#cilt alerjisi belirtileri
Explore tagged Tumblr posts
elazigsurmanset · 6 months ago
Text
Kedi Alerjisi Belirtileri
Tumblr media
Kedi Alerjisi Nedir? Kedi alerjisi, bağışıklık sisteminin kedi tüyleri, tükürükleri veya idrarları gibi alerjenlere aşırı tepki vermesi sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Bu alerjenlere maruz kalan kişilerde hapşırma, burun akıntısı, gözlerde kaşıntı ve sulanma, ciltte kızarıklık ve kaşıntı gibi belirtiler görülebilir. Kedi Alerjisi Belirtileri: Hapşırma Burun akıntısı veya tıkanıklık Gözlerde kaşıntı ve sulanma Öksürük ve hırıltı Ciltte kaşıntı ve kızarıklık Göz altlarında şişlik ve morarma Kedi Alerjisi Teşhisi: Kedi alerjisi teşhisi için doktorunuz tıbbi geçmişinizi dinleyecek ve fiziksel muayene yapacaktır. Ayrıca alerjinin varlığını kesinleştirmek için aşağıdaki testlerden birini veya birkaçını önerebilir: Deri testi (prick testi): Cildinize küçük miktarda kedi alerjeni enjekte edilerek reaksiyon gözlemlenir. Kan testi: Kanda kedi alerjenine karşı üretilen antikorların seviyesi ölçülür. Eliminasyon testi: Bir süre kedilerden uzak durarak ve belirtilerin azalıp azalmadığını gözlemleyerek teşhis konulur. Kedi Alerjisi Tedavisi: Kedi alerjisinin kesin bir tedavisi yoktur. Ancak, alerji belirtilerini hafifletmek ve yaşam kalitesini artırmak için çeşitli yöntemler mevcuttur: Kediyi evden uzak tutmak: Mümkünse, kediyi evden uzak tutmak en etkili çözümdür. Ev temizliği: Evi düzenli olarak temizlemek ve toz almak önemlidir. HEPA filtreli elektrik süpürgeleri alerjenleri daha etkili bir şekilde toplar. Kediyi yıkamak: Kediyi düzenli olarak yıkamak tüylerde ve deride biriken alerjenleri azaltabilir. Hava temizleyicileri: HEPA filtreli hava temizleyiciler kullanarak evdeki hava kalitesini artırabilir ve alerjen miktarını azaltabilirsiniz. Antihistaminikler: Doktor tavsiyesi ile kullanılan antihistaminik ilaçlar alerji belirtilerini hafifletebilir. Burun spreyleri: Burun spreyleri burun tıkanıklığı ve akıntısını azaltmada yardımcı olabilir. Aşı tedavisi: Alerji aşıları uzun vadede alerjenlere karşı duyarlılığı azaltabilir. Kedi Alerjisine Karşı Önlemler: Kediyi evden uzak tutmak Evde düzenli temizlik yapmak Kediyi yıkamak HEPA filtreli hava temizleyicileri kullanmak Kediye özel alan oluşturmak El ve yüz temizliğine dikkat etmek Antihistaminik ilaçları doktor tavsiyesi ile kullanmak Kedi Alerjisi Hakkında Ek Bilgiler: Kedi alerjisi her yaştan insanı etkileyebilir. Kedi alerjisi kalıtsal olabilir. Kedi alerjisi astım gibi diğer alerjik hastalıkları tetikleyebilir veya şiddetlendirebilir. Kedi alerjisi olan kişilerde egzama gibi cilt problemleri de görülebilir. Read the full article
0 notes
manisadasunnet · 9 months ago
Text
Cilt Döküntüsü Nedenleri ve Çeşitleri
Cilt döküntüsü, cildin dış katmanına zarar veren bir dış faktörün tahrişinden kaynaklanır, bu da kırmızı renk ve şişmeye neden olur. Cilt, vücut ve çevre arasında bir arayüz görevi görür. Deri vücudun en büyük organıdır. Deri, vücudumuzu istila eden enfeksiyona karşı ilk savunma hattı görevi görür ve enfeksiyonu nötralize eder. Deri döküntüsü, sistemik veya lokalize bir hastalık olabilecek spesifik bir tıbbi durumu gösterebilir. Bu döküntüler spesifik değildir ancak klinik olarak anlamlı olabilirler. Deri döküntüleri bulaşıcı ve bulaşıcı olmayan bir enfeksiyondan kaynaklanır. Bazen ateşe cilt döküntüsü eşlik eder.
Cilt Döküntüsü Çeşitleri
Egzama Egzama veya atopik dermatit, cildinizi kırmızı ve kaşıntılı hale getiren yaygın bir inflamatuar hastalıktır. Egzama genellikle çocuklarda görülmekle birlikte her yaşta herkeste ortaya çıkabilir ve bulaşıcı bir hastalık değildir. Egzama, süt ürünleri ve fındık gibi bazı gıdalar tarafından tetiklenebilir. Sabun ve polen gibi dış etkenler de egzama belirtilerini tetikleyebilir. Egzamanın yaygın semptomları kuru ve pullu cilt, kaşıntı ve açık yaralardır. Egzama tedavi edilmediği takdirde tekrarlayan enfeksiyonlara neden olabilir ve yaşam kalitesini etkileyebilir. Egzamadan etkilenen kişiler, cilt bariyeri işlevsizleşip hasar göreceğinden enfeksiyona karşı daha duyarlıdır. Egzama, suyun kolayca kaçmasına izin veren ve dehidrasyonla sonuçlanan sızdıran bir cilt bariyerine neden olur. Egzama tedavisi, hidrasyon ve ardından sızdıran cilt bariyerini ve alevlenmeleri tedavi etmek için steroidler olacaktır. Geceleri kaşıntıyı azaltmak için oral antihistaminik tabletler verilir. Kontakt dermatit Kontakt dermatit, alerjik bir maddeyle do��rudan temasın neden olduğu inflamatuar bir cilt hastalığıdır. Kontakt dermatit bulaşıcı ve yaşamı tehdit edici değildir ancak yaşam kalitesini etkileyebilir. Bazı kişilerin sabun, deterjan, parfüm, mücevher ve kozmetik gibi maddelere karşı alerjisi olabilir. Bu tür cilt döküntüsü, dış alerjik faktörler cildinizle temas ettiğinde oluşur. Kontakt dermatit tedavisi alerjik maddenin bulunmasını ve kontrol altına alınmasını içerir. Kontakt dermatit, gecikmiş tip 4 aşırı duyarlılık reaksiyonudur. Kontakt dermatit iki tiptir; biri irritan kontakt dermatit, ikincisi ise alerjik kontakt dermatittir. Tahriş edici kontakt dermatit spesifik olmayan bir reaksiyondur, alerjik kontakt dermatit ise tip 4 aşırı duyarlılıktır. İmmünolojik yanıt T hücresi ve sitokinler tarafından tetiklenir. Atopik dermatit öyküsü olan kişiler çoğunlukla kontakt dermatite yatkındır. Kadınlar daha fazla mücevher ve çeşitli kokulu kozmetik ürünleri kullandıkları için kontakt dermatite daha duyarlıdırlar. Seboreik Dermatit Seboreik dermatit, saç derinizi etkileyen inflamatuar bir cilt hastalığını etkiler. İnatçı kepekle birlikte kaşıntılı, kırmızı ve şişmiş cilde neden olur. Kaşlarınız, kulaklarınız, göz kapaklarınız ve göğsünüz gibi yağ bezinin bulunduğu cilt kısımlarını etkiler. Ölü ve yağlı cilt, iltihaplı hastalığı daha da kötüleştirebilir, bu nedenle etkilenen bölgenin hafif bir peeling ile temizlenmesi gerekir. Seboreik dermatitin belirtileri arasında kırmızı cilt, saçınızdaki kepek lekeleri ve kaşıntı yer alır. Seboreik dermatitin risk faktörleri arasında yaş, bağışıklık yetersizliği, ilaçlar ve düşük ortam nemi bulunur. Erkekler kadınlara göre seboreik dermatite daha duyarlıdır. Mantar enfeksiyonu Mantar enfeksiyonu, kaşıntılı olabilecek ve yaşam kalitenizi etkileyebilecek cilt döküntüsüne neden olur. Bazı yaygın mantar enfeksiyonları saçkıran, sporcu kaşıntısı ve ayak mantarıdır. Mantarlar fırsatçı patojenlerdir. Bağışıklığı zayıflamış insanları istila ediyorlar. Mantar enfeksiyonları en tehlikeli olanıdır ve bulaşıcı olabilir. Mantarlar kırılması veya bozulması zor olan sert bir hücre duvarı içerir. Bu nedenle mantar enfeksiyonları yaşamı tehdit edici olabilir ve tedavisi zor olabilir. Saçkıranlara solucanlar değil mantarlar neden olur. Enfekte bir kişiden diğerine veya kontamine bir yüzeyden bulaşırlar. Saçkıranlar kırmızı ve kaşıntılı cilde neden olur. Saçkıranlar hızla yayılır, bu nedenle cildinizi temiz tutun ve havlu, sabun gibi kişisel eşyaları paylaşmayın. Bakteriyel enfeksiyonlar Bazı bakteri türleri insanlara faydalıdır. Ancak bazı bakteriyel enfeksiyonlar cilt döküntüsüne neden olabilir. Ciltte yaşayan bakteriler olan propionibakteriler sivilceye neden olur . Bakteriyel enfeksiyonlar küçük başlar ve etkilenen derinin bir kısmından diğerine yayılabilir. Bazı bakteriyel enfeksiyonlar kendiliğinden kaybolurken diğerleri antibiyotik tedavisi gerektirir. Yaygın bakteriyel enfeksiyonlardan biri selülittir. Enfeksiyon herkesin başına gelebilir ve tedavi edilmezse yaşam kalitesini etkileyebilir. İlk önce kırmızı, şişmiş bir cilt enfeksiyonu olarak ortaya çıkar ve açık bir yaraya dönüşür. Kurdeşen Kurdeşen veya ürtiker, kızarıklık ve şişmeye neden olan yaygın bir cilt enfeksiyonudur. Kurdeşen, histamin salgılayan bir otoimmün reaksiyondan kaynaklanır. Kurdeşenin bazı yaygın nedenleri yiyecek, ilaçlar, enfeksiyonlar , alerjenler ve psikojenik faktörlerdir. Kurdeşen solunum yollarını etkiliyorsa hayati tehlike oluşturabileceğinden en kısa sürede tedavi edilmelidir. Kurdeşen belirtileri vücudunuzda lekeler veya lekeler, şiddetli kaşıntı, şişlik ve ağrıyı içerir. Uçuk Herpes simpleks virüsü herpes'e neden olur ve iki tür herpes HSV 1 ve HSV 2 vardır. Herpes bulaşıcıdır ve genellikle erken aşamalarda semptom vermez. Hastalık ilerledikçe ağrılı olabilirler. HSV tip 1 ağızdan temasla bulaşır ve ağızda uçuklara neden olur. HSV tip 2 cinsel temasla bulaşır ve genital herpese neden olabilir . Herpes, enfeksiyon bölgesinde ülserlere ve kabarcıklara neden olur. Enfeksiyon tedavi edilemez ancak hastalığın şiddeti azaltılabilir. Semptomların şiddetini azaltmak için ilaçlar mevcuttur. Tekrarlayan enfeksiyon yaşam kalitesini etkiler ve ağrılı olabilir. Cinsel organlardaki herpes rahatsız edici olabilir ve aynı zamanda cinsel ilişkinizi de etkileyebilir. Yaralar açık ve aktif olduğunda bulaşma riski artar. Dünya Sağlık Örgütü'nün uçuk için önerdiği ilaçlar asiklovir, famsiklovir ve valasiklovirdir. Bu ilaçların güvenli ve etkili olduğu düşünülmektedir. Zona hastalığı Zona, cilt döküntüsüne neden olan viral bir enfeksiyondur. Bu deri döküntüleri ağrılı olabilir ve vücudun herhangi bir yerinde meydana gelebilir. Varisella-zoster virüsü zona enfeksiyonuna neden olur. Virüs ayrıca suçiçeği hastalığına da neden oluyor; Varisella çocuklarda görülürken, zoster virüsü yetişkinlerde görülür. Zona, bağışıklığı güçlü olan kişileri etkilemez. Su çiçeği virüsünün ortaya çıkmasından sonra virüsün sinir dokularında etkisiz kaldığına ve daha sonra zona olarak yeniden etkinleştiğine inanılmaktadır. Zona yaşamı tehdit eden bir enfeksiyon değildir ve aşı, zona riskini önlemeye yardımcı olabilir. Zona hastalığının yaygın belirtileri, etkilenen bölgede yanma ve uyuşukluk , dokunmaya karşı hassasiyet, kaşıntı ve her an patlayabilen kabarcıklardır. Baş ağrısı, ateş ve yorgunluk gibi başka belirtiler de görülür. Genellikle ağrı, zonanın ilk belirtisidir. Bazen cilt döküntüsü gelişimi olmaz, sadece ağrı yaşanır. Zona genellikle gövdede meydana gelir ancak aynı zamanda gözlerin ve boyun bölgesinin yakınında da görülür. Göz yakınındaki zona tedavi edilmezse kalıcı göz hasarına ve körlüğe neden olabilir . Zona enfeksiyonu, bağışıklık sistemini baskılayan ilaçların kullanımı, hastalık, malignite ve duygusal stres nedeniyle tetiklenir.
Cilt Döküntüsü Nedenleri
Bilimsel sebeplerin yanı sıra hijyen sebeplerinden dolayı da cilt hastalıkları ve döküntüler gelişir. Uzun süre vücutta kalan ter, ciltte tahrişe ve ciltte kızarıklığa neden olabilir. Diğer bilimsel nedenler aşağıda listelenmiştir. Cilt Enfeksiyonları Bakteri, virüs ve mantarların neden olduğu çeşitli enfeksiyonlar nedeniyle cilt döküntüsü oluşur. Kandidiyazis türleri ve saçkıran yaygın olarak ortaya çıkan deri döküntülerine neden olur. Cildiniz kırılmadığı zaman bakteriler cildinize bulaşamaz ancak bir yaranız olduğunda ya da cildiniz çatladığında bakteri, mantar ve virüsler kırık deriden kolaylıkla geçerek enfeksiyonlara neden olabilir. Mikroorganizmanın neden olduğu küçük enfeksiyonlar tıbbi bakım gerektirmeden düzelir, ancak enfeksiyon kalıcı olduğunda tıbbi tedavi gerekli olacaktır. Enfeksiyonu tamamen iyileştirmek için bir antibiyotik kürü gerekli olacaktır. Lokal ısıyı ve şişliği hafifletmek için tropikal kullanım için kremler, jeller ve diğer solüsyonlar kullanılabilir. Sıcaklık Sıcaklığın neden olduğu cilt döküntüsüne dikenli ısı veya miliaria denir. Isı ve terden kaynaklanır. Döküntü, dış etkenlerin ekrin ter bezini tıkaması sonucu ortaya çıkar ve ter geriye doğru akar. Bunun sonucunda döküntüler ve içi terle dolu kesecikler oluşacaktır. Sıcaklığın neden olduğu enfeksiyon genellikle tedaviye gerek kalmadan kendiliğinden kaybolur. Ancak bazı vakalar tedavi gerektirebilir. Herkeste isilik görülebilir ancak çocuklar ve bebekler daha büyük risk altındadır. Bu tür cilt döküntüsü yaşanmaması için ısı döküntüsü konusunda eğitim verilmesi gerekmektedir. Alerji Alerjenler bir bağışıklık reaksiyonunu tetikleyebilir ve ciltte kızarıklığa veya enfeksiyona neden olabilir. Bir alerjen, alerjik cilt durumu adı verilen bir bağışıklık tepkisini tetikler. Takı, kozmetik ve sandaletlerdeki bazı malzemeler bağışıklık reaksiyonunu tetikleyebilir. Bir alerjenin tetiklediği reaksiyona kontakt dermatit denir. Bu alerjenler kırmızı döküntülere ve şişmeye neden olur. İmmünolojik yanıtı azaltmak için lokalize kremler ve jeller mevcuttur. Bağışıklık sistemi bozuklukları Otoimmün bir bozukluk saç dökülmesi, cilt tahrişi ve döküntü gibi çeşitli sağlık komplikasyonlarına yol açabilir. Bir otoimmün reaksiyon hücrelerinizi yok eder. Alopesi Areata adı verilen yaygın bir durum, otoimmün bir reaksiyondur. Bağışıklık sistemi saç köklerine saldırır, bu da yuvarlak lekeler halinde saç dökülmesine neden olur. Hipotiroidizme, bağışıklık sisteminin tiroid bezlerine saldırması sonucu ortaya çıkan bir hastalık olan Hashimoto hastalığı neden olur. Cildin kurumasına, saç dökülmesine ve yorgunluğa neden olur . Tedavi edilemez ama tedavisi kolaydır. İlaçlar Cilt döküntüsü antibiyotikler ve idrar söktürücü ilaçlar gibi birçok ilacın yan etkisi olarak ortaya çıkabilir. Cilt döküntüsü ilaç aldıktan bir saat sonra ortaya çıkabilir. Kırmızı lekeler, döküntüler ve bazen de ağrının eşlik ettiği bir görünüm olabilir. İlaçların neden olduğu deri döküntüsü bazen hayati tehlike oluşturabilir. Bu nedenle tıbbi yardıma ihtiyaç duyulabilir.
Cilt Döküntüsü Belirtileri
Deri döküntüsü yaygın bir cilt hastalığıdır ancak altta yatan tıbbi durum farklılık gösterebilir. Cilt döküntüsünün yaygın semptomlarından bazıları aşağıda tartışılmıştır. Kaşıntı Deri döküntüsünün ilk belirtisi kaşıntı olabilir. Ancak istisnalar da var. Deri döküntüsü genellikle sık görülen kaşıntıdan kaynaklanır. Kaşıntı şişlik ve kızarıklığa neden olur. Cilt kızarıklığı Ciltte kızarıklık, ağrının eşlik ettiği sık kaşıntıdan kaynaklanır. Kuru, pullu cilt Cilt enfeksiyonu cildin kuru ve pul pul olmasına neden olur. Bu, çizilmenin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Çizildiğinde sızabilecek küçük, sıvı dolu kabarcıkların oluşması Bazı durumlarda kabarcıklara yol açan ve çizildiğinde patlayabilecek kesecikler oluşabilir. Kırık cilt bölgelerinin enfeksiyonu Cilt kırıldığında ve alevlendiğinde başka enfeksiyonlara yol açabilir. Kabarcıktan gelen irin vücudun diğer bölgelerine yayılabilir ve enfeksiyona neden olabilir.
Cilt Döküntülerinin Önlenmesi
Deri döküntüleri kendiliğinden iyileşir ancak rahatsız edici olabilir ve yaşam kalitenizi etkileyebilir. Cilt döküntüsünü önlemek için önerilen birkaç ipucu vardır. Stresi azalt Stres, kurdeşen ve döküntü gibi cilt enfeksiyonlarına neden olabilir. Rahatsız edici olabilirler ve sürekli kaşınmaya devam edersiniz. Antihistaminikler stres döküntülerini hafifletebilir. Kaşıntıyı ve iltihabı hafifletebilirler. Çizici malzemelerden kaçının Cildinizi tahriş edebilecek malzemelerden kaçının. Kozmetikler, bazı kokular, sandaletler ve takılar cildinizi tahriş edebilir ve çizilmelere neden olabilir. Cildinizi nemlendirin Cildinizin kurumasını önlemek için cildinizi nemlendirin. Daha az kokusu olan bir nemlendirici kullanın . Ani sıcaklık değişikliklerinden kaçının Sıcaklık değişiklikleri cilt döküntüsüne neden olabilir. Yaz mevsiminde sıcaklıklar artar ve terlemeye başlarsınız. Bunun sonucunda kaşıntı meydana gelebilir. Terliyorsanız, herhangi bir cilt enfeksiyonu ve kızarıklığı önlemek için eve geldikten sonra daima banyo yaptığınızdan emin olun. Terlemeye neden olan durumlardan kaçının Terleme cilt enfeksiyonu ve döküntülerin başlıca nedenidir. Eğer sporcuysanız terlemenize engel olamazsınız. Ancak terden uyumadığınızdan emin olun.
Cilt Döküntüsü Testleri
Alerji testi Alerji cilt testinde cildinizi delmek için bir lanset (iğne) kullanılır. Bu iğneler kanamanıza veya deriye nüfuz etmenize neden olmaz. Hafif bir çizik. Daha sonra cildinize polen veya bazı alerjenler yerleştirilir. Bu, belirli maddelere alerjiniz olup olmadığının test edilmesine ve analiz edilmesine yardımcı olacaktır. Böyle bir maddeye alerjiniz varsa cildiniz kaşınmaya başlayabilir. Kan testleri Cilt enfeksiyonu için kan testi, cilt enfeksiyonuna neyin sebep olduğunu bulmaya yardımcı olur. Kanınızda alerji varsa. Kan testi, bağışıklık reaksiyonundan sorumlu olan spesifik antikorları arar. Cilt biyopsisi Cildinizin laboratuarda test edilmesi için cildinizin bir kısmı çıkarılır. Cilt kanseri, sedef hastalığı ve diğer enfeksiyonlar gibi spesifik sağlık durumlarını kontrol etmek için yapılan bir prosedürdür. Deri kazıntıları Deri kazıntıları tüm epiderminizi ve saç köklerinizi toplar. Parazit enfeksiyonunun varlığını kontrol etmek için kullanılır.
Ne zaman doktora görünmeli?
Kontrol edilemeyen kaşıntı, kabarcıklardan irin çıkması, bir haftadan uzun süren kızarıklık ve ağrıya eşlik eden kırmızı lekeler varsa derhal doktorunuza başvurun. Cilt döküntüsü yaygın bir hastalıktır. Bazen mevsimsel bir enfeksiyon olabilirler. Çoğu zaman kendi kendine iyileşir, ancak bazen büyük bir sağlık durumunun belirtisi olabilir. Kendi başınıza tedavi etmeyin. Eğer kabarcıklarınız varsa onları kırmaya çalışmayın. Kabarcıklardan çıkan su bulaşıcı olabilir ve vücudun diğer bölgelerine yayılabilir. Enfeksiyon birkaç gün içinde geçmezse doktorunuza danışın. 1. Vücudunuzun hangi kısımları etkileniyor? Etkilenen yaygın vücut kısımları dirsek, koltuk altı, bükülme bölgeleri ve gövdedir. 2. Kızarıklığın şiddetli olup olmadığını nasıl anlarsınız? Kızarıklık vücudun bir yerinden başka bir yerine yayılmışsa, şişlik ve açık yaralara eşlik eden kızarıklık da mevcutsa bu döküntülerin tıbbi yardıma ihtiyacı vardır. 3. Kızarıklık ne kadar sürmeli? Bir döküntü yalnızca birkaç gün sürmelidir. Enfeksiyonun ciddiyeti ile döküntü daha uzun sürebilir. 4. Kızarıklıktan kurtulmanın en hızlı yolu nedir? Kızarıklıktan kurtulmanın en iyi yolu tıbbi yardım almaktır. Herhangi bir cilt döküntüsünü hafife almayın. Kurumayı önlemek için biraz nemlendirici uygulayın ve açık yara varsa tedavi olun. 5. Stres kızarıklığa neden olabilir mi? Stres döküntülerine kurdeşen denir ve kırmızı şişlikler şeklinde görünür. Stres döküntüleri genellikle yüz, boyun, kollar ve göğüste görülür. 6. Kaşıntıyı hızla durduran şey nedir? Ağrıyı dindirmek için nemlendirici sürün ve doktorunuzun önerdiği ilaçları tüketin. Referanslar: - Cilt Döküntüsü (Skin Rash, SR) - Cilt Döküntüsü Nedenleri ve Çeşitleri - Egzama Tedavisi (Atopik Dermatit) - Sedef Tedavisi - Ürtiker - https://my.clevelandclinic.org/health/diseases/17413-rashes-red-skin - https://www.healthline.com/health/rashes - https://www.mayoclinic.org/diseases-conditions/dermatitis-eczema/multimedia/skin-rash/sls-20077087 - https://www.webmd.com/skin-problems-and-treatments/common-rashes - https://www.health.com/skin-rash-7372022
Tumblr media
Read the full article
0 notes
saglikvehastalik · 1 year ago
Text
Çocuklarda Kızıl Hastalığı Nedir? Belirtileri ve Tedavisi
Tumblr media
Çocuklarda kızıl hastalığı, A grubu beta hemolitik streptokoklar adı verilen bir grup bakterinin neden olduğu, ciltte kızarıklık ve döküntü ile seyreden bir enfeksiyon hastalığıdır. Bu hastalık, genellikle 5 ila 15 yaş arasındaki çocuklarda görülür ve boğaz ağrısı, yüksek ateş, baş ağrısı gibi belirtilerle kendini gösterir. Kızıl hastalığı, erken tanı ve tedavi edilmediği takdirde ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Bu yazımızda, çocuklarda kızıl hastalığının nedenleri, belirtileri, tanısı, tedavisi ve korunma yolları hakkında bilgi vereceğiz.
Kızıl Hastalığı Neden Olur?
Kızıl hastalığına neden olan A grubu beta hemolitik streptokoklar, boğaz enfeksiyonuna neden olan aynı bakterilerdir. Bu bakteriler, ağız ve burun yoluyla solunum sırasında çevreye yayılır ve başkalarına bulaşabilir. Hastalık, enfekte kişinin tükürüğü veya burun salgısıyla temas eden kişilerde ortaya çıkar. Ayrıca, pastörize olmayan süt gibi gıdalarla da bulaşma olabilir. Bazı durumlarda, bu bakteriler cilt enfeksiyonuna da neden olabilir ve cilt yoluyla da bulaşabilirler. Bu bakterilerin ürettiği eritrojenik toksin adı verilen bir zehir, vücutta kızarıklık ve döküntüye neden olur. Bu toksin, kan dolaşımına girerek ciltteki kan damarlarını genişletir ve kızıl hastalığının tipik görünümünü oluşturur.
Kızıl Hastalığı Belirtileri Nelerdir?
Kızıl hastalığının belirtileri, enfeksiyonun başlamasından 2 ila 5 gün sonra ortaya çıkar. Bu belirtiler şunlardır: - Boğaz ağrısı - Yüksek ateş (39 derece veya üzeri) - Baş ağrısı - Bulantı ve kusma - İştahsızlık - Karın ağrısı - Lenf bezlerinde şişme - Ciltte kızarıklık ve döküntü Ciltteki kızarıklık ve döküntü, genellikle yüzde başlar ve vücudun diğer bölgelerine yayılır. Döküntüler, parlak kırmızı renkte ve pütürlü bir dokuya sahiptir. Döküntülerin en çok görüldüğü yerler, koltuk altları, dirsek içleri, kasıklar ve diz arkalarıdır. Döküntüler basınç uygulandığında soluklaşır. Yüzdeki kızarıklık, burun etrafında beyaz bir alan bırakarak yanaklara yayılır. Bu görünüm “ateşli yanak” olarak adlandırılır. Dil üzerinde de beyaz veya sarımsı bir tabaka oluşur. Bu tabaka soyulduğunda altında parlak kırmızı bir dil ortaya çıkar. Bu görünüm “ahududu dili” veya “çilek dili” olarak adlandırılır. Kızıl hastalığının belirtileri genellikle 4 ila 6 gün içinde azalmaya başlar. Ciltteki döküntüler iyileştikten sonra ciltte soyulma olabilir. Bu soyulma özellikle parmak uçlarında ve ayak tabanlarında belirgindir.
Kızıl Hastalığı Tanısı Nasıl Konulur?
Kızıl hastalığının tanısı, belirtiler ve fizik muayene ile konulabilir. Ancak kesin tanı için boğaz kültürü adı verilen bir test yapılması gerekir. Bu testte, boğazdan alınan bir sürüntü örneği laboratuvarda incelenir ve A grubu beta hemolitik streptokokların varlığı araştırılır. Bu testin sonucu 24 ila 48 saat içinde çıkar. Boğaz kültürü testinin yanı sıra, hızlı antijen testi adı verilen bir test de yapılabilir. Bu testte, boğazdan alınan bir sürüntü örneği üzerine bir kimyasal madde damlatılır ve bir kaç dakika içinde sonuç alınır. Bu test, A grubu beta hemolitik streptokokların antijenlerini tespit eder. Bu testin avantajı hızlı olmasıdır. Ancak bu testin dezavantajı, bazen yanlış negatif sonuç verebilmesidir. Bu nedenle, hızlı antijen testi negatif çıksa bile, şüpheli durumlarda boğaz kültürü testi yapılması önerilir.
Kızıl Hastalığı Tedavisi Nasıl Yapılır?
Kızıl hastalığının tedavisinde, A grubu beta hemolitik streptokoklara etkili olan antibiyotikler kullanılır. En sık kullanılan antibiyotik penisilindir. Penisiline alerjisi olan hastalarda ise eritromisin veya sefalosporin gibi başka antibiyotikler tercih edilebilir. Antibiyotik tedavisi, belirtilerin başlamasından 24 saat sonra bulaşıcılığı önler ve komplikasyon riskini azaltır. Antibiyotik tedavisi genellikle 10 gün sürer. Tedavi süresince antibiyotiği düzenli olarak almak ve doktorun önerilerine uymak çok önemlidir. Antibiyotik tedavisinin yanı sıra, belirtileri hafifletmek için bazı önlemler alınabilir. Bunlar şunlardır: - Bol sıvı tüketmek - Boğaz ağrısını azaltmak için yumuşak ve ılık gıdalar yemek - Boğaz ağrısını azaltmak için gargara yapmak veya pastil emmek - Ateşi düşürmek için parasetamol veya ibuprofen gibi ateş düşürücüler kullanmak (aspirin kullanmamak) - Ciltteki kaşıntıyı azaltmak için nemlendirici kremler veya losyonlar kullanmak - Ciltteki kaşıntıyı azaltmak için yulaf ezmesi banyosu yapmak - Ciltteki kaşıntıyı azaltmak için pamuklu ve bol kıyafetler giymek
Tumblr media
Kızıl Hastalığı
Kızıl Hastalığından Korunma Yolları Nelerdir?
Kızıl hastalığından korunmanın en etkili yolu, enfekte kişilerle teması kesmektir. Enfekte kişilerin ağız ve burun salgısıyla temas etmemek, ortak eşya kullanmamak, ortak yiyecek ve içecek paylaşmamak gerekir. Enfekte kişilerin tedaviye başladıktan sonra 24 saat boyunca evde dinlenmeleri ve okul veya işe gitmemeleri önerilir. Bu süre zarfında bulaşıcılık devam eder. Enfekte kişilerin hapşırma veya öksürme sırasında ağızlarını ve burunlarını mendille kapatmaları, mendili atık kutusuna atmaları ve ellerini yıkamaları gerekir. Ellerinizi sık sık yıkamak, kızıl hastalığı dahil olmak üzere birçok enfeksiyon hastalığından korunmanın en basit ve en etkili yoludur. Ellerinizi sabun ve suyla en az 20 saniye boyunca ovalayarak yıkamalısınız. Kızıl hastalığı, aşı ile önlenebilen bir hastalık değildir. Bu nedenle, hastalığa yakalanmamak için yukarıda bahsettiğimiz korunma yöntemlerine dikkat etmek gerekir. Kızıl hastalığı, tedavi edilmediği takdirde ciddi komplikasyonlara neden olabilir. Bu komplikasyonlar arasında şunlar sayılabilir: - Romatizmal ateş: Bu durumda, bakteriler kalp kapakçıklarına zarar verebilir ve kalp yetmezliği, kalp ritim bozuklukları veya kalp enfeksiyonu gibi sorunlara yol açabilir. - Glomerülonefrit: Bu durumda, bakteriler böbreklerde iltihaplanmaya neden olabilir ve böbrek fonksiyonlarını bozabilir. - Otitis media: Bu durumda, bakteriler orta kulakta enfeksiyona neden olabilir ve kulak ağrısı, işitme kaybı veya kulak akıntısı gibi sorunlara yol açabilir. - Sinüzit: Bu durumda, bakteriler sinüslerde enfeksiyona neden olabilir ve baş ağrısı, burun tıkanıklığı veya burun akıntısı gibi sorunlara yol açabilir. - Menenjit: Bu durumda, bakteriler beyin zarlarında enfeksiyona neden olabilir ve şiddetli baş ağrısı, boyun tutulması, ateş, kusma veya bilinç kaybı gibi sorunlara yol açabilir. - Cilt enfeksiyonları: Bu durumda, bakteriler ciltte yaralara veya çatlaklara neden olabilir ve iltihaplanma, kızarıklık, şişlik veya irin gibi sorunlara yol açabilir. Bu komplikasyonların önlenmesi için, kızıl hastalığının erken tanı ve tedavi edilmesi çok önemlidir. Eğer kızıl hastalığına yakalandığınızı düşünüyorsanız veya çocuğunuzda bu hastalığın belirtilerini görüyorsanız, vakit kaybetmeden bir doktora başvurmalısınız. Çocuklarda kızıl hastalığı, A grubu beta hemolitik streptokoklar adı verilen bir grup bakterinin neden olduğu, ciltte kızarıklık ve döküntü ile seyreden bir enfeksiyon hastalığıdır. Bu hastalık, genellikle 5 ila 15 yaş arasındaki çocuklarda görülür ve boğaz ağrısı, yüksek ateş, baş ağrısı gibi belirtilerle kendini gösterir. Kızıl hastalığı, erken tanı ve tedavi edilmediği takdirde ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Kızıl hastalığından korunmanın en etkili yolu, enfekte kişilerle teması kesmektir. Ellerinizi sık sık yıkamak da birçok enfeksiyon hastalığından korunmanın en basit ve en etkili yoludur. Hayır, kızıl hastalığı aşı ile önlenebilen bir hastalık değildir. Evet, kızıl hastalığı tekrarlayabilir. Bu durumda, daha önce enfekte olmuş kişi tekrar A grubu beta hemolitik streptokoklara maruz kalırsa, kızıl hastalığına yeniden yakalanabilir. Evet, kızıl hastalığı hamilelikte tehlikeli olabilir. Bu durumda, enfeksiyon anne karnındaki bebeğe geçebilir ve düşük, erken doğum veya doğumsal anomalilere neden olabilir. Bu nedenle, hamilelikte kızıl hastalığına yakalanmamak için dikkatli olmak ve enfekte kişilerden uzak durmak gerekir. Evet, kızıl hastalığı komplikasyonlara neden olabilir. Bu komplikasyonlar arasında romatizmal ateş, glomerülonefrit, otitis media, sinüzit, menenjit ve cilt enfeksiyonları sayılabilir. Bu komplikasyonların önlenmesi için, kızıl hastalığının erken tanı ve tedavi edilmesi çok önemlidir. Read the full article
1 note · View note
restartegodanismanligi · 2 years ago
Text
https://www.linkedin.com/company/restartegodanismanligi
Tumblr media
Kapsamlı Dönüşüm Uzmanı Marina Yavuz olarak ruh sağlığının yanı sıra beden sağlığı üzerine de etkili yöntemlerimle insanları iyileştirmekteyim. İstanbul osteopati seans ücretimiz oldukça uygun olup osteoporoz kemik erimesi, kadınlarda osteopati problemlerini osteopatik manuel terapi ile çözüme kavuşturmaktayım. Baş ağrısına ne iyi gelir neden olur, sağ ve sol boyun ağrısı nasıl geçer, yüksek tansiyon nasıl düşürülür, yorgunluk bitkinlik halsizlik nasıl geçer, kabızlık neden olur nasıl geçer, mide ağrısı bulantısı ne iyi gelir, deri ve cilt alerjisi nasıl geçer derdinizden kurtulmanın vakti geldi. Kambur duruş nasıl düzeltilir, osteomalazi ve osteoporoz ne iyi gelir, skolyoz ağrısı nasıl geçer, kas sinir sıkışmasına ne iyi gelir, kambur ağrısı nasıl geçer gibi ağrılarınıza yönelik sorularınızı öncelikle psikolojik problemlerinizi ortadan kaldırarak düzeltiyoruz. Bağırsak rahatsızlıklarından kurtulmak, astım ve alerjik astımdan kurtulmak, duruş bozukluğu düzeltme, postür bozukluğu düzeltme, kemik deformasyonu onarma, yumuşak doku bozukluğu düzeltme ile bedensel sağlığınızı geri getiriyoruz. Migren ağrısı nöral terapi, sırt ağrısı manuel terapi İstanbul, boyun düzleşmesi manuel terapi İstanbul, bel fıtığı nöral terapi, bel kayması manuel terapi ile bu gelişimleri sağlamaktayız. Omuz ağrısı yırtığı çıkması, saç dibi ağrısı, saç dökülmesi, geçmeyen kas ağrıları, görme bozukluğu ve bulanıklığı, yetişkinlerde omurga eğriliği, yetişkinlerde ve ensede kamburluk, dokununca ağrıyan kemik, doku zedelenmesi ve sertleşmesini tespit ederek hem psikolojik hem bedensel terapi uygulamaktayız. Psikolojik alerji belirtileri, kemik yumuşaması ve zayıflığı belirtilerini anlayarak kanseri yenmenin doğal yolları ve skolyoz hastalarının yapmaması gerekenler hakkında siz değerli danışanlarımızı yönlendirmekteyiz.
0 notes
i-mag-blr · 6 years ago
Photo
Tumblr media
DERİ ALERJİSİNİN GİZLİ NEDENLERİ, Birçok vakada deride sorun yaratan nedeni belirlemek kolay­dır. Örneğin nikel alerjisi olanların bileğinde—tam saatin altı­na denk gelen yerde—yuvarlak bir döküntü görülür.
0 notes
foodywood · 4 years ago
Text
GIDA ALERJENLERİ
Tumblr media
Gıda Alerjisini  Tanıyalım...
Alerji tanımı, ilk kez 1906 yılında Clemens von Pirquet tarafından yapılmıştır. Ancak, gıdaların insanda olumsuz tepkilere yol açtığı 2000 yıldan uzun süredir bilinmektedir. Gıda alerjenlerinin %70’i bitkisel, %30’u ise hayvansal kaynaklı gıdalarda tanımlanmıştır (1) 
Hangi Gıdalar Alerjiye Sebep Olur?
Besin öğeleri arasında alerjiye yol açan maddeler genellikle protein yapısındadır. Her insan herhangi bir besine karşı alerjik tepki verebilirse de insanlarda sıklıkla alerjiye neden olan besinler şunlardır(2):
İnek sütü, yumurta, balık ve kabuklu deniz ürünleri, kabuklu ve yağlı kuruyemişler (fındık fıstık gibi), tahıllar (glüten) , etler, meyveler, sebzeler ve kuru baklagiller, baharatlar ve çeşni vericiler, çikolata, bal ve bazı içecekler (2,3).
Bu besinlerden bazıları diğerlerine göre daha sık alerjiye neden olurlar. Örneğin: süt ve yumurta meyve sebzelere göre daha sık alerjik reaksiyona neden olur (3). Yine bu besinlerden bazıları da diğerlerine göre daha ciddi reaksiyonlara neden olurlar (yer fıstığı ve ağaç fıstıkları). Bazı besinler özellikle erken çocukluk döneminde alerjik reaksiyonlara neden olurken, bazıları ise hayat boyu devam eder (fıstık alerjisi gibi) (3).
Alerji Belirtileri
Gıda alerjilerinin semptomları, tipik olarak, bir kişinin alerjisi olduğu yemeği yedikten sonraki birkaç dakika ila 2 saat içinde ortaya çıkar. Çoğu gıda alerjisi nispeten hafif ve küçük semptomlara neden olsa da, bazı gıda alerjileri ciddi reaksiyonlara neden olabilir ve hatta yaşamı tehdit edebilir.
Bazı Alerjik reaksiyonlar;
•  Kurdeşen
•  Kızarmış cilt veya kızarıklık
•   Ağızda karıncalanma veya kaşıntı hissi
•   Yüz, dil veya dudak şişmesi
•   Kusma ve / veya ishal
•    Karın krampları
•    Öksürük veya hırıltılı solunum
•    Baş dönmesi ve / veya baş dönmesi
•    Boğaz ve ses tellerinin şişmesi
•     Nefes almada güçlük
•     Bilinç kaybı (4).
Çoğu  ülke alerjik tüketiciler için gıda yönetmeliklerinde önemli alerjenleri belirtmiş ve ürün etiketlerinde uyarı bulunmasını şart koşmuştur. Ancak, alınan bu tedbirler, alerjik kişilerin tüketecekleri gıdalarda istenmeyen çapraz bulaşmaları engellememektedir (5).
Gıda alerjilerinin tedavisi yoktur. Gıda alerjenlerinden kesin olarak kaçınmak - ve gıdaya karşı alerjik reaksiyonların erken tanınması ve yönetimi - ciddi sağlık sonuçlarını önlemek için önemli önlemlerdir (4).
 Kaynaklar: (1)    : Dibek Mısırlıoğlu, E., Bostancı, İ. (2013). Besin Alerjisi. Türkiye Çocuk Hastalıkları Dergisi, 4, 206-213. (2)    : Çetinkaya Feyzullah,“Çocuk ve Allerji”, ikinci basım, İstanbul 1998 (3)    : Judith Buttriss, “Adverse Reactions to Food”, Blackwell Science, Oxford , 2002. (4)    : What You Need to Know about Food Allergies, FDA, www.fda.gov . (5)    : Bogh, K. L., Madsen, C. B. (2016). Food Allergens: Is There a Correlation between Stability to Digestion and Allergenicity? Critical Reviews in Food Science and Nutrition, 56(9), 1545-1567
1 note · View note
awesome-glutensiznet-blog · 5 years ago
Text
Gluten Alerjisinin Vücuda Etkileri Nelerdir?
Gluten alerjisinin vücuda olumsuz etkiler bulunmaktadır. Bu etkiler kişinin sosyal hayatını etkileyecek düzeyde olması kişinin psikolojisini kötü etkilemektedir. Glutenli besinlerin tüketilmesi sonucunda vücudun gösterdiği bu tepkimeler ile kişi zamanla sağlığını kaybedebilir. Bu nedenle alerjinin erken fark edilmesi sağlık için önem taşır. Gluten alerjisi vücutta ödem ve şişlik yapmaktadır. Bunun yanı sıra mide problemleri ve karın ağrısı yaşatır. Cilt üzerinde görülen pek çok hastalığın temel nedeni ise gluten alerjisidir. Ciltte kızarıklık, yara açılması ve kanama gibi reaksiyonlar görülebilir.
Gluten alerjisi belirtileri arasında nefes darlığı ve tıkanma en önemli belirtileridir. Tahıl grubundaki besinleri tükettikten sonra yaşanan bu nefes darlığı ve tıkanma ölümcül düzeye gelebilir. Bu nedenle alerji testinin yapılması ve bireylerin nelere alerjisi olduğunu bilmesi gerekir. Gluten alerjisi her yaşta görülebilir. Belirtilerin kendini göstermesi ile birlikte yapılan test, yaşanması muhtemel kötü sonuçları engelleyecektir.
Gluten Alerjisinin Sindirim Sistemindeki Belirtileri Nelerdir?
Gluten alerjisi nedir sorusu için, tahıl, çavdar, arpa başta olmak üzere hamur işi gıdaların tüketilmesi sonucunda vücutta yaşanan olumsuz reaksiyonlar şeklinde cevap verilmektedir. Bu tahılların kişiye özel üretilen paketlerde ve içerikte olanlar tüketilmelidir.
Gluten alerjisinin bağırsak problemleri ve sindirim sistemine olumsuz etkileri bulunmaktadır. Midenin düzgün sindirim yapamaması sonucunda bağırsaklar düzgün çalışmamaya başlar. Bağırsak problemi sonrasında bireylerde kabızlık, ishal gibi rahatsızlıklar görülür. Sindirim sisteminin düzgün çalışması için tüketilen gıdaların glutensiz olması önemlidir.
1 note · View note
backlinkci · 2 years ago
Text
Alerji Nedir? Alerji Belirtileri ve Alerji Çeşitleri
Alerji Nedir? Alerji Belirtileri ve Alerji Çeşitleri
Yaşam kalitesine büyük darbe vuran, kimi zaman hayati tehlikeye varan reaksiyonlara neden olabilen alerji pek çok farklı etkenle tetiklenebiliyor.  Kiminde yumurta ve fıstık, kiminde ise polen ya da evdeki tozlar alerjiyi ortaya çıkarabiliyor. Bazen deri alerjisi, bazende besin alerjisi olarak kendini gösteriyor. Alerji, normal kişilerin reaksiyon göstermediği zararsız maddelere karşı duyarlı olan bireylerde görülen bir reaksiyondur. Bu maddeler ‘alerjen’ olarak tanımlanırlar. Alerjiler mevsimsel olabilir (örneğin bahar aylarında), ya da yıl boyu sürebilir. Ana alerjenleri çayır poleni, ev tozu akarı, hayvan kılları, küf mantarı, arı venomu ve bazı gıda alerjenleri olarak sıralamak mümkündür. En sık alerji yapan gıdalar ise yumurta, kuruyemiş ve baklagillerdir. Alerjik olduğunuz bir madde ile karşılaştığınız zaman immun sistem onu tehlikeli görerek histamin adı verilen kimyasal ajanı salıyor. Bu histamin deride döküntü, baş ağrısı, hapşırma, burun akıntısı, deride şişme, bulantı ve diareye neden oluyor. En tehlikeli reaksiyon ise ‘anafilaksi’ adını verdiğimiz reaksiyondur. Aniden başlayıp ölüme neden olabilir. Herkesin alerjisi farklıdır Eğer alerjen soluduğunuz bir şey ise gözleriniz, burun ve solunum sisteminiz etkilenir. Alerjen yediğiniz bir madde ise ağız, mide ve bağırsaklarda reaksiyon oluşur. Böyle durumlarda, allerji uzmanı yakınma ve öykünüzü değerlendirir. Sonrasında kan ve deri testi uygulayarak, neye alerjiniz olduğunu bulur. Korunma, ilaç tedavisi, gerektiğinde immunoterapi uygulayarak rahatlama sağlar. Alerjiler besin, deri, ilaç ve bahar alerjisi olarak sınıflandırılabilir. Hepsinin alerjen etkenleri, kişileri etkileyiş biçimleri ve tedavi yaklaşımları farklıdır. Çocuklara yumurta ve fıstık yedirirken dikkat! Besin alerjisi, çocukların yaklaşık yüzde 5’ini, erişkinlerin yüzde 3’ünü etkileyebilir. Besin alerjisi hafiften ağıra doğru giden bir yelpazede kişilerde reaksiyona neden olabilir. Tüm reaksiyonların yüzde 90’ının oluşumunda genellikle şu gıdalar sorumludur: Yumurta, süt, fıstık, balık, karides, buğday ve soya. Çocuklarda en çok süt, yumurta ve fıstık alerji yapabilmektedir. Besin alerjisinde en etkili tedavi gıdadan uzak durmaktır. Dayanılmaz kaşıntının nedeni alerji olabilir Deri alerjileri, atopik dermatit (egzama), ürtiker ve anjiyoödem olarak sınıflandırılabilir. Atopik dermatit, egzamanın en sık görülen formudur. Kuru kaşıntıya ve kırmızı deri lezyonlarına neden olur. Alerjenler, toz akarı, hayvan kılları, sabun, deterjan, losyonlar, kuru kış havası egzamayı tetikleyebilir. Alerji uzmanı, egzamanın olası tetikleyicilerini ortaya koyar, yakınmaları azaltıcı, kaşınmayı engelleyici tedbirler alır. Ürtiker, deri üzerinde kırmızı kabarıklıklardır. Bazı gıdalar, ilaçlar, arı sokması, soğuk sıcak güneş maruziyeti, lateks, kan transfüzyonu, bakteri enfeksiyonu ve viral enfeksiyonlar tetikleyebilir. Bilinen tetikleyicilerden uzak durmak esastır. Anjiyoödem, daha derin cilt tabakalarının ödemidir. Göz, ağız, dil, el ayak ve boğazda şişme ile soluk almada güçlük şeklinde kendini belli eder. Tedavisinde en sık kullanılan ilaç seçeneği antihistaminiklerdir. İlaç alerjisi kolyenizi yanınızda taşıyın İlaç alerjisi, ilaçla ilk karşılaşıldığında reaksiyon oluşturmaz. Organizma, bu ilaca karşı antikor oluşturur. İlacın ikinci kez alınışında immun sistem uyarılır ve bu ilaç yabancı olarak değerlendirilip, histamin ve bazı maddeler açığa çıkar. Bunun sonucunda; deri döküntüsü ve ürtiker, kaşıntı, hırıltılı solunum, şişme, kusma, baş dönmesi ve anafilaksi ortaya çıkar. Hastanın öyküsünün alınması ve fizik muayenenin değerlendirilmesinin ardından, alerji uzmanı, deri testi veya kan tahlilleri isteyebilir. İlaç alerjilerinden şüphe ediliyorsa, ilaç deri testleri ve provokasyon testi uygulanabilir. Alerji doktoru, mevcut ilaç dışında potansiyel tehlikesi olan ilaçları gözden geçirir, yakınmaları oluşturan ilaçların alternatiflerini ortaya koyar, alerjiyi gösteren kolye, bileklik veya cüzdanınızda belgenizi bulundurmanızı önerir.
0 notes
svartsvan · 2 years ago
Text
Hayatımı ele geçiren canavarın adı: LUPUS.
Tumblr media
Sistemik Lupus Eritematozus bağışıklık sistemindeki savaşçı hücrelerin, insanın kendi vücudunun hücre ve dokularını tanımayıp, onları yabancı işgalciler olarak algılaması sebebiyle sağlıklı hücrelere saldırdığı otoimmün bir hastalıktır. Saldırının olduğu yerde inflamasyon meydana gelir. Bağışıklık sisteminin bu saldırısı vücudun herhangi bir yerine olabilir. Cilt, eklemler, böbrekler, karaciğer, beyin, kas, kalp, akciğer gibi vücudun bütün doku ve organlarını tutabilen bu romatizmal bağ dokusu hastalığı, kadınlarda %90 oranında daha sık görülür. Lupus herkeste farklı dokuları tuttuğu için her hastada farklı belirti ve bulgular görülebilir. Hastaların çoğunda kelebek döküntü olarak bilinen, elmacık kemiklerinden burun sırtına doğru uzanan, kelebeğin kanatlarına benzeyen malar döküntü görülür. Lupus'u yorgunluk, kas ve eklem ağrıları, eklem sertliği, şişen eklemler, anormal organ fonksiyon testleri, ciltte sebebi açıklanamayan döküntü, migren, güneş hassasiyeti, saç dökülmesi, sebebi açıklanamayan ateş, ağız ve burunda ülserler, idrarda kan veya protein kaçağı gibi belirtileri vardır. 
''Yaptırdığımız bir kan testiyle tüm hayatımız değişebilir mi?'' diye soracak olursanız size cevabım şu olur: Evet değişir. Hastalığın belirtileri basit bir alerjiyle karıştırılabilir veya yorgunluk ve ağrılarınız ciddiye alınmıyor olabilir. Çünkü kronikleşen yorgunluk artık sizin yeni normaliniz olmuştur, kronikleşmiş ağrılarınız ise çoğu zaman ciddiye alınmaz. Lupus tanısı alana kadar çoğu hasta belirtileriyle ilgili birçok hekime başvurmuştur ve semptomatik tedavi uygulanıp evine geri gönderilmiştir. Bazılarımız ne yazık ki bu kadar şanslı değil, çoğu lupus hastası organ tutulumu sebebiyle hastaneye kaldırıldıktan sonra tanı alıyor. Lupus'un tanısı kolunuzdaki bir venden alınan kan örneğiyle yapılan çeşitli testlerle konulabiliyor. Bunlardan en önemlisi antinükleer antikor (ANA) denilen, bağışıklık sisteminin vücudun sağlıklı hücrelerinin çekirdeklerine saldırmak için oluşturduğu antikorlardır. Kanınızda bu antikorların varlığı ANA pozitifliği olarak ifade edilir. Sağlıklı insanlarda veya bazı enfeksiyon hastalıklarında ANA testi pozitif gelebilir bu yüzden hekim klinik bulgular eşliğinde hastayı değerlendirerek tanıyı koyar. 
Benim Lupus hikayeme gelecek olursak, tanı alana kadar geçen beş yıldan bahsedeceğim. 2017 yılının Şubat ayında yakalandığım bir boğaz enfeksiyonu sebebiyle sol göğsümde hissettiğim ağrı ve kalbimde çarpıntı hissinden dolayı KBB uzmanına başvurdum. Enfeksiyon çok güçlü antibiyotiklere rağmen geçmiyordu. Yapılan bazı testlerden sonra  enfeksiyonun kalbimdeki mitral kapakta romatizmal bir tutulum yaptığı sonucuna varıldı. Kalbimdeki tutulumun ilerlememesi için bademciklerimin acil olarak alınması gerekiyordu. Mart ayında bademciklerim alındı ve yaklaşık üç yıl boyunca yirmi bir günde bir olmak üzere penisilin enjeksiyonu yaptırdım ta ki penisilin alerjisi gelişene kadar. Bu üç yıllık süreç içinde belirli zaman aralıklarıyla derimde döküntüler çıkıyordu, doktorum alerji ilacı vermişti. İlacı düzenli olarak kullanmama rağmen derimde döküntüler çıkmaya devam ediyordu. Burnumun üstünde kızarıklık çıkmıştı ama rahatsız etmediği için pek önemsememiştim. Eklemlerim ağrıyordu ve çoğu zaman halsizdim ama bunu da kendimce normalleştirmiştim çünkü en son ne zaman iyi hissettiğimi tam olarak hatırlamıyordum. Bütün bunlar yeni normalim olmuştu. Bu süreçte yeme düzenim değişmediği halde çok hızlı bir şekilde yaklaşık on kilo aldım. Üniversite sınavına hazırlanıyordum ve stresten kilo aldığımı düşünmüştüm. Baş ağrılarım dayanılamayacak şiddetteydi, nöroloji uzmanı migren teşhisi koymuştu. Kalbimdeki tutulum için düzenli olarak kontrole gidiyordum. 
2019 yılında çarpıntı şikayetiyle gittiğim acil serviste yapılan kan testinde karaciğer fonksiyon testlerimin normalin üzerinde olduğunu fark ettik. Son zamanda kilo aldığım için karaciğerimde yağlanma olabileceği veya kullandığım ilaçların yükseltebileceğini söylemişti doktor. Bir süre yağı azaltmam gerektiğini sonra tekrar kontrol ettirmemi önermişti. Bu durumun üzerine maalesef ki düşmedim. Çünkü bana göre bir sağlık sorunu belirtisi yoktu, ya da alışmıştım(!) 2021 yılının Temmuz ayında dişle ilgili bir operasyon geçirdim. Antibiyotik kullanmam gerekiyordu ama penisilin alerjisi geliştiği için farklı grup antibiyotik başlanmıştı. Operasyondan sonra üç kutu antibiyotikle kendime gelebilmiştim. Bu dönemde sağlık sorunumdan dolayı acil servise başvurdum ve yapılan kan testinde karaciğer fonksiyon testlerimin daha da yükseldiğini gördük. Doktorum diğer tahlillerimi de değerlendirip durumumu anlatan bir yazı yazdı ve yazıyla beraber gastroenteroloji uzmanına gitmem gerektiğini söyledi. Gastroenteroloji uzmanı gerekli muayeneyi yaptıktan sonra bazı kan testleriyle beraber karaciğerimin ultrason görüntüsünü istedi. Ultrason normal gelmişti fakat kan testleri için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. 18 Ağustos 2021'de yapılan kan testimde ANA pozitif geldi. Sonucu gördüğümde hissettiklerimi unutamıyorum. İlk işim internetten aratmak olmuştu ve maalesef internet dünyası bu konuda büyük bir çöplük olduğu için okuduklarım beni çok korkutmuştu. ANA testinin sonucu çıktıktan bir hafta sonra ASMA (anti düz kas antikoru) testim de zayıf pozitif olarak sonuçlanmıştı. Doktorum, bağışıklık sistemimin karaciğerimi tanımayıp saldırdığı otoimmün hepatit isimli hastalığa sahip olduğumu ve karaciğerimdeki aktivitenin derecesini görebilmek için karaciğer biyopsisi olmam gerektiğini söylemişti. 17 Eylül 2021 tarihinde karaciğer biyopsisi yapıldı, karaciğerimde kronik inflamasyon vardı ama minimal aktiviteliydi. Bu yüzden doktorum kan tahlillerimi de göz önünde bulundurarak ilaçsız takibi uygun gördü ve beslenme şeklimi düzeltmemi, paketli gıdaları hayatımdan çıkarmamı önerdi. Bir süre bu beslenmeyi uyguladım, değerlerim normale dönmeye başlamıştı, ASMA testim negatife dönmüştü ama ANA hep pozitifti. Bu süreçte derimdeki döküntülerden dolayı alerji ve immünoloji uzmanına başvurdum. Yapılan testlerde hiçbir şeye, penisiline bile alerjim olmadığı ortaya çıktı. Alerji uzmanı yıllarca boşu boşuna alerji ilacı kullandığımı, bu döküntülerin otoimmün hastalıklardan kaynaklandığını ve doktoruma durumu mutlaka anlatmam gerektiğini söyledi.
Okulum başlamıştı ve bir süre sonra dışarıdan sağlıksız beslenmeye geri döndüm, çünkü yemeğimi sürekli yanımda taşımak zor oluyordu. Bu sürede kontrollerime düzenli bir şekilde gidiyordum fakat artan eklem ağrılarım, migren ataklarım, cilt döküntülerim ve halsizliğimden dolayı doktorum biraz endişeliydi. Karaciğer enzimlerim her zamankinden iyi olmasına rağmen durumum iyiye gitmiyordu. Doktorum bende Lupus'tan şüphelendiğini ve mutlaka romatolojinin beni görmesi gerektiğini ilk kez o zaman söyledi. Böylece ilk defa Lupus'la tanışmış oldum. Romatolojiye gittim ama maalesef semptomlarım geçiştirildi, altı ayda bir kontrol önerip gönderdi. Zaten ne olduysa bu altı ay içinde gerçekleşti. İlk olarak idrar yollarımla ilgili sıkıntı yaşamaya başladım. Dört kutu antibiyotik bitirmeme rağmen idrarımda lökosit çıkıyordu, idrarda bakteri üremesi yoktu, ultrasonda taş da görünmüyordu. Üroloji uzmanına doktorumun Lupus'tan şüphelendiğini anlatıp Lupus'un böyle belirti verip veremeyeceğini sordum. Böyle belirti verebileceğini, bu yüzden romatoloji uzmanına gidip durumu açıklamamı söyledi. Romatolojiden randevu bulmayı beklerken derimdeki döküntüler artmıştı ve güneş hassasiyetim vardı. Yanaklarım ve burnumun üzerini kaplayan pembe bir döküntü çıkıyordu, halsizdim, eklemlerim ağrıyordu ve ara ara ateşimin çıktığını hissediyordum. Haftada bir tutan migrenim artık hiç geçmiyordu. Derimdeki döküntülere dayanamayıp aile hekimine başvurdum, alerji uzmanının hiçbir şeye alerjim olmadığını bu döküntülerin otoimmün hastalığımdan kaynaklı olduğunu söylediğini anlattım. Alerji ilacıyla bağışıklık sistemini baskılayan bir iğne yapıldı. Derimdeki döküntüler bir nebze olsun rahatlamıştı ta ki birkaç gün sonra, 11 Mayıs 2022'de dayanılamaz bir eklem ağrısıyla uyanana kadar. 
Bir kurt sanki ekleminizi içten içe oyarak eritiyormuş gibi bir ağrı... Gayet iyi denilebilecek bir şekilde yatağa girdiğim gecenin sabahında kullanamadığım, acıdan canımdan can koparacak bir ağrıyla uyanmıştım. Sol el bilek eklemimi kesinlikle kullanamıyordum, zaten saatler içinde şişmeye başladı. Bütün günü ağrı kesici almadan nasıl geçirebildim bilmiyorum, yapabildiğim tek şey kendimi uyumaya zorlamak olmuştu ve dayanamadığım zamanlarda acıdan ağlıyordum. Annem işten geldiğinde bileğim iyice şişmişti, acil servise gittik. Otoimmün hepatit hastası olduğumu, semptomlarımın son iki haftadır arttığını ve eklemimin durumunu anlattım. Bazı kan testleri yapıldı ve damardan ağrı kesici verildi. Kan testlerimin normal olduğu söylendi, bu sebeple eve döndük. Tahlil sonuçlarına sistemden baktığımda büyük bir şok yaşadım. Çünkü daha üç hafta önce normal gelen karaciğer fonksiyon testlerim bu zamana kadar hiç olmadığı kadar yüksek gelmişti. İlaçsız takip edildiğim için bu gözardı edilmemesi gereken bir detaydı. Ertesi sabah ilk iş kendi doktoruma gittim. Tüm eklemlerimi muayene etti. Sol el bileğimde artritim olduğunu, artık Lupus hastalığının kliniğinin oturmaya başladığını, bileğimdeki bu durum ortadan kalkmadan mutlaka romatolojinin görmesi gerektiğini, aksi takdirde tekrar yakalamanın zor olduğunu ve vakit kaybı olacağını söyledi. Prednol isimli ilaca başladı. 
Romatolojiye gidene kadar eklemimdeki tutulum ilacın etkisiyle geçmişti. Romatoloji uzmanı çeşitli testler yaptı, diğer otoantikorlarıma baktı fakat sadece ANA pozitif geliyordu. İdrarımda bakteri ürememesine rağmen lökosit vardı. Şu an Lupus olup olmadığını söyleyemem, eklemindeki tutulum tek seferlik olmuş olabilir, ilacı bırakıp duruma bakalım dedi ve beni gönderdi. İlacın dozunu tarif edildiği gibi yavaş yavaş azalttım fakat bu sürede halsizliklerim giderek artmaya başladı ve eklemlerim inanılmaz derecede ağrıyordu. Annemin önerisiyle gittiğim iç hastalıkları uzmanı beni değerlendirdi ve çok yüksek ihtimal Lupus tanı kriterlerini karşılayacağımı söyledi. Prednolü bırakmamamı, düşük dozda da olsa kullanmamın şu an için faydalı olacağını, kendimi çok kötü hissettiğimde dozunu iki katına çıkarabileceğimi anlattı. O gün içimde çok büyük bir boşluk ve belirsizlik hissetmiştim. Ama ilk defa biri semptomlarımla gerçekten ilgilenmişti. O gün doktorun bana söylediği bir cümle hala aklımdan çıkmıyor. ''Merak etme, tedaviyle seni rahatlatacağız.'' demişti. O doktorum belki de benim bu hastalıktaki en büyük şansım oldu. 
İlacımı düzgünce kullanmaya ve güneşten uzak durmaya çalışıyordum çünkü güneşin değdiği yerler kızarıp kaşınmaya başlıyordu. Eklem ağrılarım hala vardı fakat bir şekilde idare ediyordum. Temmuz ortası gibi tatile çıkmıştık. En zor tatillerden biriydi benim için. Güneş gördükçe yüzümde çıkan kelebek döküntü bana hasta olduğumu haykırıyordu adeta. Aynaya bakıp kendi kendime ağladığımı ve güneşten köşe bucak kaçtığımı hatırlıyorum. Yorgunluklarım ve ağrılarım arttığı için prednolün dozunu iki kat yükseltmiştim. Kendimi güneşten çok iyi korumuş olsam da içimde bir şeyleri tetiklediğinin farkındaydım. Tatilin son günü dayanılmaz bir eklem ağrısı ve şiş bir elle uyandım. Kabusum geri dönmüştü. O gün mesaj üzerinden doktoruma ulaştım ve ilacın dozunu birkaç kat yükseltti. İlk defa bu kadar yüksek doz kortizon kullanıyordum ama eklemime ve ağrılarıma çok iyi geldiğini fark etmiştim. Tatilden döner dönmez doktorun yanına gittim ve beni arkadaşı olan romatoloji uzmanına sevk edip prednolün yanında plaquenil isimli ilaca başladı. 
Romatolojideki randevu zamanımı haftalarca büyük bir heyecan ve korkuyla bekledim. Her şeyin kesinleşmesine çok az kalmıştı ve içimde büyük bir korku vardı. Bir yanım artık bu belirsiz süreç bitsin istiyor diğer yanım da hastalığımın olmaması için dua ediyordu. Nihayet romatologla görüştüğümde tüm medikal öykümü eksiksiz bir şekilde anlattım, o da çok iyi bir şekilde dinledi. Kalsiyum ve d vitamini takviyesine başladı. Bazı kan testlerimi görmek istedi. O gün on tüp kan verdiğimi hatırlıyorum. İki hafta sonra 1 Eylül 2022 tarihinde tüm sonuçlarım çıkmış bir şekilde romatoloji uzmanının yanına gittim ve o gün Sistemik Lupus Eritematozus tanısı aldım. İyi haber şuydu ki test sonuçlarım gayet güzeldi, hastalık böbreklerimde tutulum yapmamıştı, kan değerlerim iyiydi, karaciğerimdeki tutulum gerilemişti. Yani ilaçlar işe yarıyordu. Bundan sonraki süreçte Imuran isimli ilaca başladı. 
Genç yaşta, hayat boyu sürecek bir hastalığa sahip olduğunuzu öğrenmek ve bunun tüm hayatınızı etkileyecek olması insanı derinden etkiliyor. Hayata dair umudunu söndürüyor. Ama ben kendimi hasta olarak değil, savaşçı olarak tanımlıyorum. Ne olursa olsun, ne kadar düşersem düşeyim bir yerlere tutunmak için uğraşan bir savaşçıyım. Evet, bu hastalığın süreci belirsiz olabilir, bundan iki yıl sonra beni neyin beklediğini bilmiyor olabilirim fakat şunu biliyorum artık güvenebileceğim bir doktorum var ve ne olursa olsun ben çok güçlüyüm. Ailemin ve sevdiklerimin yanımda olduğunu bilmek bu süreçte beni ayağa kaldırıyor. Ağrılarım hala devam ediyor olsa da psikolojik olarak kendimi daha iyi hissediyorum. Bir yıldır Lupus'la ilgili uğraşıyordum fakat bu hastalığın bende ne zamandır olduğunu düşününce delirecek gibi oluyorum. Yaklaşık dört yıldır sebebi açıklanamayan semptomların beni getirdiği sonuç bu. Bir yıl boyunca bende tam olarak ne olduğunu anlamak için bir sürü doktora gittim. Beni sonuçsuz bıraktıkları gibi semptomlarımı ciddiye almayıp tedavisiz de bıraktılar ve hastalık farklı yerleri de tutmaya başladı. Kimseyi suçlamıyorum, sadece böyle bir hastalığınızın olduğunun bu kadar geç anlaşılması ve tanı konulmasının bu kadar zaman alması hasta olarak sizi ciddi derecede etkiliyor. Artık siz de semptomlarınızı ciddiye almayıp normalleştirmeye başlıyorsunuz ta ki daha kötüsü olana kadar. Eklemim ilk kez şişene kadar eklem ağrılarımın belki de psikolojik olabileceğini çünkü hiçbir ağrının bu kadar uzun süremeyeceğini düşünüyordum. Kullandığım yüksek doz ilaçlardan sonra eklem ağrılarımın geçtiğini ilk fark ettiğimde çok şaşırıp ağlamıştım, çektiğim acının gerçekten var olduğunu daha iyi anlamıştım çünkü. Fiziksel semptomların yanı sıra hastalığın sizi getirdiği mental durum ne kadar yıpratıcı olsa da beni en çok güçlendirdiğini hissettiğim süreç bu oldu. 
Her neyle sınanıyor olursak olalım tutunacak ve uğruna savaşacak bir hayatımız olduğu için şanslıyız. Bazı günler halsizlik ve ağrılardan dolayı ayakta duramayacak bir raddeye gelebiliyoruz. Bir dışarı çıkıp eklemlerimizi yorduktan sonra ertesi günün sabahı sert, bükülmeyen ve ağrıyan eklemlerle uyanabiliyoruz. Migren ataklarımız, mide bulantıları, deri döküntüleri, ateş... bunların hepsi hayatımızın bir parçası bunun farkındayız. Bağışıklık sistemimizi baskılayan ilaçlar kullandığımız için enfeksiyonlara açığız ve normal insanları hafif etkileyen enfeksiyonlar bizi hastanelik edebilir, bu sebeple özellikle pandemi döneminde olduğumuz şu zamanlarda sevdiklerimizle dışarı çıkmaktan korkuyoruz. Beklediğimiz tek şey anlayış. İnanın bana gerisini zaten bir şekilde hallediyoruz. 
0 notes
bilgivitrini · 3 years ago
Text
Besin Alerjisi Nedir?
Besin Alerjisi Nedir? Belirtileri ve Dikkat Edilmesi Gerekenler Besin Alerjisi Nedir? Besin alerjisi, cilt, eller, ayaklar, ağız, gözler ve burun gibi vücudun farklı bölümlerinde oluşan ciltte kızarıklık, gözlerde şişme, kabarcık ve kaşıntı, bazen hırıltılı nefes alma zorlukları gibi birçok belirtiye neden olur. Bu besin alerjisi belirtileri yiyecek yendikten 2 saat sonra kendini göstermeye…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
antikkuruyemis · 3 years ago
Text
Ada çayı nasıl demlenir?
Tumblr media
Eylül ayının gelmesiyle birlikte Kuzey Yarım Küre'de hava sıcaklıkları düşmeye, günler kısalmaya başladı. Sonbahar ve kış mevsimi denince akla gelen en ilk içecekler sıcak çikolata, salep ve bitki çayı çeşitleridir. Bunların arasında lezzeti ve faydalarıyla bitki çayları öne çıkıyor. Ayrıca sıklıkla tüketilen siyah çaya çok güzel bir alternatif. Soğuk havalarda vücut direncini artıracak içecekler tüketmek sağlığınız için önemlidir. Özellikle bitki çayı tüketiminin önemine değinen Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, Covid-19 hastalığını önlemek için ada çayı ve ebegümeci karışımının kaynatılmasıyla elde edilen gargaranın kullanılmasını tavsiye etti. Depresyon, ağız ve diş hastalıkları, sindirim sistemi rahatsızlığı gibi pek çok rahatsızlığa iyi geldiği bilinen ada çayının uzun süre demlemeye bırakılmaması gerekiyor. Pek çok faydası bilinse de bazı kronik hastaların ada çayı kullanırken dikkatli olmaları gerekiyor. Peki ada çayının faydaları nelerdir, yan etkileri var mıdır? Ada çayı nasıl demlenmeli? İşte ada çayı hakkında tüm merak edilenler…
Ada Çayının Faydaları
İstanbul'a ilk kez Marmara Adası'ndan getirildiği için ada çayı olarak adlandırılan bitki, Ege Bölgesi'nde acı elma olarak da bilinir. Tıbbi ve aromatik bir bitki olan ada çayının yaprakları, kaynatıldığında çay olarak içilebildiği gibi esansı ya da farklı bir deyişle uçucu yağı elde edilerek de kullanılır.
Depresyonu ve stresi azaltır.
Zararlı toksinlerin vücuttan atılmasına yardımcı olur.
Beyin fonksiyonlarını geliştirir.
Ağız ve diş eti hastalıklarına iyi gelir.
Cilt leke ve hastalıklarında kullanır.
Mide ve kolestrol hastaları için rahatlatıcı etkisi vardır.
Menopoz sonrası belirtileri hafifletir.
Sindirim sistemini korur ve ishale iyi gelir.
Aşırı terlemeyi azaltır.
Tumblr media
ADA ÇAYI NASIL DEMLENİR?
Ada çayı genellikle kaynatılarak yapılsa da aslında demlenerek hazırlanması gerekir. Bu sayede besin değerleri daha iyi korunur ve daha yoğun ada çayı tadı elde edilebilir. Kaynar suda çok uzun süre tutulması hem bitkinin faydalı etkilerini kaybetmesine neden olur hem de çayın tadı acılaşabilir. Ada çayının 2 dakikadan uzun süre kaynatılması ile toksik bileşenler açığa çıkarak çayın zararlı hale gelebileceği öne sürülmektedir. Yaklaşık 2 gram ada çayı üzerine 200-250 ml kaynar su ilave edilerek 10 dakika kadar demlenir. Yaprakları süzülür ve fincana doldurularak servis edilir.
KİMLER ADA ÇAYINI TÜKETMEMELİ?
Ada çayının aşırı tüketiminde bazı yan etkiler görülebilir. Salvia cinsine ait bitkilere alerjisi olan bireylerin ada çayı içmesi, alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Mide bulantısı gibi sindirim sistemi rahatsızlıklarında ada çayının faydalı olabileceği bilinse de, fazla içilmesi midede yanma hissine ve ağrıya neden olabilir. Yan etkiler kişiden kişiye değişse de günlük 3 bardak ada çayı içilmesi güvenli olarak kabul edilir ve günlük 3 bardaktan fazla içilmemesi önerilir.
Adaçayını çok düşük tansiyona sahip olanların
Sürekli ilaç kullananların
Şeker hastalarının tüketmesi tavsiye edilmiyor.
Kaynak: NTV
Birbirinden lezzetli ve şifa veren bitki çaylarını satın alabileceğiniz Antik Kuruyemiş online mağazasını ziyaret etmek için buraya tıklayın!
0 notes
i-mag-blr · 6 years ago
Text
DERİ ALERJİSİ BELİRTİLERİ, DERİ ALERJİSİ ÖZELLİKLERİ,
DERİ ALERJİSİ BELİRTİLERİ, DERİ ALERJİSİ ÖZELLİKLERİ,
Deri Alerjisi Nasıl Ortaya Çıkar? Deri Alerji
Deri alerjilerinin çoğu topluca temas dermatiti olarak bilinir. Adından da anlaşılacağı gibi, tepkiye yol açan yabancı bir maddenin derinin dış katmanına (epidermis) temas etmesiyle başlar bütün sorun. Her temas dermatiti vakası alerjik tepki içermez. Vakaların yalnızca onda biri gerçek alerjidir. Ama alerjik ve alerjik olmayan temas…
View On WordPress
0 notes
vetrium · 4 years ago
Text
Kedilerde Deri Hastalıkları ve Tedavi Yöntemleri
Tumblr media
Kedi
07-06-19
Deri hastalıkları, kedilerin en sık karşılaştıkları sorunlardan biridir. Dolayısıyla kedi ebeveynlerinin de veteriner ziyaretlerinin önemli bir bölümünü kedilerde deri hastalıkları oluşturur. Kedilerin belli bir noktayı sürekli kaşımaları, derilerini ısırmaları, tüy kaybı yaşamaları gibi belirtiler, kedinizin deri hastalığı yaşadığına işaret ediyor olabilir.
Kedi sahiplerinin kedilerde deri hastalıkları neler ve bu hastalıklarla nasıl baş edilebilir gibi soruların yanıtlarını biliyor olmaları önemli. Çünkü deri hastalıklarına müdahale edilmediği durumlarda çok daha büyük olumsuzluklar yaşanabilir, hatta kedinizin hayatı tehlikeye girebilir.
Hiç şüphesiz ki her bir hastalığın tedavisinde veterinerinizin görüşleri doğrultusunda ilerlemeniz küçük dostunuzun sağlıklı bir hayat sürebilmesi için kritik bir öneme sahip. Çünkü veteriner hekimler kedinizin yaşayabileceği pek çok durumla ilgili eğitim aldıkları ve birçok farklı hastanın tedavisiyle ilgilendikleri için teşhis ve tedavi noktasında en doğru adres olacaktır.
Bu doğrultuda, kedilerde deri hastalıkları hakkında bilgi sahibi olmanız, kedinizin yaşadığı sorunu veterinere en doğru şekilde aktararak en uygun tedaviye karar verilmesini kolaylaştıracaktır. Peki kedilerde deri hastalıkları ve tedavi yöntemleri nelerdir?
Kedilerde Deri Hastalıkları Nelerdir?
Tumblr media
En iyi dostunuzun kendini her kaşımaya çalışması ya da tüylerinin seyrekleşmesi, deri hastalığı olduğu anlamına gelmeyebilir. Kimi zaman belirgin bir sorundan kaynaklanmayabilen bu gibi durumlar, bazen de farklı bir hastalığın belirtisi de olabilir. Bu nedenle kedinizin davranışlarını dikkatli bir şekilde gözlemlemeniz ve tekrarlayan davranış bozuklukları ve diğer sorunlar karşısında temkinli olmanızda büyük fayda var.
Veteriner hekimler en sık karşılaştığı vakalardan biri olan kedilerde deri hastalıkları hakkında önemli detayları öğrenmeniz, veterinerinizin de işini kolaylaştıracağı gibi kedinizin yaşam kalitesinin artmasını da sağlayacaktır. İşte bilmenizde fayda olan kedilerde deri hastalıkları ve tedavi yöntemleri…
Alerjik Dermatit
Tumblr media
Kediler de insanlar gibi çevresel birçok değişkene karşı alerjik reaksiyon gösterebilir. Bu anlamda yiyeceklerden tozlara, kimyasallardan böcek ısırıklarına kadar pek çok örnek verebilmek mümkün. Alerjik dermatitin deri üzerindeki etkisini ise kedinizin sık sık kaşınması, belli bir bölgeyi ısırmaya çalışması, deride oluşan kızarıklık ve bölgesel tüy dökülmeleri ile tespit edebilirsiniz.
Alerjik durumlarla mücadele etmek, kedinizin kendini yeniden iyi ve huzurlu hissedebilmesi için oldukça önemlidir. Bu doğrultuda, tedavi için kedinizin davranışları gözlemledikten sonra eğer neye karşı alerjisi olduğunu fark edebiliyorsanız, kedinizin yaşadığı ortamı buna göre iyileştirmeniz bir çözüm olabilir. Fakat tam olarak neyin alerjik dermatite neden olduğuna emin olamıyorsanız veteriner hekiminizin kliniğini ziyaret etmenizde yarar var. Dostunuz için en uygun ilacı ve tedaviyi veteriner hekiminiz sağlayacaktır.
Deri Tümörleri
Tumblr media
Deri üzerinde oluşan yumrular, kanserli hücre oluşumu ihtimali göz önünde bulundurulmalı ve mutlaka ciddiye alınmalı. Elbette her yumru, kanserli bir tümör anlamına gelmez. Fakat deri üzerindeki değişikliğin kanser olup olmadığını veteriner hekiminizin kontrolü dışında anlayabilmeniz pek mümkün değildir.
Dolayısıyla, kedinizin derisinde farklı bir oluşum hissettiğiniz anda zaman kaybetmeden tanı ve tedavi için veterinerinizle görüşmelisiniz. Veterineriniz kanserli bir oluşumdan şüphelendiyse tanıyı doğrulamak için biyopsiye başvuracaktır. Diğer yandan yumrunun yayılmasını önlemek amacıyla ameliyat yöntemine başvurarak tamamını alma yoluna da gidebilir.
Mantar Enfeksiyonu
Tumblr media
Kedilerde deri hastalıkları arasında en sık görülenlerden biri de mantar enfeksiyonlarıdır. Deri üzerinde kızarıklık, kaşıntı, kimi zaman akıntı olması mantar hastalığının en yaygın belirtilerinden birkaçı olarak sıralanabilir.
Ringworm adı ile anılan ve çoğunlukla kafa bölgesinde görülen mantar hastalığı türü de dikkate alınması gereken sorunlardandır. Deri üzerinde dairesel formlarda görülen doku bozukluğu ile kendini gösteren ringworm, deride pullanma ve tüylerin dökülmesi ile sonuçlanabilir.
Mantar hastalıklarının tedavisinde genellikle hastalık için özel olarak üretilen ilaçlara başvurulur. İlaçlı tedavi sonucunda kedinizin sağlığına kavuşabilmesi için belirtileri gözlemlediğiniz durumda veterinerinizle iletişime geçmenizi öneririz.
Kedi Aknesi
Tumblr media
İnsanlarda olduğu gibi kedilerde de siyah noktalar gelişebilir. Comedones olarak da adlandırılan bu siyah noktalar, genellikle çene bölgesinde görülür. Bu aknelerin kaşıntıya yol açtığı ve bölgedeki tüylerin dökülmesine neden olduğu durumlar da gözlemlenebilir.
Stres, yanlış beslenme, hijyenik olmayan ortamlar gibi farklı faktörlerin etkili olduğu düşünülen kedi aknesinin tedavisi için özel olarak geliştirilen şampuan ve solüsyonlardan yararlanmak söz konusu olabilir. Kimi zamanlarda antibiyotik kullanımına da başvurmak gerekebiliyor.
Ancak elbette kedi aknesi ile karşılaşıldığında durumu öncelikle veteriner hekim ile paylaşmakta yarar var. Böylece veterinerinizin önereceği ve kediniz için en uygun akne gidericileri kullanarak sevgili dostunuzun yaşam standardını yükseltebilirsiniz.
Pirelenme
Tumblr media
Ev dışında yaşayan kedi ve köpeklerde sıklıkla görülen pirelenme sorunu, dışarıya da çıkan ev kedilerinde yaygın olarak görülebiliyor. Ev dışına çıkmayan kedilere de kıyafetleriniz ya da eve bir şekilde girebilen pireler yoluyla bulaşıp deri hastalığına yol açan pirelenme ile düzenli aşılar sayesinde büyük ölçüde mücadele edilebiliyor.
Kedinizde pirelenme olduğunu, aşırı kaşınma, derinin pullanması ve tüylerin incelmesi gibi belirtileri gözlemleyerek anlayabiliirsiniz. Kedinizin pirelendiğini düşünüyorsanız veterinerinizle görüştükten sonra kedinizin derisine uygulanabilecek damla yöntemiyle sorunun üstesinden gelebilirsiniz.
Bakteriyel Hastalıklar
Tumblr media
Birtakım mikroorganizmaların yol açtığı deri hastalıkları da kedinizin yaşam kalitesini önemli ölçüde düşüren durumlardandır. Bakteriler çoğu zaman bağışıklığın düşmesi ve/veya mantar, alerji gibi başka bir deri hastalığının sonucu olarak ortaya çıkabilir.
Tedavi edilmeyen deri hastalıkları, hassaslaşan deri yüzeyinde bakterilerin enfeksiyon oluşturmasına neden olabilir. Bakteriyel enfeksiyonların tedavisinde ise antibiyotiğe başvurulmalıdır. Ancak tedavinin veteriner hekiminizin kontrolünde olması kritik bir öneme sahiptir. Her nasıl ki hastalandığınız zaman kendi başınıza antibiyotik tedavisine başlayamıyor iseniz kedinizin sağlığı için de profesyonel bir yardım almanız gerektiğini de unutmamalısınız.
Kulak Maytı
Tumblr media
Kedilerde deri hastalıkları başlığı altında incelemeye değer bir diğer rahatsızlık da kulak maytı veya kulak kurtçuğunun yol açtığı enfeksiyonlardır. Kedinizin kulakları içinde beslenen maytların varlığını saptamak için kedinizin hareketlerini gözlemlemeniz işinizi kolaylaştıracaktır. Eğer kediniz kulaklarını sık sık kaşıyor ve kulaklarından kokulu, koyu renkli bir akıntı geldiğini görüyorsanız veterinerinizle görüşmenizin zamanının geldiğini anlayabilirsiniz.
Veteriner hekiminiz kedinizin bu sorunuyla baş edebilmesi için ilaçlı tedavi uygulayacaktır. Sonrasında küçük dostunuzun eski sağlığına kavuştuğunu görebilirsiniz. Kedilerde deri hastalıkları ile kapsamlı ve zamanında mücadele için Küçük Hayvan Dermatoloji ve Cilt ve Cilt Hastalıkları alanında uzmanlığa sahip veteriner hekimlerle iletişime geçmeniz son derece önemli. Bu anlamda, güvenilir ve profesyonel bir kadroya sahip Ankara Vetrium Veteriner Kliniği’ni tercih edebilir ve kedinizin mutluluğu için ilk adımı atabilirsiniz.
#kedi #köpek #EvcilHayvan #PetHayvan #HayvanBakım
0 notes
lfmcn · 5 years ago
Text
Kronik Ağrı ya da Kronik Yorgunluk (Fibromiyalji) Nasıl Geçer? 23 Çok Etkili Doğal Yöntem
Fibromiyalji, vücutta yumuşak doku olarak bilinen kas dokunun veya bağ dokunun belli miktarda sertleşmesi sonucu oksijenlenmenin azalmasına bağlı olarak kulunç ve ağrının ortaya çıkması ile karakterize kronik bir rahatsızlıktır. Diğer bir tabirle fibromiyalji, genel olarak iskelet – kas ağrısına bağlı olarak yaşanan özellikle yorgunluk ve uykusuzluk gibi belirtilere neden olan kronik bir sorundur. Bu hastalık gece sağlıklı bir uyku uyuduktan sonra sabah uyanıldığında uykusuz kalmış hissi veren bir romatizma çeşididir. Fibromiyaljideki en önemli durum, kaslarda tutukluk ve ağrılardan dolayı kişinin yaşam sevincinin kaybolması ile performansının azalmasıdır. Romatizma hastalıklarının arasında bulunan fibromiyalji erkeklere oranla kadınlarda en sık rastlanan hastalıktır. Fibromiyalji belirtileri bazı hastalıklarla karıştırılabilir. Bu nedenle doğru teşhisi konulması oldukça önemlidir. Fibromiyalji doğru teşhis konulmadan tedavi edilmediği takdirde günlük hayattaki aktivitelerde düşüklük ve direnç kaybına neden olabilir.
Tumblr media
Fibromiyalji belirtileri nelerdir?
Fibromiyalji belirtilerinin şiddeti kişiden kişiye değişir ve sıklıkla belirtiler bazen kaybolur bazen geri döner. Fibromiyalji herhangi bir nedene bağlı olmaksızın kaslarda ve bağ dokularında uzun süreli yaygın ağrı ile karakterize edilebilir. Yapılan araştırmalara göre fibromiyalji beynin ağrı sinyallerinin işleme şeklini etkileyerek ağrıyı artırdığı kanıtlanmıştır. Bu ağrıya ek olarak aşağıdaki belirtiler ile fibromiyalji tanısı konulabilir: Yorgunluk Baş ağrısı Hafıza sorunu Uyku bozukluğu Alt karın bölgesinde kramp Kronik ağrı Çarpıntı Depresyon Kaygı Fibrozis Birçok durumda fibromiyalji belirtileri kronik olabilir. Fibromiyalji ile ilişkili ağrı bazıları için zor olsa da, fibrozis ve uyku bozuklukları bu zorlu tanıya katkıda bulunabilir. Uyku bozukluğu, uyku apnesi ve huzursuz bacak sendromu bu hastalığa bağlı olarak yaygın görülebilir. Yeterli uyku uyumama, bilişsel işlevsellik, depresyon ve anksiyete de hastalık belirtilerinden bazılarıdır. Bunların yanı sıra fibromiyalji olan bazı hastalarda sabah tutukluğu, uyuşukluk, karıncalanma, yüksek sese, ışığa ve sıcaklığa karşı hassasiyet de görülebilir. Ayrıca temporomandibular eklem disfonksiyonu, endometriozis, kronik yorgunlu sendromu, tansiyona bağlı baş ağrısı ve irritabl bağırsak sendromu gibi mevcut durumlarla fibromiyalji yaşanmaktadır.
Fibromiyalji nedenleri nelerdir?
Kesin bir laboratuvar testi olmadan fibromiyalji teşhisi çok zor olabilir. Genel olarak hastalar en az 3 ay süren yaygın ağrı veya kas ağrıları yaşadığı takdirde teşhis konulabilir. Doktor ağrı ve hassasiyeti ölçmek için 18 spesifik noktaya basarak fiziksel bir hassas nokta muayenesi yapabilir. Bu noktalar boyun, göğüs, kol, diz yakınlarındaki bacaklar, bel ve kalçaların hemen altıdır. Bazı fibromiyalji hastaları aslında nöropatiden muzdarip olabilirler, çünkü yapılan bir araştırmaya göre hastaların neredeyse yarısı küçük sinir lifi nöropatisinden muzdarip olduğu kanıtlanmıştır. Bu sadece ciltten beyne ağrı ve diğer sinyalleri taşıyan küçük sinirlere verilen hasara neden olduğu sinir ağrılarından biridir. Bu nedenle nöropatik fibromiyalji daha yaygın olabilir. Fibromiyalji için kesin bir neden olmamakla birlikte aşağıdaki faktörlerin sebep olabileceği düşünülmektedir. Genetik faktörler Kimyasallara karşı alerji Gıda duyarlılık veya alerjisi Virüs Hormonal dengesizlik Sindirim sisteminin zayıflaması Candida da aşırı büyüme Omurga kayması Stres Nörotransmitter eksiklik TSSB (travma sonrası stres bozukluğu) Enfeksiyon
Tumblr media
Fibromiyaljiyi tedavi etmenin doğal yolları
1- Magnezyum bakımından zengin gıdaların tüketiniz Magnezyum seviyelerini artırmak için diyetinize yeşil yapraklı sebzeleri, kabak çekirdeğini, yoğurt veya kefiri, badem ve avokadoyu ekleyiniz. Fibromiyalji ile ortaya çıkan ağrı ve rahatsızlıkları hafifletmeye yardımcı olmak için bu gıdaların günde en az 3 porsiyon tüketilmesi gerekmektedir. 2- Melatonin bakımından zengin olan gıdaların tüketiniz Uyku bozukluğu fibromiyalji belirtileri arasında yaygın olarak görüldüğü için uyku hormonu artıran melatonin oldukça önemlidir. Melatonin takviyeleri genellikle güvenli olarak kabul edilir, ancak immün baskılayıcılar, doğum kontrol hapları, antikoagülanlar ve diyabetik ilaçlarla birlikte etkileşime girebilir. Ceviz, kiraz, vişne suyu, hardal tohumu, pirinç, zencefil, arpa, kuşkonmaz, domates, taze nane ve muz melatonin bakımından zengin olduğu için bu gıdaların bol miktarda tüketilmesi gerekir. Ayrıca yapılan çalışmalara göre çinko, magnezyum ve folat eksikliğide düşük melatonin düzeyleri ile ilgili bağlantılı olduğu kanıtlanmıştır. 3- Triptofan bakımından yüksek olan gıdalar tüketiniz Triptofan vücut tarafından serotonin üretmek için gereklidir. Triptofan içeren gıdaların arasında ilk akla gelen hindidir, ancak yüksek triptofan seviyesi içeren bazı sağlıklı gıdalar da vardır. Bu gıdalar fındık, mandıra, yabani balık, serbest dolaşan tavuk, tahıl ve susam çekirdeğidir. 4- Hindistancevizi yağı Mutfağınızdaki tüm sağlıksız yağları hindistancevizi yağı ile değiştiriniz. Hindistancevizi yağı cilt ve genel sağlığı korumanın yanı sıra, ayrıca eklem ağrılarını azaltır, hormonları dengeler, hafıza ve beyin fonksiyonlarını güçlendirir. Diyetinize günde 3 ile 4 yemek kaşığı hindistan cevizi yağı ekleyerek tüketiniz. 5- Fermente gıda ve içecekler Kamboçya ve diğer fermente ürünler bağırsaklarda sağlıklı bir denge kazandırmaya olanak sağlar. Fibromiyaljinin belirtilerinden biri olan irritabl bağırsak sendromu olması, sindirimi iyileştirmek için çok önemlidir. Kefir fibromiyalji diyetine eklendiğinde fibrozisi ve ağrıları hafifletmeye yardımcı olur.
Tumblr media
6- Zencefil ve zerdeçal tüketimi Zencefil, fibromiyalji belirtilerini hızlı bir şekilde azaltmaya yardımcı olur. Ayrıca ağrı kesici ve antienflamatuar özelliği sayesinde vücudunuzu rahatlatarak yatıştırır. Bir bardak kaynar suyun içerisine bir çay kaşığı taze rendelenmiş zencefili ekleyin ve 10 dakika boyunca dinlendirdikten sonra bu çayı günde yaklaşık 3 kez içilir. Diğer yandan, doktorunuza danışarak zencefil takviyeleri de alabilirsiniz. Zerdeçal, güçlü antiinflamatuar özelliğine sahip olduğu için romatizmal hastalıkların eşlik ettiği fibromiyaljiyi iyileştirmeye olanak sağlar. Buna ek olarak zerdeçal, ağrı ve sertliği hızlı bir şekilde gidermeye yardımcı olan curcumin içerir. Bir bardak sütün içerisine yarım veya bir çay kaşığı zerdeçal tozu ekleyin ve bu karışımı kaynattıktan sonra soğumaya bırakınız. Hazırladığınız zerdeçallı sütü günde bir veya iki kez tüketiniz. Alternatif olarak günde 400 miligram ile 600 miligram zerdeçal takviyesini de alabilirsiniz. Unutmamanız gereken nokta ise, bu takviyeleri kullanmadan önce doktora danışmanızdır. 7- Esansiyel yağlar Esansiyel yağlar, stresi azaltmak ve ağrıyı hafifletmek de dahil olmak üzere birçok fibromiyalji belirtilerinin tedavisinde oldukça etkilidir. Helichrysum yağı dolaşımı iyileştirir, sinir dokusunun iyileşmesini destekler ve kas ağrısını azaltır. Bu yağın hindistancevizi yağı ile birleştirip ağrı olan bölgelere masaj yaparak sürünüz. Lavanta yağı duygusal stresi azaltır, uyku düzeninizi iyileştirir ve kaygıyı ortadan kaldırmaya yardımcı olur. Fibromiyalji belirtilerini hafifletmek için ve uykunuzun daha verimli geçmesini sağlamak için yatak odasında lavanta yağının kokusunu kullanabilirsiniz. 8- D vitamini D vitamini eksikliği, kronik ağrı ile bağlantılı olabilir. Yapılan araştırmalara göre D vitamini desteği alan kişilerin ağrılarında belirgin bir azalma yaşandığı kanıtlanmıştır. Süt, ayran, kefir, peynir, yoğurt, tereyağı, ton balığı, uskumru, istiridye, yumurta sarısı, tatlı patates, balık yağı, mantar, maydanoz, ısırgan otu ve yulaf D vitamini bakımından zengin olan gıdalardır. Bu gıdaları diyetinize ekleyip bol miktarda tükettiğinizde fibromiyalji belirtilerini etkili bir şekilde iyileştirebilirsiniz. 9- Egzersiz ve yoga Fibromiyalji belirtilerini etkili bir şekilde azaltmak için ilk akla gelen şey egzersiz olmalıdır. Kişi, ağrı ve yorgunluğu göz önüne alarak egzersiz yapmayı arka plana atılabilir. Ancak fibromiyalji hastalığı için egzersiz son derece önemlidir. Yürüyüş, yüzme, bisiklet sürme ve pilates gibi orta dereceli egzersiz yapmak stres ve ağrıyı hafifletmeye olanak sağlar. Yoga, fibromiyalji belirtilerinden dolayı oluşan ağrının rahatlamasına katkı sağlar. Yapılan araştırmalara göre 8 haftalık bir çalışmada haftada 2 kez 75 dakikalık yoga seanslarının bu hastalıktan dolayı oluşan ağrıyı azalttığı kanıtlanmıştır.
Tumblr media
10- Akupunktur Akupunktur ağrıyı hafifletir, vücudu gevşetir ve daha birçok fibromiyalji belirtilerini ortadan kaldırır. Yapılan araştırmalara göre akupunktur fibromiyalji hastalarında oluşan ağrının azaldığını kanıtlamış, güvenli ve etkili bir tedavi olduğu önerilmiştir. Akupunktur vücuttaki normal dengeyi yeniden düzenleyerek çalıştırır ve seans sırasında ortaya çıkan ağrıları iyileştirir. 11- Papatya ile uyku kalitesini artırın Papatya, fibromiyalji için en kolay doğal yollardan biridir. Düzenli uyku uyumanıza yardımcı olabilecek rahatlatıcı özelliğine sahiptir. Bu bitki bağışıklık sistemini geliştirmeye olanak sağlar ve kaygıyı önemli ölçüde hafifleten yüksek miktarda selenyum, çinko ve diğer mineraller ile doludur. Sonuç olarak fibromiyalji hastalarına tavsiye edilecek harika bitkilerden birisi de papatyadır. Bir su bardağı sıcak suyun içerisine bir tatlı kaşığı kurutulmuş papatya otunu koyun ve 5-10 dakika dinlendirdikten sonra bu bitki çayını içiniz. Fibromiyalji belirtileri etkili bir şekilde azaltmak için düzenli olarak günde 2 bardak papatya çayını tüketiniz. 12- Ginseng ile fibromiyaljiyi iyileştirin Bağışıklık sistemi uyarıcı özelliğine sahip olan ginseng, fibromiyalji hastalığını iyileştirmek için kullanılan etkili bir bitkidir. Buna ek olarak ginseng, vücudunuzun bakteri ve virüslere karşı savaşmasına yardımcı olur ve böylece herhangi bir enfeksiyonun önlenmesine olanak sağlar. Ayrıca ginseng kullandığınız zaman vücudunuzun enerji düzeyi artar ve stresi etkili bir şekilde azaltabilir. 13- Kırmızıbiber Kırmızıbiber merhem olarak ağrıyan cildin üzerine uygulandığında etkili bir şekilde iyileşme sağlayacaktır. Kırmızıbiber fibromiyalji rahatsızlığını tedavi etmek için oldukça yararlıdır. Kapsaisin isimli bileşiği içermesinden dolayı bu bitki doğal ağrı kesicilerden biri olarak görev yapar. Kapsaisin bileşiği ayrıca, kan dolaşımı düzenlemekte oldukça etkilidir. Kırmızıbiber özünü veya kapsülünü doktorunuza danışarak alabilirsiniz. Diğer yandan, kırmızıbiberi yemeklerinize ekleyerek bol miktarda tüketebilirsiniz. Ayrıca, ağrılı olan bölgelerinizin üzerine az miktarda kapsaisin kremini sürdükten sonra yaklaşık 30 dakika boyunca cilt üzerinde bekletin ve ılık su ile yıkayınız. Etkili sonuçlar elde etmek için bu uygulamayı günde 3 defa tekrarlayınız. Dikkat! İltihaplı veya çatlak olan derinin üzerini kapsaisin kremini veya kırmızıbiberi kullanmayınız. 14- Ekinezya Ekinezya bağışıklık sistemini etkili bir şekilde güçlendirir, vücudunuzun aktif olarak enfeksiyonlara ve ağrılara karşı savaşmasına yardımcı olur. Bu yararlarından dolayı ekinezya fibromiyalji hastalığını kolayca tedavi etmek için oldukça yararlıdır. 15- Aynısafa Aynısafa, antioksidan ve antiinflamatuar özelliği sayesinde fibromiyalji hastalığının yaygın belirtileri arasındaki ağrılarla başa çıkmanıza olanak sağlar. Düzenli olarak aynısafa bitkisini kullandığınızda fibromiyalji rahatsızlığının belirtilerinde etkili sonuçlar elde edebilirsiniz.
Tumblr media
16- Geven otu Geven otu geleneksel Çin tıbbında sıklıkla kullanılan ve bağışıklık sistemini güçlendiren muhteşem bir bitkidir. Antiinflamatuvar ve antibakteriyel özelliği sayesinde geven otu fibromiyalji gibi rahatsızlıkların tedavisinde mükemmel derecede etki sağlar. 17- Lavanta ile uyku kalitesini artırın Lavanta uykusuzluk, baş ağrısı ve depresyon gibi fibromiyalji belirtilerini etkili bir şekilde azaltır ve sakinleştirici özelliğine sahiptir. Bir bardak sıcak suyun içerisine bir tatlı kaşığı kurutulmuş lavanta otunun katın ve 5-10 dakika dinlendirdikten sonra bu çayı tüketiniz. Lavanta çayını düzenli olarak tükettiğinizde vücudunuzdaki değişiklikleri fark edebilirsiniz. 18- Tutku çiçeği ile fibromiyalji belirtilerini hafifletin Tutku çiçeği, fibromiyalji belirtileri hafifletme yeteneğine sahip olan doğal bir bitkidir. Bu bitki anksiyete, uykusuzluk, gerginlik, stres ve diğer yaygın belirtilerle baş etmenize yardımcı olur. Her gün düzenli olarak bir bardak tutku çiçeği çayının tüketiniz. 19- Kedi otu ile kas gerginlini hafifletin Kedi otu uyku bozukluğu, miyalji ya da kas gerginliğini tedavi etmede yüksek bir etkiye sahiptir. Kedi otu fibromiyalji hastaları için uyku düzenini ayarlayan doğal bir yatıştırıcı bitki olarak da bilinir. Buna ek olarak bu bitki konsantrasyonunuzu ve dikkatinizi artırmanıza olanak sağlayabilir. Her gün düzenli olarak bir bardak kedi otu çayının tüketmeniz fibromiyalji belirtilerini etkili bir şekilde azaltacaktır. 20- Epsom tuzu ile fibromiyalji ağrısını giderin Epsom tuzu, magnezyum sülfat içeriği sayesinde vücudunuzun yetersiz magnezyum eksikliğini geri kazandırır. Vücudunuzun magnezyum eksikliği genellikle fibromiyalji ile sonuçlanabilir ve bu nedenle bu tuz yatıştırıcı, ağrı kesici ve gevşeme özelliğine de sahiptir. Banyo küvetini sıcak su ile doldurun ve içerisine 2 su bardağı epsom tuzu karıştırarak yaklaşık 20 dakika boyunca bu suda bekleyiniz. Fibromiyalji rahatsızlığınız düzelene kadar bu uygulamayı haftada 3 kez tekrarlayınız. 21- Omega 3 yağ asitleri Omega 3 yağ asitleri iltihap ve nöropatik ağrıyı azaltmaya yardımcı olan mükemmel bir besindir. Omega 3 yağ asitleri ayrıca eklem ağrılarını ve sertliği azaltır. Bu özellikleri sayesinde fibromiyalji belirtileri için kullanabileceğiniz en basit ve etkili yollardan biridir. Günde 1 veya 2 yemek kaşığı balık yağı tüketiniz. Diğer yandan, haftada iki üç kez ton balığı, ringa balığı, yabani somon veya sardalye gibi omega 3 yağ asitleri bakımından zengin olan gıdaları diyetinize ekleyerek yiyebilirsiniz. Omega 3 yağ asitleri bakımından zengin olan diğer gıdalar ise kanola yağı, keten tohumu, ceviz ve soya fasulyesi yağıdır. Bu gıdaları aşırıya kaçmamak şartıyla diyetinize ekleyip düzenli bir şekilde tüketiniz. Alternatif olarak doktorunuza danışarak omega 3 takviyeleri veya balık yağı takviyeleri de kullanabilirsiniz. Dikkat! Omega 3 veya balık yağı takviyeleri kan inceltici ilaçlar ile etkileşime girebilir Bu nedenle bu takviyeleri kullanmadan önce çok dikkat ediniz. 22- Elma sirkesi ile fibromiyalji belirtilerine son Elma sirkesi vücudunun pH seviyesini dengeler, kan dolaşımınızı iyileştirir ve oksidatif stresi azaltmaya olanak sağlar. Bunlara ek olarak ayrıca yorgunluk, baş ağrısı, gastrointestinal sorunlar, eklem ağrısı, iltihaplanma ve şişlik gibi fibromiyalji belirtilerini de azaltmaya yardımcı olabilir. 1 veya 2 yemek kaşığı elma sirkesini bir bardak soğuk suya ekleyin ve damak tadınıza göre bir çay kaşığı bal katıp bu karışımı günde iki kez içiniz. 23- Fibromiyalji rahatsızlığını hafifletmek için önemli ipuçları Düzenli bir uyku rutini oluşturarak yeterince uyuyunuz. Dengeli ve sağlıklı bir diyet yapınız. Kafeinli içeceklerden kaçınınız. Bu içeceklerin tüketimi uyku düzenini bozar, huzursuzluk ve endişe belirtilerini şiddetlendirir.   Read the full article
0 notes
abdulkadir-24 · 5 years ago
Photo
Tumblr media
Atopik dermatit (Egzama) Hastalığını Nedir ?
Atopik dermatit (AD), bir çok faktöre; (genetik, çevresel, besinler,diğer hastalıklar) bağlı olarak gelişen kronik, tekrarlayan ataklarla ile seyreden, kaşıntılı bir deri hastalığıdır. “Atopik” terimi genetik olarak alerjik hastalıklara yatkınlık anlamına gelir. Her yaşta görülebilmekle birlikte hastaların %90’nında 5 yaşından önce çocuklarda daha sık olduğu görülmüştür.
Ülkemizde ise 5-15 yaş arası çocuklarda %4,3, 10-11 yaş arası çocuklarda ise % 8,1 oranında görülmektedir. Yapılan çalışmalar doğrultusunda , egzama hastalığı kızlarda daha fazla olduğu saptanmıştır. Son yıllarda atopik dermatit gibi birçok mukozal inflamatuar hastalıklığın sıklığı ciddi oranda artmıştır. Amerika Birleşik Devletleri’nde son 30-40 yılda bu hastalıkların prevelansı yaklaşık üç katına çıkmıştır.
Egzama Nedenleri?
Deterjan, deodorant , parfüm gibi kimyasal maddeler ve bazı metaller kişilerde egzama oluşumuna yol açabilir. Bitki veya hayvanlar ile temas, ağızdan alınan yüksek dozlu bazı ilaçlar da egzama hastalığına sebep olabilir. Atopik koşullara eğilim genellikle ailelerde rastlanır ve genlerin bir parçasıdır.
Bu hastaların mutlaka besin alerjisi yönünden alerji ve immünoloji uzmanı tarafından değerlendirilmesi gerekir. Besin alerjisi ne neden olan besinler sıklıkla;
İnek sütü,
Yumurta,
Buğday ve daha fazlasıdır
Belirtileri
Egzama en önemli bulgusu cilt kuruluğudur. Kuruluğa bağlı olarak ciltte kaşıntılar meydana gelir , kaşıntı sonucunda da kanamalar ve enfeksiyon oluşmaktadır. Kaşıntıyı terleme, sıcak, tahriş edici maddeler artırır, bu nedenle kanama ve enfeksiyon olmaması için bunlardan uzak durulmalıdır. Diğer belirtiler ise : Kabarcık oluşumu, Deride pullanma, kabuklanma ve döküntü, Kızarıklık, İltihaplanma ,Saç derisinde kepeklenme…
Tanı: Dermatologlar alerjilerin taranması ve karışabilecek başka hastalıkların ayırıcı tanısını yapmak için çeşitli kan ve deri testleri isteyebilirler. Fakat en önemlisi alerji taramasıdır.
Tedavi
Egzama hastalığının bilinen kesin bir tedavisi yoktur. Hastalığın tedavisinde dermatoloğun önerileri doğrultusunda genellikle alerji önleyici ilaçlar, kortikosteroid içerikli ilaçlar, ve nemlendiriciler verilmektedir. Kortizon içermeyen kremler pimekrolimus ve takrolimus atopik dermatit tedavisinde kullanılan diğer ilaçlardır. Ciltteki kuruluğun önüne geçmek için bol miktarda su tüketilmeli ve bol kıyafetler giyilmeli ve günlük ılık duş alınmalıdır. Acil bir durum olduğunda hekime başvurulmalıdır.
Kaynakça
Saito H (2005). “Much atopy about the skin: genome-wide molecular analysis of atopic eczema”. Int. Arch. Allergy Immunol. 137 (4), s. 319–25. doi:10.1159/000086464. PMID 15970641.
De Benedetto A et al. Atopic dermatitis: a disease caused by innate immune defects? J Invest Dermatol. 2009;129:14-30.
Clark SC, Zirwas MJ: Management of occupational dermatitis. Dermatol Clin 2009;27:365-83.
Rycroft RJ: Occupational dermatoses. In: Champion RH, Burton JL, Burns DA, Breathnach SM: editors. R. / W. / E. T. of Dermatology. 6th Edition. B. S. O 1998;861-3.
0 notes
saglamsayfa · 5 years ago
Text
Çocuklarda Polen Alerjisi Neden Olur, Nasıl Geçer?
Tumblr media Tumblr media
Çocuklarda bahar alerjisi‘nin ana sebebi, bahar döneminde ortaya çıkan polenlerdir. İlkbahar aylarında ortaya çıkan polenler sebebiyle, çocuklarda burun kaşıntısı, burun tıkanıklığı, nezle, hapşırık gibi alerjik nezleler görülmeye başlar. Ayrıca gözlerde sulanma, kaşıntı gibi durumlar sonucunda da göz alerjisi belirtileri görülmektedir. Bu tipteki semptomlar, çocuklarda polen alerjisi belirtileri olarak değerlendirilmektedir. Özellikle alerjik yatkınlığa sahip olan çocuklarda, bahar dönemlerinin gelmesiyle ortaya çıkan polenler, bağışıklık sisteminin harekete geçirerek, solunum yolunu etkilemektedir. Böylece çocuklarda göz ve burun iltihaplanmaları oluşmaktadır. Yazı İçeriği Çocuklarda Polen Alerjisi BaşlangıcıÇocuklarda Polen Alerjisi TedavisiÇocuklarda Bahar AlerjisiBahar Alerjisi Tanısı Nasıl Koyulur?Bahar Alerjisinin Tedavisi Nasıldır? Çocuklarda Polen Alerjisi Başlangıcı Çocuklarda polen alerjilerinin belirtileri, genel olarak bahar mevsiminin ilk ayı olarak nitelendirilen mart ayında ortaya çıkmaya başlar. İlk olarak ağaç polenlerinin ortaya çıkmasıyla kendisini belli eden polen alerjisi, özellikle çocuklar için ciddi riskler doğurabilmektedir. Polenler sebebiyle oluşmakta olan alerjik göz nezlesi, çocuk yaşlarda kendisini belli etmeye başlamaktadır. Polenler sebebiyle gözlerde kızarıklık ve sulanma gibi şikayetlerin oluşumu erken teşhis edilmezse, çocukların gözlerini kaybetmesine sebep olabilir. Bu kadar ciddi sonuçlara uzanan rahatsızlık, polen alerjisi ilaçları sayesinde tedavi edilmektedir.
Tumblr media
Çocuklarda Polen Alerjisi Tedavisi Çocuklarda bahar alerjisinin tedavisi için derhal bir uzmandan yardım almak gerekir. Çocuk ve bebeklerde bahar alerjisi belirtilerinden herhangi birisine rastlanıldığı zaman, mümkünse alerji tedavileri konusunda uzmanlaşmış bir hekim tercih edilmelidir. Çünkü alerjik rahatsızlıkların tedavisi, oldukça zahmetli ve uzun bir süreçten geçmektedir. Çocuklarda polen alerjisinin tedavisi için, bağışıklık destekleyicileri kullanmanın pek faydası yoktur. Hastane tarafından yapılacak cilt testleri, kan analizleri ve solunum testleri gibi işlemler sonucunda, alerjinin türü belirlenmelidir. Daha sonrasında ise antihistaminik ilaçlar, kremler ve diğer tedavi yöntemleriyle alerji kontrol altına alınmaya çalışılır. Bebeklerde polen alerjisi belirtileriyle karşılaşmamak adına, erkenden polen alerjisi aşısını yaptırmak akıllıca bir tedbir olacaktır. Çocuklarda Bahar Alerjisi Çocuklarda bahar alerjisi ilkbahar aylarına girilmesi ile beraber baş göstermeye başlar. Polenlerin havaya yayılması bunun başlıca sebeplerindendir. Burun kaşıntısı, burun tıkanıklığı, nezle, hapşırma, gözlerde sulanma, gözlerde kaşınma gibi belirtiler ile bahar alerjisi ortaya çıkar. Çiçekli bitkilerden ziyade çiçeksiz bitkiler rüzgar yolu ile daha çok polen yaydığından bahar alerjisi için daha tehlikelidirler.
Tumblr media
çocuklarda bahar alerjisi Bahar Alerjisi Tanısı Nasıl Koyulur? Öncelikle bahar alerjisi olan bir çocuğun göstermesi gereken çeşitli belirtilerden bazıları şunlardır: Bahar aylarında sık sık nezle olunmasıSık sık hapşırma durumuNefes darlığı gibi astım belirtilerinin görülmeye başlanmasıSık sık burun kanamasıGöz alerjisinin belirtilerinin görülmesiBurunda ve kulakta kaşıntı olmasıVerimsiz uyku uyunduğu için sürekli yorgunluk ve halsizlik hissedilmesi Bu belirtilen görülen çocuğa bir an önce tanı konması gereklidir. Çünkü tanı konmadığı ve tedavisine başlanmadığı sürece bahar alerjisi; gözde, burunda ve akciğerlerde hasarlar oluşturmaktadır. Tanı ise alerji testi yapılarak koyulur. Bu testler cilt üzerinden yapılmaktadır. Her yaşa göre yapılacak test değişmektedir. Fakat alerji testi yenidoğandan başlamak üzere, her yaş grubundan kişinin yaptırabileceği bir testtir. Bahar Alerjisinin Tedavisi Nasıldır? Öncelikle bahar alerjisi olan bir çocuğunun alerjisi olmasını engelleyebilmek için alerjeni ortadan kaldırmak gereklidir. Dolayısı ile alerji testi sonucunda alerjisinin olduğu saptanan alerjenden uzak durmalıdır. Buna ek olarak ilaç tedavisi veya aşı tedavisi de görebilir. Read the full article
0 notes