#güney
Explore tagged Tumblr posts
dilhunbiri · 1 year ago
Text
Güneş battı diye oturup ağlarsanız, yıldızları görme ayrıcalığını kaçırırsınız. Kaybetdiklerine üzümek yerine gelenleri ihmal etme...
Tumblr media Tumblr media
28 notes · View notes
onderkaracay · 1 year ago
Text
Tumblr media
9 notes · View notes
damladanummana · 1 year ago
Text
Dünya Hayatı
Şems-i Tebrizi der ki ” Ne yöne gidersen git; doğu, batı, kuzey ya da güney. Çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün. Kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.” Başkalarının eksiklikleriyle, fazlalıklarıyla, kusurlarıyla uğraşmayın, boş verin. Kimseyi yargılayıp, hakkında hüküm vermeye ve dahi kınamaya kalkmayın. Bunlar size bir şey kazandırmadığı gibi…
Tumblr media
View On WordPress
3 notes · View notes
serapersoy · 1 year ago
Text
youtube
Grup Ayna - Yine Aşk
2 notes · View notes
realmartinocean · 6 months ago
Text
Tumblr media
Eski günleri özlüyorum.. biraz kasvetli.
0 notes
barkoturktv · 9 months ago
Link
0 notes
neyerlicom · 11 months ago
Text
Yurtta bugün hava nasıl?
ANKARA (İGFA) – Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan son değerlendirmelere göre: Ülkemizin kuzeydoğusu ile yarın (Cumartesi) zamanla batı kıyılarının parçalı yer yer çok bulutlu, Çanakkale, Balıkesir’in batı çevreleri ve Kuzey Ege kıyıları ile İzmir ve Aydın’ın kıyı kesimlerinin yerel olmak üzere hafif yağmur ve sağanak yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Bu…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
primishaber · 1 year ago
Link
0 notes
memorymaker06 · 2 years ago
Text
bir anda gelen “tamamen yenilenme isteği”
bu bende daha çok “ülkeden kaçıp güney amerika’da dağlarda çoban olma isteği” olarak zuhur ediyor.
bütün bilgiden ve bilmişlikten uzak, beni ırkım ve milliyetim üzerinden ayırmayacak bir toplulukta (koyunlar), ne bildiğim ya da bilmediğim üzerine yargılanmayacağım (türkçe bilen g.amerika köylüsü çıkmadığı sürece) bir hayat olarak görüyorum. gerçekten birileriyle yarışmaktan, bir şeylerle boğuşmaktan ve en çok da bu kadar sağlıksız bir ortamda yaşamaktan bıktım. yediğimiz içtiğimiz nedir bilmiyoruz, içeriği nedir, ne miktarda tüketsek sağlıklıdır? hiç! giydiklerimiz yaramıyor, tekstil ülkesinde yaşayıp doğal içerikli şeyler giyememek ne kadar acı! en azından koyun yününden, hayvan derisinden 1–2 parça giyip doğal ve dayanıklı olduğunu bilirim :) hem bu kadar kırılgan ve sağlıksız bir hayat sürüp hem de dünyanın en iyisi olacakmışız gibi yırtınmaya gerek var mı sahiden? hayat nasıl da akıp gidiyor, çoktan 20lerimin 2. yarısına giriyorum. naptım ki hayatta? daha neler yapabileceğim? neler kaçırdım? bazı şeyler yaşla sınırlı gerçekten, elimden ne gelir zamanı geri sarmaktan başka? saramıyorum da, madem kaçırdığım şeyler beni bu kadar rahatsız ediyor, o zaman kaçırdığımı bilmesem? görmesem her şeyi? cahil kalmak istiyorum biraz, her şeyden haberdar olmak istemiyorum. ve sağlıklı olmak istiyorum, huzur istiyorum. 25imde bunları yazıyor olmak çok acı biliyorum ama bu kıvama geldim, kulak memesi kıvamını geçtik biraz.
0 notes
avrupaliturkler · 2 years ago
Text
Bakıcılığını yaptığı kadının depremde altınlarını çalmaktan tutuklandı; 'Altınlar emanetti' dedi
KAHRAMANMARAŞ’ta, bakıcılığını yaptığı kadını depremin ardından dışarı çıkarıp, evdeki altın ile paraları çaldığı belirlenen ve polis ekipleri tarafından kaçtığı Muğla’da yakalanıp, tutuklanan Emrah Güney’in (49), savcılıktaki ifadesi ortaya çıktı. Söz konusu para ve altınların kendisine emanet edildiğini ileri süren Güney, suçlamaları kabul etmedi. Muğla İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note
shotclinic · 2 years ago
Photo
Tumblr media
koşmayı kafana koyduysan ayakkabıların eskiyecek #güney #2011 ⛹️ ⛹️ ⛹️ ⛹️ ⛹️ #shotclínic #shootlab #shootingclinic #skillsacademy #ankara #ankarabasketbolpt #ankarapt #ankarabasket #ankarabasketbol #ankarasporkültür (Ankara, Turkey) https://www.instagram.com/p/Cn6xwG-IqFv/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
dynpostraining · 2 years ago
Photo
Tumblr media
#Karadeniz #SASB #gaz sahasında iki #yeni #kuyu hizmete girdi #TrilyonEnergyInternational, Karadeniz'in #Türk sektöründeki SASB gaz sahasına ilişkin #17 kuyulu geliştirme programı hakkında bir #güncelleme yayınladı. #Kasım ortasında ilk yeni kuyu olan #Güney Akçakoca devreye girdi ve #Akçakoca-3 kuyusu şu anda gaz satış #boru hattına 3,3 MMcf/d ile #üretim yapıyor. #GSP'nin #Uranüs #jackup'ı  o zamandan beri sözleşmenin üçüncü kuyusu olan Batı Akçakoca-1'i delmek üzere yeniden konumlandırıldı. Uranüs şu anda Batı Akçakoca-1 ve #Gülüç-2 kuyularını delip tamamlayacağı Akçakoca #platformunun #kuzey tarafında bulunuyor. Her iki kuyu için 17½ inç çapındaki delik, kıyıdan teçhizata gidip gelmek için özel ekipmanın taşınması gerektiğinden, zamandan ve maliyetten tasarruf etmek için sırayla açılacaktır. Gülüç-2, daha önce dikey bir kuyu tarafından keşfedilen ancak üretime geçmeyen bir gaz havuzu. Bu, uzun erişim yönlü bir kuyu olacaktır. https://www.instagram.com/p/CmG1BVvo7sn/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
okuryazarlar · 2 months ago
Text
Tumblr media
2024 Nobel Edebiyat Ödülü sahibini buldu.
Nobel Edebiyat Ödülü; "Tarihsel travmalarla yüzleşen ve insan yaşamının kırılganlığını ortaya koyan yoğun şiirsel düzyazısı için” Güney Koreli yazar Han Kang'a verildi.
Güney Koreli yazar ‘Vejetaryen’ romanıyla 2016’da Man Booker ödülünü kazanmıştı.
70 notes · View notes
sendeyalnizkal · 4 months ago
Text
Konuşsan şiir sözlerin, sussan film olur gözlerin.
28 notes · View notes
mahpusluk · 4 months ago
Text
Milyonlarca insanın, çalışan namuslu emekçi insanların hiçbir şeyi yok, üç beş kişinin milyonları, milyarları var.
21 notes · View notes
barkoturktv · 9 months ago
Text
Şehirden İndim Köye -3-
Tumblr media
Her şeyden önce trafiğin olmadığı bir yerdesiniz. Yazının başlarında bahsettiğim gibi gideceğiniz yerler en fazla 15-20 dakika uzaklıktalar ve bu yolları uzun yol şeklinde sürerek yapmaktasınız. İstanbul’da yaşarken her hafta depoyu doldurduğumu hatırlıyorum. Buraya yerleştiğimizden beri ne zaman benzin aldığımı hatırlamıyorum. Ayda bir ya da bir buçuk ayda bir sanırım. Gittiğiniz yolların sağı solu ağaçlık-orman olmasının keyfine değinmeyeyim bile… Benzinden tasarruf ettik, sırada yine arabayla alakalı bir madde var… ‘Kuş pisliği’… Bir sene oluyor buraya taşınalı ve daha üç kere filan aracımda kuş pisliğine denk geldim. İstanbul’da yaşarken her hafta ya da en fazla iki haftada bir aracı temizletmem gerekiyordu. Burada bu dertten kurtuldum! Ufak bir hesap belki ama oto yıkamaya verdiğiniz parayı yıla vurduğunuzda başka bir şey çıkıyor… Gelelim ısınma ve soğutma olayına… Güney tarafı ülkenin üst taraflarından hep 10 derece kadar daha sıcak oluyor. Yani İstanbul’da hava 7 derece ise Muğla’da 17 derece oluyor. Geçen sene kışı geçirdik burada ve emin olun sadece bir saat kadar klimayı sıcak hava versin diye açmışızdır. Yatmadan yarım saat kadar önce elektrikli battaniyeyi açtık. Yatağa girince kapattık ve bütün kış böyle geçti… Burada doğalgaz hattı yok. Doğalgaza da zaten ihtiyaç yok… Yaz dönemi de klimayı açtığımızı bile hatırlamıyorum. Püfür püfür esen bir coğrafyada yaşıyorsunuz. Çok bunaldınız diyelim, deniz çok da uzak sayılmaz… Güncel bir veri vereyim. Bu sene bebeğimiz olduğundan klimayı ve elektrikli kaloriferi kullanmak durumunda kaldık. Sabahtan akşama kadar ev 22-24 derece arasında, akşamları da oda elektrikli kalorifer ile 22-24 derece arasında. Annemin de alt katta ısıtıcı açarak odasını ısıttığını varsayarsak evde 7-24 ısıtıcı açık. İki adet buzdolabı hep çalışıyor ve çamaşır-bulaşık-kurutma-fırın vs. hep kullanılıyor. Geçen ay 1700 lira elektrik faturası geldi rekor olarak. Büyük şehirlerde bu meblağ aslında sadece doğalgaz faturası diyebiliriz sanırsam… Ve gelelim sıcak su olayına. Burada neredeyse her evin çatısında güneş enerjisiyle çalışan su ısıtıcıları var. Tepenizde hep güneş olduğu için sıcak su ihtiyacınız bu panellerle sağlanıyor. Dolayısıyla büyük şehirlerde doğalgaz olarak ödediğiniz faturalarla, burada neredeyse iki evin tüm elektrik ve ısınma masrafları çıkıyor. Ve bir husus daha var, güneyde soğuk günleri toplasanız aslında iki ay kadar eder. İstanbul gibi bir yerde kış ayları da dahil yaklaşık olarak altı ay kalorifer çalıştırılıyor. Yani bizim bu ay ödediğimiz 1700 lira en fazla bir ay daha ödeyeceğimiz bir gider olacaktır. Sonraki ay yine normal bandına düşecektir… Bir diğer maddi artıya gelelim, her taraf bağ-bahçe olduğu için domates-patates-soğan-portakal-limon-sarımsak gibi günlük çok tüketilen meyve-sebzeler neredeyse bedavaya geliyor. Ya bahçenden topluyorsun ya da komşun sana hediye ediyor. Hem gerçekten organik, hem de bedava… Hadi bir şekilde bulamadın diyelim, buranın pazarları da hem uygun fiyata (yaz dönemini bunun dışında tutuyorum) hem de büyük şehirlerden çok daha organik ürünler satıyorlardır. Yaz-kış devamlı kaldığın için gittiğin kafelerle, lokantalarla ister istemez içli-dışlı olmaya başlıyorsun. Dolayısıyla zamanla kendiliğinden bir indirim uygulanmaya başlıyor. Ve bu indirime de aslında yaz-kış sahip oluyorsun. Yazın tatile gelip tonla hesap ödeyen kişilere nazaran çok daha uygun fiyata dışarıda yemek yiyip, kahveni yudumlayabiliyorsun… Pandemiden dolayı güneye göç artınca ev fiyatları ve kiralar da uçtu tabii ki ama hala yeterli doluluğa ulaştığına inanmıyorum. Yaz-kış kalan hala yeterli sayıda aile olmadığı için evlerin çoğu boş ve kiralanmayı bekliyor. Düzgün bir aileyseniz, kiranızı zamanında ödeyebileceğinize dair bir izleniminiz varsa, çok uygun fiyatlara ev kiralayabilirsiniz. Aynı şeyi büyük şehirler için söylemek pek doğru olmaz. Devamlı bir sirkülasyon var ve devamlı göç almakta büyük şehirler. On aile gidiyorsa yirmi aile geliyor. Kiralık ya da satılık evler bu talebi karşılayamadığından fiyatlar devamlı yükseliyor. Güneyde ise az nüfusa oranla her yer inşaat! Bir Muğla-İstanbul karşılaştırması yapalım : İstanbul nüfusu 16.000.000 İstanbul’da satılan sıfır ev sayısı 33.000 Muğla nüfusu 1.000.000 Muğla’da satılan sıfır ev sayısı 6000 Muğla nüfusunu ve sıfır ev sayısını İstanbul’a uyarlayarak 16 ile çarpalım. Muğla’daki sıfır ev sayısı 96.000 oldu. Yani İstanbul’a oranla, yaşamın daha yoğun yaşanmadığı Muğla’da üç katı fazla sıfır ev var diyebiliriz. Bu ilerleyen süreçte güneydeki ev fiyatlarını da aşağıya çekecektir. Yani İstanbul’dan evinizi satıp, güneyden iki ev alıp, birinde oturup birinden kira geliri elde edebilirsiniz demek… Maddiyat kısmının bir artısı daha var: ‘Tanıdık çokluğu’… Burada herkes birbirini tanıyor arkadaşlar. Çoğu kişi şehirden göç etmiş ve herkes kendi mesleğini icra ederken başka meslek dallarının yardımına da ihtiyaç duyuyor. Tanıdık kafe-lokantada misal garsona dişinizin ağrıdığını söylediniz. Hemen bir tanıdık çıkar ve sizi yönlendirir. Aracınızı yıkatacaksınızdır, tanıdık birinin oto yıkaması vardır. Spor yapmak istersiniz, Ali-Veli Hoca vardır. Aslında herkes birbirini tutmuş, kendi ağını kurmuş, siz de o sistemin içine kendinizi rahatça salıverirsiniz… Tanıdık olduğundan hem içiniz rahattır hem de daha uyguna işinizi halledersiniz. Sıra elbet sizin mesleki becerinize de denk gelir. Siz de işinizi layığıyla yerine getirip, indiriminizi yapar ve o ağın bir parçası olursunuz… (Diyeceksiniz ki İstanbul’da yok mu bu ağ? Var! Ama ulaşılması çok zaman alıyor! 20 km ötedeki tanıdık cimnastik salonuna götürmüyorsun çocuğunu, evinin yakınındaki kursa veriyorsun. Sekiz sene İstanbul’da cimnastik salonu işlettim ve ücret almayacağım-alamayacağım bazı akrabalarım-yakın arkadaşlarım bile çocuklarını getiremediler mesafeden dolayı. Gece 4’te çıksalar yola 15 dakika ama gün içi 1 saat 15 dakika…) Maddiyat paragrafı uzun oldu, biz de uzun bir sözle bitirelim: İnsanların yapmış olduğu sahte paralardan ve paraların yapmış olduğu sahte insanlardan uzak durmalısın… (Sözün kime ait olduğunu bulamadım affola) Sekiz ana başlıkta toparladığımız ‘Şehirden indim köye’ yazımızın artılarına bir son söz ekleyelim… İstanbul’da yaşayanların güneşli bir Pazar gününü değerlendirmesinin birkaç yolu vardır. Şile-Polonezköy bunlardan biridir. Sahil kesimi boydan boya gezilebilir. Örnekler fazlasıyla arttırılabilir. Ama hep kalabalıktır buraları. Havanın güzel olduğu bir Pazar günü, İstanbul’da mangal dumanlarının kapladığı alan, gökyüzündeki bulutlardan fazladır! Sahilde oturulacak bankı geçtim, çimenlerde yer bulamazsınız. Dalgakıranların taş zeminleri bile kapılmıştır! Güneyde ise (mecazi anlamda) dağ-taş-bayır sizindir… Ama işte yaz geldi mi işin rengi burada da değişiyor. Biraz bencilce bir düşünce ama eskiden ‘Yaz gelse de güneye insek’ diyorduk. Şimdi ‘Yaz gelmesin, insanlar gelmesin’ diyoruz… Peki diyeceksiniz ki ‘Güneye yerleşmenin hiç mi eksisi yok?’ Var, bolca var o da! Onu da sonraki yazılarımda sizlerle paylaşacağım… Ama şimdi izninizle sahile inip, indirimli kahvemi lüpletirken güneşi denizin içine batıracağım… Read the full article
0 notes