Tumgik
#Orman Yangınlarında Son Durum
ehaberonline · 3 years
Text
Bakan Pakdemirli; 3 Yangın Devam Ediyor, 267 Yangın Kontrol Altına Alındı
Bakan Pakdemirli; 3 Yangın Devam Ediyor, 267 Yangın Kontrol Altına Alındı
Bakan Pakdemirli; 267 Yangın Kontrol Altına Alındı, 3 Yangın Devam Ediyor Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, 13 gündür 53 ilde çıkan 270 yangının, 267’sinin kontrol altına alındığını bildirdi. Muğla Köyceğiz ve Milas ile Aydın Bozdoğan’daki yangınlar ise halen sürüyor. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, 13 gündür süren orman yangınlarında son duruma ilişkin bilgileri açıkladı.…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
turkiyeningazetesi · 3 years
Link
0 notes
kamuweb · 3 years
Photo
Tumblr media
Orman yangınlarında son durum! Bakan Çavuşoğlu: Yarın için daha umutluyuz Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Manavgat’ta AFAD Koordinasyon Merkezi’nde, Antalya bölgesindeki yangınların dokuzuncu günü akşamı itibarıyla son durumu açıkladı. 5 ilçede 14 farklı noktada yangının sürdüğünü belirten Bakan Çavuşoğlu, “Yarın için daha umutluyuz. Rüzgar hızını yarın kesecek. Bunu avantaja çevirmemiz lazım. Rüzgar gü... Devamı ve Detaylar için https://www.kamuweb.com/gundem/orman-yanginlarinda-son-durum-bakan-cavusoglu-yarin-icin-daha-umutluyuz.html
0 notes
seslimeram · 3 years
Text
Yıkımın Meramı
Tumblr media
Şüphesiz, eksiksiz bir dip yıkım halini arşınlıyor memleket. İsmi memleket kalanın günce içinde var ettiği dipsiz, bucaksız bir cerahate rehin, her günü bir öncesinden ağır yıkımları barındıran bir sahnede, dip bulunamıyor. Bir dip kesintisiz belirlenemiyor, şudur artık hiç denilemiyor. Hayat biçare konulan bir mesel haline dönüştürülürken var edilen bahis artık tam anlamıyla hayat isteminin tırpanlanmasını barındırıyor. Hayata vurulan ketler hemen her gün başka bir eksiltmeyi beraberinde çıkarta geliyor artık. Biteviye bir yıkım döngüsü içine rehin, hayatın alt üst olunduğu bir yerde mevzu mesel hep bir biçimde çürümeye hiç kesintisiz çıkıyor artık. Bir dip bir son bırakılmıyor hiçbir zaman varılamıyor artık.
Ezber edilmiş argümanlar, yolda yeniden düzülen büyük cümleler hep hamaset ama çokça zehirli tahayyüller ve beraberinde her şey ile birlikte bir memleket bahsi geriye konulmaz. Eskisi ya da yenisi diye ayrıştırılan oysa düpedüz ülke titrinin ta kendisi, mana / meram iş bu sathı mahalde geriye konulmaz. Muktedirin çizdiği hatlar o gayya kuyusunu enikonu bariz bir biçimde derinleştiriyor. Muktedirin ülküsü bir yıkım toplamını göstere geliyor. Devlet, yurttaş olgusunun çürümeye terk edildiği düzenin bekası dışında konunun hemen hiç açılmadığı hayatın konuşulmadığı o yer bugün yeni diye sunuluyor. Her türden afaki bir biçimde pejmürdelik artık bu sahnenin yegane ayrılmazı kılınıyor. Yaşama düşürülen devletli gölgesinin ne haddi ne hududu bırakılıyor. Bir cerahat halinin içinde hiç bitmez bir dibe batış güncel kılınıyor. Yaşam pratikleri zehirlenirken yıkım / yıldırı / yok etme hep birlikte süreğen kılınıyor. Bedene yönelik kastın siyaseti, kesintisiz bir habis afaki bir fasit döngünün her türden karanlık sarmal bugün yeniden biçimlendiriliyor.
Yeni ülke şablonunun lafta peynir gemisi yürütmek olduğu bir kere daha acı bir biçimde her gün deneyimleniyor. Cerahat artık öylesine kesintisiz bir biçimde var ediliyor ki tüm o yıkım / yıldırı ve yok etme pratikleri bir türlü konuşulamıyor. Yirmi dört saatlik yahut da anlık seslenişler haricinde hiçbir yaraya vakıf olunabilmesi mümkün kılınmıyor. Hiç ama hiçbir biçimde oluşturulan cerahat, kalıcılığı sağlama alınmış yok etme kültürü hali ve istemine bir dur var edilemiyor. Müştereklerimiz yağmalanırken her şey çok öyle ya da böyle değil normalmiş gibi davranılıyor. Eksiltmeler yıkımların zemin yoklamalarında bu sahanın her gününde denenerek keşfediliyor. Baş efendi ve sultasının cerahatle birlikte imal ettiği bir ülke diye başımıza kakaladığı şeyin yekpare bir çukurun ta kendisi olduğu hiç ama ve fakat şerhlerine hacet kalmadan kendiliğinden ortaya seriliyor. Yıkım, yıldırı ve ol yok etme sistematiğinin etkin kılındığı bir yer ülke vasfını çoktan zayi etmiştir zaten açık ve net.
Mezopotamya Ajansından Berivan Altan ve Hakan Yalçın'ın haberidir: “Konya'nın Meram ilçesinde katledilen Dedeoğulları ailesi yakınlarının katliam günü polis tarafından darp edildiği ortaya çıktı. Katliamı duyan Dedeoğulları'nın yakını Rıfatoğlu ailesi, katliamın yaşandığı eve gitmek isterken polislerce darp edildi. Birçok kişi coplandıktan sonra kelepçelendi. Rıfatoğlu ailesinden çok sayıda kişi vücudunun çeşitli yerlerinden yaralandı. Polisin darp izleri hala duruyor.
Katliam akşamı polis tarafından darp edilen ve vücudunda hala izleri bulunan Harun Rıfatoğlu, amcalarının katledilmesi ardından içeri girmek istediklerini ancak polisin izin vermediğini kaydetti. Rıfatoğlu, “Katledilenler amcam ve teyzemdir. Komşumuz bize eve baskın düzenlendiğini söyledi. Evin etrafını polisler çevirmişti. Ben amcam ve teyzemi görmek istedim. İki copla vurdular, yere düştüm, kalktım. 'Kim vurdu' diyerek tepki gösterdiğimde 10-15 kişi üzerime çullandı” dedi.
Olay gecesi aldığı darplardan kaynaklı bir gece Konya Büyükşehir Hastanesi’nde iç kanama olma riski nedeniyle müşahede altında kaldığını dile getiren Rıfatoğlu, darp raporu aldıktan sonra avukatıyla birlikte şikayette bulunacağını söyledi.
“Cenazelerimiz var ama darp edilen ve kelepçe vurulan da biziz” diye isyan eden Rıfatoğlu, şöyle devam etti: “Kürt olduğumuz için 'terörist' diyorlar. 7 can gitti. Bunu yapanlara bir şey demiyorlar, çünkü Türkler. Bir kişinin hafif canını acıtsam bana 'terörist' derler. Olayın ilk günü bu ülkede adalet olmadığına inandım. 28 yaşındayım bu ülkeden hiçbir beklentim kalmadı.”
Taziyelerine dün gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya da yaşadıklarını anlattıklarını dile getiren Rıfatoğlu, “4 aydır tehlikedeyiz, tehdit altındayız. Hiç kimse umursamadı. Ben anlattım, 'Sorumluluk benim' dedi. Kaç yıldır sorumluluk onda, ne yaptılar” diye sordu.
Dedeoğulları yakını Harun Rıfatoğlu, olay gecesi polislerin “Kameralara izin vermeyin, gelsin bunları bir güzel dövelim” şeklinde sözler sarf ettiğini kaydetti. Rıfatoğlu, tek taleplerinin faillerin yakalanması olduğunun altını çizdi.
Katledilen Yaşar Dedeoğulları’nın yeğenlerinden biri de polisin ellerine ve kafasına coplarla vurduğunu anlattı. İsmini vermek istemeyen bir kişi, şiddete uğradığını ve polis aracına konulduğunu kaydetti. Taziyeye gelen Konya İl Emniyet Müdürü Engin Dinç’e olayı anlattığını söyleyen bir yurttaş ise, Dinç'in “Onlar adına sizden özür diliyoruz” dediğini aktardı.
Ailenin bir yakını da dün gece İçişleri Bakanı Süleyman Soylu geldiğinde kendilerine Genel Bilgi Taraması (GBT) yapılmak istendiğini, tepki göstermeleri üzerine yapılmadığını dile getirdi.
Polislerin katliam yerinde görüntü alan kişilerin telefonlarına el koyduğu ve görüntüleri sildiği iddia edildi.”
Bir dip bırakılmıyor. Konya’nın Meram ilçesinde bağıra çağıra gelen ayrımcı, ırkçı, nefret cinayetinin soruşturması daha şimdiden muğlak bırakılırken yaslı insanlara saldırma cüret ve istemini savunan bir devletli portresi karşımıza çıkıyor. Her defasında ortaya serildiği gibi yine yeniden Kürd halkının yalnızlaştırılması, bütün acıları kendi sınırları içerisinde hiç ama hiçbir biçimde ses etmeden yaşaması / kabullenmesi vazedilir. İnsanların acılarını bir kenarda tutarken, hesap verin diye sormasının akıbeti darp / tehditle birlikte çıka gelen bir yer ülke midir? Acılarını yaşayıp, neden diye sorgulamalarının önünün alınmaya öyle ya da böyle çalışıldığı bir zeminin insan hakları nerededir, ne haldedir? Katilin portesinin dahi buzlanarak paylaştırıldığı ana akım medyanın en tiksindirici oyunlarla bir cinayetler silsilesini örtbas etmeye çalışan muktedire yamandığı yerde, bu çürümenin bir dibi sahiden ama sahiden de bir bucağı var mıdır, olur mu? Kim verecektir Dedeoğulları’nın hayatlarının gasp edilmesinin akıbetini, nerede, ne şekilde, sahiden ne zaman?
Sonradan gelen not: Olaylarla bağlantılı on kişi tutuklanır. Katil zanlısı Mehmet Altun, bu yazıyı yayınladığımız gün yakalanır. Adalet önünde hesap vermelerinin sağlanması en kalıcı, en büyük tahayyüldür.
Yeni Yaşam Gazetesi'nden aktaralım: Başkale ilçesinde etkili olan sağanak yağış ardından yaşanan selden etkilenen yurttaşları ziyaret eden HDP Van İl Örgütü, bölgenin acil afet bölgesi ilan edilmesi çağrısı yaptı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van İl Örgütü, Başkale ilçesine bağlı Esenyamaç (Xaşkan) Mahallesi’nde sağanak yağış nedeniyle meydana gelen selden dolayı evi ve ahırları yıkılan yurttaşları ziyaret etti. Selin yaşadığını bölgeyi 1 Ağustos Pazar günü ziyaret eden HDP’li vekiller Sezai Temelli, Muazzez Orhan Işık, HDP ile DBP il eşbaşkanları ve partiler, selden etkilenen yurttaşlarla görüştü.
HDP heyeti yurttaşlarla görüştüğü sırada tekrar sel yaşandı. Sel yaşadığında yurttaşlarla görüşen heyete yurttaşlar, çalışmanın eksik yapıldığı tekrar selin yaşandığını belirtti. Heyet, mahalledeki incelemelerden sonra sel bölgesinde açıklama yaptı.
Yaşanan sel için mahalleye geldiklerinde tekrar sel yaşandığını aktaran HDP’li vekil Muazzez Orhan, “Dünkü selden birçok ev zarar görmüştü. Yine yaşanan selde birçok ev daha zarar gördü. Kullanmaz haldeler. Burada yaptığımız gözlemde; burada yapılan kanalın yetersiz olduğu, kanalın 4, 5 yıldır temizlenmediği için akan suların taşıdığı kumlardan dolayı dolduğunu gördük. Çalışmaların yetersiz olmasından kaynaklı böylesi bir selde böylesi zararlar ortaya çıktığını gözlemledik. Halk zor durumda, sürekli yağış devam ediyor. Bundan dolayı can güvenliği tehlikesi var. Biran önce gerekli çalışmaların yapılması için çağırıda bulunuyoruz” dedi.
Yaşanan selde etkilenen yurttaşlara geçmiş olsun dileklerini ileterek sözlerine başlayan HDP’li vekil Sezai Temelli ise şunları söyledi: “Tek tesellimiz can kaybının olmaması ama zayiat çok büyük. Onlarca ev yaşanamaz halde, insanlar geceyi nasıl geçireceklerini bilemiyorlar. Fakat bu saat olmuş, etrafta bir çadır görmeniz mümkün değil. Gerçek anlamda afet bölgesine götürülmesi gereken hiçbir hizmet buraya getirilmiş değil. Ama etrafta jandarma, korucu, polis, güvenlik görevlisi var. Ama bir doğal afet durumunda insanlara yardım etmesi gereken kamu kurumlarına dair kimse yok. Kayyım gelmiş gövde gösterisi yapıyor. Zaten bir yerde kayyım var ise, orada hizmet beklemeniz abesleşir. Tamamıyla durum budur. Evet doğal afettir. Neden bu ülkede doğal afetlerin sonucu, bu kadar büyük şiddetli yıkıma yol açıyor? Bu sorunun yanıtını iktidar çıkıp vermelidir. Çünkü bu iktidar yanlış politikalar sonucunda yaptığı yanlış müteahhitlik akıllarıyla, aslında bu felaketlerin bu denli şiddetli sonuçlanmasına yol açıyor.”
Yüksekova-Van karayolu yapıldığında oluşan suyu taşıyamayacak kanalların yapımıyla bölgede selin kaçınılmaz olduğunu söyleyen Temelli şöyle devam etti: “Bu nasıl bir mühendisliktir. Bu nasıl bir akıldır. Bu bütün mühendislik fakültesinde nasıl yol yapılmaz diye okutulması gereken bir vakadır. İşte AKP zihniyeti budur. Bu felaketin sorumlusu budur. Dünyanın her yerinde doğal afet yaşanıyor. Nerede böyle yıkıcı sonuç çıkıyor? Biz görmüyoruz. Orman yangınlarında olduğu gibi, sel felaketinde de bu iktidarın beceriksizliği ama bir yandan da talan ve rant zihniyeti bir kez daha deşifre olmuştur. Biran önce bu bölgenin afet bölgesi ilan edilmesini istiyoruz. Biran önce geç kalınmaksızın bu bölgede yaşayan insanların mağduriyetinin giderilmesini istiyoruz. Bu konuda bir dakika bile geç kalmak ayrımcılıktan başka bir şey değildir. Halkımıza bir kez daha geçmiş olsun diyorum. Allah bir daha böyle felaket göstermesin diliyorum.”
Günlerdir var olan yangınların memleketi esir aldığı bir zeminde değil konuşmak mesele dahi edilmeyen Bakur Kürdistan’ındaki yıkımlardan bir başkasıdır Başkale’de meydana gelen. Manavgat, Bodrum, Fethiye, Köyceğiz, Marmaris, Dersim birbirinin peşi sıra tüm o beldeleri / ilçeleri kapsayan kırımlar. Başkale’de meydana gelen de daha öncesinde Rize ve yöresinde görülenlerin bir benzeridir. Bütünüyle her şeyden haberdar olduğunu zikrederken helak olan bir muktedirin yaşama kuruş değer vermediğini göstere gelen bir yansı karşımıza çıkartılır. İnsanlar acılarıyla bir başlarına, çaresizliğin tam da ortasına terk edilirler. Talan, yıkım ve rant zihniyetinin, yok etme kültürünün beraberinde taşıdığı eşik, neoliberal ülkenin yenisinde de aynı gaz devam ettiği vurdumduymazlıkla hayatlar tırpana vurulur. Çamurların altında kalakalan insanların suretleri ikinci defadır vuku bulan yıkımın / doğanın isyanının / insanlara bıraktığı yaraları dahi çözümlemeyen ülkede bir dip bahsi kalır mı? Çukurun tam ortasındayken?
Şüphesiz, eksiksiz bir dip yıkım halini arşınlıyor memleket. İsmi memleket kalanın güncelliği içinde var ettiği dipsiz bir cerahate rehin, her günü bir öncesinden ağır yıkımları barındıran bir sahnede, artık dip bulunamıyor. Bir dip kesintisiz belirlenemiyor, şudur artık hiç denilemiyor. Hayat biçare konulan bir mesel haline dönüştürülürken var edilen bahis artık tam anlamıyla hayat isteminin yıkımını gösteriyor. Düzenin efendileri nam şahsiyetlerin dillerinden dökülüveren her cümle, kurulan her hedef alma bir biçimde bir başka yaraya dönüşüyor. O dipsizliği tescil ediyor. Karanlığı uzak öte değil buraların tek kalıcı meseli kılıyor. Görünen köy artık kılavuz istemiyor. Cürümler cürümleri, yıkım ve yekpare bir biçimde savunulan şiddet şiddeti çoğaltıyor. Umutsuz, yarınsız, birbirinin artık yüzüne bile bakmaktan imtina ettirilen, insanların aralarındaki köprülerin yıkılmaya devam olunduğu bir menzilde dip nedir ki, kalmış mıdır, gidilecek daha karanlık hala ve hala var mıdır?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2021
Görsel: Zorunlu Kaynakça BirGün Gazetesi
0 notes
haber2s · 3 years
Text
Bekir Pakdemirli açıkladı! Orman yangınlarında son durum ne, hangi bölgelerdeki yangınlar söndürüldü?
Bekir Pakdemirli açıkladı! Orman yangınlarında son durum ne, hangi bölgelerdeki yangınlar söndürüldü?
Bekir Pakdemirli açıkladı! Orman yangınlarında son durum ne, hangi bölgelerdeki yangınlar söndürüldü? Türkiye son vakitlerde birçok bölgede çıkan orman yangınları ile çaba ediyor. Devletin tüm kademesi ve vatandaşlar, yangınların başladığı birinci andan itibaren seferber oldu. Kardeş ülke Azerbaycan yardım için ekip yollayarak, Türkiye’nin yangınlarla olan çabasına dayanak veriyor. Tarım ve Orman…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
selcukacar11 · 3 years
Photo
Tumblr media
ZORUNLU AŞI ANAYASAYA VE İNSAN HAKLARINA AYKIRI Zorunlu Aşı Anayasaya ve İnsan Haklarına Aykırı GENEL BAŞKANIMIZ DR. FATİH ERBAKAN, "Aşı olmak isteyenler elbette ki aşılarını olsunlar, buna kimsenin karşı çıkma hakkı yoktur. Ancak, aşı olmak istemeyenlere de herhangi bir zorlama yapılması hem anayasaya hem de insan haklarına aykırı bir uygulamadır." dedi. GENEL BAŞKANIMIZ DR. FATİH ERBAKAN, ‘Güçlü Lider - Güçlü Kadro / İktidara Yürüyüş Toplantısı – 2’ temalı İlçe Başkanları Eğitim Toplantımızın öncesinde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Yangın Uçağı Eksikliğine Tatmin Edici Cevap Verilemedi Türkiye'nin dört bir yanında meydana gelen yangınların canımızı yaktığını söyleyen GENEL BAŞKANIMIZ DR. FATİH ERBAKAN, yangınların söndürülmesinde emek gösteren görevlilere ve vatandaşlara teşekkür etti. GENEL BAŞKANIMIZ, yangın söndürme uçaklarının yetersiz olduğu iddialarına ilişkin, "Ülkemizin ciğerlerini yakan orman yangınlarında hayatını kaybeden vatandaşlara rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar diliyoruz. Bu gibi afetlerde ülke olarak gerekli tedbirleri almakta geç kalıyoruz. Asıl yapılması gereken felaketler yaşanmadan gerekli tedbirlerin alınmasıdır. Gündeme getirilen yangın uçaklarının, Rusya'dan alınan uçakların yetersizliği ve özellikle Cumhurbaşkanlığı filosunda 13 uçak bulunurken yangın söndürme uçaklarımızın olmaması milletimize izah edilecek bir durum değildir. Yetkililerin özellikle hükümetin ve ilgili bakanlıkların kamuoyunu aydınlatıcı açıklamalar yapmaları, bu hususta tatmin edici cevaplar vermeleri son derece önemlidir. Yangınların başladığı zamandan beri maalesef tatmin edici cevaplar alınamadı." değerlendirmesinde bulundu. Aşı Yaptırmayanlar Neredeyse Vatan Haini İlan Edilecek! Özellikle bayram sonrası vaka sayılarının çok artmasıyla gündeme getirilen Korona aşısının zorunlu tutulması tartışmalarına da değinen GENEL BAŞKANIMIZ DR. FATİH ERBAKAN, Endonezya, Tayland ve İngiltere örneklerini vererek, bu ülkelerde aşılama başladıktan sonra vaka ve ölüm sayılarının arttığını bunun özellikle bilim insanları tarafından izaha muhtaç olduğunu söyledi:  "Aşı yaptırmayan 20 milyondan fazla vatandaşımız adeta dışlanma, aforoz edilme, vatan haini ilan edilm https://www.instagram.com/p/CR_gejOsSiX/?utm_medium=tumblr
0 notes
karadenizdebiryer · 3 years
Photo
Tumblr media
Orman yangınlarında son durum" (Turkey) https://www.instagram.com/p/CR8LUbGKeKP/?utm_medium=tumblr
0 notes
ehaberonline · 3 years
Text
Bakan Pakdemirli Orman Yangınları ile İlgili Son Durumu Paylaştı
Bakan Pakdemirli Orman Yangınları ile İlgili Son Durumu Paylaştı
Bakan Pakdemirli Orman Yangınları ile İlgili Son Durumu Paylaştı Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, yanan ormanlık alanlara ilişkin, “Anayasanın 169. maddesi asla ve asla orman alanları daraltılamaz diyor, bunun istisnaları var. Kurumlardan görüş alınır, turizm alanı ilan edilecekse edilir” dedi. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Kültür ve Turizm…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
haberlernews · 4 years
Photo
Tumblr media
Son dakika: Orman yangınlarında son durum! Bakan Pakdemirli açıkladı Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli: "Bugün tüm Türkiye'de 24 yangın çıktı. Bunun 13 tanesi kontrol altında, 8 tanesi tamamen söndü, 3'ü devam ediyor."
0 notes
kibrisdetay · 3 years
Link
via Detay Kıbrıs Gazetesi - KKTC Haber - Kıbrıs Haber Portalı
0 notes
mansetmalatya · 4 years
Text
AĞBABA "95 YILLIK BİR KURUMUN GÖZ GÖRE GÖRE İÇİ BOŞALTILIYOR"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba THK’ya ait taşınmazların kayyum tarafından satılma kararını sert biçimde eleştirerek konuyla ilgili TBMM Başkanlığına bir araştırma önergesi verdi. Satış kararıyla ilgili açıklamalarda bulunan Ağbaba: “Türk Hava Kurumu’nu yok etme çabası baştan sona bir skandaldır. Koronavirüs belasıyla uğraştığımız bugünlerde, sadece bir günde hem Türk Hava Kurumu’nun uçaklarını ve taşınmazlarını satıyor, hem Salda Gölü’nü yağmalıyor, hem de cinsel istismara af yolunu açan düzenlemeyi bir gece operasyonuyla Meclis’ten geçiriyorlar. Yüzlerce insanımızın ölümüne yol açan, tüm dünyada hayatı durduran Koronavirüs pandemisini bile siyasi amaçlarını icra etmek için altın bir fırsat olarak gören son derece hastalıklı bir zihniyetle karşı karşıyayız.” ifadelerini kullandı.  "THK’YA YÖNELİK YOK ETME POLİTİKASINDAN VAZGEÇİN" Türk Hava Kurumu’nun sistematik biçimde lağvedildiğini belirten Ağbaba, “Kayyum kendisine verilen yok etme görevini gerçekleştirerek Türk Hava Kurumu’nun içini boşaltmaya devam ediyor. Bir siyasi iktidarın 95 yıllık köklü ve tüm toplum için son derece yararlı bir kuruma nefret duyması ve yok etmeye çalışması akıl ve mantıkla izah edilemez.  Uçakların neden hangarda bekletildiği de neden satıldığı da belli değil. Hangarda bekletilecek kadar kullanılamaz durumdaysa nasıl satılıyor bunu da anlamak mümkün değil. Bu uçakların satışına karar vermek, yangından mal kaçırır gibi yağmacılık yapmaktır. THK taşınmazlarıyla ilgili ihaleler derhal iptal edilmeli, THK’ya yönelik sistematik yok etme politikasından vazgeçilmeli ve uçakların yangın söndürme operasyonlarında kullanımı sağlanmalıdır.” ifadelerini kullandı. Ağbaba'nın TBMM Başkanlığına sunduğu Türk Hava Kurumu ile ilgili araştırma önergesi metni: TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA 1925 yılında kurulan ve 95 yıllık köklü bir tarihi olan Türk Hava Kurumu’na 16 Ekim 2019 tarihinde kayyum atanmasının ardından THK’yı adeta lağvetmeye yönelik süreç hızlandırılmıştır. THK’nın pek çok alanda olduğu gibi yangın söndürme konusunda da Türkiye için hayati önemde bir kurum olduğu aşikardır. Zira, göl veya deniz kenarındaki büyük orman yangınlarında 35 yıl boyunca THK’nın işlettiği hem suya hem de karaya inen uçaklar ile söndürme helikopterleri kullanılmıştır.Ancak son yıllarda, hükümet tarafından,THK’nın görevini yapmasını engelleyici işlemler yapılmakta ve THK’nın 6’sı faal 9 CL215 uçağı 2 yıldır hangarlarda bekletilmektedir. Orman Bakanlığı da 2019 yılında aldığı bir kararla THK uçaklarının hangardan çıkmasına izin vermemiştir. Yangın söndürme faaliyetlerine THK’nın ısrarla dahil edilmemesi sonucunda yangınlara müdahalede yetersiz kalındığı ortaya çıkmıştır. Sadece İzmir’de 500 hektar orman kül olması bu durumun vahim bir kanıtıdır. THK’ya yönelik düşmanca tavır 2020 yılının şubat ayında yapılan ihalede de devam etmiştir. Öyle ki, 20 Şubat’ta açılan orman yangını söndürme uçağı ihalesindeki şartnamede THK’nın ‘Ateş Kuşu’ adı verilen 9 CL-215 uçağı ihaleye girememiştir. Zira hazırlanan şartnameye göre yangın söndürme uçaklarına 5 bin litre kapasite şartı konulmuştur.THK’nın CL 215 uçaklarının 4 bin 900 litre kapasiteli olması nedeniyle THK ihaleye katılamamıştır. Ekim 2019’da atanan kayyum, 11 uçak ve 10 taşınmazın satışına karar vermiştir. 10 Mart tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ilanla mülkiyeti Kuruma ait Kütahya İlinde 53 ada, 6 parselde kayıtlı 179,68 m² alan üzerinde bulunan nitelikli taşınmazın satışının ise 25 Mart 2020 Çarşamba günü kapalı teklif açık arttırma usulüyle ihale edileceği duyurulmuştur. Fakat ihaleye istekli çıkmadığından 3 Nisan tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ilanla mülkiyet yeniden satışa çıkarılarak ihalenin 5 Mayıs’ta tekrarlanacağı duyurulmuştur. 2 Nisan tarihli Resmi Gazete’de ise 11 uçağının satış ihalesi ile ilgili karar yayımlanmıştır. Uçakların ihalesinin 13 Nisan’da yapılacağı belirtilmiştir. Yıllardır hangarlarda bekletilen uçakların neden hangarda bekletildikleri belli olmadığı gibi şuan neden satışa çıkarıldıklarıyla ilgili detaylı bir açıklama yapılmaması, 95 yıllık geçmişi olan bir kurumun içinin boşaltılmaya ve adeta yok edilmeye çalışıldığının kanıtı niteliğindedir. Kamuoyunun süreç hakkında bilgilendirilmemesi ya da bilinçli olarak yanlış bilgilendirilmesi de kabul edilebilir bir durum değildir. Tüm bu sebeplerle, Türk Hava Kurumu’na ait tüm araçların ve taşınmazların satış süreçlerindeki şüphelerle ilgili çalışmalar yapılması, THK’nın yangın söndürme faaliyetlerinin engellenmesindeki gerçek sebeplerin ortaya çıkarılması, atandığı tarihten itibaren kayyumun verdiği tüm kararların kamuoyuna açıklanması ve THK uçakları hakkında kapsamlı raporlar düzenlenerek uçakların hangarda beklediği sürede kamunun uğradığı tüm zararların ortaya çıkarılması amacıyla,Anayasa'nın 98. maddesi ve TBMM İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri gereğince bir Araştırma Komisyonu kurularak gerekli incelemelerin yapılmasını arz ederim. Read the full article
0 notes
theanatoliapost · 6 years
Link
Kanada'nın British Columbia (BC) eyaletinde haftalardır devam eden orman yangınları söndürülemiyor. Kanada'da British Columbia Eyaleti Orman Bakanlığı'nın açıkladığı son verilere göre, 534 ayrı noktadaki yangınlar devam ediyor. Yanan 13 bin kilometrekarelik alan, ülke tarihinin en büyük orman yangını olarak kayıtlara geçti. Geçen yılki orman yangınlarında, toplam 12 bin 161 kilometrekarelik alan kül olmuştu. Eyalet hükümetinin daha önce ilan ettiği olağanüstü hal uygulaması devam ederken 21 bin 800 kişiye evlerinden tahliye edilebilecekleri tebligatı yapıldı. Bakanlık, bu yıl bin 467 farklı noktada orman yangını çıktığını, bunlardan 443'üne insanların neden olduğunu, geri kalanının ise yıldırım düşmesi veya başka doğal nedenlerle meydana geldiğini duyurdu. Bakanlık, yangınlar için 350 milyon Kanada doları harcandığını, çalışmaların devam ettiğini açıkladı. Söndürme çalışmalarına askerler de katılıyor British Columbia Acil Durum Merkezi açıklamalarına göre, orman yangınlarının çoğu
0 notes