#atriplex
Explore tagged Tumblr posts
jillraggett · 3 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Plant of the Day
Sunday 25 August 2024
The salt-tolerance of the native annual plant Atriplex patula (spear saltbush, common orache, spear orach, spreading orach) means it can grow grow in coastal areas and the verges of salt-treated roads, where the soil has increased salinity. This species is a wildflower in the U.K. but can be invasive in some other parts of the world.
Jill Raggett
115 notes · View notes
botaniqueer · 1 year ago
Text
Tumblr media
Red orach (Atriplex hortensis)
10 notes · View notes
tibbivearomatikbitkiler · 8 months ago
Text
Atriplex spp. Çalı Bitkilerinin Büyükbaş-Küçükbaş Hayvancılıkta Hayvan Yemi Olarak Değerlendirilmesi
Atriplex spp. Çalı Bitkilerinin Büyükbaş-Küçükbaş Hayvancılıkta Hayvan Yemi Olarak Değerlendirilmesi
#Atriplex, #AtriplexBakımı, #AtriplexBesinDeğeri, #AtriplexBitkisi, #AtriplexBitkisininÖzellikleri, #AtriplexÇalıBitkileri, #AtriplexÇalıBitkileriTarımı, #AtriplexÇalıBitkisi, #AtriplexÇayırTarımı, #AtriplexÇeşitleri, #AtriplexCinsininÖzellikleri, #AtriplexDoğalYemBitkileri, #AtriplexEkimi, #AtriplexEkolojikFaydaları, #AtriplexFide, #AtriplexHalimus, #AtriplexHayvanBesleme, #AtriplexHayvanBeslemeYöntemleri, #AtriplexHayvanBeslenmesi, #AtriplexHayvanYemi, #AtriplexHayvanYemiÇeşitleri, #AtriplexIklimIsteği, #AtriplexKabaYem, #AtriplexKullanımAlanları, #AtriplexKullanımı, #AtriplexMeraTarımı, #AtriplexNummularia, #AtriplexOtlatma, #AtriplexOtlatmaYöntemleri, #AtriplexÖzellikleri, #AtriplexSpp, #AtriplexSulama, #AtriplexTarımTeknikleri, #AtriplexTarımı, #AtriplexTohumlama, #AtriplexToprakAdaptasyonu, #AtriplexToprakIsteği, #AtriplexToprakStabilizasyonu, #AtriplexTürleri, #AtriplexTuzluBitki, #AtriplexTuzluÇalı, #AtriplexÜretimi, #AtriplexVerimlilik, #AtriplexYemBitkileri, #AtriplexYemBitkisi, #AtriplexYemBitkisiÇeşitleri, #AtriplexYetiştiriciliği, #AtriplexYetiştirmeKoşulları, #Çalı, #HayvanBesleme, #KabaYem https://is.gd/18Nhmb https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/makaleler/atriplex-spp-cali-bitkilerinin-buyukbas-kucukbas-hayvancilikta-hayvan-yemi-olarak-degerlendirilmesi/
Atriplex çalı bitkileri chenopodiaceae familyasından olup, tek yıllık, iki yıllık veya çok yıllık otsu-çalımsı, dik veya yarı dik büyüme şekline sahip kuraklığa ve tuzluluğa dayanıklı bitkilerdir. Gen merkezi Avustralya kıtasıdır. Atriplexlerin 400’den fazla türü tanımlanmıştır. Dünyanın hemen hemen her yerinde Atriplex türlerine rastlanmaktadır. Hayvancılıkta özellikle A. Nummularia, A. Canescens ve A. halimus en yaygın olarak kullanılan türlerdir.
Bu türlerden A. Nummularia, ve A. halimus Akdeniz ülkelerinde kaba yem amacıyla kullanılmaktadırlar. A. Canescens ise daha çok soğuk iklimlere adapte olmaktadır. Atriplex türleri halofit bitkiler grubuna girmektedir. Tuzlu topraklarda yaşamaya uyum sağlamış cins 200-500 mm aralığındaki NaCI konsantrasyonlarında yaşamlarını sürdürebilmektedir. Atriplexlerin bazı yerlerde kültürleri yapılmakta yaygın olarak meralarda otlatma amacıyla ve tuzlu toprakların plantasyonu için kullanılmaktadır. Atriplex türleri mineral içerikleri bakımından oldukça zengin, yüksek miktarda ham protein (%15.3-21.3) ve kül (%23.11-28.03) içeriğine sahiptirler.
Bitkinin yem olarak tüketilen kısımları (taze sürgünler, yaprak ve saplar) Ca, P, Na, Mg, Cu, ve Fe açısından oldukça zengindir. Atriplexle beslenen hayvanların etlerinde güçlü bir antioksidan olan ve etlerin raf ömrünü uzatıp görünüşlerine parlaklık veren E vitamini oranı iki katına çıkmaktadır. Türkiye’nin kurak ve yarı kurak alanlarda hayvancılıktaki mevcut yem açığının giderilmesinde tüm yıl yeşilliğini kaybetmeyen Atriplex’ler kullanılabilir. Bu çalışma Atriplex çalılarının büyükbaş-küçükbaş beslemede kullanım olanaklarının araştırıldığı çalışmaların değerlendirmesini kapsamaktadır.
Giriş
Ülkemizde kaliteli kaba yem, çayır-mera tarımı ve yem bitkileri tarımı olmak üzere iki önemli kaynaktan üretilmektedir. Bu kaynaklardan doğal çayır ve meralarımız, uzun yıllardır devam eden erken ve aşırı otlatma, geç otlatma ve bakım işlerinin yapılamaması nedeni ile önemli ölçüde tahrip olmuşlar ve verim güçlerini kaybetmişlerdir. Ülkemizde mevcut hayvan varlığımızın kaba yem ihtiyacını karşılamak için alternatif yem bitkilerine ihtiyaç duyulmaktadır.
Atriplex çalı bitkileri, tarımının kolay yapılması, çayır ve meraların üzerindeki aşırı otlatma baskısını hafifletmesi, meraların toprak yapısının bozulmasını durduracak nitelikte olması, maliyetinin düşük olması, dünya genelinde sorunlu alanlarda (tuzlu, kurak, eğimli, ağır metal toksititesi olan vb.) kullanılıyor olması gibi avantajları nedeniyle alternatif bir yem bitkisidir.
Bu derleme Atriplex cinsinin büyükbaş-küçükbaş hayvan beslemede kullanım olanaklarının araştırıldığı çalışmaların değerlendirilmesini kapsamaktadır.
Atriplex bitkisinin özellikleri: Chenopodiaceae familyasından olan Atriplex’lerin 400’den fazla türü deniz suyunda dahi yaşayabilmektedir (Osman 1996). Atriplex türleri 2 m yüksekliğe ve 2.4 m genişliğe ulaşabilen dik veya yarı dik büyüme formuna sahiptir. Yapraklar oval çoğunlukla yuvarlak gri renkte 2 cm veya üzeri uzunlukta tüm veya loblu karşılıklı veya almaşık dizilmiş üçgenden ok ucu şekilliye kadar değişen biçimlerde, kenarları dişli veya düzdür. Çiçekleri küçük ve yeşil renkte olup, tepe çiçek durumunda salkım formundadır. Meyve her iki taraftan basık üçgen prizma şeklinde 1-2 cm boyundadır. (Abou El Nasr ve ark., 1996).
Bitkide küçük ve gösterişsiz hem erkek hem de dişi çiçekler bulunmakta, generatif ve vejetatif olmak üzere 2 yolla çoğaltılabilmektedir (Anonim 1999).  Malan ve Rethman (1997) A. ummularia’nın ilkbaharda sürgün çelikleriyle çoğaltılabileceğini, sürgün çelikleri alırken taze sürgünlerin kök gelişiminin yaşlı sürgünlere kıyasla daha iyi olduğunu ve çoğalma işleminin yaz mevsiminde yapılmasının patojenlerden dolayı başarısız olduğunu bildirmektedir.
Hayvan beslemede yaygın olarak kullanılan atriplex türleri
Atriplex canescens (Dört kanatlı tuz çalısı): Çok yıllık polimorfik bir tür olup, iklime bağlı olarak herdem yeşil (sıcak iklimlerde) veya yaprak döken (soğuk iklimlerde) bir özellik sergiler. Boyu 30-250 cm kadar gelebilir. Yaprakları yıl boyunca çiftlik hayvanları ve yabani hayvanlar için yarayışlı ve besleyici bir yemdir. Diğer tuzculardan farklı olarak soğuk bölgelere uyum sağlayabilir. Kışa ve kurağa dayanıklıdır. Su baskılarına dayanamaz drenajı iyi olan arazileri sever. Geniş bir toprak adaptasyonuna sahiptir. Dört kanatlı tuz çalısı ilkbaharın sonundan kış aylarına kadar otlatılmak suretiyle kullanılabilir. Fakat sadece kış aylarında otlatılırsa maksimum performans verir ve değeri daha yüksek olur. Bu aylarda yüksek karoten ve protein oranına (%18) sahiptir.
Protein, yağ ve karbonhidrat seviyesi yoncayla kıyaslanabilecek durumdadır. Otlatmaya dayanıklıdır. Rotasyon dahilinde otlatıldığı zaman bitkilerin 8 yıl boyunca zarar görmediğini  belirlemişlerdir. (Cibils ve ark. 1998)
Atriplex nummularia (Yaşlı adam tuzçalısı): Tuzlu alanlarda vejetatif örtü oluşturabilecek uygun yem bitkisi türlerinden birisidir. Çalı formunda 2 m kadar boylanabilir. Yapraklarında bulunan yüksek oranda protein nedeniyle kış aylarında koyunlar için iyi bir yemdir. Ham protein oranı %18.2, ham kül oranı %22.7 sindirim oranı ise %70’in üzerindedir (Aganga ve ark., 2003).
Atriplex halimus (Akdeniz tuzlu çalı): Derin kök sistemi sayesinde toprak stabilizasyonu, kurak bölgelerde toprak erozyonu azalır. A. halimus protein bakımından zengin olması geviş getiren hayvanlarda, özellikle koyun ve keçiler için önemli bir kaba yem türüdür. Bu çok yönlü bir bitki türlerinin potansiyel yeni kullanım alanları iz elementler ile kirlenmiş toprakların Fitoremediasyon ve yenilenebilir bir enerji kaynağı olarak kullanılabileceği belirtilmiştir(Walker ve ark. 2014).
Yapılan çalışmalar
Tunus, G. Afrika ve İspanya’dan toplanan 6 tür ile yapılan kompozisyon çalışmasında Tablo:1’deki sonuçlar ele alınmıştır (Colomer ve ark., 1990). Tablo 1’de olduğu gibi protein oranı yoncaya yakın , lif ve selüloz oranı düşük ve mineralleri yüksektir. Ayrıca enerji  yönünden zayıf bir yem üretir. Türler arasındaki protein oranı %5.6-24.2 arasında değişmiştir.
Tablo 1: Atriplex ve yonca kuru otununkimyasal kompozisyonu (%)
Tablo 2: A. nummalaria’da Ham kül, Ham protein, ADF, NDF, Lignin ve Ham yağ oranları (g/kg).
Tablo 2’de 4 farklı biçim sonucu elde edilen A. nummalaria yaprak ve saplarının kül, ham protein, asit deterjan fiber, nötral deterjan fiber, lignin, ve ham yağ oranları verilmiştir. Atriplex türleri yüksek miktarda ham protein ve kül içeriğine sahiptir. Atriplex nummalaria’nın protein oranı yüz gramlık taze yaprakta 4.70 gr iken kurutulmuş materyalde bu miktar 18.70 gr olmaktadır (De Mucciarelli ve ark., 1985). A. nummalaria’da protein içeriği %18.2, kül içeriği %22.7 A. halimus’da ise %28.3 olmaktadır (El Aich, 1987; Abu-Zanat ve ark., 2003).
Bitkinin yem olarak tüketilen kısımları Ca, P, Na, Mg, Cu ve Fe açısından zengindir (Abu-Zanat 2003). Tablo 3’de A. nummalaria’nın 4 farklı biçimden elde edilen materyalin sodyum (Na), kalsiyum (Ca), potasyum (K), magnezyum (Mg), fosfor (P), ve azotun (N) potasyuma oranı verilmektedir.
Tablo 3: A.nummalaria’da sodyum (Na), kalsiyum (Ca), potasyum (K), magnezyum (Mg), fosfor (P), ve Azotun (N) potasyuma oranı.
Atriplexlerle beslenen hayvanların ürettikleri ette bulunan E vitamini oranı oldukça yüksektir. E vitamini güçlü bir (yağ çözücü) antioksidan olup, üreticiler için istenen bir özellik olan raf ömrünü uzatırken tüketiciler için istenen bir özellik olan ete parlaklık kazandırmaktadır. Atriplexlerle beslenen hayvanların etlerindeki E vitamini oranı 2.5 mg/kg dan 6.5mg/kg çıkmaktadır (Wulf ve ark. 1995).
Atriplex türleri genel olarak her toprakta, özellikle derin, iyi drene edilmiş kumlu tepelerde, çöllerde, yüksek kayalıklarda ve eğimli yüzeylerde rahatlıkla yetişebilir. Tuzlu toprakların ıslahında rahatlıkla kullanılabileceğini, kullanıldığında tatminkar yem verimi sağladığı saptamıştır (Osman ve Ghassaeli 1997; Hopkins Nicholson 1999). 24 kuzuyu 4 gruba ayırmış, ayrılan gruplara arpa samanı, üre ile muamele edilmiş saman , Atriplex Nummularia, arpa-buğday kepeği ve cactüs (Opuntia ficus-india f. inermis) yemlerini belirli oranlarda vermiş ve sonuç olarak Atriplex N. ve Cactüs bitkilerinin kurak ve yarı kurak bölgelerde koyun için bir acil yem olarak kabul edilebilir olduğu sonucuna varılmıştır (Ben Salema ve ark. 2001).
Atriplex halimus’un mera ıslahı için kullanılan önemli bir tür olduğunu, Yaprak ve dallarının mevsimlere göre kimyasal bileşimine bakıldığını, Haziran ve Ekim aylarında kuru madde miktarının yüksek Ağustosta ise zirve yaptığını, Ham protein içeriği ise nisanda maksimuma ulaştığını, Ekim –Aralık döneminde % 14 düştüğünü, besleme gereksinimini tamamlamak, yaz ve sonbahar aylarında tahıl takviyelerine ihtiyacı en aza indirmek için proteini yüksek kuraklığa dayanıklı alternatif bir kaba yem olarak kullanılabileceğini belirtmiştir (Moh’d Khaır 2002).
Atriplex türlerinin sindirilebilirligi ilkbaharda % 59 iken yazın % 46 ya düşmektedir. Bostwana’nın kurak bölgeleri için yem bitkisi olarak A. Nummularia’nın potansiyelini belirlemek üzere yapılan çalışmada ham selüloz oranını % 20.5, protein oranını %15.5-21.3, ham selüloz oranını %20.5, sindirilebilirlik oranı %39.4-52 olarak saptanırken protein sentezi için gerekli karakteristik besin elementleri nitrojen ve fosforun yüksek düzeylerine sahip bulunması, tuzlu alanlarda yetişebilmesi, besin değerinin yüksek oluşu gibi sebeplerle ümit verici olduğu belirlenmiştir (Aganga ve ark. 2003).
Atriplexlerin kül, makro ve mikro besin elementleri kapsamını araştırdıkları çalışmada, A. Halimus’un kül miktarını %28.3, A. Nummularia’nınkini ise %23.11 olarak bulmuşlardır. Her iki atriplex türünün sonbahar gelişimi sonucu ortaya çıkan yeşil aksamdan elde edilen kül miktarı ilkbahar gelişimi sonucu ortaya çıkan yeşil aksamdan elde edilen kül miktarlarından fazla olmuştur. Her iki türde ilkbaharda yüksek miktarda P, K ve Mg sonbaharda düşük miktarda Ca ve Na kapsamaktadır. A. Nummularianın yapraklarında Fe, Cu, Mn ve Se oranı A.Halimustan daha yüksektir. Biçilen çalıların yapraklarındaki Ca, P, Na, Mg ve Fe konsantrasyonu azalmıştır. Her iki türünde mineral madde kapsamı koyun ve keçilerin beslenmesi için uygun bulunmuştur (Abu zanat ve ark. 2003).
A.Nummularia ve A. Halimus türleri ile beslenen ivesi koyunlarının kanlarındaki mineral madde konsantrasyonunun değişiminin saptanması amacıyla yapılan çalışmada koyunların kanlarında P ve Se seviyelerinde önemli artış tespit edilmiştir (Alazzeh ve ark. 2003). Lübnan’da Atriplexlerin kimyasal kompozisyonlarındaki değişimi tespit etmek istedikleri çalışmada A. Nummularia’nın Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü bölgede uzun ve kurak dönemlerde yeterli yem üretebildiğini, özellikle yaprakların ve yeni sürgünlerin en fazla kuru maddeyi Temmuz ayından Ekim ayına kadar geçen sürede üretip, Ağustos ayında üretimini en üst seviyesine çıktığı, ham protein oranının yaprakta %17.7 ve genç sürgünlerde %21.3 olup, en yüksek değere Şubat ayında ulaştığı, ham protein oranının Temmuz-Ekim ayı arasındaki periyotta en düşük seviyede olduğu, yaprak ve genç sürgünlerdeki lif oranının %27.0’i geçmediğini belirtmişlerdir (El-Shatnawi ve ark. 2003).
Pearce ve ark. tarafından yapılan çalışmada koyundaki E vitamininin miktarını artırmak ve et kabuk ömrünü iyileştirmek için Atriplexsin E vitamini açısından potansiyeli araştırılmıştır. 50 adet (2*25) 18 aylık ortalama 48 kg canlı ağırlıktaki Merinos koçlarında denenmiştir. Sonuç olarak potansiyel bir E vitamini kaynağı olduğunu belirtmişlerdir (Pearce ve ark. 2005).
Çöl bölgesinde yetiştirilen Atriplex halimus ile yapılan çalışmada 3 keçi 3 koyun kullanılmıştır. Kuru madde sindirimi 20.40-22.74 arasında değişmektedir. Atriplex H. koyun ve keçilerde iyi beslenme sonucu vermiştir. Hayvan beslemede besleyici değerinin iyi olması, pratik kullanımı ve maliyetinin ucuz olması nedeniyle kullanılabileceğini belirtmişlerdir (El-Rahman ve ark. 2006).
Kuraklığa dayanıklı Atriplex Nummularia-Atriplex Canescens çalı türlerinin in vitro gas üretim tekniği kullanılarak sindirimine bakılmıştır. Yenilebilir yem, NDF, parçalanabilirlik parametreleri ve in vitro gas üretimini kaydetmek için 72 saat inkübe edilmiştir. Sonuç olarak kullanılan Atriplex Türleri Cassia Sturtii’e kıyasla geviş getiren hayvanlarda yem olarak değerlendirilebileceğini ve kurak mevsimlerde alternatif yem olarak kullanılabileceğini belirtmişlerdir (Niekerk ve ark. 2006).
Yapılan çalışma Atriplex sp. tuz çalısını içeren bir diyetle beslenen Awassi koyunlarının süt verimi ve kuzuların canlı ağırlık kazanımı üzerine etkisi araştırmak amacıyla yapılmıştır. Diyette konsantre yeme ek Atriplex ve arpa samanı kullanıldığını, atriplexlerin süt üretimine, doğum ağırlığı, sütten kesim ağırlığı ve kuzu büyütme oranı üzerinde anlamlı bir etkisi olmadığını, ancak arpa samanı yerine kullanımının olabileceği kaba yem maliyetini düşürebileceğini belirtmişlerdir (Abu-Zanat ve ark. 2006).
Sığır, koyun ve keçi gibi geviş getiren hayvanlarda otlama sırasında ham protein, fosfor, yemek tuzu ve farklı sınıf bitkilerin mineral bileşimi ve değerlerini değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Bu çalışmada Atriplex Nummularia, Atriplex lentiformis ve Atriplex halimus kullanılmıştır. Ham protein oranı %14.57 olarak bulunmuş, Na, Ca, K, Fe, Mn ve Cu mineral madde içerikleri geviş getiren hayvanlar için yeterli düzeyde olduğu belirtilmiştir (Sameni ve ark. 2007).
Kochia, Atriplex, Sueda ve Gamanthus toplanan örneklerde Kuru Madde, Ham Protein, Eter Extract, NDF, ADF, Ca, P, Na, K, Cl, Mg, Fe, Cu ve Se bakılmıştır. Özellikle Atriplex ve Kochianın kimyasal kompozisyonunu Sueda ve Gamanthus göre önemli farklılık bulunmuştur. Tuzcul bitkilerde Na, K, Cl, Cu ve Se konsantrasyonu yüksek, Ca, P ve Mg ise düşük bulunmuştur. Kuru Madde ve Ham Protein değerleri Kochiada sırasıyla 444 ve 517 g/kg Atriplexte 472 ve 529 g/kg olarak tespit edilmiştir.
Sonuç olarak Atriplex ve Kochia Bitkilerinin besleyici bileşenleri ve sindirilebilirlik değerleri diğer bitkilerden daha faydalı bulunmuştur (Riasi ve ark. 2008). Atriplex spp. Hayvanlar için son derece lezzetlidir. Meksika’da bitki bazında yapılan çalışmada atriplexlerin tercih edip aşırı otladıklarını, sığır keçi ve koyunların Atriplexleri eşit oranda otladıklarını belirtmiştir (Pieper ve Donart 1978; Moh’d ve ark. 2009).
Idaho’da A. canescens’i mera karışımına sokmanın merada bulunan buğdaygillerin yoğunluğunu ve verimini azaltmadığını tespit etmiştir (Moh’d ve ark. 2009 ). Kuzey Meksika’da keçi ve koyunlarda naylon kese tekniği kullanılarak yapılan çalışmada, çalı bitkileri kullanılmıştır. Çalı bitkilerinin ham proteini ortalama %14 kuru madde sindirimi ise %56 olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak çalılar besin değeri ve bitki çeşitliliği açısından kullanılabilir olacağını belirtmişlerdir (Guerrero ve ark. 2009).
Aşırı otlatma, meraların kötü yönetimi, iklim değişikliği, kuraklık ve toprakların tuzlanma problemlerini ortadan kaldırmak ve alternatif yem olarak kullanılabilecek bitkiler bulmak için yapılmıştır. Kuraklık, toprak tuzluluğu alternatif hayvan yemi olarak değerlendirilebileceği ve küçükbaş hayvanlarda tatmin edici büyüme performansları olduğunu hayvan beslemede çalı bitkilerinden faydalanabileceğini belirtmiştir (Ben Salema ve ark. 2010).
Yapılan bu çalışmada koyun ve keçi eti üretiminde Atriplex gibi halofitik yem çalılarının rollerini incelemiştir. Çalışma sonucunda atriplexlerin koyun ve keçilerde daha yüksek canlı ağırlık kazanımı sağladığı ve ayrıca koyun kaslarında E vitamini düzeylerinde bir yükselmenin olduğunu tespit etmişlerdir (Pearce ve ark. 2010). Yapılan çalışmada koyunlarda mineral eksikliğine karşı atriplexlerin kullanım olanağını araştırmışlar. On sekiz aylık kanül takılı merinos koyunlarına 4 diyet uygulanmış, buna göre rumendeki mineral madde miktarları ölçülmüştür. Atriplex diyetiyle beslenenlerde mineral madde dengesinin tam olarak tespitinin yapılabilmesi için daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtmişlerdir (Mayberry ve ark. 2010).
Yapılan çalışmada koyunlar tarafından tüketilen Atriplex halimus dallarının ve yapraklarının kimyasal bileşimi, su alım miktarının, vucüt ağırlığı ve kan parametreleri incelenmiştir. Atriplex halimus yapraklarının yüksek protein (% 16.16) ve mineral (%23.51) içerdiği, NDF- ADF (sırasıyla %69.28 ve %40.60) seviyelerinin yüksek olduğunu bildirmişlerdir. Atriplex halimusun hayvanlar tarafından sevilerek yendiğini, vucüt ağırlık değerlerinin yüksek olduğunu ve kandaki minerallerin istenilen düzeyde olduğu belirtilmiştir (Otal ve ark. 2010).
Atriplex spp. çayırları Avustralya’nın Akdeniz iklim bölgelerindeki çiftçiler tarafından sonbahar besleme boşluğu boyunca hayvancılık için yem olarak kullanılmakta olduğunu, özellikle Atriplex nummularia oranı yüksek olan otlaklarda otlayan koyunların iki haftada bir canlı ağırlık artışı, yünlerinin kalitesi ve besleyici değerine bakılmıştır. Sonuç olarak Atriplex spp. Olan otlaklarda otlayan hayvanların canlı ağırlık kazanımı olduğu ve büyüme üzerine pozitif etki yarattığını, yün kalitesi ve yünün uzamasında da olumlu etki yaptığını tespit etmişlerdir (Norman ve ark. 2010).
Atriplex halimus arpa samanı, fiğ samanı, mercimek samanı ve kurutulmuş zeytin yaprakları ile yapılan çalışmada yem değerleri araştırılmış, test yemlerinde organik madde 690-916, ham protein 43-169 ve lif içeriği 258- 672 olarak tespit edilmiştir. Atriplex’in yaprakları özellikle Na bakımından zengin ve organik madde sindirimi en yüksek bulunmuştur. Genel olarak fiğ samanı enerji ve protein oranı bakımından en değerli yem olduğunu, mercimek samanı ve zeytin yaprakları arpa samanına göre biraz daha üstün olduğunu ve Atriplex halimusun yaprakları arpa samanı yerine kullanılabileceğini belirtmişlerdir. (Abbeddou ve ark. 2011).
Atriplex halimus kurak akdeniz bölgelerinde kullanılan çalımsı değerli bir yem bitkisidir. Güneydoğu İspanyada 3 yıllık bir deney yapılmış ve bu deneyde koyunlar kullanılmıştır. Atriplex halimus çalı bitkisinin mevsimsel otlatmalar karşısındaki etkisini analiz etmek için yapılmıştır. Mevsimsel otlatmalara çok olumlu yanıt verdiği belirtilmiştir(Ruiz ve ark. 2011).
Yapılan bu çalışmada da bitki örnekleri
Meksika da 4 eyaletten yedi yerde 2 yıl üst üste yaz ve kış mevsiminde toplanmıştır. Bu bitkiler (Atriplex canescens) mineral madde içeriğini tahmin etmek karşılaştırmak için toplanmıştır. Tüm makro mineraller ve elementler her bitki grubu içinde bitkiler arasında önemli ölçüde farklı bulunmuştur. Çoğu bitkinin Ca, Mg, K, Fe ve Mn içeriği gereksinimi karşılamak için yeterli miktarda olduğu, bununla birlikte P, Na, Cu ve Zn yetersizliğe neden olduğunu tespit etmişlerdir (Guerrero ve ark. 2012).
Tuzcul bitkilerden Atriplex (Atriplex Dimorphostegia) ve Kochia sindirimi fermentasyonu ve protein sentezi bakılmıştır. İki tuzcul bitkinin asetat ve propiyonatlarında önemli bir fark bulunamamıştır. Kochia tuzcul bitkisin ise bütirat ve valenat kontrasyonu Atriplexten 2 kat fazla bulunmuştur. Atriplex ve Kochia bitkilerinin Kuru Madde ve Ham Protein sindirimi benzer bulunmuştur. Atriplex Organik Madde ve NDF oranları yüksek, Kochia bitkisin ise Protein sentezi ve ADF daha yüksek bulunmuştur. (Riasi ve ark. 2012).
Mevsimsel yem türlerini belirlemek amacıyla yapılan bu çalışmada Atriplex canescens çalı bitkisi merada otlayan keçilerde kullanılmıştır. Özellikle atriplex gibi otsu bitkiler hayvan besleme diyetlerinde önemli bir bileşeni oluşturmaktadır. Atriplex çalı bitkilerinin meraları yeşillendirme amaçlı kullanılabileceği ve hatta yaz aylarında bile yeşil olması keçi beslenmesinde kaba yem olarak değerlendirilme olanağını artırdığını belirtmişlerdir (Melladoa ve ark. 2012).
Meksikada yürütülen bu çalışma, 2 yıl üst üste dört ilçede bulunan 7 noktadan kuru ve ıslak mevsimlerde toplanan bitki örnekleri üzerinde yapılmıştır. Tüm makromineral ve iz elementler her grup içindeki bitkiler arasında önemli derecede farklı bulunmuştur. Kullanılan yem örneklerinin Ca, K, Fe, Mn ve Mg içeriği yetişkin aralığı gereksinimlerini karşılamak için yeterli miktarda vardı; Ancak, P, Na, Cu ve Zn içeriği ise yeterli olmadığını belirtmişlerdir (Juarez 2013).
Bandırma Koyunculuk araştırma istasyonu tarafından yapılan çalışmada çalılardan 3 dönem halinde örnekler toplanmıştır. Çalıların ilkbahar dönemi besin madde içerikleri sonbahar ve kış dönemlerinden yüksek bulunmuştur (Hanoğlu ve ark. 2014).
Geçit kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü tarafından yapılan çalışmada mevsimsel olarak yaş ve kuru ot verimleri saptanmış, bazı çalımsı bitkilerin koyunlar tarafından tercih edilebilirlikleri belirlenmiştir. Bu otlatma çalışmasında izlenmek istenen tercih edilebilirlik değerlendirilmiş olup, skala hazırlanmıştır. Bu hazırlanan skalada Atriplex canescens sık tercih edilenler arasında ilk sırada yer aldığı belirtilmiştir (Aygün ve ark. 2014).
Yapılan çalışmada mısır samanı, Atriplex nummularia ve Acacia saligna karışımı ile barki kuzularının 70 günlük kuzu performansına bakılmıştır. Otuzaltı kuzuya 4 grup şeklinde besleme yapılmış, 1. Grup kontrol, 2. Grup %70 konsantre + %30 mısır samanı, 3. Grup A.nummularia + A.saligna ve 4. Grup A.nummularia + A.saligna 0,5 g/kg kuru madde hesabına göre beslenmiştir. Sonuç olarak işlenmemiş halofit karışımları performans üzerinde olumsuz etkiye sahip olmadan mısır samanı yerine kullanılabileceğini belirtmişlerdir (Ahmed ve ark. 2015).
Yapılan çalışmada besleme değeri farklı olan yemler koyun ve keçi performansını öğrenmek için kullanılmıştır. Her gruba adlibitum tek yem yonca otu veya Atriplexnummularia verilmiştir. Koyunlarda yonca otu ile beslenenlerin yem alımı ve sindirilebilirliği keçilere daha yüksek olduğunu, keçilerde ise brüt enerji alımı ve organik madde miktarı daha fazla olduğunu bildirmişlerdir. Keçilerin bu tür çalımsı bitkileri daha iyi tükettiğini belirtmişlerdir (Askar R. Ve ark. 2016).
Sonuç
Ülkemizde aşırı otlatma sonucu zarar görmüş meralar ile kurak alanlardaki meraların ıslahında kullanılabilecek olan “ATRİPLEX” türleri ekilebilir alanların dışında çorak ve sorunlu topraklarda yetiştirilmektedir. Uzun süre yeşil kalabilen, kışın yapraklarını dökmeyen bu tür çalımsı bitkiler, aynı zamanda rüzgar ve toprak erozyonuna karşı kullanılmaktadır. Rüzgar erozyonunu önleyerek topraktaki nem miktarını korumakta ve böylece zamanla toprak yapısını olumlu yönde değiştirerek organik madde miktarını ve bitki çeşitliliğini artırmaktadır. Aşırı otlatmaya ve kuraklığa karşı toleranslı olan bu bitkilerin, ham protein ve enerji miktarları da yüksektir. Gerek bölgemizde gerekse Ülke hayvancılığındaki kaba yem sorununu bir nebzede olsa azaltmak için bu tür çalımsı bitkilerin alternatif kaba yem olarak kullanılması gereklidir.
Hayvan beslemede alternatif bir kaliteli kaba yem kaynağı olarak kullanılması, yem değeri düşük, selülozca zengin sap, saman, kavuz gibi kaba yemlerin hayvan beslemede kullanım düzeyini azaltacaktır. Böylelikle birim hayvandan elde edilen verimlerde iyileşmeler gözlenecek ve ülkemizin kaba yem sorununa alternatif bir çözüm sunabilecektir. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bağlı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü tarafından yapılan çalışmalar devam etmektedir. Ancak Ülkemiz için özellikle kurak-yarı kurak alanlarda, çorak topraklarda ve kaybolmaya yüz tutmuş aşırı zarar görmüş meralarda kullanımı yaygınlaştırılmalı, Orman ve Su işleri Bakanlığı ile ortak çalışmalar yapılmalıdır.
0 notes
whats-in-a-sentence · 2 years ago
Text
A contrast is especially clear between the C3 plant Atriplex glabriuscula, which commonly grows in cool coastal environments, and the C4 plant Tidestromia oblongifolia, from a hot desert environment (Figure 9.15). (...) When photosynthetic rates are plotted as a function of temperature, the temperature-response curve has an asymmetric bell-type shape (see Figure 9.15). (...) This is one reason that leaves of C4 plants tend to have a higher photosynthetic temperature optimum than do leaves of C3 plants (see Figure 9.15).
Tumblr media
"Plant Physiology and Development" int'l 6e - Taiz, L., Zeiger, E., Møller, I.M., Murphy, A.
0 notes
negreabsolut · 2 years ago
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Salat blanc (Atriplex halimus), també conegut com a «salgada vera», que creix al talús de la riba dreta del Llobregat, davant de Can Comas, al Parc Agrari del Baix Llobregat, el Prat de Llobregat, Catalunya.
1 note · View note
jaubaius · 2 years ago
Video
tumblr
A flight over the wing scales of Trachea atriplex, the Orache Moth.
Source
318 notes · View notes
fiftysevenacademics · 3 months ago
Text
Tumblr media Tumblr media
While I'm obsessing on my plants, I thought I'd share these native plants that I grew from seed I collected on a hike.
The reason this is interesting is because I collected the seeds on the day Goncharov began. Before my wife and I left for our hike, I checked Tumblr quickly and saw the original post, thought Ok, that's weird. We had a lovely little hike, picnic, and drive. Got home late afternoon, and my dash was blowing up. I thought, what the hell is this about those sneakers? Or is there really some Scorcese movie I've never heard of (possible because I really can't stand his films). Figured it out real quickly and had a blast the next few days.
Anyhow, the seeds I collected that day grew really well! In the first picture you see a really healthy Atriplex lentiformis, or big saltbush, in the foreground. Behind it, the feathery one is Artemisia californica, California (or coastal) sagebrush, probably my #1 favorite native plant. In front of that are the white flowers of Eriogonum fasciculatum, California buckwheat.
So whenever I see how my efforts to restore a native ecosystem in my yard are progressing, I also remember the single funniest, most glorious thing I've ever encountered on the Internet.
8 notes · View notes
rjzimmerman · 6 months ago
Text
Excerpt from this story from National Geographic:
These days, the village of Karauzyak in western Uzbekistan is a dusty place. Surrounded by an arid landscape of dry scrub grasses and salt-crusted soils, it’s hard to believe the village was once along the banks of a swollen river, 30 miles from the shore of the world’s fourth-largest lake. Over the last 50 years, that lake, the Aral Sea, has dried up almost entirely, in what is often called the “world’s worst environmental disaster.” Now, it’s hard to farm much of anything in Karauzyak—except for atriplex, or saltbush. 
In a 3.5-hectare plot of land near the village, a team of Japanese researchers is growing this salt-loving plant, known scientifically as a halophyte, to see if it can be a viable crop for farmers in the region and even nurture a small dairy industry. They’ve fed it to cows at a nearby farm and found that it helps lock scarce moisture into the thirsty soil, and it can be grown without extensive fertilizer use.
As she holds up a dusty green twig of atriplex, Kristina Toderich, a halophyte expert from Tottori University in Japan, explains why the salt-loving plant excites scientists like her: “This doesn’t need water. It doesn’t need anything.”
Toderich is one of the lead researchers on a project using the former seabed and nearby river delta as a living laboratory. It’s part of a larger Japanese foreign aid and scientific collaboration initiative called SATREPS. Working with Uzbekistan’s hydrometeorological service, UZGIP, the researchers are collecting real-time climate data and satellite imagery to better understand the conditions in the Aral Sea area: how much water is left, how fast it’s disappearing, and what kind of crops are being farmed there.
Based on the results, they’re drafting a model for sustainable agriculture in the region, recommending that farmers adopt new irrigation methods and plant crops that are more salt- and drought-tolerant, says Kenji Tanaka, a hydrologist who studies the effects of climate change on water resources and the head of the SATREPS project.
The United Nations Convention to Combat Desertification has warned that an area of land the size of Central Asia has become degraded from drought, salinization, and overuse since 2015. By learning what can grow in the Aral Sea, SATREPS could provide solutions for other parts of the world that are facing similar problems, from the Lake Chad basin in Western Africa to the Great Salt Lake in Utah.
It's unclear whether the Uzbeki government will adopt the recommendations made by the SATREPS team. But so far, the country seems open to change; President Shavkat Mirziyoyev, who promised to loosen the rigid Soviet-era policies of his predecessor, Islam Karimov, ended the requirement that all Uzbek citizens pick cotton if called upon, and has spoken at the United Nations about the effects of desertification and land degradation on his country.
Climate change makes these adaptations even more urgent. Average temperatures in the Aral basin have increased by around 3.6 degrees Fahrenheit since 1968. And the shrinking of the Aral Sea itself has affected the climate; as the water disappeared, the air became drier and lost the cooling effect of the nearby lake, creating a feedback loop that resulted in hotter and drier weather. Sandstorms now spread dust and toxic heavy metals to nearby villages, while retreating water has caused a build-up of salts in the soil.
Tanaka’s project has several components. Aside from atriplex, SATREPS researchers are planting crops like sorghum, mung bean, and amaranth in test plots to learn which can best survive in dry, saline soil. So far, they’ve developed promising varieties of winter wheat and barley.
4 notes · View notes
allmyandroids · 1 year ago
Text
Atriplex
2 notes · View notes
mshtly1 · 2 months ago
Text
1 note · View note
spotjardin · 5 months ago
Text
Le pourpier de mer
Tumblr media Tumblr media
Cultivez du pourpier de mer
présentation
La culture du pourpier de mer est très facile ainsi que son entretien. Son besoin en eau est faible. On l'appelle aussi Arroche marine, Arroche des sables ou bien encore Atriplex halimus. Son besoin en eau est faible. Il est assez rustique puisqu'il peut supporter des températures hivernales de l'ordre de -15° sur des périodes de courte durée. Il s'agit d'un excellent coupe-vent. Sa hauteur atteint 1m50 à 2 mètres. Vous pouvez l'utiliser en massif, en bordure ou bien encore en haie libre ou taillée.
culture
Choisissez-lui un emplacement ensoleillé sur un sol sableux voire poreux, pauvre et surtout bien drainé. Évitez impérativement les sols riches qui ne lui conviennent pas du tout. Sa plantation doit s'effectuer soit à la saison printanière, soit à la saison automnale. Évitez les périodes très chaudes pour effectuer cette opération. Je vous déconseille de le planter pendant la saison hivernale car il s'agit d'un arbuste qui aime trop la chaleur pour se développer correctement. Évitez aussi le mois de novembre si celui-ci est trop froid. Pour une culture en haie assez épaisse, je vous conseille de les planter sur deux lignes en quinconce espacés d'un mètre.
entretien
Pendant la première saison estivale, arrosez-le pour l'aider à bien s'installer. Une fois qu'il est bien enraciné, il se débrouille tout seul. Il résiste très bien à la chaleur et à la sécheresse. Il est préférable de le protéger pendant la première saison hivernale car les jeunes sujets sont moins résistants au froid. En dehors de la suppression du bois mort, le pourpier de mer ne demande pas d'autre entretien. Une petite taille pour lui donner une belle forme est la bienvenue. Cette opération doit s'effectuer à la fin de la saison hivernale.
parasites & maladies
Le pourpier de mer ne connait ni parasites, ni maladies
multiplication
La multiplication du pourpier de mer s'effectue par prélèvement de rejets tout autour de l'arbuste. Il peut également se bouturer à la fin de la saison estivale. Pour cela, prélevez des tiges d'une vingtaine de centimètres de long qui possèdent chacune des feuilles et au moins un œil. Piquez ces dernières dans un mélange de terre, terreau et de sable à parts égales. Elles vont s'enraciner au bout de 8 à 10 semaines.
association
Vous pouvez associer le pourpier de mer avec des plantes pour sol sec, tels l'aspérule, le dionysia, la linaire de petite taille et la mélitte. Vous pouvez associer le pourpier de mer avec des plantes pour sol sec, tels l'aspérule, le dionysia, la linaire de petite taille et de la mélitte. https://spotjardin.fr/2021/02/26/lasperule https://spotjardin.fr/2021/04/21/la-dionysia https://spotjardin.fr/2019/11/27/la-linaire https://spotjardin.fr/2021/03/27/la-melitte Abonnement au site Inscription sur le site : Vous devez vous inscrire sur le site pour recevoir une alerte par mail à chaque nouvel article mis en ligne. Abonnement à la lettre mensuelle D’autre part, vous pouvez également vous abonner à la lettre mensuelle du site. Si vous avez aimé cette publication, n’hésitez pas à le partager sur les réseaux sociaux en utilisant les boutons ci-dessous. Read the full article
0 notes
holundra · 5 months ago
Text
Melde
#phytoabisz #ernährung #nutzpflanzen
Gartenmelde • Atriplex hortensis andere Namen: Wilder Spinat, Spanischer Spinat Inhaltsstoffe: Saponine, Betalaine, Flavonoide, Proteine, Spurenelement (Eisen, Kupfer, Mangan, Zink), Oxalsäure Anwendung: als Gemüse in der Volksheilkunde zur Blutreinigung, bei Blasen- und Nierenleiden, bei Lungenleiden und als Mittel gegen Blutungen Küchengarten Eutin
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
whats-in-a-sentence · 2 years ago
Text
This is also true for leaves of the same plant when grown in sun versus shade (Figure 9.8).
Tumblr media
"Plant Physiology and Development" int'l 6e - Taiz, L., Zeiger, E., Møller, I.M., Murphy, A.
0 notes
lboogie1906 · 6 months ago
Text
Tumblr media
Truganini, also known as Lallah Rookh (c. 1812 – 8 May 1876) was an Aboriginal Tasmanian woman. She was one of the last native speakers of the Tasmanian languages and one of the last individuals solely of Aboriginal Tasmanian descent.
She was born on Bruny Island. She was a daughter of Mangana, chief of the Bruny Island people. In the indigenous Bruny Island language, truganina was the name of the grey saltbush, Atriplex cinerea.
When she met George Augustus Robinson, the Chief Protector of Aborigines, her mother had been killed by sailors, her uncle shot by a soldier, her sister abducted by sealers, and her fiancé brutally murdered by timber-cutters, who had sexually abused her.
She grew up in the region around the D’Entrecasteaux Channel and Bruny Island. She was associated with George Augustus Robinson, later an official of the colonial government of Van Diemen’s Land. She accompanied him as a guide and served as an informant on Aboriginal language and culture. She and most other surviving Aboriginal Tasmanians were relocated to Flinders Island in the Bass Strait, where Robinson had established a mission.
She and sixteen Aboriginal Tasmanians accompanied Robinson to the Port Phillip District in present-day Victoria. She and four other Aboriginal Tasmanians, became outlaws, leading to the killing of two whalers and an eight-week pursuit and resistance campaign. The five of them were charged with murder. She and the others were returned to Tasmania. She was moved to the Oyster Cove settlement close to her birthplace.
She and William Lanne had become anthropological curiosities, being incorrectly regarded as the last “full-blood” Aboriginal Tasmanians under the racial categories. Her body was exhumed by the Royal Society of Tasmania. Her skeleton was on public display in the Tasmanian Museum but was returned to the Aboriginal community and cremated. Some of her remains were sent to the Royal College of Surgeons of England and were only repatriated. She was an Aboriginal woman who was proud and strong. #africanhistory365 #africanexcellence
1 note · View note
gardenshrubs · 9 months ago
Text
0 notes
mxearthcare · 1 year ago
Text
Soaps
Origin from Plants
Many native plants, especially those with waxy cuticles, contain saponins which are steroids that dissolve in water and create a stable froth. Saponins are named from the soapwort plant (Saponaria) whose roots were used historically as soap.
The earliest evidence of soap use dates back to 2800 BC in ancient Babylonian clay. Egyptians (1500 BC) bathed regularly with soaplike substances made from plant saponins combined with animal and vegetable oils. Handmade soaps are often made using fats such as olive oils with lye. Animal fat mostly in the form of tallow is still a major component of many soaps, but plant oils have become more important in soap production. Two palms, the coconut palm and the African palm, provide the bulk of the plant oils currently used.
Soaps made from plant oils often dissolve very quickly and produce excessive lather, so tallow has been used to create hardness in some mass-produced soaps. Palm oil has been found to be very similar chemically to tallow and can be used to replace the animal fat. Plant oils such as cedar wood, rosewood, and rose are often added to soaps to impart their scents.
The fruits of several native North American plants contain sufficient levels of saponin to produce lather and can be used as soaps or shampoos. This group of plants includes:
Atriplex roots,
Sapindus fruits,
Mojave yucca root,
Soapwort root (European species), and
Buffaloberry fruits.
Hollyberry and Mountain Pine Soaps Hollyberry and Mountain Pine Soaps. Photo by Teresa Prendusi.
Soapwort (Saponaria officinalis)
This herbaceous perennial which can grow to a height of 1.5 m (5 feet) was once widely used in Europe for washing. The great scouring qualities of the leaves and the juices that are produced as a result have been described in many early herbals. The leaves and roots when rubbed or boiled in water produce a green soapy solution that is used for cleaning very old and delicate fabrics. Soapwort is used today in some gentle skin cleaning products.
Buffaloberry (Shepherdia rotundifolia)
The buffaloberry plant was widely used for its medicinal properties. The high levels of saponins made it an ideal source for natural cleansing soaps and shampoo. Silver buffaloberry fruits were boiled into a tea that was consumed by hunters to cleanse their souls and provide them with good luck in the hunt. The high levels of saponins in the fruits can cause intestinal distress and were not consumed in large quantities.
Soapweed Yucca (Yucca glauca)
As the name implies, the crushed roots of soapweed yucca produce a lather that makes a good soap or shampoo. The lathering substances called saponins are found in many plants, but are exceptionally concentrated in yucca roots. In addition, the dried leaves of soapweed yucca can be woven into baskets, mats, or sandals. The strong coarse leaf fibers can be extracted to make cordage.
Soap Plant (Chlorogalum pomeridianum)
Chlorogalum pomeridianum, called “wavyleaf soap plant,” “soap root,” or “amole,” is a low-growing plant of California and Oregon. It is used as soap by the local peoples. The bulb of the plant is easily recognized: a brown, fibrous bulb a little larger than a person’s fist, with a white, pliable heart. When crushed, this heart yields soap.
Amole is a generic Spanish term for a plant-derived soap; other plants of the Southwest have this name. Sources say that it makes excellent laundry soap for delicate fabrics, good shampoo, dish detergent, and bath soap.
0 notes