#Vassal
Explore tagged Tumblr posts
Text
Good night! He’s going wild!
(Buck Rogers 2429 A.D. daily strip)
#Buck rogers 2429 ad#buck rogers#wilma deering#celestial mogul#America#vassal#meal#very civilized#mongols#the future#25th century#sci fi comics#Phillip nowlan#Richard calkins#dick calkins#Hermes press#comic strip#20s comics
3 notes
·
View notes
Text
i became her vassal in exchange for a land to grow my crops out of to feed myself and my family but little did i know my body became her land
23 notes
·
View notes
Text
3 notes
·
View notes
Photo
28 mai 1258 : signature du traité de Paris entre les rois de France et d’Angleterre ➽ http://bit.ly/Traite-LouisIX-HenriIII Faisant de Henri III d’Angleterre le vassal de Louis IX, ce traité marque également la rétrocession par le roi de France aux Anglais de la suzeraineté sur le Limousin, le Périgord, la Guyenne, le Quercy, l’Agenais et la Saintonge, et met un terme au conflit centenaire entre Capétiens et Plantagenêts
#CeJourLà#28Mai#Traité#Paris#Roi#LouisIX#France#HenriIII#Angleterre#Vassal#Suzerain#Provinces#Capétiens#Plantagenêt#Politique#histoire#france#history#passé#past#français#french#news#événement#newsfromthepast
4 notes
·
View notes
Photo
Title: Call of Calamity
Author: Liv Savell, Sterling D’Este
Series or standalone: series
Publication year: 2021
Genres: fiction, fantasy, romance, LGBT+
Blurb: Allee and Etienne have been friends since they first came to the Moxous School of Magics...but when they unwittingly release a terrible ancient power, their bond will be tested in the journey towards fixing their mistakes. Delyth was raised to faithfully serve the goddess Enyo at the temple where she was abandoned as a baby...so when the sword Calamity is thrust into her keeping, she faces the task of protecting the goddess’ vassal with equanimity. Unfortunately, no amount of training could have prepared Delyth for the strain on her loyalties caused by the beautiful vassal herself. Under enough pressure, even the beliefs of a lifetime will bend.
#call of calamity#vassal#goddess#liv savell#sterling d'este#series#2021#fiction#fantasy#romance#lgbt
2 notes
·
View notes
Photo
Edward III, King of England, paying homage to Philippe VI, King of France.
#edward iii#plantagenet dynasty#philippe vi#maison de valois#valois dynasty#middle ages#suseran#vassal
6 notes
·
View notes
Text
Vassal! I still think estrogen would have saved him
#art lore#art#vassal#4leaf fishing#he gets the babygirl color (orange)#spur of the moment orange might I add#he was originally supposed to be monochrome black#but he’s literally my babygirl skrunkly meow meow so.#ornge <3
1 note
·
View note
Text
2 Kings 24: Jehoiakim Becomes Nebuchadnezzar's Vassal After Being Invaded By Babylon
1 During Jehoiakim’s reign, Nebuchadnezzar king of Babylon invaded the land, and Jehoiakim became his vassal for three years. But then he turned against Nebuchadnezzar and rebelled.
2 The Lord sent Babylonian, Aramean, Moabite and Ammonite raiders against him to destroy Judah, in accordance with the word of the Lord proclaimed by his servants the prophets.
3 Surely these things happened to Judah according to the Lord’s command, in order to remove them from his presence because of the sins of Manasseh and all he had done,
4 including the shedding of innocent blood. For he had filled Jerusalem with innocent blood, and the Lord was not willing to forgive.
5 As for the other events of Jehoiakim’s reign, and all he did, are they not written in the book of the annals of the kings of Judah?
6 Jehoiakim rested with his ancestors. And Jehoiachin his son succeeded him as king.
7 The king of Egypt did not march out from his own country again, because the king of Babylon had taken all his territory, from the Wadi of Egypt to the Euphrates River.
Jehoiachin King of Judah
8 Jehoiachin was eighteen years old when he became king, and he reigned in Jerusalem three months. His mother’s name was Nehushta daughter of Elnathan; she was from Jerusalem.
9 He did evil in the eyes of the Lord, just as his father had done.
10 At that time the officers of Nebuchadnezzar king of Babylon advanced on Jerusalem and laid siege to it,
11 and Nebuchadnezzar himself came up to the city while his officers were besieging it.
12 Jehoiachin king of Judah, his mother, his attendants, his nobles and his officials all surrendered to him.
In the eighth year of the reign of the king of Babylon, he took Jehoiachin prisoner.
13 As the Lord had declared, Nebuchadnezzar removed the treasures from the temple of the Lord and from the royal palace, and cut up the gold articles that Solomon king of Israel had made for the temple of the Lord.
14 He carried all Jerusalem into exile: all the officers and fighting men, and all the skilled workers and artisans—a total of ten thousand. Only the poorest people of the land were left.
15 Nebuchadnezzar took Jehoiachin captive to Babylon. He also took from Jerusalem to Babylon the king’s mother, his wives, his officials and the prominent people of the land.
16 The king of Babylon also deported to Babylon the entire force of seven thousand fighting men, strong and fit for war, and a thousand skilled workers and artisans.
17 He made Mattaniah, Jehoiachin’s uncle, king in his place and changed his name to Zedekiah.
Zedekiah King of Judah
18 Zedekiah was twenty-one years old when he became king, and he reigned in Jerusalem eleven years. His mother’s name was Hamutal daughter of Jeremiah; she was from Libnah.
19 He did evil in the eyes of the Lord, just as Jehoiakim had done.
20 It was because of the Lord’s anger that all this happened to Jerusalem and Judah, and in the end he thrust them from his presence.
The Fall of Jerusalem
Now Zedekiah rebelled against the king of Babylon.
#Lord God Jehovah#Holy Bible#2 Kings ch.24#Jehoiakim#Nebuchadnezza#Jehoiachin#Nehushta#Zedekiah#Hamutal#Israelites#Babylon#Invaded#Vassal#Rebelled#Destroyed#Judah#Punishment#Removed#Holy#Presence#Captured#Citizens#Exile#Treasures#Slice#Gold#Deported#Laborers#Craftsmen#Defied
0 notes
Text
By about 150 CE the Southern Xiongnu, theoretically vassals, were more or less independent.
"Why the West Rules – For Now: The patterns of history and what they reveal about the future" - Ian Morris
#book quote#why the west rules – for now#ian morris#nonfiction#2nd century#chinese history#han dynasty#xiongnu#vassal#independence
0 notes
Text
Drill Ortam Skavlyn Bela Vassal Düet Şarkısı Çıktı
Drill Ortam Skavlyn Bela Vassal Düet Şarkısı Çıktı
Read the full article
0 notes
Text
FEODALİZM
Konuyu evrenselleştirmek için kral vs. gibi yetke adları yerine "egemen" sözcüğünü kullanmayı seçtim. Öncelikle bilinmelidir ki feodalizm komplekstir. Ayrıca zaman ve mekan bakımından tüm Orta çağı kapsamaz. Feodalizm, burjuva devrimlerine kadar süren erken feodalizm ve manoryalizm (feodalizmin doruğu - malikane sistemi) olarak iki sürece ayrılır. İki ayrı feodal sürece ek olarak yıkılış sürecinden söz edeceğim.
Feodal toplum, köleci toplumun bağrından koptu. Orta çağda, köleci toplum devrilirken feodal toplum kuruldu. Feodalizm yavaşça ortaya çıktı. Büyük toprak tekelleri rakiplerine baskı yaptı ve eşitsiz rekabet oluştu. Köylüler iflas etti ve seçkinlerin gözetimine geçti. Feodal toplumda koruyan-korunan (süzeren-vassal) ilişkisine dayanan fief sözleşmesi vardı. Bu sözleşme ile taraflar bağlılıklarını yasallaştırdılar. Feodalizm egemenliğin savunmasına dayanıyordu. Orta çağda egemenler topraklarını savunamadı ve toprağın bir bölümünü soylulara verdi. Soylular toprak kazandıklarında düşük rütbeli korunanlara dağıttılar. Onlar da kendilerine verilen toprağa karşı asker beslemeye ve feodallere destek sözü verdi.
Feodalizm, ayrıca egemenlerin en üstte olduğu hiyerarşik ilişkiye dayanır. Köleci toplumdan kalan devletler, toprakları çıkarları karşılığında kölelere dağıttı ve köleci toplumun sonunu hazırladı. Dağıtılan toprak (feod) sınıflı toplumun feodalizm sürecini başlattı. Yeni egemen sınıfa hizmet eden serfler, köleler gibi mülksüzdü. Toprak satılsa da, feodal değişse de serf toprakla birlikte satılırdı. Tarımda serf emeği köle emeğinin yerini aldı. Tarım ekonomisinde tekelleri feodaller temsil etmeye başladı. Orta çağın özgür çiftliklerine allod denir. Allodları alıkonulan köylüler, topraklarını düzenli işleme koşuluyla tekellerden toprak aldı. Bu geçici kullanıma prekarey adı verilir. Tekeller yerleşik düzenden yarar sağladıkları için köylüleri topraklardan çıkarmadı. Feodalizmin kuruluş sürecinde feodalin mülkünü kullanan bağımlı köylüler hukuken üçe ayrılıyordu. Özgür kökenliler, bağımlılar ve köle kökenliler. İkinci ve üçüncü gruptakiler, erken Orta çağda ortaya çıkan toprağa bağlı kiracı çiftçilerin (kolonuslar) ve köle kökenlilerin devamı olanlardı fakat birinci gruptakiler feodalizmin başlangıç sürecinde topraklarını yitirerek serf olanlardı. İlerleyen süreçte allod sahibi diğer özgür köylüler de topraklarını ve bağımsızlıklarını feodale kaptırdılar ve serf oldular. Feodalizmde feodaller, iki gruptan oluşur. Soylular ve ruhban takımı (din adamları). Soylular, köleci toplumda bedeni kuvvetli olanlardan buraya değin gelebilmeyi başarmış aylaklar, krallar, prensler, dükler, baronlar, kontlar veya başka dillerde çok daha fazlası idi. Ve insanlığın ilk asalakları din adamları, psikoposlardan rahiplere veya başka inançlarda başka şeyler olarak adlandırılan bir yığın parazit sürüsü. Ve ayrıcalıksızlar, serfler! Feodalizmde güçlü merkezi devlet yetkesine rastlanmaz. Skolastiğin egemen olduğu toplum yaşamında din etkilidir. En üstte egemen (çar, padişah, kral vs.) vardır. Çoğu ulus için egemenleri, yaratıcı ile bağlarını kuran varlıktı ve kontrolü altındaki toprakların tek sahibiydi. İlerleme çok yavaştı. Dolayısıyla artı değer yönetimi egemenlerin yetkesiyle belirlendi. Yani feodal toplum da tıpkı köleci toplum ve ileride feodal toplumun bağrından kopacak kapitalist toplum gibi siyasidir. Feodalizmde, feodal yönetim yereldir ve bu yönetim kamu yetkesidir. Ayrıca güçlü merkezi devlet yetkesi olmasa da merkezi yönetim ve kamu yetkesi hiçbir zaman tümüyle kaybolmamıştır. Egemen ise eşitlikler arasında birincidir. Feodalizmin temeli serfler tarafından üretilen artı değere tekellerin el koymasıdır. Temel eylem tarımdır ve bu toprağı temel üretim aracı yapar. Bu tekellere toprağın rantından yararlanma imkanı verir. Erken feodalizm, ticaret ve şehir yaşamının ortadan kalktığı ve yerini kır yaşamının aldığı bir düzendir.
Temel mülk toprak ve buna bağlı üretim ilişkileri feodalizmin tüm toplumsal düzenine işlemiştir. Ayrıca şehirde de sosyal farklılaşma vardır. Çünkü feodalin etki alanında yalnız köyler değil şehirler de yer alır. Feodalin sömürüsüne şehirli zanaatkarlar da uğradı. Çünkü feodalizmde köy, politik olarak şehre egemendi. Feodal, şehirliler için en büyük egemendi. Fakat zanaatkarlığın artması ile tefeci ile burjuvazinin elinde servet birikmesi, sonunda şehrin köy üzerinde egemenliğini beraberinde getirdi. Feodal egemenlik zanaatkarlığı ve ticaretin gelişmesini engelliyordu. Bu nedenle şehirler sürekli olarak feodallere karşı mücadele ediyordu. Sonunda politik özgürlüklerini, öz idare hakkını, sikke hakkını kazanmayı ve vergiden kurtulmayı başardılar. Burjuvazi, tefeciler ve zengin zanaatkarların elinde yeterince para bulunduğu için, şehirler feodallerden para karşılığında da kurtuldular. Fakat yine de çoğu kez özgürlüklerini silahlı mücadelelerle kazandılar. Feodal egemenlikten kurtulan şehirlerde ise burjuvazi, tefeciler ve büyük emlak sahipleri egemendi. Feodal mülkiyet, mülk olan toprak üzerindeki insanları da kapsardı. Erken feodalizmde ücretsiz ekonomi ve faiz ekonomisi olmak üzere iki temel üretim biçimi vardır. Ücretsiz ekonomide bir bölümü feodale ayrılan toprak ikiye ayrılır. Serf, feodalin toprağında kendi ihtiyacı için emek verir. Bu ekonomide gerekli ürün ve artı ürün zaman ve mekana göre birbirinden ayrılır. Serf feodalin toprağında çalışmadığında kendi toprağında çalışır. Faiz ekonomisinde bütün toprak köylüye dağıtılır ve ürünün bir bölümü faiz olarak feodale verilir. Serf, bu ekonomide artı emeği kendi ekonomisinde harcar. Köy ile şehir arasında ticaretin gelişmesiyle iç pazar oluştu. Ticaret sermayesi, köylü ve zanaatkar arasındaki değişimin aracıydı. Burjuvanın karı, eşit olmayan değişimden kaynaklanıyordu. Burjuva metayı değerinin altında satın alır ve üstünde satardı. Karın kaynağı, köylü ve zanaatkarın ürettiği artı ürün ile bazen de gerekli ürünün bir bölümüydü. Dış ticaretin gelişmesiyle birlikte meta üretim ve dolaşımının farklılaşması da güçlendi. Dış ticaret, köleci toplumda oldukça gelişmişti fakat feodalizme geçiş sırasında geriledi. Üretimin artması ve meta ilişkileri dış ticareti yeniden canlandırdı. Sonuç olarak para dolaşımı gelişti ve sikke basımı mükemmelleşti. Üst yetkeye göre ekonomi, küçük devletçilik, yolların bozukluğu, ulaşım aracı geriliği, standart ölçü ve para biriminin olmayışı ve feodallerin burjuvaziyi soymaları Orta çağ ticaretini engelliyordu. Feodal toplumda para ililşkileri geliştikçe tefeci sermayesi de gelişti. Tefeciler feodal soylulara olduğu kadar zanaatkar ve köylülere de borç para veriyordu. Para ilişkileri yaygınlaşırken feodal mülk de pazara dahil olmaya başladı. Feodallere, şehir zanaatkarlarının lüks ürünlerini satın almak için daha fazla para gerekli oldu. Böylece köylülerin ücretsiz ekonomi ve diğer ödemelerini para ödemesine çevirdiler. Bununla birlikte köylü ekonomisi de pazara dahil oldu. Feodalizmde toprak mülkiyetinin yapısındaki hiyerarşi toplumu da şekillendirir. Daha önce bahsettiğimiz gibi fief gereği, küçük toprak feodali, feodal soyluya ödeme yapmak zorundadır. Toprak feodali savaşta feodal soyluların yanında yer alır, buna karşılık onlar da toprak feodallerini korur. Fakat bu durum ileride para ile değişecektir. Erken feodalizmin asıl sorunu, fetihten sonra başlardı ve egemenin sorunları çözmesi gerekirdi. Çözümler temel bir zorlamaya dayanırdı. Fethedilen topraklar egemen istediği zaman belli sayıda askeri beslemek amacıyla seçkinlere bağışlanacaktı. İlk başlarda bu bağışlar egemen tarafından alınarak başkasına verilebiliyordu, mirasla bırakılamıyordu. İlk egemenler öldüğünde toprakları başkalarına verebilecek kadar güçlü olabiliyorlardı. Fakat genel eğilim toprakların soydan soya geçmeye başlamasıydı. Bir kez gerçekleştikten sonra egemenler kendi güç merkezlerini oluşturdu ve kendi askerlerini kontrol eden yerel seçkinler üzerinden daha az kontrol sahibi oldu.
Bu durum egemenleri ve seçkinleri destek konusunda pazarlık yapmak durumunda bıraktı. Egemen yerel seçkinleri kontrol etmesi için taşralı ve yerel valiler tayin etti. Sorun, egemenin bu görevi verebileceği az sayıda kişi olmasıydı. Bu nedenle devlet birkaç büyük valiliğe ayrıldı. Dikkatli bir egemen söz konusu olduğunda, sistem işledi. Fakat taht verasetine karşı çıkıldığında egemene yakın olanların yararlanacağı büyük güç merkezlerinin oluşmasına neden oldu. Taht veraseti sorunlarından kaçınabilinirse, devlet istikrarlı yönetildi. Fakat yine de iç sorunlar birikti. Seçkinler soydan soya geçen mülklerine iyice yerleşiyor ve topraklarını, ya yoksul köylüden satın alıyor, ya da doğrudan köylülerin topraklarına el koyuyordu. Yürürlüğe konan vergi sistemleri giderek dağılım dışına çıktı ve verimliliğini kaybetti. Seçkinler vergi vermekten kaçındıkça, vergi ödemeyen kurumlara, özellikle dini gruplara, daha fazla toprak bağışlandı ve sorun büyüdü. Egemenin elde edeceği zenginlik, yetersiz ulaşım nedeniyle denetlenmesi zor olan taşra seçkinlerinin yükselişine paralel olarak azaldı. Her iki durum da orduyu beslemenin zorlaşması anlamına geliyordu. Genellikle dayanıksız olan egemen, yeni egemen tarafından yerine başka bir yetke getirilerek kaldırılıyordu. Fakat serfler için çok az şey değişiyordu. Mülk sahibi seçkinlerin gelmesi, egemenleriyle çoğu zaman az temasları olduğu için pek bir şeyi değiştirmiyordu. Egemenler bir iç savaş veya fetih sürecinin ardından çok az istikrar sağlardı. Fakat bu etkili bir vergilendirme ve bir miktar yiyecek fazlasına el konulması demekti. Manoryalizm, egemenliği kendine yeterli duruma getirmeye dayanıyordu. Toprak, korunanlar ve koruyanlar arasında bölündüğünde, efendiler köylülere bir toprak parçasında yaşamaya ve işleyim yapmaya izin verdiler. Efendiye ait olan topraklarda yaşamanın bir sonucu olarak, köylüler, efendiye ürünler sağladı, evlerinde onlarla ilgilendi ve istedikleri her şeyi yaparak hizmet etti. Bu köylüler serfti. Bu özel korunana ait tüm toprak, rabbin malikanesinin etrafında dönüyordu. Böylelikle manoryalizm ortaya çıktı. Bu ekonomik bir sistemdi. Bireysel olarak varlığını sürdürdü ve serf ile rab arasındaki ilişkiyi ele aldı. Feodalizmin doruğu manoryalizmde, birçok kırsal ekonominin yerini malikane ekonomisi aldı. Manoryalizm, seçkin toprak sahiplerinin köylülerle holdingleri arasında ilişki sistemidir.
Serflerin her açıdan yargı yetkisi altında oldukları efendilerine karşı sorumlulukları vardı. Malikane toprak mülküydü, ekonominin merkezi ve bu toprak seçkinlerinin yanı sıra din adamlarının organizasyonuydu. Din adamları yönettikleri manorlara "rabbin malikanesi" dediler. Bu malikanenin merkezinde büyük bir ev vardı. Bu ev malikanenin efendisinin yaşadığı yer, ayrıca malikane mahkemesinde yapılan davaların yeriydi. Malikane ve toprak sahibinin mülkleri büyüdükçe, diğer soyluların gelip gidebilme amacıyla daireler ev üzerine yapıldı. Efendinin birçok malikanesi olduğunda, her malikaneye bir denetçi atardı. Burası aynı zamanda askeri gücün merkeziydi ve kale kadar güçlü olmasa da malikaneyi çevreleyen duvarlar, evin duvarlarının içine kadar girerdi. Korunan bu evin etrafında küçük kiracı evler, tarım arazileri ve tüm topluluk tarafından kullanılan ortak alanlar vardı.
Kiralık topraklar, efendinin ekonomik çıkarı için köleler veya kötü adamlar olarak bilinen kiracılar tarafından işlendi. Bu kiracılar kalıtsaldı, tek bir ailenin birkaç nesli aynı alanlarda çalışabilir ve yaşayabilirdi. Buna karşılık, serf ailesi yasal olarak efendiyle varılan hizmet anlaşmasını sağlamakla yükümlüydü. Son olarak, serbest köylü toprağı yaygın değildi. Ancak bazı küçük işletmelerde serbest toprak vardı; köylüler burada serf komşularının aksine özgürce ve hala malikanenin yetki alanına giren kiralanan ve yetiştirilen toprakta üretebilirdi. Serfler ve kötü adamlar genellikle özgür değildi ama köle de değildi. Onlar ve aileleri sözleşmeli olarak malikanenin efendisinin yargısı altına girdiler. Adaletin sisteminin merkezi, malikane mahkemesiydi ve davaları düzenledi. Hırsızlık, saldırı vb. diğer suçlamalar kiracılar arasında anlaşmazlık olarak görüldü. Malikaneye karşı işlenen suçlar sosyal düzeni bozduğu gerekçesiyle ciddiye alındı. Örneğin efendinin ormanından bir şey alıp yiyen daha şiddetli cezalandırıldı. Daha büyük görülen suçlar daha büyük bir mahkeme ile egemene veya temsilcisine gönderildi. Sözleşmeler, kiracılık, çeyizler ve diğer yasal anlaşmazlıklar, malikane mahkemesinin baskın işi idi. Çoğu durumda efendi kendisi karar vermez ve on iki seçilmiş erkekten oluşan bir jüri karar verirdi. Köleci sürece göre ilerici olan feodalizm artık gericileşti. Birikim yapamaz duruma geldi. Tarım ve ticari sermaye grupları arasında çekişmeler başladı. Ülkeler, toprağın sermaye olduğu bir piyasadan, ticarete dayalı bir piyasaya geçtiğinde malikane sistemi geriledi. Daha sonra çoğu malikane, para temelli bir ekonomiye geçti. Avrupa da para temelli bir ekonomiye geçtiğinde, malikane sistemi sonunda yok olmaya başladı. Fief sahibi korunanların sunduğu hizmetler, daha etkili ve daha az sorun çıkaran kişiler tarafından görülmeye başlandı. Merkezi devlet yetkesinin güçlenmesi ve yetkinin artık gerçekten egemenlerde toplanması, diğer taraftan şehirlerin zenginleşerek kendi güvenlik birimlerini oluşturması, feodalizmi zayıflattı. Feodal egemen sınıfın gelir sağladığı ve bu gelirini artırabileceği tek kaynak, serfin kendi geçimini sağlamak için gerekli olanın ötesinde emek vermesidir. O süreçteki emek üretkenliği koşullarında ürünün arttırılması için çok az boşluk vardı. Artı ürünü çoğaltma yolundaki girişimler, yetersiz toprak parçasını işlemeye yönelik zamanın azaltılmasıydı. Bu durum insanın direncini aşan bir noktaya geliyordu, ya da yaşam koşullarını insanca yaşamanın altına düşürüyordu. Emek üzerinde baskının artması, sistem için yıkıcı sonuçları beraberinde getirdi. Sistemi besleyen emeğin üzerinde artan baskı, manorlarda sadece umutsuzluktan kaynaklanan yasa dışı göçlere yol açmadı, aynı zamanda feodal ekonominin boğuşacağı bir dizi bunalımı beraberinde getirdi. Orta çağın başlangıcındaki feodal ekonomide para için fazla yer yoktu. Fakat şimdi şehir burjuvazisi, feodalizme karşı "para" silahına sahipti. Feodal, gereksinimi olan her şeyi, ya çalışma biçimi ya da ürün biçimi olarak kendi serflerinden sağlıyordu. Tüm feodal egemenlik, kendi kendine yeterken savaş yükümleri bile ürün olarak isteniyordu, ticaret, değişim yoktu, para önemsizdi. Genellikle yağma yoluyla kazanılan para vergilerin ödenmesine yarıyor, toplumsal işlevden çok siyasal işlev görmeye hazırlanıyordu. Artık her şey değişmişti. Para, yeni baştan, evrensel değişim aracı durumuna geldi ve bunun sonucu olarak niceliği oldukça arttı. Artık soyluluk bile paradan vazgeçemiyordu. Ve satacak çok az şeyi olduğu, ya da hiç olmadığı, yağma da artık kolay olmadığı için, burjuva-tefeciden ödünç alıyordu. Feodaller, yeni toplar tarafından şatoları saldırıya uğramadan önce para tarafından çoktan esir alınmıştı. Eski kaba ekonomi çoğunlukla varlığını sürdürse de, birçok ülkede köylüler feodale ücretsiz ekonomi sunmak yerine para verdiler. Kırda bile feodal kurumlar toplumsal tabanlarını yitirdi.
Bu çağda, ülkeleri saran para hırsı, 15.yy sonunda feodalizmin para tarafından içten çökertileceğine işaret eder. Bu yüzyılda feodalizm çöküş durumundaydı. Feodalizm karşıtı çıkarlara sahip şehirler, her yerde feodal toprakların içlerine sokulmuşlardı. İsteklerini gerçekleştirmek için kendi başlarına güçsüz olan burjuvazi, tüm feodalizmin başı olan egemenin ta kendisinde, güçlü bir dayanak buldu. Burjuvazinin toplumsal ilişkiler düşüncesinin devlet ilişkileri düşüncesine vardığı, ekonomiden siyasete geçme noktası tam da buraya dayanmakta. Bu noktadan diyebiliriz ki, modern uluslar da, sınıf mücadelesinin ürünleridirler. Ulus devletin gelişiminde egemenin buyruğu vardır. Ticaretle uğraşan burjuvazi monarşiyi desteklemiş ve Papalığın kan kaybetmesi ile monarşiler ciddi güç kazanmıştır. Bu genel karışıklık içerisinde, ulus devletçi egemenlikler ilerleme aracı oldu.
Çünkü egemenlik, düzensizlik içerisinde düzeni, ufalanma karşısında oluşma durumundaki ulusu temsil ediyordu. Bundan dolayı, feodalizmin bağrında oluşan tüm devrimci oluşumlar, egemenlik ne kadar onlara dayanmak zorundaysa, o kadar egemenliğe dayanmak zorundaydı. Gelişme, devamında Roma hukukunda kaldıraç buldu. Feodal koşulları kesinlikle tanımayan ve modern özel mülkiyeti (kendinden önceki koşullara göre iyidir) tamamen önceleyen bir hukukun yürürlüğe girmesi büyük bir ilerleme idi. Feodal soyluluk artık Orta çağda ekonomik anlamda egemenleri ve burjuvaziyi sıkmaya başladı. Çünkü şehirlerin ve o çağda yalnızca egemenlik biçimi altında olanaklı olan ulus devletin gelişmesi için de engeldi. Bu durumda evrenselleşen kültür hareketi feodalizme karşı savaşta burjuvazi ve egemenliğin işini kolaylaştırdı. Egemenler, burjuvazinin ve ticaretin gelişmesine paralel olarak aldığı vergiler nedeniyle merkezi bir ordu kurma ve soylular üzerinde denetim kurma fırsatını yeniden buldular. Gücünü burjuvaziden alan egemenlerin yetkesi arttıkça, soyluların ekonomik üstünlüğü sona erdi. Sonunda merkezi devlet yetkesi kendini soylulara kabul ettirdi ve feodalizmin egemenliği zayıflamaya başladı. Vergilerin artması ve ekonomik duraklamayla birlikte soyluların maliyesi tam bir darbe yedi. Bu noktaya kadar feodal soyluluk, aynı zamanda silahları kullanma tekeli olduğu için her şeye karşın ayakta kaldı. Fakat egemenler bu feodal ordudan kurtulmak ve kendi öz ordularını kurmak için çaba gösterdiler. Bu çağdan sonra, askere alınmışlar ya da kiralanmışlardan oluşan birlikler oranı durmadan arttı. Başlangıçta şehirlerin işgalinde ve kuşatmalarda kullanılan piyadeler söz konusuydu. Ama çağın sonuna doğru kendilerini yabancı prenslerin hizmetine kiralayan ve feodalizmin yıkılışını müjdeleyen şövalyeleri de görüyoruz. Aynı zamanda, şehirlerde özgür köylüler arasında savaşkan bir piyadenin koşulları oluşuyordu. O zamana kadar, alt görevdekiler ile birlikte şövalyelik, ordunun temelinden çok, ordunun kendisiydi. Şövalyeler bir süre bütün savaşlara katıldı ve sonuçları belirledi. Fakat durum birçok noktada birden değişti. İlk olarak İngiltere'de toprak köleliğinin yavaş yavaş ortadan kalkışıyla, yeoman (ordu olarak yetiştirilen özgür doğmuş) ve toprak sahiplerinden oluşan kalabalık bir özgür köylüler gurubu oluştu. Aynı zamanda soyluların veraset çatışmaları ve korunanların özgürlüklüklerini elde etmeleriyle feodalizmin çöküşü hızlandı. Feodallerin son kozları şatolarıydı. Şato arkasına saklanan soyluların egemenlere bağlanmaktan başka seçeneği kalmadı. Zenginlik ölçütü topraktan paraya geçtiğinde sınıflar arasında değişiklikler oldu. Önceden yönetme gücü soylularda ve din adamlarındayken artık yönetme gücüne burjuvazi de ortak oldu. Ticaretle birlikte ortaya çıkan lonca sistemi, faiz, tefecilik gibi yeni oluşumlara sertçe karşı çıkan kilise artık sistemden yararlanmaya başladı. Kitapta yazgısını benimsemiş köylü özgürlüğü tattı. Ürün satışındaki artış, ticaretin yayılmasına yol açtı. Piyasa ekonomosi gelişti. Etkili bir burjuvazi vardı. Burjuvalar çıkarlarını korumak için loncalarda birleşmeye başladılar. Zanaatkarlar şehir atölyeleri kurdular. Sanatkarların feodallerden bağımsız kalmalarına izin verdiler. Bununla birlikte Orta çağın sonunda bilimsel ilerlemenin hızlanmasıyla atölyeler geçmişte kalmıştır. Kapitalistler modern üretim ve ticaret büyüdükçe feodalizmle çatıştı. Feodalizme karşı açılan savaşın ilk başlarda çok iyi sonuçları olmadı. Feodaller, toprak çevirme hareketiyle köylüyü tekrar egemenlikleri altına almak istedi. Bu durum, topraklarından sürülmüş, aç kalmış köylülerin satacak iş gücünden başka bir şey kalmaması sonucunda kapitalizmin ihtiyaç duyduğu işleyim işçilerini hazır hale getirdi. Feodalizm, yalnızca bunlarla değişmedi. Köylü isyanları günlük bir olay halini aldı. Hepsi acımasızca bastırıldı. Sıradan katılımcılar işkence görürken elçiler idam edildi. Bunlarla birlikte köylüler özgürleşti ve şehirler özgür nüfusun kalesine dönüştü. Feodalizmin son kalıntısı ise sanayi devrimi ile yok oldu.
#allah#efendi#feod#feodalizm#fief#lord#malikane#manastır#manor#manoryalizm#rab#senyör#serf#soylu#süzeren#tanrı#vassal#god#master#feud#feudalism#monastery#manorialism#seigneur#noble#straining
0 notes
Text
How the Star-Spangled Kangaroo Hopped Over Our Sovereignty: An Aussie Tale of Alliance and Identity
Ah, the USS Canberra, a gleaming symbol of the Australian-American alliance, has graced the shores of Sydney. A momentous occasion, indeed, marking the first time a US warship has been commissioned in a foreign port. A watershed moment in Australia’s history, they say. A symbol of the ever-closer military alliance between Australia and the United States, they say. And what a symbol it is! A…
youtube
View On WordPress
#alliances#allies#Aussie-American#cooperation#friendship#History#Identity#independence#kangaroo#side-kick#stars#state#Sydney#Uncle-Sam#USS-Canberra#values#vassal#Youtube
0 notes
Photo
#internationals
0 notes
Text
rhaenyra outsourcing motherhood to rhaena and assigning her that passive feminine role was REALLY interesting….. rhaenyra as a character is at her most fascinating when she is forced to navigate and ultimately perpetuate the gendered structures she despises and wishes she could transcend— the seeds of her tragedy already sewn here. just great character work
#esp because in the books rhaena is painted as the sweet peaceful girly girl to baela’s gnc rebellion#but woah it’s cool that theyre both actually straining at it. wah#it’s also very targ women can only escape the bounds of the patriarchy when they have their dragons and even then they actually cant.#like thats an illusion of freedom for the most part ☹️#hotd#hotd spoilers#obviously rhaenyra doesnt really have much of a choice here but thats the point it’s a system#and to have any power at all you will have to crack under the desires of that system and the whims of your stupid misogynist vassals#thats the rosby stokeworth thing!!!! ITS HAPPENING!!!!!!#what would you sell to break your chain. who would you throw under your wheels#god rhaenyra is just a triumph of adaptation huh. theyre gonna hit that swing into selling her soul so hard
705 notes
·
View notes
Photo
28 mai 1258 : signature du traité de Paris entre les rois de France et d’Angleterre ➽ http://bit.ly/Traite-LouisIX-HenriIII Faisant de Henri III d’Angleterre le vassal de Louis IX, ce traité marque également la rétrocession par le roi de France aux Anglais de la suzeraineté sur le Limousin, le Périgord, la Guyenne, le Quercy, l’Agenais et la Saintonge, et met un terme au conflit centenaire entre Capétiens et Plantagenêts
#CeJourLà#28Mai#Traité#Paris#Roi#LouisIX#France#HenriIII#Angleterre#Vassal#Suzerain#Provinces#Capétiens#Plantagenêt#Politique#histoire#france#history#passé#past#français#french#news#événement#newsfromthepast
12 notes
·
View notes
Text
Hello!✨
I made two other versions of mc's of damnation AU, "the fortune teller" and "the vizier's vassal" which I love.✨
I like how the vassal turned out, but I had problems making the fortune teller, but in the end I like how the fortune teller turned out, now Raven'mc and Idia's assistant.
@shiny-jr
I like the result!
The dress is not a dress, it is a wide pair of pants that becomes transparent as it reaches the feet, and is strongly inspired by Vanessa, due to her skin and the color of her eyes and clothes.
I made the hip rope from the "clothes" that Ariel used when leaving the sea, the piece of cloth.
I feel like it lacks details but I don't know what else to add....
#art#au fanart#twisted wonderland#twst yuu#damnation au#the vizier's vassal#the diviner#kalim al asim#kalim x yuu#jamil viper#jamil x yuu#yuu#jamil x reader#kalim x reader#damnation#azul ashengrotto#azul x reader#azul x yuu#jade x reader#jade x yuu#floyd x reader#floyd x yuu
716 notes
·
View notes