#ama hâlâ seni istiyorum
Explore tagged Tumblr posts
Text
Sen bana iyi gelmiyorsun ki
Kötü gelmediğin zamanları " iyi geliyorsun" diye adlandırmışım o kadar
10 notes
·
View notes
Text
Her kıvrımını istiyorum. Sen ve ben. Hayatımızın geri kalanının bütün günlerinde. Sabah uyandığında deniz kokulu dağınık saçlarını koklamak istiyorum. Tebessüm dolu yüzüne bakakalmak istiyorum. Ansızın dudağına buseler kondurmak istiyorum. Güne başladığımda gördüğüm ilk şey, günü bitirdiğimde gördüğüm son şey ol istiyorum. En sevdiğim kitabın altını çizdiğim cümlelerini sana okumak istiyorum. İstiyorum çünkü yaptığım her şeyin seninle ilgili olduğu kadar anlamlı olacağını biliyorum. Bizi istiyorum; her saniyede, her dakikada, her saatte, her günde. Sen ve ben. Yeryüzünde var olan ve olmayan bütün zamanlarda. Her zerrene aşığım. Her zerreni istiyorum. Yıldızlı bi gecede çık karşıma. Üstünde neyin olduğu ya da nasıl göründüğün önemli değil. Bi bahar akşamında görmeliyim seni. Ellerin her zamankinden daha çok ısıtmalı, gözlerin her zamankinden daha vurucu, soluğun her zamankinden daha yakıcı olmalı. Dudakların daha sıcak. Ellerin sanki hâlâ boynumda. Yine dudak dudağa birbirimize bir şeyler fısıldıyoruz. Bu yağmur çok güçlü, aramızdaki fırtınaya yakalanıyoruz. Ama tenin tenimde, ellerin ellerimde. Bana yaklaşıyorsun. İçime çekiyorum seni milyon farklı yerinden. Ruhum yenilirken bütün darbelere, ayağa kalkıp nefes almama yardım ediyor tenin. Yeniden başlamama. Adım atmanın kolaylığına. Spekülatif bir dudaktır seninki mutluluğun her tonunu barındıran. Birbirimize mavi bir hayali anlatacağız. Bir çocuğun uçurtması olacağız, o uçurtmaya anlamlar katacağız. Beraber yürümenin kolaylığına şahit olacağız. Seninleyken, en sevdiği şekeri yiyen bir çocuk belirecek içimde.
48 notes
·
View notes
Text
canımdan çok sevdiğim,
bilmeni isterim ki bunlar en samimi duygularımdır, yalansız apaçık. gönül isterdi o güzel gözlerine bakarak dökülsün dudaklarımdan bu sözler. acısıyla tatlısıyla yaşanan onca şeyden sonra yeniden birbirimize dönmüş olmamız, benim için çok kıymetli. seninle geçirdiğim her an pahabiçilemez. dilerim birbirimize duyduğumuz hisleri yaşatabiliriz, bağlarımızı koparmayız. sözlerime Sabahattin Ali'nin duygularıma tercüman olan birkaç sözüyle devam etmek istiyorum: sen bu karanlık ömrümün içine bir sevinç ışığı gibi, kurumaya yüz tutan ekinlere can veren bir nisan yağmuru gibi birdenbire geldin. ben bu kadar bol hayat ve saadet yağmuru altında kendimi unutmuş gibiyim. şimdi ömrümün tek bir gayesi var: bir gün evvel sana kavuşmak, seni kollarımın arasına almak, güzel, temiz yüzüne saatlerce, senelerce hiç doymadan bakmak. ancak o zaman tam neşeli, senin istediğin gibi neşeli olabileceğim.
sana daraldığında yaslanabileceğin bir omuz, mutluluğunu acını heyecanını paylaşabileceğin bir dost, sırtını dayayabileceğin, her zorluğa göğüs gerebileceğin bir yoldaş olmak isterim. huzur ve mutluluk dolu bir ömrün olsun. gülüşün hiç solmasın, ne yaşarsan yaşa içindeki çocuğu kaybetme iyi ki doğdun hayatım yeni yaşın kutlu olsun❤️
hayatında değilim ama bir parçam hâlâ seninle.. geçen sene kutladığım mesajla tekrar kutluyorum doğum gününü, doğum günün kutlu olsun canımın içi ❤🩹
60 notes
·
View notes
Text
Bilenler vardır belki, bugün lgs yerleştirme sonuçları açıklandı :) Belki her şey bitti, belki hâlâ umut var, belki de her şey yeni başlıyor... Hiç bilmiyorum. Ama burada bazı kişilere özellikle teşekkür etmek istiyorum. Desteğini, güvenini çokça hissettiğim kişilere... 🦋
@cokerkendegilmiydi ablacımm senin sayende her zaman hep istediğim abla desteğini hissettim ben bana güvendiğin için çok çok çok teşekkür ederimmm belki de ailem kadar yol göstericim olduğun için çokkkk teşekkür ederim kim bilir belki bi gün tesadüfen bir yerde karşılaşırız aynı şehirdeyiz sonuçta 🫂⭐
@pappatyazar yazariçemm lkfskxsnsgfhj neşeli halinle pozitifliğinle bana o kadar güzel moral oldun ki benim için ne kadar değerli olduğunu bilemezsinn iyi ki varsın kız şapşikkkk 😽💓🎀
@biz-2miz başaramadık bu sefer olmadı :') kurtulamadım yani ama olsun herkes hayatın sonu değil öyle de olacak diyor hayatımın belki de en kötü zamanlarında yanımda oldun iyi kii varsınn deli kızz 💙🫶🏻
@yasanamayanhayalerr seni de geçemezdim tabiki de :) Belki dee hayatımda çok az insan (değer verdiğim çok az insan) kötü zamanımda gidebileceğim anlatabileceğim kişiler oldu ama bu sabah bana bunu çok çok güzel hissettirdinn çokk teşekkür ederim 💚💚(küçük kelebeğin :))
@muzikkkkutusu nisoşuumm inan bana hayat bunun için üzülmeye değmiyor saçma gelicek biliyoeum ama hayat devam ediyor önümüzde belki de çok güzel bir 4 yıl var belki de her şey yeni başlıyor o yüzden ne olursa olsun senin olan zamanı güzel geçirmeye bakk 🩷🩷🩷
Bunu yapmadan geçemezdim :) Keşke şuan Nil'le de konuşabilseydim sınav günü koşarak ilk ona anlatmıştım ben her şeyi bana o kadar çok güveniyordı ki şaşırıyordum hatta ikimiz de geleceğin avukatıyız kim bilir belki karşılaşırıızz 🌺💖
~Kelebek ❤️🩹💫
18 notes
·
View notes
Text
her zaman, her zaman iyi biri olmaya çalıştım. ama korku en kötü hâline geldiğinde, ne yaparsam yapayım asla yeterince iyi olamıyorum.
o büyük, siyah korku her şeyi mahvetmeye başlıyor. onu nasıl susturacağımı, benden ne istediğini bilmiyorum. gün içinde durup dururken ağlayasım geliyor, saçlarım avuç avuç dökülüyor ve sevdiğim insanlardan uzaklaşmam mı gerekiyor diye düşünüyorum. çünkü bu korku bana sürekli her şeyi mahvetmenin eşiğinde olduğumu söylüyor. bir gün, çok yakında, vuracak, alacak ve yok edecek gibi hissediyorum.
bazen de gerçekten vuruyor—ve en çok da insanlarla tanıştığımda bunu yaşıyorum. tanıştığım insanlara içimi açtığımda, sonrasında hep pişmanlık duyuyorum. kendime kızıyorum, neden böyle yaptığımı sorguluyorum. aynaya baktığımda ise kendimi bulamıyorum; sanki gördüğüm kişi ben değilim. bazen kendime tamamen yabancılaşıyorum. kendimi, düşüncelerimi ve varlığımı bile sorgulamaya başlıyorum.
bu rahatsız edici hislerden kurtulmak için sürekli bir onay arıyor gibi hissediyorum. aynaya baktığımda ise sürekli kendimle savaşıyorum: " seni kim neden sevsin ki? keşke kimseye yaklaşmasaydım. ama bir şekilde hâlâ iyiyim, değil mi?”
destek istiyorum, daha dün görmüş olsam bile insanlarla tekrar görüşmek için içimde bir ihtiyaç duyuyorum. ama her seferinde, yalnız kalmanın daha iyi olduğunu düşünerek kendimi kapatıyorum.
12 notes
·
View notes
Note
Yazarların doğum günü anlaşılmanın Nisan’ıdır, pastası paragrafları, mumları kalemi.. Biraz da okuyanlar üfler kelimelerin alevini. Satır başında geçen onlarca yılın kederi. Mekanlar ve partiler ilhamı katleder; şiirlerle kutla ölümün yakınına ilerlemeyi. Balonlar uçar yazı kalır. Tabii kalemler de konuşur bazı geceleri, ağırdır kağıda sırdaş bir mürekkebin sözleri, yazdığın ev tam ortasıdır dünyanın. Müslümanlar ilk ayet “oku” derler ama sen yine de hep yaz, zira bir tanrı varsa “o” da yazmış, hem de tam alnımızın ortasına kaderi. Doğduğun günün gecesini düşünerek, yazdıklarını bize ulaştıramayan ölü yazarların şerefine yaz. Hep yaz. Kağıt yoksa gökyüzüne yaz. Gökyüzü çok mu karanlık? Haydi al eline o kudret kalemini. Hep yaz.
sona bırakman, en sona, planlı veya plansız en güzel mesajı doğum günümün son raddesinde 00.00'da bana ulaştırman, gözümden kaçmadı. senin zafer'in ismin, benim zafer'im ise bu mesajın olsun ağabey. okuyacak olanlar kelimelerin alevini üflerler mi bilmem, ama pastam paragrafım, kalemler mumlarım olsun. benim içimi acıtan bir şey var bir süredir. üzüldüm geçti, acıdım geçti, şifa diledim geçti diyemediğim. insanlar her gün en güzel çıktığı fotoğrafları böyle salgın gibi sosyal hesaplarına yüklerken, makyajlar, göz kalemleri, dekolteler bacaklar, kaslar, sakallar ilerlerken zaman, cidden çok üzülüyorum. bir babanın kızının son kalan tek bir tel kirpiğini fotoğraflaması olayı var, gözümün önünde sürekli o kirpik var. çok acıyor gerçekten. düşmemek için direnen o kirpik gibi hissediyorum bazen, bazen de düşmüş ama, kafamda o kirpik hâlâ bende sevgilim çalıyor. bir kirpiğe lütfen düşme diye yalvarıyorum günlerdir. başkasının acısı deyip geçemiyorum. o kız oluyorum bazen ve kirpiklerim ne zaman çıkacak diye soruyorum, bazen de babası olup melekler kirpiksiz olur o da düştüğünde gerçek bir melek olacaksın deyip moral veriyorum. bir yerden umut buluyorum sürekli. atamadım ya içimden. o kirpikten bir türlü kurtulamadım. attila ilhan'ın bahsettiği kirpik o işte, ağlanılması gereken en özel müjgan o. sanırım bunu yapıyorumdur. belki de vicdan rahatlatıyorumdur. deniyorumdur. ama rahatlamıyordur. o küçücük kızın kirpiklerine tutundukça düşüren ağırlık neyse hafiflesin istiyorum artık. içimde gerçekten felaket bir his var anlatamıyorum. bu kadar dökülmek bile istememiştim, bu kadar biriktiğimi bile bilmiyordum. sanki acının otobüsü içimden geçerken birden bozulmuşta, acıların hepsi inmiş ve o otobüs çoktan çürümüş gibi. olsun. ölümümün yakınına ilerlemeyi şiirle kutlayacağım, seni de asla unutmayacağım ağabey. iyi ki varsın, iyi ki tanımışım seni.
23 notes
·
View notes
Text
04:14:08 sensindir herhalde ya da öyle umut etmek istiyorum. Öyleyse vardır bir umut demek ki hâlâ. 20 yaşından başlayıp bir kadını tanıdım bu gece, günlerce sürecek bu süreç, içim ısındı, gözlerim doldu. Sonra bu fotoğrafa rastladım. ‘Böyle fotoğrafımı çekecek insan seni bekliyorum, haberin ola’ çekmiştim ama sen çoktan gitmiştin. Bazen hani bir şey dilersin ve olur ama sen keşke başka bir şey dileseymişim dersin ya hani, öyle midir seninkisi bilmiyorum. Belki ya da değil. Bu dünyada hiçbir şeye sana dokunduğum gibi dokunamayacağımı bilmek çok garip. Yarım bir hayat! Üzgünüm.
8 notes
·
View notes
Text
...
Azalan bir ömrün kimliğini taşıyan bir insanım artık. Yılların rakamlarını teker teker yazdırarak geldiğim bu noktada, çokça vedaya daha dayanacak zamanım kalmadığını biliyorum.
Artık ne dönecek gücüm var ne de kimseyi bekleyecek sabrım. Sadece anılara hürmet, yaşanmışlıklara saygı bekliyorum.
Her geçen zamanda, her yaşanan anda, duygu yüklü anların içinde saklı kim varsa, kime ne hissettiysem, o hislere duyulan saygıyı bekliyorum. Çünkü geri dön diyebilecek halim de, yeniden başlamak için vaktim de yok artık.
Zaman hızla akıyor, geçip gidiyor, tıpkı bir rüzgar gibi. Herkes kendi dünyasında, herkes kendine bir hayat kurmuş, kendi yolunda yürüyor. Kimi mutlu, kimi mutsuz...
Ama bende kalan hatıralar hâlâ yaşıyor.
Bazen sitemle, bazen hürmetle anıyorum o hatıraları ama hepsini içten bir sevgiyle saklıyorum.
Özellikle de seni, her şeyden ve herkesten çok seviyorum.
Bana yaşattığın onca güzellik, kazandırdığın onca anı için teşekkür ediyorum.
Beni varlığınla büyüttüğün, yaşanmışlıklarla olgunlaştırdığın için minnettarım.
Ve bu minnetin de, o anıların kıymetinin de anlaşılmasını istiyorum.
Bir arabesk şarkıda, bir gün batımında, denizin dalgalarında hep seni gördüm ben.
Hüzünlü bir melodide seninle oturup ağladım, bir rakı kadehinde seni yaşattım. Gördüğüm her güzel gözde, duyduğum her tatlı sözde seni aradım.
Tüm bu arayışların kıymeti var mı bilmiyorum ama içimdeki bu teşekkürün ve sevgimin anlaşılmasını diliyorum.
#azizeyemektuplar #aykiriduygular
8 notes
·
View notes
Text
bak, benim hâlâ bir yerlere giderken nefesim kesilir gibi oluyor. bir elim kalbimde, diğer elim yumruk hâlinde. bak, ben hâlâ rüzgâra karşı boyun eğiyorum. başım yerde, adımlarım hızlı. bak, ben hâlâ aynaya bakıp ona çok güzel olduğunu söyleyemiyorum. bak, ben hâlâ aynı yerde bekliyorum. seni veya sizi değil, kendimi bekliyorum. bir adım ötemde son verişler var. ben nefes nefese oturup kalıyorum. ben hâlâ aynı uçurum kenarındayım ama sen bunu bilmesen de olur. evet, bir şeyler değişti. çabalıyorum da aynı zamanda. ama elimde avucumda kalan hiçbir şey yok. suskunluk bir yumru gibi boğazımda dizili. sözler kur��un gibi yaralıyor bedenimi. ben hâlâ bazı savaşlardan ağır yaralı çıkıyorum. sonum bir gece yarısı, balkon köşesi oluyor. ben hâlâ o şişeyi açıyorum, o sigarayı yakıyorum. ben hâlâ aynı benim diyemem sana aslında. eminim bir şeylerin bambaşka olduğuna. eski telaşımı kaybettim mesela. neyse ne, diyerek geçmeyi de öğrendim her şeyden. gülümsemeyi de. ama bir şeyler farklı olsun diye canımı dişime takıp çabalarken kan içinde kaldığımı göremedim. tırnaklarımın yara açtığını, nefesimi kesen ellerin benim ellerim olduğunu da fark edemedim. susmak kolaydı her zaman. peki ya şimdi, bu suskunluk neden benim canımı alır gibi oldu? cevabını bulamıyorum ya da bulmak istemiyorum. ben buradan yalnızca gitmek istiyorum. bir adım atmak ve geride bırakmak. oysa bu kadar kolay değil hiçbir şey. adım atsam düşerim. düşersem kalkamam. bu kadar mıydı tüm hikaye, ben bilemiyorum. anımasayamaz oldum çoğu şeyi. sen kimdin? var mıydın, yok muydun bilmiyorum. ben kimdim, peki? hiç var olmuş muydum, anımsayamıyorum.
48 notes
·
View notes
Note
Az önce erkek olan arkadaşıyla ilgili konuşan kişiye bir şey söylemek istiyorum. Onun seni arkadaştan fazla gördüğüyle ilgili başka bir şey yoksa hâlâ arkadaş olduğunuzu varsayarım. Benim de toksik sayılabilecek arkadaşlıklarım oldu, o süreçte ben de arkadaşlarımı başkalarından kıskanırdım. Şeffaf olmandan emin değilim kendi açımdan onun da seni arkadaş olarak gördüğünü düşünüyorum ama hiç erkek olmadım o kadar bilmiyorum. Yine de bütün toksik ilişkiler bitmelidir kanımca.
jdjdjdkdkd ya işte belki öyle bir durum yoktur zaten belki de vardır ama konuşmadan bunu bilemezler, konuşup açığa kavuştursunlar bence bilmiyorum oylamaya açalım ahahahahhaha
71 notes
·
View notes
Text
Bazen seninle hâlâ bitmemiş bir hikayemiz olduğunu düşünüyorum. Seni özlüyorum seni görünce yüzüne doya doya bakmak istiyorum ama aklıma bana yaptıkların geliyor ve çok istememe rağmen, yüzüne bakamıyorum. Yine de insan özlüyor azda olsa mutlu geçirdiğimiz günleri sana gelmeyi çok istiyorum ama sana gelemem çünkü sen çoktan hayatına birini aldın bile. Bu durum beni çok üzüyor, biliyor musun? Sonra geçiyor ama o anlarda içimde oluşan o boşluğu hissetmek bazen çok zor geliyor. Belki de bu hikayeyi tamamlamak için adım atmam gerekiyor ya da sadece zamanla unutmayı öğrenmem. Her ne olursa olsun, duygularımın beni nasıl etkilediğini kabul etmek ve kendime nazik davranmak zorundayım. Zamanla her şeyin yoluna gireceğine inanıyorum ve bu süreçte kendimi daha iyi anlamaya çalışıyorum. Belki de en sonunda, bu hikayenin gerçek anlamını bulacağım. Ama şu an için, hislerimle başa çıkmayı öğreniyorum ve biliyorum ki her şey zamanla iyileşecek.
#hayata dair#hayattan alıntı#hayatın içinden#sevgi#kırgınlık#hayat işte#kendi kalbine yazar#kendimce
12 notes
·
View notes
Text
Kendi içime kendime döndüğüm günlerden geçiyorum Mus'ab... Psikoloğumu değiştirdim. O kadar şey anlattıktan sonra yeni biri ile aynı yolu bir daha yürümek zor gelmişti ama kendime bu iyiliği yapmak zorundaydım. Yüz yüze terapi çok daha başka bir huzur hissettiriyormuş birinin seni gerçekten anladığını hissetmek. Ya da kendimi kıymet veriliyor hissetmek... Aynı yaraları yeniden kanatıyorum aralarında iyileşenler var izlerini sıvazlıyorum ama en azından bu kez karşımdaki bana bir tepki veriyor. Beni anladığını hissediyorum. Bugün anneme çok takıldım arayıp neden diye sormak istiyorum gerçekten o insanlar bu kadar mı önemli senin hayatında mükemmel komşuluk mu gördük onlardan ki hâlâ görüşme ihtiyacı duyuyorsun... İstesen numarayı silersin istesen aramalara çıkmazsın diyorum. Sonra içimden başka bir ses elleme kadını olan olmuş geçen geçmiş biten bitmiş kimle konuşursa konuşsun diyor. Ama diyorum neden? Kızına, canının parçasına ömrünün travmasını yaşatan onu yıllarca bir belirsizlikle yaşamak, zorunda bırakan ve hayatının her zerresine etkisi olmuş bir kötülüğü yapan insan müsveddesinin ailesiyle neden görüşüyorsun? Neden zamanında çıkamadığın arkayı bugün çıkmıyorsun. Kimsenin hiçbir şeyden haberi olmasa dahi sen, ben bilmiyor muyuz ne olup bittiğini. Sen bilmiyor musun kalbimin orta yerinde senle ilgili açılan yarayı... Kırıldım ama dile getiremedim Mus'ab. Ben senin içinde böyle yaralara vesile olmayayım inşallah... Zeymep, zor zamanlardan geçiyor biraz halleştik bir zaman önce ona kendine benim için bir nergis almasını rica etmiştim bugün almış, ikimize de o İstanbul'da ben bu bozkırın ortasında... O kokusuyla ben fotoğrafıyla şifalanıyoruz Elhamdülillah... Yıllar oldu yüzyüze gelmeyeli ama zaman zaman birbirimizin kapısını tıklatıp sen bunu severdin Zeynep, sen de bununla mutlu olurdun Seyyahe demek iyi geliyor hamd olsun...Psikologum dün bu kitabı önerdi, ilk kez bu şehirdeki tek kitapçıya gittim dün bir miktar farkla oradan aldım kitapçı görmeyi kokusunu özlemişim. İstanbul'daki Ağaç'ı özlemişim .. İstanbul'u da özlemiş olabilirim ... Artık kendime ait bir çalışma odam var. İşimi bitirip 10 dkk bile olsa odaklanıp kitap okuyabildim bu da şükür sebebi değil mi gözümün nuru? Düşüncelerim çok birbirine geçmiş halde ama hiçbir doğum kolay olmaz kendini kendinden doğurman gerek artık Seyyahe. ..
İstanbul-Yozgat/8 Şubat 2024
25 notes
·
View notes
Text
Sevgili D, bugün yine terk edildim. Uzun zaman geçti biliyorum, alışmam gerektiğini biliyorum ama yine de canım ne zaman o kadar çok yansa hâlâ sen oradasın sanıyorum. Başımı kaldırıyorum, canım o kadar çok acıyor ki o an düşünemiyorum, sadece aklıma sen geliyorsun, gözlerim etrafta seni arıyor. Her defasında bulacağımı sanıyorum. İstediğim tek şey koşmak, koşup sana sarılmak. İyi hissetmeyi hatırlamak istiyorum. Ya da daha kötü hissetmeme yardım etmeni. Sadece tüm bunlarla baş edemiyorum ama bunu kimseye söyleyemem. Onların beni gördüğü gibi iyi olmalıyım ama iyi değilim. Birinin bunu görmesine ihtiyacım var. Sevildiğim bir ana ihtiyacım var. Sevildiğimi hatırladığım bir ana. Bunu ne zaman istesem aklımda sadece senin gözlerin beliriyor. Birbirimizi sevmek milyonda bir olan bir başarısızlıktı. Şimdi anlıyorum. Neden artık bir arada olamadığımızı. Havai fişekler gibi, bir anda büyük bir patlama ve parlama. Sonra sönüyor. Tehlikeli. Bir anda olan bir şey. Şimdi hatırlıyorum, o köprünün altında bir anda sevmeye başladığımızı birbirimizi. İşte bu yüzden yanlıştı. Benim o saatte o köprünün orada olmamam gerekiyordu. Senin o köprüde o çocuklar sana saldırdığında belki de ölmen gerekiyordu. Her şey yanlış ve bir anda başlamıştı. İlahi kuralları çiğnediğimize emindim. O gece orada bulunmak büyük bir günahtı. Hiç yaşanmaması gereken bir anda göz göze geldik, gökyüzüne fırlatılan bir havai fişek patladı ve biz birbirimizi sevdik.
Bana söylemiştin, bunun frenleri tutmayan bir arabanın içinde olmak demek olduğunu ve ben de buna bayılmıştım. Ben seni o arabanın içinden attım. Çünkü çarpacaktım. Frenleri tutmuyor dediğinde sana inanmıştım. Sağ çıkamayacağımı biliyordum. Frene basmayı denemedim. Çünkü sana inanmamak ölmekten daha korkutucuydu.
Sana ilk kez git dediğimde ve sen gittiğinde kalbimin nasıl lime lime olduğunu hatırlıyorum. İlk zamanlar kolaydı. Gün geçtikçe yokluğun ağırlaştı. Boşluk büyüdü. Sen gelmedin. Bir katil ortaya çıkana, sorgu yapılana ve sen çağrılana kadar, Gelmemeyi başardin. Dönmemeyi başardın. Ben olmadan da devam etmeyi başardin. Sadece, aynısını yapabilmek istiyorum. Benim de bir şansım olsun istiyorum.
İnsanlar bana neden bir arada olamayacağımızı soruyor. Onlara anlatamıyorum. Bunun sevmekle alakalı olmadığını. Bunun hiç olmaması gereken bir şey olduğunu anlatamıyorum. Birbirimizi sevmenin bir ölüyü sevmek demek olduğunu nasıl açıklayabilirim? Bana ortada bir ceset olmadığını söylerler ama ben onlara sevmeyi sürdürürsek ortada bir ceset olacağını söyleyemem. Çok fazla insan vardı D. Etrafımda her zaman çok fazla insan vardı. Hep kalabalıkta yenildim ama elimde hep bir kupa vardı. İnsanlar kazanmakla kaybetmek arasındaki benzerliği anlamadılar. Çok kalabalıklardı, beni sevebilecek onlarca insan vardı ama bunu sen seçtin ve şimdi de bir katil kollarını etrafıma dolamak istiyor.
Benim suç ortağımdın. Biz geçecektik bu dünyanın üzerinden, sen ve ben. Yaşam bizim oyunumuz olacaktı. Köşe başındaki bir tehlike gibiydin sen. Ben köşe başını aldım senden. Şimdi ikimizin de kalbi ucu kırılmış bir bıçak gibi. Körelmiş ve pas tutmuş. Ve son kez aynı sigaradan içimize duman çekiyoruz. Her zaman mağlup olduğumuzu biliyorduk, birbirimize kalışımızdan belki. Birbirimizin zaferi olsaydık eğer, sen de biliyorsun, diğerleriyle yarışmak zorunda kalmazdık. Her öpüşümüz ve sarmaş dolaş uykularımız birbirimize açtığımız başka kurşun yaralarıydı. En çok kanatan kazanır sandık. Kan kaybederken birbirimize aşkla bakıyorduk bunun bir hastalık olduğundan habersizce. Beni hep birbirimize uzun uzun baktığımız o sıcak nemli günlerdeki gibi hatırla, iskelede otururken, ayaklarımızı sallarken ve bir bardak buzlu çay içerken. Ve iskeleden birlikte atlayacak birini sev kendine, bu defa ölmek için olmasın. Veya öldürmek.
Vazgeçmiyorum, korkma. Tökezleyerek de olsa sözümü tu tuyorum. Kapına kadar koştuğum anlar olmuyor değil ama kapıyı çalmadan geri dönüyorum. Sadece, bazen, saatlerce o kapının önünde oturuyorum.
45 notes
·
View notes
Text
Çok mutluyum. 💙🤍
Her şeyi dökmek istiyorum eksiksiz bir şekilde...
Buraya geleli tam 45 gün oldu. Sürekli en başa geri dönüp aradaki farka bakıyorum ve kalbim tekliyo' sürekli. Geleceğim hafta ailemi sürekli arayıp 'biliyor musunuz, o kadar güzel ve pürüzsüz hissediyorum ki uzun zaman sonra ilk defa ruhumu bu kadar pak görüyorum. İyileşiyorum, yenileniyorum' derdim sürekli. 13 Mayıs'ta geldim buraya ve geldiğimden beri her şey harika ilerliyor. Arada minik pürüzler oluyor ama hemen yok ediyorum her şeyi. Kullandığım antidepresanlar biraz dengemi sarsıyor olsa da etrafımdaki herkes o kadar anlayışlı ve sakin ki sürekli yardımcı olmak için her şeyi yapıyorlar. İşten başlamak istiyorum. Her şey harika ve inanılmaz güzel ilerliyor. Çalıştığım alanlarda sürekli in charge oluyorum. Ve çalıştığım herkes bana sürekli teşekkür ediyor ya da çoğu imreniyor ama bu asla ego sebebi değil benim için. 21 yaşındasın ama bu kadar profesyonel ve donanımlı olmayı nasıl becerebiliyorsun, bu kadar güzel ingilizce konuşmayı nerden öğrendin, 21 yaşında olmana rağmen koca restourantları yönetmeyi nasıl böyle becerebiliyorsun gibi cümleler sürekli duyuyorum uzun zamandır ama en çok bu hafta içinde bunlar beni çok mutlu etti. Çünkü o kadar çok sebebim var ki. İşler yolunda ve her şey mükemmel. Şimdi sırada o var.
Mert'ten bahsetmek istiyorum kısaca. Ben buraya ilk geldiğimde tanıdığım ilk kişilerden biriydi. Bir maç günü ikimiz de Fenerbahçe forması giymiştik ve o şekilde tanışmıştık ama bu tanışıklık ileri seviyeye gitmedi normal bir şekilde selamlaşmalarla geçiyordu. İnstagram'dan birbirimizi eklemiştik veeee TAM 8 GÜN ÖNCE İSE ÖYLE ŞEYLER OLDU Kİ. İŞTE MUCİZE...
19 Haziran Çarşamba. 20:00'da çıkmıştım işten ve çok yorgundum. Geldiğim gibi odama inip direkt duş alıp yatağıma geçip film izlemek istiyordum. Sonra Instagram'da gezinirken Mert'in bi' iş ilanı story'sini gördüm. Ben de şakadan işletmek için buyrun yazdım. Sonra iş arıyo' musunuz evet hangi otel vs derken numara atıp cv bırakır mısınız yazdı ama hâlâ işlendiğinin farkında değildi ben de sadece eğleniyordum. En sonunda fark etti aa kanka sen misin diyince ikimiz de haykırdık sonra numaramı ekle dedi ve direkt aradı. Napıyosun nasılsın muhabbetinden sonra sana bir konuda ihtiyacım var dedi ben de ne konuda diye sorunca seni biriyle tanıştırmak istiyorum dedi. Kız mı erkek mi diye sordum ve kız dedi ama hayatımdaki herkes bilir ben böyle şeyleri pek sevmem. O yüzden hayır gelmek istemiyorum dedim. Sonra resmen yalvardı kanka nolur gel bak eğer ortamı sevmezsen kalkar gidersin lütfen diyince o kadar ısrara daha fazla karşı gelemeyip tamam dedim. Saat 00:30 gibi geleceklerdi ve daha saat 22:00 falan. Ben de biraz uzandım unutmuştum bile olayı sonra Mert aradı hadi gel bekliyoruz falan diyince ben de birazdan geliyorum dedim. Aslında hiç gidesim yoktu ama tamam demiştim bir kere. Yukarı yaklaşık bi' 15-20 dakika sonra çıktım ve oturduğu yeri gördüm ama gözüm Emre'ye takıldı. Emre çok kötü görünüyordu ve onu kötü görmek beni de kötü yapıyor her zaman. Hatta ikimiz dün sabah 6'da beraber atak geçirdik dnsnbsbnsbssbsbs
Emre'yi o halde görünce her şeyi unuttum ve direkt onunla ilgilenmeye başladım. Mert sürekli arıyordu hadi gel hadi gel falan diye kusura bakma gelmiyorum Emre hiç iyi değil belki başka zaman otururuz dedim. Sonra Emre'yi lojmanın dış tarafına götürüp dökül dedim. Yaklaşık 30 dakika falan konuştuktan sonra birazcık rahatlattım ve kantinin iç kısmına gittiğimizde oturmaya başladık. Bir anda Mert ve arkadaşlarını hemen karşımda gördüm. Mert çağırdı hadi gel dedi ve ben de Emre'ye daha önce söylemiştim tabiiki gidicem bilgin olsun ama geri gelicem dedim.
Masaya geldim selam verip tanıştık önce. Buketle tanıştım önce Mert'in sevgilisi sonra PROY.
Sadece bu otelin lojmanında bile defalarca bu teklifi aldım ama hiçbirine evet demezken ilk defa evet dedim ve PROY'LA tanıştım.. o kadar akıcı muhabbet ettik ki Buket ve Mert'le muhtemelen 2-3 cümle falan kurdum. Çok ilgimi çekti. Duruşu, bakışı, gözündeki gözlüğünün ona kattığı aura, konuşma biçimi her şeyi. O kadar ilgimi çekti ki arkamdaki bütün sesleri susturup sadece ona odaklanıyordum. Tabii o gece her şey çok güzel başladı ama kötü bitti çünkü hemen arkamdaki masadaki arkadaşlarım salak saçma hareketler yaptığı için ben sürekli PROY'UN sözünü kesmek zorunda kalıyordum. Ya arka masaya gidip birilerini sikip kesicektim ya da siktir olup gidecektim. Kimsenin kalbini kırmamak için PROY'DAN Özür dileyerek gitmem lazım dedim ve lojmanın dışına gidip yaklaşık 2 saat boyunca sinirimden ağladım. O gece kötü bitti ve sonraki gün de görüşmedik yani zaten ortada her hangi bir şey yoktu. Ondan sonraki gün Mert geldi akşam işin var mı vs derken beraber oturalım mı dedi ve o akşam da birlikte oturduk kantinin içinde. Saatlerce muhabbet ettik sonra yine dağıldık ama bakışları çok güzeldi ve beni sürekli etkileyebiliyordu. Daha doğrusu ben içine düşmek istiyordum yoksa ben izin vermediğim sürece hiçbir kız beni etkileyemez. Zaten herkes bilir ben kızlarla tanışmayı da oturmayı da sevmiyorum. İşte her şeyin başlayacağı gün. PROY'LA yalnız kalmam gerekiyordu ve bi' adım atacaktım. Akşam erken geldim yine ve saat 01:00 gibi lojmana geldi. Tam odaya gidecekken döndürdüm ve işin yoksa gel dedim geldi ve aşağıdaki markete gidip kahve alıp oturup bi' güzel konuştuk. Hiçbir şekilde detay vermek istemiyorum ama gece sarılmayla bitti. Hayatım mükemmel ilerliyorken PROY her şeyiyle daha fazla renk kattı hayatıma. Arkadaşlarım yenge diyor ama dedirtmiyorum hiçbirine. Zaten o da itiraz etmiyor ama öyle işte.
Seni seviyorum PROY'💙
Dancing in the moonlight💙
Moon,night,dark u&me💙🤍
12 notes
·
View notes
Text
" Ateş yanmaz, yağmur yağmaz, rüzgar esmez.
Ama işte, sen yoksun ve bunların hepsi hâlâ oluyor. En acısı da bu değil mi?
Sen yoksun, hayat devam ediyor. Ve ben bunun olmasını istemiyorum.
Ben istiyorum ki kapı çalsın, sen gel. Hayat seninle devam etsin.
Ben istiyorum ki, güneş batsın, birlikte izleyelim.
Ve ben inanıyorum. Bir gün seninle aynı şehirlerde yaptığımız ne varsa hepsini tek tek yan yana yapacağız, el ele, diz dize...
Seni çok seviyorum. Hem de her şeyden çok. "
8 notes
·
View notes
Text
bir kapı açtım sana.kapıda beklemiyorum seni,içerdeyim sadece.bazen nefes almak istiyorum gidiyorum ama kapı hep açık orda.biliyorsun kapının açık olduğunu,benim çabam bu kadar ister gel gir içeri çek ardından kapıyı ya da kapat kapıyı.ister kır dök yok et, hiçbir şey demeyeceğim.ister uğra kapı açık kalsın hâlâ ama ben kendimi perişan etmeyeceğim.ben yaşıyorum, uğramak istersen kapının yerini ve açık olduğunu bil bana yeter.
8 notes
·
View notes