yazarınız. :) İçimden aslında bir sürü şey geliyor, o kadar çok şey söylemek, anlatmak istiyorum ki nereden başlayacağımı bilmiyorum. Anlatmak yerine soru sorsam olmaz mı? Imm, bence olur.. :) İliklerinize kadar birisine aşık oldunuz mu hiç ? Mesela ben oldum. İliklerimde hissettim o sevgisini, günden güne yüreğime işledim adını. Her nefes alıp verişim de , nefesini hissettim, gözlerimi geceye kapadığım da yüzünün sureti geldi hep gözlerimin önüne. Peki acısını çektiniz mi? İliklerime kadar aşık olduğumu hissettiren o kaldın, 1 buçuk sene sonra iliklerime kadar acısını da hissettirdi, yaşattırdı. Ona aşık olmak nasıl güzel bir duyguysa, acısını yaşamak da dünyanın en kötü duygusuymuş. Yaaa düşünsenize; Önce aşık ettiriyor, kendine bağlatıyor. Ama sonra hiç ummadığınız bi an da hayatınızdan usul usul çekip gidiyor ve izini kaybettiriyor. Bence aşk, acının kan kardeşiymiş. Onca zaman bana hayalini kurduğum hayatı yaşattıran kadın, benden gittikten sonra hayatımın Işık'larını kapattı, benden benim hayatımı çaldı.. Sonra dedim ki. Ah be gediz onca acının üzerine bir daha kalbinin ritmi değişmez, bir daha sevemezsin. Bir daha aşk sarhoşu olamazsın. O gittikten 3 sene sonra yeniden kalbimin ritmi değişti, yeniden aşk sarhoşu oldum, yeniden sevdim ve sevildiğimi hissettim. Sonra bir kere daha anladım. "Hayat sürprizlerle ve mucizelerle doluymuş." O yüzden ona hep mucizem diye hitap ederdim. Ama ömrü kısa sürdü. Alt tarafı 6 ay sürdü. Ama o 6 aya neler neler sığdırdım bir bilseniz. Birgün çocuğum olursa ilk ona anlatacağım yaşadıklarımı. Dicem ki çocuğuma. "Bak evlat, baban 895 Kilometre yolu, dağları, denizleri aştı taaa Kayseri'den, Van'a gitti. Annenden önce sevdiğim bir kadın vardı, mucizem derdim hep. Mucizem dediğim kadının doğumgününü 3 gün 3 gece kutlamıştı senin bu deli baban. O kadar da güzel severdi, sahiplenirdi. O kadar da mangal yürekliydi senin bu baban.." Velhasıl kelam arkadaşlar. "Ölüm diye gerçeğin olduğu şu dünya da, yıkılsanız da, öldüğünüzü hissetseniz de sevin. Çünkü sevmek insanoğluna verilmiş en güzel hediyedir.
- Gediz Ali Kanza -
5 notes · View notes
birtutamutluluk · 4 years ago
Text
~Kurgu~
insomnia.. küçüklüğümde resmen yakama yapışan hastalık. yaklaşık 13 yaşımda anlamıştım hastalığımı. bunun için gidip aileme söylemiş, yine de doktorlara gitmek istemişlerdi. doktora gittiğimiz gün, iyileşebileceğimi söylemiş, tedaviye başlamıştık. yaklaşık 1 sene kadar tedavi görmüş, daha sonra düzeltmiştim. tabii nereden bilebilirdim, ben düzeldikten birkaç ay sonra yalnız olacağımı.. yalnız olacağımı derken, ailemi kaybetmekten bahsediyordum. o gün, kimse tarafından istenmemiş, mecburen yetimhaneye verilmiştim. güzel arkadaşlıklar kursam da hepsinin geçici olacağını biliyordum. insanların aynı olduğunu biliyordum..
2 sene sonra, tam 2 sene sonra aynı gün ölüm yıldönümü olmuştu. ben diğerlerinin arasına katılmak istemiyordum. sahte gözyaşları, sahte cümleler, sahte kucaklaşmalar.. katlanamazdım, patlayabilirdim. çocukluğumda hep gittiğim bahçe vardı. biraz ilerisinde de göl vardı. orada oynardım ve evimize yakındı. ayaklarım beni oraya götürmüştü. kelebekleri oldum olması severdim ve orada birçok kelebek bulurdum. tabii kelebek tutkunum bir yere kadar, bembeyaz fazla göz alıcı bir kelebeğin peşine takıldıktan sonra kaybolmuştum. nereden geldiğim hakkında bir fikrim bile yoktu. geri dönmek isterken daha fazla uzaklaşıp kaybolduğumun farkında değildim. keşke demiştim içimden, keşke kelebekleri sevmeseydim, kelebek gördüğüm zaman ben olmuyordum. içimdeki çocuk ortaya çıkıyordu. ve ben içimdeki çocuğa yenilmiştim.
adımlarım benim kontrolüm dışında ilerlerken gördüğüm ufak bir yıkık dökük evle yüzüm aydınlanmıştı adeta. eve dönmek için dolaşırken vaktin ne kadar geçtiğini bile fark etmemiştim. o evde sabahlayabilirim diye düşünerek girmiştim eve. yağmur bastırınca yerimden sıçrayıp evde, sağlam bir yere sokulmuştum. şimşeklerden korkardım. saat geceye kadar ilerlerken birkaç kahkaha sesleri, şişe sesleri duymuştum. yutkunup açık olan camdan bakmıştım. sarhoş birkaç adamlar dolaşıyordu. yerime sinip ardından emekleyerek oradan çıkmıştım. tabii içlerinden biri beni görene kadar. gelip sıkıştırdıklarında zor kaçmıştım. koşarken öylece patika yolu izlemiştim. sonunun yola çıkacağını bilmeden. yola geldiğimde düşünmeden yola atlamıştım. atladıktan hemen ardından bir aracın bana çarpması ve biraz uzağa yuvarlanıp bilincimi kaybedene kadar, vücudum da ki acıyı kısaca hissetmiştim.
-15 yaşın sonu-
1 note · View note