#Sahaya 4 2019
Explore tagged Tumblr posts
Text
Minik Serçe, Egemen Bostancı’nın adını hatıra ormanı ile yaşatacak
https://pazaryerigundem.com/haber/184576/minik-serce-egemen-bostancinin-adini-hatira-ormani-ile-yasatacak/
Minik Serçe, Egemen Bostancı’nın adını hatıra ormanı ile yaşatacak
Türkiye’nin önde gelen değerli sanatçılarından Sezen Aksu, 1986 yılında hayatını kaybeden yakın dostu Egemen Bostancı anısına TEMA Vakfı aracılığıyla Kilis Yeniyurt sahasında 5 bin fidanlık bir hatıra ormanı oluşturdu.
İSTANBUL (İGFA) – Orman Genel Müdürlüğü ve TEMA Vakfı iş birliğiyle tesis edilen sahaya meşe türü fidanlar dikildi.Sezen Aksu, 2008 yılında değerli müzik insanları Şerif Yüzbaşıoğlu, Onno Tun�� ve Uzay Heparı’nın adlarına TEMA Vakfı aracılığıyla Antalya Döşemealtı sahasına 4 bin fidan, 2013 yılı boyunca verdiği konserlerinden elde edilen gelirlerin bir bölümüyle de Manisa Salihli Gökköy sahasına 5 bin fidan bağışlamıştı.
Ayrıca Aksu; 2015’de söz yazarı Aysel Gürel anısına Balıkesir Kepsut, 2018’de Adile Naşit anısına Denizli Çal ve Sundurlu, 2019 ‘da Meral Okay anısına Tekirdağ Kızılcaterzi, 2021’de Attila Özdemiroğlu anısına Gaziantep Atmalı sahalarının her biri için 5 bin fidan, 2022’de Oğuz Aral anısına Kırklareli Osmancık sahasına 6 bin fidan ve son olarak da 2023’te Yaşar Gaga anısına Kırklareli Celaliye sahasına 5 bin fidan bağışlamıştı. Egemen Bostancı Hatıra Ormanı ile Sezen Aksu’nun katkılarıyla oluşturulan toplam 9 farklı hatıra ormanında toprakla buluşan fidan sayısı 45 bine ulaştı.TEMA Vakfı gönüllüsü Sezen Aksu’ya, bağışlarıyla oluşturulan hatıra ormanları ile ağaçlandırma, erozyonla mücadele ve doğal varlıkları koruma çalışmalarına sağladığı katkılardan dolayı teşekkür ederiz.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
0 notes
Text
7 Nisan 2024 Galatasaray Fenerbahçe Maçı
*11 Nisan Stadyumu'nda saat 21:30'da başlayacak olan 2023 Turkcell Süper Kupa maçı. Mücadeleyi Volkan Bayarslan yönetecek. Son Süper Lig şampiyonu Galatasaray, 2019'dan sonra ilk kez bu kupa için mücadele verecek ve o yılki şampiyonluğundan sonra ilk, toplamdaki 7. zaferini amaçlıyor. Cumhurbaşkanlığı Kupası dönemiyle birlikte de 17. şampiyonluğunun peşinde. Son Türkiye Kupası şampiyonu olarak burada boy gösterecek olan Fenerbahçe ise 2014'teki şampiyonluğundan sonra ilk kez bu finalde yer alıyor. Sarı Lacivertliler 9 yıllık hasreti bitirip toplamdaki 4. Süper Kupa sevincini tatma amacında. Cumhurbaşkanlığı Kupası dönemi dahil edilince de 10. şampiyonluğunu istiyor. Bunlar istatistiki veriler. Gündem daha başka bir seviyede. Geçen yazdan tartışmaları başlayan, hala devam eden ve yılan hikayesine dönen organizasyonda yeni perde zamanı. 29 Aralık 2023'te Suudi Arabistan'da oynanması gereken maç, ev sahibi ekibin dayatmaları nedeniyle iki takımın dönüş yapması üzerine ertelenmişti. Ardından 21 Şubat'ta TFF tarafından 7 Nisan'da Şanlıurfa'da oynanacağı açıklandı. Karar nedeniyle Süper Lig'e ara verildi ve takvim kaydırıldı. Sonrasında da Fenerbahçe'nin Avrupa Konferans Ligi'nde çeyrek final görmesi üzerine yeniden erteleme tartışmaları başladı. Üzerine geçen ayki Trabzonspor - Fenerbahçe maçının ardından çıkan olaylar sebebiyle Fenerbahçe'nin TFF'ye tavır alma kararı geldi. 2 Nisan'da yapılan olağanüstü genel kurulda yönetime Süper Kupa'ya çıkmama veya alt yaş takımı ile çıkma yetkisi verildi. Gelinen süreçte Galatasaray tam kadro Şanlıurfa'ya geldi ve basın toplantısına çıktı. Fenerbahçe'nin maç gününde çoğunluğu U19 oyuncularından oluşan bir kadroyla geleceği konuşuluyor. Tabi gelmek bir yana maça çıktıktan sonra çekilme ihtimali de söz konusu. Son günde neler değişir bakacağız. Tarihin en ilginç ve tartışmaları bol sezonunu yaşadığımız şu dönemde yeni bir malzeme var elimizde ve şüphesiz zararı herkese vuruyor...
*ATV'den naklen yayınlanacak olan maç.
*Açıklanan başlama kadrolarına göre Fenerbahçe 11 alt yaş futbolcusu ile sahaya çıkacak.
*1. dakikada Mauro Icardi'nin attığı golle Galatasaray 1-0 öne geçti.
*Golün santrasını yapmayan Fenerbahçe sahadan çekildi.
*Kısa bir bekleyişten sonra Volkan Bayarslan da maçı erteledi. Son karar TFF tarafından verilecek.
*11 Nisan'da açıklanan PFDK kararları neticesinde Galatasaray'ın 3-0 hükmen kazandığı maç olmuştur. 2019'dan sonra ilk, toplamdaki 7. zaferi oldu. Cumhurbaşkanlığı Kupası dönemiyle birlikte de 17. şampiyonluğunu elde etti.
#spor arşivi#maç arşivi#turkcell süper kupa#tff süper kupa#galatasaray#fenerbahçe#futbol#football#spor#sport
0 notes
Text
Deli mi ne Ne Kadar Kazanıyor?
Youtuber Deli mi ne Ne Kadar Kazanıyor?
Youtube içerikleri sayesinde sıkça gündemde yer alan Deli mi ne Ne Kadar Kazanıyor? Kazancı Nedir, Youtube dan kaç para kazanıyor merak konusu olmuştur. Bu merak doğrultusunda Deli mi ne Youtube Gelirini, Youtube Kazancını sizler için araştırdık.
Deli mi ne Ne Kadar Kazanıyor?
8,3 m civarı abonesi bulunan Deli Mi Ne Youtube kazancı aylık ortalama 180 - 220 Bin TL’dir.
Delimi ne kaç para alıyor
Deli mi ne Kimdir?
Fester Abdü kimdir? Fester Abdü nereli ve kaç yaşında? 2019 yılında İstanbul’da oynanan Liverpool Chelsea UEFA Süper Kupa final maçında sahaya atlayarak maçın bir süre durmasına neden olan Fester Abdü hakkında bilinmesi gerekenler haberimizde… Fester Abdü nereli ve kaç yaşında?
Delimine ne kadar para kazanıyor “Deli Mi Ne?” adlı YouTube kanalının sahibi olan “Fester Abdü” lakaplı Ali Abdülselam Yılmaz hakkında bilmek istediğiniz tüm detayları haberimizde bulabilirsiniz. Fester Abdü kimdir? Nerede doğdu, kaç yaşında, boyu, kilosu…
Delimine youtube dan kaç para alıyor FESTER ABDÜ KİMDİR? Fester Abdü lakaplı Ali Abdülselam Yılmaz, 1993 yılında Adana'da dünyaya gelmiştir. Çukurova Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu'ndan mezundur. Türkiye Kano Milli takımı lisanslı sporcusu olan ve bir dönem Survivor 2018 All Star yarışmasına katılan Fester Abdü, İstanbul Vodafone Arena'da oynanan Liverpool – Chelsea maçında sahaya atlamasıyla gündeme gelmişti. Maçın 14. dakikasında sahaya atlayıp dizlerinin üstünde kayan Fester Abdü izleyenlerin dikkatini çekmeyi başardı. Kısa sürede güvenlik güçleri tarafından yakalanarak saha dışına çıkartıldı. https://www.youtube.com/watch?v=qLfE4cgkyic Fester Abdü ve kendisini kameraya çekerek sosyal medyada paylaşan 4 arkadaşı gözaltına alındı. Çok sayıda kişi ünlü YouTuber’a “Kanalına takipçi kazanmak için ülkeni rezil ettin” diyerek tepki göstermişti. Deli mi Ne? adlı YouTube kanalının sahibi olan Fester Abdü'nün 5 buçuk milyondan fazla abonesi bulunuyor. Fester Abdü, 1.69 metre boyunda 66 kilodur. Yılmaz, 1993 yılında Adana'da doğdu. Çukurova Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu mezunu olan Yılmaz, Türkiye Kano milli takımı lisanslı sporcusudur ve çeşitli kulüplerde yarışmalarda derece elde etmiştir. https://www.youtube.com/watch?v=IhSK1yX8vFQ Deli Mi Ne? kanalı Yılmaz tarafından Nisan 2017'de kuruldu. 2018 yılında Yılmaz'ın pembe topuklu ayakkabı ile koşu yarışına katılması ve Çanakkale Savaşı'nda batmış Majestik adlı gemi enkazına dalış gerçekleştirmesi çeşitli medya kuruluşları tarafından haber yapılmasına sebep oldu. Melis SEZEN Kimdir Read the full article
0 notes
Text
zakat fitrah dan zakat mal
Secara umum zakat terbagi menjadi dua jenis, yakni zakat fitrah dan zakat mal. Zakat Fitrah (zakat al-fitr) adalah zakat yang diwajibkan atas setiap jiwa baik lelaki dan perempuan muslim yang dilakukan pada bulan Ramadhan. Zakat fitrah adalah zakat yang diwajibkan atas setiap jiwa baik lelaki dan perempuan muslim yang dilakukan pada bulan Ramadan hingga menjelang salat Idul Fitri.
Sementara, Zakat mal adalah zakat yang dikenakan atas segala jenis harta, yang secara zat maupun substansi perolehannya, tidak bertentangan dengan ketentuan agama. Sebagai contoh, zakat mal terdiri atas uang, emas, surat berharga, penghasilan profesi, dan lain-lain, sebagaimana yang terdapat dalam UU No 23/2011 tentang Pengelolaan Zakat, Peraturan Menteri Agama No 52 Tahun 2014 yang telah diubah dua kali dengan perubahan kedua adalah Peraturan Menteri Agama No 31/2019, dan pendapat Syaikh Dr. Yusuf Al-Qardhawi serta para ulama lainnya.
Zakat mal yaitu zakat yang dikenakan atas segala jenis harta, yang secara zat maupun substansi perolehannya tidak bertentangan dengan ketentuan agama.
Zakat mal terdiri dari :
1.Zakat emas, perak, dan logam mulia lainnyaAdalah zakat yang dikenakan atas emas, perak, dan logam lainnya yang telah mencapai nisab dan haul.2.Zakat atas uang dan surat berharga lainnyaAdalah zakat yang dikenakan atas uang, harta yang disetarakan dengan uang, dan surat berharga lainnya yang telah mencapai nisab dan haul.3.Zakat perniagaanAdalah zakat yang dikenakan atas usaha perniagaan yang telah mencapai nisab dan haul.4.Zakat pertanian, perkebunan, dan kehutananAdalah zakat yang dikenakan atas hasil pertanian, perkebunan dan hasil hutan pada saat panen.5.Zakat peternakan dan perikananAdalah zakat yang dikenakan atas binatang ternak dan hasil perikanan yang telah mencapai nisab dan haul.6.Zakat pertambanganAdalah zakat yang dikenakan atas hasil usaha pertambangan yang telah mencapai nisab dan haul.7.Zakat perindustrianAdalah zakat atas usaha yang bergerak dalam bidang produksi barang dan jasa.8.Zakat pendapatan dan jasaAdalah zakat yang dikeluarkan dari penghasilan yang diperoleh dari hasil profesi pada saat menerima pembayaran, zakat ini dikenal juga sebagai zakat profesi atau zakat penghasilan.9.Zakat rikazAdalah zakat yang dikenakan atas harta temuan, dimana kadar zakatnya adalah 20%.
Besaran Zakat Mal
Dilansir dari laman Baznas, adapun syarat suatu harta dapat dikenakan hukum zakat mal jika memenuhi kriteria (1) harta berkepemilikan penuh, (2) harta halal secara syariat, (3) harta yang bersifat berkembang atau produktif, (4) mencukupi kegunaan (nishab), (5) tidak ada hubungan dengan hukum utang, dan (5) memiliki selama satu tahun (haul) atau dapat dizakatkan ketika masa panen
Harta yang terkena zakat mal dapat berupa uang, emas, surat berharga, penghasilan profesi, aset perdagangan, hasil barang tambang atau hasil laut, hasil sewa aset dan harta dalam bentuk lainnya.
Terkait dengan besaran zakat mal yang harus dibayarkan yaitu 2,5% dari total keseluruhan harta yang disimpan selama satu tahun.
2,5% x Jumlah harta dalam satu tahun (haul)
Besaran Zakat Fitrah
Zakat fitrah hukumnya wajib untuk seorang muslim yang memenuhi kriteria merdeka (bukan budak atau hamba sahaya), mempunyai kelebihan makanan pada malam dan siang hari raya Idulfitri, juga menemui hari-hari bulan puasa dan awal jatuhnya satu Syawal.
Jika seseorang meninggal setelah terbenamnya matahari pada hari terakhir Ramadan (29 atau 30 Ramadan), ia dikenai zakat fitrah. Demikian pula, jika ada anak yang lahir sebelum matahari terbenam pada akhir Ramadan, ia tetap dikenai zakat fitrah.
Dalam Ihya Ulumuddin, Al-Ghazali menyebutkan, seorang suami dikenai kewajiban untuk membayar zakat fitrah istrinya, anak-anaknya, budaknya, atau dapat disebut setiap anggota keluarga yang menjadi tanggungannya.
Ini merujuk sabda Nabi Muhammad saw. “Lunasilah zakat fithrah itu, dari orang-orang yang naf[1]kah hidupnya menjadi tanggunganmu”.
Yang harus dibayarkan dalam zakat fitrah adalah makanan pokok sebanyak satu sha’ atau diperkirakan setara dengan 2,5 kg atau 3,5 liter untuk setiap jiwa. Syekh Yusuf Qardawi menjelaskan bahwa satu sha’ dapat digantikan dengan uang yang setara dengan harga makanan pokok.
Mengingat harga makanan pokok dalam setiap daerah berbeda-beda, maka umat Islam dapat merujuk pada besaran zakat fitrah yang ditetapkan oleh Badan Amil Zakat Nasional (Baznas) tiap provinsi atau kabupaten.
8 Golongan yang Berhak Menerima Zakat
Sebagai instrumen yang masuk dalam salah satu Rukun Islam, zakat tentu saja memiliki aturan mengikat dari segi ilmu fiqihnya, salah satu diantaranya adalah kepada siapa zakat diberikan.
Dalam QS. At-Taubah ayat 60, Allah memberikan ketentuan ada delapan golongan orang yang menerima zakat yaitu sebagai berikut:
1.Fakir, mereka yang hampir tidak memiliki apa-apa sehingga tidak mampu memenuhi kebutuhan pokok hidup.
2.Miskin, mereka yang memiliki harta namun tidak cukup untuk memenuhi kebutuhan dasar kehidupan.
3.Amil, mereka yang mengumpulkan dan mendistribusikan zakat.
4.Mualaf, mereka yang baru masuk Islam dan membutuhkan bantuan untuk menguatkan dalam tauhid dan syariah.
5.Riqab, budak atau hamba sahaya yang ingin memerdekakan dirinya.
6.Gharimin, mereka yang berhutang untuk kebutuhan hidup dalam mempertahankan jiwa dan izzahnya.
7.Fisabilillah, mereka yang berjuang di jalan Allah dalam bentuk kegiatan dakwah, jihad dan sebagainya.
8.Ibnu Sabil, mereka yang kehabisan biaya di perjalanan dalam ketaatan kepada Allah.
2 notes
·
View notes
Text
FM 20 Hikaye Başlamış
Steam sağolsun beleş verdi oyunu Korona Karantinaları sürecinde bizde Nisan ayında başlamıştık oynamaya. Bedava sürecinin son saniyesine kadar oynadığım oyunda FM 2020 ile TFF 1. lig’in yeni güzide takımı KEÇİÖRENGÜCÜ’nü seçtim. “Aktepe stadı halısaha gibi oraya gelen takımlar oynayamıyor, Keçiörengücü öyle yeniyor” diyen kitleler başka kapıya. Sizi sahanızda da yendik. Neyse. Aklıma gelmişken Ali Ece’ye selamlar. 2019 yılında TFF 1. lig 3. cüsü olarak tamamlayan Keçiörengücü 2020 yılına kabusla başladı. Fakat pandemi yardıma yetişti ve Pandemi sonrası tüm maçları kazanarak 7. bitirdi. Biz ise bir hayali gerçekleştirmeye başladık ve TFF 1. lig’den şampiyonlar ligi şampiyonu yapmaya yola çıktık. Steam kampanyası sürecinde Sadece 1 sezon oynayabildiğimiz takımımızla, Epic Games kampanyası ile 20 Ocak 2024′e gelmişiz. Bu süreçte neler yaşadık kısaca anlatalım.
TFF 1. ligi şampiyon olarak tamamladık. O sene devre arası transfer yapmak istedik. Beceremedik. Kimse gelmiyor arkadaş. Yedek Sağ bek Kerim Zengin, Sol bek Yasin Güreler ve Orta saha Atakan Kesgin ile Sağ kanat Cherif Sane falan aldım. hiçbiri oynamadı ve oynatmadım düzgün. :D Satış olarak sezon sonu Kerim Zengin’i para gelsin diye 2 bin euro’ya alt lige gönderdim. Forvet Kone, Bokila, Orta saha Madinda gerçek hayatta olmasa da oyunda performans yaptı. Defans Samet - Erdi ikisili süper idi. Erdi’yi Trabzonspor istedi, Samet’i Başakşehir, sürekli sakatlanan Devrim’i Genoa satmadım. Sene Sonu bedavaya Nabil Touazi, Del Sole, Burak Süleyman, kaleci Djigui Diarra, Mustafa Kapı, Aldin Cajic alındı. İshak 100 Bin Euro’ya satılmış. Aldıklarımı da gönderdim. TFF 1. lig de sıralama şu şekilde olmuş.
Süper Lige çıktığımızda Madinda, Mustafa Kapı, Del Sole, Touazi çok iyi performans gösterdi. İlk maçlarda coşmuştuk. Fenerbahçe’yi 1-0 ileyeniyor, Beşiktaşı eziyorduk. Süper Lig’e çıkınca biraz para verdiler. Asıl para canlı yayınlar, Lig promosyonlarından geldi.her ay kar üstüne kar yaptık. Para oldukça üst yapı tesisleri geliştirdik. Alt yapımız berbat idi. Birşey olmayacağından ilk 3 sene dokunmadım. Şimdi Altyapı tesislerini de geliştiriyoruz. Federasyon “Aktepe Stadında oynayamazsınız” dedi. 10000 kişilik Keçiörengücü Stadyumu yapıldı. İnsan ismimi verir oraya. Erken vakitte yapımı karar verilince öyle oldu işte. 2024 Tesisler durumu aşağıdadır.
Her sene Personel alımı yaptık ve ligin en iyi antrenörleri bizde. Altyapı ligimizde önemli takım olmadığından orası da en üst seviyede gösteriyor ama diğer büyük takımların altyapıları ile kıyaslamadım. Asistan olarak 2 sene sonunda Hollandalı Fred Grim ile anlaştım. Personelleri Türk seçmeye çalışıyorum fakat fazla iyi antrenör yok. Halil Altıntop ve Emre Aşık antrenör ekibimde, onun dışında bosnalı Bajramovic var. Gelir gider tablomuz ise aşağıdadır. Her şey şeffaf. Yönetim beni para konusunda kırdı. Onun dışında tesis geliştirme kısmında neyseki hiç kırmadı. ilk sene dışında süper lig’de mücadele etme ile yayın gelirleri ve galibiyet primleri sayesinde hep artı para ile kapattık ayları. Süper ligteki ilk sene sonunda Madinda 1,5 Milyona Bursa’ya gönderdik. Udinese’den Balic 800Bin’e, Süleyman Luş 1.2 milyona GS’den aldık. İkinci sene sonunda Djigui Diarra, Del Sole ile yaklaşık 4,5 milyon kazandık sanırım. Orellano ve Odeja’yı toplam 9 Milyona euro’ya aldık. Üçüncü olduk diye iyi bütçe vermişlerdi.
En son ligde üçüncü oldum ve yine iyi miktarda para verdiler. Son transfer dönemimizde Arjantinli kanatlar Odeja, Orellano süper olunca orta sahaya iyi bir Arjantinli bir mezzala oyuncusu alayım dedim. Moreno. Harlley Sağ kanatta genç yetenek olarak keşfedince parayı ona kıydık. Öncesinde Sağ kanat Türk Egemen Özel aldım. Orada hata yaptım. Sol bek beleşe Finnson almıştım. Onu göndermeye çalıştım anca kiralık gitti. Genç yetenek Abdulcebrail’i aldım. Defans’da Adil Demirbağ ilk sene sonunda 2.7 milyon euro’ya almıştım. Ankaragücü’ne kıyak geçtim ucuza sattım. Bedavaya aldığım pivot santrafor Lucca 3 milyona satınca iyi kar elde ettim. Balic ve Elvis’i 800, 600 civarında alıp 3 Milyon Euro satarak kar elde ettik. geçen seneki açığı kapatmak adına yaptığımız bu hareketlere rağmen Egemen Özel ve Messias Harley alarak açık kapanmadı. Çoğu oyuncuyu alırken taksitli alıyorum. 12 ay vadeli böylece sonraki sene transfer bütçesinden karşılanıyor. Borcu borç ile kapatmak gibi birşey. Kış transfer dönemini bekledik. Bu son Kışta, tam 2 sene önce bedava kış transferi diye aldığım Nicolas Acevedo’yu Çin ekibine 15 Milyona sattım. Geçen sene Watford 25 milyon euro vermişti ama bedava transfer 4 yıldız oynuyor diye satmadım -_- kötü tercih yaptık. Bu sene bedavaya Benavidez’i aldığımdan ötürü aynı mevki olması ve yabancı sınırımdan yer açmak için sattım. Ayrıca Awua 2 milyona sattık. Bedava almıştık. Bugünlerde, Süper ligin ilk senesinde bedava kiralık olarak alıp sonrasında sezon sonu 450 bin euro satın alma maddesi ile kadromuza kattığımız Lukas Mai’yi Wolfsburg’a 10 milyon euro’ya sattım. Satış resmi aşağıda yok öncesinde çekmişim. Defans hattını yenilemeyi düşünüyorum. 37 bin’e aldığım Fabiano bütün bir senede defans oyuncularımdan daha yetenekli oldu. Samet aynı özellikte ve yedek idi. As olacak gibi. İyi bir Pas atan stoper arıyorum ama uygun bulamadım. Arjantin’den libero oynayan genç var ama üçlü defans oynamayacağımdan saçma transfer olacak ve tutmaz. Odeja’yı isteyenler var. Değeri 7 milyon euro ve 12 milyon euro veren alacak. O kanatta GS’nin beğendiği şimdiki gibi kararsız kalıp alamayıp, bizim bedava aldığımız Karadağlı Stijepovic olunca satabilirim diye düşünüyorum. Ligin ilk yarısı 8-10 gol atıyor fakat ilerleyen haftalarda tıkanan bir oyuncu.
Kadromdan memnunum. Faruk Bolat isimli kaleciyi Fener altyapısından bedava aldım. Milli takım yolcusu. Sağ bek Abdulkadir Korkut vazgeçilmezim. Neyseki tutabildim. Beşiktaş istemişti. Nabil Touazi’yi geçen sene kış transfer döneminde 10 milyon Euro teklif geldi ama golcü idi ve satmadım. 15 gol atmıştı. Bu sene gol atamadı ve teklif yok. Marcos Leonardo birezilya ekibinden 225 bin Euro’ya almışım. Değeri 20 kat katladı. Mustafa Kapı da geçen sene 1 milyon yaptı bu sene değerini 3.5 milyona yaklaştırmış. Onun yedeği Fenerbahçe altyapısından Evren Kocabal. Onun izinden gitmekte. Değerleri de onun gibi yükselmektedir. İlk kaptanı Orellano yaptım ve hemen benimsedi. Kaptan maestro Süleyman Olgun emekli olunca kaptanlığı devraldı.
En son ligde üçüncü olduğumu söylemiştim ama Türkiye Kupasını kazanan Gençlerbirliği olunca o Euro Cup’a gitti. Biz Euro Cup II’ye. Önceki sene Euro Cup’da Milan ve Ajax olduğu grupta Ajax’ı devirip ikinci çıktık ve Shaktar’a elendik. Tek maç usülü olduğunu maç sırasında öğrendim. Güncelleme sağolsun -_-. Şimdi ise Euro Cup II de Gençlerbirliği, Denizlispor ve Keçiörengücü olarak mücadele ettik ve gruplardan çıktık. Keçiörengücü ve Gençlerbirliği ikinci turda oynayacak sanırım. Denizli ilk turda rakibi Legia. Oynadıkça öğreniyoruz formatı. 2024 yılı Fikstüründen görebildim durumumuzu. İlk ön eleme oynamayı atladık galiba.
Taktik dikey tiki taka. Pas oyunu Keçiörengücü çok iyi oynamakta. Takım artılarından bahsedecek olursak, teknik, çeviklik, hız, dribling iyi. Ama Sol bek ve Defans’ta kaliteli oyuncu alternatifi yok. Lukas Mai gitti. Kalecilerin hava topu ve kafa vuruşu önleme eksikliği varmış. Yeni gördüm.Yine de topsuz alanda iyiyiz ve çok iyi kaleci var. Takım uyumu iyi, kanattan içe kat eden kanat forvetleri ile golleri atıyoruz. orta sahada Mustafa, Awua (gitti) Moreno uzaktan şutları gol olmakta. Abdulkadir Korkut ortalarda iyi idi. Ama son sene düşüşte. Yedeği Murat Sağlam olarak belirledim. Takımda kararlılık iyi. 4-1-4-1 düzeninde oynuyoruz orta saha ikisi Hücum olarak Kanat ve Ters Ayaklı Kanat Forvet. Forvet Yaratıcı. Orta saha ortası, 1-2 şeklinde, Defansif oyun kurucu, Ofansif, Mezzalla veya iki yönlü. Defansta Pas atan defans severim ama ikisi de Standart stoper şuan. Mai pas atan idi. Kanat beklerimiz var. Kaleci Libero Kaleci seviyorum aynı şimdiki Keçiörengücü gibi. Murat Uçar, iki defans ortasına kadar gelerek 3 lü pas kombinasyonuna dahil olmaktadır. Oyunda bu gözükmüyor pek ama öyledir umarım :D 90 dakikasını izlemiyorum oyunun. Forvette Denizliden aldığım genç yetenek Hüseyin iyi olacak gibi o yüzden Touaizi’yi satacağım ama 10 milyon veren yok şimdi. Orta sahada alternatif bedava aldığım Macar defansif ortasaha var. hep oyun kurucular. O yüzden bir savaşcı veya iki yönlü bakıyorum. Büyük ihtimalle bir sonraki sezon alacağım. Büyük takımların genç yeteneklerine bakıyorum. Sözleşmesi bitenlere. GS’de bir tane defans var idi ama biz nedense sözleşme teklif edemedik. Öyle bir seçenek çıkmadı. Valencia edebildi ve 18 yaşına gelince transfer olacak (6 ay var). Oyunun bu yönünü anlamadım. Kanatta Orellano ve Ojeda iyi golcüler. Son ligin ilk sezonunda ligde 6-7 golleri var. UEFA II de toplam assist ve gol 5′e yakınlar sanırım. UEFA II ‘yi kazanmayı planlıyorum. Geçen sene yendiğimiz Ajax kazandı biz neden kazanamayalım? ;Güçlü gördüğüm rakipler Lazio, Stuttgart, Everton, Sociedad... Şema’da kendimi göremiyorum. Acaba oyunun bug’ı mı var?
Yazı bitsin yahu anlat anlat bitmiyor. Ligde üst sıralardayım. Beşiktaş, Fenerbahçe, Yeni Malatya ve Galatasaray ile kapışıyorum. Kalecim Faruk ilk yarı en çok kalesini gole kapatan kalecim oldu. Gol krallığında Vedat Muriç, Konya altyapısından genç Orkun ve GS’den Ante Rebic var. Çift hanedeleri. En çok asist Llajic yapmış. Denizli, Göztepe, Konya, Erzurum, Gazişehir ve Altınordu düşme hattında oynuyorlar. En az yenilen takım Beşiktaş, en çok yenilen Gazişehir ve Altınordu. Sıradaki maç Gazişehir ile olması güzel ;). En az berabere kalan takım Yeni Malatya - En çok Erzurum. En çok galip gelen takımlar ise Keçiörengücü ile Beşiktaş. Ow yeah. Transfer için ise defansın ortasına ayağı iyi pas atan stoper arıyorum. Onun dışında bedava transferlerin peşindeyim. 2 milyon 3 milyon karla satıyorum. (Ödediğim maaşı saymıyorum. Maaş bütçem 1 milyon euro haftalık ama ben 800 bin euro’yu geçmiyorum). Harlley’i ise iyi para ile kiralık yollayabilirim.
1 note
·
View note
Text
Sahaya July 4 2019 Today Full Episode
Sahaya July 4 2019 Today Full Episode
Sahaya July 4 2019 Today Full Episode
Sahaya 4 2019 Today Full Episode. Latest Pinoy Tv Shows & Pinoy Tv Replay. Pinoy Tambayan LambinganHD Quality Tv Shows online, Pinoy Tambayan | Pinoy TV | Pinoy Channel | Sahaya Lambingan | Pinoy Ako, Pinoy Tambayan is the best place to watch GMA 4 TV and PBA replays online, Pinoy TV, Pinoy Channel that is known by all OFW Pinoy Tambayan to watch Pinoy…
View On WordPress
#Sahaya 4 2019#Sahaya July#Sahaya July 4#Sahaya July 4 2019#Sahaya July 4 2019 Today#Sahaya July 4 2019 Today Full#Sahaya PINOY OFW TV Replay#Sahaya Pinoy Teleserye#Sahaya PINOY1TV#Sahaya Teleserye#Sahaya Teleserye Replay
0 notes
Text
Yeni Malatyaspor'da Süper Lig'de kalmanın mutluluğu yaşanıyor
Süper Lig'de 2020-2021 sezonunu 45 puanla 15. sırada tamamlayan Yeni Malatyaspor'da kümede kalmanın sevinci yaşanıyor. Süper Lig'de dördüncü sezonunu geçiren ve geçen sezon küme düşen ancak Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF) koronavirüs salgını nedeniyle ligden düşmeyi kaldırmasıyla yeniden Süper Lig'de mücadele etme şansı bulan Malatya ekibi, bu sezon da inişli çıkışlı grafik sergiledi. Teknik Direktör Hamza Hamzaoğlu idaresinde kadrosuna Benjamin Tetteh, Murat Akça, Jetmir Topalli, Zeki Yavru, Christian Cueva, Eray İşcan, Doğukan Emeksiz, Fernando Zuqui, Jody Lukoki, Adem Büyük ve kaleci Guido Herrera'yı dahil eden Helenex Yeni Malatyaspor, lige büyük umutlarla başladı. Fatih Karagümrük mağlubiyetiyle sezona başlayan sarı-siyahlılar, ilk galibiyetini 4. haftada Antalyaspor karşısında aldı. Ardından oynadığı maçlarda da istenileni veremeyen Malatya temsilcisi, özellikle sezonun ikinci yarısında dibe çöktü. Malatya ekibi, 20. haftada Atakaş Hatayspor'a karşı 2-1'lik galibiyetin ardından oynadığı 13 maçı kazanamadı. Helenex Yeni Malatyaspor, söz konusu 13 maçta sadece 7 puan toplayabildi. Malatya ekibi Süper Lig'in 35. haftasında ağırladığı Aytemiz Alanyaspor'u 1-0 mağlup ederek, 13 maç aradan sonra kazanmanın sevincini yaşadı. Sezonun ilk yarısını 27 puan toplayan Helenex Yeni Malatyaspor, ikinci yarı ise 18 puan toplayabildi. Sarı-siyahlı ekip, toplamda 10 galibiyet, 15'er beraberlik ve mağlubiyetle 45 puan toplayıp ligi 15. sırada tamamladı. Malatya ekibi, ligde attığı 49 gole karşılık kalesinde ise 53 gol gördü. Helenex Yeni Malatyaspor 8 maçta ise kalesini gole kapatmayı başardı. - Hamza Hamzaoğlu gitti İrfan Buz geldi Süper Lig'in 26. haftasında konuk ettiği İttifak Holding Konyaspor'a 3-2 yenilen Helenex Yeni Malatyaspor, bu mağlubiyet sonrası teknik direktör Hamza Hamzaoğlu ile yollarını ayırdı. Sezon başında göreve getirilen Hamzaoğlu yönetiminde Malatya temsilcisi, Süper Lig'de 25 maça çıktı. Sarı-siyahlılar, söz konusu karşılaşmalarda 7 galibiyet ve 9 beraberlikle 30 puan topladı. Helenex Yeni Malatyaspor, 51 yaşındaki teknik adam yönetiminde 1,2 puan ortalamasıyla mücadele etti. Sarı-siyahlılar Hamza Hamzaoğlu'nun ardından teknik direktör İrfan Buz ile anlaştı. İkinci kez Yeni Malatyaspor'da göreve gelen İrfan Buz, 31. haftadaki Gaziantep maçında takımın başında sahaya çıktı. Malatya ekibi, İrfan Buz idaresinde 12 maç oynadı. Sarı-siyahlılar, söz konusu karşılaşmalarda 3 galibiyet, 5 beraberlik ve 4 mağlubiyetle 14 puan topladı. - Gemisine dönen kaptan takımını ligde tuttu Süper Lig'de bir sezonluk Galatasaray macerasının ardından Helenex Yeni Malatyaspor'a geri dönen takım kaptanı Adem Büyük, sarı-siyahlı ekibe golleriyle katkı sundu. Ligin tecrübeli ismi, 2017-2018 sezonda geldiği Helenex Yeni Malatyaspor'da iki sezon forma giydi. Sarı-siyahlı takımla ilk sezonunda ligi 10. sırada bitiren Adem, 2018-2019 sezonunda ise takımıyla ligi 5. olarak tamamladı. Bu iki sezonda takımının başarısında önemli rol alan 33 yaşındaki golcü, geçen sezon başında Galatasaray'a transfer oldu. Sarı-kırmızılı takımda bir sezon top koşturan Adem, teknik kadronun kendisini bırakmak istememesine rağmen daha fazla forma giyme istediği için takımdan ayrılarak Helenex Yeni Malatyaspor'a döndü. Malatya ekibinin en önemli hücum kozu olan kaptan Adem Büyük, gösterdiği performans ve attığı gollerle takımını sırtladı. Sarı-siyahlı ekipte, 17 golle takımın skor yükünü omuzlayan Adem Büyük, takımının lige tutunmasını önemli katkı sağladı. Adem Büyük, penaltı atışlarından da en fazla skor üreten isim oldu. Adem Büyük, beyaz noktadan 9 gol bulurken, 1 penaltıyı da gole çeviremedi. - En golcü Türk oyuncu: Adem Büyük Helenex Yeni Malatyasporlu Adem Büyük, Türk oyuncular adına en golcü isim oldu. Takımının Galatasaray'a 3-1 mağlup olduğu maçta da fileleri havalandıran Adem, 17 gole ulaşarak sezonun en golcü Türk oyuncusu oldu. Gaziantepli futbolcu Muhammet Demir ise 2020-2021 sezonunu 15 golle tamamladı. - Umut Bulut, tarihe geçti Helenex Yeni Malatyasporlu Umut Bulut, Süper Lig tarihinin en çok forma giyen oyuncusu oldu. Umut Bulut, 25. haftada oynanan Fraport TAV Antalyaspor karşılaşmasında forma giyerek Oğuz Çetin'in 503 maçlık rekorunu egale etti. 37 yaşındaki futbolcu, 26. haftada İttifak Holding Konyaspor karşısında ilk 11'de yer alarak ise tarihe geçti. Umut, bu maçta 504. kez sahaya çıkarak Süper Lig'de en çok forma giyen oyuncu unvanını elde etti. 2001 yılında profesyonelliğe adım atan Umut Bulut'un 17 sezonda şu ana kadar 163 golü bulunuyor. Read the full article
0 notes
Text
Ezberler Yıkıp Yok Ederken!
Ezber edilmiş olan beylik cümlelerin arasında bambaşka bir çürümeyi istikamet belliyor o devri muktedir! Tek tip bir olgunun, aynıların toplamı bir menzilin binasında ardışık, açık ve belirgin bir istikamette kurulan her cümle başka bir yaranın da habercisi kılınıyor. Tüm o cerahatle gününü geçiren muktedir, her dem akıl / hiza bildirirken cürmü, çürüme halini normal kılan / yayan ve yaygınlaştıran bir akım bugünün ülkesini kuşatıyor. Devrin sabık akla rehin muktedir temsilinin pratiğe döktüğü, madun siyasetin; aralıksız fasıllar halinde güncelliğine çabaladığı her eylem bitimsiz bir çürüme halini güncelliyor. Bunca görünür olan / kılınan leye dair hala tek sadır var edilmiyor. Bu ezberlerle var edilmiş çürüten yer, sahaya dair sözlerin baskılanması ile hayat biyopolitik bir deney kılınıyor.
Denetim, gözetim ve tahakkümün aldığı boyut, ulaştığı seviye bu tahayyülün her ne halde ve şekilde güncel bir mesel kılındığını da açığa düşürür. On dokuzuncu yılında zorbalığı bir yönetim şekli kılan aklın var ettiğidir çürüme. Bütün benlik, ortada var edilen ide, tüm o tahayyüller ve eylemlerle ortaya çıkan toplam bu girift memleket sathını görünür kılar. Bunca açıktır çürüme hali. Yıllar yılları kovalarken istikamet, büyük ülke, ilerleme, atılım ve medeniyetler seviyesi denilirken hedeflenenin / anılanın tam tersinde bir toplam bugün hakikat kılınandır. Cürümler, sıradan birer tahayyül kılınırken, yıkımın süreğen kılındığı bir zeminde yönelim ve odakların hala hep tersi olduğu bir daha ortaya çıkar. Cürümlerle sürünceme taşımadan hayat yıkıma terk edilendir. Böyle bir toplamdan bir ülkeye varılma hali devamlılığa kavuşturulur, çürüme hep baki!
Ezberlere sıkıştırılmış beyhude laflarla, bir dolu nutukla hayat hakkının örselenmesi artık kesintisiz kılınır. Cürümler öylesine çabukça yönelim kazandırılır, muktedir o kadar çok, fazla odaktan hayatın gündelikliğine, müşterek haline saldırır ki, ilave tek bir cümleye ne hacet, ne gereksinim duyarız. İçinde kalakaldığımız toplumun her neye dönüştüğü, dahası ne kadar gerilediğine dair birkaç sokak röportajını irdelediğimizde karşımıza çıkanlarla bir ve bütün olarak görürüz. Adalet ve kalkınma partisi sempatizanı olan bir kadının tam da kendisi gibi düşünen bir insanı sınava çeker gibi, Sübhaneke’yi söyle, Fatiha’yı oku, o değil bak burada şu oluyor, böyle oluyor yollu serzenişleri, CHP’nin kapısından geçmem orada tecavüzcüler var diklenmesi, her karşıt gördüğünü terörist olduğunu iddia edecek kadar zıvanadan çıkmışlığı ile ezberin toplumu ne hale koyduğuna acı bir örnek karşımıza çıkar. Düzen kendi içinde dünü ile şimdisinden olanı birbirine karşı düşman kılarken tüm o fasaryadan değil doğrudan Kürd Özgürlük Hareketi, Kürd ile birlikte bu topraklardaki en önemli demokrasi mücadelesine çatı olmaya çalışan bir yapı olan HDP’yi de hedefe koyar. Birbirlerinden aslında farkları bulunmayan klikler arasındaki mücadele sürerken, bu sahadaki hayatın yıkımına dur diyen bir yapılanma “terörist” kılınıp, imha olunmak istenir, budur ezberlerin taşıdığı uçurum!
Veyahutta üçüncü aynın içerisinde olan Boğaziçi Üniversitesi’ne kayyım atanmasının ol haline itiraz eden öğrencilere reva görülenlerde bu bahsi okumak mümkündür. Ezberlerle tekrardan handiyse alfabenin tüm harflerinden ilhamla kurulan ol uyduruk terör örgütleri, başkaldıran anarşist, komünist şu ya da bu diye anılan oysa tek itirazları haklarını gasbına karşı bir makamı ele geçirip, bugün üniversite dediğimizi köksüz, muktedir için bariz bir beyaz yakalı üretim çiftliği kılmaktan ötesini tahayyül dahi etmeyen, sorgulatmayan bir zeminde protesto hakkını yerle bir edenlerin var ettiği cürümlerdir mesele. Ezber edilmiş olan kelamlarla, ezberden öte her hafta bir başka eyleme saldırırken çıkagelen polisin ol kötülüğünü dışına taşıran gırtlak sıkma, boğaza nefes almasın diye baskı uygulama, sokak sokak insanları yerlerde sürükleme vs. şiddet pratiklerinin ortasında bir menzilin yıkımlar ile olan teşviki mesaisi güncellenir. Bir ülkenin geleceğinin ulu orta yerlere çalınması, ol hırsız, uğursuz, intihalci, koltuk sevdalısı şahsiyetsiz şahsiyet için her türden zorbalığı bir biçimde sürekli güncellenmesi ezber edilmişlerin coğrafyasında hayatın da her nasıl heder edildiğini göstere gelir. Bütünüyle doğrudan akademinin bostana dönüştürüldüğü, tabela fakültelerin, plastikten kayyım yardımcılarının, rektörlük diye kayyımlık binasının var edildiği bir ucube sahne gerçekliğidir mesele. Cürümler birbirini kovalarken olmakta olan şu yıkımdır, bu kuşatmadır, işte ötelenmeye çürümedir vesselam.
Bianet’ten aktaralım: “Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2020 faaliyet raporunu yayınladı. Raporda göre 2020’de 6 milyon 630 bin hane bakanlıktan sosyal yardım aldı. Bu rakam 2019’da 3 milyon 282 kişiydi. Sosyal yardım alan hane sayısındaki artık yüzde 102’yi buldu.
Bakanlık 2020’de sosyal yardımlara 69 milyar TL ayırdı. 2019'da ayrılan rakam 55 milyar TL’ydi.
Toplam sosyal yardımların Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) içindeki payı da yüzde 1,24’ten 1,42’ye yükseldi.
Bu yılda 2 milyon 450 bin hane de bakanlıktan düzenli yardım, 2 milyon 733 bin hane de geçici yardım aldı. 1 milyon 436 bin hane ise hem düzenli hem de süreli yardımlardan faydalandı.
2020'de 1 milyon 154 bin hanede yaşayan 4 milyon 414 bin kişiye toplam 629 milyon 297 bin 527 TL tutarında gıda yardımı yapıldı. 2019'da 688 bin 507 haneye gıda yardımında bulunulmuş ve 343 milyon TL ödenmişti.
Eski ve bakımsız evlerde oturan ihtiyaç sahibi 23 bin 498 haneye de 2020'de, bakım ve ev eşyası alımı için 88 milyon 390 bin TL yardım yapıldı. İhtiyaç sahibi ailelerin ilk ve ortaöğretimde okuyan çocuklarına Sosyal Yardımlaşma Vakıfları tarafından verilen kırtasiye, önlük, çanta gibi yardımlar kapsamında 2020'de 41 bin 965 öğrenci için 14 milyon 505 bin TL ödendi. 2019'da bu yardım 58 bin 425 öğrenci için 11 milyon 450 bin lira olmuştu.”
Bütünüyle ezber edilmiş olan teorilerin Covid19 salgın döneminin üçüncü ya da dördüncü piki içerisinde ortaya serilen şu rakamlardan pek çok detay karşımıza çıkar. Birincisi ülke, devletli eliyle kendi başının çaresine konulur. İkincisi, asgari yaşam hakkının tanzimini bile isteye imkansız kılıp, ucu çok açık kılınmış yarım yamalak yardımları vaktinden çok ama çok sonra insanlara vermesinin utanç vesikası karşımıza çıkar. Üçüncüs��, onca yerde bir dolu makamda var edilen koltuk sevdalılarının, memlekete hizmetkar olmaya geldik diye bağırıp çağıranların, pudra şekeri (anladınız siz onu, femke!) ile gösterilerinden bin bir türlü hile hurdayla edinilen servet görüntülerinden dahası gözlerimizin içine baka baka var edilen yağma ikliminde sıradan insanların umutlarının çalınmasındaki bu süreğenlik hali mesele olunmamaktadır. Bu yukarıdaki rakamların dahi gerçekliğinin muğlak kılındığı bir zeminde hayatın berhava edilmesi, düzenin sıradan yurttaşını kuru ekmek buluyorlarsa muhtaç değildir diye avutma yollarını aramasının yanında, muktedir ve taifesinin ulu orta götürme hallerinin, çürüten menzilin yeni ülkenin utançlarıyla birlikte ilerlediğini bir kez daha gösterir. Sahiden yol nereyedir? Üç kuruş yardımın dahi hemen hiç doğru düzgün var edilemediği bir sahnede onca ezberden, bir dolu nutuktan, bunca hamasi söylemden, sadaka gibi var edilmiş olan tenezzül olunup lütfedilen yardım bahsi varken yol karanlıktır, artık kesin olan budur?
Mezopotamya Ajansı’ndan aktaralım: “Diyarbakır Sur ilçesi İskenderpaşa Mahallesi’nde ikamet eden 33 yaşındaki Ramazan Ünal, işsizlik nedeniyle girdiği ekonomik bunalım sonucu intihar ederek yaşamına son verdi. Olay dün akşam saatlerinde yaşandı.
Telgrafhane Sokak'ta bulunan evlerinde saat 18.30 sıralarında bakkala gitmek üzere çıkan Ünal'ın annesi geri döndüğünde kapıyı açamadı. Çağırdığı çilingir yardımıyla eve giren annesi, oğlunun cansız bedeni ile karşılaştı.
İstanbul'da bir kafede çalışan Ünal’ın, pandemi dolaysıyla işsiz kalıp yakın zaman önce annesinin yanına döndüğü öğrenildi. Ailenin komşuları, Ünal’ın işsizlik sonucu yaşadığı ekonomik sorunlar nedeniyle intihar ettiğini belirtti.”
Ezberler var edilirken, biz bize yeteriz kampanyasından, yukarıdaki gibi yüz binlerce insana destek çıktı bu devlet bahisleri zikredilirken, kıyıda köşede insanların canlarından vazgeçtiği bir menzil hakikati karşımıza çıkıyor. Dönemsel değil, topyekun bir senedir hiç aralıksız bir biçimde sınırlandırılan hayat, kuşatılan emeğin hakkının gasp edildiği bir zeminde kaçıncı can kaybıdır bu mesel edilmeyen, gündemin kıyısından köşesinden dahi var edilemeyen. Düzenin var ettiği yıkım, onca ezberle şahlanan ülke, büyük ve güçlü ve kendi kendine yeten bir sahne lafta değil hakikaten perte çıkarken, düzen kendi içindeki o yurttaşlarının yaşamını hiçe sayarken ezberlerin alışılageldik yıkımları daha da çoğalttığı ortadadır. İstanbul’dan Amed’e uzanan bir hayatın sonlandırıldığı yerde, aylardır emekler gasp edilirken, aylardır hiçbir olumlu gelişme yaşanmazken, Covid19 salgın sürecinde hep ama her dem muktedirin borusu öterken, var ettiği şeyin eli kanlı sermayedarın kasasını daha da doldurmasından gayrısı değilken kim dert edecektir sıradanın hakkını, bunca can kırığının hesabını her nasıl, yanıtsızdır.
Semra Turan'ın Evrensel'deki haberinden aktaralım: İzmir’de hastalığı nedeniyle yaklaşık bir aydır hastanelerde yatak boşalmasını bekleyen Aslı Özkısırlar, durumunun kötüleşmesi ardından çarşamba günü kaldırıldığı İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinden 1 Nisan’da Ege Yaşam Hastanesine sevk edildi. Özkısırlar, 1 gün sonra yaşamını yitirdi.
Mezopotamya Ajansı, sosyal medyada da gündem olan Özkısırlar’ın ölümüne giden süreçte yaşadıklarını kardeşi Melike Özkısırlar ve arkadaşı Emine Alagöz ile konuştu. İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfü Çam da hastanelerde aksatılan tedavilere ilişkin değerlendirmede bulundu.
Ablasını kaybeden Melike Özkısırlar, yaşananların ihmallerden kaynaklandığını söyledi.
Özkısırlar, tedavi sürecinde yaşadıklarını şöyle anlattı: “Doktoru 1 ay önce yatış verdi. ‘Yatman gerekiyor. Vücudun yangın yeri, değerlerin kötü durumda. Kemoterapi alabilecek durumdasın’ diyerek bir haftalığına eve gönderdi. Bir hafta geçtikten sonra tekrar 1 hafta sonra yatışını yapabileceğini söylerken 1 ayı buldu. Ablamın hastalığı ciğerlerine vuran bir hastalıktır. 1 ay süre içinde ablamla birlikte birkaç kez doktoruna gittik. Hata ölmeden 1 hafta önce de gittik. Durumun gittikçe kötüye gittiğini, kilo verdiğini, yemek yiyemediğini, sürekli kustuğunu, çarpıntısı olduğunu, nefes alamadığını söyledik. Doktor ise şu şekilde bir bilgi verdi: ‘Ben yatıracağım dedim diye mi daha da kötüleşti’ diyerek dalga geçti. Konu tamamen bundan ibarettir.”
Doktor ve hastane hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını söyleyen Özkısırlar, “Hastanede 1 ay boyunca Ramotoloji bölümünde bir kişi dahi taburcu olmadı mı da ablama yer bulunamadı. Defalarca araya birçok kişi girdi. Başhekime kadar iletildi ama ilgilenmediler. Ölümüne seyirci kaldılar. Şu anda çok kötüyüz. Daha sonra ölümüyle ilgili gerekli yerlere başvuracağız” dedi.
Aslı Özkısırlar'ın 20 yıllık arkadaşı Emine Alagöz de gözyaşları içerisinde arkadaşını anlattı. Çok kırgın ve öfkeli olduğunu sözlerine ekleyen Alagöz, “Önceden bu ülkede kaçıp gitmek isteyen çocuklara hep 'Gitmeyin birçok şey değişebilir' derdim. Ama artık gerçekten buna inanmıyorum. Burası bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi… Adaletsizliğin en uç noktada olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Bu ölümü başka hiçbir şeyle açıklayamazsın. İzmir’de bir sürü hastane var. Nasıl olur bir yatak bulunmaz? Belki sosyal medya hesapların da paylaşmasaydı. Kimse yaşadıklarından haberdar olmayacaktı” diye belirtti.
“Yatak yok demek, bulunmayacağı anlamına gelmez” diyen Alagöz, “Bizi çaresizlikle sınıyorlar. Pandemi koşullarında dolayı hiç kimse zor durumda olmazsa hastaneye gitmek istemez. Bunu düşünerek gelen insanların çaresizliğini görmeleri gerekir. Yatak yoktu açıklamasını samimi bulmuyorum. Ç��nkü aynı yatağı Londra’daki bir hasta için uçak ayarlayabiliyorlar. Hastalıklar bile sınıflandırılıyor. Aslı’yı hastalık değil, bu sistem öldürdü” diye konuştu.
İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfü Çamlı da Özkısırlar’ın ölümüyle ilgili birçok belirsizliğin olduğunu, öncelikle ölüm sebebinin araştırılması gerektiğine dikkati çekerek, şöyle konuştu: “Pandemi sırasında yeterli organizasyon yapılamadığı için kronik, kanser hastalığı olanlar sağlığa erişimde ciddi sorunlar yaşadı. Birçok hastanın takibinde aksamalar oldu. Özelikle kanser vakalarının erken taranmalarında, diyabet, hipertansiyon sürekli takip gerektiren kronik hastalıkların takiplerinde ciddi aksaklıklar yaşandı. Sağlıkta erişimde problemler yaşandı. Pandemi sırasında yönetilememe sorunlarından bir tanesi kovid dışı hastalığı olan hastaların sağlığa erişememesidir. Aslı’nın durumu da bunla ilgilidir.”
Özkısırlar’ın ölümüyle ilgili kafalardaki soru işaretlerin giderilmesi gerektiğini yineleyen Çamlı, “Herkes bir şey söylüyor. Bu soruların teyit edilmesi için araştırma yapılaması şart. Karanlıkta kalan noktaların açığa çıkması gerekir. Bizde Tabip Odası olarak konun takipçisiyiz. Özelikle bazı belgelere ulaşmada, hastanın takibiyle ilgili bir takım şeylere bakılmasında yarar var. Bu konu mutlaka araştırılmalı, gerçekler su üstüne çıkarılmalı, sorumlular hesap vermelidir. Neden öldüğü şeffaf bir şekilde ortaya konulmalı” diye konuştu.”
Ezberler konuşulur. Ezberler var edilirken Aslı Özkısırlar canından olur. Hastanede yatak sırası beklerken, her gün eriyerek, her gün biraz daha canı yakılarak bu sahneden el etek çektirilir. Bir kez daha iş işten geçtikten sonra pandemi koşulları öne sürülüp, yatak sorun değildi diye buyurur muktedirin İzmir İl Sağlık Müdürlüğü. Hekimlerin haklarını yok edip, canlarına kast eden düzenin, salgının orta yerinde Aslı Özkısırlar gibi kendilerine özel bakım, sağlığa ulaşım hakkını talep etmesinin önü alınır, böylesinden bir ülke var edilir. İki gün konuşulup sonrasında unutturulmaya çalışılan bu kaçıncı yaradır bilen hiç kalmış mıdır? Ciğerlere sirayet edip, günbegün canın yakıldığı, ömrün çalınabildiği bir yerde, bir tek iyi gün var edilebilir mi? Aslı Özkısırlar geri getirilemeyecek olsa da yasını tutan ailesi ve sevdiklerine var edilmiş iş bu yıkımın, şu cinayetin hesabı verilecek midir, ama ve fakatsız?
Ezber edilmiş beylik cümleler aralıksız sıralanıyor. Muktedir kürsüsünden, en üstünden en alta kadar, faşist insanlık müsveddelerinin toplandığı çeteden, onlara yarenlik eden ve kendini hala sol zanneden perinçekgillere, ana muhalefet denen her ne oldukları, her neye hizmet ettikleri artık kendilerine bile inandırıcı gelmeyen yapılar toplamına bir derinlikli hal içinde, menzil yangın yerine dönüşüyor. Bütünüyle müştereklerimiz talan edilirken o hazır fırsat bahsini diri tutan bir yok sayma, ezme, sınırlandırma yeni ülkede yine eskinin bitmeyen kiniyle var ediliyor. Cürümler birbiri peşi sıra güncellenirken olan biten sıradan insanın haklarının talanına, iradesinin yok sayılmasına, canının yakılmasına, salgın içinde dahi hayatının gasp edilmesine, canının çalınmasına, canından vazgeçmesine vesile oluyor, olduruluyor. Bu kadar afaki bir karanlıklar toplamından mülhem yerde ezberlerle konuşmak artık sorunları çözmüyor. Muktedirin ve avenesinin ve ana muhalefet hamileri ve yakınlarının oluşturduğu cerahatli ülke tahayyülüne karşı sıradanların birbirinden başka kimseleri yok, olmadı da, olmayacaktır da. Bugünün kesintisiz karanlık çağının iş bu güncelliği içerisinde bize kalan hamiş budur, bütün yıkımların hesabını sorabilmek bu sahada var edilen katran karanlığından bir tek çıkış imkan ya da umudu var edilebilecekse şayet ancak birbirimizi duyarak söz konusu olacaktır. Bu raddede kesindir, hakikattir.
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2021
Görsel: Bazı Yaralar Zamanla Geçmez... – Aslı ALPAR
#meram#arzihal#başka türkiye vardır#yorum#devlet101#insan nedir?#yıkım#yıldırı#insan hakları#tahakküm etme#düzen#neoliberalizm#solgun#yıkık#harap viran#çürüme#çürüten#pandemi#covid19#salgın süreci#söz hakkı#kısıtlama#yardım#insan olmak#intihar#çaresizlik#aslı özkısırlar#izmir#sözcükler#tükeniş
0 notes
Text
Sergen Yalçın’ın ekipleri, son 3 maçta Fenerbahçe’yi yendi
Süper Lig'in 31. haftasında Beşiktaş, sahasında Fenerbahçe'yi konuk edecek. Siyah-beyazlı ekibi çalıştıran Teknik Direktör Sergen Yalçın, bu maçla birlikte sarı-lacivertli ekibe karşı 10. kez sahaya çıkmış olacak. Kariyerinde ilk olarak 2013-2014 sezonunda Gaziantepspor'un başındayken Fenerbahçe ile karşılaşan Yalçın, iç sahada oynanan bu mücadeleden 3-0'lık yenilgiyle ayrılmıştı. Bir sezon sonra Sivasspor'u çalıştıran Yalçın, evinde Fenerbahçe 3-2 yenilmişti. İlk galibiyetini Kayseri'de aldı 2016-2017 sezonunda Kayserispor'u çalıştıran Sergen Yalçın, Fenerbahçe karşısında ilk galibiyetini bu takımın başında aldı. İç sahada oynanan karşılaşmada Kayserispor, rakibini 4-1 mağlup ederken, Sergen Yalçın da sarı-lacivertli ekipten ilk kez puan almış oldu. Aynı sezonda Kayserispor'un başında 2 kez Fenerbahçe'ye karşı Türkiye Kupası'nda sahaya çıkan Sergen Yalçın, bu maçların ikisinden 3-0'lık yenilgiyle ayrıldı. Sergen Yalçın'ın son mağlubiyeti ise 2017-2018 sezonunun son haftasındaydı. O dönemde Konyaspor'u çalıştıran Yalçın, Kadıköy deplasmanından 3-2'lik mağlubiyetle ayrılmıştı. Son 3 maçta kazandı 2018-2019 sezonunda Alanyaspor'da görev yapan başarılı çalıştırıcı, ligin 29. haftasında sahasında Fenerbahçe'yi konuk etti. Sergen Yalçın'ın ekibi bu maçı 1-0 kazandı. Geçtiğimiz sezon ortasında Beşiktaş'a gelen Yalçın, siyah-beyazlı ekibin başında, Fenerbahçe'ye karşı 2 maça çıktı. Geçtiğimiz sezonun 33. Read the full article
#bilimteknoloji#borsa#döviz#Dünya#Ekonomi#finans#futbol#güncelhaberler#gündem#haber#haberler#havadurumu#iha#KültürSanat#magazin#Moda#müzik#Politika#Sağlık#sinema#siyaset#sondakikahaberleri#spor#Türkiye
0 notes
Photo
Kadına şiddete pankartlı tepki Ev sahibi Amasya Belediye Gençlik Spor ile Konya Selçuklu Belediyespor arasında oynanan Süper Lig hokey müsabakasında; “Kadına Şiddet İnsanlığa İhanettir” pankartı ile sahaya çıkan her iki takımın oyuncuları başarılı bir oyun sergiledi. Karşılaşma 7-4 Amasya Belediyesi Gençlikspor’un galibiyetiyle son bulurken sporcular kadına şiddete karşı pankart açarak tepki gösterdi. Son güncelleme 20:46 | 24 Kasım 2019
0 notes
Text
Deli mi ne Ne Kadar Kazanıyor?
Youtuber Deli mi ne Ne Kadar Kazanıyor?
Youtube içerikleri sayesinde sıkça gündemde yer alan Deli mi ne Ne Kadar Kazanıyor? Kazancı Nedir, Youtube dan kaç para kazanıyor merak konusu olmuştur. Bu merak doğrultusunda Deli mi ne Youtube Gelirini, Youtube Kazancını sizler için araştırdık.
Deli mi ne Ne Kadar Kazanıyor?
7,5 m civarı abonesi bulunan Deli Mi Ne Youtube kazancı aylık ortalama 120 - 150 Bin TL’dir.
Delimi ne kaç para alıyor
Deli mi ne Kimdir?
Fester Abdü kimdir? Fester Abdü nereli ve kaç yaşında? 2019 yılında İstanbul’da oynanan Liverpool Chelsea UEFA Süper Kupa final maçında sahaya atlayarak maçın bir süre durmasına neden olan Fester Abdü hakkında bilinmesi gerekenler haberimizde… Fester Abdü nereli ve kaç yaşında?
Delimine ne kadar para kazanıyor “Deli Mi Ne?” adlı YouTube kanalının sahibi olan “Fester Abdü” lakaplı Ali Abdülselam Yılmaz hakkında bilmek istediğiniz tüm detayları haberimizde bulabilirsiniz. Fester Abdü kimdir? Nerede doğdu, kaç yaşında, boyu, kilosu…
Delimine youtube dan kaç para alıyor FESTER ABDÜ KİMDİR? Fester Abdü lakaplı Ali Abdülselam Yılmaz, 1993 yılında Adana'da dünyaya gelmiştir. Çukurova Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu'ndan mezundur. Türkiye Kano Milli takımı lisanslı sporcusu olan ve bir dönem Survivor 2018 All Star yarışmasına katılan Fester Abdü, İstanbul Vodafone Arena'da oynanan Liverpool – Chelsea maçında sahaya atlamasıyla gündeme gelmişti. Maçın 14. dakikasında sahaya atlayıp dizlerinin üstünde kayan Fester Abdü izleyenlerin dikkatini çekmeyi başardı. Kısa sürede güvenlik güçleri tarafından yakalanarak saha dışına çıkartıldı. https://www.youtube.com/watch?v=qLfE4cgkyic Fester Abdü ve kendisini kameraya çekerek sosyal medyada paylaşan 4 arkadaşı gözaltına alındı. Çok sayıda kişi ünlü YouTuber’a “Kanalına takipçi kazanmak için ülkeni rezil ettin” diyerek tepki göstermişti. Deli mi Ne? adlı YouTube kanalının sahibi olan Fester Abdü'nün 5 buçuk milyondan fazla abonesi bulunuyor. Fester Abdü, 1.69 metre boyunda 66 kilodur. Yılmaz, 1993 yılında Adana'da doğdu. Çukurova Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu mezunu olan Yılmaz, Türkiye Kano milli takımı lisanslı sporcusudur ve çeşitli kulüplerde yarışmalarda derece elde etmiştir. https://www.youtube.com/watch?v=IhSK1yX8vFQ Deli Mi Ne? kanalı Yılmaz tarafından Nisan 2017'de kuruldu. 2018 yılında Yılmaz'ın pembe topuklu ayakkabı ile koşu yarışına katılması ve Çanakkale Savaşı'nda batmış Majestik adlı gemi enkazına dalış gerçekleştirmesi çeşitli medya kuruluşları tarafından haber yapılmasına sebep oldu. Read the full article
#DelimineBölümBaşıKaçParaAlıyor#Deliminedizidenkaçparakazanıyor#Deliminekaçparaalıyor#Deliminekaçparakazanıyor#Deliminekazanç#Deliminekazancı#Deliminenekadarkazanıyor#Delimineyoutube#DelimineYoutubeGeliri#Delimineyoutubekazancı
0 notes
Text
Plan?
Sering sahaya merasa bahwa sahaya bukanlah pembuat plan yang baik. Mencoba mengkalkulasi berapa banyak plan yang telah sahaya buat, berapa banyak yg sukses dan berapa banyak yg tak terwujud bahkan tak tersentuh, tetapi begitu banyak hal di luar plan justru sahaya serius dalam menjalankannya.
Sahaya mau curhat saja lah, kan tumblr sahaya sepi, jadi bisa menulis semau-maunya😂
Sahaya mulai mencoba membuat plan sejak kelas 1 SMA, SD dan SMP hanyalah kenangan bermain-bermain-bermain. Beberapa hari setelah wisuda lulusan SMP, ayahanda sahaya pulang dari perantauan untuk menemui sahaya dan mulai bicara serius. Ini pertama kali sahaya mulai diajak berpikir tentang hidup, ke depan mau berbuat apa dan menjadi siapa. Masih ingat betul waktu itu listrik mati dan kami berdua bicara agak lama sampai lilin habis dan dilanjutkan bicara dalam gelap gulita.
Jika diterjemahkan dalam bahasa Indonesia, "Kamu harus mulai berpikir mau berbuat apa dan menjadi apa kelak, apa yang harus kamu perbuat selama SMA. Mau menjadi artinya harus punya komitmen dan siap menempa diri. Kalau tak mau, ndak usah sekolah. Bapak belikan cangkul sama sabit saja dan mulai besok harus belajar kerja di sawah".
Mendengar itu, sahaya mulai berpikir. Bukan bermaksud bahwa petani bukan pekerjaan orang menjadi, tetapi sahaya sadar kemampuan sahaya dalam 'kehidupan desa' sangat minim dibandingkan kawan-kawan sahaya yang lain. Sahaya kalah dalam banyak hal: mencangkul, ngarit, memanjat pohon, mencari kayu bakar, memancing, berburu ikan, renang di sungai, dll. Intinya sahaya hanyalah manusia kelas tiga di desa. Dengan ini, sahaya mau tak mau harus sekolah karena hanya itu yang sahaya bisa. (Orang desa memandang, hebat ya bisa sekolah sampai SMA. Padahal dalam hati, "Sahaya sekolah karena hanya ini yang sahaya bisa, sahaya tidak akan mampu untuk bekerja seperti anda semua, wahai warga desa yang sangat sahaya hormati". Ini namanya 'sawang-sinawang'. Dan apa pula hebatnya menjadi siswa SMA?)
Singkat cerita, sahaya memilih untuk melanjutkan sekolah dan mengutarakannya pada ayahanda. Responnya bagus. Tak tanggung-tanggung, sahaya langsung diajak ke Surabaya untuk mencari sekolah yang bagus buat sahaya, Lumajang mah bisa apa? Sahaya tak tahu-menahu bahwa di dunia ini, ada istilah SMA favorit dan kurang favorit, ada SMA negeri dan swasta. Ada tes masuk untuk SMA negeri, harus punya uang berlebih untuk masuk SMA swasta. Ada prioritas pilihan pada SMA negeri, no. 1 banyak peminat, sampai yang sepi peminat. Begitu bodohnya sahaya, hal-hal kecil dan lumrah semacam ini saja tak pernah tahu. Hasilnya?
Akhirnya saya hanya melanjutkan sekolah di SMAN 1 Candipuro. Sebuah SMA yg berdiri tahun 2004 (atau 2005 mungkin?, Sahaya masuk SMA tahun 2008) yang berada di pelosok Lumajang. Yang gedungnya hanya membentuk letter persegi, yang lapangan upacaranya memiliki gradien 30° ke arah timur, yang bagian baratnya masih nempel sama sawah, bagian timur sama kebun sengon, bagian selatan tanpa pagar langsung nempel sama sungai. Gersang dan menyedihkan. Sahaya mendaftar ke situ setelah masa pendaftaran usai, tetapi karena masih kekurangan siswa, akhirnya diloloskan juga. Akhirnya sahaya bisa lolos masuk SMA Negeri tanpa jalur tes, tanpa seleksi nilai NEM, tanpa 'nyogok'/ nepotisme, tanpa perlu membayar mahal uang pendaftaran, tanpa bimbel-bimbelan (sahaya mengenal istilah bimbel dan lembaga pendidikan luar sekolah setelah S1), tanpa tetek-bengek lainnya, bahkan telah melewati masa pendaftaran siswa baru. Hebat, kan?
Dengan segala kerendahan diri sahaya, akhirnya sahaya melanjutkan sekolah di sana. Sahaya mengingat betul cekokan ayahanda, "Jika sekolah hanya sekedar sekolah, pergi pagi pulang siang, mending ke sawah saja kau, menghasilkan". Petuah yang sangat biasa ini di kemudian hari ternyata menjadi pegangan sahaya selama 3 tahun sekolah, bahkan kuliah hingga lulus S2.
Dalam 3 tahun sekolah, sahaya tidak melewatkan 1 kegiatan ekstrakurikuler apapun, kecuali pecinta alam, karena sahaya cintanya sama kamu. Icikiwir~~~. Pramuka (tiap Jumat), Pencak Silat (3 kali seminggu), latihan olimpiade Fisika (2 kali seminggu, sahaya yang ngisi materi selama 3 tahun btw😭). Dalam seminggu, tak ada jadwal sahaya yang kosong dalam satu hari pun, sahaya menjadi orang yang sok sibuk, berangkat pagi pulang malam. OSIS sahaya ikut, walaupun pasif. Pembekalan DKR yg selalu nginap tiap 2 pekan, sahaya tak pernah absen. Pencak silat apalagi, sahaya menjadi pelatih tetap sejak pertengahan kelas 2 SMA. Ketua kelas? Seingat sahaya sejak kelas 2, sahaya jadi ketua kelas, menggantikan kawan terbaik sahaya yang naik jadi ketua OSIS, yg duluuuu banget pernah sahaya taksir, aciaaaaaap😍. Dalam setiap seminar yang mewakili sekolah, hampir sahaya yang mewakili. Dalam setiap olimpiade Fisika, sahaya di garda paling depan, bahkan pernah juara 1 (walaupun hanya tingkat kabupaten) dan mewakili Lumajang ke tingkat Provinsi. Kurang bangga bagaimana, jebolan SMA paling balita mengalahkan para SMA yang sudah melegenda di Lumajang. Sahaya benar-benar menjadi ikan Paus di kolam yang kecil, kolam gersang SMAN Candipuro. Dengan semua kesombongan dan prestasi atas semua hal-hal tak penting ini, sahaya merasa sudah di atas awan. Sahayalah orang terhebat di muka Buana.
Dengan semua pencapaian selama SMA di atas, adakah sahaya pernah membuat planning sebelumnya? BLAS!! NDAK PERNAH!!! Sahaya hanya melakukan petuah tak penting ayahanda. Sahaya hanya tak mau berangkat pagi pulang siang tanpa ada hal lain yang sahaya dapat. Sahaya hanya melakukan semua itu karena sahaya nyaman melakukannya, karena sahaya cinta dengan kegiatan sahaya pribadi. Sahaya dengan sengaja telah mengambil jarak dari kehidupan warga desa, dari kehidupan siswa SMA pada umumnya yg hanya berangkat pagi pulang siang lalu main PS. Hal yang baru sahaya sadari sekarang, sahaya adalah siswa yang paling sering menginap di sekolah, dengan atau tanpa teman, 4-5 kali dalam seminggu. Sahaya berkawan baik dengan satpam dan beberapa penjaga kantin. Sekolah yg gersang ini adalah rumah pertama sahaya. Buku-buku perpustakaan adalah jendela dan kawan baik sahaya, yang tak banyak dimiliki siswa lain yang malas membaca.
Kok tulisannya jadi ga ada poin selain pamer-pamer ga penting begini?
Oke kembali ke plan. Pencapaian sahaya selama 3 tahun benar-benar di luar planning awal untuk bersekolah di Surabaya. Sebelum ke Surabaya, sahaya diajari ayahanda untuk membuat beberapa planning, apa yang nanti akan dilakukan ketika SMA. DAN PRAMUKA, PENCAK SILAT, JUARA OLIMPIADE FISIKA, TAK PERNAH MENJADI PLANNING. Fisika adalah mata pelajaran paling dibenci selama SMP, mengalahkan bencinya menghafal pasal-pasal PPKN dan tanggal-tanggal Sejarah. Pramuka hanya tepuk-tepuk tangan, saya benci para penggalang yang sok asik nyanyi-nyanyi di jam istirahat. Pencak silat? SD pernah ikut tapi ga pernah tuntas sampai tingkatan terakhir. Sahaya bukan siapa-siapa selama SMP. Ketika SMA, ya sahaya bisa sombong dikit lah, walaupun kolamnya gersang.
Mungkin kapan-kapan mau cerita masa-masa S1 yang juga jauh di luar planning. Sahaya terbuang ke Surabaya, kota yang pernah menolak saya ketika SMA, dari planning awal ke Bandung yang telah menolak sahaya, atas alasan akademis dan duit. S2, sahaya malah terbuang ke Bandung, kota yang menolak saya ketika S1, dengan alasan duit. Semua hal itu benar-benar di luar planning, dan saya TAK PERNAH SEDIKITPUN MENYESAL atas apapun yang terjadi. 'Semua adalah bagian dari proses' -kata orang-orang sok bijak. Tentang detail hal-hal ketika S1 dan S2, sahaya akan cerita lain kali. Ngantuk woy!! Besok kerja!
Btw, dari tadi saya ngomong sama siapa sih? Ga mungkin juga ada yang baca tulisan curhat ini, haha. Artinya saya ngomong ke diri sendiri, ke 'musuh utama manusia' yang kini sedang berproses untuk berkawan dengan sahaya.
Ieu nanaonan deui bahasana pakai sahaya-sahaya tea😶. Udah dulu ya.
Cirebon, 16 Oktober 2019. Dini hari, 01:27 WIB.
Cerita yang berakhir ngambang dan tak sesuai judul, ditulis setelah membaca cerita kematian Ang San Mei (alias), dan kebahagiaan 2 hari yang lalu telah melunasi DP 21 juta untuk 2 tanah kavling, serta kegalauan penantian jawaban (dan persiapan menerima kemungkinan terburuk) atas: 'sepertinya saya tidak pantas menjadi teman hidupnya, dia yang terlalu sempurna untuk saya. Saya tidak akan pernah menyesal jika dia tak bersedia menjadi teman hidup saya, dia harus mendapatkan yang paling baik versinya, tetapi saya pasti akan menyesal kalau saya tak pernah memiliki keberanian untuk mengatakannya selama kesempatan masih ada😢'. Lihat, dalam berpikir pun saya sudah mampu menghakimi, tak juga adil.
0 notes