Text
Fartspam on top discord.gg/spamming
Fartspam on top discord.gg/spamming
0 notes
Text
Köpek Zehirlenmesi Belirtileri ve Yapılması Gerekenler
Köpek
10-07-20
Evimizdeki hayvan dostlarımızı çok seviyor ve onların sağlığına büyük önem veriyoruz. Fakat kimi zaman onlara iyilik yaptığımızı düşünürken aslında kötülük yapmış oluyoruz ya da elimizde olmayan nedenlerden dolayı hastalandıklarına şahit oluyoruz. Köpek zehirlenmesi, bu anlamda en sık rastlanan rahatsızlıklardan biri olmakla birlikte köpek ebeveynlerinin mutlaka konu hakkında bilgi edinmelerini gerektiren de bir konu olarak karşımıza çıkıyor.
Çünkü alacağınız önlemlerle köpeğinizin zehirlenmesinin önüne geçebilmeniz mümkün. Ayrıca herhangi bir nedenle yaşanan köpek zehirlenmesi durumunda neler yapabileceğinizi öğrenmek de köpeğinizin hayatını ellerinizle kurtarmanızı sağlayabilir.
Köpekler genel olarak obur hayvanlar oldukları için köpeğinizin zehirlenme olasılığı da ne yazık ki göz ardı edilemeyecek kadar fazla. Üstelik zehirlenme halinde hızla gereken adımlar atılmadığı takdirde köpeğinizin hayatını kaybetme ihtimali maalesef oldukça yüksek.
Peki köpekler neden zehirlenir, köpeğinizin zehirlendiğini nasıl anlarsınız, köpek zehirlenmesi durumunda neler yapmalısınız? Zihninizden geçen soruları uzman ekibiyle yanıtlayan ve daima evcil hayvanlarınızın yanında olan Vetrium Veteriner Kliniği’nin bugünkü içeriğinde bulabilirsiniz.
Köpek Zehirlenmesi Nedenleri
Köpeklerde zehirlenme, insanlarda da olduğu gibi sağlık için tehlikeli maddelerde temasa geçildiği durumda yaşanmaktadır. Fakat insanlar için risk taşımayan birçok madde, köpekler için tehlike arz edebilmektedir. Köpeğiniz maalesef onu hasta edebilecek bu maddelerin farkında değildir ve ne yazık ki temastan kaçınmazlar.
Dolayısıyla köpeğinizin sağlığını korumak adına onun yerine bu maddeleri sizin öğrenmeniz ve köpeğinizin söz konusu maddeleri yemesini, içmesini, solumasını veya temas etmesini önlemeye çalışmanız kritik bir önem taşıyor. İşte sizin için zararlı olmasa dahi köpeğinizi zehirleyebilecek temel besinler:
Sarımsak
Soğan
Üzüm
Çikolata
Patates Kabuğu
Peynir
Mantar
Tatlandırıcı
Bir de elbette besin maddesi olmayan ve köpeğinizi zehirleme potansiyeli taşıyan maddelerden söz etmek gerekiyor. Buna göre köpeğinizi zehirleyebilecek başlıca maddeler:
Böcek İlacı
Fare Zehiri
Etilen Glikol (Boya, ahşap renklendirici, hidrolik fren sıvısı, yazıcı kartuşu içerisinde bulunmaktadır)
Ksilitol (diş macunu, sakız, nane şekeri içerisinde bulunmaktadır)
Kimyasal temizlik maddeleri
Pil ve bataryalar
Tüm bunların yanı sıra bazı bitkilerin de köpeğinizin yemesi halinde zehirleyici etki gösterebileceğini belirtmekte fayda var. Bu nedenle evinizdeki süs bitkilerini köpeğiniz için riskli olmayan bitki seçenekleri arasından seçmenizi tavsiye ederiz.
Köpeğinizin besin dışı madde tüketme eğilimi göstermesi, pika sendromu adlı bir rahatsızlığın belirtisi olabilir. Köpeklerde pika sendromu hakkında bilgilenmek için buraya tıklayabilirsiniz.
Köpeklerde Zehirlenme Belirtileri
Köpek zehirlenmesi belirtileri, köpeğinizi zehirleyen maddenin miktarına ve türüne göre değişkenlik gösterebilir. Ancak genel olarak aşağıdaki semptomlara rastladığınızda köpeğinizin zehirlendiği ihtimali üzerinde durmanızı öneririz:
İshal: İshal her zaman zehirlenme belirtisi olmamakla birlikte süreklilik gösterdiği takdirde köpeğinizin sağlığı ile ilgili ters giden bir şeylerin belirtisi olabilir.
Halsizlik: Köpeğinizin keyfi yoksa, oyun dahi oynamak istemiyorsa zehirlenme durumunu değerlendirmeniz yararınıza olacaktır.
Kusma: Zehirlenme durumu karşısında köpeğinizin sindirim sistemi kusma yoluyla tepki gösterebilir.
Titreme: Köpeklerde en yaygın görülen zehirlenme belirtilerinden bir diğeri ise titremedir.
Yüksek Ateş: Vücutta yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunun göstergesi yüksek ateş de zehirlenme belirtilerinden biridir.
Yukarıdaki belirtilerden bir veya birkaçını tespit ettiğiniz takdirde ilk yardım adımlarını uygulamanız ve geç kalmadan veteriner hekiminizle görüşmeniz kritik bir önem taşımaktadır. Köpeğinizin zehirlenip zehirlenmediğini endoskopi alanında hizmet veren Vetrium Veteriner Kliniği'nin son teknoloji endoskopi cihazları sayesinde yapılan erken teşhisle öğrenebilir, minik dostunuzun kısa sürede iyileşmesini sağlayabilirsiniz.
Köpek Zehirlenmesi Anında İlk Yardım Nasıl Yapılır?
Öncelikle köpek zehirlenmesi yaratan durumu tespit etmeniz süreci hızlandırmaya yardımcı olacaktır. Bu anlamda köpeğinizi neyin zehirlediğini biliyorsanız buna göre bir ilk yardım prosedürü yürütmenizi tavsiye ederiz.
Genellikle zehirlenmelerde ilk basamak, köpeği kusturarak zehirli maddenin mideden uzaklaştırılasını sağlamak olacaktır. Ardından zehirli maddenin bağırsakta emilimini önlemek için ivedilikle veteriner kliniğine başvurmanız gerektiğini tekrar velirtmemizde yarar var.
Öte yandan köpeğiniz eğer kimyasal bir madde sonucu zehirlenme yaşanıyorsa sindirim sistemine zarar vermemek için kusturmak da mantıklı bir seçenek olmayacaktır. Böyle bir durum ile karşılaştığınızda hiç zaman kaybetmeden veterinerinizle iletişime geçmeli ve onun önerdiği adımları uyguladıktan sonra gereken tedavi ve uygulamalar için köpeğinizi veteriner kliniğine götürmelisiniz.
Köpeklerin Zehirlenmesi Nasıl Önlenebilir?
Sizin de tahmin edebileceğiniz gibi köpeğiniz için tehdit unsuru olabilecek yiyecek, içecek, bitki ve kimyasallardan koruyarak köpek zehirlenmesi durumu yaşamayı önleyebilmeniz mümkün. Ancak elbette bu, yazıldığı kadar kolay olmayacaktır.
Bu doğrultuda öncelikle köpeğinizin bozuk yiyecekleri tüketmesini engellemek amacıyla evinizdeki çöp kutularını erişemeyecekleri bir yere koymayı düşünmenizi tavsiye ederiz. Ayrıca köpeklerin kapağını açamayacakları çöp kutuları tercih etmek de mantıklı bir adım olacaktır.
Öte yandan köpeğinizi dışarı çıkardığınızda hiçbir maddeyi ağzına almadığından emin olmanız gerektiğinin altını çizmemiz gerekiyor. Çünkü sokakta bulduğu şeyler, genellikle sindirim sistemine ve iç organlarına zarar verecek yapıda olacaktır.
Köpekler için zehirli bitkileri evden atmak ise kesin bir çözüm olmayacaktır. Çünkü köpeğiniz başka bir evde veya sokakta da gördüğü bitkileri yiyebilir. Bu noktada en ideal çözüm, köpeğinizi bitkilere yaklaşmamayı öğretmektir. Ona “hayır”ı öğreterek bitkilere dokunmasını önleyebilirsiniz.
Köpek eğitimi hakkında bilmenizde fayda olacak her şeyi Köpek Eğitimi Rehberi, Köpek Eğitimi Nasıl Yapılır? başlıklı içeriğimizi okuyarak detaylı bir şekilde öğrenebilirsiniz.
Tüm bunların yanı sıra köpeğinizin zehirlenmesini önlemek adına insan besinlerini köpeğinizle paylaşmaktan da kaçınmanız gerekmektedir. Daha önceki maddelerde sözünü ettiğimiz gibi insanların tüketebildiği çok sayıda besin, köpekler için toksik etki gösterebilmektedir.
#kedi #köpek #EvcilHayvan #PetHayvan #HayvanBakım
0 notes
Text
Kedi Yaşı Nasıl Hesaplanır?
Kedi
23-11-20
Belki çocukluğunuzdan beri birlikte olduğunuz belki de henüz küçücük bir yavruyken sahiplendiğiniz minik dostunuzun her geçen gün daha da büyüdüğüne şahit olurken ne hissediyorsunuz? Uzun seneleri yan yana aşarken aslında kedinizin yaş alma şekli sizinkinden birtakım farklılıklar taşıyor. Kedinizin kaç yaşında olduğunu merak ediyorsanız size özel hazırlamış olduğumuz kedi yaşı hesaplama yöntemleri ile yaşı hakkında kolayca bir tahminde bulunabilirsiniz.
Kedilerin ihtiyaçları büyüme ve gelişme dönemlerinde çeşitli farklılıklar göstermektedir. Bu nedenle kedinizin gerçek yaşını bilmek, ihtiyaçlarını karşılayarak ona çok daha kaliteli bir hayat sunma noktasında size ciddi anlamda yardımcı olur.
Uzman kadrosu ile Ümitköy veteriner ihtiyaçlarına en doğru çözümleri sunan Vetrium Veteriner Kliniği olarak kedi sahipleri için hazırlamış olduğumuz kedi yaşı nasıl hesaplanır konulu içeriğimizi inceleyerek kedinizin yaşını en kolay şekilde nasıl hesaplayabileceğinize dair bilgi edinebilirsiniz.
Kedilerin Yaşı Nasıl Hesaplanır?
9 bin yılı aşkın süredir dünyayı bizimle paylaşan ve evlerimizde bizlerle birlikte yaşayan en sevimli evcil hayvanlar arasında yer alan kedilerin ömrü ne yazık ki insanlar kadar uzun değil. Dolayısıyla kediler için yavruluk döneminden yetişkinlik dönemine kadar uzanan zaman dilimi aslında sanıldığından da kısa sürer. Bu nedenle de kedilerinin ihtiyaçlarına en doğru şekilde cevap verebilmek için bu konunun kedi sahipleri tarafından en çok araştırılan konulardan bir tanesi olduğunu söylemek mümkündür.
Kedinizin gerçek yaşının kaç olduğunu bilmek, onun ihtiyaçları neler olduğu konusunda sizi çok daha iyi bilgi sahibi yapmanın yanı sıra kedinize karşı olan davranışlarınızın nasıl olması gerektiğini de önemli ölçüde belirleyerek bir kriterdir.
Peki kedilerin yaşı nasıl hesaplanır?Bu konuda ortaya atılan pek çok farklı fikir olsa da bunlar arasında en çok kabul göreni kedinin geçirdiği bir yılın insan hayatında geçirilen yedi yıla eşdeğer olduğu görüşüdür. Bu hesaplama şekli birçok insan tarafından doğru kabul edilir. Fakat yine de kedi yaşı hesaplama konusunu belirleyen birçok farklı faktör vardır.
Bunlardan bazıları ırkı, gözleri, kas ve kemik yapısı olsa da bunların içerisinde kedinizin yaşı hakkında en doğru tahmini verecek şeyin diş yapısı olduğu görüşü son dönemde yapılan araştırmalar ile de desteklenmektedir.
Kedi Yaşı Hesaplama Tablosu
Kedinizin yaşını hesaplamanın birçok farklı formülü olsa da bunların hiçbiri bilimsel olarak kanıtlanmış yöntemler değildir. Fakat kedinizin insan hayatına göre kaç yaşında olduğunu öğrenmek istiyorsanız aşağıdaki adımları izleyerek bir fikir edinebilirsiniz.
Kedinizin doğumundan itibaren dünyada varlığını sürdürmüş olduğu ilk yılı 15 insan yılına eşit kabul edilmektedir. Ardından gelen ikinci yıl ise 9 yıla eşittir. Yani doğumundan itibaren ikinci yılını tamamlamış olan bir kedinin yaşı insan yılına göre 24’tür. İkinci yılından sonra kedilerin büyümesi hızı azaldığı için bitirdikleri her bir yıl 4 insan yılına eş değerdir. Özetle kediniz eğer 4 yıl önce dünyaya geldiyse yaşının insan yılına göre 32 olduğunu söyleyebiliriz.
Her ne kadar kedi yaşı hesaplamada bu yöntem doğru kabul edilse kedinizin ırkına bağlı olarak büyüklüğü yaşam süresini ve büyüme hızını da etkilediği için kedinizin yaşını belirlemede önemli bir kriterdir. Fakat bu noktada patili dostunuzun yaşını en doğru kaynaktan öğrenmek için onu bir veteriner hekime muayene ettirebilirsiniz.
Kedi yaşı ile 15 - 20 yıl yaşayan kedilerin ömrü de tıpkı köpeklerinki gibi insan ömrüne göre daha kısadır. Fakat kedinizin beslenmesine ve bakımına gereken özeni gösterdiğiniz takdirde kedinizle birlikte uzun yıllar boyunca keyifle vakit geçirebilirsiniz. Öyle ki en yaşlı kediler listesinde yer alan kedilerden bazılarının 35 yılı aşkın süre boyunca yaşadığı biliniyor.
Eğer bir köpeğin bakımını da üstlendiyseniz, Köpek Yaşı Hesaplama Rehberi başlıklı içeriğimizden köpeğinizin yaşını nasıl hesaplayabileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Kedilerin Kaç Yaşında Olduğu Nasıl Tahmin Edilir?
Eğer doğduğu ilk andan beri kedinizin yanındaysanız yaş hesaplama konusunun sizin için son derece basit bir matematiksel işlemden ibaret olacağı doğru. Fakat kedinizi doğduktan sonra sahiplendiyseniz minik dostunuzun yaşını belirleme konusunda biraz zorlanabilirsiniz. Bu nedenle kedi yaşı nasıl hesaplanır sorusuna yanıt verdikten sonra kedinizin yaşı konusunda en doğru tahmini nasıl yapabileceğinize değinebiliriz.
Dişler
Kedinizin dişleri yaşını tahmin etme konusunda size önemli ölçüde yardımcı olur. Kedilerin anatomik yapısını incelediğimizde bir yavru kedinin 26, yetişkin kedinin ise 30 dişe sahip olduğunu söyleyebiliriz. Yani kedinizin diş sayısına bakarak kaç yaşında olduğu ile ilgili tahminde bulunmak sizin için zannettiğinizden de kolay olacaktır.
Kediler ağızlarının içerisinde bulunan minicik bebek dişleri ile dünyaya gözlerini açmaktadırlar. 3. ayın sonunda ya da 4. ayın başlangıç dönemlerinde bu dişler zamanla dökülür. 6. aya geldiklerinde ise dökülen dişlerinin yerine yenilerinin eklenmiş olduğunu görebilirsiniz.
Eğer kedinizin dişleri arasında eksiklikler varsa bu durum kedinizin 10 - 15 yaş aralığında yer aldığına işaret olduğu gibi kedinizin ağız ve diş sağlığının pek de iyiye gitmediğine dair bir durum da olabilir. Eğer böyle bir şüpheniz varsa vakit kaybetmeden minik dostunuzu alanında uzman bir veteriner hekime muayene ettirerek aklınızdaki soru işaretlerini bir an önce gidermenizi öneririz.
Gözler
Kedinizin yaşınızı hesaplarken onun dişlerini gözlemlemek kadar doğru sonuçlar edinmenize yardımcı olacak bir yöntem olmasa da kedinizin gözleri de yaşı ile ilgili size fikir verebilir. Genç yaşlarında olan bir kedinin gözleri parlak ve pürüzsüzür. Patlaklığını yitiren, etrafında çatlaklar oluşmuş, buğulu olarak tabir edebileceğimiz gözlere sahip kedilerin ise yaşlandığını söyleyebiliriz. Bunlara bakarak kedinizin yaşı ile ilgili aşağı yukarı bir tahminde bulunmanız mümkündür.
Tüyler
Kedilerin tüy yapısı ırkına bağlı olarak değişir. Örn tüylerine bakarak da kedinizin yaşı ile ilgili genel bir tahminde bulunabilirsiniz. Örneğin kedinizin parlak ve yumuşak tüyleri varsa bu durum kedinizin yaşının henüz genç olduğuna dair bir ipucu verebilir. Genellikle yaş almış kediler daha gri ve sert dokulu tüylere sahip olmaktadır.
Kas ve Kemik Dokusu
Kas yapısı ve kemik dokusu da kedi yaşı hesaplama konusunda size yardımcı olabilecek önemli bir ayrıntıdır. Peki dışarıdan görünmeyen kas ve kemik yapısı ile ilgili nasıl fikir yürütülebilir?
Kedilerin kemik yapısı da tıpkı insanlar gibidir. Yaş aldıkça kemik yapısı zayıflayan kediler, gün içerisinde daha az hareket eder, çoğunlukla da uyurlar. Eğer kediniz gün içerisinde çok enerjik davranıyor ve oradan oraya atlıyorsa kediniz muhtemelen çok genç yaştadır.
Eğer kedi yaşı hesaplama konusu ile ilgili vermiş olduğumuz tüm bilgileri özetleyecek olursak, kediler insanlara göre çok daha kısa süre yaşayabildiği gibi yaşlarının hesaplanması da bizden farklıdır. Bunun yanı sıra kedinizin kaç yaşında olduğu ile ilgili bir tahminde bulunmak için fiziksel değişimlerini gözlemleyebilirsiniz. Bu değişimleri doğru biçimde yorumlamak ise her zaman kolay olmayabilir.
Böyle bir durumda kedi yaşı hesaplama konusunda size yardımcı olması için bir veteriner hekim desteğine başvurabilirsiniz. Size fiziksel muayenenin yanı sıra çeşitli laboratuvar tetkikleri ile de sorunuzu cevaplamaya çalışan uzman veteriner hekiminiz en doğru bilgiye ulaşmanız konusunda size destek olacaktır.
Eğer kediniz henüz yavru ise bakımı ile ilgili daha detaylı bilgi edinmek için Yavru Kedi Bakımı Nasıl Yapılır? Nelere Dikkat Edilir? başlıklı içeriğimize göz atabilirsiniz.
#kedi #köpek #EvcilHayvan #PetHayvan #HayvanBakım
0 notes
Text
Hayvanlar Depremi Nasıl Hisseder? Nasıl Tepki Verir?
Genel
22-11-20
Bir doğa olayı olan ve ne zaman gerçekleşeceği konusunda kesin tahminler yapılamayan depremlerin ardından en sık araştırılan konulardan bir tanesi de hayvanlar depremi nasıl hisseder sorusu oluyor. Günümüzde yapılan gözlem ve araştırmaların sonucunda pek çok bilim insanının bu konu ile kesin bir kanıtı olmasa da özellikle evcil hayvan sahipleri tarafından yapılan yorumlar hayvanların depremi bir süre öncesinden hissedebildiği yönünde.
Yalnızca insanları değil nefes alan tüm canlıları büyük bir korkuya sürükleyen depremleri yer kabuğunun kırılmasıyla ortaya çıkan enerjinin sismik dalgalar aracılığıyla yeryüzündeki belirli noktaları sarsması olarak tanımlayabiliriz.
Depremin zamanı ve yeri ile ilgili çeşitli araştırmalar sonucunda bazı yorumlar yapılsa da depremin şiddetine, gerçekleşeceği alana ve zamanına dair kesin bir şey söylemek çok zordur. Bu nedene yapılan bu yorumlar tahminin ötesine geçmez. Hayvanlar ile deprem arasındaki ilişkinin ise çok uzun yıllardan beri en çok araştırılan konulardan bir tanesi olduğunu söylemek mümkündür.
Bu nedenle biz de patili dostlarımızın tüm sorunlarına ve ihtiyaçlarına profesyonel çözümler sunan Vetrium Veteriner Kliniği olarak hayvanlar depremi nasıl hisseder sorusunu cevaplayarak deprem ile hayvanlar arasındaki ilişkiyi bilinen ayrıntıları ile beraber ortaya koymak istedik. Hayvanlar depremi nasıl hisseder konusuna dair öğrenmek istedikleriniz için içeriğimizi okumaya devam edebilirsiniz.
Hayvanlar Depremi Nasıl Hisseder?
Yıkıcı etkileri olabilen, büyük bir doğa olayı olarak kabul edilen deprem meydana gelmeden önce yer kabuğunun içinde ve dışında bir takım elektromanyetik dalgalanmalar ve titreşimler oluşur. Ayrıca depremden hemen önce havaya çeşitli gaz kokuları yayılabilir ya da deniz suyunun seviyesinde değişiklikler meydana gelebilir. Ortaya çıkan bu belirtileri insanların tam olarak hissetmesi ve tahminlerde bulunması zordur.
Hayvanların duyu organları ise insanlarınkine oranla çok daha hassastır. Bu nedenle bir alanda meydana gelen en ufak farklılıkları bile hissedebilirler. Bu bilgi ışığında hayvanlar depremi nasıl hisseder sorusuna en düşük seslere ve kokulara karşı dahi hassas olan duyu organlarıyla şeklinde yanıt vermek mümkündür.
En çok merak edilen konulardan biri olan hayvanlar depremi nasıl hisseder sorusunu yanıtlamış olduğumuz içeriğimizin bundan sonraki bölümünde ise çeşitli hayvanların depreme karşı vermiş olduğu tepkilerden söz edeceğiz.
Hayvanlar Deprem Öncesinde Nasıl Tepkilerde Bulunurlar?
Hayvanların depremi önceden hissedip hissedemediğine dair birçok araştırma yapılmış olsa da buna dair henüz bilimsel bir kanıt elde edilememiştir. Buna rağmen özellikle evcil hayvan sahipleri, deprem öncesinde minik dostlarında çeşitli değişiklikler meydana geldiğini söylemektedir.
Bunun yanı sıra depremin tahmini ile ilgili kesin bir kanıt olarak kabul edilemese de doğada yaşayan pek çok canlının deprem öncesinde farklı tepkilerde bulunduğunu söyleyebiliriz.
Sürüngenler
Sürüngenler sınıfında yer alan yılanların depremin olacağı bölgeyi hızlıca terk ettikleri gözlemlenmiştir. Özellikle kış aylarında meydana gelen depremlerde kış uykusunda olan sürüngenler, yer kabuğunda oluşan sarsıntılara ve seslere bağlı olarak uykularından uyanmaktadır.
Kuşlar
Tavuk ve horoz gibi kümes hayvanları deprem öncesinde ilginç sesler çıkartmaktadırlar. Horozların sürekli olarak sıçradığı ve kümeslerinden dışarı çıktığı gözlemlenmiştir.
Ayrıca kuşlar da sürü halinde öterek depremin olacağı bölgeden uzaklaşmaktadırlar. Aynı şekilde leylek ve martılar da çok güçlü sesler çıkartarak başka bölgelere doğru uçmaktadırlar.
Suda Yaşayan Canlılar
Şiddetli depremler yalnızca karalarda değil denizleri de içine alan çok geniş alanlarda gerçekleşebilir. Buna bağlı olarak suda yaşayan canlıların, bulundukları bölgede deprem olacaksa suyun altından gelen sismik dalgalar aracılığı ile depremi önceden hissettikleri düşünülmektedir.
Balık sürülerinin ise deprem öncesinde depremin meydana geldiği alandan uzaklaşmak üzere ters yöne doğru yüzmektedir. Ayrıca suda bulunan ördeklerin de kendilerini hızlıca suyun içerisinden kurtarmaya çalışmaları deprem öncesinde verilen tepkiler olarak yorumlanmaktadır.
Ek olarak depremden yaklaşık bir hafta öncesine kadar deniz yüzeyindeki kırmızı balık sayısı artmaktadır. Normal şartlarda denizlerin en derin alanlarında yaşayan kırmızı balıkların suyun yüzeyine yaklaşmaları da yer kabuğunda meydana gelen titreşimlerle açıklanmaktadır.
Kurtlar
Kurt ve köpek gibi canlılar da doğa olaylarına karşı ses çıkartarak tepki göstermektedirler. Ormanın derinliklerinde yaşayan kurtlar deprem öncesinde inlerinden çıkarak güçlü bi şekilde ulumaya başlamaktadır.
Evcil Hayvanlar
Dünyadaki birçok canlının deprem öncesinde çeşiti tepkilerle haber vermeye çalıştığı düşünülse de en çok evcil hayvanlar üzerinde tahminde bulunulmaktadır. Dünyada gerçekleşen büyük depremlerin öncesinde bazı evcil hayvan sahipleri evdeki hayvanlarının depreme karşı kendilerine haber verdiğini belirtmektedir.
Kediler Depremi Hisseder Mi?
İnsanlardan daha hassas duyulara sahip olan kediler, çevrede meydana gelen farklı durumları çok daha hızlı ve iyi algılar. Deprem de sismik titreşimler aracılığı ile ortaya çıkan bir doğal afet olduğu için kedilerin depremi insanlardan daha önce hissedebileceğini söylemek mümkün.
Bununla birlikte dünyanın farklı yerlerinde bulunan birçok kedi sahibi, kedilerinin deprem öncesinde çeşitli tepkiler vererek kendilerini uyarmaya çalıştığını söylemektedir. Deprem öncesinde kediler tarafından gerçekleştirilen daha güvenli bir alana kaçma, yavrularını daha güvenli bir alana taşıma gibi davranışlar deprem haberi olarak yorumlansa da bu hareketler deprem dışında da gerçekleştirilen rutin davranışlar arasında yer almaktadır.
Bu nedenle kedilerin deprem öncesinde spesifik tepkiler verdiğini söyleyemeyeceğimiz gibi ortaya koydukları olağandışı davranışları yalnızca depremle bağdaştırmak da yanlıştır. Çünkü bunlar kedilerdeki farklı bir fiziksel ya da psikolojik rahatsızlıktan kaynaklanabileceği gibi kedinizin kızgılık dönemine girmiş olduğu anlamını da taşıyabilir.
Kızgınlık dönemlerinde kedilerin verdikleri tepkilerle ilgili daha detaylı bilgi edinmek için Kedilerin Kızgınlık Dönemi Hakkında Tüm Bilgiler başlıklı içeriğimize göz atabilirsiniz.
Köpekler Depremi Hisseder Mi?
İçeriğimizin birçok bölümünde de belirtmiş olduğumuz gibi köpeklerin de duyu organları diğer canlılarınki kadar hassastır. Bu nedenle köpeklerin deprem öncesinde meydana gelen düşük frekanslı titreşimleri, sismik dalgaları ya da havada oluşan gaz kokularını hassas duyu organları ile hissetmeleri son derece normal kabul edilmektedir.
Deprem öncesinde sahipleri köpeklerinin huzursuz olduğunu ve bunu çeşitli tepkilerle gösterdiklerini söylemektedirler. Genellikle yüksek şiddetli depremlerde gözlemlenenen bu tepkiler, her deprem öncesinde ortaya çıkmayabilir. Ek olarak bu tepkiler depremin şiddetine ve uzaklığına ya da köpeğin cinsine göre de farklılıklar taşımaktadır.
Kendini saklanma, havlama, uluma, koklama ya da yeri eşeleyerek kazma ile gösteren tepkilerin yalnızca deprem öncesinde meydana geldiğini düşünmek de son derece yanlıştır.
Son olarak depremin yalnızca insanlarda değil hayvanlar üzerinde de psikolojik ve fiziksel etkiler bıraktığı unutulmaması gereken bir gerçek. Bu doğrultuda eğer deprem sonrasında minik dostunuzun fiziksel olarak uzman bir veteriner hekimin desteğine ihtiyacı olduğunu düşünüyorsanız dahiliye, ortopedi, cerrahi başta olmak üzere daha pek çok alanda profesyonel hizmet sunan Vetrium Veteriner Kliniği’ne başvurabilirsiniz.
Depremin yıkıcı etkilerine bağlı olarak tıpkı insanlar gibi hayvanlar da sıcak bir yuvaya ihtiyaç duyabiliyor. Özellikle soğuk kış günlerinde hayvan kulübeleri en az mama ve su kadar önemli bir ihtiyaç haline geliyor.
Siz de deprem sonrasında evsiz kalmış köpekler için bir köpek kulübesi yaparak minik dostlarımıza yardımcı olabilirsiniz. Köpek kulübesi yapımı ile ilgili daha detaylı bilgi edinmek için Can Dostunuz için Adım Adım Köpek Kulübesi Yapımı başlıklı içeriğimize göz atabilirsiniz.
#kedi #köpek #EvcilHayvan #PetHayvan #HayvanBakım
0 notes
Text
Kedi Piresi ile Nasıl Mücadele Edilir? Pireden Korunma Yöntemleri
Kedi
22-07-20
İnsanlar da dahil olmak üzere birçok canlının vücudunu istila edebilen pireler, kediler için tehlike oluşturan en yaygın parazitlerden biridir. Özellikle ev dışına çıkan kediler, sürekli olarak pirelerle temas etme riski ile karşı karşıyadırlar. Üstelik kedi piresi yalnızca kedinizin değil, sizin hayatınızı ve diğer evcil hayvanlarınızın da hayatını olumsuz etkileyecek davetsiz misafirlerden olduğu için mutlaka dikkat edilmesi gereken bir sorundur.
Öte yandan eğer kediniz ev dışına çıkmıyorsa bile pire bulaşma riski taşıdığını belirtmemiz gerekiyor. Çünkü kedinizin dış hayat ile doğrudan teması olmasa dahi sizin ya da başka bir evcil hayvanın veya bir kemirgenin aracılığıyla kedi pireleri ev içine taşınabilir.
Şu anda kedi piresi ile nasıl mücadele edilebileceğini öğrenmek için can atıyor olabilirsiniz. Ancak öncelikle ne ile karşı karşıya olduğunuzu bilmek ve kedi pirelerini daha yakından tanımak işinizi kolaylaştıracaktır.
Bu doğrultuda Ankara Çayyolu, Beytepe, Alacaatlı, Bilkent, Ümitköy veteriner ihtiyaçlarına en doğru çözümlerle karşılık sunan Vetrium Veteriner Kliniği olarak pireleri tanıma, kedinizi ve kendinizi pirelerden koruma ve pire istilası ile baş etme konularını ele aldığımız içeriğimizi incelemenizi tavsiye ederiz.
Kedi tüylerinin insanlar için riskli olup olmadığını ise buraya tıklayarak öğrenebilirsiniz.
Kedi Piresi Nedir?
Pire; kedinizin vücuduna yerleşip kanıyla beslenen, tüy köklerine yumurtalarını bırakarak çoğalan, daha sonra tüm evi sarma ihtimali bulunduran, küçük, kanatsız bir tür böcektir. Tek bir pide, hayatı boyunca yaklaşık 2000 kadar yumurta bırakabilir. Pire yumurtaları ise birkaç hafta içinde çatladıktan sonra larva, pupa ve ardından yetişkin pire haline gelebilmektedir.
Peki kedi piresi insana geçer mi? Pireler, insan saçında yaşayamazlar; ancak ayak bilekleri ve alt bacakları ısırabilirler. Öte yandan evdeki diğer evcil hayvanlara atlayabilir ve onların vücudunu da istila edebilirler.
Eğer kediniz hiç durmadan kaşınıyor ve derisini ısırıyorsa mutlaka pire ihtimalini değerlendirmeniz gerektiğini söylememiz gerekiyor. Kedi pirelerini teşhis etmek için ise kedinizin tüylerini dikkatli bir şekilde gözlemlemelisiniz.
Ortalama 1 - 2 mm uzunluğunda, koyu kahverengi renkli kedi piresi açık renkli tüylere sahip kedilerde kolaylıkla fark edilebilmektedir. Gördüğünüz herhangi bir parazitin pire olup olmadığını ise ezildiği anda ortaya çıkan kan lekesinden anlayabilmeniz mümkün.
Pireler, sıcak ve nemli ortamlarda hızla üreyebildikleri için özellikle yaz mevsiminde kedinizi düzenli olarak kontrol etmenizi tavsiye ederiz. Diğer yandan kışın evlerdeki ısıtma sisteminden dolayı da pirelerin üremesi için uygun bir zemin oluşacağı öngörülebilir.
Pire Kediler İçin Neden Tehlikelidir?
Mücadele etmek için hangi yollara başvurmak gerektiğine bakmadan önce dilerseniz bir de kedi piresi ve yol açabileceği tehlikeleri gözden geçirelim. Tahmin edebileceğiniz gibi pire ısırıkları kedinizin derisi üzerinde kaşıntı ve kimi zaman ağrı yaratmaktadır. Ancak elbette bu parazitleri düşman olarak görmeniz için tek gerekçeniz bunlar değil.
Pire Alerjik Dermatit (Filea Allergic Dermatitis - (FAD): Pire alerjik dermatit rahatsızlığı, pire tükürüğüne karşı derinin gösterdiği reaksiyondan kaynaklanır. Bu alerji türü, yalnızca birkaç pire ısırığında dahi yoğun bir kaşıntıya yol açar. Eğer kedinizin derisinde kabuklu bir görünüm varsa ve aşırı kaşınmaktan tüy kaybı yaşanan bölgeler gözlemliyorsanız, kedinizin pire alerjik dermatit rahatsızlığı yaşadığından şüphelenebilirsiniz.
Tedavisi için harekete geçilmediği takdirde cilt enfeksiyonu riskinin artacağı bilgisini de eklemiş olalım. Bu tür cilt sorunları ile ilgili olarak dermatolojik destek almanız gerekeceğini de söylemeden geçmeyelim.
Anemi: Yavru ve yaşlı kediler, pire ısırığından dolayı çok fazla kan kaybı yaşayabilir kansızlık tehlikesi ile karşı karşıya kalabilirler.
Tenya: Bildiğiniz üzere kediler tüylerini yalayarak kendilerini temizlerler. Yalandıkları sırada tenya yumurtası bulaşmış pireleri yutmaları ise sindirim sisteminde tenya enfeksiyonu sorunu yaşaması ile sonuçlanabilir.
Hastalıkların Yayılması: Kedi piresi; Bartonella bakterisi (insanlarda bağışıklığı zayıflatıcı etkiye sahip bir hastalığa neden olur), Rickettsia ve nadiren de olsa tifüs gibi ciddi hastalıkların yayılmasına yol açabilir.
Kedilere Pire Bulaşması Nasıl Önlenir?
Kediler; yumuşacık tüyleri, şirin halleri ve sıcak yapıları ile yalnızca insanların ilgisini çekmezler. Pireler için besleyici ve sıcak bir ev haline dönüşebilen kediler, ne yazık ki bu küçük canlılar için en ideal ortamlardan birini sunmaktadır. Neyse ki hem kedinizi hem de kendinizi pirelerden korumak için atılabilecek birkaç pratik önlemden söz etmek mümkün.
Pire Önleyici Medikal Uygulamalar
Kedi piresi gibi parazitlerden korunmak için özel olarak geliştirilen dış parazit damlası, şampuan, sprey, tablet, enjeksiyon gibi medikal uygulamalara başvurulabilmektedir. Sözünü ettiğimiz önlemler, kedinize doğrudan uygulanacağı için doğru yöntemi bulmak adına öncelikle veteriner hekiminizle iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.
Eğer sıvı veya tablet halinde bir ilaç kullanmanız gerekiyorsa, uygulanma şekli hakkında Vetrium Veteriner Kliniği ekibinden Uzman Veteriner Serkan Güngör’ün aşağıdaki videosunu izleyeyerek bilgi edinebilirsiniz.
youtube
Ev Temizliği
Kedinize uygulanabilecek yöntemler, evinizde de olası pire yayılımını önlemeye yardımcı olacaktır. Bununla birlikte halı ve mobilyaların da pireler için uygun koşullara sahip olabileceğini göz önünde bulundurmanızı öneririz.
Dolayısıyla evinizi düzenli olarak detaylı bir şekilde temizlemeniz ve halı ile mobilyalarınızı da pire istilasına karşı haşere ilaçları ile korumanız yararınıza olacaktır. Ancak bu noktada haşere ilaçlarının kedinize ve evdeki diğer canlılara ciddi hasarlar verebileceğini öngörerek gereken tüm önlemleri aldıktan sonra uygulamanızı ve ardından evin her yerini iyice havalandırmanızı tavsiye ederiz.
Evcil hayvan bulunan bir evde uygulanması gereken temizlik adımlarını ise Evcil Hayvan Sahipleri İçin Temizlik Önerileri başlıklı içeriğimizde bulabilirsiniz.
Pire Tasması Kullanımı
Kedi piresi için alınabilecek önlemlerden biri de kediler için geliştirilen pire tasmalarından kullanmaktadır. Her ne kadar pireden koruduğu alan oldukça sınırlı olsa da birçok kişinin kedilerini korumak için pire tasmasına başvurduğunu söylemek mümkün. Fakat pire tasmalarının boyun bölgesinde tüy dökülmesine ve cilt tahrişine yol açabileceği uyarısında da bulunmamız gerekiyor.
Kedi Piresinden Kurtulma Yöntemleri Nelerdir?
Eğer kedinize pire bulaştığını düşünüyorsanız, öncelikle bu zararlı parazitlerin yerleşip yerleşmediğinden emin olmanızda fayda var. Bunun için kedinizin tüyleri arasında hareket eden ve sıçrayan küçük böcekler olup olmadığını kontrol etmeniz yeterli olacaktır.
Pirelerin varlığını tespit ettikten sonra ise en doğru mücadele yöntemi için alanında uzman ve deneyimli bir veteriner hekime danışmanızda yarar var. Veteriner hekiminiz size kedinizin tüylerini pirelerden arındırmak için nasıl tarayabileceğinizi ve pire ısırıklarının yol açabileceği enfeksiyonlarla nasıl baş edebileceğinizi detaylı bir şekilde aktaracaktır.
#kedi #köpek #EvcilHayvan #PetHayvan #HayvanBakım
0 notes
Text
Kedi Kısırlaştırma İşlemi Neden Gerekli?
Kedi
23-09-20
Evcil dostlarımızın bakımı ve sağlığı onların huzurlu ve rahat bir yaşam geçirmesi için son derece önemlidir. Bu nedenle evlerimizde neşe ve huzur kaynağı olan kedilerin bakıma ihtiyaçları vardır. Kedi bakımı ve sağlığı konusundaki en önemli noktalardan biri ise kedi kısırlaştırma işlemi olarak karşımıza çıkar.
Kedi kısırlaştırma işlemi, cinsel olgunluk dönemine erişmiş dişi ve erkek kediler için gerçekleştirebilir. Bunun yanı sıra doğduktan sonraki 4 ya da 5. ayını geçmiş bir kedi için de kısırlaştırma işlemi rahatlıkla yapılabilir.
Erkek ve dişi kediler, cinsel olgunluk dönemine girdiklerini farklı şekillerde belli eder. Cinsel olgunluğa erişmiş bir kedi, kızgınlık döneminde daha fazla ilgi ister, farklı bir ses tonu ile sürekli olarak miyavlar ve iştahında da değişim gözlenebilir.
Bütün bu belirtiler, kediler kısırlaştırılmadığı sürece farklı dönemlerde kendini tekrar eder. Peki kızgınlık belirtileri gösteren ya da henüz cinsel olgunluğa erişmemiş evcil hayvanınız için kedi kısırlaştırma operasyonu neden gerekli ve faydaları neler?
Kedi Kısırlaştırma Operasyonunun Önemi ve Faydaları
youtube
Her kedinin cinsel olgunluğa ulaşma yaşı farklı biçimlerde seyretse de bu sürenin evcil kediler için ortalama 7 - 12 ay olduğu söylenebilir. Cinsel olgunluğa erişmiş kediler, cinsiyetlerine bağlı olarak farklı davranışlar göstermeye başlar. Kızgınlık dönemindeki dişi bir kedi, yerde yuvarlanma hareketiyle beraber mırıldar.
Bununla beraber sık sık boğazdan gelen bir ses tonu ile sesini çevredeki erkek kedilere duyurmaya çalışır. Kedilerdeki bu bağırarak miyavlama davranışı, diğer kediler açısından büyük bir sorun oluşturmasa da evdeki kedilerin sahiplerini rahatsız edebilir.
Kızgınlık döneminde dişi kedilerin sık sık evdeki yatak, çanta, ayakkabı gibi yerlere idrar yoluyla koku bırakmasıyla karşılaşılır. Dişi kedilerde kızgınlık dönemine girildiğinin bir başka belirtisi de kedilerin kalça kısmını kaldırarak kendilerini çiftleşmeye hazırlamalarıdır.
Bu dönemde kediniz, en ufak bir sese veya gösterdiğiniz ilgiye çiftleşme isteklerini belirten bu tür hareketlerle karşılık verebilir. Bu durumda kedinizin kızgınlık dönemine girdiğini anlayabilirsiniz.
Erkek kedilerde ise dişi kedilere benzer biçimde evin farklı bölgelerine idrar püskürtme davranışı gözlemlenir. Erkek kedilerin püskürttüğü bu idrar genellikle kötü kokuludur. Bunun yanı sıra agresif davranışlar da erkek kedilerin kızgınlık dönemine girdiğinin belirtilerindendir.
Hem dişi hem de erkek kediler, kızgınlık dönemleri sırasında evden kaçmak için her yolu deneyebilir. Kayıp kedi ya da yüksekten düşerek yaralanan kedi vakaları da en çok bu dönemlerde yaşanır. Bu nedenle kızgınlık dönemlerinde evcil hayvanınızın kaçma davranışını göz önünde bulundurmalı ve her zamankinden daha dikkatli olmalısınız.
Bu belirtilerin tekrarlanması ve kedinizin kendine zarar vermesi gibi ihtimalleri ortadan kaldırmak için ise mutlaka kedi kısırlaştırma işlemini gözetmeniz gerekir. Cinsel olgunluğa erişmiş ve bu tür kızgınlık belirtileri gösteren bir kedinin kısırlaştırılması, sağlığı açısından da önemlidir. Çünkü kısırlaştırılmayan dişi kedilerde meme tümörü, rahim tümörü ve rahim iltihabı görülme ihtimali kısır kedilere kıyasla daha fazladır.
Erkek kedilerde ise kısırlaştırma işlemi testis kanseri riskini ortadan kaldırır. Kısırlaştırılmamış kedilerde kızgınlık dönemi, belirli aralıkla mutlaka tekrar edecektir. Bu da kedinin her kızgınlık döneminde daha fazla strese girmesine ve yıpranmasına neden olmaktadır.
Kediniz her kızgınlık döneminde kaçmaya çalışacak ve çiftleşme olmadığı sürece kendisini oldukça mutsuz hissedecektir. Bu da kedilerde depresyonu tetikleyen faktörlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla kedi kısırlaştırma işlemi, hem kedinin fiziksel ve psikolojik sağlığı, hem de kedi ebeveynlerinin konforu açısından son derece faydalı ve gerekli bir işlemdir.
Kedi kısırlaştırma operasyonu, Çayyolu ve Ümitköy veteriner ihtiyaçları için çözümler sunan Vetrium Veteriner Kliniği'nde uzman veteriner hekimler tarafından, modern klinik ekipmanları ile gerçekleştirilmektedir. Erkek veya dişi kedileriniz için kedi kısırlaştırma işlemini Vetrium Veteriner Kliniği'nde yaptırabilir, kısırlaştırma operasyonu ile ilgili merak ettiğiniz diğer konuları da danışabilirsiniz.
Kedi Kısırlaştırma İşlemi Nasıl Yapılır?
Kedi kısırlaştırma işleminde her iki cinsiyet için de benzer prosedürler ve hazırlıklar mevcut olsa da operasyon sırasında farklı işlemler uygulandığını söylemek mümkün. Öncelikle kısırlaştırma işlemi uygulanacak kedinize operasyonun 12 ila 16 saat öncesinden mama vermeyi kesmelisiniz.
Çünkü operasyon öncesi verilen mama, kedinizin kusmasına yol açabilir ve bu da operasyon sırasında besinlerin akciğere gitmesine neden olarak ciddi komplikasyonlar ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir. Öte yandan operasyon öncesinde kedinize su vermekle ilgili bir sıkıntı yaşamanıza gerek yoktur.
Peki operasyon sırasında iki cinsiyet için ayrı ayrı ne gibi işlemler gerçekleştiriliyor?
Dişi Kedi Kısırlaştırma İşlemi Nasıl Yapılır?
Operasyon başlangıcında kısırlaştırılacak dişi kediye genel anestezi uygulanır. Bu sırada kedinin durumu, gözlem ekipmanları ile sürekli kontrol edilir. Kedinin karın bölgesi traş edildikten sonra bu bölgeden bir kesi açılarak kedinin yumurtalıkları ve rahmi alınarak kısırlaştırma işlemi tamamlanır.
Bazı durumlarda yumurtalıklardan bir ya da ikisi birden bırakılır ve yalnızca rahim alınır. Bu durumda kedi cinsel birleşmeye karşı arzu hissetmeye devam ederken, hamile kalma ihtimali ortadan kaldırılır.
Yalnızca rahmin alınması yöntemi, sokak kedileri için büyük bir problem ortaya çıkarmasa da kızgınlık döneminde yaşanan sıkıntılardan dolayı ev kedileri için sorun olabilir. Rahimle beraber yumurtalıkları da alınan bir kedi ise çiftleşme isteğini de kaybedecektir.
Ayrıca yumurtalıklarda oluşması muhtemel rahatsızlıkların da bu şekilde önüne geçilmesi sağlanır. Dişi kedilerde yumurtalık ve rahim alındıktan sonra kesi, dikişlerle kapatılır. Bütün bu operasyon yaklaşık 3 saat kadar sürebilir.
Erkek Kedi Kısırlaştırma İşlemi Nasıl Yapılır?
Erkek kedilerde kısırlaştırma işlemi, dişi kedilere göre daha hızlı ve pratik bir biçimde gerçekleştirilir. Erkek kedilerin testisleri dışarıda olduğu için açık ameliyata gerek duyulmaz.
Testisler alındıktan sonra ise gerekirse küçük bir dikiş atılarak operasyon tamamlanır. Bu işlemler yaklaşık 1 saat kadar sürer ve erkek kediler genellikle klinikte kalmalarına gerek kalmadan kısa bir süre sonra evlerine geri gönderilirler.
Kedi Kısırlaştırma İşlemi Sonrası Bakım Nasıl Olmalı?
Hem dişi, hem de erkek kedi kısırlaştırma işleminden sonra kedilerin bakımına son derece özen gösterilmesi gerekir. Dişi kedilerde operasyon daha zahmetli ve uzun geçtiği için kendilerini toparlama süreleri de erkek kedilere göre daha uzundur.
Operasyonu tamamlayan dişi kedi, durumuna göre 1 ya da 2 günlük bir sürede klinikte gözlem altında tutulabilir. Kediniz kısırlaştırma işleminden kalan dikişlere ısırarak zarar verebileceğinden, Elizabeth adı ile anılan yakalık takılarak bu durum kontrol altına alınır.
Dişi kedilere, operasyon sonrasında rahat biçimde dinlenebileceği temiz ve sessiz bir yer sağlanması gerekir. Bu, kedinizin daha hızlı bir sürede kendini toparlaması adına önemlidir. Kediniz operasyon sonrası zaten oldukça bitkin düşecektir, ancak sonraki günlerde dikişlere zarar vermemesi adına çok fazla fiziksel faaliyet göstermemesi gerekir.
Bu nedenle operasyon sonrasında gözünüz mutlaka kedinizin üzerinde olmalıdır. Yaralar üzerinde şişme, akıntı ya da kanama gibi durumlarla karşılaşılması hâlinde ise durumu hemen veteriner hekiminize bildirmelisiniz.
Erkek kediler ise operasyon sonrası dişi kedilere göre çok daha hızlı biçimde kendini toparlarlar. Yine de dişi kedilerde olduğu gibi erkek kedilere de dikişlerine zarar vermemesi adına Elizabeth yakalığı takılmalıdır.
Bunun yanı sıra kısırlaştırma işleminden sonra kedilere kısırlaştırılmış kediler için özel olarak geliştirilen mamalardan verilmesi gerekir. Kısırlaştırılmış kedi maması, idrar yolu rahatsızlıkların önüne geçerek, kedinizin dengeli ve sağlıklı bir biçimde beslenmeye devam etmesi açısından önemlidir.
Eğer 5-6 aylık bir kediniz varsa, çok beklemeden kedi kısırlaştırma işlemini yaptırabilirsiniz. Cinsel olgunluğa erişmiş kedilerinizi ise kızgınlık dönemlerini atlattıktan sonra kısırlaştırabilirsiniz. Kedilerinizin fiziksel ve psikolojik sağlığı için son derece önemli bir işlem olan kedi kısırlaştırma operasyonunu Vetrium Veteriner Kliniği'nde uzman veteriner hekimlere danışarak profesyonel bir biçimde, gönül rahatlığıyla yaptırabilirsiniz.
#kedi #köpek #EvcilHayvan #PetHayvan #HayvanBakım
0 notes
Text
Köpekler Neden Kusar? Nasıl Tedavi Edilir?
Köpek
15-09-20
Köpekler neden kusar sorusu, köpek sahiplerinin mutlaka akıllarından geçen ve kaygı veren konulardan biridir. Köpeklerde kusma durumunun psikolojik ya da fizyolojik olmak üzere birçok farklı nedeni olabilir. Kusan köpeklerde kimi zaman ishal, yüksek ateş, yorgunluk, idrar kaçırma ve karın ağrısı gibi diğer semptomlar da görülebilmektedir.
Köpekler istifra ettiklerinde midelerinden dışarıya atılan madde; sıvı, kanlı, köpüklü ya da parçalı olmak üzere farklı şekillerde görülebilir. Köpekler kusmaya başlamadan önce ise mide kasılmaları yaşarlar, sık sık yutkunurlar, normalden fazla miktarda tükürük ve salya salgılarlar.
Peki köpekler tam olarak neden kusar? Bu soruyu dilerseniz Çayyolu ve Ümitköy veteriner ihtiyaçlarına en doğru çözümler sunan Vetrium Veteriner Kliniği ekibinin birikimine dayanarak içeriğimizin devamında detaylandıralım.
Köpeklerin Kusma Nedenleri
Köpeklerin kusmasına yol açabilecek birçok faktör olabileceğinden söz etmiştik. Bunlar genellikle mide ülseri, bağırsak parazitleri, yabancı cisim yutma, mama değişikliği, hızlı yemek, sindirim problemleri, yüksek sıcaklık, araba seyahati ve tümör oluşumu gibi fizyolojik veya psikolojik kökenli olabilmektedir.
1. Yabancı Cisim Yutma
Pika sendromu yaşayan veya oyun oynama amacıyla hareket eden köpekler kimi zaman besin dışı maddeleri yutabilmektedir. Bunlar çoğu zaman oyuncak ve kemik olarak karşımıza çıksa da sindirim sisteminde ciddi sorunlara yol açabilmektedir.
Midesine doğru giden nesneden kurtulmaya çalışan köpekler ise refleks olarak kusmaya çalışacaktır. Bu gibi durumları fark ettiğiniz zaman köpeğinizi zaman kaybetmeden veteriner kliniğine ulaştırmanız en mantıklı adım olacaktır.
2. Virüsler, Parazitler ve Bakteriler
Virüs, bakteri veya parazitlerden dolayı rahatsızlanan köpeklerde iştahsızlık, karın ağrısı, yüksek ateş, kusma ve ishal gibi rahatsızlıklar görülebilir. Bu durumda da gereken tedavinin bir an önce başlatılması için veteriner hekiminizle iletişime geçmenizi tavsiye ederiz.
Köpeklerde kanlı ishal rahatsızlığı hakkında bilgi sahibi olmak için ise buraya tıklayabilirsiniz.
3. Mide Ülseri, Gastrit ve Mide Ekşimesi
Mide ülseri ya da gastrit gibi rahatsızlıkları olan köpeklerin koyu renkli ve kanlı şekilde kustukları gözlemlenebilmektedir. Bu tür durumlara karşı köpeğinizin beslenmesi ile özel olarak ilgilenmeniz yararınıza olacaktır.
4. Mama Değişikliği
Mama markasının, içeriğinde bulunan besinlerin veya porsiyon miktarının değişmesi gibi etkenler, köpeğinizin kusmasına neden oluyor olabilir. Eğer başka bir nedenden şüphelenmiyor ve mama değişikliğinin kusmaya yol açtığını düşünüyorsanız, bu konuyla ilgili en doğru yaklaşım için yine veteriner hekiminizle irtibat halinde olmanızı öneririz.
5. Cerrahi Operasyon
Yakın zamanda herhangi bir cerrahi operasyon geçirmiş köpekler de ameliyat sonrasında kimi zaman kusma davranışı sergileyebilmektedir. Ancak bu durumun normal olup olmadığın��, veteriner hekiminizle iletişime geçerek öğrenmeniz yararınıza olacaktır. Ayrıca köpeğinizin iyileşme sürecinde doğru bakımı uyguladığınızdan da emin olmanız gerekmektedir.
6. Sıcak Hava Koşulları
Köpeğinizin tuvalet ya da gezdirme ihtiyacı için dışarı çıkaracağınız zamanlarda havanın aşırı sıcak olmadığından emin olmanızı öneririz. Aksi halde güneşin yeryüzüne dik düştüğü saatler, sıcak ve nemli hava koşulları, köpeğinizi de olumsuz etkileyecektir. Bu durumda tıpkı insanlarda görüldüğü gibi köpeğinizde de güneş çarpması belirtileri gözlemlenebilir.
Köpek tuvaleti eğitimi ile ilgili blog içeriğimiz de dikkatinizi çekebilir.
7. Uzun Süreli Seyahat
Araba, motorsiklet ya da bisiklet ile uzun süreli seyahat etmek de köpeklerin psikolojini etkileyebilir. Özellikle bozuk yollar köpeklerin sarsılmasına, midelerinin bulanmasına ve kusmasına yol açabilir. Öte yandan köpeğinizde araç ile seyahat korkusu varsa bu da kusması için bir diğer neden olarak karşınıza çıkacaktır.
8. Tümör Oluşumu
Genellikle yaşlı köpeklerde daha çok görülen tümör oluşumu da köpekler neden kusar sorusuna bir diğer yanıt olabilmektedir. Yaşlı ve tümörü olan köpeğinizin daha sağlıklı ve rahat bir şekilde yaşaması için alanında uzman bir veteriner kliniği ile görüşmeniz, köpeğinizin kusmasını önleyebilecek yollar bulmanız için önemlidir.
9. Stres, Üzüntü ve Kaygı Bozukluğu
Köpeklerin kusmasına yol açan nedenler arasında stres, üzüntü ya da kaygı bozukluğu gibi psikolojik durumlar da sıralanabilir. Bu anlamda örneğin son zamanlarda evde yaşanan değişiklikler, köpeğinizin rutininin bozulması, ev değişikliği gibi nedenler kaygı duymasına sebep olabilir. Psikolojik açıdan olumsuz etkilenen köpekler stres ve üzüntü gibi olumsuz duyguların etkisi ile kusabilir.
Köpeğinizin kusmasının altında yatan asıl nedeni öğrenmek için alanında uzman bir veteriner hekimin desteğini almanız büyük önem taşır. Minik dostlarımız için endoskopi alanında da hizmet veren Vetrium Veteriner Kliniği'nin son teknoloji endoskopi cihazları sayesinde yapılan erken teşhisle köpeğinizin kusmasına bağlı olan sebep ortaya çıkartılarak en hızlı şekilde tedavi sürecine başlanır.
Kusma Çeşitleri ve Genel Özellikleri Nelerdir?
Köpekler neden kusar konusunda kusmuğun yapısı doğrultusunda kusma çeşitleri hakkında da ön bilgiye sahip olmanız fayda sağlayacaktır. Böylece veteriner hekiminizle daha sağlıklı bir şekilde iletişim kurabilir ve köpeğiniz için en doğru tedavinin uygulanmasına yardımcı olabilirsiniz. Köpeğiniz hastalandığı zaman ya da herhangi bir neden ile akut, aralıklı ve kronik olmak üzere farklı şekillerde kusabilir.
Akut Kusma Nedir?
Köpeğinizin zehirlenmesi, bahçede ot yemesi, mamayı hızlı tüketmesi, enfeksiyon kapması ve gıdaları çiğnemeden yutma gibi nedenler ile birden ortaya çıkan kusma şeklidir.
Aralıklı Kusma Nedir?
Köpeğinizin tümör, ülser, gıda alerjisi, metabolik ve hormonal hastalıklar gibi nedenler ile farklı zaman aralıklarında kusması, aralıklı kusmaya örnek olabilir.
Kronik Kusma Nedir?
Köpeğiniz bağırsak tıkanması, böbrek ve karaciğer yetmezliği gibi nedenler ile çok sık aralıklarla kusması kronik kusma olarak adlandırılabilir.
Köpeklerin Kusması Nasıl Tedavi Edilir?
youtube
Evcil hayvan besleyen insanlar tarafından çok araştırılan köpekler neden kusar sorusuna yanıt bulmaya çalıştığımı içeriğimizde bu rahatsızlığın tedavisi için mutlaka alanında uzman bir veteriner hekimin görüşüne danışmanız gerektiğini belirtmemiz gerekiyor.
Köpeğinizin iyileşmesi ve sağlıklı olması için tedavisini düzenli veteriner kontrolünde ve gözetiminde yaptırmalısınız. Veteriner hekimin verdiği ilaçları, tedavi yöntemlerini, beslenme düzenini aksatmadan uygulamanız, hem köpeğinizin hayat standardını yükseltmek hem de sizin sadık dostunuzla uzun bir süre boyunca sağlıklı bir şekilde yaşamanız için önemlidir.
#kedi #köpek #EvcilHayvan #PetHayvan #HayvanBakım
0 notes
Text
Kediler Neden Kusar? Nasıl Tedavi Edilir?
Kedi
16-10-20
Kediler neden kusar sorusu kedi sahipleri tarafından en çok merak edilen ve araştırılan konulardan bir tanesi. Kedilerde sık sık görülen kusma eylemi çoğu zaman bir sorun belirtisi olmasa da rutin dışı davranışları da beraberinde getiriyorsa ciddiye alınması gereken bir konu olabilir.
Kusma, kedilerde birçok hastalığın belirtisi olmakla beraber sıradan sebeplerden dolayı meydana geliyor da olabilir. Kediler istifra etmeden önce mide gürültüsü ve öğürme yaşarlar. Aynı zamanda midelerinde şişkinlik de oluşabilir.
Kediler neden kusar sorusunun cevabını Çayyolu ve Ümitköy veteriner ihtiyaçlarına en doğru çözümler sunan Vetrium Veteriner Kliniği’nin bilgi ve birikimi ile hazırlanmış içeriğimizde bulabilirsiniz.
Kedilerin Kusma Sebepleri
youtube
Kedilerin kusmasına neden olan birçok faktör olabilir. Kedilerde kusma eylemi tüy ya da yabancı cisim yutma gibi sıradan nedenlerden kaynaklandığı gibi çeşitli hastalıkların da habercisi olabilmektedir.
1. Tüy Yutma
Kediler, kürklerinde bulunan kir ve dökülmüş tüyleri kendilerini yalayarak temizler bu nedenle çok fazla tüy yutarlar. Yuttukları tüylerin büyük çoğunluğu sindirim kanalından geçerek dışkılama yoluyla dışarı atılırken bir kısmı ise bağırsağa geçemez ve birikir. Kedilerin yuttukları tüyler zamanla bir tüy yumağına dönüşür.
Bilimsel adıyla hairball olarak bilinen tüy yumağı bazı durumlarda kedinin midesinden kendi kendine çıkmaz. Yediği ve henüz hazmedemediği bir yiyeceğe takılır ve refleks olarak kusma eylemiyle birlikte dışarı atılır.
Kedilerde tüy yutma kaynaklı olarak kusmaya çok sık rastlanılır; ayda 1 – 2 defadan fazla gerçekleşmediği sürece endişe edilmesi gereken bir durum değildir. Fakat kediniz tüylerini yutması sebebiyle çok sık kusuyorsa bunun altında alerji, cilt paraziti, stres ve kaygı nedenli sorunlar yatıyor olabilir.
Kedinizin görünümü için olduğu kadar sağlığı için de önemli bir yere sahip olan tüy bakımı hakkında bilgi almak için Kedilerin Tüy Bakımı Ne Şekilde Yapılmalıdır? başlıklı içeriğimize göz atabilirsiniz.
2. Mama Değişikliği
Kedinizin sürekli tükettiği mamanın değişmesi midesinde meydana gelecek bazı sorunlara yol açabilir. Bu da kediler neden mama kusar sorusunun cevabıdır. Kediniz mamanın içinde yer alan bileşenlerin ya da besin miktarının değişmesine bağlı olarak kusabilir.
Eğer kedinizin kusma nedeninin mama değişikliğinden kaynaklandığını düşünüyorsanız veteriner hekiminize başvurarak çözümü ile ilgili kendisinden yardım alabilirsiniz.
3. Yabancı Cisim Yutma
Kediler oyun oynamayı seven hayvanlardır. Oyun oynarken dişlerini ve patilerini kullanan kediler oyun oynadıkları nesneleri ısırabilmekte ya da bu nesnelerden bazı parçaları yutabilmektedir.
Bunun yanı sıra çim ya da yaprak gibi gıda dışı maddeleri de yutabilirler. Yuttukları yabancı cismi sindirememeleri durumunda ise bu nesneden kurtulmak için kusarlar. Bunun kediler neden kusar sorusunun sıkça karşımıza çıkan nedenlerinden birisi olduğunu söyleyebiliriz. Pika sendromuna sahip kedilerde de rastlanan hayati önem taşıyan bu durumla karşılaştığınızda da kedinizin sağlığı için mutlaka veteriner hekiminize danışmalısınız.
4. Mide Rahatsızlıkları
Kedilerin kusmasının bir diğer nedeni de sindirim sisteminde bulunan parazitlerdir. Kedinizin kusma nedeninin parazit ya da bakteri kaynaklı olduğunu düşünüyorsanız dışkısına bakabilirsiniz. Eğer dışkısında solucan ve parazit benzeri bir şey varsa, en kısa zamanda kedinizi bir veteriner hekime muayene ettirmek yapacağınız en doğru şey olacaktır. Ayrıca gastrit ya da ülser gibi mide rahatsızlıkları da kedinizin kusmasına neden olabilir.
5. Gıda Alerjisi
Kediler neden kusar sorusunun bir diğer cevabı ise gıda alerjileridir. Alerji kedilerde çok yaygın olan bir problemdir. Herhangi bir yiyeceğe karşı alerjisi olan kediler sık sık kusabilirler. Böyle durumlarla karşılaşıyorsanız yine veteriner hekiminize danışarak kedinizin neye alerjisi olduğu ve nasıl beslenmesi gerektiği konularında bilgi alabilirsiniz.
6. Bağırsak Hastalıkları
Kedilerde enfeksiyon, bağırsak düğümlenmesi ya da kabızlık gibi rahatsızlıklar görülebilir bu tarz durumlarda da kedinizin kusmasına yol açıyor olabilir. Örneğin bir kedi sert ve kuru dışkılıyorsa şişkinlik ve tıkanmışlık hissiyle öğütemediği fazla besini kusarak vücudundan atmaya çalışır. Ya da enfeksiyon kapmışsa kusarak tepki verebilir. Kedinizin enfeksiyon kapmasını önlemek için patilerine düzenli olarak bakım yapabilirsiniz.
7. Hormonal Problemler
Kediler de tıpkı insanlar gibi bazı hormonal sorunlarla karşı karşıya kalabilirler. Örneğin tiroit bezlerinin gereğinden fazla çalışması, böbrek ve karaciğer yetmezliği ya da diyabet gibi rahatsızlıklara sahip olan kediler kusma eylemini gerçekleştirebilir.
Bu tür durumlar kedinizin sağlığı açısından tehlike arz ettiği için vakit kaybetmeden veteriner hekiminize danışmanız gerekmektedir. Bunun yanı sıra eğer kedinizin hormonal problemleri var ise yaşadığı rahatsızlığa uygun bir beslenme listesi hazırlamalısınız.
8. Kaygı ve Stres
Sürekli bulundukları ortamın ya da rutinlerinin değişmesi kedileri psikolojik olarak baskı altında hissettirir ve kaygılanırlar. Bu duruma da kusma eylemi ile tepki gösterebilirler.
Kedilerde Görülen Kusma Çeşitleri ve Özellikleri Nelerdir?
Kediler kusmuğun yapısına bağlı olarak çeşitli şekillerde kusabilirler. Kediler neden kusar konusu ile ilgili bilgi alırken bu çeşitler hakkında da fikir sahibi olmanız, veteriner hekiminize danıştıktan sonra kediniz için en doğru tedavi yöntemini seçmeniz konusunda size yardımcı olabilir.
Akut Kusma Nedir?
Yazımızda daha önce de sözünü ettiğimiz gibi, kediler bazen tüy yumağı kusabilirler. Genel anlamda normal olarak değerlendirilen bu durum, akut kusma olarak adlandırılır.
Aralıklı Kusma Nedir?
Eğer kedinizde tümör varsa ya da ülser benzeri metabolik bir rahatsızlık nedeniyle farklı zaman aralıklarında kusuyorsa bu aralıklı kusma olarak adlandırılır. Aralıklı kusma kedilerde tehlikeli bir durumdan kaynaklanıyor olabilir bu nedenle eğer aralıklı kusma bir günden fazla sürerse veteriner hekiminize başvurmanız gerekmektedir.
Kan Kusma Nedir?
Kusma çeşitleri arasında kan kusma en ciddi problemlerden bir tanesidir, zehirlenme, tümör ya da iç kanama kaynaklı olabilir. Eğer kediniz kan kusuyorsa hiç vakit kaybetmeden bir veteriner kliniğe başvurmalısınız.
Kedilerin Kusması Nasıl Tedavi Edilebilir?
Bu içeriğimizde kedi ebeveynleri tarafından en sık sorulan kediler neden kusar sorusunu yanıtlamaya çalıştık. Hem psikolojik hem de fiziksel sebeplere dayandırılan kusma probleminin asıl nedenlerini veteriner hekiminizin yönlendirmeleri ile öğrenebilirsiniz.
Kedinizin sağlıklı ve huzurlu bir şekilde yaşamını sürdürmesi için kusma problemi ile karşılaşmanız durumunda mutlaka alanında uzman bir veteriner hekime muayene ettirmeniz gerekiyor çünkü evcil hayvan hastalıklarının tümünde en etkili ve doğru tedavi düzenli olarak tekrarlanan veteriner gözetimleri ile mümkündür. Bu anlamda patili dostunuzun sağlığı için endoskopi, dahiliye, cerrahi gibi pek çok alanda hizmet veren Vetrium Veteriner Kliniği'ne başvurabilirsiniz.
#kedi #köpek #EvcilHayvan #PetHayvan #HayvanBakım
0 notes
Text
Kedi Tüyü İnsan Sağlığı İçin Zararlı Mı?
23-06-20
Evimizde beslediğimiz, zamanla ailenin yeri doldurulamaz bir üyesi haline gelen kediler, şirin tavırları ile kalplerimizde taht kurmayı çok iyi bilen canlılardır. Ancak kedi sahiplenirken zihinlerde beliren ve pek çok kişinin kaygı duymasına yol açan bir soru vardır: Kedi tüyü insan sağlığına zararlı mı?
Yumuşacık kedi tüylerini okşayıp sevmenin insan sağlığı üzerinde birçok olumlu etkisinden söz edebilmek mümkünken sağlığa zararlı olup olmadığı da çok uzun yıllardır tartışılan bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Oysa bu soruya yanıt bulmak oldukça basit.
Kedi tüyünün insan sağlığına zararlı herhangi bir yanı olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Diğer yandan kedi tüylerinin zararlı olduğuna dair inanışa neden olan bazı faktörlerden bahsetmekte fayda var. Böylece sağlığınızla ilgili beklenmedik değişikliklerin kaynağını daha iyi anlayabilir ve hayatınızda gerekli düzenlemeleri yaparak kedinizle daha mutlu bir hayat sürebilirsiniz.
İşte kedi tüylerinin zararlı olabileceği inanışına neden olan faktörler ve zihinleri kurcalayan birtakım sorular...
Kedi Tüyü Alerji Yapar Mı?
Evcil hayvan tüylerine karşı alerji geliştirmek, aslında doğrudan bağışıklık sisteminiz ile ilgilidir. Ancak çoğu zaman alerjik reaksiyonlar gösteren kişi, evcil hayvanları bu durumun birincil sorumlusu olarak görme eğilimindedir.
Aslında bütün kediler; tüylerinde, derilerinde ve tükürüklerinde alerjen bulundururlar. Fakat birçok kişi bu alerjenlerden etkilenmeden kedisiyle konforlu bir hayat sürerken birçok kişi de alerjik belirtiler yaşayabiliyor. Bu durum bağışıklık sisteminde yaşanan birtakım değişimlerden kaynaklanıyor olabileceği gibi ortamdaki alerjen miktarının fazlalığından da kaynaklanıyor olabilir.
Yani örneğin kedinizin tüyleri çok uzunsa ya da evde birden fazla kedi bulunuyorsa ortamda daha yüksek seviyede alerjen bulunduğu savunulabilir. Dolayısıyla burun akıntısı, hapşırma, geniz kaşıntısı, kızaran gözler gibi semptomlarla kendini gösteren alerjik bir durum yaşanma olasılığı da bu tür durumlarda daha yüksek olacaktır.
Öte yandan kedinizin tüyleri arasındaki toz ve polenler de alerjik reaksiyon göstermenize yol açıyor olabilir. Bu durumda kedilere değil, toza veya polene karşı alerjiniz olduğu çıkarımında da bulunabiliriz.
Eğer kedi tüyü veya kedinizden kaynaklanan herhangi bir alerjene alerjik reaksiyon gösterdiğinizi düşünüyor ve rahatsızlık yaşıyorsanız, evinizi sık sık temizlemenizi, yüksek verim sağlayacak bir elektrikli süpürge kullanmanızı ve belirli aralıklarla tüm odaları havalandırmanızı tavsiye ederiz. Her türlü önlemi aldığınız halde alerjiden dolayı hayat kalitenizin düştüğünü düşünüyorsanız, olası tedavi yöntemleri için doktorunuza danışmanız yararınıza olacaktır.
British Shorthair cinsi kedilerle ilgili bilgi sahibi olmak isterseniz, buraya tıklayabilirsiniz.
Kedi Tüyü Kist Oluşumuna Neden Olur Mu?
Toplumda kedi tüyü hakkında varılmış yanlış yargılardan biri de kedi tüyü yutmanın vücutta kist oluşumuna neden olduğudur. Bilimsel araştırmalar, kedi tüylerinin kist oluşumuna neden olmadığını ortaya koysa da bu yanlış inanışın yaygınlaşmasından dolayı çoğu kişi evde kedi bakımına mesafeli durmaktadır.
Oysa kist oluşumuna yol açan şey; hayvan tüyü değil, tüylere bulaşan parazitlerdir. Bu parazitler, çiğ sebze ve meyvelerde de bulunabildiği gibi çiğ gıda ile beslenen, diğer hayvanlar ile temasta bulunan kedilerde de bulunabilmektedir. Bu parazitlerin vücuda zarar vermesinin önüne geçmek için ise sebze ve meyveleri yıkamak ve kedinizi düzenli olarak parazit aşısı ile ilaçlamak yeterli olacaktır.
Buradan da anlaşılacağı üzere kedi tüyü aslında gayet masumdur ve kist oluşumu ile doğrudan ilişkisi bulunmayan evcil hayvanları yanlış bilgilerle suçlamak, bilgisiz insanlar için seçilebilecek en kolay yoldur. Fakat biraz araştırarak ve alanında uzman bir veteriner hekime danışarak tüm bu soruların yanıtı bulmaya çalışmak, kedi ve köpek gibi sevgi dolu hayvanlarla tedirgin olmadan zaman geçirebilmek açısından çok daha mantıklı bir adım olacaktır.
Kedi Tüyü Hastalanmaya Yol Açar Mı?
Özellikle küçük çocuklu ailelerin evde kedi bakımı ile ilgili taşıdıkları endişelerden biri olarak karşımıza çıkan bu soruya da net bir şekilde tanıt verebilmek mümkün: Kedi tüyü hastalanmaya yol açmaz.
Virüsler ve kötü bakteri formlarından dolayı hastalanmak mümkünse de sağlıklı bir şekilde beslenen, veteriner kontrolleri aksatılmadan gerçekleştirilen, sağlıklı kedilerin tüylerinin herhangi bir hastalığa yol açmayacağını belirtmekte fayda var.
Ayrıca hayvanlardan insanlara virüs geçişinin çok nadir görüldüğü bilgisini de vermiş olalım. Dolayısıyla yalnızca bakteriler için kaygı duymanız, ancak bakteri oluşumunu önlemek için gereken önlemleri almanız da hastalık ihtimalini en aza indirmenizi sağlayacaktır.
Eğer sokaktaki kedilerin tüyleri için de böyle bir kaygı taşıyorsanız ve bakımlarının düzenli olarak yapıldığından emin değilseniz, onları sevip tüylerini okşadıktan sonra ellerinizi yıkamanız, hastalık olasılığını sıfırlamanıza yardımcı olacaktır.
Kedi Tüyü Astımı Tetikler Mi?
Kedi tüyü alerjiye neden olmadığı gibi astımı da tetiklemez. Burada da rahatsızlık yaratan neden; muhtemelen kedi tüyünde, tükürüğünde ve derisinde bulunan proteinlerdir. Bu proteinler, astımı olan kişilerin aşırı reaksiyon göstermesine ve hatta astım krizi yaşamasına yol açan birer alerjen olarak değerlendirilebilir.
Kedilerin tüylerinde, derilerinde veya tükürüklerinde bulunabilen ve küçük pul formundaki bu proteinler, astım hastaları için kritik olabileceği için çoğu zaman bu hastaların evcil hayvan sahibi olmaları önerilmez. Ancak eğer astım hastası bir kişinin, evcil hayvan bulunan bir yeri ziyaret etmesi gerekiyorsa, kriz yaşama potansiyelini göz önünde bulundurarak kediler ile direkt temastan kaçınmalarını kesinlikle tavsiye ederiz.
Rahatsızlık Yaşamamak İçin Neler Yapmalı?
youtube
Kedi tüyü ile ilgili aklınızdan geçen birçok soruyu yanıtladığımıza inanıyoruz. İçeriğimizden de anlaşılacağı üzere kedilerin insan sağlığı üzerinde doğrudan olumsuz bir etkileri bulunmamaktadır. Hatta psikolojik ve fizyolojik diğer faydalarının yanı sıra kediler, insanların bağışıklık sisteminin güçlenmesine de yardımcı olurlar.
Buna karşın parazit ve diğer faktörlerden kaynaklanan alerji, kist ve diğer hastalık semptomları ile karşılaşmamak adına mutlaka önem vermeniz gereken birtakım detaylar olduğunu da belirtmeden geçmeyelim.
Buna göre öncelikle hem kendi sağlığınız hem de kedinizin sağlığı için güvenilir ve uzman bir veteriner kliniği ile iletişime geçerek kedinizin rutin kontrollerini yaptırmalı ve aşılarını da aksatmamaya dikkat etmelisiniz. Böylece pek çok rahatsızlığın önüne kolaylıkla geçebileceksiniz.
Buna ek olarak, kedinizin tüy bakımına gereken özeni göstermeli ve uygun olan beslenme düzenine göre sağlıklı mamalarla beslemeye dikkat etmelisiniz. Tüm bunların yanı sıra evinizi de sık sık temizlemenizi tavsiye ederiz. Kedinizle ilgili daha fazla uzman bilgisine ihtiyaç duyduğunuz noktada; Çayyolu, Yaşamkent, Beytepe, Bilkent, Ümitköy veteriner ihtiyaçlarınız için Vetrium Veteriner Kliniği’nin uzman kadrosuna danışabilirsiniz.
Tüy Dökmeyen Köpek Cinsleri ve Bakımları başlıklı içeriğimize göz atarak köpek cinsleri hakkında da fikir sahibi olabilirsiniz.
#kedi #köpek #EvcilHayvan #PetHayvan #HayvanBakım
0 notes
Text
Köpekler Dünyayı Nasıl Görür?
Köpek
13-08-20
Köpekler hakkında pek çok şey biliyoruz. Fakat bir o kadar da bilmediğimiz yönleri olduğunu söyleyebiliriz. Bilmediğimiz noktalarla ilgili ise ortaya atılmış olan efsanelerin gerçeklik payı olduğunu düşünebiliyoruz. Örneğin köpeklerin siyah-beyaz gördüğü ya da renk körü olduğu gibi söylentileri siz de mutlaka duymuşsunuzdur. Peki hangisi doğru? Köpekler gerçekte nasıl görür?
Hayvan dostlarımızla ilgili konularda daima uzman bilgisine güvenmenizi tavsiye ederiz. Bu doğrultuda patili canların muayene, operasyon ve diğer ihtiyaçlarına her zaman en doğru çözümü sunan Vetrium Veteriner Kliniği’nin köpeklerin görme duyusuna dair derlediği bilgileri incelemenizi tavsiye ederiz.
Köpekler Nasıl Görür?
Diğer birçok canlı gibi köpeklerin de insanlar gibi görmediği konusunda sanıyoruz ki artık hemfikiriz. Ancak tam olarak nasıl gördükleri, dünyayı nasıl algıladıkları konusunda bilgi sahibi olunmadığı zaman onlarla empati kurabilmek de pek mümkün olmuyor. Dolayısıyla köpeğinizi daha iyi tanımak, ihtiyaçlarını daha iyi anlayabilmek adına köpekler nasıl görür sorusuna yanıt vereceğimiz içeriğimizi dikkatle okumanızı öneririz.
Uyarımızdan ardından eğer artık hazırsanız, köpeğinizle ilgili bu önemli konuyu irdelemeye başlayabiliriz. Öncelikle köpeğinizin bir insana kıyasla çok daha zayıf bir görme yetisi olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Hatta yapılan araştırmalar, köpeklerin genellikle puslu gördüğüne işaret ediyor.
Üstelik köpeklerin bazı renkleri ayırt edemedikleri de doğru. Ancak yalnızca siyah ve beyaz gördükleri yönündeki inanış neyse ki doğru değil. Öte yandan köpeklerin renk körü olduğu inancı için tamamen yanlıştır diyemeyiz. Aslında insanlardaki renk körlüğü ile aynı olmasa da buna yakın bir şekilde köpeklerin de belirli renkleri göremediği doğrudur.
Yine de köpeklerin tıpkı insanlar gibi renk körü olduğu iddia edilemez. Çünkü renk körü insanlar ile köpeklerin algılayabildiği ve algılayamadığı renkler birbirinden farklıdır. Peki köpekler hangi renkleri görebiliyor ve hangi renkleri ayırt etmekte zorlanıyorlar?
Köpeğinizin genel göz sağlığı hakkında bilgi sahibi olmak istiyorsanız, uzman bir veteriner kliniğinde düzenli olarak göz muayenesi yaptırmanızı tavsiye ederiz.
Köpekler Ne Renk Görür?
Bir önceki başlıkta da belirttiğimiz üzere Washington Üniversitesi’nde yürütülen bir araştırmaya göre köpekler, insanlardaki renk körlüğüne benzer şekilde belirli renklerin tonlarını ayıramıyor. Tıpkı renk körü insanların kırmızı ve yeşil renk kombinasyonlarını ayırt etmekte zorlandığı gibi köpekler de sarı ve mavi renk tonları dışındaki renkleri görmekte zorlanıyor.
Yalnızca sarının ve mavinin tonları ile bu renklerin kombinasyonlarını seçebiliyor olmak ise dünyanın köpekler için grimsi kahverengi ağırlıklı olduğunu göstermektedir. Çünkü yemyeşil çimler, köpeğinize göre koyu sarı; kıpkırmızı bir oyuncak da koyu kahverengi olarak görünmektedir.
Şu anda köpeğinize bakarak onun sizin görme yeteneğinizle karşılaştırıldığında pek net olmayan ve daha az renkli bir görüşe sahip olmasına üzüldüğünüzü tahmin edebiliyoruz. Bu durumu biz de pek mutlu karşılamıyoruz, fakat üzülmenize gerek olmadığını da biliyoruz. Çünkü köpeğiniz, insanlardan farklı özellikler taşıyan diğer tüm canlılar gibi görme duyusunun yerine diğer duyularını geliştirebilmiş ve bu sayede kimi konularda çok daha avantajlı hale gelebilmişlerdir.
Köpeklerin yaygın olarak yaşadığı göz hastalıkları ile ilgili bilgi sahibi olmak için de Köpeklerde Göz Hastalıkları, Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri başlıklı içeriğimizi görüntülemenizi tavsiye ederiz.
Köpekler İçin En Önemli Duyular Hangileridir?
Köpeklerin göz yapısı incelendiğinde, sözünü ettiğimiz şekilde insanlar ve köpekler arasında temel farklılıklar olduğu ortaya çıktı. Dolayısıyla artık köpekler nasıl görür, gayet iyi biliyoruz. Neyse ki köpekler bu doğrultuda farklı duyularını geliştirerek hayatlarının zorlaşmasını önleyebildiler.
Örneğin koklama duyusu, köpeklerin en çok başvurduğu ve en gelişmiş duyularıdır. 220 milyon koku alma reseptörüne sahip köpek burnu, yalnızca 5 milyon reseptöre sahip insan burnu ile kıyaslandığında köpekleri kat kat fazla avantajlı kılmaktadır. Görme duyuları insanlarınkinden daha zayıf olsa da köpekler burunlarını kullanarak bu durumu lehlerine çevirmeyi başarabilmektedir.
Bu gelişmiş koku duyuları sayesinde köpekler, insanları ve diğer hayvanları kokularından tanıyabilir, hatta duygu durumunuzu dahi anlayabilirler. Nasıl mı? Endişeli, üzgün veya mutlu olduğunda insanların kokusu da değişmektedir, köpekler de üstün koku alma yetenekleri sayesinde sizin ne hissettiğinizi anında tespit edebilirler.
Köpekleri üstün kılan tek yönleri, mükemmel koku alma yetisine sahip burunları değil elbette. Bunun yanı sıra çok iyi bir işitme duyusuna sahip olan köpekler, insanların duyabileceği frekansların iki katı yüksek frekanstaki sesleri de rahatlıkla duyabilmektedir. Dolayısıyla köpeklere gizlice yaklaşmak pek de kolay değildir. Bu da onları çok iyi bir avcı ve yabancılara göz açtırmayan bir güvenlik görevlisi haline getirmektedir.
Fakat kimi zaman işitme duyularının çok iyi olması, köpekler için dezavantajlı da olabilmektedir. Örneğin havai fişek patlaması, onlara göre çok fazla gürültülü olduğundan dolayı köpekler için son derece korkutucudur. Bu gibi durumlarda köpeğinizi rahatlatmak için elinizden geleni yapmanızı öneririz.
Köpeğinizin Nasıl Gördüğü Neden Önemli?
Köpekler nasıl görür ve dünyayı hangi renklerle algılarlar sorularının yanıtlarını öğrendiniz. Üstelik diğer mükemmel duyu özellikleri sayesinde sizden daha dezavantajlı olmadıklarını da gördünüz. Tüm bu bilgileri öğrenmek ise merakınızı gidermenin yanında aslında sizin için daha fazla anlam ifade edebilir.
Mesela köpeğinizin bazı renkleri algılamakta zorlandığını bildiğinize göre ona oyuncak alırken daha rahat seçebileceği renklerde oyuncaklar almayı tercih etmeniz son derece mantıklı olacaktır. Buna göre köpeğinizin kayıtsız kalma ihtimali yüksek olan pembe, kırmızı tonlarda toplar yerine canlı bir sarı renkte top verdiğinizde mutluluktan deliye döneceğini iddia edebiliriz.
Ayrıca köpeğinizi eğitirken kullanacağınız araç-gereçleri de daha net bir şekilde görebileceği renklerde seçmeniz, eğitim sürecinin daha sorunsuz geçmesine yardımcı olacaktır. Aksi halde yemyeşil çimenlere doğru fırlattığınız kırmızı bir frizbi ile “getir” komutunu öğretmeye çalışırken oldukça zorlanabilirsiniz.
Köpek eğitimi hakkında daha detaylı bilgi için buraya tıklamanız yeterli.
#kedi #köpek #EvcilHayvan #PetHayvan #HayvanBakım
0 notes
Text
Bir Köpeğin Hamile Olduğu Nasıl Anlaşılır?
Köpek
15-10-20
Normal koşullarda her daim enerji dolu ve heyecanlı görünen köpeğinizin son günlerde tembelleştiğini mi gözlemliyorsunuz? Ya da iştahı biraz daha mı arttı? Peki sizce köpeğiniz hamile olabilir mi? Bir köpeğin hamile olduğu nasıl anlaşılır sorusuna dair merak ettiklerinizi yazımızda bulacaksınız.
Hamilelik, tüm canlılar için çok heyecanlı ve duygusal bir süreç olsa bile çeşitli zorlukları da beraberinde getirmektedir. Hayvanlar da tıpkı insanlar gibi, hamilelik sürecinde kendilerinde meydana gelen fiziksel değişimin farkına varırlar ve bundan duygusal anlamda da etkilenirler. Peki bir köpeğin hamile olduğu nasıl anlaşılır? Alanında uzman ve güvenilir bir ekibe sahip olan Vetrium Veteriner Kliniği’nin bu konu hakkında derlediği bilgileri yazımızın devamında bulabilirsiniz.
Eğer köpeğiniz hamileyse dünyaya getireceği yavrusunun da çeşitli ihtiyaçları olacak. Yavru köpeklerin bakımı hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmak için Yavru Köpek Bakımı Nasıl Yapılır? başlıklı içeriğimize de göz atabilirsiniz.
Bir Köpeğin Hamile Olduğu Nasıl Anlaşılır?
Köpeklerin hamilelik dönemi hem duygusal hem de çok stresli bir süreci içinde barındırır. Tüm canlılarda olduğu gibi köpeklerde de gebelik teşhisi için dikkat edilmesi gereken çeşitli noktalar bulunuyor. Köpeğinizin davranışlarında meydana gelen değişimlere dikkat ederek hamile olup olmadığına dair bir yorumlama yapabileceğiniz gibi köpeğinizdeki fiziksel değişiklikler de hamilelik belirtisi sayılabilir. Köpeklerin ortalama olarak 56 ila 70 gün arasında süren hamilelik döneminde gösterdikleri belirtiler doğum zamanı yaklaştıkça çok daha belirgin bir şekilde ortaya çıkar.
Eğer köpeğinizin hamile olduğuna dair şüpheleriniz varsa, kesin gebelik tanısı için köpeğinizi mutlaka bir veteriner kliniğe götürüp muayene ettirmelisiniz. Peki köpeklerin gebelik dönemlerinde ne tür değişiklikler meydana gelir ve bir köpeğin hamile olduğu nasıl anlaşılır?
1. Köpeğinizde Gözlemlediğiniz Fiziksel Yorgunluk Belirtileri
Normal şartlarda gün içinde yerinde duramayan köpeğiniz uzun saatler boyunca uyukluyorsa bu durum köpeğinizin hamile olduğuna dair bir işaret olabilir. Bunun yanı sıra köpeğinizin birlikte yaptığınız yürüyüşlerde çabucak yorulması da hamilelik belirtisi sayılabilir. Fakat bu belirtilerin köpeğinizin mizacına göre değişkenlik gösterebileceğini de unutmamak gerekmektedir.
2. Köpeğinizin İştahının Artması
Köpekler, hamilelik dönemlerinin farklı aşamalarında farklı tepkiler gösterebilirler. Örneğin hamileliğin ilk döneminde daha az yemek yiyebilir ve ara sıra kusabilirler. Ya da normal zamanlarda tükettiklerinden daha fazla besin ihtiyaçları olabilir. Köpeğinizin iştahında buna benzer bir değişiklik gözlemliyorsanız bunun da bir gebelik belirtisi olduğunu söylemek mümkündür.
3. Köpeğinizin Davranışlarında Gözlemlediğiniz Değişiklikler
Bir köpeğin hamile olduğu nasıl anlaşılır sorusuna cevap niteliğinde değerlendirilebilecek bir diğer değişiklik ise köpeğinizin sergilediği davranışların normalden farklı olması. Örneğin köpeğiniz normal şartlarda yanınızda çok fazla zaman geçirmediği halde sık sık sizinle birlikte olmak ya da oyun oynamak istiyorsa bu bir hamilelik belirtisi olarak kabul edilebilir. Aynı zamanda köpeğiniz normal koşullarda dost canlısıyken yalnızlığına düşkün tavırlar sergiliyorsa bu da bir çeşit hamilelik belirtisi sayılmaktadır.
4. Köpeğinizde Meydana Gelen Fiziksel Değişiklikler
Köpek sahipleri yazımızın bu bölümüne kadar sözünü ettiğimiz değişiklikleri fark etmekte güçlük çekebilirler fakat fiziksel değişimler çok daha kolay fark edilir. Hamile köpeklerde hamileliğin evresine bağlı olarak farklı fiziksel değişiklikler meydana gelebilir. Köpeğin hamile olduğu nasıl anlaşılır sorusuna cevap ararken bu durumu göz önünde bulundurmanız gerekmektedir. Bu değişimlerden bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz;
Meme Ucunun Renk Değiştirmesi
Eğer bir köpek hamileyse bunun en erken belirtisinin meme ucunda meydana gelen renk değişikliği olduğunu söylemek mümkün. Eğer köpeğinizin meme ucu normalinden daha pembeyse ve yavaş yavaş büyüyorsa bu hamileliğin habercisi olabilir.
Vücut Şeklinde Değişiklikler Oluşması
Birçok canlı gibi hamile kaldıkları zaman köpeklerin de vücut şekilleri zamanla değişime uğrar. Genellikle hamileliğin 4. ve 5. haftalarında meydana gelen bu değişikliğin nedeni yavru köpeğin yavaş yavaş büyümeye başlamasından kaynaklanır. Bu durumun gebeliğin en net göstergesi olduğunu söyleyebiliriz. Eğer bu zamana kadar köpeğinizin hamile olduğunu fark etmediyseniz onu bir veteriner hekime muayene ettirmenin zamanı gelmiş demektir.
5. Yuva Yapma
Tüm canlılar içgüdüsel olarak yavrusunu koruma telaşı içindedir. Nasıl ki bir aileye yeni bir üye katılacağı zaman evde ona özel alanlar oluşturuluyorsa köpekler de yaşadıkları yerde yavruları için bir alan oluşturmaya çalışır. Bu davranış doğuma çok az bir zaman kala kendini göstermeye başlar. Eğer köpeğiniz evin tenha köşelerine battaniye ve kıyafetleri yığıyorsa çok kısa bir zaman içinde evinize yeni bir üye katılacak demektir.
6. Vajinal Akıntılar
Vajinal akıntılar köpeklerin hamilelik sürecinde görülen biyolojik belirtiler olsa da yalnızca hamilelikte göründüğünü söylemek doğru olmaz. Vajinal akıntılar aynı zamanda genital bölgede oluşmuş hastalıklara da işaret ediyor olabilir.
Bu içeriğimizde köpeğin hamile olduğu nasıl anlaşılır sorusuna cevap vermeye çalıştık. Elbette bu belirtilerin hiçbiri köpeğinizin kesin olarak hamile olduğunu göstermezken hastalık belirtileri de olabilir.
Eğer aklınızda köpeğinizin hamile olduğuna dair şüpheleriniz varsa en doğru ve güvenilir sonucu bir veteriner hekimden öğrenebilirsiniz. Alanında uzman bir veteriner hekim köpeğinizin gebeliğini doğrulamasının yanı sıra erken dönemde ortaya çıkabilecek komplikasyonları da fark edebilir.
#Evcil Hayvan#Pets#Pets And Animals#Dogs#Cats#Love#Hayvan Bakımkedi köpek EvcilHayvan PetHayvan HayvanBakım
0 notes
Text
5 Adımda Köpek Nasıl Yıkanır?
Köpek
02-09-19
İnsanlar kadar sık olmasa da köpeklerin temizliğinden emin olmak için belirli aralıklarla onları yıkamak oldukça önemli. Ancak bu noktada köpek nasıl yıkanır sorusu zihinlerde beliriyor. Çünkü en yakın dostunuzun cildine zarar vermeden, kir ve parazitlerden arınmasını sağlayacak ideal banyonun nasıl olduğunu belirlemek her zaman kolay olmayabiliyor. Ümitköy veteriner ihtiyaçlarınız karşısında kapsamlı hizmetler sunan Vetrium Veteriner Kliniği, bu konuda size yardımcı olmak adına köpek nasıl yıkanır sorusuna 5 adımda yanıt buluyor. Tüylü dostunuzun sağlığı ve temizliği konusunda bilinçlenmek için bu adımları izleyebilir, banyoyu hem köpeğiniz hem de kendiniz için daha güzel bir aktiviteye dönüştürebilirsiniz.
Köpek Nasıl Yıkanır? Köpeğinizi Temizlemenin Püf Noktaları
Yıkanmak, bazı köpekler için korku dolu anlar yaşamak anlamına gelebiliyor. Fakat bilinçli köpek ebeveynleri, köpeklerini doğru yöntemlerle banyoya alıştırdığı zaman durum hızla değişebiliyor. Üstelik köpeklerin genel olarak çok sık aralıklarla banyo yapmaya ihtiyaç duymadığı göz önünde bulundurulduğunda yıkanma süreci için fazla yorulmanıza gerek olmadığı sonucuna da varabilirsiniz. Öte yandan elbette köpeğinizin ırkına, boyutlarına, günlük aktiviteleri ve alışkanlıklarına göre yıkanma sıklığı değişkenlik gösterebilir. Örneğin ev dışında çok zaman geçiren köpekler, hayatının büyük bir kısmını ev ortamında geçiren köpeklere kıyasla yıkanmaya hiç şüphesiz ki daha az ihtiyaç duyacaktır. Siz de bu doğrultuda köpeğinizin yaşam koşullarına göre onu yıkama sıklığına karar verebilirsiniz. Bu anlamda sizin için sıraladığımız maddelerin ışığında köpeğinizi yıkarken keyifli dakikalar da geçirmeniz mümkün.
1. Köpeğinizi Banyoya Hazırlayın
Uzun zamandır yıkanmayan tüyler sertleşip keçe halini alacağından banyodan önce köpeğinizi fırçalamanızda büyük fayda var. Bu sayede tüylere yapışan bitkileri, dikenleri, boyaları ve diğer dış faktörleri kolaylıkla köpeğinizen uzaklaştırabilirsiniz. Fırçalama sırasında köpeğinizin derisinde hastalık belirtileri, keneler, alerjik reaksiyonlara rastlarsanız bu konularda profesyonel bir destek almanızı tavsiye ederiz. Vetrium Veteriner Kliniği’nin alanında deneyimli ekibinin dermatolojik ihtiyaçlarınıza en uygun çözümleri sunacağından emin olabilirsiniz. Köpeğinizin tüylerini tararken herhangi bir sorunla karşılaşmadığınız takdirde, banyo öncesi hazırlıklara gönül rahatlığıyla devam edebilirsiniz. Bu doğrultuda, yıkama işleminden önce köpeğinizin kulaklarına su kaçmasını önlemek için uygun büyüklükte pamuklar yerleştirmenizi öneririz. Ayrıca banyodan önce köpeğinizin tırnaklarını kesmeniz de işinizi kolaylaştıracaktır. Böylece köpeğinizin banyo esnasında kazayla sizi yaralamasının da önüne geçebilirsiniz. Hazırlık aşamasının son ayağında köpeğinizin tasmasını çıkarmalısınız. Aksi halde boyun bölgesini yeterince temizleyemeyebilirsiniz. Ek olarak, bazı tasmaların su ile temas ettiğinde büzülerek köpeğinizin boynunu sıkabileceğini de belirtmeden geçmeyelim.
2. Yıkama Suyunun Sıcaklığını Ayarlayın
Köpeğinizin ihtiyaçları sizinkilerden farklı olduğundan elbette cilt hassasiyetleri de farklı olacaktır. Dolayısıyla su sıcaklığının köpeğiniz için optimum seviyede olduğundan emin olmanız son derece önemli. Bu anlamda yıkama suyu ne çok sıcak ne de çok soğuk olmalı. Yani olabildiğince ılık bir suyun köpeğiniz için en ideal sıcaklıkta olacağını unutmamalısınız.
3. Köpeğinizi Nazikçe Yıkayın
Artık köpeğinizi yıkayabilirsiniz. Bu aşamada yumuşak bir ses tonu ile köpeğinizi sakinleştirecek ve onu hiçbir şeye zorlamadığınızı gösterecek konuşmalar yapmanız rahatlamasına yardımcı olacaktır. Ardından yavaş ve nazik hareketlerle vücudunu su ile ıslatabilirsiniz. Bu noktada köpeğiniz için en uygun şampuanı kullanarak, tüylerinin tamamen temizlenmesini sağlayabilmeniz de mümkün. Ancak baş bölgesini yıkamak hem şampuanın köpeğinizin gözlerine kaçmasına hem de kulaklara su girmesine yol açabileceği için riskli olabilir. Yine de hafifçe ıslattığınız temiz bir bezle köpeğinizin yüzünü de temizleyebilirsiniz. Köpeğinizi durulayıp banyo seansını tamamladığından emin olduktan sonra ise bir sonraki adıma geçmek için hazır olduğunuzu söylemek yanlış olmaz.
4. Banyo Sonrası Bakımı Uygulayın
Banyo sonrasında köpeğinizi bir havlu yardımıyla kurulayabilirsiniz. Daha sonra tüyler hafif nemliyken taramanız, tüylerinin kuruduğunda birbirine girmesini önleyecektir. Bu sırada köpeğinizin kulaklarına yerleştirdiğiniz pamukları çıkarıp kulak içini de özenli bir şekilde temizlemelisiniz. Aynı şekilde gözlerinin etrafını da temiz bir pamuk aracılığıyla fazla bastırmadan temizleyerek enfeksiyon oluşumunun önüne geçebilirsiniz.
5. Köpeğinizi Ödüllendirin
Banyo işlemleri tamamlandığında köpeğinizi tutumundan dolayı takdir etmek ve daha sonra yine banyo zamanı geldiğinde yıkanmaya istekli olmasını sağlamak için ödül olarak mama vermenizi öneririz. Bu, pozitif ilişkinizi güçlendireceği gibi banyodan korkmayıp keyif almasını da sağlayacaktır. Köpek nasıl yıkanır, artık biliyorsunuz. Köpeğinizin bakımı konusundaki diğer ihtiyaçlarınız için ise pet kuaför hizmeti almak için Ankara Vetrium Veteriner Kliniği’ne başvurabilirsiniz. Kliniğimizde tüylü dostunuzun patileri temizlenir, tırnakları kesilir, cilt sağlığı kontrol edilir ve onun için gereken her tür bakım özenli bir şekilde gerçekleştirilir.
#kedi #köpek #EvcilHayvan #PetHayvan #HayvanBakım
0 notes
Text
Kedilerde Bölgesel Tüy Dökülmesi: Nedenleri ve Bakımı
Kedi
05-07-19
En sevdiğimiz tüylü dostlarımızdan kediler, yıl boyunca tüy dökerler. Ancak mevsim geçişlerinde veya beslenme düzeni değişikliklerinde bu tüy dökülmesinin arttığı gözlemlenmektedir. Normal bir süreç olan bu gibi fizyolojik tüy dökülmelerinin yanı sıra kimi zaman da anormal boyutlara ulaşan tüy dökülmeleri söz konusu olabilmektedir. Çoğunlukla patolojik bir durumun belirtisi olan yoğun tüy dökülmelerinde kedi ebeveynlerinin durumla nasıl baş edeceklerini bilmeleri son derece önemli. Bu doğrultuda kedilerde bölgesel tüy dökülmesi neden olur, nasıl önüne geçilebilir gibi soruların yanıtlarını bulmakta büyük yarar var.
Kedilerde bölgesel görülen tüy dökülmeleri, kronikleşme olasılığı bulunan bir hastalığın habercisi olabileceğinden üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Bu anlamda kedi sahiplerinin kedilerinin tüylerindeki değişiklikleri gözlemleyerek gereken aksiyonları almaları gerekmektedir. Ancak kedi ırkları özelliklerinden dolayı bazen bölgesel tüy dökülmelerini anlayabilmek çok kolay olmayabilir. Örneğin, çok uzun tüylü kedilerde tüylerin seyrekleştiği ilk bakışta anlaşılamayabilir.
Fakat artık tüyler önemli ölçüde dökülüp deri yüzeyi göründüğünde gerekli aksiyonları almak için çok geç kalınmış olabiliyor. Peki kedi sahipleri, en yakın arkadaşlarının hastalık belirtilerini başka nasıl teşhis edebilir? Bu gibi durumlarda kedinizin davranış özelliklerini gözlemlemeniz de bir sorun olup olmadığı konusunda fikir yürütmenize yardımcı olabilir. Bu doğrultuda, kedilerde bölgesel tüy dökülmesine aşırı kaşınma, kızarıklık, deride kabarıklık ve lezyon oluşumu görüldüğünde gerekli tedavi ve bakımla ilgili olarak veteriner hekiminizle gözlemlerinizi paylaşmanızı tavsiye ederiz.
Kedilerde Bölgesel Tüy Dökülmesi Neden Olur?
Kedilerde bölgesel tüy dökülmesi, dikkate alınması gereken bir durumdur. Kimi zaman stres kaynaklı görülebilen bölgesel tüy dökülmeleri kedilerde deri hastalıkları ya da başka kronik hastalıkların yaşandığına ve sağlığının bozulduğuna işaret ediyor olabilir. Diğer yandan bu rahatsızlığın temel nedeni parazitler, bakteriyel enfeksiyonlar, mantarlar, bağışıklık sistemi ile ilgili bozukluklar, alerjiler de olabilir. Ayrıca beslenme bozukluğu ve hormon dengesinin değişmesi de tüy dökülmesine yol açan faktörler arasında sayılabilir.
Kedilerde bölgesel tüy dökülmesi nedenlerini biraz daha açmak gerekirse; pire, kene gibi parazitler sonuçları ciddi boyutlara varan rahatsızlıklara neden olabileceğini belirtmekte fayda var. Böyle bir durumda, belirli bir bölgede başlayan tüy dökülmesi zamanla tüm vücuda yayılabilir. Ayrıca tüy dökülmesine kaşıntı, kızarıklık ve deride oluşmaya başlayan enfeksiyonlar da eşlik edebilir.
Mantarların neden olduğu bölgesel tüy dökülmelerinde ise hangi mantar türünün bu rahatsızlığa yol açtığını bilmek, tedavi yöntemi açısından oldukça kritiktir. Bakteriyel enfeksiyonlardan kaynaklanan tüy dökülmesi sorunu, çoğunlukla başka bir travmanın sonucunda görülür. Diğer nedenlere benzer şekilde bakteriyel enfeksiyonlar söz konusu olduğunda da gerekli önlemler alınmadığı takdirde tüy dökülmeleri artış gösterebilir.
Yoğun tüy dökülmelerinin bir diğer nedeni ise kanserli hücrelerdir. Kedi ebeveynlerinin kimi zaman üzerinde fazla durmadığı tüy dökülmelerinin kansere dahi işaret edebileceği öngörülmeli ve olabildiğince hızlı bir şekilde veteriner hekim ile iletişime geçilmelidir. Öte yandan hormonal düzensizlikler de kedilerde bölgesel tüy dökülmesi nedenlerinden biri olarak karşımıza çıkabilir. Bu gibi durumların yaşanmaması adına bölgesel tüy dökülmesi gözlemlediğiniz anda rahatsızlığı asla hafife almamanız gerektiğini tekrar belirtmek isteriz.
Kedilerde Bölgesel Tüy Dökülmesini Önlemenin Yolları
Kedinizin yaşam kalitesinin düşmesini önlemek ve daha uzun yıllar ailenizde kalmasını sağlamak için tüy dökülmesini teşhis etmek kadar bu sorunun yaşanmasını önlemek için çabalamak da önemli. Kedinizin ihtiyaç duyduğu bakımı göstermeniz, bu anlamda atılabilecek en öncelikli adımlardan. Ek olarak, kedinizin yaşına, cinsine ve tercihlerine göre beslemeniz de olumsuz durumların önüne geçmede etkili olacaktır.
Yine de kedilerde bölgesel tüy dökülmesi yaşanıyorsa, en başta bu soruna yol açan rahatsızlığın kaynağı keşfedilmelidir. Bunun için de daha önce sözünü ettiğimiz belirtilere rastladığınızda veteriner hekiminize danışmanız işinizi kolaylaştıracaktır. Veterinerinizin konuyla ilgili kesin teşhisinden sonra gerekli görülen tedavi süreci başlatılabilir. Veteriner hekimler, bu tür rahatsızlıkların sağlıklı bir şekilde teşhis edilebilmesi için klinik muayenenin yanı sıra birtakım tahlil ve testlere başvurabilir.
Çıkan sonuçlar doğrultusunda da tüy dökülmesine yol açan rahatsızlığın giderilmesi için gereken tedavi yöntemi de belirlenecektir. Tedavinin başarıyla sonlandırılmasının ardından kedinizin bölgesel tüy dökülmesi sorunu da ortadan kalkacaktır. Bu noktada hiç şüphesiz ki veteriner hekiminizin deneyimi ve bilgi birikimi son derece kritik bir önem taşıyor. Dolayısıyla sevgili dostunuzun en doğru tedaviyi görebilmesi için donanımından emin olduğunuz veterinerlere danıştığınızdan emin olmalısınız.
Ankara Vetrium Veteriner Kliniği, Ümitköy veteriner hizmetleri ihtiyacınızı profesyonel ve alanında uzman kadrosu ile kedinizin yaşamına sizin kadar değer veriyor. Siz de kedinizin veteriner ihtiyaçları için Ankara Vetrium Kliniği’ni tercih edebilir ve minik dostunuzun sağlığını deneyimli ellere emanet edebilirsiniz.
#kedi #köpek #EvcilHayvan #PetHayvan #HayvanBakım
0 notes
Text
Rottweiler Özellikleri, Karakteri ve Bakımı
Köpek
25-01-19
Rottweiler ırkları, en sevimli köpek cinslerinden biridir. Dış görünüş olarak oldukça güçlü ve iri yapıları vardır. Ancak bu ırklar sahiplerine son derecede sadık ve düşkündür. Aynı zamanda yetiştirilme tarzına bağlı olarak sadık ya da saldırgan olurlar. Eğer Rottweiler sahibiyseniz mutlaka rottweiler özelliklerini bilmeli ve köpeğinizin karakterine göre eğitimlerini vermelisiniz. Yapısı, vücut kasları diğer cinslere göre daha fazla gelişmiş ve çeneleri fazlasıyla sağlamdır. Rottweiler özellikleri arasında en bilinen huyları sakin, iyi huylu ve itaatkar yapıda olmalarıdır. Ailesine ve sahibine düşkün olmasından dolayı en ufak tehlike bile hissetseler bu durum onları hırçın yapabilir. Rottweiler sahibi olmak istiyorsanız sosyalleştirmeli ve profesyonel bir eğitim vermelisiniz.
Rottweiler ırkları, ev ortamına ve bahçe yaşamına rahatlıkla alışırlar. Ancak sahipleri tarafından ilgi görmeyi sevmelerinden dolayı onlara birkaç saat ayırmalı ve ilgi göstermelisiniz. Uzun süre yalnız kaldıkları zaman huysuz davranışlar sergileyebilirler. O yüzden egzersiz ihtiyacı karşılanmalı ve çok fazla yalnız bırakılmamalıdır.
Rottweiler Karakter Özellikleri
Rottweiler, son derecede popüler ırklardan biridir. Ancak bu ırkların doğru bir eğitim verilmesi oldukça önemlidir. Aksi halde saldırgan bir yapıya sahip olabilirler. O yüzden ilk olarak karakter yapısını belirlemelisiniz. Rottweiler karakteri genel olarak sadık, yumuşak, uysal, yumuşak başı ve korkusuzdur. Aynı zamanda bekçilik konusunda usta ırklardır. Korkusuz ve cesur olmalarından dolayı ailesine karşı her zaman koruyucu bir özelliği vardır. Oluşabilecek tehlikelere karşı saldırgan davranışlar sergileyebilir ve huysuz görünebilir. Dış görünüşleri her ne kadar iri ve saldırgan görünse de, aslında çok anlayışlı köpeklerdir. Yine de yetiştirilme tarzına göre karakter özellikleri değişebilir.
Rottweiler Özellikleri ve Aile Yaşamı
Rottweiler ırkları zeki ve her yere uyum sağlayan bir ırktır. Ancak hareketli olmalarından dolayı günlük egzersiz ihtiyaçları mutlaka karşılanmalıdır. Evde çok uzun tek başına kalamazlar. Aile ortamını sevmelerinden dolayı yalnız bırakılmamalıdır. Bu ırklar çocuklarla ve bebeklerle de iyi anlaşır. Yine de küçüklükten sosyalleştirilmeli ve gerekli olan tüm eğitimleri profesyonel olarak belirlemelidir.
Rottweiler Irklarının Bakımı
Bu ırkların bakımı diğer birçok cinse göre kolaydır. Tüyleri kısa olmasından dolayı çok fazla dökülmez. Buda Rottweiler ırklarının en iyi özelliklerinden biridir. Haftada 1-2 kez tüylerini taramanız yeterli olacaktır. Aynı zamanda sık sık yıkamamalısınız. Kirlendiği ve kötü kokmaya başladığı zaman uygun şampuanlar ile köpeğinizi temizleyebilirsiniz. Rottweiler cinsi köpeklerde diğer cinslerde olduğu gibi pati ve tırnak bakımı önemlidir. Köpeğinizin rahat ve sağlıklı dolaşabilmesi için tırnak bakımı yapmanız ya da uzman bir veteriner tarafından yaptırmanız gereklidir. Köpeğinize tırnak bakımı yaptırmak için Vetrium Pet Kuaför Hizmetinden yararlanabilirsiniz. Egzersizleri karşılandığı sürece ev ortamında rahatlıkla bakabilirsiniz. Rottweiler bakımı kolay olmasından dolayı sürekli olarak bakım yapmanıza gerek yoktur.
İlginizi Çekebilir: Köpeğinizin tırnak bakımı için detaylı bilgi alabileceğiniz köpek patisi ve tırnak bakımı yazımızdan detaylı bilgi alabilirsiniz.
Rottweiler Eğitimi
Rottweiler ırkları hakkında bilmeniz gereken hususlardan biri, eğitimleridir. Bu ırklar zaman zaman inatçı olabilmektedir. Ayrıca cesur ve korkusuz olmalarından dolayı kendilerini lider hissederler. Ancak sizi lider olarak görmeli ve patronu olduğunu bilmelidir. Bunun içinde profesyonel bir eğitim verilmelidir. İlk öncelikle itaat kuralları öğretilmeli ve sosyalleştirilmelidir. Eğitim sırasında köpek çok fazla sıkılmamalı ve maksimum 1 saat zaman ayırmalısınız. Köpeğinizin sıkılmaması ve huysuz olmaması adına sakin olmanız çok önemlidir. Eğitim sırasında ses tonunuz kısık, sakin ve sevecen olmalıdır. Böylelikle köpeğiniz isteklerinizi yerine getirecek ve kolay alışmasına yardımcı olacaktır.
Rottweiler Egzersiz İhtiyacı
Rottweiler ırkları eğlenceli ve heyecanlıdır. Günlük egzersiz ihtiyaçları karşılanması gerekir. Aksi taktirde huysuz ve inatçı olabilirler. Bol bol egzersizleri yapılmalı ve geniş alanlar tercih etmelisiniz. Sahipleriyle vakit geçirmeyi sevmelerinden dolayı köpeğinizle oyun oynayabilir ve onunla yürüyüş yapabilirsiniz. Bu durum onları mutlu eder. Yeterli egzersiz ihtiyaçlarını karşıladığınız sürece ev yaşamına da kolayca alışacak ve ayak uyduracaktır.
#kedi #köpek #EvcilHayvan #PetHayvan #HayvanBakım
0 notes
Text
Kedi Irkları, Kedi Türleri ve Özellikleri
Kedi
25-12-18
Kedi severlerin ve evine kendine arkadaş bir kedi alacak olanların en çok merak ettiği ve araştırdğı konulardan biri, kedi ırkları, kedi türleri ve onların özellikleri oluyor. Bakımı kendilerine uyabilecek, birlikte iyi anlaşabilecekleri minik bir dost…
Bu nedenle, kedi ırklarını özellikleri, bakım ihtiyaçları ve karakteristik özellikleri ile ele aldık ve sizinle paylaştık. Şimdi gelelim kedi türlerini incelemeye…
Evinizde Size Arkadaş Olacak Kedi Irkları ve Özellikleri
Honey Bear Kedi Irkı
Genellikle gümüş rengi ve koyu griden siyaha doğrukayan renklere sahip olurlar. Keskin ve dikkat çekici göz yapıları vardır ve gözleri ile sevenlerini çok başarılı bir şekilde etkileyebilirler. Bakım gerektiren, tüylü yapıya sahip bir kedi cinsidir.
Bu şirin ve güzel kedi cinsi; sakin, evcil, fazla hırçın olmayan bir yapıya sahiptir. Çocuklu ailelerin kolayca besleyebileceği, çocuklarla anlaşabilen kedilerdir. Kucakta sevilmekten hoşlanır, neşeli ve sahibine alıştıktan sonra ayrılamayan bir karaktere sahiptir.
İri boyutta ve tüylü olan Honey Bear kedi türleri, oyun severler ve diğer hayvanlarla da iyi anlaşabilirler. Hareket etme ihtiyaçları ve bakım ihtiyaçları yüksektir. Bakımlarına dikkat edilmesi gerekir.
Honey Bear, kediler arasında insanlara uyum sağlayacak mükemmel bir kedi türüdür. aile bireyleri ile uyum içinde yaşabilir, tüm aile fertlerini kabullenirler ve alıştıktan sonra onlardan asla ayrılmak istemezler. Sevgi ve ilginizi gösterdiğiniz zaman size harika bir arkadaş olurlar.Çocukları ve onlarla vakit geçirmeyi severler ve kendilerini sevdirmeyi de becerirler.
Hareketli, sevecen ve bir o kadar da meraklıdırlar. Honey Bear kedi türlerinin en komik özellikleri uyurken düşmeleridir. Bu nedenle, kedinizin uyuyacağı yeri iyi seçip, düşemeyeceği bir yer seçmelisiniz.
İri yapılı ve geniş bir vücuda sahiptir. Bu nedenle, büyük kediler arasında yer alırlar. Baş kısmı iri ve büyük bacakları ise vücuduna göre kısadır. İri ve etkileyici gözlere sahip olan Honey Bear kedi ırkı, turuncu, yeşil, bakır, altın tonları gibi renklerde gözlere sahiptir. Gelişimi ve büyümesi uzun süren bir ırktır. Erişkin konuma yaklaşık 2 senede gelirler.
Honey Bear ırkının bakımını yapmak için her gün bakım yapılmalı ve tüyleri taranmalıdır. Mümkünse dişli olan bir tarakla fırçalanmalıdır. Ayrıca, ayda bir kez de tırnak bakımı yaptırılmalıdır.
Abyssinian Kedi Irkları
Kızıl ve kırmızımsı kahverengi renklerde olan Abyssinian kedi ırkı, en bilindik kedi ırkları arasındadır. Kısa tüylü ve orta boyutlarda olan bu kediler, biraz inatçı olsa da sahibine karşı oldukça kibardırlar. Neşeli ve canlı bir yapıları vardır. Avcı ruhludurlar.
Karakteristik özelliklerine gelirsek, genel olarak inatçı yapıda olan bu kediler, diğer hayvanlarla çok iyi anlaşabilirlerken çocuklarla anlaşabilme özellikleri biraz düşüktür. Oldukça oyuncu yapıya sahiptirler ve gün içinde fazla hareket etme isteği duyarlar.
Vücut yapıları Antik Mısır kedilerine benzer ve tip olarak da karakteristik yüz hatlarına sahiptirler. Gözleri diğer kedi ırklarına göre daha iri, ve açık renklidir. Sarıya dönük bal rengi ve su yeşili gözleri bu ırka ait göz renkleri olarak bilinir. Göz yapıları ayrıktır ve bacak yapıları avlanmaya elverişlidir.
Abyssinian karakter özellikleri olarak; iletişim kuvvetleri ve algıları oldukça yüksektir. Sahiplerine karşı oldukça sevgi dolu hayvanlardır. Avcı ruhu nedeniyle inatçı ve sert olarak bilinse de, sevilmeye ve ilgiye düşkün olan evde beslenebilecek bir kedidir.
Abyssinian ırkının bakımları oldukça kolaydır. Kısa tüylü oldukları için sürekli taranma ve fırçalanma istemezler. Tüy bakımlarını çok sık yapmaya gerek olmadan, haftada birkaç kez fırçalamak yeterli olur. Tüyleri kolayca dökülmediği için sağlık bakımından bir sorun oluşturmaz. Yavru halindeyken oldukça tatlı görünen bu ırk, herkes tarafından çok sevilmektedir.
Kısa tüylü olması sebebiyle tüy bakımı çok sık yapılmaz. Tüylerde kolaylıkla dökülme ve kopma olmadığından sağlık açısından hiçbir tehdit içermez. Yavru halinde oldukça dikkat çektiğinden en çok tercih edilen kedi türleri arasında yer almaktadır. Renkleri sarıdan griye farklı geçişlerle değişik tonlarda türleri olan bu kediler oldukça hareketli ve oyuncu karaktere sahiptir.
British Shorthair Kedi Irkı
Adından da anlaşılacağı üzere Büyük Britanya kökenli olan bu kedi türü, kedi ırkları arasında en popüler olanıdır. Melez olanları hariç, her renkte ve şekilde olabilirler. Çikolata rengi, lavanta rengi, gri gibi farklı renkleri olabilmektedir. Sabırlı, sessiz ve oldukça şirin olan bu kedi cinsi herkesin sempatisini kazanmıştır. Çocuklarla ve hayvanlarla anlaşabilen bu kedi türü, sahibine karşı sadık bir dosttur. gün içinde çok hareket ihtiyacı hissetmeyen ama oyun seven bir yapısı vardır.
Tam anlamıyla bir ev kedisi olan British Shorthair, iri ve büyük vüducuyla dikkat çeker. Tombul ve şirin bir kafa yapısı vardır. İri ve yuvarlak, bakır, altın sarısı renklerinde çok güzel gözleri vardır. Peluşa benzeyen kuyruğu ile herkesi kendine hayran bırakır.
Karakter özellikleri olarak; sabırlı, uyumlu ve dayanıklıdır. Özellikleri ve karakteri bakımından evde beslemeye çok uygun bir kedi ırkıdır. Çocuklara karşı oldukça sakin ve sabırlıdır. Evde uzun saatler kendi kendine yalnız kalabilir, ev içinde çok hareketli değildir ve uyumayı severler.
Sık, gri ve mavimsi renkte, yumuşacık tüylere sahip bu kedi ırkının bakımı oldukça kolaydır. Tüylerinin kısa olması nedeniyle fazla bakım gerektirmez ve haftada birkaç kez taranması yeterlidir. Ayrıca, tüyleri kısa olduğundan fazla karışma ve düğümlenme de olmaz. Genel olarak tombul olan bu kediler, obeziteye eğilimlidir. Bu yüzden beslenmesine dikkat edilmelidir. Özellikle kısırlaştırma işleminden sonra beslenmesine özen gösterilmelidir ve takip edilmelidir. British Shorthair özellikleri için daha fazla bilgi almak isterseniz linkteki ilgili yazımızı mutlaka okuyun! 🙂
Evinizde size arkadaşlık edebilecek, sevecen, sevimli ve tatlı kedi ırklarını yazımızda anlattık. Sizin de eklemek istediğiniz ve açıklamamızı istediğiniz kedi ırkları varsa, bizimle paylaşın. 😊
#kedi #köpek #EvcilHayvan #PetHayvan #HayvanBakım
0 notes
Text
Gri Güzel: Russian Blue Kedilerin Özellikleri ve Bakımı
Kedi
16-09-19
Russian Blue kedi ırkı, Türkçe’ye Mavi Rus kedisi olarak da çevrilebilir. Ancak ülkemizde de yaygın olarak Russian Blue ismiyle bilinen bu kediler, mavimsi gri bir kürke ve parlak yeşil gözlere sahip oldukları için ilk bakışta diğer kedi türleri arasından kolaylıkla sıyrılabilirler. Orta boyda ve kısa tüylü bir kedi türü olan Russian Blue’nun anavatanının Kuzey Rusya olduğu düşünülmektedir. Bu kedilerin kökenleri net bir şekilde bilinmemekle birlikte tarihte Rus çarlarının en sevdikleri evcil hayvanlarının Russian Blue cinsi kediler olduğu söylentileri de bu kedilerin Rusya’dan dünyaya yayıldığına işaret etmektedir.
Kısa tüylü bir kürk yapısına sahip olmalarına karşın Russian Blue kedilerin tüylerinin oldukça kalın ve yoğun olduğunu gözlemleyebilmek mümkün. Üstelik diğer kedi türleri ile kıyaslandığında çok az miktarda tüy döktüklerine de şahit olabilirsiniz. Ancak Russian Blue kedi ırkını çekici kılan özellikler elbette bunlarla sınırlı değil! Bu kedilerin tüylerinin hipoalerjenik olduğunu, yani alerjik reaksiyona yol açma risklerinin oldukça düşük olduğunu söylesek, ne dersiniz? Dilerseniz gelin, bu uysal olduğu kadar da eğlenceli kedilerin belirgin özelliklerini biraz daha detaylı inceleyelim.
Russian Blue Özellikleri Nelerdir?
Narin yapıları ile dikkat çeken Russian Blue kediler; düz bir buruna, gümüşi parlak tüylere, uzun kulaklara, ince kemikli ve üçgen şeklinde bir yüze sahiptirler. Orta boylu bir kedi cinsi olmasına rağmen Russian Blue’ların çok güçlü ve kaslı bir yapıya sahip olduklarını belirtmek kesinlikle yanlış olmayacaktır. Hatta uzun bacakları ve sağlam refleksleri, gayet hızlı bir şekilde koşmalarını mümkün kılmaktadır. Yemyeşil gözleri ile sevginize muhtaç olduklarını net bir şekilde gösterebilen bu kedileri ilginç kılan bir diğer özellik ise doğduklarında göz renklerinin yeşil değil, aslında sarı renkli olmasıdır.
Russian Blue kedi kişilik özelliklerine baktığımızda da sadakat duygularının gelişmiş olduğuna ve kalplerini tüm aile bireylerine açmaktan çekinmediklerine şahit olabiliriz. Diğer yandan pek çok kedi cinsinde olduğu gibi Russian Blue kedilerin de sosyal birer varlık olduklarını söyleyebiliriz. Yine de kendi başlarına kaldıklarında da yalnızlığın tadını çıkarmaktan hoşlandıklarını görebilmeniz mümkün. Buna ek olarak, kalabalıklardan çok memnun kalmayan Russian Blue kedileri evde olduğunuz saatlerde sizinle zaman geçirmekten daha mutlu edecek başka bir şeyin olmadığını da belirtmeden geçmeyelim.
Russian Blue ile Yaşam
Eğer evinizde bir Russian Blue kedi ile yaşamayı planlıyorsanız, öncelikle ihtiyaçları ve beklentilerinin sizin yaşam biçiminizle uyuşup uyuşmadığına önem vermenizde fayda var. Bu anlamda onların utangaç, sakin ve sadık yapıda olduklarını fakat sevgi dolu bir ortamda gayet hareketli, enerjik ve oyuncu bir çocuğa dönüşebileceklerini göz önünde bulundurmanızı öneririz. Peki Russian Blue cinsi kedilerin diğer gereksinimleri nelerdir?
Beslenme
Tüm canlılar gibi Russian Blue ırka ait kedilerin de yaşlarına, hareketliliklerine ve sağlık gereksinimlerine göre beslenme alışkanlıkları farklılık göstermektedir. Bu doğrultuda en doğru beslenme türü için veterinerinize danışmanızı tavsiye ederiz. Diğer yandan yemek yemeyi çok seven bir kedi türü olduğu için Russian Blue kedinizi beslerken yalnızca belirli ölçülerde ve belirli saatlerde gıda ihtiyaçlarını gidermeniz, aşırı beslenmeden kaynaklı sorunlar yaşamasının önüne geçecektir.
Tüy Bakımı
Kısa tüylü diğer kedi ırklarında olduğu gibi Russian Blue kedilerin de tüylerini çok sık aralıklarla fırçalamaya gerek yoktur. Ancak haftada bir defa yumuşak bir fırçayla tüylerini taradığınızda bunun karşılığında mest olup keyiflendiklerini gözlemleyebilmeniz mümkün.
Kedilerin tüy bakımı ile ilgili diğer merak ettiklerinizi öğrenmek için Kedi Tüy Bakımı Nasıl Yapılır? başlıklı içeriğimize göz atabilirsiniz.
Egzersiz İhtiyacı
Son derece enerjik ve oyuncu kişiliğe sahip olan Russian Blue kedi cinsi, güçlü bir avcı içgüdüsüne sahiptir. Dolayısıyla enerjilerini boşaltmak ve eğlenceli zaman geçirmesini sağlamak için kedinize dayanıklı oyuncaklar almanız işinizi kolaylaştırabilir. Aksi halde kedinizin oyuncaklarını parçalara ayırdığını ve sindirim sistemi için zararlı maddeler içeren bu oyuncakları yemeye çalıştığını görebilirsiniz. Bu gibi olumsuzlukların yaşanmaması adına kedinize zarar vermeyecek oyuncaklar almaya özen gösterebilir ve oynamadığı zamanlarda oyuncakları bulamayacağı yerlerde saklayabilirsiniz.
Evde kolayca hazırlayabileceğiniz kedi oyuncakları için Evde Kedi Oyuncağı Yapımı ile Kedinizi Daha Mutlu Edin! başlıklı içeriğimizi incelemenizi öneririz.
Tüm bunlara ek olarak, kedinizin sağlıklı yapısını korumak adına yıllık muayenelerini geciktirmeden yaptırdığınızdan, gerekli aşıları ve parazit kontrollerini aksatmadığınızdan mutlaka emin olmalısınız. Bu anlamda Russian Blue gibi hassas kedi ırklarının ihtiyaçlarına hakim, alanında uzman veteriner hekimlerden destek almanız hem sizin hem de can dostunuzun hayatını kolaylaştıracaktır.
Ümitköy veteriner ihtiyaçlarınız için Ankara Vetrium Kliniği’nin deneyimli ekibine güvenebilirsiniz.
#kedi #köpek #EvcilHayvan #PetHayvan #HayvanBakım
0 notes
Text
Köpeklerde Distemper (Gençlik Hastalığı) Belirtileri ve Tedavisi
Köpek
29-11-19
{ "@context": "https://schema.org", "@type": "VideoObject", "name": "Köpek Gençlik Hastalığı Distemper Nedir?", "description": "Uzman Veteriner Hekim Serkan Güngör cevaplıyor: #köpek #gençlik hastalığı nedir? Belirtileri ve tedavi çözümleri nelerdir?", "thumbnailUrl": "https://ankaravetrium.com/ankara-vetrium-video-markup-thumb-2.jpg", "uploadDate": "2019-11-11", "duration": "PT0M59S", "publisher": { "@type": "Organization", "name": "Ankara Vetrium", "logo": { "@type": "ImageObject", "url": "https://ankaravetrium.comhttps://ankaravetrium.com/user/themes/quark/images/logo/vetrium-logo.png", "width": 80, "height": 60 } }, "contentUrl": "https://www.youtube.com/watch?v=UTiKuAp3KkE", "embedUrl": "https://ankaravetrium.com/blog/kedi-ve-kopek-ayni-evde-yasar-mi" }
youtube
Vetrium Veteriner Kliniği uzman veteriner hekimlerinden Serkan Güngör’ün yukarıdaki videoda köpek sahiplerinin zihinlerini en çok meşgul eden konulardan biri olan köpeklerde gençlik hastalığı nedir sorusuna verdiği yanıtta belirttiği gibi distemper hastalığı ya da diğer adıyla köpek gençlik hastalığı bulaşıcı köpek hastalığıdır. Ancak bu hastalığın sadece köpek, kurt, tilki gibi hayvanlarda görülebileceğini de hemen belirtelim.
Sinir, solunum ve sindirim sistemlerini etkileyen CDV (Canine Distemper Virus) adlı bir virüs nedeniyle oluşan bu hastalığın belirtilerini yüksek ateş, burun akıntısı, sindirim sorunları, akciğer iltihabı ile özetleyebilmek mümkün. Hastalığın tedavisi zamanında yapılmadığı takdirde ölümle sonuçlanabileceğini uyarısını da eklemiş olalım. Distemper virüs��, morbillivirüs ailesine aittir. Dolayısıyla distemper virüsünün kızamık virüsü ile oldukça benzer özellikler taşıdığı iddia edilebilir. Köpeklerde görülen bu hastalığın önlenmesinde etkili olan aşılar, hastalıktan dolayı ölüm oranlarını büyük ölçüde düşürmektedir.
Distemper hastalığı yaygın olarak 3-6 aylık yavru köpeklerde gözlemlenmektedir ve yavruların distemper hastalığından ölme riski, bağışıklık sisteminin bünyeyi henüz yeteri kadar savunamamasından dolayı yetişkin köpeklere göre daha yüksektir. Öte yandan aşıları tam olmayan yetişkin köpeklerin de distemper hastalığına yakalanma olasılığı bulunmaktadır. Bu nedenle bir köpek sahiplendikten sonra en kısa sürede aşılarını yaptırmanın hayati bir öneme sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Distemper Hastalığı Nasıl Bulaşır?
CDV virüsü, hastalıklı köpeğin idrarı ve dışkısı yoluyla diğer köpek türlerine bulaşabilir. Ancak hastalık solunum yoluyla da bulaşabilmektedir. Yani CDV partiküllerinin bulunduğu havayı soluyan köpeklerin bu hastalığa yakalanma olasılığı ne yazık ki çok yüksektir. Diğer yandan hastalığı atlatma sürecindeki köpekler de bu hastalığı diğer köpeklere bulaştırabilirler.
Diğer yandan tamamen tedavi olan, virüsü bünyesinden atan köpeğin gençlik hastalığını diğer köpeklere bulaştırma riski ortadan kalkar. Pek çok dezenfektan, bu virüsün yayılmasını önlemek için kullanılmaktadır. Dolayısıyla hasta köpeğin gezdiği ve uyuduğu yerleri düzenli olarak temizlemek, hastalığın yayılmasını önlemek için etkili bir yol olacaktır. Hangi Köpekler, Köpeklerde Gençlik Hastalığı Karşısında Risk Altında?
Köpeklerde gençlik hastalığı, nadir görülen bir rahatsızlık olduğu için tüm köpekler bu hastalığa karşı risk altında değildir.
İşinde uzman bir veteriner hekiminiz varsa, Hasta köpeklerle köpeğinizi temasa sokmuyorsanız, Yavru bir köpeğiniz varsa ve aşılarını yaptırdıysanız, Köpeğiniz günlük ortamında rakun, tilki, kürt, çakal, kokarca, dağ gelinciği ve vizon gibi vahşi hayvanlarla temas etmiyorsa hastalık oldukça düşüktür.
Distemper Hastalığı Belirtileri Nelerdir?
Distemper hastalığı veya yaygın olarak bilinen adıyla gençlik hastalığı belirtilerine içeriğimizin giriş kısmında ufak bir giriş yapmıştık. Ancak bu konuyu biraz daha derinleştirmekte fayda var. Distemper hastalığının ilk belirtisi yüksek ateş şeklindedir. Daha sonra burun akıntısı, iştah kaybı ve hafif göz akıntısı söz konusu olur. Virüsün türü ve köpeğin genel sağlık durumuna bağlı olarak ishal, yüksek ateş, kusma, akyuvar (beyaz kan hücresi) sayısında azalma, patilerde sertleşme gibi semptomlar da gözlemlenebilir.
İkinci bir enfeksiyon ise bu semptomları daha belirgin kılar. Köpeğin beyin ve omuriliğinde yanma meydana gelir. Hastalığın fizyolojik semptomlarına kas koordinasyon bozukluğu, motor veya mental becerilerin kötüleşmesi, acı eşiğinin düşmesi, sürekli kas seğirmesi gibi nörolojik sorunlar da eklendiğinde distemper ölümle sonuçlanabilir. Bunlara ek olarak köpeğin sürekli sakız çiğner gibi bir hareket içinde olması da köpeğin felç geçirdiğine dair bir işaret olabilir.
Köpeğinizin göz sağlığı ilgili bilgi sahibi olmak için Köpeklerde Göz Hastalıkları, Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri başlıklı içeriğimizi okuyabilirsiniz.
Distemper Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir?
Distemper hastalığını teşhis etmek ne yazık ki çok kolay değildir. Distemper için yapılan testlerde başka hastalıkların semptomları da görülebilmektedir. Ancak gençlik hastalığını doğruluk oranıyla teşhis edebilmek için beyin omuriliği sıvısı incelenebilir. Veteriner hekimler distemper hastalığının varlığını anlamak için genelde semptomlara bakar, rutin testler uygular ve köpeğin sağlık durumu ile aşı geçmişini inceler. Ayrıca biyokimyasal testler, dışkı ve idrar testleri de köpeğin distemper hastalığına sahip olup olmadığını gösterebilir.
Öte yandan maalesef henüz distemper hastalığını direkt olarak tedavi eden bir ilaç ya da aşı bulunmamaktadır. En iyi tedavi yöntemi, görülen semptomları ortadan kaldırmak için gerekli müdahaleleri yapmak ve beyaz kan hücrelerinde oluşması muhtemel yeni enfeksiyonları önlemektir. Tüm bu bilgiler doğrultusunda gençlik hastalığı için en etkili tedavinin aslında hastalığın oluşumunu önlemeyi mümkün kılan aşıların geciktirilmeden tamamlanması olduğunu söyleyebiliriz.
Köpek Gençlik Hastalığı Aşısı
Köpeğinizi distemper hastalığına karşı korumak için en yakın veteriner hekime gidip aşı yaptırmanız yeterli olacaktır. Distemper aşısı genelde parvovirüs, parainfluenza, adenovirüs, coronavirüs gibi aşılarla birlikte yapılır. Yavru köpeklerin 6-8 haftadan sonra başlamak kaydıyla 4 aylık olana kadar her 4 haftada bir aşı olması gerektiği detayını da belirtmeden geçmeyelim.
Yavru köpek bakımı hakkında daha ayrıntılı bilgi sahibi olmak için Yavru Köpek Ne Yer? başlıklı içeriğimize göz atabilirsiniz.
Sonraki aşı bir yıl sonra, devam eden süreçte de her 2 yılda bir aşı yapılmalıdır. Bu noktada veteriner hekimlerin aşı kararı vermek için kan testine daha çok yöneldiğini görmekteyiz. Dolayısıyla aşı yapmadan önce veterinerinizin köpeğin mevcut durumunu ve kan değerlerini görmesi köpeğinizin sağlığı açısından faydalı olacaktır. Çünkü gençlik hastalığına yakalanan bir köpeğin aynı anda başka rahatsızlıkları da söz konusu olabilir.
Hem klasik hem de rekombinant formatta olmak üzere iki çeşit aşıdan söz edilebilir. Klasik aşıda hastalık semptomlarına neden olmayan distemper virüsü hedef alınır. Rekombinant aşıda ise görünüşte zararlı olmayan ancak distemper hastalığı taşıyan virüsü ortadan kaldırmak hedeflenir.
Aşı ve tedavinin başarısında köpeğin genel bağışıklık gücü de büyük rol oynamaktadır. Ayrıca distemper hastalığını atlatan köpeklerin 2-3 ay daha vücutlarında virüsü taşıyabileceklerini söylememiz gerekiyor. Bu nedenle evinizde birden fazla köpek varsa, gençlik hastalığına yakalanan köpeğinizi hastalığı atlattıktan sonra 3 ay daha diğer köpeklerinizle aynı ortama dahil etmemenizi tavsiye ederiz.
Tüm bunların yanı sıra köpeğinizin aşıları, gençlik hastalığı tedavileri ve genel kontrolleri için her zaman alanında uzman ve deneyimli bir veteriner hekim ile görüşmeniz, köpeğinizin hayat kalitesi açısından kritik bir öneme sahiptir. Buradan yola çıkıldığında köpeğinizin ve elbette sizin mutluluğunuz için tercih edeceğiniz veteriner hekimler konusunda özenli hareket etmeniz gerektiği sonucuna rahatlıkla ulaşabiliriz.
Ümitköy veteriner ihtiyaçlarınız için Vetrium Veteriner Kliniği’nin uzman ekibi köpeğinizle ilgili tüm kontrol, ön müdahale, teşhis, tedavi aşamalarında en büyük destekçiniz olmaya hazır.
#kedi #köpek #EvcilHayvan #PetHayvan #HayvanBakım
0 notes