#Türk savunma sanayi
Explore tagged Tumblr posts
Text
Sakarya Üniversitesinden Mustafa Varank'a Fahri Doktora Unvanı
Sakarya Üniversitesinden Fahri Doktora Unvanı Sakarya Üniversitesi (SAÜ) tarafından AK Parti Bursa Milletvekili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Varank’a fahri doktora unvanı verildi. Törende, SAÜ Turgut Özal Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen özel bir program gerçekleştirildi. Rektör Prof. Dr. Hamza…
#akademik destek#fahri doktora#güçlü Türkiye hedefi#Milli Teknoloji Hamlesi#Mustafa Varank#Sakarya Üniversitesi#Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı#Türk savunma sanayi#üniversite eğitimi#üniversitelerin niteliği
0 notes
Text
🇹🇷 Turkish Naval Forces - TCG İstanbul Frigate
#military#turkish army#army#aircraft#air force#fighter jet#aviation#plane#fighter plane#turkishnavy#turkish navy#turkiye#turkish#türk deniz kuvvetleri#türk askeri#türk silahlı kuvvetleri#milli savunma bakanlığı#savunma sanayi#defence industry#navy#marines#frigate#tcg istanbul#battleship#phtography
14 notes
·
View notes
Text
instagram
#Emekli Orgeneral Ergin Saygun SAHA EXPO Savunma Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı’nda Türk Ordususunun geldiği noktayı anlattı.#Instagram
0 notes
Text
Veli Ağbaba'dan TUSAŞ'taki Güvenlik Zaafiyetleri Üzerine Açıklamalar
CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’dan TUSAŞ’taki Güvenlik Zaafiyetlerine Dikkat Çekti CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, geçtiğimiz günlerde Ankara’daki TUSAŞ (Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş.) tesislerinde meydana gelen terör saldırısına ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Ağbaba, bu olayın ardından TUSAŞ’taki güvenlik açıklarına dikkat çekerek, “Herkesin aklındaki en büyük soru, neden…
#Atama#güvenlik#güvenlik zaafiyeti#kamu kurumları#liyakatsızlık#Savunma Sanayi#Türk Havacılık ve Uzay Sanayii#terör saldırısı#TUSAŞ#Veli Ağbaba
0 notes
Text
Başkan Oral, Hava Şehitlerini andı
Altınova Belediye Başkan Dr. Metin Oral, 15 Mayıs Hava Şehitlerini Anma ve Havacılık Haftasını kutladı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en önemli gücünün havacılık kolu olduğunu s��yleyen Başkan Oral, “Karaları denizleri, gökleri ile bölünmez bir bütün olan yurdumuzda ülkemizin korunması ve barış ortamının sağlanması uğrunda canını feda eden Hava Şehitlerimizi saygı, minnet ve şükranla anıyoruz” diye…
View On WordPress
#15 Mayıs Hava Şehitlerini Anma ve Havacılık Haftası#Altınova#ATAK#Atak-2#Atatürk#Belediye Başkanı#Cumhurbaşkanı#Hürjet#Hürkuş#Helikopter#KAAN#Metin Oral#Recep Tayyip Erdoğan#Savunma Sanayi#Türk Havacılık ve Uzay Sanayii#Türk Silahlı Kuvvetleri#TSK#Yalova#Şehit
0 notes
Text
Sadettin Tantan dan ;
Savunma sanayii alanında öncelikli mesele para toplamak değil eldeki kaynakları doğru kullanmaktır. F-35’ler için ödenen 1,25 milyar$ , S-400’ler için ödenen 2,5 milyar $ sonucu elde ne F-35’ler var ne de sisteme entegre edilmiş S-400’ler. Mesele halkın elinden “savunma sanayi” gibi kritik bir alanda para toplamaksa bunu zaten Türk milleti gönüllü olarak yapar. Ancak yanlış siyasi tercihlerle Ordu’nun hava savunma ve 5’nci nesil uçak ihtiyacını gideremeyenler milletimizin cebinden vergi tekniğinde eşi benzeri olmayan yöntemlerle para toplama arayışındadır. Akaryakıt istikar fonu, toplu konut fonu, çevre fonu, kaynak kullanımını destekleme fonu, maden fonu, tütün fonu, destekleme fiyat istikrar fonu, TRT payı, kültür payı, kültür varlıklarına katkı payı fonu gibi fonlar denetimden yoksun bütçedışı fonlardır. Bunun dışında bir de Türkiye Varlık Fon’u vardır. Savunma sanayi katkı fonu ile yaklaşık 30 milyar TL (yani 1 milyar $’ın altında bir para) toplanması tahmin edilmektedir. Bu açıdan bakıldığında F-35 projesinden siyasi tercihlerin bir sonucu olarak çıkarılmamış olsaydık fonla elde edilmesi beklenen geliri savunma sanayi şirketlerimiz F-35 ortak üretim programı kapsamında elde edecekti. Türkiye’nin paraya değil liyakat sahibi, birikimli, dürüst, namuslu, milli kimlikli yeni siyasetçilere ihtiyacı var. Savunma sanayi katkı fonu adı altında para toplayıp bunu başka alanlara kullanabilecek keyfi bir sistem yerine fonların kullanımını denetime tabi tutan bir sistem kurulmalıdır. Türkiye büyük ve güçlü bir devlettir. Dönemsel bir siyasi zaafiyet nedeniyle bölgesel dengelerde Türkiye aleyhtarlarının sesi gür çıkmakta ise de Türk milleti buna dur diyecektir. Türkiye yeni bir siyasi anlayışa imkan tanımalı, basiretsiz politikacılardan artık medet ummamalıdır. Bu yurt bizim sahip çıkacağız!
3 notes
·
View notes
Text
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, AK Parti Bozova İlçe Kongresi'nde konuştu:
BESNİ GÜNCEL HABER – “Allah’ın izniyle tarihin en şerefli milleti Türk milleti yeniden insanlığı adaletle, merhametle buluşturacak. İnşallah hava savunma sistemlerimizi tamamlayacağız. İnşallah geliştirdiğimiz füzelerin menzillerini uzatacağız, hızlarını yükselteceğiz ta ki hiç kimse Türkiye’ye zarar vermeyi aklının ucundan bile geçirmeye kalkamayacak hale gelecek”http://dlvr.it/TGLY0F
0 notes
Text
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Manas Nişanı!
https://pazaryerigundem.com/haber/191803/cumhurbaskani-erdogana-manas-nisani/
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Manas Nişanı!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, iki ülke arasındaki anlaşmaların imza töreninin ardından Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ortak basın toplantısı düzenledi. Kırgız halkı için çok kıymetli olan Manas Nişanı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tevcih edilirken, Türkiye ile Kırgızistan arasında 19 anlaşma imzalandı.
ANKARA (İGFA) – Resmi ziyaret kapsamında Kırgızistan’da bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, iki ülke arasındaki 19 anlaşma metninin imzalanması sonrasında Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ortak basın toplantısı düzenledi.
Yüksek Düzeyde Stratejik İşbirliği Konseyinin 6’ncı Toplantısı ile yarın gerçekleştirilecek Türk Devletleri Teşkilatı’nın 11’inci Zirvesi dolayısıyla Kırgızistan’da bulunmanın bahtiyarlığını yaşadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, egemen ve bağımsız Kırgız Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı Kara Kırgız Özerk Bölgesi’nin kuruluşunun 100’üncü yıl dönümünü tebrik etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 33 yıl önce Kırgız Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ilk tanıyan ülke olarak köklü bağları her geçen gün daha da güçlendirdiklerini vurgulayarak Caparov ile yaptıkları ikili ve heyetler arası görüşmelerde ilişkileri tüm yönleriyle gözden geçirdiklerini aktardı.
Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov ile Anlaşmaların İmza Töreni ve Ortak Basın Toplantısı https://t.co/HZQc7XtIPV
— Recep Tayyip Erdoğan (@RTErdogan) November 5, 2024
2011’de tesis edilen Stratejik Ortaklık ilişkilerini imzalanan belgeyle kardeşliğe yakışır şekilde “Kapsamlı Stratejik Ortaklık” seviyesine yükselttiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Güvenlik, enerji, eğitim, sağlık ve kültür gibi birçok alanda ortak açıklama dahil 19 anlaşmayı bugün imzaladık. Bugün ayrıca güvenlik, savunma, sanayi ve terörle mücadelede atılabilecek ortak adımları değerlendirdik. Bu vesileyle değerli kardeşime FETÖ ile mücadelemize verdiği destek için teşekkür ediyorum. Bu dayanışmanın önümüzdeki dönemde de artarak devam edeceğine inanıyorum. Ayrıca geçtiğimiz yıl 2 milyar dolara yaklaşan ticaret hacmimizi, 5 milyar dolara çıkarmak için atacağımız adımları değerlendirdik. Türkiye, Kırgızistan’a yatırım yapan ilk 5 ülke arasındadır. Artık dünyada bir marka hâline gelen inşaat firmalarımız ülkenizde toplam değeri 1 milyar dolara yaklaşan 90’dan fazla projeyi tamamlamıştır. Bu temelde yatırımların karşılıklı teşviki ve iş insanlarımızın desteklenmesi konusunda yapılabilecekleri değerli kardeşimle beraber ele aldık.” dedi.
TİKA’nın Bişkek’te inşa ettiği ve donattığı Kırgız Türk Dostluk Devlet Hastanesi’nin açılışını da bugün gerçekleştireceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gerek TİKA gerek diğer ilgili kuruluşlarımız aracılığıyla kardeş Kırgız halkının refahını artırmaya yönelik gayretlerimizi kararlılıkla sürdüreceğiz.” diye konuştu.
“Kardeşliğin sarsılmaz bir sembolü”
İletişim Başkanlığı’nın resmi internet sitesinde aktarılan habere göre Kırgızistan Cumhurbaşkanı Caparov ile küresel ve bölgesel meseleler hakkında da fikir alışverişinde bulunduklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Gazze başta olmak üzere işgal edilmiş Filistin topraklarındaki ve Lübnan’daki İsrail mezalimi görüşmelerimizde öncelikli gündem maddeleri arasında yer aldı. Türk dünyası olarak Gazze’de yaşanan insanlık dramı karşısında güçlü duruş sergilememiz gerekiyor. Çok boyutlu ilişkilerimizi uluslararası teşkilatlar bünyesinde de sürdürüyoruz. Yarın yapılacak 11. Türk Devletleri Teşkilatı Zirvesi’nde Kırgız Cumhuriyeti, aile meclisimizin dönem başkanlığını Kazakistan’dan devralacak. Kırgızistan’ın, dönem başkanlığında ‘birliğimiz gücümüzdür’ şiarıyla Türk dünyasında iş birliğinin daha da gelişmesine önemli katkıda bulunacağına tüm samimiyetimle inanıyorum.”
Kırgız halkı için çok kıymetli olan Manas Nişanı’nı kendisine tevcih eden Cumhurbaşkanı Caparov’a şükranlarını sunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu ali nişana layık görülmem, ata yurdumuz Kırgız Cumhuriyeti’ne gerçekleştirdiğim resmî ziyareti taçlandırmıştır. Manas Nişanı’nı ülkelerimiz arasındaki ezeli ve ebedi kardeşliğin sarsılmaz bir sembolü olarak büyük bir kıvançta kabul ediyorum.” diye konuştu.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
A. Halûk Ünal: 'Pis teröristler...' - Nupel
A. Halûk Ünal: ‘Pis teröristler…’
Tıpkı 2012/ 13 sürecindeki gibi bütün gündemimizi haliyle “Çözüm Süreci” kapladı. Ben de herkes gibi temsili Kürt yoldaşların hesaplarındaki açıklamaları dikkatle izliyorum. Ama benim görgümde, benim gibi “ezilen ulus sosyalistlerinin” görevlerine dair bir bilgi de var: ezen güce karşı ezilenin yanında durmak, ezilenin sesini çoğaltmak, ezen ulus arasında bu sesi yaygınlaştırmak.
Yani, bizler asgari demokrat olduğumuzu bile söylüyorsak, “bu mesele Kürtlerle devlet arasında” deyip, izleyici olamayız. Ezilen halkın kollektif aklına akıl da vermemeliyiz. Yapıcı bütün eleştirilere de açık oldukları tecrübeyle sabit.
***
Tartışmada birçok parametre konuşulsa da “zurnanın zırt diyeceği” iki önemli nokta var.
Birincisi Kürdistan İşçi Partisini (KİP) lağvetmek, ikincisi Kürt halkının öz savunma hakkından vazgeçmesi olduğu, konuya aşina olanlarca malum.
Burada Kürt olmayıp, konuya aşina olmayanlar için kısa bir özet iyi olabilir.
Dünyamız ve bütün halklar ulus devletler şebekesiyle yönetiliyor. Birleşmiş Milletler de aslında bu şebekenin resmi küresel etkisiz örgütü.
Peki, binlerce yıl Ortadoğu’nun kadim halklarından biri olarak yaşamış, birçok devlet kurmuş bir halk, sanayi devrimi sonrasında kapitalist askeri güçlerin karşısında devletsiz bırakılmışsa ne olacak? Kürtler ’in tarihine baktığımızda son iki yüz yıl, statü sahibi olmak için çok ağır bedeller ödemiş, pogromlara, soykırımlara maruz kalmış bir halktan söz ediyoruz. Ama şu ana kadar ellerindeki tek statü Irak Federe Kürdistan Bölgesi. Bir de Bakur ‘da (Türkiye Kürdistanı) başlayıp dört parça Kürdistan’a yayılan, KİP’in öncülük ettiği son isyanla elde edilen kazanımlar söz konusu.
Şimdi Türk devleti diyor ki, “silahları bırakın, KİP’i lağvedin.” Peki bu gerçekten mümkün mü?
***
Bu noktada temsili kişiler açıklamalar yapmaya başladı. Benimkine ihtiyaç yok. Ama ben de bazı tanıklıklarımı aktararak yoldaşlarımın sesini çoğaltabilirim umudundayım.
İlk tanıklığım, 2014 aralığından 2015 temmuzuna kadar Rojava’da yaşayıp, film çekmiş biri olarak KİP nedir konusunda Türkiye’deki gözlemlerimden çok daha ötesine tanıklık etme şansım oldu.
Kısaca yazıp, biraz ayrıntılandırayım; KİP artık analog çağdakilerin anlaması mümkün olmayan, kuranlarca bile lağvedilmesi imkansız küresel bir ağ örgütlenmesi. Yani, KİP halktır, halklaşmıştır.
İleride tarih, KİP örneğini çok özel bir tarzda ele alacak ve sıra dışı bir yurtsever komünalist hareket olduğunu anlatacak.
Bu hareketin yetiştirdiği seçkin komutanlarla, kadrolarla tanıştığınızda, samimiyetle anlamaya çalışıyorsanız, söz konusu zihniyetin hem sorunlarını hem hayranlık verici yanlarını görebilirsiniz. Ama en önemlisi Rojava gibi, bu zihniyetçe yönetilen tek yasal, açık alanda, Bookchin/Öcalan paradigmasının nasıl halklaşarak vücut bulduğunu çok iyi gözlemleyebilirsiniz.
Özellikle 2014, başta Saray İktidarı olmak üzere, bütün dünyanın, IŞİD koçbaşıyla bu halkı nasıl kırmaya çalıştığını, ABD ve benzeri güçlerin ise nasıl savaşın gidişatına bakarak, konumlandığının, izlediğinin tanığıyız.
Bu öyle bir “akıldı ki” uluslarası koalisyonun kendisini konumlandırma biçimi, savaşın sonucunda kazananla kolay ilişki kuracak bir tarzda hesaplanmıştı. Böylece kim kazanırsa onunla sıkıntısı az bir diplomasi yürütebileceklerdi, öyle de oldu. Ama kimsenin beklemediği tek şey, KİP zihniyetinin kazanmasıydı.
Sonraki aylarda Bakur ’da bile – yasal sınırlar nedeniyle- tanık olamayacağınız “yer gök Öcalan” sürecine tanık olduk.
Abartmıyorum, yüzbinlerce Suriyeli Kürt’ün Öcalan sevgisini, hayatlarını kurtaran zihniyetin kurucusunu nasıl dağa taşa kazıdıklarını gördük.
Bugün Öcalan – velev ki ikna olsun- halka rağmen sizi lağvediyorum diyebilir mi? Dese, dünyanın birçok ülkesinde, özellikle Avrupa’da milyonlarca Kürt’ün yarattığı ağ örgütlenmelerini lağvedebilir mi? Bu gerçeği Bahçeli de iyi biliyor. Ama küstah faşist alışkanlığı ve kendi taban kaygısıyla böyle konuşuyor. Fırıldak, dememiş miydi “siyaset gereği kürsüde öyle söylenir, burada el sıkılabilir” ahlaksız siyaset…
Sonuçta bugün Kongra-Gel eş başkanı Remzi Kartal gerekeni söylemiş. Yakında benzer açıklamaları DEM Parti’den de duyarız beklentisindeyim.
***
Aktarmak istediğim ikinci tanıklık da “özsavunma meselesi”ne ilişkin. Benim çok etkilendiğim ve işte “üçüncü yol” budur dediğim bir olay.
Olayı aktaran, o zaman YPJ merkez komutanlarından, belgeselimin ana karakteri, sonra çok kıymetli dostum olan, geçtiğimiz yıl Türk devletince suikastla öldürülen, Jiyan Tolhildan.
Suryani halkı Suriye’de önemli bir toplum kesimi. Hem zanaat erbabı oluşları hem İktidarca “düşman görülmeyen” bir kesimi oluşturmaları nedeniyle çok daha yumuşak ilişki kurulan bir kesim.
Süryaniler 2014’te Rojava devriminde Esat’çı olmadılar, devrime yakın durdular, müttefik oldular.
İşte bu topluluk, tarihinden kaynaklı, savaşçı özellikler geliştirmemiş bir kesim. Savaş, Devrimci güçlerin lehine dönmüş ama ISIS hala çok etkin, her an her yerleşimde saldırılaır düzenleyecek güçleri tükenmemiş.
Süryani toplumunun temsilcileri geliyor, YPG’ye diyorlar ki, “bizim kendimizi korumamız imkansız, ama ortam malum, bizi siz koruyun, biz de bunun bedeli neyse ödeyelim.”
Aldıkları yanıt mealen şöyle: “Eğer iyi niyetinizden kuşku duysak bunu hakaret kabul ederdik. Ama burada halklar arasında böyle bir ilişki bizim zihniyetimize aykırı, ayrıca sizin aleyhinize. Varsayalım ileride bir sebepten bize olan güveninizi yitirdiniz, bir sebepten bizden korkmaya başladınız, böyle bir ilişki size ne hayır getirir? Biz öz savunmaya inanıyoruz. Kendi toplumunuzdan, amaca uygun gençleri toplayın, biz size silahı nereden bulacağınızı gösterelim, satın alın. En iyi eğitimcilerimizi yollayalım, karşılıksız öz savunma birliklerinizi e��itelim.”
Bugün Süryani Halkı kendi öz savunma birliklerince korunuyor. IŞİD’e karşı askeri sigortanın parçası, Kuzey ve Doğu Suriye Federasyonunun eşit ve özgür halklarından olarak birlikte yaptıkları “üçüncü yol” anayasasına sadakatlerini sürdürüyorlar.
Sonuç olarak “öz savunma” KİP için basit askeri bir uygulama değil. Yeniden tanımladıkları demokrasinin ve devletsiz yaşamın çok önemli bir bileşeni.
0 notes
Text
ASELSAN'dan TUSAŞ'a: Türkiye'nin Savunma Devi Şirketleri - Ahmet ATAM
Defense News Top 100" listesi, her yıl dünyanın en büyük savunma şirketlerini sıralıyor. Bu listede Türkiye'den birçok şirket yer alıyor ve her geçen yıl bu sayı artıyor. 2023 yılında listede yer alan başlıca Türk şirketle
0 notes
Link
Türk savunma sanayiinin öncü kuruluşlarından MKE A.Ş., Ürdün'ün savunma sanayii kapasitesini güçlendirmek ve Ürdün Silahlı Kuvvetleri'nin (JAF) kabiliyetlerini artırmak amacıyla önemli bir iş birliğin... ---------------------------- Haberin devamı haber71.net'te.
0 notes
Text
Kendime Yazılarım
Ölüm geleceğini haber verir mi, ölüm nedir? Ölüm Tanrıdan gelen bir lütuf mudur? İslam alimleri ne ünlü filozofların ölüm hakkındaki görüşleri.
Ölüm nedir emareleri nelerdir?
0 notes
Text
Bunları unutmayın...
Unutturmayın...
BİRİLERİ HARMAN GİBİ SAVURUR,ZEVK VE SEFA İÇİNDE YAŞAR...
BİRİLERİ BUNLARIN PİSLİKLERİNİ KAPATIR...
TARİH TEKERRÜR MÜ EDECEK ACABA...???
DERS ALINSA TEKERRÜR EDERMİYDİ...!!!
Yıl: 1828–1829
Osmanlı tahtında Sultan 2. Mahmut oturuyor.
Osmanlı-Rus savaşı sürüyor.
Osmanlı ordusunun Tuna garnizonlarında ekmek yok! Çünkü ekmeği yapacak un yok, buğday yok!
Osmanlı, ünlü Yahudi banker Rothschild’e başvurur.
Rothschild, gerekli buğdayı satın alıp Osmanlı’ya verir.
Osmanlı devleti, aldığı buğdayın ancak yarı parasını ödeyebilir.
Yıl: 1834
Osmanlı tahtında Sultan 2. Mahmut oturmaktadır.
Yunanlar Osmanlı’ya başkaldırmış, savaşmış ve bağımsızlıklarını kazanmışlardır.
Ayrıca, Osmanlı devletinin Yunanlara tazminat ödemesi kararlaştırılmıştır.
Osmanlı’nın tazminat ödeyecek parası yoktur, hazine boştur.
Osmanlı yine banker Rothschild’e başvurur.
Rothschild’in bir temsilcisi İstanbul’a gelir, sözü edilen parayı öder, Osmanlı’ya borç yazılır.
Yıl: 1853–1856
Osmanlı tahtında Sultan Abdülmecit oturmaktadır.
Kırım Savaşı sürmektedir.
Osmanlı ordusunun silaha ve mühimmata ihtiyacı vardır, ama bunları alacak parası yoktur.
Osmanlı, yine banker Rothschild’e başvurur.
Rothschild aracı olur, Osmanlı’ya 10 milyon 514 bin 976 kuruş borç verip 40 bin tüfek, 2 bin şişhane, 10 milyon fişek ve 50 milyon kapsül alınır.
Yıl: 1855
Osmanlı tahtında Sultan Abdülmecit oturmaktadır.
Zaten kasasında parası olmayan Osmanlı’nın, Kırım Savaşı sırasında masrafları çok artmıştır.
Çok acele ve çok büyük paraya ihtiyacı vardır.
Osmanlı yine banker Rothschild’a başvurur.
Osmanlı, istediği borç karşılığı Mısır vergisi, İzmir ve Şam gümrüklerinin gelirlerini teminat olarak gösterir, yani ipotek ettirir.
Rothschild bu teminatlarla yetinmez. Çünkü Osmanlı devleti, aldığı buğdaydan kaynaklanan borcun yarısını hâlâ ödememiştir.
İşte bu nedenle Rothschild; İngiltere ve Fransa’nın kefil olması koşuluyla Osmanlı’ya borç vermeyi kabul eder.
Osmanlı devletine 5 milyon Sterlin borç verir.
Yıl: 1891
Osmanlı tahtında Sultan 2. Abdülhamit oturmaktadır.
Hazinede para yoktur.
Bir kez daha banker Rothschild’e başvurulur.
Rothschild; yüzde 4 faizle, ödeme süresi 60 yıl olan, 6 milyon 316 bin 920 Sterlin borç verir.
Yıl: 1894
Osmanlı tahtında Sultan 2. Abdülhamit oturmaktadır.
Hazine tamtakırdır.
Borç için yine banker Rorhschild’e başvurulur.
Rorhschild, yüzde 3,5 faizle 8 milyon 212 bin 340 Sterlin borç verir.
Borcun geri ödeme süresi 61 yıldır.
Osmanlı bu borcu yıllık 330 bin Sterlin taksitlerle ödemek üzere borç senetleri imzalar.
Tarih: 1 Kasım 1922
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Osmanlı saltanatına son verdi,
Tarih: 17 Kasım 1922
Son Osmanlı Padişahı Vahdettin, bir İngiliz savaş gemisiyle İstanbul’dan kaçtı.
Tarih: 24 Temmuz 1923
Lozan Antlaşması imzalandı.
Genç Türk devleti, Osmanlı devletinin borçlarını yüklendi.
Bu borçlar arasında banker Rorhschild’den alınmış borçlar da vardı.
Lozan Antlaşması’nın ilgili hükümleri gereğince, banker Rorhschild’den alınmış olan borçlar Rothschild Ailesi’ne ödendi.
Kamu maliyesi uzmanı Dr. Mahfi Eğilmez, Osmanlı’nın borçlarını hesapladı. 2013 yılının kurlarına göre, Osmanlı devletinin toplam borcu 500 MİLYAR DOLAR tutuyordu.
Bu borcu, büyük devrimci Atatürk’ün önderliğinde “Yeniden Doğan” Türk milleti ödedi.
Bu yazının kısa özeti şudur:
Yıkılıp giden Osmanlı’nın 500 MİLYAR DOLAR borcunu, Osmanlı’nın aşağıladığı Türk halkı ödedi.
Genç Türkiye Cumhuriyeti
1923-1938 arası 15 Yıllık Kalkınma planıyla
Eğitim, Sağlık, İktisat ve Savunma Sanayi alanında yaptığı ilerici uygulamalarla,
Hem devasa borcunu ödedi, hem de Cumhuriyet tarihinin en parlak ekonomik dönemini bu yıllarda yaşadı.
Bu gerçeği, halkımız özellikle de gençlerimiz hiç akıllarından çıkarmamalıdırlar.
0 notes
Text
5 Türk firması var: Dünyanın en büyük 100 savunma sanayi şirketi belli oldu!
Her yıl bir önceki yılın verilerine göre en büyük 100 savunma ve havacılık sanayi şirketini açıklayan Defense News Top, 2024 yılı listesini yayınladı. Listede tam 5 adet Türk savunma şirketi yer aldı. Peki Türkiye’nin en büyük savunma sanayi şirketi kim oldu? İşte detaylar… Dünyanın en büyük 100 savunma sanayi şirketi belli oldu! Türkiye’nin en büyüğü hangisi? Defense News Top 100, her yıl olduğu…
View On WordPress
0 notes
Text
Jeopolitik Dinamikler ve Türk Döküm Endüstrisi
Bir bölgedeki savaşlar ve jeopolitik dinamikler genellikle ekonomik etkiler yaratır ve döküm endüstrisi gibi endüstrileri de olumsuz yönde etkileyebilir. Küresel arenada yaşanan jeopolitik dinamikler, özellikle de Çin'in yükselen ekonomik gücü ve uluslararası ilişkilerdeki karmaşık durumlar, Türk Döküm Endüstrisi ni şekillendiren unsurlar arasında yer almaktadır. Jeopolitik dinamikler ve savaşların özellikle Türk Döküm Sanayi'si üzerindeki potansiyel etkileri şu şekilde olabilir: 1. Ham Madde Tedarikinde Sorunlar: Savaş durumları, bölgedeki lojistik sorunlar, güvenlik riskleri ve altyapı hasarları nedeniyle ham madde tedarik zincirlerinde kesintilere yol açabilir. Döküm endüstrisi, metal ve mineraller gibi çeşitli ham maddelere bağlı olduğu için bu durum, üretimi olumsuz etkileyebilir. 2. Üretim Kapasitesinde Düşüş: Savaşlar genellikle sanayi tesislerinin kapanmasına, üretim kapasitelerinin azalmasına ve enerji tedarikinde sorunlara neden olabilir. Bu, döküm endüstrisinin verimliliğini düşürebilir. 3. Pazar Belirsizliği: Savaş ve çatışma durumları, bölgesel ve küresel ekonomilerde belirsizlik yaratır. Belirsizlik, yatırımları ve tüketici talebini etkileyerek döküm endüstrisi üzerinde negatif bir etki yaratabilir. 4. Lojistik Sorunlar ve Taşıma Maliyetleri: Savaşlar, bölgesel ve küresel taşıma yollarını etkileyebilir. Lojistik sorunlar, malzeme taşıma maliyetlerini artırabilir ve tedarik zinciri üzerinde baskı yaratabilir. 5. Güvenlik ve İstikrarsızlık Nedeniyle Yatırım Azalması: Savaş durumları, bölgedeki güvenlik endişeleri ve genel istikrarsızlık nedeniyle yatırımları azaltabilir. Bu durum, döküm endüstrisindeki büyüme potansiyelini sınırlayabilir. Ancak, her şartta jeopolitik dinamikler ve savaşın etkileri bir döküm tesisi veya şirketi ile ilişkili faktörlere bağlı olarak değişebilir. Çatışma bölgeleri dışındaki diğer pazarlarda talep artışı gözlemlenebilir, çünkü bazı üreticiler bu tür durumları telafi etmek için alternatif kaynaklara yönelebilirler. Ayrıca, döküm endüstrisi geniş bir sektördür dolayısı ile farklı alt sektörler de farklı şekillerde etkilenebilir. Döküm sektöründeki en önemli oyuncular, genellikle büyük üretim kapasitelerine, teknolojik uzmanlığa ve küresel pazarlara erişime sahip olan firmalardır. Ancak, bu oyuncular zaman içinde değişebilir ve sektöre özgüdür. Jeopolitik dinamikler ve savaş ile birlikte savunma sanayindeki talebin artması ile birlikte döküm sektörü de genellikle bu yöne doğru evrilir. Filistin-İsrail, Ukrayna-Rusya savaşında olduğu gibi savaş durumları birçok sektörü etkileyecektir. Keza döküm sektörünü de derinden etkileyebilir; ancak bu jeopolitik dinamikler ve etkilerin yönetilmesi ve fırsatlara dönüştürülmesi, şirketlerin stratejik esneklikleri ve küresel vizyonlarına bağlıdır. Savaşların yoğunlukla Ortadoğu bölgesinde seyretmesi, jeopolitik dinamikler ve çevre bölgeleri etkilemesi nedeniyle, döküm sektörü açısından gözler Çin’e çevrilmektedir. Burada Çin ile ilgili genel bir analiz sunmak isterim.
Çin'in Döküm Sektöründeki Teknolojik İlerlemeler:
1. Robotik Uygulamaların Yaygınlaşması: • Çin, döküm tesislerinde robotik sistemleri yaygın bir şekilde kullanarak otomasyonu artırmıştır. • Robotlar, tehlikeli veya hassas görevlerde insan müdahalesini azaltarak verimliliği artırmıştır. 2. Akıllı Üretim ve İnternet Bağlantılı Sistemler: • Akıllı üretim uygulamaları, döküm tesislerinde üretim süreçlerini izlemek, analiz etmek ve optimize etmek için kullanılmaktadır. • İnternet bağlantılı sistemler, tesisler arasında veri paylaşımını kolaylaştırarak üretim süreçlerini entegre etmiştir. 3. 3D Baskı Teknolojisinin Entegrasyonu: • Çin, döküm endüstrisinde 3D baskı teknolojisini benimseyerek kompleks parçaların üretimini daha etkili ve maliyet etkin hale getirmiştir. • Bu teknoloji, prototip üretimi ve özel parça üretiminde önemli bir rol oynamaktadır. 4. Döküm Simülasyon Yazılımları ve Tasarım Optimizasyonu: • Simülasyon yazılımları, döküm süreçlerini sanal ortamda modelleyerek tasarım hatalarını önceden tespit etmeyi sağlamıştır. • Tasarım optimizasyonu, malzeme kullanımını optimize ederek ürün kalitesini artırmıştır. 5. Çevre Dostu Teknolojiler ve Sürdürülebilirlik Çabaları: • Çin, döküm endüstrisinde çevre dostu teknolojilere odaklanarak atık azaltma ve enerji verimliliği konularında çeşitli sürdürülebilirlik çabaları başlatmıştır. • Geri dönüşüm süreçleri ve çevre dostu üretim yöntemleri benimsenmiştir. 6. Veri Analitiği ve Büyük Veri Kullanımı: • Büyük veri analitiği, üretim süreçlerinin daha iyi anlaşılmasını sağlayarak karar alma süreçlerini iyileştirmiştir. • Veri analitiği, tesislerdeki verimliliği artırmak ve maliyetleri azaltmak için kullanılmaktadır. 7. Uluslararası İşbirlikleri ve Ar-Ge Yatırımları: • Çinli döküm şirketleri, uluslararası düzeyde teknolojik bilgi ve deneyim paylaşımı için çeşitli ülkelerle işbirlikleri yapmış ve Ar-Ge yatırımlarında bulunmuştur. 8. Çin Devlet teşvikleri : • Son dönemde ihracat yapan firmalara uyguladıkları devlet teşviklerini 2027 ye kadar uzatma durumu konuşuluyor. Bu teknolojik ilerlemeler, Çin'in döküm sektöründe daha verimli, çevre dostu ve rekabetçi olma çabalarını yansıtmaktadır. Ayrıca küçük ve orta ölçekli işletmeleri verimsizlik sebebiyle kapatarak büyük şirketlerin bünyesi içine almışlar.
Çin'in Döküm Sektöründeki Uluslararası Ticareti
1. İhracatın Geniş Kapsamı: • Çin, döküm sektöründe üretilen çeşitli ürünleri dünya geneline ihraç etmektedir. Bu ürünler arasında demir, çelik ve alüminyum döküm parçaları, otomotiv bileşenleri, inşaat malzemeleri ve endüstriyel ekipmanlar bulunmaktadır. 2. Küresel Liderlik ve Pazar Payı: • Çin, döküm endüstrisinde dünya genelinde en büyük ihracatçılardan biridir. Yüksek üretim kapasitesi ve rekabetçi fiyatlar, Çinli döküm şirketlerini küresel pazarda lider konuma taşımaktadır. 3. Asya-Pasifik Bölgelerine İhracat: • Çin, Asya-Pasifik bölgesindeki birçok ülkeye döküm ürünleri ihraç etmektedir. Bu ülkeler arasında Japonya, Güney Kore, Hindistan ve diğer Asya ülkeleri bulunmaktadır. 4. Avrupa Pazarına Yönelik İhracat: • Avrupa ülkelerine, özellikle Almanya, İngiltere, Fransa ve İtalya gibi büyük endüstriyel pazarlara döküm ürünleri ihraç edilmektedir. 5. Kuzey Amerika'ya İhracat: • Çin, Kuzey Amerika pazarına döküm ürünleri ihraç etmektedir. ABD ve Kanada gibi ülkeler, Çinli döküm şirketleri için önemli ticaret ortaklarıdır. 6. Orta Doğu ve Afrika Pazarlarına İhracat: • Çin, Orta Doğu ve Afrika'daki ülkelere döküm ürünleri ihraç etmektedir. Bu bölgelerdeki enerji projeleri ve altyapı gelişmeleri, döküm ürünlerine olan talebi artırmaktadır. 7. Yatırımlar ve İşbirlikleri: • Çinli döküm şirketleri, uluslararası pazarlarda daha fazla varlık göstermek ve teknoloji transferi yapmak amacıyla yatırımlar yapmaktadır. Yerel şirketlerle ortaklıklar kurarak veya tesisler kurarak uluslararası işbirlikleri sağlanmaktadır. 8. Kalite Standartları ve Sertifikasyonlar: • Çin, uluslararası ticarette kabul gören kalite standartlarına uymak ve müşterilere güven vermek adına çeşitli sertifikasyon ve kalite kontrol süreçlerine odaklanmıştır. Çin'in döküm sektöründeki uluslararası ticaretteki bu çeşitlilik ve güçlü küresel varlığı, ülkenin ekonomik büyümesine ve endüstriyel gücüne önemli katkılarda bulunmaktadır.
Çin'in Döküm Sektörünün Global Etkileri
1. Fiyatlandırma ve Rekabetçilik: • Çin'in döküm sektörü, yüksek üretim kapasitesi ve düşük maliyetli üretim avantajı ile küresel pazarda rekabetçi fiyatlar sunmaktadır. Bu durum, dünya genelindeki döküm ürünleri fiyatlarını etkileyebilir. 2. Küresel Talebi Şekillendirme: • Çin'in döküm sektöründeki büyük üretim kapasitesi, küresel talebi etkileyerek endüstri ihtiyaçlarını şekillendirebilir. Özellikle inşaat, otomotiv ve enerji sektörlerindeki talep üzerinde belirgin bir etkisi vardır. 3. Tedarik Zinciri Entegrasyonu: • Çin, döküm sektöründeki küresel tedarik zincirinin önemli bir parçasını oluşturur. Çin'deki döküm tesislerinde üretilen ürünler, dünya genelindeki birçok endüstriyel sektörde kullanılmaktadır. 4. Uluslararası İşbirlikleri ve Yatırımlar: • Çinli döküm şirketleri, uluslararası pazarlarda daha fazla varlık göstermek ve teknoloji transferi yapmak amacıyla çeşitli ülkelerle işbirlikleri yapmakta ve yatırımlar yapmaktadır. Bu durum, küresel döküm endüstrisinin entegrasyonunu artırabilir. 5. Teknolojik İlerlemelerin Küresel Yansımaları: • Çin'in döküm sektöründeki teknolojik ilerlemeler, küresel düzeyde döküm endüstrisini etkileyerek üretim süreçlerini daha verimli ve çevre dostu hale getirebilir. Bu, diğer ülkeleri benzer teknolojik gelişmelere yönlendirebilir. 6. Çevresel Etkiler: • Çin'in döküm endüstrisinin büyüklüğü, çevresel etkiler açısından küresel düzeyde önemli bir rol oynamaktadır. Emisyonlar, atık yönetimi ve sürdürülebilirlik çabaları konusundaki politikalar, küresel çevre standartlarına etki edebilir. 7. Küresel Ekonomik Dengeler: • Çin'in döküm sektöründeki büyümesi ve ticareti, küresel ekonomik dengeleri etkileyebilir. Çin ekonomisinin performansı, küresel döküm talebi üzerinde etkili olabilir. 8. Endüstriyel İnovasyon ve Standartlar: • Çin, döküm sektöründe gerçekleştirdiği inovasyonlar ve benimsediği standartlarla küresel düzeyde endüstri normlarını etkileyebilir. Bu durum, diğer ülkeleri benzer iyileştirmelere yönlendirebilir. Çin'in döküm sektöründeki bu etkileri, küresel ekonominin ve endüstrinin dinamiklerini önemli ölçüde şekillendirmektedir. Her ne kadar Amerika ve Avrupa ile İngiltereye bağlı Avusturalya, Yeni Zellanda kanada gibi ülkelerde ambargo uygulamalarına rağmen bunlardan kurtulmak için birçok farklı lokasyondaki ülkede başta Türkiye olmak üzere firma imal kurmak ortaklık yapmak için de girişimleri devam etmekte. Çin'in Döküm Sektöründeki Gelecek Projeleri Çin'in döküm sektöründeki gelecek projeleri, genellikle ülkenin ekonomik hedefleri, endüstriyel stratejileri ve çevresel sürdürülebilirlik çabaları doğrultusunda şekillenir. Ancak, bu tür spesifik projelerin ayrıntıları genellikle resmi açıklamalar, endüstri raporları veya şirket stratejileri aracılığıyla öğrenilebilir. Genel olarak, Çin'in döküm sektöründeki gelecek projelerine ilişkin potansiyel alanlar şunlardır: 1. Teknolojik İnovasyon ve Akıllı Üretim: • Çin, döküm sektöründe daha fazla teknolojik inovasyon ve akıllı üretim uygulamalarına odaklanabilir. Bu, üretim süreçlerini daha verimli hale getirme, enerji tüketimini azaltma ve ürün kalitesini artırma amacını taşıyabilir. 2. Sürdürülebilirlik ve Çevresel Performans: • Gelecekteki projelerde çevresel sürdürülebilirlik ön planda olabilir. Atık yönetimi, enerji verimliliği ve emisyon kontrolü gibi konular, Çin'in döküm sektöründe sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşma çabalarını yansıtabilir. 3. Yatırım ve Kapasite Artışları: • Çin'in döküm sektöründeki büyük şirketler, kapasitelerini genişletmek veya yeni tesisler kurmak amacıyla yatırımlar yapabilir. Bu, üretim kapasitesini artırarak küresel talebe karşılık verebilir. 4. Uluslararası İşbirlikleri ve Pazar Genişlemesi: • Çinli döküm şirketleri, uluslararası işbirlikleri ve ortaklıklar kurarak küresel pazarda daha fazla varlık gösterme yolunda projeler gerçekleştirebilir. Yabancı pazarlarda büyüme stratejileri, sektördeki rekabet avantajlarını artırabilir. 5. Dijitalleşme ve Veri Analitiği Uygulamaları: • Çin, döküm süreçlerinde daha fazla dijitalleşme ve veri analitiği uygulamalarını benimseyebilir. Bu, üretim süreçlerini daha etkili yönetmeyi, hataları önceden tespit etmeyi ve kaliteyi optimize etmeyi amaçlayabilir. 6. Yüksek Performanslı Malzemeler ve Yatırım Dökümü: • Çin, özellikle havacılık, savunma ve enerji sektörlerinde kullanılan yüksek performanslı malzemelerin üretimine odaklanabilir. Yatırım dökümü gibi özel uygulamalara yönelik projeler, endüstrideki çeşitliliği artırabilir. 7. Eğitim ve İnsan Kaynakları Geliştirme: • Gelecekteki projeler, döküm endüstrisinde uzmanlaşmış elemanların yetiştirilmesi ve sektöre nitelikli insan kaynakları sağlanması amacını taşıyabilir. Çin'in Döküm Sektöründeki Büyük Şirketleri ve Faaliyet Alanları: 1. Çin merkezli motor ve döküm şirketleri: Ağırlıklı olarak ağır kamyonlar, inşaat makineleri ve diğer endüstriyel uygulamalar için motor üretimi yapmaktadır. 2. Xinxing lokasyonunda, döküm demir boru üretimine odaklanmış bir şirkettir. Su ve gaz tesisatı gibi altyapı projelerine yönelik ürünler üretir. 3. Joyson lokasyonunda , otomotiv endüstrisinde faaliyet gösteren bir şirkettir ve döküm malzemeleri üretimi yapmaktadır. Özellikle otomotiv içi elektronik bileşenler üretiminde önemli bir rol oynamaktadır. 4. CFHI lokasyonunda , ağır makineler, döküm ve demir-çelik ürünleri gibi geniş bir endüstri yelpazesinde faaliyet gösteren bir devlet şirketidir. 5. Die casting sektöründe de ağırlıklı otomotiv döküm parçaları üretimi konusunda uzmanlık kazanmış şirketler bulunmaktadır. Özellikle bu şirketler jant üretiminde liderdir. Türk döküm sektörü için Çin döküm sektörü, hem rakip hem de fırsat olabilir; bu durum, jeopolitik dinamikler ve bir dizi faktöre bağlı olarak değişebilir. Çin Döküm Sektörü Rekabet Avantajları Nelerdir? 1. Üretim Kapasitesi ve Çeşitliliği: Çin, dünya genelinde döküm sektöründe en büyük üretici konumundadır. Geniş bir üretim kapasitesine ve çeşitliliğine sahiptir, bu da rekabet avantajı sağlar. 2. Düşük Maliyetli Üretim: Çin, genellikle düşük maliyetli üretim avantajına sahiptir. Bu, dünya pazarlarında fiyat rekabetçiliği elde etmelerine olanak tanır. 3. Uluslararası Pazar Hakimiyeti: Çin döküm sektörü, uluslararası pazarlarda güçlü bir varlığa sahiptir. Yüksek hacimli üretimleri ve geniş ürün yelpazesi ile birçok pazarda etkin bir rol oynarlar. Çin Döküm Sektörü Ne Gibi Fırsatlar Oluşturabilir? 1. Tedarik Zinciri İşbirliği: Türk döküm sektörü, Çin'deki döküm sektörüyle işbirliği yaparak, özellikle ham madde tedariki ve teknolojik altyapı konularında avantajlar elde edebilir. 2. Teknolojik Transfer: Çin, döküm teknolojileri konusunda gelişmiş bir ülke olarak bilinir. Türk döküm sektörü, Çin'den teknolojik transferlerle kendini güçlendirebilir. 3. “Niş”( Dar Pazar veya spesifik Pazar) Pazarlara Odaklanma: Türk döküm sektörü, belirli niş pazarlara veya özel ürün segmentlerine odaklanarak, Çin gibi büyük oyuncuların etkisini azaltabilir. Türkiye için Fırsatlar: Değerlendirilen Potansiyel Kazançlar Çin'deki krizin aksine, Türkiye'nin döküm sektörü bu senaryoda belirgin fırsatlar elde edebilir. 1. Alternatif Pazarlara Yönelme: Türk döküm şirketleri, Çin'in yaşadığı zorluklardan dolayı alternatif pazarlara yönelebilir, böylece küresel pazarlarda daha fazla varlık gösterebilir. 2. Yerel Talep Artışı: Türkiye'nin yerel pazarında döküm ürünlere olan talep artabilir, özellikle büyük altyapı projeleri ve inşaat sektöründeki büyüme devam ediyorsa. Çin döküm sektörü, Türk döküm sektörü için hem bir rakip hem de fırsat sunmaktadır. Rekabet avantajlarına sahip olmalarına rağmen, Türk şirketleri işbirliği yapma, teknoloji transferi sağlama ve özel pazarlara odaklanma gibi stratejilerle Çin pazarını etkili bir şekilde değerlendirebilirler. Bunların dışında Çin’ den ithal edilen bazı sektör ürünlerine konulan ilave vergilerin döküm sektörü ürünleri içinde konulması yerli üreticilerin korunmasını sağlayacaktır. Benzer uygulamaları Avrupa ve Amerika da yapmaktadır. Son dönemde Türk döküm sektöründe iki önemli sorun “mavi yaka personel” ve “kum ihtiyacı” olarak gözlemlenmektedir. Kum ihtiyacı için; yeni kum ocaklarına izin verilmesi, kum geri dönüşüm tesislerine teşvik ve imkan tanınması önemlidir. Mavi yaka personel ihtiyacı için; sektör yabancı işgücü ile açığı kapatmaya çalışmaktadır. Oysaki ekonomik şartlar yerli personel içinde cazip hale getirilir ve çalışma şartları iyileştirilebilirse sorun çözülmüş olacaktır. Bunun için maliyetlerin uzun vadeli faizsiz kredilerle desteklenmesi yeterli olacaktır. Bu arada fabrika modernizasyonları için yatırımlar yapılması ve bu konuda da destek sağlanması gerekmektedir. Türk döküm sektörü, küresel rekabet içinde kendine bir yer edinmek için inovasyon, kalite, esneklik ve özel taleplere odaklanma gibi unsurları güçlendirmesi gerekmektedir. Read the full article
#Avantajlar#Çin'inEkonomikGücü#DışTicaretİlişkileri#JeopolitikDinamikler#JeopolitikGerilim#KüreselEkonomi#RekabetAvantajları#SavaşveEkonomi#SektörelGelecek#StratejikPlanlama#TürkDökümSanayisi#Uluslararasıİlişkiler
0 notes
Text
Türkiye’nin Milli Muharip Uçağı KAAN Göklerde!
Mavi Vatan Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Derneği Elazığ Başkanı Gazeteci Yazar Erol Kara, Savunma Sanayi Başkanlığı, ASELSAN ve TÜSAŞ ortaklığında Türk mühendisleri tarafından yapılan Milli Muharip Uçağımız KAAN'ın ilk uçuşunu gerçekleştirerek üssüne dönmesinin sevincini ülke olarak yaşadığımızı dile getirdi. Ülkemize tarihi günler yaşatan Savunma Sanayi Başkanı Haluk Görgün, TÜSAŞ Genel Müdürü Temel Kotil, TÜSAŞ yönetim kurulu üyeleri, Milli Savunma Bakanı Yardımcısı Elazığlı hemşehrimiz Şuay Alpay, Prof. Dr. Rafet Bozdoğan, Ömer Cihad Vardan, Namık Kemal Altıparmak, Mehmet Fatih Güçlü, Gökhan Uçak ve Prof. Dr. İbrahim Uslan'a bu gururu yaşattıkları için minnet duygularını belirten Erol Kara, Savunma Sanayi Başkanlığının en büyük projelerinden biri olan yerli ve milli uçağımız KAAN'ın Radar dalgalı, sönümleme özellikli, elektronik harp sistemli, Hava muharebe menzilli, 360 Derece gözetleme sistemli, süpersonik hızla hareket eden 5. Nesil savaş uçağı olduğunu söyledi. Kara, "Terörle mücadelede ve PKK ve diğer terör örgütlerine karşı ülkenin hacmini daha kuvvetli hale getirecek ilk yerli ve Milli uçağımız KAAN'ın uçuşu ile gurur duyduk. Tarihi günlerden birini yaşadık." dedi. KAAN'ın ilk uçuşu, Türkiye'nin savunma sanayiinde geldiği noktayı gösteren önemli bir kilometre taşıdır. Bu başarı, Türk mühendislerinin ve teknisyenlerinin yeteneğini ve azmini bir kez daha kanıtlamıştır. KAAN'ın seri üretime geçmesi ile birlikte Türk Hava Kuvvetleri'nin gücü ve caydırıcılığı önemli ölçüde artacaktır. KAAN'ın ilk uçuşu vesilesiyle emeği geçen herkesi tebrik ediyor, bu önemli projenin ülkemize hayırlı olmasını diliyoruz. Read the full article
0 notes