#Kolektif Kitap
Explore tagged Tumblr posts
dipnotski · 2 months ago
Text
Maxime Rovere – Birbirinin İyiliğini İstemek ve Birbirine Kötülük Etmek (2025)
Maxime Rovere’in bu kitabı, insan ilişkilerinde kaçınılmaz bir hal alan tartışmaların felsefi bir incelemesini sunuyor. Yazar, bu eserinde tartışmaların neden ortaya çıktığını, hangi psikolojik ve sosyal dinamikleri barındırdığını ve bu durumların üstesinden nasıl gelinebileceğini derinlemesine inceliyor. Rovere, kitabında tartışmaların sadece yüzeysel anlaşmazlıklar olmadığını, daha ziyade…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
elestirenadam · 10 months ago
Text
Tumblr media
Günün kitabı: Marina Warner, Bir Zamanlar Bir Ülkede... Masalların Kısa Tarihi, Yapı Kredi Yayınları.
Warner, masallar konusunda Calvino'dan bir alıntı yapıyor. Masallar Calvino'ya göre ‘avutucu fabl’lardır ve fakirlikten, kötü davranışlardan ve baskıdan kurtulma umudu sunarlar. Yine Warner'e göre masallar umut taşırlar. Öykülerde umut mucizelerini ortaya çıkaran vasıtalar, bir geleneğe bağlı olarak yönel inanç sistemlerinden doğdukları için yöreden yöreye değişiklik gösterirler. Gelenek hayali birimler içerebilir ama aynı zamanda tarihten de izler taşırlar: Bir yanda periler ve gulyabaniler bir yanda baştan çıkarıcı kadınlar ve üvey anneler. Warner ayrıca Walter Benjamin'in masallarda büyü yoluyla elde edilen adaleti beğendiğine dikkat çeker. Benjamin'in sonunda karanlık kötücül güçler yerine ‘kurnazlığın ve yüksek umutların kazanmasının umut verdiği’ yorumunu yaptığını hatırlatır. Warner kadın ve masal konusuna da dikkat çekiyor kitabında. “Peri masallarında kadınlar (dişiler) kötülükte önde gelirler.” tespitini yapıyor, ki haklıdır. Bana sorarsanız masal, geçmişte geçse de gelecektir. Masal hem toplumların belleği hem erdem ve ahlak birikimi hem de hayal dünyasının genişliğidir. Masal, ütopyası olanların, üretken ve yaratıcı toplumların ürünüdür. Didaktiktir. Verdiği dersler ile nasıl bir toplum istediğini gösterir. Bir toplumun masalı ne kadar çoksa, kültürel hazinesi o kadar geniştir. Masal sözün gücüdür. Bir dilin gücü, masallarla bile ölçülür. Masalsız toplumun ne geçmiş hikâyeleri vardır ne de geleceğe dikebileceği ağaçları. Masalı olanın kökü sağlamdır. Masallar halkın saflığını, yüce gönüllülüğünü, paylaşım kültürünü, sevme tarzını, kolektif bilincini yansıtırlar. Kişisel bir şey anlatmak isterim. Biz çocukluğunu 90’larda yaşayanlar olarak belki son şanslı nesillerden biriydik. Gerçi her önceki kuşak kendini böyle nitelendirir. Hayır, masal bitti demiyorum. Aksine çeşitlenen, sayısı artan, nitelikli, yaşa ve gelişime göre daha uygun kitaplar var artık. 90 kuşağı bu kadar çeşitli masala ve çocuk kitaplarına sahip değildi belki. Bu da bizim şanssızlığımız olabilir. Fakat şanslı olduğumuz nokta şuydu: Televizyon, bilgisayar, tablet gibi araçlar hayatımıza geç girdi. Biz bir ara türdük. Teknolojiyi de gördük, sokakların tadına da vardık. Evet, belki sokaklar bugünküne göre daha güvenliydi. Bu anlamda hem çocukluğumuzu daha sosyal yaşadık hem de masalları mahallenin çocukları olarak topluca büyüklerimizden dinleyebilme şansına eriştik. Küçük şehirde yetişmiş kendim adına bunu söyleyebilirim en azından. Ananemin taraçasında, salkım salkım üzümlerin altında –biraz da sivrisinek ısırıkları eşliğinde- yüksek, tahtadan divan üzerinden masallar anlatışını ve ondaki tadı hiç unutamam. Şimdiki çocuklar belki ailelerinden dinleyebiliyorlar masalları fakat bu da alafrangalaştı. Batı filmlerindeki yatmadan önce çocuklarına kitap okuyan modern aileler var şimdi. Çocukların belki de toplu masal dinleyebildiği tek yer okullar artık. Ne olursa olsun masalsız yaşayamayız. Kökü sağlamlaştırmak için daha çok masal yaratmalıyız.
30 notes · View notes
bizleriz · 24 days ago
Text
Analitik Psikolojiye Yolculuk: Bilinçdışı Yayınları, Anima ve Animus, I Ching
Carl Gustav Jung'un Analitik Psikoloji ekolü, insan ruhunun derinliklerine ışık tutan kapsamı ve yaklaşımlarıyla psikoloji alanında çok önemli bir yer tutar. Bu ekolü ve onun temel kavramlarını daha geniş kitlelere ulaştırmak için çeşitli yayınlar ve kaynaklar önemli bir rol oynamaktadır. Bu noktada Bilinçdışı Yayınları, hem Jung'un derin psikoloji yaklaşımını yaygınlaştırmayı hedefleyen hem de okuyucuların bireysel gelişimlerine katkı sağlayan bir yapı olarak dikkat çeker.
Bilinçdışı Yayınları
Bilinçdışı Yayınları, vizyon olarak Carl Gustav Jung'un Analitik Psikoloji ekolüne odaklanır. Yayınevinin amacı, gerek basılı gerekse dijital ortamda Jung'un öğretilerini tanıtmak ve bu bilgilere erişim sağlamak isteyen bireyler için kapsamlı bir kaynak sunmaktır. Yayınevi, insanlığın köklü bir gelişim süreci yaşamalarını desteklemek amacıyla Gölge Okulu adı verilen projeyi de hayata geçirmeyi hedefler. Bu proje, bireyin kendi bilinçdışıyla tanışmasını ve gölgeleriyle yüzleşmesini sağlayacak bir felsefeye dayanır.
Bilinçdışı Yayınları'nın misyonu ise psikolojiye ilgi duyan ya da bu alanda daha derin bilgi edinmek isteyen herkese, samimi ve kapsayıcı bir şekilde ulaşmaktır. Yayınlanan kitaplar ve makaleler, bireylerin yaşama dair farklı bakış açıları kazanmasına ve daha bilinçli bir yolculuk yapmalarına öncülük eder. Bilinçdışı Yayınları’nın bu çalışmalarına detaylı bir göz atmak için bilinçdışı yayınları adresini ziyaret edebilirsiniz.
Anima ve Animus
Carl Gustav Jung'un derin psikoloji teorisinde önemli kavramlardan biri olan Anima ve Animus, bireyin ruhsal yapısında karşıt cinsiyetçi özellikleri temsil eder. Anima, erkeğin bilinçdışında yer alan dişil tarafını ifade ederken; Animus, kadın bilinçdışındaki eril arketipi temsil eder. Jung, bireylerin bu arketiplerle yüzleşerek daha bütün ve dengeli bir kimlik oluşturabileceğine inanır.
Anima ve Animus'un bireysel gelişim sürecindeki rolü, psikolojik dengenin ve kendini gerçekleştirme potansiyelinin çözülmesi açısından son derece önemlidir. Anima, erkeğin içsel duyarlılığını, duygusal zenginliğini ve sezgilerini temsil ederken; Animus, kadının mantıksal, analiz yönelimli ve kararlı yanını simgeler. Bu iki arketip, bireyin karşı cinsle kurduğu ilişkilerden bireysel kararlarına kadar hayatın pek çok alanında etkili olur. Jung, bu arketiplerin yansıtılmış haliyle insanın karşılaştığı sorunları anlamasına yardımcı olduğunu söyler.
Bireylerin kendi Anima ve Animus taraflarıyla başa çıkabilmeleri için, bu kavramlara dair derin bilgiye sahip olmaları son derece faydalıdır. Daha fazla bilgi edinmek ve bu kavramın detaylarını anlamak için Anima ve Animus makalesini inceleyebilirsiniz.
I Ching
Doğu bilgelik geleneğinden gelen I Ching ya da Çin Kehanet Kitabı, değişimler ve yaşamın doğal döngüsü hakkında derin mesajlar içeren kadim bir metindir. İnsanların yaşamlarındaki belirsizliklere yanıt aradıklarında başvurduğu bu kehanet kitabı, bireyin karar verme süreçlerini derinlemesine etkileyebilecek bir bilgelik sunar.
Jung'un bireysel bilinçdışı ve kolektif bilinçdışı kavramlarıyla paralel bir düzlemde ele aldığı I Ching, bilinmezlikle başa çıkarken sezgilere de yer vererek insanlara rehber olur. Bu kitap, yıllar boyunca değişimleri anlamlandırmak ve farkındalığı artırmak için bir yol gösterici olarak kullanılmıştır.
Jung, I Ching ile tanıştıktan sonra bu metnin sezgisel yönünü, bireyin bilinçdışıyla bağlantı kurması açısından çok değerli bulmuştur. I Ching kullanıcıları, bu kadim bilgeliğin sunduğu rehberlikle bilinçli kararlar alabilmekte ve yaşamlarında anlam bulabilmektedir. I Ching setine sahip olmak ve bu derin felsefeyi daha yakından incelemek için i ching setini inceleyebilirsiniz.
0 notes
haberimhaber · 24 days ago
Text
Bilinçdışı ve Ruhun Derinlikleri
İnsan zihni, bilinçli düşüncelerin yanı sıra derin ve gizemli katmanlardan oluşur. Bilinçdışı, bireyin farkında olmadığı ama davranışlarını, düşüncelerini ve duygularını etkileyen bir alan olarak kabul edilir. Carl Gustav Jung'un Analitik Psikoloji ekolü, bilinçdışını anlamaya yönelik önemli katkılar sunmuştur. Bu ekolün yaygınlaştırılmasını hedefleyen bilinçdışı yayınları, bireylerin içsel dünyalarını keşfetmelerine yardımcı olmayı amaçlayan değerli eserler yayımlamaktadır. Şimdi, bu keşif yolculuğunda önemli üç kavrama daha yakından bakalım.
Bilinçdışı Yayınları
Bilinçdışı Yayınları, Carl Gustav Jung'un Analitik Psikoloji ekolünü geniş kitlelere ulaştırma amacıyla kurulan bir yayınevidir. Jung'un ortaya koyduğu bilinçdışı kavramları, kolektif bilinçdışı, gölge arketipi, persona ve bireyleşme süreci gibi konular üzerine yoğunlaşarak okurlarına rehberlik eder. Bilinçdışının keşfi, bireyin kendini daha iyi anlamasını ve yaşamına daha bilinçli bir perspektiften bakmasını sağlar.
Bilinçdışı Yayınları'nın vizyonu, Gölge Okulu projesine kaynak yaratmak ve psikoloji alanında derinlemesine bilgi sunmaktır. Misyonu ise her okuruyla samimi bağlar kurarak farkındalık yaratmak ve hayatın anlamını sorgulayan bireyler için alternatif değerler sunmaktır. Bu çerçevede yayınevi, psikolojiye ilgi duyan ya da bu alanda kendini geliştirmek isteyen herkes için önemli bir kaynak niteliğindedir.
Anima ve Animus
Jung’un Analitik Psikoloji ekolü içinde önemli bir yer tutan Anima ve Animus kavramları, insan ruhunun dişil ve eril yönlerini temsil eder. Anima, erkeğin bilinçdışındaki dişil yönünü, Animus ise kadının bilinçdışındaki eril yönünü simgeler. Bu kavramlar, bireyin içsel dengesini sağlamak ve kendini gerçekleştirmek için büyük önem taşır.
Anima, bir erkeğin ruhundaki yaratıcı, sezgisel ve duygusal yönleri açığa çıkarırken, Animus bir kadının mantıklı, analitik ve iradeli taraflarını temsil eder. Jung’a göre, birey kendi içindeki bu iki arketipi tanıyıp kabul ettiğinde, daha bütünlüklü ve dengeli bir yaşam sürebilir. Anima ve Animus'un keşfi, kişinin ilişkilerinde ve kendini ifade etme biçiminde önemli değişimler yaratabilir.
Bu kavramlar, bireyin sadece kendi ruhsal gelişimini değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel algıları da derinden etkileyen unsurlardır. İçsel dengeyi sağlamak ve bilinçdışı ile uyum içinde yaşamak, bireyin ruhsal evriminde önemli bir adımdır.
I Ching
Doğu felsefesinin en önemli eserlerinden biri olan i ching, binlerce yıldır insanların hayatlarına rehberlik eden bir kehanet ve bilgelik kitabıdır. Çin kültürünün temel taşlarından biri olan bu eser, değişimlerin yasalarını ve hayatın döngüselliğini anlamaya yardımcı olur.
I Ching, sadece bir kehanet aracı olmanın ötesinde, bireyin içsel rehberliğini ve sezgisel bilgisini geliştirmesine katkı sağlar. Kitap, 64 hexagramdan oluşur ve her biri belirli bir yaşam durumunu temsil eder. Bu hexagramlar, bireyin hayatındaki değişimleri anlamasına ve doğru kararlar almasına yardımcı olur.
Jung da I Ching’i incelemiş ve onun bilinçdışıyla bağlantılı olduğunu savunmuştur. Ona göre, bu kitap senkronisite kavramıyla ilişkilidir ve bireyin iç dünyası ile dış dünyası arasındaki bağı anlamasına yardımcı olur. I Ching, bireyin hayatındaki belirsizlikleri anlamasına ve kendi iç sesini dinlemesine yardımcı olan bir rehber olarak düşünülebilir.
0 notes
haberhep · 24 days ago
Text
Jung'un Derin Dünyası: Bilinçdışı Yayınları, Anima ve Animus, I Ching
İnsanın iç dünyasını keşfetmek, bilinçaltının derinliklerine inmek ve ruhsal gelişimi anlamlandırmak tarih boyunca büyük düşünürlerin ve psikologların ilgi alanı olmuştur. Bu keşif yolculuğunda Carl Gustav Jung’un Analitik Psikoloji ekolü önemli bir yer tutar.
Bilinçdışı Yayınları
Jung’un Analitik Psikolojisi, insanın içsel dinamiklerini anlamlandırmada derin bir perspektif sunar. Bilinçdışı Yayınları bu ekolün yaygınlaştırılmasını amaçlayan bir yayınevi olarak kurulmuştur. Jung’un eserlerini ve düşüncelerini daha geniş bir kitleyle buluşturmak için hem basılı hem de dijital medya üzerinden hizmet veren bu yayınevi, insanlığın ruhsal gelişimi için önemli bir misyon üstlenmiştir.
Bilinçdışı Yayınları, yalnızca kitap yayınlamakla kalmaz, aynı zamanda Gölge Okulu projesiyle derin psikolojik keşifleri destekleyerek bireylerin bilinçdışına dair farkındalık kazanmalarını teşvik eder. Bu süreçte, kolektif bilinçdışının etkilerini ve arketipleri anlamak, bireyin kendini tanımasına ve bütünleşmesine katkı sunar. Jung’un gölge arketipi, persona, kahramanın yolculuğu gibi temel kavramlar, yayınevinin sunduğu içerikler arasında yer alır. Bu yönüyle, Bilinçdışı Yayınları, bireysel gelişimi teşvik eden bir rehber niteliğindedir.
Anima ve Animus
Jung’un teorilerinde büyük bir yer tutan Anima ve Animus, bireyin iç dünyasında yer alan zıt cinsiyet unsurlarını ifade eder. Anima, erkeğin bilinçdışındaki kadınsı yönü; Animus ise kadının bilinçdışındaki erkeksi yönüdür. Jung’a göre, bireyin psikolojik olarak bütünleşebilmesi için bu unsurların farkına varması ve onları dengelemesi gerekir.
Anima, dişil yönü temsil eder ve genellikle duyarlılık, yaratıcılık, sezgi gibi özelliklerle ilişkilendirilir. Kendi animasını keşfetmeyen bir erkek, duygusal yönüyle yüzleşmekte zorlanabilir ve karşı cinsle ilişkilerinde bilinçsizce kalıpları tekrar edebilir. Benzer şekilde, Animus ise kadının mantıksal ve güçlü yönünü simgeler. Kadın, içsel Animus’unu sağlıklı bir şekilde geliştirdiğinde, düşüncelerini net bir biçimde ifade edebilir ve içsel gücüne ulaşabilir.
Anima ve Animus’un farkına varmak, bireyin ruhsal gelişimi için kritik bir adımdır. Kişinin bu unsurlar üzerinde çalışması, daha derin bir kendini anlama sürecine girmesini sağlar. Jung, bu dengeye ulaşmanın bireyin ruhsal olarak bütünleşmesine katkıda bulunduğunu belirtmiştir. Bilinçdışı Yayınları da bu kavramları detaylandırarak okuyucularına rehberlik etmektedir.
I Ching
Tarihin en eski kehanet sistemlerinden biri olan I Ching, Doğu felsefesinin derin bilgeliğini içerir. Çin’de binlerce yıl boyunca kullanılan bu metin, değişimler kitabı olarak da bilinir ve hayatın sürekli değişim halinde olduğunu vurgular. Jung, I Ching’i bir kehanet aracı olmanın ötesinde, bireyin bilinçdışını anlamasına yardımcı olan bir rehber olarak görmüştür.
I Ching’in temel prensibi, evrende rastlantısallık yerine anlamlı eşzamanlılıkların var olduğuna dayanır. Jung’un senkronisite kavramı ile paralellik gösteren bu öğreti, bireyin içsel dünyasındaki dönüşümleri anlamlandırmasına yardımcı olur. Kişi, I Ching’e danışarak mevcut yaşam durumuna dair bilinçdışından gelen ipuçlarını keşfedebilir ve kendi içsel gelişim sürecini yönlendirebilir.
I Ching’in temel mekanizması, altmış dört hegzagramdan oluşan semboller dizisine dayanır. Kişi bir soru sorduğunda, belirli yöntemlerle hegzagramlar belirlenir ve bunlar, rehberlik eden mesajlar içerir. Bu süreç, kişinin içsel sezgilerini dinleyerek, hayatında karşılaştığı sorunlara farklı bir bakış açısıyla yaklaşmasını sağlar. Bilinçdışı Yayınları tarafından sunulan I Ching kitapları ve setleri, bu kadim bilgelikle ilgilenen herkes için değerli bir kaynak niteliğindedir.
0 notes
bulgubil · 24 days ago
Text
Carl Gustav Jung'un Analitik Psikolojisi ve Bilinçdışı Yayınları
Psikoloji alanında derinlemesine bir bakış sunan analitik psikoloji, Carl Jung'un geliştirdiği ve bireyin bilinçdışı dünyasını anlamaya odaklanan bir yaklaşımdır. Bu ekol, bireyin kökenlerini ve ruhsal gelişimini inceleyerek insan psikolojisini daha derin bir perspektiften ele alır. Analitik psikolojinin yayılmasına önemli katkılar sunan bilinçdışı yayınları, Carl Jung'un fikirlerini ve analitik psikolojiyi daha geniş kitlelere ulaştırmayı amaçlayan bir vizyonla hareket etmektedir.
Bilinçdışı Yayınları
Bilinçdışı Yayınları, Carl Gustav Jung'un analitik psikoloji ekolünü yaygınlaştırmayı amaçlayan bir yayınevi olarak kurulmuştur. Yayınevi, basılı ve dijital ortamda psikoloji alanında derinlemesine incelemeler sunarak okuyuculara Jung'un düşüncelerini ve teorilerini daha yakından tanıtmayı hedeflemektedir.
Bilinçdışı Yayınları'nın vizyonu, sadece kitap yayınlamak değil, aynı zamanda Gölge Okulu projesiyle Jungiyan psikolojinin temel ilkelerini uygulamalı olarak öğretmek ve insanlığın ruhsal gelişim yolculuğuna katkı sağlamaktır. Jung'un psikolojik kuramları, bireylerin kendilerini tanıma sürecinde derin bir kılavuz niteliğindedir. Bilinçdışı Yayınları bu anlayışı yaymak ve farkındalığı artırmak için çalışmalarını sürdürmektedir.
Misyon olarak, psikolojiye meraklı olsun ya da olmasın her bireyin bilinçdışı kavramlarını anlamasını ve bu bilgiyi kendi hayatına entegre etmesini sağlamaktadır. Bu sayede, bireylerin köklü değişimler yaparak düşünsel ve ruhsal olarak gelişimlerine katkı sağlamak amaçlanmaktadır.
Carl Jung
Carl Jung, modern psikolojinin en önemli isimlerinden biri olarak kabul edilir. Freud'un çıraktan meslektaşa dönüşen Jung, psikolojinin bilinçdışını anlamaya yönelik farklı bir yaklaşım geliştirmiştir. Onun teorileri, bireyin psikolojik gelişiminde bilinçdışının rolüne odaklanmaktadır. Jung'un en bilinen kavramlarından biri, bireyin içinde farklı karakterlerin ve arketiplerin bulunduğu düşüncesidir.
Jung'un psikolojiye katkılarının en önemli noktalarından biri de, bireyin kendi gölgesiyle yüzleşmesi gerekliliğidir. Gölge, bireyin kabul etmek istemediği ama gerçekte var olan karanlık yanlarıdır. Analitik psikoloji içinde bu kavram, bireyin tam bir kendini gerçekleştirme sürecinde önemli bir yer tutar.
Analitik Psikoloji
Analitik psikoloji, Jung'un ortaya koyduğu ve psikolojide bireyin bilinçdışını çözümlemek üzerine kurulu bir ekoldür. Bu ekol, bireyin bilinçaltı dünyasını ve kolektif bilinçdışını anlamaya yönelik bir sistem sunar. Analitik psikolojide temel unsurlar, arketipler, persona, anima ve animus gibi kavramlardır.
Jung'a göre, her birey içsel bir yolculuğun içindedir ve bu yolculuk bireyin kendisini tam anlamıyla tanımasıyla tamamlanır. Analitik psikolojinin temel amacı, bireyin psikolojik bütünlük kazanmasını sağlamaktır. Jung'un düşüncelerini daha iyi anlamak ve hayatımıza entegre edebilmek için bilinçdışı yayınları gibi kaynaklardan faydalanmak oldukça önemlidir.
0 notes
tanitimbilgi · 24 days ago
Text
Jungcu Psikolojinin Yaygınlaştırılmasında Bilinçdışı Yayınları
Psikoloji ve bilinçdışı kavramları, bireyin kendini anlama sürecinde büyük önem taşır. Carl Gustav Jung’un geliştirdiği analitik psikoloji ekolü, bireyin ruhsal derinliklerini keşfetmesini sağlayan önemli bir yaklaşımdır. Günümüzde bu ekolün yaygınlaştırılması ve bireylere ulaştırılması için farklı girişimler bulunmaktadır. Bunlardan biri de Bilinçdışı Yayınlarıdır.
Bilinçdışı Yayınları
Bilinçdışı Yayınları, analitik psikoloji ekolünün toplumda yaygınlaşmasını sağlamak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Vizyonu, Jung psikolojisini basılı ve dijital medya aracılığıyla geniş kitlelere ulaştırmak ve insanlığın bilinçlenmesine katkı sağlamaktır. Bu bağlamda, Gölge Okulu projesine kaynak yaratmayı hedeflemektedir.
Bu yayınevi, yalnızca kitap ve makale yayını yapmakla kalmayıp, aynı zamanda bireylerin farkındalığını artırmak için çeşitli etkinlikler ve projeler de düzenlemektedir. Misyonları arasında psikolojiye ilgi duyan veya duymayan her bireyle samimi ve içten bir bağ kurarak onlara yeni bakış açıları sunmak da yer almaktadır.
Bilinçdışı Yayınları, Carl Gustav Jung’un teorilerini anlaşılır ve erişilebilir hale getirmek için çeşitli kaynaklar sunar. Bu kaynaklar, hem akademik çevreler hem de bireysel meraklılar için oldukça faydalıdır. Özellikle gölge, anima-animus, kolektif bilinçdışı gibi kavramları ele alan eserler, okuyuculara kendilerini ve insan doğasını daha derinlemesine anlama imkânı tanır.
Carl Jung
Carl Jung, 20. yüzyılın en önemli psikologlarından biri olarak kabul edilir. Freud ile birlikte psikanalizin temellerini atmış, ancak zamanla kendi teorilerini geliştirerek analitik psikoloji ekolünü kurmuştur. Jung, insan ruhunun derinlerinde yer alan bilinçdışı süreçleri ve bunların bireyin yaşamına etkilerini incelemiştir.
Jung’un psikolojiye en büyük katkılarından biri, kolektif bilinçdışı kavramıdır. Ona göre, insan sadece kendi kişisel bilinçdışıyla değil, atalarından miras kalan ortak bir bilinçdışıyla da bağlantılıdır. Bu kolektif bilinçdışı, arketipler aracılığıyla kendini gösterir. Arketipler, bireyin davranışlarını, inançlarını ve hayallerini şekillendiren evrensel sembollerdir.
Jung’un diğer önemli kavramlarından biri de bireyselleşme sürecidir. Bu süreç, bireyin kendi iç dünyasını keşfederek tam bir bütünlüğe ulaşmasını ifade eder. Kendi gölgesini tanımak, anima ve animus ile yüzleşmek ve kendini gerçekleştirmek, bireyselleşme sürecinin temel taşlarıdır.
Günümüzde Jung’un teorileri, psikoloji, sanat, edebiyat ve felsefe gibi birçok alanda etkisini sürdürmektedir. Onun derinlemesine insan ruhu analizleri, modern psikoterapi yöntemlerine de ilham kaynağı olmuştur.
Analitik Psikoloji
Analitik psikoloji, Carl Jung’un geliştirdiği ve bireyin ruhsal gelişimini merkeze alan bir psikoloji ekolüdür. Bu yaklaşım, insanın sadece bilinç düzeyinde değil, bilinçdışında da var olan unsurları anlaması gerektiğini savunur.
Analitik psikolojinin temelinde bireyin kendi iç dünyasını keşfetmesi, bilinçdışı içeriklerle yüzleşmesi ve psikolojik bütünlüğe ulaşması yer alır. Jung’a göre insan ruhu, bilinç, kişisel bilinçdışı ve kolektif bilinçdışı olmak üzere üç temel katmandan oluşur. Kişisel bilinçdışı, bireyin bastırdığı veya farkında olmadığı anılardan ve deneyimlerden meydana gelirken, kolektif bilinçdışı tüm insanlığın ortak deneyimlerinden oluşur.
Bu psikoloji ekolü, bireyin içsel çatışmalarını çözebilmesi için bilinçdışı ile bilinç arasında köprü kurmasına yardımcı olur. Jung, bu süreci bireyselleşme olarak adlandırır ve insanın gerçek kimliğini bulması için önemli bir yolculuk olarak tanımlar.
Analitik psikoloji, modern psikoterapi yöntemleriyle de entegre edilebilen bir yaklaşımdır. Rüya analizi, aktif imajinasyon ve arketipler gibi teknikler, bireyin bilinçdışındaki unsurları anlamasına yardımcı olur. Günümüzde birçok terapist, Jung’un yöntemlerini danışanlarının psikolojik gelişim süreçlerinde kullanmaktadır.
0 notes
tolgaulusoy · 3 months ago
Text
Tumblr media
Kültürlerarası Pedagoji (Alm. Konzepte Interkultureller Pädagogik), Arnd-Michael Nohl'un çok faydalı kitabı. Kitap kültürlerarası pedagoji yaklaşımlarını Almanya ve Almanya'ya göç edenler başta olmak üzere bir araya getirip toparlıyor. Kitap dört kültürlerarası yaklaşımı öngörüyor. Bunlar: asimilasyonist eğitim, klasik kültürlerarası pedagoji, ayrımcılık karşıtı pedagoji ve kolektif aidiyetler pedagojisi. İlk üç yaklaşım literatürde daha önce olan yaklaşımlar iken son yaklaşım Nohl tarafından ortaya atılmaktadır. Nohl kendi yaklaşımını oluştururken hem klasik kültürlerarası pedagojiden hem de ayrımcılık karşıtı pedagojiden faydalanmıştır. Nohl'un esas yaklaşımı kültürler ve ortamların da ayrımcılıkların da çok boyutluluğu üzerine kurulu olmasıdır. Buna göre kültür sadece etnik kökene indirgenemez. Bu bağlamda sınıf, cinsiyet, cinsel yönelim, nesiller de bir ayrımcılık unsuruna dönüşebilir. Kolektif aidiyetler pedagojisi bu çok boyutluluğu göz önünde bulundurarak kültürlerarası toplumsallaşma, öğrenme ve yönelim geliştirmeyi kendine hedef alan bir tutumdur. Kitabı çok beğendim temel mantığına kesinlikle katılıyorum ama bazı sorunları olduğunu da düşünüyorum. Nohl'un sürekli tasnifleme ve isimlendirmeleriyle kitap bir yerden sonra sizi kavramler denizinde boğulmaya bırakıyor. İkinci olarak Nohl'un sınıfı ve cinsiyeti de salt bir kültürel unsur gibi görmesini yanlış bir tutum olarak gördüm.
0 notes
pazaryerigundem · 6 months ago
Text
Kitapseverler Osmangazi’de buluştu
https://pazaryerigundem.com/haber/189534/kitapseverler-osmangazide-bulustu/
Kitapseverler Osmangazi’de buluştu
Tumblr media Tumblr media
Osmangazi Belediyesi tarafından düzenlenen ‘1 Kitap 1 Yazar’ buluşmaları etkinliğinin ilk konuğu Yazar Erhan Sevimli oldu. Bir araya geldiği Osmangazili kitapseverler ile güzel bir söyleşiye imza atan Sevimli, etkinlik sonunda Koca Kafa adlı kitabı için imza günü düzenledi. 
BURSA (İGFA) – 1973 yılından itibaren aktif siyasetin içinde bulunan ve geçmiş dönemlerde CHP Bursa İl Başkanlığı da yapan Erhan Sevimli, kaleme aldığı Koca Kafa adlı kitabında, 1950’li yıllardan bu yana gelişen siyasal ve sosyal olayları bir araya getirdi. Osmangazi Belediyesi tarafından düzenlenen ‘1 Kitap 1 Yazar’ buluşmaları etkinliğinin ilk konuğu olan Sevimli, bir araya geldiği Osmangazili kitapseverler ile Koca Kafa kitabının yanı sıra edebiyat ve siyaset üzerine söyleşi gerçekleştirdi. Hacı Tonak moderatörlüğünde Hasan Âli Yücel Dünya Klasikleri Kütüphanesi’nde düzenlenen etkinliğe Başbakan Eski Yardımcısı Ertuğrul Yalçın Bayır, geçmiş dönem milletvekilleri Ali Arabacı ve Yahya Şimşek ile birlikte çok sayıda kitapsever katıldı.
youtube
“CUMHURİYET’İN İMKANLARIYLA BELİRLİ BİR YERLERE GELDİK”
Kitabında 1950 yılından bu tarafa gelişen siyasal ve sosyal olayları incelediğini ifade eden Erhan Sevimli, “Koca Kafa kitabı, siyasetle ve toplumla ilgilenmek isteyenlere bir belge niteliği taşıyor. Bu kitap,  tek başıma yaptığım bir iş değil, kolektif bir çalışmanın ürünü. Benim bu konuda editörüm Hacı Tonak’tır. Aynı kuşağı yaşadığımız için birbirimizi tamamladık ve ortaya bir yapıt çıktı. Gençliğimiz, memleket, vatan ve insan sevgisiyle geçti. Bencil bir gençlik değildik.  Cumhuriyet’in imkanlarından yararlanarak belirli bir yerlere geldik. Bunun kıymetini ve aydınlanmanın önemini çok iyi idrak edenlerdeniz. Yalnız kendimizi ve ailemizi değil, ülkemizi ve insanlarımızı da düşünerek mücadele verdik. Bu konuda hayatlarını feda edenler, acı çekenler, zulme uğrayanlar oldu. Bugün hayatta kaldıysak, bu belirli tesadüflere bağlı. Emperyalizmin ne oyunlar oynadığını sizler benim kadar biliyorsunuz. Bunlara karşı durmak için bu yaşımıza kadar mücadele verdik. Kitabımı bu esas üzerine kurgulayarak yazmaya çalıştım. Bu benim kendi kişisel başarım değil, kolektif bir çalışmanın ürünü. Kitabı yazma aşamasında başta ailem olmak üzere geçmiş dönem CHP Bursa Milletvekili Ceyhin İrgil, sevgili arkadaşım Hacı Tonak ve diğer arkadaşlarımın katkılarını göz ardı edemem” dedi.
Erhan Sevimli ile liseden bu yana tanıştığını belirten Başbakan Eski Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır, “Öğrenmenin, öğretmenin ve okumanın sonu yok. Bu kitabı okurken birçok insan ve hatıra aklımıza geldi” şeklinde konuştu.
Geçmiş dönem milletvekilleri Ali Arabacı ve Yahya Şimşek ise sevgili arkadaşları Erhan Sevimli’nin kaleme aldığı Koca Kafa isimli kitabın imza gününde bir arada olmaktan büyük mutluluk duyduklarını söyledi.
Düzenlenen söyleşinin ardından Erhan Sevimli, kaleme aldığı Koca Kafa isimli kitabını imzaladı.
BU Haber İGF HABER AJANSI tarafından servis edilmiştir.
1 note · View note
lastpowerbroker · 1 year ago
Text
Tumblr media
“I was born not knowing and have only had a little time to change that here and there”
“Bilmeden doğdum ve bunu orada burada değiştirmek için çok az zamanım oldu”
Richard Feynman
Bu dünyanın, var oluşumuzun mistik referansı da bir özgürleşme arzusundan ileri gelmiyor mu? Özgürlüğe erişmedeki yolların ve yöntemlerin ne kadar çeşitli olduğunu hatırlayalım. Ya da özgürlüğün temelini, amacını ya da araçsallaştırılmış, hep aynı yöne bakan tarafını... Özgürlüğü “özgürce” tanımlamayı deneyelim. Yalnızca istediğimizi yapmayı değil, yapmamayı da, eylemliliğimizi değil, pasifliğimizi de, meydan okumayı değil, teslim oluşu da düşünelim. Sınırları ve sınırsızlıkları, aykırılığı ve uyumuyla düşünelim. “An”ı, yeniden düşünelim mesela, “mekân”ı... Ama düşünmeden geçmeyi değil, gerçekten düşünmeyi... Her şeyin ne kadar dışımızda gerçekleştiğini ama bir şeklide bu dışsallığı içselleştirmemizi düşünelim. Ve irademizi… İrademizi nereye, neden teslim ediyoruz, bir eylemi anlamlı/anlamsız kılan şeyin kaynağını, iyiyi, güzeli, doğruyu ve yanlışı hangi mütekabiliyete, referansa göre tanımlıyoruz? Sanırım bu soruların bir şeceresi tutulsaydı, on binlerce sayfa tutacak, okunmasına ömrün yetmeyeceği bir okuma süreci ortaya çıkardı. Belki de “Arzularımıza Vurulan Kilitlerimiz” başlığı altında sıralanabilecek bir dizi şeklinde de anlamlandırabiliriz bu çabayı.
Kısacık ömrün coşkun dehlizlerinde yaşam enerjisini sömüren öğretilerin kolektif iradenin ta kendisi olduğu, aynı zamanda tüm bu istençlerin yine bu iradenin altında nasıl ezildiğini anlatan en güzel eserlerden birisi Martı… Bu kitap aklı merkeze koyan iradeye karşı, özgür iradeyi, istenç ve arzuyu önceleyen birinin yaşam sevgisinden süzülen çelişkileri de beraberinde getiriyor. Kimi zaman rasyonel olmanın önemini, kimi zaman da irrasyonel olmanın erdeminden bahseden kitap, aklı ve arzuyu çoğu zaman karşı karşıya getirerek her koşulda özgürlüğü odağında tutuyor. Rasyonel olmanın özgürlüğe ulaşmada önemini, “cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekamızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi özgür olabiliriz! Uçmayı öğrenebiliriz” alıntısından, irrasyonel olmayı da yaşlı martı Chiang’ın hızlı uçmayı seven Jonathan’a verdiği salıktan anlayabiliriz. “Hızlı uçmanın nesnel koşullar altında belirlenmediğini, saatte bin mil hızla uçmanın ya da ışık hızıyla uçmanın hızlı uçmak anlamına gelmediği, rakamların sınırları belirlediği ama iyi ve mükemmelin sınırlarının olmadığı, mükemmel olmanın “an” da olmaktan geçtiği” anlatısında bulabiliriz.
Jonathan’ın direnç gösterdiği refleksif tavrı Hegel anlatısındaki köle diyalektiğiyle ya da Nietzsche’deki sürü insanları mefhumunun bir yansıması olarak da düşünebiliriz. Ben bu ilişkiselliği daha çok Nietzsche’deki ontolojik damarla ilişkilendirdim. Benzer şeklide Jonathan’ı da bir şeylere karşı tepki gösteren, direnmeyi ilke edinen ve örnek olmaya çalışan birisi olarak değil, kendi imkanları ölçüsünde özgürlüğün sınırlarını arzuları ölçüsünde zorlayan bir karakter olarak kanıksadım. Bu sebeple Jonathan’ın var olma mücadelesini Zerdüşt’teki anlam zenginliğinin özeti şeklinde de tanımlayabiliriz. Dahası, Martı’nın Nietzsche’ci görüngülerin bir diğeri de yaşamın hâkim ve genel tözlerin kabul görmüş kalıplarında kendi yansımasını bulabildiğidir. Özellikle Tarihin Yaşam İçin Yararı ve Yararsızlığı eserindeki “Evrende gerçekleşen her şey önceki formunu referansını alarak yeniden meydana gelir. Daha önce olduğumuz ve yaptığımız şeyin aynısını bir süre sonra yineleyeceğiz” ifadesi, Martı’daki “Fakat hiçbir şey öğrenilmemişse, sonraki yaşam öncesinin aynısı olacaktır, aynı sınırlar ve kazanmak için yüklenilen aynı sıkıntılar” anlatısıyla paralel izler taşıyor.
Kitapta ilgi çekici bir diğer yön grup dinamiğinin ilahi katmanlaşma eğiliminin kendini her durumda göstermesidir. Bence bu kitabı anlamsal olarak ikiye ayırırsak Jonathan’ın benlik arayışı öncesi ve benliği sonrası olmak üzere, büyük anlatının daha net olabileceğini düşünüyorum. Bu ayrımların birer mücadele etme biçimi olarak okunması da mümkündür. Birinci mücadele alanında Jonathan’ı bir figür olarak ortaya çıkaran sebeplerin, ikinci mücadele alanında Jonathan’ı yok eden sebeplere evrildiği, bunun aslında diyalektik bir sürecin her zaman bir karşıtlığı doğası gereği barındırdığı, bu zorunlu ilişki biçiminin yarattığı değerler dizisinin nasıl iç içe geçtiği daha net olarak anlamlandırılabilir. Jonathan’ı iradi bir figür olarak verdiği mücadele sonunda dışlayanların kutsalıyla, bir zaman sonra Jonathan’a biat edenlerin kutsallarının benzerliği özgür iradenin etrafını saran katmanlaşmanın ne kadar sert olduğunu yeniden düşünmeye sevk ediyor. Sürüden ayrılanların başka sürü sistemleri kurma çabaları, tabakalar, sınıflar, hiyerarşiler oluşturma iradesi -özgür iradenin toplumsalın iradesine dönüşmesi- bu iradeye yüklenen anlamı yeniden sorgulamaya itiyor. Kuşkusuz bu martı Jonathan’ın arzu ettiği bir durum değildir. Ancak bu durum toplumsalın sarmalına giren tikel hayatların ne kadar savunmasız olduğunu da gözler önüne seren bir anti-özgürlük anlayışının da tezahürü olarak vurgulanabilir. Kitapta da bu durum, “ritüellerin gücü, yavaş yavaş istediğimiz gibi yaşama özgürlüğünü öldürdüğü” ifadesi de bu durumu destekliyor. Kuşkusuz bu büyük bir girdap, ancak özgürlüğü (“öz”ü), özümsemenin, normların, değerlerin, kabullerin, ilkelerin, mahremin, ahlakın, kamusalın, tüm ortak duyuların üzerinde olduğu realitesinin ne kadar yüce bir eylem olduğunu da ortaya koyuyor. Düşünelim…
Meşruların ve gayrimeşruların odaklarını düşünelim, ayıbı, mahremi, helali, haramı, sevabı, günahı… Ya da modern terminolojiyle, mahcubiyeti, özel hayatı, vefayı, vefasızlığı, takdiri, suçu… Nasıl söylenirse söylensin, bu kavramların geçtiği tarihsel patikanın bizim anlam dünyamızı, dolayısıyla da bütün eylemlerimizi/fikrimizi/ufkumuzu -kısaca yekpare bir beni- daha biz doğmadan inşa ettiği gerçeğinin farkında olmak gerekir. Buna müdahale edebilir miyiz… Kısa ömrümüzde içine girdiğimiz küçük ve aç bedenlerimizi neyle doyurabiliriz, ya düzen içindeki mahremiyetle ya da kaos içindeki özgürlükle…
Modern dünyanın bizi bize mahkûm edişini düşünelim. Varlığımızı diğerimize borçlu olduğumuz, sürekli bir denetim altında tutulma ve başkasını denetleme refleksiyle korsan bir zabitlik görevi üstlenmemizi… Otoriteyle giriştiğimiz ilişkide, yaşadığımız hayatının her yerinde bir figür olarak onu aramamızı ve bizi esir almasını…  Özgürlük aşkıyla yanıp tutuşan “güçlü” irademizi, onun emrine sokmada bizi hazır kıta askeri yapmasını… Dışarının tehlikesine karşı, kendimizi bir şekilde güven altına alma ihtiyacı… Kendi hayatını yaşamaya çalışan Jonathan’dan Aziz Jonathan’ı yaratan yüce kolektif bellek, gücün, iradenin, mükemmelliğin ve iyinin tek bir yerde toplanması arzusuyla yanıp tutuşan günün insanına neyi, nasıl tahayyül etmesi konusunda rehber oluyor. Bizler, Zamyatin’in anlattığı “Biz” haline gelirken, tüm benliklerimiz ve arzularımızın dışında, kantitatif, ölçülüp biçilen, standardı olan, cismen insan, ruhen hilkat garibesine dönüşen canlılara dönüşüyoruz. Kitabın sonunda Bach’ın “Dünyanız güvenli hale getirilmek isteniyor, özgür değil” tespiti bu minvalde oldukça çarpıcı. Özgürleşmenin bir sorun olarak güvenlik kaygılarının altında ezilmesi ve özgürlüğün bir güvenlik çeperi etrafında yaşanması belki de çıkarılabilecek en büyük anlamlardan birisi olsa gerek. Hepimiz özgürüz “şüphe”siz, güvenli zamanlarda, ortamlarda, ilişkilerde, bedenlerde…
1 note · View note
pajaknesia · 2 years ago
Text
Cara Pembuatan EFIN Online : Pajaknesia.id
Tumblr media
CARA MEMBUAT EFIN DENGAN MUDAH & CEPAT !
Tumblr media
Cara Membuat EFIN Dengan Cepat & Mudah (Jasa Konsultan pajak) Pajaknesia.id
Sesuai Undang-Undang Pajak Penghasilan (PPh), yakni Undang-Undang Nomor 36 Tahun 2008 yang merupakan perubahan keempat dari UU PPh Nomor 7 Tahun 1983, pengertian PPh Pasal 21 adalah pajak atas penghasilan yang sehubungan dengan pekerjaan, jasa, atau kegiatan dengan nama dan dalam bentuk apapun yang diterima oleh Wajib Pajak orang pribadi dalam negeri. Penghasilan yang dimaksud bisa berupa gaji, upah, honorarium, tunjangan, dan pembayaran lain. Dalam system pemungutaan pajaknya, Indonesia menganut self assessment system. Dimana wajib pajak harus menghitung, menyetorkan, serta melaporkan pajaknya sendiri secara mandiri. Sebagai wajib pajak yang berstatus sebagai wajib pajak aktif atau efektif, maka wajib pajak tersebut masih memiliki kewajiban untuk membayar dan melaporkan pajaknya yang terutang. Dulu, pembayaran pajak dilakukan secara manual dengan menggunakan surat setoran pajak (STP). Surat Setoran Pajak(STP) ini merupakan bukti pembayaran pajak yang dilakukan wajib pajak menggunakan formulir atau melalui tempat pembayaran lain yang ditunjuk oleh Menteri Keuangan seperti kantor pos, bank persepsi, dan tempat pembayaran lain yang ditunjuk Menteri Keuangan. Untuk dapat melaporkan e-SPT, wajib pajak harus terlebih dahulu terdaftar dalam sistem Direktorat Jenderal Pajak (DJP) online. Namun, untuk membuat dan masuk ke akun Direktorat Jenderal Pajak (DJP) Online, wajib pajak harus memiliki Electronic Filing Identification Number (EFIN) yang terdaftar di Direktorat Jenderal Pajak (DJP) supaya dapat melakukan pemenuhan kewajiban perpajakan secara online. Direktorat Jenderal Pajak (DJP) memberikan dua pilihan bagi wajib pajak yang ingin mengajukan pembuatan Electronic Filing Identification Number (EFIN), yaitu dengan cara online atau offline. Jika offline maka wajib pajak harus mendatangi KPP terdekat. Namun jika online, wajib pajak cukup mengisi form secara online dan mengirimkan form tersebut beserta syarat-syarat pendukungnya ke email KPP tujuan. CARA PEMBUATAN ELECTRONIC FILING IDENTIFICATION NUMBER (EFIN) ONLINE Bagi wajib pajak yang belum mempunyai efin, bisa mengajukan aktivasi efin ke KPP tempat wajib pajak terdaftar. Atau wajib pajak bisa mengajukan permohonan aktivasi efin secara online dan caranya cukup mudah. Lalu bagaimana langkah-langkah permohonan aktivasi efin? Dan apa saja syarat-syaratnya? Adapun persyaratan yang perlu disiapkan oleh wajib pajak di antaranya adalah sebagai berikut: Syarat Pengajuan Efin untuk Orang Pribadi:          ·         Formulir aktivasi Electronic Filing Identification Number (EFIN) yang sudah dilengkapi          ·         Alamat email aktif          ·         Asli dan Fotokopi Kartu Tanda Penduduk (KTP) => bagi Warga Negara Indonesia (WNI)          ·         Asli dan Fotokopi Paspor, KITAS (Kartu Izin Tinggal Terbatas) atau Kartu Izin Tinggal Tetap (KITAP) => bagi Warga Negara Asing (WNA)          ·         Asli dan Fotokopi NPWP (Nomor Pokok Wajib Pajak) atau SKT (Surat Keterangan Terdaftar) Syarat Pengajuan Efin untuk Badan:          ·         Formulir aktivasi Electronic Filing Identification Number (EFIN) yang sudah dilengkapi          ·         Kartu NPWP atau SKT (Surat Keterangan Terdaftar) wajib pajak badan.          ·         Kartu NPWP atau SKT atas nama pengurus yang bersangkutan.          ·         Kartu identitas diri pengurus (KTP bagi WNI atau KITAS/KITAP bagi WNA)          ·         Surat kuasa atau penunjukan pengurus yang mewakili dari wajib pajak badan Syarat Pengajuan Efin untuk Kantor Cabang:          ·         Formulir aktivasi Electronic Filing Identification Number (EFIN) yang sudah dilengkapi          ·         Kartu NPWP atau SKT (Surat Keterangan Terdaftar) wajib pajak kantor cabang.          ·         Kartu NPWP atau SKT atas nama pengurus yang bersangkutan.          ·         Kartu identitas diri pengurus (KTP bagi WNI atau KITAS/KITAP bagi WNA).          ·         Surat pengangkatan pimpinan kantor cabang.          ·         Surat kuasa atau penunjukan pengurus yang mewakili dari wajib pajak badan. Syarat Pengajuan Efin via pengajuan secara Kolektif bagi karyawan:         ·         Jumlah harus lebih dari 20 orang          ·         Nama karyawan tercantum dalam laporan SPT PPh 21         ·         Perusahaan harus menyediakan tempat dan peralatan yang dibutuhkan untuk aktivasi EFIN         ·         Karyawan harus hadir saat pengaktifan EFIN Apabila persyaratan-persyaratan tersebut telah dilengkapi oleh wajib pajak, maka wajib pajak dapat mengirimkannya via email ke KPP tempat wajib pajak terdaftar. Adapun untuk pengajuan efin via datang ke kantor pajak, simak langkah-langkahnya sebagai berikut:       1.       Unduh dan Isi Formulir e-FIN Unduh dan isi formulir aktivasi EFIN pajak. Untuk formulir bisa dilihat dari lampiran 1 PER-41/PJ/2015 FORMULIR AKTIVASI EFIN.       2.       Ajukan Formulir e-FIN dan Bawa Dokumen yang Dibutuhkan ke KPP Terdekat Permohonan aktivasi EFIN ke KPP tidak bisa diwakilkan oleh orang lain. Sedangkan bagi karyawan suatu perusahaan, bisa mengajukan permohonan EFIN secara kolektif. Setelah efin sudah didapat, maka nomor efin ini harus dijaga kerahasiannya agar tidak disalahgunakan pihak lain.       3.       Aktivasi e-FIN Setelah mendapatkan EFIN pajak dari petugas KPP, Anda harus melakukan aktivasi di: https://djponline.pajak.go.id/resendlink WP selanjutnya akan menerima email konfirmasi yang berisi password sementara. Proses aktivasi dilakukan dengan menekan link aktivasi dari email yang dikirimkan tersebut. Proses Pengajuan Efin secara Online                 Untuk pengajuan efin wajib pajak, saat ini sudah bisa dilakukan secara online. Apalagi semenjak adanya wabah korona (Covid-19), pelayanan tatap muka di kantor pajak dikurangi intensitasnya dan lebih banyak support layanan perpajakan secara online. Berikut tahapan pengajuan efin secara online:       1.       Unduh Formulir Permohonan EFIN Online Download formulir permohonan EFIN di website pajak.go.id, atau bisa mencari formulir di sistem pencarian Google. Formulir tersebut bisa digunakan untuk WP Pribadi, WP Badan dan Bendahara, kuasa WP.       2.       Mengisi Formulir EFIN Online ·         Isi formulir permohonan EFIN dengan jelas ·         Centang kolom orang pribadi dan kolom aktivasi ·         Isi NPWP, nama, tempat lahir, tanggal lahir, dan lain sebagainya ·         Kolom EFIN dikosongkan dahulu ·         Isi nomor telepon dan alamat email aktif karena DJP akan mengirimkan kode EFIN melalui email tersebut ·         Selanjutnya, isi TTD dan tanggal pengajuan efin       3.       Lakukan Swafoto Foto formulir yang sudah terisi dengan lengkap tersebut. Berikutnya, swafoto atau selfie sembari memegang KTP asli dan NPWP dan harus terlihat jelas.       4.       Kirim Permohonan EFIN Online ke Email KPP Setelah rangkaian proses tersebut selesai, kirimkan permohonan EFIN dan dokumen persyaratan ke alamat email KPP tempat Anda  terdaftar.       5.       Menunggu Proses Permohonan EFIN Online Setelah semua proses dilakukan, Anda tinggal menunggu permohonan EFIN diproses DJP. Atau bisa langsung menanyakan ke bagian pelayanan via telepon.       6.        Aktivasi EFIN Online Setelah mendapat EFIN pajak, bisa langsung mengaktivasikannya pada situs DJP Online. Langkah-langkahnya seperti berikut ini: ·         Masuk ke situs DJP Online: https://djponline.pajak.go.id/account/login ·         Klik “daftar di sini” ·         Masukkan nomor NPWP, EFIN dan kode keamanan WP ·         Lalu klik “verifikasi” ·         Silakan buat password untuk login ke aplikasi DJP Online ·         Silakan cek email dan temukan link aktivasi yang diberikan oleh DJP ·         Klik link aktivasi tersebut dan masuk ke halaman login aplikasi DJP Online ·         Login menggunakan NPWP dan buat pula password baru Setelah proses seluruh proses tersebut dilakukan, maka EFIN telah teraktivasi dan transaksi pajak online siap dilakukan. Penulis : Team Izinesia Read the full article
0 notes
dipnotski · 3 months ago
Text
Alain Corbin – Terra Incognita (2025)
Alain Corbin’in ‘Terra Incognita’ adlı eseri, 18. ve 19. yüzyıllarda insanların bilgi eksiklikleri ve yanlış inançları üzerine odaklanıyor. Yazar, bu dönemlerde dünyanın pek çok bilinmeyen köşesinin olduğu ve insanların bu bilinmeyenlere karşı duydukları merak ve korkunun nasıl şekillendiğini inceliyor. Corbin, o dönemde volkanlardan kutuplara, okyanusların derinliklerinden stratosfere kadar pek…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
futuristika · 3 years ago
Text
Yıkıntılarda dans etmek
Berlin’in İlk Günleri: Birleşme Yıllarının Sound’undan bir parça, Hulki Demirel çevirisiyle Ulrich Gutmair metni @kolektifkitap
Türkçesi: Hulki Demirel Mittagspause Düsseldorflu bir punk grubuydu. 12 Ağustos 1978’de bir arabaya binip Batı Berlin’e doğru yola çıktılar. Solist Peter Hein, gitarist Franz Bielmeier, davulcu Markus Oehlen, grubun fotoğrafçısı olarak seyahati kayıtlayacak George Nicolaidis ve Gabi Delgado-Löpez. Gabi İspanyol’du, Franko rejiminden kaçmak zorunda kalmış komünist bir felsefe öğretmeninin…
Tumblr media
View On WordPress
2 notes · View notes
yorgunherakles · 4 years ago
Text
Tumblr media
Duy bu ince gürültüyü, akıyor; sessizlik bu.
Dinle, hiçbir şey duyulmazken ne duyduğunu dinle
Paul Valéry’nin bu tavsiyesine uyup dinleyebilir miyiz sessizliği yoksa yaşadığımız gürültü çağında unuttuk mu ne olduğunu? Bugünlerde birçoğumuz için sessizlik doldurulması gereken tekinsiz bir boşlukken, kimilerimiz de sessizliğin hikmetini yeniden öğrenmeye çalışıyor.
Fransa’nın yaşayan en önemli tarihçilerinden biri kabul edilen Alain Corbin gürültünün mekândan uzaya her yeri işgal ettiği bu çağdan hareketle, sessizliğe eğitici bir değer atfedilen, konuşmanın nadide görüldüğü çağlara bakıyor. Sessizlik sesin yokluğu değil de meditasyonun bir koşulu olarak çıkıyor karşımıza, tefekkür ve derin düşünüş olarak; sözün tezahür ettiği içsel bir yer olarak...
Sessizliği deneyimleme biçimlerinin, sessizlik arayışlarının muazzam çeşitliliğini ve geçirdikleri evrimi edebiyat ve düşünce metinlerine, resim ve sinemaya atıflarla irdeleyen Corbin sessizliğin tarihi üzerine bir ilk çalışma olarak gördüğü bu kitabında, insanın sessizlikle ilişkisinin yaşam için ne kadar kurucu olduğuna dair önemli ipuçları veriyor.
8 notes · View notes
suanneokuyoruz · 7 years ago
Text
Tumblr media
Bu yılki kitap fuarında mektup arkadaşım ve şehir dışından gelen bir misafirimizle birlikte gezinirken görmüştüm bu kitabı. Görmem ve ağzımdan "Bu kitabı alıyorum" demem arası (hiç abartmıyorum) 3 saniyedir aşağı yukarı. Rengi ilgimi çekmişti belki önce ama ismi bağlamıştı esas beni kendine, "Senden gayrı âşık mı yoktur"
Tumblr media Tumblr media
Âşık Mahzuni Şerif, Âşık İhsani, Mahmut Erdal, Ali Ekber Çiçek, Kul Hasan, Şahturna ve Dertli Divani'yle yapılmış söyleşilerin yanı sıra Âşık Veysel, Nesimi Çimen, Davut Sulari, Kul Ahmet, Muhlis Akarsu ve Feyzullah Çınar üzerine kaleme alınmış portrelerin yer aldığı kitapta, Mahzuni’nin “Otyam Baba olmasaydı acaba biz olur muyduk?” dediği usta gazeteci, ressam ve yazar Fikret Otyam'la yapılmış bir söyleşi de yer alıyor.
Neşet Ertaş'ın en yalın, en güzel anlatıldığı eserdir belki de bu kitap. Biraz değinmek gerekirse içinde şöyle güzel anekdotlar vardır Neşet'le ilgili;
Tumblr media
Aşık Mahzuni Şerif'in şu harika dörtlüğü de var kitapta,
Tumblr media
Ali Ekber ÇİÇEK'in "Haydar Haydar"ı nasıl kaleme aldığı da...
Tumblr media
Bu kitapta sadece saz-söz değil, Türkiye'nin yakın tarihi var. Siyaset var, kültür var... Bence siz ben burayı bu kitaptan fotoğraflara bogmadan alın okuyun, bu kitaptan alınacak çok şey var. Ve son olarak; aşıklar, ozanlar ve tabii ki türküler iyi ki varlar...
Kişisel bir not da şurada dursun ayrıca😊
Tumblr media
53 notes · View notes
notmekani · 5 years ago
Text
Selcen Küçüküstel - Rengeyiği Türkleri: Dukhalar PDF indir
Selcen Küçüküstel – Rengeyiği Türkleri: Dukhalar PDF indir
Tumblr media
Rengeyiği Türkleri: Dukhalar isimli ve Yazarı Selcen Küçüküstel olan kitabın pdf dosyasını paylaşma amacımız kitabın tanıtımını yapmaktır. Kitabın tanıtım halini buradan kontrol ederek kesinlikle orjinalini alıp daha iyi bir sonuca varmış olursunuz. Kitap olarak çözmenin PDF olarak çözmekten daha verimli olduğu tespit edilmiştir.
Paylaşımda bulunduğumuz Rengeyiği Türkleri: Dukhalar bu kitabın…
View On WordPress
0 notes