#ayemir
Explore tagged Tumblr posts
Text
Ama insan ormanda aynı yere ikinci defa geldiğinde kaybolduğunu anlar... :)
200 notes
·
View notes
Link
Aydemir Akbaş, hakkında çıkan ölüm haberlerine paylaştığı video ile tepki gösterdi
0 notes
Text
Stabil'in;
"Artık eskisi kadar cömert değilim,
ÖLMEMİ İSTEYEN ÖLSÜN SİKİMDE DEĞİL"
dediği evredeyim. :)
72 notes
·
View notes
Text
Ne zaman şu tarz görsellere denk gelsem Şanışer'in Efkarım Az Değil şarkısındaki şu söze takılır dururum.
"Annem üzülmesin diye ben intihar etmeye kalkışmam."
Annem... :)🩵💙
76 notes
·
View notes
Text
KALABALIK İÇİNDE KAYBOLMUŞ BİR RUH!
Ados, Kalabalık şarkısında 'Ne desem anlamayan bir kalabalıktayım' diyor. Stabil, Rüya Ve Gerçek şarkısında, 'Sahilde kalabalıkta olsam bile yalnızım' diyor. Ve Franz Kafka Aforizmalar kitabında, 'BENİM YALNIZLIĞIM İNSANLARLA DOLU!' diyor.
- 8 yaşındaydım Aforizmalar'ı okuduğumda ve aradan geçen 13 seneye baktığımda hayatımın mottosu haline getirdiğim o söz. Benim yalnızlığım insanlarla dolu. İnsanların güldüğü şeylere gülememek, çoğunluğun istediği şeyleri istememek ve hep daha farklı, daha derin, daha rûhi olmak yanlış bir şey mi diye hep düşünüyordum ama ergenliğimin tam ortasında bunu tam anlamıyla kabullendim. Bu yaşadığım şey kesinlikle olması gereken bir şeydi. Çünkü ben kalabalık içinde milyonlarca farklı ses dalgası içerisinde sessizliğin ne olduğunu gördüm. Yüzlerce insan arasında yapayalnızlığı iliklerime kadar yaşadım. Bana bir 'sorunluymuşum' gibi davranan ve hissettiren insanlarla aramda hep bir fark vardı. Derinlik...
Siz siz olun kimseye ihtiyaç duymadan yaşamayı ve ruhunuza olumlu etki etmeyen her şeyi, herkesi içiniz yansa dâhi hayatınızdan çıkarmayı öğrenin. Üzüldüğünüz şeylere 'ya buna mı üzüldün/takıldın/yıkıldın' diyen insanları hayatınızdan çıkarmayı öğrenin. En sevdiğiniz insan dâhi olsa, ruhunuzu kim yaralıyorsa hayatınızdan çıkarın. En sevdiğiniz şarkı dâhi olsa, içinizi hangisi yakıyorsa, size hangisi kötü geliyorsa o şarkıyı silip atın. Hangi kitap sizi olumsuz etkiliyorsa o kitabı yakın atın. Yoksa başka şekilde kendine odaklanamıyorsun. Kendinizle yaşamayı öğrenin. :)
62 notes
·
View notes
Text
Ruhumun ve sesimin yorgunluğunun verse'ü. :')
57 notes
·
View notes
Text
Bana bi' cam kenarı, dışarıdaki bütün sesi bastıracak düzeyde bir kulaklık ve Spotify listemi verin son nefesime kadar dokunmayın, böyle yaşarım. Uçak yolculuğunda bile cam kenarına bilet alırım, otobüs aynı, hususi araç aynı. Mutlu ya da mutsuz hiç fark etmiyor en çok burada içimi görebiliyorum. En çok burda hayal kurabiliyorum. Sanki aracın lastikleri değil de, giden ayaklarımmış gibi hissediyorum ama bu hiç yormuyor. Dinlemeye korktuğum bütün şarkılarımı ya da en özel şarkılarımı hep yolculuk esnasında dinliyorum. insanlar uzun yolculuklardan nefret ederken ben o derecede seviyorum. Çünkü ben kalabalığın olmadığı her yerdeyim.')
VE VAZGEÇ ARTIK RÜYALARIMDAN...
53 notes
·
View notes
Text
Bugün 13 Mayıs 2024 Pazar günü. Bugün sonsuz bir gün. Bugün hayatımın en güzel günü. Hayatımın en pürüzsüz günü. Hayatımın en anlamlı günü. Hayatımın en eşsiz günü.
Hatırlarsınız belki bu şarkıyı ona vereceğim demiştim aylar önce. Bugün adrese teslim ettim biliyor musunuz? Artık bu şarkının bir sahibi var. Ocean ve Andromeda bu şarkıya olan saplantımı en iyi bilen kişiler. Bugün verdim.. bugün verdim.
Taşa dönmüş kalbime minik bir su döktü. Her damlasında dedi ki; işte bu sensin Emir. Sen bu evrendeki en mükemmel kalbe sahipsin. En güzel sevgiye sahipsin dedi. Biraz pas tutmuştu sadece ama artık bizim için her şey kocaman bir tecrübe ve GEÇMİŞ. Geride kaldı o günler. Egemizdeyiz ve huzurumuzu, birbirimizi kokluyoruz, Maviye dönüyoruz dedi.
Dün evimden çıkmadan önce atmam gereken her şeyi çöpe attım. Hatta seve seve önce 3391 kitabını. Çünkü bir hikaye yaşamak için bir hikayeden feyz almaya gerek yoktu. Hissedince kendi hikayeni yaşıyorsun. Çöpe attığım gibi derin bir nefes aldım. Hayatımın en güzel sayfasına geçtim. Sağımda dünyanın en masum sıfatı, solumda yemyeşil doğam, dibimizde masmavi EGE. Sen bana Allah'ın gönderdiği bir hediyesin. Bana mucizelerin tükenmediğini gösteren en büyük örneksin. Her gün acıdan ağlayan Emire Andromeda hep şey dedi, geride kalıcak bu günler. O sonsuz günler gelicek dedi. Biliyordum geleceğini ama bunu beklemiyordum. Sabrın sonu selamet derler ya, elhamdülillah Allah'ıma şükürler olsun.
Ülkenin en karizmatik otellerinden birinden ısrarla iş teklifi aldım. Kendimle en çok gurur duyduğum gün. Hem aşkta hem işte kazandığım bir gün. Bugün çalışmadım ama ona rağmen parmakla gösterildim. Herkesin hazır olda durduğu Müdürüm beni sesli ve görüntülü arayıp yanıma gelemediği için defalarca özür dileyip sen benim kardeşimsin diyip sen buranın yıldızı olacaksın dediği bir gün oldu. Buradaki gençlere ilham olacak seviyedesin ve herkes senden feyz alacak. 21 yaşında bir çocuğun böyle zorlu ve stresli bir sektörde böyle bir cv ve başarı yapmasına saygı duyulur ve takdir edilir. Sen benim personelim değil kardeşimsin dediği bir gün. Değerimin en çok bilindiği, ruhuma en çok dokunulduğu gün. Bugünün öncesini tamamen sildiğim gün. Kendimle gurur duyuyorum. Allah'ım sana sonsuz teşekkür ediyorum. Andromedam iyi ki varsın, iyi ki varsın, iyi ki varsın. Sana sarf edeceğim her mükemmel kelime inan eksik kalıcak. Sen her şeysin. Bana hep güvendiğin için teşekkür ediyorum. 💙
VE BİZ BUGÜN HEM BİRBİRİMİZE, HEM YEŞİLİMİZE, HEM de MAVİMİZE KAVUŞTUK.
EN ÇOK DA EGEYE💙
HOŞ GELDİM, HOŞ GELDİN.
#Bugün13MayısBugünSonsuzBirGün.
13.05.24 - 23:22💙
21 notes
·
View notes
Text
DUR LENSİMİ ÇIKARAYIM DA DAHA RAHAT AĞLAYAYIM..
Trajikomik değil mi? Lellow aradı beni, müsait misin diye sordu aslında müsaittim ama kimseyle görüşmek istemiyordum. Ama buna ihtiyacı olduğunu bildiğim için gelme demedim. Telefonu kapattıktan yaklaşık 20 dakika sonra kapı çaldı ve açtığım gibi sarılıp ağlamaya başladı. Gözlerindeki şişliği ve morluğu gördüm. Dayak yemiş gibiydi ama bundan daha beter olduğunu biliyordum. Hiçbir şey sormadım ve sarıldığı süre boyunca bekledim. Sonra bırakınca birazcık rahatladığını hissettiğim gibi oturma odasına getirip bilgisayar koltuğuna oturttum. Hiçbir şey sormadım ve konuşmadım sadece dökülmesini istiyordum. Şarkı açabilir miyim diye sordu ve aç dedim. Gün bitene kadar hiç hayır demedim çünkü bu durumlardaki psikolojisini biliyorum. Üstelik Regl döneminde olduğu için ekstra hassastı. Ba��zıları Gitme Soğukta şarkısını açtı öncelikle. Bu şarkının benim için de özel olduğunu bildiği için bu şarkıyı açtı ama Bağzıları grubunun delisidir zaten. Biliyor musun ay sonunda buraya geliyorlar, konser var beraber gidelim mi diye sordu ve bu tarz şeylere karşı duruşumu bildiği için tamam yalnız gideceksin anladım dedi. Sürekli konuşuyordu, dalıyordu ve bu durumdan korkuyordum. Çünkü ona bakarken aslında kendimi görüyordum bir yerlerde. Eski hâlimi görüyordum ve elimden hiçbir şey gelmeyeceği gerçeği beni daha fazla üzüyordu. Sonra dökmeye başladı şarkılarını. Bağzıları'ndan Leyla, Zaten Kırılmış Bir Kızsın, Evleniyormuşsun Bugün, Kaçak şarkılarını açtı. Sadece dinliyordum ve odaklanmaya çalışıyordum. Biliyorum teselli istiyor, bekliyor ama bunu yapamayacağımı o da çok iyi biliyordu. Çok büyük bir hayal gücüyle yaşayıp, sürekli hayal kurup yanında bir de büyük bir realizm'le yaşamak bir çeşit sıkışmak gibi. Bilerek mi yapıyordu bilmiyorum ama anlamını bildiği halde Can Ozan'dan Ağlama Ben Ağlarım ve Toprak Yağmura şarkılarını açtı. Buraya kadar kendimi çok zor tutmuştum ama bu tınıları duyunca ben de göz yaşlarına karşılık vermeye başladım. Günüm sikilsin hiç istemiyordum ama olmuştu bir kere. Ağladığımı görünce ayağa kalkıp bana doğru geldi ve sarılıp başımı göğsüne yasladı sonra başıma bir öpücük kondurup merak etme geçicek dedi. Bunu niye yaptığını zerre anlamadım çünkü buna ihtiyacı olan ben değildim. Ama dengesizliğini çok iyi anlıyordum biraz da suçluluk psikolojisi işte. O hâldeyken dur bekle lensimi çıkarayım da daha rahat ağlayayım sözü ikimizi de çok fazla güldürdü. Acının tatlı tebessümüydü. Hadi bir çay yap balkona geçip oturalım bahar havası yiyelim dedi. Son demlerdi, bu sondu. Çay yaptım ve çayları alıp sigaralarla beraber balkona geçtik. İkimiz de oturduktan sonra derin bir sessizlik oluştu ve hiç beklemediğim en nefret ettiğim şeyi istedi. Telefonunu alabilir miyim diyince şoka girdim ve neden diye sorduğumda merak ettim sadece nefretini biliyorum ama bir şeye bakmak istiyorum dedi. Verdim ve direkt Tumblra girdi. Daha önce farklı hesaplarımda yaptığım bazı paylaşımları görmüştü ama görmeyeli çok uzun zaman olmuştu. Girdiği gibi direkt Maybelek ne demek diye sordu. Hayatımdaki herkes bilir, benim için her şeyin bir anlamı olur ve klâsik şeyler olmaz bunlar ama bu belki 20 farklı kişiden aldığım bir soru ama sadece Andromeda biliyor. Yani Lellow'a cevabını söylemedim ama ısrar etmedi. En sevdiğim huylarından bir tanesi/ydi. Sonra M'r'c'e' ne demek, sanki bunu biliyorum kestiğin bir kelime mi diye sorunca evet dedim. Aslında hayatımdaki herkes bu kelimenin bende ki anlamını bilir çünkü en olumsuz durumda bile en çok kullandığım kelime, en büyük inanç, en büyük gerçeğim. MUCİZE...
İste tam olarak orada konuştum. Mucize dedim. Biliyorum kafanı duvarlara vuracaksın belli bir süre daha, iştahsızlığın devam edecek ve belli bir süre daha isteksiz yemek yiyeceksin ama her şey normale dönecek. Ama bu da yetmeyecek. Her şeyi bitirecek tek bir an var, tek bir şey var o da MUCİZE. Hayatımın en büyük gerçeği. En büyük inancım, en büyük hayalim. Uçurumun kıyısında bile inancımdan asla geri dönmediğim o MUCİZE...
Lellow'la bu yaşanan anlar beni direkt Ekim ayına götürdü. Çalıştığım otelde ingiliz bir kızla tanışmıştım. (ELLİE) ve bana ruhen unuttuğum bazı şeyleri hatırlatmıştı.
BELİEVE İN THE MİRACLES EMİR. MAY MİRACLES BE WİTH YOU. MAY THERE BE NO HELL FOR THE GENTLENESS OF YOUR SOUL.
MUCİZELERE İNAN, MUCİZELER SENİNLE OLSUN. RUHUNUN NAZİKLİĞİ CEHENNEMİN OLMASIN.
İNAN! MUCİZELER HER ZAMAN VARDIR. 💙🩵
44 notes
·
View notes
Text
CAMIMA VURAN BAHAR DAMLALARI💙🩵
Bayram.. Kabuslarla geçen bir gecenin ardından duygu dolu bir sabaha uyandım. Andromeda ile uyandım. Uyandırdı ama kabus etkisinde olduğum için kapattı sonra kabus görmeye devam ettim. Çok kötü uyandım ama içimde zaten bir hüzün vardı. Şanışer'in Cinayet şarkısındaki 'Büyümek demek ailenden uzakta geçirmek midir her sene bayramları' sözünün hüznü vardı. Yine ailemden uzak bir bayram. Bu kaç oldu bilmiyorum ama saymıyorum artık çünkü daha çok hüzünleniyorum. Annemi çok özledim...
İçimde bu hüzün varken dalıp gidiyordum uzaklara. Hayallerime minik tebessümlerle eşlik ediyordum. Tam o sırada arkada tınıları ruhumu okşayan ve ruhumu güldüren Badem'in Sen Ağlama şarkısı çalıyorken, gözlerim dolu doluyken camıma birkaç yağmur damlası çarptı. O esnada kapandı birden gözlerim ve bıraktım kendimi. Keşke hâlâ oradaki masumluğumla, saflığımla kalsaydım. 'Sen ağlama, bir damla göz yaşın yeter. Sen üzülme gülüm, gamzende güllerin biter. YOLLARIMA TAŞ KOYSALAR DÖNECEĞİM, GÖZLERİNDEN YAŞLARINI SİLECEĞİM. GÜZEL YÜZÜN YANAKLARIN ISLANIR.'💙
Bugün aylardır tınılarını duyunca bile refleks olarak direkt kulaklarımı kapattığım, beni her şeyden çok korkutan ve dinlemediğim bütün şarkılarımı sıralayıp Andromeda'ya söyledim. Uzun zaman sonra ilk defa gerçekten korkmadan, çekinmeden dolu tebessümlerle, hayallerimle, kollarımı açarak ve dans ederek şarkılarımı söyledim. En çok Badem'in Sen Ağlama şarkısını.
O küçücük odada derin sessizlik var ya, o sessizliği şarkılarımla doldurdum bugün. Hüznümü ve hasretimi büyük bir tebessümle haykırdım. Özelimdi💙
HÜZÜN, KEDER YÜREĞİME YASLANIR..
Teşekkür ederim. 🩵💙
30 notes
·
View notes
Text
Gördüğüm tek ışık pencerem bak.
Almıyo' bu boku koca kafam.
Her şeyin farkındasın. Her şeyi çırılçıplak hâliyle görüyorsun ama idrak yok. Bazı şeyleri idrak etmek kâinatın en zor şeyi gibi. Yazdığım sözler gün içinde sürekli beynimin içinde dönen Alba&Ravens Parçalar şarkısından. Uzun zaman önce hep bi' denk gelişler istiyordum. Sürekli aynı şeyleri dinleyip duruyordum, belki sıkılmıyorum ama yeni şeyler istiyordum ve tam olarak dört gün önce iki tane şarkı girdi hayatıma. Bu şarkı da o iki şarkıdan biri. Bazen hiç konuşmaya ihtiyaç duymadan, bir şiirde, bir şarkıda tüm ruhunu görürsün ve sadece onu söylersin. İşte bu şarkı kafamın, ruhumun yorgunluğunu özetleyen şarkı. Ben sürekli şarkı söylüyorum. Eskisinden daha fazla. Sikmişim güzel sesi. İnsanlar öylesine şarkılar söylediğimi düşünüyor ama ben hiçbir şeyi öylesine yapmıyorum. Bir şarkı söylemenin bedelini bile veriyor bu ruhum. Kimseyi öylesine sevmedim, hiçbir diziyi öylesine izlemedim, hiçbir kitabı öylesine okumadım, hiçbir müziği öylesine dinlemedim ve hiçbir şarkıyı öylesine söylemedim. Hepsinin derin derin anlamları var tıpkı ruhum gibi. Uzun zaman sonra hatta sanırım hayatım boyunca ilk defa bugün MUCİZE diye haykırdım. Daha önce hiçbir zaman çağırmamıştım. Kafam artık kaldırmıyor hiçbir şeyi özellikle öylesine olan her şeyi. Ben her zaman belki de çoğu kişinin hayal ettiği şeylere sahip oldum. Mesela sevilmek. Herkes ister belki ama ben hiçbir zaman istemedim. Sevilmeyi, ilgiyi, güzel olan şeyleri bile kafam kaldırmıyor artık. Ben ruhumdan ibaretim. Ruhuma dokunmuyor öylesineler. O ruh yavaş yavaş....
GÖRDÜĞÜM TEK IŞIK PENCEREM BAK..
39 notes
·
View notes
Text
Bir anda;
yazdı bana psikolojik manyak. Bakma manyak dediğime, psikopat da olsa evrendeki en güzel kalplerden birine sahip. Aslında kendini hatırlatmak ya da bağırıp çağırmak için değildi gelişi sadece rutinini yaşayıp, biraz içini döküp belki biraz sövüp gidecekti. Bir daha rüyamda görmedim seni. Hatırlıyor musun anlatmıştım sana, seni rüyamda ilk gördüğümde odamda uzanmış bir hâldeyken bir anda kalkıp bana 'PİŞMAN OLACAKSIN' demiştin ve gerçekten de öyle oldu biliyor musun? Gerçekten de öyle oldu biliyor musun? Keşke seni tanımasaydım, sevmeseydim demiyorum ama pişman oldum işte.
Herkese bu konuda her zaman hak verdim. Ben sevilmesi gereken biri değilim ki. Bu süslü bir cümle değil, bu acıtasyon değil, bu manipülasyon değil bu gerçek oğlu gerçek. Ben sevilmeyi sevmiyorum sevmeyi seviyorum. Ve ben biri tarafından seviliyorsam eğer muhakkak gün sonunda beni sevdiği için pişman olacak. Bu hiç sekmedi. Kalpsiz biri asla değilim, sevgimin, ruhumun güzelliğiyle hayatta kaldım ben ama ben sevilmeyi hiçbir zaman sevmedim. Hani Şanışer Beni Bana Yar Etmezler şarkısında 'Sevmeyi bilirim ben, savaşmaktan anlamam' diyor ya, işte tam olarak durum bundan ibaret. Ben sevmeyi biliyorum. Eğer ben sana seni seviyorum demediysem, bana asla seni seviyorum deme. Çünkü beni, bu iki kelimen kaybetmeye yetiyor. Evet anlamıyorsun belki bunu ki bu çok normal ama ben böyle bir insanım. Beni sevmek, en sevdiğimden veriyorum örneği. Gökyüzü belirsizliğini o en koyu griliği ile gösterir ama yağmuru vermez ya, sadece göğün gürlemesiyle o grilik gün boyu kalır da kalır sen de o belirsizlik içinde yağmur yağacak mı yağmayacak mı diye beklersin ve yağmur yağmaz ama minicik de olsa bir umutla beklersin, belki diye. Yani belki o minicik umut kırıntısına bağlanmaya çalışırsın ama işte ondan değil. Ben o umudu vermem! Ben o yağmuru vermem! Ne demek beni sevmek biliyor musun? Gökyüzü o hâldeyken pasifik okyanusunun ennnnnnn azgın dalgaları içerisinde minicik bir teknede keyifli bir yolculuk yapmak gibi. Yani imkansız, yani ölümle dans ve tabiiki sonunda ölüm. Dediğim gibi, ben umut vermem SÖKÜP ATARIM.
Bütün bunların içinde bir de her kötü şeyi tuzla buz eden sevgim gerçeği var. Sevgimin güzelleştirdiği gerçeği var. Üç günlük sevgiliyi de, üçyüz günlük sevgiliyi de sevdim ben. Canfeza'nın Acı şarkısındaki 'seni seviyorum dediğim herkesi sevdim, inan yine olsalardı yine severdim' sözü beni özetler nitelikte. Daha önce seviyorum dediğim herkesi iyi ki sevdim dedim her zaman çünkü ben sevince varım. 'en az' seviyorum dediğim insana beslediğim sevgi bile o kadar büyüktü ki belki de binlerce insanın 'çok fazla' dediği sevgiden çok daha fazlaydı. Sevgimin ruh iyileştirdiği gerçeği var ve ben bunu hep yaşadım. Ama sevince! Ayran gönüllü değilim ben, sevmem bile imkansız aslında bakma. İnan bana beni her zaman ayakta tutan şey sevgimdi ve hâlâ öyle. Çünkü insan sevince var. Pürüzsüz ve saf sevgisiyle. İçine zerre menfaat, cinsellik, para aklınıza gelebilecek tek taraflı her kötü duygudan arındırılmış o harika hissiyatıyla aaaahhhhh çektiren pürüzsüz sevgi. Böyle var insan, böyle var olur insan. Yaklaşık üç gün önce, uzun zaman önce yazdığım bir metin çıktı karşıma sevdiğim birine ithaf ettiğim bir yazıydı ve ben bu yazının ekran görüntülerini alıp arkadaşıma atmışım. Mesajları falan incelerken o fotoğraflar çıktı karşıma ve oturdum okudum duygulandım hatta biraz ağladım. O fotoğrafları andromedaya gönderdim. Hadi sen de oku dedim. Sonra o da bana, Emir ne kadar aşıkmışsın. Cidden var olacağına inanmaya başlayacağım bu duygunun. Hislere heyecana ne çok sevmişsin Ben bile duygulandım. Hiçbir kötü niyet olmadan saf sevemene saf aşkına duygulandım. Ama sen basit bir ruha değil, çabalayan bir ruha değil, özgür veya bağımsız bir ruha değil sen asıl mucize denilen bir ruha sahipsin. Böyle bir ruh için basit kelimeler söylenemez çünkü. Mucize dışında' dedi.
Biliyorum, öyleydi...
Seni seviyorum. 🤍
52 notes
·
View notes